Makaleler by Ali İhsan Yapıcı
Asya Studies , 2023
Türk edebiyatındaki Kısasü'l-Enbiyâ tercümeleri, Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm es-Saʿleb... more Türk edebiyatındaki Kısasü'l-Enbiyâ tercümeleri, Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm es-Saʿlebî en-Nisâbûrî eş-Şâfîʿî'nin Kitâbu ʿArâisü'l-Mecâlis fî-Kısasi'l-Enbiyâ adlı eseri, Ebû İshâk İbrâhîm b. el-Mansûr b. Halefi'l-Müzekkir en-Nisâbûrî'nin Kısasü'l-Enbiyâ adlı eseri ve Muhammed b. Abdu'llâh el-Kisâ'î'nin Kitâbu Bedʾi'd-Dünyâ ve Kısasi'l-Enbiyâ adlı eseri olmak üzere üç kola ayrılmaktadır.Kısasü'l-Enbiyâ türündeki eserlerde, kâinatın yaratılışı, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem'in yaratılışı, Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e kadar gönderilmiş peygamberlerin hayatlarından kesitler ve bazı tarihî şahsiyetler hakkında bilgiler yer almaktadır. Bu tür eserler içeriği yönünden toplumun ilgisini çekmiş ve gerek sözlü gerekse yazılı olarak günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Muhammed b. Abdu'llâh el-Kisâ'î'nin Kitâbu Bedʾi'd-Dünyâ ve Kısasi'l-Enbiyâ adlı eserinden yapılmış Türkçe tercümenin kütüphanelerde tespit edilmiş yedi nüshası bulunmaktadır. Bunlar, Süleymaniye Kütüphanesi Hüsrev Paşa Koleksiyonunda 444 arşiv numarası ile kayıtlı olan Hüsrev Paşa nüshası, Süleymaniye Kütüphanesi HAC Koleksiyonunda 4311 arşiv numarası ile kayıtlı olan HAC nüshası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Muallim Cevdet Koleksiyonunda 0.14 arşiv numarası ile kayıtlı olan İBB nüshası, Kastamonu İl Halk Kütüphanesinde 2894 arşiv numarası ile kayıtlı olan Kastamonu nüshası, Beyazıt Devlet Kütüphanesi Beyazıt Koleksiyonunda 5098 numara ile kayıtlı olan Beyazıt nüshası, Ankara Millî Kütüphanede 06 Mil. Yz. A. 3765 arşiv numarası ile kayıtlı olan Millî Kütüphane nüshası ve Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya Koleksiyonunda 3354 arşiv numarası ile kayıtlı olan Ayasofya nüshasıdır. Bu çalışmada, tarafımızdan yayına hazırlanmakta olan ve hem Doğu Türkçesi hem de Azerbaycan Türkçesi özellikleri gösteren Ayasofya nüshası ses bilgisi, şekil bilgisi ve söz varlığı bakımından ele alınmıştır.
Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi , 2021
Oğuz Türkçesine dayalı yazı dilinin oluşumuyla ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüş; farklı leh... more Oğuz Türkçesine dayalı yazı dilinin oluşumuyla ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüş; farklı lehçe özelliklerini
barındırdıkları için karışık dilli eserler diye adlandırılan metinlerle ilgili tartışmalar, Türkoloji alanını uzun bir
müddet meşgul etmiştir. Ancak bu iki meselede de henüz tam bir fikir birliğine varılamamıştır. Söz konusu
eserlerin oluşumu ve Türk dili tarihi içindeki yeriyle ilgili üç temel görüş hâkimdir. Birinci görüşe göre Anadolu
merkezli Oğuz Türkçesi Eski Türk yazı dili geleneğine Oğuzca unsurların karışmaya başlamasıyla aşamalı
olarak yazı dili hâline gelmiştir. İkinci görüşe göre karışık lehçeli eserler, Orta Asya kökenli müelliflerin göçler
yoluyla daha sonra geldikleri Anadolu sahasında ikinci lehçe olarak edinmiş oldukları Oğuz Türkçesiyle kendi
ana lehçelerini karıştırmaları suretiyle meydana gelmiştir. Üçüncü görüşe göre Oğuzca, Horasan ve civarında
yaşamaya devam eden Oğuz unsurlarının Eski Türk yazı dili geleneğine sahip Türk boylarıyla etkileşimleri
sonucunda bu bölgede yazı dili hâline gelmeye başlamış, karışık lehçeli eserler diye adlandırılan metinler de bu
bölgede yazılmışlardır.
