Derleme/Review
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Fatih Turan YAMAN1*
Uysal ŞAHİNBAŞ2
Geliş tarihi / Received: 25.04.2017
Düzeltilerek Geliş tarihi / Received in revised form: 25.05.2017
Kabul tarihi / Accepted: 28.05.2017
Özet
Bu çalışmanın kavramsal çerçevesini kentsel dönüşüm ve kentsel
dönüşümün uygulama yöntemleri oluşturmaktadır. Buradan
hareketle çalışmanın esas amacı ise Türkiye’de kentsel dönüşümün
ele alınması ve açıklanması olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda
kentsel dönüşüm konusunda ülkemizde ortaya konulan uygulamaların
değerlendirilmesi, bu faaliyetlerin yürütülmesinde merkezi yönetim
ve yerel idarelerin rollerinin tespiti ve sonuç bölümünde, kentsel
dönüşüm konusunda yaşanan sorunların nedenlerine ilişkin bir
durum analizinin yapılması çalışma kapsamında yer almaktadır.
Türkiye özelinde kentsel dönüşüme ilişkin söz konusu değerlendirme
ve tespitler özellikle kentsel planlama ve yapılaşma açısından
ülkemizde yaşanan politika yoksunluğu üzerinden yapılmıştır.
Bu bağlamda yıllarca duraklamadan devam eden göç olgusuna,
merkeziyetçi yönetim anlayışına ve kentlerin sosyo-kültürel
dönüşümüne vurgu yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm modelleri,
Türkiye, Türkiye’de kentsel dönüşüm
Yrd. Doç. Dr. Fatih Turan Yaman, İstanbul Rumeli Üniversitesi, Siyaset Bilimi
ve Kamu Yönetimi Bölümü,
[email protected]
2
Esenler Belediyesi, İstanbul.
1*
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53 - 77)
53
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Urban renewal in Turkey
Abstract
The conceptual framework of this study constitutes the urban renewal
and its modus operandi (application methods). Thus, the main objective
of the study is to address and explain urban renewal in Turkey. In this
sense, the evaluation of the practices put forward in our country regarding
the urban renewal, the determination of the roles of the central and local
administrations in the execution of these activities and in conclusion,
the situation analysis of the causes of the problems related to the urban
renewal are included in the study. The evaluation and determination of
urban renewal in Turkey is carried out through the lack of policy in our
country especially in terms of urban planning and restructuring. In this
context, the immigration phenomenon that has continued for many years
without interruption, centralist administration mentality and the sociocultural transformation of the cities are underlined.
Keywords: Urban renewal, models of urban renewal, Turkey, urban
renewal in Turkey
Giriş
Tarih boyunca kentler insan uygarlığına ait değerlerin üretim ve
birikim alanı olmuşlardır. Korunma ve barınma ihtiyacının ötesinde
kentleri diğer yerleşim birimlerinden ayıran ve onları insanoğlunun
yaşam merkezi haline getiren birçok özellikleri bulunmaktadır.
Sahip oldukları bu özelliklerin veya niteliklerin çeşitliğine göre de
kentler diğer kentlerden ayrılarak statü ve önem kazanabilmekte,
kendi aralarında bir hiyerarşi oluşturabilmektedir. Ticarete ve buna
sonradan eklenen sanayiye dayalı iktisadi kapasitenin varlığı, inanç
ve ibadet yerlerine ve bunlar arasında merkezi öneme sahip yapılara
sahip olunması, sanatsal ve kültürel faaliyetlere ilişkin yapıların ve
icra yerlerinin bulunması, siyasal öneme sahip idari merkezlerin
varlığı gibi özellikler kentleri diğer yerleşim yerlerinden ayıran
unsurlardır. Bunu ek olarak kentler arası hiyerarşide söz konusu bu
unsurlar bağlamında kentlerin sahip olduğu çeşitlilik veya bunların
hacmi diğer kentlere üstünlük sağlamasına yol açan etkenlerdir.
Dolayısıyla ve bu hususlardan ötürü kentler her zaman bir çekim
merkezi ve yoğun insan nüfuslarının yerleşim alanı olmuşlardır.
54
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
Tüm bunların doğal sonucu olarak kentler çeşitli amaçlarla inşa
edilmiş olan çok sayıda yapıyı barındıran yerleşim alanlarıdır.
Ancak kentsel nüfusun zaman içinde kaçınılmaz olarak artmasıyla
birlikte yerleşim alanları merkezden dışarıya doğru genişlemekte
ve dolayısıyla kentlerin yapısal stokları da bu paralelde artmaktadır.
Bilhassa yoğun göç alan sanayi kentlerinin dış bölgelerinde ve
genellikle sanayi bölgelerinin civarında kolaylıkla inşa edilmiş,
büyük ölçüde imar izni olmayan niteliksiz yapıların söz konusu
yapısal ve alansal büyümeyenin başını çektiği söylenebilir. Kentlerin
bu büyümesi bağlamında bir yandan söz konusu plansız ve denetim
dışı yapılaşmanın neden olduğu olumsuzlukların giderilmesi,
diğer taraftan değişen ve çeşitlenen toplumsal gereksinimlerin ve
taleplerin günün koşullarına göre karşılanabilmesi kentlerin yeniden
yapılanması, planlanmasını ve düzenlenmesini gündeme getirmiştir.
Bu kapsamda 1980’lerle birlikte geliştirilen plan ve projelere genel
manada kentsel dönüşüm adı verilmiştir.
Kentsel dönüşüm kavramı
Kentsel Dönüşüm, bir yanda modern kent yaşamının gerektirdiği
yeni istek ve talepler, öte yanda kontrol dışı büyümenin etkisinde
kalan kentlerde, ekonomik etkinliğini ve güncelliğini yitirmiş kentsel
alanlarla yasa dışı uygulamaların oluşturduğu yerleşim bölgelerinin
modernizasyonuna ilişkin bir kavramdır. 1990’lı yıllardan itibaren
kent planlamanın gündemine giren ve giderek önemli bir yer
kazanan kentsel dönüşüm, kentsel sorunların çözümünü sağlayan ve
değişime uğrayan bir bölgenin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel
koşullarına kalıcı bir çözüm sağlamaya çalışan, kapsamlı bir vizyon
ve eylem olarak tanımlanmaktadır (Thomas, 2003).
Kentsel Dönüşüm temel olarak iki amaca hizmet eder. Birincisi
tarihi kentlerde eski sosyal, kültürel ve ekonomik önemini yitirmiş
olan yerleşim bölgelerinin ve kaynaksal alanların kent yaşamına
kazandırılması; ikincisi, büyük göç alan sanayi kentlerinin kenar
bölgelerinde daha çok kayıt dışı inşaat sektörünce gerçekleştirilmiş
olan niteliksiz ve yasadışı yerleşimlerin, yasal ve sağlıklı yaşam için
uygun koşullara kavuşturulmasıdır (Nalkaya, 2006).
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
55
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Bir mekanın doğasını değiştirmeyi amaçlayan kentsel dönüşüm
yerleşik halk ile söz konusu yerin geleceğinde söz hakkı bulunan diğer
aktörleri sürece dâhil etmesi ve ayrıca bölgenin özel sorunlarına ve
potansiyellerine bağlı olarak devletin temel işlevsel sorumlulukları
ile kesişen çok çeşitli hedefleri ve faaliyetleri içermesi şeklinde
özellikler taşımaktadır (Turok, 2005). Kentsel dönüşüm kentin
yapısını fiziki, ekonomik, sosyal ve kültürel bağlamlarda ele alarak
bu kıstaslar doğrultusunda en iyiyi içeren yaşam alanları oluşturmayı
hedefleyen çalışmalar bütünü olarak açıklanabilir.
