http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
(11)
Öğr. Gör. Emine AY YİĞİT146 ; Öğr. Gör. Yusuf YİĞİT147
TURİZM BÖLGELERİNDE KENTLEŞME
URBANIZATION IN TOURISM REGIONS
ÖZ
Günümüzde ülkeler ağırlıklı olarak metropol kentleri olmak üzere, bu bölgelerdeki kentleşme
yeterliliği kapsamında birbirleriyle rekabet etmektedirler. Bankacılık, ticaret ulaşım gibi alanlarda ulusal ve
uluslararası sistemle bütünleşmiş kentlere sahip olan ülkeler, bu rekabette avantajlı duruma geçmektedirler.
Kentleşme, sanayileşmeye paralel olarak kent sayısının artması, bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu
doğuran toplum yapısında artan örgütlenme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan insan davranış ilişkilerinde
değişimlere yol açmıştır.
Turizm sektörünün yerel ekonomiye, ödemeler dengesine, istihdama ve bölgesel kalkınmaya olan
katkıları azımsanamayacak kadar fazladır. Turizm kentlerindeki kentleşme, doğayı kullanma imkânı
sağlamakla beraber, atıl veya kullanılmayacak değerlerin kullanılması yoluyla istihdam sağlayarak, gelir
eşitliği sağlayacaktır. Turizm sektörünün gelişmesi sonucunda turizme açılan kırsal bölgeler kalkınacaktır.
Bu derleme çalışmasında turizm kentlerinin kentleşmesinin bölgesel kalkınmaya olan etkisi üzerinde
durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Turizm, ekonomi, kent, kentleşme.
ABSTRACT
Today, the country mainly through the city, including the metropolitan cities compete with each other.
Banking, countries that have national and international integrated urban transport system in areas such as
trade, they pass on this competitive advantage. Urbanization, industrialization, increasing the number of cities
in parallel to the structure of society that results in the growth of today's city of the increase of organization,
created the division of labor and specialization have led to changes in human behavior relationship.
The tourism sector in the local economy, the balance of payments, employment and contribute to
regional development can not be underestimated is more. Urbanization in tourist town, but allows use of
Employment of nature along by providing value through the use of discarded or will not be used and will
provide income equality. As a result of the development of the tourism sector in rural areas will be opened up
to tourism. The study will focus on the impact of rural development of the tourism city.
Keywords: Urbanization, economy, tourism, rural development.
146
147
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi;
[email protected];Muğla/TÜRKİYE.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi;
[email protected];Muğla/TÜRKİYE.
97
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
GİRİŞ
Ülkemizdeki nüfusun büyük bölümünün ekonomik faaliyet alanı olarak, ticaret, sanayi, yönetim ve
hizmetle ilgili işlerle geçimini sağladığı, toplumsal ve kültürel bir örgütlenmenin olduğu yer olarak tanımlanan
kentlerin, her geçen gün daha da önem kazandığı bir gerçektir. Özellikle 1950‘ler den sonra ülkemizde
kentleşme hareketi hız kazanmış, hızlı kentleşmenin sonucunda nüfus, metropoller başta olmak üzere turizm
kentleri ve belli bölgelerde yoğunlaşmıştır. Nüfus yoğunluğu özellikle sağlık ve eğitim hizmetlerinin yetersiz
kalmasına sebep olmuştur. Ayrıca bu durum, ulaşım, kanalizasyon gibi hizmetlerin artan nüfusun
ihtiyaçlarına cevap vermesini güçleştirmiş merkezi idareleri zor durumda bırakmıştır. Kalkınma için gerekli
olan sanayileşme hizmet sektörlerinin güçlenmesi kentlerle mümkündür. Kentleşme, sanayileşmeye ve
ekonomik gelişmeye paralel olarak kent sayısının artmasını ve günümüzdeki kentlerin ortaya çıkmasını
sağlayan toplum yapısında, artan oranda örgütlenme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve
ilişkilerinde kentlere has değişikliklere neden olan bir nüfus birikimi sürecidir. Kalkınma, daha çok ekonomik
boyutu ile literatürde yerini almıştır. Bir ülkede ekonomik kalkınmadan söz edilebilmek için, kişi başına düşen
milli gelirin artmasının yanında, genel olarak üretim faktörlerinin miktarlarının ve etkinliklerinin artması,
sanayi kesiminin milli gelir ve ihracat içindeki payının artması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin azalması ve
istihdam düzeyinin yükselmesi gibi yapısal değişikliklerin olması gerekir (Kılıç, 2001: 1). Bu çalışma bir
literatür taraması şeklinde gelişmiş, bu kapsamda öncelikle yayınlanmış yazılı kaynaklardan ve belgelerden
geniş bir kaynak taraması yapılmış, konuyla ilgili kurum ve kuruluşların verilerinden ve çalışmalarından
yararlanılarak oluşturulmuş, sonra derlenen bilgiler, gözlemler ışığında ele alınarak daha sonraki araştırmalara
kaynak oluşturması hedeflenmiştir.
