Academia.eduAcademia.edu

Uluslararası Hukuk I

Uluslararası (ukuk ) Vize Sı avı İçi Notlar Özgür Akışoğlu Ekim 2012 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Tanım: Uluslararası hukuk, devletlere, uluslararası örg“tlere, devlet niteliği kazanmamış örg“tlenmiş topluluklara ve uluslararası toplumun b“t“n“n“n genel çıkarlarını ya da paylaştığı değerleri ilgilendiren bireylere ilişkin durumlarda bireylere yönelik kuralları kapsamaktadır. Aralarında m“esses m“nasebetlerde devletlerin birbirlerine karşı hukuk ve vecibelerini tanzim eden kaidelerin heyeti mecmuası olarak tanımlamış Devletler Umumi (ukukunun ne olduğunu Menemenlizade Ethem. Terim Sorunu: 19. yyde İngiliz yazar J. Bentham ın municipal law (iç hukuk) – international law ayırımından bu yana Avrupalı yazarların çoğunluğu İngilizce olarak international law ve Fransızca olarak droit international terimini yeğler olmuşlardır. Bir (ukuk D“zeni Olarak Uluslararası Hukuk: Bir hukuk düzeninden bahsediliyorsa iki temel özellikten bahsediliyordur: Birincisi, uyulması zorunlu bir kurallar b“t“n“ vardır; ikincisi, örg“tlenmiş bir toplumsal yapı aracılığıyla bu kurallara uyulması yaptırım yoluyla sağlanmaktadır. Peki uluslararası hukuk bu iki temel özelliğe sahip midir? Uluslararası hukukta da iç hukuklar gibi uyulması gereken kurallar mevcuttur. Söz gelimi, hukuk kurallarını oluşturmak için gerekli yetkilerle donatılmış bir toplumsal otorite vardır ve ayrıca bir hukuk düzeni oluşturabilmesi için bunlara uyulmasının zorunluluğuna inanılır. Bunları biraz açarsak, hukuk kurallarını oluşturan otorite başta devletlerin ve sınırlı ölç“de de uluslararası örg“tlerin b“t“n“nce oluşturulmaktadır. İç hukukun aksine, elbette ki tek bir yasa koyucudan bahsedilemez uluslararası hukukta; fakat bu, uluslararası hukukun bir otoriten yoksun olduğu anlamına da gelmez. Bağlayıcılık konusuna gelince, söylenebilir ki, uluslararası hukuk kurallarının bağlayıcılığı devletlerin kendilerine bu niteliği tanımasından ileri gelmektedir. Yine iç hukukun aksine, kuralların uyulmasını zorunlu kılacak devlet gibi bir yüce otoriteye sahip olmaması uluslararası hukukun başka bir biçimde bu sonuca varmayacağı anlamına da gelmez. Uluslararası hukuk için bu, devletlerin bu kuralların bağlayıcı olduğunu kabul etmeleri olgusudur. Uluslararası hukuka, kurallarının uygulanması bağlamında yapılan eleştiriler, söz konusu kurallara uyulmaması durumunda bunu saptayacak ve durumun d“zeltilmesine ya da bu haksız eylemi ya da işlemi yapan hukuk kişisinin cezalandırılmasına karar verecek zorunlu bir yargı sisteminin bulunmamasıdır. Bu konuda uluslararası hukuka yöneltilen ikinci eleştiri ise, uyulmayan kurallara gerektiğinde zorla uymayı sağlayacak bir uluslararası y“r“tme organının yokluğu olmaktadır. Gerçekten de, bug“n Uluslararası Adalet Divanı UAD gibi uluslararası yargı organlarına başvurmak devletlerin isteğine bağlıdır. Ancak belirtmek gerekir ki, devletler aralarındaki anlaşmazlıkları bu organlara sunmayı giderek artan bir biçimde kabul etmektedirler. Uluslararası hukukun kurallara uymayanlara yaptırım uygulayacak bir uluslararası y“r“tme organından yoksun olduğu konusunda bir gerçeklik olmakla birlikte uluslararası hukuk, bir uygulatıcı g“ce sahip olmamasından doğan boşluğu, uluslararası hukukun öngörd“ğ“ yaptırımları her devletin kendisince uygulamasını öngörmek suretiyle, gidermeye çalışmaktadır. Zira, Birleşmiş Milletlerin kurulmasıyla da, gereğinde çeşitli zorlama önlemlerini ve hatta kuvvet kullanmayı da içeren birtakım ortak yaptırım uygulamaları öngör“lm“şt“r. Uluslararası (ukuk ile İç (ukuk Arasındaki Farklar: Bir iç hukuk d“zenin sahip olduğu ve düzenliyici yetkiyi elinde tutan devlete karşılık, uluslararası hukuk d“zeninde devletlerin “zerinde yer alan herhangi bir yüce otorite bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da, iç hukukta hukuk kurallarının devlet adına yasa koyucu organlarca koyulmasına karşılık, uluslararası hukukta kurallar bu hukukun uygulandığı toplumun temel birimini oluşturan 2 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu devletler ve sınırlı olarak da uluslararası örg“tlerce birlikte koyulmaktadır. Bir diğer temel fark şurda ortaya çıkar: İç hukukta kuralların uygulanmasının sağlanmasında zorunlu bir yargı mekanizması ve tek elden yaptırım uygulayan bir uygulayıcı otoritenin varlığına karşılık, uluslararası hukukta genel nitelikte zorunlu bir yargı mekanizması ve yaptırımları tek elden uygulayacak bir uluslararası otorite bulunmamaktadır. Uluslararası (ukukun Dayanağı: Bu hususta verilen cevapları “ç başlık altında toplamak m“mk“n: Doğal hukuk gör“ş“, iradeci gör“ş, objektivist gör“ş. 1. Doğal (ukuk Gör“ş“: Bu gör“ş, genelde, doğanın bir d“zeni olduğu ve bunun, bireylerin ve devletlerin iradesi dışında, birtakım kuralları kaçınılmaz kıldığı varsayımına dayanmaktadır. Kimi yazarlar bu gör“ş“, metafizik veya dinsel temellere oturturken; diğerleri akıl ve vicdana bağlamışlardır. Yani yukarıda söz“ edilen birinci grup, doğal hukuk kurallarının oluşumunda kutsal bir iradenin varlığından ve bu kuralların bağlayıcılığının bu iradenin “r“n“ olarak ortaya çıktığından söz etmektedir. Oysa ikinci gruptakiler der ki, biz doğanın bu d“zeninin yaratıcısını ve dolayısıyla onun iradesinin ortaya nasıl çıktığını aramıyoruz; yalnızca bu doğal d“zeni inceleyip vardığımız sonucu insan akıl ve vicdanının saptadığı y“ce ve s“rekli kuralları dikkate alıyoruz, ki bu kurallar doğal hukuku oluşturur. Dolayısıyla bu kuralların bağlıyıcılığı insan akıl ve mantığının, bunu kaçınılmaz olarak kabul etmesi olgusundan doğmaktadır. Bu gör“şe getirilen temel eleştiri: bu t“r hukuk kurallarının onu değerlendiren kişiye göre değişebilecek olmasıdır. Dolayısıyla herkesin zorunlu bir biçimde uygulanmasının gerektiği kurallar “zerinde anlaşması olanağı yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Bu da uluslararası hukuk gibi bir d“zenin dayanağını oluşturmaktan uzaktır. Nitekim, uluslararası yargı yahut hakemlik organlarının hiçbir kararında uluslararası hukukun dayanağının doğal hukuk olduğu gör“ş“ne rastlanmamaktadır. Bununla birlikte, insan haklarının uluslararası d“zeyde korunması gibi uluslararası toplumun genel değer yargılarına ilişkin konularda söz konusu kuralların dayanağının doğal hukuk olduğu gör“ş“ne rastlanmaktadır. 2. İradeci (ukuk Gör“ş“: Bu gör“ş, uluslararası hukukun dayanağı olarak yalnızca devletlerin iradesini görmektedir. Başka bir deyişle, uluslararası hukukun bağlıyıcı g“ce sahip olması devletlerin böyle kabul etmiş olmalarına bağlamaktadır. Ancak, kuralların dayanağının devletlerin iradesi olmasına rağmen, bunların oluşmasının nasıl bir s“reç izlediği ve bağlıyıcılık g“c“n“n sınırı konusunda değişik gör“şlerle karşılaşılmaktadır: a Kendi kendini sınırlama kuramı; b Birleşik irade kuramı. a) Kendi Kendini Sınırlama Autolimitation) Kuramı: Bu kuram, devletin uluslararası toplumun tek ve “st“n birimi olduğu varsayımına dayanmaktadır. Devlet, kendi dışında hiçbir otoriteye bağımlı olmadığından dolayı devletlerarası ilişkilerin d“zenlenmesi de ancak devletlerin birlikte rızaları ile olanaklı olmaktadır. Yani, devlet iradesiyle kendi sınırsız yetkilerini sınırlandırır ve sınırlandırma da uluslararası hukuk kurallarının doğmasını ve bağlıyıcı g“ce sahip olmasını sağlar. En önemli temsilcisi Georg Jellinek tir. Bu gör“şe en temel eleştiri, devletin kendini bir kurala bağlı saymasının onun bu iradesinin aynı yönde s“regitmesi ile olanaklı olduğu d“ş“ncesine ilişkindir. Zira, bu mantıkla bir devletin istediği an birtakım kurallarla kendini bağlı saymama yetkisine sahip olması aslında devletleri bağlayan bir kurallaşmanın gerçekleşmediği anlamına gelecektir. b) Birleşik İrade Vereinbarung kuramı: Bir uluslararası hukuk kuramının oluşması ve devletleri bağlayabilmesi devletlerin iradelerinin bu yönde bir birleşik irade gemeinwille oluşturmalarına bağlıdır. Zira, kendi kendini sınırlama kuramında kabul edilenin aksine, bir hukuk kuralı ancak bir “st“n iradenin “r“n“ olabilecektir. Bu “st“n irade de devletlerin aynı 3 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu içerikteki iradelerinin kaynaşması vereinbarung sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu kuramı (einrich Triepel ortaya atmıştır. Triepel, mezkur birleşik iradenin bir andlaşma yapılması sırasında birleşen değişik iradelerden oluşan ortak iradeden farklı olduğunu bildirmektedir. Zira, Vereinbarung daki aynı içerikteki kaynaşmış iradelerin aksine, andlaşma durumunda tarafların amaçları ve iradelerinin içerikleri birbirlerine benzememektedir. Ancak andlaşmanın aynı içerikte iradelerin bileşimini belirtmesi durumunda bu yolla Vereinbarung un doğmasına herhangi bir engel de yoktur. Bu gör“şe yöneltilen en temel eleştiri, kuralların doğması için bu t“r bileşik iradenin varlığının kanıtlanamaz olması oluşturmaktadır. 3. Objektivist Gör“ş: Bu gör“ş, uluslararası hukukun dayanağını her t“rl“ iradenin dışında görmektedir. Kendi içinde dayandığı temeller bakımından farklı alt kuramları barından bu gör“ş“n öne çıkmış iki kuramı vardır ki bunlar da normcu kuram ve toplumbilimci kuramdır. a) Normcu Kuram: Kurucusu (ans Kelsen dir. Kelsen e göre, bir irade hukuk kuralı yaratamaz. Ç“nk“ her irade bir olaydır ve olaydan yükümlülük doğamaz. Dolayısıyla, bir kuralın dayanağı ancak kendisinden “st“n başka bir kural olabilecektir. Böylece, bir hukuk düzeni bir kurallar hiyerarşisinden oluşmaktadır. Bu kurallar hiyerarşisinin en “st“nde yeralan kural, temel kuralı grundnorm oluşturmaktadır. Uluslararası hukuku da içeren bütün bir hukuk düzeninin dayanağını oluşturan sözkonusu bu temel kural, Kelsen e göre, Pacta sunt servanda ahde vefa ilkesidir. Bu kurama yöneltilen en temel eleştiri ise temel kuralın varlığının kanıtlanamamış bir varsayıma dayanması olgusudur. b) Toplumbilimci (sosyolojik) Kuram: Kuram, Léon Duguit nin toplum ve hukuk d“zeni arasındaki ilişkiyi toplumsal dayanışma kuramına dayandıran gör“şlerinden esinlenen Fransız Georges Scelle tarafından ortaya atılmıştır. Bu yazarlara göre, toplumsal yaşam insan için doğal bir olaydır ve onun iradesi ile bağlı değildir. Bunun olağan bir sonucu olarak da insanlar arasında bir toplumsal dayanışma gelişmektedir. Bu dayanışmanın gelişmesi ve devam etmesi ise iki biçimde olmaktadır: Birincisi benzeme yoluyla dayanışma, ikincisi iş bölümü yoluyla. Hukuk kuralları da bu toplumsal dayanışmadan doğmaktadır. Bu çerçevede kural koyucunun başat işlevi hukuk kurallarını yaratmak değil, yalnızca toplumsal dayanışmadan kaynaklanan kuralları açıklamak olmalıdır. Bunu uluslararası sisteme uygulayan Scelle, sözkonusu uluslararası toplumda yine devletler aracılığıyla kendi hukuku olan uluslararası hukuku yaratmaktadır der. Böylece devlet, hem ulusal hem de uluslararası hukuk kurallarını belirten bir otorite olarak bir görevsel ikilik (dédoublement fonctionnel) içinde bulunmaktadır. Yani öz“yle, uluslararası hukukun dayanağı, uluslararası d“zeyde gerçekleşen toplumlararası dayanışmadır. Bu kurama yöneltilen en temel eleştiri ise, toplumsal dayanışmanın hukuk kurallarının oluşmasını otomatik bir biçimde sağladığı gör“ş“ne ilişkin yapılmaktadır. Peki bu gör“şlerden hangisi bugün en geçerlisi? Aslında hiçbiri olmamakla birlikte, uluslararası hukukun dayanağının ne olduğu ile ilgili bir iki h“k“m UAD nin kararlarında mevcut: Divan, hukukun toplumsal gereksinimlere cevap vermesi gereğini kabul ettikten sonra, bunun ancak hukuk disiplininin çerçevesi ve sınırları içinde gerçekleşmesi durumunda geçerli olacağını vurgulamaktadır. Başka bir deyişle, Toplumbilimci kuramın ileri s“rd“ğ“ gibi toplumsal gereksinimden doğacak olan her kuralın bağlayıcı bir hukuk kuralını oluşturması sözkonusu olmayacaktır. Divan başka bir kararında şöyle demiştir: Tıpkı andlaşmalar hukuku kuralı pacta sunt servanda gibi, tek taraflı bildiri ile kabul edilmiş bir uluslararası bağlantının bağlıyıcı niteliği iyi niyet ilkesine dayanmaktadır. Burada ise ilk elde vurgulanan, tıpkı normcu kuramda kabul edildiği gibi, bir hukuk kuralının bağlıyıcı nitelik kazanabilmesinde bir “st“n kuralın varlığının gereği olmaktadır. Ancak, bu somut “st“n kuralların varlıklarının arkasında – gerek pact sunt 4 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu servanda ilkesi, gerekse iyi niyet ilkesi – devletlerin bu kuralları kendi iradeleri ile kabul etmiş olmaları gerçeği yatmaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu h“k“mlere bakarak, Divan ın uluslararası hukukun dayanağı konusunda objektivist ve iradeci gör“şlerin çeşitli kuramlarını içeren pragmatik ve bağdaştırıcı bir anlayışa sahip bulunduğu söylenebilir. Uluslararası (ukuk ve İç (ukuk İlişkileri: Uluslararası hukukun iç hukuk d“zeyleriyle ilişkileri, birinin ötekine göre yeri konusu incelenirken kurumsal d“zeyde iki olasılık belirmektedir: Ya bu iki hukuk düzeni birbirlerinden bağımsız, ayrı iki d“zeni oluşturmaktadır ya da birtakım farklılıklara rağmen her iki hukuk d“zeni bir b“t“n“n parçalarıdır. Bu gör“şleri açıklayan kuramlar aşağıdaki gibi:  İkici Dualiste Gör“ş: Bu gör“şe göre, uluslararası hukuk ile iç hukuk birbirinden farklı ve bağımsız iki ayrı hukuk d“zenini oluşturmaktadırlar. Bunu şu iki nedene dayandırırlar: Birincisi, sözkonusu her iki hukuk d“zeninin d“zenledikleri toplumsal ilişkilerin değişik olmasıdır. Yani nedir, iç hukuk d“zeni özellikle bireyler ya da bireylerin oluşturduğu t“zel kişiler arasındaki ilişkileri d“zenlerken, uluslararası hukuk b“y“k ölç“de devletler arasındaki ilişkileri d“zenler. Buradan şunu da çıkarabiliriz: iç hukuk d“zeninde bireyler ve t“zel kişiler devlete bağımlı hukuksal birimlerdir. Oysa uluslararası hukukta devletler birbirleri bakımından eşit durumdaki birimlerdir. Başka bir deyişle, uluslararası hukuk birbirlerine karşı eşitlik ilişkisi içinde bulunan hukuk kişilerine yönelik kuralları kapsamaktadır; oysa iç hukukta devlet ile özel kişi arasındaki bir hukuki ilişkide şayet bu ilişki idari meseleyse devlet daha “st“n olacatır. İkincisi, sözkonusu iki hukuk d“zeninin kuralları b“y“k ölç“de değişik kaynaklardan doğmaktadır. Sözgelimi, iç hukukta kuralları, “st“n otorite olan devlet koyarken; uluslararası hukukta birbirine eşit devletler bir araya gelerek kural yaratırlar. Başka bir ifadeyle, kural koyma iç hukuk düzeninde bir tek taraflı irade “r“n“ iken uluslararası hukukta kural koyma bir ortak irade ürünüdür. Burada söylenmeli ki, bu kuralların kaynağından ortaya çıkan farklılık, bağlıyıcılığın dayanağını da etkilemektedir. Yani iç hukukta kuralların bağlayıcılığı yasa koyucunun iradesi “zerine oturmaktayken, uluslararası hukukta kuralların bağlayıcılığı Pacta sunt servanda ilkesi gereğidir. Peki ikici gör“ş“n bir devlet tarafından tam anlamıyla kabul edilmesi hangi sonuçları doğurur: Bir devletin ikici gör“ş“ kesin çizgileriyle kabul ettiğini varsayarsak, o devletin iç hukukunda yarattığı kurallar, uluslararası hukukta etkiler doğurmayacaktır, bunun tam tersi yani, uluslararası hukukta oluşturduğu kuralların, kural nitelikleriyle iç hukukta hukuksal etkiler doğruması sözkonusu olmayacaktır. Madem bu hukuk d“zenleri birbirinden farklı o halde bu iki hukuk d“zeninin kurallarının birbirleriyle çatışması olasılığı da yoktur. Ve son olarak, bu hukuk düzenlerinden birinin ötekinde geçerli olan kurallardan yararlanabilmesi için, ya bir düzenden ötekine gönderme ya da aktarma iktibas yapması gerekmektedir.  Tekçi Moniste Gör“ş: Bu gör“şe göre dünyada var olan hukuk düzeni tek bir düzen olup, uluslararası hukuk ve iç hukuk d“zenleri bir b“t“n“n parçalarını oluşturmaktadırlar. Şu aşamada sorun nerede doğar: hangi hukuk d“zenin hangisinden “st“n olduğunda. Cevaplar da bu soruya verilecek iki olası yanıt arasında değişir. Söz gelimi, iç hukukun, uluslararası hukuktan “st“n olduğunu iddia edenler, bunun şu sebebe dayandığını söylerler: uluslararası alanda devletlerden üstünden bir otorite yoktur ve devletler andlaşma yapma yetkisini anayasalarda tanınmış maddeler aracılığıyla yaparlar. Dolayısıyla iç hukuk, uluslararası hukuktan “st“nd“r. Bu gör“şe karşı çıkan, uluslararası hukukun iç hukuktan hiyerarşik bakımdan “st“nl“ğ“n“ savunanlar ise kendi içinde iki gruba ayrılır: 5 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu a) Gerçekçi Okul Gör“ş“: Bu gör“ş“ toplumbilimci kuramın savunucu Scelle ortaya atmıştır. Scelle adı geçen kuramında, uluslararası hukukun uluslararası toplumun hukukudur diyordu. Scelle, uluslararası hukuk ile iç hukukun s“rekli bir çatışma durumunda olamayacaklarını ileri s“rm“şt“r. Aksi halde toplumlararası dayanışmaya dayanan m“şterek yaşam devam etmeyecektir. Oysa toplumsal yaşam insanın doğasında var olduğuna göre, bu iki hukuk d“zeninin s“rekli çatışması olanağı yoktur. Bu nedenle, her toplumlararası kural kendisiyle çatışan her iç kurala “st“n olacaktır. Yani, uluslararası hukuk hiyerarşik sırada iç hukukun “st“nde yer alacaktır. Sonuç olarak, iç hukuk uluslararası hukuka bağımlı tâbi olacaktır. b) Normcu Okul Gör“ş“: Hans Kelsen bu gör“ş“n savunucusudur. Kelsen e göre iç hukuk ve uluslararası hukuk pucta sunt servanda ilkesine dayanır ve bu sebepten de bu iki hukuk d“zeni aslında tek bir hukuk d“zenini oluşturmaktadır. (ans Kelsen e göre, uygulanan hukukun varlığı, uluslararası hukukun iç hukuka “st“n olması ile olanaklıdır. Zira, birbirleriyle eşit bir biçimde varolan çeşitli iç hukuk d“zenlerinin uygulanma alanlarını d“zenleyebilmek ve onların çatışmalarını ortadan kaldırmak ancak bu iç hukuk d“zenlerinin “st“nde yeralan bir hukuk d“zeninin varlığı ile gerçekleşebilecektir. İşte bu hiyerarşik bakımdan “st“n olan hukuk uluslararası hukuktur. Peki bu gör“şlerden hangi geçerli: Uluslararası ya da ulusal yargı veya hakemlik organları kararları ile devletlerin başta anayasaları olmak “zere ulusal mevzuatları “zerinde oturtulan uluslararası d“zeydeki uygulamayı inceleyen yazarlar ikici veya tekçi gör“şlerden hiçbirinin t“m“yle kabul edilmediğini belirtmektedirler. Bu çerçevede, uluslararası yargı ya da hakemlik organları kararları açıkça ya da “st“ kapalı bir biçimde uluslararası hukukun iç hukuka “st“nl“ğ“n“ kabul etmektedir. Örneğin bir davada UAD aldığı kararında, bir ulusal yasanın bir andlaşmaya göre durumunu değerlendirirken temel ilkenin andlaşmanın “st“nl“ğ“ vurgulamaktadır. yön“nde olduğunu Kimi anayasalarda uluslararası hukukun iç hukuka karşı “st“nl“ğ“ açıkça belirtilmesine karşın, kimi anayasalar ya iki hukuk d“zeni kurallarına eşit değer tanımaktalar ya da bu konuda hiçbir h“k“m içermemektedir. Ve diğer bir seçenek olarak da kimi anayasalarda, iç hukukun uluslararası hukuktan “st“n olduğunu belirtir. Örneğin, İngiliz hukuk d“zenine göre, imzalanmış bir uluslararası andlaşma ile bir iç hukuk yasasıyla çatışması durumunda ulusal yasa hükmünün üst“n geleceği öngör“lm“şt“r. Uluslararası (ukuk ve T“rk (ukuku: 1982 Anayasası incelendiği vakit, . Maddede T“rkiye nin taraf olduğu andlaşmaların yasa değerinde olduğu öngör“lm“şt“r. Bununla uluslararası hukukun en önemli böl“m“n“ oluşturan andlaşmaların iç hukuk düzenimizde doğrudan etki doğurması kabul edilmiş bulunmaktadır. Yine anayasanın , , , ve . Maddelerinden kimi sınırlı konulara ilişkin olarak uluslararası hukuk kurallarının T“rk hukuk d“zeninde doğrudan h“k“m doğuracağı ortaya çıkmaktadır. Bu maddeler 1 : MADDE 15. [IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması] – Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağan“st“ hallerde, milletlerarası hukuktan doğan y“k“ml“l“kler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölç“de temel hak ve h“rriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngör“len g“vencelere aykırı tedbirler alınabilir. Değişik: . . / md. Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen öl“mler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının b“t“nl“ğ“ne dokunulamaz; kimse din, vicdan, d“ş“nce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar 1 Anayasa için: http://www.anayasa.gen.tr/1982ay.htm 6 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu geçmişe y“r“t“lemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. MADDE 16. [V. Yabancıların durumu]– Temel hak ve h“rriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir. MADDE 42. [)). Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi] – son fıkra T“rkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında T“rk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla d“zenlenir. Milletlerarası andlaşma h“k“mleri saklıdır. MADDE 90. [D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma] – T“rkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri d“zenleyen ve s“resi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir y“klenme getirmemek, kişi hallerine ve T“rklerin yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile y“r“rl“ğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur. Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşmaların T“rkiye B“y“k Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan y“r“rl“ğe konulamaz. T“rk kanunlarına değişiklik getiren her t“rl“ andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra h“km“ uygulanır. Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun h“km“ndedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Ek: . . -5170/7 md. Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş temel hak ve özg“rl“klere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı h“k“mler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma h“k“mleri esas alınır. Anayasanın . maddesinin açıklaması: Anılan değişiklik h“km“, temel hak ve özg“rl“klere ilişkin uluslararası andlaşmaların yasalarla çatışması durumunda bu andlaşmaların esas alınacağını belirtmek suretiyle yalnızca temel hak ve özg“rl“klere ilişkin andlaşmaların yasalara “st“n tutulacağını öngörmektedir. Bu durumda temel hak ve özg“rl“klere ilişkin andlaşmaların dışında kalan öteki andlaşmaların, mefhum-u muhalif (a contrario bir yorumla, yasalarla eşit olduğunun teyid edildiğini söylemek doğru olmaktadır. Böylece, g“n“m“zde Anayasamızın temel hak ve özg“rl“klere ilişkin andlaşmalar dışında kalan bir andlaşma ile bir yasanın çatışması olasılığı konusunda genel bir h“k“m içermemesi karşısında temel hak ve özg“rl“klere ilişkin olanların dışındaki bir andlaşma ile çatışan sonradan çıkarılacak bir yasanın, ortaya çıkaracağı uluslararası sorumluluk sorunlarına rağmen, iç hukumuzda geçerli olması gerekmektedir. Yani temel hak ve özg“rl“klere ilişkin olmayan mevzuattaki bir kanun ile uluslararası andlaşmanın benzer maddesi çatıştığı vakit, uygulanacak olan kural çatışan maddelerin genel ya da özel nitelikli olup olmadığına bakılıp genel h“k“ml“ – özel h“k“ml“ yasaların çatışmasında uygulanan kural uygulanır. Nitekim genel olarak andlaşmaların T“rk hukukundaki yerine ilişkin olarak yapılan değerlendirmelerde de yetkili yazarların bu gör“ş“ benimsedikleri görülmektedir ayrıntılar andlaşmalar böl“m“nde mevcut . MADDE 92. [F. Savaş hali ilânı ve silahlı kuvvet kullanılmasına izin verme] – Milletlerarası hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına ve T“rkiye nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, T“rk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı “lkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin T“rkiye de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken “lkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir. T“rk Yargı Organları Kararları: Bu organların kararları incelendiğinde, uluslararası hukuk 7 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu kurallarının iç hukuk d“zenimizde h“k“m doğurması konusunda açık bir durum yoktur. Ancak, kimi yargı organları kararları, usul“ne uygun y“r“rl“ğe konmuş andlaşmalar dışında, yapılageliş niteliğindeki uluslararası hukuk kurallarına da iç hukuk d“zenimizde doğrudan etkiler tanıdığı yön“nde değerlendirilebilecek birtakım h“k“mler içermektedir. Örneğin, bu kararlar incelendiğinde, özellikle diplomatik dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar konusunda, uluslararası hukuk kurallarının “lkemizde doğrudan h“k“m doğurduğu izlenimi uyandıran kararlarla karşılaşılmaktadır. Ancak bu hususta alınmış kararların, uluslararası hukuka dayandırılmasının yanında mevzuata da dayandırıldığı gör“lmektedir. Sonuç olarak şunu söylemek m“mk“n: Yargı organları uluslararası hukuk kurallarının iç hukuk d“zenimizde h“k“m doğurmalarını bunların bir iç hukuksal işlem ile iç hukukumuzda benimsenmesi durumunda olanaklı kılar gör“nmektedir. Başka bir deyişle, uluslararası hukuk kuralları T“rk hukuk d“zeninde doğrudan uygulanır nitelikte değerlendirilmemektedir (tabii bu kuralları konu alan bir anlaşmaya T“rkiye taraf değilse . Yapılageliş kurallarının ve hukuk genel ilkelerinin değeri: Yapılageliş team“l kısaca, uluslararası hukuk kişilerinin tutum ve davranışları sonucu birlikte oluşturdukları yazılı olmayan uluslararası hukuk kurallarının b“t“n“d“r. Hukukun genel ilkeleri ise, birçok ulusal hukuk d“zeninde yer alan ve uluslararası hukuk d“zenine aktarılmalarına ne hukuk mantığı ne de devletlerin değer yargıları bakımından herhangi bir engel bulunmayan, devletlerin ortak hukuk değerlerini içeren kurallardır. Peki bu kuralların T“rk mevzuatındaki yeri nedir: Uluslararası yapılageliş kurallarının T“rk hukuk d“zeninde değeri ile ilgili genel nitelikli hiçbir hüküm olmamakla birlikte yukarıda da yer verilen Anayasanın , ve . Maddelerinde uluslararası hukukun genel olarak gözön“nde tutulmasını gerektiren konularda ve bu maddelerin öngörd“ğ“ koşullarda uluslararası yapılageliş kurallarının yasalara “st“n bir değer kazanacağı gör“lmektedir. T“rk yargı kararlarında da yapılageliş kuralları ile yasaların karşılıklı değerleri konusunda doğrudan değinen herhangi bir karara rastlanmamaktadır. Yani teamül kuralları doğrudan Türk hukukunda uygulanamaz ve ancak iç hukuksal d“zeyde öngör“len bir işlem ile iç hukukumuzda uygulama olanağına kavuşabilir ve de team“l kurallarının değeri de ancak onları iç hukukumuza aktaran hukuksal işlemler değerinde olabilir. Böylece, andlaşmalar veya yasalar yoluyla iç hukuk düzenimizde uygulanmaları öngör“len uluslararası yapılageliş kuralları yasa değerinde h“k“m doğuracaklardır. (ukuk genel ilkelerine ilişkin değerlendirmeler ise, sözkonusu bu hukuk genel ilkelerinde yapılan ayrım doğrultusunda ikiye ayrılır. Kimilerine göre hukuk genel ilkeleri ikiye ayrılır: uluslararası hukuk ile iç hukuklara ortak olan hukuk genel ilkeleri ve uluslararası hukuka özg“ olan hukuk genel ilkeleri. İç hukukumuzda var olan hukuk genel ilkelerinin değerleri kendilerini içeren hukuksal işlemler çerçevesinde değerlendirilecektir. Uluslararası hukuka özg“ genel hukuk ilkeleri için ise uluslararası yapılageliş kuralları için yapılan değerlendirmenin aynen uygulanması gerekecektir. Uluslararası (ukuk Kurallarının Taraflara Göre Bağlayıcılığı Sorunu: Uygulanan uluslararası hukukta belli bir hukuk kuralının varlığı, örneğin iki devlet arasındaki sorunda, bu kuralın kendiliğinden ve otomatik olarak uygulanabilir olduğunu göstermemektedir. Anılan belli kuralın bu iki devlet arasında uygulanabilmesi için ayrıca bunlar arasında hukuksal y“k“ml“l“k bağı doğurduğunun ortaya konması gerekmektedir. Sonuç olarak uluslararası hukuk kuralları t“m uluslararası hukuk kişilerine karşı otomatik olarak ileri sürülebilir bir nitelik göstermemektedir. Uluslararası (ukukun Kaynakları: Genel d“zeyde uluslararası hukuk kaynaklarını, maddi ve biçimsel kaynaklar olarak ikiye ayırma olanığı vardır. Maddi kaynaklar, uluslararası hukuk kurallarının kökenlerini, oluşmalarına neden olan her t“rl“ toplumsal ve d“ş“ncesel verileri belirtmektedir. Bunlar uluslararası hukuk 8 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu kurallarının öz“n“ veya varlık nedenini oluşturan, bu kuralları yaratan temel öğelerdir. Biçimsel kaynaklar ise iki t“rl“ sınıflandıralabilir: Asli ve yardımcı kaynaklar olarak yahut yazılı olup olmadıklarına göre ayrım yapılabilir. Biçimsel kaynakların asıl ve yardımcı kaynaklar biçiminde ayrılması Milletler Cemiyeti döneminde Uluslararası S“rekli Adalet Divanı statüsünün 38. maddesinde kabul edilmiş; bu ayrım BM dönemi UAD statüsünün 38. Maddesin de aynen benimsenmiştir. Bu madde aynen şöyledir: Uluslararası Adalet Divanı Stat“s“ . Madde: 1. Kendisine sunulan uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmekle görevli olan Divan: a) Uyuşmazlık durumundaki devletlerce açık seçik kabul edilmiş kurallar koyan, gerek genel gerekse özel uluslararası antlaşmaları; b) Hukuk olarak kabul edilmiş genel bir uygulamanın kanıtı olarak uluslararası yapılagelmiş kurallarını; c) Uygar uluslarca kabul edilen genel hukuk ilkelerini; d) . Madde h“km“ saklı kalmak “zere, hukuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı araç olarak adli kararları ve çeşitli ulusların en yetkin yazarlarının öğretilerini uygular. 2. Bu h“k“m, tarafların gör“ş birliğine varmaları halinde, Divan'ın hakça ve eşitçe karar verme yetkisini zedelemez. . Asıl kay aklar: a) A dlaş alar b) Teamül Biçimsel Kaynaklar c) Hukuk genel ilkeleri . Yardı cı kay aklar: a)Mahke e kararları Uluslararası Hukukun Kay akları b)Doktrin Tarihsel,Toplumsal Maddi Kaynaklar Ahlaksal, Dinsel İdeolojik, Eko o ik Kültürel, Teknik Biçimsel kaynakların yazılı olup olmamalarına göre ayrımları konusunda, yazılı kaynaklardan, asıl ve yardımcı niteliklerine bakmaksızın, uluslararası hukuk kurallarını yazılı olarak saptayan kaynaklar kastedilmektedir. Yazılı kaynaklar şunlardır: Andlaşmalar, mahkeme kararları, öğreti. Yazılı olmayan kaynaklar ise yapılageliş, hukuk genel ilkeleridir. Andlaşmalar: Andlaşma kavramı ile genel olarak uluslararası hukukun kendilerine bu alanda yetki tanıdığı kişiler arasında, uluslararası hukuka uygun bir biçimde, hak ve y“k“ml“l“kler doğuran, bunları değiştiren ya da sona erdiren yazılı irade uyuşması anlaşılmaktadır. Andlaşmanın ilk koşulu, bunun uluslararası hukukun kendilerine bu alanda yetki tanıdığı kişiler arasında yapılması olmaktadır. Uluslararası hukukun andlaşma yapma yetkisini tanıdığı kişilerin başında egemen devletler ve sonra uluslararası örg“tler gelir. Bir irade uyuşmasının andlaşma olarak nitelendirilebilmesi için ikinci koşul, bu irade uyuşmasının uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak ve uluslararası hukuk çerçevesinde hukuksal sonuçlar doğurmak “zere yapılmış olması koşuludur. Bir irade uyuşmasının andlaşma olarak nitelendirebilmesi için “ç“nc“ koşul, bunun eskiden varolan hak ve y“k“ml“l“klerden farklı birtakım hak ve y“k“ml“l“kler doğurması ya da bunları sona erdirmesi koşuludur. Söz“ edilen yeni hak ve y“k“ml“l“klerin çok kapsamlı ya da önemli olması gereği yoktur. Bir andlaşmadan bahsedebilmenin dörd“nc“ koşulu ise, yapılan hukuksal işlemin en az iki ya da daha çok devlet ya da uluslarlararası hukuk birimi arasında gerçekleştirilen bir irade işlemi olmasıdır. Başka bir ifadeyle, bir uluslararası hukuk kişisinin uluslararası hukuk çerçevesinde hak ve y“k“ml“l“kler doğuran tek taraflı hukuksal işlemleri bir andlaşma oluşturmayacaktır. 9 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Peki andlaşmanın ille de yazılı olması gerekir mi? İrade uyuşmasının yazılı olması gereği öğretide tartışmalıdır. Bir irade uyuşmasının bağlaması için bunun mutlaka yazılı olması gerekmemektedir. Ancak uygulamada ve öğretideki ağırlıklı eğilim, andlaşma terimini yazılı irade uyuşmalarına ayırma biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, uluslararası hukukun bu konuda herhangi bir sınırlama getirmediği, dolayısıyla sözl“ bir irade uyuşmasının da bir andlaşma oluşturacağı kabul edilmektedir. (atta, işaretle andlaşma yapılması olanağı bile bulunmaktadır örneğin, savaşta gör“şme için beyaz bayrak kullanılması . Bununla birlikte Viyana Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi Kısım ) – Giriş böl“m“ndeki . Maddede andlaşmayı şöyle açıklar: a- andlaşma , ister tek bir belgede, isterse iki veya daha fazla ilgili belgede yer alsın ve kendine mahsus ismi ne olursa olsun, devletler arasında yazılı şekilde akdedilmiş ve milletlerarası hukuka tabi olan milletlerarası anlaşma mutabakat demektir. Yani 1969 Viyana Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi ne göre bir andlaşmanın yazılı olması şartı aranmaktadır. Bu fıkradan şunu da çıkarabiliriz: andlaşmanın tek bir belgede yapılmış olması gerekmemektedir. Bir anlaşmanın iki ya da daha çok belgeden oluştuğunu şuradan anlayabiliriz: Eğer bir ana andlaşma yanında onu tamamlayıcı nitelikte ikincil andlaşmalar yahut ekler varsa, mektup ya da nota değişimi yapılmışsa, paralel ulusal hukuksal işlemler yapılmışsa. Tek belgeli andlaşmalar ise, tek bir belgede yer alan andlaşmanın taraflarca imzalandığı andlaşmalar ya da ortak bildirilerdir. Centilmenler Anlaşması: Devlet yetkililerinin, hukuksal bir y“k“m altına girmeden, belirli birtakım konularda davranışlarının nasıl olacağını bildiren belge ya da olgulara verilen addır. Bu verilerin en önemli özellikleri hukuksal herhangi bir y“k“m içermemeleri ve anılan yetkilinin iktidarda kaldığı s“rece saygı göstermeyi kabul ettiği davranış biçimlerini içermeleri olmaktadır. Bunlara uyulmaması durumunda ilgili devletin herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Centilmenler anlaşması konusunda en tanınmış örnek de ABD Başkanı Roosevelt ile İngiltere Başbakanı Churchill arasında imzalanan ve BM örg“t“n“n temellerini atan Atlantik Şartı dır. Andlaşmalarla ilgili terimler:  Andlaşma (Muahede): Genel olarak bir irade uyuşmasını bildirmesi yanında, özel olarak, onay gerektiren andlaşma t“r“n“ bildirmektedir.  Anlaşma: Devletlerin yaptığı andlaşmalar bakımından ikincil önemde olanları bildirdiği gibi, en az resmi işlem gerektiren andlaşma türünü de bildirmektedir; yine uluslararası örg“tlerin yaptığı anlaşmalara genellikle verilen addır.  Sözleşme mukavelename : Genellikle önemli ve kural koyucu çok-taraflı andlaşmaları bildirmektedir; ancak, özel hukukta kullanılan ve eski adıyla mukavele olarak adlandırılan sözleşme ile karıştırma karıştırmamak gerekir.  Misak: Uluslararası ilişkilerin temel d“zenine ilişkin çok-taraflı andlaşmaları bildirmede başvurulmaktadır.  Şart: T“rkçe bir terim olmayıp, genellikle uluslararası yaşamı d“zenleyen temel ve kurucu nitelikli andlaşmaları belirtmektedir; ancak kimi zaman bu terimin bağlayıcı niteliği olmayan bir uluslararası belgeyi belirtmesi olasılığı da vardır.  Protokol: Andlaşmalar hukukundaki anlamıyla sınırlı nitelikli andlaşmaları ya da bir ana andlaşmayı tamamlayıcı ve ayrıntılarını d“zenliyici nitelikli andlaşmaları belirtmektedir.  Genel Senet (Umumi senet): Genel nitelikli h“k“mler içeren çok taraflı andlaşmalar için kullanılmaktadır.  Son senet (nihai senet): Bir kongre ya da konferansta kabul edilen andlaşmalar ile kimi zaman toplantıya katılan tarafları da sayan andlaşma nitelikli bir belgeyi belirtmektedir.  Modus vivendi: Geçici anlaşma anlamına gelen Latince bir terim olup, kısa s“reli ve özellikle ticaret ya da g“mr“k konularına ilişkin ikili andlaşmaları belirtmektedir.  Mektup nota değişimi teatisi : Mektup ya da nota değişimi yoluyla basit usulle yapılan andlaşmaları belirtmektedir. 10 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu  Uzlaşı ya da Tahkimname: Uluslararası hukuk kişilerinin bir uyuşmazlıklarını hakemlik ya da yargı yoluyla çözme kararını ve bu yola başvurma koşul ve yöntemlerini d“zenleyen andlaşmayı belirtmektedir.  Statü: Genellikle uluslararası organların çalışma kuralları ve koşullarını kapsayan andlaşmaları belirtmektedir. Andlaşmaların sınıflandırılması: Andlaşmaları, başlıca ölç“tler olarak, konularına, taraflarının sayıları ya da durumlarına, taraflarının uluslararası kimliğini ve hukuksal işlevine göre sınıflandırmak m“mk“nd“r. Konularına göre andlaşmalar: siyasal andlaşma, askeri andlaşma, ekonomik ve ticari andlaşma, k“lt“rel andlaşma, ittifak andlaşması, ulaşım ve iletişim alanında andlaşma, konsolosluk andlaşması, adli yardımlaşma andlaşması vb şekilde sınıflandırılabilir. Taraflarının sayılarına göre de anlaşmalar ikili ve çok taraflı andlaşmalar olarak sınıflandırma yapılabilir. Andlaşmaları, taraflarının uluslararası kimliğine göre, devletlerarası andlaşmalar, uluslararası örg“tler arası andlaşmalar, devletlerle uluslararası örg“tler arası andlaşmalar, egemen devletlerle yetkileri sınırlı devletler ya da devlet niteliği kazanmamış topluluklarla andlaşmalar vb sınıflandırmak olanaklıdır. Yine hukuksal işlevlerine göre, andlaşmalar genel kurallar koyan yasa-andlaşmalar ve değişik çıkar ve amaçları bağdaştıran akitandlaşmalar olarak sınıflandırabilmektedir. Andlaşmaların yapılışı: Genel anlamında, andlaşmaların yapılması deyimi ile andlaşma metninin oluşturulup resmileştirilmesi, andlaşmanın bağlayıcılık kazanması için gerekli işlemlerin yapılması ve son olarak da, andlaşmaların h“k“m doğurmasını sağlayacak biçimsel birtakım işlemlerin tamamlanması aşamaları kastedilmektedir. Andlaşma metninin oluşturulması: Bir andlaşma metninin oluşturulması ve kabul edilmesi konusunda belirlenmesi gereken ilk şey bu işlemleri yapmaya yetkili kişilerdir. Bu yetkili kişiler metni saptamak için gör“şmeler yapar ve sonunda bu metni kabul ederek içeriğini kesinleştirir. O halde andlaşma yapmaya yetkili kişiler kimlerdir? Bu sorunun cevabı Viyana Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi (1969 VAHS) Yetki Belgesi başlıklı . Maddesinde verilmektedir: 1. Bir andlaşma metninin kabul“ veya tevsiki amacıyla veya Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızasını açıklaması amacıyla bir kişinin bir Devleti temsil ettiği şu hallerde kabul edilir: a) Uygun bir yetki belgesini gösterdiği zaman; veya b) İlgili Devletlerin uygulamasından veya diğer şartlardan niyetlerinin o şahsın bu amaçlar için Devleti temsil ettiğini kabul etmek ve yetki belgesini bertaraf etmek olduğu ortaya çıktığı zaman; 2. Görevleri gereği ve yetki belgesine başvurmaksızın aşağıdaki kişilerin Devletlerini temsil ettikleri kabul edilir: a) Devlet Başkanı, (“k“met Başkanı ve Dışişleri Bakanları, bir andlaşmanın akdi ile ilgili her t“rl“ işlemin yapılması amacıyla; b) Diplomatik misyon başkanları, kendilerini akredite eden Devletle akredite oldukları Devlet arasındaki bir andlaşmayı metin olarak kabul etmesi amacıyla; c) Devletler tarafından bir milletlerarası konferans veya bir milletlerarası örg“t veya organlarından birine akredite olan temsilciler, o konferansta, örg“tte veya organda bir andlaşma metnini kabul etmek amacıyla. . maddeden anlaşılan şudur: Hiçbir yetki belgesine gerek kalmadan andlaşma gör“şmelerinin yapımında ve metnin saptanmasında doğrudan devletlerini temsil etmeye yetkili kişiler ikiye ayrılmaktadır: genel olarak devleti adına andlaşma gör“şmelerinde ve metnin kabul“nde yetkili kişiler ve devletleri adına yalnızca temsilci olarak atandıkları devlet ya da uluslararası örg“t nezdinde yetkili kılınan kişiler. Genel olarak yetkili olan kişiler, maddede belirtildiği gibi, devlet başkanı, h“k“met başkanı, dışişleri bakanıdır. Yalnızca temsilci olarak atandıkları devlet ya da uluslararası örg“t nezdinde andlaşma yapma ve metni kabul etme yetkisine sahip temsilciler ise o devlet nezdinde atanan 11 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu diplomatik misyon başkanı genellikle b“y“kelçi ve o uluslararası örg“t nezdinde atanan diplomatik misyon başkanıdır. Bu gruba girmeyen t“m devlet yetkilerinin bir andlaşma gör“şmelerinde ve andlaşma metninin kabul“nde yetkili kabul edilebilmeleri için devletlerinin öngörd“ğ“ koşullara uygun olarak verilen yetki belgesine sahip olmaları gerekmektedir. Yetki belgesi verilmemiş bir kişinin andlaşmaların gör“şmeleri ve kabul“ konusunda yapacağı işlemlerin hiçbir hukuksal değeri yoktur, meğer ki sözkonusu bu yetki daha sonra o devlet tarafından kabul edilmiş olsun. Bakın VA(S . madde ne diyor: Madde 8 - [İzinsiz yapılan bir işleme sonradan icazet verilmesi]: Yedinci maddeye göre bir Devleti temsil etmeye mezun kabul edilmeyecek bir kişinin bir andlaşmanın akdedilmesi ile ilgili olarak yaptığı bir işlem, o Devletçe daha sonra teyid edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Bir uluslararası örg“t adına andlaşma yapmakla yetkili kılınan kişiler de iki gruba ayrılır: Herhangi bir yetki belgesine gerek kalmadan bir uluslararası örg“t“ temsil ettiği kabul edilen kişiler ve yetki belgesi ile yetkilendirilen kişiler. Yetki belgesine gerek kalmadan yetkili kılınan kişilerin kimlikleri genellikle sözkonusu uluslararası örg“t“n kurucu andlaşmasında yeralan hükümler ile belirlenmektedir. Ancak, bir uluslararası örg“t“n kurucu andlaşması ya da örg“t adına genel yetkili kılınan organı aracılığıyla alınan herhangi bir karar bu konudaki yetkilileri belirtmemekte ise, o zaman genellikle o uluslararası örg“t“n en y“ksek dereceli görevlisi olan genel sekreter ve genel sekreter yardımcıları herhangi bir yetki belgesine gerek kalmadan bir andlaşma gör“şmelerinde örg“tlerini temsil edebilir. Peki anlaşma nasıl gör“ş“lecek ve metin nasıl hazırlanacak: Bu aşamanın gerçekleşmesi andlaşmanın ikili ya da çok taraflı olmasına bağlı olarak farklılık göstermektedir. İkili andlaşmalarda gör“şmeler, yukarıda değinilen yetkililer ile bunlara teknik düzeyde yardımcı olan uzmanların katılması ile başlar. Andlaşmanın konusu ve amacı genellikle önceden diplomasi yöntemleri aracılığıyla saptanmış olduğundan, metnin yazılması aşamasına hemen geçilir. Ancak eğer diplomasi gör“şmeleri yapılmamışsa, ilk önce andlaşmanın konusu ve amacının belirlenmesine ilişkin öngör“şmeler yapılmaktadır. Andlaşma metninin kaleme alınmasında değişik yöntemler uygulanabilmektedir. Birinci yöntem, tarafların bir metni birlikte hazırlamalarıdır. İkinci yöntem, taraflardan birinin hazırladığı bir andlaşma taslağı “zerinde gör“ş“lerek metnin saptanmasıdır. Üç“nc“ yöntem ise, tarafların hazırladıkları andlaşma taslaklarından yola çıkarak, benzer olan h“k“mler “zerinde sonradan yalnızca yazım bakımından durmak “zere, anlaşılmayan noktalarda uyuşmayı sağlamak amacıyla gör“şmeler yapmak ve metni oluşturmaktır. Oluşturulan andlaşma metninin diline gelince, ya yalnızca tarafların her ikisinin resmi dilinde, ya her iki tarafın da resmi dili yanında ayrıca bir “ç“nc“ dilde – genellikle İngilizce veya Fransızca – ya da yalnızca bir yabancı dilde yapıldıkları gör“lmektedir. Anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak için, genellikle değişik anlamlar çıkması durumunda bir dildeki metin, esas metin olarak kabul edilmektedir. G“n“m“zde çok taraflı bir andlaşmanın gör“ş“lmesi ve metnin kaleme alınması ya doğrudan bir diplomatik konferansta ya bir uluslararası örg“t çerçevesinde gerçekleştirilmekte ya da andlaşma tasarısı bir uluslararası örg“t organınca hazırlandıktan sonra bir diplomatik konferansta kabul edilmektedir. Konferansların2 toplanmasının sağlanması iki yolla Bug“n genel olarak çok taraflı toplantıları belirtmek için konferans teriminin kullanılmasına karşılık, özellikle tarihsel olarak, konferans ve kongre ayrımına gidildiği görülmektedir. Daha çok 19. y“zyılda rastlanan bu ayrıma göre, siyasal sorunları çözme amacı g“den ve b“y“k devletlerin ağırlığının duyulduğu çok taraflı toplantıların kongre olarak adlandırıldığı gözlenmektedir. Bu karşılık, tarafların eşitliğinin daha ağır bastığı ve hukuk kurallarının oluşturulması amaçlanan bu t“r toplantılara konferans adı verilmektedir. 2 12 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu gerçekleşebilmektedir. Kimi zaman konferansı tasarlama ve çağrı bir ya da birkaç devletin girişimine bağlanmaktadır. Kimi zaman ise –ki bug“n en çok başvurulan yoldur – bir konferansın toplanmasının tasarlanması ve çağrıların gerçekleştirilmesi bir uluslararası örg“t“n girişimleri sonucu olmaktadır. Andlaşma yapmakla görevli konferansın işleyişine gelince, en başta, konferansı yönetmekle görevli bir başkanlık divanı oluşturulmaktadır. Bu başkanlık divanı, konferans başkanı, değişik sayıdaki başkan yardımcıları, varsa komisyon başkanları ve raportörleri, yetki belgeleri komitesi ve yazım komitesi başkanlarından oluşmaktadır. Ayrıca bir yetki belgeleri komitesi ile yazım tahrir komitesi de yer alır. Bir andlaşma tasarısının h“k“mleri önce komisyon ya da komitelerde ele alınmaktadır. Özel komisyonlarda ve genel komisyonda kabul edilen andlaşma tasarısı daha sonra konferans genel kuruluna sunulmaktadır. Burada da kabul edilen andlaşma tasarısı h“k“mleri tahrir komitesine gönderilmektedir. Yazım komitesinden çıkan biçimiyle bir kez daha konferans genel kurulunca incelenen andlaşma tasarısı bir andlaşma metni olarak kabul edilmektedir3. Oylama konferansın kabul edeceği yöntemlere ve kurallara göre çeşitli şekillerde yapılabilir. Sözgelimi, oybiriliği aranabilir; yahut salt, / , / ya da / oy çokluğu aranabilir. Ancak konferansta başka bir oy oranı kabul edilmemişse VA(S madde ikinci fıkrada belirtildiği gibi / oy çokluğu gerekmektedir: Madde 9/2: Bir milletlerarası konferansta bir andlaşma metninin kabul“, mevcut ve oy kullanan Devletlerin üçte-ikilik oy çoğunluğu ile olur, meğer ki aynı çoğunluk farklı bir kuralın uygulanmasını karara bağlasın. Consensus Oydaşma : Oybirliği ya da oy çokluğu ile bir andlaşma metninin kabulu dışında bir “ç“nc“ yol ise oydaşma yani consensus yöntemi ile Gerçek anlamında, b“t“n tarafların içeriğini de birlikte oluşturarak kaleme aldıkları ilk çok-taraflı andlaşma Mart tarihli Paris Andlaşması dır. bir anlaşmanın kabul“ olmaktadır. Consensus, bir kararın gör“şmeler yoluyla ve herhangi bir oylamaya gitmeden alınması yöntemini belirtmektedir. Bir andlaşma tasarısının ya da resmi metninin consensus ile kabulünde, gör“şmeler sonucu oluşan bir metne hiç bir taraf itiraz etmezse o metin kabul edildi sayılmaktadır. Başka bir deyişle, consensus yönteminde susmak kabul“ belirtmektedir. Metnin kabul“ne karşı olan devlet ya da uluslararası örg“t temsilcisi bu gör“ş“n“ kesin olarak bildirmek zorundadır. O zaman yeniden uzlaşmayı sağlayacak bir metin çalışmaları s“rd“r“lecektir. Consensus yöntemiyle çalışmayı benimseyen konferansların en önemlileri teki (elsinki Bildirisi adıyla anılan bildiriyi hazırlayan Avrupa G“venlik ve İşbirliği Konferansı ile ))). Deniz (ukuku Konferansı olmuştur. Andlaşma Metninin Resmileşmesi: Bir andlaşma metni gerek ikili gerekse çok taraflı olsun yukarıda belirtilen yöntemler çerçevesinde kabul edildikten sonra bu metnin kesin bir biçimde saptandığını ortaya koyan işlemlerin tamamlanmasına sıra gelmektedir. Bu işlemlerin neler olacağı böyle bir andlaşmanın katılan tarafların kararına bağlı olmaktadır. Eğer bir andlaşmayı kabul eden taraflar herhangi bir yöntem öngörmemişlerse, uygulamada bir anlaşma metninin resmilik kazanarak kesinleşmesi tarafların temsilcilerinin imzası ya da parafı ile gerçekleşmektedir. 1969 VAHS madde 10: [Metninin tevsiki (authenication)] Bir andlaşma metni aşağıdaki hallerde sarih ve kat'i olarak tespit edilir: a) Metinde öngörülebilecek bir usulle veya andlaşmanın hazırlanmasına katılan Devletlerin “zerinde mutabık kaldıklan bir usulle; b) Böyle bir usul yoksa, bu Devletlerin temsilcilerinin andlaşma metnini veya metni içine alan bir Konferans Nihai Senedini imzalamaları, ad referandum4 imzalamaları veya parafe etmeleri ile. 3 4 Danışma Koşullu imza olarak T“rkçeye çevrilen terim hakkında bilgi aşağıda ayrıntısıyla verilmiştir. 