Route Educational and Social Science Journal, 2019
With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisati... more With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisations throughout its 8,500 years of history, İzmir is one of the ancient cities in the West Anatolia. The cuisine of Izmir not only incorporates food items such as meat and milk from Central Asia and Caucasus, but also those from Anatolian, Seljuk, Ottoman and Mediterranean cuisines. Additionally, Izmir has a multi-congregational and multi-cultured cuisine that has maintained the coexistence of Turkish people, the Sefarad, Levantine, Armenian and other entities from the beginning of the 16th century to the middle of the 20th century, and artisan restaurants constitute a significant part of this richness. Hence, the basis of the study is comprised of examining artisan restaurants. The aim of the study is to determine the role of artisan restaurants within the rich cuisine of Izmir. Literature review and document analysis were employed in the study. Consequently, it has been found out that artisan restaurants in Kemeraltı Bazaar, which is as old as the city itself, and around the town of Basmane have been actively serving customers for a long time. Moreover, it has been discovered that artisan restaurants have existed based on the master-apprentice relationship of Ahi-community, have had plenty of both domestic and foreign customers, along with lots of regular patrons and traditional service manners, and have maintained the traditional home-made taste of the food they serve. The study has concluded that artisan restaurants, being a true representation of traditional Turkish restaurants, constitute a significant value in the cuisine of Izmir, and more broadly, in the Turkish cuisine. Meanwhile, the study asserts that artisan restaurants should be cherished, and that they form a culinary culture that should be considered an important gastronomic product as part of gastronomic tourism. It is predicted that future studies examining other elements that enrich the cuisine of Izmir will expand the subject. Keywords: Culinary Culture, Artisan Restaurants, Izmir. Özet İzmir, 8 bin 500 yıllık tarihi, 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış zengin coğrafyasıyla olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip olan, Batı Anadolu'nun kadim kentlerinden biridir. İzmir mutfağı; Orta Asya'dan ve Kafkaslardan gelen et ve süt vb. şeylerle beslenen bir mutfak kültürüyle, Anadolu, Selçuklu, Osmanlı ve Akdeniz mutfağıyla bütünleşen bir mutfaktır. Ayrıca İzmir mutfağı; 16. Yüzyılın başlarından 20. Yüzyılın ortalarına kadar, Türkler, Rumlar, Sefarad Yahudileri, Levantenler, Ermeniler ve diğer unsurların bir arada yaşadıkları çok cemaatli, çok kültürlü bir mutfaktır. Esnaf lokantaları da bu zenginliğin çok önemli parçalarından biridir. Bu çalışmanın temelini de esnaf lokantaları oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, İzmir mutfağının zenginliğinde esnaf lokantalarının rolünü belirlemektir. Araştırmada, literatür taraması ve doküman analizi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda; İzmir'in tarihi kadar eski olan tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda ve Basmane semti civarında esnaf lokantalarının geçmişten günümüze yoğun olarak hizmet verdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; esnaf lokantalarının Ahilik anlayışının yön verdiği usta-çırak ilişkisiyle uzun yıllardır varlıklarını sürdürdükleri, yerli ve yabancı müşterilerinin çok olduğu, geleneksel lezzetlerini ev yemekleri tadında yıllardır korudukları, müdavimlerinin çok olduğu ve geleneksel hizmet anlayışlarını korudukları belirlenmiştir. Gerçek bir Türk lokantası olan esnaf lokantalarının İzmir'in ve Türk mutfağının önemli bir değeri olduğu, yaşatılmaya devam edilmesi gerektiği ve gastronomi turizmi kapsamında gastronomik bir ürün olarak değerlendirilmesi gereken bir mutfak kültürü olduğu yapılan
Yeni yiyeceklerden korkma Yeni yiyecek arzusu Çeşitlilik arayışı Lezzet davranışı Öz Bireyler, yi... more Yeni yiyeceklerden korkma Yeni yiyecek arzusu Çeşitlilik arayışı Lezzet davranışı Öz Bireyler, yiyecekler konusunda farklı tutumlar içinde olabilirler. Kimileri yeni yiyecekleri denemekten çekinirken, bazıları da çeşitlilik peşinde koşup; yeni yiyecekleri deneme arzusunda olabilirler. Bu kapsamda; yiyecekle ilgili kişilik özelliklerinin lezzet davranışına etkisini belirlemek için bir araştırma yapılmıştır. Veriler literatüre bağlı geliştirilen bir anket ile toplanmıştır. Anket; Kayseri'de yaşayan 20-69 yaş arası, yılda en az bir kez dışarıda yemek yiyen restoran müşterilerine uygulanmıştır. Anketin uygulaması, 01.05-31.07.2018 tarihleri arasında kota örneklemesi esasına göre gerçekleştirilmiştir. Analizler, 1286 adet anketin verileri üzerinden yapılmış olup; analizlerde faktör, regresyon, tek örneklem t-testi ve varyans analizleri kullanılmıştır. Lezzet davranışı üzerinde çeşitlilik arayışının anlamlı bir etkisi bulunmaz iken, yeni yiyecek korkusunun olumsuz, yeni yiyecek arzusunun ise olumlu bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Keywords Abstract Neophobia Neophilia Variety seeking Taste attitude Makalenin Türü Araştırma Makalesi Individuals might exhibit different attitudes towards food. Some people abstain from trying new foods while others seek variety and desire trying them. In this context, a research was conducted in order to determine the impact of food-related personality traits on taste attitude. The data was collected through a survey based on literature review. The survey was conducted on restaurant customers who live in Kayseri, are aged between 20 and 69, and dine out at least once a year. The survey was carried out between the dates of 01.05-31.07, 2018, based on quota sampling. A total of 1286 surveys were analysed using factor and regression analyses, along with one sample T-test and analysis of variance. While it is found out that variance seeking does not have a meaningful impact on taste attitude, neophobia is found out to have a negative impact on taste attitude, and neophilia is discovered to have a positive impact on taste attitude.
