Çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2006
Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'... more Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'de Semerkand'da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Bulak'tır. Hacı Hâfız olarak da bilinen Âgâh, pek çok şehri dolaştıktan sonra Âmid (Diyarbakır)'e gelmiş (H. 1080/M. 1669) ve ömrünün sonuna kadar da burada kalmıştır. Âgâh, Âmid'deki zengin bir edebiyat topluluğunun da başında bulunmuş ve burada bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Türkçe ve Farsça iki dîvân sahibi olan Âgâh'ın şiirlerinde, Sebk-i Hindî ve hikemî tarzın etkilerine rastlanılmaktadır. Şâirliği dışında hattat, müzehhip, mücellit, hakkâk ve ressam olarak da tanınan Âgâh, H. 1141/ M. 1728'de Âmid'de vefat etmiştir. Bu makale ile şâir Âgâh'ın Türkçe Dîvânı ve edebî kişiliği tanıtılmaya çalışılmıştır.
Mecmualar, edebiyat tarihinin temel kaynaklarından biridir. Özellikle antoloji niteliği taşıyan ş... more Mecmualar, edebiyat tarihinin temel kaynaklarından biridir. Özellikle antoloji niteliği taşıyan şiir mecmuaları, dönemin edebî zevki yanında mürettibinin zevkini yansıtan birer kişisel kayıttır. Her mecmua, kendine mahsus bir tertip ve muhtevaya sahiptir. Son yıllarda bu eserlerin gün yüzüne çıkarılması, dijital bir veri tabanında toplanarak tanıtılması çalışmalarına öncelik verilmeye başlanmıştır. Bu çalışma ile Yapı Kredi Araştırma Kütüphanesi'nde Y-0339 numarada kayıtlı Mecmûa-i Eş'âr, Mecmuaların Sistematik Tasnifi Projesi'ne (MESTAP) göre tasnif edilmiştir. Yazmada tertip tarihi ve müellifle ilgili bir bilgiye rastlanmamakla beraber yapılan inceleme neticesinde mecmuanın 19. yüzyıl başlarında, Bayramiyye tarikatı mensubu ya da muhibbi bir mürettib tarafından tertip edildiği düşünülmektedir. 91 varaktan oluşan Mecmûa-i Eş'âr, 15.-19. yüzyıllar arasında yaşamış şairlerin şiirlerinden derlenmiştir. Bu durum, mecmuanın neredeyse bütün klasik Türk edebiyatı sahası şiir zevkini yansıtma çabasıyla tertip edildiğini düşündürmektedir. Mecmuada 128 farklı şaire ait 357 şiir bulunmakta olup bu şiirlerin bazılarının şairleri tespit edilememiştir. Birkaç Farsça manzumenin de derlendiği mecmuada klasik Türk şiiri ve dinî-tasavvufî Türk halk şiirinin numunelerine rastlanmaktadır. Aruz vezninin yanı sıra hece ile yazılmış şiirler de bulunan Mecmûa-i Eş'âr'da, hemen hemen bütün nazım şekillerinden şiirlere yer verilmiştir.
Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin günlük tutma alışkanları ile yazma tutumu ve yazma kaygıları... more Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin günlük tutma alışkanları ile yazma tutumu ve yazma kaygıları arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. Nicel araştırma deseninde gerçekleştirilen çalışmada, tarama modeli ve ilişkisel model bir arada kullanılmıştır. Veriler, 2021-2022 eğitim öğretim yılı içerisinde Konya’da öğrenim gören ortaokul düzeyindeki öğrencilerden elde edilmiştir. Verilerin toplandığı Konya’nın merkez ilçeleri olan Meram, Selçuklu ve Karatay’da öğrenim gören toplam 492 ortaokul öğrencisi çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Öğrencilerin 107’si 5. sınıf, 129’u 6. sınıf, 153’ü 7. sınıf ve 103’ü 8. sınıf düzeyindedir. Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu, Can ve Topçuoğlu-Ünal (2017) tarafından hazırlanan “Ortaokul Öğrencilerine Yönelik Yazma Tutum Ölçeği” ile Karakuş-Tayşi ve Taşkın (2018) tarafından hazırlanmış olan “Ortaokul Öğrencileri için Yazma Kaygısı Ölçeği” kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS 22.0 programı yardımıyla analiz edilmiştir. Ulaşılan bulgular, sadece %10 gibi düşük bir oranda da olsa ortaokullarda düzenli olarak günlük tutan öğrencilerin varlığını göstermektedir. Ortaokul öğrencilerinin günlük tutma alışkanlıklarının cinsiyetlerine, sınıf düzeylerine ve okunan kitap sayısına göre anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin yazma tutumları genellikle olumlu olmasına rağmen kaygının bazı alt boyutlarında kaygılandıkları görülmüştür. Günlük tutma alışkanlığının yazmaya karşı tutumla ilişkisi pozitif yönlüyken günlük tutma alışkanlığı ile yazma kaygıları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğrencilerin yazmaya karşı tutumları ile yazma kaygıları arasında zayıf bir ilişki vardır. Çalışma sonunda ortaokul öğrencilerinin günlük yazmanın getireceği faydalar hakkında bilgilendirilmesi ve öğrencilerin günlük tutmaya teşvik edilmesi önerilmektedir.
Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için... more Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için çıkarılmış olan bir süreli yayındır. Mecmua, kendilerini "Rüfekâ-yı selâse-yi tahririyye" imzasıyla tanıtan H. Tayfur, A. Âsaf ve A. Vasfi adlı üç genç arkadaş tarafından çıkarılmış ve iki kuruştan satışa sunulmuştur. Üç ayrı kütüphanede nüshaları bulunan mecmuanın sadece iki sayısına rastlanır. Her iki sayı da dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; mütenevviʻa, ilm-i hesap, coğrafya ve tarihtir. Sayıları otuz iki sayfadan oluşan mecmuanın her bölümüne sekizer sayfa ayrılmıştır. Mecmuanın tasarımına bakıldığında bir süreli yayından çok kitap bölümleri gibi planlandığı görülmektedir. Mecmûʻa-i Nevresîdegân, tek sütun olarak tasarlanmıştır. Mecmûʻa-i Nevresîdegân'ı gençler/çocuklar için çıkarılan diğer süreli yayınlardan ayıran temel özellikler; yardımcı kaynak niteliğinde birer kitap olarak toplanabilecek dört ayrı ilimden oluşması ve mecmuanın, mekteplerdeki eğitimin bir tamamlayıcısı, destekleyicisi niteliğinde olmasıdır. Bu makale ile gençler/çocuklar için çıkarılan süreli yayınlar arasında adında "mecmua" kelimesini ilk kullanan, Mecmûʻa-i Nevresîdegân tanıtılarak ilgilenenlerin dikkatine sunulmuştur.
