Karadeniz Technical University
Uluslararası Ilişkiler
Mollalar 2 tarafından ortaya çıkan Ģeriat isteği ve güç düĢüncesi, dönemin ġah yönetiminin Neo-Ġslamcı politikalarına karĢı irticai bir ayaklanma gerçekleĢtirmiĢtir. Ġran Ġslam Devrimi 3 olarak adlandırılan bu dini ayaklanma, Ġran Ġslam... more
Mollalar 2 tarafından ortaya çıkan Ģeriat isteği ve güç düĢüncesi, dönemin ġah yönetiminin Neo-Ġslamcı politikalarına karĢı irticai bir ayaklanma gerçekleĢtirmiĢtir. Ġran Ġslam Devrimi 3 olarak adlandırılan bu dini ayaklanma, Ġran Ġslam Cumhuriyeti"ni kurmuĢ ve ardından Amerika ile yaĢanılan gerginliklerin doğurduğu sonuçlar, Ġran"ın nükleer silahlanma faaliyetlerinin ve kendisini dünyadan soyutlayacak uluslararası yaptırımların bir nevi habercisi olmuĢtur.
Özet 2009 " da başlayan Obama döneminden itibaren inişli çıkışlı bir grafik çizen, ancak yakın döneme nazaran daha mutedil geçen karşılıklı ilişkiler, özellikle Suriye krizi sonrası gergin bir hal almaya başlamıştır. Obama yönetimi ile... more
Özet
2009 " da başlayan Obama döneminden itibaren inişli çıkışlı bir grafik çizen, ancak yakın döneme nazaran daha mutedil geçen karşılıklı ilişkiler, özellikle Suriye krizi sonrası gergin bir hal almaya başlamıştır. Obama yönetimi ile inişe geçen diplomatik münasebetler, 20 Ocak 2017 " de görevi Donald Trump " ın devralmasıyla birlikte tekrardan gelişim gösterme ihtimalini de beraberinde getirmiştir. Nitekim Türk hükümeti, kendi adına oldukça önem ve vatani meseleler arz eden konularda anlaşamadığı Obama dönemi sonrası sükseli bir formda göreve gelen cumhuriyetçi lider ile Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir başlangıç yapma kararı da niteliksel olarak karşımıza çıkmaktadır. 20. yüzyıldan bugüne kadar süregelen iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler, dünyada meydana gelen asimetrik savaşlardan doğan siyasi gelişmelerden, dolaylı yoldan bu savaşların tesir ettiği ekonominin yol açtığı uluslararası krizlerden de bir hayli etkilenmiştir. Genelde güçlü bir şekilde devam eden Türk-Amerikan ilişkilerinin şimdi ne olacağı, bu ilişki seyrinin değişip değişmeyeceği de aynı oranda merak edilen bir husustur. Truman Doktrininden Suriye krizine kadar süregelen Türk-Amerikan ilişkilerini tarihsel açıdan ele almayı ve yakın gelecekte gerçekleşmesi öngörülen ihtimalleri objektif biçimde öne sürmeyi hedefleyen bu çalışmada; Türk-Amerikan ilişkilerin tarihsel gidişatına, son dönemde oldukça gerilen ilişkilerin Trump dönemi perspektifinden değişme seyrine göz atılacaktır. Bu doğrultuda gerek ekonomik gerek siyasi boyutta gerçekleşmesi öngörülen mevcut olasılıklar üzerine çeşitli varsayımlar masaya yatırılarak 45. Başkan Donald J. Trump dönemi ışığında Yeni Amerika " nın izleyeceği Suriye politikasına ilişkin birtakım sorular da cevaplanmaya çalışılacaktır. GİRİŞ Türk-Amerikan ilişkileri iki ülke açısından oldukça ehemmiyetli bir husustur. İki müttefik ülkenin çıkarları uzun yıllar örtüşmüş, uzun yıllar aynı doğrultuda süregelmiştir. 1940 " lı yılların sonunda başlayan ve daima inişli çıkışlı grafikler çizen ilişkiler, kimi zaman oldukça ılımlı dönemler geçirmiş, kimi zaman da ilişkiler sertleşmiştir. Müzakereler süreci doğrultusunda iki ülke ilişkileri dünyada meydana gelen gelişmelerden de etkilenmekle beraber, bu etkiler kısa vadede hem tehdit, hem de fırsata dönüşebilmektedir. Genelde güçlü bir şekilde devam eden Türk-Amerikan ilişki seyrinin ne olacağı, bu ilişkilerin değişip değişmeyeceği merak edilmektedir. Bu doğrultuda Truman Doktrininden başlayıp, Suriye krizine kadar süregelen müzakereler hususunda tarihsel bir yolculuğa çıkmayı hedefleyen olan bu çalışma, objektif değerlendirmelerle geçmişten günümüze ışık tutmayı ve Trump " ın izleyeceği politikalar dâhilinde gerçekleşmesi öngörülen muhtemel olasılıkları değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
