Uluslararası (ukuk )
Vize Sı avı İçi Notlar
Özgür Akışoğlu
Ekim 2012
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Tanım: Uluslararası hukuk, devletlere, uluslararası
örg“tlere, devlet niteliği kazanmamış örg“tlenmiş
topluluklara ve uluslararası toplumun b“t“n“n“n
genel çıkarlarını ya da paylaştığı değerleri
ilgilendiren bireylere ilişkin durumlarda bireylere
yönelik kuralları kapsamaktadır.
Aralarında m“esses m“nasebetlerde devletlerin
birbirlerine karşı hukuk ve vecibelerini tanzim
eden kaidelerin heyeti mecmuası
olarak
tanımlamış Devletler Umumi (ukukunun ne
olduğunu Menemenlizade Ethem.
Terim Sorunu: 19. yyde İngiliz yazar J. Bentham ın
municipal law (iç hukuk) – international law
ayırımından bu yana Avrupalı yazarların çoğunluğu
İngilizce olarak international law ve Fransızca
olarak droit international terimini yeğler
olmuşlardır.
Bir (ukuk D“zeni Olarak Uluslararası Hukuk:
Bir hukuk düzeninden bahsediliyorsa iki temel
özellikten bahsediliyordur: Birincisi, uyulması
zorunlu bir kurallar b“t“n“ vardır; ikincisi,
örg“tlenmiş bir toplumsal yapı aracılığıyla bu
kurallara
uyulması
yaptırım
yoluyla
sağlanmaktadır. Peki uluslararası hukuk bu iki
temel özelliğe sahip midir?
Uluslararası hukukta da iç hukuklar gibi uyulması
gereken kurallar mevcuttur. Söz gelimi, hukuk
kurallarını oluşturmak için gerekli yetkilerle
donatılmış bir toplumsal otorite vardır ve ayrıca bir
hukuk düzeni oluşturabilmesi için bunlara
uyulmasının zorunluluğuna inanılır. Bunları biraz
açarsak, hukuk kurallarını oluşturan otorite başta
devletlerin ve sınırlı ölç“de de uluslararası
örg“tlerin b“t“n“nce oluşturulmaktadır. İç
hukukun aksine, elbette ki tek bir yasa koyucudan
bahsedilemez uluslararası hukukta; fakat bu,
uluslararası hukukun bir otoriten yoksun olduğu
anlamına da gelmez. Bağlayıcılık konusuna gelince,
söylenebilir ki, uluslararası hukuk kurallarının
bağlayıcılığı devletlerin kendilerine bu niteliği
tanımasından ileri gelmektedir. Yine iç hukukun
aksine, kuralların uyulmasını zorunlu kılacak devlet
gibi bir yüce otoriteye sahip olmaması uluslararası
hukukun başka bir biçimde bu sonuca varmayacağı
anlamına da gelmez. Uluslararası hukuk için bu,
devletlerin bu kuralların bağlayıcı olduğunu kabul
etmeleri olgusudur.
Uluslararası hukuka, kurallarının uygulanması
bağlamında yapılan eleştiriler, söz konusu kurallara
uyulmaması durumunda bunu saptayacak ve
durumun d“zeltilmesine ya da bu haksız eylemi ya
da işlemi yapan hukuk kişisinin cezalandırılmasına
karar verecek zorunlu bir yargı sisteminin
bulunmamasıdır. Bu konuda uluslararası hukuka
yöneltilen ikinci eleştiri ise, uyulmayan kurallara
gerektiğinde zorla uymayı sağlayacak bir
uluslararası
y“r“tme
organının
yokluğu
olmaktadır. Gerçekten de, bug“n Uluslararası
Adalet Divanı UAD gibi uluslararası yargı
organlarına başvurmak devletlerin isteğine
bağlıdır. Ancak belirtmek gerekir ki, devletler
aralarındaki anlaşmazlıkları bu organlara sunmayı
giderek artan bir biçimde kabul etmektedirler.
Uluslararası hukukun kurallara uymayanlara
yaptırım uygulayacak bir uluslararası y“r“tme
organından yoksun olduğu konusunda bir gerçeklik
olmakla birlikte uluslararası hukuk, bir uygulatıcı
g“ce sahip olmamasından doğan boşluğu,
uluslararası hukukun öngörd“ğ“ yaptırımları her
devletin kendisince uygulamasını öngörmek
suretiyle, gidermeye çalışmaktadır. Zira, Birleşmiş
Milletlerin kurulmasıyla da, gereğinde çeşitli
zorlama önlemlerini ve hatta kuvvet kullanmayı da
içeren birtakım ortak yaptırım uygulamaları
öngör“lm“şt“r.
Uluslararası (ukuk ile İç (ukuk Arasındaki
Farklar: Bir iç hukuk d“zenin sahip olduğu ve
düzenliyici yetkiyi elinde tutan devlete karşılık,
uluslararası hukuk d“zeninde devletlerin “zerinde
yer
alan
herhangi
bir
yüce
otorite
bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da,
iç hukukta hukuk kurallarının devlet adına yasa
koyucu
organlarca
koyulmasına
karşılık,
uluslararası hukukta kurallar bu hukukun
uygulandığı toplumun temel birimini oluşturan
2
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
devletler ve sınırlı olarak da uluslararası örg“tlerce
birlikte koyulmaktadır. Bir diğer temel fark şurda
ortaya çıkar: İç hukukta kuralların uygulanmasının
sağlanmasında zorunlu bir yargı mekanizması ve
tek elden yaptırım uygulayan bir uygulayıcı
otoritenin varlığına karşılık, uluslararası hukukta
genel nitelikte zorunlu bir yargı mekanizması ve
yaptırımları tek elden uygulayacak bir uluslararası
otorite bulunmamaktadır.
Uluslararası (ukukun Dayanağı: Bu hususta
verilen cevapları “ç başlık altında toplamak
m“mk“n: Doğal hukuk gör“ş“, iradeci gör“ş,
objektivist gör“ş.
1.
Doğal (ukuk Gör“ş“: Bu gör“ş, genelde,
doğanın bir d“zeni olduğu ve bunun, bireylerin ve
devletlerin iradesi dışında, birtakım kuralları
kaçınılmaz kıldığı varsayımına dayanmaktadır.
Kimi yazarlar bu gör“ş“, metafizik veya dinsel
temellere oturturken; diğerleri akıl ve vicdana
bağlamışlardır. Yani yukarıda söz“ edilen birinci
grup, doğal hukuk kurallarının oluşumunda kutsal
bir iradenin varlığından ve bu kuralların
bağlayıcılığının bu iradenin “r“n“ olarak ortaya
çıktığından söz etmektedir. Oysa ikinci gruptakiler
der ki, biz doğanın bu d“zeninin yaratıcısını ve
dolayısıyla onun iradesinin ortaya nasıl çıktığını
aramıyoruz; yalnızca bu doğal d“zeni inceleyip
vardığımız sonucu insan akıl ve vicdanının
saptadığı y“ce ve s“rekli kuralları dikkate
alıyoruz, ki bu kurallar doğal hukuku oluşturur.
Dolayısıyla bu kuralların bağlıyıcılığı insan akıl ve
mantığının, bunu kaçınılmaz olarak kabul etmesi
olgusundan doğmaktadır. Bu gör“şe getirilen
temel eleştiri: bu t“r hukuk kurallarının onu
değerlendiren kişiye göre değişebilecek olmasıdır.
Dolayısıyla herkesin zorunlu bir biçimde
uygulanmasının gerektiği kurallar “zerinde
anlaşması olanağı yoktur ya da yok denecek kadar
azdır. Bu da uluslararası hukuk gibi bir d“zenin
dayanağını oluşturmaktan uzaktır. Nitekim,
uluslararası yargı yahut hakemlik organlarının
hiçbir
kararında
uluslararası
hukukun
dayanağının doğal hukuk olduğu gör“ş“ne
rastlanmamaktadır.
Bununla birlikte, insan
haklarının uluslararası d“zeyde korunması gibi
uluslararası toplumun genel değer yargılarına
ilişkin konularda söz konusu kuralların
dayanağının doğal hukuk olduğu gör“ş“ne
rastlanmaktadır.
2.
İradeci (ukuk Gör“ş“: Bu gör“ş,
uluslararası hukukun dayanağı olarak yalnızca
devletlerin iradesini görmektedir. Başka bir
deyişle, uluslararası hukukun bağlıyıcı g“ce sahip
olması devletlerin böyle kabul etmiş olmalarına
bağlamaktadır. Ancak, kuralların dayanağının
devletlerin iradesi olmasına rağmen, bunların
oluşmasının nasıl bir s“reç izlediği ve bağlıyıcılık
g“c“n“n sınırı konusunda değişik gör“şlerle
karşılaşılmaktadır: a Kendi kendini sınırlama
kuramı; b Birleşik irade kuramı.
a) Kendi
Kendini
Sınırlama
Autolimitation) Kuramı: Bu kuram, devletin
uluslararası toplumun tek ve “st“n birimi olduğu
varsayımına dayanmaktadır. Devlet, kendi dışında
hiçbir otoriteye bağımlı olmadığından dolayı
devletlerarası ilişkilerin d“zenlenmesi de ancak
devletlerin birlikte rızaları ile olanaklı olmaktadır.
