PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enst... more PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün (DAI) Kısaltmalar Dizini'nde 'OLBA' şeklinde yer almaktadır. OLBA dergsi hakemlidir. Makalelerdeki görüş, düşünce ve bilimsel değerlendirmelerin yasal sorumluluğu yazarlara aittir. The articles are evaluated by referees. The legal responsibility of the ideas, opinions and scientific evaluations are carried by the author. OLBA dergisi, Mayıs ayında olmak üzere, yılda bir kez basılmaktadır.
PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enst... more PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün (DAI) Kısaltmalar Dizini'nde 'OLBA' şeklinde yer almaktadır. OLBA dergsi hakemlidir. Makalelerdeki görüş, düşünce ve bilimsel değerlendirmelerin yasal sorumluluğu yazarlara aittir. The articles are evaluated by referees. The legal responsibility of the ideas, opinions and scientific evaluations are carried by the author. OLBA dergisi, Mayıs ayında olmak üzere, yılda bir kez basılmaktadır.
ültürel güç merkezinin çok daha güneyde, Balkanlar'ın en güneyindeki Miken kültüründe ve Girit'te... more ültürel güç merkezinin çok daha güneyde, Balkanlar'ın en güneyindeki Miken kültüründe ve Girit'teki Minos uygarlığında olduğu bir zamanda, Troya neden Kuzeydoğu Ege'de ıssız bir karakol gibi görünüyor? Troya'nın gerçek komşuları kimlerdi? Orta ve Son Tunç Çağı'nda (MÖ 2000-1200) Ege'nin Anadolu yakasındaki bölgenin yapısı nasıldı? Bağımsız bir kültürü var mıydı, yoksa ekonomik ve politik açıdan ıssız bir bölge miydi? Bir kültürün özellikleri nelerdir ve onu mesela bir harita üzerinde belirtmek ne zaman gereklidir? Bunlar, Orta ve Son Tunç Çağı'ndaki Batı Anadolu hakkındaki yeni bir çalışmanın ele aldığı sorulardan bazılarıdır.
Misir, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit donemindeki On Asya’da hidrolik sistemlerin kesfi, G... more Misir, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit donemindeki On Asya’da hidrolik sistemlerin kesfi, Gec Bronz Cagi’nda bile insanlarin hidrolojik cevrenin iyilestirilmesi konusunda pek cok bilgi sahibi oldugunu gostermistir. M.O. 2. binyilda muhendisler golleri ve batakliklari kurutmak, nehirleri kanallara yonlendirmek veya yonunu degistirmek, su rezervuarlari insa etmek ve devasa olcekte liman havuzlari kazmak icin yontemler gelistirmislerdir. Ayni zamanda bu havuzlara tatli su basarak cokeltinin birikmesini engellemek icin de yollar icat etmislerdir. Bu makalenin yazarlari, Pilos’taki Nestor Limani ornegi temelinde tatli suyla dolan yapay bir liman icin genel bir hidrolik sistem onerip, bu yaklasimi Troia’nin asagisindaki taskin havzasinda kalintilari gunumuzde de gorunen, dogal cevreye yapilmis suni mudahalelere uygulamaktadirlar. Troia’da insan yapimi hidrolik bir sistemin nasil islemis olabilecegi konusunda bir hipotez gelistirip, Troia’da kuru kizak yoluyla Ege Denizi’yle baglanti...
Batı Anadolu'da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ile ilgili bir kata... more Batı Anadolu'da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ile ilgili bir katalog oluşturmak amacıyla Zürih Üniversitesi tarafından desteklenen bir proje hazırlanmıştır. Bu en az 340 yerleşim merkezi ile ilgili bilgilere herkesin ulaşabileceği bir websitesi 2016 yılı sonu itibariyle hazır olacaktır. Batı Anadolu’da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ilk defa olarak sistematik bir şekilde kaydedilirken, bunların akarsular, göller, ekilebilir alanlar, maden yatakları ve ticaret yolları ile bağlantılarıda ortaya konulacaktır. İnsan ve çevre ilişkilerini en iyi şekilde analiz etmek amacıyla yerleşim merkezlerinin koordinatları ile ilgili bir Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturulacaktır. Bu yerleşim merkezleri Batı Anadolu’da MÖ. 2. binyıl boyunca yoğun olarak yaşanıldığı konusunda en önemli kanıtdırlar. Bunlar aynı zamanda Yunanistan anakarasında kurulu Miken Uygarlığı ile Orta Anadolu'da bulunan Hitit Uygarlığı arasında kalan bölgede, bölgesel küçük devletler ve şehirlerden oluşan siyasi bir ağın varlığınada işaret etmektedirler.
Kappadokia Bölgesi sınırları içinde bulunan Komana Tapınak Devleti tanrıça Ma’ya adanmış en öneml... more Kappadokia Bölgesi sınırları içinde bulunan Komana Tapınak Devleti tanrıça Ma’ya adanmış en önemli kült merkezidir. Antikçağ yazarlarından edinilen bilgiye göre tanrıçaya kültsel gücünden dolayı çok büyük bir saygı duyulmaktaydı. Strabon Pontos Komana’sındaki kült merkezinde tapınak köleleri ve tanrıçanın takip-çilerinin yaşadığını; köleler, kadın ve erkeklerden oluşan bu topluluğun sayısının 6000’den fazla olduğunu bildirmektedir. Günümüzde birçok araştırmacı tanrıça Ma’nın Anadolu ana tanrıçasının farklı bir versiyonu olduğunu ileri sürmektedir. Bunun asıl nedeni Ma kelimesinin birçok dilin doğal halinde “anne”, ya da “ana“ anlamında kullanılmasındandır. Fakat bir taraftan Antikçağ yazarlarının bildirdikleri, diğer taraftan ele geçen yazılı bilgiler ile görsel kaynaklardan Ma’nın Anadolu ana tanrıçası ile birçok farklı özelliklerinin olduğu ve köken olarak Hurri-Mitanni tanrıçası Šawuška’ya dayanmış olabileceği hipotezi de ileri sürülebilir.
