Hakan's Reviews > Petersburg
Petersburg
by
by
yirmi dört saatte geçen, yirmi dört saatte rusya'nın ruhunu yakalayan bir büyük roman petersburg. yirmi dört saat 765 sayfa içinde olgularla hızlanıyor, insanların hissettikleriyle, düşündükleriyle, düşleriyle ağırlaşıyor. olguların zamanıyla hissedilen zamanın farkı. sonra yirmi dört saatte bir tarihe dokunuluyor, efsanelere, geçmişe ve geleceğe. bir şehrin, petersburg'un iklimini, dokusunu, kimliğini içine katarak büyüyor, genişliyor yirmi dört saat.
bu yirmi dört saatin içinde, olguların zamanında, hızlı, gerilimli bir hikaye var. yıl 1905 zira, devrim öncesi. bir oğul babasını öldürmek üzere. belıy ustaca bir kurguyla bu hikayeyi ilerletirken de suç ve ceza'sı ve karamazov kardeşler'iyle dostoyevski'yi, petersburg öyküleriyle gogol'ü ve şiirleriyle puşkin'i selamlayarak romanını geçmişe, geleneğe bağlıyor ve biz okurlarda süreklilik duygusu yaratıyor. 19. yüzyılın büyük rus romanlarını okuyanlar için bir şölen demek bu. geçmişini bildiğimiz insanları, bir zamanlar tanıdığımız, tanımakla da kalmayıp bulvarlarında yürüdüğümüz, köprülerinden geçtiğimiz, içinde sayısız anımız olan bir şehri başka bir ışık altında, başka renklerle görüyoruz sanki.
bu başka ışık, başka renkler, bu anlatıyı kuran bakışın, kavrayışın ve bize yansıtan dilin başkalığından kaynaklanıyor elbette. belıy bildik kalıplarla anlatmıyor. belki şairliğinden, belki ilgi alanlarının çeşitliliğinden romanını sıradanlığa hiç düşürmüyor. betimlemelerinden karakterlerinin iç dünyasına, küçük detaylardan, topluma dair düşüncelerine, seslerden cümle yapısına, noktalamaya kadar hep farklı ve aykırı belıy. bunlarla birlikte çağrışımlarla, göndermelerle sürekli besliyor, zenginleştiriyor anlatısını. haliyle anlaşılması güç bir tarafı var, sürekli bir çabayla birlikte, belli bir bilgi, birikim gerektiriyor. ama tam bir hakimiyetle olmasa da petersburg romanının içinde olmak, petersburg romanıyla 1905'in petersburg'una bakmak büyük bir okur mutluluğu demek.
bu yirmi dört saatin içinde, olguların zamanında, hızlı, gerilimli bir hikaye var. yıl 1905 zira, devrim öncesi. bir oğul babasını öldürmek üzere. belıy ustaca bir kurguyla bu hikayeyi ilerletirken de suç ve ceza'sı ve karamazov kardeşler'iyle dostoyevski'yi, petersburg öyküleriyle gogol'ü ve şiirleriyle puşkin'i selamlayarak romanını geçmişe, geleneğe bağlıyor ve biz okurlarda süreklilik duygusu yaratıyor. 19. yüzyılın büyük rus romanlarını okuyanlar için bir şölen demek bu. geçmişini bildiğimiz insanları, bir zamanlar tanıdığımız, tanımakla da kalmayıp bulvarlarında yürüdüğümüz, köprülerinden geçtiğimiz, içinde sayısız anımız olan bir şehri başka bir ışık altında, başka renklerle görüyoruz sanki.
bu başka ışık, başka renkler, bu anlatıyı kuran bakışın, kavrayışın ve bize yansıtan dilin başkalığından kaynaklanıyor elbette. belıy bildik kalıplarla anlatmıyor. belki şairliğinden, belki ilgi alanlarının çeşitliliğinden romanını sıradanlığa hiç düşürmüyor. betimlemelerinden karakterlerinin iç dünyasına, küçük detaylardan, topluma dair düşüncelerine, seslerden cümle yapısına, noktalamaya kadar hep farklı ve aykırı belıy. bunlarla birlikte çağrışımlarla, göndermelerle sürekli besliyor, zenginleştiriyor anlatısını. haliyle anlaşılması güç bir tarafı var, sürekli bir çabayla birlikte, belli bir bilgi, birikim gerektiriyor. ama tam bir hakimiyetle olmasa da petersburg romanının içinde olmak, petersburg romanıyla 1905'in petersburg'una bakmak büyük bir okur mutluluğu demek.
Sign into Goodreads to see if any of your friends have read
Petersburg.
Sign In »
Reading Progress
March 16, 2019
–
Started Reading
March 16, 2019
– Shelved
March 24, 2019
–
Finished Reading