Books by Ahmet Kadri Kurşun
İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları Cilt 3, 2018
Müzeler genel olarak, doğal ve yapay nesneleri barındıran kültür kurumlarıdır. Müze uzmanları, mü... more Müzeler genel olarak, doğal ve yapay nesneleri barındıran kültür kurumlarıdır. Müze uzmanları, müzelerin sahip olduğu önemli kalıtlar ve sanatsal yaratıları kamunun yararına sunmak için koleksiyonun veri tabanını oluşturmak, erişimini ve kullanımını sağlamakla sorumludurlar. Bilimsel belgeler, sanat eserleri, doğa tarihini ilgilendiren nesneler ve kültürel belleği destekleyen kaynakların yer aldığı koleksiyonlar, Kültürel Bellek Koleksiyonları ve Biyolojik Bellek Koleksiyonları olmak üzere iki temel guruba ayrılarak incelenebilir. Biyolojik bellek koleksiyonları özelliklerine göre, “yaşayan” ve “doğa tarihi”ni yansıtan koleksiyonlar olmak üzere ayrılabilir. Yaşayan koleksiyonlara, botanik bahçeleri, doğa tarihini yansıtanlara da zooloji müzeleri iyi birer örnektir.
Kurumlara ait müzelerin, araştırma ve uygulama merkezlerinin bilimsel ve kültürel amaçlarına ulaşması için üstleneceği temel görevler; koleksiyonu geliştirmek, korumak ile yayın, sergi, araştırma ve büyük projeler aracılığı ile toplumun kullanımına sunmak olarak özetlenebilir. Bu bağlamda İ.Ü. Rektörlüğü Doğal Zenginlikleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (DOZEM) yukarıda sözü edilen niteliklere sahip bir kurum olarak, İ.Ü. Fen Fakültesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, İ.Ü. Zooloji Müzesi ve İ.Ü. Fen Fakültesi Herbaryumu (ISTF) gibi İstanbul Üniversitesinin Biyolojik Bellek Koleksiyonlarını bir proje kapsamında düzenlemiş; İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları (Cilt I: Botanik ve Cilt II: Zooloji) iki cilt halinde yayınlayarak özellikle Türkiye’nin doğa bilimleri tarihi konusunda çalışan araştırıcılarının yararlanmasına sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları Cilt III olarak hazırlanan bu yayında müze fotoğrafçılığının tarihi gelişimi, dünyada ve Türkiye’de fotoğraf üzerindeki hukuki haklar, İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonlarının dijital fotoğraf arşivinin oluşturulması çalışmalarındaki çeşitli aşamalar anlatılarak, müze uzmanlarına koleksiyonların fotoğrafl anmasında kullanılan dijital görüntüleme teknikleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
Kimimiz bir matbaa atölyesinde. Kimimiz hızı ve becerisi sınır
tanımayan bilgisayar karşısında in... more Kimimiz bir matbaa atölyesinde. Kimimiz hızı ve becerisi sınır
tanımayan bilgisayar karşısında insan duyarlılığının güzelliklerini
nakşetme uğraşında . Kimimiz bir kamu kuruluşunun, kurumunun
yönetiminde. Kimimiz tekstilin içinde memleket kumaşının
dokusunu değiştirme çabasında. Kimimiz sihirli kutunun ekranında
ya da kamera arkasında . Kimimiz sarı taksiyle çilekeş İstanbul
trafiğinde, sokaklarda direksiyon başında. Kimimiz ... Kimimiz ...
Unutmadan söylemek gerekir ki kimimiz de işsiz!
İletişim öğreniminin en köklü kurumu, 50 yılı aşkın öğretim
sürecinde birçok mezun verdi. Öğretimin ve alanın özelliği gereği
yaşamın her alanında, her düzeyinde, her konumunda İstanbul
Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü, Basın Yayın Yüksek Okulu ve
İletişim Fakültesi mezunlarıyla karşılaşmak olası. Bu karşılaşmayı,
buluşmayı kendi içinde de başlatmak ve biraraya gelmek,
dayanışma içinde bulunmak amacıyla "İletişimciler Gecesi" düzenlenmiştir.
