Ahmet Yasar Ocak
2,236 Followers
Recent papers in Ahmet Yasar Ocak
Çalışma, bugüne kadar yapıldığı üzere Yunus Emre’yi dinî, tasavvufî, felsefî, edebî ve tarihî açıdan değil; ekonomi politik bir bakış açısıyla birikim veya sermaye dağıtımını ele alıyor. Genel olarak İslam toplumunda, özel olarak da... more
Çalışma, bugüne kadar yapıldığı üzere Yunus Emre’yi dinî, tasavvufî, felsefî, edebî ve tarihî açıdan değil; ekonomi politik bir bakış açısıyla birikim veya sermaye dağıtımını ele alıyor. Genel olarak İslam toplumunda, özel olarak da Türkiye’de tasavvuf, tarih boyunca toplumu etkilemede ve dönüştürmede medreseden her zaman daha etkili bir olgu olmuştur. Kimi coğrafyalarda ve tarihlerde farklı görünümlere bürünerek ‘öteki’ne en tahammüllü kurum veya hareket olabilmeyi başarmıştır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde Anadolu’yu etkilemede en etkin tasavvuf hareketleri sûfîlik, gezgin dervişlik (kalenderîlik vs.) ve melâmetîlik - melâmîlik olmuştur. Bu tasavvuf hareketleri bazı yönlerden ilkçağ felsefesindeki epikürist, kinik ve stoacılar gibi akımlara benzetilebilir. Bir Melâmî olarak Yunus Emre, sûfîlerden ve gezgin dervişlerden pek çok yönlerden ayrılarak Türklerin toplumsal kültürünün en çok anılan birleştirici karakteri olarak belirginlik kazanır. Ekonomi politik açıdan belirginliğin en temel unsuru çalışma, meslek ve emeğe önem vermesine rağmen birikimi her alanda tesviye etmeye ya da dağıtmaya çalışmasıdır. Bu anlamda Yunus’un girişimi, Kojin Karatani’nin antik dönem İyonya’sında var olduğunu iddia ettiği gibi yöneten ve yönetilenin olmayışı, özgürlük ve eşitliğin aynı anda mümkün oluşu demek olan izonomik ilkeye benzetilmiştir. Söz konusu izonomik dağıtım; benlik, mülk, anlam - mantık, statü - itibar ve dilsel mesafe çerçevesinde olmak üzere beş yönden gerçekleştirilmiştir. Yunus’ta merkezi kavramlardan olan miskinlik de yaygın algının dışında yeni bir okumaya tabi tutulmuştur.
The study reconsiders the distribution of capital or accumulation by Yunus Emre, not from the religious, mystical, philosophical, literary and historical point of view as it has been done so far, but from the perspective of political economy. Islamic sufism has always been more influential than the madrasa in transforming and affecting the society throughout history generally in muslim societies, particularly in Turkey. In some geographies and times, it has succeeded to be the most tolerant institution or movement having varied appearances against the other. The most prominent movements of mysticism in influencing Anatolia during the Seljuk and Ottoman periods were sufism, traveling dervishness like qalanderiyya and the melami mystics. These Sufi movements can be compared in some ways to schools such as Epicurism, Cynicism, and Stoicism in ancient philosophy. Yunus Emre as a Melami is distinguished from sufis and traveling dervishes in many ways and marked as most known unifying character of social culture of Turks. The most fundamental element of his distinction in terms of political economy is trying to level or distribute accumulation in every field although he gives importance to work, profession and labor. In this sense, Yunus's attempt is compared to the isonomic principle, which Kojin Karatani claims existing in Ionia of ancient times, which means that the absence of a ruler and ruled and the possibility of freedom and equality at the same time. The isonomic distribution is carried out in five ways within the framework of self, property, meaning or logics, prestige or reputation and linguistic distance. Moreover, Miskinlik that is one of the basic concepts of Yunus is subjected to a new reading outside of common perception. Structured Abstract: This study, which aims to analyze Yunus Emre in terms of political economy while other studies related to the topic have done from the point of view of Sufism, literature and history, is opened within the framework of the isonomic principle that Kojin Karatani believes to exist in Ionia. Isonomia means that freedom and equality exist simultaneously. The simultaneous existence of freedom and equality also means to eliminate the distinction between the ruler and the ruled. In this respect, the article is not a study of sufism, history, literature, history of economics or history of philosophy, but it aims to address Yunus' political economy, which has never been addressed.