Kentsel dönüşümün ortaya çıkışına neden olan unsurlar şu biçimde
izah edilebilir (Bayraktar, 2006):
1. Kentin fiziksel koşulları ile toplumsal problemleri arasında
doğrudan bir ilişki kurulması ihtiyacını karşılamak,
2. Kent dokusunu oluşturan birçok öğenin fiziksel olarak sürekli
değişim ihtiyacına cevap vermek,
3. Kentsel refah ve yaşam kalitesine bağlı ekonomik başarının elde
edilebileceği bir yaklaşım ortaya koymak,
4. Kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz kentsel
yayılmadan kaçınmaya yönelik stratejileri belirlemek,
5. Toplumsal koşullar ve politik güçlerin ürünü olarak kentsel
politikaların şekillendirilme ihtiyacını karşılamaktır.
Bir diğer taraftan kentsel dönüşümün gerekliliğine ilişkin iki temel
yaklaşımdan söz edilebilir. Bu yaklaşımlarda arz-talep bağıntısı
ortaya konulmakla birlikte, arz ve talebin yaşamsal koşullara
doğrudan bağlı olduğu da görülmektedir. Buna göre;(Kurtuluş, 2006)
“İlk olarak kentlerin bazı bölgelerinin çöküntü alanı haline gelmesi ve
bu bölgelerdeki sağlıksız çevre ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi
gerekmektedir. Mekânsal olarak çökmüş alanlar, barındırdıkları
yoksullarla kentsel şiddetin yuvaları olarak görülmekte ve bu nedenle
bu alanlarda çeşitli kentsel dönüşüm projeleri ile gerçekleşecek
“temizliğin” aynı zamanda şiddeti de azaltacağı varsayılmaktadır.
Diğer yandan bu alanlarda yaşayan yoksullara daha yaşanabilir
56
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
bir çevre ve yaşam koşulları yaratılabilirse sınıfsal çatışmanın da
göreceli azalacağı iddia edilmektedir. İkinci yaklaşımda ise, kentlerin
kapitalizmin sahnesi olmanın ötesinde bizatihi aktörlerinden biri
olduğu ortaya çıktığından kentsel mekâna bir birikim aracı, bir gelişme
sektörü olarak bakılmasıdır. Ve bunun gereği olan kentsel dönüşüm
projeleriyle bu birikim olanağının gerçekleştirilmesini savunulmaktadır.
Bu iki yaklaşımı bir arada düşünmek ise birbiriyle çeliştiği için
pek mümkün görünmemektedir. Bir mekânsal yenileme ya da
iyileştirmenin orada yaşayan yoksullar lehine kamu ya da özel
finansal kaynak aktarımı ile gerçekleşmesi neo-liberal dönemin
piyasa mantığına aykırı olduğu kadar, kentsel mekânı bir gelişme
sektörü olarak ele alan kentleşme politikalarına da aykırıdır.”
Kentsel dönüşüm modelleri
Kentsel yenileme/yenilenme (Urban renewal/renovation)
Gerek yerleşme düzeni, gerekse mevcut yapıların durumu
bakımından yaşama ve sağlık koşullarının iyileştirilmesi olanağı
bulunmayan alanlardaki yapıların tümünün veya bir bölümünün
ortadan kaldırılarak yeniden imar edilmesi yenileme olarak tanımlanır
(Polatve Dostoğlu, 2007). Kentsel yenileme, yerleşim planı ve var olan
yapıların durumları açısından iyileşme imkânı taşımayan, ekonomik
ve kullanım ömrü dolmuş yapıların yıkılarak yerine yenilerin inşa
edilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır (Özden, 2001; Koçak ve
Tolanlar, 2008). Kentsel dönüşüm bağlamında yenileme en çok tercih
edilen ancak en maliyetli olan uygulama biçimidir (Tekeli, 2011).
Kentsel yeniden geliştirme (Redevelopment)
Yeniden geliştirme yöntemi, yenilemeye nazaran kısmi uygulamalar
olarak da ifade edilebilmektedir. Yeniden geliştirme şeklinde
dönüşüm uygulanacak olan yapılar, kullanım ve ekonomik açıdan
ömrünü tamamlamış olan ve özellikle de alt gelir gruplarının
konutlarının yıkılması suretiyle yeniden tasarlanmasıdır (Keleş,
1998). Eski yapıdan elde edilen toprakların kullanılabilir kısmının
ayrılarak başka alanlarda değerlendirilmesi ve dönüşüm planı yapılan
bölgenin bütünsel olarak fiziki ölçütlerine kavuşturulması şeklinde
tanımlanmaktadır (Keleş, 2012). Bu uygulama uzun dönemde arazi
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
57
Türkiye’de kentsel dönüşüm
kullanışı ve nüfus politikalarını yansıtan, kent ölçeğinde bir nazım
plana uygun olarak evvelce inşa edilmiş bir alanı istimlâk etme,
bu alanı temizleme ve yeniden yapma, mevcut arazi kullanışını
ve nüfus dağılım şeklini değiştirme ve elden geçirme süreçlerini
ifade etmektedir. Her ne kadar yatırım/karlılık noktasında maliyet
yönünden eleştirilere sebep olsa da, daha küçük ölçekte uygulamalar
olduğu için sıklıkla kullanılan bir yöntem olarak karşımıza
çıkmaktadır (Özden, 2008).
Temizleme (Clearence)
Kentin alt gelir gruplarından oluşan bölgelerinde ki sağlığa zararlı
yapısal unsurların giderilmesi olarak ifade edilen temizleme
(Özden, 2008) çöküntüye uğrayan kentsel alan parçasındaki fiziksel
dokunun tümüyle yıkılıp yeni bir dokunun getirilmesi yöntemidir. Bu
uygulamada genellikle belediyeler tarafından kamulaştırma yoluyla
alınan arazi ya da binanlar temizlemeye tabi tutulmaktadır. Ancak,
arazi bedellerinin yüksekliği, yasal sorunlar ve mülk sahiplerinin
çıkardıkları sorunlardan ötürü çok tercih edilmemekle birlikte,
zaruri durumlarda başvurulabilen bir yöntem olarak açıklanabilir
(Özden, 2008).Kentsel temizleme, günümüzde İngiltere’de
yenilemenin mümkün olmadığı koşullarda tercih edilmekle birlikte,
Amerika’da 1970’lerden itibaren maliyetlerin yüksek olmasından
ötürü uygulamadan kaldırılmıştır (Özden, 2008). Türkiye’de
ise bu yöntem, Küçükçekmece Kentsel Dönüşüm Projesi’nde
uygulanmış, Olimpiyat Köyü ve etrafındaki gecekondu bölgeleri
tamamen temizlenmek suretiyle hayata geçirilmiştir (Sözer, 2014).