Selçuk Üniversitesi edebiyat fakültesi dergisi, Jun 15, 2020
Bağdaşıklık, metnin yüzey yapısıyla ilgili olup dil bilgisel unsurlarla kendini gösteren bir meti... more Bağdaşıklık, metnin yüzey yapısıyla ilgili olup dil bilgisel unsurlarla kendini gösteren bir metinsellik ölçütüdür. Çalışmanın genel amacı; yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin, yazılı anlatımlarında bağdaşıklık araçlarını kullanma düzeylerinin değerlendirilmesidir. Çalışmada ayrıca, öğrencilere yazdırılan iki ayrı metnin bu düzeyler açısından karşılaştırılması ve belirlenen değişkenler açısından incelenmesi de hedeflenmiştir. Çalışma, türü açısından betimsel nitelikte olup tarama yönteminde gerçekleştirilmiştir. Metinler üzerinde doküman incelemesi yapılmıştır. Çalışmaya, altı farklı üniversitenin Türkçe öğretim merkezinden; B2 düzeyinde 163, C1 düzeyinde ise 117 olmak üzere toplam 280 öğrenci katılmıştır. Veriler, öğrencilere sunulan üç farklı form aracılığıyla toplanmıştır: birey tanıma formu, yönlendirilmiş yazma formu ve serbest yazma formu. Toplanan verilerin analizi için, nitel verilerin sayısallaştırılmasına başvurulmuştur. Çalışma sonucunda; iki metnin toplamında öğrenci başına düşen bağdaşıklık ögesi kullanımı 50,32 olarak tespit edilmiştir. Serbest konuda yazılan metinlerde bağdaşıklık araçları kullanımının, yönlendirilmiş olarak yazılmış metinlere göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Sonuçlar, bağdaşıklık araçlarını kullanma düzeyinin bazı değişkenler açısından farklılaştığını göstermektedir.
Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2020
Tutarlı metinler; yazarın anlatmak istediği konuyu, iletmek istediği mesajı daha doğru ve anlaşıl... more Tutarlı metinler; yazarın anlatmak istediği konuyu, iletmek istediği mesajı daha doğru ve anlaşılır şekilde aktarmasına olanak tanır. Bu çalışma; yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin tutarlı metin yazma düzeylerinin incelemesini amaçlamaktadır. Çalışmada ayrıca, yönlendirilmiş ve serbest olmak üzere iki ayrı türde yazdırılan metinlerin tutarlılık düzeylerinin birbirleriyle karşılaştırılması hedeflenmiştir. Bu düzeylerin belirlenen değişkenler açısından farklılaşıp farklılaşmadığının incelenmesi de çalışmada ele alınan bir başka husustur. Çalışma, türü bakımından betimsel nitelikte olup tarama yönteminde gerçekleştirilmiştir. Metinler üzerinde doküman incelemesi yapılmıştır. Çalışmaya, altı farklı üniversitenin Türkçe öğretim merkezinden; B2 düzeyinde 163, C1 düzeyinde ise 117 olmak üzere toplam 280 öğrenci katılmıştır. Çalışma sonucunda; yönlendirilmiş metinlerin tutarlılık düzeylerinin serbest konuda yazılan metinlerden genellikle daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Türkçeyi yabanc...
Cukurova Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2006
Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'... more Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'de Semerkand'da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Bulak'tır. Hacı Hâfız olarak da bilinen Âgâh, pek çok şehri dolaştıktan sonra Âmid (Diyarbakır)'e gelmiş (H. 1080/M. 1669) ve ömrünün sonuna kadar da burada kalmıştır. Âgâh, Âmid'deki zengin bir edebiyat topluluğunun da başında bulunmuş ve burada bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Türkçe ve Farsça iki dîvân sahibi olan Âgâh'ın şiirlerinde, Sebk-i Hindî ve hikemî tarzın etkilerine rastlanılmaktadır. Şâirliği dışında hattat, müzehhip, mücellit, hakkâk ve ressam olarak da tanınan Âgâh, H. 1141/ M. 1728'de Âmid'de vefat etmiştir. Bu makale ile şâir Âgâh'ın Türkçe Dîvânı ve edebî kişiliği tanıtılmaya çalışılmıştır.
Öz Karakter eğitimi, bireyin kişisel özelliklerine olumlu yönde kazanımlar sağlamaktır. Karakter ... more Öz Karakter eğitimi, bireyin kişisel özelliklerine olumlu yönde kazanımlar sağlamaktır. Karakter toplum içerisinde insanın nasıl bir varlık olduğunu ortaya koyar. Bireylerin karakteri ve sergiledikleri davranışlar onların hangi kişisel özelliklere sahip olduklarını gösterir. İnsanın özelliklerinin daha iyi ve olumlu yönde olması için karakteri sağlam bireyler yetiştirmek geleceğimiz için önemlidir. Böyle bir nesil yetiştirmek için karakter eğitimi aile ve çevrenin yanı sıra, eğitimcilerin de önem verdiği konular arasında olmalıdır. Bu bağlamda; İbrahim Ünsal'ın Tarihî Romanı Gazi Kadın/Fatma Teğmen başlıklı romanındaki açık (devingen) karakterde olan kahramanın kişisel özelliklerinin çocukların karakterlerine eğitsel yönden olumlu ya da olumsuz ne kattığının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında nitel araştırma deseninde gerçekleştirilen doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Yapılan literatür taraması ile romanda açık karakterde olan kahramanın kararlı, vatansever, kahraman, inançlı, fedakâr vb. özellikleri belirlenerek çocukların karakterlerine etkileri incelenmiştir. İbrahim Ünsal'ın incelenen romanındaki açık karakter aktif olarak romanda başkahramandır. Gazi Kadın/Fatma Teğmen romanında Bu çalışma "Karakter Eğitimi Açısından İbrahim Ünsal'ın Tarihi Romanlarının İncelenmesi" isimli Yüksek Lisans tezinden türetilmiştir.