13 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu İmza yoluyla bir andlaşma metninin kesinlik kazanması söz konusudur. Ancak bir andlaşmanın sadece imza ile bağlayıcılık kazanması da m“mk“nd“r yeter ki o andlaşmanın bağlayıcılık kazanmasının imza ile olacağı, andlaşma metninde açıkça geçsin ve imzayı atan tarafın iç hukuku bu işlemi olanaklı kılsın . Peki imzanın, andlaşma metnine kesinlik kazandırmaktan başka bir hukuksal anlamı var mıdır? Öğretide bu aşamada konulan imzanın anlamı hakkında tartışmalar vardır. Kimi yazarlar, bir andlaşma metnini saptama amacıyla konulan imzayı o devletçe bu andlaşma metni h“k“mlerinin bir yapılageliş oluşturması yolunda olumlu bir irade açıklamasında bulunulduğunu biçiminde yorumlamaktadır. Başka bir deyişle, bu gör“şe göre, andlaşma metnini saptamada konulan imza, daha sonra bu devletçe onaylanmamış olsa bile, söz konusu devletin andlaşma dışında öz olarak aynı yönde kuralların oluşmasını kabul ettiğinin bir kanıtı olarak sunulmaktadır. Başka yazarlar ise, bu amaçla koyulan bir imzaya kuralların öz“n“n kabulü konusunda kesin bir kanıt olma niteliği tanımamakla birlikte, ilgili devletin andlaşma metni h“k“mleri yön“nde işlemleri s“rd“rme niyetini belirttiğini bildirmektedirler. UAD, bir davayla ilgili verdiği danışma gör“ş“nde, bu çerçevede verilen imzanın bir andlaşmaya katılmanın ilk aşamasını oluşturduğunu belirttikten sonra, bir andlaşmayı imzalayan bir devletin bunu imzalamayan bir devletten farklı bir durumda olduğunu kabul etmektedir. Bir andlaşma metninin resmileştirilmesinde konulacak imzaların bir kaç biçimde verilmesi olanağı vardır. Birinci olarak, hiçbir koşula bağlı olmayan ve gör“şmelerin bitiminde verilen kesin imza vardır. İkincisi, bir temsilci yetkisi konusunda ya da andlaşma metninin içeriğinin kabul edilip edilmemesinin değerlendirilmesi konusunda kuşkulara sahipse, danışma koşullu imza signature ad referendum koyabilmektedir. Böylesi bir imzayı koyan temsilci daha sonra adına katıldığı devlete ya da uluslararası örg“te durumu göt“rerek kesin bir değerlendirme yapılmasını istemektedir. Eğer, söz konusu devlet ya da uluslararası örg“t, temsilcilerinin bu imzasını kabul ettiğini bildirmişse danışma koşullu imza verildiği andan başlayarak geçerli olan kesin imzaya dön“şmektedir. Aksi durumda belirli bir s“re sonunda teyid edilmeyen koşullu imza verilmemiş sayılmaktadır. Üç“nc“ olarak ise, uluslararası uygulamada uzatmalı imza signature differée diye adlandıralabilecek bir başka imza yöntemi vardır. Bu yönteme göre, genellikle bir andlaşmanın gör“ş“lmesine katılan tarafların andlaşma metnini imzalamaları için metnin kabul“nden başlayarak belirli bir s“re tanınmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, bir temsilcinin imzasının geçerli olabilmesi için imzalama yetkisiyle donatılmış olması gerekmektedir. Yalnızca gör“şmeleri yürütmekle görevlendirilen bir temsilci imza yetkisinden yoksundur. Paraf: Bir andlaşma metnini resmileştirmek için başvurulan ikinci yol paraf yoludur. Paraf, temsilcilerin adlarının başharflerini koymak suretiyle bir andlaşma metnini saptama işlemine verilen addır. Parafın, aksi belirtilmemişse, tek işlevi – imzanın aksine olarak – andlaşma metnini saptamak olmaktadır. Bir kural dışılılık olarak, parafın imza gibi bağlayıcılık kazandırma yeteneği taraflarca bu yönde bir irade belirtilmişse kabul edilmektedir. Parafa şu koşullarda başvurulduğu görülmektedir: Eğer andlaşmanın imza ile bağlayıcılık kazanması d“ş“n“l“yorsa andlaşma metnini saptamak amacıyla; andlaşma metninin imza ile kesinleşmesi işlemini daha “st d“zey devlet yetkililerinin yerine getirmesi uygun gör“lm“şse; ve eğer gör“şmelerdeki temsilci imza yetkisine sahip bulunmuyorsa. İmza ve parafa ilişkin 1969 VAHS maddeleri aşağıdaki gibidir: Madde 11- [Bir andlaşma ile bağlanma rızasını açıklama yolları]: Bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızası imza, bir andlaşma teşkil eden belgelerin teatisi, onay, kabul, tasvip veya katılma veya “zerinde mutabık kalındıysa diğer herhangi bir araçla açıklanabilir. Madde 12- [İmza ile açıklanan andlaşma ile bağlanma rızası]: 14 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu . Aşağıdaki hallerde bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızası temsilcilerinin imzası ile açıklanabilir: a- andlaşma, imzanın o etkiye sahip olacağını öngörd“ğ“ zaman; b- gör“şmeci Devletlerin imzanın o etkiye sahip olması hususunda mutabık kaldıkları başka t“rl“ tespit edildiği zaman; c- Devletin imzaya o etkiyi verme niyeti, temsilcisinin yetki belgesinden anlaşıldığı zaman veya gör“şmeler esnasında açıklandığı zaman. . Birinci paragraf bakımından: a- bir metnin parafe edilmesi, gör“şmeci Devletlerin mutabık kalmaları halinde andlaşmanın imzalamasını teşkil eder; b- bir andlaşmanın bir devletin temsilcisi tarafından ad referandum imzalanması, Devleti teyid ederse, andlaşmanın imzalanmasını teşkil eder. İmza ya da parafların hangi t“r belgede yer alacakları konusuna gelince, iki olasılık vardır. Birincisi, andlaşma metninin altına doğrudan imza ya da paraf koymak; ikincisi, andlaşma metni ile gör“şmelere katılan tarafların bir listesini içeren konferans son senedine imza ya da paraf koymak. Geniş katılımlı çok taraflı andlaşmalar için özellikle bu ikinci yönteme başvurulduğu gör“lmektedir. Andlaşmaların Bağlayıcı G“ç Kazanması: Andlaşmaların bağlayıcı g“ç kazanması tarafların bu yönde iradelerini açıklayan çeşitli yöntemlerle gerçekleşebilmektedir. Bunları “ç k“mede toplamak m“mk“n. Birincisi, andlaşmaların basit usul ile bağlayıcılık kazanması; ikincisi, onaylama, kabul ya da uygun bulma yoluyla anlaşmaların bağlayıcılık kazanması; “ç“c“s“ ise katılma yoluyla andlaşmaların bağlayıcılık kazanmasıdır. Basit usul ile andlaşmaların bağlıyıcı g“ç kazanması: Onaylama, kabul ya da uygun bulma gibi bir ikinci işleme gerek kalmadan, bir uluslararası hukuk kişisinin iradesini açıklayarak doğrudan bir andlaşma ile bağlanması yöntemlerinin öğretide basit usul olarak adlandırıldığı gör“lmektedir. Basit usul ile andlaşmaların bağlayıcılık kazandığı yöntemleri şöyle sıralayabiliriz: İmza, andlaşmayı oluşturan belgelerin değişimi ve kabul edilen yöntemler. Bunları teker teker açıklarsak: diğer Gerek devletlerin gerekse uluslararası örg“tlerin imza aracılığıyla bir andlaşmanın kendilerini bağladığını kabul etme yekileri vardır bakınız VA(S madde . Ancak bug“n, imzanın bağlayıcı niteliği genellikle bir kuraldışılık olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bir devletin ya da uluslararası örg“t“n imza aracılığıyla bir andlaşmaya bağlanması için aşağıdaki koşullardan en az birinin yerine getirilmesi gerekmektedir: Ya andlaşmanın imza ile bağlanılacağını öngörmesi, ya gör“şmelere katılan tarafların imza ile andlaşmanın bağlayıcılık kazanacağını kabul etmeleri ya da yetkili temsilcilerin yetki belgelerinde imzaları ile andlaşmanın bağlayıcılık kazanacağının bildirilmesi yahut bu yönde yetkili olduklarının gör“şmeler sırasında açıklanması lazımdır. Basit usul ile doğrudan bağlayıcı bir andlaşma yapılması, eğer bu andlaşma birkaç belgenin bir araya gelmesi ile oluşmakta ise, bu belgelerin değişimi yoluyla olanaklıdır. Bu yolla bir uluslararası hukuk kişisinin kendisini bağlaması en çok mektup değişimi ya da nota değişimi biçiminde olmaktadır. Bu yöntemin imzadan farkı, imzanın bir tek belge altına konulmuş olmasına karşılık, burada andlaşma ile bağlanma iradesi iki ya da daha çok belgede yer alan imzalar ile belirtilmiş olmaktadır. Bir andlaşmanın belge değişimi ile bağlayıcı nitelik kazanabilmesi için aşağıdaki koşullardan en az birinin yerine gelmiş olması gerekmektedir: Birincisi, eğer değiştirilen belgeler bunu öngör“yorsa; ikincisi, eğer tarafların bu yönde bir niyetleri olduğu başka verilerden çıkarılıyorsa. Başka bir deyişle, her belge değişimi bağlayıcı bir andlaşma yaratma durumunda kabul edilmemektedir. Anlaşmaların değişim yoluyla bağlayıcılık kazanması 1969 VAHS 13. maddede d“zenlenmiştir: [Bir andlaşma teşkil eden belgelerin teati edilmesiyle bir andlaşma ile bağlanma rızasının açıklanması]: Devletler arasında teati değiş-tokuş edilen belgelerle teşkil 15 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu edilen bir andlaşma ile Devletlerin bağlanma rızası o teati değiş-tokuş işlemi ile şu hallerde açıklanır: a. Belgeler, teati değiş-tokuş edilmenin o etkiye sahip olacağını öngör“yorsa; veya b. Bu Devletlerin, belgelerin teati (değiştokuş edilmelerinin o etkiyi sahip olmasını kabul ettikleri başka t“rl“ tespit ediliyorsa. Viyana Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi . Madde de geçtiği gibi devletler veya uluslararası örg“tler bir andlaşma ile bağlanma amacıyla irade açıklamalarını “zerinde mutabık kalındıysa diğer herhangi bir yöntemle de belirtilebilirler. Andlaşmaların Onaylama ile Bağlayıcılık Kazanması: Resmilik kazanan andlaşmanın bağlayıcılık kazanması için onaylanması da gerekir. Onaylama tasdik imzalanan bir andlaşmanın devletin bu konudaki yetkili organınca kabul edilmesi sonucu devleti uluslararası d“zeyde bağlayan bir hukuksal işlemdir. Onaylama sonucu bir andlaşmanın bağlayıcılık kazanabilmesi için iç hukuk ve uluslararası hukuk d“zeylerinin herbirinde gerçekleştirilmesi gereken işlemler vardır. Bir devletin iç hukukuk bakımından onaylama işleminin gereklerinin yerine getirilmesi, o devletin anayasası ve mevzuatınca yetkili kılınmış organlarınca bir andlaşmanın bağlayıcılığının kabul edilmesini gerektirmektedir. Uluslararası hukuk bu açıdan yetkili olacak devlet organları konusunda herhangi bir düzenleme getirmemektedir. Devletlerin bu husustaki uygulamaları incelendiğinde “ç değişik sistemin kabul edildiği görülür: Birincisi, onaylama yetkisinin sadece devletin yasama organına verilmesidir, ki TBMM h“k“metinin Anayasasında böyleydi5. İkinci yöntem ise, onaylama yetkisinin yalnızca devletin y“r“tme organına tanıyan sistemdir. Örneğin böylesi bir yetkide, sadece devlet başkanı ya da h“k“met başkanı söz sahibidir. Üçüncü sistem ise, karma bir sistem olup, onaylama yetkisi, yürütme 5 Anayasaı Madde 7- Ahkâmı şer iyenin tenfizi, umum kavaninin vazı, tadili, feshi, ve muahede ve sulh akti ve vatan m“dafaası ilânı gibi hukuku esasiye B“y“k Millet Meclisine aittir. ve yasama organları arasında paylaştırılmaktadır. Bu sistem için iki farklı durumla karşılaşılabilir: Ya iç hukuk onay işleminin yasama ve y“r“tme organlarının yapacağı iki ayrı işlemin tamamlanması sonucu gerçekleştirilmesi durumu (Örneğin, T“rkiye Cumhuriyeti nin ve Anayasalarında, ilke olarak, andlaşmaların önce bir uygun bulma yasası ile Millet Meclisi nce kabul“ ve sonra Cumhurbaşkanınca onaylanması); ya da iç hukuk onay işleminin yasama ve yürütme organlarının yapacağı iki ayrı işlemin kimi andlaşma t“rleri için y“r“tme organına bırakılması ve kimileri için ise y“r“tme ve yasama organlarının her ikisinin kararlarının gerekmesi durumudur örneğin, TC nin ve Anayasalarında olağan olarak andlaşmaların TBMM ce uygun bulma yasası çıkarıp Cumhurbaşkanınca onaylanması yanında, kuraldışılık olarak kimi andlaşmaların Bakanlar Kurulu kararı sonucu onaylanması . Aksi bildirilmedi ise, uluslararası hukukta bir andlaşmanın bağlayıcı nitelik kazanması için onay işlemi gerektiği yolunda bir genel ilke var mıdır? UAD bir kararında, bir andlaşmanın onaylanmasının andlaşmada öngör“lmesi durumunda, y“r“rl“ğe girebilmesi için kesin gerekli olmasından söz ederek, onay öngör“lmeyen andlaşmalar için böyle bir genel yükümün varolmadığı izlenimi vermektedir. Yani demiş ki Divan, andlaşmada onaylamayla y“r“rl“ğe gireceği belirtilmişse o andlaşmanının y“r“rl“ğe girmesi için mutlaka taraflarca uygun bulunma işleminin gerçekleştirilmesi gerekmekte; ancak öngör“lmemişse de ille de böyle bir onaylama işleminin uygulanması zorunlu kılacak bir ilke yoktur. 1969 VAHS 14. Madde onay gereken durumların neler olduğunu belirtmektedir: Madde 14 – [Onaylama, kabul veya tasviple bir andlaşmayla bağlanma rızasının açıklanması] . Bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızası aşağıdaki hallerde onay ile açıklanır: andlaşma, bu rızanın onay suretiyle açıklanacağını öngörüyorsa; a. gör“şmeci Devletlerin onayın gerekli olduğu hususunda mutabık oldukları başka t“rl“ tespit edilirse; 16 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu b. Devlet temsilcileri andlaşmayı onaya tabi olarak imzaladığı zaman; veya, c. Devletin andlaşmayı onaya tabi olarak imzalama niyeti temsilcisinin yetki belgesinden anlaşıldığı zaman veya gör“şmeler esnasında açıklandığı zaman. Yukarıdaki maddede geçen koşullardan herhangi birinin varlığı halinde o anlaşmanın bağlayıcılık kazanması ancak onaylama işleminin gerçekleştirilmesi ile m“mk“n olacaktır. Aksi durumlarda, bug“nk“ uygulanan uluslararası hukukun ışığında, uluslararası hukukta onay gerekliliği yoktur. Ancak bir devletin iç hukuku o devletin andlaşmalara ancak onay işlemi ile bağlanabileceğini öngör“yorsa, bu devlet, onaylama zorunluluğu öngörmeyen andlaşmalara da onaylama yoluyla taraf olma hakkına sahiptir. Böyle durumlarda her devlet kendi iç hukukun gereklerini yapmakta serbesttir. Peki onay işlemi birtakım koşullar yerine geldiği zaman yerine getirilmesi gereken basit ve sınırlı bir biçimsel işlem midir, yoksa, andlaşmanın özde kabul“n“ belirten temel bir irade açıklaması işlemi midir? . Y“zyıldan önce onaylamanın yalnızca temsilcilere tanınan yetkilerin teyidi amacıyla gerçekleştirilen basit bir biçimsel işlem olarak değerlendirilmesine karşın, bug“n onay işlemi, öngör“ld“ğ“ durumlarda, irade açıklamasının temeli olarak değerlendirilmektedir. Onay belgesinin öteki taraflara sunulmasına gelince, bu iki yolla olabilmektedir. İkili andlaşmalarda, onay belgeleri genellikle kararlaştırılan bir tarihte ve yerde değiştirilmektedir. Ancak ikili bir andlaşmanın onay belgelerinin değişimi tarafların birbirlerine bunları göndermeleri yoluyla da gerçekleşebilmektedir. Çok taraflı andlaşmalar bakımından ise, genellikle, bir ya da birkaç depoziter devlet öngörülmekte ve onay belgeleri bunlara verilmektedir. Depozeterlik görevi devletlere verilebileceği gibi uluslararası örg“t organlarına da verilebilmektedir, örneğin Birleşmiş Milletler Sekreteryası. Onay belgesini alan depoziter bunu diğer b“t“n taraflara bildirmek zorundadır. Andlaşmaların kabul, uygun bulma veya resmen teyid etme yoluyla bağlayıcılık kazanması: VA(S / aynen şöyledir: Bir Devletin bir andlaşmayla bağlanma rızası onayınkine benzer şartlar altında kabul veya tasviple de açıklanır. Bu maddeden andlaşmaların, bir devletin, onaylama için geçerli olan koşullara benzer koşullarda andlaşmayı kabul etme ya da uygun bulması ile de bağlayıcılık kazanabileceği anlaşılmaktadır. Buradaki kabul terimi ile, kimi devletlerin anayasal sistemlerinde öngörülen onaylamaya gerek kalmadan daha basit usullerle bir andlaşmayla bağlanmalarının sağlanmasına çalışılmaktadır örneğin ABD de uygulama andlaşmaları için Senato nun / oyuna gerek kalmadan Başkan tarafından andlaşmaların kabul“ gibi). Yine, uygun bulma terimi ile de kimi devletlerin anayasalarında öngör“len ve genellikle meclislere tanınan onay işlemine izin verme niteliğindeki işlemin kastedildiği gör“lmektedir örneğin 1961 ve 19 Anayasalarında Meclisin kimi andlaşmalar için uygun bulma yasası ya da kararı almaları sonucu onaylamanın Devlet Başkanınca yapılabilmesi gibi . Bununla birlikte, kabul ve uygun bulma terimleri arasında kesin bir ayrım olmadığı ve bazen eş anlamlı olarak kullanıldığı gör“lmektedir. Katılma yoluyla andlaşmaların bağlayıcılık kazanması: Bu husustaki VA(S nin ilgili maddesi: Madde 15- [Bir andlaşma ile bağlanma rızasının katılmayla açıklanması] Aşağıdaki hallerde bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızası katılma ile açıklanır : a. andlaşma, bu rızanın katılma yoluyla açıklanacağını öngörd“ğ“ zaman; b. gör“şmeci Devletlerin bu rızanın o Devletçe katılma yoluyla açıklanabileceği hususunda mutabık oldukları başka t“rl“ tespit edidiği zaman; veya c. b“t“n taraflar daha sonra bu rızanın o Devlet tarafından katılma yoluyla açıklanabileceği hususunda mutabık kaldığı zaman. 17 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Katılma, daha önceden bir andlaşmaya taraf olmayan bir uluslararası hukuk kişisinin bu andlaşmaya taraf olması işlemini belirtmektedir. İlke olarak, önceden andlaşmanın hazırlanmasında bulunmayan ya da anlaşmayı imzalamamış olan devletlere katılma işleminin açık olduğu gör“lmektedir. Bununla birlikte, andlaşmayı imzalamasına karşın s“resinde onaylamamış devletler de daha sonra katılma yoluyla bir andlaşmaya taraf olabilmektedir. Bir andlaşmaya taraf olabilmek için iki durumun geçerli olması lazım: Birincisi, eğer andlaşma h“k“mlerinden ya da başka yollardan gör“şmelere katılan uluslararası hukuk kişilerinin böyle bir olanağı ötekilere tanıdığı anlaşılırsa; ikincisi, eğer bir andlaşmanın tarafları sonradan alacakları bir kararla bu hakkı bir uluslararası hukuk kişisine tanırlarsa. Bir andlaşmaya katılma ise “ç yolla olur: 1. Özel bir katılma andlaşması yoluyla. Örneğin T“rkiye nin NATO ya katılması tarihli bir protokolla gerçekleşmiştir6. 2. Karşılıklı bildirim değişimi yoluyla. Örneğin bir devlet katıldığını ve andlaşmaya taraf devletler de kabul ettiklerini bildiriyorlar. 3. Tek-taraflı bir işlemle katılma yolu. Andlaşmada bu olanak tanınmalı ve bundan hangi devletlerin yararlanabileceğinin belirtilmesi gerekir. Andlaşmaların (“k“m Doğurması: Bir andlaşmanın h“k“m doğurabilmesi için y“r“rl“ğe girmesinde gerekli olan işlemlerin tamamlanması lazımdır. Ancak Milletler Cemiyeti nden bu yana, her zaman bir andlaşmanın h“k“m doğurması için y“r“rl“ğe koyulmuş olmaları tek başına yeterli olmamaktadır. Andlaşmaların, eğer Millet Cemiyeti dönemindeyse buraya; eğer Birleşmiş Milletler döneminde yapılmışsa da BM ye tescil ettirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Andlaşmaların Y“r“rl“ğe Girmesi: Bir andlaşmanın y“r“rl“ğe girebilmesi ilk aşamada Ilgili Resmi Gazete için: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http:/ /www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8038.pdf&main=http:// www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8038.pdf 6 devletlerin ve uluslararası örg“tlerin kendi iç hukuksal düzenleri çerçevesinde birtakım hukuksal işlemlerin tamamlanması gerekmektedir. Bu iç hukuk işlemleri tamamlandıktan sonra andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesinin uluslararası hukuk d“zeyindeki işlemleri gerçekleştirilmesi zorunlu olmaktadır. Devletlerin gerçekleştirdiği iç hukuk işlemlerini, resmi duyuru ilân ve yayın şeklinde ikiye ayırabiliriz. Resmi duyuru, bir devletin anayasa ya da yasa h“k“mleri gereği yaptığı andlaşmaların resmi yollarla iç d“zeninde duyrulması işlemini belirtmektedir. Resmi duyuru işleminin yerine getirilmesinin gereği ve sonuçları, devletlere bağlı olarak değişmektedir. Bu yöntemi kabul eden devletlerin yargı organları, genellikle, resmi duyuru işlemini bir andlaşmanın iç hukukta uygulanabilmesi için yerine getirilmesi zorunlu bir işlem olarak görmektedir. Yayın konusuna gelince, bir andlaşmanın yayınlanmasından kasıt, bir devletin anayasası ya da yasaları gereği, bu andlaşma metninin, eklerinin ve varsa konulan çekincelerin o devletin resmi gazete ya da bu amaçla kabul edilen öteki yayınlarında yer alması olmaktadır. Bir andlaşmanın yayını ile resmi duyurusu arasındaki fark, resmi duyurunun yayınlanma dışında başka yolları örneğin duvar ilanı vb ve bazen törensel bildirimleri de kapsamasıdır. (er devlet kendi iç d“zeninde yayın işleminin anlamını, koşullarını ve hukuksal etkilerini istediği gibi d“zenlemektedir. Ancak, kimi devletler özellikle birtakım andlaşmalar için yayın işlemini andlaşmaların y“r“rl“ğe girebilmesinde temel koşullardan biri olarak değerlendirebilmektedir. Bir uluslararası örg“t bakımından bir andlaşmanın h“k“m doğurması ise, uluslararası bağlanma işlemlerinin tamamlanması ile gerçekleşmektedir. Böylece bir uluslararası örg“t“n çeşitli organları, eğer andlaşmada herhangi bir s“re öngör“lmemişse, onay ve kabul belgelerinin değişimi anından başlayarak bir andlaşmayı uygulamak zorundadır. İmza yoluyla y“r“rl“ğe girmesi gereken bir andlaşmanın söz konusu olması durumunda da, aksi 18 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu öngör“lmemişse, andlaşma imza protokol“n“n gerçekleştirilmesi anından başlayarak örg“t organları bakımından y“r“rl“ğe girecektir. Bir andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı, andlaşmada başka yolla tarafların aksini öngörmedikleri durumlarda, b“t“n tarafların andlaşma ile bağlanma rızalarını açıklamış bulundukları an olmaktadır. Örneğin, eğer dört devletin gör“şmelerine katıldığı bir andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesi bu dört devletin hepsinin andlaşma ile bağlandıklarını açıkladıkları an olmaktadır. Eğer, bu dört devletten üç devlet andlaşmayla bağlandıklarını belirtmiş ancak dörd“nc“s“ belirtmemişse andlaşma y“r“rl“ğe girmez. Ancak uygulamada, çok taraflı andlaşmaların b“y“k çoğunluğu andlaşma gör“şmelerine katılan devletlerin hepsinin bu andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesi için bağlanması koşulunu açık bir h“k“mle kaldırmaktadırlar. Böylece çok taraflı bir andlaşmanın genellikle belirli sayıda devletin rızasını elde etmesi ile y“r“rl“ğe gireceği öngör“lmektedir. Bir andlaşmanın bu yönde rızasını veren devletler bakımından y“r“rl“ğe girebilmesi için devletlerin rızalarının hangi andan başlayarak andlaşmanın y“r“rl“ğe gireceği konusuna gelince, bu rızayı belirten yöntemlere göre değişmektedir. 1969 VAHS Madde 24- Y“r“rl“ğe girme . Bir andlaşma, kendisinin öngörd“ğ“ veya gör“şmeci Devletlerin mutabık kalabilecekleri tarzda ve tarihte y“r“rl“ğe girer. 2. Böyle bir hüküm veya mutabakat yoksa, andlaşma b“t“n gör“şmeci Devletler için andlaşma ile bağlanma rızası tespit edilir edilmez y“r“rl“ğe girer. . Andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesinden sonraki bir tarihte bir Devletin andlaşma ile bağlanma rızasını açıklaması halinde, andlaşma aksini öngörmedikçe, o Devlet bakımından andlaşma o tarihte y“r“rl“ğe girer. . Bir andlaşma metninin tevsiki, Devletlerin andlaşma ile bağlanma rızasının tespit edilmesi, y“r“rl“ğe giriş tarzı veya tarihi, çekinceler, depoziter makamının işlevleri ve andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesinden önce zorunlu olarak ortaya çıkan diğer meseleleri d“zenleyen h“k“mleri, andlaşma metninin kabul“ adoption zamanından itibaren uygulanır. Andlaşmada herhangi bir tarih öngör“lmemişse, andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı bu rızaların açıklandığı an olmaktadır. Eğer devletler imza ile rızalarını belirtmişlerse andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı tarafların andlaşmayı ya da çok-taraflı bir andlaşmanın son senedini imzaladıkları an olmaktadır. Eğer andlaşma belge değişimi yoluyla oluşturulmuşsa, belgelerin bir törenle değişimi durumunda, bu değişimi saptayan tutanağın imzalanması anı andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anıdır. Andlaşmayı oluşturan belgelerin değiştirilmesi değişik zamanlarda oluyorsa, andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı en son belgenin öteki tarafın eline geçme tarihi olacaktır. Andlaşmanın bir onay belgesi ya da benzeri bir belge ile bağlayıcılık kazanması kabul edilmişse, andlaşmada kabul edilen h“k“mlere göre, “ç olasılık vardır. Bir: onay ya da benzeri belgenin değişimi anı. İki: onaylama işleminin bir depozitere gönderilmesi öngör“lm“şse, o belgenin depozitere verildiği an. Üç: Yine onay ya da benzeri belgenin depozitere verilmesi öngör“lm“şse, depoziterin aldığı onay ya da benzeri belgeyi öteki taraflara bildirmesi sonucu bu bildirimin o tarafların eline geçtiği an. Katılma yoluyla bir anlaşma ile bağlanma söz konusu ise, yukarıda . Maddede geçtiği gibi, andlaşmanın bir s“re öngörmediği durumlarda, katılma bildiriminin verilmesi ile andlaşmanın yürürl“ğe girmesi anı için iki olasılık vardır: Birincisi, katılma bildiriminin depozitere verildiği an; ikincisi, katılma bildirimini alan depoziterin bunu öteki taraflara bildirme sonucu bu bildirimin o tarafların eline geçtiği an. Ancak uygulamada, çok taraflı andlaşmaların tarafların yukarıda bildirilen bağlanma anından başlayarak y“r“rl“ğe girmeleri yerine, genellikle, rıza bildiriminden belirli bir s“re geçtikten sonra y“r“rl“ğe girecekleri öngör“lmektedir. Bu s“re, andlaşmalara göre, genellikle bir aydan bir yıla kadar değişmektedir. 