
Mehmet Doğan
Related Authors
Sheilagh Ogilvie
University of Oxford
Armando Salvatore
McGill University
Alejandra B Osorio
Wellesley College
Gabor Agoston
Georgetown University
Emrah Safa Gürkan (ESG)
Istanbul 29 Mayis University
İdris Bostan
Pîrî Reis Üniversitesi
Florin Curta
University of Florida
Fabien Montcher
Saint Louis University
Rudolph (Rudi) Matthee
University of Delaware
Guillaume Calafat
Université Paris 1 - Panthéon-Sorbonne
InterestsView All (7)
Uploads
Books by Mehmet Doğan
Papers by Mehmet Doğan
yılından bu yana yayınlanmakta olan ve akademik çevrelerce çok iyi tanınan Vakıflar Dergisi, başta
vakıf müessesesi ile ilgili konular olmak üzere, tarih, dil-edebiyat, şehir tarihi ve şehircilik, sanat tarihi
ve mimarî, restorasyon ve korumacılık alanlarında yaptığı yayınlarla büyük bir boşluğu doldurmuş,
bilimsel çalışmalarda başvurulan kaynak bir dergi olmuştur.
Vakıflar Umum Müdürü F. Kiper’in Vakıflar Dergisi’nin ilk sayısında yer alan önsözündeki
“Tarihin her devrinde, Türk dünyasının her yerinde, içtimaî hayatta, kültür hayatındaki, san‘at ve
imar sahalarında büyük bir varlık olarak göze çarpan Vakıf müessesesi ve ortaya koymuş olduğu
eserler ilmî usullerle tetkik ve izaha değer bir mevzudur. Türk medeniyetine ve âbidelerine aid
etüdleri ihtiva eyleyecek ve şimdilik gayri mevkut neşredilecek olan Vakıflar Dergisi bu hizmeti ifaya
çalışacaktır” ifadesi, 1938 yılında başlayan bilimsel maceranın niteliği açısından da manîdârdır. Bu
macera günümüzde de devam etmektedir.
Müslümanların uygarlığı ilerletme becerisine geniş kitlelere göstermiştir. Böylece kendi
tabiriyle “Müslümanların gereksiz yere aşağılık kompleksi içinde yaşamalarına” engel olmaya
çalışmıştır. Fuat Sezgin hocamızın hatırasına armağan ettiğimiz bu çalışmamızda kendisini
herkesin daha yakından tanıması için hocamızın hayat hikâyesini ve çalışmalarını hatırlatmakta
ve Fuat Sezgin yılı ilan edilen geçtiğimiz sene içerisinde hocamız adına yapılan etkinlik ve
çalışmaların da listesini sunmasını amaçlıyoruz/Prof. Dr. Fuat Sezgin showed the scientific discoveries of Islamic scholars and the ability of
Turks and Muslims in general to advance civilization. Thus, in his own words, he tried to
prevent Muslims from living in an unnecessarily inferiority complex. In this study, which we
give as a gift to the memory of Fuat Sezgin reminds the life story of our teacher and his works
in order to get to know everyone more closely and we aim to present the list of activities and
activities made on behalf of our teacher in the year of 2019
açısından da önemlidir. Bu sistemin işleyişinde etkin olan hususlardan biri de, devlet
kurumlarının işleyişi açısından da önemli olan timarların tevcihi meselesidir. Bu çalışmada
amacımız, konuyla ilgili bazı belgelerin incelenmesi yoluyla, zamanın Osmanlı bürokrasisinin
hayati bir aracı olan bu uygulamanın Osmanlı bürokrasisinde nasıl bir süreç geçirdiğini ortaya
koymak ve timar tevcihâtı ile ilgili aynı kayıtların izini farklı çalışma ve kaynaklardan tespit
etmeyi amaçlamaktadır./Timar system, as well as to the operation of the order of the Ottoman land regime, is crucial in
terms of military organization, too. One of the issues effective in the functioning of this
system is the matter of allocation of timar which is also important for the functioning of state
institutions. In this study, throughout examining certain related documents we aim to reveal
how this application, as a vital instrument of the then Ottoman bureaucracy, went through a
process, and determine the footsteps of the same registers on the timar allocation in different
studies and sources.
gösteren Portekiz tehlikesinin bir neticesidir. Memlük Sultanı Kansu Gavri’nin yardım talebi üzerine Osmanlı
Devleti adına Mısır’a giden Selman Reis’in (1514) Süveyş’te inşa ettirdiği donanmaya kaptan, Hüseyin
Bey’in de Cidde beyi ve Yemen serdarı tayin edilmesiyle Kızıldeniz’de ilk harekâtın başladığı bilinmektedir.