Yani, devlet iradesiyle kendi sınırsız yetkilerini
sınırlandırır ve sınırlandırma da uluslararası
hukuk kurallarının doğmasını ve bağlıyıcı g“ce
sahip olmasını sağlar. En önemli temsilcisi Georg
Jellinek tir. Bu gör“şe en temel eleştiri, devletin
kendini bir kurala bağlı saymasının onun bu
iradesinin aynı yönde s“regitmesi ile olanaklı
olduğu d“ş“ncesine ilişkindir. Zira, bu mantıkla
bir devletin istediği an birtakım kurallarla kendini
bağlı saymama yetkisine sahip olması aslında
devletleri
bağlayan
bir
kurallaşmanın
gerçekleşmediği anlamına gelecektir.
b) Birleşik İrade Vereinbarung kuramı:
Bir uluslararası hukuk kuramının oluşması ve
devletleri bağlayabilmesi devletlerin iradelerinin
bu yönde bir birleşik irade gemeinwille
oluşturmalarına bağlıdır. Zira, kendi kendini
sınırlama kuramında kabul edilenin aksine, bir
hukuk kuralı ancak bir “st“n iradenin “r“n“
olabilecektir. Bu “st“n irade de devletlerin aynı
3
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
içerikteki iradelerinin kaynaşması vereinbarung
sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu kuramı (einrich
Triepel ortaya atmıştır. Triepel, mezkur birleşik
iradenin bir andlaşma yapılması sırasında birleşen
değişik iradelerden oluşan ortak iradeden farklı
olduğunu bildirmektedir. Zira, Vereinbarung daki
aynı içerikteki kaynaşmış iradelerin aksine,
andlaşma durumunda tarafların amaçları ve
iradelerinin
içerikleri
birbirlerine
benzememektedir.
Ancak andlaşmanın aynı
içerikte
iradelerin
bileşimini
belirtmesi
durumunda bu yolla Vereinbarung un doğmasına
herhangi bir engel de yoktur. Bu gör“şe yöneltilen
en temel eleştiri, kuralların doğması için bu t“r
bileşik iradenin varlığının kanıtlanamaz olması
oluşturmaktadır.
3.
Objektivist Gör“ş: Bu gör“ş, uluslararası
hukukun dayanağını her t“rl“ iradenin dışında
görmektedir. Kendi içinde dayandığı temeller
bakımından farklı alt kuramları barından bu
gör“ş“n öne çıkmış iki kuramı vardır ki bunlar da
normcu kuram ve toplumbilimci kuramdır.
a) Normcu Kuram: Kurucusu (ans Kelsen dir.
Kelsen e göre, bir irade hukuk kuralı yaratamaz.
Ç“nk“ her irade bir olaydır ve olaydan yükümlülük
doğamaz. Dolayısıyla, bir kuralın dayanağı ancak
kendisinden “st“n başka bir kural olabilecektir.
Böylece, bir hukuk düzeni bir kurallar
hiyerarşisinden
oluşmaktadır.
Bu
kurallar
hiyerarşisinin en “st“nde yeralan kural, temel
kuralı grundnorm oluşturmaktadır. Uluslararası
hukuku da içeren bütün bir hukuk düzeninin
dayanağını oluşturan sözkonusu bu temel kural,
Kelsen e göre, Pacta sunt servanda ahde vefa
ilkesidir. Bu kurama yöneltilen en temel eleştiri ise
temel kuralın varlığının kanıtlanamamış bir
varsayıma dayanması olgusudur.
b) Toplumbilimci
(sosyolojik)
Kuram:
Kuram, Léon Duguit nin toplum ve hukuk d“zeni
arasındaki ilişkiyi toplumsal dayanışma kuramına
dayandıran gör“şlerinden esinlenen Fransız
Georges Scelle tarafından ortaya atılmıştır. Bu
yazarlara göre, toplumsal yaşam insan için doğal
bir olaydır ve onun iradesi ile bağlı değildir. Bunun
olağan bir sonucu olarak da insanlar arasında bir
toplumsal
dayanışma
gelişmektedir.
Bu
dayanışmanın gelişmesi ve devam etmesi ise iki
biçimde olmaktadır: Birincisi benzeme yoluyla
dayanışma, ikincisi iş bölümü yoluyla. Hukuk
kuralları da bu toplumsal dayanışmadan
doğmaktadır. Bu çerçevede kural koyucunun başat
işlevi hukuk kurallarını yaratmak değil, yalnızca
toplumsal dayanışmadan kaynaklanan kuralları
açıklamak olmalıdır. Bunu uluslararası sisteme
uygulayan Scelle, sözkonusu uluslararası toplumda
yine devletler aracılığıyla kendi hukuku olan
uluslararası hukuku yaratmaktadır der. Böylece
devlet, hem ulusal hem de uluslararası hukuk
kurallarını belirten bir otorite olarak bir görevsel
ikilik
(dédoublement
fonctionnel)
içinde
bulunmaktadır. Yani öz“yle, uluslararası hukukun
dayanağı, uluslararası d“zeyde gerçekleşen
toplumlararası dayanışmadır. Bu kurama yöneltilen
en temel eleştiri ise, toplumsal dayanışmanın
hukuk kurallarının oluşmasını otomatik bir biçimde
sağladığı gör“ş“ne ilişkin yapılmaktadır.
Peki bu gör“şlerden hangisi bugün en geçerlisi?
Aslında hiçbiri olmamakla birlikte, uluslararası
hukukun dayanağının ne olduğu ile ilgili bir iki
h“k“m UAD nin kararlarında mevcut: Divan,
hukukun toplumsal gereksinimlere cevap vermesi
gereğini kabul ettikten sonra, bunun ancak hukuk
disiplininin
çerçevesi
ve
sınırları
içinde
gerçekleşmesi durumunda geçerli olacağını
vurgulamaktadır. Başka bir deyişle, Toplumbilimci
kuramın
ileri
s“rd“ğ“
gibi
toplumsal
gereksinimden doğacak olan her kuralın bağlayıcı
bir hukuk kuralını oluşturması sözkonusu
olmayacaktır. Divan başka bir kararında şöyle
demiştir: Tıpkı andlaşmalar hukuku kuralı pacta
sunt servanda gibi, tek taraflı bildiri ile kabul
edilmiş bir uluslararası bağlantının bağlıyıcı niteliği
iyi niyet ilkesine dayanmaktadır. Burada ise ilk
elde vurgulanan, tıpkı normcu kuramda kabul
edildiği gibi, bir hukuk kuralının bağlıyıcı nitelik
kazanabilmesinde bir “st“n kuralın varlığının
gereği olmaktadır. Ancak, bu somut “st“n
kuralların varlıklarının arkasında – gerek pact sunt
4
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
servanda ilkesi, gerekse iyi niyet ilkesi – devletlerin
bu kuralları kendi iradeleri ile kabul etmiş olmaları
gerçeği yatmaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu
h“k“mlere bakarak, Divan ın uluslararası hukukun
dayanağı konusunda objektivist ve iradeci
gör“şlerin çeşitli kuramlarını içeren pragmatik ve
bağdaştırıcı bir anlayışa sahip bulunduğu
söylenebilir.
Uluslararası (ukuk ve İç (ukuk İlişkileri:
Uluslararası hukukun iç hukuk d“zeyleriyle
ilişkileri, birinin ötekine göre yeri konusu
incelenirken kurumsal d“zeyde iki olasılık
belirmektedir: Ya bu iki hukuk düzeni
birbirlerinden
bağımsız,
ayrı
iki
d“zeni
oluşturmaktadır ya da birtakım farklılıklara
rağmen her iki hukuk d“zeni bir b“t“n“n
parçalarıdır. Bu gör“şleri açıklayan kuramlar
aşağıdaki gibi:
İkici Dualiste Gör“ş: Bu gör“şe göre,
uluslararası hukuk ile iç hukuk birbirinden farklı ve
bağımsız
iki
ayrı
hukuk
d“zenini
oluşturmaktadırlar.
Bunu
şu
iki
nedene
dayandırırlar: Birincisi, sözkonusu her iki hukuk
d“zeninin d“zenledikleri toplumsal ilişkilerin
değişik olmasıdır. Yani nedir, iç hukuk d“zeni
özellikle bireyler ya da bireylerin oluşturduğu
t“zel kişiler arasındaki ilişkileri d“zenlerken,
uluslararası hukuk b“y“k ölç“de devletler
arasındaki ilişkileri d“zenler. Buradan şunu da
çıkarabiliriz: iç hukuk d“zeninde bireyler ve t“zel
kişiler devlete bağımlı hukuksal birimlerdir. Oysa
uluslararası
hukukta
devletler
birbirleri
bakımından eşit durumdaki birimlerdir. Başka bir
deyişle, uluslararası hukuk birbirlerine karşı eşitlik
ilişkisi içinde bulunan hukuk kişilerine yönelik
kuralları kapsamaktadır; oysa iç hukukta devlet ile
özel kişi arasındaki bir hukuki ilişkide şayet bu
ilişki idari meseleyse devlet daha “st“n olacatır.
İkincisi, sözkonusu iki hukuk d“zeninin kuralları
b“y“k ölç“de değişik kaynaklardan doğmaktadır.
Sözgelimi, iç hukukta kuralları, “st“n otorite olan
devlet koyarken; uluslararası hukukta birbirine eşit
devletler bir araya gelerek kural yaratırlar. Başka
bir ifadeyle, kural koyma iç hukuk düzeninde bir
tek taraflı irade “r“n“ iken uluslararası hukukta
kural koyma bir ortak irade ürünüdür. Burada
söylenmeli ki, bu kuralların kaynağından ortaya
çıkan farklılık, bağlıyıcılığın dayanağını da
etkilemektedir. Yani iç hukukta kuralların
bağlayıcılığı yasa koyucunun iradesi “zerine
oturmaktayken, uluslararası hukukta kuralların
bağlayıcılığı Pacta sunt servanda ilkesi gereğidir.