19 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Yine y“r“rl“ğe girmedeki s“renin, andlaşmanın ilk kez b“t“n bağlanan taraflar için y“r“rl“ğe girmesi durumu ile bir kez andlaşma y“r“rl“ğe girdikten sonra onay ya da katılma yoluyla andlaşmaya taraf olma durumlarına göre değişik olduğu görülmektedir. Bir çok taraflı andlaşmanın b“t“n bağlanan taraflar için ilk y“r“rl“ğe girme anı konusunda aranan süre genellikle ondan sonra onay ya da katılma yoluyla gerçekleştirilen taraf olma s“resinden daha uzun tutulmaktadır. Andlaşmaların geçici uygulanması: Bir andlaşma y“r“rl“ğe girene kadar, t“m“n“n ya da bir kısmının geçici olarak uygulanması da m“mk“nd“r. 1969 VAHS madde 25 - Geçici Uygulama: 1. Bir andlaşma veya bir andlaşmanın bir böl“m“ a- andlaşmanın kendisi öngör“rse veya b- gör“şmeci Devletler başka bir tarzda böyle mutabık kalırlarsa, andlaşma y“r“rl“ğe girinceye kadar geçici olarak uygulanır. . Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe veya gör“şmeci Devletler başka t“rl“ mutabık kalmadıkça, bir andlaşmanın veya bir andlaşmanın bir bölümünün bir Devlet bakımından uygulanmasına, o Devlet, aralarında geçici olarak andlaşmanın uygulandığı diğer Devletleri andlaşmaya taraf olmamak hususundaki niyetinden haberdar ederse, son verilecektir. Uluslararası hukukun, anlaşmanın geçici uygulanmasında aradığı koşul, yukarıdaki maddede geçtiği gibi, geçici uygulamanın andlaşmada öngör“lmesi ya da gör“şmeye katılan tarafların başka yollarla bunu kabul etmiş olmasıdır. Ancak, devletlerin iç hukukları ve özellikle anayasaları andlaşmaların bağlayıcılığı için onaylama ya da resmen kabul gibi h“k“mlere sahipse, anılan işlemler gerçekleşmeden bir andlaşmanın iç hukuka uygun olarak geçici uygulanması zor görünmektedir. Bununla birlikte devletler genellikle ya anayasalarının h“k“mlerine uyacak biçimde andlaşmalara h“k“mler eklemek, ya bağlanmayı sağlayacak onayı önceden almak suretiyle, bu gitmektedir. t“r zorlukları aşma yoluna Andlaşmaların Kayıt Tescil Ettirilmesi: Birleşmiş Milletler Andlaşmasının . Maddesi andlaşmaların kayıt edilmesine ilişkin olarak aşağıdaki h“km“ içermektedir7: 1. İşbu Antlaşma nın y“r“rl“ğe girmesinden sonra, Birleşmiş Milletler in herhangi bir “yesi tarafından yapılan her uluslararası sözleşme ya da anlaşma, m“mk“n olan en kısa s“rede Sekretarya da k“t“ğe işlenecek ve Sekretarya tarafından yayımlanacaktır. 2. İşbu maddenin . fıkrası h“k“mleri uyarıca k“t“ğe işlenmemiş bir uluslararası sözleşme ya da anlaşmanın taraflarından herhangi biri, söz konusu sözleşme ya da anlaşmayı Birleşmiş Milletler in bir organı ön“nde ileri s“remez. Andlaşmaların kayıt zorunluluğu yalnızca BM “yesi devletler için öngörülmektedir. Bununla birlikte, BM ye “ye olmayan devletlerin ve BM örg“t“ ile BM uzmanlık kurumları gibi uluslararası örg“tlerin de bu olanaktan yararlanmaları kabul edilmektedir. Kayıt ettirilecek andlaşmaların ilke olarak, BM Andlaşmasının y“r“rl“ğe giriş tarihi olan . . tarihinden sonra yapılmış olması gerekmektedir. Ancak daha önceki tarihli olup da Milletler Cemiyeti ne kayıt ettirilmemiş andlaşmaların da BM ye kayıt ettirilmesi olanağı tanınmaktadır. Andlaşmaların kayıt ettirilme koşulları, BM Genel Kurulunca kabul edilen yönetmelikte belirtilmiştir:  Bir andlaşmanın kayıt ettirilmesi ancak en az iki taraf için y“r“rl“ğe girmesi ile olanaklıdır.  Kayıt işlemi taraflardan herhangi birince yapılabilecektir.  Andlaşmalarda değişiklik durumunda bunun bir tasdikli suretinin de bildirime eklenmesi gerekmektedir.  BM nin taraf olduğu ya da onun doğrudan kayıt edeceği öngör“len andlaşmalar Sekreteryaca kendiliğinden kayıt edilecektir. BM Andlaşması: http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf0 1/3-30.pdf 7 20 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Peki BM’ye tescil ettirilmeyen andlaşma geçersiz midir? Bir andlaşmanın BM Sekreteryasına kayıt ettirilmemesi ya da ettirilmesi ne o andlaşmanın bağlayıcı g“c“nden güç götürür ne de g“c“ne g“ç katar. Yani uluslararası hukukun aradığı koşulları yerine getiren bir andlaşma BM ye kayıt ettirilmeme sebebiyle h“k“ms“z olmamaktadır. Öngör“len tek yaptırım, . Madde . Fıkrada belirtildiği gibi, bu andlaşmanın BM organları ve UAD ön“nde taraflarca ileri s“r“lememesi olmaktadır. Andlaşmaların Yapılmasında T“rk Sistemi: İlgili mevzuat aşağıdaki gibidir8:  Anayasası . Madde [Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma] : T“rkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri d“zenleyen ve s“resi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir y“klenme getirmemek, kişi hallerine ve T“rklerin yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile y“r“rl“ğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur. Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşma-ların T“rkiye B“y“k Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan y“r“rl“ğe konulamaz. T“rk kanunlarına değişiklik getiren her t“rl“ andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra h“km“ uygulanır. 8 Ayrı tılı ir akale içi : http://hukuk.erzincan.edu.tr/dergi/makale/2004_VIII_2_3. pdf Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun h“km“ndedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Ek: . . -5170/7 md. Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş temel hak ve özg“rl“klere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı h“k“mler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma h“k“mleri esas alınır.  Anayasada Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini içeren . Madde: Milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak bendi;  Milletlerarası Andlaşmalarm yapılması, y“r“rl“ğ“ ve yayınlanması ve bazı antlaşmaların yapılması için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi hakkında Kanun (Kanun No : 244 Kabul tarihi: 31/5/1963)9 -İmza yetkisinin verilmesi: Madde 1 — Milletlerarası andlaşmaların parafe edilmesi, imzalanması veya nota teatisine konu teşkil etmesi veyahut bu andlaşmalara katılma bildirilerinin yapılması için T“rkiye Cumhuriyetinin temsilcilerinin tâyini ve bu temsilcilerin yetkilerinin tesbiti, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olur. Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayınlanmaz. -Onaylamanın uygun bulunması kanunu: Madde 2 — Milletlerarası andlaşmaları onaylama veya bu andlaşmlara katılma, onaylama veya katılmanın bir kanunla uygun bulunmasına bağlıdır. İktisadi, ticari veya teknik m“nasebetleri d“zenliyen ve s“resi bir yılı aşmıyan andlaşmaların onaylanması veya bunlara katılmak için; T“rk kanunlarına değişiklik getirmemek, Devlet maliyesi bakımından y“klenme gerektirmemek, kişi hallerine ve T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunmamak şartiyle, onaylamanın veya katılmanın uygun bulunmasma dair bir kanun yapılması zorunluğu 9 İlgili Res i Gazete İçi : http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://w ww.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf&main=http://www .resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf 21 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu yoktur. Bu halde, andlaşmanın onaylanmasının veya buna katılmanın uygun bulunması hakkında bir kanun çıkmamış olup da, onaylama veya katılma işlemlerinin yerine getirilmiş olması takdirinde, bu andlaşma, Resmî Gazetede yayınlanmasından başlıyarak iki ay içinde, bir Başbakanlık yazısına ekli olarak Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Başkanlıklarına gönderilir. Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Başkanlıkları, bu andlaşmaları, ayrı ayrı genel kurulların bilgisine sunarlar. Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan uygulama andlaşmalarından T“rk kanunlarına değişiklik getirmiyenleri onaylamak veya bunlara katılmak için; bunların konusu iktisadi, ticari veya teknik münasebetlerin dışında kalsa veya s“resi bir yılı aşsa veya Devlet maliyesi bakımından bir y“klenmeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun bulmak üzere kanun yapılması zorunluğu yoktur. Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan iktisadî, ticari, teknik veya idari andlaşmalardan T“rk kanunlarına değişiklik getirmiyenleri onaylamak veya bunlara katılmak için; bunların s“resi bir yılı aşsa veya Devlet maliyesi bakımından bir y“klenmeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun bulmak “zere kanun yapılması zorunluğu yoktur. -Onaylama ve sair tasarruflar Madde 3. Milletlerarası andlaşmaların onaylanması, bunlara katılma, bunların feshini ihbar etmemek suretiyle yürürlük süresini uzatma, T“rkiye Cumhuriyetini bağlıyan bir Milletlerarası Andlaşmanın belli h“k“mlerinin y“r“rl“ğe konulması için gerekli bildirileri yapma, milletlerarası andlaşmalarm uygulama alanının değiştiğini tesbit etme, bunların h“k“mlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olur. Onaylama veya katılma konusu olan milletlerarası andlaşmanın T“rkçe metni ile andlaşmada muteber olduğu belirtilen dil veya dillerden biri ile yazılmış metni, yukardaki fıkrada söz konusu kararnameye ekli olarak Resmî Gazetede yayınlanır. nci maddenin 2, 3 ve 4 üncü fıkraları gereğince bir milletlerarası andlaşmanın onaylanmasının veya buna katılmanın uygun bulunmasına dair bir kanun çıkarılması zorunluğu yoksa ve bu andlaşmanın onaylanması veya buna katılma bir Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olursa, bu andlaşmanın onaylanmasının veya buna katılmanın uygun bulunması hakkında kanun çıkarılamaz. . Bir milletlerarası andlaşmanın veya T“rkiye Cumhuriyetini bağlıyan bir milletlerarası andlaşmanın belli h“k“mlerinin T“rkiye Cumhuriyeti bakımından y“r“rl“ğe girdiği; bir milletlerarası andlaşmanın uygulama alanınm değiştiği, uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiği tarihler, bir Bakanlar Kurulu kararnamesiyle tesbit olunarak Resmî Gazetede yayınlanır. Bir milletlerarası andlaşma, yukardaki fıkrada söz konusu yürürlük tarihinin tesbitine dair kararnamede belirtilen y“r“rl“ğe giriş tarihinde kanun kuvvetini kazanır. . Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan teknik veya idari nitelikteki uygulama andlaşmalarmdan ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılıp nci maddenin 2nci fıkrasına göre Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulanların dışında kalan teknik veya idari andlaşmalardan iktisadî veya ticari nitelikte olmıyan, özel kişilerin haklarını ilgilendirmiyen ve Türk kanunlarına değişiklik getirmiyenlerin yayınlanması zorunlu değildir. Bu fıkra gereğince yayınlanması zorunlu olmayan andlaşmalar hakkmda ve numaralı bentler uyarınca çıkarılan kararnamelerin yayınlanması da zorunlu değildir. Yukarıdaki fıkra h“km“n“n dışmda kalan milletlerarası andlaşmalar, numaralı bendin nci fıkrası uyarınca yayınlanmadan y“r“rl“ğe konulamaz. -Andlaşmalarla ilgili belgelerin hazırlanması Madde 4 — ve “nc“ maddeler gereğince kanun tasarıları ve kararname tasarılarını ve nci maddenin nci fıkrası gereğince Millet Meclisi ile 22 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulacak olan andlaşmaların bu Meclislerin Başkanlıklarına arz yazılarını hazırlamak görevi, Dışişleri Bakanlığının doğrudan doğruya ilgili olmadığı hallerde, Dışişleri Bakanlığı ile iş birliği yapılarak ilgili Bakanlıkça yerine getirilir. Yetki belgesi, onaylama belgesi, onaylama belgelerinin alınıp verilmesi veya sadece verilmesi tutanağı, andlaşmaların şeklî örnekleri gibi milletlerarası hukukun veya tatbikatın gerektirdiği her t“rl“ belgelerin asıl veya örneklerini hazırlamak, T“rkiye Cumhuriyeti adına yapılan andlaşmaları miletlerarası kurullarda tescil ettirmek ve Türkiye Cumhuriyeti adına yapılmış veya yapılacak olan milletlerarası andlaşmaların resmî sicilini tutmak Dışişleri Bakanlığının görevidir. Dışişleri Bakanlığı dışındaki Bakanlıklar, yapılmasına veya y“r“rlükten kaldırılmasına katıldıkları veya haklarında yapılan işlemler üzerinde bilgi edindikleri andlaşmalarla ilgili “nc“ maddenin numaralı bendinin ilk fıkrasında yazılı milletlerarası hukuk tasarruflarına dair b“t“n bilgileri, derhal Dışişleri Bakanlığına verirler. -İktisadi, ticari, idari ve teknik andlaşmaların yapılmasında Hükümetin yetkisi Madde 5 — T“rkiye Cumhuriyeti adına yabancı Devletlerle ve milletlerarası kurullarla veya bunlar adına hareket eden kurumlarla yapılmış olup T“rkiye Cumhuriyeti bakımından y“r“rl“kte bulunan iki veya çok taraflı andlaşmaların iktisadi, ticari, teknik, veya idari hükümlerinin taşıdığı amaçların yerine getirilmesi gayesini güden iki veya çok taraflı andlaşmalar ile T“rkiye Cumhuriyetine hibe, kredi veya sair suretlerle yardım sağlıyan iki veya çok taraflı andlaşmaları, iki veya çok taraflı teknik veya idari işbirliği andlaşmalarını, iki veya çok taraflı borç ertelenmesi veya ticaret andlaşmalarını ve aynı nitelikteki modüsvivendileri 2 nci maddenin “nc“ fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. -NATO ile ilgili andlaşmaların yapılmasında Hükümetin yetkisi Madde 6 — 18 Şubat tarihli ve sayılı kanunla onaylanmış olan Kuzey Atlantik Andlaşmasının gereği olarak bu Andlaşmaya taraf olan Devletlerle ve Kuzey Atlantik Andlaşması teşkilâtı ile yapılan iki veya çok taraflı andlaşmaları, 2 nci maddenin üncü fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. -Andlaşmalarda yer alan maddelerin Gümrük resimleriyle ilgili olarak Hükümetin yetkisi Madde 7 — inci maddede yazılı andlaşmaların ve mod“svivendilerin kapsamına giren maddelerin yürürl“kteki G“mr“k resimlerinde Dışişleri, Maliye, Ticaret, Gümrük ve Tekel, Tarım ve Sanayi Bakanlıklarının birlikte l“zum göstermeleri “zerine değişiklik yapmaya veya bu maddelerden bazılarının resmini kaldırmaya veyahut muaf tutulmuş olanları umumi tarifedeki resme tabi kılmaya ve bu değişikliklerin uygulanmasına dair usul ve şartları tesbit etmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bakanlar Kurulu, yukardaki fıkra gereğince aldığı tedbirleri bir kararname ile y“r“rl“ğe koyar ve bunları, bu kararnamenin Resmî Gazete'de yayımlanmakla y“r“rl“ğe girdiği tarihten başlıyarak “ç ay içinde, bir kanun tasarısı ile T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin onayına sunar. -Kaldırılan hükümler Madde 8 — T“rkiye (“k“meti ile Birleşmiş Milletler, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilâtı, Milletlerarası Sivil (avacılık Teşkilâtı, Milletlerarası Çalışma Teşkilâtı ve D“nya Sağlık Teşkiâtı arasında Teknik Yardım Teminine M“tedair Esas Anlaşma ve eklerinin Onanması hakkında Temmuz tarihli ve sayılı kanunun 2 nci maddesi; Yabancı memleketlerle muvakkat mahiyette modüsvivendiler ve ticaret anlaşmaları akdi ve bunların ş“mul“ne giren maddelerin g“mr“k resimlerinde değişiklikler yapılması ve anlaşmaya yanaşmıyan devletler muvaredatına karşı tedbirler alınması hususunda Hükümete salâhiyet verilmesi hakkında Şubat tarihli ve sayılı kanunun , ve “nc“ maddeleri ile Birleşmiş Milletler Andlaşması ile Birleşmiş Milletler Teşkilatına bağlı ihtisas m“esseselerinin Ana Sözleşmeleri, Avrupa Ekonomik İş Birliği Sözleşmesi, Türkiye 23 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında M“nakit Ekonomik İş Birliği Anlaşması, Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve (“k“metimiz tarafından imza edilmiş veya edilecek sair andlaşma ve sözleşmelerin icaplarından olarak ilgili Hükümet ve teşekk“ller veya bunlar namına hareket edecek müesseseler ile kredi, yardım ve ödeme anlaşmaları akdine (“k“metin salâhiyetli kılınması hakkında Mayıs tarihli ve sayılı kanunun , ve “nc“ maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.  sayılı Milletlerarası m“nasebetlerin y“r“t“lmesi ve koordinasyonu hakkında kanun  İlki . . tarihli TBMM içt“z“ğ“, vd. Yukarıda kimileri açıkça verilmiş, kimisine sadece değinilmiş olan mevzuattaki kanun ve h“k“mlerin oluşturduğu uygulamayı aşağıdaki gibi başlıklar altında toplayabiliriz: Andlaşma gör“şmeleri ve Andlaşmanın Resmilik Kazanması: TC adına andlaşma gör“şmelerini hiçbir yetki belgesine gerek duymadan gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yapmaya ve bunları paraflamaya ya da imzalamaya yetkili olan kişiler Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve yalnızca nezdinde atandıkları devletle ya da uluslararası örg“tle diplomasi temsilciğimizin şef ler idir. Bu kişiler dışındaki herkes için gör“şmelere ilişkin bir yetki belgesi alması gerekmektedir. Eğer, gör“şmeler sonunda bir andlaşmanın paraflanması ya da imzalanması gerekiyorsa, mevzuatımızda açık bir h“k“m bulunmamasına rağmen, yurtdışı temsilciliklerimiz şeflerine de yetki belgesi verilmesi gerekmektedir. Andlaşmaların gör“ş“lmesi ve paraflanması ya da imzalanması, olağan olarak, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yerine getirilmektedir. Elbetteki Dışişleri Bakanlığı öteki bakanlıklarla ve kamu kurumlarıyla işbirliği yapabilir. Yetki belgesi gereken yetkili kişi ya da heyetlere bu belge, Dışişleri Bakanlığının Başbakanlığa bir yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu kararnamesi ile verilmektedir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayınlanmaz. Bu durumda, dışa sunulacak yetki belgesi Dışişleri Bakanlığınca d“zenlenmekte ve Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanınca imzalanmaktadır. Andlaşmaların Bağlayıcılık Kazanması Kuralları: Yukarıda da değindiğimiz, Anayasası nın . Maddesine göre andlaşmalar Cumhurbaşkanınca onaylanmak suretiyle bağlayıcılık kazanmaktadır. Ancak, Cumhurbaşkanın onayından önce bunların, birtakım koşullara göre, ya TBMM ce uygun bulunması ya da Bakanlar Kurulu nca kabul edilmelerine göre, iki grup andlaşma vardır. Birinci grup andlaşmaların bağlayıcılık kazanması için, önce, TBMM nin bir uygun bulma yasasını kabul etmesi gerekmektedir. Nitekim Anayasası . Madde birinci fıkra aynen şöyledir: Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Bir andlaşma ilke olarak ancak böyle bir uygun bulma yasası ile kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanınca onaylanma suretiyle geçerli olabilmektedir. Bununla birlikte, Anayasamız ve ilgili mevzuat, bir ikinci grup andlaşmanın geçerlilik kazanması için herhangi bir uygun bulma yasasına gerek görmeden Bakanlar Kurulu nun yetkili olabileceğini kabul etmektedir. Peki nedir bu ikinci grup andlaşmalar? İkinci grup andlaşmalar iki alt gruba ayrılır. İkinci grup andlaşmaların birinci alt-grubu oluşturan andlaşmaların sahip olması gereken özellikler şunlardır:  Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenlemek;  S“re olarak yılı aşmamak;  Devlet maliyesine bir yükleme getirmemek;  Kişisel stat“ye ve T“rklerin yabancı devletlerdeki m“lkiyet haklarına dokunmamak;  Türk yasalarına değişiklik getirmemek. Bu ikinci grup andlaşmaların ikinci alt-grubuna giren andlaşmalar ise, yine, T“rk yasalarına değişiklik getirmemek koşuluyla şunlar olmaktadır: 24 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu   Daha önceden yapılmış bir andlaşmaya dayanılarak yapılan uygulama andlaşmaları; Yasaların önceden tanıdığı yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik ya da yönetsel andlaşmalar. Yukarıda da verilen sayılı yasanın ve . maddeleri Bakanlar kurulunun hangi andlaşmaları yapmakta yetkili olduğunu açıkça belirtmektedir. Ancak sözkonusu yasa, yukarıda maddeler halinde özellikleri verilen ikinci grup anlaşmaların altgruplarının farklarını bazı koşullarda kaldırmaktadır. Pazarcı, sayılı yasa ile yukarıdaki ayrıma, aslında bir son verilip, birinci alt grup anlaşmaların ikinci alt grup andlaşmalarla bir tutulduğunu söylemektedir10. sayılı kanunu tekrar incelemek burada faydalı olacak: . madde fıkra ve : Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan uygulama andlaşmalarından T“rk kanunlarına değişiklik getirmiyenleri onaylamak veya bunlara katılmak için; bunların konusu iktisadi, ticari veya teknik m“nasebetlerin dışında kalsa veya s“resi bir yılı aşsa veya Devlet maliyesi bakımından bir y“klenmeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun bulmak “zere kanun yapılması zorunluğu yoktur. Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan iktisadi, ticari, teknik veya idari andlaşmalardan T“rk kanunlarına değişiklik getirmiyenleri onaylamak veya bunlara katılmak için; bunların s“resi bir yılı aşsa veya Devlet maliyesi bakımından bir y“klenmeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun bulmak “zere kanun yapılması zorunluğu yoktur. Uygulamada, bir andlaşmanın TBMM nin yetkisine mi yoksa Bakanlar Kurulunun kararına mı girdiğinin ilk değerlendirilmesi Dışişleri Bakanlığınca yapılmakta ve uygun bulma yasası 10 Ayrıntı için sayfa . gerektirdiği kanısına varılırsa Dışişleri Bakanlığınca bir yasa tasarısı hazırlanarak Bakanlar Kuruluna sunulmak “zere Başbakanlığa gönderilmektedir. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel M“d“rl“ğ“ n“n de incelemesinden sonra uygun bulma yasa tasarısı TBMM ye sevk edilmek üzere Bakanlar Kuruluna sunulmaktadır. TBMM ne andlaşmaların uygun bulunması yasası önerisinin TBMM “yelerince yapılamayacağı ve bu yetkinin m“nhasıran Bakanlar Kuruluna ait olduğu kabul edilmektedir. Böylece bir andlaşma yalnızca Bakanlar Kurulu nun TBMM ye sevkini uygun görmesi durumunda TBMM ye sunulabilmektedir. Yani, Bakanlar Kurulu nun, değerlendirmesine bağlı olarak uygun bulma yasa tasarısını ister Meclis e sunar istemezse sunmaz. Başka bir deyişle, önceden imzalanmış bir andlaşmanın mutlaka (“k“metçe TBMM ye sunulması zorunluluğu yoktur. (“k“metin dış politikayı y“r“t“rken imzanlanmış bir andlaşmayı TBMM ye sevk etme konusunda takdir hakkına sahip olduğu kabul edilmektedir. TBMM ye gelen uygun bulma yasa tasarısı ve eki olan andlaşma metni Dışişleri Komisyonu ve ilgili komisyonlarda gör“ş“ld“kten sonra TBMM Genel Kurulu na gelmektedir. Bir andlaşmanın uygun bulma yasa tasarısının Mecliste gör“ş“l“rken, andlaşma metni bir b“t“n olarak oylanır. Yani andlaşmanın maddeleri tek tek oylamaya sunulmaz. Ayrıca bu maddelere ilişkin değişiklik önergeleri verme olanağı da yoktur. Dolayısıyla TBMM nin yaptığı iş, ya andlaşmayı olduğu gibi kabul etmek ya da reddetmektir. Andlaşmaların uygun bulma yasasının oylaması açık oylama usul“ne göre yapılmaktadır. TBMM de uygun bulma yasası ile kabul edilen bir andlaşma, onaylama işlemi için Cumhurbaşkanına sunulur. Ancak, bu aşamada da, h“k“metin dış politikayı y“r“tme görevi çerçevesinde uygun bulma yasasıyla kabul edilmiş andlaşmaları Cumhurbaşkanının onayına sunup sunmama ya da sunma zamanını d“zenlemede serbest olduğu izlenimi doğmaktadır. Uygulamada, herhangi bir 25 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu andlaşma ile ilgili olarak uygun bulma kanunu çıktıktan sonra Bakanlar Kurulu kararnamesi ile anılan andlaşmanın metninin Cumhurbaşkanına gönderildiği ve Cumhurbaşkanının bu kararnameyi de imzalaması ile onay işleminin tamamlandığı gör“lmektedir. Başka bir deyişle, uygun bulma kanunun çıkması tek başına bir andlaşmanın onay işleminin tamamlandığı anlamına gelmemektedir. Yukarıdaki koşullarda uygun bulma yasası ile kabul edilmiş bir andlaşmanın h“k“metçe Cumhurbaşkanına sunulması durumunda, bir başka soru da, Cumhurbaşkanının onaylamayı reddetme hakkına sahip olup olmadığıdır. Bug“nk“ mevzuat bu soruyu açıkça cevaplayamaz niteliktedir. Ancak, uluslararası hukukta onaylama işlemine tanınan genel nitelik ve iç hukukumuzda bunun aksini bildiren bir h“k“m bulunmaması nedeniyle, bu yetkinin tam bir taktir yetkisi olarak değerlendirilmesi eğilimi ağır basmaktadır. Eğer böyleyse, Cumhurbaşkanı hiç bir gerekçe göstermeksizin bir andlaşmayı reddetme ya da onaylama zamanını istediği gibi d“zenleme yetkisine sahip olacaktır. Fakat eğer, Cumhurbaşkanının onaylama konusundaki yetkisi oluşan devlet iradesini yalnızca uluslararası bakımdan açıklama olarak değerlendirilirse, o zaman Cumhurbaşkanının böyle bir reddetme yetkisi bulunmayacaktır. Bununla birlikte Anayasanın . Maddesinde öngör“len Cumhurbaşkanının Anayasanın uygulanması gözetme görev ve yetkisi çerçevesinde, Anayasaya aykırı bir biçimde uygun bulma yasası kabul edilen andlaşmaların onaylanmasını Cumhurbaşkanının reddetme yetkisi bulunması gerekmektedir. TBMM nin uygun bulma yasası çıkarmasından ve Cumhurbaşkanca onaylanmasından sonra anılan yasanın Resmi Gazete de yayınlanması ile işlemler sona ermemektedir. Gerek sayılı yasanın / . Maddesinde Milletlerarası andlaşmaların onaylanması (..). Bakanlar Kurulu kararnamesi ile olur denmesine, gerekse uygun bulma yasalarında bu yasanın uygulanmasında Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunun öngör“lmesine bağlı olarak, uygun bulma yasasının Resmi Gazete de yayınlanmasından sonra Dışişleri Bakanlığının bu kez bir Bakanlar Kurulu kararnamesi hazırlaması ve bunu Başbakanlık aracılığıyla Bakanlar Kuruluna sunması gerekmektedir. Böylece Bakanlar Kurulu Kararnamesi kabul edilip ekini oluşturan andlaşma metninin Resmi Gazete de yayınlanması ile TBMM yetkisindeki bir andlaşmanın onaylama işlemi tamamlanmış olmaktadır. Peki bir andlaşmanın Dışişleri Bakanlığınca Bakanlar Kurulunun yetkisinde olduğu değerlendirmesi yapılınca yani uygun bulma yasasına gerek olmayan andlaşmaların bağlayıcılık kazanması nasıl olacak? Dışişleri Bakanlığının bir kararname tasarısı hazırlayıp bunu Başbakanlığa sunması gerekmektedir. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel M“d“rl“ğ“n“n incelemesinden geçen kararname Bakanlar Kuruluna sunulur ve eğer burada uygun bulunursa kabul edilir. Bakanlar Kurulu bir kararname ile onaylamayı kabul etmişse, artık bu andlaşmanın ayrıca bir uygun bulma yasası ile yeniden onaylanması yoluna gidilmesine olanak yoktur. Anılan kararnamenin Cumhurbaşkanınca imzalanması suretiyle bir andlaşmanın onaylanması işlemi iç hukukumuzda tamamlanmış olmaktadır. İç (ukukumuz Açısından Andlaşmaların Y“r“rl“ğe Girmesi Konusunda Kurallar: Bir andlaşmanın iç hukukumuzda y“r“rl“ğe girebilmesi için, ilke olarak, Bakanlar Kurulu kararnamesi ile Resmi Gazete de yayınlanması gerekmektedir. Ancak, Anayasamızda uygulama andlaşmaları ile bir yasada önceden tanınan yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik ve yönetsel andlaşmaların, kimi koşullarda, yayınlanmadan y“r“rl“ğe girebileceğini öngörmesi üzerine (madde 90/3), bir kuraldışılılık olarak kimi andlaşmaların yayınlanması zorunlu değildir. Bu gruba giren andlaşmaları, (“k“met isterse yayınlar isterse yayınlamaz. Bununla birlikte, bu andlaşmaların da ekonomik ve ticari konulara ilişkin olanları ile özel kişilerin haklarını ilgilendirenleri yayınlanmadan y“r“rl“ğe 26 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu konulamamaktadır. Anılan bu kuraldışılıktan başka b“t“n öteki durumlarda bir andlaşmanın “lkemizde h“k“m doğurabilmesi için yayınlanması zorunludur. Öte yandan, birinci grup kuraldışı oluşturan andlaşmaların, yayınlanarak y“r“rl“ğe girmelerinden başlayarak (“k“metçe iki ay içinde TBMM nin bilgisine sunmaları gerekmektedir Anayasa, madde / ; bu yazıları hazırlama görevi de Dışişleri Bakanlığına aittir – madde 3/3 ). Andlaşmaların uluslararası açıdan y“r“rl“ğe girmesi konusundaki kurallara gelince, bir andlaşmanın T“rkiye yi uluslararası d“zeyde bağlaması onun Cumhurbaşkanınca onaylaması işlemi ile hemen gerçekleşmemektedir. Bu sonuç, ilke olarak, onay belgelerinin taraflarca değişimi ile elde edilebilmektedir. Ancak, bir andlaşmanın imza ile bağlayıcılık kazanacağı kabul edildiği durumlarda, iç hukukumuz bakımından gerekli işlemler bu imza tarihinden önce gerçekleştirilmek suretiyle, bir andlaşmanın imza ile y“r“rl“ğe girmesi gerekmektedir. Onaylama işlemi sonucu bağlayıcılık kazanan andlaşmalara ilişkin onaylama belgelerinin hazırlanması, bunların değişiminin gerçekleştirilmesi ve bunların tutanaklarının saklanması ile yapılan andlaşmaların BM sekreteryasına kayıt ettirilmesi Dışişleri Bakanlığı nın görevidir (244 – 4.m.). Andlaşmaların (ukuksal Geçerliliği: Bir andlaşmanın geçerli olabilmesi için yetkili temsilcilerle tarafların serbest iradesine dayanarak yapılmış olması ve andlaşma konusunu uluslararası hukukun meşru sayması gerekmektedir. Andlaşmaların yasal yetkililerce yapılmış olması: Bir andlaşmanın geçerli olmasında birinci koşul, bunun yetkili temsilcilerle yapılmış olmasıdır. Aksi durumda, yetki aşımında bulunan temsilcilerin ya da yetkisiz kişilerin yaptığı andlaşmaların kimi koşullarda temsil ettikleri uluslararası hukuk kişisini bağlaması söz konusu olmamaktadır. Böyle yetki aşımı sonucu yapılmış andlaşmalara ultra vires andlaşmalar adı verilmektedir. Bir andlaşmanın, temsilcilerin yetkileri aşarak yapılması, bu yetki aşımının biçimine ve öteki tarafların bu durumdan bilgi sahibi olmasına göre geçerliliğini etkilemektedir. Başka bir deyişle, her yetki aşımı durumu, bir andlaşmanın otomatik olarak geçersiz sayılma nedenini oluşturmaktadır. Yetki aşımları nasıl olur peki? Örneğin, belirli bir devlet nezdindeki diplomasi temsilcisinin başka devletlerle ve herhangi bir yetki belgesine sahip olmadan yaptığı andlaşma, o temsilcinin kendisine tanınan yetkilerin çerçevesini aştığını gösterir. Yine, yalnızca andlaşma gör“şmelerini yapmakla görevlendirilen bir temsilcinin imzası ile devletini bağlayacak bir andlaşma yapması, o temsilcinin temsil ettiği hukuk kişisinin kendisine tanıdığı sınırlanmış yetkisini aştığı anlamına gelir. Ancak, çok önemli bir nokta olarak şunu belirtmek gerekir: Burada anılan yetki aşımını, andlaşmanın geçersizlik nedeni olarak sayılabilmek için, bu yetki sınırlandırmasının önceden öteki taraflara bildirilmiş olması gerekmektedir. Bu hususta VA(S . Madde aynen şöyle demektedir: [Bir Devletin rızasını açıklama yetkisine getirilen özel sınırlamalar] Bir temsilcinin bir Devletin belirli bir andlaşma ile bağlanma rızasını açıklama yetkisi spesifik bir sınırlamaya tabi kılınmışsa, temsilcinin o sınırlamaya riayet etmemesi kendisi tarafından açıklanan rızayı geçersiz kılma gerekçesi yapılamaz, meğer ki temsilcinin bu rızayı açıklamasından önce sınırlama diğer gör“şmeci Devletlere bildirilmiş olsun. Ve ayrıca, bir andlaşmanın ilgili uluslararası kişisinin ve özellikle bir devletin andlaşma yapma konusundaki iç hukuk hükümlerine uyulmadan yapılması bu andlaşmanın hukuksal geçerliliği sorunu ortaya çıkmaktadır. İç hukukun andlaşma yapma konusundaki h“k“mlerine aykırı yapılan andlaşmaların geçerliliğine ilişkin olarak öğreti böl“nm“ş durumdadır. Bir gör“ş, iç hukuka aykırı yapılan andlaşmaların geçersiz olacağını; diğer gör“ş, iç hukuk h“k“mlerine uyulmaması halde yapılan andlaşmaların geçerli olacağını; bir başka gör“ş ise andlaşmaların g“venliği bakımından iç hukuk h“k“mlerine aykırı biçimde gerçekleştirilen andlaşmaları da kimi koşullarda geçerli saymak 27 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu yerinde olacaktır. Nitekim VA(S de bu gör“ş“ benimsemektedir. Bakın madde 46 ne diyor: [İç hukukunun andlaşma akdetme yetkisiyle ilgili hükümleri]: 1. Bir Devlet, bir andlaşmayla bağlanma rızasının iç hukukunun andlaşma akdetme yetkisiyle ilgili hükümlerini ihlal etmek suretiyle açıklandığı vakıasına rızasını geçersiz kılan bir gerekçe olarak başvuramaz, meğer ki ihlal aşikar ve iç hukukunun temel önemi haiz bir kuralı ile ilgili olsun. 2. Bir ihlal, söz konusu meselede normal uygulamaya göre ve iyi niyetle hareket eden herhangi bir Devlet için objektif olarak açık gör“n“yorsa, aşikardır. Yani sözleşmenin . maddesinde altı çizilen nokta şudur: Bir andlaşmanın geçersizliğinin ileri s“relebilmesi için, andlaşma yapımına ilişkin h“k“mlerin çiğnenmesi çok açık ve çiğnenen kuralın da temel nitelikte olması gerekmektedir. Bu da genellikle, anayasal d“zeydeki kurallara açıkça aykırı olarak yapılan andlaşmaları kapsar gör“nmektedir. Örneğin, uygun bulma yasasından sonra onaylama yetkisine sahip olacağı öngör“len bir Devlet Başkanının böyle bir yasa çıkarmadan andlaşmayı onaylaması halinde, ilgili h“k“m o andlaşmanın geçersizliğini iddia etmede haklı bir gerekçe olacaktır. İrade Serbestliği: Bir andlaşmanın geçerli olmasında ikinci koşul bunun tarafların serbest iradesine dayanmasıdır. Başka bir deyişle, tarafların belli bir andlaşma ile bağlanmayı ve o andlaşmanın h“k“mlerini serbestçe kabul etmesi gerekmektedir. İrade serbestliğini yok eden nedenler şunlardır: Yanılma ya da hata, aldatma, temsilcinin ayartılması, temsilci “zerinde baskı, devlet “zerinde kuvvet tehdidi ya da kullanılması. Yanılma veya hata: Bir andlaşmanın yapılmasında taraflardan birinin belirli bir olgu ya da durumun varlığı konusunda bir yanılma sonucu rızasını vermesi durumunda, bu andlaşmanın geçersiz sayılması olasılığı vardır. Ancak, böyle bir yanılmanın andlaşmanın yapılmasında temel oluşturan bir veriye ilişkin olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, yanılan tarafın bu anlaşmayı kabul etmesinde önemli rol oynayan bir öğenin söz konusu olması gereklidir. Örneğin, bir sınır andlaşmasının yapımında coğrafi haritada bir akarsuyun yanlış biçimde gösterilmesine bağlı olarak belirli bir sınırın saptanması. Bir uluslararası hukuk kişisinin yanılma nedenini ileri s“rebilmesi için, bu yanılgının oluşumunda kendisinin hiçbir katkısı olmaması ya da böyle bir yanılma olasılığı izleniminin bu taraf bakımından bulunmaması gerekmektedir. Bakın VA(S nin . Maddesi hatayı nasıl açıklıyor: Madde 48- Hata 1. Bir Devletin bir andlaşmadaki bir hataya andlaşma ile bağlanma rızasını geçersiz kılan bir gerekçe olarak başvurabilmesi için hatanın andlaşma yapıldığı zaman o Devletçe varlığı farkedilen ve andlaşma ile bağlanma rızasının esaslı bir temelini teşkil eden bir olay ve durumla ilgili olması gerekir. . Söz konusu Devlet kendi davranışı ile hataya katkıda bulunduysa veya şartlar o Devleti muhtemel bir hatadan haberdar edecek şekilde ise, 1. paragraf hükümleri uygulanmaz. . Bir andlaşmanın sadece kaleme alınışı ile ilgili olan bir hata onun geçerliliğini etkilemez; o zaman . madde uygulanır. Aldatma ya da Hile: Bir andlaşmanın gör“şmeleri sırasında taraflardan birinin ötekine kimi verileri bilinçli olarak yanlış sunması sonucu bir andlaşma gerçekleşmişse o zaman bu andlaşmanın da geçersiz sayılma olasılığı vardır. Örneğin, kasıtlı olarak yanlış harita veya sahte belgeler sunmak suretiyle bir andlaşmanın yapılmasının sağlanması. VA(S nin ilgili h“km“ şöyle: Madde 49 [(ile]: Bir Devlet bir andlaşmayı diğer bir gör“şmeci Devletin hileli davranışı ile yapmaya itildiyse, bu Devlet hileye andlaşmayla bağlanma rızasını geçersiz kılan bir gerekçe olarak başvurabilir. Temsilcinin Ayartılması: Bir andlaşmanın yapılması sırasında taraflardan birinin 28 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu temsilcisinin doğrudan ya da dolaylı bir biçimde ayartılması ve özellikle r“şvet verilmek suretiyle elde edilmesi ve andlaşmanın bunun sonucu gerçekleştirilmesi de bu andlaşmanın geçersiz sayılmasını olanaklı kılmaktadır. VA(S . Madde: [Bir Devletin temsilcisinin ayartılması] : Bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızasının açıklanması temsilcisinin başbir bir gör“şmeci Devlet tarafından doğrudan veya dolaylı şekilde ayartılması suretiyle sağlandıysa bu Devlet böyle bir ayartılmaya andlaşma ile bağlama rızasını geçersiz kılan bir gerekçe olarak başvurabilir. Temsilci Üzerinde Baskı: Bir andlaşmanın gerek gör“şmeciler gerekse imza ya da onay yetkisine sahip kişiler “zerinde yapılan baskı ve zor kullanılması cebir sonucu gerçekleşmesi durumunda da bu andlaşmanın geçerliliği ortadan kalkmış olmaktadır. Burada kastedilen baskı temsilcinin kendisi ya da mesleki geleceği “zerinde yapılacak her t“rl“ tehdit ya da fiziksel zor kullanımın yanında ailesi üzerinde bu tür tehdit ve fiili uygulamaları da içermektedir. VA(S Madde 51 [Bir Devlet temsilcisinin icbar edilmesi]: Bir Devletin temsilcisine karşı yöneltilen hareket veya tehditler ile icbar edilerek sağlanan Devletinin bir andlaşma ile bağlanma rızasının açıklanmasının herhangi bir hukuki etkisi olmayacaktır. Temsilciler “zerinde bu t“rden bir baskının en tanınmış örneği (itler in Berlin e çağırdığı Çekoslovakya Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı “zerinde uyguladığı tehdit ve zor kullanması sonucu Çekoslovakya nın Alman Reich in11 eline bırakılmasını içeren bir andlaşmayı Çekoslovakya Cumhurbaşkanına imzalaması olmaktadır. Bu durum, daha önceden, Almanya ile birlikte Çekoslovakya ya ilişkin M“nih Andlaşmasını imzalayan İngiltere ve Fransa tarafından hemen protesto edilerek anılan andlaşmanın geçersizliği ileri s“r“lm“şt“r. Türkçe'de Rayh olarak okunur. Sözl“k anlamı imparatorluk, krallık, devlet ve zenginlik olan; tarihte ise Almanların dünyada söz sahibi olduğu devirlere verilen ad. Tarihte “ç adet Reich dönemi vardır. Üçüncüsü, Adolf Hitler tarafından kurulan B“y“k Alman İmparatorluğu dur. 11 Devlet üzerinde kuvvet tehdidi ya da kullanılması: Bir devlete karşı kuvvet tehdidi ya da kullanımı yoluyla elde edilen andlaşmanın geçersiz sayılması uluslararası hukukta büyük sorunlara yer verecek bir konudur. Zira, barış andlaşmalarının çok b“y“k bir böl“m“ yenenlerin yenilenlere kabul ettirdikleri andlaşmaları oluşturmaktadır. Böylece, uygulanan uluslararası hukuk, kuvvet kullanımının yasak olmadığı dönemlerde, büyük ölçüde bu yöntemlere dayanarak gerçekleştirilmiş olan andlaşmaları geçerli saymaktan kaçınmamıştır. BM nin andlaşmaların kuvvet tehdidi ve kullanımını yasaklanmasından bu yana bu t“r yöntemlerle gerçekleştirilecek andlaşmaların geçerliliği yeniden sorun olarak ortaya çıkmıştır. VA(S bu soruna açık bir cevap getirmiştir: Madde [Tehdit veya kuvvet kullanılması yoluyla bir Devletin icbar edilmesi] : Birleşmiş Milletler Şartı'na geçirilmiş olan milletlerarası hukuk ilkelerini ihlal edecek şekilde kuvvet kullanma tehdidinde bulunmak veya kuvvet kullanmak suretiyle yapılması sağlanan bir andlaşma batıldır. Ayrıca UAD de, genel nitelikli iddialardan çok ciddi kanıtlarla doğrulanması gerektiğini belirterek, kuvvet tehdidi ya da kullanımı ile elde edilecek andlaşmaların geçersiz olacağı kararına varmıştır. Öte yandan, uluslararası öğretide eşitsiz andlaşma diye bir kavramla da karşılaşılmaktadır. Eşitsiz andlaşmadan kasıt, siyasal, ekonomik ve askeri baskılar sonucu bir tarafın başka bir taraftan elde ettiği karşılıklı ve dengeli olmayan bir andlaşma olmaktadır. Burada, g“çl“ olan taraf bu g“c“n“ kullanarak eşitlik “zerine kurulmayan bir andlaşmayı gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Bu t“r andlaşmaların varlığı her ne kadar gerçek ise de, andlaşmaların g“venliği bakımından ortaya çıkaracağı sorunlar gözön“nde tutularak, salt eşitsizliğe dayanan andlaşmaların geçersizliği kuralı, uygulanan hukukta pek kabul görmemektedir. Yani, bu t“r baskılar aracılığıyla imzalandırılmış dahi olsalar o andlaşmalar geçerli olacaktır. Burada eklemek gerekir ki, bu tarz baskılar, VA(S Son Senedine eklenen bir bildiri ile kınanmıştır. 29 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Jus Cogens Uluslararası Buyruk Kural 12 Aykırılığı : Bir hukuk d“zeni içinde tarafların irade serbestliğinin sınırlanabilmesi, o d“zenin temelini oluşturan ve hukuk kişilerinin tersini kararlaştıramayacağı “st d“zey hukuk kurallarının varklığına bağlıdır. (iyerarşik bakımdan “st d“zey kurallara sahip olmayan bir hukuk düzeninde hukuk kişilerinin aralarında yapacağı andlaşmaları geçersiz sayma olanağı yoktur. Buna karşılık, bu türden üst düzey kurallara sahip olan hukuk d“zenleri bu kurallara aykırı andlaşmaları konusu bakımından meşru kabul etmemektedir. Peki uluslararası hukuk için de böylesi “st d“zey kurallar var mıdır? Öğretide tartışma konusu olmakla birlikte, 1969 VAHS üst düzey nitelikte kuralların uluslararası hukukta var olduğunu kabul etmektedir. Sözleşmenin buyruk kural – jus cogens ile ilgili 53. Maddesi şöyledir – [Bir milletleraras emredici hukuk normu ile çatışan andlaşmalar]: Bir andlaşma yapılması sırasında milletlerarası genel hukukun emredici bir normu ile çatışıyorsa batıldır. Bu sözleşme bakımından milletlerarası genel hukukun emreredici bir normu, bir bütün olarak Devletlerin milletlerarası toplumunun, kendisinden hiçbir surette sapmaya müsaade edilmeyen ve ancak aynı nitelikte olan daha sonraki bir milletlerarası genel hukuk normu ile değiştirilebilecek olan bir norm olarak kabul ettiği ve tanıdığı bir normdur. Ayrıca, aynı sözleşmenin . Maddesi ise aynen şöyledir – [Milletlerarası genel hukukunun yeni bir emredici normunun ortaya çıkması]: Eğer milletlerarası genel hukukun yeni bir emredici normu ortaya çıkarsa, bu normla çatışan mevcut herhangi bir andlaşma batıl hale gelir ve sona erer. Andlaşmaların geçersiz sayılma yolları ve etkileri: Bir andlaşmanın yukarıda belirtilen geçerlilik koşullarını yerine getirememesi durumunda, o andlaşmanın hukuksal geçerliliği sakatlanmış demektir. Uygulanan uluslararası hukukta andlaşmaların geçersiz sayılması yolları Ayrıntılar için: C. Zeynep Pirim – Jus Cogens Teorisi )şığında Devletlerin Sözleşme Serbestisi ve Devlet Dokunulmazlığı 12 VA(S de belirtilmektedir. Anılan Sözleşme geçersizlik durumunda bir andlaşmanın yokluğunu öngörmekte, geçersizlik nedenlerini mutlak butlan13 ve göreceli butlan14 durumlarıyla sınırlı tutmaktır. VA(S nin göreceli butlan nedeni olarak değerlendirdiği durumlar şunlardır: İç hukuka dayalı yetkisizlik durumları (mad. 46-47), yanılma mad. , aldatma mad. , temsilcinin ayartılması mad. . Aynı sözleşmenin mutlak butlan olarak değerlendirdiği durumlar ise şunlardır: Temsilci “zerinde zor kullanılması mad. 51), devlet üzerinde kuvvet tehdidi ya da uygulanması mad. , jus cogens e aykırı andlaşmalar mad. ve . Bir andlaşmanın yukarıda belirtilen nedenlerle geçersiz sayılması yöntemine gelince, geleneksel uluslararası hukuka göre, ya tarafların birlikte bir çöz“me varmaları örneğin, yeni bir andlaşma yaparak geçersizlik nedenini ortadan kaldırmaları ya da uyuşmazlıklarını barışçı yollarla çözmeye yönelik çaba sarfetmeleri gerekmektedir. Ancak, uygulamada, tarafların birlikte bir çöz“me varamamaları karşısında zarar gören tarafın tek taraflı olarak geçersiz olduğuna inandığı andlaşmaya son verdiği gör“lmektedir. Yalnız bu durum, eğer andlaşmanın geçerli olduğu saptanırsa tek taraflı olarak andlaşmaya son veren tarafın uluslararası sorumluluğu gerekecektir. VA(S, andlaşmaların geçersiz sayılması konusunda özel yöntemlerin uygulanmasını öngörmektedir. Buna göre, bir andlaşmanın geçersiz olduğu kanısında olan devlet, bu gör“ş“n“ yazılı olarak öteki taraf ya da taraflara bildirecektir. Bu devletin anılan Mutlak Butlan: Sakat işlem, o hukuk d“zeninin çok temel bir kuralına aykırı d“şmektedir.A nılan sakat işlemin kesinlikle ortadan kaldırılması, yani iptali gerekmektedir. Bu amaçla da gerek bu sakat işlemden zarar gören kişiler bunun iptalini isteyebilecekleri gibi, gerekse hakem ya da yargıç kendiliğinden böyle bir işleme son verebilir. 14 Göreceli (nisbi) Butlan: Bu durumda, yalnızca yararı o hukuk düzenince korunan kişinin haklarının çiğnenmesi söz konusu olup, sakat işlemin iptalini isteme yetkisi de bu kişiye ait bulunmaktadır; ne yargıç ne de hakem batıl olma nedenini kendiliğinden gözön“ne alamamaktadır. 13 30 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu bildirimde ayrıca almayı d“ş“nd“ğ“ önlemi de belirtmesi gerekmektedir örneğin, yok kabul etme, ileriye dönük olarak son vermek, bir süre uygulaması durdurmak gibi . Öteki devletlerin buna itiraz etmemeleri durumunda, bildirimin bu devletlerin eline geçmesinden başlayarak en az “ç aylık bir s“renin sonunda birinci devlet öngörd“ğ“ önlemini y“r“rl“ğe koyma hakkına sahiptir. 1969 VAHS Madde 65-[Bir andlaşmann geçersizliği, sona ermesi, andlaşmadan çekilme veya h“k“mlerini askıya alma konusunda izlenecek usul]: . Bu sözleşmeye göre gerek bir andlaşma ile bağlanma rızasındaki bir sakatlığa, gerekse bir andlaşmanın geçersizliği, sona erdirilmesi, andlaşmadan çekilme veya y“r“rl“ğ“n“n askıya alınmasıyla ilgili bir sebebe dayanan bir taraf, diğer tarafları, iddiasından haberdar etmek zorundadır. Bildirim, andlaşmayla ilgili olarak alınması önerilen tedbirleri ve sebeplerini belirtir. . Acil durumlar dışında, bildirimin alınmasından en az “ç aylık bir s“renin geçmesinden sonra hiçbir taraf herhangi bir itiraz ileri sürmediyse, bildirimi yapan taraf önerdiği tedbiri . maddede öngör“ld“ğ“ tarzda yerine getirebilir. 3. Ancak, diğer herhangi bir taraf itiraz etmişse, taraflar Birleşmiş Milletler Şartı'nın . maddesinde belirtilen araçlarla bir çözüm bulmaya çalışacaktır. [BM Şartı madde : 1. S“regitmesi uluslararası barış ve g“venliğin korunmasını tehlikeye d“ş“rebilecek nitelikte bir uyuşmazlığa taraf olanlar, her şeyden önce gör“şme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çöz“m yolları ile, bölgesel kurulu ya da anlaşmalara başvurarak veya kendi seçecekleri başka yollarla buna çöz“m aramalıdırlar. 2. Güvenlik Konseyi, gerekli görd“ğ“nde, tarafları aralarındaki uyuşmazlığı bu gibi yollarla çözmeye çağırır.] Eğer öteki devletler bildirime itirazda bulunmuşlarsa, itiraz tarihinden başlayarak ay içinde tarafların seçecekleri barışçı yöntemler çerçevesinde bir çözüm getirmeleri gerekmektedir. Bu s“re içinde uyuşmazlığın herhangi bir çöz“me bağlanamaması durumunda, bundan sonra başvuralacak yöntemler geçersizlik nedenine göre değişmektedir. Andlaşmanın geçersizlik nedeni bir jus cogens kuralına aykırılık ise, tarafların sorunu birlikte bir hakemliğe göt“rememeleri durumunda herhangi birinin tek taraflı olarak UAD ye başvurmak hakkı doğmaktadır. VA(S madde a: c“ ve c“ maddenin uygulanması veya yorumu ile ilgili bir ihtilafın taraflarından herhangi birisi, yazılı bir dilekçe ile, ihtilafı Milletlerarası Adalet Divanı'nın kararına sunabilir, meğer ki taraflar m“şterek rızalarıyla ihtilafı hakeme havele etmekte mutabık kalsınlar. Öteki geçersizlik nedenleri için ise zorunlu uzlaştırma yöntemi öngörülmektedir (mad. 66/b). Bir andlaşmanın geçersiz sayılmasının hukuksal etkisinin ne olacağı konusuna gelince, genel ilke bu andlaşmanın batıl sayılması olmaktadır mad. / . Bu, o andlaşmanın ilke olarak y“r“rl“ğe girdiği andan başlayarak ab inito bir h“k“m doğurmaması demektir. Bununla birlikte, kuraldışılık olarak, kimi durumlarda iç hukuk bakımından yetkisizlik ya da yanılma durumlarında; mad / a contrario önceden bu andlaşmaya dayanılarak iyi niyetli olarak yapılan işlemlerin son bulmaması kabul edilmesidir mad. / . Bu kuraldışı durumlardan başka b“t“n öteki durumlarda önceden yapılan işlemler iptal edilerek herşeyin olabildiğince eski durumuna getirilmesi gerekecektir mad / ,a . Çok taraflı bir andlaşmada geçersizlik nedeni, yalnızca bir devletin iradesi bakımından söz konusu ise, bu nedenle öteki taraflar arasında andlaşmanın geçerliliğini etkilemeyecektir mad / . İlke olarak geçersizlilik andlaşmanın t“m“ ile ilgilidir mad / . Ancak, geçersizlik nedeninin açık bir biçimde yalnızca belirli h“k“mleri ilgilendirmesi ve bunun andlaşmanın yapılması için taraflar bakımından temel gerekçe oluşturmaması durumunda, yalnızca bu h“k“mlerin geçersiz sayılması olanağı da vardır mad. / -4). 