Abstract: The temple state of Comana in Cappadocia was the most important religious center for the god-dess Ma in the ancient world. According to the reports of ancient authors, the proprietor of the temple state, due to her mighty power, was greeted with much respect throughout the ancient world. Strabo rela-tes how in his time the city population consisted entirely of worshippers and temple slaves, and their num-ber exceeded 6000. Today, most researchers assume that the goddess Ma was one expression of the Anato-lian Mother-Goddess. Her name resembling the babbling sound for “mother” in many languages. However, based upon the information provided in ancient accounts, it seems the goddess Ma might be better under-stood to be the representation of the Hurrian-Mitanni goddess Šawuška, rather more than the later repre-sentation of the Anatolian Mother-Goddess.
Basileus. Uluslararası "Anadolu'da Demeter ve Diğer Ana Tanrıça Kültleri" Sempozyumu, 2017
This paper discusses the cults of the temple state of Zela in Pontus in Central Asia Minor during... more This paper discusses the cults of the temple state of Zela in Pontus in Central Asia Minor during the late Hellenistic and Roman periods. According to historical and archaeological sources the temple state was converted into a polis in the late Hellenistic period. Numismatic and written sources confirm that the changes in the administrative structure were not confined to the political level, but that they also extended to the religious sphere. On the one hand, foreign customs and new cults became accepted in the city while ancient religious practices seem to have disappeared for an indefinite time. On the other hand, the old forms of worship including aspects of Persian deities in the religion of Greek Asia Minor were revived in the Imperial Period.
Bu makalede diğer altarlardan farklı olarak, mimarisine sütunların entegre edildiği, sütunlarının... more Bu makalede diğer altarlardan farklı olarak, mimarisine sütunların entegre edildiği, sütunlarının ya bir podyumun üzerinde ya da bir kaide üzerinde yükselip, arasında stylobat ya da postamentler üzerinde heykeller veya yüksek röliyeflerin yer aldığı ve literatürde Sütunlu Altarlar olarak bilinen dini yapılar incelenecektir. Bunun yanında malzeme ve işçilik olarak diğer altarlardan daha pahalı ve daha fazla emek isteyen bu altarların ortaya çıkmasına neden olan olaylar sorgulanacaktır. Bu anlamda yapılış dönemine göre sırasıyla Efes Artemis Tapınağı Altarı, Magnesia Artemis Tapınağı Altarı, Büyük Pergamon Altarı, Pirene Athena Polias Tapınağı Altarı ve Kos Asklepios Tapınağı Altarı ele alınacaktır.
Stratonikeia Çalışmaları 1: Stratonikeia ve Çevresi Araştırmaları, 2016
Panamara Kutsal Alanı Karya kökenli bir kült merkezi olup, isminin yerli karya dilinde ne anlama ... more Panamara Kutsal Alanı Karya kökenli bir kült merkezi olup, isminin yerli karya dilinde ne anlama geldiği henüz çözülebilmiş değildir. Bulunduğu yer itibari ile Anadolulu dağ ve fırtına tanrısının kutsal alanlarını çağrıştıran kutsal alan hangi dönemden itibaren Komyros diye adlandırıldığı bilinmemektedir. Eldeki en eski belgelerde Panamara Birliği’nin merkezi olduğu öğrenilen kutsal alan, Stratonikeia antik kentinin Seleukoslar tarafından yönetimsel olarak yeniden organize edildiği dönemde, bölgeye gelen Hellen ve Makedon kolonistler tarafından kült merkezinin yerel özelliğine vurgu yapmak amacı ile Zeus Karios diye adlandırılmıştır. Geç Hellenistik dönemde tanrının Panamaralı kimliği ön plana çıkar, Zeus Panamaros diye isimlendirilmeye başlanır ve Roma İmparatorluk Dönemi’nde bu isimle ün salar. Zeus Panamaros Geç Hellenistik– Erken İmparatorluk Dönemi’nden itibaren Stratonikeia antik kentinin iki büyük şehir tanrısından biri olur. Bu dönemden itibaren Panamareia bayramları kutlanmaya başlar.
Discoveries of hydraulic installations in Egypt, Syria, Palestine, Greece and Hit-tite Asia Minor... more Discoveries of hydraulic installations in Egypt, Syria, Palestine, Greece and Hit-tite Asia Minor and have shown that already during the Late Bronze Age a great deal of knowledge existed with respect to optimizing hydrological environments. During the 2nd millennium BC, engineers devised systems to drain lakes and wetlands, channelize and divert streams, build reservoirs, and dig artificial port basins on a massive scale. They also invented systems to keep basins sediment-free by flushing them with fresh water. In this paper the authors look at the example of the Port of Nestor at Pylos to propose a generic hydraulic system for an artificial seaport with clean-water flushing. This approach is then applied to the remains of artificial interferences with the landscape still visible in the floodplain below Troy. In this way, we develop a working hypothesis as to how a human-made hydraulic system at Troy could have functioned. We argue that Troy may well have possessed an artificial fresh-water-filled port basin that was connected to the Aegean Sea via a dry slipway. By being pulled over 150 meters of land and the sliding down another 300 meters, eastbound vessels would have avoided a 50 kilometer-long detour all the way around the island of Gökçeada and thus eased the hazardous entry into the Dardanelles. From this artificial Port of Troy basin, ships could slip directly into a counter-current running along the south coast of the Dardanelles, significantly mending their journeys towards the Black Sea.
