Bu kitabın bir kısmını bile görsem, Sana sığlıklan öğretir, bilesin, Bu sığlar bazen alçalır, baz... more Bu kitabın bir kısmını bile görsem, Sana sığlıklan öğretir, bilesin, Bu sığlar bazen alçalır, bazen yükselir, Bunun sebebi nedir ki sular gider gelir. Ki aslında denizden batak bir yer olur. Su çekilir altı saat, canına ki kalır. Yine gelir altı saat dolunca, Anlamıştır bunu gören, git gelen olunca, Ki bir gün, bir gecede kış ve yaz, Su dört defa gidip gelir çok ve az, Deniz kabank, dalgalı ise çok gelir. Eğer sakin ise deniz eksik gelir, Bütün kudreti ile bu iş olur. Aydan gelir bu sır; ki sığ olur, Ay büyüdükçe su artıklaşır, Ve ay büyüdükçe su kaçar, Ay, bedir olsa sular çoğalır, Evet, sakin olup hayrette kalır, Budur hayret dediğin, dinle bari. Ki su yükselip bulur karart, Ne kadar çalkantı olursa bil ki tamam olur. Alamet onda hep sakin olur, Ne vakit ki ayın bedir hali bitti, Suya hasretin husrana yetti, Ay sonunda sular az kaldı. Ay başında tekrar sular artılır, Birçok ay sonlannda sular eksilir. Bu sulardaki her sığ böyledir, Kamer ilmini eğer bildinse ey yar, O vakit olursun bütün sığlardan haberdar, Ki, yani on iki burcu kameri bil, ..•. 153 •PİRİ REİS HARİTASININ ŞfFRESİ 30 gün seyrederler, ehli bil, Burçlann kim ki bilir hesabın, Bu ilmi başarır, bulunmaz fesadın, Deniz ehline şimdi bu gerektir, Bu ilmi bilse onlar, emektir. Bilmeliler deryadaki bütün sığları, Söyliyeyim birkaçını bilin onları. Onlann bir kaçı Mağrip ı sığlarıdır, Ki sığlıkları içinde onlar önemli olanlarıdır. Çünkü dalga olmaz o sığlarda ey yar, Eğer fırtınalı ise de orada rüzgar, Dalga olmayışının sım budur; Denizin yirmi mili anca sığlıktır, Dağılır su kenarlarından dalgalar, Derin değil, çünkü bütün kıyılar, Çünkü şimdi dalga olmaz sığdır o yer, Dağılır mahvolur dalgalar yer yer, Fakat onların da bazıları gizli, Bazıları da belli olur Cerbe' gibi, Hem de sığlık mahmuz başı gibi, Kimi "Karkana", lsfakız kimisi', Konmaya yaralar hepsi, Yatağıdır geminin çünkü bunlar, Ki demir yeridir hep bunlar, Onun için iyi anlatıldılar ey yar, Ki denizden gelene olsun belli onlar, Bunun için yazdım bu kitabı, Bitsin okuyanın denizde ızdırabı, 1-Fas-Tunus-Cezayir Kıyılan 2-Cezayir civanndakl yerler 3-Cezayir civarındaki yerler
Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kad... more Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kadar uzanır. Mer-Ka-Ba'yı öğreten bu kabilenin erkekleri, kendi halklarının boyutlararası deneyime hazır olmadıklarını anladılar ve bu durum, başka dünyalarla doğrudan bağlantı kurdukları zaman onları duygusal olarak son derece etkiledi. Bu sorunu çözümlemek üzere kabilenin kadınları, halklarını başka dünyalara hazırlamak amacıyla, Kalbin İmajları adını verdikleri, dişisel gizemine dayanan bir sistem geliştirdiler. Eşim bu imajlarla beni ilk tanıştırdığında, bunların ne oldukları ya da nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir açıklama bulamadım. Tek bildiğim işe yaradıklarıydı. Claudette'in çalışmalarını sekiz sene kadar incelemem, sonunda bu kitabın oluşması için araştırma yapmama yol açtı. Onun etkisi olmadan da zihnimdeki sorulara cevap arıyor olacağımdan eminim. Böylece onun Kalp İmajları, benim sizlerle paylaşmak üzere olduğum deneyimleri yaşamama yol açtığı için, kendisine minnet borçluyum. Claudette, seni seviyorum ve kalbimin derinliklerinden sana teşekkür ediyorum.-Drunvalo Önsöz 1971'den beri, Mer-Ka-Ba adı verilen insan ışık bedeni ve meditasyon üzerine yoğun olarak çalışmaktayım ve varlığımın yetişkin döneminin büyük bir kısmı bu kadim geleneğin içinde geçti. Bu bana her zaman çok etkileyici gelmiş ve kafamdaki bir sürü soruya cevap sağlamıştır. İçsel rehberliğim bana ışık bedeni keşfimle neticelenen kutsal geometriyi bulmayı öğretmiştir ve kutsal geometrinin kendisi evrenin tüm bilgisini ve gizemlerini açıklayan bir bütündür. Gerçekten de müthiştir. Işık alanlarında geçirilen birçok yıllık deneyimden sonra, daha fazla bir şeylerin olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım, ancak uzun bir süre bunu ifade edemedim. Tanrı, her zaman kendisini olağandışı ve çoğunlukla da örtülü olarak ortaya koyar. İçimdeki boşlukların dünyasında bir yerlerde, Mer-Ka-Ba'nın ötesine geçen, muazzam ruhsal değeri olan ezoterik bir mücevher giderek hayatıma girdi. Hangi nedenle? Sadece kullanılmak üzere olduğunu varsayabilirim. Bu nedenle, bu sözler benim size hediyemdir, çünkü gerçekte sizin kim olduğunuzu biliyorum ve Dünya'nın Güneş'i sevdiği gibi sizleri seviyorum. Size ve bu bilgiyi bilgece kullanacağınıza inanıyorum. Bu bilgileri yanlış kullanabileceğinizle ilgili bir endişe taşımıyorum, çünkü bu bilgi yanlış kullanılamaz. Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur, ateş ve hava, güneş ve ay, şimşek ve takım yıldızlar, size ait olan her şey burada ve ait olmayanlar da, hepsi o minik alanda toplanmıştır kalbinizin içinde." Chandogya Upanishad 8.1.2-3 Giriş Çok uzun zaman önce biz insanlar oldukça farklıydık. Bugünün modern dünyasında sadece birkaç kişinin yeni anlamaya başladığı bir şekilde deneyimler yaşar ve iletişim kurardık. Beyinle hiçbir ilgisi olmayan, insan kalbinin kutsal bir bölgesinden kaynaklanan bir iletişim ve hissetme formu kullanırdık. Avustralya'da, Aborijinler hala kendilerinin rüya zamanı dedikleri kadim bir hayat ağı ile birbirlerine bağlı olduklarına inanırlar. Bu kolektif rüya ya da bilinç durumunda, kalplerinde var olmaya devam ederler ve bugünün Batılı zihnin-de neredeyse tamamen kaybolmuş bir dünyada yaşar ve nefes alırlar. Yakınlarında, Yeni Zelanda'da, Maori'ler uzayın enginliğini aşarak "meditasyonlarında" Bileşik Devletleri görebilirler. Bu şekilde, Hopi'lerle iletişim kurarak birbirlerinin kehanetleri üzerine konuşmak üzere toplantı düzenlerler. Tek bir "teknolojik" iletişim olmadan bütün ayarlamalar yapılır. Hawaii'de Kahuna'lar halklarını besleyebilmek için balıkların nerede yüzdüğünü Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Mavi gökyüzünde uçuşan bembeyaz bulutlar aşağıda kaynaşan balıklara işaret eden bir insan eli şeklini alır. Kolombiya'da, Sierra Nevada Dağları'nın derinliklerindeki vadilerde, kelimeleri olmayan dili bilen bir yerel kabile yaşar. Bu dil kalplerindeki kutsal yerden gelmektedir. Bir hatırlayabilseydik! İncil, Babil'den önce, Dünya'daki tüm insanların bildiği tek bir dil olduğunu söyler. Ancak, daha sonraları aramızda engeller yaratan, bizi birbirimizden uzak, kendi küçük içe dönük dünyamızda tutan yüzlerce dile parçalandık. Yanlış anlamadan doğan güvensizlik bizim irademiz dışındaki kaderimizdi; böylece birbirimizden ayrı kalmaya mahkum olmuştuk. Birbirimizle konuşamıyorduk. Bu en soğuk ayrılık türüydü. Aynı Kozmik Kaynak'tan doğmuş olmalarına rağmen, erkek ve kız kardeşler duygu ve düşüncelerini ifade edemiyorlardı ve kısa bir süre sonra düşman oldular. Asırlar birbiri üzerine yığıldıkça, ortak rüyayı dene-yimlemek üzere kalbe girmenin kadim yolu insanların yalnızlığında kayboldu. Bu bir hatırlama kitabıdır. Bu yer, her zaman kalbiniz-deydi ve hala da oradadır. Yaradılıştan önce de vardı, en son yıldız parlak ışığını yansıtana kadar da var olacaktır. Geceleri rüyalarınıza girdiğinizde, zihninizi geride bırakır ve kalbinizin kutsal yerine girersiniz. Ancak, hatırlıyor musunuz? Ya da sadece rüyayı mı hatırlıyorsunuz? Hafızalarımızdan silinmekte olan bu "şey"i size neden anlatıyorum? Bilim ve mantığın en büyük din olduğu dünyamızda bu yeri tekrar bulmanın ne faydası var? Bu dünyada duygu ve hislerin ikinci sınıf vatandaş kabul edildiğini bilmiyor muyum? Tabii ki biliyorum. Ancak öğretmenlerim sizin gerçekte kim olduğunuzu hatırlatmamı istediler. Sadece bir insan olmaktan daha fazlasınız, çok daha fazla. Çünkü, kalbinizde bir yer, kutsal bir yer vardır ve bilinçli yaratımınızla tüm dünya yeniden yapılabilir. İç huzuru arıyorsanız ve yuvaya dönmek istiyorsanız, o zaman sizi kendi kalbinizin güzelliğine davet ediyorum. İzninizle, bana gösterilenleri sizlere göstereceğim. Sizin ve Tanrı'nın bir olduğu yere, kalbinize giden yolu tarif edeceğim. Bu sizin kararınız. Ancak sizi uyarmalıyım: Bu deneyim büyük sorumluluk gerektirir. Hayat, bir ruhun yüksek dünyalara doğduğunu bilir ve sizi, daha önce yaşamış büyük ustaları nasıl kullandıysa o şekilde kullanır. Bu kitabı okuyup meditasyonu yaptığınızda, hayatınızda hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin, ruhsal olarak uyuklarken yakalanabilirsiniz. "Büyük Karanlığın Işığına" girdikten sonra hayatınız değişerek yavaş yavaş kim olduğunuzu hatırlayacaksınız ve hayatınız insanlığa hizmet edecek. Kitabın son iki bölümünde, bir sürpriz ve büyük bir umut ışığı var. Bedeni kuşatan insan ışık bedeni, Mer-Ka-Ba (İlk iki kitabımda, Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve 2'de bunu yazmıştım) 55-60 feet çapındadır ve kalbin kutsal yeriyle bağlantılıdır. Mer-Ka-Ba meditasyonunu yapıyorsanız, bu kitaptaki bilgilerin yüksek dünyalara giden yolculuğunuzda çok önemli olduğunu göreceksiniz. Sadece kalbin kutsal yeriyle ilgileniyorsanız, bu kelimeler hayatınızı kutsasın ve gerçek doğanızı hatırlamada size yardımcı olsun. Son bir açıklama. Bu kitap, deneyimin özünün bütünlüğünü korumak ve anlamı aktarmak için mümkün olan en az kelime ile yazılmıştır. Resimler kasıtlı olarak basit yapılmıştır. Zihinden değil kalpten yazılmıştır.
Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kad... more Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kadar uzanır. Mer-Ka-Ba'yı öğreten bu kabilenin erkekleri, kendi halklarının boyutlararası deneyime hazır olmadıklarını anladılar ve bu durum, başka dünyalarla doğrudan bağlantı kurdukları zaman onları duygusal olarak son derece etkiledi. Bu sorunu çözümlemek üzere kabilenin kadınları, halklarını başka dünyalara hazırlamak amacıyla, Kalbin İmajları adını verdikleri, dişisel gizemine dayanan bir sistem geliştirdiler. Eşim bu imajlarla beni ilk tanıştırdığında, bunların ne oldukları ya da nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir açıklama bulamadım. Tek bildiğim işe yaradıklarıydı. Claudette'in çalışmalarını sekiz sene kadar incelemem, sonunda bu kitabın oluşması için araştırma yapmama yol açtı. Onun etkisi olmadan da zihnimdeki sorulara cevap arıyor olacağımdan eminim. Böylece onun Kalp İmajları, benim sizlerle paylaşmak üzere olduğum deneyimleri yaşamama yol açtığı için, kendisine minnet borçluyum. Claudette, seni seviyorum ve kalbimin derinliklerinden sana teşekkür ediyorum.