The study reconsiders the distribution of capital or accumulation by Yunus Emre, not from the religious, mystical, philosophical, literary and historical point of view as it has been done so far, but from the perspective of political economy. Islamic sufism has always been more influential than the madrasa in transforming and affecting the society throughout history generally in muslim societies, particularly in Turkey. In some geographies and times, it has succeeded to be the most tolerant institution or movement having varied appearances against the other. The most prominent movements of mysticism in influencing Anatolia during the Seljuk and Ottoman periods were sufism, traveling dervishness like qalanderiyya and the melami mystics. These Sufi movements can be compared in some ways to schools such as Epicurism, Cynicism, and Stoicism in ancient philosophy. Yunus Emre as a Melami is distinguished from sufis and traveling dervishes in many ways and marked as most known unifying character of social culture of Turks. The most fundamental element of his distinction in terms of political economy is trying to level or distribute accumulation in every field although he gives importance to work, profession and labor. In this sense, Yunus's attempt is compared to the isonomic principle, which Kojin Karatani claims existing in Ionia of ancient times, which means that the absence of a ruler and ruled and the possibility of freedom and equality at the same time. The isonomic distribution is carried out in five ways within the framework of self, property, meaning or logics, prestige or reputation and linguistic distance. Moreover, Miskinlik that is one of the basic concepts of Yunus is subjected to a new reading outside of common perception. Structured Abstract: This study, which aims to analyze Yunus Emre in terms of political economy while other studies related to the topic have done from the point of view of Sufism, literature and history, is opened within the framework of the isonomic principle that Kojin Karatani believes to exist in Ionia. Isonomia means that freedom and equality exist simultaneously. The simultaneous existence of freedom and equality also means to eliminate the distinction between the ruler and the ruled. In this respect, the article is not a study of sufism, history, literature, history of economics or history of philosophy, but it aims to address Yunus' political economy, which has never been addressed.
GEYİKLİ BABA’NIN İNEGÖL’E YERLEŞMESİ, ORHAN GÂZÎ ile İLİŞKİSİ ve HETERODOKSLUĞU YÖNÜNDEKİ İDDİALARIN KESİN DELİLLER IŞIĞINDA ÇÜRÜTÜLMESİ (Settlement of Geyikli Baba in İnegöl, His Relationship with Orhan Ghazi and Refutation of the... more
GEYİKLİ BABA’NIN İNEGÖL’E YERLEŞMESİ, ORHAN GÂZÎ ile İLİŞKİSİ ve HETERODOKSLUĞU YÖNÜNDEKİ İDDİALARIN KESİN DELİLLER IŞIĞINDA ÇÜRÜTÜLMESİ
(Settlement of Geyikli Baba in İnegöl, His Relationship with Orhan Ghazi and Refutation of the Arguments on His Being A Heterodox in the Light of Direct Evidences)
Hakan YILMAZ*
Özet:
Osmanlı Uç Sultanlığı’nın ilk ve en önemli yerleşim merkezlerinden biri olan İnegöl ucuna yerleşerek, Bursa muhâsarası sırasında dervişleriyle birlikte Kızılkilise (Kemaliye/Keles) taraflarını fetheden Geyikli Baba ile Orhan Gâzî arasında yaşanan ilginç bir vak‘a, XV. yüzyıl başlarında düzenlenmiş olan eski bir belgeye yansımıştır. Üç parça hâlinde günümüze intikâl eden bu belgenin yalnız ilk parçasında yer alan kayıtlara dayanılarak, XX. yüzyıl başlarında ilkin Geyikli Baba’nın rakı ve şarap içen heterodoks bir derviş olduğu iddiâsı ortaya atılmış; daha sonra ise farklı tarih araştırmacıları tarafından bu isâbetsiz yaklaşım, Baba’nın çağdaşı diğer Türkmen babalarının da karakteristik bir özelliği imiş noktasına taşınmıştır.
Bu bildiride, Geyikli Baba ve XIV. yüzyıl Türkmen babalarının heterodoks bir yaşam tarzını benimsedikleri iddiâsının temelini teşkil eden bu tartışmalı belgeden, bu belgede anlatılanları tekrâr eden anonim bir yazmadaki ortak bilgilerden ve dönemin diğer tarihî materyallerinden hareketle, İnegöl ucuna yerleşen Geyikli Baba’nın Bursa fethi sırasındaki ve sonrasındaki faaliyetleri, Orhan Gâzî ile yakın ilişkisi ve burada kendisine vakıflar tahsis edilmesi konuları mercek altına alınarak, Baba’nın heterodoksluğuna yönelik mesnedsiz iddiâlar kesin deliller ışığında çürütülmeye çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: İnegöl, Geyikli Baba, Orhan Gazi, Bursa’nın fethi, heterodoksi.