Peki ikici gör“ş“n bir devlet tarafından tam
anlamıyla kabul edilmesi hangi sonuçları
doğurur: Bir devletin ikici gör“ş“ kesin çizgileriyle
kabul ettiğini varsayarsak, o devletin iç hukukunda
yarattığı kurallar, uluslararası hukukta etkiler
doğurmayacaktır,
bunun
tam
tersi
yani,
uluslararası hukukta oluşturduğu kuralların, kural
nitelikleriyle iç hukukta hukuksal etkiler doğruması
sözkonusu olmayacaktır. Madem bu hukuk
d“zenleri birbirinden farklı o halde bu iki hukuk
d“zeninin kurallarının birbirleriyle çatışması
olasılığı da yoktur. Ve son olarak, bu hukuk
düzenlerinden birinin ötekinde geçerli olan
kurallardan yararlanabilmesi için, ya bir düzenden
ötekine gönderme ya da aktarma iktibas yapması
gerekmektedir.
Tekçi Moniste Gör“ş: Bu gör“şe göre
dünyada var olan hukuk düzeni tek bir düzen olup,
uluslararası hukuk ve iç hukuk d“zenleri bir
b“t“n“n parçalarını oluşturmaktadırlar. Şu
aşamada sorun nerede doğar: hangi hukuk d“zenin
hangisinden “st“n olduğunda. Cevaplar da bu
soruya verilecek iki olası yanıt arasında değişir. Söz
gelimi, iç hukukun, uluslararası hukuktan “st“n
olduğunu iddia edenler, bunun şu sebebe
dayandığını
söylerler:
uluslararası
alanda
devletlerden üstünden bir otorite yoktur ve
devletler andlaşma yapma yetkisini anayasalarda
tanınmış maddeler aracılığıyla yaparlar. Dolayısıyla
iç hukuk, uluslararası hukuktan “st“nd“r. Bu
gör“şe karşı çıkan, uluslararası hukukun iç
hukuktan hiyerarşik bakımdan “st“nl“ğ“n“
savunanlar ise kendi içinde iki gruba ayrılır:
5
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
a) Gerçekçi Okul Gör“ş“: Bu gör“ş“
toplumbilimci kuramın savunucu Scelle ortaya
atmıştır. Scelle adı geçen kuramında, uluslararası
hukukun uluslararası toplumun hukukudur
diyordu. Scelle, uluslararası hukuk ile iç hukukun
s“rekli bir çatışma durumunda olamayacaklarını
ileri s“rm“şt“r. Aksi halde toplumlararası
dayanışmaya dayanan m“şterek yaşam devam
etmeyecektir. Oysa toplumsal yaşam insanın
doğasında var olduğuna göre, bu iki hukuk
d“zeninin s“rekli çatışması olanağı yoktur. Bu
nedenle, her toplumlararası kural kendisiyle
çatışan her iç kurala “st“n olacaktır. Yani,
uluslararası hukuk hiyerarşik sırada iç hukukun
“st“nde yer alacaktır. Sonuç olarak, iç hukuk
uluslararası hukuka bağımlı tâbi olacaktır.
b) Normcu Okul Gör“ş“: Hans Kelsen bu
gör“ş“n savunucusudur. Kelsen e göre iç hukuk ve
uluslararası hukuk pucta sunt servanda ilkesine
dayanır ve bu sebepten de bu iki hukuk d“zeni
aslında tek bir hukuk d“zenini oluşturmaktadır.
(ans Kelsen e göre, uygulanan hukukun varlığı,
uluslararası hukukun iç hukuka “st“n olması ile
olanaklıdır. Zira, birbirleriyle eşit bir biçimde
varolan çeşitli iç hukuk d“zenlerinin uygulanma
alanlarını d“zenleyebilmek ve onların çatışmalarını
ortadan kaldırmak ancak bu iç hukuk d“zenlerinin
“st“nde yeralan bir hukuk d“zeninin varlığı ile
gerçekleşebilecektir. İşte bu hiyerarşik bakımdan
“st“n olan hukuk uluslararası hukuktur.
Peki bu gör“şlerden hangi geçerli: Uluslararası
ya da ulusal yargı veya hakemlik organları kararları
ile devletlerin başta anayasaları olmak “zere ulusal
mevzuatları “zerinde oturtulan uluslararası
d“zeydeki uygulamayı inceleyen yazarlar ikici veya
tekçi gör“şlerden hiçbirinin t“m“yle kabul
edilmediğini belirtmektedirler. Bu çerçevede,
uluslararası yargı ya da hakemlik organları
kararları açıkça ya da “st“ kapalı bir biçimde
uluslararası hukukun iç hukuka “st“nl“ğ“n“ kabul
etmektedir. Örneğin bir davada UAD aldığı
kararında, bir ulusal yasanın bir andlaşmaya göre
durumunu
değerlendirirken
temel
ilkenin
andlaşmanın “st“nl“ğ“
vurgulamaktadır.
yön“nde
olduğunu
Kimi anayasalarda uluslararası hukukun iç hukuka
karşı “st“nl“ğ“ açıkça belirtilmesine karşın, kimi
anayasalar ya iki hukuk d“zeni kurallarına eşit
değer tanımaktalar ya da bu konuda hiçbir h“k“m
içermemektedir. Ve diğer bir seçenek olarak da
kimi anayasalarda, iç hukukun uluslararası
hukuktan “st“n olduğunu belirtir. Örneğin, İngiliz
hukuk d“zenine göre, imzalanmış bir uluslararası
andlaşma ile bir iç hukuk yasasıyla çatışması
durumunda ulusal yasa hükmünün üst“n geleceği
öngör“lm“şt“r.
Uluslararası (ukuk ve T“rk (ukuku: 1982
Anayasası incelendiği vakit,
. Maddede
T“rkiye nin taraf olduğu andlaşmaların yasa
değerinde olduğu
öngör“lm“şt“r.
Bununla
uluslararası hukukun en önemli böl“m“n“
oluşturan andlaşmaların iç hukuk düzenimizde
doğrudan
etki
doğurması
kabul
edilmiş
bulunmaktadır. Yine anayasanın , , ,
ve
. Maddelerinden kimi sınırlı konulara ilişkin
olarak uluslararası hukuk kurallarının T“rk hukuk
d“zeninde doğrudan h“k“m doğuracağı ortaya
çıkmaktadır.
Bu maddeler 1 :
MADDE 15. [IV. Temel hak ve hürriyetlerin
kullanılmasının
durdurulması]
–
Savaş,
seferberlik, sıkıyönetim veya olağan“st“ hallerde,
milletlerarası hukuktan doğan y“k“ml“l“kler ihlâl
edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölç“de
temel hak ve h“rriyetlerin kullanılması kısmen
veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için
Anayasada öngör“len g“vencelere aykırı tedbirler
alınabilir.
Değişik: . .
/ md. Birinci fıkrada
belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun
fiiller sonucu meydana gelen öl“mler dışında,
kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının
b“t“nl“ğ“ne dokunulamaz; kimse din, vicdan,
d“ş“nce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve
bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar
1
Anayasa için: http://www.anayasa.gen.tr/1982ay.htm
6
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
geçmişe y“r“t“lemez; suçluluğu mahkeme kararı
ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
MADDE 16. [V. Yabancıların durumu]– Temel
hak ve h“rriyetler, yabancılar için, milletlerarası
hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
MADDE 42. [)). Eğitim ve öğrenim hakkı ve
ödevi] – son fıkra T“rkçeden başka hiçbir dil,
eğitim
ve
öğretim
kurumlarında
T“rk
vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve
öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında
okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve
öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar
kanunla d“zenlenir. Milletlerarası andlaşma
h“k“mleri saklıdır.
MADDE 90. [D. Milletlerarası andlaşmaları
uygun bulma] – T“rkiye Cumhuriyeti adına
yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla
yapılacak andlaşmaların onaylanması, T“rkiye
B“y“k Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla
uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri d“zenleyen
ve s“resi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet
Maliyesi bakımından bir y“klenme getirmemek,
kişi hallerine ve T“rklerin yabancı memleketlerdeki
m“lkiyet
haklarına
dokunmamak
şartıyla,
yayımlanma ile y“r“rl“ğe konabilir. Bu takdirde bu
andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay
içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine
sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama
andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya
idarî andlaşmaların T“rkiye B“y“k Millet
Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur;
ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya
özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar,
yayımlanmadan y“r“rl“ğe konulamaz.
T“rk kanunlarına değişiklik getiren her t“rl“
andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra h“km“
uygulanır.
Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş milletlerarası
andlaşmalar kanun h“km“ndedir. Bunlar hakkında
Anayasaya
aykırılık
iddiası
ile
Anayasa
Mahkemesine başvurulamaz. Ek: . .
-5170/7
md. Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş temel hak
ve özg“rl“klere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı h“k“mler içermesi
nedeniyle
çıkabilecek
uyuşmazlıklarda
milletlerarası andlaşma h“k“mleri esas alınır.