Birikim, deneyim gelenekleri doğurur. Bilindiği ve sanıldığı
gibi gelenek, geri kalmışlığın değil aksine gelişmişliğin, bilincin
göstergesidir. Gelişmiş ve sağlıklı dokular, toplumlar gelenek
yaratırlar. Toplumumuzun şu sıralar en fazla gereksinim duyduğu;
birikimleri, deneyimleri ulaşılabilecek en üst düzeyde paylaşmak ve
birlikte yaşamaktır. "İletişimciler Gecesi " fikri de bu bağlamda
ortaya çıkmıştır.
Elli yıllı aşkın sürecin tozlu raflarda saklanan dosyaları, bir bir
aşağıya indirilmiş ve bütün dokümanlar tek tek taranmıştır.
Enstitünün kuruluşuna ilişkin senato kararından, görüşmelerden
tutun da mezunlarımız için hazırlanmış yıllıklara kadar eldeki tüm
belgeler büyük bir titizlikle gözden geçirilmiştir. Elinizdeki bu
kitapçık bu uğraşın sonucunda oluşturulmuş bir özettir. Bu uğraşın
sayfalar dolusu öyküsü, bu gecenin yaratacağı rüzgarla, coşku ve
heyecanla yelkenlerini dolduracaktır. Bu bir başlangıçtır. Her
anlamda bir başlangıçtır. Bunun sonrası, bu gecenin katılımcılarına,
katılmak isteyip de katılamayanların çabasına bağlıdır. Dolayısıyla
bu gece aynı zamanda bir göreve çağrı niteliğindedir.
İletişimciler Gecesi'nin gerçekleşmesinde uğraş veren değerli
öğretim üyesi arkadaşlarıma, özverili çalışmalarıyla ulaşılmazı
gerçekleştiren asistanlarıma ve bize katkıda bulunan diğer tüm
dostlarımıza teşekkür ederim.
Güzellikler yaratma ve bu güzellikleri paylaşmanın sağlayacağı
erince ulaşma adına daha nice nice birliktelikler dileğiyle ...
Prof. Dr. Suat Gezgin
Dekan
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı desteğiyle...
Türkiye'de Yerel Basın
Yerel basın demokratik yaşam ve eğitim için önem taşıyor, ancak Türkiye’de bu
beklentilere yanıt ... more Yerel basın demokratik yaşam ve eğitim için önem taşıyor, ancak Türkiye’de bu
beklentilere yanıt verebilecek durumda mı? Bugün için tabloya bakıldığında
gün geçtikçe yerel basının ciddi kan kaybına uğradığını söylemek olasıdır. Yerel
basının özellikle seçim dönemlerinde hatırlanması ve seçim dönemlerinde
özellikle gazetelerin, dergilerinin sayısının artması çok anlamlıdır. Öte yandan
yerel basının özellikle sanayi ve ekonomik güç taşıyan yerlerde daha yaygınlık
kazanması ve hayat bulması da üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
“Yerel basın geleneği” can çekişiyor demek çok iddialı ve yersiz bir tespit olmasa
gerekir. Oysa Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal durum,
yerel basına duyulan ihtiyacı en üst düzeylere taşımaktadır. Buna yanıt verecek
bir yapılanmanın bulunmayışı, Türkiye’nin demokratik ve çağdaş yaşamı için
ciddi zaaflar doğuracak niteliktedir.
“Türkiye’de Yerel Basın Uygulamaları” adlı çalışma, bu tabloya karşı akademik
duyarlılıkla yaklaşma gerekliliğinin doğurduğu bir sonuçtur. Türkiye’nin “fazilet
adaları”na olan ihtiyacı her zamankinden biraz daha fazladır. Bu kitap Türkiye’de
yerel basın konusunda bir nebze de olsa bir ilgi yaratırsa, akademik amacıyla
birlikte üstlendiği kamusal görevi de başarıyla yerine getirmiş olacaktır.
Book Chapters by Ahmet Kadri Kurşun
Yeni Medya Analizleri, 2017
Günümüz insanın ayrılmaz bir parçası haline gelen sosyal ağlar yeni iletişim teknolojilerinin de ... more Günümüz insanın ayrılmaz bir parçası haline gelen sosyal ağlar yeni iletişim teknolojilerinin de hızlı değişimiyle birleşince toplumumuzu geri dönüşü olmayan bir yola sokmuştur. Değişen iletişim teknolojileri elbette ki medya camiasında da bir dönüşümün yaşanmasına neden olmuştur.