Yeniden canlandırma (Revitalization)
Bu uygulama modelinde, ekonomik ve fiziki değerlerini yitirmemiş
olmalarına karşın çeşitli nedenlerle işlevselliklerini yitirmiş olan
yapıların yeniden işlevsel hale getirilmesi hedeflenmektedir. Bu
uygulama, hem ekonomik hem de kentsel bir kazanım olarak
değerlendirilmekte ve uygun yapılar ve bölgeler için uygulanmasının
fayda üreteceği ifade edilmektedir. (Keleş, 2012). Bu uygulamada
yıkım masrafları yerine fiziksel, sosyal, kültürel veya ekonomik
yıpranmışlıkları ortadan kaldırmak ya da buna neden olan unsurları
58
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
ortadan kaldırmak suretiyle hayata geçirilir (Özden, 2008).
Böylelikle, yapılan uygulama neticesinde bir geri kazanım söz
konusu olmaktadır (Şahin, 2003).
Avrupa ve Amerika’da çokça örneğine rastlanılan bu uygulamaya
Elephant&Castle Projesi gösterilebilir. Alt gelir düzeyindeki yerleşim
alanında yapılmış olan sosyo-ekonomik açıdan iyileştirmeler
neticesinde, yerel ekonomi canlandırılmış, buna bağlı olarak
sosyal içerme gerçekleşmiş ve toplumsal kazanım sağlanmıştır. Bu
projelerde sosyal dışlanmanın giderilmesi çabasıyla, girişimciler,
yerel gruplar, STK’lar ve yerel yönetimler ortaklaşa hareket
etmişlerdir (Göksu, 2010).
Kentsel koruma (Presarvation- Conservation)
Kentsel koruma uygulamaları, bir anlamda kentin tarihi mirasını
korumayı ve buralarda oluşacak olan düzensiz yapılanma, nüfus
yoğunlaşması ve çarpık koşulları iyileştirme çabası olarak
değerlendirilmektedir (Polat ve Dostoğlu, 2007). Kentsel koruma
uygulamalarında, hali hazırda işlevini yerine getirebilen tarihi
yapıların, kültürel ve mimari değer taşıyan binaların bulundukları
bölge ile birlikte kentsel anlamda korunmasını sağlamak
amacıyla plansız ve nizamsız uygulamaların önüne geçmek hedef
alınmaktadır (Keleş, 2012).
Sağlıklaştırma/İyileştirme (Rehabilitation)
Kelime anlamı olarak rehabilitasyon (sağlıklaştırma), eski
durumunu kazandırma, ıslah etme gibi anlamlarla ifade
edilmekle birlikte kentin planlı bir biçimde zamanla atıl
harabe haline gelen bölgelerine tekrar değerlendirilmesi, bu
yapıların kısmi yenilemeyle tekrar kullanıma açılması şeklinde
tanımlanmaktadır (Yaman, 2011).Rehabilitasyon için altı
çizilmesi gereken unsur “özgün değer” kavramıdır. Özgün değer
bağlamında rehabilitasyon, yapılacak olan çalışmanın uygulama
yapılan yapıya ya da bölgeye geçmişini korumak suretiyle
onarmak şeklinde yapılan çalışmalar bütünüdür (Özden, 2008).
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
59
Türkiye’de kentsel dönüşüm
İstanbul ili sınırları içerisinde bu türden uygulamalara
rastlanılmakla birlikte, Eyüp Rehabilitasyon Projesinde “kültür
varlığı olan sivil mimari yapılarının, tarihsel dokunun korunması
ve sürdürülebilirliğin sağlanması” yoluyla ekonomik, sosyal
ve yerel kaynaklı sorunların giderilerek bölgenin mevcut
potansiyelinin tam anlamıyla kullanılması ve yaşam standartlarının
iyileştirilmesi hedeflenmiştir (Kara ve Palabıyık, 2009).
Soylulaştırma (Gentrification)
Kentsel dönüşüm uygulamaları içerisinde, toplumsal çatışmalara
en fazla konu olan ve sınıfsal farklılaşmayı tetikleyen yöntemlerin
başında soylulaştırma gelmektedir. Literatürde “seçkinleştirme”,
“mutenalaştırma”, “burjuvalaştırma” gibi farklı kavramlarla da
tanımlanan bu uygulama modeli (Özden, 2008), ilk olarak Ruth
Glass tarafından 1994 yılında Londra’da işçi tabanlı yerleşim
bölgelerinin orta ve üst sınıf için lüks konutlar inşa edilmesi
sonrasında ortaya çıkmıştır (Smith, 2006). Bu uygulamaya neden
olarak kentsel sanayi yapılarının değişmesi ve buna bağlı olarak
daha üst gelir grubundan çalışanların oluşturduğu yeni çalışan sınıfın
taleplerini gösterilmektedir. Uygulamanın kaynağını ayrıca, kent
merkezlerinde arazi değerlerinin artması ve azalan mülk değerlerine
bağlanmaktadır (Dündar, 2003). Soylulaştırma birbiriyle uyumlu üç
süreçte açıklanmaktadır. İlkin, yeniden yerleşim ve bu yerleşimlerdeki
yoğunluk gibi nedenler yerleşik grubun statü bakımından daha üst
gruplarca yerinden edilmesine yol açar. İkinci olarak, bu durum
mevcut yapıda dönüşümleri ve yerel hizmetlerin oluşumunu gerekli
kılar. Üçüncü olarak soylulaştırma yaşam tarzı, kültür, sınıf ilişkileri
açısından farklı grupları bir araya getiren bir uygulamadır(Şen, 2005).
Bu türden uygulamalara ülkemiz için verilebilecek örneklerin başında
Sulukule’nin dönüşümü gelmektedir. Kent merkezinde erişilebilirlik
düzeyi yüksek bir bölgede öteden beri kendine has özellikleri olan
bir topluluğun daha alt düzey bir bölgeye taşınmaya zorlanması,
apartman hayatına mecbur bırakılması sadece yapısal değil kültürel bir
tasfiyenin de ortaya çıkmasına yol açmıştır (Tekeli, 2011). İstanbul’da
benzer uygulama örnekleri Kuzguncuk, Arnavutköy, Beyoğlu
(Pera), Balat ve Fener mahalleleri için verilmektedir (Budak, 2006).
60
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
Kentsel rönesans (Urban renaissance)
Kentsel Rönesans, kent merkezlerinde sosyal, çevresel ve mekânsal
bakımdan bozulmaya yol açan sıkıntıların giderilerek, bu alanlardaki
nüfus kaybının önlenmesi amaçlı yürütülen bir eylem türüdür. Avrupa
Konseyi 1980’li yıllarda bu türden önleyici politikalar geliştirmek ve
yaşam kalitesini arttırmak için Avrupa Kentsel Rönesans Kampanyaları
adıyla projeler başlatmıştır (Budak, 2006). Avrupa Konseyi’nin 1981
Yılında başlattığı kampanyanın adı, yıkıp yeniden yapma anlamı
taşıyan Urban Renewal iken Urban Renaissance olarak değiştirilmiştir
(Özden, 2008). Kentsel Rönesans yaklaşımı kentsel mekânı,
insanları ve kültürü birlikte ele alıp kentsel değerleri muhafazaya
çalıştığından kentsel yaşam yeniden canlandırılmaktadır (Bal, 2011).
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Tarihsel gelişim süreci ve nedenler
Kentsel dönüşümün geçmişi irdelendiğinde, artan nüfusla birlikte
meydana gelen çarpık yapılaşma ve eskiyen kent dokusunun
yenilenmesi ihtiyacı bu kavramı gündeme getirmiştir. Tarihsel
seyrine bakıldığında ülkemizde kentsel dönüşümün genel gerekçesi
göçlerle meydana gelen sorunlu kent yerleşmeleri olmaktadır. Gerek
Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde de benzer
biçimde kentsel dönüşüm hareketlerinin temelinde göçler yattığı
görülmektedir. İkinci aşamada ise ekonomik yapılanmalar; sanayi
yerleşmeleri, ulaştırma çabaları ve benzer biçimde tezahür eden
zaruretler olduğu kaynaklarda dile getirilmektedir.
