Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, Gastronomi Olgusuna Sosyolojik Bakış
…
9 pages
1 file
Özet Yaradılış itibariyle inançların, yani dinlerin var olduğu bilinmektedir. Din insan ile yaratıcı arasındaki meseledir. Dinler mantığıyla, Allah insanı yiyecek ve içeceğe muhtaç olarak yaratmıştır. Yeme içme ile ilgili kuralları ilk insandan itibaren belirlemiş ve bazı sınırlamalar getirmiştir. Her birey kendi dinine, yani inandığı hayata göre davranış kalıplarını sürdürmekte, örf ve âdetlerini devam ettirmektedir. İlkel toplumlarda gıdalarla alakalı kurallar genel olarak tabu inancı etrafında şekillendiği için her klanın birbirinden farklı yeme ve içme kuralları oluşmuştur. Bu bölümde öncelikli olarak konunun anlaşılabilmesi için din kavramı ve toplumsal temelleri aktarılmıştır. Akabinde dinsel olgunun yeme-içme alışkanlıklarıyla ilişkisi açıklanmıştır. Bu ilişkinin ispati olarak farklı inançlardan örnekler verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Gastronomi, Mutfak Kültürü, Yemek ve Din, Mutfak ve Ritüel Abstract It is known that beliefs, religions, existed since the first man. Religion is the issue between man and the God. With the logic of religions, God created man in need of food and drink. It has established rules on eating and drinking from the first person and has some limitations. Each individual maintains patterns of behavior according to his/her own religion, and continues his/her customs and traditions with the life he believes in. Since the rules related to food in general societies are generally shaped around taboo beliefs, each clan has different eating and drinking rules. In this section, the concept of religion and its social foundations are explained in order to understand the subject. Then, the relationship between religious phenomenon and eating-drinking habits was explained. Examples of different beliefs are given as proof of this relationship. Key Words: Gastronomy, Cuisine, Food and Religion, Cuisine and Rituels
Journal of Gastronomy Hospitality and Travel (JOGHAT), 2021
Gastronomi kültürü ortak beslenme gelenekleri, uygulamaları, ritüelleri vb. içeren çok boyutlu bir yapıdır. Bir toplumun gastronomi kültürünü oluşturan temel unsurların başında "din" gelmektedir. Bir toplumdaki beslenme kuralları, ritüeller, semboller, törenler, yiyeceklerin hazırlanması ve tüketilmesi ile ilgili uygulamalar vb. farklı dinlerin bünyesinde kendine özgü inanış ve uygulamalardan etkilenmektedir. Bu çalışmanın amacı, gastronomi kültürü ve din etkileşimini farklı boyutlarıyla ele almaktır. Çalışma kapsamında, ilkel çağlardan günümüze kadar gastronomi kültürü ve din ilişkisi ele alınmış, daha sonra ise ilahi ve ilahi olmayan dinlerde gastronomi kültürü ile ilgili kavram ve uygulamalar ayrıntılı olarak değerlendirilmiş, benzerlik ve farklılıklar ortaya konulmaya çalışılmıştır. İnanç sahiplerinin gastronomi kültürlerinde etkisi olan dini uygulamalar; kutsal metinler, kutsal ritüeller ve dini kurallar açısından irdelenmiştir. Yapılan değerlendirmeler farklı dinlerde inanış biçimleri, inanılan değerler, ritüeller, toplumsal paylaşımlar, kutsal günler vb. pek çok açıdan farklılaşan dinlerin gastronomi kültürü açısından benzerlikler gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Karaman Mutfak Kültürüne Ait Etliekmek Üzerine Nitel Bir Araştırma
Bu kitapta yayınlanan bildirilerin yayım hakkı saklıdır. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı, yazarının izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz. Bildiri metinleriyle ilgili her türlü sorumluluk yazarlarına aittir.