Geniş bir kullanıcı yelpazesine sahip ağlar özellikle genç nesil tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Basın, medya ve hakla ilişkiler şirketleri, hedef kitlelerine ulaşabilmek için
internetin içerisinde yeni bir mecra olmuştur. Kullanıcıların, basın sektörünün, gazetecilerin karşısına çıkan bu değişim sosyal ağlar olarak yeniden şekillenmiştir.
Bu çalışmada sosyal ağ kavramına medya ve basın perspektifinden yaklaşmış olup sosyal medyaya dönüşümü ve bu dönüşümden gazeteciliğin nasıl etkilendiği üzerinde durulmuştur. Sosyal medya üzerinden gazeteciliğin geçirmekte olduğu değişimin gözlemlenmesi amacıyla sosyal medya ve yeni medya ile ilgili makale ve kitaplar, çeşitli yayınlar ve İnternet siteleri incelenmiştir.
İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları Cilt I: Botanik, 2017
Büyülü Fener (Latince: Lanterne magica, İngilizce Magic Lantern) günümüzdeki slayt projektörlerin... more Büyülü Fener (Latince: Lanterne magica, İngilizce Magic Lantern) günümüzdeki slayt projektörlerinin atası olan tarihteki ilk projeksiyon cihazı olarak bilinir. 15. yüzyılın sonlarına doğru Giambattista della Porta (1535-1615) gözlük yapımına teorik yönlerde katkıda bulunmuş ve 1584 de yayınladığı “Magia Naturalis” (Doğa’nın Büyüsü) adlı eserinde kaliteli merceklerin nasıl yapılacağından söz etmişti. Giambattista della Porta, Doğanın Büyüsü adlı kitabındaki “büyü” sözcüğünü, doğa olaylarının meydana gelişinin merak edilmesini ve araştırılmasının gereğine vurgu yapmak; toplumda bu konulara dikkati çekmek için bilinçli olarak kullanmıştı. Della Porta’nın bu kitabında mercek konusunda önemli sonuçlara ulaştığı, dış ve iç bükey mercekleri birleştirdiği, bu sistemin sağladığı optik fayda ile gerek uzak gerekse yakındaki nesneleri incelediği saptanmıştı. Athanasius Kircher (1601 – 1680) adlı araştırıcı “Ars Magna Lucis et Umbrae” (Büyük Aydınlık ve Karanlık Sanatı) (1646) isimli çalışmasında mercekleri optik sistemin parçaları olarak incelemiş ve resimlerle bu fikrini desteklemiş ve 1671 yılında bu kitabında ilk basit projeksiyon cihazı “büyülü fener“ adıyla tanıtılmıştır
(Küçüker, 2014).
Bir gaz lambası ve mercek vasıtasıyla, cam üzerine (lantern slayt) boyanmış resimler perdeye veya duvara yansıtılıyordu. Teknik 19. yüzyılda önce İngiltere’ye oradan Avrupa’ya yayılmış; zamanla geliştirilen alete birbiri üzerinde kayan resimler yerleştirilerek basit hareketli görüntüler elde edilmeye başlanmıştır. 19. yüzyılda duvar levhaları üzerinden anlatılan botanik, zooloji, anatomi, fizyoloji, bakteriyoloji dersleri büyülü fener adı verilen projeksiyon makineleri öğreticiler tarafından daha fazla bilimsel bir yenilik olarak kabul edilip, duvar levhaları yavaş yavaş terk edilmiş ve bu makineler için hazırlanan lantern slaytları ile “daha modern dersler” verilmeye başlanmıştır.
Türkiye Sözlü Basın Tarihi, 2017
Gazetecilik diğer pek çok özelliğinin yanı sıra, tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden... more Gazetecilik diğer pek çok özelliğinin yanı sıra, tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden ayrılır. Gazeteci, gazete haberleri ile gelecekte yazılacak tarih yazımının adeta günlük notlarını kayda düşer. Bu anlamda gazeteciler günümüzün tarih yazıcıları, bir başka deyişle çağdaş "vakanüvis"lerdir. Aynı zamanda, gazeteciler tarihe not düşerken birçok tarihi olayın da birinci elden tanıkları olarak yazdıklarının ya da yazabildiklerinin dışında da pek çok tanıklık biriktirirler. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü bu tanıklıkların kişisel deneyim ve birikimler olarak kalıp, yok olmaması amacıyla Türkiye Sözlü Basın Tarihi çalışmasını projelendirerek çağına tanıklık eden gazetecilerin tanıklıklarını derleyip arşivleme çalışmasını başlatmıştır. Çalışma, 1910 yılında Osmanlı tabiyetinde doğan gazetecilerle başlatılmıştır.
