Pandeminin başlaması ve vaka sayılarının artmasıyla birlikte bende bir dönem evden çalıştım.
İlk başlarda yaptığımız paniği hatırlarsınız.
10 günde bir evden çıkıp, koşa koşa alışverişimizi yapıp, bir çırpıda evlerimize dönüyorduk.
Evlerimize dönmüş olmak rahatlatmıyor, aldıklarımızı köpüklü sularla yıkayıp, dezenfekte edip, üst baş
yıkıyorduk.
Kısaca tam bir kabusun içine düşmüştük.
Sonra zamanla ufak ufak gevşemeler başladı.
Yavaş yavaş yeni sürece alışmaya başladık
ki;
vaka sayılarının azalmasıyla masa başlarımıza geri döndük.
Biz döndük çünkü çalışmak zorundaydık.
Peki çalışmak zorunda olmayanlara, rahat ve güvenle evinde oturma şansına sahip olanlara
ne oldu da bizimle birlikte yollara döküldüler.
Bırakın eve sığmayı, insanlar bulundukları şehirlere sığamadı.
Sığamadı bari maskesini adam gibi taksaydı.
Sonuç ortada.
Biz evden 10 günde bir alışveriş için çıkarken emeklileri, ev hanımlarını bir türlü evlerine sokamadık,
Bahane olarak da daralmaktan, bunalmaktan vs. bahsettiler.
Peki bu insanlar neden evlerine sığamadılar.
Bu süreçte eşimle kafamıza en çok takılan konu bu oldu.
BU İNSANLAR EVLERİNİ SEVMİYOR MU?
İnanın böyle ciddi bir süreçte evlerinde kalamamalarına hayret ettim.
Tabi bir sürü teori ürettim bunun üzerine.
Bu insanlar neden evlerinde duramıyor?
Sonuçta ucunda ölüm var.
- Ya çok benciller (çünkü bu konu sadece kişiyi etkilemiyor, hepimiz birbirimizden sorumluyuz)
-Ya çok cahiller
-Ya aile ilişkileri iyi değil
-Ya evde oyalanacak bir şey bulamıyorlar
-Ya da insansız yapamıyorlar
Liste uzar da uzar.
Peki ben bu süreci nasıl geçirdim?
O kadar uzun zamandır çalışıyordum ki ilk günler ne yapacağımı şaşırdım.
Evden çalışmaya devam ettiğim için ilk işim iş programımı oturtmak oldu.
İşim evime uzak olduğu için yolda geçen zamanlar,
arkadaşlarımla sosyalleşemediğim için dışarda geçirdiğim zamanlar
hepsi birden bana kalmış oldu.
Oturdum düşündüm,
şimdiye kadar zaman bulup da yapamadığım neler var?
İlk önce egzersizi soktum hayatıma.
Öyle iyi geldi ki işe başladıktan sonra bile uyanma vaktimi biraz daha öne çekerek
rutinime devam ettim.
Hiç yapamadığımız sabah kahvaltıları ve kahvaltı masasında uzayan sohbetler,
eşimle en çok sevdiğimiz şey oldu.
Bulduğu her fırsatta kitap okuyan biri olarak bol bol kitap okudum.
Hiç beceremediğim mayalı poaçayı
hatta ekmek yapmayı bile öğrendim.
Eşimle mutfakta harikalar yarattık :))
İzlemediğimiz dizi, film, belgesel kalmadı.
Evde ertelediğim işlerime huzurla zaman ayırdım.
Fazlalıklarımdan kurtuldum.
Hobilerime zaman ayırdım.
Ve inanın bunları yaparken günün nasıl geçtiğini zerre anlamadım.
Ben hayatı eve sığdırdım.
Çünkü büyüklerimi düşündüm.
Çünkü ailemi düşündüm.
Çünkü çalışmak zorunda olup çocuklarından ayrı düşen arkadaşlarımı düşündüm.
Çünkü komşularımı düşündüm.
Çünkü insanlığı düşündüm.
Kırdım dizimi hayatı eve sığırdım.
Ve istedim ki bunu herkes yapsın.
Çünkü kurtuluşumuz birbirimize bağlı.
Sevgiyle...