Studies of the Ottomon Domain, 2017
Bulancak, Giresun'un Karadeniz kıyısında yer alan, en kalabalık ilçelerinden biridir. Doğal ortam özelliklerine bağlı olarak ilçenin çeşitli ve kendine özgü bir yemek kültürü bulunmaktadır. Bu çalışmada Bulancak Yöresi' nin doğal ortam özellikleri ve bu özelliklerin insanların beslenme alışkanlıklarına nasıl yansıdığı coğrafi bakış açısıyla değerlendirilmiştir. İlk etapta yörenin fiziki, beşeri ve ekonomik coğrafya özellikleri genel hatlarıyla ele alınmış, daha sonra ise yöre insanının temel besin maddeleri bu özelliklerle ilişkilendirilerek açıklanmıştır. Bu süreçte resmi kurum ve kuruluşlardan alınan veriler ve yöre halkıyla yapılan görüşmeler çalışmanın temel veri kaynağını oluşturmuştur. Bulancak'ın mutfak kültürü kırsal yerleşmelerde daha belirgin olmak üzere büyük ölçüde doğal koşullara bağlı olarak şekillenmiştir. Yörenin her mevsimi yağışlı, yazları serin kışları ise çok soğuk olmayan, ılıman iklimi yöre halkının önemli besin maddeleri olan lahana, mısır, fasulye, bezelye ve kabak gibi pek çok sebze türünün gelişimine imkân tanımıştır. Bunun yanı sıra ilçenin bir kıyı yerleşmesi olması balık tüketimini de artırmıştır. Doğal çevre koşullarının etkisiyle Bulancak'da sebze, balık ve tavuk eti tüketimin fazla olduğunu, kırmızı etin ise yöre halkı tarafından daha az tüketildiğini söylemek mümkündür. Anadolu'nun pek çok yerinde olduğu gibi Bulancak'ta da ilkbahar ve yaz aylarında sebzeler taze olarak tüketilirken, kış mevsiminde yazdan hazırlanan turşular ve sebze kurutmaları kullanılmaktadır. Kırdan kente yapılan göçlere, teknolojik ve sosyo-ekonomik gelişmelere bağlı olarak Bulancak'ın yemek kültüründe de değişimler yaşanmaktadır. Yörede özellikle 30 yaş altındaki nüfus geleneksel yemekleri beğenmemekte, daha pratik ve lezzetli olduğu düşünülen fast food tarzı yemekleri tercih etmektedir.
II. Uluslararası Turizm ve Kültürel Miras Kongresi, 2018
International Gastronomy Tourism Studies Congress, 2018
Dünyada önemli oranda gelirin elde edildiği sektörlerden biri olan turizmin en çok yaygın olan türünü kitle turizm hareketleri oluşturmaktadır. Ancak devletler turizmden daha fazla gelir elde edebilmek, farklılaşan turist ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve yoğun turist akınına uğrayan bölgelerden turist çekebilmek için turizm faaliyetlerini çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Bu doğrultuda destinasyonlar için önemli olan yöresel yemekler turistik bir ürün olarak ortaya çıkmış, turistler de gastronomi turizmi kapsamında yöresel yemekleri tadabilmek amacıyla destinasyonlara seyahatler gerçekleştirmiştir. Bu araştırmada destinasyonların çekicilik unsuru olmasında gastronominin rolü irdelenmiş ve Hatay ili üzerine araştırma yapılmıştır. Bu kapsamda Hatay’ı ziyaret eden ve yöresel yemek sunan yiyecek içecek işletmelerini ziyaret eden 15 turist ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin analizi sonucunda gastronomi turizminin Hatay ili için bir çekicilik unsuru oluşturduğu ortaya konulmuştur.