Yunus Emre, XIII. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmasının yanı sıra dünyad... more Yunus Emre, XIII. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmasının yanı sıra dünyada da adından, sevgiyle, barıĢla, hoĢgörüyle, cömertlikle dahası aĢkla söz ettirmiĢtir. Onun Ģahsiyetini oluĢturan tasavvuf ıĢığında hedefi, Allah; sermayesi de aĢk olmuĢtur. O, dünyaya Allah tarafından Allah"ı dilemek için gönderilmiĢ bir Ģahsiyettir. Bu bildiri ile Yunus Emre"nin aĢk ile Allah"a kavuĢma yolunda karĢısına çıkan "cennet"e bakıĢını değerlendirmeye çalıĢacağız. Yunus Emre"nin dilinde cennet; behiĢt, Firdevs ve cinan olarak yer almakta daha çok da Türkçe "uçmak" ile zikredilmektedir. Cennet, Allah tarafından iman ve salih amel sahiplerine vaat edilmiĢtir. Yunus, cenneti Ģiirlerinde "sekiz Cennet, cennetteki huriler, köĢkler, bahçeler, Hz. Adem"in cennetten kovulması, cennete nasıl girilebileceği…" gibi unsurlarla söz konusu ederken çoğu defa da cenneti talep edenin zahitler olduğunu ima eder. Kendisinin cennete hevesi yoktur. Tasavvufî Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Yunus Emre"ye göre cennet, kimi zaman bir tuzak, kimi zaman da zindandır. Zira Yunus"un asıl isteği cennete gitmek değil Allah"a kavuĢmaktır. O"nun olmadığı cennette de gözü yoktur. Yunus, cennetin Kevser"inden ziyade aĢkın Ģerbetine taliptir. Ona göre cehennem korkusuyla ya da cennet arzusuyla ibadet etmemelidir. Ancak cenneti isteyenleri de hor görmez ve Allah"a "sen onlara istediklerini ver" diye dua eder. Yunus içinse asl olan, sadece Ġlâhi aĢka ulaĢmaktır ve o, Allah ile aralarına girecek her Ģeyden-bu cennet bile olsa-uzaklaĢmak ister. Ona tek, "Allah" gerektir.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için... more Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için çıkarılmış olan bir süreli yayındır. Mecmua, kendilerini "Rüfekâ-yı selâse-yi tahririyye" imzasıyla tanıtan H. Tayfur, A. Âsaf ve A. Vasfi adlı üç genç arkadaş tarafından çıkarılmış ve iki kuruştan satışa sunulmuştur. Üç ayrı kütüphanede nüshaları bulunan mecmuanın sadece iki sayısına rastlanır. Her iki sayı da dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; mütenevviʻa, ilm-i hesap, coğrafya ve tarihtir. Sayıları otuz iki sayfadan oluşan mecmuanın her bölümüne sekizer sayfa ayrılmıştır. Mecmuanın tasarımına bakıldığında bir süreli yayından çok kitap bölümleri gibi planlandığı görülmektedir. Mecmûʻa-i Nevresîdegân, tek sütun olarak tasarlanmıştır. Mecmûʻa-i Nevresîdegân'ı gençler/çocuklar için çıkarılan diğer süreli yayınlardan ayıran temel özellikler; yardımcı kaynak niteliğinde birer kitap olarak toplanabilecek dört ayrı ilimden oluşması ve mecmuanın, mekteplerdeki eğitimin bir tamamlayıcısı, destekleyicisi niteliğinde olmasıdır. Bu makale ile gençler/çocuklar için çıkarılan süreli yayınlar arasında adında "mecmua" kelimesini ilk kullanan, Mecmûʻa-i Nevresîdegân tanıtılarak ilgilenenlerin dikkatine sunulmuştur.
Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da ... more Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da kabul edilebilen bu mecmûaların derlenmesinde en büyük etken mürettibin zevkidir. Dolayısıyla bunları kişisel kayıtlar olarak görmek doğru olacaktır. Bunun yanı sıra dönemin sanat ve edebiyat beğenilerini de yansıtan şiir mecmûaları aynı zamanda şairlerin popülaritesini de ortaya koymaktadır. Son dönemde yapılan çalışmalarda bilgi bankası oluşturmak çabasıyla şiir mecmûalarının metin neşri yayımlanmakta ve bilim dünyasının yararına sunulmaktadır. Bu çalışmalara katkı sağlamak gayesiyle makalede, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ne Gaziantep İl Halk Kütüphanesi'nden getirilen BY 3469 numarada "Mecmûa-i Eş'ar" adıyla kayıtlı olan şiir mecmûası tanıtılmakta ve çevriyazısı verilmektedir. Antepli Hasırcı-zâde Mehmed Ağa tarafından derlenen mecmûa, mürettibin ifadesine göre Lâ-edrî müfredâtdan seçilerek toplanmıştır. Ancak yapılan inceleme neticesinde beyitlerin bir ...
Divan şiirinde konunun genellikle redifi belirlediği düşünüldüğünde "…ki dirler o bizüz"... more Divan şiirinde konunun genellikle redifi belirlediği düşünüldüğünde "…ki dirler o bizüz" redifinin şiire kattığı anlam dikkat çekmektedir. Şairlerin dile getirdikleri "biz" ile divan şairinin kendisini kastetmesi fikrinden hareketle bu redifteki şiirler incelenmeye değer bulunmuştur. Şiirlerin tespitinde aynı redifli gazellerin "nazîre" olabileceğinden yola çıkılmıştır. Böylece hikemî tarzın büyük temsilcisi Nâbî'nin bu redifle yazılan şiiri model kabul edilerek; XVII. yüzyıl ve sonrasındaki "… ki dirler o bizüz" redifli gazellerden tespit edilebilenler ele alınmıştır. Klasik Türk edebiyatı geleneğinin bir parçası olan nazîreciliğe değinilirken; ortak bir zevki paylaşan şairlerin şiirleri incelenmeye ve redifin muhtevaya kattığı değer göz önüne alınarak, "biz" olarak adlandırılan şairin kimliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Divan şairi, nazîre, redif, Nâbî.
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 23, İstanbul 2019, 1-44. Ö Z E T Manzum tarihler, tarihî bi... more Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 23, İstanbul 2019, 1-44. Ö Z E T Manzum tarihler, tarihî bilgi veren edebî eserlerdir. Muhtevalarına göre fetih-nâme, zafer-nâme, gazâ-nâme, gazavât-nâme gibi isimler almalarına rağmen çoğu kez bu adlar birbirinin yerine kullanılmıştır. Eserlerin asıl amacı genellikle tarih yazıcılığı iken pek azında da edebî bir metin ortaya koyma çabası görülür. Şeh-nâme, tarihî olayları anlatmak için kaleme alınan manzum eserlerdendir. Şeh-nâmeci ise Osmanlı Devleti'ndeki saray tarihçilerine verilen isimdir. Çoğunlukla manzum olan ve minyatürlerle süslenen şeh-nâmeler, genel Osmanlı edebî tarihini konu edinirler. Ancak kimi zaman da belirli bir padişahın savaşlarını dile getirdikleri görülür. XVII. yüzyılda yaşamış Ganî-zâde Nâdirî'nin Şeh-nâme'si de böyle bir manzum tarihtir. Yaklaşık 2000 beyitten oluşan eser, Şeh-nâme vezniyle kaleme alınmış bir mesnevidir. Konu, II. Osman zamanındaki İran savaşları ve özellikle padişahın Lehistan seferi etrafında şekillenmektedir. Eser, muhtevası ile bir gazavât-nâme olarak da adlandırılabilir. Ganî-zâde Nâdirî, Şeh-nâme'yi tarihî bir eser meydana getirmek için değil bir mesnevi yazmak için kaleme aldığını belirtir. Ancak eser, mübalağalı ve taraflı üslûbuna rağmen dönemi tasvir eden A B S T R A C T Poetic histories are literary works giving information about history. Even though according to their contents they were named differently such as fetih-nâme, zafer-nâme, gazâ-nâme, gazavât-nâme, those names were mostly used interchangeably. The main purpose in most of these works is to do historiography; however, the attempts to present a literary work can also be seen in few of them. Şeh-nâmes are one of the poetic works which are written to state the historical events. Şeh-nâmeci is the name given to the historians of the palace in the Ottoman Empire. Mostly in verse format and adorned with miniatures, şeh-nâmes mention the Ottoman literature history. However, sometimes it is seen that they put the wars of a specific sultan into words. The Şeh-nâme of Ganî-zâde Nâdirî living in the seventeenth century is such a poetic history. Consisted of approximately 2000 verses, the work is a masnavi written in the Şeh-nâme prosody. The topic formed around the Iran wars during the period of Sultan Osman II and in particular his campaigns to Poland. This work can be named as gazavât-nâme due to its content. Ganî-zâde Nâdirî remarked that he wrote Şeh-nâme not to originate a historical work, but to write a masnavi.