-Drunvalo Önsöz 1971'den beri, Mer-Ka-Ba adı verilen insan ışık bedeni ve meditasyon üzerine yoğun olarak çalışmaktayım ve varlığımın yetişkin döneminin büyük bir kısmı bu kadim geleneğin içinde geçti. Bu bana her zaman çok etkileyici gelmiş ve kafamdaki bir sürü soruya cevap sağlamıştır. İçsel rehberliğim bana ışık bedeni keşfimle neticelenen kutsal geometriyi bulmayı öğretmiştir ve kutsal geometrinin kendisi evrenin tüm bilgisini ve gizemlerini açıklayan bir bütündür. Gerçekten de müthiştir. Işık alanlarında geçirilen birçok yıllık deneyimden sonra, daha fazla bir şeylerin olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım, ancak uzun bir süre bunu ifade edemedim. Tanrı, her zaman kendisini olağandışı ve çoğunlukla da örtülü olarak ortaya koyar. İçimdeki boşlukların dünyasında bir yerlerde, Mer-Ka-Ba'nın ötesine geçen, muazzam ruhsal değeri olan ezoterik bir mücevher giderek hayatıma girdi. Hangi nedenle? Sadece kullanılmak üzere olduğunu varsayabilirim. Bu nedenle, bu sözler benim size hediyemdir, çünkü gerçekte sizin kim olduğunuzu biliyorum ve Dünya'nın Güneş'i sevdiği gibi sizleri seviyorum. Size ve bu bilgiyi bilgece kullanacağınıza inanıyorum. Bu bilgileri yanlış kullanabileceğinizle ilgili bir endişe taşımıyorum, çünkü bu bilgi yanlış kullanılamaz. Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur, ateş ve hava, güneş ve ay, şimşek ve takım yıldızlar, size ait olan her şey burada ve ait olmayanlar da, hepsi o minik alanda toplanmıştır kalbinizin içinde." Chandogya Upanishad 8.1.2-3 Giriş Çok uzun zaman önce biz insanlar oldukça farklıydık. Bugünün modern dünyasında sadece birkaç kişinin yeni anlamaya başladığı bir şekilde deneyimler yaşar ve iletişim kurardık. Beyinle hiçbir ilgisi olmayan, insan kalbinin kutsal bir bölgesinden kaynaklanan bir iletişim ve hissetme formu kullanırdık. Avustralya'da, Aborijinler hala kendilerinin rüya zamanı dedikleri kadim bir hayat ağı ile birbirlerine bağlı olduklarına inanırlar. Bu kolektif rüya ya da bilinç durumunda, kalplerinde var olmaya devam ederler ve bugünün Batılı zihnin-de neredeyse tamamen kaybolmuş bir dünyada yaşar ve nefes alırlar. Yakınlarında, Yeni Zelanda'da, Maori'ler uzayın enginliğini aşarak "meditasyonlarında" Bileşik Devletleri görebilirler. Bu şekilde, Hopi'lerle iletişim kurarak birbirlerinin kehanetleri üzerine konuşmak üzere toplantı düzenlerler. Tek bir "teknolojik" iletişim olmadan bütün ayarlamalar yapılır. Hawaii'de Kahuna'lar halklarını besleyebilmek için balıkların nerede yüzdüğünü Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Mavi gökyüzünde uçuşan bembeyaz bulutlar aşağıda kaynaşan balıklara işaret eden bir insan eli şeklini alır. Kolombiya'da, Sierra Nevada Dağları'nın derinliklerindeki vadilerde, kelimeleri olmayan dili bilen bir yerel kabile yaşar. Bu dil kalplerindeki kutsal yerden gelmektedir. Bir hatırlayabilseydik! İncil, Babil'den önce, Dünya'daki tüm insanların bildiği tek bir dil olduğunu söyler. Ancak, daha sonraları aramızda engeller yaratan, bizi birbirimizden uzak, kendi küçük içe dönük dünyamızda tutan yüzlerce dile parçalandık. Yanlış anlamadan doğan güvensizlik bizim irademiz dışındaki kaderimizdi; böylece birbirimizden ayrı kalmaya mahkum olmuştuk. Birbirimizle konuşamıyorduk. Bu en soğuk ayrılık türüydü. Aynı Kozmik Kaynak'tan doğmuş olmalarına rağmen, erkek ve kız kardeşler duygu ve düşüncelerini ifade edemiyorlardı ve kısa bir süre sonra düşman oldular. Asırlar birbiri üzerine yığıldıkça, ortak rüyayı dene-yimlemek üzere kalbe girmenin kadim yolu insanların yalnızlığında kayboldu. Bu bir hatırlama kitabıdır. Bu yer, her zaman kalbiniz-deydi ve hala da oradadır. Yaradılıştan önce de vardı, en son yıldız parlak ışığını yansıtana kadar da var olacaktır. Geceleri rüyalarınıza girdiğinizde, zihninizi geride bırakır ve kalbinizin kutsal yerine girersiniz. Ancak, hatırlıyor musunuz? Ya da sadece rüyayı mı hatırlıyorsunuz? Hafızalarımızdan silinmekte olan bu "şey"i size neden anlatıyorum? Bilim ve mantığın en büyük din olduğu dünyamızda bu yeri tekrar bulmanın ne faydası var? Bu dünyada duygu ve hislerin ikinci sınıf vatandaş kabul edildiğini bilmiyor muyum? Tabii ki biliyorum. Ancak öğretmenlerim sizin gerçekte kim olduğunuzu hatırlatmamı istediler. Sadece bir insan olmaktan daha fazlasınız, çok daha fazla. Çünkü, kalbinizde bir yer, kutsal bir yer vardır ve bilinçli yaratımınızla tüm dünya yeniden yapılabilir. İç huzuru arıyorsanız ve yuvaya dönmek istiyorsanız, o zaman sizi kendi kalbinizin güzelliğine davet ediyorum. İzninizle, bana gösterilenleri sizlere göstereceğim. Sizin ve Tanrı'nın bir olduğu yere, kalbinize giden yolu tarif edeceğim. Bu sizin kararınız. Ancak sizi uyarmalıyım: Bu deneyim büyük sorumluluk gerektirir. Hayat, bir ruhun yüksek dünyalara doğduğunu bilir ve sizi, daha önce yaşamış büyük ustaları nasıl kullandıysa o şekilde kullanır. Bu kitabı okuyup meditasyonu yaptığınızda, hayatınızda hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin, ruhsal olarak uyuklarken yakalanabilirsiniz. "Büyük Karanlığın Işığına" girdikten sonra hayatınız değişerek yavaş yavaş kim olduğunuzu hatırlayacaksınız ve hayatınız insanlığa hizmet edecek. Kitabın son iki bölümünde, bir sürpriz ve büyük bir umut ışığı var. Bedeni kuşatan insan ışık bedeni, Mer-Ka-Ba (İlk iki kitabımda, Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve 2'de bunu yazmıştım) 55-60 feet çapındadır ve kalbin kutsal yeriyle bağlantılıdır. Mer-Ka-Ba meditasyonunu yapıyorsanız, bu kitaptaki bilgilerin yüksek dünyalara giden yolculuğunuzda çok önemli olduğunu göreceksiniz. Sadece kalbin kutsal yeriyle ilgileniyorsanız, bu kelimeler hayatınızı kutsasın ve gerçek doğanızı hatırlamada size yardımcı olsun. Son bir açıklama. Bu kitap, deneyimin özünün bütünlüğünü korumak ve anlamı aktarmak için mümkün olan en az kelime ile yazılmıştır. Resimler kasıtlı olarak basit yapılmıştır. Zihinden değil kalpten yazılmıştır.
Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kad... more Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kadar uzanır. Mer-Ka-Ba'yı öğreten bu kabilenin erkekleri, kendi halklarının boyutlararası deneyime hazır olmadıklarını anladılar ve bu durum, başka dünyalarla doğrudan bağlantı kurdukları zaman onları duygusal olarak son derece etkiledi. Bu sorunu çözümlemek üzere kabilenin kadınları, halklarını başka dünyalara hazırlamak amacıyla, Kalbin İmajları adını verdikleri, dişisel gizemine dayanan bir sistem geliştirdiler. Eşim bu imajlarla beni ilk tanıştırdığında, bunların ne oldukları ya da nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir açıklama bulamadım. Tek bildiğim işe yaradıklarıydı. Claudette'in çalışmalarını sekiz sene kadar incelemem, sonunda bu kitabın oluşması için araştırma yapmama yol açtı. Onun etkisi olmadan da zihnimdeki sorulara cevap arıyor olacağımdan eminim. Böylece onun Kalp İmajları, benim sizlerle paylaşmak üzere olduğum deneyimleri yaşamama yol açtığı için, kendisine minnet borçluyum. Claudette, seni seviyorum ve kalbimin derinliklerinden sana teşekkür ediyorum.-Drunvalo Önsöz 1971'den beri, Mer-Ka-Ba adı verilen insan ışık bedeni ve meditasyon üzerine yoğun olarak çalışmaktayım ve varlığımın yetişkin döneminin büyük bir kısmı bu kadim geleneğin içinde geçti. Bu bana her zaman çok etkileyici gelmiş ve kafamdaki bir sürü soruya cevap sağlamıştır. İçsel rehberliğim bana ışık bedeni keşfimle neticelenen kutsal geometriyi bulmayı öğretmiştir ve kutsal geometrinin kendisi evrenin tüm bilgisini ve gizemlerini açıklayan bir bütündür. Gerçekten de müthiştir. Işık alanlarında geçirilen birçok yıllık deneyimden sonra, daha fazla bir şeylerin olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım, ancak uzun bir süre bunu ifade edemedim. Tanrı, her zaman kendisini olağandışı ve çoğunlukla da örtülü olarak ortaya koyar. İçimdeki boşlukların dünyasında bir yerlerde, Mer-Ka-Ba'nın ötesine geçen, muazzam ruhsal değeri olan ezoterik bir mücevher giderek hayatıma girdi. Hangi nedenle? Sadece kullanılmak üzere olduğunu varsayabilirim. Bu nedenle, bu sözler benim size hediyemdir, çünkü gerçekte sizin kim olduğunuzu biliyorum ve Dünya'nın Güneş'i sevdiği gibi sizleri seviyorum. Size ve bu bilgiyi bilgece kullanacağınıza inanıyorum. Bu bilgileri yanlış kullanabileceğinizle ilgili bir endişe taşımıyorum, çünkü bu bilgi yanlış kullanılamaz. Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur, ateş ve hava, güneş ve ay, şimşek ve takım yıldızlar, size ait olan her şey burada ve ait olmayanlar da, hepsi o minik alanda toplanmıştır kalbinizin içinde." Chandogya Upanishad 8.1.2-3 Giriş Çok uzun zaman önce biz insanlar oldukça farklıydık. Bugünün modern dünyasında sadece birkaç kişinin yeni anlamaya başladığı bir şekilde deneyimler yaşar ve iletişim kurardık. Beyinle hiçbir ilgisi olmayan, insan kalbinin kutsal bir bölgesinden kaynaklanan bir iletişim ve hissetme formu kullanırdık. Avustralya'da, Aborijinler hala kendilerinin rüya zamanı dedikleri kadim bir hayat ağı ile birbirlerine bağlı olduklarına inanırlar. Bu kolektif rüya ya da bilinç durumunda, kalplerinde var olmaya devam ederler ve bugünün Batılı zihnin-de neredeyse tamamen kaybolmuş bir dünyada yaşar ve nefes alırlar. Yakınlarında, Yeni Zelanda'da, Maori'ler uzayın enginliğini aşarak "meditasyonlarında" Bileşik Devletleri görebilirler. Bu şekilde, Hopi'lerle iletişim kurarak birbirlerinin kehanetleri üzerine konuşmak üzere toplantı düzenlerler. Tek bir "teknolojik" iletişim olmadan bütün ayarlamalar yapılır. Hawaii'de Kahuna'lar halklarını besleyebilmek için balıkların nerede yüzdüğünü Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Mavi gökyüzünde uçuşan bembeyaz bulutlar aşağıda kaynaşan balıklara işaret eden bir insan eli şeklini alır. Kolombiya'da, Sierra Nevada Dağları'nın derinliklerindeki vadilerde, kelimeleri olmayan dili bilen bir yerel kabile yaşar. Bu dil kalplerindeki kutsal yerden gelmektedir. Bir hatırlayabilseydik! İncil, Babil'den önce, Dünya'daki tüm insanların bildiği tek bir dil olduğunu söyler. Ancak, daha sonraları aramızda engeller yaratan, bizi birbirimizden uzak, kendi küçük içe dönük dünyamızda tutan yüzlerce dile parçalandık. Yanlış anlamadan doğan güvensizlik bizim irademiz dışındaki kaderimizdi; böylece birbirimizden ayrı kalmaya mahkum olmuştuk. Birbirimizle konuşamıyorduk. Bu en soğuk ayrılık türüydü. Aynı Kozmik Kaynak'tan doğmuş olmalarına rağmen, erkek ve kız kardeşler duygu ve düşüncelerini ifade edemiyorlardı ve kısa bir süre sonra düşman oldular. Asırlar birbiri üzerine yığıldıkça, ortak rüyayı dene-yimlemek üzere kalbe girmenin kadim yolu insanların yalnızlığında kayboldu. Bu bir hatırlama kitabıdır. Bu yer, her zaman kalbiniz-deydi ve hala da oradadır. Yaradılıştan önce de vardı, en son yıldız parlak ışığını yansıtana kadar da var olacaktır. Geceleri rüyalarınıza girdiğinizde, zihninizi geride bırakır ve kalbinizin kutsal yerine girersiniz. Ancak, hatırlıyor musunuz? Ya da sadece rüyayı mı hatırlıyorsunuz? Hafızalarımızdan silinmekte olan bu "şey"i size neden anlatıyorum? Bilim ve mantığın en büyük din olduğu dünyamızda bu yeri tekrar bulmanın ne faydası var? Bu dünyada duygu ve hislerin ikinci sınıf vatandaş kabul edildiğini bilmiyor muyum? Tabii ki biliyorum. Ancak öğretmenlerim sizin gerçekte kim olduğunuzu hatırlatmamı istediler. Sadece bir insan olmaktan daha fazlasınız, çok daha fazla. Çünkü, kalbinizde bir yer, kutsal bir yer vardır ve bilinçli yaratımınızla tüm dünya yeniden yapılabilir. İç huzuru arıyorsanız ve yuvaya dönmek istiyorsanız, o zaman sizi kendi kalbinizin güzelliğine davet ediyorum. İzninizle, bana gösterilenleri sizlere göstereceğim. Sizin ve Tanrı'nın bir olduğu yere, kalbinize giden yolu tarif edeceğim. Bu sizin kararınız. Ancak sizi uyarmalıyım: Bu deneyim büyük sorumluluk gerektirir. Hayat, bir ruhun yüksek dünyalara doğduğunu bilir ve sizi, daha önce yaşamış büyük ustaları nasıl kullandıysa o şekilde kullanır. Bu kitabı okuyup meditasyonu yaptığınızda, hayatınızda hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin, ruhsal olarak uyuklarken yakalanabilirsiniz. "Büyük Karanlığın Işığına" girdikten sonra hayatınız değişerek yavaş yavaş kim olduğunuzu hatırlayacaksınız ve hayatınız insanlığa hizmet edecek. Kitabın son iki bölümünde, bir sürpriz ve büyük bir umut ışığı var. Bedeni kuşatan insan ışık bedeni, Mer-Ka-Ba (İlk iki kitabımda, Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve 2'de bunu yazmıştım) 55-60 feet çapındadır ve kalbin kutsal yeriyle bağlantılıdır. Mer-Ka-Ba meditasyonunu yapıyorsanız, bu kitaptaki bilgilerin yüksek dünyalara giden yolculuğunuzda çok önemli olduğunu göreceksiniz. Sadece kalbin kutsal yeriyle ilgileniyorsanız, bu kelimeler hayatınızı kutsasın ve gerçek doğanızı hatırlamada size yardımcı olsun. Son bir açıklama. Bu kitap, deneyimin özünün bütünlüğünü korumak ve anlamı aktarmak için mümkün olan en az kelime ile yazılmıştır. Resimler kasıtlı olarak basit yapılmıştır. Zihinden değil kalpten yazılmıştır.
Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız." Bu sözler 20... more Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız." Bu sözler 20. Yüzyılın önemli bilimadamı olan Einstein'a aittir. Evet... İster kabul edelim ister etmeyelim ancak tarihin geçmiş devirlerine doğru uzandıkça eskilerin bizim bilmediğimiz sırlara sahip olduklarını görüyoruz. Böylelikle Einstein'ın bu konuda da haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kimdi bu eskiler? Bu eski insanlar ATATÜRK'ün de izlerine rastladığı Mu ve Atlantisli bilgelerdi.