Route Educational and Social Science Journal, 2019
With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisati... more With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisations throughout its 8,500 years of history, İzmir is one of the ancient cities in the West Anatolia. The cuisine of Izmir not only incorporates food items such as meat and milk from Central Asia and Caucasus, but also those from Anatolian, Seljuk, Ottoman and Mediterranean cuisines. Additionally, Izmir has a multi-congregational and multi-cultured cuisine that has maintained the coexistence of Turkish people, the Sefarad, Levantine, Armenian and other entities from the beginning of the 16th century to the middle of the 20th century, and artisan restaurants constitute a significant part of this richness. Hence, the basis of the study is comprised of examining artisan restaurants. The aim of the study is to determine the role of artisan restaurants within the rich cuisine of Izmir. Literature review and document analysis were employed in the study. Consequently, it has been found out that artisan restaurants in Kemeraltı Bazaar, which is as old as the city itself, and around the town of Basmane have been actively serving customers for a long time. Moreover, it has been discovered that artisan restaurants have existed based on the master-apprentice relationship of Ahi-community, have had plenty of both domestic and foreign customers, along with lots of regular patrons and traditional service manners, and have maintained the traditional home-made taste of the food they serve. The study has concluded that artisan restaurants, being a true representation of traditional Turkish restaurants, constitute a significant value in the cuisine of Izmir, and more broadly, in the Turkish cuisine. Meanwhile, the study asserts that artisan restaurants should be cherished, and that they form a culinary culture that should be considered an important gastronomic product as part of gastronomic tourism. It is predicted that future studies examining other elements that enrich the cuisine of Izmir will expand the subject. Keywords: Culinary Culture, Artisan Restaurants, Izmir. Özet İzmir, 8 bin 500 yıllık tarihi, 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış zengin coğrafyasıyla olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip olan, Batı Anadolu'nun kadim kentlerinden biridir. İzmir mutfağı; Orta Asya'dan ve Kafkaslardan gelen et ve süt vb. şeylerle beslenen bir mutfak kültürüyle, Anadolu, Selçuklu, Osmanlı ve Akdeniz mutfağıyla bütünleşen bir mutfaktır. Ayrıca İzmir mutfağı; 16. Yüzyılın başlarından 20. Yüzyılın ortalarına kadar, Türkler, Rumlar, Sefarad Yahudileri, Levantenler, Ermeniler ve diğer unsurların bir arada yaşadıkları çok cemaatli, çok kültürlü bir mutfaktır. Esnaf lokantaları da bu zenginliğin çok önemli parçalarından biridir. Bu çalışmanın temelini de esnaf lokantaları oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, İzmir mutfağının zenginliğinde esnaf lokantalarının rolünü belirlemektir. Araştırmada, literatür taraması ve doküman analizi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda; İzmir'in tarihi kadar eski olan tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda ve Basmane semti civarında esnaf lokantalarının geçmişten günümüze yoğun olarak hizmet verdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; esnaf lokantalarının Ahilik anlayışının yön verdiği usta-çırak ilişkisiyle uzun yıllardır varlıklarını sürdürdükleri, yerli ve yabancı müşterilerinin çok olduğu, geleneksel lezzetlerini ev yemekleri tadında yıllardır korudukları, müdavimlerinin çok olduğu ve geleneksel hizmet anlayışlarını korudukları belirlenmiştir. Gerçek bir Türk lokantası olan esnaf lokantalarının İzmir'in ve Türk mutfağının önemli bir değeri olduğu, yaşatılmaya devam edilmesi gerektiği ve gastronomi turizmi kapsamında gastronomik bir ürün olarak değerlendirilmesi gereken bir mutfak kültürü olduğu yapılan
Dergi Park Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 2018
ÖZ Dışarıda yemenin yaygınlaştığı ve sağlık sorunlarının arttığı günümüzde sağlıklı yeme içme tal... more ÖZ Dışarıda yemenin yaygınlaştığı ve sağlık sorunlarının arttığı günümüzde sağlıklı yeme içme talebi, sağlık bilincinin bir türevi haline gelmektedir. Bu çerçevede; restoran müşterilerinin sağlık bilincinin sağlıklı yeme davranışına etkisini ortaya koymak üzere bir araştırma yapılmıştır. Tanımlayıcı türde tasarlanan araştırmada veriler, literatürden yararlanılarak geliştirilen bir anket ile toplanmıştır. Evreni, tüm tüketiciler oluşturmakla birlikte; çalışma evreni, Kayseri'de ayda en az bir kez dışarıda yemek yeme alışkanlığında olan, 20-64 yaş aralığındaki bireyler olarak tanımlanmıştır. Anket, kota örneklemesi esasına göre 01 Kasım 2016 ile 31 Ocak 2017 tarihleri arasında, anketörler aracılığıyla yüz yüze uygulanmıştır. Geçerli kabul edilen 551 anketin verileri, tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra, faktör ve regresyon analizine tabi tutulmuştur. Sağlık bilinci, pozitif ve negatif sağlık bilinci şeklinde iki boyutlu bir yapı sergilerken, sağlıklı yeme davranışı tek boyutlu bir yapıdır. Pozitif sağlık bilincinin sağlıklı yeme davranışını olumlu olarak, negatif sağlık bilincine kıyasla daha fazla etkilediği ortaya çıkmıştır. Araştırma, sağlık bilinicinin ailede verilmeye başlanması, bunun eğitim yıllarında pekiştirilmesi ve medyanın etkileyici gücünden yararlanılması önerisi ile son bulmaktadır.
Eğitim sistemi içerisinde en önemli işleve sahip unsur kuşkusuz öğretmendir. Eğitim programlarını... more Eğitim sistemi içerisinde en önemli işleve sahip unsur kuşkusuz öğretmendir. Eğitim programlarını uygulayan, öğretimsel süreci yöneten, eğitimsel amaçlara ulaşmada en kritik rolü üstlenen öğretmenler olmuştur. Bu nedenle öğretmen yetiştirmenin etkililiği eğitimin niteliksel gelişiminde belirleyici rol oynamaktadır. Öğretmen yetiştirmede önem taşıyan bu aşamalardan kritik bir dönem olarak ifade edilebilecek "adaylık dönemi" öğretmen adayını mesleğe hazırlamada pratik değeri olan ve uygulama ile en yoğun şekilde buluştuğu bir süreci kapsamaktadır. Türkiye'de aday öğretmenlerin yetiştirilmesinde "MEB Aday Memurların Yetiştirilmesine İlişkin Yönetmeliğe" bağlı olarak bir yetiştirme programı uygulanır. Ülkemizde 2015-2016 eğitim öğretim yılı ikinci döneminden itibaren yeni bir aday öğretmenlik süreci başlatılmıştır. Bu araştırmanın amacı da, adaylık eğitimi uygulanmasında öğretmenlere uygulanan programlardan; aday öğretmenlerin mesleklerini icraları sırasında verim sağlayacağını düşündükleri programlar ile mesleklerini icraları konusunda herhangi bir verim sağlamayacağını düşündükleri programları ortaya koymaktır. Araştırmada nitel araştırma metodu kullanılmıştır. 2016-2017 eğitim öğretim yılında Van ilinde göreve başlayan 15'i erkek, 23'ü kadın toplam 38 aday öğretmen çalışma grubumuzu oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler ışığında uzman görüşü alınarak bir görüşme formu hazırlanmıştır ve veriler bu görüşme formu kullanılarak elde edilmiştir. Elde edilen veriler "içerik analizi yöntemiyle" analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; öğretmenler, adaylık sürecinde mesleğinde deneyimli öğretmenlerin derslerini gözlemlemeleri, okul içi gözlemler ve kendilerine rehberlik etmek üzere danışman öğretmen atamasının yapılması programlarının mesleki hayatlarına olumlu yönde katkı sağladığını belirtmektedir. Öğretmenlerin mesleki görevlerini icra ederken uygulamadan ziyade sözel olarak anlatılan seminerlerin, çok fazla evrak ve form doldurulmasının ve değişik kurumlara yapılan ziyaretlerin kendilerine herhangi bir katkı sağlamadığını belirtmektedirler. Ayrıca yoğun ders yükünün yanında hafta içi ve hafta sonu ders dışı adaylık etkinliklerinin sıklığından yakındıkları ve öğrencilerine daha fazla zaman ayırmak istediklerini vurgulamaktadırlar. Bu sonuçlar ışığında; aday öğretmenlerin deneyimli öğretmenlerden daha fazla yararlanmasına olanak sağlanması, evrak-form işlerinin azaltılması ve alanında daha yetkin kişilerin uygulamalı seminerler vermesi adaylık sürecindeki öğretmenlere daha fazla katkı sağlayacağı söylenebilir.
