Türk Dil Kurum Sözlüğü'ne gore kamu kelimesinin ilk iki anlamı: 1. Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü; 2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme. Bu tanıma göre 29 Nisan 2017 tarihli 689 sayılı kanun hükmünde kararname ile ben ve...
moreTürk Dil Kurum Sözlüğü'ne gore kamu kelimesinin ilk iki anlamı: 1. Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü; 2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme. Bu tanıma göre 29 Nisan 2017 tarihli 689 sayılı kanun hükmünde kararname ile ben ve birçok arkadaşım kamunun ilk anlamından ihraç edilmiş olduk. Halk hizmeti gören devlet organları ile bir ilişkimiz kalmadı ve müstakbel olası ilişkilerin de önü kapatıldı. Peki bu ayrılık, bizim " kamu " nun ikinci anlamından da ihraç edilmiş olduğumuz anlamına gelir mi? Atılmamıza gerekçe bile diyemeyeceğim iddiaları ciddiye alan kamu kesimi için bu geçerli olabilir. Havuz medyasında çıkan her saçmalığı sorgulamadan doğru kabul eden kişilerin gözünde barış, hukuk ve adalet talep ettiğimiz için hain, terörist damgası yemiş olma olasılığımızı inkar edemem. Peki bu tam ters yönde bir dönemeç de olamaz mı? Kendi adıma her ne kadar elimden geldiğince yaşadığım kentle, ülkemle ilişki kurmaya çalışmış olsam da, neticede zamanımın büyük çoğunluğu kente hem fiziki, hem de ruhen tepeden bakan bir kampüste ders vererek, odamda çalışmalar yaparak geçiriyordum. İstenmeden tesis olmuş bu ayrılık ihracımdan sonra büyük ölçüde ortadan kalkmış oldu. Kentin değişik kesimleri ile uzman olarak, sivil toplum üyesi olarak hatta girişimci olarak daha farklı ve daha yoğun ilişkiler tesis etmemin önünün açıldığını görüyorum. Bu sebeple kamudan ihraç edilmemin beni kamuya daha da yaklaştırdığına inanıyorum. Bu senaryo bireysel bir hikaye olmak zorunda da değil. İster akademisyen, ister sivil toplum aktivisti, ister siyasetçi olarak toplum anlamındaki kamu ile kurduğumuz ilişkinin devlet anlamındaki kamunun dolayımından geçirme alışkanlığını belki de tekrar düşünmemiz gerekiyor. Örgütlü muhalefeti topyekûn devleti muhatap alarak yürütmenin sıkıntılarını gözlüyoruz. Bu tek boyutlu, dar muhalefet anlayışının odağında kaçınılmaz olarak iktidarın yaptıkları ya da yapmadıkları yer alıyor. İktidara yönelik muhalefetin gündemi böylece onun mimarı olduğu çerçeve ile sınırlanıyor. Dahası buna odaklanmış bir muhalefet de tek sesli, tek eksenli bir örgüt ve söyleme mahkum kalıyor. Partililerden beklenen genel merkezin söylem ve duruşunu ilde, ilçede, beldede, kadın, gençlik kollarında tekrar ve temsil etmesinden ibaret olmak durumunda. Gündem iktidar güdümlü, muhalefet tek eksenli olunca siyasal kazanımlar da haliyle çok sınırlı kalıyor.