Bu çalışmanın amacı karışık lehçeli eserlerle ilgili tartışmalara doğrudan müdahil olmak değildir. Eldeki
verilerden hareketle konuya farklı bir bakış açısı getirme amacındaki çalışmamızda, karışık lehçeli eserler
içerisinde gösterilen Behçetü’l-Hadâ’ik fî-mev’izati’l-halâ’ik, Kitâb-ı Ferâ’iz, Karışık Dilli Kur’ân Tercümesi ve
Kudurî (el-muhtasar) Tercümesi adlı eserlerde karşılaştırma işlevinde kullanılan ve diğer tarihî lehçelerde
örneğine rastlanmayan {+dAn köre} yapısı ele alınacaktır.
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışmada, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yazmalar Koleksiyonunda Yz_000035 numara ile kayıt... more Bu çalışmada, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yazmalar Koleksiyonunda Yz_000035 numara ile kayıtlı olan yazma ele alınacaktır. Katalog bilgilerinde müellif hattı olduğu belirtilen ve Salih adında bir müellif tarafından hicri 1026 yılında yazılan eserin baş kısmı eksiktir. Yazmanın iç kısmında da bazı varakların eksik olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. Müellif, bir yapım ekiyle meydana gelen türemiş kelimeleri açıklarken söz konusu ekle ilgili bilgi vermiş, aynı ekle türetilmiş kelimeleri de örnek olarak göstermiştir. Aynı tasarruf bazı çekim eklerinde de görülmektedir. Eser, bu yönüyle bir sözlük olmasının yanında muhtasar bir gramer özelliği de taşımaktadır. Müellif, kelimeleri açıklarken deyim, atasözü, şiir parçaları, kelime grubu veya cümlelerden de faydalanmıştır. Çalışmamıza konu olan bu sözlük, XVII. yüzyıl başlarında yazılmasına rağmen fonetik, morfolojik ve leksik bakımdan önemli veriler içermektedir. Eseri farklı kılan bir başka özellik de tarafımızca daha önce herhangi bir yazma eserde örneği görülmeyen bir imla tercihidir. Bu çalışmada asıl üzerinde durulmak istenen, yazmayı farklı kılan bu imla özelliğidir. Bu özellikleri bakımından Türk dili araştırmalarına önemli katkıları olacağını düşündüğümüz bu sözlük, Arapçayı iyi derecede bilen Türk dili araştırmacıları tarafından derinlemesine çalışılarak Türkoloji dünyasının istifadesine sunulmalıdır. information and was written by an author named Salih in 1026, is incomplete. We have determined that some folios are missing in the inside of the manuscript. While explaining the derivative words formed with a suffix, the author gave information about the suffix in question and showed the words derived from the same suffix as an example. The same savings can be seen in some shooting attachments. In addition to being a dictionary in this respect, the work also carries a concise grammar feature. The author also made use of idioms, proverbs, poems, phrases or sentences while explaining the words. This dictionary, which is the subject of our study, although it was written at the beginning of the 17 th century, it contains important phonetic, morphological and lexical data. Another feature that makes the work different is a spelling preference that has not been seen in any manuscript before. In this study, the main emphasis is on this spelling feature that makes writing different. This dictionary, which we think will make important contributions to Turkish language research in terms of its features, should be studied thoroughly by Turkish language researchers who know Arabic well and presented to the benefit of the Turkology world.