Süveyş donanması (1516) yılı başlarında Yemen denizine geldi ve ordunun yerleştiği Kemeran adasında
üs edinmek amacıyla bir kale inşa edildi. Bu sırada erzak sıkıntısı ortaya çıkınca kendilerini bölgeye
davet eden Yemen Emîri II. Âmir b. Tâhir’den yardım istemelerine rağmen karşılık göremediler. Bunun
üzerine Yemen sahillerini yağmalayan müttefik Osmanlı-Memlük ordusundaki Osmanlı askerleri ateşli
silâhların üstünlüğü sayesinde 19-20 Haziran 1516’da Zebîd’i teslim aldılar. Şehir Sultan Kansu Gavri’nin
beylerinden Barsbay’ın yönetimine bırakıldı. Osmanlılar’ın Yemen’e karşı asıl ilgisi Selman Reis’in bölgeye
ikinci defa gelişiyle başladı. Mısır Beylerbeyi Ahmed Paşa ismen Osmanlı hâkimiyetini tanıyan, ancak eski
Memlük beylerinin yönetiminde kalan Yemen’i ikinci defa fethetmek ve bölgedeki askerleri kontrol altına
almak üzere Cidde Beyi Hüseyin Bey ile Selman Reis’i Yemen’e gönderdi (1523). Selman Reis ile Hüseyin
Bey, Portekizliler’in işgal ettiği Kemeran adasına çıkarak bunların çoğunu kılıçtan geçirdiler ve adaya
askerlerini yerleştirdiler. Ardından itaat yanlısı olmasına rağmen Zebîd hâkimi İskender Karamânî’nin
emrindeki levent ve askerlerin isyanı karşısında Yâfi‘, Mehre ve Câzân (Cîzân) kuvvetlerinin desteğiyle
Zebîd’i ele geçirdiler; şehir Hüseyin Bey’e teslim edildi ve böylelikle Osmanlı hakimiyeti başlamış oldu.
İşte biz bu çalışmamızda Yemen’de kurulan ve idame ettirilen Osmanlı düzenini değerlendirmeye gayret
edeceğiz.
sistem kazandırmıştır. Bunlardan biri timar, diğeri ise kul sistemidir. Timar
sistemi sayesinde Osmanlı malî uygulamaları ülkenin en ücra köşesine
kadar ulaşmış, kırsal kesimden daha sıhhatli vergi toplanabilmiştir. Aynı
zamanda ihtiyaç olan yerlere merkezden yardım göndermek yerine sistem
ile vergiler toplanıldığı bölgede, bölgenin ihtiyaçları için kullanılmıştır.
Kısaca timar, Osmanlı Devleti’nin kırsal hayatının temelini teşkil etmiştir.
Devlet müessese olarak, hem hizmeti hem de kontrolü bu sayede kırsal
alana götürmüş bulunmaktadır. Timar sistemi, Osmanlı
İmparatorluğu’nda zirai arazilerde ve dolayısıyla zirai üretim üzerinde
devlet mülkiyetinin hâkim kılınmasını sağlayan bir vasıta olmaktadır. İşte
bunu Ankara Sancağı özelinde Kasaba Nahiyesi örneğinde incelemeyi
planlamaktayız. Kasaba Nahiyesi bugünkü Etimesgut bölgesini de
kapsamaktadır. Dolayısıyla odak noktamız bu bölge olacaktır./Largely distinguished two basic system has introduced the
qualification of the Ottoman classical period. One of them, timar (fiefl)
and the other kul (slave) system. Thanks to the timar system, Ottoman
financial practices reached the far corners of the country, the tax has been
collected from rural areas more healthy. At the same time from the centerto help where we need it, instead of sending the taxes in the area where
the system took place, was used for the needs of the region. Briefly, the
timar of the Ottoman Empire constituted the basis of rural life. As a state
institution, in this way both the service and control are taken to rural
areas. Timar system in the Ottoman Empire, the dominant state
ownership of agricultural land and hence agricultural production on a
vehicle that allows it to be. Here, we plan to examine this in the case of
Ankara Sanjak, specially for the Nahiye of Kasaba. It also includes today's
Etimesgut region. So our focus will be on this region.
