Conference Presentations by Fatma zeynep Kızıltaş
9th INTERNATIONAL EUROPEAN CONFERENCE ON INTERDISCIPLINARY SCIENTIFIC RESEARCH - Abstracts Book, 2024
Changes in cities' cultural, industrial, and technological dimensions have been shaping planning ... more Changes in cities' cultural, industrial, and technological dimensions have been shaping planning and design approaches. Holistic design approaches have developed by considering human life's perceptual, psychological, and social dimensions. They have taken their current form with the effect of individualization and global economic transformation. The manifestation of individualization and privatization in all areas of the city generally divides the city into certain parts, causing a decrease in public spaces and a weakening of the quality of urban space. The urban space outside these sections becomes non-interactive and inactive spaces that are thrown into the second plan and become ordinary with the top planning approaches. But also, new design approaches that draw attention to the shortcomings of existing planning approaches and that are sensitive to human scale have begun to emerge. Current approaches that start from the bottom up, create human-scale effects by approaching problems with practical and small interventions, and trigger participatory processes have the potential to improve urban space. In this study, tactical urbanism conceptualized by Lydon and Garcia, urban acupuncture developed by Manuel de Sola-Morales, and urban curation developed by various artists are discussed through literature and examples. Tactical urbanism consists of active and small movements that emerge with local awareness and participation. Urban acupuncture approaches the problematic points of the city with practical interventions. Urban curation organizes relational processes and spatial configurations based on the dynamic and static qualities of the city. In the productive discussion area opened by the differences and partnerships of these three approaches, their power to transform the city is questioned. It is thought that they can shed light on design constructs that can reconstruct interaction and publicity in urban space. The resulting relationships show that the new perspectives of these approaches feed each other and can be useful for different planning processes.
UMKA’22 1. Ulusal Mimarlık ve Kent Araştırmaları Sempozyumu , 2022
İnsan kentsel mekânda farklı var olma biçimleriyle sosyal, kültürel ve toplumsal olarak kentle il... more İnsan kentsel mekânda farklı var olma biçimleriyle sosyal, kültürel ve toplumsal olarak kentle ilişki kurmaktadır. Bu ilişkinin koşulları niteliği insanın çevresel algısına bağlı olarak gelişir. Algı sürecinde ise kentsel mekânda gerçekleştirilen eylemin biçimi, niteliği, hedefi, kullanılan araçlar çevreyle kurulan ilişkide etkili faktörlerdir. Çevresel algı ve imgelenebilirlik bu faktörlerle şekillenmekte ve yol bulma kavramıyla birlikte çalışmayı teorik olarak beslemektedir. Bu bağlamda, kent mekânındaki en etkin bireysel eylem olan yürüme, bir yere ulaşma amacıyla yol bulma etkinliğini içermesi halinde, bireyin kent mekânını nasıl algıladığının araştırılması için ideal bir çerçeve sunmaktadır. Ayrıca çağdaş yön bulma araçları olarak kullanılan dijital harita uygulamalarının yaygınlaşmasıyla algılama biçimimizin nasıl dönüştüğü bu kapsamda incelenmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın amacı kentsel mekânda yön bulmak için gerçekleştirilen yürüme eylemi boyunca bireyin çevresel davranışının ve algısının yeni nesil dijital yön bulma araçlarından etkilenip etkilenmediğinin araştırılmasıdır. Bakılan ana ilişki duyusal belleğe aktarılan algısal verilerin uzamsal niteliklerinin