Stratonikeia’dan Lagina’ya: Ahmet Adil Tırpan Armağanı, 2012
Üzerinde yüz yıldan fazla bir zamandan beri tartışmaların hiç eksik olmadığı Pergamon Altarı’nın ... more Üzerinde yüz yıldan fazla bir zamandan beri tartışmaların hiç eksik olmadığı Pergamon Altarı’nın hâlâ kendi hakkında soru işaretleri oluşturması, onun sadece tanrılar için yapılan bir altar veya sadece zafer anıtı olarak değerlendirilmesinden daha fazla bir anlam taşıyabilecegini göstermektedir. Üzerinde araştırma yapılan her antik dönem
eserinde olduğu gibi Pergamon Altarı’da yapıldığı dönemin siyasi ve sosyolojik gerçeklerinden ayırt edilmeden ele alınıp değerlendirilmeli ve onun kendisini gerek mimari tasarımı gerekse heykeltıraşlık eserleri ile Hellenistik Dönem`in diğer altarlarından ayırt ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Elbetteki eldeki bulgular bize Pergamon Altarı’nın hangi amaca hizmet edebileceği hakkında yeterince bilgi vermemektedir. Ama bir taraftan Hellenistik Dönem dünyasında yaşayan insanların heroonlaştırıldığı ve tanrılaştırıldığı gerçekliği, diğer taraftan altarda kullanılan heykeltıraşlık eserlerinin Hellenistik Dönem’in diğer Heroon’larıyla benzerlikler göstermesi, Pergamon Altarı’nın bir Heroon olabileceği ve II. Eumenes’in kültüne hizmet edebileceği fikrini güçlendirmektedir.
Herakles Sütunları tanımı antik dönemden beri Cebelitarık Boğazı olarak konumlandırılmıştır. Faka... more Herakles Sütunları tanımı antik dönemden beri Cebelitarık Boğazı olarak konumlandırılmıştır. Fakat Cebelitarık Boğazı'nın her iki yanında bulunan tepeler çok yüksek olmayıp, etrafında daha yüksek zirveler olduğu gibi, boğaz çevresinde coğrafi olarak ta simgesel bir önem taşımamaktadırlar. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Cebelitarık Boğazı Homeros döneminde Grek gemilerinin ulaşım alanının dışında kalıyordu. Bundan dolayı bizim düşüncemiz, Homeros bu tanımı kullanırken başka bir bölgeyi göz önüne bulundurmuş olmalıdır: Büyük ihtimalle Çanakkale Boğazı çevresinde bulunan iki dağın Herakles Sütunları olarak tanımlanması daha doğru olacaktır.
Since ancient times, the term “Pillars of Hercules” has been used as a synonym for the entrance to the Strait of Gibraltar. The mountains in close proximity, however, are just moderately high and surrounded by much taller peaks, so that they are of little use as landmarks. But more importantly, during Homer’s lifetime the Strait of Gibraltar was out of the reach for Greek ships. He must have thought of two other mountains – perhaps those at the entrance to the Dardanelles.
Mısır, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit dönemindeki Ön Asya’da hidrolik sistemlerin keşfi, G... more Mısır, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit dönemindeki Ön Asya’da hidrolik sistemlerin keşfi, Geç Bronz Çağı’nda bile insanların hidrolojik çevrenin iyileştirilmesi konusunda pek çok bilgi sahibi olduğunu göstermiştir. M.Ö. 2. binyılda mühendisler gölleri ve bataklıkları kurutmak, nehirleri kanallara yönlendirmek veya yönünü değiştirmek, su rezervuarları inşa etmek ve devasa ölçekte liman havuzları kazmak için yöntemler geliştirmişlerdir. Aynı zamanda bu havuzlara tatlı su basarak çökeltinin birikmesini engellemek için de yollar icat etmişlerdir. Bu makalenin yazarları, Pilos’taki Nestor Limanı örneği temelinde tatlı suyla dolan yapay bir liman için genel bir hidrolik sistem önerip, bu yaklaşımı Troia’nın aşağısındaki taşkın havzasında kalıntıları günümüzde de görünen, doğal çevreye yapılmış suni müdahalelere uygulamaktadırlar. Troia’da insan yapımı hidrolik bir sistemin nasıl işlemiş olabileceği konusunda bir hipotez geliştirip, Troia’da kuru kızak yoluyla Ege Denizi’yle bağlantılı olan, tatlı suyla dolu yapay bir liman havzası olmuş olabileceğini öne sürmektedirler. Karadeniz’e giden gemiler kara üzerinde önce 150 metre boyunca Troia ovası içlerine doğru, sonra da 300 metre limana doğru çekilince Gökçeada’nın etrafından dolaşarak yolu 50 kilometre uzatmak zorunda kalmıyorlardı ve tehlikelerle dolu Çanakkale Boğazı’na giriş de kolaylaşmış oluyordu. Böylece gemiler Troia Limanı’nın bu yapay havuzundan doğrudan Çanakkale Boğazı’nın güney kıyısı boyunca akan ters akıntıya giriyor ve Karadeniz’e doğru yolculuklarında önemli bir avantaj elde etmiş oluyorlardı.