Bunlardan biri timar, diğeri ise kul sistemidir. Timar sistemi sayesinde Osmanlı
malî uygulamaları ülkenin en ücra köşesine kadar ulaşmış, kırsal kesimden daha sıhhatli
vergi toplanabilmiştir. Aynı zamanda ihtiyaç olan yerlere merkezden yardım göndermek
yerine sistem ile vergiler toplanıldığı bölgede, bölgenin ihtiyaçları için kullanılmıştır. Kısaca
timar, Osmanlı Devleti’nin kırsal hayatının temelini teşkil etmiştir. Devlet müessese olarak,
hem hizmeti hem de kontrolü bu sayede kırsal alana götürmüş bulunmaktadır. Timar sistemi,
Osmanlı İmparatorluğu’nda zirai arazilerde ve dolayısıyla zirai üretim üzerinde devlet
mülkiyetinin hâkim kılınmasını sağlayan bir vasıta olmaktadır. İşte bunun bir örneğini
Ankara Sancağı özelinde Çubuk’ta incelemeyi planlamaktayız.
Biz bu çalışmamızda Tahrirlerden, Timar Ruznamçe, basılı eserler ve makalelerden
yola çıkarak Çubuk’taki Osmanlı Timar uygulamalarını ele alıp değerlendirmeyi düşünmekteyiz./Largely distinguished two basic system has introduced the qualification of the Ottoman
classical period. One of them, timar (fiefl), and the other kul (slave) system. Thanks to the
timar system, Ottoman financial practices reached the far corners of the country, the tax has
been collected from rural areas more healthy. At the same time from the center to help where
we need it, instead of sending the taxes in the area where the system took place, was used
for the needs of the region. Briefly, the timar of the Ottoman Empire constituted the basis of
rural life. As a state institution, in this way both the service and control are taken to rural
areas. Timar system in the Ottoman Empire, the dominant state ownership of agricultural
land and hence agricultural production on a vehicle that allows it to be. Here’s an example
of this is the banner we plan to examine in the bars of Ankara in particular.
From Tahrir registers in this study, tımar ruznamçe registers, printed books and articles,
based on the evaluation we conclude that the Ottoman and timar practices in the Çubuk.
en belirgin özelliği, vakfedilen şeyin tamamının ya da bir bölümünün işletilmek üzere vakfedilmiş
nakit paradan oluşmasıdır. Bu vakıflar daha çok dini ve sosyal amaca yönelik olarak kurulmuştur.
Bu neviden vakıflar, her kesimden insanların kurabildiği, bazen belli bir köy veya mahalle insanının
ortak ihtiyaçlarını karşılamak, aralarında sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak maksadıyla
tesis edilmiştir. Cami, mescid gibi dini kurumların ihtiyaçlarının karşılanmasında, çeşme, suyolları,
köprü vs. imar faaliyetlerinin idame ettirilmesinde para vakıfları önemli roller üstlenmişlerdir. Vakıflar
Genel Müdürlüğü arşivindeki vakfiyelere göre, Drama’da 1690-1913 yılları arasına ait 17 adet para
vakfı mevcuttur. Bu vakıfların sermaye ve gelirlerinin büyük bir kısmı nakit paradan oluşmaktadır.
Vakıfların sermayelerini genelde tek kişi tarafından sağlandığı görülmektedir. Vakıfların gelirleri
vakfiyede yazılı şarta uygun şekilde harcanmasına özen gösterilmiştir. Bu vakıflar, Drama’nın
mahalle ve köylerinde ağırlıklı olarak dini müesseselerin ihtiyaçları olmak üzere diğer birtakım
faaliyetlerin sürdürülmesinde önemli fonksiyon icra etmişlerdir./Cash waqfs were charitable endowments whose capital was cash money. The most distinctive
feature that distinguished these waqfs from other waqfs was that they were made up partially or
completely cash money that was been donated to be operated. These waqfs were founded mainly
for religious and social purposes. They were established by people belonging to all sections of
the society in order to meet common needs of people in a particular village or district and to
strengthen cooperation and social solidarity among them. Cahs waqfs played an important role
in meeting the needs of religious institutions such as mosques and masjids, and in ensuring the
continuity of such works as fountains, waterways, bridges etc. Between 1690 and 1913, a large
part of the capital and income of the 17 cash waqfs in Drama consisted of cash money. It seems
that the capital of waqfs was generally provided by one person. Care was taken to ensure that
the incomes of the waqfs were spent in accordance with the conditions existed in the waqfiyyah.