International Journal of Languages Education, 2021
Transmission of values to next generations enables the social unity and solidarity. This is the r... more Transmission of values to next generations enables the social unity and solidarity. This is the reason why it's of great importance to transmit these values to next generations. Educating individuals cognitively instead of teaching them moral values brings about some misbehaviours like robbery, deception, egoism, undutifulness, by causing social distortion. Values education studies in Turkey and all over the world concentrates on solving such problems.It's among the aims of values education studies to find out and analyze the messages of the books, which are considered as children's literature works, in terms of values education. In this study, "the value of love" and other related sub values in the Turkish Theme Stories that bear qualifications, which make the stories readable for secondary school students, and written by Nuran Turan, whose works have been translated into a number of languages, have been analyzed. The value of love in the author's works is identified within the framework of some sub themes such as humanism, love of family, love of animals, love of reading and patriotism. The "descriptive analysis" of the data gained from the analysis of the stories is also available in this study.In addition, t he author's place in the children's literature has been put forth in consideration of her life, works and literary identity. The information about the author's life in this study has been collected by interviewing with the author herself and with the help of the author's opinions and the data gained from various interviews. In this study, it is aimed to make Nuran Turan, who is a children's literature author, and her stories widely known by large masses and particularly by the education world through analyzing the value of "love" in her stories.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2021
One of the most significant sources of classical Turkish literature is poetry mecmua. The word "m... more One of the most significant sources of classical Turkish literature is poetry mecmua. The word "mecmua", which means "collected and assembled" in dictionaries, can be likened to today's anthologies. These records, which have been arranged by some people for various purposes, shed light on the hidden aspects of classical Turkish literature, provide the appearance of new poems and poets day by day and remind the forgotten or overlooked poems. Therewithal these mecmuas also contain traces on the literary taste of the period in which they were written. This mecmua-the subject of our researchregistered in Ankara National Library with number Mil YZ FB 402 is a couplet mecmua. It contains 1542 couplets of 239 poets who lived between XV and XIX centuries. An important feature of the mecmua is that it is a thematic mecmua. The compositor brought the couplets together from various poets in accordance with the 280 headings on his own choice. This is quite noteworthy in terms of showing the value judgment of the period as well as being a source for the works carried out with present values. In recent years, many studies have been conducted on the classification of mecmuas. The most comprehensive of these studies is the Systematic Classification of Magazines * Bu makale "Milli Kütüphane 06 Mil Yz Fb 402 Numarada Kayıtlı Mecmû'â-i Ebyât'ın Mecmuaların Sistematik Tasnifi Projesi'ne (Mestap) Göre Tasnifi (Vr. 1b-113b)" başlıklı yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
International Journal of Languages' Education, 2017
The purpose of this research is to reveal the opinions of foreign students learning Turkish in th... more The purpose of this research is to reveal the opinions of foreign students learning Turkish in the language teaching centers of universities on their own written explanations. The method of study carried out in the qualitative research design is the case study. The data were obtained from foreign students who learned Turkish in the language teaching centers of four different universities in spring semester 2016-2017. The study group consists of 21 students from different nations, 13 from B2 level and 8 from C1 level. Semi-structured interview form was used as a data collection tool and content analysis was applied to the collected data. The findings of the study, indicate that foreign students learning Turkish differ in their thoughts on the difficulty of Turkish written. However, the students agree that it is important to be able to use correct and effective Turkish in their written expressions. Foreign students have the opinion that the written expression in the native language and Turkish language that even though there are similarities, is very varied. They consider themselves the most successful "word choice" in their writing while most feel they lack the subjects "grammar" has been. The students think that they will be more successful in written expression by doing a lot of reading.
Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da ... more Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da kabul edilebilen bu mecmûaların derlenmesinde en büyük etken mürettibin zevkidir. Dolayısıyla bunları kişisel kayıtlar olarak görmek doğru olacaktır. Bunun yanı sıra dönemin sanat ve edebiyat beğenilerini de yansıtan şiir mecmûaları aynı zamanda şairlerin popülaritesini de ortaya koymaktadır. Son dönemde yapılan çalışmalarda bilgi bankası oluşturmak çabasıyla şiir mecmûalarının metin neşri yayımlanmakta ve bilim dünyasının yararına sunulmaktadır. Bu çalışmalara katkı sağlamak gayesiyle makalede, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ne Gaziantep İl Halk Kütüphanesi'nden getirilen BY 3469 numarada "Mecmûa-i Eş'ar" adıyla kayıtlı olan şiir mecmûası tanıtılmakta ve çevriyazısı verilmektedir. Antepli Hasırcı-zâde Mehmed Ağa tarafından derlenen mecmûa, mürettibin ifadesine göre Lâ-edrî müfredâtdan seçilerek toplanmıştır. Ancak yapılan inceleme neticesinde beyitlerin bir kısmının şairinin, bugün bilindiği görülmüştür. Kendisi de şair olan Hasırcı-zâde, beğendiği ve o dönemde meşhur olan beyitleri derlemiş ve kafiyeleri dikkate alarak alfabetik sırada mecmûayı tertip etmiştir. Metnin çevriyazısı hazırlanırken, mecmûanın sayfa numaralarına sadık kalınmış; orijinal tertibi de korunmuştur. Muhteva açısından bakıldığında ise bir konu genellemesine gidilememiştir. Okuyucunun zihninde kolaylıkla yer edebilecek olan beyitler, dönemin zevkini yansıtırken bugünün beğenilerine de hitap edecek niteliktedir. Makalede, söz konusu şiir mecmûası tanıtılıp çevriyazı verilerek; Osmanlı edebiyatının mühim kaynaklarından olan mecmûaları ortaya koyma çabalarına bir yenisi eklenmek istenmiştir.
zamandır hâl tercemesini kaleme almaya çalışmama rağmen Hocam'ı ikna etmek çok zor oldu. O, bütün... more zamandır hâl tercemesini kaleme almaya çalışmama rağmen Hocam'ı ikna etmek çok zor oldu. O, bütün mütevazı kimliği ile kendisini anlatmak istemiyordu. Epey peşinden koştum. Nihâyet "Hadi Aksekili ne yapacaksak otur bakalım" dedi. Bu benim için bir onurdu elbette. Çünkü O; Eski Türk Edebiyatı gibi zor ve girift bir dersi sevimli ve renkli bir hale getirerek, öğrencilerine sevdiren bir hoca olmakla kalmamış; hocaların da Hocası olmuştu.
Çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2006
Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'... more Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'de Semerkand'da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Bulak'tır. Hacı Hâfız olarak da bilinen Âgâh, pek çok şehri dolaştıktan sonra Âmid (Diyarbakır)'e gelmiş (H. 1080/M. 1669) ve ömrünün sonuna kadar da burada kalmıştır. Âgâh, Âmid'deki zengin bir edebiyat topluluğunun da başında bulunmuş ve burada bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Türkçe ve Farsça iki dîvân sahibi olan Âgâh'ın şiirlerinde, Sebk-i Hindî ve hikemî tarzın etkilerine rastlanılmaktadır. Şâirliği dışında hattat, müzehhip, mücellit, hakkâk ve ressam olarak da tanınan Âgâh, H. 1141/ M. 1728'de Âmid'de vefat etmiştir. Bu makale ile şâir Âgâh'ın Türkçe Dîvânı ve edebî kişiliği tanıtılmaya çalışılmıştır.
Mecmualar, edebiyat tarihinin temel kaynaklarından biridir. Özellikle antoloji niteliği taşıyan ş... more Mecmualar, edebiyat tarihinin temel kaynaklarından biridir. Özellikle antoloji niteliği taşıyan şiir mecmuaları, dönemin edebî zevki yanında mürettibinin zevkini yansıtan birer kişisel kayıttır. Her mecmua, kendine mahsus bir tertip ve muhtevaya sahiptir. Son yıllarda bu eserlerin gün yüzüne çıkarılması, dijital bir veri tabanında toplanarak tanıtılması çalışmalarına öncelik verilmeye başlanmıştır. Bu çalışma ile Yapı Kredi Araştırma Kütüphanesi'nde Y-0339 numarada kayıtlı Mecmûa-i Eş'âr, Mecmuaların Sistematik Tasnifi Projesi'ne (MESTAP) göre tasnif edilmiştir. Yazmada tertip tarihi ve müellifle ilgili bir bilgiye rastlanmamakla beraber yapılan inceleme neticesinde mecmuanın 19. yüzyıl başlarında, Bayramiyye tarikatı mensubu ya da muhibbi bir mürettib tarafından tertip edildiği düşünülmektedir. 91 varaktan oluşan Mecmûa-i Eş'âr, 15.-19. yüzyıllar arasında yaşamış şairlerin şiirlerinden derlenmiştir. Bu durum, mecmuanın neredeyse bütün klasik Türk edebiyatı sahası şiir zevkini yansıtma çabasıyla tertip edildiğini düşündürmektedir. Mecmuada 128 farklı şaire ait 357 şiir bulunmakta olup bu şiirlerin bazılarının şairleri tespit edilememiştir. Birkaç Farsça manzumenin de derlendiği mecmuada klasik Türk şiiri ve dinî-tasavvufî Türk halk şiirinin numunelerine rastlanmaktadır. Aruz vezninin yanı sıra hece ile yazılmış şiirler de bulunan Mecmûa-i Eş'âr'da, hemen hemen bütün nazım şekillerinden şiirlere yer verilmiştir.
Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin günlük tutma alışkanları ile yazma tutumu ve yazma kaygıları... more Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin günlük tutma alışkanları ile yazma tutumu ve yazma kaygıları arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. Nicel araştırma deseninde gerçekleştirilen çalışmada, tarama modeli ve ilişkisel model bir arada kullanılmıştır. Veriler, 2021-2022 eğitim öğretim yılı içerisinde Konya’da öğrenim gören ortaokul düzeyindeki öğrencilerden elde edilmiştir. Verilerin toplandığı Konya’nın merkez ilçeleri olan Meram, Selçuklu ve Karatay’da öğrenim gören toplam 492 ortaokul öğrencisi çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Öğrencilerin 107’si 5. sınıf, 129’u 6. sınıf, 153’ü 7. sınıf ve 103’ü 8. sınıf düzeyindedir. Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu, Can ve Topçuoğlu-Ünal (2017) tarafından hazırlanan “Ortaokul Öğrencilerine Yönelik Yazma Tutum Ölçeği” ile Karakuş-Tayşi ve Taşkın (2018) tarafından hazırlanmış olan “Ortaokul Öğrencileri için Yazma Kaygısı Ölçeği” kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS 22.0 programı yardımıyla analiz edilmiştir. Ulaşılan bulgular, sadece %10 gibi düşük bir oranda da olsa ortaokullarda düzenli olarak günlük tutan öğrencilerin varlığını göstermektedir. Ortaokul öğrencilerinin günlük tutma alışkanlıklarının cinsiyetlerine, sınıf düzeylerine ve okunan kitap sayısına göre anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin yazma tutumları genellikle olumlu olmasına rağmen kaygının bazı alt boyutlarında kaygılandıkları görülmüştür. Günlük tutma alışkanlığının yazmaya karşı tutumla ilişkisi pozitif yönlüyken günlük tutma alışkanlığı ile yazma kaygıları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğrencilerin yazmaya karşı tutumları ile yazma kaygıları arasında zayıf bir ilişki vardır. Çalışma sonunda ortaokul öğrencilerinin günlük yazmanın getireceği faydalar hakkında bilgilendirilmesi ve öğrencilerin günlük tutmaya teşvik edilmesi önerilmektedir.
Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için... more Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için çıkarılmış olan bir süreli yayındır. Mecmua, kendilerini "Rüfekâ-yı selâse-yi tahririyye" imzasıyla tanıtan H. Tayfur, A. Âsaf ve A. Vasfi adlı üç genç arkadaş tarafından çıkarılmış ve iki kuruştan satışa sunulmuştur. Üç ayrı kütüphanede nüshaları bulunan mecmuanın sadece iki sayısına rastlanır. Her iki sayı da dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; mütenevviʻa, ilm-i hesap, coğrafya ve tarihtir. Sayıları otuz iki sayfadan oluşan mecmuanın her bölümüne sekizer sayfa ayrılmıştır. Mecmuanın tasarımına bakıldığında bir süreli yayından çok kitap bölümleri gibi planlandığı görülmektedir. Mecmûʻa-i Nevresîdegân, tek sütun olarak tasarlanmıştır. Mecmûʻa-i Nevresîdegân'ı gençler/çocuklar için çıkarılan diğer süreli yayınlardan ayıran temel özellikler; yardımcı kaynak niteliğinde birer kitap olarak toplanabilecek dört ayrı ilimden oluşması ve mecmuanın, mekteplerdeki eğitimin bir tamamlayıcısı, destekleyicisi niteliğinde olmasıdır. Bu makale ile gençler/çocuklar için çıkarılan süreli yayınlar arasında adında "mecmua" kelimesini ilk kullanan, Mecmûʻa-i Nevresîdegân tanıtılarak ilgilenenlerin dikkatine sunulmuştur.