Mitteilungen aus dem Heinrich Schliemann Museum, Ankershagen, 2016
A catalogue of Middle and Late Bronze Age sites in western Asia Minor is currently established in... more A catalogue of Middle and Late Bronze Age sites in western Asia Minor is currently established in the framework of a project supported by the University of Zurich. By the end of 2016, information about at least 340 sites will be available online and thus accessible to researchers and the general public. The sites’ coordinates have been entered into a Geographic Information System to analyze human-landscape interrelations. The sites are systematically registered for the first time and brought into context with rivers, lakes, arable floodplains, ore deposits, and trade routes. These settlements provide evidence that western Asia Minor was densely inhabited during the 2nd millennium BCE. A network of petty states and cities existed between the Mycenaean civilization on mainland Greece and the Hittite civilization in central Anatolia.
The Political Geography of Western Anatolia in the Late Bronze Age, 2022
This article gives an overview of archaeological research regarding the settlements of the Middle... more This article gives an overview of archaeological research regarding the settlements of the Middle and Late Bronze Age (approx. 2000–1190 BCE) in western Asia Minor. Most of the 33 excavations and 30 surface surveys outlined here are based on initiatives by Turkish researchers and were carried out between 1950 and 2021. The resulting catalog currently includes 477 large (>100 m diameter) settlement sites in the region west of an imagined north-south line between Eskişehir and Antalya which we have recorded with their geographic coordinates. The second millennium BCE states in western Anatolia, to which these settlements belonged, have thus far been considered to be culturally, economically, and politically less important than the contemporary Minoan, Mycenaean, and Hittite cultures on Crete, mainland Greece, and in Central Asia Minor. The size and number of these settlements, however, in combination with the fact that a distinct script, Luwian hieroglyphic, was maintained over a period of well over a millennium, prove the existence of a rich indigenous Anatolian culture, one that differs considerably from its well-studied neighbors. Future efforts to reconstruct the economic and political developments at the time of the Hittite Kingdom (approx. 1650–1190 BCE) should give greater consideration to western Asia Minor. The subsequent kingdoms of Lydia and Phrygia are likely to have based their economic wealth and political influence to some extent on the preceding Late Bronze Age resources, infrastructures, and cultural achievements in this region.
Warum erscheint Troja wie ein isolierter Außenposten ganz oben im Nordosten der Ägäis, wenn sich ... more Warum erscheint Troja wie ein isolierter Außenposten ganz oben im Nordosten der Ägäis, wenn sich doch damals das kulturelle Geschehen viel weiter im Süden abspielte, nämlich im minoischen Kreta und innerhalb der mykenischen Kultur am südlichsten Ende des Balkans? Wen zählten die Trojaner eigentlich zu ihren Nachbarn? Wie muss man sich die Besiedlung auf der anatolischen Seite der Ägäis um 1200 vor Christus vorstellen? Gab es dort eine eigenständige Kultur oder handelte es sich in wirtschaftlicher und politischer Hinsicht sozusagen um Brachland? Welche Voraussetzungen müssen überhaupt erfüllt sein, um von einer eigenständigen Kultur zu sprechen, und unter welchen Umständen darf eine solche auch auf einer Karte eingetragen werden? Fragen dieser Art wirft eine soeben veröffentlichte Studie über das mittel- und spätbronzezeitliche Westanatolien auf.
PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enst... more PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün (DAI) Kısaltmalar Dizini'nde 'OLBA' şeklinde yer almaktadır. OLBA dergsi hakemlidir. Makalelerdeki görüş, düşünce ve bilimsel değerlendirmelerin yasal sorumluluğu yazarlara aittir. The articles are evaluated by referees. The legal responsibility of the ideas, opinions and scientific evaluations are carried by the author. OLBA dergisi, Mayıs ayında olmak üzere, yılda bir kez basılmaktadır.
PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enst... more PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün (DAI) Kısaltmalar Dizini'nde 'OLBA' şeklinde yer almaktadır. OLBA dergsi hakemlidir. Makalelerdeki görüş, düşünce ve bilimsel değerlendirmelerin yasal sorumluluğu yazarlara aittir. The articles are evaluated by referees. The legal responsibility of the ideas, opinions and scientific evaluations are carried by the author. OLBA dergisi, Mayıs ayında olmak üzere, yılda bir kez basılmaktadır.
ültürel güç merkezinin çok daha güneyde, Balkanlar'ın en güneyindeki Miken kültüründe ve Girit'te... more ültürel güç merkezinin çok daha güneyde, Balkanlar'ın en güneyindeki Miken kültüründe ve Girit'teki Minos uygarlığında olduğu bir zamanda, Troya neden Kuzeydoğu Ege'de ıssız bir karakol gibi görünüyor? Troya'nın gerçek komşuları kimlerdi? Orta ve Son Tunç Çağı'nda (MÖ 2000-1200) Ege'nin Anadolu yakasındaki bölgenin yapısı nasıldı? Bağımsız bir kültürü var mıydı, yoksa ekonomik ve politik açıdan ıssız bir bölge miydi? Bir kültürün özellikleri nelerdir ve onu mesela bir harita üzerinde belirtmek ne zaman gereklidir? Bunlar, Orta ve Son Tunç Çağı'ndaki Batı Anadolu hakkındaki yeni bir çalışmanın ele aldığı sorulardan bazılarıdır.
