SON Hurafe
SON Hurafe
SON Hurafe
Selçuk GEZGİN
Arş. Gör., Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kelam ve İslam Mezhepleri Ana Bilim Dalı, Siirt/
Türkiye
Res. Asst., Siirt University Faculty of Theology, Department of History of Kalam and İslamic Sects,
Siirt/Turkey
[email protected]
İntihal | Plagiarism
Bu makale, iThenticate aracılığıyla taranmış ve intihal tespit edilmemiştir.
This article, has been scanned by iThenticate and no plagiarism has been detected.
Copyright ©
Published by Siirt University Faculty of Divinity. Siirt/Turkey.
web: https://dergipark.org.tr/tr/pub/marifetname
mail: [email protected]
• Cilt: 8 • Sayı 1
Son Hurafe
Deizm
Peygamberliğe iman, semavî dinlerin ortak ve en önemli iman esasla-
rından biridir. Bunun yanında İslam Kelâmının da üzerine inşa edildiği
usûl-i selase şeklinde ifade edilen üç asıldan biri kabul edilir. Ancak insan-
lık tarihinin hemen hemen her devrinde bu kuruma itirazların yapıldığını
söylemek yanlış olmasa gerek. Zira peygamberlerin hayatlarına bakıldığın-
da gönderildikleri toplumlar tarafından kabul edilmediklerini, pek çok iş-
kenceye maruz kaldıklarını, bazen toplulukları tarafından öldürüldüklerini
ilahi kitaplar kaydederler. İslam düşünce tarihine bakıldığında peygamber-
lik kurumuna pek çok itirazın Berahime ve Sümeniyye gibi gruplar; Ebu
Bekir er-Razî ve İbnu’r-Ravendî gibi şahıslar özelinde yapıldığını görmek-
teyiz. Bu itirazlar karşısında Müslüman bilginler cevaplar üretmekle meş-
gul olmuşlar ve nübüvvet kurumunu temellendirip bir nübüvvet müdafaası
yapmışlardır. Günümüze geldiğimizde ise aklın tek başına yeterli ve yetkin
olduğu mottosuyla bağıran, heretik olarak kabul edebileceğimiz “deizm”
hareketi nübüvvet kurumuna itirazın temsilciliğini yapmaya devam etmek-
tedir.
Tarihte nübüvvet müessesi nasıl müdafaa edilmişse aynı şekilde vahiy,
din karşıtı bir hareket olan ve bir tehlike olarak kapımızı çalan deizme karşı
bugün de geçmişte olduğu gibi bir peygamberlik müdafaasının yapılması
gerekir. Ancak şunu belirtmekte fayda vardır: Deizm, tarihteki peygam-
berlik kurumuna itiraz eden hareketlerden farklı bir akımdır. O, sadece nü-
büvvet kurumuna karşı yapılan bir itiraz değil aynı zamanda dine, kutsala
ve değerlere de karşı çıkan bir özelliğe sahiptir. Bundan dolayı sağlıklı bir
peygamberlik ve din savunması yapmak için deizmin bugün için ne anlam
ifade ettiğini çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Tanıtımını yapacağımız Ad-
nan Bülent Baloğu’nun kaleminden çıkan “Son Hurafe Deizm” adlı kitap
bu noktada kilit bir öneme sahiptir. Yazar, deizmin ne olduğunu, nasıl orta-
ya çıktığını, nasıl geliştiğini, nasıl ve hangi araçlarla yayıldığını, deist şahsi-
yetlerin fikirleri ve deistlerin birbirlerinden hangi konularda ayrıldıklarını
çok veciz bir şekilde okuyucuya sunmaktadır.
Her şeyden önce yazar, İslam düşünce tarihinde ortaya çıkan nübüvvet
münkirleri ile günümüz deizminin özdeşleştirilmesinin doğru olmadığı ka-
394
SON HURAFE DEİZM
naatindedir. Çünkü yazara göre söz konusu münkirlerle deizmin tek ortak
yönü nübüvvetin inkarıdır. Deizmin onlardan farkı ise doğuş sebepleri ve
fikirleri itibariyle batıdan çıkması, kilise ve onun şahsında temsil edilen
Hristiyanlık anlayışına ve uygulamalarına güçlü bir tepki hareketi olma-
sıdır. Zira deizm, Hristiyan hayatının ve kültürünün damarlarının tıkan-
dığını haber veren bir akımdır. Kitabın giriş kısmında bu hususa değinen
yazarın farklı başlıklar halinde ele aldığı başka konular da bulunmaktadır.
Bu başlıklardan biri de “Neoliberalizm: Deizmin Kuluçlanma İklimi” is-
mini taşımaktadır. Yazar, Neoliberalizm’in kendini “insan eylemini tanzim
edici yegane meşru ilke” kabul ettiğini ifade eder. Bu yönüyle o, insanın din
adı altında neye inanacağını neyi nasıl yapacağını düzenleyen ve nihayette
insanı insan yapan şeyleri elinden çekip alan bir sistemdir. Hür irade ve öz-
gürlüğü bireyciliğe, yardımlaşma ve dayanışmayı kıskançlık ve haksız reka-
bete, insani değer ve kabiliyetleri de paraya eşitleyen neoliberalizm, bugün
yeryüzündeki pek çok kötülüğün altında sırıtmaktadır. Bu sistemin hüküm
sürdüğü yerde yeni bir insan ve yeni bir toplum modeli peydahlanmaktadır.
Yazara göre deizmin hareket noktası da buradan kaynaklanıyor ve deizmi
besleyenlerde bu sistemi kuranlardır.
Giriş bölümünde dikkatlere sunulan bir konu da deizmin bir reklam
olarak sürekli gündemde tutulduğudur. Bunun bilinçli bir şekilde yapıldı-
ğını ifade eden yazar, bu durumu “reklamın kötüsü olmaz” şeklinde ifade
etmektedir. Bunun yanında bir de yazar, “Deizme Özendirenler” başlığında
öncelikle Cesim Gürbüz’ü ele alır ve onun “İslam’dan Deizm’e” ismini ta-
şıyan eserinden bazı pasajlar vererek düşüncelerini ve İslam aleyhinde kul-
landığı dili eleştirir. Daha sonra Yaşar Nuri Öztürk’e geçer. Onun “Deizm:
Tanrı, Akıl ve Ahlaktan Başka Kutsal Tanımayan İnanç” adlı kitabından
bazı bölümleri değerlendirerek ve alıntılar yaparak Yaşar Nuri’nin aslında
bir deist olmadığını belirtmeye çalışır. Ancak onun kitapta deizmi öven
cümlelerinin deizmin bugün çokça konuşulmasında yadırganamayacak ka-
dar etkisinin olduğunu söyler. Bizce de deizmin gündemde tutulması, sun’i
gündem yaratmaktan başka bir şey değildir.
Kitabın birinci kısmında deizm tanımları üzerinde durulmaktadır.
Burada tek tip bir deizm olmadığı, bu kavramın pek çok çeşitliliği içinde
barındırdığı dolayısıyla genel geçer bir tanımının yapılmasının neredeyse
395
• Cilt: 8 • Sayı 1
396
SON HURAFE DEİZM
397
• Cilt: 8 • Sayı 1
398