2009 " da başlayan Obama döneminden itibaren inişli çıkışlı bir grafik çizen, ancak yakın döneme nazaran daha mutedil geçen karşılıklı ilişkiler, özellikle Suriye krizi sonrası gergin bir hal almaya başlamıştır. Obama yönetimi ile inişe geçen diplomatik münasebetler, 20 Ocak 2017 " de görevi Donald Trump " ın devralmasıyla birlikte tekrardan gelişim gösterme ihtimalini de beraberinde getirmiştir. Nitekim Türk hükümeti, kendi adına oldukça önem ve vatani meseleler arz eden konularda anlaşamadığı Obama dönemi sonrası sükseli bir formda göreve gelen cumhuriyetçi lider ile Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir başlangıç yapma kararı da niteliksel olarak karşımıza çıkmaktadır. 20. yüzyıldan bugüne kadar süregelen iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler, dünyada meydana gelen asimetrik savaşlardan doğan siyasi gelişmelerden, dolaylı yoldan bu savaşların tesir ettiği ekonominin yol açtığı uluslararası krizlerden de bir hayli etkilenmiştir. Genelde güçlü bir şekilde devam eden Türk-Amerikan ilişkilerinin şimdi ne olacağı, bu ilişki seyrinin değişip değişmeyeceği de aynı oranda merak edilen bir husustur. Truman Doktrininden Suriye krizine kadar süregelen Türk-Amerikan ilişkilerini tarihsel açıdan ele almayı ve yakın gelecekte gerçekleşmesi öngörülen ihtimalleri objektif biçimde öne sürmeyi hedefleyen bu çalışmada; Türk-Amerikan ilişkilerin tarihsel gidişatına, son dönemde oldukça gerilen ilişkilerin Trump dönemi perspektifinden değişme seyrine göz atılacaktır. Bu doğrultuda gerek ekonomik gerek siyasi boyutta gerçekleşmesi öngörülen mevcut olasılıklar üzerine çeşitli varsayımlar masaya yatırılarak 45. Başkan Donald J. Trump dönemi ışığında Yeni Amerika " nın izleyeceği Suriye politikasına ilişkin birtakım sorular da cevaplanmaya çalışılacaktır. GİRİŞ Türk-Amerikan ilişkileri iki ülke açısından oldukça ehemmiyetli bir husustur. İki müttefik ülkenin çıkarları uzun yıllar örtüşmüş, uzun yıllar aynı doğrultuda süregelmiştir. 1940 " lı yılların sonunda başlayan ve daima inişli çıkışlı grafikler çizen ilişkiler, kimi zaman oldukça ılımlı dönemler geçirmiş, kimi zaman da ilişkiler sertleşmiştir. Müzakereler süreci doğrultusunda iki ülke ilişkileri dünyada meydana gelen gelişmelerden de etkilenmekle beraber, bu etkiler kısa vadede hem tehdit, hem de fırsata dönüşebilmektedir. Genelde güçlü bir şekilde devam eden Türk-Amerikan ilişki seyrinin ne olacağı, bu ilişkilerin değişip değişmeyeceği merak edilmektedir. Bu doğrultuda Truman Doktrininden başlayıp, Suriye krizine kadar süregelen müzakereler hususunda tarihsel bir yolculuğa çıkmayı hedefleyen olan bu çalışma, objektif değerlendirmelerle geçmişten günümüze ışık tutmayı ve Trump " ın izleyeceği politikalar dâhilinde gerçekleşmesi öngörülen muhtemel olasılıkları değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Bu makalede sivil-asker mesafesi konusunun dayandığı kaynaklar, İkinci Dünya Savaşı'nı müteakip kuramsallaşma dinamikleri ve konu kapsamında gündeme gelen tartışmalarla birlikte mesafe boyutlarına dikkat çekilmiştir. Sivil-asker mesafesi,... more
Bu makalede sivil-asker mesafesi konusunun dayandığı kaynaklar, İkinci Dünya Savaşı'nı müteakip kuramsallaşma dinamikleri ve konu kapsamında gündeme gelen tartışmalarla birlikte mesafe boyutlarına dikkat çekilmiştir. Sivil-asker mesafesi, Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nde daimî ve büyük bir ordunun toplum değerlerine tehdit oluşturduğu düşüncesiyle birlikte, sivil-asker ilişkilerinin bir konusu olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasi lehine en uygun ordu denetim modeli arayışlarında ortaya çıkan bu konu, askerlik hizmetindeki değişimler ve sivil-asker ilişkilerindeki gerilimlerin artmasına bağlı olarak akademik ilginin odağında olmuştur.