neye göre ve nasıl farklılaştığıdır. Bu çerçevede araştırmanın hipotezi, kullanılan aracın algısal süreci etkileyeceği kabulü ile (1) yürüme eylemi boyunca dijital harita kullanımının daha hızlı hareket etmeyi sağlayacağı; (2) yürüme eylemi sonrasında anımsanan mekânsal bilgilerin dijital haritalı yön bulma eyleminde daha sınırlı ve iki boyutlu, tarif ile yol bulma eyleminde ise daha zengin ve üç boyutlu verileri içereceğidir. Alan çalışması kapsamında İstanbul ilinde belirlenen kentsel rotayı birinci grup yazılı bir tarif üzerinden, ikinci grup ise dijital bir harita uygulaması üzerinden takip ederek deneyimlemiştir. Deneyim süresince ücretsiz bir uygulamayla katılımcıların yürüme eylemine dair veriler olan adım sayıları, hızları, rotayı tamamlama süreleri ve GPS bilgileri kaydedilmiştir. Deneyimin tamamlanmasının hemen ardından tüm katılımcılara bilişsel harita çizdirilerek algısal veriler toplanmıştır. Elde edilen davranış verileri sayısal değerleri üzerinden, bilişsel harita verileri ise içerik ve biçim özellikleri üzerinden karşılaştırılmıştır. Çalışmaya 14 kadın, 6 erkek olmak üzere 20 kişi katılmıştır. Alan çalışması bulguları iki grubun davranış biçimleri arasında anlamlı bir fark ortaya koymamış, her iki grubun da yürüdükleri mesafe, yürüme süreleri ve adım sayılarının çok yakın değerler aldığı görülmüştür. Grupların kentsel mekân algılarına dair yapılan analizler öncelikle her iki grubun bilişsel haritalarında da çevredeki sabit ve dinamik bileşenlere yakın oranlarda yer verildiğini göstermiş, ancak bileşenlerin ifade biçimleri gruplar arasında değişmiş ve tarif üzerinden yol bulan grupta plan ve görünüş tekniklerinin yanında perspektif tekniğiyle daha detaylı çizimler yapılmıştır. Çalışma sonuçları, (1) her iki grubun da çevreyi benzer biçimde algılayabileceğini, buna karşın anımsanan çevresel bileşenlerin ve niteliklerin ifadesinin (2) tarif ile yol bulma ve dijital harita ile yol bulma arasında uzamsal açıdan anlamlı ölçüde farklılaştığını göstermektedir. Yeni nesil dijital yol bulma deneyiminin kentsel mekândaki insan davranışı ve algısını nasıl etkileyebileceğinin çeşitli bireysel değişkenler üzerinden araştırması ile farklılaşan bu çalışma daha kapsamlı bir araştırmanın ilk aşamasıdır. Yöntemin geliştirilmesi ve katılımcı sayısının arttırılması ile devam eden aşamalarda kentsel mekânda çağdaş yol bulma stratejilerinin tanımlanabileceği ve kentsel tasarım çalışmalarının geliştirilmesinde yol gösterecek etkin bulguların elde edilebileceği öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İmgelenebilirlik, bilişsel harita, yol bulma, çevresel algı, kentsel rota
Papers by Fatma zeynep Kızıltaş
Çukurova Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2024
Endüstrileşme ve göçle büyüyen kentlerde yeni mimari
unsurlar ortaya çıkmış; modernizmin etkisiyl... more Endüstrileşme ve göçle büyüyen kentlerde yeni mimari
unsurlar ortaya çıkmış; modernizmin etkisiyle 20. yüzyılın
başlarında, fonksiyonellik ve minimalizm vurgulanarak
planlama yaklaşımları değişmiştir. Kentin fiziksel
dönüşümüyle birlikte toplumsal ve ekonomik yapısı
da bireyselleşme ve özelleşme üzerinden dönüşmüştür.
Günümüzde özelleşmenin, mekânı farklı kitlelerin
kullanımı için bölümlemesi ve farklı sebeplerle kentin geri
kalanında göz ardı edilen, sıradanlaşan, tanımsız mekânlar
oluşmakta; kapsayıcı kamusal mekânlar azalmaktadır.
Son yirmi yılda mevcut planlamanın boşluklarını
dolduran farklı tasarım yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Yeni
yaklaşımlar sorunlu alanlarda aşağıdan yukarı, pratik ve
küçük müdahalelerle insan ölçeğinde etkiler yaratmaktadır.
Çalışmada bu yaklaşımların kuramsal yapıları, sistematik
bir yöntemle örnekleriyle birlikte incelenmiştir.