31 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Andlaşmaların (ukuksal Etkileri ve Uygulanmaları: Bir andlaşma ilke olarak sadece tarafları bağlamaktadır. Ancak, bir çok nedene bağlı olarak andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından etki doğurması durumlarıyla da karşılaşılmaktadır. Andlaşmaların taraflar arasındaki etkileri ve uygulanmalarından bahsetmek gerekirse, andlaşmalar uygulanan uluslararası hukukta en azından andlaşmaların temel dayanağını oluşturduğu kabul edilen, T“rkçe söze bağlılık ya da eski adıyla ahde vefa – Pacta sunt servanda ilkesi uyarınca, tarafları bağlamaktadır ve iyi niyetle uygulanması gerekmektedir. 1969 VAHS Madde 26- [Ahde vefa pacts suı serwanda ]: Y“r“rl“kteki her andlaşma ona taraf olanları bağlar ve tarafların onu iyi niyetle icra etmesi gerekir. Genel bir biçimde bu ilke, tarafların bir andlaşmayı saptadıkları amacından saptırmadan uygulamaları gereğini belirtmektedir. Andlaşmaların geriye y“r“mezliği ilkesi hususunda değinmek gerekir ki, bir andlaşmanın hukuksal etkilerinin, ilke olarak, y“r“rl“ğe girdiği tarihte başlayacağı kabul edilmektedir. Nitekim, VA(S madde şu h“km“ içermektedir: [Andlaşmaların geriye y“r“mezliği]: Andlaşmadan farklı bir niyet anlaşılmadıkça veya böyle bir niyet başka t“rl“ tespit edilmedikçe, andlaşma h“k“mleri, andlaşmanın bir taraf bakımından y“r“rl“ğe girmesinden önce meydana gelen herhangi bir hareketle veya vakıayla veya ortadan kalkan herhangi bir durumla ilgili olarak, o tarafı bağlamaz. Uluslararası mahkeme kararları da andlaşmaların geriye y“remezliğini kabul etmektedir. Ancak, bu kurala andlaşmanın açık bir h“km“ ile tarafların aykırı davranması olanağı her zaman vardır. Sorun açıkça öngör“lmediği durumlarda bir andlaşmanın geriye y“r“y“p y“r“meyeceğine ilişkindir. Bu hususta kabul edilen şudur: Taraflar açıkça bir andlaşmanın geri y“r“mesini öngörmese bile, niteliğine bağlı olarak bir andlaşmanın geriye y“r“mesi olanağı kabul edilmektedir. Andlaşmaların “lkesel açıdan etkileri konusuna değinilirse, bir andlaşma ilke olarak taraf devletlerin ülkesinin tümünde hukuksal etki doğurmaktadır; meğer ki andlaşmanın niteliği bu yönde olmasın. Uygulanan uluslararası hukuka göre, bir andlaşmanın, aksi b“t“n taraflarca kabul edilmedikçe ya da andlaşmada izin verilmedikçe, bir b“t“n olarak uygulanması gerekir. Ancak, bir andlaşmanın h“k“mleri ya da niteliği bunu engellemiyorsa, ya da tarafların hepsi böyle bir durumu kabul ediyorsa, bir andlaşmanın kimi böl“mlerinin isteyen taraflara uygulanmaması olanağı vardır. Bu eski adı ihtirazi kayıt olan çekince yöntemi ile yapılır. Uluslararası hukukta çekince, bir uluslarası hukuk kişisinin bir andlaşmanın kimi h“k“mleri ile bağlı olmayacağını açıklayan tek taraflı bir bildirimdir. VA(S çekinceyi şöyle tanımlamış: Madde / ,d: "çekince", nasıl kaleme alınırsa alınsın veya nasıl isimlendirilse isimlendirilsin, Devletin bir andlaşmayı imzalarken, onaylarken, kabul ederken, tasvip ederken veya andlaşmaya katılırken, bazı andlaşma h“k“mlerinin hukuki etkisini kendisi bakımından ihraç etmek veya değiştirmek için yaptığı tek taraflı bir beyan demektir. Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi, bir çekince koyulması yalnızca çok taraflı andlaşmalar için söz konusu olabilecektir. Zira, ikili andlaşmaya çekince koymaya kalkışmak o andlaşmanın yeniden gör“ş“lmesini gerektirecektir. Bir çekincenin geçerli bir biçimde koyulabilmesinin ilk koşulu, bunun andlaşmada yasaklanmamış olması ve andlaşmanın amaç ya da konusuna aykırı d“şmemesi olmaktadır. Nitekim uygulamada kimi andlaşmaların çekince koymayı ilke olarak yasakladıkları gör“lmektedir. Kimi andlaşmalarsa belirli maddelere çekince koymayı yasaklayabilmektedir. Eğer, bir andlaşmada çekince konusunda hiç bir h“k“m öngör“lmemişse, bu durumda o andlaşmanın amaç veya konusuna aykırı d“şen çekincelerin konulması kabul edilmeyecektir. Bir çekincenin geçerli olabilmesinin ikinci koşulu, koyulan çekincenin taraflarca kabul 32 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu edilmiş olmasıdır. Bu kabul edilme önceden andlaşmanın bir h“km“ ile çekince koyulmasının benimsendiğini bildirme biçiminde olabilecektir. Bu durumda, eğer andlaşma açık bir biçimde kabul işleminin gerekliliğini öngörmemişse, çekince öteki taraflarca kabulüne gerek kalmadan etki doğuracaktır. Bir andlaşmada çekince açıkça yasaklanmadı ise, devletlerin sınırlı sayısından ya da andlaşmanın konu ve amacından andlaşmanın b“t“n taraflar arasında bir b“t“n olarak uygulanmasının tarafların bağlanmasının ana koşulu olduğu anlaşılırsa, böyle bir çekincenin konulabilmesi ancak b“t“n tarafların kabul“ ile olanaklıdır. Tarafların birinin itirazı bu nitelikli bir çekinceyi olanaksız kılacaktır. Eğer bir andlaşmada çekince koyma yasaklanmadı ise ve bu çekincelerin andlaşmanın konusuna ve amacına ya da temel koşullarına aykırılığı söz konusu değilse, çekince koyan taraf ile buna itiraz etmeyen taraf arasında andlaşmanın çekince ile değiştirilen biçiminin y“r“rl“ğe gireceği kabul edilmektedir. Böyle bir durumda, bir andlaşmaya koyulan çekinceye itiraz edilmesi ise kendiliğinden bu andlaşmanın çekince koyan taraf ile itiraz eden taraf arasında y“r“rl“ğe girmesine engel değildir. Bu son durumda da andlaşmanın taraflar arasında, çekince koyulan h“k“mler dışında, ilke olarak y“r“rl“ğe gireceği kabul edilmektedir. Andlaşmanın hiçbir yanıyla y“r“rl“ğe girmemesi ancak itiraz eden tarafın bunu açıkça belirtmesi ile olanaklıdır. Bir çekince koyulduğu zaman, andlaşmada aksi öngör“lmemişse, bu konuda bildirimin eline geçmesinden başlayarak ay içinde itiraz etmeyen tarafların bu çekinceyi kabul ettikleri d“ş“n“lmektedir. Bir andlaşmaya katılma yoluyla taraf olanlar için bu aylık itiraz s“resi katılma anından başlamaktadır. Bir anlaşmaya çekince koyabilmenin “ç“nc“ koşuluna gelince, bu çekincenin koyulma anı ile ilgilidir. Bir uluslararası hukuk kişisinin bir andlaşmaya çekince koyabilmesi, ilke olarak, andlaşmanın imzalanması, onaylanması kabul edilmesi ya da uygun bulunması ya da katılma anında olanaklıdır. Ancak, çok ender olarak, kimi andlaşmaların onaylama ya da katılmadan sonra da çekince koyulmasına izin verdikleri gör“lmektedir. Bir çekincenin ve ona yapılan itirazların taraflarca geri alınması, eğer andlaşma aksini öngörm“yorsa, her zaman yapılabilir. Gerek bir çekincenin gerekse itirazın geri alınmasının h“k“m doğurmaya başlaması anı, başka bir tarih öngör“lmedi ise, öteki tarafların bu konudaki bildirimi almalarıdır. Bir andlaşmaya geçerli bir çekince koymanın dörd“nc“ koşulu biçimle ilgilidir. Bunun yazılı olarak yapılması ve b“t“n öteki taraflara bildirilmesi gerekmektedir. Bir çekinceye itirazın ya da kabul“n de aynı biçimde yazılı olarak yapılması gerekmektedir. VA(S’nin çekinceler konusundaki ilgili hükümleri: Kesim 2 – Çekinceler: Madde 19- Çekincelerin ileri sürülmesi Bir Devlet bir andlaşmayı imzalarken, onaylarken, kabul ederken, tasvip ederken, veya bir andlaşmaya katılırken aşağıdaki hallerde bir çekinceyi ileri sürebilir: a- andlaşma çekinceyi yasaklamadıkça; b- andlaşma, sadece söz konusu çekinceyi kapsamı dışında bırakan, belirli çekincelerin ileri s“r“lebileceğini öngörmedikçe; c- a ve b ben~ilerinin kapsamına girmeyen durumlarda, çekince andlaşmanın konu ve amacı ile bağdaşmazlık etmedikçe. Madde 20- Çekincelerin kabulü ve çekincelere itiraz . Bir andlaşmanın açık bir şekilde izin verdiği bir çekincenin diğer akit Devletler ta-rafından daha sonra herhangi bir şekilde kabul“ gerekmez, meğer ki andlaşma aksini öngörm“ş olsun. . Gör“şmeci Devletlerin sınırlı sayısından ve bir andlaşmanın konu ve amacından andlaşmanın b“t“n taraflar arasında bir b“t“n olarak uygulanmasının her birinin andlaşmayla bağlanma rızasının esaslı bir şartı olduğu anlaşıldığı zaman, bu çekince b“t“n tarafların kabulünü gerektirir. . Bir andlaşma bir milletlerarası örg“t“n bir kurucu belgesi olduğu zaman ve başka t“rl“ öngörmedikçe, bu çekince o örg“t“n yetkili organının kabul“n“ gerektirir. 4. Bir önceki paragrafın kapsamına girmiyen durumlarda ve andlaşma aksini öngör-medikçe: a. diğer bir akit Devletin bir çekinceyi kabul etmesi, çekince ileri s“ren Devleti diğer Devlet bakımından, andlaşma bu Devletler arasında 33 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu y“r“rl“ğe girerse veya girdiği zaman, andlaşmanın bir tarafı yapar; b. diğer bir akit Devletin bir çekinceye yaptığı bir itiraz, andlaşmanın itiraz eden Devletle çekince ileri s“ren Devlet arasında y“r“rl“ğe girmesini engellemez, meğer ki aksi bir niyet kati şekilde itiraz eden Devlet tarafından açıklanmış olsun: c. bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızasını açıklayan ve bir çekince içeren bir işlemi en azından başka bir akit Devlet çekinceyi kabul eder etmez h“k“m doğurur. . İkinci ve dörd“nc“ paragraflar bakımından ve andlaşma başka t“rl“ öngörmezse, bir çekince, bir Devletin bundan haberdar edilmesinden sonraki oniki aylık bir dönemin sonuna kadar veya, Devletin andlaşma ile bağlanma rızasını daha sonraki bir tarihte açıklaması halinde, bu rızasını açıkladığı tarihe kadar, çekinceye hiçbir itirazda bulunmamış olması halinde, o Devlet tarafından kabul edilmiş addedilir. Madde 21- Çekincelerin ve çekincelere yapılan itirazlaın hukuki etkisi . , ve “nc“ maddelere uygun şekilde diğer bir taraf bakımından tesis edilen bir çekince: a. çekince ileri s“ren Devletin diğer tarafla ilişkilerinde, çekincenin ilgili olduğu andlaşma h“k“mlerini çekince ölç“s“nde degiştirir, ve b. diğer tarafın çekince ileri s“ren Devletle ilişkilerinde, bu h“k“mleri aynı ölç“de degiştirir. . Çekince, andlaşmanın diğer taraflarının kendi aralarındaki ilişkilerde andlaşma h“k“mlerini değiştirmez. . Bir Çekinceye itiraz eden bir Devlet andlaşmanın kendisiyle çekince ileri s“ren Devlet arasında y“r“rl“ğe girmesine itiraz etmemiş olduğu zaman, çekincenin ilgili olduğu h“k“mler iki Devlet arasında çekince ölçüsünde uygulanmaz. Madde 22- Çekincelerin ve çekincelere yapılan itirazlaın geri alınması . Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe, bir çekince her zaman geri alınabilir, ve çekinceyi kabul etmiş olan bir Devletin rızası geri alma için gerekli değildir. . Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe, bir çekinceye yapılan bir itiraz her zaman geri alınabilir. . Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe veya başka t“rl“ mutabık kalınmadıysa; a. bir çekincenin geri alınmasını diğer bir akit Devlet bakımından ancak o Devlet bu konudaki bildirimi aldıktan sonra h“k“m doğurur. b. bir çekinceye yapılan bir itirazın geri alınması ancak çekinceyi ileri süren Devletin bu konudaki bildirimi almasından sonra h“k“m doğurur. Madde 23- Çekincelerle ilgili usul 1. Bir çekincenin açık bir şekilde kabul“n“n, ve bir çekinceye yapılan bir itirazın, yazılı şekilde yapılması ve akit Devletlerle andlaşmaya taraf olmaya yetkili olan Devletlere bildirilmesi gerekir. 2. Andlaşmayı onaya, kabule veya tasvibe tabi olarak imzaladığı zaman ileri s“r“lm“şse, bir çekince onu ileri s“ren Devlet tarafından andlaşma ile bağlanma rızasını açıkladığı zaman teyid edilmelidir. Böyle bir durumda, çekince teyid edildiği tarihte ileri sür“lm“ş addedilecektir. 3. Bir çekincenin teyid edilmesinden önce, açık bir şekilde kabul“ veya ona yapılan bir itirazın kendisi, teyid edilmeyi gerektirmez. 4. Bir çekincenin veya bir çekinceye yapılan bir itirazın geri alınması, yazılı şekilde olmalıdır. T“rk Uygulamasında Çekinceler: Evrensel nitelikli andlaşmalarda T“rkiye nin çekince koyduğu belli başlı andlaşmalar şunlardır: Uyuşmazlıkların Barışçı Çöz“m“ Konusunda Cenevre Genel Senedi T“rkiye, BM ye tarihinde gönderdiği bildirim ile bu andlaşmayı herhaliyle fesh ettiğini bildirmiştir , (“k“metlerarası Danışma Örg“t“ kurucu sözleşmesi T“rkiye, kabotaj haklarını ve tekelleri saklı tuttuğunu bir çekince ile bildirmiştir , BM nin ayrıcalık ve bağışıklıklarına ilişkin sözleşme (bu andlaşmaya konuda çekince koyan T“rkiye, de son “ç çekincesini geri almıştır , Sığınmacıların hukuksal durumuna ilişkin sözleşme ile tarihli ek protokol. T“rkiye adınca çekinceleri koyma yetkisini kullanan otoritelere gelince, imza sırasında koyulan çekinceler için bunların andlaşma gör“şmelerine ve imzalanmasına Bakanlar Kurulu kararnamesi ile görevlendirilen temsilciler oldukları gör“lmektedir. Andlaşmanın onaylanması ya da katılma aşamasında ise, çekince koyan otorite, gerekli iç hukuksal işlemi gerçekleştiren otorite olmaktadır. Eğer, bir andlaşmanın onaylanması uygun bulma yasasını gerektiriyorsa çekincelerin bu yasa içinde yer alması sebebiyle çekinceyi koyan otorite TBMM olacaktır. Eğer Bakanlar Kurulunun andlaşmayı kabul edecekse o vakit çekince Bakanlar Kurulu tarafından konabilecektir. T“rk hukukunda 34 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu çekincelerin geri alınmasıyla alakalı herhangi bir h“k“m mevzuatta bulunmamasına rağmen, çekincenin ya onu koyan otoritece ya da bir üst otoritece geri alınması m“mk“nd“r. Örneğin, BM nin ayrıcalıkları ve bağışıklıkları konusundaki sözleşmeye de katılma sırasında uygun bulma yasası ile koyulan çekincelerin bir böl“m“n“n daha sonra geri alınması çıkarılan bir yasa ile gerçekleştirilmiştir. İmza sırasında konulan bir çekincenin geri alınması gerekiyorsa, onaylama yoluyla y“r“rl“ğe girmiş bir andlaşma durumunda bu çekincenin onaylanan otorite tarafından geri alınması gerektiği d“ş“n“lmektedir. Böylece, bu yetkili otorite, onaylama amacıyla gerçekleştirilen hukuksal işlemin Bakanlar Kurulunca ya da TBMM ce yapılmasına göre iki otoriten biri olacaktır. Ancak, geri alma işleminin, onaylama için olduğu gibi, daha sonra Cumhurbaşkanınca imzalanarak y“r“rl“ğe konulması gerekecektir. Andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından etkileri: Andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından ne hak ne de y“k“ml“l“k doğurması, ilke olarak, kabul edilmemektedir. VA(S madde şu şekildedir: Madde 34- Üçüncü Devletlerle ilgili genel kural]: Bir andlaşma, rızası olmadan “ç“nc“ bir Devlet için ne hak ne de y“k“ml“l“k yaratır. Yani bir andlaşmanın “ç“nc“ kişiler bakımından herhangi bir etkisi ancak bu “ç“nc“ kişilerin rızası ile olanaklıdır. Bununla birlikte, bir kuraldışılık olarak, kimi andlaşmaların birtakım koşullarda rızalarına gerek kalmadan “ç“nc“ kişiler bakımından etki doğurduğu durumlarla da karşılaşılmaktadır. Uygulanan uluslararası hukuk, bir andlaşmanın “ç“nc“ kişiler lehine haklar doğurabileceğini kabul eder. Ancak bunun “ç“nc“ kişilerce kabul edilmesi gerekmektedir. (atta anılan kabul etmenin “st“ kapalı verilmiş olması da yeterlidir. Ancak, eğer bir andlaşma “ç“nc“ kişilere yükümlülükler öngörüyorsa, burada y“k“ml“l“klerin “ç“nc“ kişiler tarafından açıkça kabul edilmesi gerekir. Hatta 1969 VAHS y“k“ml“l“ğ“n bu kabul“n“n yazılı olmasını öngörmektedir: Madde 35- [Üçüncü Devletler için y“k“ml“l“kler öngören Andlaşmalar]: Bir andlaşmanın tarafları bu andlaşmanın bir hükmünün bir üçüncü Devlet için bir yükümlülük aracı olmasını kast ettiyse ve “ç“nc“ Devlet o y“k“ml“l“ğ“ açıkça yazılı bir şekilde kabul ettiyse, bu andlaşma h“km“nden “ç“nc“ bir Devlet için bir y“k“ml“l“k ortaya çıkar. Madde 36- [Üçüncü Devletler için haklar öngören andlaşmala]r: . Bir andlaşmanın tarafları andlaşmanın bir hükmünün ya üçüncü bir Devlete veya o Devletin mensubu olduğu Devletler grubuna, ya da b“t“n Devletlere, bir hak vermesini kast ettiyse ve üçüncü Devlet buna rıza gösterirse, “ç“nc“ Devlet için andlaşmanın bu h“km“nden o hak doğar. Üç“nc“ Devletin rızası, aksi belirtilmediği s“rece farz edilir, meğer ki andlaşma başka t“rl“ öngörs“n. . Birinci paragrafa göre bir hakkı kullanan bir Devlet bu hakkın kullanılması için andlaşmada öngör“len veya andlaşmaya uygun şekilde tesis edilen şartlara uyacaktır. En Çok Gözetilen Ulus Kaydı15: En çok gözetilen ulus kaydı ya da eski adıyla en ziyade m“saadeye mazhar millet kaydı bir andlaşmada tarafların belli bir konuda “ç“nc“ devletlere ya da yurttaşlara tanıdıkları veya tanıyacakları en iyi muameleyi, birbirlerine ya da yurttaşlarına karşı da uygulamayı kabul ettiklerini açıklayan bir h“k“md“r16. Somutlaştırırsak, örneğin, A ve B devletleri arasında yapılan ve en çok gözetilen ulus kaydı içeren bir andlaşma daha sonra A ve C devletleri arasında yapılan ve A nın C ye daha avantajlı bir muamelesini öngören andlaşma h“k“mlerinin B ye de uygulanmasını sağlayacaktır. Daha çok ekonomik ve ticari andlaşmalarda çok rastlanan bu kayıt, genellikle bir tarafın başka bir tarafa tanıyacağı durumu iyileştirici nitelikli h“k“mleri bu kaydı içeren andlaşmadaki tarafa da uygulayacağını bildirmektir. En çok gözetilen ulus kaydı, çeşitli biçimlerde kullanılabilmektedir. Birinci olasılık, bu kaydın hiçbir koşula bağlı olmadan öngör“lmesi 15 Ayrı tılar içi : P. Bakla ı – En Çok Gözetilen Ulus Kaydı ve Uyuş azlık Çözü Yolları a ilişki Kurallar 16 En çok gözetilen ulus kaydı ilk olarak ABD ile Fransa arasındaki tarihli bir andlaşmada kullanılmıştır. 35 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu olmaktadır. Bu durumda, bu kayıttan yararlanması gereken tarafın aynı koşulları karşı tarafa uygulaması zorunluluğu yoktur. Somutlaştırılırsa, örneğin A ve B arasında anılan kaydı içeren andlaşma uyarınca A nın başka bir andlaşmayla C ye tanıyacağı g“mr“k kolaylıklarını B ye de uygulaması gerekmesine karşın, B nin A ya aynı kolaylıkları uygulama zorunluluğu yoktur. İkinci olasılık, bu kaydın uygulanmasında bir karşı koşul öngör“lmesi olmaktadır. Bu durumda ise, bir tarafın başka bir tarafa tanıyacağı kolaylıkları bu kaydı içeren andlaşma tarafına uygulaması, “zerinde anlaşılan koşulun bu sonuncu tarafından yerine getirilmesine bağlıdır. Üç“nc“ olasılık, anılan kaydın uygulanması için tarafların karşılıklılık öngörmeleri olmaktadır. O zaman ise, birinin başka bir andlaşma sonucu bir “ç“nc“ tarafa tanıyacağı kolaylıkların aynını anılan kaydı içeren andlaşma tarafına uygulaması aynı karşılığın bu sonuncu tarafından kendisine tanınmış olmasına bağlıdır. En çok gözetilen ulus kaydının uygulanmasında uluslararası hukukta kimi kuraldışılıklar vardır. Geleneksel olanlar:  Taraflar arasında g“mr“k vergilerini ortadan kaldıran ve “ç“nc“ devletlere karşı bir ortak g“mr“k politikası izlenmesini gerektiren g“mr“k birliği andlaşmaları,  Taraflar arasında g“mr“k vergilerini kaldıran ancak “ç“nc“ devletlere karşı herbir devleti bu konuda serbest bırakan serbest değişim bölgesi oluşturan andlaşmalar,  Sınır ticaretine ilişkin olarak tanınan kolaylıkları içeren andlaşmalar. Bu geleneksel kuraldışılıklara Uluslararası (ukuk Komisyonu eklemiştir: ek olarak şunları da  Gelişmiş “lkelerin gelişme yolundaki “lkeler lehine tanıyacakları genelleştirilmiş tercihler sistemini içeren andlaşma h“k“mleri,  Gelişmekte olan “lkelerin yalnızca birbirleri arasında öngöreceği kolaylıkları ve ayrıcalıkları içeren ticaret andlaşmaları,  Denize kıyısı olmayan devletlere tanınan açık denize çıkma kolaylıklarını ve ayrıcalıklarını içeren andlaşma h“k“mleri. Üç“nc“ kişiler bakımından y“k“ml“l“kler doğuran andlaşmalar: Uygulamada, az da olsa, bir andlaşmanın taraflarının “ç“nc“ kişiler bakımından birtakım y“k“ml“l“kler öngörd“ğ“ durumlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin, Versailles Andlaşmasının17 bir maddesinin İsviçre bakımından öngörd“ğ“ tarafsızlık y“k“ml“l“ğ“ bu konuda gösterilen bir örnektir. T“rk uygulmasında da “ç“nc“ kişiler bakımından y“k“ml“l“kler içeren kimi d“zenlemeler öngören andlaşmalara rastlanmaktadır. Nitekim, Kıbrıs Cumhuriyeti nin kurulması çalışmaları sırasında, da Z“rih te, T“rk, Yunan ve İngiliz başbakanları arasında saptanan ve aynı yıl Londra da imzalanan andlaşmanın hem Kıbrıs Rum toplamı başkanı hem de Kıbrıs T“rk toplumu başkanı tarafından yapılan bildiriler ile kabul edildiği gör“lmektedir. Elbette ki bu t“r andlaşmaların ilgili “ç“nc“ kişiler bakımında h“k“m doğurabilmesi için temel koşul bu y“k“ml“l“ğ“n “ç“nc“ kişilerce de kabul edilmesidir. Diğer koşul ise, bu kabul“n yazılı yapılması gerekir. Andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından rızaları gerekmeden etki doğurması: Andlaşmaların yalnızca tarafların arasında hukuksal etki doğurması ilkesine kuraldışılık oluşturan ikinci durum, “ç“nc“ kişilerin rızalarını açıklamasına bile gerek gör“lmeyen kimi andlaşmaları kapsamaktadır. Uluslararası uygulamadan doğan ve herkes bakımından etki doğurmaları objektif durum yarattıkları gerekçesiyle açıklamaya çalışan bu andlaşmalara aşağıdaki konularda rastlanmaktadır: bir devletin siyasal stat“s“, bir devletin ülkesinin tümünün ya da bir bölümünün silahsızlandırılması, askerden arındırılması gibi konularda “lkesel stat“, uluslararası önemde deniz ya da akarsu yollarının stat“s“, kimi uluslararasu örg“tlerin uluslararası hukuk kişiliği. Bir t“r objektif durum yaratan ve bu nedenle bu durumları 17 Versailles A tlaş ası İtilaf devletleri ve Al a ya arası da yapıl ıştır. 36 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu yaratan andlaşmaların tarafları dışında da ve “ç“nc“ kişilerce herhangi bir özel kabul işlemine gerek kalmadan herkese karşı erga omnes hukuksal etki doğuracağı kabul edilen bu andlaşmalaın hukuksal dayanağı konusunda öğretide çok çeşitli gör“şler vardır. Bu gör“şleri, yapılan andlaşmaların uluslararası bir yarara yönelik olduğu takdirde objektif durumun ortaya çıktığı hususunda birleştirmek m“mk“n. Ancak, objektif durum yaratan bu t“r andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından etki doğurması genel bir kabul görmez. Ayrıca VA(S de de bu konuda bir h“k“m bulunmamaktadır. Andlaşmanın Yorumlanması: Bir çok taraflı andlaşmanın yorumu, yazarlar, “ç“nc“ devletler organları veya tek başına taraf devletler tarafından yapıldığı vakit, bu yorumlara andlaşma taraflarının uyması zorunluluğu yoktur, meğer ki sözkonusu yorum tarafların ortak yorumu ya da uluslararası yargı veya hakemlik organlarının yorumu olsun. 1969 VAHS - Kesim 3 - Andlaşmaların yorumu: Madde 31- Genel yorum kuralı . Bir andlaşma, h“k“mlerine andlaşmanın b“t“n“ içinde ve konu ve amacının ışığında verilecek alelade manaya uygun şekilde iyi niyetle yorumlanır. . Bir andlaşmanın yorumu bakımından, andlaşmanın b“t“n“, girişini ve eklerini içine alan metne ilaveten, aşağıdakileri kapsar: a- andlaşmanın akdedilmesi ile bağlantılı olarak b“t“n taraflar arasında yapılmış olan andlaşmayla ilgili herhangi bir anlaşma; b- andlaşmanın akdedilmesi ile bağlantılı oiarak bir veya daha fazla tarafça yapılan ve diğer taraflarca andlaşmayla ilgili bir belge olarak kabul edilen herhangi bir belge. . Andlaşmanın b“t“n“ ile birlikte aşağıdakiler de dikkate alınır: a- Taraflar arasında andlaşmanın yorumu veya h“k“mlerinin uygulanması ile ilgili olarak yapılan daha sonraki (tarihli herhangi bir anlaşma, b- Tarafların andlaşmanın yorumu konusundaki mutabakatını tespit eden andlaşmanın uygulanması ile ilgili daha sonraki herhangi bir uygulaması. c- Taraflar arasındaki ilişkilerde milletlerarası hukukun tatbiki kabil herhangi bir kuralı. . Tarafların bir terime özel bir mana vermek istedikleri tespit edilirse, o terime o mana verilir. Maddde 32- Tamamlayıcı yorum araçları . maddenin uygulanmasından hasıl olan manayı teyid etmek veya . maddeye göre yapılan yorum, a- manayı muğlak veya anlaşılmaz bırakıyorsa, b- çok açık bir şekilde saçma olan veya makûl olmayan bir sonuca göt“r“yorsa, manayı tespit etmek için andlaşmanın hazırlık çalışmalarına ve yapılma şartları dahil, tamamlayıcı yorum araçlarına başvurulabilir. Madde 33- ki veya daha fazla dilde tevsik edilmiş olan andlaşmaların yorumu . Bir andlaşma iki veya daha fazla dilde tevsik edildiği zaman, gör“ş ayrılığı halinde, belirli bir metnin “st“n tutulacağını metnin kendisi öngörmedikçe veya taraflar öyle kararlaştırmadıkça, herbir dildeki metin aynı şekilde geçerlidir. . Metnin tevsik edildiği dillerden gayrı bir dildeki bir andlaşma sureti, ancak andlaşmanın öngörmesi veya tarafların kabul etmesi halinde geçerli bir metin telakki edilir. . Andlaşma h“k“mlerinin herbir geçerli metinde aynı manayı taşıdığı farz edilir. 