1.KENTLEŞMENİN TARİHÇESİ
İlk olarak M.Ö. 6000’li yıllarda ortaya çıkan M.Ö. 400 dolaylarında da tam olarak kendilerini
göstermeye başlayan ilk kentler doğal olarak küçük ölçekli ve yerleşik köy ve kasabalardan çok az farklılık
gösteren yapılardı. Bu kentlerin boyutlarının küçük olmasının nedeni, tarım veriminin düşük, uzun mesafeli
ulaşım maliyetinin de yüksek olmasıdır. Tarımda verimlilik artışının daha çok nüfusun bir arada toplanmasına
olanak tanıdığı görülürken, demir alanındaki metalürjik buluşların, tarımsal makine teknolojisini ve ulaşımı
geliştirdiği söylenebilir(Hatt ve Reiss, 2002: 29). Bu durum daha çok Mezopotamya ve Nil havzası başta
olmak üzere, doğuda görülürken, Ege civarında tarıma elverişli arazilerin yokluğu nedeniyle maden çıkarma,
çıkarılan madenlerden çeşitli aletlerin üretimi, denizcilik ve ticaret daha çok kentlerin yapısını etkileyen
etmenler arasında yer almıştır. Özellikle Yunan şehirleri, deniz aşırı ticaret yolu ile giderek zenginliğini
artırmış ve bölge olanaklarının nüfus kapasitesinin üç dört katı daha fazla bir nüfusu barındırma kapasitesine
ulaşmışlardır. Örneğin Atina’da geliştirilen ve dış dünyaya satılan ürünleri oluşturan bir sanayi, şehrin yiyecek
gereksinimlerini karşılamakla kalmamış, aynı zamanda şehrin zenginleşmesine de katkıda bulunmuştur
(Childe, 1983: 233).
Kentlerde şehirleşme süreci, Mısır ve Sümer uygarlığından Helen uygarlığına ve daha sonraki
dönemde ise kentlerin yönetim fonksiyonları alanında ileri seviyeye ulaşan Roma uygarlığına kadar
uzanmaktadır. Bu dönemde, ekonomik, siyasal ilişkilerle yapılanmış kentler mevcut değildir. Kentler daha
çok ticaret yolları üzerinde liman kentleri olarak kurulmuştur. İpek Yolu, Baharat Yolu gibi geleneksel ticaret
yolları üzerinde yer alan kentler ile aynı ülkenin ya da imparatorluğun sahasında bulunan liman kentleri ön
plana çıkmıştır Roma İmparatorluğu döneminde liman kentlerinin savunma açısından stratejik konumda
bulunanları, önem kazanmıştır. Bu dönemde Roma ve Yunan kentleri idari ve hukuksal düzenlemelerle kırsal
bölgelerden ayrılmış, fakat ekonomik olarak kırsal kesime bağlı kalınmıştır.
Ortaçağ ve yeniçağda tarıma dayalı üretim yapısı artan nüfusla beraber ulaşımın gelişmesiyle kentsel
yerleşimin sayısı artmıştır. Görüldüğü gibi kentlerin doğuda ve batıda farklı biçimlerde ortaya çıkışı üretim
biçimleri ile doğrudan ilişkilidir. Bu durum kentlerin sadece ortaya çıkış dönemlerinde değil gelişme ve
değişme dönemlerinde de etkisini göstermiştir. Ortaçağın ilk dönemlerinde feodal toplum yapısı nedeniyle
kentler zayıflamıştır. Üretim biçimi işgücü olarak toprağa bağlı bulunan sistemler nedeniyle toplumsal yapı,
kırsal alanda örgütlenmiştir. 10. yüzyıldan itibaren zanaat ve ticaretin önem kazanması ile kentler hem
98
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
Avrupa’da hem de İslam dünyasında yeniden büyümeye başlamıştır. Ne var ki kentlerin tarihsel süreci
incelendiğinde günümüzdeki anlamıyla modern kentin ortaya çıkışının sanayi devrimi sonrasında olduğu
görülmektedir. Literatürde “Kentleşme” kavramının “Sanayi Devrimi Öncesi Kentleşme” ve “Sanayi Sonrası
Kentleşme” olarak ikiye ayrılması da sanayi devriminin bu süreçte bir dönüm noktası olduğunu
göstermektedir (Talas, 1981: 28).Nitekim sanayi devrimi ve sonraki dönemde kentlerin yapısal ve işlevsel
olarak çok hızlı bir şekilde dönüşmesi de bu olguyu desteklemektedir. Sanayileşme, kentlerin hızla
büyümesine ve bir olgu olarak kentleşmenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yani, çağdaş bu günkü
anlamda kentleşme, nüfus hareketleri ile birlikte ortaya çıkmıştır. Bu nüfus hareketlerinin temelinde de
sanayileşme ile ortaya çıkan farklı üretim faktörleri, bunların etkinliğinin artması ve dolayısı ile işgücüne
duyulan ihtiyacın artması yatmaktadır. Bununla birlikte kentlerde ortaya çıkan farklı iş kolları da kırsal alanda
yaşayan bireyler için cazip hale gelmiştir.