These 17 waqfs performed important functions in Drama’s neighborhoods and villages, mainly in
continuing certain activities, including meeting the needs of religious institutions.
yılından bu yana yayınlanmakta olan ve akademik çevrelerce çok iyi tanınan Vakıflar Dergisi, başta
vakıf müessesesi ile ilgili konular olmak üzere, tarih, dil-edebiyat, şehir tarihi ve şehircilik, sanat tarihi
ve mimarî, restorasyon ve korumacılık alanlarında yaptığı yayınlarla büyük bir boşluğu doldurmuş,
bilimsel çalışmalarda başvurulan kaynak bir dergi olmuştur.
Vakıflar Umum Müdürü F. Kiper’in Vakıflar Dergisi’nin ilk sayısında yer alan önsözündeki
“Tarihin her devrinde, Türk dünyasının her yerinde, içtimaî hayatta, kültür hayatındaki, san‘at ve
imar sahalarında büyük bir varlık olarak göze çarpan Vakıf müessesesi ve ortaya koymuş olduğu
eserler ilmî usullerle tetkik ve izaha değer bir mevzudur. Türk medeniyetine ve âbidelerine aid
etüdleri ihtiva eyleyecek ve şimdilik gayri mevkut neşredilecek olan Vakıflar Dergisi bu hizmeti ifaya
çalışacaktır” ifadesi, 1938 yılında başlayan bilimsel maceranın niteliği açısından da manîdârdır. Bu
macera günümüzde de devam etmektedir.
Müslümanların uygarlığı ilerletme becerisine geniş kitlelere göstermiştir. Böylece kendi
tabiriyle “Müslümanların gereksiz yere aşağılık kompleksi içinde yaşamalarına” engel olmaya
çalışmıştır. Fuat Sezgin hocamızın hatırasına armağan ettiğimiz bu çalışmamızda kendisini
herkesin daha yakından tanıması için hocamızın hayat hikâyesini ve çalışmalarını hatırlatmakta
ve Fuat Sezgin yılı ilan edilen geçtiğimiz sene içerisinde hocamız adına yapılan etkinlik ve
çalışmaların da listesini sunmasını amaçlıyoruz/Prof. Dr. Fuat Sezgin showed the scientific discoveries of Islamic scholars and the ability of
Turks and Muslims in general to advance civilization. Thus, in his own words, he tried to
prevent Muslims from living in an unnecessarily inferiority complex. In this study, which we
give as a gift to the memory of Fuat Sezgin reminds the life story of our teacher and his works
in order to get to know everyone more closely and we aim to present the list of activities and
activities made on behalf of our teacher in the year of 2019
açısından da önemlidir. Bu sistemin işleyişinde etkin olan hususlardan biri de, devlet
kurumlarının işleyişi açısından da önemli olan timarların tevcihi meselesidir. Bu çalışmada
amacımız, konuyla ilgili bazı belgelerin incelenmesi yoluyla, zamanın Osmanlı bürokrasisinin
hayati bir aracı olan bu uygulamanın Osmanlı bürokrasisinde nasıl bir süreç geçirdiğini ortaya
koymak ve timar tevcihâtı ile ilgili aynı kayıtların izini farklı çalışma ve kaynaklardan tespit
etmeyi amaçlamaktadır./Timar system, as well as to the operation of the order of the Ottoman land regime, is crucial in
terms of military organization, too. One of the issues effective in the functioning of this
system is the matter of allocation of timar which is also important for the functioning of state
institutions. In this study, throughout examining certain related documents we aim to reveal
how this application, as a vital instrument of the then Ottoman bureaucracy, went through a
process, and determine the footsteps of the same registers on the timar allocation in different
studies and sources.
gösteren Portekiz tehlikesinin bir neticesidir. Memlük Sultanı Kansu Gavri’nin yardım talebi üzerine Osmanlı
Devleti adına Mısır’a giden Selman Reis’in (1514) Süveyş’te inşa ettirdiği donanmaya kaptan, Hüseyin
Bey’in de Cidde beyi ve Yemen serdarı tayin edilmesiyle Kızıldeniz’de ilk harekâtın başladığı bilinmektedir.
