Tarihi, Sosyal ve Kültürel Yönleriyle
BAFRA
Editör
Prof. Dr. Osman KÖSE
Cilt-1
Ankara, 2023
Bu kitabın tüm hakları yazarına ve yayıncısına aittir.
TARİHİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL YÖNLERİYLE BAFRA
Cilt-1
Editör
Prof. Dr. Osman KÖSE
ISBN: 978-625-6428-00-3 (Tk)
978-625-6428-01-0 (1.c)
Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet Deniz AĞCA
Sayfa Düzeni/Kapak Tasarım
Nurhan AY
Baskı & Cilt
Berikan Ofset Matbaa
Ergazi Mh. 2306 Sk. No: 70 Gersan - Y.Mahalle/ANKARA
BERİKAN YAYINEVİ
Kültür Mah. Kızılırmak Cad. Gonca Apt. No: 61/6
Çankaya-Kızılay/ANKARA
Tel: (0312) 232 62 18 - Fax: (0312) 232 14 99
Copyright 2023,
BERİKAN YAYINEVİ SERTİFİKA NO: 47109
Bu baskının bütün hakları yazarına aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın, kitabının tümünün veya
bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
İÇİNDEKİLER
Başkan’dan… ................................................................................................................... iii
Editörden ......................................................................................................................... ix
A-OSMANLI DEVLETİ ÖNCESİ DÖNEMLERDE BAFRA ......................................... 1
Başlangıcından Erken Tunç Çağı Sonuna Kadar Bafra ve Çevresinde SosyoKültürel Yaşam
/ Şükrü ÜNAR ......................................................................................................................... 5
Antikçağda Bafra ve Çevresi (MÖ VI.-V. Yüzyıl)
/ Alican DOĞAN ...................................................................................................................33
Çivi Yazılı Belgelerde Kızılırmak
/ Aydanur KOCABIÇAK .....................................................................................................47
Bafra Ovası’nda Yerleşimin Başlangıcı ve İlk Topluluklar Üzerine Öneriler
/ Atila TÜRKER ....................................................................................................................57
İkiztepe İlk Tunç Çağı III Mezarlık Buluntularının Kadın Tarihi Açısından
Analizi
/ Meliha KÖSE.......................................................................................................................79
İlk Türk Devirleri: XI-XIV Yüzyıllarda Bafra
/ Tuncer BAYKARA ......................................................................................................... 109
Canik Beyliklerinden Bafra Beyliği
/ Firdevs ÖZEN.................................................................................................................. 119
B-OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE BAFRA ....................................................... 131
XV. Yüzyıldan XVII. Yüzyıla Bafra Yöresi
/ Mehmet ÖZ ...................................................................................................................... 135
1576 Tarihli Tahrir Defterine Göre Bafra’nın Mahalleleri
/ Mehmet İNBAŞI ............................................................................................................. 157
Bafra’da Suhte Olayları ve Osmanlı Merkezinin Tepkileri (1559-1588)
/ Galip ÇAĞ.......................................................................................................................... 181
1577 Tarihli Evkâf Defterine Göre Bafra Vakıfları
/ Senem KARAGÖZ .......................................................................................................... 199
xv
OSMAN KÖSE
16. ve 17. Yüzyıllarda Bafra'ya Ulaşan Yollar
/ Mehmet Ali ÜNAL ......................................................................................................... 209
İslam Hukuku Ta’zir Cezalarından Olan Sürgünün Bafra Kazası’nda Tatbiki