Sanayi Devrimi ile birlikte küçük zanaatkârlarda, tezgâhlarda ve atölyelerde kısıtlı üretimlerin yerini,
yeni teknik buluş ve makinelerle üretim almış, yeni bir enerji kaynağı olan buhar gücünün kullanımı, üretimi
kolaylaştırmıştır (Talas, 1981: 29). Bu teknik ve toplumsal değişmelerin sonucu olarak “işçi” sınıfı ortaya
çıkmış ve yığınsal üretimin oluşturduğu işbölümü ve uzmanlaşma daha fazla işçiye olan ihtiyacı ortaya
çıkarmıştır. Bunun sonucu olarak kentlerin nüfusu hızlı bir şekilde artmıştır. Çalışmak için kente gelen
nüfusun barınma ihtiyacını karşılayacak alanlar yetersiz kalınca, kent dışında yeni yerleşme alanları işçi
mahalleleri oluşmuştur. Fabrikaların hemen yanında inşa edilen işsiz konutları yan yana ve kötü malzeme ile
yapılmıştır. Konut sunum mekanizmaları artan isteği karşılayamayınca, konut birimleri bölünerek
kiralanmaya(her aileye bir oda) başlamış, bu da aşırı yoğunlukla birlikte sağlıksız yaşam koşullarını
beraberinde getirmiştir (Uğurlu, 2010: 60-61). Sanayi kenti ile sanayi öncesi kentler kıyaslandığında; sanayi
öncesi kentlerde kapalı bir sınıf olgusuna, sosyal hareketlilik ve cinsiyete dayalı kapalı bir işbölümüne
rastlanılmaktadır. Bu kentlerdeki insanların statüleri edinilmiş bir statüdür. Eğitim ise ancak elit bir zümreye
aittir. Her bireyin istediği eğitimi alabilmesi söz konusu değildir. Buna karşılık sanayi kentlerinde, resmi
eğitim hiçbir sınıf ve zenginlik farkı gözetmeksizin herkese açıktır. Bireylerin çalışmaları ve başarıları
ölçüsünde yükselmeleri ve ödüllendirilmeleri doğaldır. Bu yönleriyle sanayi kentleri, sanayi öncesi kentlere
kıyasla farklı bir dünyayı yansıtmaktadır (Erkan, 2010: 54-55).
2.KENTLEŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
2.1 Göç
Göç, insanın habitatından kimi zaman gönüllü olsa da, genellikle zorlayıcı nedenlere bağımlı olarak
kopması sonucu ortaya çıkan bir olgudur (Gürel, 2001: 132).Ülkenin mevcut ekonomik ve sosyal yapısına
göre, bölgeler arası gelişmişlik ve yoğun olan sektörlere göre, kırdan kente, kentten kıra, kırdan kıra, kentten
kente şeklinde görülebilmektedir. Canlılar var olduğu sürece var olacak olan göç, dünyanın tüm
toplumlarında, kimi ülkelerde yoğun, kimi ülkelerde yavaş olmakla beraber daima yaşanmakta olan bir
durumdur. Şehirlere göç sebepleri, itici faktörler ve çekici faktörler olarak iki grupta toplanabilir. İtici
faktörler; kırsal alanda kamu hizmetlerinin yetersizliği, ekilebilir toprağın yapısı olarak ele alınabilir. Çekici
faktörler ise; şehirlerde hizmetlerin ve sermayenin aşırı bölünmesi, makineleşme nedeniyle tarımda istihdamın
düşmesi, yatırımların yoğunlaşması sebebiyle, iş bulma ümidi, eğitim, sağlık ve diğer kamu tesislerinden
yararlanma arzularıdır (Erdem, 1986: 181). Kırsalda yaşamanın zorlukları, kırsal ile kent arasındaki farklı
yaşam standardının uçurum haline gelmesi, insanları kırsaldan uzaklaştırmıştır. Bunun yanında, kentlerdeki
gösterişli hayatın, televizyon gibi medya araçları ile kırsaldaki evlere girmesi; kentin iş bulma, barınma, sağlık
hizmetleri gibi alanlarda daha rahat imkânlar sunması, insanları kentlere çekmiştir. Göç, köylerin
kimsesizleşmesi, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimin azalması sorununu doğurarak, üretimin azalmasına
neden olmakta, dolayısıyla tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılığı artırmaktadır. Göç ile gelmiş olan kesim,
yeterli konut üretiminin olmaması sebebiyle, yasadışı ve kalitesiz yapılara yönelerek “gecekondu” denen
yapılaşmayı başlatmıştır.