Öz İşletme yönetiminde geleceğin vizyonu olan Sanayi 4.0; ürün geliştirimi, üretim sü-reci, üreti... more Öz İşletme yönetiminde geleceğin vizyonu olan Sanayi 4.0; ürün geliştirimi, üretim sü-reci, üretim sonrası hizmet süreçlerinin iyileştirilmesi ve birbirleriyle iletişimi, ma-kineler ile ürünler arasında bilgi alışverişi, otonom kontrol ve optimizasyon, modü-ler yapılı fabrikalardaki fiziksel işlemleri içerir. Sanayi 4.0 aynı zamanda Siber-Fiziksel Sistem, Nesnelerin İnterneti ve Hizmetlerin İnterneti olmak üzere üç kav-ramın bileşkesinden oluşur. Yani Sanayi 4.0 kavramı nesnelerin birbirleriyle ileti-şimimin yanı sıra insanlarla olan iletişimi de ele alır.Bu çalışmada Sanayi 4.0 kav-ramı irdelenerek, küresel pazarda yer bulmaya çalışan ülkemizde, başta işletmeler-de; yöneticiler ve çalışanlar, üniversitelerde; akademisyenler ve öğrenciler, tüm kamu kurum-kuruluş yöneticileri ve çalışanlarında farkındalık yaratmaktır. Bu kap-samda Sanayi 4.0 kavramını tanıtarak, benimsenmesini sağlama, Sanayi 4.0 kav-ramını benimsemiş işletmeler aracılığı ile ülkemizin küresel pazar payının hızlı 1 Alanya Alaattin Keykubad Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu'nda sunulmuştur.
Öz İşletmelerde modern yönetim ve modern yönetim sonrası anlayışta insan faktörüne önem verilmesi... more Öz İşletmelerde modern yönetim ve modern yönetim sonrası anlayışta insan faktörüne önem verilmesi ile birlikte, işletme faaliyet sürecinde, insan faktörü artık araç olmaktan çıkmış amaç konumuna gelmiştir. Gelinen bu noktada; işletmelerin toplumsal, ekonomik, siyasal değişimlere ayak uydurabilmesi için eski ve katı bürokratik anlayıştan uzaklaşılıp, insan odaklı yapılanmayı gerçekleştirmesi bir zorunluluk olmuş; çalışanları ihtiyaç ve özel isteklerin de göz önünde bulunduracak yönetim yaklaşımı ön plana çıkmıştır. Bu çalışmada, Japon Modeli olarak da tanımlanan ve işletmelerde insan odaklı yönetim yaklaşımı olan " Z Teorisi " çerçevesinde oluşturulmuş " Z Tipi Organizasyonlar " incelenmektedir. Çalışmada ağırlıklı olarak Z Tipi organizasyon ele alınmakla birlikte, Amerikan yönetim tarzı olan A Tipi organizasyonlar da incelenmiş, daha sonra A Tipi ve Z Tipi organizasyonlar birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Araştırma ikincil verilerden yararlanılarak gerçekleştirilen kavramsal bir çalışmadır. Araştırma sonucunda, işletmelerde insan odaklı ve sürdürülebilir nitelikli bir örgüt ikliminin oluşturulabilmesi için Z teorisi yönetim felsefesinin uygulanabilirliğine yönelik tespit ve öneriler sunulmuştur. Abstract With a higher emphasis on human factors in the perceptions of modern and postmodern management in enterprises, individuals have now assumed the position of " target " and ceased to be " means ". Hence, enterprises need to renovate their corporate structures in such a way that they would give up old and rigid bureaucratic perceptions in order to adapt to social, economic and political changes, fulfil the requirements for a coherent structure in the framework of the conception of humanity, and satisfy employees " special needs and interests. The Japanese Management style, i.e. Theory Z, which is believed to contribute to the management philosophy that would result in the desired change for the enterprises, constitutes the aim of the study. Therefore, the study mainly examines Type Z organisations, along with referring to Type A organisations which are employed in the USA. In addition, the study compares the cultural structures of Type A and Type Z. The study is conceptual and employs secondary data. In the conclusion part, the study provides findings and suggestions for the applicability of Theory Z in enterprises in order to create a sustainable organisational climate. Keywords: Theory Z, Type Z Corporate Culture, Type A Corporate Culture, Economic Efficiency In Enterprises, İmprove Economic Efficiency GĠRĠġ İşletmelerin uluslararası faaliyetler göstermeleri, müteşebbis ve işletme yöneticilerinin yabancı ve yeni kültürlerle karşılaşmasına neden olmaktadır. İşletme müteşebbis, yönetici ve çalışanlarının içinde bulunduğu ve ilişkili oldukları kültürel çevre (faaliyet alanı) hakkında bilgi sahibi olması, işletmelerin verimli ve etkin faaliyet gösterebilmesi ve karlılığını arttırması açısından önem taşımaktadır. İşletmeyi temsil eden tüm birimlerin, işletmenin Öğr. Gör. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected] Doç. Dr. Erciyes Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, [email protected] Okutman, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected]
Editör: Ali ÖZTÜREN i V. DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU I. ULUSLARARASI DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPO... more Editör: Ali ÖZTÜREN i V. DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU I. ULUSLARARASI DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI 22-23 NİSAN 2016 DÜZENLEYEN TURİZM FAKÜLTESİ, DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ GAZİMAĞUSA, KUZEY KIBRIS (KKTC) Her hakkı saklıdır. Bu yayının tümü ya da bir bölümü önceden izin almaksızın hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılıp yayınlanamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. ii V. DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU I. ULUSLARARASI DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI TURİZM FAKÜLTESİ, DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ GAZİMAĞUSA, KUZEY KIBRIS (KKTC) TEL: +90 392 630 1269 FAKS: +90 392 365 1584 E-POSTA: [email protected][email protected] KAPADOKYA'YI ZİYARET EDEN TURİSTLERİN ZİYARET MOTİVASYONLARI VE TATMİN DÜZEYLERİ A. CELİL ÇAKICI Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Türkiye ERŞAN YILDIZ Erciyes Ü., Sosyal Bilimler MYO, Turizm ve Otel İşletmeciliği Türkiye ÖZET Konu Alanı: Doğaya ve kültüre dayalı özel ilgi turizmi türleri (Doğal ve Kültürel Miras Turizmi) Amacı: Kapadokya'yı ziyaret eden yabancı turistlerin ziyaret motivasyonlarını belirlemek ve ziyaret motivasyonları ile tatmin düzeyleri arasındaki ilişkinin derecesini tespit etmektir. Araştırma Yöntemi: İlgili alan yazın taramasıyla geliştirilen anket, kolayda örnekleme tekniği ile 01.01.2016 -31.03.2016 tarihleri arasında anketörler ve rehberler tarafından yüz yüze uygulanmıştır. Tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra, faktör analizi ve regresyon analizinden yararlanılmıştır. Bulgular: Kapadokya çekicilikleri çerçevesinde; bölgenin dini özellikleri, tarihi geçmişi ve Peri Bacaları turistlerin destinasyon seçiminde etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Kişisel motivasyonlar kapsamında, kendilerini oraya ait hissetme ve rahatlama hissini yaşama motivasyonlarının itici güçler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Turistlerin genel anlamda hoşnut kaldıkları (ortalama, 4,19), tavsiye niyetine sahip oldukları, fırsat bulurlarsa da tekrar gelme niyetinde oldukları söylenebilir. Hangi motivasyonların ziyaret tatminini açıklamada daha etkili olduğunu anlamak için yapılan adımsal regresyon analizi, önemli bir bulgu sağlamıştır. Buna göre, duygusal ilgilenim, rahatlama isteği, dini özellikler ve biraz eğlence isteği ziyaret tatmini üzerinde en etkili olanlardır. Sonuç ve Öneriler: Kapadokya'nın tanıtımında hem itici hem de çekici faktörlere ağırlık verilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kapadokya'nın tanıtımı yapılırken sadece dini özellikler değil, eğlence, rahatlama olanakları ve turistlerin Kapadokya ile duygusal bir bağ kurabilmelerine dönük mesajlar da iletilmelidir. Araştırmanın sınırları: Araştırma, Nevşehir ili sınırları içerisinde kalan Kapadokya bölgesini ziyaret eden yabancı turistler ile sınırlandırılmıştır. Pratik kapsamı ve sosyal etkileri: Kuramsal ve alan yazına yapması muhtemel katkılar ve destinasyon yönetimine yönelik çıktılar olarak iki boyutta ele almak olasıdır. Ayrıca, çalışmadan il turizm paydaşları, akademisyenler, doğa ve kültür turistleri yararlanabilir. Orijinalliği/değeri: Bugüne kadar turistlerin Kapadokya'yı ziyaret nedenleri ve bu nedenlerle turist memnuniyeti arasında bir ilişkinin olup-olmadığı konusunda bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle araştırmaya belli düzeyde de olsa özgünlük katmaktadır. Ayrıca, çalışma, yabancı turistlerin motivasyonları ve tatmin düzeylerinin daha iyi anlaşılması destinasyonun sürdürülebilirlik kuralları ihlal ve ihmal edilmeden nasıl daha iyi yönetilebileceği konusunda, yöneticilere pratik ipuçları sağlayabilir.