Misir, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit donemindeki On Asya’da hidrolik sistemlerin kesfi, G... more Misir, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit donemindeki On Asya’da hidrolik sistemlerin kesfi, Gec Bronz Cagi’nda bile insanlarin hidrolojik cevrenin iyilestirilmesi konusunda pek cok bilgi sahibi oldugunu gostermistir. M.O. 2. binyilda muhendisler golleri ve batakliklari kurutmak, nehirleri kanallara yonlendirmek veya yonunu degistirmek, su rezervuarlari insa etmek ve devasa olcekte liman havuzlari kazmak icin yontemler gelistirmislerdir. Ayni zamanda bu havuzlara tatli su basarak cokeltinin birikmesini engellemek icin de yollar icat etmislerdir. Bu makalenin yazarlari, Pilos’taki Nestor Limani ornegi temelinde tatli suyla dolan yapay bir liman icin genel bir hidrolik sistem onerip, bu yaklasimi Troia’nin asagisindaki taskin havzasinda kalintilari gunumuzde de gorunen, dogal cevreye yapilmis suni mudahalelere uygulamaktadirlar. Troia’da insan yapimi hidrolik bir sistemin nasil islemis olabilecegi konusunda bir hipotez gelistirip, Troia’da kuru kizak yoluyla Ege Denizi’yle baglanti...
Batı Anadolu'da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ile ilgili bir kata... more Batı Anadolu'da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ile ilgili bir katalog oluşturmak amacıyla Zürih Üniversitesi tarafından desteklenen bir proje hazırlanmıştır. Bu en az 340 yerleşim merkezi ile ilgili bilgilere herkesin ulaşabileceği bir websitesi 2016 yılı sonu itibariyle hazır olacaktır. Batı Anadolu’da Orta ve Geç Bronz Çağı’na tarihlendirilen yerleşim merkezleri ilk defa olarak sistematik bir şekilde kaydedilirken, bunların akarsular, göller, ekilebilir alanlar, maden yatakları ve ticaret yolları ile bağlantılarıda ortaya konulacaktır. İnsan ve çevre ilişkilerini en iyi şekilde analiz etmek amacıyla yerleşim merkezlerinin koordinatları ile ilgili bir Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturulacaktır. Bu yerleşim merkezleri Batı Anadolu’da MÖ. 2. binyıl boyunca yoğun olarak yaşanıldığı konusunda en önemli kanıtdırlar. Bunlar aynı zamanda Yunanistan anakarasında kurulu Miken Uygarlığı ile Orta Anadolu'da bulunan Hitit Uygarlığı arasında kalan bölgede, bölgesel küçük devletler ve şehirlerden oluşan siyasi bir ağın varlığınada işaret etmektedirler.
Kappadokia Bölgesi sınırları içinde bulunan Komana Tapınak Devleti tanrıça Ma’ya adanmış en öneml... more Kappadokia Bölgesi sınırları içinde bulunan Komana Tapınak Devleti tanrıça Ma’ya adanmış en önemli kült merkezidir. Antikçağ yazarlarından edinilen bilgiye göre tanrıçaya kültsel gücünden dolayı çok büyük bir saygı duyulmaktaydı. Strabon Pontos Komana’sındaki kült merkezinde tapınak köleleri ve tanrıçanın takip-çilerinin yaşadığını; köleler, kadın ve erkeklerden oluşan bu topluluğun sayısının 6000’den fazla olduğunu bildirmektedir. Günümüzde birçok araştırmacı tanrıça Ma’nın Anadolu ana tanrıçasının farklı bir versiyonu olduğunu ileri sürmektedir. Bunun asıl nedeni Ma kelimesinin birçok dilin doğal halinde “anne”, ya da “ana“ anlamında kullanılmasındandır. Fakat bir taraftan Antikçağ yazarlarının bildirdikleri, diğer taraftan ele geçen yazılı bilgiler ile görsel kaynaklardan Ma’nın Anadolu ana tanrıçası ile birçok farklı özelliklerinin olduğu ve köken olarak Hurri-Mitanni tanrıçası Šawuška’ya dayanmış olabileceği hipotezi de ileri sürülebilir.
Abstract: The temple state of Comana in Cappadocia was the most important religious center for the god-dess Ma in the ancient world. According to the reports of ancient authors, the proprietor of the temple state, due to her mighty power, was greeted with much respect throughout the ancient world. Strabo rela-tes how in his time the city population consisted entirely of worshippers and temple slaves, and their num-ber exceeded 6000. Today, most researchers assume that the goddess Ma was one expression of the Anato-lian Mother-Goddess. Her name resembling the babbling sound for “mother” in many languages. However, based upon the information provided in ancient accounts, it seems the goddess Ma might be better under-stood to be the representation of the Hurrian-Mitanni goddess Šawuška, rather more than the later repre-sentation of the Anatolian Mother-Goddess.
Basileus. Uluslararası "Anadolu'da Demeter ve Diğer Ana Tanrıça Kültleri" Sempozyumu, 2017
This paper discusses the cults of the temple state of Zela in Pontus in Central Asia Minor during... more This paper discusses the cults of the temple state of Zela in Pontus in Central Asia Minor during the late Hellenistic and Roman periods. According to historical and archaeological sources the temple state was converted into a polis in the late Hellenistic period. Numismatic and written sources confirm that the changes in the administrative structure were not confined to the political level, but that they also extended to the religious sphere. On the one hand, foreign customs and new cults became accepted in the city while ancient religious practices seem to have disappeared for an indefinite time. On the other hand, the old forms of worship including aspects of Persian deities in the religion of Greek Asia Minor were revived in the Imperial Period.