Abstract:
An interesting event experienced between Geyikli Baba who settled at the edge of Inegöl, one of the earliest and most significant residential areas in the Ottoman Sultanate in the Edges and conquered the area of Kızılkilise (Kemaliye/Keles) together with his dervishes during the siege of Bursa, and Orhan Gâzî, is found in an ancient document issued at the beginning of the XV century. Based on the records under the first of the three pieces of this document have lasted to today, firstly a claim that Geyikli Baba was a raki and wine drinker and a heterodox dervish was asserted; then this inappropriate approach was taken to such an interpretation by different history researchers that such was also the characteristic features of the coevals of Baba, namely the Turkmen babas.
This paper attempts to refute the baseless claims on heterodoxy of Baba in the light of the conclusive evidences by analyzing the issues with regards to the activities of Geyikli Baba who settled at the edge Inegöl during and after the conquest of Bursa, his close relationship with Orhan Gâzî and allocation of foundations to him, with references to this controversial document constituting the basis of the claim that Geyikli Baba and Turkmen babas in XIV century adopted an heterodox life style, the common information in an anonymous writing repeating those expressed in the aforementioned document and other historical materials from such period.
Key words: İnegöl, Geyikli Baba, Orhan Gazi, conquest of Bursa, heterodoxy.
* Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeniçağ Tarihi bölümü. [email protected]
(Settlement of Geyikli Baba in İnegöl, His Relationship with Orhan Ghazi and Refutation of the Arguments on His Being A Heterodox in the Light of Direct Evidences)
Hakan YILMAZ*
Özet:
Osmanlı Uç Sultanlığı’nın ilk ve en önemli yerleşim merkezlerinden biri olan İnegöl ucuna yerleşerek, Bursa muhâsarası sırasında dervişleriyle birlikte Kızılkilise (Kemaliye/Keles) taraflarını fetheden Geyikli Baba ile Orhan Gâzî arasında yaşanan ilginç bir vak‘a, XV. yüzyıl başlarında düzenlenmiş olan eski bir belgeye yansımıştır. Üç parça hâlinde günümüze intikâl eden bu belgenin yalnız ilk parçasında yer alan kayıtlara dayanılarak, XX. yüzyıl başlarında ilkin Geyikli Baba’nın rakı ve şarap içen heterodoks bir derviş olduğu iddiâsı ortaya atılmış; daha sonra ise farklı tarih araştırmacıları tarafından bu isâbetsiz yaklaşım, Baba’nın çağdaşı diğer Türkmen babalarının da karakteristik bir özelliği imiş noktasına taşınmıştır.
Bu bildiride, Geyikli Baba ve XIV. yüzyıl Türkmen babalarının heterodoks bir yaşam tarzını benimsedikleri iddiâsının temelini teşkil eden bu tartışmalı belgeden, bu belgede anlatılanları tekrâr eden anonim bir yazmadaki ortak bilgilerden ve dönemin diğer tarihî materyallerinden hareketle, İnegöl ucuna yerleşen Geyikli Baba’nın Bursa fethi sırasındaki ve sonrasındaki faaliyetleri, Orhan Gâzî ile yakın ilişkisi ve burada kendisine vakıflar tahsis edilmesi konuları mercek altına alınarak, Baba’nın heterodoksluğuna yönelik mesnedsiz iddiâlar kesin deliller ışığında çürütülmeye çalışılacaktır.
Anahtar kelimeler: İnegöl, Geyikli Baba, Orhan Gazi, Bursa’nın fethi, heterodoksi.
Abstract:
An interesting event experienced between Geyikli Baba who settled at the edge of Inegöl, one of the earliest and most significant residential areas in the Ottoman Sultanate in the Edges and conquered the area of Kızılkilise (Kemaliye/Keles) together with his dervishes during the siege of Bursa, and Orhan Gâzî, is found in an ancient document issued at the beginning of the XV century. Based on the records under the first of the three pieces of this document have lasted to today, firstly a claim that Geyikli Baba was a raki and wine drinker and a heterodox dervish was asserted; then this inappropriate approach was taken to such an interpretation by different history researchers that such was also the characteristic features of the coevals of Baba, namely the Turkmen babas.