/ Taha YILMAZ .................................................................................................................. 221
XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Bafra ve Çevresinde Eşkıyalık ve Asayiş
Sorunları
/ Hamit KARASU............................................................................................................... 237
Mühimme Defterlerine Göre Bafra’da Güvenliğin Sağlanması (1700-1750)
/ Temel ÖZTÜRK .............................................................................................................. 249
2 Numaralı Sivas Ahkâm Defterine Göre Osmanlı’da Şikâyet Mekanizması
(Canik Sancağı ve Bafra Örneği)
/ Naime Yüksel KARASU ............................................................................................... 263
Tersane-i Âmire ve Sinop Tersanesine Kereste Temininde Bafra Kazası (XVII
ve XVIII. Yüzyıllar)
/ Sibel ORHANKAZİ ......................................................................................................... 287
XVIII. Yüzyıl başlarında Bafra’da kamu düzenini ve asayişi tehdit eden olaylar
/ Mehmet DEMİRTAŞ ..................................................................................................... 305
On Dokuzuncu Yüzyılın İlk Yarısında Bafra Gayrimüslim Nüfusu
/ Fatih ERTAŞ .................................................................................................................... 317
Ferman Padişahınsa Dağlar Bizimdir
/ Alpaslan DEMİR............................................................................................................. 333
1157 Numaralı Cizye Defterine Göre On Dokuzuncu Yüzyılın Ortalarında
Bafra Gayrimüslimlerinin Ekonomik Durumu
/ Reyhan YİRŞEN.............................................................................................................. 343
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısından XX. Yüzyılın Başına kadar Bafra Kazası’ndan
İstanbul’a, Divân-ı Hümâyûn’a Taşınan Davalar ve Çözüm Öneriler
/ Mehmet Emin ÜNER .................................................................................................... 359
19. Yüzyılın İkinci Yarısında Bafralı Tüccarların Tütün Çarşısı Talebi ve
Gerekçeleri
/ Öğretim Üyesi Fatih ÖZÇELİK.................................................................................. 383
Başkanlık Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre Bafra’da Usûl-İ Cedid İle Kurulan
Müslim Sıbyan Mektepleri
/ Mustafa ÇAVDAROĞLU ............................................................................................... 397
Bâb-ı Meşihat Ulema Sicil Dosyalarına Göre Osmanlının Son Döneminde Görev
Yapmış Bafra Doğumlu Meşihat Personeli
/ Selim Hilmi ÖZKAN ...................................................................................................... 417
xvi
TARİHİ, SOSYAL VE KÜLTÜREL YÖNLERİYLE BAFRA
12983 Numaralı Muhasebe Evkaf Defterine Göre Bafra Vakıfları
/ Yasin DÖNDER ............................................................................................................... 431
1262/1846 Tarihli Vakıf Defterine Göre Bafra’da Vakıf Eserler ve Gelirleri
/ Abdullah BAY ................................................................................................................. 445
Kırım Harbi Sonrasında Bafra’dan Rusya’ya Gayrimüslimlerin Göçü
/ Arzu DÜNDAR ................................................................................................................ 469
Kırım Harbi Esnasında Bafra Kazasında İngiliz Ordusu İçin Yetiştirilen Sığırlar
/ Erdoğan POLAT ............................................................................................................. 485
xvii
FERMAN PADİŞAHINSA DAĞLAR BİZİMDİR
Prof. Dr. Alpaslan DEMİR1
Giriş