Avrupa’da kentsel dönüşümün daha çok kentlerin yenilenmesi, kent
çehresinin ve yaşam alanlarının iyileştirilmesi şeklinde kendini
gösteren kentsel dönüşüm, ülkemizde ağırlıklı olarak gecekondu
veya bir diğer ifadeyle çarpık yapılaşmanın giderilmesi uygulamaları
olarak kendini göstermektedir. Sonrasında, değişen dönem şartlarına
bağlı olarak tüm dünyadakine benzer şekilde, sanayinin kentlere
kayması neticesinde, insanların hem ekonomik kaygı hem de daha iyi
yaşam şartları algısıyla şekillenen bir göç süreci başlamıştır. Kırdan
kente doğru yaşanan bu yoğun göç dalgası ile birlikte konut ihtiyacı
doğrultusunda gecekondulaşma da başlamıştır. Ülke nüfusunun
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
61
Türkiye’de kentsel dönüşüm
artışı dikkate alındığında; başlangıçta bu çarpık yapılaşma çok
dikkat çekmemiş olabilir. Ancak, 1990’lara gelindiğinde var olan
ve hat safhaya ulaşmış olan gecekondu bölgeleri, hem kentsel yapı
anlamında hem de sosyo-ekonomik, kültürel ve çevresel anlamda
büyük bir sorun olarak kendini göstermiştir.
1994 yılında kuruluş amacı kentsel yapılaşmanın seyrini belirlemek,
gecekondu önleme politikalarını hayata geçindirmek ve düşük
gelir grubundaki vatandaşlara konut edindirmek olan Toplu Konut
İdaresi(TOKİ) kurulmuş, bunun ardından da kentsel dönüşüm
faaliyetleri hayata geçirilmeye başlanmıştır.1990’lı yıllarda dar
kapsamda da olsa gecekondu önleme şeklinde yürütülen faaliyetler
2000’li yıllara gelindiğinde yetersizliğinin ve TOKİ’nin amacına
uygun sonuçlar üretememesinin bir sonucu olarak 2985 sayılı, 2003
tarih ve 4966 sayılı kanunla da revizyona uğramış olan yeni kanun
yürürlüğe sokulmuş ve kanun dairesinde Toplu Konut İdaresinin
görevleri yeniden tanımlanmış, yetkileri genişletilmiştir. Devam
eden süreçte gelinen noktada 2012 yılında 6306 sayılı Afet Yasası
çıkarılarak kentsel dönüşüm faaliyetleri yerel yönetimler kontrolünde
ve merkezi yönetim güdümünde devam ettirilmektedir.
Günümüzde ağırlıklı olarak kentsel dönüşüm uygulamalarının kentsel
yenileme şeklinde hayat bulduğu görülse de, temizleme, sağlıklaştırma,
yeniden geliştirme gibi uygulamaların yanı sıra sıkça tartışmalara da
konu olan soylulaştırma türünden uygulamalara da rastlanmaktadır.
2000 sonrası süreçteki en temel gelişme kentsel dönüşümün yasalarda
yer bulmasıdır. Bu süreç, kentsel dönüşümde ve kentsel planlamalarda
katılımcı yaklaşımı, çok aktörlü karar alma süreçlerini ve bu yöndeki
stratejileri gündeme getirmiştir. Kentsel dönüşümün Türkiye’deki
yasal süreci 2004’teki “Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm
Projesi Kanunu” ile başlamış (Şen, 2005; Özden, 2008), 2005’te
yürürlüğe giren 5393 sayılı “Belediye Yasası”nın73.maddesiyle ve
daha sonraki yıllarda bazı özel yasal düzenlemelerle kullanılmaya
devam edilmiştir. Bu düzenlemelerden bazıları, 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu’nu (2004), 5366 sayılı Yıpranan Kent Dokularının
Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun
(2005), Dönüşüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı (2006)’dır.
62
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kentsel dönüşüm daha çok
kent içinde bulunan sanayi yapılarının konut ihtiyacını karşılamaya
yönelik olarak yenilemesi veya mevcut tarihi yapıların korunması
şeklinde gelişir, ancak özellikle Türkiye’de 1999 depremi sonrasında
riskli yapıların dönüştürülmesine yönelik bir sürece girilmiştir.
Bu durum 2011’de yaşanan Van depremiyle daha da pekişmiş ve
neredeyse ülke genelindeki bütün riskli yapıları yıkmaya yönelik
olarak yeni bir yasa tasarısı çalışmasına gidilmiş ve 31 Mayıs 2012
tarihinde 28309 sayılı resmi gazetede 6306 sayılı Afet Yasası kabul
edilmiştir. Bu süreçle birlikte ülkemizde “kentsel dönüşüm” daha
çok afet, özellikle de deprem odaklı bir kavram olarak afet yasasıyla
bütünleşmiş bir şekilde popülerlik kazanmıştır.
2000’li yıllarda demokratikleşme, katılım ve yerelleşme gibi
kavramlara daha fazla vurgu yapıldığı halde, merkezi yönetimin
baskısı, yapılan yasal düzenlemelerle daha hissedilir bir hal almış
ve merkez sürecin yönetiminde oldukça etkin bir rol oynamıştır
(Özden, 2001).Proje temelli kentsel dönüşüm çalışmalarının ön
planda olduğu bu süreçte, TOKİ dönüşüm çalışmalarının temel
aygıtı olarak ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de kentsel dönüşümün aktörleri
Türkiye’de kentsel dönüşümün yasal çerçevesi incelendiğinde
idarenin bu alanın düzenleyici ve denetleyici olmanın ötesinde, hem
merkez hem de yerel yönetimler bağlamında, doğrudan uygulayıcısı
ve üreticisi olduğunu söylemek gerekir. Merkezi yönetimin TOKİ’ye,
Çevre ve Orman Bakanlığı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilen
imara ilişkin yetkiler üzerinden yaptırımlarını yerel yönetimlere
söyleyecek söz bırakmayacak kadar tek taraflı bir biçimde
uyguladığını ve yerel yönetimlerin sadece duruma uyum göstermek
durumunda kaldığını belirtmiştir. Özellikle de 6 Ağustos 2003 tarih
ve 4966 sayılı yasayla Toplu Konut İdaresi’ne kentsel yenileme
konusunda yetki ve finansman olanaklarının verilmesi ve 2004 tarih
ve 5162 sayılı yasayla İmar Bakanlığı’nın gecekonduların tasfiyesiyle
ilgili yetkilerinin TOKİ’ye devredilmesi TOKİ’yi kentsel dönüşümün
en güçlü aktörlerinden biri durumuna getirmiştir (Tekeli, 2011)
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
63
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Kentsel dönüşümde merkezi yönetim: TOKİ örneği
1945 sonrası dönemde Türkiye’nin yaşadığı hızlı nüfus artışı ve
kentleşme çok yüksek oranlarda konut talebinin ortaya çıkmasına
yol açmıştır. Bu talebi karşılamak amacıyla 1984 yılında Genel İdare
dışında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı kurulmuş
ve bu tarihte yürürlüğe giren 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu’yla
özerk bir fon oluşturulmuştur. Bu fonun imkânlarıyla TOKİ, 19832002 yılları arasında ve kooperatif kredileri kapsamında 940 bin
konuta kredi desteği sağlamış, toplam 43 bin 145 konutu bizatihi
kendisi üretmiştir. Ancak Toplu Konut Fonu’nun 1993’te Genel Bütçe
kapsamına alınması ve 2001 tarih ve 4684 sayılı yasayla tamamen
yürürlükten kaldırılmasıyla Toplu Konut İdaresinin kaynakları
oldukça azalmış ve bütçe ödeneklerine bağımlı duruma gelmiştir.
