Parkı olayları Türkiye'de toplumsal bir hareketlilik odağında bir kırılma noktasına işaret etmekt... more Parkı olayları Türkiye'de toplumsal bir hareketlilik odağında bir kırılma noktasına işaret etmektedir. Ortaya çıkan yeni tablo devletin ve toplumun etkin rollerinde önemli değişikliklere sebep olmuştur.
Daha önce ki paylaştığım yazıda Türkiye sermayesinin AKP önderliğinde çözülmesine çabalanan "Kürt... more Daha önce ki paylaştığım yazıda Türkiye sermayesinin AKP önderliğinde çözülmesine çabalanan "Kürt sorunun" sebeplerini Türkiye sermayesinin yaşadığı dönüşüm ve üst yapıda gerçekleşen alt üst oluşlarla beraber irdelemeye çalışırken aynı zamanda Türkiye kapitalizminin, "kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizm" çağında neye benzediğine, nereye doğru yöneldiğine ilişkin bazı noktalara işaret etmeye çalışmıştım. Bu eksende AKP ve Sermayenin Kürt Soruna yaklaşımı bu varsayımlar üzerinden sorgulamaya girişip gelinen süreç ve çabanın medyada vuku bulan "bir demokratikleşmeden" öte, sermayenin gelişimi ve istekleri doğrultusunda aşması gerektiği bir odak noktası/dönemeç olduğu sonucuna varmıştık. Kürt sorunun çözümünde arayışının göbeğinde yatan temel etmen ise Türkiye'nin tıpkı Brezilya, Hindistan ,Rusya ve Çin gibi bölgesinde hakim olmak isteyen ve bu bölgelerde sermaye ihracatıyla birlikte yayılmacı/emperyal bir ilişki gütmesinden kaynaklıdır. Bu noktada bölgede yaşanan değişimlerle beraber Türkiye, bu değişimlere göre de Ortadoğu'ya yönelik politikalarında değişiklikler gittiği de görülmektedir. Bu bakıma özellikle 2004 yılında Refik Hariri suikastı sonrası uluslararası kamuoyunun, bugün gördüğümüze benzer şekilde, Suriye'ye uyguladığı izolasyon sonrası Türkiye'nin, bütün tehditkar söylemlere karşı Suriye yanında durması sağlamıştır. Türkiye bu desteğini Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri bakanı düzeylerinde Suriye'ye yaptığı ziyaretler ile göstermiştir. 2004 yılı sonrasında ise ilişkiler Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği 1 düzeyine kadar gelerek, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasal sınırlar kalkmıştı. İki ülke arasında gelişen ilişkiler ile beraber dış ticaret hacmi 2 milyar düzeyine asmış; 5 milyar dolar düzeyi hedeflenmişti. 2 Gerçek anlamda bir dış politika başarısı olan bu durum, Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olması ile daha çok telaffuz edilen, Komşularla Sıfır Sorun politikasının ise ana dayanak noktasını oluşturmaktaydı. Gelişen ilişkiler sayesinde Türkiye Arap kamuoyunda, Suriye'nin de desteği ile, daha aktif bir politika uygulama başladı ve gelişen ilişkiler diğer bölge ülkeleri için bir model olarak sunulmaktaydı. Dış politikada artan aktifleşme Suriye modelinde, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politikada sağladığı desteğin yanı sıra iç politikada da artan bir popülizm sağlamıştı. Arap baharı sonrası gelişen hareketlilikle değişen ilişki biçimleriyle beraber Mezhepsel ayrılıklar isyan hareketleri ile daha çok dillendirilmeye başlanmıştır. Suriye'de iktidarı temsil ettiğine inanılan Nusayri kesimin artık baskı ve şiddet ile ülkeyi yönetemeyeceği iktidarı bırakması gerektiği bölgede oluşan değişimle beraber yeniden seslendirilmeye başlanmıştır. Bu hareketlerin en önemli aktörü ise isyan hareketlerinin olduğu diğer ülkelerde de görmeye alışkın olduğumuz Müslüman Kardeşler Örgütü oluşturmaktaydı. Halkın çoğunluğunu temsil eden kesim olan Sünni kesimin temsilcisi olmaya çabalayan örgüt, Beşar Esad'a karşı isyan hareketinin de fitilini ateşleyen grup olmuştur. İsyan hareketiyle başlayan mezhepsel ayrılık, Türkiye'nin Yeni Osmanlıcık Söylemi ile beraber ortaya çıkan Sünni yönelimi 3 ; Suriye Muhalefetinin Türkiye'de toplanması, Suriye'de silahlı direnişi sürdüren Özgür Suriye ordusuna Türkiye'nin para ve silah desteğinde bulunması, Suriye'ye karşı oluşabilecek bir müdahalede Türkiye'nin öncü ülke pozisyonunda kendi boy göstermesi değişen koşullarda bölgedeki etkinliğini kaybetmek isteyen Türkiye için Ortadoğu da yaşanan değişimlere göre izlediği politikalardaki değişimler açısından önemli noktalardır.