Bu makalede sivil-asker mesafesi konusunun dayandığı kaynaklar, İkinci Dünya Savaşı'nı müteakip kuramsallaşma dinamikleri ve konu kapsamında gündeme gelen tartışmalarla birlikte mesafe boyutlarına dikkat çekilmiştir. Sivil-asker mesafesi,... more
Bu makalede sivil-asker mesafesi konusunun dayandığı kaynaklar, İkinci Dünya Savaşı'nı müteakip kuramsallaşma dinamikleri ve konu kapsamında gündeme gelen tartışmalarla birlikte mesafe boyutlarına dikkat çekilmiştir. Sivil-asker mesafesi, Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nde daimî ve büyük bir ordunun toplum değerlerine tehdit oluşturduğu düşüncesiyle birlikte, sivil-asker ilişkilerinin bir konusu olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasi lehine en uygun ordu denetim modeli arayışlarında ortaya çıkan bu konu, askerlik hizmetindeki değişimler ve sivil-asker ilişkilerindeki gerilimlerin artmasına bağlı olarak akademik ilginin odağında olmuştur.
Bu makalede sivil-asker mesafesi konusunun dayandığı kaynaklar, İkinci Dünya Savaşı'nı müteakip kuramsallaşma dinamikleri ve konu kapsamında gündeme gelen tartışmalarla birlikte mesafe boyutlarına dikkat çekilmiştir. Sivil-asker mesafesi,... more
Bu makalede sivil-asker mesafesi konusunun dayandığı kaynaklar, İkinci Dünya Savaşı'nı müteakip kuramsallaşma dinamikleri ve konu kapsamında gündeme gelen tartışmalarla birlikte mesafe boyutlarına dikkat çekilmiştir. Sivil-asker mesafesi, Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nde daimî ve büyük bir ordunun toplum değerlerine tehdit oluşturduğu düşüncesiyle birlikte, sivil-asker ilişkilerinin bir konusu olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasi lehine en uygun ordu denetim modeli arayışlarında ortaya çıkan bu konu, askerlik hizmetindeki değişimler ve sivil-asker ilişkilerindeki gerilimlerin artmasına bağlı olarak akademik ilginin odağında olmuştur.
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License Öz Kadınların orduya kabulünü etkileyen faktörler sosyal, kültürel, askeri, uluslararası ve siyasi boyutlar altında incelenmektedir. Ancak... more
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License Öz Kadınların orduya kabulünü etkileyen faktörler sosyal, kültürel, askeri, uluslararası ve siyasi boyutlar altında incelenmektedir. Ancak Türkiye'de yapılan çalışmalar daha ziyade kurum içi uygulamalara odaklanmaktadır. Ayrıca savaşlarda kahramanlık göstermiş kadın figürler üzerinden tarihsel bir anlatı da ön plana çıkarılmıştır. Bu makale kadın askerlerin istihdamında kültürel boyut altında yer alan toplumsal tutumları ölçmeyi amaçlamaktadır. 382 kişiyle yapılan betimsel anketten elde edilen veriler; frekans dağılımları, istatistiksel çıkarsamalar ve ki-kare testi yardımıyla analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre Türk toplumunda kadınların silahlı kuvvetlere alınması (%79,9) desteklenmektedir. Bu desteğin kadınlar arasında daha yüksek olduğu yine aynı şekilde kendisi veya ailesinde asker olmayanların, kadınların orduya kabulünü askerlik tecrübesi olanlara göre daha yüksek oranda desteklediği görülmektedir. Ayrıca muharip görevler konusunda çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç olarak toplumun kadınları muharip sınıflarda da görmek istediği ancak bu konuda genel bir bilgi eksikliği olduğu değerlendirilmektedir.