Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Sanatçılar yaşlarının merkeze alındığı bir yaklaşımla iki temel dönem içinde değerlendirilirler. Birincisi gençlik yılları; diğeri olgunluk-yaşlılık yıllarıdır. Bu dönemleme, her sanatçının karşısına dikilecek ve kendisine karşı tutum almasını isteyecek süreçler yaratır. Hem gençlik hem de olgunluk dönemleri sanatçıdan farklı nitelikte ve şiddette türlü taleplerde bulunur. Sanatçıdan zihinsel olgunluğuna koşut bir şekilde sanatsal olgunluğa da kavuşması beklenir. Şüphe yoktur ki genç sanatçının mahut talepleri anlamlandırma ve karşılama kapasitesi belirli koşullara dayanır.
Rumeli Filoloji Yazıları, 2024
Humanitas, 2021
Duygular üzerine yapılan birçok çalışmada, araştırmacılar bazı temel duyguların var olduğu savını ortaya atmıştır. Bu temel duyguların sayısı en az dört olarak belirlenmiştir ve bunlar mutluluk, kızgınlık, üzüntü ve korkudur. Diğer tüm duygular, bu dört ana duygu üzerine kuruludur. Bu çalışmada, fenomenolojik çerçeve kullanılarak, öncelikle öznenin varoluşunun bir parçası olan zaman, mekân, beden ve öznelerarası boyutlar tartışılacak, ardından korku duygusunun bu dört düzlemde nasıl deneyimlendiği ve hissedildiği incelenecektir. Ayrıca, bu düzlemlerin, korku duygusunun oluşumunda ne tür bir role sahip olduğu ve korkunun hissedilmesi esnasında bu düzlemlerin korku duygusuna kapılan birey tarafından deneyimlenmesinde hangi değişimlere uğradığı, James Joyce'un Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi adlı romanında Stephen'ın yaşadığı iki olay üzerinden tartışılacaktır.
JASSS JOURNAL
Estetik, salt bir güzel arayışı iken, sanat felsefesi hem güzeli, hem de çirkini içine almaktadır. Eco'ya göre çirkinin de bir estetik değeri vardır ve bu değer kıymetlidir. Mitolojik çağları temsil eden heykel ve resimlerde görülen canavar figürleri sanattaki çirkin kavramını içine almaktadır. Böylelikle 'çirkinin mükemmel güzelliği' kavramı sanatta kendine yer açmış ve beğeni kazanmıştır. Umberto Eco, bu durumu 'sonsuzun estetiği' olarak tanımlar ve hiç kimsenin çirkinlik olgusunun biçimsel incelemesi üzerinde durmadığına dikkat çeker. Bu yüzden güzellik olgusu yüzyıllar boyu klasik sanattın tek konusu olmuştur. Ta ki Avangart sanat anlayışındaki sanatın en önemli unsuru olan 'estetik kaygı' yani güzel kaygısı artık sanat yapıtının bir ölçütü olmaktan çıkarılıncaya kadar. Kübizm, Dadaizm, Neo-Dadaizm, Sürrealizm, Nihilizm ve Kitsch gibi reddedişsel eleştirel sanat akımlarıyla güzel arayışı yerini çirkinlik kavramına bırakmıştır. Sanat, bir yansıtma kuramı üzerine oturmaktadır. Ancak bu yansıtma doğada gördüğümüz güzelin birebir yansıtılması değil, yorumlanarak yeniden üretimidir. Dolayısıyla görünen gerçekliğin güzelliği, sanatta da güzel olmak zorunluluğu taşımamaktadır. Aynı şekilde doğada çirkin olan da sanatta güzel olabilmektedir. Güzel Sanatlar, her türlü biçimsel görselliği kapsayan salt bir kavramsal yapı değildir. Güzel sanatlar olarak tanımlanmış olgu kültürel çeşitliliğin ve zamansızlığın içinde yoğrulmuş bir yorum arayışıdır. Bu kavram bir güzellik arayışı değil, estetik bir yorum arayışıdır. Bu arayış güzelin tam kar-
2019
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) kültür politikaları çalışmaları kapsamında Prof. Dr. Feyza Çorapçı tarafından hazırlanan Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek başlıklı bu rapor, erken çocukluk döneminden itibaren sanat ile tanışmanın birey üzerindeki etkisini, gelişim psikolojisini temel alarak tartışmaya açıyor. 46 yıldır kültür-sanat alanında faaliyet gösteren İKSV’nin çocuk dostu bir kültür kurumuna dönüşüm sürecinde hazırlanan bu araştırma, vakfın alandaki ihtiyacı göz önünde bulundurarak attığı adımlardan biri. Raporda farklı sanat disiplinlerinin, erken çocukluktan başlayarak ergenlik dahil olmak üzere farklı dönemlere özgü temel gelişimsel özellikler üzerindeki rolü değerlendiriliyor.