Süveyş donanması (1516) yılı başlarında Yemen denizine geldi ve ordunun yerleştiği Kemeran adasında
üs edinmek amacıyla bir kale inşa edildi. Bu sırada erzak sıkıntısı ortaya çıkınca kendilerini bölgeye
davet eden Yemen Emîri II. Âmir b. Tâhir’den yardım istemelerine rağmen karşılık göremediler. Bunun
üzerine Yemen sahillerini yağmalayan müttefik Osmanlı-Memlük ordusundaki Osmanlı askerleri ateşli
silâhların üstünlüğü sayesinde 19-20 Haziran 1516’da Zebîd’i teslim aldılar. Şehir Sultan Kansu Gavri’nin
beylerinden Barsbay’ın yönetimine bırakıldı. Osmanlılar’ın Yemen’e karşı asıl ilgisi Selman Reis’in bölgeye
ikinci defa gelişiyle başladı. Mısır Beylerbeyi Ahmed Paşa ismen Osmanlı hâkimiyetini tanıyan, ancak eski
Memlük beylerinin yönetiminde kalan Yemen’i ikinci defa fethetmek ve bölgedeki askerleri kontrol altına
almak üzere Cidde Beyi Hüseyin Bey ile Selman Reis’i Yemen’e gönderdi (1523). Selman Reis ile Hüseyin
Bey, Portekizliler’in işgal ettiği Kemeran adasına çıkarak bunların çoğunu kılıçtan geçirdiler ve adaya
askerlerini yerleştirdiler. Ardından itaat yanlısı olmasına rağmen Zebîd hâkimi İskender Karamânî’nin
emrindeki levent ve askerlerin isyanı karşısında Yâfi‘, Mehre ve Câzân (Cîzân) kuvvetlerinin desteğiyle
Zebîd’i ele geçirdiler; şehir Hüseyin Bey’e teslim edildi ve böylelikle Osmanlı hakimiyeti başlamış oldu.
İşte biz bu çalışmamızda Yemen’de kurulan ve idame ettirilen Osmanlı düzenini değerlendirmeye gayret
edeceğiz.
sistem kazandırmıştır. Bunlardan biri timar, diğeri ise kul sistemidir. Timar
sistemi sayesinde Osmanlı malî uygulamaları ülkenin en ücra köşesine
kadar ulaşmış, kırsal kesimden daha sıhhatli vergi toplanabilmiştir. Aynı
zamanda ihtiyaç olan yerlere merkezden yardım göndermek yerine sistem
ile vergiler toplanıldığı bölgede, bölgenin ihtiyaçları için kullanılmıştır.
Kısaca timar, Osmanlı Devleti’nin kırsal hayatının temelini teşkil etmiştir.
Devlet müessese olarak, hem hizmeti hem de kontrolü bu sayede kırsal
alana götürmüş bulunmaktadır. Timar sistemi, Osmanlı
İmparatorluğu’nda zirai arazilerde ve dolayısıyla zirai üretim üzerinde
devlet mülkiyetinin hâkim kılınmasını sağlayan bir vasıta olmaktadır. İşte
bunu Ankara Sancağı özelinde Kasaba Nahiyesi örneğinde incelemeyi
planlamaktayız. Kasaba Nahiyesi bugünkü Etimesgut bölgesini de
kapsamaktadır. Dolayısıyla odak noktamız bu bölge olacaktır./Largely distinguished two basic system has introduced the
qualification of the Ottoman classical period. One of them, timar (fiefl)
and the other kul (slave) system. Thanks to the timar system, Ottoman
financial practices reached the far corners of the country, the tax has been
collected from rural areas more healthy. At the same time from the centerto help where we need it, instead of sending the taxes in the area where
the system took place, was used for the needs of the region. Briefly, the
timar of the Ottoman Empire constituted the basis of rural life. As a state
institution, in this way both the service and control are taken to rural
areas. Timar system in the Ottoman Empire, the dominant state
ownership of agricultural land and hence agricultural production on a
vehicle that allows it to be. Here, we plan to examine this in the case of
Ankara Sanjak, specially for the Nahiye of Kasaba. It also includes today's
Etimesgut region. So our focus will be on this region.