Hiç şüphesiz 18. yüzyıl, Osmanlı Donanması’nda yaşanan dönüşümün
başlangıcı sayılabilir. Osmanlı Denizciliği üzerine çalışan akademisyenler bu
dönüşümü “kadırgadan kalyona” olarak ifade etmektedir. Bu dönüşümün gerekliliği ilk olarak 1645-1669 yılları arasında uzun süren Girit savaşları esnasında anlaşılmıştır.2 Aslında 17. yüzyılın ikinci yarısında kadırgadan3 kalyon düzenine geçiş konusunda girişimler yapılmış fakat istenen başarı elde edilemeyince tekrar kadırga düzenine geçme kararı alınmıştır. Bu durumu İdris Bostan
şu şekilde açıklamaktadır:
“Girid seferi sırasında (1645-1669), adanın fethi için sadece kara askerine
ve savaş malzemelerine ihtiyaç duyulmamış, aynı zamanda adanın abluka
altına alınması ve dışarıdan gelecek Venedik yardımlarının engellenmesi
için güçlü bir donanmaya da ihtiyaç duyulmuştu. Kandiye kalesinin direnmesi sebebiyle kuşatma uzun süre devam etmiş ve denizlerde Osmanlı donanması ile Venedik donanması arasında bilhassa Çanakkale Boğazı çıkışında ve Girid adası civarında yaşanan pek çok deniz savaşı vuku bulmuştur. Venedik donanmasının kalyonlarla boğazı kapatması karşısında bunlara karşı kadırgalarla karşı koyamayacağını gören Osmanlı yönetimi
1650’de gemi teknolojisinde değişiklik yaparak kadırgadan kalyon düzenine geçti. Oldukça sancılı geçen bu dönemde teknik ve stratejik zafiyetlere kalyonlar için yetişmiş uzman denizcilerin yetersizliği eklenince kıs-
1 Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Tokat, alpaslan.demir
@gop.edu.tr. ORCID: 0000-0002-2397-8293
Geniş bilgi için bkz. İdris Bostan, “Kadırga’dan Kalyon’a XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı
Gemi Teknolojisi’nin Değişimi”, Osmanlı Araştırmaları, XXIV, İstanbul 2004, s. 65-86; Mehmet Taş,
“18. Yüzyıl Osmanlı Donanmasında Kereste Temini ve Karşılaşılan Sorunlar”, Turkish Studies-History, 15/2, 2020, s. 679.
3 Kadırganın teknik özellikleri için bkz. İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: XVII. Yüzyılda
Tersâne-i Âmire, TTK Yay., Ankara 2003, s. 85-86.
2
333
ALPASLAN DEMİR
men başarılar elde edilmiş olsa da esas itibariyle ümit edilen sonuca ulaşmak mümkün olmadı. 1656’da yeniden eski düzene yani kadırga sistemine geri dönme kararı alındı.”4
Her ne kadar 18. yüzyıl öncesi kadırga benzeri gemiler için kereste tedariki
önem arz ediyorsa da kalyon tipi gemiler için daha fazla kereste kullanılması
nedeniyle 18. yüzyıl itibariyle kereste temini meselesi devlet nezdinde daha
fazla önem kazanmıştır.5 Kereste temininde karşılaşılan en büyük problem kereste kesimi ve nakliyesi için devletçe belirlenen hizmet ücretinin düşük kalmasıdır. Devlet, ocaklık6 olarak nitelendirilen bölgeler için belli bir fiyat belirlemekte ve hizmeti bu fiyat üzerinden talep etmektedir. Ödenen fiyat ise pazar
fiyatının beşte birine7 denk gelmekteydi. Bu durumu Mehmet Taş şöyle açıklamaktadır:
“Kereste örneğinde ahaliden emeğin satın alınması, avarız karşılığı onun
mali bir yükümlülüğü kabul edildiği için yükümlünün devletle olan bu ilişkisinden kâr elde etmesinin istenmediği bu yüzden de onların emeğine verilecek fiyatın, piyasa fiyatının altında tutulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır…. Tüketim maddelerinde piyasa fiyatlarının yükselmesine rağmen
devletçe kereste temininde sorumlu olan ocaklık yükümlüsü ahaliye sabit
ve dondurulmuş bir fiyat olan “miri fiyat” üzerinden hizmet bedelinin
ödenmesi karşısında ahalinin ilk tepkisi bu yükümlülüğe itiraz ederek muhalefet etmesiydi.”8
Bu problem sadece kereste tedarikinde değil gemi yapımında gerekli olan
yelken bezinden kendire kadar her ürün için geçerli idi. Bu açıdan 18. yüzyılda
4 İdris Bostan, “Osmanlılar Niçin Kalyon İnşasından Bir Süre İçin Vazgeçtiler? (1656-1682)”, S.