99
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
2.2 Konut İhtiyacı
Hane halkı sayısının mevcut konut sayısından fazla olması şeklinde tanımlanabilen konut ihtiyacı,
“açık” ve “gizli” şekillerde görülebilir. Açık konut ihtiyacı, salt bir matematik orandan bahsederken gizli
konut ihtiyacı, yapının niteliklerini de hesaba katar. Dolayısıyla, aşırı kalabalık, birden çok ailenin yaşadığı
konutlar ile niteliksiz, kalitesiz, güvenliksiz ve dayanıksız konutlar gizli konut ihtiyacı içinde değerlendirilir.
Bu çerçevede; konut sorununun çözümü, gizli konut ihtiyacının hesaplanabilmesine dönük yapılacak geniş
çaplı araştırmaların ışığında ve uzun vadeli nüfus artışı, göç hareketleri, sanayileşme vs. tahminleri
kapsayacak şekilde değerlendirilmelidir (İMO Konut Raporu, 2008: 8).
Ülkelerin kalkınmışlık düzeyleri kentleriyle, kentlerin dokusu ve mimarisiyle doğru orantılı olarak,
konut üretimine yönelik teknolojilerin kullanımı veya bu teknolojilerin yetersizliği, kentin tarihi ve kültürel
yapısıyla uyumu, nüfusa cevap verip veremediği hususları da kalkınmışlıkla ilintilidir. Tüm bu sorunların
varlığı, gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme çabasından ötürü nüfus artışını beraberinde getirmektedir.
Sanayi yoğun kentlerde nüfusun yığın halinde, barınma koşullarının ise bir kirlilik meydana getirecek kadar
karmaşık halde olduğu gözlenmektedir. “Konut Sorunu” da tam da bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Konutu
bir “sorun” haline getiren ona duyulan ihtiyacın giderilememesi durumudur. Ve bu durum, bugün tüm dünyayı
ilgilendiren, uluslararası düzeyde çözüm arayışlarına gidilen, kalkınma planlarının bir parçası haline gelmiş
bir sorundur (Çetin, 2012: 5).
3.TURİZM SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ ve KENTLERLE OLAN İLİŞKİSİ
Kentsel yaşam, içerisinde kültür, tarih, kongre, spor, yeme içme, gece hayatı, alışveriş gibi farklı
etkinliklerini barındırmaktadır. Kent turizmi, turizmin en eski türlerinden biri olmakla birlikte son dönemlerde
yeniden ortaya çıkan bir turizm şeklidir. İlk kez 1990 yılında kent turizmine yönelik Avrupa’da, 835 turizm
ofisinde yapılan bir çalışmada, anket formları uygulanmış ve turizm ofisleri çalışanlarının kent turizmi
hakkındaki görüşleri alınmıştır. Çalışma sonucunda kent turizmi, “Kasaba ve kentlerde ziyaretçilere sunulan
turizm faaliyetleri” şeklinde tanımlanmıştır (European Commission, 2000: 21). Turizm kalkınma için ihtiyaç
duyulan döviz girdisini sağlar. Turizmden elde edilen gelirler, yabancı ülkelerden alınan ekonomik yardımlara
göre daha çok üstünlüklere sahiptir. Çünkü politik ve ekonomik kısıtlamalardan uzaktır ve herhangi bir baskı
aracı olarak kullanılamaz. Diğer yandan turizm, tarımsal ürün ve hammadde ihracatından da çok daha fazla
bir üstünlüğe sahiptir. Ayrıca turizm, gelişmekte olan ülkenin ihracatı için bir çeşitlendirme imkânı yaratır ve
döviz gelirlerindeki büyük dalgalanmaları da ortadan kaldırır (Çeken, 2008: 6). Turizm sektörünün ulusal
ekonomiye olan önemli katkıları ödemeler dengesine, istihdama ve bölgesel kalkınmaya olan katkılarıdır.
Turizm hareketleri, bu ülkelere sadece güzel doğayı kullanma imkânı vermekle kalmaz aynı zamanda atıl veya
kullanılmayacak değerlerin kullanılması ile istihdam sağlamaya ve gelir eşitliğine sebep olur. Turizm
sektörünün gelişmesi sonucunda turizme açılan kırsal bölgeler kalkınacaktır. Böylece turizm gelişmesi için
gerekli olan alt ve üst yapıdan, polis itfaiye, sağlık hizmetleri gibi çeşitli hizmetlerden bu bölgelerin halkları
da faydalanacaktır. (Lea,1988: 80).