Türkiye Sözlü Basın Tarihi, 2017
Gazetecilik diğer pek çok özelliğinin yanı sıra, tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden... more Gazetecilik diğer pek çok özelliğinin yanı sıra, tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden ayrılır. Gazeteci, gazete haberleri ile gelecekte yazılacak tarih yazımının adeta günlük notlarını kayda düşer. Bu anlamda gazeteciler günümüzün tarih yazıcıları, bir başka deyişle çağdaş "vakanüvis"lerdir. Aynı zamanda, gazeteciler tarihe not düşerken birçok tarihi olayın da birinci elden tanıkları olarak yazdıklarının ya da yazabildiklerinin dışında da pek çok tanıklık biriktirirler. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü bu tanıklıkların kişisel deneyim ve birikimler olarak kalıp, yok olmaması amacıyla Türkiye Sözlü Basın Tarihi çalışmasını projelendirerek çağına tanıklık eden gazetecilerin tanıklıklarını derleyip arşivleme çalışmasını başlatmıştır. Çalışma, 1910 yılında Osmanlı tabiyetinde doğan gazetecilerle başlatılmıştır.
Türkiye Sözlü Basın Tarihi, 2017
Gazetecilik diğer pek çok özelliğinin yanı sıra, tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden... more Gazetecilik diğer pek çok özelliğinin yanı sıra, tarihle ilişkisi açısından da diğer mesleklerden ayrılır. Gazeteci, gazete haberleri ile gelecekte yazılacak tarih yazımının adeta günlük notlarını kayda düşer. Bu anlamda gazeteciler günümüzün tarih yazıcıları, bir başka deyişle çağdaş "vakanüvis"lerdir. Aynı zamanda, gazeteciler tarihe not düşerken birçok tarihi olayın da birinci elden tanıkları olarak yazdıklarının ya da yazabildiklerinin dışında da pek çok tanıklık biriktirirler. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü bu tanıklıkların kişisel deneyim ve birikimler olarak kalıp, yok olmaması amacıyla Türkiye Sözlü Basın Tarihi çalışmasını projelendirerek çağına tanıklık eden gazetecilerin tanıklıklarını derleyip arşivleme çalışmasını başlatmıştır. Çalışma, 1910 yılında Osmanlı tabiyetinde doğan gazetecilerle başlatılmıştır.
Türkiye'de Yerel Basın, 2007
Demokratik yönetimin hüküm sürdüğü toplumlarda yönetenlerle halk arasındaki bilgi akışını karşılı... more Demokratik yönetimin hüküm sürdüğü toplumlarda yönetenlerle halk arasındaki bilgi akışını karşılıklı sağlama ve yine toplumun mevcut siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel ortamlardaki enformasyon akışını tedarik etme yönündeki işlevleri nedeniyle basının önemi büyüktür. Nitekim ufak çaplı bir örneği olarak, yaygın basının işlevini yerel ölçekte derinlemesine gerçekleştiren yerel basın da bu yönüyle ayrı bir öneme sahiptir. Bu sebeple konusu “Yerel Basının Yerel Siyasi Katılıma Etkisi”olarak belirlenen bu çalışmada, “yerel basının siyasi yaşama etkisi ne surette gerçekleşmektedir?” ve “işlevleri nelerdir?” soruları, ilgili literatürden de faydalanılarak genel anlamda irdelenmiştir. Ticari ilişkilerin gelişmiş olduğu bölgelerde, iktidarın ve diğer siyasilerin faaliyetlerini, en azından halihazırdaki ve gelecekteki ekonomik çıkarlarının takibini yapabilmek amacıyla izlemek bir ihtiyaç olarak kendini gösterir. Bu takipte genellikle başvurulan araçlar ise kısaca KİA olarak anılan “Kitle İletişim Araçları”dır.