71, Tarih Dergisi, İstanbul Üniversitesi Yay., 2020, s. 22; Ayrıca bkz. İdris Bostan, Osmanlılar ve
Deniz, Deniz Politikaları Teşkilat Gemiler, Küre Yay., İstanbul 2007, s. 43 vd.
5 Mehmet Taş, a.g.m., s. 680.
6 “Ocaklık, Tersane-i Amire masraflarına karşılık olarak tahsis olunan aşar veya örfi hasılat yerine
de kullanılan bir tabirdir. Bu çeşit ocaklıklar, Osmanlı donanmasının nüvesini tekil eden Tersane-i
Amire için de oluşturulmuştur. İmparatorluğun farklı bölgelerinde bilhassa kıyı kesimlerinde gemi
yapım atölyesi de diyebileceğimiz tersaneler inşa edildikten sonra, Tersane-i Amire’de donanma için
gemi yapımında ihtiyaç duyulan malzemelerin temininde de bu malzemelerin üretildiği bazı ocaklık
bölgeleri ortaya çıkmıştır. Bu sisteme tersane ocaklığı adı verilmiştir. Bu bölgeler özellikle başkente
yakın coğrafyalardan seçilmiştir.”, bkz. Rümeysa Kars, “18. Yüzyılın İlk Yarısında Karadeniz Bölgesi’ndeki Tersane Ocaklıklarının Osmanlı Donanması Açısından Önemi ve Askeri Lojistik Potansiyeli”, Geçmişten Günümüze Karadeniz’de Ulaşım, Karadeniz Teknik Üniversitesi Yay., Trabzon
2020, s. 120.
7 Yusuf Alperen Aydın, “XVIII. Yüzyıl Osmanlı Kalyon İnşasında Kereste Temini”, Tarih Boyunca
Dünyada ve Türklerde Denizcilik Semineri Bildiriler, Globus Dünya Basımevi, İstanbul 2005, s. 36.
8 Mehmet Taş, a.g.m., s. 685-686.
334
FERMAN PADİŞAHINSA DAĞLAR BİZİMDİR
donanma için gerekli malzemelerin tedarikinde ciddi sıkıntılar yaşandığı belgelere yansımaktadır.9 Malzemelerin tedariki ile görevli halkın yaşadıkları sıkıntı
dolayısıyla isteksiz davrandıkları zaman onlara önderlik eden kişiler de ortaya
çıkmaktaydı. Örneğin Kocaeli bölgesinde kendilerinden haksız bir şekilde kereste tedariki istenen gruba önderlik eden Ömer isimli bir kişidir. Ömer, devlet
tarafından Midilli’ye sürgüne gönderilmek istendiğinde bölge halkı “ne keresteyi ne de Ömer’i veririz” demişlerdir.10 Devlet, ihtiyacı olan malzemelerin tedarikine engel olan kişileri hiçbir dönem hiçbir şekilde affetme niyetinde olmamıştır. Nitekim Temmuz 1734’te Bursa’da kereste kesimine engel olanların
hapsedilmesi istenmekteydi.11 1808 yılında ise ayanlık iddiasıyla ortaya çıkarak
yanına topladığı kişilerle İzmit tersanesine kereste tedariki ile görevli olan Kocaeli sancağına bağlı İpsafi kazası halkına zulmeden ve kereste kesimine engel
olan Kasaboğlu Göncü eşkıyasının defedilmesi için girişimde bulunulmuş ve gereken yapılmıştır.12
Haksızlığa uğradıklarını düşünen ve devlet tarafından yüklenen yükümlülükten kaçmak isteyen halka bazen de kamu görevlileri önderlik edebiliyordu.