100
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
Tablo 1 Son 52 yılda Dünyanın En Hızlı Kentleşen Ülkeleri
Dünyadaki
Ülke
Son 50
1950
2012
sırası son 52
yıldaki
Kentleşme
Kentleşme
yıldaki kentleşme
kentleşme farkı oranı
oranı
hızına göre
Kore
55.5
27.7
83.2
1
2
S.Arabistan
51.0
31.3
82.3
3
Angolo
48.7
10.4
59.1
4
Malezya
45.1
26.6
72.7
5
Cezayir
42.4
30.5
72.9
6
Türkiye
39.9
31.5
71.4
7
Brezilya
38.5
46.1
84.6
8
Kamerun
38.1
13.9
52.1
9
10
Endonezya
İran
36.1
35.3
14.6
33.7
50.7
49.1
Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Göstergeleri veritabanı. erişim tarihi: 20.06.2018
Tablo 1 incelendiğinde, Türkiye kentleşme oranları sıralamasında, %71,4 oranıyla 6.sırada yer
almaktadır. Türkiye’den daha hızlı kentleşen ülkeler incelendiğinde, ekonomilerinin petrol ve doğalgaza
dayandığı düşünülürse, Türkiye’nin kentleşme hızı beklenenin üstündedir. İran’ın petrol rezervleri olmasına
rağmen kentleşme oranı Türkiye’nin gerisindedir. Türkiye 1950 yılında kendisiyle benzer özellikler gösteren
Kore, S.Arabistan, Angola, Malezya, Cezayir’in gerisinde kalmıştır.
4. SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLEŞME
Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan tarımdan sanayiye geçiş sürecinde, sürdürülebilir kentleşme olgusu
da kendisini hissettirmektedir. Kentlerin gecekondu sorunlarının giderek artması, dolayısıyla altyapı
sorunlarının baş göstermesi, suç oranlarının artması, eğitim, sağlık vb. hizmetlerin yetersiz kalması kentleri
giderek yaşanmaz hale getirmektedir. Ülkemizde üniversitelerde başlatılan ikinci öğretim uygulamasından
sonra, bazı devlet hastanelerinde de polikliniklerin ücretli olarak gece de açık kalması, geldiğimiz durumu
ortaya koymak bakımından çarpıcı bir örnektir. Yani eğitim ve sağlık alanında toplumu yakından ilgilendiren
yatırımlar yoğun kentleşme sayesinde yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınmanın tanımı
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Yatırımlar yoğun kentleşme sayesinde yetersiz kalmaktadır. Sürdürebilir
kentleşme kavramı çevresel, ekonomik ve sosyal amaçların entegrasyonunu öngören bu kavram; günümüz
kuşağının gereksinimlerini karşılarken, gelecek kuşakların doğal kaynaklara olan taleplerinin de dikkate
alınmasını kapsar (Richardson,1995: 10).
5.KENTLEŞMEDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR
5.1. Yoksulluk
Göç hareketlerinin kentlerde yoğunlaştırdığı nüfusun, iş edinme ve yaşam koşullarını iyileştirme
olanaklarının daralması, kentsel yoksulluğun temel nedenlerindendir. Kentsel yoksulluk çalışan kesimler için
de geçerlidir. Ücret düzeylerinin düşmesi ve toplumsal hizmetlerin ticarileşerek paralı hale gelmesi, çalışan
kesimleri yoksulluk sınırının altına çekerken, işsizler, diğer çalışamayan engelliler, yaşlılar, çocuklar ile
kadınlar ve gençler gibi ev içi emeği ücretsiz olan kesimler yoksulluk düzeyinin en altında yer almaktadırlar
(T.C.Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2009: 35). Sağlıklı ve rahat bir yaşam olanaklarından yoksun ve asgari
bir yaşam standardının altında bulunan kesimlerin yaşam alanları da son derece sağlıksızdır. Dayanıklılıktan
101
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
uzak derme çatma bir yapıda, oda sayısının yetersiz olduğu, ulaşım sorunlarının yaşandığı bu sağlıksız
konutlar, ihtiyaçlara cevap veremeyerek konut sorununun ciddi bir kısmını oluşturmaktadır. Bu duruma
yönelik getirilen çözümler ise konut sorununa daha başka bir boyut kazandırmakta ve yoksul kesimin yaşam
alanı mülkiyetinin el değiştirilmesi yolu ile ellerinden alınmaktadır.