R u m e l i D E D i l v e E d e b i y a t A r a ş t ı r m a l a r ı D e r g i s i 2 0 2 0. 2 1 (A... more R u m e l i D E D i l v e E d e b i y a t A r a ş t ı r m a l a r ı D e r g i s i 2 0 2 0. 2 1 (A r a l ı k) / 4 7 5 Mütercimi bilinmeyen eksik Kelile ve Dimne tercümesinin yeni varakları / A. İ. Yapıcı
Öz XI.-XIII. yüzyıllar arasında Anadolu merkezli Oğuz yazı diliyle ilgili çeşitli araştırmalar ya... more Öz XI.-XIII. yüzyıllar arasında Anadolu merkezli Oğuz yazı diliyle ilgili çeşitli araştırmalar yapılmış; konu, öteden beri bu yazı dilinin ne zaman ve nerede oluştuğuna dair çeşitli görüşler etrafında tartışılagelmiştir. Bu soruna bağlı olarak ilim dünyasını uzun müddet meşgul eden konulardan biri de karışık dilli (=karışık lehçeli) eserler meselesidir. Bu sorunla ilgili de çeşitli görüşler ileri sürülmesine rağmen, konu henüz kesin bir şekilde açıklığa kavuşturulamamıştır. Çalışmamızın amacı tarihî metin okumalarının ne derece önemli olduğunu, bu hususta çok özenli ve dikkatli davranılması gerektiğini vurgulamaktır. Bu sebeple Oğuzcaya dayalı yazı dilinin nerede, ne zaman kurulduğu konusuna girilmeyecek; karışık dilli (=karışık lehçeli) eserler meselesi de ayrıntılı olarak ele alınmayacaktır. Abstract Various researches have been made about the Oghuz written language based in Anatolia between XI.-XIII. the centuries. The topic has long been discussed around various views on when and where this writing language occurs. Depending on this problem, one of the issues that have occupied the scientific world for a long time is the question of mixed language (= mixed dialect) works. Although various opinions have been raised about this problem, the issue has not been clarified yet.
İbni Mühenna tarafından XIII. yüzyılın ortalarında yazılmış olan Kitâb Hilyetü’l-insân ve Helbetü... more İbni Mühenna tarafından XIII. yüzyılın ortalarında yazılmış olan Kitâb Hilyetü’l-insân ve Helbetü’l-lisân adlı eser, Divânu Lugat’it-Türk’ten sonra Türk dili üzerine yazılmış ilk eser olması dolayısıyla, Türk dili tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Daha çok İbni Mühenna Lugati adıyla bilinen bu eserde, o dönem Türkçesi hakkında önemli bilgiler sunulmuştur. Eserin geneline bakıldığında, Türkistan (Hakaniye/Kaşgar) Türkçesi esas alınarak yazıldığı, ancak Oğuz ve Kıpçak lehçe özelliklerinin yavaş yavaş yazı diline girmeye başladığı görülmektedir. İbni Mühenna, Türk yazı dilinin temel özelliklerini belirtmekle kalmamış, yaşadığı bölgedeki boyların ağız özelliklerinden de bahsederek bir bakıma karşılaştırmalı bir dil çalışması yapmıştır. Bu eseri önemli kılan husus, hem dönemindeki Türk diyalektlerini göstermesi hem de bazı örneklerinin değişken şekillerden seçilmesidir. İbni Mühenna farklı Türk diyalektlerine ve konuşma diline de temas etmiş, bazı örnek ve açıklamalarıyla o coğrafyadaki Türk boylarının demografik yapısı hakkında da önemli ipuçları vermiştir. Yazı dilindeki ses ve şekil özelliklerinin bölgede konuşulan Türkçe ile karşılaştırılmasında Oğuz lehçesi özelliklerinin ağırlıkta olduğu görülmektedir. Buna göre, söz konusu bölgede Oğuzların sayıca fazla olduğunu, ancak Kıpçak ve Karluk boylarına mensup grupların da Oğuz gruplarıyla iç içe veya yan yana yaşadıklarını söylemek mümkündür. Esere dair bu tespitlerden hareketle, müellifin yaşadığı coğrafyanın, Türkçenin farklı yazı dillerine ayrılma sürecinde önemli bir merkez durumunda olduğu söylenebilir.