Lydon ve Garcia'nın (2015) kavramsallaştırdığı yerel
farkındalık ve katılımla ortaya çıkan taktiksel şehircilik
De Solà-Morales’in (1980) geliştirdiği, kente noktasal
müdahalelerle yaklaşan kentsel akupunktur; çeşitli
sanatçı ve ofislerin geliştirdiği, kentin ilişkisel süreçlerini
ve mekân kurgularını araştıran kentsel kürasyon
yaklaşımları üzerinden ilerlenmiştir. Tartışma bölümünde
yaklaşımların birbirlerini nasıl beslediği, benzerlik ve
farklılıkları irdelenmiş; sonuçta ulaşılan ilişkiler, güncel
tasarım yaklaşımlarının taşıdığı bakış açılarının planlama
süreçleri için denemeler ve yöntemler sunma potansiyelini
göstermektedir.
New architectural elements have emerged in cities growing
with industrialization and migration; under the influence of
modernism in the early 20th century, planning approaches
underwent a transformation with an emphasis on functionality
and minimalism. Along with the physical transformation
of the city, its social and economic structure has also been
transformed through individualization and privatization.
Today, privatization divides the space for the use of different
social groups, leading to the creation of ignored, ordinary,
undefined spaces that are overlooked within the rest of the
city; inclusive public spaces are decreasing. In the last two
decades, various design approaches have emerged to fill
the gaps in existing urban planning. New approaches create
human-scale impacts in problematic areas through bottomup,
practical, and small-scale interventions. In this study, the
theoretical frameworks of these approaches are systematically
examined with examples. The study is based on tactical
urbanism conceptualized by Lydon and Garcia (2015), which
emerges through local awareness and participation; urban
acupuncture developed by De Solà-Morales (1980), which
approaches the city through punctual interventions; and
urban curation approaches developed by various artists and
offices which explore the relational processes and spatial
constructions of the city. In the discussion section, the
interrelations between the approaches, their similarities and
differences have been examined; the relationships identified
demonstrate the potential of contemporary design approaches
to offer experiments and methods for planning processes,
reflecting the perspectives they embody.
Uploads
Conference Presentations by Fatma zeynep Kızıltaş
Anahtar Kelimeler: İmgelenebilirlik, bilişsel harita, yol bulma, çevresel algı, kentsel rota
Papers by Fatma zeynep Kızıltaş
unsurlar ortaya çıkmış; modernizmin etkisiyle 20. yüzyılın
başlarında, fonksiyonellik ve minimalizm vurgulanarak
planlama yaklaşımları değişmiştir. Kentin fiziksel
dönüşümüyle birlikte toplumsal ve ekonomik yapısı
da bireyselleşme ve özelleşme üzerinden dönüşmüştür.
Günümüzde özelleşmenin, mekânı farklı kitlelerin
kullanımı için bölümlemesi ve farklı sebeplerle kentin geri
kalanında göz ardı edilen, sıradanlaşan, tanımsız mekânlar
oluşmakta; kapsayıcı kamusal mekânlar azalmaktadır.
Son yirmi yılda mevcut planlamanın boşluklarını
dolduran farklı tasarım yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Yeni
yaklaşımlar sorunlu alanlarda aşağıdan yukarı, pratik ve
küçük müdahalelerle insan ölçeğinde etkiler yaratmaktadır.
Çalışmada bu yaklaşımların kuramsal yapıları, sistematik
bir yöntemle örnekleriyle birlikte incelenmiştir.
Lydon ve Garcia'nın (2015) kavramsallaştırdığı yerel
farkındalık ve katılımla ortaya çıkan taktiksel şehircilik
De Solà-Morales’in (1980) geliştirdiği, kente noktasal
müdahalelerle yaklaşan kentsel akupunktur; çeşitli
sanatçı ve ofislerin geliştirdiği, kentin ilişkisel süreçlerini
ve mekân kurgularını araştıran kentsel kürasyon
yaklaşımları üzerinden ilerlenmiştir. Tartışma bölümünde
yaklaşımların birbirlerini nasıl beslediği, benzerlik ve
farklılıkları irdelenmiş; sonuçta ulaşılan ilişkiler, güncel
tasarım yaklaşımlarının taşıdığı bakış açılarının planlama
süreçleri için denemeler ve yöntemler sunma potansiyelini
göstermektedir.
New architectural elements have emerged in cities growing
with industrialization and migration; under the influence of
modernism in the early 20th century, planning approaches
underwent a transformation with an emphasis on functionality
and minimalism. Along with the physical transformation
of the city, its social and economic structure has also been
transformed through individualization and privatization.