ĠĢletmelerde etkin bir yönetim kültürü olan Z teorisi, yöneticilere farklı bakıĢ açısının yanı sı... more ĠĢletmelerde etkin bir yönetim kültürü olan Z teorisi, yöneticilere farklı bakıĢ açısının yanı sıra yaĢanılan kültür ile örgüt kültürünün iç içe olduğunu ifade etmektedir. 7'S kuramı ise Z teorisi kavramının iĢletmeler açısından kalıcı olmasını sağlayacak bir yönetim modelidir. Dolayısıyla, her iki kavramın iĢletmecilik anlayıĢında kültür ile yapının sentezlenmesi olarak yer bulabileceği ve birbirinin tamamlayıcısı olabileceği öngörülmüĢtür. Bu çalıĢmada; bir yönetim felsefesi olan Z teorisi ile bir yönetim modeli olan 7'S kuramını iliĢkilendirmek ve iĢletme yönetim anlayıĢına yeni bir yönetim ve organizasyonel yapılanma kazandırmak amaçlanmıĢtır. Bu bağlamda; Z teorisi ile 7'S kuramı ikincil verilerden yararlanılmak suretiyle kavramsal olarak karĢılaĢtırılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda; Z teorisi varsayımlarının tümü YumuĢak S olarak ifade edilen elementler (Beceri, Stil, Personel Niteliği ve Ortak Değerler) ve Sert S olarak ifade edilen (Yapı) ile oldukça benzerlik taĢıdığı ve Sert S olarak ifade edilen diğer elementlerin (Strateji ve Sistem) ise iĢletmenin bütünüyle alakalı olduğu tespit edilmiĢtir. Analiz sonucunda; Z Teorisi kültürü ile 7'S Kuramı yönetim modelinin, bütüncül bir yaklaĢımla birleĢtirilip yeni bir yönetim felsefesi olarak kullanılabileceği öngörülmüĢtür. Anahtar Kelimeler: Z Teorisi, 7‗S Kuramı, Yönetim Felsefesi Abstract Theory Z, which is an efficient management culture in enterprises, conveys the meaning that the culture of a society and the culture of the organisation are intertwined, and provides a different perspective for managers. As for 7S Framework, it is a management model that ensures the permanency of Theory Z in enterprises. Hence, both concepts can take place as a synthesis of culture and structure in the mindset of enterprises, and are predicted to be mutually complimentary. In the present study, it is intended to correlate Theory Z, which is a management philosophy, with 7S Framework, which is a management model, and bring in a new management philosophy and organisational structuring to the management mentality. In this sense, both concepts are conceptually compared by means of secondary data. At the end of the research, it is found out that all of the hypothesises of Theory Z possess similarities with the factors categorized as Soft S elements (Skills, Style, Staff quality, and shared values) and Structure which is one of Hard S elements. It is also noticed that Strategy and System, which are the other Hard S elements, are related to the whole enterprise. As a result of the analysis, it is predicted that both concepts could be utilized as a new management philosophy once they are holistically united.
The 7S Framework was developed in1980s by McKinsey Consulting Firm in order to analyse the intern... more The 7S Framework was developed in1980s by McKinsey Consulting Firm in order to analyse the internal factors of large scale enterprises, provide an efficient organisational structure, forming an active management and communication structure, and finally assess the organisational performance after the activities of the enterprises. The formation and improvement processes of the 7S Framework took a long time. As for suggesting it as a model to increase the performances of enterprises, it was carried out consequent to literature review and surveys in the related field. The 7S Framework is built upon 7 functional elements. These are as follows: Structure, Strategy, Systems, Shared Values, Skills, Style and Staff. The 7S Framework offers an application model to increase the efficiency of the organisational structure of an enterprise, using the economic and cultural values in the internal structure of the enterprise as well. Subsequent to providing conceptual information regarding the formation, improvement, elements and basic philosophy of the 7S Framework, the study presents instances and data concerning the application of the 7S Framework for performance assessment.