Teaching Documents by Ahmet Kadri Kurşun
Farklı kültür, din ve mezheplere mensup onlarca millet ve etnik grubu yüz yıllar boyunca çatısı a... more Farklı kültür, din ve mezheplere mensup onlarca millet ve etnik grubu yüz yıllar boyunca çatısı altında barındıran Osmanlı Devleti'nin, bu farklı kökenlere mensup tebaasına, sağladığı fikir ve düşünce özgürlüğü dolayısıyla, İmparatorluğun başkenti İstanbul'da sayısı 19'a ulaşan pek çok farklı dilde gazete ve dergi yayınlanmıştır.
Uploads
Books by Ahmet Kadri Kurşun
Kurumlara ait müzelerin, araştırma ve uygulama merkezlerinin bilimsel ve kültürel amaçlarına ulaşması için üstleneceği temel görevler; koleksiyonu geliştirmek, korumak ile yayın, sergi, araştırma ve büyük projeler aracılığı ile toplumun kullanımına sunmak olarak özetlenebilir. Bu bağlamda İ.Ü. Rektörlüğü Doğal Zenginlikleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (DOZEM) yukarıda sözü edilen niteliklere sahip bir kurum olarak, İ.Ü. Fen Fakültesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, İ.Ü. Zooloji Müzesi ve İ.Ü. Fen Fakültesi Herbaryumu (ISTF) gibi İstanbul Üniversitesinin Biyolojik Bellek Koleksiyonlarını bir proje kapsamında düzenlemiş; İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları (Cilt I: Botanik ve Cilt II: Zooloji) iki cilt halinde yayınlayarak özellikle Türkiye’nin doğa bilimleri tarihi konusunda çalışan araştırıcılarının yararlanmasına sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları Cilt III olarak hazırlanan bu yayında müze fotoğrafçılığının tarihi gelişimi, dünyada ve Türkiye’de fotoğraf üzerindeki hukuki haklar, İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonlarının dijital fotoğraf arşivinin oluşturulması çalışmalarındaki çeşitli aşamalar anlatılarak, müze uzmanlarına koleksiyonların fotoğrafl anmasında kullanılan dijital görüntüleme teknikleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
tanımayan bilgisayar karşısında insan duyarlılığının güzelliklerini
nakşetme uğraşında . Kimimiz bir kamu kuruluşunun, kurumunun
yönetiminde. Kimimiz tekstilin içinde memleket kumaşının
dokusunu değiştirme çabasında. Kimimiz sihirli kutunun ekranında
ya da kamera arkasında . Kimimiz sarı taksiyle çilekeş İstanbul
trafiğinde, sokaklarda direksiyon başında. Kimimiz ... Kimimiz ...
Unutmadan söylemek gerekir ki kimimiz de işsiz!
İletişim öğreniminin en köklü kurumu, 50 yılı aşkın öğretim
sürecinde birçok mezun verdi. Öğretimin ve alanın özelliği gereği
yaşamın her alanında, her düzeyinde, her konumunda İstanbul
Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü, Basın Yayın Yüksek Okulu ve
İletişim Fakültesi mezunlarıyla karşılaşmak olası. Bu karşılaşmayı,
buluşmayı kendi içinde de başlatmak ve biraraya gelmek,
dayanışma içinde bulunmak amacıyla "İletişimciler Gecesi" düzenlenmiştir.
Birikim, deneyim gelenekleri doğurur. Bilindiği ve sanıldığı
gibi gelenek, geri kalmışlığın değil aksine gelişmişliğin, bilincin
göstergesidir. Gelişmiş ve sağlıklı dokular, toplumlar gelenek
yaratırlar. Toplumumuzun şu sıralar en fazla gereksinim duyduğu;
birikimleri, deneyimleri ulaşılabilecek en üst düzeyde paylaşmak ve
birlikte yaşamaktır. "İletişimciler Gecesi " fikri de bu bağlamda
ortaya çıkmıştır.
Elli yıllı aşkın sürecin tozlu raflarda saklanan dosyaları, bir bir
aşağıya indirilmiş ve bütün dokümanlar tek tek taranmıştır.