4. Birinci paragrafa göre, belirli bir metinin üstün tutulduğu durumlar saklı kalmak “zere, geçerli metinler arasında yapılan bir karşılaştırma, . ve . maddelerin uygulanmasının ortadan kaldırmadığı bir mana farkı ortaya koyarsa, andlaşmanın konu ve amacı gözön“nde tutulduğunda metni en iyi uzlaştıran mana benimsenecektir. Andlaşmaların Çatışması: İki değişik andlaşmanın aynı konuda ayrı ve birbiriyle çatışan h“k“mler içermesi mümkün olabilmektedir. Peki bunlardan hangisine öncelik verilir? Bu soruyu cevaplayabilmek için dikkate alınacak husus şunlardır: Çatışan andlaşmalardan biri çatışma durumunu düzenleyen bir hüküm içeriyor mu yoksa andlaşmalarda çatışma konusuna ilişkin herhangi bir hüküm yok mu? 1. Çatışma konusunda h“k“m içeren andlaşmalar: Bir andlaşmanın başka bir andlaşma ile çatışması söz konusu olduğu zaman hangisinin 37 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu “st“n tutulması gerektiği konusunda bir takım hükümler içermesi mümkündür. Bu andlaşmalardan kimisi, çatışma durumunda kendisinin “st“n geleceği öngör“rken örneğin BM Andlaşması, mad. . , başka bir böl“m“ de böyle durumlarda ya önceden belirlenmiş birtakım andlaşmaların kendilerinden “st“n tutulmasını18 ya da t“m andlaşmaların kendilerinden “st“n tutulmasını19 kabul etmektedir. Yukarıdaki belirtilen durumlarda, eğer her iki andlaşmanın tarafları aynı ise, “st“nl“ğ“ öngör“len h“k“mlerin uygulanması gerekmektedir. VA(S madde / : Bir andlaşma, bir önceki veya sonraki andlaşmanın h“k“mlerine tabi olduğunu veya onlarla bağdaşmaz addedilemeyeceğini belirttigi zaman, o diğer andlaşmanın h“k“mleri “st“nd“r. Sorun, andlaşmaların tarafları değişik olduğu zaman ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda, özellikle başka bir andlaşmanın “ç“nc“ kişilerin de taraf bulunduğu belirli bir andlaşmayı “st“n tutulması, ilke olarak, ilk andlaşmaya taraf olmayanlar için olanaklı gör“lmemektedir. Bununla birlikte, evrensel uluslararası hukuk d“zeninin sağlanmasında çok önemli yeri olan ve uluslararası toplumun aşağı yukarı t“m“n“n taraf bulunduğu çok taraflı andlaşmaların bu t“r h“k“mlerinin b“t“n andlaşmalar bakımından geçerli olması gerektiği yön“nde bir eğilim vardır. Bunun en çarpıcı örneği BM Andlaşmasının . Maddesi olmaktadır: 103. Madde: Birleşmiş Milletler “yelerinin işbu Antlaşma'dan doğan y“k“ml“l“kleri ile başka herhangi bir uluslararası anlaşmadan doğan y“k“ml“l“klerinin çatışması durumunda, işbu Antlaşma'dan doğan yükümlülükler üstün gelecektir. Nitekim VA(S de . Maddesi ile bunu teyid eder: 1. Birleşmiş Milletler Şartı'nın “nc“ maddesi saklı kalmak “zere, aynı konuyla ilgili olarak ardarda Örneğin, Uluslararası Önemdeki Akarsu Ulaşım Yollarının Rejimi Konusundaki Barselona Sözleşmesinin . Maddesi çatışma durumunda Milletler Cemiyeti Misakının “st“n tutulacağını öngörmektedir. 19 Örneğin, Viyana Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi nin 73/1 maddesi bu konuda önceden yapılmış andlaşmaların y“r“rl“kte olmasını kjabul etmektedir. 18 yapılan andlaşmaların tarafları olan Devletlerin hakları ve y“k“ml“l“kleri, aşağıdaki paragrafa uygun şekilde tespit edilecektir: ... (er ne kadar yukarıdaki h“k“m BM Andlaşmasının yalnızca “ye devletlerin yapacağı öteki andlaşmalara “st“nl“ğ“ öngörmekte olup üçüncü devletlere bu yolda doğrudan bir hukuksal y“k“ml“l“k getirmiyorsa da, “ye devletlerin anılan h“k“mle kabul ettikleri y“k“ml“l“kleri aslında “ç“nc“ devletlerle yaptıkları andlaşmaların uygulanmaması sonucunu doğuracaktır. Bu duruma yalnızca b“t“n tarafları BM “yesi bulunmayan andlaşmalar görmektedir ki onların da sayısı çok değildir. 2. Çatışma konusunda herhangi bir h“k“m içermeyen andlaşmalar: Burada, böylesi bir durumu uluslararası hukukun bu konuda öngörd“ğ“ genel kurallara göre değerlendirmek gerekecektir. Eğer tarafları aynı olan andlaşmalar söz konusu ise, bu durumda uygulanan uluslararası hukukta kabul edilen temel kural, sonraki andlaşmanın önceki andlaşmaya “st“n olacağı kuralıdır. Bu kural iç hukukta aynı otoriten kaynaklan kurallar için uygulanan lex posterior derogat priori (sonraki kural öncekini ortadan kaldırır özdeyişinin uluslararası hukukta bir hukuk genel ilkesi niteliğiyle uygulanması olmaktadır. Bu kuralın olağan sonucu ise, eğer sonraki andlaşma öncekinin d“zenlediği t“m konuları her yanıyla d“zenliyorsa önceki andlaşma geçerliliğini yitirecektir. Ancak, sonraki andlaşma öncekinin ele aldığı konuları her yanıyla d“zenlemiyorsa, o zaman sonraki andlaşma h“k“mleri ile önceki andlaşmanın ona aykırı d“şmeyen h“k“mleri y“r“rl“kte kalacaktır. VA(S madde / : Daha önceki bir andlaşmanın b“t“n tarafları aynı zamanda sonraki andlaşmaya da taraf olduğu fakat önceki andlaşma uncu maddeye göre sona erdirilmediği veya y“r“rl“ğ“ askıya alınınadığı zaman, daha önceki andlaşma sadece h“k“mlerinin sonraki andlaşmayla bağdaşması ölç“s“nde uygulanır. Tarafları değişik olan andlaşmalar: Birbiriyle çatışan ve değişik taraflar arasındaki andlaşmaları 38 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu da birbiri ardından gelen ve tarafları kısmen değişmiş olan andlaşmalar ile yalnızca bir tarafın aynı kalıp öteki tarafların t“m“yle değişik olduğu andlaşmalardan ayırmak gerekir. a. Birbiri ardından yapılan ve tarafları kısmen değişen andlaşmalar: Bu varsayımdaki andlaşmalar çok taraflı nitelikte olup, örneğin birincisinde A, B, C, D, E taraf iken ikincisinde yalnızca A, B ya da A, B ve C vb. Taraflarının bağlandığı gör“lmektedir. Bu durumda, her iki andlaşmaya taraf olanlar arasında örneğimizde A, B ya da A, B, C), ilke olarak, lex posterior derogat priori kuralı gereği sonraki andlaşma ile öncekinin buna aykırı olmayan h“k“mleri uygulanacaktır. 1969 VAHS madde 30: . Sonraki andlaşmanın tarafları önceki andlaşmanın taraflarının tamamını kapsamadığı zaman: a- her ikisine taraf olanlar arasında “ç“nc“ paragrafta yer alan aynı kural uygulanır. b- her iki andlaşmaya taraf olan bir Devletle sadece andlaşmaların birisine taraf olan bir Devlet arasında, her iki Devletin tarafı oldukları andlaşma bunların karşılıklı hak ve y“k“ml“l“klerini yönetir. Bununla birlikte, eğer önceki çok taraflı andlaşma bunu yasaklamaktaysa ya da sonraki özel andlaşma gerek konu ve amacı bakımından gerekse önceki andlaşmanın taraflarının yararlanacağı haklar bakımından ayrıcalıklar ortaya çıkıyorsa, bu olanak ortadan kalmaktadır. Öte yandan, kimi durumlarda önceki andlaşmanın taraflarının sayısının örneğin A, B, C sonrakinden örneğin sayısı A, B, C, D, E ... daha az olursa, bu durumda, eğer önceki andlaşmanın tarafları bunu y“r“rl“kten kaldırmadı ise ya da sonraki andlaşma yasaklamıyorsa, bu özel andlaşmanın sonraki genel andlaşmanın amaç ve konusuna aykırı d“şmemesi koşuluyla, ilgili taraflar arasında önceki andlaşmanın uygulanması olanağı vardır. Lex specialis derogat generali özel kural genel kuralı ortadan kaldırır özdeyişinin bir uygulaması olan bu kural kesin olmayıp, her somut olaya göre değerlendirilmesi gerekir. Buna karşılık, her iki andlaşmaya taraf biri ile yalnızca bir andlaşmaya taraf biri arasında örneğimizde A ve D diyebiliriz her ikisini de bağlayan tek andlaşma olan önceki andlaşma uygulanacaktır bakınız: 1969 VAHS madde 30/4, b). b. Yalnızca bir tarafın aynı olduğu andlaşmalar: Bu varsayımda ise, bir yanda, örneğin, A, B ya da A, B, C andlaşması ile öte yanda, örneğin, A, D ya da A, D, F andlaşmaları arasında bir çatışma söz konusudur. Ancak, dikkat edilirse, böyle bir çatışmaya yer verecek kişi A dır. Durum böyle olunca, A, Pacta sunt servanda ilkesi gereği, her iki andlaşmayı da ilke olarak uygulamak zorundadır. Ancak, fiilen bu olanaklı olmadığına göre, A nın ikisinden birine öncelik vermesi söz konusu olduğunda ötekinin taraflarına karşı uluslararası sorumluluğu bulunacaktır. Öğretide bu t“r iki andlaşma arasında, iyi niyet ilkesi gereği, A nın önce yaptığı andlaşmayı uygulamasının doğru olacağı gör“ş“ ağırlık taşımaktadır. Andlaşmaların Sona Ermesi ya da Uygulamalarının Durdurulması: Üç durumla mümk“nd“r: Tarafların ortak iradeleri sonucu, tarafların tek taraflı iradesi sonucu ve kimi olaylar sonucu. Tarafların ortak iradesi ile bir andlaşmanın sona ermesi ya o andlaşma içindeki bir h“k“mle sağlanır ya da andlaşmada sona erme tarihi gibi bir hüküm olmaması halinde, sadece tarafların bu yöndeki bir rızaları ile de olabilmektedir. Bir andlaşmanın içinde yer verilen çeşitli h“k“mlerin bu andlaşmaya son verme ya da uygulamasını durdurma konularını d“zenledikleri gör“lmektedir. Bu h“k“ler kimi zaman andlaşmanın belirli bir s“re sonunda, kimi zaman birtakım olayların çıkması ile ve kimi zaman da tarafların kendilerine tanınan andlaşmayı feshetme ya da andlaşmadan çekilme hakkını kullanmaları yoluyla andlaşmaların sona ereceğini öngörmektedir. Bunlara andlaşma h“k“mlerinin gereğinin yerine getirilmesi sonucu andlaşmanın son bulmasını da eklemek gerekir örneğin, bir alım satım andlaşmasnın malların teslimi ile son bulması . Tarafların rızası konusuna gelince, bir andlaşmanın tarafları, bu andlaşmanın 39 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu sona ermesi ya da uygulamasının durdurulması konusunda herhangi bir hüküm içermese de, ona rızaları ile son verme ya da uygulanmasını durdurma yetkisine sahiptirler. Bu amaçla, bir andlaşma aksini öngörmemişse, b“t“n tarafların oybirliği gereklidir Bakınız aşağıda, 1969 VAHS madde /b ve /b . Ancak kimi andlaşmalarda andlaşmanın h“k“mlerini değiştirmek konusunda oyçokluğu ile karar verileceğini öngörmek suretiyle andlaşmaların hiç olmazsa bir böl“m“n“n oyçokluğu ile son bulacağını kabul etmektedirler BM Andlaşması madde : İşbu Antlaşa'da yapılacak değişiklikler, Genel Kurul “yelerinin “çte iki çoğunluğu tarafından kabul edilip, G“venlik Konseyi'nin sürekli üyelerinin tümünü kapsamak “zere Birleşmiş Milletler “yelerinin “çte ikisi tarafından her birinin anayasa kuralları gereğince onaylandığı zaman, t“m Birleşmiş Milletler “yeleri için y“r“rl“ğe girer. . Yine, çok taraflı bir andlaşmanın taraflarının bir kısmı, andlaşmada yasaklanmamış olmak ve andlaşmanın konu ve amacına aykırı d“şmemek ile öteki tarafların haklarından yararlanmalarına engel olmamak koşuluyla, bu andlaşmanın aralarında uygulanmasını bir süre durdurma yetkisine sahiptirler (1969 VAHS madde 58). Bir andlaşmanın tarafların rızası ile sona erdirilmesinde ya da uygulanmasının durdurulmasında başvurulan iki yöntem gözlenmektedir. Birincisi, tarafların yaptıkları bir andlaşma ile önceki bir andlaşmanın tamamına ya da bir böl“m“ne açıkça son vermeleridir. Örneğin, Panama Sözleşmesi önceki ilgili sözleşmeleri açıkça sona erdirmektedir. İkinci yönteme gelince, yapılan ikinci bir andlaşma ile önceki andlaşmanın aykırı h“k“mlerine “st“ kapalı bir biçimde son verme yöntemi olmaktadır bakınız VA(S madde 59). Andlaşmanın tarafların tek taraflı iradesi ile sona ermesi: Bu, fesih, çekilme ve vazgeçme yöntemleri ile m“mk“nd“r. Fesih, bir andlaşmanın taraflardan birinin bir irade açıklaması yoluyla bu andlaşma ile bundan sonra bağlı olmayacağını bildirme işlemine verilen genel ad olmaktadır. Sonuç bakımından aynı olmamakla birlikte, çok taraflı bir andlaşmanın bir tarafının kendisi bakımından bu andlaşmaya son verme işlemine ise çekilme denir. Fesih hakkının tek taraflı bir biçimde yasal olarak kullanılması aşağıdaki durumlarda olanaklıdır:  Andlaşma h“k“mleri bunu öngörm“şse,  Tarafların fesih ya da çekilme hakkını tanıma niyetinde oldukları çeşitli verilerden anlaşılıyorsa,  Andlaşmanın doğası gereği tek taraflı fesih hakkının tanındığı kanısı doğarsa; ancak bu nedene dayanan fesih hakkı konusunda öğretide b“y“k tartışmalar vardır; andlaşmanın niteliği nedeniyle fesih hakkının tanınmasının kabul edilmesi durumunda böyle bir hakkın kullanılmasının en kolay kabul edildiği andlaşmalar ittifak andlaşmaları olmaktadır.  Öteki taraf andlaşmayı uygulamıyorsa ya da temel h“k“mlerini çiğniyorsa. Fesih ya da çekilme işlemlerinin gerçekleştirilme yöntemlerine ve etki doğurmalarına gelince, ikili bir andlaşmanın feshinin öteki tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Başka yolla aksi öngör“lmedi ise, öteki tarafın fesih bildirimini alması anından başlayarak fesih işleminin etki doğuracağı kabul edilmektedir. Bununla birlikte 1969 VAHS, bu konuda herhangi bir hüküm öngörmeyen andlaşmalar için – öteki tarafın andlaşmayı uygulamaması durumu dışında – aylık bir s“re geçtikten sonra fesih işleminin y“r“rl“ğe gireceğini öngörmektedir. Çok taraflı bir andlaşmadan çekilme konusunda ise, genellikle, bir süre geçtikten sonra bu işlemin etki doğurması öngör“lmektedir. Çekilme işleminin bildirilmesi bu çok taraflı andlaşmanın depoziterine yapılmak zorundadır. Vazgeçme: Bir andlaşmanın sağladığı haklardan ve çıkarlardan bundan böyle yararlanılmayacağının bildirilmesi işlemine vazgeçme adıl verilmektedir. Böylece, bu işlem aracılığıyla da bir andlaşmanın son bulması olasılığı vardır. Bir andlaşmanın 40 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu sağladığı haklardan vazgeçme tek taraflı bir işlemle gerçekleştirilebileceği gibi, bir andlaşma ile de olabilir. 1969 VAHS - Kesim 3 - Andlaşmalarn sona erdirilmesi ve y“r“rl“ğ“n“n askya alınması: Madde 54- [Bir andlaşmanın h“k“mlerine göre veya tarafların rızası ile sona erdirilmesi veya ondan çekilme] : Bir andlaşmanın sona erdirilmesi veya bir tarafın çekilmesi aşağıdaki gibi olabilir: a- andlaşma h“k“mlerine göre; b- herhangi bir zamanda diğer akit Devletlerle istişare ettikten sonra b“t“n tarafların rızası ile. Madde 55- [Çok taraflı bir andlaşmanın taafsayısının andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesi içingerekli olan sayının altına d“şmesi] : Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe, çok taraflı bir andlaşma sadece taraf sayısının andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesi için gerekli olan sayının altına d“şmesi sebebiyle sona ermez. Madde 56- [Sona erme, fesih veya çekilme hususunda hiçbir hüküm ihtiva etmeyen bir andlaşmanın feshi veya andlaşmadan çekilme]: . Sona ermesiyle ilgili hiçbir h“k“m taşımayan ve fesih veya çekilmeyi öngörmeyen bir andlaşma, aşağıdaki haller gerçekleşmedikçe feshe veya çekilmeye tabi değildir: a- tarafların fesih veya çekilme ihtimalini kabul etme niyetleri tespit edilmedikçe; veya b- fesih veya çekilme hakkı andlaşmanın niteliğinden zımnen çıkarılmadıkça. . Bir taraf . paragrafa göre andlaşmayı feshetme veya ondan çekilme niyetini en az 12 ay önceden bildirecektir Madde 57- [Bir andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“n andlaşmanın h“k“mlerine göre veya tarafların ızası ile askıya alınması]: Bir andlaşmanın b“t“n tarafları veya belirli bir taraf bakımından y“r“rl“ğ“, aşağıdaki hallerde askıya alınabilir: a- andlaşmanın h“k“mlerine göre; veya b- herhangi bir zamanda diğer akit Devletlerle istişare ettikten sonra b“t“n tarafların rızası ile. Madde 58- [Çok taraflı bir andlaşmarun taraflarının sadece bir kısmı arasında yapılan anlaşmayla askıya alınması]: Çok taraflı bir andlaşmaya taraf olan iki veya daha fazla Taraf Devlet , aşağıdaki hallerde, geçici olarak ve sadece kendi aralarında andlaşma h“k“mlerini y“r“rl“ğ“n“ askıya almak “zere bir anlaşma yapabilirler: aböyle bir askıya alma imkaru andlaşmayla öngör“lm“şse; veya bsözkonusu askıya alma andlaşma ile yasaklanmadıysa ve: i- diğer tarafların andlaşmadan doğan halklarını kullanmalarını veya y“-kümlülüklerini yerine getirmelerini etkilemiyorsa; ii- andlaşmanın konu ve amacı ile bağdaşıyorsa. . Paragraf a kapsamına giren bir durumda, andlaşma aksini öngörmedikçe söz konusu taraflar diğer tarafları anlaşmayı yapma niyetlerinden ve y“r“rl“ğ“n“ askıya almayı d“ş“nd“kleri andlaşma hükümlerinden haberdar ederler. Madde 59- [Daha sonraki tarihli bir andlaşmanın yapılması ile bir andlaşmanın zımnen -sona erdirilmesi veya y“r“rl“ğ“n“n askıya alınması] . Bir andlaşmanın b“t“n tarafları aynı konuyla ilgili daha sonraki tarihli bir andlaşmayı akdederse ve: a- tarafların meseleyi o andlaşmaya tabi kılmak istedikleri daha sonraki andlaşmadan anlaşılır veya başka t“rl“ tespit edilirse; veya b- daha sonraki andlaşmanın h“k“mleri daha öncekinin h“k“mleri ile ikisinin aynı zamanda uygulanamayacağı kadar bağdaşmıyorsa, o andlaşma sona ermiş kabul edilir. . Daha önceki andlaşmanın sadece y“r“rl“ğ“n“n askıya alındığını kabul edilmesi, tarafların niyetinin bu olduğunun daha sonraki andlaşmadan anlaşılması veya başka t“rl“ tespit edilmesine bağlıdır. Madde 60 - Bir andlaşmanın ihlal edilmesi sonucu sona erdirilmesi veya y“r“rl“ğ“n“naskıya alınması . İki taraflı bir andlaşmanın akit taraflardan birisi tarafından esaslı bir şekilde ihlali material breach , diğer tarafa andlaşmayı sona erdirme veya tamamen veya kısmen y“r“rl“ğ“n“ askıya alma gerekçesi olarak bu ihlale başvurma hakkını verir. . Çok taraflı bir andlaşmanın akit taraflardan birisi tarafından esaslı bir şekilde ihlali a- diğer tarafların oybirliği ile andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ tamamen veya kısmen askıya almalarını veya andlaşmayı, i- kendileriyle kusurlu Devlet arasındaki ilişkiler bakımından, ya da, 41 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu ii- b“t“n taraflar arasında, sona erdirme hakkını verir. b- andlaşma ile bilhassa etkilenen bir tarafa, kendisi ile kusurlu Devlet arasındaki ilişkiler bakımından andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ tamamen veya kısmen askıya almasının gerekçesi olarak bu ihlale başvurma hakkını verir. c- kusurlu Devletten başka herhangi bir tarafa, andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ kısmen veya tamamen kendisi bakıınından askıya alma gerekçesi olarak ihlale başvurma hakkı verir; ancak bunun için andlaşma öyle bir nitelikte olmalı ki, bir tarafın andlaşma h“k“rmlerini esaslı bir şekilde ihlal etmesi herbir tarafın andlaşmadan doğan yükümlülüklerini ifa etme durumunu köklü bir biçimde değiştirsin. . Bu madde bakımından bir andlaşmanın esaslı bir şekilde ihlali aşağıdakilerden -ibarettir: a- andlaşmanın, bu Sözleşmenin tasvip etmediği bir şekilde inkar edilmesi; veya bandlaşmanın konu veya amacının gerçekleştirilmesi için elzem olan bir h“km“n ihlal edilmesi. 4. Yukandaki paragraflar bir ihlal halinde uygulanabilecek herhangi bir andlaşma h“km“ne halel getirmez. 5. 1-3 ncü paragraflar insani nitelikteki andlaşmalarda yer alıp kişilerin korunmasıyla ilgili h“k“mlere, bilhassa bu gibi andlaşmalarla himaye edilen kişilere karşı herhangi bir misilleme şeklini yasaklayan hükümlere uygulanmaz. Madde 61- Sonraki imkansızlık . Bir tarafın bir andlaşmayı ifa etme imkansızlığını andlaşmayı sona erdirme veya ondan çekilme gerekçesi yapabilmesi için, imkansızlığın andlaşmanın ifası için kaçınılmaz olan bir nesnenin daimi olarak ortadan kalkması veya tahrip olmasından ileri gelmesi gerekir. İmkansızlık geçici ise, ancak andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ askıya alma sebebi yapılabilir. . İfa imkansızlığı, bir tarafın gerek anlaşmadan doğan bir y“k“ml“l“ğ“n“, gerekse andlaşmanın diğer herhangi bir tarafına karşı borçlu olunan diğer herhangi bir y“k“ml“l“ğ“n“ ihlal etmesi neticesi meydana gelmişse, o taraf, andlaşmayı sona erdirme, andlaşmadan çekilme veya y“r“rl“ğ“n“ askıya alma gerekçesi olarak bu imkansızlığa dayanamaz. Andlaşmaların kimi olaylar sonucu sona ermesi: Andlaşma koşullarında kökl“ değişmeler, savaşlar, andlaşmanın uygulanmasını olanaksız kılan durumlar ve diplomasi ilişkilerinin kesilmesi gibi vaziyetler andlaşmaların sona ermesi sonucu doğurabilmektedir. Andlaşma Koşullarında Kökl“ Değişmeler (Rebus Sic Stantibus): Uygulanan uluslararası hukukta kabul edilen bir ilkeyi oluşturan Rebus sic stantibus ilkesine göre, bir andlaşmanın yapılışı sırasında varolan ve andlaşmanın yapılmasını etkileyen koşullarda ortaya çıkan değişmelerin bu andlaşmaya son verme ya da uygulamasını durdurma nedeni olacağı kabul edilmektedir. Madde 62- [Şartların Esaslı Şekilde değişmesi]: . Bir andlaşmanın akdedilmesi sırasında mevcut olan şartlarda meydana gelen taraflarca öngör“lmeyen esaslı bir değişikliğe, aşağıdaki şartlar yerine gelmedikçe, andlaşmayı sona erdirme veya andlaşmadan çekilme için bir gerekçe olarak başvurulamaz: a- bu şartların mevcudiyeti, tarafların andlaşma ile bağlanma rızalarının esaslı bir temelini teşkil etmedikçe; ve b- değişiklik andlaşmaya göre hala icra edilecek yükümlülüklerin kapsamını kökl“ bir şekilde değiştirme etkisini haiz olmadıkça. . Şartlarda meydana gelen esaslı bir değişikliğe bir andlaşmayı sona erdirmek veya ondan çekilmek için bir gerekçe olarak şu hallerde başvurulamaz. a- andlaşma bir sınırı tesis ediyorsa; veya b- esaslı değişiklik ona başvuran tarafın ya andlaşmadan doğan bir y“k“ml“l“g“n“ ihlal etmesinin ya da andlaşmanın diğer herhangi bir tarafına karşı herhangi bir milletlerarası y“k“ml“l“ğ“n“ ihlal etmesinin neticesi ise. Anılan ilkeye başvurulabilmesi için koşullarda ortaya çıkan değişikliğin kökl“ bir değişiklik olması gerekmektedir. Bu temel değişikliğin gözön“nde tutulabilmesi için, en başta, önceki koşulların tarafların bu andlaşmayı yapmalarında ana gerekçeyi oluşturması ve ikinci olarak da, bu değişikliğin tarafların y“k“ml“l“klerini önemli ölç“de etkilemesi gerekmektedir bakınız, 42 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu VAHS madde 62/1, a ve b). Öte yandan, bu ilkenin uygulanmasında iki kuraldışılık öngör“lmektedir: Birincisi, sınır andlaşmalarına son vermek için anılan ilkeden yararlanılamayacaktır; ikincisi, koşulların değişmesine kendi y“k“ml“l“klerini yerine getirmemek suretiyle neden olan taraf bu ilkeyi ileri s“remeyecektir bakınız VA(S madde 62/2, a ve b). Rebus sic stantibus ilkesine ilişkin en önemli sorun, bu ilkenin öngörd“ğ“ koşullar yerine geldiği zaman bu durumdan zarar gören tarafın andlaşmaya tek taraflı olarak son verme ya da uygulamasını durdurma hakkını doğrudan kullanıp kullanamayacağı ile ilgilidir. Öğretide egemen olan gör“ş, bir tarafın bu ilkeye dayanarak doğrudan bir andlaşmaya son vermeyeceği yön“ndedir. Dolayısıyla, bu gör“şte olan bir taraf ya öteki taraf ile yeni bir andlaşma oluşturmak ya da uyuşmazlığı barışçı yollarla çözmeye çalışmak zorundadır. Rebus sic stantibus ilkesine dayanan bir uygulama T“rkiye tarafından da gerçekleştirilmiştir. Nitekim, Lozan Boğazlar Sözleşmesinin değiştirilerek yeni bir sözleşme yapılmasını Montreux Boğazlar Sözleşmesi T“rkiye o dönemin askeri ve siyasal koşullarında ortaya çıkan kökl“ değişikliklere dayandırarak ileri s“rm“ş ve sonuçta Montreux Konferansının toplanmasını sağlamıştır. Savaşın Andlaşmalara Etkisi: Savaşın andlaşmalara etkisi konusu VA(S dışında bırakıldığı gibi, yapılageliş hukukunda da bu hususta genel nitelikli bir kural mevcut değildir. Bununla birlikte, bug“n uygulanan uluslararası hukuka göre savaşın andlaşmalara etkisini andlaşmaları “ç gruba ayırarak değerlendirmek olanaklıdır: Savaş sırasında y“r“rl“ğe giren andlaşmalar, savaşın sona erdirdiği andlaşmalar ve savaş sırasında kısmen ya da tamamen uygulanması durdurulan andlaşmalar. Birinci grupta, en başta, özel olarak savaş durumunda uygulanmak “zere yapılan andlaşmalar yer almaktadır. Örneğin, La (aye Kara Savaşı Kuralları Sözleşmesi )V. Sözleşme bu nitelikte bir andlaşmayı oluşturmaktadır. Ancak, bir andlaşma t“m“yle savaş durumunu ilgilendirmiyorsa bile, eğer savaş durumuna ilişkin bölümleri varsa, o böl“mlerin de y“r“rl“kte kalması gerekecektir. Örneğin, Montreux Boğazlar Sözleşmesinin savaş durumunda geçişleri d“zenleyen , ve . Maddeleri. Yine, savaşın etkilemeyeceği kabul edilen andlaşmaların bir başka kısmı ise, objektif stat“ yaratan andlaşmalardır. Bunlar, özellikle, sınır oluşturan, kimi boğazlarda, kanallarda ve akarsularda geçiş yolları rejimini d“zenleyen “lke terk ve ilhakı d“zenlemelerini gerçekleştiren, askerden arındırılmış rejimleri oluşturan andlaşmalardır. Bununla birlikte, bir kuraldışılık olarak, objektif stat“ yaratan andlaşmaların kapsamına giren alanların savaşan tarafların birinin “lkesel yetkisi altına girmesi durumunda bu andlaşmaların savaşanlar arasında uygulanmasının durdurulması gerektiği kabul edilmektedir. Nihayet, uygulanmaları savaş olmaması koşuluna vazgeçilmeyecek d“zeyde baplı olmayan ve genellikle azınlıkların stat“s“ ve kişilerin haklarını d“zenleyen andlaşmaların da y“r“rl“kte kalması gerektiği ağırlıklı bir biçimde kabul görmektedir. İkinci grubu oluşturan ve savaşın sona erdirdiği kabul edilen andlaşmalar ise siyasal nitelikli andlaşmalar olmaktadır. Bunlar, ister ikili isterse çok taraflı olsunlar, ittifak andlaşmaları, saldırmazlık andlaşmaları ya da dostluk ve işbirliği andlaşmaları nitelikli andlaşmalar olup, savaşan taraflar arasında sona ermektedir. Örneğin, Birinci ve İkinci D“nya Savaşları sonrasında yapılan barış andlaşmaları bu kuralı doğrulamaktadır. Üç“nc“ grubu oluşturan ve savaşın savaşanlar arasında yalnızca uygulanmasını durdurduğu andlaşmalara gelince, bunlar yukarıda belirtilen iki grupta yer almayan çok taraflı andlaşmalardır. Öğretinin bir böl“m“, andlaşmanın durumuna bağlı olarak, kimi ikili andlaşmaların da bu durumdan yararlanabileceğini bildirmekle birlikte bu konuda bir kurallaşmadan söz etmenin zor olduğu izlenmektedir. Andlaşmanın uygulanmasını olanaksız kılan durumlar: VA(S madde , ki yukarıda sözkonu madde mevcut, bir andlaşmanın uygulanması için zorunlu olan birşeyin kesin olarak kaybolması ya da yok olması durumunda bu 43 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu andlaşmaya son verilmesini ya da uygulanmasının durdurulmasını kabul etmektedir. Bu andlaşmaya son verilmesi anılan şeyin tamamen yokolamasına, uygulanmasının durdurulması ise olanaksızlığın geçici olmasına bağlanmaktadır. Ancak, bu olanaksızlığın bunu ileri s“ren tarafın y“k“ml“l“klerini yerine getirmemesine bağlı olarak ortaya çıkmamış olması gereklidir. Böyle durumların en g“zel örneğini zorlayıcı neden ya da eski adıyla m“cbir sebep denilen aşılamaz nitelikteki engellerin bulunduğu durumlar oluşturmaktadır. Oysa, az sayıda olmakla birlikte, uluslararası yargı ya da hakemlik organlarının, ilke olarak, böyle bir durumda bir andlaşmanın y“k“ml“l“klerinin yetine getirilmeyebileceğini kabul ettikleri gör“lmektedir. Örneğin, Osmanlı Savaş Zarar Giderimi Davasına ilişkin tarihli Sürekli Hakemlik Mahkemesi karar ilke olarak zorlayıcı nedenin bir andlaşmanın uygulanmasını olanaksız kılacağını kabul etmekle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu nun ileri s“rd“ğ“ borçlarını ödemesinin iç ve dış durumunu ağır bir biçimde tehlikeye sokacağı gör“ş“n“ paylaşmamış ve bu durumu bir zorlayıcı neden olarak kabul etmemiştir. Diplomasi ya da konsolosluk ilişkilerinin kesilmesi: Böyle bir durumun ilke olarak bir andlaşmanın varlığını etkilemeyeceği kabul edilmektedir. 