Konaklama işletmelerinin küreselleşmenin hızla arttığı bir ortamda geleceğe güvenle bakabilmeleri... more Konaklama işletmelerinin küreselleşmenin hızla arttığı bir ortamda geleceğe güvenle bakabilmeleri için ürettikleri turistik mal ve hizmetleri sürdürebilir bir şekilde pazarlamaları gerekmektedir. Günümüzde bunu sağlayabilmenin ön koşulu tutundurma faaliyetlerinin bilinçli bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.Bu çalışmada, konaklama işletmelerinin tutundurma faaliyetlerinden ne ölçüde faydalandıklarının belirlenmesi amacıyla Kayseri'deki konaklama işletmelerinin tutundurma faaliyetleri incelenmiştir. Bu amaçla, konaklama işletmelerinin genel müdür, genel müdür yardımcısı ve departman müdürü düzeyindeki yöneticilerine anket uygulanmış ve elde edilen veriler istatistik paket programı yardımıyla analiz edilmiştir.Anket verilerine göre, konaklama işletmelerinin tutundurma faaliyetlerinin başta halkla ilişkiler ve reklâm olmak üzere etken olduğu tespit edilmiş ve işletmelere uygulamalar konusunda yapıcı öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Route Educational and Social Science Journal, 2019
With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisati... more With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisations throughout its 8,500 years of history, İzmir is one of the ancient cities in the West Anatolia. The cuisine of Izmir not only incorporates food items such as meat and milk from Central Asia and Caucasus, but also those from Anatolian, Seljuk, Ottoman and Mediterranean cuisines. Additionally, Izmir has a multi-congregational and multi-cultured cuisine that has maintained the coexistence of Turkish people, the Sefarad, Levantine, Armenian and other entities from the beginning of the 16th century to the middle of the 20th century, and artisan restaurants constitute a significant part of this richness. Hence, the basis of the study is comprised of examining artisan restaurants. The aim of the study is to determine the role of artisan restaurants within the rich cuisine of Izmir. Literature review and document analysis were employed in the study. Consequently, it has been found out that artisan restaurants in Kemeraltı Bazaar, which is as old as the city itself, and around the town of Basmane have been actively serving customers for a long time. Moreover, it has been discovered that artisan restaurants have existed based on the master-apprentice relationship of Ahi-community, have had plenty of both domestic and foreign customers, along with lots of regular patrons and traditional service manners, and have maintained the traditional home-made taste of the food they serve. The study has concluded that artisan restaurants, being a true representation of traditional Turkish restaurants, constitute a significant value in the cuisine of Izmir, and more broadly, in the Turkish cuisine. Meanwhile, the study asserts that artisan restaurants should be cherished, and that they form a culinary culture that should be considered an important gastronomic product as part of gastronomic tourism. It is predicted that future studies examining other elements that enrich the cuisine of Izmir will expand the subject. Keywords: Culinary Culture, Artisan Restaurants, Izmir. Özet İzmir, 8 bin 500 yıllık tarihi, 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış zengin coğrafyasıyla olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip olan, Batı Anadolu'nun kadim kentlerinden biridir. İzmir mutfağı; Orta Asya'dan ve Kafkaslardan gelen et ve süt vb. şeylerle beslenen bir mutfak kültürüyle, Anadolu, Selçuklu, Osmanlı ve Akdeniz mutfağıyla bütünleşen bir mutfaktır. Ayrıca İzmir mutfağı; 16. Yüzyılın başlarından 20. Yüzyılın ortalarına kadar, Türkler, Rumlar, Sefarad Yahudileri, Levantenler, Ermeniler ve diğer unsurların bir arada yaşadıkları çok cemaatli, çok kültürlü bir mutfaktır. Esnaf lokantaları da bu zenginliğin çok önemli parçalarından biridir. Bu çalışmanın temelini de esnaf lokantaları oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, İzmir mutfağının zenginliğinde esnaf lokantalarının rolünü belirlemektir. Araştırmada, literatür taraması ve doküman analizi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda; İzmir'in tarihi kadar eski olan tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda ve Basmane semti civarında esnaf lokantalarının geçmişten günümüze yoğun olarak hizmet verdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; esnaf lokantalarının Ahilik anlayışının yön verdiği usta-çırak ilişkisiyle uzun yıllardır varlıklarını sürdürdükleri, yerli ve yabancı müşterilerinin çok olduğu, geleneksel lezzetlerini ev yemekleri tadında yıllardır korudukları, müdavimlerinin çok olduğu ve geleneksel hizmet anlayışlarını korudukları belirlenmiştir. Gerçek bir Türk lokantası olan esnaf lokantalarının İzmir'in ve Türk mutfağının önemli bir değeri olduğu, yaşatılmaya devam edilmesi gerektiği ve gastronomi turizmi kapsamında gastronomik bir ürün olarak değerlendirilmesi gereken bir mutfak kültürü olduğu yapılan
Yeni yiyeceklerden korkma Yeni yiyecek arzusu Çeşitlilik arayışı Lezzet davranışı Öz Bireyler, yi... more Yeni yiyeceklerden korkma Yeni yiyecek arzusu Çeşitlilik arayışı Lezzet davranışı Öz Bireyler, yiyecekler konusunda farklı tutumlar içinde olabilirler. Kimileri yeni yiyecekleri denemekten çekinirken, bazıları da çeşitlilik peşinde koşup; yeni yiyecekleri deneme arzusunda olabilirler. Bu kapsamda; yiyecekle ilgili kişilik özelliklerinin lezzet davranışına etkisini belirlemek için bir araştırma yapılmıştır. Veriler literatüre bağlı geliştirilen bir anket ile toplanmıştır. Anket; Kayseri'de yaşayan 20-69 yaş arası, yılda en az bir kez dışarıda yemek yiyen restoran müşterilerine uygulanmıştır. Anketin uygulaması, 01.05-31.07.2018 tarihleri arasında kota örneklemesi esasına göre gerçekleştirilmiştir. Analizler, 1286 adet anketin verileri üzerinden yapılmış olup; analizlerde faktör, regresyon, tek örneklem t-testi ve varyans analizleri kullanılmıştır. Lezzet davranışı üzerinde çeşitlilik arayışının anlamlı bir etkisi bulunmaz iken, yeni yiyecek korkusunun olumsuz, yeni yiyecek arzusunun ise olumlu bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Keywords Abstract Neophobia Neophilia Variety seeking Taste attitude Makalenin Türü Araştırma Makalesi Individuals might exhibit different attitudes towards food. Some people abstain from trying new foods while others seek variety and desire trying them. In this context, a research was conducted in order to determine the impact of food-related personality traits on taste attitude. The data was collected through a survey based on literature review. The survey was conducted on restaurant customers who live in Kayseri, are aged between 20 and 69, and dine out at least once a year. The survey was carried out between the dates of 01.05-31.07, 2018, based on quota sampling. A total of 1286 surveys were analysed using factor and regression analyses, along with one sample T-test and analysis of variance. While it is found out that variance seeking does not have a meaningful impact on taste attitude, neophobia is found out to have a negative impact on taste attitude, and neophilia is discovered to have a positive impact on taste attitude.