TOKİ, 2003 yılında planlı kentleşme ve konut atağı başlatmış
ve bu çerçevede gecekondu sorununu çözmek amacıyla kentsel
dönüşüm projelerinde de faaliyet göstermek üzere yetkilendirilmiş
ve merkezi hükümet ve yerel yönetimlerle iş birliği halinde
çalışmalarına hız vermiştir. Toplu Konut İdaresi Kaynaklarının
Kullanım Şekline İlişkin Yönetmelik kapsamında, gecekondu
bölgelerinin dönüştürülmesi ve iyileştirilmesi amacıyla finansman
sağlamayı da görevleri kapsamına almıştır (Bayraktar, 2006).
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7.e maddesi,
5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesi, 2985 sayılı
Toplu Konut Kanununun 4. ve Ek 7. Maddeleri, 775 sayılı
Gecekondu Kanunu ve 5366 sayılı kanunun 3. Maddesi,
TOKİ’nin kentsel yenileme (gecekondu dönüşüm) projelerinde
etkin rol almasının yasal dayanağını oluşturmaktadır.
2003 tarih ve 4966 sayılı kanunla yapılan değişikliklerle beraber
Toplu Konut İdaresinin 2985 sayılı Kanunla tanımlanan görevleri
ise şu şekildedir (Toplu Konut Kanunu, 1984: Ek md. 1)
a) Konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere
iştirak etmek;
b) Ferdi ve toplu konut kredisi vermek, köy mimarisinin geliştirilmesine,
64
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
gecekondu alanlarının dönüşümüne, tarihi doku ve yöresel
mimarinin korunup yenilenmesine yönelik projeleri kredilendirmek
ve gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz sübvansiyonu yapmak;
c) Yurt içi ve yurt dışında doğrudan veya iştirakleri aracılığıyla proje
geliştirmek; konut, altyapı ve sosyal donatı uygulamaları yapmak
veya yaptırmak;
d) İdareye kaynak sağlanmasını teminen kâr amaçlı projelerle
uygulamalar yapmak veya yaptırmak;
e) Doğal afet meydana gelen bölgelerde gerek görüldüğü taktirde
konut ve sosyal donatıları, altyapıları ile birlikte inşaa etmek, teşvik
etmek ve desteklemek
Dar ve orta gelirli vatandaşın konut ihtiyacını karşılamak üzere
sosyal devlet anlayışıyla kurulan Toplu Konut İdaresi, günümüzde
daha çok gecekondu önleme bölgesi projeleri ve afet riski
altındaki alanların dönüştürülmesine ilişkin projelerle karşımıza
çıkmaktadır. Özellikle yaşanan depremin ardından neredeyse ülke
genelindeki bütün riskli yapıları yıkmaya yönelik olarak yeni
bir yasa tasarısı çalışmasına gidilmiş ve 31 Mayıs 2012 tarihinde
28309 sayılı resmi gazetede 6306 sayılı Afet Yasası kabul edilmiştir.
Neredeyse “kentsel dönüşüm” kavramıyla aynı anlamda kullanılan
bu yasa Türkiye genelinde büyük çaplı dönüşüm çalışmalarının
başlamasında etkin rol oynamaktadır. TC. 58.,59.,60.,61.,62.
Hükümetlerinin “Planlı Kentleşme ve Konut Üretimi Seferberliği”
kapsamında; 81 İl, 3.027 şantiyede,641.208 konut yapılmıştır.
Ürettiğimiz konutların 540.216’sı (%85,40) sosyal konut
niteliğindedir. Satılan konut sayısı 540.613’dür. Teslim edilen
konut sayısı 508.290, inşaatı devam eden konut sayısı 120.751’dir.
Yapım ve proje işleri aşamalarında 67,2 milyar TL’lik 5.297
ihale sonuçlandırılmıştır (TOKİ,2014). TOKİ’nin yapmış olduğu
faaliyetlere ilişkin planlanan ve tamamlanmış olan konutlarla
bunların mahiyetine ilişkin bilgiler Tablo 1 ile verilmiştir.
Tablo verilerine bakıldığında konut edindirme kapsamındaki
projelerin an itibariyle %85’inin tamamlandığı görülmektedir.
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
65
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Tablo 1: Konut uygulamaları dağılımı (Kaynak URL 2).
Sayı
%
Dar ve Orta Gelir Grubu
256.619
40,57
Alt-Yoksul Gelir Grubu
145.014
22,92
Gecekondu Dönüşüm
95.312
15,07
Afet Konutu Uygulaması
37.613
5,95
Tarım Köy Uygulaması
5.658
0,89
TOP. SOSYAL KONUT
540.216
85,40
Kaynak Geliştirme(TOKİ)
19.279
3,05
Kay. Gel.(E.G.Y.O+EPPY)
73.107
11,57
TOP. KAYNAK GELİŞTİR
92.386
14,60
TOPLAM
632.602
Değerlendirme aşamasındakiler
2.708
Tarih almış İhaleler
5.898
GENEL TOPLAM
641.208
Plan. Aşama. Konut Sayısı
271.851
Aralık İhaleleri Konut Sayısı
1.547
01.01.2014-15.12.2014 Konut Uyg.
23.954
Bir diğer taraftan, sosyal yapıya ilişkin faaliyetleri kapsamında TOKİ,
okul, spor tesisleri, sağlık binaları, cami, kamu hizmet binaları gibi
faaliyetlerde de bulunmaktadır. Bu faaliyetlerine ilişkin detay bilgiler
de Tablo 2 ile verilmiştir. Tablo 2verileri incelendiğinde 19 yıllık
süreçte 975 okul, 14 üniversite 162 öğrenci yurdu şeklindeki yapılarla
da eğitim bağlamında faaliyetlerin varlığına işaret etmektedir.
66
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
Tablo 2: Sosyal donatı uygulamaları (Kaynak URL 2).
TOKİ
Protokol
Toplam
975
Okul
535
442
Üniversite
-
14
14
Spor Salonu
528
458
986
Yurt Pansiyon
4
162
21.909 derslik
166
57.852 kapasite
266
Hastane
-
266
Sağlık Ocağı
91
4
95
Ticaret Merk.
513
-
513
Kütüphane
42
-
42
Cami
507
-
507
Kamu Hiz.Bin
144
144
Stadyum
18
18
Sevgi Evi, Engelsiz Yaşam Merkezi, Huzurevi, Eczane,
Karakol, Askeri Hizmet Binaları, Halk Eğitimi Merkezi,
Kültür Merkezi, Toplum Merkezi, Sanayi Sitelerindeki
İşyeri Sayısı, Uygulama Oteli ile birlikte tüm sosyal
donatıların toplamı.
01.01.2014 - 15.12.2014
Sosyal Donatı Uygulamaları
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
(266’sı Sağlık Bak.