Türkçenin tarihî ve çağdaş lehçelerinde, zaman kavramını karşılamak için eklerden ve birleşik yap... more Türkçenin tarihî ve çağdaş lehçelerinde, zaman kavramını karşılamak için eklerden ve birleşik yapılardan faydalanılmıştır. Bazen de Eski Türkçe dönemindeki şimdiki zaman ifadesinde olduğu gibi, bazı zaman kavramlarının başka bir zaman ekiyle ifade edildiği bilinmektedir. Bu süreçte belli bir zamana hasredilen ekler yanında, zarf-fiil ekiyle anlam boşalmasına uğramış yardımcı fiillerin (tasvir fiilleri) oluşturduğu yapılar da zaman ifade etmek için kullanılmıştır. Söz konusu yardımcı fiillerden biri de dur-(<ET tur-) fiilidir. Bu fiilin, {-A}, {-I} ve {-(I)p} zarf-fiil ekleriyle teşkil ettiği yapılar, tarihî ve çağdaş lehçelerde şimdiki zaman kavramını karşılamak amacıyla kullanılmıştır. Nitekim bazı çağdaş lehçelerde hece düşmesine uğrayarak şimdiki zaman eki hâline gelen bu yapı, Harezm Türkçesi döneminden itibaren öğrenilen geçmiş zaman işleviyle de kullanılmıştır. Günümüzde, başta Türkmen Türkçesi olmak üzere çeşitli lehçelerde öğrenilen geçmiş zaman eki hâline gelen bu yapı, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki bazı ağızlarda da varlığını sürdürmektedir. Ancak, Anadolu sahasındaki diğer ağız bölgelerinde bu yapının geçmiş zaman işlevinde kullanılışıyla ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. Aydın ve yöresi ağızları üzerine yaptığımız çalışmada, söz konusu yapının hem öğrenilen geçmiş zaman hem de görülen geçmiş zaman işleviyle kullanıldığını tespit ettik. Bu çalışmada, {-Ip-durur} yapısının tarihî ve çağdaş lehçelerdeki kullanımı ele alınacak ve söz konusu yapının Aydın ve yöresi ağızlarındaki örnekleri üzerinde durulacaktır. ABSTRACT Suffixes and compound verb structures have been used, so to meet the meaning of tense concept in historical and contemporary dialects of Turkish. And sometimes as in the statement of continuous tense in the ear of Old Turkish, it's known that some tense concepts are expressed via different tense suffix. In this process, along with the suffixes that are confined to a certain tense, also the structures consisting from auxiliary verb, which lost its meaning with verbal adverb suffix, are used to determine the tense. One of these auxiliary verbs is dur-(< tur-). Structures, which this verb forms with the verbal
Özet Türkçenin tarihî seyri içinde şimdiki zaman kavramını karşılamak için çeşitli yapılar kullan... more Özet Türkçenin tarihî seyri içinde şimdiki zaman kavramını karşılamak için çeşitli yapılar kullanılmıştır. Birleşik fiil kuruluşundaki bu yapılar, zarf-fiil eki almış asıl fiil ile geniş zaman çekimindeki bir yardımcı fiilden (dur-ve yorı-) oluşmaktadır. İlk defa Karahanlı Türkçesi döneminde karşılaşılan {asıl fiil + zarf-fiil eki (A /-I) + turur + şahıs zamiri} yapısı, zamanla yaygınlaşmış ve çeşitli ses değişikliklerine uğrayarak Karluk ve Kıpçak grubu lehçelerinin şimdiki zaman ifadeli geniş zaman ekini meydana getirmiştir. Batı Türkçesinde daha yaygın olan {asıl fiil + zarf-fiil eki (A /-I) + yorır + şahıs eki} yapısı da Osmanlı Türkçesi döneminde asıl şimdiki zaman eki hâline gelmiştir. Ancak Anadolu ağızlarında, zarf-fiil eki almış asıl fiille gel-, git-, yat-, yörü-, var-gibi yardımcı fiillerin oluşturduğu yapılar da şimdiki zaman işleviyle kullanılmaktadır. Bu çalışmada Aydın ve yöresi ağızlarında şimdiki zaman işlevindeki ek ve yapılar ele alınacaktır. Abstract In the course of Turkish history some structures started to be used on top of simple present tense affixes in order to cover the simple continuous tense concept. These structures which were in the form of composite verbs were composed of the main verb with an adverb-verb affix and an auxiliary verb in simple present tense. In order to achieve this, mostly dur-(<tur-) and yorı-auxiliary verbs were used. The structure of (main verb + adverb-verb affix (A /-I) + turur + personal pronoun) which was first observed in Karakhanid Turkish, became prevalent in time and faced some voice changes to form the simple present tense affix with present continuous expression of both Qarluk
Bildiriler by Ali İhsan Yapıcı
Aydın'ın Bozdoğan ilçesi ağızları ile ilgili fonetik ve morfolojik bir saha bilgisi araştırması...
Kitap Tanıtım by Ali İhsan Yapıcı
Lisansüstü Tezler by Ali İhsan Yapıcı
Kitaplar by Ali İhsan Yapıcı
Papers by Ali İhsan Yapıcı
ASYA STUDIES
Türk edebiyatında rağbet gören dinî metinlerden biri de Kısasü’l-Enbiyâ tercümeleridir. Türk edeb... more Türk edebiyatında rağbet gören dinî metinlerden biri de Kısasü’l-Enbiyâ tercümeleridir. Türk edebiyatındaki Kısasü’l-Enbiyâ tercümeleri, Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed b. İbrâhîm es-Saʿlebî en-Nisâbûrî eş-Şâfîʿî’nin Kitâbu ʿArâisü’l-Mecâlis fî-Kısasi’l-Enbiyâ adlı eseri, Ebû İshâk İbrâhîm b. el-Mansûr b. Halefi’l-Müzekkir en-Nisâbûrî’nin Kısasü’l-Enbiyâ adlı eseri ve Muhammed b. Abdu’llâh el-Kisâ’î’nin Kitâbu Bedʾi’d-Dünyâ ve Kısasi’l-Enbiyâ adlı eseri olmak üzere üç kola ayrılmaktadır. Kısasü’l-Enbiyâ türündeki eserlerde, kâinatın yaratılışı, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’in yaratılışı, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gönderilmiş peygamberlerin hayatlarından kesitler ve bazı tarihî şahsiyetler hakkında bilgiler yer almaktadır. Bu tür eserler içeriği yönünden toplumun ilgisini çekmiş ve gerek sözlü gerekse yazılı olarak günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Muhammed b. Abdu’llâh el-Kisâ’î’nin Kitâbu Bedʾi’d-Dünyâ ve Kısasi’l-Enbiyâ adlı eserinden yapılmış Türkçe tercümeni...