Enstitünün kuruluşuna ilişkin senato kararından, görüşmelerden
tutun da mezunlarımız için hazırlanmış yıllıklara kadar eldeki tüm
belgeler büyük bir titizlikle gözden geçirilmiştir. Elinizdeki bu
kitapçık bu uğraşın sonucunda oluşturulmuş bir özettir. Bu uğraşın
sayfalar dolusu öyküsü, bu gecenin yaratacağı rüzgarla, coşku ve
heyecanla yelkenlerini dolduracaktır. Bu bir başlangıçtır. Her
anlamda bir başlangıçtır. Bunun sonrası, bu gecenin katılımcılarına,
katılmak isteyip de katılamayanların çabasına bağlıdır. Dolayısıyla
bu gece aynı zamanda bir göreve çağrı niteliğindedir.
İletişimciler Gecesi'nin gerçekleşmesinde uğraş veren değerli
öğretim üyesi arkadaşlarıma, özverili çalışmalarıyla ulaşılmazı
gerçekleştiren asistanlarıma ve bize katkıda bulunan diğer tüm
dostlarımıza teşekkür ederim.
Güzellikler yaratma ve bu güzellikleri paylaşmanın sağlayacağı
erince ulaşma adına daha nice nice birliktelikler dileğiyle ...
Prof. Dr. Suat Gezgin
Dekan
beklentilere yanıt verebilecek durumda mı? Bugün için tabloya bakıldığında
gün geçtikçe yerel basının ciddi kan kaybına uğradığını söylemek olasıdır. Yerel
basının özellikle seçim dönemlerinde hatırlanması ve seçim dönemlerinde
özellikle gazetelerin, dergilerinin sayısının artması çok anlamlıdır. Öte yandan
yerel basının özellikle sanayi ve ekonomik güç taşıyan yerlerde daha yaygınlık
kazanması ve hayat bulması da üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
“Yerel basın geleneği” can çekişiyor demek çok iddialı ve yersiz bir tespit olmasa
gerekir. Oysa Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal durum,
yerel basına duyulan ihtiyacı en üst düzeylere taşımaktadır. Buna yanıt verecek
bir yapılanmanın bulunmayışı, Türkiye’nin demokratik ve çağdaş yaşamı için
ciddi zaaflar doğuracak niteliktedir.
“Türkiye’de Yerel Basın Uygulamaları” adlı çalışma, bu tabloya karşı akademik
duyarlılıkla yaklaşma gerekliliğinin doğurduğu bir sonuçtur. Türkiye’nin “fazilet
adaları”na olan ihtiyacı her zamankinden biraz daha fazladır. Bu kitap Türkiye’de
yerel basın konusunda bir nebze de olsa bir ilgi yaratırsa, akademik amacıyla
birlikte üstlendiği kamusal görevi de başarıyla yerine getirmiş olacaktır.
Book Chapters by Ahmet Kadri Kurşun
Geniş bir kullanıcı yelpazesine sahip ağlar özellikle genç nesil tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Basın, medya ve hakla ilişkiler şirketleri, hedef kitlelerine ulaşabilmek için
internetin içerisinde yeni bir mecra olmuştur. Kullanıcıların, basın sektörünün, gazetecilerin karşısına çıkan bu değişim sosyal ağlar olarak yeniden şekillenmiştir.
Bu çalışmada sosyal ağ kavramına medya ve basın perspektifinden yaklaşmış olup sosyal medyaya dönüşümü ve bu dönüşümden gazeteciliğin nasıl etkilendiği üzerinde durulmuştur. Sosyal medya üzerinden gazeteciliğin geçirmekte olduğu değişimin gözlemlenmesi amacıyla sosyal medya ve yeni medya ile ilgili makale ve kitaplar, çeşitli yayınlar ve İnternet siteleri incelenmiştir.
(Küçüker, 2014).
Bir gaz lambası ve mercek vasıtasıyla, cam üzerine (lantern slayt) boyanmış resimler perdeye veya duvara yansıtılıyordu. Teknik 19. yüzyılda önce İngiltere’ye oradan Avrupa’ya yayılmış; zamanla geliştirilen alete birbiri üzerinde kayan resimler yerleştirilerek basit hareketli görüntüler elde edilmeye başlanmıştır. 19. yüzyılda duvar levhaları üzerinden anlatılan botanik, zooloji, anatomi, fizyoloji, bakteriyoloji dersleri büyülü fener adı verilen projeksiyon makineleri öğreticiler tarafından daha fazla bilimsel bir yenilik olarak kabul edilip, duvar levhaları yavaş yavaş terk edilmiş ve bu makineler için hazırlanan lantern slaytları ile “daha modern dersler” verilmeye başlanmıştır.