Route Educational and Social Science Journal, 2019
With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisati... more With its extraordinary culinary culture based on its rich geography that has hosted 36 civilisations throughout its 8,500 years of history, İzmir is one of the ancient cities in the West Anatolia. The cuisine of Izmir not only incorporates food items such as meat and milk from Central Asia and Caucasus, but also those from Anatolian, Seljuk, Ottoman and Mediterranean cuisines. Additionally, Izmir has a multi-congregational and multi-cultured cuisine that has maintained the coexistence of Turkish people, the Sefarad, Levantine, Armenian and other entities from the beginning of the 16th century to the middle of the 20th century, and artisan restaurants constitute a significant part of this richness. Hence, the basis of the study is comprised of examining artisan restaurants. The aim of the study is to determine the role of artisan restaurants within the rich cuisine of Izmir. Literature review and document analysis were employed in the study. Consequently, it has been found out that artisan restaurants in Kemeraltı Bazaar, which is as old as the city itself, and around the town of Basmane have been actively serving customers for a long time. Moreover, it has been discovered that artisan restaurants have existed based on the master-apprentice relationship of Ahi-community, have had plenty of both domestic and foreign customers, along with lots of regular patrons and traditional service manners, and have maintained the traditional home-made taste of the food they serve. The study has concluded that artisan restaurants, being a true representation of traditional Turkish restaurants, constitute a significant value in the cuisine of Izmir, and more broadly, in the Turkish cuisine. Meanwhile, the study asserts that artisan restaurants should be cherished, and that they form a culinary culture that should be considered an important gastronomic product as part of gastronomic tourism. It is predicted that future studies examining other elements that enrich the cuisine of Izmir will expand the subject. Keywords: Culinary Culture, Artisan Restaurants, Izmir. Özet İzmir, 8 bin 500 yıllık tarihi, 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış zengin coğrafyasıyla olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip olan, Batı Anadolu'nun kadim kentlerinden biridir. İzmir mutfağı; Orta Asya'dan ve Kafkaslardan gelen et ve süt vb. şeylerle beslenen bir mutfak kültürüyle, Anadolu, Selçuklu, Osmanlı ve Akdeniz mutfağıyla bütünleşen bir mutfaktır. Ayrıca İzmir mutfağı; 16. Yüzyılın başlarından 20. Yüzyılın ortalarına kadar, Türkler, Rumlar, Sefarad Yahudileri, Levantenler, Ermeniler ve diğer unsurların bir arada yaşadıkları çok cemaatli, çok kültürlü bir mutfaktır. Esnaf lokantaları da bu zenginliğin çok önemli parçalarından biridir. Bu çalışmanın temelini de esnaf lokantaları oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, İzmir mutfağının zenginliğinde esnaf lokantalarının rolünü belirlemektir. Araştırmada, literatür taraması ve doküman analizi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda; İzmir'in tarihi kadar eski olan tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda ve Basmane semti civarında esnaf lokantalarının geçmişten günümüze yoğun olarak hizmet verdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte; esnaf lokantalarının Ahilik anlayışının yön verdiği usta-çırak ilişkisiyle uzun yıllardır varlıklarını sürdürdükleri, yerli ve yabancı müşterilerinin çok olduğu, geleneksel lezzetlerini ev yemekleri tadında yıllardır korudukları, müdavimlerinin çok olduğu ve geleneksel hizmet anlayışlarını korudukları belirlenmiştir. Gerçek bir Türk lokantası olan esnaf lokantalarının İzmir'in ve Türk mutfağının önemli bir değeri olduğu, yaşatılmaya devam edilmesi gerektiği ve gastronomi turizmi kapsamında gastronomik bir ürün olarak değerlendirilmesi gereken bir mutfak kültürü olduğu yapılan
Dergi Park Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 2018
ÖZ Dışarıda yemenin yaygınlaştığı ve sağlık sorunlarının arttığı günümüzde sağlıklı yeme içme tal... more ÖZ Dışarıda yemenin yaygınlaştığı ve sağlık sorunlarının arttığı günümüzde sağlıklı yeme içme talebi, sağlık bilincinin bir türevi haline gelmektedir. Bu çerçevede; restoran müşterilerinin sağlık bilincinin sağlıklı yeme davranışına etkisini ortaya koymak üzere bir araştırma yapılmıştır. Tanımlayıcı türde tasarlanan araştırmada veriler, literatürden yararlanılarak geliştirilen bir anket ile toplanmıştır. Evreni, tüm tüketiciler oluşturmakla birlikte; çalışma evreni, Kayseri'de ayda en az bir kez dışarıda yemek yeme alışkanlığında olan, 20-64 yaş aralığındaki bireyler olarak tanımlanmıştır. Anket, kota örneklemesi esasına göre 01 Kasım 2016 ile 31 Ocak 2017 tarihleri arasında, anketörler aracılığıyla yüz yüze uygulanmıştır. Geçerli kabul edilen 551 anketin verileri, tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra, faktör ve regresyon analizine tabi tutulmuştur. Sağlık bilinci, pozitif ve negatif sağlık bilinci şeklinde iki boyutlu bir yapı sergilerken, sağlıklı yeme davranışı tek boyutlu bir yapıdır. Pozitif sağlık bilincinin sağlıklı yeme davranışını olumlu olarak, negatif sağlık bilincine kıyasla daha fazla etkilediği ortaya çıkmıştır. Araştırma, sağlık bilinicinin ailede verilmeye başlanması, bunun eğitim yıllarında pekiştirilmesi ve medyanın etkileyici gücünden yararlanılması önerisi ile son bulmaktadır.
Eğitim sistemi içerisinde en önemli işleve sahip unsur kuşkusuz öğretmendir. Eğitim programlarını... more Eğitim sistemi içerisinde en önemli işleve sahip unsur kuşkusuz öğretmendir. Eğitim programlarını uygulayan, öğretimsel süreci yöneten, eğitimsel amaçlara ulaşmada en kritik rolü üstlenen öğretmenler olmuştur. Bu nedenle öğretmen yetiştirmenin etkililiği eğitimin niteliksel gelişiminde belirleyici rol oynamaktadır. Öğretmen yetiştirmede önem taşıyan bu aşamalardan kritik bir dönem olarak ifade edilebilecek "adaylık dönemi" öğretmen adayını mesleğe hazırlamada pratik değeri olan ve uygulama ile en yoğun şekilde buluştuğu bir süreci kapsamaktadır. Türkiye'de aday öğretmenlerin yetiştirilmesinde "MEB Aday Memurların Yetiştirilmesine İlişkin Yönetmeliğe" bağlı olarak bir yetiştirme programı uygulanır. Ülkemizde 2015-2016 eğitim öğretim yılı ikinci döneminden itibaren yeni bir aday öğretmenlik süreci başlatılmıştır. Bu araştırmanın amacı da, adaylık eğitimi uygulanmasında öğretmenlere uygulanan programlardan; aday öğretmenlerin mesleklerini icraları sırasında verim sağlayacağını düşündükleri programlar ile mesleklerini icraları konusunda herhangi bir verim sağlamayacağını düşündükleri programları ortaya koymaktır. Araştırmada nitel araştırma metodu kullanılmıştır. 2016-2017 eğitim öğretim yılında Van ilinde göreve başlayan 15'i erkek, 23'ü kadın toplam 38 aday öğretmen çalışma grubumuzu oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından literatür taraması sonucu elde edilen bilgiler ışığında uzman görüşü alınarak bir görüşme formu hazırlanmıştır ve veriler bu görüşme formu kullanılarak elde edilmiştir. Elde edilen veriler "içerik analizi yöntemiyle" analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre; öğretmenler, adaylık sürecinde mesleğinde deneyimli öğretmenlerin derslerini gözlemlemeleri, okul içi gözlemler ve kendilerine rehberlik etmek üzere danışman öğretmen atamasının yapılması programlarının mesleki hayatlarına olumlu yönde katkı sağladığını belirtmektedir. Öğretmenlerin mesleki görevlerini icra ederken uygulamadan ziyade sözel olarak anlatılan seminerlerin, çok fazla evrak ve form doldurulmasının ve değişik kurumlara yapılan ziyaretlerin kendilerine herhangi bir katkı sağlamadığını belirtmektedirler. Ayrıca yoğun ders yükünün yanında hafta içi ve hafta sonu ders dışı adaylık etkinliklerinin sıklığından yakındıkları ve öğrencilerine daha fazla zaman ayırmak istediklerini vurgulamaktadırlar. Bu sonuçlar ışığında; aday öğretmenlerin deneyimli öğretmenlerden daha fazla yararlanmasına olanak sağlanması, evrak-form işlerinin azaltılması ve alanında daha yetkin kişilerin uygulamalı seminerler vermesi adaylık sürecindeki öğretmenlere daha fazla katkı sağlayacağı söylenebilir.