Today, privatization divides the space for the use of different
social groups, leading to the creation of ignored, ordinary,
undefined spaces that are overlooked within the rest of the
city; inclusive public spaces are decreasing. In the last two
decades, various design approaches have emerged to fill
the gaps in existing urban planning. New approaches create
human-scale impacts in problematic areas through bottomup,
practical, and small-scale interventions. In this study, the
theoretical frameworks of these approaches are systematically
examined with examples. The study is based on tactical
urbanism conceptualized by Lydon and Garcia (2015), which
emerges through local awareness and participation; urban
acupuncture developed by De Solà-Morales (1980), which
approaches the city through punctual interventions; and
urban curation approaches developed by various artists and
offices which explore the relational processes and spatial
constructions of the city. In the discussion section, the
interrelations between the approaches, their similarities and
differences have been examined; the relationships identified
demonstrate the potential of contemporary design approaches
to offer experiments and methods for planning processes,
reflecting the perspectives they embody.
Anahtar Kelimeler: İmgelenebilirlik, bilişsel harita, yol bulma, çevresel algı, kentsel rota
unsurlar ortaya çıkmış; modernizmin etkisiyle 20. yüzyılın
başlarında, fonksiyonellik ve minimalizm vurgulanarak
planlama yaklaşımları değişmiştir. Kentin fiziksel
dönüşümüyle birlikte toplumsal ve ekonomik yapısı
da bireyselleşme ve özelleşme üzerinden dönüşmüştür.
Günümüzde özelleşmenin, mekânı farklı kitlelerin
kullanımı için bölümlemesi ve farklı sebeplerle kentin geri
kalanında göz ardı edilen, sıradanlaşan, tanımsız mekânlar
oluşmakta; kapsayıcı kamusal mekânlar azalmaktadır.
Son yirmi yılda mevcut planlamanın boşluklarını
dolduran farklı tasarım yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Yeni
yaklaşımlar sorunlu alanlarda aşağıdan yukarı, pratik ve
küçük müdahalelerle insan ölçeğinde etkiler yaratmaktadır.
Çalışmada bu yaklaşımların kuramsal yapıları, sistematik
bir yöntemle örnekleriyle birlikte incelenmiştir.
Lydon ve Garcia'nın (2015) kavramsallaştırdığı yerel
farkındalık ve katılımla ortaya çıkan taktiksel şehircilik
De Solà-Morales’in (1980) geliştirdiği, kente noktasal
müdahalelerle yaklaşan kentsel akupunktur; çeşitli
sanatçı ve ofislerin geliştirdiği, kentin ilişkisel süreçlerini
ve mekân kurgularını araştıran kentsel kürasyon
yaklaşımları üzerinden ilerlenmiştir. Tartışma bölümünde
yaklaşımların birbirlerini nasıl beslediği, benzerlik ve
farklılıkları irdelenmiş; sonuçta ulaşılan ilişkiler, güncel
tasarım yaklaşımlarının taşıdığı bakış açılarının planlama
süreçleri için denemeler ve yöntemler sunma potansiyelini
göstermektedir.
New architectural elements have emerged in cities growing
with industrialization and migration; under the influence of
modernism in the early 20th century, planning approaches
underwent a transformation with an emphasis on functionality
and minimalism. Along with the physical transformation
of the city, its social and economic structure has also been
transformed through individualization and privatization.
Today, privatization divides the space for the use of different
social groups, leading to the creation of ignored, ordinary,
undefined spaces that are overlooked within the rest of the
city; inclusive public spaces are decreasing. In the last two
decades, various design approaches have emerged to fill
the gaps in existing urban planning. New approaches create
human-scale impacts in problematic areas through bottomup,
practical, and small-scale interventions. In this study, the
theoretical frameworks of these approaches are systematically
examined with examples. The study is based on tactical
urbanism conceptualized by Lydon and Garcia (2015), which
emerges through local awareness and participation; urban
acupuncture developed by De Solà-Morales (1980), which
approaches the city through punctual interventions; and
urban curation approaches developed by various artists and
offices which explore the relational processes and spatial
constructions of the city. In the discussion section, the
interrelations between the approaches, their similarities and
differences have been examined; the relationships identified
demonstrate the potential of contemporary design approaches
to offer experiments and methods for planning processes,
reflecting the perspectives they embody.