Anayasanın
. maddesinin açıklaması: Anılan
değişiklik h“km“, temel hak ve özg“rl“klere ilişkin
uluslararası andlaşmaların yasalarla çatışması
durumunda bu andlaşmaların esas alınacağını
belirtmek suretiyle yalnızca temel hak ve
özg“rl“klere ilişkin andlaşmaların yasalara “st“n
tutulacağını öngörmektedir. Bu durumda temel hak
ve özg“rl“klere ilişkin andlaşmaların dışında kalan
öteki andlaşmaların, mefhum-u muhalif (a
contrario bir yorumla, yasalarla eşit olduğunun
teyid edildiğini söylemek doğru olmaktadır.
Böylece, g“n“m“zde Anayasamızın temel hak ve
özg“rl“klere ilişkin andlaşmalar dışında kalan bir
andlaşma ile bir yasanın çatışması olasılığı
konusunda genel bir h“k“m içermemesi karşısında
temel hak ve özg“rl“klere ilişkin olanların
dışındaki bir andlaşma ile çatışan sonradan
çıkarılacak bir yasanın, ortaya çıkaracağı
uluslararası sorumluluk sorunlarına rağmen, iç
hukumuzda geçerli olması gerekmektedir. Yani
temel hak ve özg“rl“klere ilişkin olmayan
mevzuattaki bir kanun ile uluslararası andlaşmanın
benzer maddesi çatıştığı vakit, uygulanacak olan
kural çatışan maddelerin genel ya da özel nitelikli
olup olmadığına bakılıp genel h“k“ml“ – özel
h“k“ml“ yasaların çatışmasında uygulanan kural
uygulanır. Nitekim genel olarak andlaşmaların T“rk
hukukundaki yerine ilişkin olarak yapılan
değerlendirmelerde de yetkili yazarların bu gör“ş“
benimsedikleri
görülmektedir
ayrıntılar
andlaşmalar böl“m“nde mevcut .
MADDE 92. [F. Savaş hali ilânı ve silahlı kuvvet
kullanılmasına izin verme] – Milletlerarası
hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına
ve T“rkiye nin taraf olduğu milletlerarası
andlaşmaların
veya
milletlerarası
nezaket
kurallarının gerektirdiği haller dışında, T“rk Silahlı
Kuvvetlerinin yabancı “lkelere gönderilmesine
veya yabancı silahlı kuvvetlerin T“rkiye de
bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara
vermede iken “lkenin ani bir silahlı saldırıya
uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet
kullanılmasına
derhal
karar
verilmesinin
kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.
T“rk Yargı Organları Kararları: Bu organların
kararları incelendiğinde, uluslararası hukuk
7
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
kurallarının iç hukuk d“zenimizde h“k“m
doğurması konusunda açık bir durum yoktur.
Ancak, kimi yargı organları kararları, usul“ne
uygun y“r“rl“ğe konmuş andlaşmalar dışında,
yapılageliş niteliğindeki uluslararası hukuk
kurallarına da iç hukuk d“zenimizde doğrudan
etkiler tanıdığı yön“nde değerlendirilebilecek
birtakım h“k“mler içermektedir. Örneğin, bu
kararlar incelendiğinde, özellikle diplomatik
dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar konusunda,
uluslararası
hukuk
kurallarının
“lkemizde
doğrudan h“k“m doğurduğu izlenimi uyandıran
kararlarla karşılaşılmaktadır. Ancak bu hususta
alınmış
kararların,
uluslararası
hukuka
dayandırılmasının
yanında
mevzuata
da
dayandırıldığı gör“lmektedir. Sonuç olarak şunu
söylemek m“mk“n: Yargı organları uluslararası
hukuk kurallarının iç hukuk d“zenimizde h“k“m
doğurmalarını bunların bir iç hukuksal işlem ile iç
hukukumuzda benimsenmesi durumunda olanaklı
kılar gör“nmektedir. Başka bir deyişle, uluslararası
hukuk kuralları T“rk hukuk d“zeninde doğrudan
uygulanır nitelikte değerlendirilmemektedir (tabii
bu kuralları konu alan bir anlaşmaya T“rkiye taraf
değilse .
Yapılageliş kurallarının ve hukuk genel
ilkelerinin değeri: Yapılageliş team“l kısaca,
uluslararası hukuk kişilerinin tutum ve davranışları
sonucu birlikte oluşturdukları yazılı olmayan
uluslararası hukuk kurallarının b“t“n“d“r.
Hukukun genel ilkeleri ise, birçok ulusal hukuk
d“zeninde yer alan ve uluslararası hukuk d“zenine
aktarılmalarına ne hukuk mantığı ne de devletlerin
değer yargıları bakımından herhangi bir engel
bulunmayan, devletlerin ortak hukuk değerlerini
içeren kurallardır. Peki bu kuralların T“rk
mevzuatındaki yeri nedir: Uluslararası yapılageliş
kurallarının T“rk hukuk d“zeninde değeri ile ilgili
genel nitelikli hiçbir hüküm olmamakla birlikte
yukarıda da yer verilen Anayasanın ,
ve .
Maddelerinde uluslararası hukukun genel olarak
gözön“nde tutulmasını gerektiren konularda ve bu
maddelerin öngörd“ğ“ koşullarda uluslararası
yapılageliş kurallarının yasalara “st“n bir değer
kazanacağı gör“lmektedir. T“rk yargı kararlarında
da yapılageliş kuralları ile yasaların karşılıklı
değerleri konusunda doğrudan değinen herhangi
bir karara rastlanmamaktadır. Yani teamül
kuralları doğrudan Türk hukukunda uygulanamaz
ve ancak iç hukuksal d“zeyde öngör“len bir işlem
ile iç hukukumuzda uygulama olanağına
kavuşabilir ve de team“l kurallarının değeri de
ancak onları iç hukukumuza aktaran hukuksal
işlemler değerinde olabilir. Böylece, andlaşmalar
veya yasalar yoluyla iç hukuk düzenimizde
uygulanmaları öngör“len uluslararası yapılageliş
kuralları yasa değerinde h“k“m doğuracaklardır.
(ukuk genel ilkelerine ilişkin değerlendirmeler ise,
sözkonusu bu hukuk genel ilkelerinde yapılan
ayrım doğrultusunda ikiye ayrılır. Kimilerine göre
hukuk genel ilkeleri ikiye ayrılır: uluslararası
hukuk ile iç hukuklara ortak olan hukuk genel
ilkeleri ve uluslararası hukuka özg“ olan hukuk
genel ilkeleri. İç hukukumuzda var olan hukuk
genel ilkelerinin değerleri kendilerini içeren
hukuksal
işlemler
çerçevesinde
değerlendirilecektir. Uluslararası hukuka özg“
genel hukuk ilkeleri için ise uluslararası yapılageliş
kuralları için yapılan değerlendirmenin aynen
uygulanması gerekecektir.
Uluslararası (ukuk Kurallarının Taraflara Göre
Bağlayıcılığı Sorunu: Uygulanan uluslararası
hukukta belli bir hukuk kuralının varlığı, örneğin
iki devlet arasındaki sorunda, bu kuralın
kendiliğinden ve otomatik olarak uygulanabilir
olduğunu göstermemektedir. Anılan belli kuralın
bu iki devlet arasında uygulanabilmesi için ayrıca
bunlar arasında hukuksal y“k“ml“l“k bağı
doğurduğunun ortaya konması gerekmektedir.
Sonuç olarak uluslararası hukuk kuralları t“m
uluslararası hukuk kişilerine karşı otomatik olarak
ileri sürülebilir bir nitelik göstermemektedir.
Uluslararası (ukukun Kaynakları: Genel
d“zeyde uluslararası hukuk kaynaklarını, maddi ve
biçimsel kaynaklar olarak ikiye ayırma olanığı
vardır. Maddi kaynaklar, uluslararası hukuk
kurallarının kökenlerini, oluşmalarına neden olan
her t“rl“ toplumsal ve d“ş“ncesel verileri
belirtmektedir.
Bunlar
uluslararası
hukuk
8
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
kurallarının öz“n“ veya varlık nedenini oluşturan,
bu kuralları yaratan temel öğelerdir. Biçimsel
kaynaklar ise iki t“rl“ sınıflandıralabilir: Asli ve
yardımcı kaynaklar olarak yahut yazılı olup
olmadıklarına göre ayrım yapılabilir. Biçimsel
kaynakların asıl ve yardımcı kaynaklar biçiminde
ayrılması
Milletler
Cemiyeti
döneminde
Uluslararası S“rekli Adalet Divanı statüsünün 38.
maddesinde kabul edilmiş; bu ayrım BM dönemi
UAD statüsünün 38. Maddesin de aynen
benimsenmiştir. Bu madde aynen şöyledir:
Uluslararası Adalet Divanı Stat“s“
. Madde:
1.
Kendisine
sunulan
uyuşmazlıkları
uluslararası hukuka uygun olarak çözmekle görevli
olan Divan:
a) Uyuşmazlık durumundaki devletlerce açık
seçik kabul edilmiş kurallar koyan, gerek genel
gerekse özel uluslararası antlaşmaları;
b) Hukuk olarak kabul edilmiş genel bir
uygulamanın
kanıtı
olarak
uluslararası
yapılagelmiş kurallarını;
c) Uygar uluslarca kabul edilen genel hukuk
ilkelerini;
d)
. Madde h“km“ saklı kalmak “zere,
hukuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı araç
olarak adli kararları ve çeşitli ulusların en yetkin
yazarlarının öğretilerini uygular.
2.
Bu h“k“m, tarafların gör“ş birliğine
varmaları halinde, Divan'ın hakça ve eşitçe karar
verme yetkisini zedelemez.