Motif akademi halkbilim dergisi, 2022
ÖZ: Erbil, Irak'ın bir parçası olup tarihin en eski şehirlerinden biridir. Osmanlı devrinde en parlak dönemini yaşayan Erbil, oldukça köklü zengin mimarisi ve kurumlarının yanı sıra devrinin en önemli bilim, kültür ve edebiyat merkezi de olmuştur. Bu zengin kültür içerisinde dikkat çeken önemli unsurlardan biri de Irak Erbil yöresinde kadınların, Erbil mutfak kültürünün geliştirilip korunmasına katkıda bulundukları yemekler olmuştur. Çalışmamızda Erbil yöresi mutfak kültürü ana konumuz olmuştur. Konuyla ilgili bugüne kadar kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Mutfak konusunda, Erbil mutfağı zengin bir kültüre sahiptir. Kendisini çeşitli ve bol malzemeli olarak her zaman bütün dünyaya göstermiş ve özellikle Irak'ın genelinde Arap ülkeleri arasında en meşhur mutfaklardan birisi de Erbil mutfağı olmuştur. Bu yüzden Erbilliler, mutfaklarında hem yerli hem de diğer etnik gurupların mutfak kültüründen karışık zengin bir malzemeye sahip olan bir kent hâline gelmiştir. Özetle, mutfak, bir uygarlık simgesidir. Erbilliler çeşitli uygarlık aşamalarında her türlü yemekler yapmışlardır. Bu bağlamda mutfağın büyük yükü kadınlara düşmüştür. Çalışmada hem yazılı hem sözlü kaynaklardan yararlanılmıştır. Yerli ve yabancı yazılı kaynaklara başvurulmuştur. Aynı zamanda kamu veya özel kütüphaneler, vakıflara ait arşivler taranmış, ayrıca konuyla ilgili kişilerin ellerindeki kaynaklara, Irak ve Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerde yapılan çalışmalara da ulaşılmaya gayret edilmiştir. Sözlü kaynak bağlamında ise, bizzat Erbil bölgesinde ve çevresinde var olan ilçe, kasaba ve köy de yerleşimde olan Türkmen, Kürt, Arap ailelerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşme yaptığımız kişiler farklı yaş guruplarından kimseler olmuştur. Kadınlarda genellikle 25-80 yaş arasında, erkeklerde ise 35-70 arasında görüşme yapılmıştır. Görüşme sonucunda ortaya çıkan verileri deşifre edilerek ayrı ayrı başlıklar altında incelenmiştir.
İSLÂM’DA SAĞLIK VE KORUYUCU HEKİMLİK -İsmet Tunç-Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayınları, 2021
Günümüz koşullarında modern tedavi yöntemleri oldukça yaygın ve bilinmektedir. Tıbbi imkanlar her kesimden insan için ulaşılır şekilde yürütülmekte ve devletin sağlık politikaları buna uygun sürdürülmektedir. Sağlık koşullarındaki iyileştirmelere rağmen hem geleneksel hem de modern yaşam tarzlarına sahip olan toplumlar tedavide dinsel-büyüsel uygulamalara başvururlar. Geleneksel tıp ya da halk tıbbı olarak adlandırılan bu uğraş temelde sağlık ve hastalığa ilişkin ortaya çıkan ve uygulanan tedavi biçimlerinin uzun yıllar kuşaktan kuşağa aktarılması anlamına gelmektedir. Aynı zamanda tedavide kullanılan bazı otların ve çeşitli uygulamaların kutsal kitaplarda yer alması, peygamber vb. dini önderlerin bu yöndeki tavsiyeleri bu alana ilginin devam etmesini sağlamaktadır. Bu bakımdan şifacılar çoğunlukla üstün güçlere sahip olan kimseler olarak kabul edildiklerinden din ve tıp arasındaki ilişki oldukça araştırılmaya değerdir. Dolayısıyla her aşamasında "yeniden üretim" olarak tanımlanacak bu süreç çeşitli ve sayısız tedavi biçimlerini bünyesinde barındırır. Bunlar din ve büyü temelli kutsallık atfedilen çeşitli simgeler, nesneler, bu alandaki uzman kişiler, şifacılar, kabile şefleri/büyükleri, dini önderler, ziyaret yerlerini de bünyesinde barındırmaktadırlar. Özellikle hastalık-sağlık arasındaki kültürel ilişki incelendiğinde, bu uygulamaların çağdışı ya da toplumların geri kalmışlığının bir sonucu olarak ortaya çıkan uygulamalar olmadıkları bilinmelidir. Bu çalışma, modern uygulamaların yanında, halkın tedavi amacıyla tercih ettiği geleneksel yöntemleri dinsel-büyüsel açıdan ele alacaktır. Ayrıca tedavi amaçlı gidilen ziyaret yerleri, buralarda yapılan dini içerikli uygulamalar, dinler tarihi, antropoloji ve halkbilimsel perspektiften bir değerlendirilmeye tabi tutulacaktır.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019