Protokolü)
6.663
1.426
67
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Tüm bunların yanı sıra konut edindirme noktasında finansman
desteği ve çevresel iyileştirme uygulamaları da yine TOKİ
tarafından sağlanan hizmetler arasında görülmektedir. Bu bağlamda,
alt gelir grubuna yönelik 65-87 metrekare konutlar; %12 peşinat
ve konut teslimi ile başlayan taksitlerle 15 yıl vadeli satışlar, Çevre
düzenlemeleri kapsamında yaklaşık 47 milyon metrekare yeşil alan
düzenlemeleri 17 milyon adet ağaç dikimi ve çalı peyzajı, doğrudan
ve dolaylı olmak üzere 900 bin kişilik istihdam sağlanmıştır.
Tescilli taşınmaz kültür varlıkları için 636 projeye, 58,9 milyon TL
kredi açılmış, 363’ü tamamlanmıştır. Yapımına karar verilen 341
karakoldan 296’ünün inşaatları başlatılmış, 45’i ihale aşamasındadır
(TOKİ, 2014).
Kentsel dönüşümde yerel yönetimlerin rolü
Kentsel dönüşüm uygulamalarında, kurgulayan, denetleyen ve
sistemi oluşturan kurum merkezi yönetim olmasının yanı sıra bu
kurguyu hayata geçiren mekanizma yerel yönetimler olmaktadır ve
bu uygulayıcıların başında belediyeler gelmektedir. Yerel yönetimler,
kamusal yönetim zinciri içerisinde, merkezi yönetimin kontrolünde ve
bölgesel yönetsel uygulamaları hayata geçiren, bir anlamda yönetilen
kitle ile merkezi yönetim arasındaki iki yönlü iletişimi sağlayan
uygulayıcı, kamu tüzel kişiliğine haiz yönetim aktörleri olarak ifade
edilebilir. Bu sebeple kentsel dönüşümün etkinliğini de bu kurumlar
belirlemektedir. Türkiye’de kentsel dönüşümde kamu alanında en
etkili aktörlerini başında belediyeler gelmektedir. Kent hizmetleri
bağlamında yürütme organı olan belediye yapılanmasında büyükşehir
belediyelerinin ilçe belediyeleri karşısında yasayla yetkileri
artırılmış ve kentsel dönüşüm noktasında iki yönetsel yapı arasında
koordinasyon içeren bir faaliyet biçimi oluşturulmuştur (Tekeli, 2011).
5366 sayılı kanun ile belediyelere, “düzenli kentleşmeyi sağlamak,
beldenin konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını karşılamak
amacıyla; imarlı ve altyapılı arsalar üretme, konut, toplu konut
yapma, satma, diğer kamu kuruluşları ve bankalarla işbirliği
yapma, ortak projeler gerçekleştirme” (Yıpranan… Hakkında
Kanun, 2005: md. 69/1) şeklinde görev tanımı yapılmış ve bu
görevler kentsel dönüşüm uygulamalarında belirleyici yetkiler
68
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
olarak uygulama bulmuştur. Kentsel dönüşüm kapsamında, 2005
tarihli 5393 sayılı kanun ile belediyelerin yetkileri, 1930’dan beri
yürürlükte olan 1580 sayılı kanunla tanımlı görevlerine nazaran
daha da genişletilmiştir. Konut ihtiyacını karşılamak üzere konut
yapma, uygun görülen bölgelerden arazi satı alma, arazi düzenlemesi
yapma, kanuni olmayan arazileşmenin önüne geçme gibi 1580 sayılı
kanun hükümleri yeniden düzenlenmiş, özellikle de toplu konut
yapımı noktasında arazi temini, ilgili kurumlarla koordinasyon gibi
hususlarda yetkileri ve etkinliği artırılmıştır. Yapılan bu iyileştirmeler,
kentsel dönüşümün mimarı sayılabilecek olan belediyelerin hizmet
sunumunda daha verimli ve bürokrasi engelinden daha uzak bir
pozisyona taşımıştır. Öyle ki, 50.000 üzerinde nüfusa sahip olan
yerleşimlerde kentsel dönüşüm projeleri kapsamına alınan arazilerin
belirlenmesinde meclis salt çoğunluğunun kararı geçerli olmakla
birlikte (Belediye Kanunu, 2005: m.73/2) yapılacak kamulaştırma
uygulamalarında mülk sahipleri ile olası ihtilaflarda mahkemelerin
bu ihtilaf davalarını öncelikli konu kapsamında ele almaları karara
bağlanmıştır (Belediye Kanunu, 2005: m.73/5) ve bu da kentsel
dönüşüm sürecinin ihtiva ettiği öneme bir işaret sayılabilecektir.
Yukarıda izaha çalışılan bu uygulamalar kapsamında, yerel
yönetimlerin kentsel dönüşüm çerçevesinde, oldukça büyük
öneme sahip oldukları, sürecin sağlıklı işlemesi açısından her
türlü kanuni düzenlemeyle önlerinin açıldığı ve yapılacak olan
kentsel dönüşümlerde geçmişe nazaran günümüzde daha gelişmiş
ve yenilikçi bir yapı olduğu söylenebilecektir. Dolayısıyla, kentsel
dönüşüm sürecinin işleyişi, yerel yönetimlerin bu konudaki
ihtimamları ile doğru orantılı seyredecektir. Bu ilişki bağlamında
değerlendirildiğinde, kentsel dönüşüm uygulamalarında yerel
yönetimlerin önemi tartışılmaz derecede yüksektir denilebilir.
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
69
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Sonuç
Gelişmiş ülkelerden farklı olarak Türkiye’de kentsel dönüşüm ve
bunun nedenleri incelendiğinde ortaya çıkan sorunların, büyük
oranda kentsel mekânın planlanması ve imar uygulamalarında yapılan
hatalardan kaynaklandığı görülmektedir. Diğer bir ifadeyle ve esasen
Türkiye’de kentleşme hususunda bir politika yoksunluğundan söz
etmek gerekmektedir. Bu politika eksikliğine neden olarak başlıca
üç temel etkenden bahsedilebilir.
Söz konusu unsurların başında öncelikle uzun yıllardır devam
eden, hâlihazırda nihayet bulmayan ve yoğun bir şekilde yaşanan
iç göçün olumsuz etkileri yer almaktadır. Sanayileşmenin ülke
geneline yayılmamış olması, sanayi kentlerinin sayısının yetersizliği
ve bunların büyük ölçüde ülkenin bir bölümünde toplanmış olması,
eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetlerin az sayıda kent hariç
Türkiye’nin diğer bölgelerinde yeterince karşılanmamış olması gibi
faktörler yaşanan iç göçün başlıca sebepleri arasındadır. Dolayısıyla
çeşitli kamusal ihtiyaçlarını yeterli ölçüde karşılayamayan, yaşadığı
bölgede iş imkânı bulamayan kısaca geleceğe yönelik kaygı taşıyan
büyük bir nüfus kitlesi için az sayıdaki bu kentler çekim merkezi
haline gelmiştir. Diğer yandan kırsal hayata ve tarımla uğraşan
kesime yönelik kalıcı ve güçlü politikaların üretilememesi bu
bölgelerin zaman içinde büyük oranda terk edilmesine yol açarken,
yaşanan göçün süratini ve yoğunluğunu misliyle artırmıştır. Zamanla
sanayileşmenin ve özelikle tarıma dayalı sanayinin de azalmasına
yol açan bu durum sanayi kentlerinin sayılarının azalmasına ve
istihdam hacimlerinin düşmesine neden olmuştur. Sonuç olarak bir
süre önce kırsal alandan en yakındaki kente yerleşen nüfus buradaki
iş imkânlarının azalmasıyla birlikte başka kentlere göç etmek
durumunda kalmıştır. Böylece yoğun göç baskısı altında kalan
kentsel alanlarda planlama ve imar uygulamaları sağlıklı bir şekilde
uygulanmamış, artan barınma ihtiyacı kentsel alanlarda kaçak
yapılaşmaya neden olmuş, kentsel yerleşim alanları merkezden
uzaklaşırken gecekondu mahalleleri ve hatta bunun ötesinde varoş
olarak tanımlanan yeni kentsel merkezler oluşmaya başlamıştır.