1969 VAHS madde 63: [Diplomatik ve konsolosluk ilişkilerinin kesilmesi]: Bir andlaşmanın tarafları arasında diplomatik veya konsolosluk ilişkilerinin kesilmesi, diplomatik veya konsolosluk ilişkilerinin mevcudiyeti bu andlaşmanın uygulanması için kaçınılmaz olmadığı ölç“de, andlaşma ile bu taraflar arasında kurulmuş olan hukuki ilişkileri etkilemez. Bununla birlikte, eğer andlaşmanın uygulanması bu ilişkilerin s“rd“r“lmesi ile olanaklı ise onların gerekli oldukları ölç“de bu andlaşmaların uygulanmalarının durdurulması zorunluluğu doğacaktır. Andlaşma (“k“melerinin Değiştirilmesi ve Gözden Geçirilmesi: Bir andlaşanın h“k“mlerinin değiştirilmesi işlemi yalnızca belirli h“k“mlere yönelik olabileceği gibi andlaşmanın t“m“ için de olabilir. Bir andlaşma h“k“mlerinin değiştirilebilmesinin temel koşulu bunun tarafların rızaları ile yapılmış olmasıdır. Böylece, bir ikili andlaşma h“k“mlerinin değiştirilmesi için iki tarafın ortak rızası gerekli olmaktadır. Çok taraflı andlaşmalarda da, andlaşma aksini öngörmemişse, temel kural oybirliği ile bir andlaşmanın değiştirilmesidir. Ancak, uygulamada, çok taraflı andlaşmaların giderek artan bir biçimde oyçokluğu ile değiştirilebileceklerini kabul eden h“k“mlere rastlanmaktadır. Örneğin BM Andlaşması madde yukarıda bu madde verilmişti . Olağan olarak bir andlaşma h“k“mlerinin değiştirilmesi açıkça yeni bir h“km“n eskisinin yerini alması biçiminde gerçekleştirilmektedir. Ancak, daha sonar tarafların uygulamaları sonucu bir andlaşma h“k“mlerinin üstü kapalı bir biçimde değiştirilmesi olanağı da kabul edilmektedir. Andlaşmaların gözden geçirilmesi konusuna gelince, kimi çok taraflı andlaşmalar, belirli s“relerin sonunda, andlaşmayı daha iyi uygulanabilir duruma getirmek amacıyla, gözden geçirilmelerine ilişkin h“k“mler içermektedirler. Bu durumlarda, andlaşmalarda öngör“len h“k“mlere uygun olarak andlaşmaların gözden geçirilmesi işlemi gerçekleştirilmektedir. Ancak, bir andlaşmanın gözden geçirilmesine ilişkin herhangi bir h“k“m içermesi, koşullar gerektirmese bile, kesin olarak bir değişikliğe uğratacağı ya da böyle bir usule başvurulacağı anlamına da gelmemektedir. Nitekim, Montreux Boğazlar Sözleşmesinin mad. her beş yılda bir taraflara böyle bir olanak tanımasına karşın, anılan sözleşme dan beri herhangi bir gözden geçirme konusu oluşturmamıştır. Andlaşmaların sona ermesi ve uygulanmasının durdurulması ya da h“k“mlerinin değiştirilmesi konularında T“rk mevzuatı: TC Anayasası bu hususta bir hüküm içermemektedir. Bu konudaki temel yasal hükümler yılı – sayılı yasada yeralmaktadır. Anılan yasanın . Madde . Fıkrası aynen şöyledir: ... milletlerarası andlaşmaların 44 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu uygulama alanının değiştiğini tespit etme, bunların h“k“mlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olur. 20 Ancak söz konusu yasada, andlaşmaların sona ermesi ve uygulamasının durdurulmasından söz etmesine rağmen, h“k“mlerinin değiştirilmesi konusuna yer vermemekte, yalnızca uygulama alanının değiştiğini tespit etme konusunda Bakanlar Kurulunu yetkili kılmaktadır. Uygulama alanının değişmesi deyiminden ne anlaşılmasının gerektiği araştırıldığı zaman ise, bunun yeni taraf devletlerin katılması ya da kimi devletlerin ayrılması gibi uygulama alanının coğrafi kapsamının değişmesi ile taraf devletlerin tek taraflı olarak takdirine bırakılan, örneğin g“mr“k tarifesi andlaşmasının kapsamına giren “r“n listesinin değiştirilmesi gibi, kapsam değişikliklerinin kastedildiği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu deyim ile andlaşmaların hük“mlerinin tarafların yapacağı yeni gör“şmeler sonucu değiştirilmesi kastedilmemektedir. Bu nedenle, TC nin taraf olduğu herhangi bir andlaşmanın h“k“mlerinin gör“şmelerle değiştirilmesi durumunda, bu değişikliği onaylayarak y“r“rl“ğe koyma yetkisi anılan 244 sayılı yasanın . Maddesi . Fıkrası kapsamına girmemektedir. Böylece, bir andlaşma h“km“n“n değiştirilmesi durumunda, eğer yetkinin TBMM yetkisine girmesi gibi bir yetki kullanılma sorunu yoksa, bu andlaşmanın onaylanması sırasında izlenen yolun aynen izlenmesi ve, eğer ilgili andlaşma için önceden TBMM den uygun bulma yasası çıkmışsa, yeni bir uygun bulma yasası ile bunun onaylanmasının ve y“r“rl“ğe sokulmasının gerektiği d“ş“n“lmektedir. Yapılageliş Team“l ya da Örf ve Adet : Uluslararası hukukun diğer bir asıl kaynağı team“ld“r. Peki team“l nedir? Bakın Menemenlizade Ethem, yılı basımı Devletler Umumi (ukuku adlı kitabında team“l“ şöyle Yasanın yayınlandığı Resmi Gazete için: http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http:/ /www.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf&main=http: //www.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf 20 tanımlamış: Team“l, tarifi itibariyle aynı fiillerin az veya çok eski bir zamandan beri ayni suretle yahut beşeri m“nasebetlerde daima mevcut olan değişikliklere tebaan devamlı bir surette tekrar edilmesidir. Devletler hukukunda teamül mütekabil [karşılıklı] olmalıdır. Bir tek devletin aynı fiili eskiden beri tek taraflı tekrar etmesi bu fiilin teamül olarak kabul“ne kafi değildir. Devletler hukukun en esaslı kaideleri team“l yolu ile mevcuttur denilebilir. (iç ş“phe yok ki, devletler hukukunun denizlere ait kaideleri, harp halinde ittihaz olunacak hareket tarzları, diplomasi memurlarına ait muameleler gibi mevzu addolunabilecek kısımları aynı fiillerin m“tekabilen tekerr“r ile tespit edilmiştir. Lakin devletler hukuku kaidelerini team“l“n ihdas ettiğini [oluşturduğunu] iddia etmek doğru olmaz. Ayrı ayrı cemiyetlere mensup fertler arasında teess“s eden münasebetler neticesi olarak yerleşen tesan“d“n [dayanışma] istilzam ettiği [gerektirdiği] kaidelere riayetin tekerr“r“ cemiyetler arasında bazı teamüller husule getirir. Kaideler tahsis eden team“l değil. Bilakis evvelce mevcut ve fertlerin şuurunda binefsihi m“tekevvin [oluşan] kaidelere riayetin21 tekerrürüdür ki teamülü meydana getirir. Aynı yöndeki davranış ve tutumların giderek gelenek değerini kazanması ile yapılageliş kuralları biçimlenmeye başlamaktadır. Ancak, genel nitelikli toplumsal örf ve adet kurallarını hukuksal g“ce sahip yapılageliş kurallarından ayırmak gerekmektedir. Zira, yapılageliş kurallarına gelenek değerlerinin yanı sıra, ayrıca, bir hukuk kuralı oluşturdukları inancı ile uyulduğu gözlenmektedir. Yapılageliş kuralı kuramsal d“zeyde iki temel öğenin birleşmesi ile oluşmaktadır: Maddi öge ve psikolojik öge. Bu ikisinde biri yoksa teamülden de bahsedilemez. Maddi ögeyi açıklamakla başlayalım: Bir yapılageliş kuralının maddi ögesi, aynı durumlarda aynı davranış ve tutumların s“rekli olarak tekrarlanmasını belirtmektedir. Böylece, bir Aslında burada kastolunan team“l“n psikolojik ögesi olan opinio juris tir. 21 45 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu davranış ya da tutum tekrarlanmak yoluyla bir alışkanlık, bir gelenek değeri kazanmaktadır. Yapılagelişin bu maddi ögesi çerçevesinde, sözkonusu davranış ya da tutumların bir örnek olması gereği vardır. Bu bir örneklik olumlu davranışlar biçiminde olabileceği gibi olumsuz davranışlar biçiminde de olabilir. Yani, team“l“ oluşturan davranışlar bir şeyin yapılmasına karşı çıkma ya da bir şeyi yapmama biçiminde olabilir. Esas olan, bu davranışların aynı doğrultuda istikrarlı bir biçimde yapılmış olmasıdır. Birbirleriyle çelişen davranışlar, çok sayıda da olsalar, bir yapılageliş kuralı oluşturmaktan uzaktırlar. Zeynep Hoca’nın teamül dersinden not: Uluslararası kişilerin, özellikle devletlerin, birlikte oluşturdukları yazılı olmayan uluslararası hukuk kurallara team“l denir. Team“l, uluslararası hukukun en eski kaynağıdır. Bir andlaşma ile team“l arasında farklar vardır: andlaşma bir prosedüre sahipken, teamülün böyle kesin bir prosed“r“ yoktur. VA(S ye göre andlaşmalar yazılı olmak zorundadır, oysa team“ller yazısıdır ya da sonradan kodifiye edilmiştir. Team“l“n oluşumu sorusuna verilen cevaplar da ekollerin gör“şlerine göre değişmektedir. Sözgelimi, uluslararası hukuku devletlerin iradesine dayandıran İradeci gör“şe göre team“llerin oluşması ve devletleri bağlaması yalnızca bu kuralın sözkonusu devletlerin kabulu yani bu yöndeki iradeleri ile mümkündür. İradeci gör“şe göre, andlaşmalar, devletlerin sarih; teamül ise zımmi muvafakatidir. Toplumbilimci ekol ise, devletler birlikte yaşamak ve dayanışma içinde olmak zorundadır; team“ller de devletlerin birlikte yaşamalarını ve dayanışmalarını sağlayan kurallar olduğuna göre bu yapılageliş kuralları oluşmuştur, der. Bu gör“şlerin ikisi de doğru olmakla birlikte tek başlarına team“llerin oluşumunu açıklamada yetersizdirler. Aslında toplumbilimci gör“ş, team“llerin oluşmasını daha iyi açıklarken; iradeci gör“ş ise, team“llere uyma zorunluluğunu iyi açıklamaktadır. Team“l iki unsurdan oluşur: Maddi öge ve psikolojik öge. Bu ikisinden biri yoksa team“l kuralı da yoktur. Maddi unsur uluslararası hukuk kişilerinin belli konulardaki davranışlarını ifade eder. Maddi unsurun temelinde iç hukuk işlemleri – kanun, yönetmelik, tüzük ve hatta yargısal işlemler – olabilir. Aynı şekilde, bir uluslararası işlem olan andlaşmaların bir maddesi de maddi ögenin temelini oluşturabilir. Uluslararası örg“tler de maddi unsur telakki edebileceği gibi özel kişiler şirketler de, kuraldışılık olarak, maddi unsura temel oluşturabilirler. Team“l“ oluşturacak işlem ve eylemler zaman içinde tekrar edilmeli ve bu sözkonusu işlem ve eylemlerin mekan içinde de s“rekli olması gerekir. Davranışların team“l olması için zaman içinde devamlı tekrar edilmek zorundadır. Ancak devam eden davranışlar team“l“ oluşturabilir. Zaman içinde tekrar eden davranışın bir örnek olması lazımdır ve sabit bir biçimde uygulanması gerekir. Bundan kastedilen, uluslararası hukuk kişilerinin davranış ve tutumlarının benzer olması gerekir ki team“l olabile. Sabit uygulamadan kasıt, belli bir zaman bu bir örnek davranışın uygulanması gerekmektedir; yani bir kereye özg“ olmaması lazımdır. Peki kaç kere olması gerekir? Bunun bir kriteri yok. Klasik uluslararası hukuk doktirini , teamülden söz edebilmek için team“le konu olan davranışın ilk ne zaman uygulandığının bilinmemesi gerektiğini söyler. Ancak bu, bugün kabul edilmeyen bir gör“şt“r. Buradan şunu söylemek m“mk“n: Team“l“n oluşma s“resi kısalmıştır ancak farklı bir konsept olan ani teamül bug“n uluslararası hukukta kabul edilmemektedir. Bir andlaşma h“km“n“n team“l olabilmesi için kriterler vardır: 1. Söz konusu h“k“m genel nitelikli olmalı, 2. Menfaatleri özel olarak etkilenen devletler tarafından katılım olmalı, 3. Söz konusu hüküm çok fazla çekinceye maruz kalmayacak, 4. Y“r“rl“ğe girdikten sonra söz konusu sözleşmeye taraf olmayan devletler tarafından da uygulanıyor olacak. Doktrin, bölgesel ya da yerel teamülden bahseder. Belli bir bölgenin benzer davranışı sabit bir biçimde uygulamaları team“l“ oluşturabilir. 46 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu Örneğin, Latin Amerika “lkeleri arasında bölgesel team“ller vardır. Doktrin, bölgesel team“lden bahsedebilmek için ille de coğrafi birlikteliğe gerek yoktur; sözgelimi, islam devletleri kendi aralarında – coğrafik açıdan farklı bölgelerde olsalar da – bir yerel team“l oluşturabilirler, tıpkı coğrafik açıdan bir bölgede bulunmayan fronkofon devletlerin oluşturabilecekleri team“ller gibi. Bir devlet varolan bir team“l“ ihlal eder, diğer devletler de bunu takip ederse, bu ihlal bir hukuk kuralına – yeni bir team“le dön“şebilir. Mesela kıta sahanlığı hiç yokken lerden sonra devletlerin bunu uygulamasından team“l haline gelmiştir. Maddi unsur tek başına, team“l“n oluşması için yeterli değildir. (ukuka uygun davranma inancı olması lazımdır. Bu inanca, opinio juris denir. Opinio juris in olmadığı hallerde gelenekten bahsedilir. Kırmızı halı serme, gemilerin sefer halindeyken birbirlerine korna çalması gelenektir, team“lle uzaktan yakından alakası yoktur. Bazı yazılı kaynaklar team“l“n oluşmasına kaynaklık edebilir. BM Genel Kurulu nun aldığı kararların çoğu bug“n team“le dön“şm“şt“r. Elbetteki bu, her BM Genel Kurulu nun aldığı kararın team“l olacağı anlamına gelmez. Tavsiye niteliğindeki, bağlayıcı olmayan, bu kararlara devletler uyma eğilimi gösterirler ve eğer bu karar yön“ndeki bir örnek davranış ya da tutumlar devletler tarafından devamlı olarak tekrarlandığında ve opinio juris kavramına da haiz olduğunda artık o BM Genel Kurul kararının team“le dön“şt“ğ“n“ söyleyebiliriz. Oluşmakta olan team“l kuralını benimsemeyen devlet, bunu takip etmeli ve buna itiraz etmelidir ki, ileride kabul etmek istemediği bu team“le uyma zorunluluğuna maruz kalmasın. Eğer bir uluslararası kuralın team“le dön“şt“ğ“n“ sezen ve bunu kabul etmek istemeyen devletin, bu kuralı benimsemediğini – kabul etmediğini açıkça, ısrarlı ve devamlı bir şekilde uluslararası alanda dile getirmelidir. Elbette ki bu itirazın yetkili kişilerce yapılması gerekmektedir. Eğer söz konusu itiraz, team“l kuralı oluştuktan sonra yapılırsa, devlet bu team“le uymak zorunda kalacaktır; yani itiraz ile o team“lden kurtulmanın tek yolu o itirazın team“l“n oluşma aşamasında yapılmış olmasıdır. Eğer oluşmakta olan team“le itiraz, yukarıda anlatıldığı gibi, d“zg“n ve şartlar dahilinde yapılmışsa, itirazı yapan devlet artık o team“l ile bağlı değildir. Bu devlete uluslararası hukukta ısrarlı itirazcı denir. Örneğin, BM ))). Deniz (ukuku Sözleşmesi nde öngörülen ulusal karasuların mile çıkarılması hususunda T“rkiye bunu kabul etmediğini, bu kuralın oluşmaya başladığı andan beridir buna itiraz ettiğini vurgulamıştır. Bug“n bir team“l kuralı olan bu kural, T“rkiye nin ısrarcı itirazcı olması sebebiyle T“rkiye ye karşı ileri s“r“lememektedir.22 Ancak, çok önemli bir noktayı da belirtmek gerekir: İtiraz edilen oluşmakta olan team“l kuralının jus cogens olmaması gerekir. Eğer o team“l kuralı jus cogens niteliği kazanırsa, ısrarlı itirazcı stat“s“ndeki devletin buna uyması gerekecektir. Team“l normlar hiyerarşisinde andlaşmalarla eşdeğerdir. Bir team“l ile andlaşma çatıştığı vakit, sonraki öncekini; özel ise geneli ilga eder. Genellikle uluslararası andlaşmalar özel h“k“m niteliğindir; ancak bu böyle olmayabilir de. Bir team“l kuralının oluşması evrensel nitelikte olabileceği gibi bölgesel ve hatta sadece iki devlet arasında da olabilir. Yani, evrensel nitelikli bir team“l kuralının oluşması için genel bir uygulama gerekmekte; ille de b“t“n “lkelerin katıldığı bir uygulama kastedilmemektedir. Bu konuyla özellikle Konuyla ilgili makaleler için: 1. Ege Sorunu ve Türk-Yunan İlişkileri – T. Arı : http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/468/5378.pd f 2. T“rkiye Yunanistan İlişkilerinde Karasuları İhtilafı: http://www.batitrakya.org/kose-yazilari/barishasan/turkiye-yunanistan-iliskilerinde-kara-sulariihtilafi.html 3. Türkiye – Yunanistan Karasuları Genişletilmesi Sorunu: http://www.denizcigunlugu.com/sikca-sorulansorular/473-turkiye-yunanistan-karasulari-genisletmesorunu.html 22 47 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu ilgili devletlerin ve çok sayıda devletin olması yeterli olacaktır. Bölgesel bir team“lden bahsedebilmek için bu bölge devletlerinin aynı doğrultuda s“rekli davranışları gerekmektedir. Bununla birlikte, bütün bölge devletlerini kapsamayan ve yalnızca bir böl“m“ arasında geçerli olan team“l kurallarının varlığı da olanaklıdır. Ve hatta yalnızca iki devlet arasında geçerli olan yerel team“l kurallarının varolmasına hiçbir engel olmadığı kabul edilmektedir. Team“l kurallarının oluşumu için aynı yönde davranış ve tutumların genellikle uzun bir s“re tekrarlanması gerekmektedir, ancak bu s“re uzunluğu ya da kısalığı hakkında kesin bir ölçek de yoktur. Nitekim uluslararası yargı ve hakemlik organları bir team“le ilişkin zaman sorununu değerlendirirken, bu s“renin uzunluğu ya da kısalığından çok uygulamanın istikrarlı ve birörnek olaması “zerinde durmaktadır. (atta UAD, özellikle konuyla yakından ilgili devletlerin de içinde bulunduğu devletlerin sık ve bir örnek uygulamalarının çok kısa s“rede de bir team“l oluşturabileceğini açıkça kabul etmektedir. Bununla birlikte, bir tek olayda devletlerin tutumlarının çok b“y“k ve hatta tam bir birlik içinde bulunsalar bile, bir team“l kuralı oluşturmayacağı öğretide genel olarak benimsenmektedir. Yani, ne kadar geniş kapsamlı olursa olsun bir kere yapılmakla bir davranış ya da tutumdan team“l doğmaz. Team“lden söz edebilmek için ikinci gerekli koşul, yapılagelişin ikinci öğesi olan psikolojik öğe yani opinio juris tir. Yani, bir team“l kuralından bahsedebilmek için, o teamüle konu olan tutum yahut davranışın sadece bir örnek olacak şekilde s“rekli olarak uzun zamandan beri tekrarlanıyor olması yeterli değildir; söz konusu tutum veya davranışın hukukun bir gereği olarak zorunlu olduğu konusunda bir inancın varolması da gerekmektedir. Zaten, team“l“, uluslararası hukuktaki ahlak ve görg“ kurallarından ayıran fark bu aşamada ortaya çıkmaktadır. Ancak söz konusu, inancın soyut bir inanç olması yeterli değildir. Bu inancın gerçekten bir taraf için somut bir hak doğururken öteki taraf içinde bu hakka saygı gösterme y“k“ml“l“ğ“n“ getirmiş olması gerekmektedir. Nitekim UAD nin aldığı bir karar şu şekildedir: Bir devletin yabancı bir devletteki b“y“kelçiliğine sığınan kişilere sığınma hakkı tanımasının bu devlete bir hak olarak tanındığı ve b“y“kelçiliğin bulunduğu “lke devletinin de bu saygı göstermeyi hukuksal yükümlülük olarak kabul ettiği konusunda gerçekte istikrarlı bir uygulama ve inancın varolmaması nedeniyle bu yönde bir yapılageliş kuralı oluşmadığına karar verilmiştir. Bir yapılageliş kuralının varlığını ileri s“ren taraf,öteki tarafın bu yönde bir kuralın varlığını kabul ettiğini kanıtlamak zorundadır. Bu amaçla, ilgili tarafların davranış ve tutumlarının istikrarlı bir durum göstermesinin aranması yanında, bu işlemlerin niteliklerinin ve gerçekleştirilme biçimlerinin de değerlendirilmesi ve böylece hukuksal bir zorunluluk inancı ile davrandıklarının kanıtlanması gerekmektedir. Ancak, yargı ya da hakemlik organlarınca, kimi koşulların değişmesine rağmen, s“rekli ve istikrarlı uygulamaların, opinio juris bakımından da kanıt oluşturduğunu kabul etmektedir. Sözgelimi, UAD nın bir kararında, (indistan “lkesi ile çevrili Portekiz söm“rgesine özel kişilerin, sivil memurların ve malların y“zyıldan fazla bir s“re boyunca serbest geçiş yapmaları kendilerine bu yönde bir yapılageliş nitelikli geçiş hakkı tanınmasının psikolojik öge bakımından da kanıtı olarak değerlendirilmiştir. Uygulanan hukukta evrensel bir yapılageliş kuralının oluşması ve devletleri bağlaması için tüm devletlerin rızalarını bu yönde açıkça belirtmiş olmaları gerekmeyip genel bir uygulamanın yeterli olacağı kabul edilirken, aksine böyle bir oluşuma karşı çıkan devletler bakımından herhangi bir bağlayıcı yapılageliş kuralı doğmayacağı da ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle, evrensel bir yapılageliş kuralının oluşumunda sessiz kalmak bunu “st“ kapalı olarak kabul etmek anlamında yorumlanmakta ve ancak açıkça ya da kesin tutum ve davranışları ile karşı irade belirtmesi 48 Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu durumunda bir devlet bu tür bir yapılagelişin kendisine karşı ileri s“r“lmesini engelleyebilmektedir. Bölgesel ya da yerel teamül kurallarının oluşumunda ise bir devletin açıkça ya da tutum ve davranışları ile bu yönde kuşkuya yer vermeyen bir irade belirtmiş olması gereği kabul edilmektedir. Başka bir deyişle, bölgesel ya da yerel yapılageliş kurallarının doğması ile ilgili devletlere karşı ileri s“r“lebilmesi için olumlu iradelerini belirtmiş olmaları esas alınmakta ve sessiz ya da hareketsiz kalmış olmak ile değişik olaylarda değişik tutum ve davranışlar içinde bulunmak ise böyle bir kuralın ilgili devletlere karşı ileri s“r“lemeyeceği biçiminde değerlendirilmektedir. Özet olarak, evrensel yapılageliş kurallarının oluşumu ve bağlaması için ilgili devletlerin mutlaka olumlu irade belirtmiş olması gerekmez iken, bölgesel ya da yerel team“l kurallarının oluşumu ve bağlaması için ilgili devletlerin olumlu iradelerinin varlığının kanıtlanması gerekmektedir. Buna karşılık, her iki t“r yapılageliş kurallarının bunlara s“rekli karşı çıkan devletleri bağlaması olanaqğı yoktur; meğer ki söz konusu kural jus cogens niteliğinde olsun. NOT: Bu çalışma dosyası Kasım hazırlanmıştır. Çalışmada ders notlarının dışında olarak kullanılan kaynaklar: ’de temel . Uluslararası (ukuk – Hüseyin Pazarcı. Turhan Kitapevi: 2011 . BM Şartı: http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhakl ari/pdf01/3-30.pdf . Viyana Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi: http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhakl ari/pdf01/3-30.pdf 49