This paper attempts to refute the baseless claims on heterodoxy of Baba in the light of the conclusive evidences by analyzing the issues with regards to the activities of Geyikli Baba who settled at the edge Inegöl during and after the conquest of Bursa, his close relationship with Orhan Gâzî and allocation of foundations to him, with references to this controversial document constituting the basis of the claim that Geyikli Baba and Turkmen babas in XIV century adopted an heterodox life style, the common information in an anonymous writing repeating those expressed in the aforementioned document and other historical materials from such period.
Key words: İnegöl, Geyikli Baba, Orhan Gazi, conquest of Bursa, heterodoxy.
* Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yeniçağ Tarihi bölümü. [email protected]
This article gives an overall examination of the thematic publications of Ahmmet Yaşar OCAK. His reputation relies on his thorough researches on the Turkish society and their historical beliefs. Since most of these topics occupy a central... more
This article gives an overall examination of the thematic publications of Ahmmet Yaşar OCAK. His reputation relies on his thorough researches on the Turkish society and their historical beliefs. Since most of these topics occupy a central place in Turkish society, his publications attract attention of huge number of readers.
The article examines his writings on heterodox beliefs, Alevi belief in Turkey, mystical groups, Mawlana Jelaleddin Rumi, and groups of religious orders. His approach to these topics and methodology of his studies are reflected in this article in a general point of view.
There has been historical conflicts among these religious and belief groups. Some of these conflicts still goes on. The article focuses on the researches of Ahmet Yasar OCAK, which are far more systematic, scientific and impartial as compared to his other colleagues.
The article examines his writings on heterodox beliefs, Alevi belief in Turkey, mystical groups, Mawlana Jelaleddin Rumi, and groups of religious orders. His approach to these topics and methodology of his studies are reflected in this article in a general point of view.
There has been historical conflicts among these religious and belief groups. Some of these conflicts still goes on. The article focuses on the researches of Ahmet Yasar OCAK, which are far more systematic, scientific and impartial as compared to his other colleagues.
Kırşehir, Anadolu coğrafyasına ekonomik, siyasi ve sosyal bir nizam getiren Ahiliğin kurucusu Ahi Evran; Türklük şuuruyla yazdığı eserler sayesinde Türkçenin Anadolu’da yazı dili olmasını sağlayan Âşık Paşa; Türkçenin estetiğini... more
Kırşehir, Anadolu coğrafyasına ekonomik, siyasi ve sosyal bir nizam getiren Ahiliğin kurucusu Ahi Evran; Türklük şuuruyla yazdığı eserler sayesinde Türkçenin Anadolu’da yazı dili olmasını sağlayan Âşık Paşa; Türkçenin estetiğini âşıklığının verdiği erginlikle yüzyıllar ötesine taşıyan Yunus Emre; Türk-İslam medeniyetinin kurucularından Hacı Bektaş-ı Veli ve Osmanlı Devletinin kuruluşuna fikirleriyle ışık tutan Şeyh Edebali gibi isimlerin yetiştiği Anadolu’nun kültür merkezlerindendir.
Asırlarca Ahiliğin merkezi durumunda olan Kırşehir, teşkilatın işlerliğini kaybettiği 20. ve 21. yüzyıllarda da Ahiliği tanıtma ve yaşatma çabalarının merkezi olmuştur. Bu şehirde doğmuş olan Mustafa Karagüllü (1928-2018) de bu çabaların baş aktörlerinden biridir. Ömrünü Ahiliğin tanıtılması ve Kırşehir’in kalkındırılmasına adayan Karagüllü, bu fedakârlığının sonucu olarak “Ahi Baba” unvanına layık görülmüştür.
Bu kitapta Ahilik, Ahi Evran-ı Veli ile son Ahi Baba Mustafa Karagüllü’nün hayatı ve Ahilikle ilgili faaliyetleri ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
Asırlarca Ahiliğin merkezi durumunda olan Kırşehir, teşkilatın işlerliğini kaybettiği 20. ve 21. yüzyıllarda da Ahiliği tanıtma ve yaşatma çabalarının merkezi olmuştur. Bu şehirde doğmuş olan Mustafa Karagüllü (1928-2018) de bu çabaların baş aktörlerinden biridir. Ömrünü Ahiliğin tanıtılması ve Kırşehir’in kalkındırılmasına adayan Karagüllü, bu fedakârlığının sonucu olarak “Ahi Baba” unvanına layık görülmüştür.
Bu kitapta Ahilik, Ahi Evran-ı Veli ile son Ahi Baba Mustafa Karagüllü’nün hayatı ve Ahilikle ilgili faaliyetleri ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
- by Salahaddin Bekki and +1
- •
- Ahilik, Abdülbaki Gölpınarlı, Fütüvvet, Akhism
Related Topics