Eylül 1595 tarihinde Akyazı kazasında Mehmed Çelebi isimli müderris halkı galeyana getirerek kereste tedarikine engel olmuştur. Bunun üzerine müderrisin
yakalanarak İstanbul’a gönderilmesi Akyazı kadısından istenmiştir.13 Önemli
bir mevki olarak nitelendirilebilecek görevde bulunan Müderris Mehmed Çelebi’nin hangi gaye ve gerekçe ile kendini devletle karşı karşıya getirdiğini bilemiyoruz. Bu gerekçe Akyazı halkına karşı bir aidiyet hissetmesi olabilir mi? Belgeden Müderris Mehmed Çelebi’nin nereli olduğu konusunda bir bilgi öğrenemiyoruz. Dolayısıyla Akyazı halkı ile aidiyet bağlantısını hemşehrilik üzerinden
kurmamız mümkün olmamaktadır. Fakat, benzer bir olayda kendini devletle
karşı karşıya getiren Bafralı Müftü Abdurrahim söz konusu olduğunda hemşehrilik aidiyeti ortaya konulabilir mi?
Bafralı Müftü Abdurrahim Vakası
Trabzon beylerbeyisi ve Bafra naibine ve Trabzon kalesi dizdarlarına
gönderilen hükümden anlaşıldığı üzere Mehmed eskiden mevkufatçı olub 1706
Mehmet Taş, a.g.m., s. 687.
Yusuf Alperen Aydın, a.g.m., s. 39.
11 BOA.C.BH. 103/4981.
12 BOA.C.ZB. 1/16.
13 BOA.A.{DVNS.MHM.d. 73/1137.
9
10
335
ALPASLAN DEMİR
yılında Sinop’ta ve Küplüağzı14 isimli yerde kalyonlar inşasına memur olarak
görevlendirilmiştir. Mehmed, Sinop’ta yapımı emredilen üç adet kalyonun kerestelerini hazırlamış ve ayrıca bir önceki sene Küplüağzı isimli yerde inşa edilmesi için emir gönderilmiş olan iki adet kalyonun kerestelerini de Aralık 1706
tarihinde gönderilen padişah emri üzerine Engiz Dağı’ndan kesilmesi için
adamlar göndermiştir. Fakat 23 Şubat 1707 tarihli hükümden anlaşıldığı üzere
Bafra müftüsü olan Abdurrahim, Bafra halkını tahrik etmiş ve “bizim dağlarımızda kereste yokdur” diyerek ortalığı karıştırmıştır. Bunun dışında Sinop nahiyelerinden ücret karşılığı getirilen baltacıları dahi dağlara koymayarak kereste
kesimine engel olmuştur. Bununla da yetinmeyip iki bin kadar silahlı halkı yanına toplayarak ücretli olarak dağlarda kereste kesecek olanların üzerine hücum etmişlerdir. Kerestelerin vaktinde yetişmesine engel olan ve Bafra halkını
fesada sürükleyen Bafra Müftüsü Abdurrahim yakalanarak Trabzon kalesine
hapsedilmiş fakat bir yolunu bularak tekrar memleketine yani Bafra’ya gelmiştir. Gönderilen hükümde Padişah, sadece Müftü Abdurrahim’i değil onunla hareket edenlerin de yakalanmalarını ve Trabzon kalesine hapsedilmelerini hatta
emir gelene kadar da kesinlikle serbest bırakılmamalarını emretmekteydi.15
Şubat ayında gönderilen hükmün üzerinden iki ay geçmeden Nisan 1707
tarihinde Trabzon Beylerbeyine ve Trabzon kalesi dizdarına bir hüküm daha
gönderilir. Bu hükümde daha önce gönderilmiş olan Şubat 1707 tarihli hükümde anlatılanlar tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşıldığı üzere Bafra Müftüsü Abdurrahim hala yakalanamamıştır. Abdurrahim’i yakalayamayan devlet
onunla hareket ettiği düşünülen kişilere yönelmiştir. Gönderilen hükümden anlaşıldığı üzere yakalanamayan Müftü Abdurrahim’in yakın arkadaşı olan ve
onunla hareket eden Hasan Efendi’nin yakalanarak kapıcıbaşı Yusuf tarafından
Trabzon’a götürülmesi ve Trabzon kalesinde hapsedilmesi emredilmektedir.16
14 Küplüağzı denilen yerde kalyon inşa edildiğine dair çeşitli tarihlerde belge mevcuttur. Örneğin
haziran 1696 (BOA.A.{DVNS.MHM.d. 108/1175), şubat 1700 (BOA.İE.BH. 10/917), mart 1702