Bunlardan biri timar, diğeri ise kul sistemidir. Timar sistemi sayesinde Osmanlı
malî uygulamaları ülkenin en ücra köşesine kadar ulaşmış, kırsal kesimden daha sıhhatli
vergi toplanabilmiştir. Aynı zamanda ihtiyaç olan yerlere merkezden yardım göndermek
yerine sistem ile vergiler toplanıldığı bölgede, bölgenin ihtiyaçları için kullanılmıştır. Kısaca
timar, Osmanlı Devleti’nin kırsal hayatının temelini teşkil etmiştir. Devlet müessese olarak,
hem hizmeti hem de kontrolü bu sayede kırsal alana götürmüş bulunmaktadır. Timar sistemi,
Osmanlı İmparatorluğu’nda zirai arazilerde ve dolayısıyla zirai üretim üzerinde devlet
mülkiyetinin hâkim kılınmasını sağlayan bir vasıta olmaktadır. İşte bunun bir örneğini
Ankara Sancağı özelinde Çubuk’ta incelemeyi planlamaktayız.
Biz bu çalışmamızda Tahrirlerden, Timar Ruznamçe, basılı eserler ve makalelerden
yola çıkarak Çubuk’taki Osmanlı Timar uygulamalarını ele alıp değerlendirmeyi düşünmekteyiz./Largely distinguished two basic system has introduced the qualification of the Ottoman
classical period. One of them, timar (fiefl), and the other kul (slave) system. Thanks to the
timar system, Ottoman financial practices reached the far corners of the country, the tax has
been collected from rural areas more healthy. At the same time from the center to help where
we need it, instead of sending the taxes in the area where the system took place, was used
for the needs of the region. Briefly, the timar of the Ottoman Empire constituted the basis of
rural life. As a state institution, in this way both the service and control are taken to rural
areas. Timar system in the Ottoman Empire, the dominant state ownership of agricultural
land and hence agricultural production on a vehicle that allows it to be. Here’s an example
of this is the banner we plan to examine in the bars of Ankara in particular.
From Tahrir registers in this study, tımar ruznamçe registers, printed books and articles,
based on the evaluation we conclude that the Ottoman and timar practices in the Çubuk.
en belirgin özelliği, vakfedilen şeyin tamamının ya da bir bölümünün işletilmek üzere vakfedilmiş
nakit paradan oluşmasıdır. Bu vakıflar daha çok dini ve sosyal amaca yönelik olarak kurulmuştur.
Bu neviden vakıflar, her kesimden insanların kurabildiği, bazen belli bir köy veya mahalle insanının
ortak ihtiyaçlarını karşılamak, aralarında sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak maksadıyla
tesis edilmiştir. Cami, mescid gibi dini kurumların ihtiyaçlarının karşılanmasında, çeşme, suyolları,
köprü vs. imar faaliyetlerinin idame ettirilmesinde para vakıfları önemli roller üstlenmişlerdir. Vakıflar
Genel Müdürlüğü arşivindeki vakfiyelere göre, Drama’da 1690-1913 yılları arasına ait 17 adet para
vakfı mevcuttur. Bu vakıfların sermaye ve gelirlerinin büyük bir kısmı nakit paradan oluşmaktadır.
Vakıfların sermayelerini genelde tek kişi tarafından sağlandığı görülmektedir. Vakıfların gelirleri
vakfiyede yazılı şarta uygun şekilde harcanmasına özen gösterilmiştir. Bu vakıflar, Drama’nın
mahalle ve köylerinde ağırlıklı olarak dini müesseselerin ihtiyaçları olmak üzere diğer birtakım
faaliyetlerin sürdürülmesinde önemli fonksiyon icra etmişlerdir./Cash waqfs were charitable endowments whose capital was cash money. The most distinctive
feature that distinguished these waqfs from other waqfs was that they were made up partially or
completely cash money that was been donated to be operated. These waqfs were founded mainly
for religious and social purposes. They were established by people belonging to all sections of
the society in order to meet common needs of people in a particular village or district and to
strengthen cooperation and social solidarity among them. Cahs waqfs played an important role
in meeting the needs of religious institutions such as mosques and masjids, and in ensuring the
continuity of such works as fountains, waterways, bridges etc. Between 1690 and 1913, a large
part of the capital and income of the 17 cash waqfs in Drama consisted of cash money. It seems
that the capital of waqfs was generally provided by one person. Care was taken to ensure that
the incomes of the waqfs were spent in accordance with the conditions existed in the waqfiyyah.
These 17 waqfs performed important functions in Drama’s neighborhoods and villages, mainly in
continuing certain activities, including meeting the needs of religious institutions.