70
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
Yukarıda açıklanan göç unsurunun neden olduğu olumsuzluklar
ve bunların artan oranda devam etmiş olması bir ölçüde çözüm
üretmesi gereken kent yönetimlerinin başarısızlığı ile yakından
ilgilidir. Bu başarısızlık ise kentsel dönüşümün Türkiye’de sorunlu
bir kavram haline gelmesindeki başlıca ikinci faktör olarak
karşımıza çıkmaktadır. Güçlü bir merkeziyetçilik anlayışının
gölgesinde yerinden yönetim kültürü Türk idari yapısına ve kamu
yönetimine yeterince yansımamıştır. Belediyecilik deneyimleri
uzun yıllar öncesine (Osmanlı devletinin son yüz yılına) dayanıyor
olmasına karşın Türkiye’de yerel yönetimler sürekli olarak merkezi
müdahalesine mazur kalmış ve bu bağlamda yerel yönetimlerin
idari ve mali özerkliği gerçek manada mümkün olmamıştır. Merkezi
yönetimin sıkı vesayet denetimi altında olan ve bir ölçüde onun taşra
uzantısı olarak görülen yerel yönetimler bu yapı ve anlayış içinde kent
yönetiminin başrol oyuncusu olamamış, ne kentleşme politikalarını
belirleyebilmiş ne de kentsel büyümeyi kontrol edebilmiştir. Sonu
gelmeyen ve her dönem devam eden göçlerle birlikte artan ve
çeşitlenen yerel kamusal hizmet taleplerini karşılama konusunda
yetersiz kalan yerel yönetimler kentsel sorunlar altında adeta
boğulmuşlardır. Kentsel planlamama ve düzenli kentleşme biryana
dursun yerel yönetimler mevcut ve çoğu zaman öngörülemeyen
yerel sorunlara çözüm üretebilme çabası içinde olmuş, bu konuda da
büyük oranda başarılı olamamıştır. Her ne kadar bu olumsuzluklardan
ötürü 2004 ve 2005 yıllarında yerel yönetimleri güçlendiren ve yerel
özerkliği artıran yasal düzenlemeler yapılmış ve bugün Türkiye’de
yerel yönetimler idari vesayetten büyük oranda kurtulmuş
olsa da mali açıdan merkeze bağımlılığı büyük oranda devam
etmektedir. Hâlihazırda Türkiye’de kamusal harcamalar içinde
yerel yönetimlerin payı %20’lerin altındadır. Gelişmiş ülkelerde
bu rakam %70’ler düzeyindedir. Ayrıca, yasal düzenlemeler ile
yerel yönetimler yapabilirlik kapasitesi bir ölçüde artmış olmasına
karşın kamu yönetimine egemen olan merkeziyetçilik anlayışı ve
bunun ürünü olan yönetsel kültürden vazgeçilmiş değildir. Kentsel
dönüşüm ve benzeri birçok hususta olduğu gibi merkezi yönetim
ve onun kurumları yerel düzeyde planlayıcı, düzenleyici, müdahale
edici ve üretici pozisyonlarını korumaktadır.
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
71
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Dile getirilen göçün etkisiyle ve bunun bir sonucu olarak zaman
içinde kentlerde nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan ancak o
kentin hemşerisi olamayan bir nüfus yığını ortaya çıkmıştır. Geçerli
nedenlerle kentlere gelen bu nüfus yığını, buraları bir yaşam alanı
değil de mücadele alanı olarak görmüş, hiçbir şekilde yaşadıkları
bu kentlere aidiyet duygusu beslememiştir. Kentte yaşayan ancak
kentli olamayan bu nüfusun verdiği var olma savaşı zaman içinde
kendi pratiğini üretmiş ve bu pratik kentsel mekânın talan ve yağma
edilmesine, düzensizliğe, karmaşıklığa, hukuksuzluğa ve haksız
zenginleşmeye neden olmuştur. Söz konusu bu durum Türkiye’de
kentleşme sorunlarının ve bugünkü kentsel dönüşüm sürecinde
yaşanan sorunların diğer bir etkenini, hatta bu dönüşüm sürecinin
nedenini oluşturmaktadır.
Yukarıdaki hususlarla birlikte Türkiye’de kentsel dönüşüme ilişkin
olarak şu saptamaları yapmak mümkündür.
İstanbul kenti başta olmak üzere Türkiye’de iç göçe maruz kalan
diğer büyük kentlerde kentsel dönüşüm uygulamaları büyük oranda
merkezi yönetimin müdahalesi ile yapılmakta ve burada TOKİ
uygulayıcı kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm
uygulamaları incelendiğinde ise genel olarak iki tür yaklaşımın
egemen olduğu görülmektedir. Birinci olarak kent içinde veya dışında
yıllar içerisindeki göç nedeniyle oluşmuş gecekondu bölgelerinin
yeniden dönüşümü sağlanmaya çalışılmaktadır. İkinci olarak ise
kentin daha da büyümesine ve dışa doğru yayılmasına (özellikle
tarım ve orman arazilerine yönelik olarak) neden olan bir konut
yapım süreci özel sektör ve TOKİ aracılığıyla uygulanmaktadır. Söz
konusu bu ikinci konut üretim süreci gerçek anlamda bir dönüşüm
olarak dahi adlandırılamaz. Esasen burada yapılan kentsel dönüşüme
neden olarak gösterilen deprem gerçeğinin bahane edilmesiyle kent
içinde yeni rant alanları yaratmaktır. Bu konutların birçoğu alt ve
orta gelir grubu kolaylıkla sahip olabileceği maliyette de değillerdir.
Konut ihtiyacı ve talebi gözetilmeden uygulamaya konular bu inşaat
projeleri kente yeni yerleşim alanlarının eklenmesine neden olmakta
ve olabilecek yeni göçleri bir ölçüde teşvik edilmektedir. Ayrıca
72
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
bu türden bir konut üretim politikası hiçbir üretim temelli istihdam
olanağı düşünülmeden yapılmaktadır. Bu konut alanları artı değer
yaratmayan tamamen tüketim merkezli bir anlayışın ürünü olarak
sağlık, eğitim, alış-veriş merkezi, restoran ve kafe işletmesi gibi hizmet
sektörüyle bir oranda kendi içinde istihdam imkânları sağlamaktadır.
Ayrıca kentsel büyüme ve genişleme yerel yönetimlere yeni kamusal
hizmet sorumlulukları yüklemesinden ötürü yöre halkına yeni vergi
yükleri getirmekte veya alması gereken kamusal hizmetten mahrum
kalmasına yol açmaktadır. Bir ölçüde kalabalıklaşma maliyeti ortaya
çıkmakta esasen kent fakirleşmektedir.