Öz İşletme yönetiminde geleceğin vizyonu olan Sanayi 4.0; ürün geliştirimi, üretim sü-reci, üreti... more Öz İşletme yönetiminde geleceğin vizyonu olan Sanayi 4.0; ürün geliştirimi, üretim sü-reci, üretim sonrası hizmet süreçlerinin iyileştirilmesi ve birbirleriyle iletişimi, ma-kineler ile ürünler arasında bilgi alışverişi, otonom kontrol ve optimizasyon, modü-ler yapılı fabrikalardaki fiziksel işlemleri içerir. Sanayi 4.0 aynı zamanda Siber-Fiziksel Sistem, Nesnelerin İnterneti ve Hizmetlerin İnterneti olmak üzere üç kav-ramın bileşkesinden oluşur. Yani Sanayi 4.0 kavramı nesnelerin birbirleriyle ileti-şimimin yanı sıra insanlarla olan iletişimi de ele alır.Bu çalışmada Sanayi 4.0 kav-ramı irdelenerek, küresel pazarda yer bulmaya çalışan ülkemizde, başta işletmeler-de; yöneticiler ve çalışanlar, üniversitelerde; akademisyenler ve öğrenciler, tüm kamu kurum-kuruluş yöneticileri ve çalışanlarında farkındalık yaratmaktır. Bu kap-samda Sanayi 4.0 kavramını tanıtarak, benimsenmesini sağlama, Sanayi 4.0 kav-ramını benimsemiş işletmeler aracılığı ile ülkemizin küresel pazar payının hızlı 1 Alanya Alaattin Keykubad Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu'nda sunulmuştur.
Öz İşletmelerde modern yönetim ve modern yönetim sonrası anlayışta insan faktörüne önem verilmesi... more Öz İşletmelerde modern yönetim ve modern yönetim sonrası anlayışta insan faktörüne önem verilmesi ile birlikte, işletme faaliyet sürecinde, insan faktörü artık araç olmaktan çıkmış amaç konumuna gelmiştir. Gelinen bu noktada; işletmelerin toplumsal, ekonomik, siyasal değişimlere ayak uydurabilmesi için eski ve katı bürokratik anlayıştan uzaklaşılıp, insan odaklı yapılanmayı gerçekleştirmesi bir zorunluluk olmuş; çalışanları ihtiyaç ve özel isteklerin de göz önünde bulunduracak yönetim yaklaşımı ön plana çıkmıştır. Bu çalışmada, Japon Modeli olarak da tanımlanan ve işletmelerde insan odaklı yönetim yaklaşımı olan " Z Teorisi " çerçevesinde oluşturulmuş " Z Tipi Organizasyonlar " incelenmektedir. Çalışmada ağırlıklı olarak Z Tipi organizasyon ele alınmakla birlikte, Amerikan yönetim tarzı olan A Tipi organizasyonlar da incelenmiş, daha sonra A Tipi ve Z Tipi organizasyonlar birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Araştırma ikincil verilerden yararlanılarak gerçekleştirilen kavramsal bir çalışmadır. Araştırma sonucunda, işletmelerde insan odaklı ve sürdürülebilir nitelikli bir örgüt ikliminin oluşturulabilmesi için Z teorisi yönetim felsefesinin uygulanabilirliğine yönelik tespit ve öneriler sunulmuştur. Abstract With a higher emphasis on human factors in the perceptions of modern and postmodern management in enterprises, individuals have now assumed the position of " target " and ceased to be " means ". Hence, enterprises need to renovate their corporate structures in such a way that they would give up old and rigid bureaucratic perceptions in order to adapt to social, economic and political changes, fulfil the requirements for a coherent structure in the framework of the conception of humanity, and satisfy employees " special needs and interests. The Japanese Management style, i.e. Theory Z, which is believed to contribute to the management philosophy that would result in the desired change for the enterprises, constitutes the aim of the study. Therefore, the study mainly examines Type Z organisations, along with referring to Type A organisations which are employed in the USA. In addition, the study compares the cultural structures of Type A and Type Z. The study is conceptual and employs secondary data. In the conclusion part, the study provides findings and suggestions for the applicability of Theory Z in enterprises in order to create a sustainable organisational climate. Keywords: Theory Z, Type Z Corporate Culture, Type A Corporate Culture, Economic Efficiency In Enterprises, İmprove Economic Efficiency GĠRĠġ İşletmelerin uluslararası faaliyetler göstermeleri, müteşebbis ve işletme yöneticilerinin yabancı ve yeni kültürlerle karşılaşmasına neden olmaktadır. İşletme müteşebbis, yönetici ve çalışanlarının içinde bulunduğu ve ilişkili oldukları kültürel çevre (faaliyet alanı) hakkında bilgi sahibi olması, işletmelerin verimli ve etkin faaliyet gösterebilmesi ve karlılığını arttırması açısından önem taşımaktadır. İşletmeyi temsil eden tüm birimlerin, işletmenin Öğr. Gör. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected] Doç. Dr. Erciyes Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, [email protected] Okutman, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected]
Editör: Ali ÖZTÜREN i V. DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU I. ULUSLARARASI DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPO... more Editör: Ali ÖZTÜREN i V. DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU I. ULUSLARARASI DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI 22-23 NİSAN 2016 DÜZENLEYEN TURİZM FAKÜLTESİ, DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ GAZİMAĞUSA, KUZEY KIBRIS (KKTC) Her hakkı saklıdır. Bu yayının tümü ya da bir bölümü önceden izin almaksızın hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılıp yayınlanamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. ii V. DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU I. ULUSLARARASI DOĞU AKDENİZ TURİZM SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI TURİZM FAKÜLTESİ, DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ GAZİMAĞUSA, KUZEY KIBRIS (KKTC) TEL: +90 392 630 1269 FAKS: +90 392 365 1584 E-POSTA: [email protected][email protected] KAPADOKYA'YI ZİYARET EDEN TURİSTLERİN ZİYARET MOTİVASYONLARI VE TATMİN DÜZEYLERİ A. CELİL ÇAKICI Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Türkiye ERŞAN YILDIZ Erciyes Ü., Sosyal Bilimler MYO, Turizm ve Otel İşletmeciliği Türkiye ÖZET Konu Alanı: Doğaya ve kültüre dayalı özel ilgi turizmi türleri (Doğal ve Kültürel Miras Turizmi) Amacı: Kapadokya'yı ziyaret eden yabancı turistlerin ziyaret motivasyonlarını belirlemek ve ziyaret motivasyonları ile tatmin düzeyleri arasındaki ilişkinin derecesini tespit etmektir. Araştırma Yöntemi: İlgili alan yazın taramasıyla geliştirilen anket, kolayda örnekleme tekniği ile 01.01.2016 -31.03.2016 tarihleri arasında anketörler ve rehberler tarafından yüz yüze uygulanmıştır. Tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra, faktör analizi ve regresyon analizinden yararlanılmıştır. Bulgular: Kapadokya çekicilikleri çerçevesinde; bölgenin dini özellikleri, tarihi geçmişi ve Peri Bacaları turistlerin destinasyon seçiminde etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Kişisel motivasyonlar kapsamında, kendilerini oraya ait hissetme ve rahatlama hissini yaşama motivasyonlarının itici güçler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Turistlerin genel anlamda hoşnut kaldıkları (ortalama, 4,19), tavsiye niyetine sahip oldukları, fırsat bulurlarsa da tekrar gelme niyetinde oldukları söylenebilir. Hangi motivasyonların ziyaret tatminini açıklamada daha etkili olduğunu anlamak için yapılan adımsal regresyon analizi, önemli bir bulgu sağlamıştır. Buna göre, duygusal ilgilenim, rahatlama isteği, dini özellikler ve biraz eğlence isteği ziyaret tatmini üzerinde en etkili olanlardır. Sonuç ve Öneriler: Kapadokya'nın tanıtımında hem itici hem de çekici faktörlere ağırlık verilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Kapadokya'nın tanıtımı yapılırken sadece dini özellikler değil, eğlence, rahatlama olanakları ve turistlerin Kapadokya ile duygusal bir bağ kurabilmelerine dönük mesajlar da iletilmelidir. Araştırmanın sınırları: Araştırma, Nevşehir ili sınırları içerisinde kalan Kapadokya bölgesini ziyaret eden yabancı turistler ile sınırlandırılmıştır. Pratik kapsamı ve sosyal etkileri: Kuramsal ve alan yazına yapması muhtemel katkılar ve destinasyon yönetimine yönelik çıktılar olarak iki boyutta ele almak olasıdır. Ayrıca, çalışmadan il turizm paydaşları, akademisyenler, doğa ve kültür turistleri yararlanabilir. Orijinalliği/değeri: Bugüne kadar turistlerin Kapadokya'yı ziyaret nedenleri ve bu nedenlerle turist memnuniyeti arasında bir ilişkinin olup-olmadığı konusunda bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle araştırmaya belli düzeyde de olsa özgünlük katmaktadır. Ayrıca, çalışma, yabancı turistlerin motivasyonları ve tatmin düzeylerinin daha iyi anlaşılması destinasyonun sürdürülebilirlik kuralları ihlal ve ihmal edilmeden nasıl daha iyi yönetilebileceği konusunda, yöneticilere pratik ipuçları sağlayabilir.