Teaching Documents by Ahmet Kadri Kurşun
Kurumlara ait müzelerin, araştırma ve uygulama merkezlerinin bilimsel ve kültürel amaçlarına ulaşması için üstleneceği temel görevler; koleksiyonu geliştirmek, korumak ile yayın, sergi, araştırma ve büyük projeler aracılığı ile toplumun kullanımına sunmak olarak özetlenebilir. Bu bağlamda İ.Ü. Rektörlüğü Doğal Zenginlikleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (DOZEM) yukarıda sözü edilen niteliklere sahip bir kurum olarak, İ.Ü. Fen Fakültesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, İ.Ü. Zooloji Müzesi ve İ.Ü. Fen Fakültesi Herbaryumu (ISTF) gibi İstanbul Üniversitesinin Biyolojik Bellek Koleksiyonlarını bir proje kapsamında düzenlemiş; İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları (Cilt I: Botanik ve Cilt II: Zooloji) iki cilt halinde yayınlayarak özellikle Türkiye’nin doğa bilimleri tarihi konusunda çalışan araştırıcılarının yararlanmasına sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonları Cilt III olarak hazırlanan bu yayında müze fotoğrafçılığının tarihi gelişimi, dünyada ve Türkiye’de fotoğraf üzerindeki hukuki haklar, İstanbul Üniversitesi Biyolojik Bellek Koleksiyonlarının dijital fotoğraf arşivinin oluşturulması çalışmalarındaki çeşitli aşamalar anlatılarak, müze uzmanlarına koleksiyonların fotoğrafl anmasında kullanılan dijital görüntüleme teknikleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
tanımayan bilgisayar karşısında insan duyarlılığının güzelliklerini
nakşetme uğraşında . Kimimiz bir kamu kuruluşunun, kurumunun
yönetiminde. Kimimiz tekstilin içinde memleket kumaşının
dokusunu değiştirme çabasında. Kimimiz sihirli kutunun ekranında
ya da kamera arkasında . Kimimiz sarı taksiyle çilekeş İstanbul
trafiğinde, sokaklarda direksiyon başında. Kimimiz ... Kimimiz ...
Unutmadan söylemek gerekir ki kimimiz de işsiz!
İletişim öğreniminin en köklü kurumu, 50 yılı aşkın öğretim
sürecinde birçok mezun verdi. Öğretimin ve alanın özelliği gereği
yaşamın her alanında, her düzeyinde, her konumunda İstanbul
Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü, Basın Yayın Yüksek Okulu ve
İletişim Fakültesi mezunlarıyla karşılaşmak olası. Bu karşılaşmayı,
buluşmayı kendi içinde de başlatmak ve biraraya gelmek,
dayanışma içinde bulunmak amacıyla "İletişimciler Gecesi" düzenlenmiştir.
Birikim, deneyim gelenekleri doğurur. Bilindiği ve sanıldığı
gibi gelenek, geri kalmışlığın değil aksine gelişmişliğin, bilincin
göstergesidir. Gelişmiş ve sağlıklı dokular, toplumlar gelenek
yaratırlar. Toplumumuzun şu sıralar en fazla gereksinim duyduğu;
birikimleri, deneyimleri ulaşılabilecek en üst düzeyde paylaşmak ve
birlikte yaşamaktır. "İletişimciler Gecesi " fikri de bu bağlamda
ortaya çıkmıştır.
Elli yıllı aşkın sürecin tozlu raflarda saklanan dosyaları, bir bir
aşağıya indirilmiş ve bütün dokümanlar tek tek taranmıştır.
