Sonbahar kokulu bir gündü bugün. Çalıştığım yerden ayrılmış olan öğretmen arkadaşımla önce Emirgan'a gitmeyi, ardından da müzeleri gezmeyi planladık dünden.
Ancak bu planımız düşündüğümüz gibi olmadı. Her şeyden habersizce öncelikle Sirkeci'ye gittik. Sokaklardaki hediyelik eşya satan dükkanlara baka baka Emirgan Korusu'nun yolunu tuttuk. Meğerse bugün Vodafone'un düzenlemiş olduğu maraton koşusu varmış. Böyle olunca da güzergah Emirgan'dan da geçiyormuş. Bu yüzden yayalara kapalıydı.
Biz de tekrar Sirkeci sokaklarında dolaşmaya başladık. Ben anlattım, arkadaşım dinledi. O anlattı ben dinledim. Eminönü'ne doğru yol alan adımlarımıza bu şirin arkadaşımıza durup merhaba diyerek ve onu severek devam ettik.
Ardından Eminönü'ne geldik. Burada biraz soluklandık. Mısır Çarşısı'nın yanında bir sürü çiçek satıcıları var. Eğer benim gibi çiçek görünce kendini kaybediyorsan buralarda gezinmeni sana tavsiye edebilirim.
Kasım Patı çiçekleri.
Bana ilkokul zamanlarımı hatırlatan çim adamlar.
Daha sonra Üsküdar'a vapurla geçtik.
Buradan yiyeceklerimizi alıp Fetih Paşa Korusu'na geçmeyi önerdi arkadaşım.
Ben de kabul ettim ve dediği gibi yapıp vapurdan indik, yemeklerimizi aldık koruya doğru yürümeye koyulduk.
Resimde gördüğün masaya oturabilmek için üstün bir çaba harcadığımızı söylemeden geçemeyeceğim. Korunun dik yokuşlarını, günümüzün yorgunluğuna inat çıktık. Bugün gerçekten çok yürüdük.🙊
Korunun yukarılarında hem manzarayı görmek adına hem de eğlenmek için böyle tahta köprü yapmışlar. Çocuğu, yaşlısı koşarak zıplayarak geçti bu köprülerden. Kimsenin olmadığı bir anı fırsat bilen biz de koşarak bir yandan da gülerek geçtik bu köprüden.😊
Gün batımını izlemek de mükemmeldi. Böyle doğa ile iç içe olduğum yerler huzur veriyor bana ve enerji toplamama sebep oluyor. Çok neşeli bir gün geçirdik, arada hüzünlü şeyler konuşsak da. Hem eğlendik hem dertleştik.
Çook yürüdüğümüzü söylemiştim değil mi? Günün sonunda ''Keşke maratona katılsaydık.'', dedik. 😇
Ama yine de bugüne değdi. Huzurlu ve mutlu bir hafta geçirmen dileğiyle!