ĠĢletmelerde etkin bir yönetim kültürü olan Z teorisi, yöneticilere farklı bakıĢ açısının yanı sı... more ĠĢletmelerde etkin bir yönetim kültürü olan Z teorisi, yöneticilere farklı bakıĢ açısının yanı sıra yaĢanılan kültür ile örgüt kültürünün iç içe olduğunu ifade etmektedir. 7'S kuramı ise Z teorisi kavramının iĢletmeler açısından kalıcı olmasını sağlayacak bir yönetim modelidir. Dolayısıyla, her iki kavramın iĢletmecilik anlayıĢında kültür ile yapının sentezlenmesi olarak yer bulabileceği ve birbirinin tamamlayıcısı olabileceği öngörülmüĢtür. Bu çalıĢmada; bir yönetim felsefesi olan Z teorisi ile bir yönetim modeli olan 7'S kuramını iliĢkilendirmek ve iĢletme yönetim anlayıĢına yeni bir yönetim ve organizasyonel yapılanma kazandırmak amaçlanmıĢtır. Bu bağlamda; Z teorisi ile 7'S kuramı ikincil verilerden yararlanılmak suretiyle kavramsal olarak karĢılaĢtırılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda; Z teorisi varsayımlarının tümü YumuĢak S olarak ifade edilen elementler (Beceri, Stil, Personel Niteliği ve Ortak Değerler) ve Sert S olarak ifade edilen (Yapı) ile oldukça benzerlik taĢıdığı ve Sert S olarak ifade edilen diğer elementlerin (Strateji ve Sistem) ise iĢletmenin bütünüyle alakalı olduğu tespit edilmiĢtir. Analiz sonucunda; Z Teorisi kültürü ile 7'S Kuramı yönetim modelinin, bütüncül bir yaklaĢımla birleĢtirilip yeni bir yönetim felsefesi olarak kullanılabileceği öngörülmüĢtür. Anahtar Kelimeler: Z Teorisi, 7‗S Kuramı, Yönetim Felsefesi Abstract Theory Z, which is an efficient management culture in enterprises, conveys the meaning that the culture of a society and the culture of the organisation are intertwined, and provides a different perspective for managers. As for 7S Framework, it is a management model that ensures the permanency of Theory Z in enterprises. Hence, both concepts can take place as a synthesis of culture and structure in the mindset of enterprises, and are predicted to be mutually complimentary. In the present study, it is intended to correlate Theory Z, which is a management philosophy, with 7S Framework, which is a management model, and bring in a new management philosophy and organisational structuring to the management mentality. In this sense, both concepts are conceptually compared by means of secondary data. At the end of the research, it is found out that all of the hypothesises of Theory Z possess similarities with the factors categorized as Soft S elements (Skills, Style, Staff quality, and shared values) and Structure which is one of Hard S elements. It is also noticed that Strategy and System, which are the other Hard S elements, are related to the whole enterprise. As a result of the analysis, it is predicted that both concepts could be utilized as a new management philosophy once they are holistically united.
The 7S Framework was developed in1980s by McKinsey Consulting Firm in order to analyse the intern... more The 7S Framework was developed in1980s by McKinsey Consulting Firm in order to analyse the internal factors of large scale enterprises, provide an efficient organisational structure, forming an active management and communication structure, and finally assess the organisational performance after the activities of the enterprises. The formation and improvement processes of the 7S Framework took a long time. As for suggesting it as a model to increase the performances of enterprises, it was carried out consequent to literature review and surveys in the related field. The 7S Framework is built upon 7 functional elements. These are as follows: Structure, Strategy, Systems, Shared Values, Skills, Style and Staff. The 7S Framework offers an application model to increase the efficiency of the organisational structure of an enterprise, using the economic and cultural values in the internal structure of the enterprise as well. Subsequent to providing conceptual information regarding the formation, improvement, elements and basic philosophy of the 7S Framework, the study presents instances and data concerning the application of the 7S Framework for performance assessment.
Konaklama işletmelerinin küreselleşmenin hızla arttığı bir ortamda geleceğe güvenle bakabilmeleri... more Konaklama işletmelerinin küreselleşmenin hızla arttığı bir ortamda geleceğe güvenle bakabilmeleri için ürettikleri turistik mal ve hizmetleri sürdürebilir bir şekilde pazarlamaları gerekmektedir. Günümüzde bunu sağlayabilmenin ön koşulu tutundurma faaliyetlerinin bilinçli bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.Bu çalışmada, konaklama işletmelerinin tutundurma faaliyetlerinden ne ölçüde faydalandıklarının belirlenmesi amacıyla Kayseri'deki konaklama işletmelerinin tutundurma faaliyetleri incelenmiştir. Bu amaçla, konaklama işletmelerinin genel müdür, genel müdür yardımcısı ve departman müdürü düzeyindeki yöneticilerine anket uygulanmış ve elde edilen veriler istatistik paket programı yardımıyla analiz edilmiştir.Anket verilerine göre, konaklama işletmelerinin tutundurma faaliyetlerinin başta halkla ilişkiler ve reklâm olmak üzere etken olduğu tespit edilmiş ve işletmelere uygulamalar konusunda yapıcı öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Uploads
Papers by Erşan Yıldız
Books by Erşan Yıldız