Bu kitabın bir kısmını bile görsem, Sana sığlıklan öğretir, bilesin, Bu sığlar bazen alçalır, baz... more Bu kitabın bir kısmını bile görsem, Sana sığlıklan öğretir, bilesin, Bu sığlar bazen alçalır, bazen yükselir, Bunun sebebi nedir ki sular gider gelir. Ki aslında denizden batak bir yer olur. Su çekilir altı saat, canına ki kalır. Yine gelir altı saat dolunca, Anlamıştır bunu gören, git gelen olunca, Ki bir gün, bir gecede kış ve yaz, Su dört defa gidip gelir çok ve az, Deniz kabank, dalgalı ise çok gelir. Eğer sakin ise deniz eksik gelir, Bütün kudreti ile bu iş olur. Aydan gelir bu sır; ki sığ olur, Ay büyüdükçe su artıklaşır, Ve ay büyüdükçe su kaçar, Ay, bedir olsa sular çoğalır, Evet, sakin olup hayrette kalır, Budur hayret dediğin, dinle bari. Ki su yükselip bulur karart, Ne kadar çalkantı olursa bil ki tamam olur. Alamet onda hep sakin olur, Ne vakit ki ayın bedir hali bitti, Suya hasretin husrana yetti, Ay sonunda sular az kaldı. Ay başında tekrar sular artılır, Birçok ay sonlannda sular eksilir. Bu sulardaki her sığ böyledir, Kamer ilmini eğer bildinse ey yar, O vakit olursun bütün sığlardan haberdar, Ki, yani on iki burcu kameri bil, ..•. 153 •PİRİ REİS HARİTASININ ŞfFRESİ 30 gün seyrederler, ehli bil, Burçlann kim ki bilir hesabın, Bu ilmi başarır, bulunmaz fesadın, Deniz ehline şimdi bu gerektir, Bu ilmi bilse onlar, emektir. Bilmeliler deryadaki bütün sığları, Söyliyeyim birkaçını bilin onları. Onlann bir kaçı Mağrip ı sığlarıdır, Ki sığlıkları içinde onlar önemli olanlarıdır. Çünkü dalga olmaz o sığlarda ey yar, Eğer fırtınalı ise de orada rüzgar, Dalga olmayışının sım budur; Denizin yirmi mili anca sığlıktır, Dağılır su kenarlarından dalgalar, Derin değil, çünkü bütün kıyılar, Çünkü şimdi dalga olmaz sığdır o yer, Dağılır mahvolur dalgalar yer yer, Fakat onların da bazıları gizli, Bazıları da belli olur Cerbe' gibi, Hem de sığlık mahmuz başı gibi, Kimi "Karkana", lsfakız kimisi', Konmaya yaralar hepsi, Yatağıdır geminin çünkü bunlar, Ki demir yeridir hep bunlar, Onun için iyi anlatıldılar ey yar, Ki denizden gelene olsun belli onlar, Bunun için yazdım bu kitabı, Bitsin okuyanın denizde ızdırabı, 1-Fas-Tunus-Cezayir Kıyılan 2-Cezayir civanndakl yerler 3-Cezayir civarındaki yerler
Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kad... more Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kadar uzanır. Mer-Ka-Ba'yı öğreten bu kabilenin erkekleri, kendi halklarının boyutlararası deneyime hazır olmadıklarını anladılar ve bu durum, başka dünyalarla doğrudan bağlantı kurdukları zaman onları duygusal olarak son derece etkiledi. Bu sorunu çözümlemek üzere kabilenin kadınları, halklarını başka dünyalara hazırlamak amacıyla, Kalbin İmajları adını verdikleri, dişisel gizemine dayanan bir sistem geliştirdiler. Eşim bu imajlarla beni ilk tanıştırdığında, bunların ne oldukları ya da nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir açıklama bulamadım. Tek bildiğim işe yaradıklarıydı. Claudette'in çalışmalarını sekiz sene kadar incelemem, sonunda bu kitabın oluşması için araştırma yapmama yol açtı. Onun etkisi olmadan da zihnimdeki sorulara cevap arıyor olacağımdan eminim. Böylece onun Kalp İmajları, benim sizlerle paylaşmak üzere olduğum deneyimleri yaşamama yol açtığı için, kendisine minnet borçluyum. Claudette, seni seviyorum ve kalbimin derinliklerinden sana teşekkür ediyorum.-Drunvalo Önsöz 1971'den beri, Mer-Ka-Ba adı verilen insan ışık bedeni ve meditasyon üzerine yoğun olarak çalışmaktayım ve varlığımın yetişkin döneminin büyük bir kısmı bu kadim geleneğin içinde geçti. Bu bana her zaman çok etkileyici gelmiş ve kafamdaki bir sürü soruya cevap sağlamıştır. İçsel rehberliğim bana ışık bedeni keşfimle neticelenen kutsal geometriyi bulmayı öğretmiştir ve kutsal geometrinin kendisi evrenin tüm bilgisini ve gizemlerini açıklayan bir bütündür. Gerçekten de müthiştir. Işık alanlarında geçirilen birçok yıllık deneyimden sonra, daha fazla bir şeylerin olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım, ancak uzun bir süre bunu ifade edemedim. Tanrı, her zaman kendisini olağandışı ve çoğunlukla da örtülü olarak ortaya koyar. İçimdeki boşlukların dünyasında bir yerlerde, Mer-Ka-Ba'nın ötesine geçen, muazzam ruhsal değeri olan ezoterik bir mücevher giderek hayatıma girdi. Hangi nedenle? Sadece kullanılmak üzere olduğunu varsayabilirim. Bu nedenle, bu sözler benim size hediyemdir, çünkü gerçekte sizin kim olduğunuzu biliyorum ve Dünya'nın Güneş'i sevdiği gibi sizleri seviyorum. Size ve bu bilgiyi bilgece kullanacağınıza inanıyorum. Bu bilgileri yanlış kullanabileceğinizle ilgili bir endişe taşımıyorum, çünkü bu bilgi yanlış kullanılamaz. Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur, ateş ve hava, güneş ve ay, şimşek ve takım yıldızlar, size ait olan her şey burada ve ait olmayanlar da, hepsi o minik alanda toplanmıştır kalbinizin içinde." Chandogya Upanishad 8.1.2-3 Giriş Çok uzun zaman önce biz insanlar oldukça farklıydık. Bugünün modern dünyasında sadece birkaç kişinin yeni anlamaya başladığı bir şekilde deneyimler yaşar ve iletişim kurardık. Beyinle hiçbir ilgisi olmayan, insan kalbinin kutsal bir bölgesinden kaynaklanan bir iletişim ve hissetme formu kullanırdık. Avustralya'da, Aborijinler hala kendilerinin rüya zamanı dedikleri kadim bir hayat ağı ile birbirlerine bağlı olduklarına inanırlar. Bu kolektif rüya ya da bilinç durumunda, kalplerinde var olmaya devam ederler ve bugünün Batılı zihnin-de neredeyse tamamen kaybolmuş bir dünyada yaşar ve nefes alırlar. Yakınlarında, Yeni Zelanda'da, Maori'ler uzayın enginliğini aşarak "meditasyonlarında" Bileşik Devletleri görebilirler. Bu şekilde, Hopi'lerle iletişim kurarak birbirlerinin kehanetleri üzerine konuşmak üzere toplantı düzenlerler. Tek bir "teknolojik" iletişim olmadan bütün ayarlamalar yapılır. Hawaii'de Kahuna'lar halklarını besleyebilmek için balıkların nerede yüzdüğünü Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Mavi gökyüzünde uçuşan bembeyaz bulutlar aşağıda kaynaşan balıklara işaret eden bir insan eli şeklini alır. Kolombiya'da, Sierra Nevada Dağları'nın derinliklerindeki vadilerde, kelimeleri olmayan dili bilen bir yerel kabile yaşar. Bu dil kalplerindeki kutsal yerden gelmektedir. Bir hatırlayabilseydik! İncil, Babil'den önce, Dünya'daki tüm insanların bildiği tek bir dil olduğunu söyler. Ancak, daha sonraları aramızda engeller yaratan, bizi birbirimizden uzak, kendi küçük içe dönük dünyamızda tutan yüzlerce dile parçalandık. Yanlış anlamadan doğan güvensizlik bizim irademiz dışındaki kaderimizdi; böylece birbirimizden ayrı kalmaya mahkum olmuştuk. Birbirimizle konuşamıyorduk. Bu en soğuk ayrılık türüydü. Aynı Kozmik Kaynak'tan doğmuş olmalarına rağmen, erkek ve kız kardeşler duygu ve düşüncelerini ifade edemiyorlardı ve kısa bir süre sonra düşman oldular. Asırlar birbiri üzerine yığıldıkça, ortak rüyayı dene-yimlemek üzere kalbe girmenin kadim yolu insanların yalnızlığında kayboldu. Bu bir hatırlama kitabıdır. Bu yer, her zaman kalbiniz-deydi ve hala da oradadır. Yaradılıştan önce de vardı, en son yıldız parlak ışığını yansıtana kadar da var olacaktır. Geceleri rüyalarınıza girdiğinizde, zihninizi geride bırakır ve kalbinizin kutsal yerine girersiniz. Ancak, hatırlıyor musunuz? Ya da sadece rüyayı mı hatırlıyorsunuz? Hafızalarımızdan silinmekte olan bu "şey"i size neden anlatıyorum? Bilim ve mantığın en büyük din olduğu dünyamızda bu yeri tekrar bulmanın ne faydası var? Bu dünyada duygu ve hislerin ikinci sınıf vatandaş kabul edildiğini bilmiyor muyum? Tabii ki biliyorum. Ancak öğretmenlerim sizin gerçekte kim olduğunuzu hatırlatmamı istediler. Sadece bir insan olmaktan daha fazlasınız, çok daha fazla. Çünkü, kalbinizde bir yer, kutsal bir yer vardır ve bilinçli yaratımınızla tüm dünya yeniden yapılabilir. İç huzuru arıyorsanız ve yuvaya dönmek istiyorsanız, o zaman sizi kendi kalbinizin güzelliğine davet ediyorum. İzninizle, bana gösterilenleri sizlere göstereceğim. Sizin ve Tanrı'nın bir olduğu yere, kalbinize giden yolu tarif edeceğim. Bu sizin kararınız. Ancak sizi uyarmalıyım: Bu deneyim büyük sorumluluk gerektirir. Hayat, bir ruhun yüksek dünyalara doğduğunu bilir ve sizi, daha önce yaşamış büyük ustaları nasıl kullandıysa o şekilde kullanır. Bu kitabı okuyup meditasyonu yaptığınızda, hayatınızda hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin, ruhsal olarak uyuklarken yakalanabilirsiniz. "Büyük Karanlığın Işığına" girdikten sonra hayatınız değişerek yavaş yavaş kim olduğunuzu hatırlayacaksınız ve hayatınız insanlığa hizmet edecek. Kitabın son iki bölümünde, bir sürpriz ve büyük bir umut ışığı var. Bedeni kuşatan insan ışık bedeni, Mer-Ka-Ba (İlk iki kitabımda, Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve 2'de bunu yazmıştım) 55-60 feet çapındadır ve kalbin kutsal yeriyle bağlantılıdır. Mer-Ka-Ba meditasyonunu yapıyorsanız, bu kitaptaki bilgilerin yüksek dünyalara giden yolculuğunuzda çok önemli olduğunu göreceksiniz. Sadece kalbin kutsal yeriyle ilgileniyorsanız, bu kelimeler hayatınızı kutsasın ve gerçek doğanızı hatırlamada size yardımcı olsun. Son bir açıklama. Bu kitap, deneyimin özünün bütünlüğünü korumak ve anlamı aktarmak için mümkün olan en az kelime ile yazılmıştır. Resimler kasıtlı olarak basit yapılmıştır. Zihinden değil kalpten yazılmıştır.
Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kad... more Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kadar uzanır. Mer-Ka-Ba'yı öğreten bu kabilenin erkekleri, kendi halklarının boyutlararası deneyime hazır olmadıklarını anladılar ve bu durum, başka dünyalarla doğrudan bağlantı kurdukları zaman onları duygusal olarak son derece etkiledi. Bu sorunu çözümlemek üzere kabilenin kadınları, halklarını başka dünyalara hazırlamak amacıyla, Kalbin İmajları adını verdikleri, dişisel gizemine dayanan bir sistem geliştirdiler. Eşim bu imajlarla beni ilk tanıştırdığında, bunların ne oldukları ya da nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir açıklama bulamadım. Tek bildiğim işe yaradıklarıydı. Claudette'in çalışmalarını sekiz sene kadar incelemem, sonunda bu kitabın oluşması için araştırma yapmama yol açtı. Onun etkisi olmadan da zihnimdeki sorulara cevap arıyor olacağımdan eminim. Böylece onun Kalp İmajları, benim sizlerle paylaşmak üzere olduğum deneyimleri yaşamama yol açtığı için, kendisine minnet borçluyum. Claudette, seni seviyorum ve kalbimin derinliklerinden sana teşekkür ediyorum.