Kentsel dönüşüm kapsamında yürütülen modeller incelendiğinde
ise Türkiye’de yaygın olarak kentsel yenileme, temizleme ve
soylulaştırmanın uygulandığı görülmektedir. Mevcut yapıların
yıkılarak yerlerine yenilerinin inşa edilmesi anlayışının hâkim olduğu
bu modeller üretime maliyetleri ve gereğinden yüksek bedelleri
açısından eleştirilebilir. Ayrıca uygulandıkları alanlarda yerleşik
yöresel kültürün, semt ve komşuluk ilişkilerinin yok olmasına
neden olmakta, yabancılaşmanın ve yalnızlaşmanın doğmasına yol
açmaktadırlar. Avrupa’da kentsel dönüşüm daha çok kent çehresinin
ve yaşam alanlarının iyileştirilmesi şeklinde kendini göstermekte ve
bu bağlamda kentsel koruma, rehabilitasyon, rönesans gibi modeller
uygulanmaktadır. Buna karşın ülkemizde ise kentsel mekân, insan
ve kültür birlikte ele alınmamakta, kentsel değerleri muhafaza göz
ardı edilmekte ve bunlar kadar önemli olan üretim temelli, zenginlik
(katma değer) yaratan kent ekonomisinin oluşturulması ve bunun
sürdürülebilir kılınması gerçeği dikkate alınmamaktadır.
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
73
Türkiye’de kentsel dönüşüm
Kaynaklar
[1]
Bal, H., (2011). Kent Sosyolojisi, Fakülte Kitapevi, Isparta.
[2]
Bayraktar, E., (2006). Gecekondu ve Kentsel Yenileme,
Ekonomik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Ankara.
[3]
Belediye Kanunu (2005), Kanun No: 5393, Resmi Gazete:
25874, 13/7/2005
[4]
Budak, S., (2006). Yeniden Yapılanma, Avrupa Birliği ve Kent,
Kamu Yönetiminden Planlamaya Yeniden Yapılanma Sempozyumu,
TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, İstanbul, 98-104.
[5]
Dündar, Ö., (2003). Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının
Sonuçları Üzerine Kavramsal Bir Tartışma, Yıldız Teknik Üniversitesi
Oditoryumu, Yıldız Teknik Üniversitesi Basım Yayın Merkezi,
İstanbul, 65-74.
[6]
Göksu, F., (2010). Yeni Kentsel Düzen İçin Öneriler,
www.kentselyenileme.org/dosyalar/turdok02.doc., Erişim Tarihi: 14
Kasım 2014.
[7]
Kara, M., Palabıyık, H., (2009). 1980 sonrası Türkiye’de
Konut Politikaları: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ)
Gecekondu Dönüşüm Uygulamaları, Uluslararası Davraz
Sempozyumu, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
[8]
Keleş, R., (2012). Kentleşme Politikası, 12. Baskı, İmge
Yayınevi, Ankara.
[9]
Keleş, R., (2000). Kent ve Çevre Değerleri Bağlamında
Kamu Yararı Kavramı, Ersoy, M., Keskinok Ç. (Der.), Mekânsal
Planlama ve Yargı Denetimi, Yargı Yayınevi, Ankara.
[10] Keleş, R., (1998). Kent Bilim Terimleri Sözlüğü, İmge
Kitapevi, Ankara.
[11] Koçak, H., Tolanlar, M., (2008). Kentsel Dönüşüm
Uygulamaları: Aydın ve Afyonkarahisar Örnekleri, Afyon Kocatepe
74
Fatih Turan YAMAN, Uysal ŞAHİNBAŞ
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10(2), 397-415.
[12] Kurtuluş, H., (2006). Kentsel Dönüşüme Modern Kent
Mitinin Çöküşü Çerçevesinden Bakmak, Planlama Dergisi, (2), 7-11.
[13] Mutlu, S., (2007). Türkiye’de Yaşanan Gecekondulaşma
Süreci ve Çözüm Arayışları: Ankara Örneği, (Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara.
[14] Nalkaya, S., (2006). Kentsel Dönüşüm ve Kent Kimliği, Yapı
Dergisi, Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları, 292, 39-43.
[15] Özden, P., (2001). Kentsel Yenileme Uygulamalarında Yerel
Yönetimlerin Rolü Üzerine Düşünceler ve İstanbul Örneği, İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, (24), 255-270.
[16]
Özden, P., (2008). Kentsel Yenileme, İmge Kitapevi, Ankara.
[17] Pirler, O., (1993). Belediye Meclislerinin Kuruluşu, Görevleri
ve Yetkileri, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 2(5), Eylül 1993, 49-71.
[18] Polat, S., Dostoğlu, N., (2007). Kentsel Dönüşüm Kavramı
Üzerine: Bursa’da Kükürtlü ve Mudanya Örnekleri, Uludağ
Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, 12(1), 61-76.
[19] Smith, N., (2006). Yeni Küresellik, Yeni Şehircilik: Küresel
Kentsel Strateji Olarak Soylulaştırma, (Çev: İ. Urkun- Bowe, İ.
Gündoğdu). Planlama Dergisi, (2), 13-27.
[20] Şahin, Z., (2003). İmar Planı Değişiklikleri ve İmar Hakları
Aracılığıyla Yanıltıcı Kentsel Dönüşüm Senaryoları: Ankara
Altındağ İlçesi Örneği, TMMOB Şehir Plancıları Odası Kentsel
Dönüşüm Sempozyumu, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, 89- 101.
[21] Şen, B., (2005). Soylulaştırma: Kentsel Mekânda Yeni Bir
Ayrışma Biçimi, (Ed.) H. Kurtuluş, İstanbul’da Kentsel Ayrışma,
Bağlam Yayıncılık, İstanbul.
[22] Tekeli, İ., (2011). Kent, Kentli Hakları, Kentleşme ve Kentsel
Dönüşüm, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.
ABMYO Dergisi Sayı 47 - (2017) - (53-76)
75
Türkiye’de kentsel dönüşüm
[23] Thomas, A., (2003). A Glosorry of Regenation and Local
Economic Devolopment, Local Economic Stratepy Center,
Manchester.
[24] Toplu Konut Kanunu (1984), Kanun No: 2985, Resmi Gazete:
18344, 17/3/1984
[25] Turok, I., (2005). Kentsel Dönüşüm Neler Yapabilir ve
Nelerden Kaçınılmalı?, Uluslararası Kentsel Dönüşüm Uygulamaları
Sempozyumu, İstanbul, 25-30.
[26] Yaman, M., (2011). Kentsel Dönüşüm Uygulamaları
Ankara Büyükşehir Belediyesi: Dikmen Vadisi 3. Etap Örneği,
(Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara.
[27] Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek
Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun (2005),
Kanun No: 5366, Resmi Gazete: 25866, 5/7/2005
İnternet kaynakları
[1]
Sözer, S., ( 2014). Kentsel Dönüşüm: Neyin Dönüşümü?
Isparta Kentsel Dönüşüm Projesi Örneği, http://www.ziyaguney.
com/ dosyalar/dokumanlar/kentseldonusum.pdf. (Erişim tarihi: 12
Kasım 2014)
[2]
URL-2 http:\\www.toki.gov.tr (Erişim tarihi: 14 Kasım
2014)
76