Selçuk Üniversitesi edebiyat fakültesi dergisi, Jun 15, 2020
Bağdaşıklık, metnin yüzey yapısıyla ilgili olup dil bilgisel unsurlarla kendini gösteren bir meti... more Bağdaşıklık, metnin yüzey yapısıyla ilgili olup dil bilgisel unsurlarla kendini gösteren bir metinsellik ölçütüdür. Çalışmanın genel amacı; yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin, yazılı anlatımlarında bağdaşıklık araçlarını kullanma düzeylerinin değerlendirilmesidir. Çalışmada ayrıca, öğrencilere yazdırılan iki ayrı metnin bu düzeyler açısından karşılaştırılması ve belirlenen değişkenler açısından incelenmesi de hedeflenmiştir. Çalışma, türü açısından betimsel nitelikte olup tarama yönteminde gerçekleştirilmiştir. Metinler üzerinde doküman incelemesi yapılmıştır. Çalışmaya, altı farklı üniversitenin Türkçe öğretim merkezinden; B2 düzeyinde 163, C1 düzeyinde ise 117 olmak üzere toplam 280 öğrenci katılmıştır. Veriler, öğrencilere sunulan üç farklı form aracılığıyla toplanmıştır: birey tanıma formu, yönlendirilmiş yazma formu ve serbest yazma formu. Toplanan verilerin analizi için, nitel verilerin sayısallaştırılmasına başvurulmuştur. Çalışma sonucunda; iki metnin toplamında öğrenci başına düşen bağdaşıklık ögesi kullanımı 50,32 olarak tespit edilmiştir. Serbest konuda yazılan metinlerde bağdaşıklık araçları kullanımının, yönlendirilmiş olarak yazılmış metinlere göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Sonuçlar, bağdaşıklık araçlarını kullanma düzeyinin bazı değişkenler açısından farklılaştığını göstermektedir.
Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2020
Tutarlı metinler; yazarın anlatmak istediği konuyu, iletmek istediği mesajı daha doğru ve anlaşıl... more Tutarlı metinler; yazarın anlatmak istediği konuyu, iletmek istediği mesajı daha doğru ve anlaşılır şekilde aktarmasına olanak tanır. Bu çalışma; yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin tutarlı metin yazma düzeylerinin incelemesini amaçlamaktadır. Çalışmada ayrıca, yönlendirilmiş ve serbest olmak üzere iki ayrı türde yazdırılan metinlerin tutarlılık düzeylerinin birbirleriyle karşılaştırılması hedeflenmiştir. Bu düzeylerin belirlenen değişkenler açısından farklılaşıp farklılaşmadığının incelenmesi de çalışmada ele alınan bir başka husustur. Çalışma, türü bakımından betimsel nitelikte olup tarama yönteminde gerçekleştirilmiştir. Metinler üzerinde doküman incelemesi yapılmıştır. Çalışmaya, altı farklı üniversitenin Türkçe öğretim merkezinden; B2 düzeyinde 163, C1 düzeyinde ise 117 olmak üzere toplam 280 öğrenci katılmıştır. Çalışma sonucunda; yönlendirilmiş metinlerin tutarlılık düzeylerinin serbest konuda yazılan metinlerden genellikle daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Türkçeyi yabanc...
Cukurova Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2006
Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'... more Klasik Türk edebiyatının adını pek duyuramamış şâirlerinden biri olan Âgâh, H. 1040/M. 1630-1631'de Semerkand'da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Bulak'tır. Hacı Hâfız olarak da bilinen Âgâh, pek çok şehri dolaştıktan sonra Âmid (Diyarbakır)'e gelmiş (H. 1080/M. 1669) ve ömrünün sonuna kadar da burada kalmıştır. Âgâh, Âmid'deki zengin bir edebiyat topluluğunun da başında bulunmuş ve burada bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Türkçe ve Farsça iki dîvân sahibi olan Âgâh'ın şiirlerinde, Sebk-i Hindî ve hikemî tarzın etkilerine rastlanılmaktadır. Şâirliği dışında hattat, müzehhip, mücellit, hakkâk ve ressam olarak da tanınan Âgâh, H. 1141/ M. 1728'de Âmid'de vefat etmiştir. Bu makale ile şâir Âgâh'ın Türkçe Dîvânı ve edebî kişiliği tanıtılmaya çalışılmıştır.
Öz Karakter eğitimi, bireyin kişisel özelliklerine olumlu yönde kazanımlar sağlamaktır. Karakter ... more Öz Karakter eğitimi, bireyin kişisel özelliklerine olumlu yönde kazanımlar sağlamaktır. Karakter toplum içerisinde insanın nasıl bir varlık olduğunu ortaya koyar. Bireylerin karakteri ve sergiledikleri davranışlar onların hangi kişisel özelliklere sahip olduklarını gösterir. İnsanın özelliklerinin daha iyi ve olumlu yönde olması için karakteri sağlam bireyler yetiştirmek geleceğimiz için önemlidir. Böyle bir nesil yetiştirmek için karakter eğitimi aile ve çevrenin yanı sıra, eğitimcilerin de önem verdiği konular arasında olmalıdır. Bu bağlamda; İbrahim Ünsal'ın Tarihî Romanı Gazi Kadın/Fatma Teğmen başlıklı romanındaki açık (devingen) karakterde olan kahramanın kişisel özelliklerinin çocukların karakterlerine eğitsel yönden olumlu ya da olumsuz ne kattığının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında nitel araştırma deseninde gerçekleştirilen doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Yapılan literatür taraması ile romanda açık karakterde olan kahramanın kararlı, vatansever, kahraman, inançlı, fedakâr vb. özellikleri belirlenerek çocukların karakterlerine etkileri incelenmiştir. İbrahim Ünsal'ın incelenen romanındaki açık karakter aktif olarak romanda başkahramandır. Gazi Kadın/Fatma Teğmen romanında Bu çalışma "Karakter Eğitimi Açısından İbrahim Ünsal'ın Tarihi Romanlarının İncelenmesi" isimli Yüksek Lisans tezinden türetilmiştir.