. Asıl kay aklar:
a) A dlaş alar
b) Teamül
Biçimsel
Kaynaklar
c) Hukuk genel ilkeleri
. Yardı cı kay aklar:
a)Mahke e kararları
Uluslararası
Hukukun
Kay akları
b)Doktrin
Tarihsel,Toplumsal
Maddi
Kaynaklar
Ahlaksal, Dinsel
İdeolojik, Eko o ik
Kültürel, Teknik
Biçimsel kaynakların yazılı olup olmamalarına göre
ayrımları konusunda, yazılı kaynaklardan, asıl ve
yardımcı niteliklerine bakmaksızın, uluslararası
hukuk kurallarını yazılı olarak saptayan kaynaklar
kastedilmektedir. Yazılı kaynaklar şunlardır:
Andlaşmalar, mahkeme kararları, öğreti. Yazılı
olmayan kaynaklar ise yapılageliş, hukuk genel
ilkeleridir.
Andlaşmalar: Andlaşma kavramı ile genel olarak
uluslararası hukukun kendilerine bu alanda yetki
tanıdığı kişiler arasında, uluslararası hukuka uygun
bir biçimde, hak ve y“k“ml“l“kler doğuran, bunları
değiştiren ya da sona erdiren yazılı irade uyuşması
anlaşılmaktadır.
Andlaşmanın ilk koşulu, bunun uluslararası
hukukun kendilerine bu alanda yetki tanıdığı kişiler
arasında yapılması olmaktadır. Uluslararası
hukukun andlaşma yapma yetkisini tanıdığı
kişilerin başında egemen devletler ve sonra
uluslararası örg“tler gelir.
Bir
irade
uyuşmasının
andlaşma
olarak
nitelendirilebilmesi için ikinci koşul, bu irade
uyuşmasının uluslararası hukuk kurallarına uygun
olarak ve uluslararası hukuk çerçevesinde hukuksal
sonuçlar doğurmak “zere yapılmış olması
koşuludur.
Bir
irade
uyuşmasının
andlaşma
olarak
nitelendirebilmesi için “ç“nc“ koşul, bunun
eskiden varolan hak ve y“k“ml“l“klerden farklı
birtakım hak ve y“k“ml“l“kler doğurması ya da
bunları sona erdirmesi koşuludur. Söz“ edilen yeni
hak ve y“k“ml“l“klerin çok kapsamlı ya da önemli
olması gereği yoktur.
Bir andlaşmadan bahsedebilmenin dörd“nc“
koşulu ise, yapılan hukuksal işlemin en az iki ya da
daha çok devlet ya da uluslarlararası hukuk birimi
arasında gerçekleştirilen bir irade işlemi olmasıdır.
Başka bir ifadeyle, bir uluslararası hukuk kişisinin
uluslararası
hukuk
çerçevesinde
hak
ve
y“k“ml“l“kler doğuran tek taraflı hukuksal
işlemleri bir andlaşma oluşturmayacaktır.
9
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Peki andlaşmanın ille de yazılı olması gerekir
mi? İrade uyuşmasının yazılı olması gereği öğretide
tartışmalıdır. Bir irade uyuşmasının bağlaması için
bunun mutlaka yazılı olması gerekmemektedir.
Ancak uygulamada ve öğretideki ağırlıklı eğilim,
andlaşma terimini yazılı irade uyuşmalarına ayırma
biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte,
uluslararası hukukun bu konuda herhangi bir
sınırlama getirmediği, dolayısıyla sözl“ bir irade
uyuşmasının da bir andlaşma oluşturacağı kabul
edilmektedir. (atta, işaretle andlaşma yapılması
olanağı bile bulunmaktadır örneğin, savaşta
gör“şme için beyaz bayrak kullanılması . Bununla
birlikte
Viyana Andlaşmalar (ukuku
Sözleşmesi Kısım ) – Giriş böl“m“ndeki . Maddede
andlaşmayı şöyle açıklar: a- andlaşma , ister tek
bir belgede, isterse iki veya daha fazla ilgili belgede
yer alsın ve kendine mahsus ismi ne olursa olsun,
devletler arasında yazılı şekilde akdedilmiş ve
milletlerarası hukuka tabi olan milletlerarası
anlaşma mutabakat demektir. Yani 1969 Viyana
Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi ne göre bir
andlaşmanın yazılı olması şartı aranmaktadır. Bu
fıkradan şunu da çıkarabiliriz: andlaşmanın tek bir
belgede yapılmış olması gerekmemektedir. Bir
anlaşmanın iki ya da daha çok belgeden oluştuğunu
şuradan anlayabiliriz: Eğer bir ana andlaşma
yanında onu tamamlayıcı nitelikte ikincil
andlaşmalar yahut ekler varsa, mektup ya da nota
değişimi yapılmışsa, paralel ulusal hukuksal
işlemler yapılmışsa. Tek belgeli andlaşmalar ise, tek
bir belgede yer alan andlaşmanın taraflarca
imzalandığı andlaşmalar ya da ortak bildirilerdir.
Centilmenler Anlaşması: Devlet yetkililerinin,
hukuksal bir y“k“m altına girmeden, belirli
birtakım konularda davranışlarının nasıl olacağını
bildiren belge ya da olgulara verilen addır. Bu
verilerin en önemli özellikleri hukuksal herhangi
bir y“k“m içermemeleri ve anılan yetkilinin
iktidarda kaldığı s“rece saygı göstermeyi kabul
ettiği davranış biçimlerini içermeleri olmaktadır.
Bunlara uyulmaması durumunda ilgili devletin
herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir.
Centilmenler anlaşması konusunda en tanınmış
örnek
de ABD Başkanı Roosevelt ile İngiltere
Başbakanı Churchill arasında imzalanan ve BM
örg“t“n“n temellerini atan Atlantik Şartı dır.
Andlaşmalarla ilgili terimler:
Andlaşma (Muahede): Genel olarak bir
irade uyuşmasını bildirmesi yanında, özel olarak,
onay gerektiren andlaşma t“r“n“ bildirmektedir.
Anlaşma: Devletlerin yaptığı andlaşmalar
bakımından ikincil önemde olanları bildirdiği gibi,
en az resmi işlem gerektiren andlaşma türünü de
bildirmektedir; yine uluslararası örg“tlerin yaptığı
anlaşmalara genellikle verilen addır.
Sözleşme mukavelename : Genellikle
önemli ve kural koyucu çok-taraflı andlaşmaları
bildirmektedir; ancak, özel hukukta kullanılan ve
eski adıyla mukavele olarak adlandırılan sözleşme
ile karıştırma karıştırmamak gerekir.
Misak: Uluslararası ilişkilerin temel
d“zenine
ilişkin
çok-taraflı
andlaşmaları
bildirmede başvurulmaktadır.
Şart: T“rkçe bir terim olmayıp, genellikle
uluslararası yaşamı d“zenleyen temel ve kurucu
nitelikli andlaşmaları belirtmektedir; ancak kimi
zaman bu terimin bağlayıcı niteliği olmayan bir
uluslararası belgeyi belirtmesi olasılığı da vardır.
Protokol:
Andlaşmalar
hukukundaki
anlamıyla sınırlı nitelikli andlaşmaları ya da bir ana
andlaşmayı tamamlayıcı ve ayrıntılarını d“zenliyici
nitelikli andlaşmaları belirtmektedir.
Genel Senet (Umumi senet): Genel
nitelikli h“k“mler içeren çok taraflı andlaşmalar
için kullanılmaktadır.
Son senet (nihai senet): Bir kongre ya da
konferansta kabul edilen andlaşmalar ile kimi
zaman toplantıya katılan tarafları da sayan
andlaşma nitelikli bir belgeyi belirtmektedir.
Modus vivendi: Geçici anlaşma anlamına
gelen Latince bir terim olup, kısa s“reli ve özellikle
ticaret ya da g“mr“k konularına ilişkin ikili
andlaşmaları belirtmektedir.
Mektup nota değişimi teatisi : Mektup
ya da nota değişimi yoluyla basit usulle yapılan
andlaşmaları belirtmektedir.
10
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Uzlaşı ya da Tahkimname: Uluslararası
hukuk kişilerinin bir uyuşmazlıklarını hakemlik ya
da yargı yoluyla çözme kararını ve bu yola
başvurma koşul ve yöntemlerini d“zenleyen
andlaşmayı belirtmektedir.
Statü: Genellikle uluslararası organların
çalışma kuralları ve koşullarını kapsayan
andlaşmaları belirtmektedir.
Andlaşmaların sınıflandırılması: Andlaşmaları,
başlıca ölç“tler olarak, konularına, taraflarının
sayıları ya da durumlarına, taraflarının uluslararası
kimliğini ve hukuksal işlevine göre sınıflandırmak
m“mk“nd“r. Konularına göre andlaşmalar: siyasal
andlaşma, askeri andlaşma, ekonomik ve ticari
andlaşma, k“lt“rel andlaşma, ittifak andlaşması,
ulaşım ve iletişim alanında andlaşma, konsolosluk
andlaşması, adli yardımlaşma andlaşması vb
şekilde sınıflandırılabilir. Taraflarının sayılarına
göre de anlaşmalar ikili ve çok taraflı andlaşmalar
olarak sınıflandırma yapılabilir. Andlaşmaları,
taraflarının
uluslararası
kimliğine
göre,
devletlerarası andlaşmalar, uluslararası örg“tler
arası andlaşmalar, devletlerle uluslararası örg“tler
arası andlaşmalar, egemen devletlerle yetkileri
sınırlı devletler ya da devlet niteliği kazanmamış
topluluklarla andlaşmalar vb sınıflandırmak
olanaklıdır. Yine hukuksal işlevlerine göre,
andlaşmalar genel kurallar koyan yasa-andlaşmalar
ve değişik çıkar ve amaçları bağdaştıran akitandlaşmalar olarak sınıflandırabilmektedir.