5.2. Kentsel Rant
Rant kavramı toprak rantı kavramı ile birlikte ele alınmıştır. Buna göre, verimsiz toprağın dışındaki
tüm toprak parçaları sürekli olarak rant elde eder ve talep arttıkça fiyatlar yükselerek rant da kitle olarak büyür
(Boratav, 1980:117). Temelinde toprağın “kıt” oluşundan kaynaklanan rantlar gibi kentsel rant da, hızlı nüfus
artışı ile kentlerde arazi ve binaların yetersiz kalması karşısında gayrimenkullerin değeri artmaktadır. Rant
kavramının kent ile birlikte gündeme gelmesi durumunda ise “kentsel rant” olgusu gündeme gelmektedir. Bir
diğer deyişle, tarım topraklarına uygulanan bazı rant ilkelerinin kent topraklarına uygulanması ile
ulaşılmaktadır. Kentlerde bazı toprak parçaları, merkezi bölgede bulunmak, yüksek gelirli kesimin yerleşim
yeri olmak gibi belirli konumlarda bulunmaktadır. Bu kent toprakları, konumları gereği diğerlerinden çok
daha fazla değere sahip olabilmektedir. Kentlerdeki büyüme ile birlikte bu topraklara sahip olanlar bir tekel
gücü elde etmekte, tekelci kent rantı ortaya çıkmaktadır (Ertürk ve Sam, 2009: 154).
5.3. Hızlı ve Plansız Kentleşme
Toplum yapısındaki ve ekonomideki değişmelerle yakından ilgili bulunan kentleşme, ülkemizde
özellikle ikinci dünya savaşından sonra hız kazanmıştır. Kentleşme ülkemizde bir yandan kentlerin sayısını
arttırırken, bir yandan da, kentlerin nüfus ve alanca büyümesine ve bu süreç içinde de, iç yapılarında,
örgütlenmelerinde önemli değişikliklere yol açmaktadır (Keleş, 1983: 12). Türkiye, tarımda makineleşme ve
kitle iletişim araçlarında yaşanan gelişmelerle birlikte, 1950’lerden itibaren aşırı göç yükü altında belirli
sorunlar yaşamıştır. Tarımda işgücüne duyulan gereksinim azalmaya başladıkça ve nüfus yoğunluğu kontrol
altına alınmadıkça, kentleşmenin büyük kentlere kayması ve bu sürecin plansız bir biçimde gerçekleşmesi
önemli bir problemdir. Bireyler kendilerini büyükşehirlere, bir umut yolculuğuna çıkarak atmakta ve iş
garantisi olmadan kendilerini kentin akışına bırakmaktadırlar ( Leones, 2006: 133 ).
5.4. Gecekondu
Gecekondular, kamuya veya başkasına ait araziler üzerinde yasa dışı olarak inşa edilmiş yapılardır. Bu
yapıların, içme suyu, ulaşım, haberleşme gibi hizmetlerden uzak, sağlıksız koşullar içinde, ufak ve fert sayısı
açısından son derece kalabalık, yetersiz olması gibi temel özellikleri vardır. Gecekondular her zaman imar
düzenlemelerinin dışında kalan yapılardır. Bu nedenle de varlığını, genellikle seçim öncesinde gecekondu affı
çıkıncaya kadar, siyasi etkilerle, rüşvetle ya da gecekondu mafyalarına verilen haraçlarla sürdürmeye
çalışmaktadır. Bu durumun uzantısı, gecekonduları kent rantına ortak olan bir kurum haline getirmiştir
(Sönmez, 1996: 86-87). 1950'lerde sadece Ankara, İstanbul, İzmir gibi birkaç büyük kentimizin sorunu olan
gecekondu yerleşimleri, günümüzde tüm kentlerimizin önemli bir sorunu olarak görülmektedir. Ülkemizin
doğusunda, batısında, kuzeyinde ve güneyinde bu sorundan etkilenmeyen yöremiz kalmamıştır (Çakır, 1991:
504).
5.5.Depreme Dayanıklılık
Konutların depreme dayanıklı olmamasının sebebi yalnızca konutu yapan kişi ve kurumlar değil,
çoğunlukla oranda da denetimi yapmayan kurumdur. Dolayısıyla konutların depreme dayanıklı olmaması bir
vicdan ve sağduyu eksikliği kadar aynı zamanda da bir mevzuat ve uygulama eksikliğidir. Özellikle az
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan depremlerde yıkımlar ve can kaybı yüksek olmaktadır.