Bu makalede diğer altarlardan farklı olarak, mimarisine sütunların entegre edildiği, sütunlarının... more Bu makalede diğer altarlardan farklı olarak, mimarisine sütunların entegre edildiği, sütunlarının ya bir podyumun üzerinde ya da bir kaide üzerinde yükselip, arasında stylobat ya da postamentler üzerinde heykeller veya yüksek röliyeflerin yer aldığı ve literatürde Sütunlu Altarlar olarak bilinen dini yapılar incelenecektir. Bunun yanında malzeme ve işçilik olarak diğer altarlardan daha pahalı ve daha fazla emek isteyen bu altarların ortaya çıkmasına neden olan olaylar sorgulanacaktır. Bu anlamda yapılış dönemine göre sırasıyla Efes Artemis Tapınağı Altarı, Magnesia Artemis Tapınağı Altarı, Büyük Pergamon Altarı, Pirene Athena Polias Tapınağı Altarı ve Kos Asklepios Tapınağı Altarı ele alınacaktır.
Stratonikeia Çalışmaları 1: Stratonikeia ve Çevresi Araştırmaları, 2016
Panamara Kutsal Alanı Karya kökenli bir kült merkezi olup, isminin yerli karya dilinde ne anlama ... more Panamara Kutsal Alanı Karya kökenli bir kült merkezi olup, isminin yerli karya dilinde ne anlama geldiği henüz çözülebilmiş değildir. Bulunduğu yer itibari ile Anadolulu dağ ve fırtına tanrısının kutsal alanlarını çağrıştıran kutsal alan hangi dönemden itibaren Komyros diye adlandırıldığı bilinmemektedir. Eldeki en eski belgelerde Panamara Birliği’nin merkezi olduğu öğrenilen kutsal alan, Stratonikeia antik kentinin Seleukoslar tarafından yönetimsel olarak yeniden organize edildiği dönemde, bölgeye gelen Hellen ve Makedon kolonistler tarafından kült merkezinin yerel özelliğine vurgu yapmak amacı ile Zeus Karios diye adlandırılmıştır. Geç Hellenistik dönemde tanrının Panamaralı kimliği ön plana çıkar, Zeus Panamaros diye isimlendirilmeye başlanır ve Roma İmparatorluk Dönemi’nde bu isimle ün salar. Zeus Panamaros Geç Hellenistik– Erken İmparatorluk Dönemi’nden itibaren Stratonikeia antik kentinin iki büyük şehir tanrısından biri olur. Bu dönemden itibaren Panamareia bayramları kutlanmaya başlar.
Discoveries of hydraulic installations in Egypt, Syria, Palestine, Greece and Hit-tite Asia Minor... more Discoveries of hydraulic installations in Egypt, Syria, Palestine, Greece and Hit-tite Asia Minor and have shown that already during the Late Bronze Age a great deal of knowledge existed with respect to optimizing hydrological environments. During the 2nd millennium BC, engineers devised systems to drain lakes and wetlands, channelize and divert streams, build reservoirs, and dig artificial port basins on a massive scale. They also invented systems to keep basins sediment-free by flushing them with fresh water. In this paper the authors look at the example of the Port of Nestor at Pylos to propose a generic hydraulic system for an artificial seaport with clean-water flushing. This approach is then applied to the remains of artificial interferences with the landscape still visible in the floodplain below Troy. In this way, we develop a working hypothesis as to how a human-made hydraulic system at Troy could have functioned. We argue that Troy may well have possessed an artificial fresh-water-filled port basin that was connected to the Aegean Sea via a dry slipway. By being pulled over 150 meters of land and the sliding down another 300 meters, eastbound vessels would have avoided a 50 kilometer-long detour all the way around the island of Gökçeada and thus eased the hazardous entry into the Dardanelles. From this artificial Port of Troy basin, ships could slip directly into a counter-current running along the south coast of the Dardanelles, significantly mending their journeys towards the Black Sea.
Stratonikeia’dan Lagina’ya: Ahmet Adil Tırpan Armağanı, 2012
Üzerinde yüz yıldan fazla bir zamandan beri tartışmaların hiç eksik olmadığı Pergamon Altarı’nın ... more Üzerinde yüz yıldan fazla bir zamandan beri tartışmaların hiç eksik olmadığı Pergamon Altarı’nın hâlâ kendi hakkında soru işaretleri oluşturması, onun sadece tanrılar için yapılan bir altar veya sadece zafer anıtı olarak değerlendirilmesinden daha fazla bir anlam taşıyabilecegini göstermektedir. Üzerinde araştırma yapılan her antik dönem
eserinde olduğu gibi Pergamon Altarı’da yapıldığı dönemin siyasi ve sosyolojik gerçeklerinden ayırt edilmeden ele alınıp değerlendirilmeli ve onun kendisini gerek mimari tasarımı gerekse heykeltıraşlık eserleri ile Hellenistik Dönem`in diğer altarlarından ayırt ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Elbetteki eldeki bulgular bize Pergamon Altarı’nın hangi amaca hizmet edebileceği hakkında yeterince bilgi vermemektedir. Ama bir taraftan Hellenistik Dönem dünyasında yaşayan insanların heroonlaştırıldığı ve tanrılaştırıldığı gerçekliği, diğer taraftan altarda kullanılan heykeltıraşlık eserlerinin Hellenistik Dönem’in diğer Heroon’larıyla benzerlikler göstermesi, Pergamon Altarı’nın bir Heroon olabileceği ve II. Eumenes’in kültüne hizmet edebileceği fikrini güçlendirmektedir.