Andlaşmaların yapılışı: Genel anlamında,
andlaşmaların yapılması deyimi ile andlaşma
metninin
oluşturulup
resmileştirilmesi,
andlaşmanın bağlayıcılık kazanması için gerekli
işlemlerin yapılması ve son olarak da,
andlaşmaların h“k“m doğurmasını sağlayacak
biçimsel birtakım işlemlerin tamamlanması
aşamaları kastedilmektedir.
Andlaşma metninin oluşturulması: Bir andlaşma
metninin oluşturulması ve kabul edilmesi
konusunda belirlenmesi gereken ilk şey bu
işlemleri yapmaya yetkili kişilerdir. Bu yetkili
kişiler metni saptamak için gör“şmeler yapar ve
sonunda bu metni kabul ederek içeriğini
kesinleştirir. O halde andlaşma yapmaya yetkili
kişiler kimlerdir? Bu sorunun cevabı
Viyana
Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi (1969 VAHS)
Yetki
Belgesi
başlıklı
.
Maddesinde
verilmektedir:
1.
Bir andlaşma metninin kabul“ veya tevsiki
amacıyla veya Devletin bir andlaşma ile bağlanma
rızasını açıklaması amacıyla bir kişinin bir Devleti
temsil ettiği şu hallerde kabul edilir:
a) Uygun bir yetki belgesini gösterdiği zaman;
veya
b) İlgili Devletlerin uygulamasından veya
diğer şartlardan niyetlerinin o şahsın bu amaçlar
için Devleti temsil ettiğini kabul etmek ve yetki
belgesini bertaraf etmek olduğu ortaya çıktığı
zaman;
2.
Görevleri gereği ve yetki belgesine
başvurmaksızın aşağıdaki kişilerin Devletlerini
temsil ettikleri kabul edilir:
a) Devlet Başkanı, (“k“met Başkanı ve
Dışişleri Bakanları, bir andlaşmanın akdi ile ilgili
her t“rl“ işlemin yapılması amacıyla;
b) Diplomatik misyon başkanları, kendilerini
akredite eden Devletle akredite oldukları Devlet
arasındaki bir andlaşmayı metin olarak kabul
etmesi amacıyla;
c) Devletler tarafından bir milletlerarası
konferans veya bir milletlerarası örg“t veya
organlarından birine akredite olan temsilciler, o
konferansta, örg“tte veya organda bir andlaşma
metnini kabul etmek amacıyla.
. maddeden anlaşılan şudur: Hiçbir yetki
belgesine
gerek
kalmadan
andlaşma
gör“şmelerinin
yapımında
ve
metnin
saptanmasında doğrudan devletlerini temsil
etmeye yetkili kişiler ikiye ayrılmaktadır: genel
olarak devleti adına andlaşma gör“şmelerinde ve
metnin kabul“nde yetkili kişiler ve devletleri adına
yalnızca temsilci olarak atandıkları devlet ya da
uluslararası örg“t nezdinde yetkili kılınan kişiler.
Genel olarak yetkili olan kişiler, maddede
belirtildiği gibi, devlet başkanı, h“k“met başkanı,
dışişleri bakanıdır. Yalnızca temsilci olarak
atandıkları devlet ya da uluslararası örg“t nezdinde
andlaşma yapma ve metni kabul etme yetkisine
sahip temsilciler ise o devlet nezdinde atanan
11
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
diplomatik misyon başkanı genellikle b“y“kelçi
ve o uluslararası örg“t nezdinde atanan diplomatik
misyon başkanıdır. Bu gruba girmeyen t“m devlet
yetkilerinin bir andlaşma gör“şmelerinde ve
andlaşma metninin kabul“nde yetkili kabul
edilebilmeleri için devletlerinin öngörd“ğ“
koşullara uygun olarak verilen yetki belgesine
sahip olmaları gerekmektedir. Yetki belgesi
verilmemiş bir kişinin andlaşmaların gör“şmeleri
ve kabul“ konusunda yapacağı işlemlerin hiçbir
hukuksal değeri yoktur, meğer ki sözkonusu bu
yetki daha sonra o devlet tarafından kabul edilmiş
olsun. Bakın VA(S . madde ne diyor:
Madde 8 - [İzinsiz yapılan bir işleme sonradan
icazet verilmesi]: Yedinci maddeye göre bir Devleti
temsil etmeye mezun kabul edilmeyecek bir kişinin
bir andlaşmanın akdedilmesi ile ilgili olarak yaptığı
bir işlem, o Devletçe daha sonra teyid edilmedikçe
hukuki sonuç doğurmaz.
Bir uluslararası örg“t adına andlaşma
yapmakla yetkili kılınan kişiler de iki gruba
ayrılır: Herhangi bir yetki belgesine gerek
kalmadan bir uluslararası örg“t“ temsil ettiği kabul
edilen kişiler ve yetki belgesi ile yetkilendirilen
kişiler. Yetki belgesine gerek kalmadan yetkili
kılınan kişilerin kimlikleri genellikle sözkonusu
uluslararası örg“t“n kurucu andlaşmasında yeralan
hükümler ile belirlenmektedir. Ancak, bir
uluslararası örg“t“n kurucu andlaşması ya da örg“t
adına genel yetkili kılınan organı aracılığıyla alınan
herhangi bir karar bu konudaki yetkilileri
belirtmemekte ise, o zaman genellikle o
uluslararası örg“t“n en y“ksek dereceli görevlisi
olan genel sekreter ve genel sekreter yardımcıları
herhangi bir yetki belgesine gerek kalmadan bir
andlaşma gör“şmelerinde örg“tlerini temsil
edebilir.
Peki anlaşma nasıl gör“ş“lecek ve metin nasıl
hazırlanacak: Bu aşamanın gerçekleşmesi
andlaşmanın ikili ya da çok taraflı olmasına bağlı
olarak farklılık göstermektedir. İkili andlaşmalarda
gör“şmeler, yukarıda değinilen yetkililer ile
bunlara teknik düzeyde yardımcı olan uzmanların
katılması ile başlar. Andlaşmanın konusu ve amacı
genellikle
önceden
diplomasi
yöntemleri
aracılığıyla
saptanmış
olduğundan,
metnin
yazılması aşamasına hemen geçilir. Ancak eğer
diplomasi gör“şmeleri yapılmamışsa, ilk önce
andlaşmanın konusu ve amacının belirlenmesine
ilişkin öngör“şmeler yapılmaktadır. Andlaşma
metninin kaleme alınmasında değişik yöntemler
uygulanabilmektedir. Birinci yöntem, tarafların bir
metni birlikte hazırlamalarıdır. İkinci yöntem,
taraflardan birinin hazırladığı bir andlaşma taslağı
“zerinde gör“ş“lerek metnin saptanmasıdır.
Üç“nc“ yöntem ise, tarafların hazırladıkları
andlaşma taslaklarından yola çıkarak, benzer olan
h“k“mler “zerinde sonradan yalnızca yazım
bakımından
durmak
“zere,
anlaşılmayan
noktalarda
uyuşmayı
sağlamak
amacıyla
gör“şmeler yapmak ve metni oluşturmaktır.
Oluşturulan andlaşma metninin diline gelince, ya
yalnızca tarafların her ikisinin resmi dilinde, ya her
iki tarafın da resmi dili yanında ayrıca bir “ç“nc“
dilde – genellikle İngilizce veya Fransızca – ya da
yalnızca
bir
yabancı
dilde
yapıldıkları
gör“lmektedir. Anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak
için,
genellikle
değişik
anlamlar
çıkması
durumunda bir dildeki metin, esas metin olarak
kabul edilmektedir.
G“n“m“zde
çok
taraflı
bir
andlaşmanın
gör“ş“lmesi ve metnin kaleme alınması ya
doğrudan bir diplomatik konferansta ya bir
uluslararası örg“t çerçevesinde gerçekleştirilmekte
ya da andlaşma tasarısı bir uluslararası örg“t
organınca hazırlandıktan sonra bir diplomatik
konferansta kabul edilmektedir. Konferansların2
toplanmasının
sağlanması
iki
yolla
Bug“n genel olarak çok taraflı toplantıları belirtmek
için konferans teriminin kullanılmasına karşılık, özellikle
tarihsel olarak, konferans ve kongre ayrımına gidildiği
görülmektedir. Daha çok 19. y“zyılda rastlanan bu
ayrıma göre, siyasal sorunları çözme amacı g“den ve
b“y“k devletlerin ağırlığının duyulduğu çok taraflı
toplantıların
kongre
olarak
adlandırıldığı
gözlenmektedir. Bu karşılık, tarafların eşitliğinin daha
ağır bastığı ve hukuk kurallarının oluşturulması
amaçlanan bu t“r toplantılara konferans adı
verilmektedir.