Enstitünün kuruluşuna ilişkin senato kararından, görüşmelerden
tutun da mezunlarımız için hazırlanmış yıllıklara kadar eldeki tüm
belgeler büyük bir titizlikle gözden geçirilmiştir. Elinizdeki bu
kitapçık bu uğraşın sonucunda oluşturulmuş bir özettir. Bu uğraşın
sayfalar dolusu öyküsü, bu gecenin yaratacağı rüzgarla, coşku ve
heyecanla yelkenlerini dolduracaktır. Bu bir başlangıçtır. Her
anlamda bir başlangıçtır. Bunun sonrası, bu gecenin katılımcılarına,
katılmak isteyip de katılamayanların çabasına bağlıdır. Dolayısıyla
bu gece aynı zamanda bir göreve çağrı niteliğindedir.
İletişimciler Gecesi'nin gerçekleşmesinde uğraş veren değerli
öğretim üyesi arkadaşlarıma, özverili çalışmalarıyla ulaşılmazı
gerçekleştiren asistanlarıma ve bize katkıda bulunan diğer tüm
dostlarımıza teşekkür ederim.
Güzellikler yaratma ve bu güzellikleri paylaşmanın sağlayacağı
erince ulaşma adına daha nice nice birliktelikler dileğiyle ...
Prof. Dr. Suat Gezgin
Dekan
beklentilere yanıt verebilecek durumda mı? Bugün için tabloya bakıldığında
gün geçtikçe yerel basının ciddi kan kaybına uğradığını söylemek olasıdır. Yerel
basının özellikle seçim dönemlerinde hatırlanması ve seçim dönemlerinde
özellikle gazetelerin, dergilerinin sayısının artması çok anlamlıdır. Öte yandan
yerel basının özellikle sanayi ve ekonomik güç taşıyan yerlerde daha yaygınlık
kazanması ve hayat bulması da üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
“Yerel basın geleneği” can çekişiyor demek çok iddialı ve yersiz bir tespit olmasa
gerekir. Oysa Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal durum,
yerel basına duyulan ihtiyacı en üst düzeylere taşımaktadır. Buna yanıt verecek
bir yapılanmanın bulunmayışı, Türkiye’nin demokratik ve çağdaş yaşamı için
ciddi zaaflar doğuracak niteliktedir.
“Türkiye’de Yerel Basın Uygulamaları” adlı çalışma, bu tabloya karşı akademik
duyarlılıkla yaklaşma gerekliliğinin doğurduğu bir sonuçtur. Türkiye’nin “fazilet
adaları”na olan ihtiyacı her zamankinden biraz daha fazladır. Bu kitap Türkiye’de
yerel basın konusunda bir nebze de olsa bir ilgi yaratırsa, akademik amacıyla
birlikte üstlendiği kamusal görevi de başarıyla yerine getirmiş olacaktır.
Geniş bir kullanıcı yelpazesine sahip ağlar özellikle genç nesil tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Basın, medya ve hakla ilişkiler şirketleri, hedef kitlelerine ulaşabilmek için
internetin içerisinde yeni bir mecra olmuştur. Kullanıcıların, basın sektörünün, gazetecilerin karşısına çıkan bu değişim sosyal ağlar olarak yeniden şekillenmiştir.
Bu çalışmada sosyal ağ kavramına medya ve basın perspektifinden yaklaşmış olup sosyal medyaya dönüşümü ve bu dönüşümden gazeteciliğin nasıl etkilendiği üzerinde durulmuştur. Sosyal medya üzerinden gazeteciliğin geçirmekte olduğu değişimin gözlemlenmesi amacıyla sosyal medya ve yeni medya ile ilgili makale ve kitaplar, çeşitli yayınlar ve İnternet siteleri incelenmiştir.
(Küçüker, 2014).
Bir gaz lambası ve mercek vasıtasıyla, cam üzerine (lantern slayt) boyanmış resimler perdeye veya duvara yansıtılıyordu. Teknik 19. yüzyılda önce İngiltere’ye oradan Avrupa’ya yayılmış; zamanla geliştirilen alete birbiri üzerinde kayan resimler yerleştirilerek basit hareketli görüntüler elde edilmeye başlanmıştır. 19. yüzyılda duvar levhaları üzerinden anlatılan botanik, zooloji, anatomi, fizyoloji, bakteriyoloji dersleri büyülü fener adı verilen projeksiyon makineleri öğreticiler tarafından daha fazla bilimsel bir yenilik olarak kabul edilip, duvar levhaları yavaş yavaş terk edilmiş ve bu makineler için hazırlanan lantern slaytları ile “daha modern dersler” verilmeye başlanmıştır.