İnsan ve İnsan Dergisi, 2018
Öz: Çizim, son yıllarda güncel sanatın içinde ivme kazanmış, sıklıkla kullanılan bir form olarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu sebeple, çizimin tüm dünyada yükselişe geçmesi ve çizim üzerine çalışan yeni nesil sanatçılarının üretimlerindeki çeşitlilikten yola çıkarak, dilimizde çizim için kullanılan tanımlamaların kısıtlayıcı yapısı ve yetersizliği üzerinden konu incelenmektedir. Çizim kelimesinin İngilizcedeki karşılığı olan "drawing" kelimesinin tanımı yapılarak, neden "çizim" kelimesinin tercih edildiği, Türkçe' deki tanımlamalarla karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada yer alan örnekler, "drawing" kelimesi ile yapılan tarama sonucunda ulaşılan çeşitliliği yansıtacak şekilde seçilmiş ve incelenmiştir. Örnekler çizim tanımının ve bakışının günümüzde nasıl farklılaştığını göstermektedir. Dolayısıyla, dilimizde çizim kelimesini karşılayacak çeşitli tanımlamaların bulunması fakat bu çeşitliliğin kavram kargaşasına yol açmış olması sebebiyle, desen, eskiz, etüd, taslak gibi her birinin birden çok anlamı bulunan kelimelerin, sanat alanında genel isminin çizim olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023
Sanat, yaşamdaki deneyimlerimizi doğrudan ve dolaylı yollardan yansıttığımız bir araç olarak ele aldığımızda, değişen toplum yapılarının etkisi ile yöntemlerinde ve algılama biçimlerinde de köklü değişiklikler olmaktadır. Çağdaş yaşamın ortaya koyduğu yenilikler varlığını sanatın her alanında yoğun bir biçimde hissettirmiştir. Bu değişimin sonucunda kavramlarda farklı anlam ve tanımlamalara ihtiyaç duymuş ve tanım alanı genişlemiştir. Bu kavramlardan biri de tecrittir. Tecrit, 21. yüzyılda yorumlama biçimi açısından bakıldığında sanatta farklı ifade biçimleri ile kendine yer bulmuştur. Savaşların, salgınların, rejimlerin bir sonucu olduğu gibi detaya inildiğinde sosyal izolasyon, dışlanma ve yabancılaşma kavramları ile yakından ilişki içerisindendir. Çağdaş sanatın yorumlama biçimleri ile çok yönlü anlatım olanaklarına kavuşmuştur. Bu açıdan, “sınırlandırılmış alan” ve “modern kölelik” kavramları tecrit imgesi odağında ele alınarak çağdaş sanatın farklı disiplinlerinden örnekler ile açıklanmaya çalışılarak, değişen tecrit imgesinin çağdaş toplum yapıları ile birlikte oluşan farklılıkları ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Çağdaş görsel sanat eserleri özellikleri, nitelikleri ve temsil gücü bakımından klasik ile modern estetik ve sanat anlayışından farklı bir anlayışı temsil etmektedirler. Çağdaş görsel sanat eserleri sanat izleyicileri tarafından anlaşılmak için haklarında yazılan açıklayıcı metinlere gereksinim duymaktadırlar. Ancak çağdaş sanat eserlerinin anlamlarının inşa edilmesi sürecinde rol alan aktörlerin yazdıkları bu metinler, sanat eserinin ait olduğu sanatçı ile sanat eseri arasında anlamsal bir kopuş yaratmaktadır. Sanat eserine sanatçı dışındaki aktörler tarafından bağlam, yorum ve anlam atfedilmesi bir özne olarak sanatçıyı dışarıda bırakmaktadır. Bu durum Roland Barthes'ın yazarın ölümü olarak bahsettiği bağlamda sanatçının ölümü anlamına gelmektedir. Böylece bu çalışmanın amacı günümüz çağdaş görsel sanat alanında üretilen sanat çalışmalarına anlam, bağlam üretilmesi sürecinin bir özne olarak sanatçıdan uzaklaşması ve sanat eseri ile sanatçı arasında ortaya çıkardığı sonuçları incelemek ve tartışmaktır. Bu doğrultuda çalışmanın kuramsal dayanakları olarak Roland Barthes, Umberto Eco ve Jean Baudrillard'ın yaklaşımlarından faydalanılmaktadır.
ÖZET Doğa insan arasında sürekli bir etkileşim olduğu kuşkusuzudur. Günümüze kadar halen devam sanat ve doğa ilişkisi tarihsel süreç içine bakarsak birçok akımında önemli kaynağı olmuştur. Günümüze kadar sanatın evrimleşmesi ile sanat ve doğa ilişkisi 1960'larda sanayi toplumunda endüstriyel ve teknolojik gelişmelerle, insanın doğayı kontrolü ve sömürüsü daha da artırmıştır. İnsanın doğa algısı ile birlikte sanatçılar sanatsal üretimlerini doğada gerçekleştirerek o zamana kadar sergilenme mekânı olarak kabul edilen galeri ve müzenin dışına olabileceğine dair düşüncelerin başlaması ile doğa ile sanat ilişkisi farklı bir boyut kazanmıştı. Makalede doğa ve sanat ilişkisi iki başlık da incelenmiştir ilki doğanın sanat içinde biçimlenişi ikincisi sanatın doğa içinde biçimlenişi adlı başlıklar altından kavramlar ve dönemler incelenmiş Rebecca Hutchinson, Naula O'Donovan , Gudrun Klix, Lucien den Arend, Hans Haacke, Robert Smithson ve Füsun Onur eserleri makalede incelenmiş ve yer verilmiştir.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018
A Vision of the Days: Studies in Early Jewish History and Historiography. In Honor of Daniel R. Schwartz, ed. Robert Brody, Noah Hacham, Jan Willem van Henten, and Meron Piotrkowski. Supplements to the Journal for the Study of Judaism 213 , 2024
Problema. Anuario de Filosofía y Teoría del Derecho, 2022
Routledge Handbook of Climate Change Impacts on Indigenous Peoples and Local Communities, 2023
Reviews in Chemical Engineering
Pontificia Universidad Católica del Perú, 2013
Pattern Recognition, 2015
The Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, 1996
Nanomaterials
Journal of Controlled Release, 2020
Southern Medical Journal, 1996
Radioprotection, 2004
Al-Iqra Medical Journal : Jurnal Berkala Ilmiah Kedokteran, 2019