Depremin bir konut sorunu haline gelmesi yalnızca depreme dayanıklılığının olmamasını değil, deprem
sonrası çözümde geç kalınmasını da kapsamaktadır. Prefabrik konut ve kalıcı konutların temininde geç
kalınması ve çadırın bir çözüm olarak sunulması da deprem nedeniyle yaşanan konut sorunlarıdır. Özellikle
az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan depremlerde yıkımlar ve can kaybı yüksek olmaktadır. 17
102
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
Ağustos 1999 Marmara Depremi, depremin bir doğa felaketinden ziyade, bir doğa olayı olduğunu ve onu
felaket haline getirenin ise yine insanlar olduğunu kanıtlamıştır. Depremin bilânçosuna göre, hasarlı konut
285 bin 480; hasarlı işyeri ise 42 bin 902 olarak gerçekleşmiştir. Can kaybı ise 17.000’in üzerinde
gerçekleşmiştir. Ve aradan geçen 12 yıl içinde yapılan kalıcı konut sayısı da 42 bin 130 adet olmuştur. 2005
yılında Pakistan’da gerçekleşen 7.6 büyüklüğündeki depremde can kaybı ise 80.000’in üzerinde olmuştur
(Deprem Simülatörü, 2012: 2). Önceleri sadece ulusal kalkınmanın bir aracı olarak kullanılan ve bu yönde
desteklenen turizm sektörü artık yöresel, bölgesel ve şehirsel kalkınmanın da destekleyicisi durumundadır
(Tosun ve Bilim, 2004: 125).
SONUÇ
Türkiye’de son yıllarda metropoller üzerinden kentlerin pazarlanmasına ağırlık verilmiştir. Bunun
yanında orta ölçekli şehirlerde yerel yönetimlerin katkıları ile turizm ağırlıklı kent ekonomisi oluşturma
çabaları vardır. Yerel yönetimlerin çabalarının daha fazla desteklenmesi gerekmektedir. Metropollerin
dışındaki şehirlerin, uluslararası festivaller düzenlenerek tanıtımı yapılmalıdır. Hızla gelişen kentleşme süreci
sonucu yoksulluk, konut, istihdam, plansız kentleşme, altyapı sorunlarını beraberine getirmiştir. Gecekondu
yapılaşmasının veya hasara uğramış yapıların iyileştirilmesine yönelik uygulamalara ağırlık verilmelidir. Kent
ekonomisinin geliştirilmesine sürdürülebilir kalkınma programlarında daha fazla yer verilmesi gerekir.
Kalkınmanın gereği olan kentleşme programlarda yatırımların hizmet standartlarını yükseltmesi
amaçlanmalıdır. Ulaşım kentlerde yaşam kalitesi artıran en önemli unsurlardan biridir. Sürdürebilir
programlarda ulaşım güzergâhlarının gelecekteki ihtiyaçlara cevap verecek şekilde planlanması gerekir.
Kentte yaşayan insanlar, kentsel ortamda karşılaşılması olası bütün sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Kentsel
doku, tarihsellik, doğallık ve bütünsellik plansız, hücre tipi, kontrolsüz yapılaşma nedeniyle gün geçtikçe
bozulmaktadır. Kent planlamalarında çevre dokusunun korunmasına önem verilmelidir. Bir kentin turist
çekebilmesi için, o kentin sahip olduğu doğal güzelliklerinin hassasiyetle korunması gerekir. Türkiye
‘Metropol Turizm Kentlerinin’ yanında ‘Alternatif Turizm’ açısından da önemli bir zenginliğe sahiptir. Bu
zenginliğimiz turizm gelirlerinin artışı için önemli bir kaynaktır. Bu kaynağın artışı için altyapı sorunları
çözülmelidir. Yerel halkın hakları korunarak konut sorununa çözüm bulunmalıdır. Kentler planlanırken,
sürdürülebilir turizm politikaları benimsenmelidir. Turizm Kentlerinin sağlık, eğitim, ulaşım gibi öncelikli
sorunları çözülmelidir. Kentler planlanırken, yerel yönetimler, mimarlar, müteahhitler ortaklaşa çalışmalıdır.
Metropollerde nüfus yığılmasını önlemek için orta ölçekli şehirlere yatırım teşvik edilmelidir. Göçle gelen
düzensiz yığılmaları önlemek için kırsal kalkınmaya yönelik planlamalar yapılmalıdır. Kentlerde oluşan
yapılaşmalarda gelişmişlik farkları azaltılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde Arge yatırımlarının katma değer
sağladığı bilinmektedir. Arge yatırımlarına ülkemiz bütçesinden daha fazla pay ayrılmalı, özel teşebbüsün bu
yatırımları desteklemesi daha fazla teşvik edilmelidir. Şehirlerde eğitimde liberalizasyon sağlanmalı devletin
yükü azaltılarak, toplumun sağlıklı temellerde yükselmesi hedef alınmalıdır.
KAYNAKÇA
1. Boratav, K.(1980), Tarımsal Yapılar ve Kapitalizm, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Yayınları No.454, Ankara s. 117.
2. Childe, G, (1983), Tarihte Neler Oldu, Araştırmalar Vakfı (Sisav) Yayınları.
3. Çeken, H (2008),Turizmin Bölgesel Kalkınmaya Etkisi Üzerine Teorik Bir İnceleme Afyon
Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 2, s. 293-306.