2
12
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
gerçekleşebilmektedir. Kimi zaman konferansı
tasarlama ve çağrı bir ya da birkaç devletin
girişimine bağlanmaktadır. Kimi zaman ise –ki
bug“n en çok başvurulan yoldur – bir konferansın
toplanmasının
tasarlanması
ve
çağrıların
gerçekleştirilmesi
bir
uluslararası
örg“t“n
girişimleri sonucu olmaktadır. Andlaşma yapmakla
görevli konferansın işleyişine gelince, en başta,
konferansı yönetmekle görevli bir başkanlık divanı
oluşturulmaktadır. Bu başkanlık divanı, konferans
başkanı, değişik sayıdaki başkan yardımcıları, varsa
komisyon başkanları ve raportörleri, yetki belgeleri
komitesi ve yazım komitesi başkanlarından
oluşmaktadır. Ayrıca bir yetki belgeleri komitesi ile
yazım tahrir komitesi de yer alır. Bir andlaşma
tasarısının h“k“mleri önce komisyon ya da
komitelerde ele alınmaktadır. Özel komisyonlarda
ve genel komisyonda kabul edilen andlaşma
tasarısı daha sonra konferans genel kuruluna
sunulmaktadır. Burada da kabul edilen andlaşma
tasarısı
h“k“mleri
tahrir
komitesine
gönderilmektedir. Yazım komitesinden çıkan
biçimiyle bir kez daha konferans genel kurulunca
incelenen andlaşma tasarısı bir andlaşma metni
olarak kabul edilmektedir3. Oylama konferansın
kabul edeceği yöntemlere ve kurallara göre çeşitli
şekillerde
yapılabilir.
Sözgelimi,
oybiriliği
aranabilir; yahut salt, / , / ya da / oy çokluğu
aranabilir. Ancak konferansta başka bir oy oranı
kabul edilmemişse
VA(S madde
ikinci
fıkrada belirtildiği gibi
/
oy çokluğu
gerekmektedir:
Madde 9/2: Bir milletlerarası konferansta bir
andlaşma metninin kabul“, mevcut ve oy kullanan
Devletlerin üçte-ikilik oy çoğunluğu ile olur, meğer
ki aynı çoğunluk farklı bir kuralın uygulanmasını
karara bağlasın.
Consensus Oydaşma : Oybirliği ya da oy çokluğu
ile bir andlaşma metninin kabulu dışında bir
“ç“nc“ yol ise oydaşma yani consensus yöntemi ile
Gerçek anlamında, b“t“n tarafların içeriğini de birlikte
oluşturarak kaleme aldıkları ilk çok-taraflı andlaşma
Mart
tarihli Paris Andlaşması dır.
bir anlaşmanın kabul“ olmaktadır. Consensus, bir
kararın gör“şmeler yoluyla ve herhangi bir
oylamaya
gitmeden
alınması
yöntemini
belirtmektedir. Bir andlaşma tasarısının ya da
resmi metninin consensus ile kabulünde,
gör“şmeler sonucu oluşan bir metne hiç bir taraf
itiraz etmezse o metin kabul edildi sayılmaktadır.
Başka bir deyişle, consensus yönteminde susmak
kabul“ belirtmektedir. Metnin kabul“ne karşı olan
devlet ya da uluslararası örg“t temsilcisi bu
gör“ş“n“ kesin olarak bildirmek zorundadır. O
zaman yeniden uzlaşmayı sağlayacak bir metin
çalışmaları s“rd“r“lecektir. Consensus yöntemiyle
çalışmayı benimseyen konferansların en önemlileri
teki (elsinki Bildirisi adıyla anılan bildiriyi
hazırlayan Avrupa G“venlik ve İşbirliği Konferansı
ile ))). Deniz (ukuku Konferansı olmuştur.
Andlaşma Metninin Resmileşmesi: Bir andlaşma
metni gerek ikili gerekse çok taraflı olsun yukarıda
belirtilen yöntemler çerçevesinde kabul edildikten
sonra bu metnin kesin bir biçimde saptandığını
ortaya koyan işlemlerin tamamlanmasına sıra
gelmektedir. Bu işlemlerin neler olacağı böyle bir
andlaşmanın katılan tarafların kararına bağlı
olmaktadır. Eğer bir andlaşmayı kabul eden taraflar
herhangi
bir
yöntem
öngörmemişlerse,
uygulamada bir anlaşma metninin resmilik
kazanarak kesinleşmesi tarafların temsilcilerinin
imzası ya da parafı ile gerçekleşmektedir. 1969
VAHS madde 10: [Metninin tevsiki (authenication)]
Bir andlaşma metni aşağıdaki hallerde sarih ve kat'i
olarak tespit edilir:
a) Metinde öngörülebilecek bir usulle veya
andlaşmanın hazırlanmasına katılan Devletlerin
“zerinde mutabık kaldıklan bir usulle;
b) Böyle bir usul yoksa, bu Devletlerin
temsilcilerinin andlaşma metnini veya metni içine
alan bir Konferans Nihai Senedini imzalamaları, ad
referandum4 imzalamaları veya parafe etmeleri ile.
3
4
Danışma Koşullu imza olarak T“rkçeye çevrilen terim
hakkında bilgi aşağıda ayrıntısıyla verilmiştir.
13
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
İmza yoluyla bir andlaşma metninin kesinlik
kazanması söz konusudur. Ancak bir andlaşmanın
sadece imza ile bağlayıcılık kazanması da
m“mk“nd“r yeter ki o andlaşmanın bağlayıcılık
kazanmasının imza ile olacağı, andlaşma metninde
açıkça geçsin ve imzayı atan tarafın iç hukuku bu
işlemi olanaklı kılsın . Peki imzanın, andlaşma
metnine kesinlik kazandırmaktan başka bir
hukuksal anlamı var mıdır? Öğretide bu aşamada
konulan imzanın anlamı hakkında tartışmalar
vardır. Kimi yazarlar, bir andlaşma metnini
saptama amacıyla konulan imzayı o devletçe bu
andlaşma metni h“k“mlerinin bir yapılageliş
oluşturması
yolunda
olumlu
bir
irade
açıklamasında
bulunulduğunu
biçiminde
yorumlamaktadır. Başka bir deyişle, bu gör“şe
göre, andlaşma metnini saptamada konulan imza,
daha sonra bu devletçe onaylanmamış olsa bile, söz
konusu devletin andlaşma dışında öz olarak aynı
yönde kuralların oluşmasını kabul ettiğinin bir
kanıtı olarak sunulmaktadır. Başka yazarlar ise, bu
amaçla koyulan bir imzaya kuralların öz“n“n
kabulü konusunda kesin bir kanıt olma niteliği
tanımamakla birlikte, ilgili devletin andlaşma metni
h“k“mleri yön“nde işlemleri s“rd“rme niyetini
belirttiğini bildirmektedirler. UAD, bir davayla ilgili
verdiği danışma gör“ş“nde, bu çerçevede verilen
imzanın bir andlaşmaya katılmanın ilk aşamasını
oluşturduğunu belirttikten sonra, bir andlaşmayı
imzalayan bir devletin bunu imzalamayan bir
devletten farklı bir durumda olduğunu kabul
etmektedir.
Bir
andlaşma
metninin
resmileştirilmesinde konulacak imzaların bir kaç
biçimde verilmesi olanağı vardır. Birinci olarak,
hiçbir koşula bağlı olmayan ve gör“şmelerin
bitiminde verilen kesin imza vardır. İkincisi, bir
temsilci yetkisi konusunda ya da andlaşma
metninin içeriğinin kabul edilip edilmemesinin
değerlendirilmesi konusunda kuşkulara sahipse,
danışma koşullu imza signature ad referendum
koyabilmektedir. Böylesi bir imzayı koyan temsilci
daha sonra adına katıldığı devlete ya da
uluslararası örg“te durumu göt“rerek kesin bir
değerlendirme yapılmasını istemektedir. Eğer, söz
konusu devlet ya da uluslararası örg“t,
temsilcilerinin bu imzasını kabul ettiğini
bildirmişse danışma koşullu imza verildiği andan
başlayarak
geçerli
olan
kesin
imzaya
dön“şmektedir. Aksi durumda belirli bir s“re
sonunda teyid edilmeyen koşullu imza verilmemiş
sayılmaktadır. Üç“nc“ olarak ise, uluslararası
uygulamada uzatmalı imza signature differée diye
adlandıralabilecek bir başka imza yöntemi vardır.
Bu yönteme göre, genellikle bir andlaşmanın
gör“ş“lmesine katılan tarafların andlaşma metnini
imzalamaları için metnin kabul“nden başlayarak
belirli bir s“re tanınmaktadır. Daha önce de
belirtildiği gibi, bir temsilcinin imzasının geçerli
olabilmesi için imzalama yetkisiyle donatılmış
olması gerekmektedir. Yalnızca gör“şmeleri
yürütmekle görevlendirilen bir temsilci imza
yetkisinden yoksundur.
Paraf: Bir andlaşma metnini resmileştirmek için
başvurulan ikinci yol paraf yoludur. Paraf,
temsilcilerin adlarının başharflerini koymak
suretiyle bir andlaşma metnini saptama işlemine
verilen addır. Parafın, aksi belirtilmemişse, tek
işlevi – imzanın aksine olarak – andlaşma metnini
saptamak olmaktadır. Bir kural dışılılık olarak,
parafın imza gibi bağlayıcılık kazandırma yeteneği
taraflarca bu yönde bir irade belirtilmişse kabul
edilmektedir. Parafa şu koşullarda başvurulduğu
görülmektedir: Eğer andlaşmanın imza ile
bağlayıcılık kazanması d“ş“n“l“yorsa andlaşma
metnini saptamak amacıyla; andlaşma metninin
imza ile kesinleşmesi işlemini daha “st d“zey
devlet yetkililerinin yerine getirmesi uygun
gör“lm“şse; ve eğer gör“şmelerdeki temsilci imza
yetkisine sahip bulunmuyorsa. İmza ve parafa
ilişkin 1969 VAHS maddeleri aşağıdaki gibidir:
Madde 11- [Bir andlaşma ile bağlanma rızasını
açıklama yolları]: Bir Devletin bir andlaşma ile
bağlanma rızası imza, bir andlaşma teşkil eden
belgelerin teatisi, onay, kabul, tasvip veya katılma
veya “zerinde mutabık kalındıysa diğer herhangi
bir araçla açıklanabilir.