Yunus Emre, XIII. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmasının yanı sıra dünyad... more Yunus Emre, XIII. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmasının yanı sıra dünyada da adından, sevgiyle, barıĢla, hoĢgörüyle, cömertlikle dahası aĢkla söz ettirmiĢtir. Onun Ģahsiyetini oluĢturan tasavvuf ıĢığında hedefi, Allah; sermayesi de aĢk olmuĢtur. O, dünyaya Allah tarafından Allah"ı dilemek için gönderilmiĢ bir Ģahsiyettir. Bu bildiri ile Yunus Emre"nin aĢk ile Allah"a kavuĢma yolunda karĢısına çıkan "cennet"e bakıĢını değerlendirmeye çalıĢacağız. Yunus Emre"nin dilinde cennet; behiĢt, Firdevs ve cinan olarak yer almakta daha çok da Türkçe "uçmak" ile zikredilmektedir. Cennet, Allah tarafından iman ve salih amel sahiplerine vaat edilmiĢtir. Yunus, cenneti Ģiirlerinde "sekiz Cennet, cennetteki huriler, köĢkler, bahçeler, Hz. Adem"in cennetten kovulması, cennete nasıl girilebileceği…" gibi unsurlarla söz konusu ederken çoğu defa da cenneti talep edenin zahitler olduğunu ima eder. Kendisinin cennete hevesi yoktur. Tasavvufî Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Yunus Emre"ye göre cennet, kimi zaman bir tuzak, kimi zaman da zindandır. Zira Yunus"un asıl isteği cennete gitmek değil Allah"a kavuĢmaktır. O"nun olmadığı cennette de gözü yoktur. Yunus, cennetin Kevser"inden ziyade aĢkın Ģerbetine taliptir. Ona göre cehennem korkusuyla ya da cennet arzusuyla ibadet etmemelidir. Ancak cenneti isteyenleri de hor görmez ve Allah"a "sen onlara istediklerini ver" diye dua eder. Yunus içinse asl olan, sadece Ġlâhi aĢka ulaĢmaktır ve o, Allah ile aralarına girecek her Ģeyden-bu cennet bile olsa-uzaklaĢmak ister. Ona tek, "Allah" gerektir.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için... more Mecmûʻa-i Nevresîdegân, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde (1298/1882) İstanbul'da gençler için çıkarılmış olan bir süreli yayındır. Mecmua, kendilerini "Rüfekâ-yı selâse-yi tahririyye" imzasıyla tanıtan H. Tayfur, A. Âsaf ve A. Vasfi adlı üç genç arkadaş tarafından çıkarılmış ve iki kuruştan satışa sunulmuştur. Üç ayrı kütüphanede nüshaları bulunan mecmuanın sadece iki sayısına rastlanır. Her iki sayı da dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; mütenevviʻa, ilm-i hesap, coğrafya ve tarihtir. Sayıları otuz iki sayfadan oluşan mecmuanın her bölümüne sekizer sayfa ayrılmıştır. Mecmuanın tasarımına bakıldığında bir süreli yayından çok kitap bölümleri gibi planlandığı görülmektedir. Mecmûʻa-i Nevresîdegân, tek sütun olarak tasarlanmıştır. Mecmûʻa-i Nevresîdegân'ı gençler/çocuklar için çıkarılan diğer süreli yayınlardan ayıran temel özellikler; yardımcı kaynak niteliğinde birer kitap olarak toplanabilecek dört ayrı ilimden oluşması ve mecmuanın, mekteplerdeki eğitimin bir tamamlayıcısı, destekleyicisi niteliğinde olmasıdır. Bu makale ile gençler/çocuklar için çıkarılan süreli yayınlar arasında adında "mecmua" kelimesini ilk kullanan, Mecmûʻa-i Nevresîdegân tanıtılarak ilgilenenlerin dikkatine sunulmuştur.
Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da ... more Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da kabul edilebilen bu mecmûaların derlenmesinde en büyük etken mürettibin zevkidir. Dolayısıyla bunları kişisel kayıtlar olarak görmek doğru olacaktır. Bunun yanı sıra dönemin sanat ve edebiyat beğenilerini de yansıtan şiir mecmûaları aynı zamanda şairlerin popülaritesini de ortaya koymaktadır. Son dönemde yapılan çalışmalarda bilgi bankası oluşturmak çabasıyla şiir mecmûalarının metin neşri yayımlanmakta ve bilim dünyasının yararına sunulmaktadır. Bu çalışmalara katkı sağlamak gayesiyle makalede, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ne Gaziantep İl Halk Kütüphanesi'nden getirilen BY 3469 numarada "Mecmûa-i Eş'ar" adıyla kayıtlı olan şiir mecmûası tanıtılmakta ve çevriyazısı verilmektedir. Antepli Hasırcı-zâde Mehmed Ağa tarafından derlenen mecmûa, mürettibin ifadesine göre Lâ-edrî müfredâtdan seçilerek toplanmıştır. Ancak yapılan inceleme neticesinde beyitlerin bir ...
Divan şiirinde konunun genellikle redifi belirlediği düşünüldüğünde "…ki dirler o bizüz"... more Divan şiirinde konunun genellikle redifi belirlediği düşünüldüğünde "…ki dirler o bizüz" redifinin şiire kattığı anlam dikkat çekmektedir. Şairlerin dile getirdikleri "biz" ile divan şairinin kendisini kastetmesi fikrinden hareketle bu redifteki şiirler incelenmeye değer bulunmuştur. Şiirlerin tespitinde aynı redifli gazellerin "nazîre" olabileceğinden yola çıkılmıştır. Böylece hikemî tarzın büyük temsilcisi Nâbî'nin bu redifle yazılan şiiri model kabul edilerek; XVII. yüzyıl ve sonrasındaki "… ki dirler o bizüz" redifli gazellerden tespit edilebilenler ele alınmıştır. Klasik Türk edebiyatı geleneğinin bir parçası olan nazîreciliğe değinilirken; ortak bir zevki paylaşan şairlerin şiirleri incelenmeye ve redifin muhtevaya kattığı değer göz önüne alınarak, "biz" olarak adlandırılan şairin kimliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Divan şairi, nazîre, redif, Nâbî.
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 23, İstanbul 2019, 1-44. Ö Z E T Manzum tarihler, tarihî bi... more Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 23, İstanbul 2019, 1-44. Ö Z E T Manzum tarihler, tarihî bilgi veren edebî eserlerdir. Muhtevalarına göre fetih-nâme, zafer-nâme, gazâ-nâme, gazavât-nâme gibi isimler almalarına rağmen çoğu kez bu adlar birbirinin yerine kullanılmıştır. Eserlerin asıl amacı genellikle tarih yazıcılığı iken pek azında da edebî bir metin ortaya koyma çabası görülür. Şeh-nâme, tarihî olayları anlatmak için kaleme alınan manzum eserlerdendir. Şeh-nâmeci ise Osmanlı Devleti'ndeki saray tarihçilerine verilen isimdir. Çoğunlukla manzum olan ve minyatürlerle süslenen şeh-nâmeler, genel Osmanlı edebî tarihini konu edinirler. Ancak kimi zaman da belirli bir padişahın savaşlarını dile getirdikleri görülür. XVII. yüzyılda yaşamış Ganî-zâde Nâdirî'nin Şeh-nâme'si de böyle bir manzum tarihtir. Yaklaşık 2000 beyitten oluşan eser, Şeh-nâme vezniyle kaleme alınmış bir mesnevidir. Konu, II. Osman zamanındaki İran savaşları ve özellikle padişahın Lehistan seferi etrafında şekillenmektedir. Eser, muhtevası ile bir gazavât-nâme olarak da adlandırılabilir. Ganî-zâde Nâdirî, Şeh-nâme'yi tarihî bir eser meydana getirmek için değil bir mesnevi yazmak için kaleme aldığını belirtir. Ancak eser, mübalağalı ve taraflı üslûbuna rağmen dönemi tasvir eden A B S T R A C T Poetic histories are literary works giving information about history. Even though according to their contents they were named differently such as fetih-nâme, zafer-nâme, gazâ-nâme, gazavât-nâme, those names were mostly used interchangeably. The main purpose in most of these works is to do historiography; however, the attempts to present a literary work can also be seen in few of them. Şeh-nâmes are one of the poetic works which are written to state the historical events. Şeh-nâmeci is the name given to the historians of the palace in the Ottoman Empire. Mostly in verse format and adorned with miniatures, şeh-nâmes mention the Ottoman literature history. However, sometimes it is seen that they put the wars of a specific sultan into words. The Şeh-nâme of Ganî-zâde Nâdirî living in the seventeenth century is such a poetic history. Consisted of approximately 2000 verses, the work is a masnavi written in the Şeh-nâme prosody. The topic formed around the Iran wars during the period of Sultan Osman II and in particular his campaigns to Poland. This work can be named as gazavât-nâme due to its content. Ganî-zâde Nâdirî remarked that he wrote Şeh-nâme not to originate a historical work, but to write a masnavi.