Herakles Sütunları tanımı antik dönemden beri Cebelitarık Boğazı olarak konumlandırılmıştır. Faka... more Herakles Sütunları tanımı antik dönemden beri Cebelitarık Boğazı olarak konumlandırılmıştır. Fakat Cebelitarık Boğazı'nın her iki yanında bulunan tepeler çok yüksek olmayıp, etrafında daha yüksek zirveler olduğu gibi, boğaz çevresinde coğrafi olarak ta simgesel bir önem taşımamaktadırlar. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Cebelitarık Boğazı Homeros döneminde Grek gemilerinin ulaşım alanının dışında kalıyordu. Bundan dolayı bizim düşüncemiz, Homeros bu tanımı kullanırken başka bir bölgeyi göz önüne bulundurmuş olmalıdır: Büyük ihtimalle Çanakkale Boğazı çevresinde bulunan iki dağın Herakles Sütunları olarak tanımlanması daha doğru olacaktır.
Since ancient times, the term “Pillars of Hercules” has been used as a synonym for the entrance to the Strait of Gibraltar. The mountains in close proximity, however, are just moderately high and surrounded by much taller peaks, so that they are of little use as landmarks. But more importantly, during Homer’s lifetime the Strait of Gibraltar was out of the reach for Greek ships. He must have thought of two other mountains – perhaps those at the entrance to the Dardanelles.
Mısır, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit dönemindeki Ön Asya’da hidrolik sistemlerin keşfi, G... more Mısır, Suriye, Filistin, Yunanistan ve Hitit dönemindeki Ön Asya’da hidrolik sistemlerin keşfi, Geç Bronz Çağı’nda bile insanların hidrolojik çevrenin iyileştirilmesi konusunda pek çok bilgi sahibi olduğunu göstermiştir. M.Ö. 2. binyılda mühendisler gölleri ve bataklıkları kurutmak, nehirleri kanallara yönlendirmek veya yönünü değiştirmek, su rezervuarları inşa etmek ve devasa ölçekte liman havuzları kazmak için yöntemler geliştirmişlerdir. Aynı zamanda bu havuzlara tatlı su basarak çökeltinin birikmesini engellemek için de yollar icat etmişlerdir. Bu makalenin yazarları, Pilos’taki Nestor Limanı örneği temelinde tatlı suyla dolan yapay bir liman için genel bir hidrolik sistem önerip, bu yaklaşımı Troia’nın aşağısındaki taşkın havzasında kalıntıları günümüzde de görünen, doğal çevreye yapılmış suni müdahalelere uygulamaktadırlar. Troia’da insan yapımı hidrolik bir sistemin nasıl işlemiş olabileceği konusunda bir hipotez geliştirip, Troia’da kuru kızak yoluyla Ege Denizi’yle bağlantılı olan, tatlı suyla dolu yapay bir liman havzası olmuş olabileceğini öne sürmektedirler. Karadeniz’e giden gemiler kara üzerinde önce 150 metre boyunca Troia ovası içlerine doğru, sonra da 300 metre limana doğru çekilince Gökçeada’nın etrafından dolaşarak yolu 50 kilometre uzatmak zorunda kalmıyorlardı ve tehlikelerle dolu Çanakkale Boğazı’na giriş de kolaylaşmış oluyordu. Böylece gemiler Troia Limanı’nın bu yapay havuzundan doğrudan Çanakkale Boğazı’nın güney kıyısı boyunca akan ters akıntıya giriyor ve Karadeniz’e doğru yolculuklarında önemli bir avantaj elde etmiş oluyorlardı.
Mitteilungen aus dem Heinrich Schliemann Museum, Ankershagen, 2016
A catalogue of Middle and Late Bronze Age sites in western Asia Minor is currently established in... more A catalogue of Middle and Late Bronze Age sites in western Asia Minor is currently established in the framework of a project supported by the University of Zurich. By the end of 2016, information about at least 340 sites will be available online and thus accessible to researchers and the general public. The sites’ coordinates have been entered into a Geographic Information System to analyze human-landscape interrelations. The sites are systematically registered for the first time and brought into context with rivers, lakes, arable floodplains, ore deposits, and trade routes. These settlements provide evidence that western Asia Minor was densely inhabited during the 2nd millennium BCE. A network of petty states and cities existed between the Mycenaean civilization on mainland Greece and the Hittite civilization in central Anatolia.
The Political Geography of Western Anatolia in the Late Bronze Age, 2022
This article gives an overview of archaeological research regarding the settlements of the Middle... more This article gives an overview of archaeological research regarding the settlements of the Middle and Late Bronze Age (approx. 2000–1190 BCE) in western Asia Minor. Most of the 33 excavations and 30 surface surveys outlined here are based on initiatives by Turkish researchers and were carried out between 1950 and 2021. The resulting catalog currently includes 477 large (>100 m diameter) settlement sites in the region west of an imagined north-south line between Eskişehir and Antalya which we have recorded with their geographic coordinates. The second millennium BCE states in western Anatolia, to which these settlements belonged, have thus far been considered to be culturally, economically, and politically less important than the contemporary Minoan, Mycenaean, and Hittite cultures on Crete, mainland Greece, and in Central Asia Minor. The size and number of these settlements, however, in combination with the fact that a distinct script, Luwian hieroglyphic, was maintained over a period of well over a millennium, prove the existence of a rich indigenous Anatolian culture, one that differs considerably from its well-studied neighbors. Future efforts to reconstruct the economic and political developments at the time of the Hittite Kingdom (approx. 1650–1190 BCE) should give greater consideration to western Asia Minor. The subsequent kingdoms of Lydia and Phrygia are likely to have based their economic wealth and political influence to some extent on the preceding Late Bronze Age resources, infrastructures, and cultural achievements in this region.