Parkı olayları Türkiye'de toplumsal bir hareketlilik odağında bir kırılma noktasına işaret etmekt... more Parkı olayları Türkiye'de toplumsal bir hareketlilik odağında bir kırılma noktasına işaret etmektedir. Ortaya çıkan yeni tablo devletin ve toplumun etkin rollerinde önemli değişikliklere sebep olmuştur.
Daha önce ki paylaştığım yazıda Türkiye sermayesinin AKP önderliğinde çözülmesine çabalanan "Kürt... more Daha önce ki paylaştığım yazıda Türkiye sermayesinin AKP önderliğinde çözülmesine çabalanan "Kürt sorunun" sebeplerini Türkiye sermayesinin yaşadığı dönüşüm ve üst yapıda gerçekleşen alt üst oluşlarla beraber irdelemeye çalışırken aynı zamanda Türkiye kapitalizminin, "kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizm" çağında neye benzediğine, nereye doğru yöneldiğine ilişkin bazı noktalara işaret etmeye çalışmıştım. Bu eksende AKP ve Sermayenin Kürt Soruna yaklaşımı bu varsayımlar üzerinden sorgulamaya girişip gelinen süreç ve çabanın medyada vuku bulan "bir demokratikleşmeden" öte, sermayenin gelişimi ve istekleri doğrultusunda aşması gerektiği bir odak noktası/dönemeç olduğu sonucuna varmıştık. Kürt sorunun çözümünde arayışının göbeğinde yatan temel etmen ise Türkiye'nin tıpkı Brezilya, Hindistan ,Rusya ve Çin gibi bölgesinde hakim olmak isteyen ve bu bölgelerde sermaye ihracatıyla birlikte yayılmacı/emperyal bir ilişki gütmesinden kaynaklıdır. Bu noktada bölgede yaşanan değişimlerle beraber Türkiye, bu değişimlere göre de Ortadoğu'ya yönelik politikalarında değişiklikler gittiği de görülmektedir. Bu bakıma özellikle 2004 yılında Refik Hariri suikastı sonrası uluslararası kamuoyunun, bugün gördüğümüze benzer şekilde, Suriye'ye uyguladığı izolasyon sonrası Türkiye'nin, bütün tehditkar söylemlere karşı Suriye yanında durması sağlamıştır. Türkiye bu desteğini Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri bakanı düzeylerinde Suriye'ye yaptığı ziyaretler ile göstermiştir. 2004 yılı sonrasında ise ilişkiler Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği 1 düzeyine kadar gelerek, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasal sınırlar kalkmıştı. İki ülke arasında gelişen ilişkiler ile beraber dış ticaret hacmi 2 milyar düzeyine asmış; 5 milyar dolar düzeyi hedeflenmişti. 2 Gerçek anlamda bir dış politika başarısı olan bu durum, Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olması ile daha çok telaffuz edilen, Komşularla Sıfır Sorun politikasının ise ana dayanak noktasını oluşturmaktaydı. Gelişen ilişkiler sayesinde Türkiye Arap kamuoyunda, Suriye'nin de desteği ile, daha aktif bir politika uygulama başladı ve gelişen ilişkiler diğer bölge ülkeleri için bir model olarak sunulmaktaydı. Dış politikada artan aktifleşme Suriye modelinde, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dış politikada sağladığı desteğin yanı sıra iç politikada da artan bir popülizm sağlamıştı. Arap baharı sonrası gelişen hareketlilikle değişen ilişki biçimleriyle beraber Mezhepsel ayrılıklar isyan hareketleri ile daha çok dillendirilmeye başlanmıştır. Suriye'de iktidarı temsil ettiğine inanılan Nusayri kesimin artık baskı ve şiddet ile ülkeyi yönetemeyeceği iktidarı bırakması gerektiği bölgede oluşan değişimle beraber yeniden seslendirilmeye başlanmıştır. Bu hareketlerin en önemli aktörü ise isyan hareketlerinin olduğu diğer ülkelerde de görmeye alışkın olduğumuz Müslüman Kardeşler Örgütü oluşturmaktaydı. Halkın çoğunluğunu temsil eden kesim olan Sünni kesimin temsilcisi olmaya çabalayan örgüt, Beşar Esad'a karşı isyan hareketinin de fitilini ateşleyen grup olmuştur. İsyan hareketiyle başlayan mezhepsel ayrılık, Türkiye'nin Yeni Osmanlıcık Söylemi ile beraber ortaya çıkan Sünni yönelimi 3 ; Suriye Muhalefetinin Türkiye'de toplanması, Suriye'de silahlı direnişi sürdüren Özgür Suriye ordusuna Türkiye'nin para ve silah desteğinde bulunması, Suriye'ye karşı oluşabilecek bir müdahalede Türkiye'nin öncü ülke pozisyonunda kendi boy göstermesi değişen koşullarda bölgedeki etkinliğini kaybetmek isteyen Türkiye için Ortadoğu da yaşanan değişimlere göre izlediği politikalardaki değişimler açısından önemli noktalardır.
Uploads
Papers by Zeki Savaş