International Journal of Languages Education, 2021
Transmission of values to next generations enables the social unity and solidarity. This is the r... more Transmission of values to next generations enables the social unity and solidarity. This is the reason why it's of great importance to transmit these values to next generations. Educating individuals cognitively instead of teaching them moral values brings about some misbehaviours like robbery, deception, egoism, undutifulness, by causing social distortion. Values education studies in Turkey and all over the world concentrates on solving such problems.It's among the aims of values education studies to find out and analyze the messages of the books, which are considered as children's literature works, in terms of values education. In this study, "the value of love" and other related sub values in the Turkish Theme Stories that bear qualifications, which make the stories readable for secondary school students, and written by Nuran Turan, whose works have been translated into a number of languages, have been analyzed. The value of love in the author's works is identified within the framework of some sub themes such as humanism, love of family, love of animals, love of reading and patriotism. The "descriptive analysis" of the data gained from the analysis of the stories is also available in this study.In addition, t he author's place in the children's literature has been put forth in consideration of her life, works and literary identity. The information about the author's life in this study has been collected by interviewing with the author herself and with the help of the author's opinions and the data gained from various interviews. In this study, it is aimed to make Nuran Turan, who is a children's literature author, and her stories widely known by large masses and particularly by the education world through analyzing the value of "love" in her stories.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2021
One of the most significant sources of classical Turkish literature is poetry mecmua. The word "m... more One of the most significant sources of classical Turkish literature is poetry mecmua. The word "mecmua", which means "collected and assembled" in dictionaries, can be likened to today's anthologies. These records, which have been arranged by some people for various purposes, shed light on the hidden aspects of classical Turkish literature, provide the appearance of new poems and poets day by day and remind the forgotten or overlooked poems. Therewithal these mecmuas also contain traces on the literary taste of the period in which they were written. This mecmua-the subject of our researchregistered in Ankara National Library with number Mil YZ FB 402 is a couplet mecmua. It contains 1542 couplets of 239 poets who lived between XV and XIX centuries. An important feature of the mecmua is that it is a thematic mecmua. The compositor brought the couplets together from various poets in accordance with the 280 headings on his own choice. This is quite noteworthy in terms of showing the value judgment of the period as well as being a source for the works carried out with present values. In recent years, many studies have been conducted on the classification of mecmuas. The most comprehensive of these studies is the Systematic Classification of Magazines * Bu makale "Milli Kütüphane 06 Mil Yz Fb 402 Numarada Kayıtlı Mecmû'â-i Ebyât'ın Mecmuaların Sistematik Tasnifi Projesi'ne (Mestap) Göre Tasnifi (Vr. 1b-113b)" başlıklı yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
International Journal of Languages' Education, 2017
The purpose of this research is to reveal the opinions of foreign students learning Turkish in th... more The purpose of this research is to reveal the opinions of foreign students learning Turkish in the language teaching centers of universities on their own written explanations. The method of study carried out in the qualitative research design is the case study. The data were obtained from foreign students who learned Turkish in the language teaching centers of four different universities in spring semester 2016-2017. The study group consists of 21 students from different nations, 13 from B2 level and 8 from C1 level. Semi-structured interview form was used as a data collection tool and content analysis was applied to the collected data. The findings of the study, indicate that foreign students learning Turkish differ in their thoughts on the difficulty of Turkish written. However, the students agree that it is important to be able to use correct and effective Turkish in their written expressions. Foreign students have the opinion that the written expression in the native language and Turkish language that even though there are similarities, is very varied. They consider themselves the most successful "word choice" in their writing while most feel they lack the subjects "grammar" has been. The students think that they will be more successful in written expression by doing a lot of reading.
Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da ... more Şiir mecmûaları edebiyat tarihine kaynaklık eden önemli eserlerdendir. Şiir antolojisi olarak da kabul edilebilen bu mecmûaların derlenmesinde en büyük etken mürettibin zevkidir. Dolayısıyla bunları kişisel kayıtlar olarak görmek doğru olacaktır. Bunun yanı sıra dönemin sanat ve edebiyat beğenilerini de yansıtan şiir mecmûaları aynı zamanda şairlerin popülaritesini de ortaya koymaktadır. Son dönemde yapılan çalışmalarda bilgi bankası oluşturmak çabasıyla şiir mecmûalarının metin neşri yayımlanmakta ve bilim dünyasının yararına sunulmaktadır. Bu çalışmalara katkı sağlamak gayesiyle makalede, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ne Gaziantep İl Halk Kütüphanesi'nden getirilen BY 3469 numarada "Mecmûa-i Eş'ar" adıyla kayıtlı olan şiir mecmûası tanıtılmakta ve çevriyazısı verilmektedir. Antepli Hasırcı-zâde Mehmed Ağa tarafından derlenen mecmûa, mürettibin ifadesine göre Lâ-edrî müfredâtdan seçilerek toplanmıştır. Ancak yapılan inceleme neticesinde beyitlerin bir kısmının şairinin, bugün bilindiği görülmüştür. Kendisi de şair olan Hasırcı-zâde, beğendiği ve o dönemde meşhur olan beyitleri derlemiş ve kafiyeleri dikkate alarak alfabetik sırada mecmûayı tertip etmiştir. Metnin çevriyazısı hazırlanırken, mecmûanın sayfa numaralarına sadık kalınmış; orijinal tertibi de korunmuştur. Muhteva açısından bakıldığında ise bir konu genellemesine gidilememiştir. Okuyucunun zihninde kolaylıkla yer edebilecek olan beyitler, dönemin zevkini yansıtırken bugünün beğenilerine de hitap edecek niteliktedir. Makalede, söz konusu şiir mecmûası tanıtılıp çevriyazı verilerek; Osmanlı edebiyatının mühim kaynaklarından olan mecmûaları ortaya koyma çabalarına bir yenisi eklenmek istenmiştir.
zamandır hâl tercemesini kaleme almaya çalışmama rağmen Hocam'ı ikna etmek çok zor oldu. O, bütün... more zamandır hâl tercemesini kaleme almaya çalışmama rağmen Hocam'ı ikna etmek çok zor oldu. O, bütün mütevazı kimliği ile kendisini anlatmak istemiyordu. Epey peşinden koştum. Nihâyet "Hadi Aksekili ne yapacaksak otur bakalım" dedi. Bu benim için bir onurdu elbette. Çünkü O; Eski Türk Edebiyatı gibi zor ve girift bir dersi sevimli ve renkli bir hale getirerek, öğrencilerine sevdiren bir hoca olmakla kalmamış; hocaların da Hocası olmuştu.
Uploads
Papers by şerife akpınar