-Drunvalo Önsöz 1971'den beri, Mer-Ka-Ba adı verilen insan ışık bedeni ve meditasyon üzerine yoğun olarak çalışmaktayım ve varlığımın yetişkin döneminin büyük bir kısmı bu kadim geleneğin içinde geçti. Bu bana her zaman çok etkileyici gelmiş ve kafamdaki bir sürü soruya cevap sağlamıştır. İçsel rehberliğim bana ışık bedeni keşfimle neticelenen kutsal geometriyi bulmayı öğretmiştir ve kutsal geometrinin kendisi evrenin tüm bilgisini ve gizemlerini açıklayan bir bütündür. Gerçekten de müthiştir. Işık alanlarında geçirilen birçok yıllık deneyimden sonra, daha fazla bir şeylerin olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım, ancak uzun bir süre bunu ifade edemedim. Tanrı, her zaman kendisini olağandışı ve çoğunlukla da örtülü olarak ortaya koyar. İçimdeki boşlukların dünyasında bir yerlerde, Mer-Ka-Ba'nın ötesine geçen, muazzam ruhsal değeri olan ezoterik bir mücevher giderek hayatıma girdi. Hangi nedenle? Sadece kullanılmak üzere olduğunu varsayabilirim. Bu nedenle, bu sözler benim size hediyemdir, çünkü gerçekte sizin kim olduğunuzu biliyorum ve Dünya'nın Güneş'i sevdiği gibi sizleri seviyorum. Size ve bu bilgiyi bilgece kullanacağınıza inanıyorum. Bu bilgileri yanlış kullanabileceğinizle ilgili bir endişe taşımıyorum, çünkü bu bilgi yanlış kullanılamaz. Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur, ateş ve hava, güneş ve ay, şimşek ve takım yıldızlar, size ait olan her şey burada ve ait olmayanlar da, hepsi o minik alanda toplanmıştır kalbinizin içinde." Chandogya Upanishad 8.1.2-3 Giriş Çok uzun zaman önce biz insanlar oldukça farklıydık. Bugünün modern dünyasında sadece birkaç kişinin yeni anlamaya başladığı bir şekilde deneyimler yaşar ve iletişim kurardık. Beyinle hiçbir ilgisi olmayan, insan kalbinin kutsal bir bölgesinden kaynaklanan bir iletişim ve hissetme formu kullanırdık. Avustralya'da, Aborijinler hala kendilerinin rüya zamanı dedikleri kadim bir hayat ağı ile birbirlerine bağlı olduklarına inanırlar. Bu kolektif rüya ya da bilinç durumunda, kalplerinde var olmaya devam ederler ve bugünün Batılı zihnin-de neredeyse tamamen kaybolmuş bir dünyada yaşar ve nefes alırlar. Yakınlarında, Yeni Zelanda'da, Maori'ler uzayın enginliğini aşarak "meditasyonlarında" Bileşik Devletleri görebilirler. Bu şekilde, Hopi'lerle iletişim kurarak birbirlerinin kehanetleri üzerine konuşmak üzere toplantı düzenlerler. Tek bir "teknolojik" iletişim olmadan bütün ayarlamalar yapılır. Hawaii'de Kahuna'lar halklarını besleyebilmek için balıkların nerede yüzdüğünü Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Mavi gökyüzünde uçuşan bembeyaz bulutlar aşağıda kaynaşan balıklara işaret eden bir insan eli şeklini alır. Kolombiya'da, Sierra Nevada Dağları'nın derinliklerindeki vadilerde, kelimeleri olmayan dili bilen bir yerel kabile yaşar. Bu dil kalplerindeki kutsal yerden gelmektedir. Bir hatırlayabilseydik! İncil, Babil'den önce, Dünya'daki tüm insanların bildiği tek bir dil olduğunu söyler. Ancak, daha sonraları aramızda engeller yaratan, bizi birbirimizden uzak, kendi küçük içe dönük dünyamızda tutan yüzlerce dile parçalandık. Yanlış anlamadan doğan güvensizlik bizim irademiz dışındaki kaderimizdi; böylece birbirimizden ayrı kalmaya mahkum olmuştuk. Birbirimizle konuşamıyorduk. Bu en soğuk ayrılık türüydü. Aynı Kozmik Kaynak'tan doğmuş olmalarına rağmen, erkek ve kız kardeşler duygu ve düşüncelerini ifade edemiyorlardı ve kısa bir süre sonra düşman oldular. Asırlar birbiri üzerine yığıldıkça, ortak rüyayı dene-yimlemek üzere kalbe girmenin kadim yolu insanların yalnızlığında kayboldu. Bu bir hatırlama kitabıdır. Bu yer, her zaman kalbiniz-deydi ve hala da oradadır. Yaradılıştan önce de vardı, en son yıldız parlak ışığını yansıtana kadar da var olacaktır. Geceleri rüyalarınıza girdiğinizde, zihninizi geride bırakır ve kalbinizin kutsal yerine girersiniz. Ancak, hatırlıyor musunuz? Ya da sadece rüyayı mı hatırlıyorsunuz? Hafızalarımızdan silinmekte olan bu "şey"i size neden anlatıyorum? Bilim ve mantığın en büyük din olduğu dünyamızda bu yeri tekrar bulmanın ne faydası var? Bu dünyada duygu ve hislerin ikinci sınıf vatandaş kabul edildiğini bilmiyor muyum? Tabii ki biliyorum. Ancak öğretmenlerim sizin gerçekte kim olduğunuzu hatırlatmamı istediler. Sadece bir insan olmaktan daha fazlasınız, çok daha fazla. Çünkü, kalbinizde bir yer, kutsal bir yer vardır ve bilinçli yaratımınızla tüm dünya yeniden yapılabilir. İç huzuru arıyorsanız ve yuvaya dönmek istiyorsanız, o zaman sizi kendi kalbinizin güzelliğine davet ediyorum. İzninizle, bana gösterilenleri sizlere göstereceğim. Sizin ve Tanrı'nın bir olduğu yere, kalbinize giden yolu tarif edeceğim. Bu sizin kararınız. Ancak sizi uyarmalıyım: Bu deneyim büyük sorumluluk gerektirir. Hayat, bir ruhun yüksek dünyalara doğduğunu bilir ve sizi, daha önce yaşamış büyük ustaları nasıl kullandıysa o şekilde kullanır. Bu kitabı okuyup meditasyonu yaptığınızda, hayatınızda hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin, ruhsal olarak uyuklarken yakalanabilirsiniz. "Büyük Karanlığın Işığına" girdikten sonra hayatınız değişerek yavaş yavaş kim olduğunuzu hatırlayacaksınız ve hayatınız insanlığa hizmet edecek. Kitabın son iki bölümünde, bir sürpriz ve büyük bir umut ışığı var. Bedeni kuşatan insan ışık bedeni, Mer-Ka-Ba (İlk iki kitabımda, Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve 2'de bunu yazmıştım) 55-60 feet çapındadır ve kalbin kutsal yeriyle bağlantılıdır. Mer-Ka-Ba meditasyonunu yapıyorsanız, bu kitaptaki bilgilerin yüksek dünyalara giden yolculuğunuzda çok önemli olduğunu göreceksiniz. Sadece kalbin kutsal yeriyle ilgileniyorsanız, bu kelimeler hayatınızı kutsasın ve gerçek doğanızı hatırlamada size yardımcı olsun. Son bir açıklama. Bu kitap, deneyimin özünün bütünlüğünü korumak ve anlamı aktarmak için mümkün olan en az kelime ile yazılmıştır. Resimler kasıtlı olarak basit yapılmıştır. Zihinden değil kalpten yazılmıştır.
Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kad... more Kolette'in kökleri, Mer-Ka-Ba (İbranice'de Merkavah) üzerine çalışan Dünya'daki ilk insanlara kadar uzanır. Mer-Ka-Ba'yı öğreten bu kabilenin erkekleri, kendi halklarının boyutlararası deneyime hazır olmadıklarını anladılar ve bu durum, başka dünyalarla doğrudan bağlantı kurdukları zaman onları duygusal olarak son derece etkiledi. Bu sorunu çözümlemek üzere kabilenin kadınları, halklarını başka dünyalara hazırlamak amacıyla, Kalbin İmajları adını verdikleri, dişisel gizemine dayanan bir sistem geliştirdiler. Eşim bu imajlarla beni ilk tanıştırdığında, bunların ne oldukları ya da nasıl çalıştıkları konusunda hiçbir açıklama bulamadım. Tek bildiğim işe yaradıklarıydı. Claudette'in çalışmalarını sekiz sene kadar incelemem, sonunda bu kitabın oluşması için araştırma yapmama yol açtı. Onun etkisi olmadan da zihnimdeki sorulara cevap arıyor olacağımdan eminim. Böylece onun Kalp İmajları, benim sizlerle paylaşmak üzere olduğum deneyimleri yaşamama yol açtığı için, kendisine minnet borçluyum. Claudette, seni seviyorum ve kalbimin derinliklerinden sana teşekkür ediyorum.-Drunvalo Önsöz 1971'den beri, Mer-Ka-Ba adı verilen insan ışık bedeni ve meditasyon üzerine yoğun olarak çalışmaktayım ve varlığımın yetişkin döneminin büyük bir kısmı bu kadim geleneğin içinde geçti. Bu bana her zaman çok etkileyici gelmiş ve kafamdaki bir sürü soruya cevap sağlamıştır. İçsel rehberliğim bana ışık bedeni keşfimle neticelenen kutsal geometriyi bulmayı öğretmiştir ve kutsal geometrinin kendisi evrenin tüm bilgisini ve gizemlerini açıklayan bir bütündür. Gerçekten de müthiştir. Işık alanlarında geçirilen birçok yıllık deneyimden sonra, daha fazla bir şeylerin olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladım, ancak uzun bir süre bunu ifade edemedim. Tanrı, her zaman kendisini olağandışı ve çoğunlukla da örtülü olarak ortaya koyar. İçimdeki boşlukların dünyasında bir yerlerde, Mer-Ka-Ba'nın ötesine geçen, muazzam ruhsal değeri olan ezoterik bir mücevher giderek hayatıma girdi. Hangi nedenle? Sadece kullanılmak üzere olduğunu varsayabilirim. Bu nedenle, bu sözler benim size hediyemdir, çünkü gerçekte sizin kim olduğunuzu biliyorum ve Dünya'nın Güneş'i sevdiği gibi sizleri seviyorum. Size ve bu bilgiyi bilgece kullanacağınıza inanıyorum. Bu bilgileri yanlış kullanabileceğinizle ilgili bir endişe taşımıyorum, çünkü bu bilgi yanlış kullanılamaz. Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur, ateş ve hava, güneş ve ay, şimşek ve takım yıldızlar, size ait olan her şey burada ve ait olmayanlar da, hepsi o minik alanda toplanmıştır kalbinizin içinde." Chandogya Upanishad 8.1.2-3 Giriş Çok uzun zaman önce biz insanlar oldukça farklıydık. Bugünün modern dünyasında sadece birkaç kişinin yeni anlamaya başladığı bir şekilde deneyimler yaşar ve iletişim kurardık. Beyinle hiçbir ilgisi olmayan, insan kalbinin kutsal bir bölgesinden kaynaklanan bir iletişim ve hissetme formu kullanırdık. Avustralya'da, Aborijinler hala kendilerinin rüya zamanı dedikleri kadim bir hayat ağı ile birbirlerine bağlı olduklarına inanırlar. Bu kolektif rüya ya da bilinç durumunda, kalplerinde var olmaya devam ederler ve bugünün Batılı zihnin-de neredeyse tamamen kaybolmuş bir dünyada yaşar ve nefes alırlar. Yakınlarında, Yeni Zelanda'da, Maori'ler uzayın enginliğini aşarak "meditasyonlarında" Bileşik Devletleri görebilirler. Bu şekilde, Hopi'lerle iletişim kurarak birbirlerinin kehanetleri üzerine konuşmak üzere toplantı düzenlerler. Tek bir "teknolojik" iletişim olmadan bütün ayarlamalar yapılır. Hawaii'de Kahuna'lar halklarını besleyebilmek için balıkların nerede yüzdüğünü Dünya Ana ile konuşarak öğrenirler. Mavi gökyüzünde uçuşan bembeyaz bulutlar aşağıda kaynaşan balıklara işaret eden bir insan eli şeklini alır. Kolombiya'da, Sierra Nevada Dağları'nın derinliklerindeki vadilerde, kelimeleri olmayan dili bilen bir yerel kabile yaşar. Bu dil kalplerindeki kutsal yerden gelmektedir. Bir hatırlayabilseydik! İncil, Babil'den önce, Dünya'daki tüm insanların bildiği tek bir dil olduğunu söyler. Ancak, daha sonraları aramızda engeller yaratan, bizi birbirimizden uzak, kendi küçük içe dönük dünyamızda tutan yüzlerce dile parçalandık. Yanlış anlamadan doğan güvensizlik bizim irademiz dışındaki kaderimizdi; böylece birbirimizden ayrı kalmaya mahkum olmuştuk. Birbirimizle konuşamıyorduk. Bu en soğuk ayrılık türüydü. Aynı Kozmik Kaynak'tan doğmuş olmalarına rağmen, erkek ve kız kardeşler duygu ve düşüncelerini ifade edemiyorlardı ve kısa bir süre sonra düşman oldular. Asırlar birbiri üzerine yığıldıkça, ortak rüyayı dene-yimlemek üzere kalbe girmenin kadim yolu insanların yalnızlığında kayboldu. Bu bir hatırlama kitabıdır. Bu yer, her zaman kalbiniz-deydi ve hala da oradadır. Yaradılıştan önce de vardı, en son yıldız parlak ışığını yansıtana kadar da var olacaktır. Geceleri rüyalarınıza girdiğinizde, zihninizi geride bırakır ve kalbinizin kutsal yerine girersiniz. Ancak, hatırlıyor musunuz? Ya da sadece rüyayı mı hatırlıyorsunuz? Hafızalarımızdan silinmekte olan bu "şey"i size neden anlatıyorum? Bilim ve mantığın en büyük din olduğu dünyamızda bu yeri tekrar bulmanın ne faydası var? Bu dünyada duygu ve hislerin ikinci sınıf vatandaş kabul edildiğini bilmiyor muyum? Tabii ki biliyorum. Ancak öğretmenlerim sizin gerçekte kim olduğunuzu hatırlatmamı istediler. Sadece bir insan olmaktan daha fazlasınız, çok daha fazla. Çünkü, kalbinizde bir yer, kutsal bir yer vardır ve bilinçli yaratımınızla tüm dünya yeniden yapılabilir. İç huzuru arıyorsanız ve yuvaya dönmek istiyorsanız, o zaman sizi kendi kalbinizin güzelliğine davet ediyorum. İzninizle, bana gösterilenleri sizlere göstereceğim. Sizin ve Tanrı'nın bir olduğu yere, kalbinize giden yolu tarif edeceğim. Bu sizin kararınız. Ancak sizi uyarmalıyım: Bu deneyim büyük sorumluluk gerektirir. Hayat, bir ruhun yüksek dünyalara doğduğunu bilir ve sizi, daha önce yaşamış büyük ustaları nasıl kullandıysa o şekilde kullanır. Bu kitabı okuyup meditasyonu yaptığınızda, hayatınızda hiçbir şeyin değişmesini beklemeyin, ruhsal olarak uyuklarken yakalanabilirsiniz. "Büyük Karanlığın Işığına" girdikten sonra hayatınız değişerek yavaş yavaş kim olduğunuzu hatırlayacaksınız ve hayatınız insanlığa hizmet edecek. Kitabın son iki bölümünde, bir sürpriz ve büyük bir umut ışığı var. Bedeni kuşatan insan ışık bedeni, Mer-Ka-Ba (İlk iki kitabımda, Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve 2'de bunu yazmıştım) 55-60 feet çapındadır ve kalbin kutsal yeriyle bağlantılıdır. Mer-Ka-Ba meditasyonunu yapıyorsanız, bu kitaptaki bilgilerin yüksek dünyalara giden yolculuğunuzda çok önemli olduğunu göreceksiniz. Sadece kalbin kutsal yeriyle ilgileniyorsanız, bu kelimeler hayatınızı kutsasın ve gerçek doğanızı hatırlamada size yardımcı olsun. Son bir açıklama. Bu kitap, deneyimin özünün bütünlüğünü korumak ve anlamı aktarmak için mümkün olan en az kelime ile yazılmıştır. Resimler kasıtlı olarak basit yapılmıştır. Zihinden değil kalpten yazılmıştır.
Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız." Bu sözler 20... more Bizim bilmediğimiz bazı sırlara eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız." Bu sözler 20. Yüzyılın önemli bilimadamı olan Einstein'a aittir. Evet... İster kabul edelim ister etmeyelim ancak tarihin geçmiş devirlerine doğru uzandıkça eskilerin bizim bilmediğimiz sırlara sahip olduklarını görüyoruz. Böylelikle Einstein'ın bu konuda da haklı çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kimdi bu eskiler? Bu eski insanlar ATATÜRK'ün de izlerine rastladığı Mu ve Atlantisli bilgelerdi.
Uploads
Papers by Ebru Bozkurt
Books by Ebru Bozkurt