Oğuz Türkçesine dayalı yazı dilinin oluşumuyla ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüş; farklı leh... more Oğuz Türkçesine dayalı yazı dilinin oluşumuyla ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüş; farklı lehçe özelliklerini barındırdıkları için karışık dilli eserler diye adlandırılan metinlerle ilgili tartışmalar, Türkoloji alanını uzun bir müddet meşgul etmiştir. Ancak bu iki meselede de henüz tam bir fikir birliğine varılamamıştır. Söz konusu eserlerin oluşumu ve Türk dili tarihi içindeki yeriyle ilgili üç temel görüş hâkimdir. Birinci görüşe göre Anadolu merkezli Oğuz Türkçesi Eski Türk yazı dili geleneğine Oğuzca unsurların karışmaya başlamasıyla aşamalı olarak yazı dili hâline gelmiştir. İkinci görüşe göre karışık lehçeli eserler, Orta Asya kökenli müelliflerin göçler yoluyla daha sonra geldikleri Anadolu sahasında ikinci lehçe olarak edinmiş oldukları Oğuz Türkçesiyle kendi ana lehçelerini karıştırmaları suretiyle meydana gelmiştir. Üçüncü görüşe göre Oğuzca, Horasan ve civarında yaşamaya devam eden Oğuz unsurlarının Eski Türk yazı dili geleneğine sahip Türk boylarıyla etkileşimleri sonucunda bu bölgede yazı dili hâline gelmeye başlamış, karışık lehçeli eserler diye adlandırılan metinler de bu bölgede yazılmışlardır. Bu çalışmanın amacı karışık lehçeli eserlerle ilgili tartışmalara doğrudan müdahil olmak değildir. Eldeki verilerden hareketle konuya farklı bir bakış açısı getirme amacındaki çalışmamızda, karışık lehçeli eserler içerisinde gösterilen Behçetü'l-Hadâ'ik fî-mev'izati'l-halâ'ik, Kitâb-ı Ferâ'iz, Karışık Dilli Kur'ân Tercümesi ve Kudurî (el-muhtasar) Tercümesi adlı eserlerde karşılaştırma işlevinde kullanılan ve diğer tarihî lehçelerde örneğine rastlanmayan {+dAn köre} yapısı ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Karışık lehçeli eserler (Karışık dilli eserler), karşılaştırma, {+dAn köre} yapısı
XI.-XIII. yuzyillar arasinda Anadolu merkezli Oguz yazi diliyle ilgili cesitli arastirmalar yapil... more XI.-XIII. yuzyillar arasinda Anadolu merkezli Oguz yazi diliyle ilgili cesitli arastirmalar yapilmis; konu, oteden beri bu yazi dilinin ne zaman ve nerede olustuguna dair cesitli gorusler etrafinda tartisilagelmistir. Bu soruna bagli olarak ilim dunyasini uzun muddet mesgul eden konulardan biri de karisik dilli (=karisik lehceli) eserler meselesidir. Bu sorunla ilgili de cesitli gorusler ileri surulmesine ragmen, konu henuz kesin bir sekilde acikliga kavusturulamamistir. Calismamizin amaci tarihi metin okumalarinin ne derece onemli oldugunu, bu hususta cok ozenli ve dikkatli davranilmasi gerektigini vurgulamaktir. Bu sebeple Oguzcaya dayali yazi dilinin nerede, ne zaman kuruldugu konusuna girilmeyecek; karisik dilli (=karisik lehceli) eserler meselesi de ayrintili olarak ele alinmayacaktir. Bu calismada, Kitâb-i Guzide adli eserin, 2014 yilinda Serhat Kucuk tarafindan yayimlanan Konya nushasi ele alinacak, Kucuk'un metninde hatali olarak okundugunu dusundugumuz kisimlarla ilgili...
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2020
Mütercimi bilinmeyen eksik Kelile ve Dimne tercümesinin yeni varakları / A. İ. Yapıcı (475-493. s.