Öz Beslenme, eski zamanlardan beri sosyo-kültürel, siyasal, ekonomik, duygusal ve sağlık açısından vazgeçilmez bir ihtiyaçken yemek yeme, temel fizyolojik boyutların ötesinde bir eylem olmuştur. Yiyecek maddelerini elde etme, hazırlama, tüketme ve depolama gibi eylemler insanoğlunun hayatının çok önemli bir bölümünü kapsamıştır. Önceleri sadece hayatta kalabilmek amacıyla beslenen insanoğlu, Paleolitik çağda ateşin bulunması ve Neolitik devrim ile birlikte buğdayın tarıma alınması ve bazı hayvanları evcilleştirmesi sonucunda mutfak kültürünün temellerini atmıştır. Binlerce yıl içerisinde Eski Çağlar'dan günümüz Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar birçok farklı kültürün etkisi altında kalan Anadolu, mutfak kültürünün de en zengin olduğu coğrafyalardan birisidir. Bu çalışmada, uzak geçmişimizde Anadolu'da yaşamış özellikle Hitit, Yunan, Roma mutfak kültürleri literatürde taranmış ve incelenmiştir. Eskiçağ toplumlarına göre yakın geçmişimiz olarak değerlendirebileceğimiz ve 24 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması Nüfus Mübadelesi maddesi gereğince Balkanlar'dan gelerek Didim'e yerleşen mübadillerin sembol yiyeceği olan "Kaşopita", nitel veri toplama yöntemlerinden yararlanılarak deneysel mutfak çalışmasıyla yeniden yorumlanmış ve kraker formuna getirilmiştir. Böylelikle "geleneğin güncellenmesi" olarak tanımladığımız yeni ürünün ortak bellek, paylaşılan deneyim, toplumsal kimlik ve tarihsel süreklilik gibi temaları içinde barındıran ve "değişen kültüre dahil olmaya ya da tutunmaya çalışan bir tat" olduğu savunulmuştur. Araştırma sonuçlarının somut olmayan kültürel mirasın korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını, mutfak kültürü temelli turistik ürünlerin çeşitlendirilmesini ve geliştirilmesini hedefleyen kişi, kurum ya da kuruluşlara katkı sağlaması v e fikirler vermesi beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Deneysel mutfak, Anadolu Mutfak Kültürü, Kültürel Miras, Kaşopita Krakeri, Didim. Abstract When "nutrition" has been an indispensable need for socio-cultural, political, economic, emotional and health since ancient times, "eating" has been an action beyond the basic physiological dimensions. Actions such as obtaining, preparing, consuming and storing food have covered a very important part of human life. Previously fed only for survival, the human being laid the foundations of the culinary culture as a result of the presence of fire in the Paleolithic era and the introduction of the wheat with the Neolithic Revolution and the domestication of some animals. In thousands of years Anatolia influenced by many different cultures from ancient times until the present day of Republic of Turkey, is also one of the richest geographies for culinary culture. In this study, the culinary cultures of Hittite, Greek and Roman that lived in Anatolia in distant past were scanned and examined in the literature. "Kaşopita", which is a symbol food of the emigrants settling in Didim who came from Balkans in accordance with the Article of the Population Exchange in The Lausanne Peace Treaty, signed on the 24 th of July in 1923 that we can evaluate as a recent history compared to ancient societies, was reinterpreted with experimental kitchen work by using qualitative data collection method and formed as a cracker. In this manner, it is argued that the new product that we define as "updating the tradition" is a taste that includes themes such as common memory, shared experience, social identity and historical continuity and "tries to be involved or to hold on changing culture". The results of the research are expected to contribute and to give ideas to the people, institutions or organizations aiming the protection of the intangible cultural heritage, to transfer it to future generations, the diversification and development of the touristic products based on culinary culture.
GASTRONOMİ VE MUTFAK SANATLARI LİSANS PROGRAMLARININ TÜRK MUTFAĞINA İLİŞKİN DERSLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ, 2024
Gastronomi Turizmi Araştırmaları, 2024
Kitap bölümlerine ait her türlü yasal/akademik ile bilim, etik ve dil sorumluluk bölüm yazarlarına aittir.
Türkiye'nin Orada Ne İşi Var? Türkiye'nin Bölge Ülkeleriyle İlişkileri, 2023
Clima y cultura: crisis y colapsos 2, 2017
Expert Review of Neurotherapeutics, 2014
SCEREN-CNDP, 2012
Desalination and Water Treatment, 2014
Journal of Multicultural Counseling and Development, 2003
Neurology, 2021
International Urology and Nephrology, 2021
Acta Médica Portuguesa, 2014
Journal of the American Academy of Dermatology, 2007
Arthropoda selecta, 2010
Cognizance Journal of Multidisciplinary Studies (CJMS), 2025