(BOA.MAD.d. 5116). Sadece devlet adına değil şahıslar tarafından ücreti ödenerek de gemi inşası
yapılmaktaydı (BOA.A.{DVNS.MHM.d. 119/910). Hem kereste temin edilecek ağaçların mevcudiyeti hem de İstanbul’a yakın olması nedeniyle Küplüağzı tercih edilmekteydi, bkz. Yusuf Alperen
Aydın, Osmanlı Denizciliği (1700-1770), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2007, s. 55. 1706 tarihli bir belgeye göre Sinop’ta işe yarar kereste
bulunmadığı için Bafra ve Samsun’a yakın olup, oldukça fazla kereste cinsine sahip olan Küplüağzı’nda kalyon inşaası uygun görülmüştür, bkz. Mehmet Ali Ünal, “XVI.-XVIII. Yüzyıllarda Sinop
Tersanesi”, XIV. Türk Tarih Kongresi Bildiriler, C. II/II, Ankara 2002, s. 912.
15 BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/1003.
16 BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/1160.
336
FERMAN PADİŞAHINSA DAĞLAR BİZİMDİR
Aynı emir başka bir hüküm ile kapıcıbaşılarından Yusuf ve Bafra naibine
de gönderilmiştir.17 Fakat aradan dört ay geçmesine rağmen Ağustos 1707 tarihinde Samsun kalesi dizdarına gönderilen hükümden anlaşıldığı üzere Bafra
müftüsü hala firari durumdadır. Devlet, Abdurrahim’i yakalayamamıştır ama
çevresindeki arkadaşlarına da baskıyı artırmıştır. Nitekim kapıcıbaşı Yusuf, Şaban isminde birini “sen müftü Abdurrahim’in talebelerindensin ve onunla birlikte
firar ettin” diyerek kendisini Samsun kalesine hapsetmiştir. Kapıcıbaşı Yusuf’un
nisan ayına ait emirle gönderildiği göz önüne alınırsa Şaban muhtemelen 3-4
aydır Samsun’da hapistir. Kendisine haksızlık ve zulüm yapıldığı ve hakkında
ferman olmadan hapsedildiğini söyleyen Şaban serbest bırakılmasını talep etmektedir. Gerçekten de kapıcıbaşı Yusuf’a verilen emirde Hasan Efendi isimli
kişinin yakalanması söylenmekteydi. Dolayısıyla gönderilen hükümde Şaban’ın
kendi halinde biri olması dolayısıyla serbest bırakılması Padişah tarafından emredilmektedir.18 Ağustos sonlarında gönderilen hükümde hala firari olduğu
söylenen Müftü Abdurrahim muhtemelen ağustos sonu veya eylül başı gibi yakalanmış olmalıdır. Çünkü Eylül ayı sonlarında Bafra naibine ve Trabzon kalesi
dizdarına gönderilen hükümde Abdurrahim’in arzuhal gönderdiği ve kendisi ile
ilgili iddialardan dolayı tutuklu olduğu Trabzon kalesinden serbest bırakılarak
memleketi olan Bafra'ya gitmek istediği bildirilmektedir. Yaşanan tüm bu olayların akabinde tekrar memleketi olan Bafra’ya dönmek istemesi aslında memleketine duyduğu aidiyetin de göstergesi olabilir. Nitekim mevcut konumunu
kaybedebileceğini bile bile hemşehrilerinin sıkıntıları karşısında yanlarında
durması ve hatta onlara önderlik etmesi de ancak bu aidiyet duygusu ile açıklanabilir. Gönderilen emirde reaya işlerine karışmamak, fermanın aksi işlere girişmemek ve kendi halinde olmak şartıyla serbest bırakılması istenmektedir.19
Nisan 1707 tarihinde Müftü Abdurrahim’in yakın arkadaşı olması nedeniyle yakalanması emredilen Hasan muhtemelen ancak ağustos-eylül gibi ele geçirilmiş
ve Trabzon kalesine hapsedilmiştir. Çünkü, ekim ayında Trabzon Beylerbeyi’ne
ve Trabzon kalesi dizdarına gönderilen hükümde Hasan Efendi’nin arzuhal gönderdiği ve Bafra Müftüsü Abdürrahim Efendi'nin yakın arkadaşı olduğu için
hapsedildiğinden bahisle serbest bırakılmasını talep ettiği anlatılmaktadır. Bu
talep uygun görülmüş ve serbest bırakılmıştır.20
BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/1161.
BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/1675.
19 BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/1774.
20 BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/1792.
17
18
337
ALPASLAN DEMİR
Bafra Müftüsü Abdurrahim’in yaklaşık bir yıl süren padişah fermanına
itaatsizlik hikâyesi her ne kadar Abdurrahim’in hiçbir şeye karışmama ve padişah fermanı aksine bir şey yapmama sözüyle bitmiş olsa da aslında Padişah fermanına rağmen dağlara sahip çıkan çoktur. Nitekim Bafra Müftüsü Abdurrahim
hikâyesinin kapatılmasının hemen akabinde Nisan 1708 tarihinde Samsun ve
Bafra kadılarına gönderilen hükümde kereste temin edeceklerine dair hüccet
veren reayanın birçoğunun emre itaatsizlik ettiği, uyarı amaçlı İstanbul'dan Çavuşbaşı Mehmed’in gönderildiği anlatılmaktadır. Fakat, yapılan uyarılara rağmen padişah emrine itaat edilmemiştir. Durum sadece bununla da kalmamış
yirmiden fazla köyden dört yüzden fazla kişi Kuyman köyü altında silahları ile
toplanmış ve eşkıyalığa başlamışlardır. Bunlara uyarı gönderilmesine rağmen
emre itaatsizliğe devam etmişlerdir. Devlet elebaşı olarak nitelendirilen ve
isimleri verilen toplam otuz üç kişinin acilen yakalanması için dergah-ı mualla
kapucubaşılarından birini görevlendirmiştir.21 Aradan geçen beş aya rağmen
kriz hala devam etmektedir. Nitekim Eylül 1708 tarihli hükümde olay tekrar
aynen anlatılmış, beş ay önceki köyler ve otuz üç elebaşının ismi tekrarlanmıştır. Hatta bu kişileri mahkemeye çağırmak için gönderilen adamı “keresteyi kestürmezüz” diyerek şiddetli bir şekilde darp etmişlerdir.22 Problem o kadar büyüktür ki hemen Sivas valisi Abdullah Paşa'ya emir gönderilmiştir. Birkaç gün
önce gönderilen emirde otuz üç elebaşından bahsedilirken bu emirde yirmiden
fazla köyden toplam kırk iki elebaşının ismi zikredilmektedir. Sivas valisi Abdullah Paşa’dan bahsi geçen kırk iki elebaşı önderliğinde dört yüzden fazla silahlı adamla fermana itaat etmeyen ve nasihat dinlemeyenlerin tedip edilmesi,
elebaşılarının yakalanıp Divan-ı Hümayun'a gönderilmesi istenmekteydi. Bunun dışında paşadan ayrıca, bölge halkı tarafından taahhüt edilen kerestenin de
yeniçerilerin yardımıyla geciktirilmeden temin ettirmesi beklenmekteydi.23
Sonuç
“Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” tabiri her ne kadar 19. yüzyılın
ikinci yarısında Dadaloğlu tarafından söylenmişse de aslında özellikle 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devlete karşı itaatsizlik göstermenin söylenmemiş bir sloganı halindedir. Aynı zamanda dağlarından kereste kesimine izin ver-
BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/2437.
BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/2685.
23 BOA.A.{DVNS.MHM.d. 115/2688.
21
22
338
FERMAN PADİŞAHINSA DAĞLAR BİZİMDİR
meyen Bafra’da “bizim dağlarımızda kereste yokdur”, “kereste kestürmeziz” denilerek gerçek anlamda da kullanılmıştır. Benzer şekilde 1720 yılında Kocaeli
bölgesi halkı da “bizim dağlarımızda kalyon kerestesi yokdur ve bulup getürmeğe
dahi kādir değilleriz ve getürmeziz”24 şeklinde itiraz etmiştir.
Halkın bazen haklı bazen haksız haykırışlarına duyarsız kalmayan önderler de çıkabiliyordu. Bafralı Müftü Abdurrahim ise memleketine duyduğu aidiyet duygusu ile konumunu dahi riske atarak haklı olduğunu düşündüğü hemşehrilerine önderlik etmiştir. Müftü Abdurrahim, Bafralılardan talep edilen keresteyi hem tedarik etmemek hem de ettirmemek üzere halkı örgütlemiş ve direniş göstermelerini sağlamıştır.
24
Yusuf Alperen Aydın, a.g.m., s. 38-39.
339
ALPASLAN DEMİR
Kaynaklar
1. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Bakanlığı (BOA)
A.{DVNS.MHM.d. 73; 108; 115; 119.
C.BH. 103/4981.
C.ZB. 1/16.
İE.BH. 10/917.
MAD.d. 5116.
2. Telif Eserler
AYDIN, Yusuf Alperen, “XVIII. Yüzyıl Osmanlı Kalyon İnşasında Kereste Temini”, Tarih
Boyunca Dünyada ve Türklerde Denizcilik Semineri Bildiriler, Globus Dünya Basımevi, İstanbul 2005, s. 33-40.
AYDIN, Yusuf Alperen, Osmanlı Denizciliği (1700-1770), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2007.
BOSTAN, İdris, Osmanlılar ve Deniz, Deniz Politikaları Teşkilat Gemiler, Küre Yay., İstanbul 2007
BOSTAN, İdris, Osmanlı Bahriye Teşkilatı: XVII. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, TTK Yay., Ankara 2003
BOSTAN, İdris, “Kadırga’dan Kalyon’a XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Gemi Teknolojisi’nin Değişimi”, Osmanlı Araştırmaları, XXIV, İstanbul 2004, s. 65-86.
BOSTAN, İdris, “Osmanlılar Niçin Kalyon İnşasından Bir Süre İçin Vazgeçtiler? (16561682)”, S. 71, Tarih Dergisi, İstanbul Üniversitesi Yay., 2020, s. 223-238.
KARS, Rümeysa, “18. Yüzyılın İlk Yarısında Karadeniz Bölgesi’ndeki Tersane Ocaklıklarının Osmanlı Donanması Açısından Önemi ve Askeri Lojistik Potansiyeli”, Geçmişten Günümüze Karadeniz’de Ulaşım, Karadeniz Teknik Üniversitesi Yay., Trabzon 2020, s. 115-142.
TAŞ, Mehmet, “18. Yüzyıl Osmanlı Donanmasında Kereste Temini ve Karşılaşılan Sorunlar”, Turkish Studies-History, 15/2, 2020, s. 677-695.
ÜNAL, Mehmet Ali, “XVI.-XVIII. Yüzyıllarda Sinop Tersanesi”, XIV. Türk Tarih Kongresi
Bildiriler, C. II/II, Ankara 2002, s. 911-958.
340