Warum erscheint Troja wie ein isolierter Außenposten ganz oben im Nordosten der Ägäis, wenn sich ... more Warum erscheint Troja wie ein isolierter Außenposten ganz oben im Nordosten der Ägäis, wenn sich doch damals das kulturelle Geschehen viel weiter im Süden abspielte, nämlich im minoischen Kreta und innerhalb der mykenischen Kultur am südlichsten Ende des Balkans? Wen zählten die Trojaner eigentlich zu ihren Nachbarn? Wie muss man sich die Besiedlung auf der anatolischen Seite der Ägäis um 1200 vor Christus vorstellen? Gab es dort eine eigenständige Kultur oder handelte es sich in wirtschaftlicher und politischer Hinsicht sozusagen um Brachland? Welche Voraussetzungen müssen überhaupt erfüllt sein, um von einer eigenständigen Kultur zu sprechen, und unter welchen Umständen darf eine solche auch auf einer Karte eingetragen werden? Fragen dieser Art wirft eine soeben veröffentlichte Studie über das mittel- und spätbronzezeitliche Westanatolien auf.
Uploads
Papers by Serdal Mutlu
Abstract: The temple state of Comana in Cappadocia was the most important religious center for the god-dess Ma in the ancient world. According to the reports of ancient authors, the proprietor of the temple state, due to her mighty power, was greeted with much respect throughout the ancient world. Strabo rela-tes how in his time the city population consisted entirely of worshippers and temple slaves, and their num-ber exceeded 6000. Today, most researchers assume that the goddess Ma was one expression of the Anato-lian Mother-Goddess. Her name resembling the babbling sound for “mother” in many languages. However, based upon the information provided in ancient accounts, it seems the goddess Ma might be better under-stood to be the representation of the Hurrian-Mitanni goddess Šawuška, rather more than the later repre-sentation of the Anatolian Mother-Goddess.
Bu dönemden itibaren Panamareia bayramları kutlanmaya başlar.
eserinde olduğu gibi Pergamon Altarı’da yapıldığı dönemin siyasi ve sosyolojik gerçeklerinden ayırt edilmeden ele alınıp değerlendirilmeli ve onun kendisini gerek mimari tasarımı gerekse heykeltıraşlık eserleri ile Hellenistik Dönem`in diğer altarlarından ayırt ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Elbetteki eldeki bulgular bize Pergamon Altarı’nın hangi amaca hizmet edebileceği hakkında yeterince bilgi vermemektedir. Ama bir taraftan Hellenistik Dönem dünyasında yaşayan insanların heroonlaştırıldığı ve tanrılaştırıldığı gerçekliği, diğer taraftan altarda kullanılan heykeltıraşlık eserlerinin Hellenistik Dönem’in diğer Heroon’larıyla benzerlikler göstermesi, Pergamon Altarı’nın bir Heroon olabileceği ve II. Eumenes’in kültüne hizmet edebileceği fikrini güçlendirmektedir.
Since ancient times, the term “Pillars of Hercules” has been used as a synonym for the entrance to the Strait of Gibraltar. The mountains in close proximity, however, are just moderately high and surrounded by much taller peaks, so that they are of little use as landmarks. But more importantly, during Homer’s lifetime the Strait of Gibraltar was out of the reach for Greek ships. He must have thought of two other mountains – perhaps those at the entrance to the Dardanelles.
Top News by Serdal Mutlu
Outreach by Serdal Mutlu
Abstract: The temple state of Comana in Cappadocia was the most important religious center for the god-dess Ma in the ancient world. According to the reports of ancient authors, the proprietor of the temple state, due to her mighty power, was greeted with much respect throughout the ancient world. Strabo rela-tes how in his time the city population consisted entirely of worshippers and temple slaves, and their num-ber exceeded 6000. Today, most researchers assume that the goddess Ma was one expression of the Anato-lian Mother-Goddess. Her name resembling the babbling sound for “mother” in many languages. However, based upon the information provided in ancient accounts, it seems the goddess Ma might be better under-stood to be the representation of the Hurrian-Mitanni goddess Šawuška, rather more than the later repre-sentation of the Anatolian Mother-Goddess.
Bu dönemden itibaren Panamareia bayramları kutlanmaya başlar.
eserinde olduğu gibi Pergamon Altarı’da yapıldığı dönemin siyasi ve sosyolojik gerçeklerinden ayırt edilmeden ele alınıp değerlendirilmeli ve onun kendisini gerek mimari tasarımı gerekse heykeltıraşlık eserleri ile Hellenistik Dönem`in diğer altarlarından ayırt ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Elbetteki eldeki bulgular bize Pergamon Altarı’nın hangi amaca hizmet edebileceği hakkında yeterince bilgi vermemektedir. Ama bir taraftan Hellenistik Dönem dünyasında yaşayan insanların heroonlaştırıldığı ve tanrılaştırıldığı gerçekliği, diğer taraftan altarda kullanılan heykeltıraşlık eserlerinin Hellenistik Dönem’in diğer Heroon’larıyla benzerlikler göstermesi, Pergamon Altarı’nın bir Heroon olabileceği ve II. Eumenes’in kültüne hizmet edebileceği fikrini güçlendirmektedir.
Since ancient times, the term “Pillars of Hercules” has been used as a synonym for the entrance to the Strait of Gibraltar. The mountains in close proximity, however, are just moderately high and surrounded by much taller peaks, so that they are of little use as landmarks. But more importantly, during Homer’s lifetime the Strait of Gibraltar was out of the reach for Greek ships. He must have thought of two other mountains – perhaps those at the entrance to the Dardanelles.