4. Çakır, S (1988 ),Elazığ’da Kentleşme ve Gecekondu Sorununa Genel Bir Bakış”, Fırat Havzasının
Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Kalkınması Sempozyumu,7-9 Nisan, Elazığ, s. 504.
5. Çetin, S (2012) Kalkınmada Kentleşme ve Konut Politikalarının Önemi Hukuk ve İktisat
Araştırmaları Dergisi Cilt 4, No 1, 293 s. 5
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, (2010), KENTGES Eylem Planı (2010-2023).
103
http://www.turansam.org
**********
TURAN-SAM: TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi * TURAN-CSR: TURAN Center for Strategic Researches
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Yıl: 2018; Cilt: 10/YAZ, Sayı: 39
TURAN-CSR International Scientific Peer-Reviewed, Refereed Journal; ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Year: 2018; Volume: 10/SUMMER, Issue: 39
DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041
6.
Deprem Simülatörü, Dünyada Son 30 Yılda Yaşanan Büyük Depremler,
http://www.depremsimulatoru.com/buyuk_depremler.html, [İndirme Tarihi: 20.03.2012:2].
7. Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Göstergeleri veritabanı erişim tarihi: 25.06.2016
8. Erdem, V (1986), “Hızlı Şehirleşme ve Konut Sorunu”, içinde: Hızlı Şehirleşmenin Yarattığı
Ekonomik ve Sosyal Sorunlar. s. 117.
9. Ertürk, H. ve Sam, N (2009), Kent Ekonomisi, Ekin Yayınları, Bursa.
10. Eraydın,A (2006),“Mekansal Süreçlere Toplu Bakış”, Ayda Eraydın (der.), Değişen Mekan, Dost
Kitabevi, Ankara, s. 25-68.
11. Erkan R, (2010), Kentleşme ve Sosyal Değişme, Bilim adamı Yayınları, Ankara, s.40,56,68
12. Hatt, Paul K. Ve Reiss, Albert J (2002), Kentsel Yerleşmelerin Tarihi, 20. Yüzyıl Kenti, Dergisi.
13. Keleş,R ve Fehmi Yavuz,(1983),Yerel Yönetimler,Turhan Kitabevi, Ankara, s.12.
14. Keleş,R (1986),“Kentleşme ve Kamu Yönetimi Sorunları”, içinde: Hızlı
15. Keleş, Ruşen (2002) ,Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi Yayın., Ankara, s.21-22.
16. Kentges, (2013) ,http://www.kentges.gov.tr.
17. Kılıç, Selim (2001) , Hazine Taşınmaz Mallarının Ülkenin Ekonomik Kalkınması Yönünde
Değerlendirilmesi, Milli Emlak Müdürlüğü, İzmir, s. 1-6.
18. Leones, S, V, C (2006), “The Current Situation of Crime Associated with Urbanization: Problems
Experienced and Countermeasures Initiated in the Philippines”, United Nations Asia and Far East Instutue for
the Prevention of Crime and the Treatment of Offenders(UNAFEİ) ,Research Material Series; vol. 68, Tokyo
Japan p. 133-150.
19. Nel E., Binns T (2002),“Place Marketing,Tourism Promotion, and Community Based Local
Economic Development In Postapartheid South Africa”, Urban Affairs Review, Vol. 38, No. 2, 184-208.
20. Rainisto,S (2003) , Helsinki University of Technology, Institute of Strategy and International
Business Doctoral Dissertations vol.4 s. 17-25.
21. Rogerson C.,M (2002),“Tourısm-Led Local Economıc Development: The South Afrıcan
Experıence” Urban Forum, 13, Sf. 95-119.
22. Sönmez, M (1996), İstanbul’un İki Yüzü (1980’den 2000’ e Doğru), Arkadaş Yayınları, s. 86-87.
23. Talas, C (1981), Toplumsal Politikaya Giriş, S Yayınları, Ankara, s. 29.
Tüik Nüfus Projeksiyonları ile Ceritoğlu ve Eren (2013) çalışmasındaki kentselleşme tahminleri.
24. Tosun, Cevat ve Yasin (2004),”Şehirlerin Turistik Açıdan Pazarlanması”, Anatolia Turizm
Araştırmaları Dergisi, Cilt: 15, sayı:2, s. 125-138.
25. Uğurlu ve Örgen (2010),Kentlerin Tarihsel Gelişimi, (Ed. Ö. Uğurlu, N.Ş. Pınarcıoğlu, 25. A.
Kanbak, M. Şiriner, Türkiye Perspektifinden Kent Sosyolojisi Çalışmaları, Örgün Yayınevi, İstanbul, s. 6061.
104