Uploads
Makaleler by Ali İhsan Yapıcı
barındırdıkları için karışık dilli eserler diye adlandırılan metinlerle ilgili tartışmalar, Türkoloji alanını uzun bir
müddet meşgul etmiştir. Ancak bu iki meselede de henüz tam bir fikir birliğine varılamamıştır. Söz konusu
eserlerin oluşumu ve Türk dili tarihi içindeki yeriyle ilgili üç temel görüş hâkimdir. Birinci görüşe göre Anadolu
merkezli Oğuz Türkçesi Eski Türk yazı dili geleneğine Oğuzca unsurların karışmaya başlamasıyla aşamalı
olarak yazı dili hâline gelmiştir. İkinci görüşe göre karışık lehçeli eserler, Orta Asya kökenli müelliflerin göçler
yoluyla daha sonra geldikleri Anadolu sahasında ikinci lehçe olarak edinmiş oldukları Oğuz Türkçesiyle kendi
ana lehçelerini karıştırmaları suretiyle meydana gelmiştir. Üçüncü görüşe göre Oğuzca, Horasan ve civarında
yaşamaya devam eden Oğuz unsurlarının Eski Türk yazı dili geleneğine sahip Türk boylarıyla etkileşimleri
sonucunda bu bölgede yazı dili hâline gelmeye başlamış, karışık lehçeli eserler diye adlandırılan metinler de bu
bölgede yazılmışlardır.
Bu çalışmanın amacı karışık lehçeli eserlerle ilgili tartışmalara doğrudan müdahil olmak değildir. Eldeki
verilerden hareketle konuya farklı bir bakış açısı getirme amacındaki çalışmamızda, karışık lehçeli eserler
içerisinde gösterilen Behçetü’l-Hadâ’ik fî-mev’izati’l-halâ’ik, Kitâb-ı Ferâ’iz, Karışık Dilli Kur’ân Tercümesi ve
Kudurî (el-muhtasar) Tercümesi adlı eserlerde karşılaştırma işlevinde kullanılan ve diğer tarihî lehçelerde
örneğine rastlanmayan {+dAn köre} yapısı ele alınacaktır.
Bildiriler by Ali İhsan Yapıcı
Kitap Tanıtım by Ali İhsan Yapıcı
Lisansüstü Tezler by Ali İhsan Yapıcı
Kitaplar by Ali İhsan Yapıcı
Papers by Ali İhsan Yapıcı
barındırdıkları için karışık dilli eserler diye adlandırılan metinlerle ilgili tartışmalar, Türkoloji alanını uzun bir
müddet meşgul etmiştir. Ancak bu iki meselede de henüz tam bir fikir birliğine varılamamıştır. Söz konusu
eserlerin oluşumu ve Türk dili tarihi içindeki yeriyle ilgili üç temel görüş hâkimdir. Birinci görüşe göre Anadolu
merkezli Oğuz Türkçesi Eski Türk yazı dili geleneğine Oğuzca unsurların karışmaya başlamasıyla aşamalı
olarak yazı dili hâline gelmiştir. İkinci görüşe göre karışık lehçeli eserler, Orta Asya kökenli müelliflerin göçler
yoluyla daha sonra geldikleri Anadolu sahasında ikinci lehçe olarak edinmiş oldukları Oğuz Türkçesiyle kendi
ana lehçelerini karıştırmaları suretiyle meydana gelmiştir. Üçüncü görüşe göre Oğuzca, Horasan ve civarında
yaşamaya devam eden Oğuz unsurlarının Eski Türk yazı dili geleneğine sahip Türk boylarıyla etkileşimleri
sonucunda bu bölgede yazı dili hâline gelmeye başlamış, karışık lehçeli eserler diye adlandırılan metinler de bu
bölgede yazılmışlardır.
Bu çalışmanın amacı karışık lehçeli eserlerle ilgili tartışmalara doğrudan müdahil olmak değildir. Eldeki
verilerden hareketle konuya farklı bir bakış açısı getirme amacındaki çalışmamızda, karışık lehçeli eserler
içerisinde gösterilen Behçetü’l-Hadâ’ik fî-mev’izati’l-halâ’ik, Kitâb-ı Ferâ’iz, Karışık Dilli Kur’ân Tercümesi ve
Kudurî (el-muhtasar) Tercümesi adlı eserlerde karşılaştırma işlevinde kullanılan ve diğer tarihî lehçelerde
örneğine rastlanmayan {+dAn köre} yapısı ele alınacaktır.