Madde 12- [İmza ile açıklanan andlaşma ile
bağlanma rızası]:
14
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
. Aşağıdaki hallerde bir Devletin bir andlaşma ile
bağlanma rızası temsilcilerinin imzası ile
açıklanabilir:
a- andlaşma, imzanın o etkiye sahip olacağını
öngörd“ğ“ zaman;
b- gör“şmeci Devletlerin imzanın o etkiye sahip
olması hususunda mutabık kaldıkları başka t“rl“
tespit edildiği zaman;
c- Devletin imzaya o etkiyi verme niyeti,
temsilcisinin yetki belgesinden anlaşıldığı zaman
veya gör“şmeler esnasında açıklandığı zaman.
. Birinci paragraf bakımından:
a- bir metnin parafe edilmesi, gör“şmeci
Devletlerin mutabık kalmaları halinde andlaşmanın
imzalamasını teşkil eder;
b- bir andlaşmanın bir devletin temsilcisi
tarafından ad referandum imzalanması, Devleti
teyid ederse, andlaşmanın imzalanmasını teşkil
eder.
İmza ya da parafların hangi t“r belgede yer
alacakları konusuna gelince, iki olasılık vardır.
Birincisi, andlaşma metninin altına doğrudan imza
ya da paraf koymak; ikincisi, andlaşma metni ile
gör“şmelere katılan tarafların bir listesini içeren
konferans son senedine imza ya da paraf koymak.
Geniş katılımlı çok taraflı andlaşmalar için özellikle
bu ikinci yönteme başvurulduğu gör“lmektedir.
Andlaşmaların Bağlayıcı G“ç Kazanması:
Andlaşmaların bağlayıcı g“ç kazanması tarafların
bu yönde iradelerini açıklayan çeşitli yöntemlerle
gerçekleşebilmektedir.
Bunları
“ç
k“mede
toplamak m“mk“n. Birincisi, andlaşmaların basit
usul ile bağlayıcılık kazanması; ikincisi, onaylama,
kabul ya da uygun bulma yoluyla anlaşmaların
bağlayıcılık kazanması; “ç“c“s“ ise katılma yoluyla
andlaşmaların bağlayıcılık kazanmasıdır.
Basit usul ile andlaşmaların bağlıyıcı g“ç
kazanması: Onaylama, kabul ya da uygun bulma
gibi bir ikinci işleme gerek kalmadan, bir
uluslararası hukuk kişisinin iradesini açıklayarak
doğrudan
bir
andlaşma
ile
bağlanması
yöntemlerinin öğretide basit usul olarak
adlandırıldığı gör“lmektedir. Basit usul ile
andlaşmaların bağlayıcılık kazandığı yöntemleri
şöyle sıralayabiliriz: İmza, andlaşmayı oluşturan
belgelerin değişimi ve kabul edilen
yöntemler. Bunları teker teker açıklarsak:
diğer
Gerek devletlerin gerekse uluslararası örg“tlerin
imza aracılığıyla bir andlaşmanın kendilerini
bağladığını kabul etme yekileri vardır bakınız
VA(S madde
. Ancak bug“n, imzanın
bağlayıcı niteliği genellikle bir kuraldışılık olarak
değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bir devletin ya
da uluslararası örg“t“n imza aracılığıyla bir
andlaşmaya bağlanması için aşağıdaki koşullardan
en az birinin yerine getirilmesi gerekmektedir: Ya
andlaşmanın imza ile bağlanılacağını öngörmesi, ya
gör“şmelere katılan tarafların imza ile andlaşmanın
bağlayıcılık kazanacağını kabul etmeleri ya da
yetkili temsilcilerin yetki belgelerinde imzaları ile
andlaşmanın bağlayıcılık kazanacağının bildirilmesi
yahut bu yönde yetkili olduklarının gör“şmeler
sırasında açıklanması lazımdır.
Basit usul ile doğrudan bağlayıcı bir andlaşma
yapılması, eğer bu andlaşma birkaç belgenin bir
araya gelmesi ile oluşmakta ise, bu belgelerin
değişimi yoluyla olanaklıdır. Bu yolla bir
uluslararası hukuk kişisinin kendisini bağlaması en
çok mektup değişimi ya da nota değişimi biçiminde
olmaktadır. Bu yöntemin imzadan farkı, imzanın bir
tek belge altına konulmuş olmasına karşılık, burada
andlaşma ile bağlanma iradesi iki ya da daha çok
belgede yer alan imzalar ile belirtilmiş olmaktadır.
Bir andlaşmanın belge değişimi ile bağlayıcı nitelik
kazanabilmesi için aşağıdaki koşullardan en az
birinin yerine gelmiş olması gerekmektedir:
Birincisi, eğer değiştirilen belgeler bunu
öngör“yorsa; ikincisi, eğer tarafların bu yönde bir
niyetleri olduğu başka verilerden çıkarılıyorsa.
Başka bir deyişle, her belge değişimi bağlayıcı bir
andlaşma
yaratma
durumunda
kabul
edilmemektedir. Anlaşmaların değişim yoluyla
bağlayıcılık kazanması 1969 VAHS 13. maddede
d“zenlenmiştir: [Bir andlaşma teşkil eden
belgelerin teati edilmesiyle bir andlaşma ile
bağlanma
rızasının
açıklanması]:
Devletler
arasında teati değiş-tokuş edilen belgelerle teşkil
15
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
edilen bir andlaşma ile Devletlerin bağlanma rızası
o teati değiş-tokuş işlemi ile şu hallerde açıklanır:
a. Belgeler, teati değiş-tokuş edilmenin o
etkiye sahip olacağını öngör“yorsa; veya
b. Bu Devletlerin, belgelerin teati (değiştokuş edilmelerinin o etkiyi sahip olmasını kabul
ettikleri başka t“rl“ tespit ediliyorsa.
Viyana Andlaşmalar (ukuku Sözleşmesi
.
Madde de geçtiği gibi devletler veya uluslararası
örg“tler bir andlaşma ile bağlanma amacıyla irade
açıklamalarını “zerinde mutabık kalındıysa diğer
herhangi bir yöntemle de belirtilebilirler.
Andlaşmaların Onaylama ile Bağlayıcılık
Kazanması: Resmilik kazanan andlaşmanın
bağlayıcılık kazanması için onaylanması da gerekir.
Onaylama tasdik imzalanan bir andlaşmanın
devletin bu konudaki yetkili organınca kabul
edilmesi sonucu devleti uluslararası d“zeyde
bağlayan bir hukuksal işlemdir. Onaylama sonucu
bir andlaşmanın bağlayıcılık kazanabilmesi için iç
hukuk ve uluslararası hukuk d“zeylerinin
herbirinde gerçekleştirilmesi gereken işlemler
vardır. Bir devletin iç hukukuk bakımından
onaylama işleminin gereklerinin yerine getirilmesi,
o devletin anayasası ve mevzuatınca yetkili kılınmış
organlarınca bir andlaşmanın bağlayıcılığının kabul
edilmesini gerektirmektedir. Uluslararası hukuk bu
açıdan yetkili olacak devlet organları konusunda
herhangi
bir
düzenleme
getirmemektedir.
Devletlerin
bu
husustaki
uygulamaları
incelendiğinde “ç değişik sistemin kabul edildiği
görülür: Birincisi, onaylama yetkisinin sadece
devletin yasama organına verilmesidir, ki TBMM
h“k“metinin
Anayasasında böyleydi5. İkinci
yöntem ise, onaylama yetkisinin yalnızca devletin
y“r“tme organına tanıyan sistemdir. Örneğin
böylesi bir yetkide, sadece devlet başkanı ya da
h“k“met başkanı söz sahibidir. Üçüncü sistem ise,
karma bir sistem olup, onaylama yetkisi, yürütme
5
Anayasaı Madde 7- Ahkâmı şer iyenin tenfizi,
umum kavaninin vazı, tadili, feshi, ve muahede ve sulh
akti ve vatan m“dafaası ilânı gibi hukuku esasiye B“y“k
Millet Meclisine aittir.
ve yasama organları arasında paylaştırılmaktadır.
Bu sistem için iki farklı durumla karşılaşılabilir: Ya
iç hukuk onay işleminin yasama ve y“r“tme
organlarının
yapacağı
iki
ayrı
işlemin
tamamlanması sonucu gerçekleştirilmesi durumu
(Örneğin, T“rkiye Cumhuriyeti nin
ve
Anayasalarında, ilke olarak, andlaşmaların önce bir
uygun bulma yasası ile Millet Meclisi nce kabul“ ve
sonra Cumhurbaşkanınca onaylanması); ya da iç
hukuk onay işleminin yasama ve yürütme
organlarının yapacağı iki ayrı işlemin kimi
andlaşma t“rleri için y“r“tme organına bırakılması
ve kimileri için ise y“r“tme ve yasama organlarının
her ikisinin kararlarının gerekmesi durumudur
örneğin, TC nin
ve
Anayasalarında
olağan olarak andlaşmaların TBMM ce uygun
bulma
yasası
çıkarıp
Cumhurbaşkanınca
onaylanması yanında, kuraldışılık olarak kimi
andlaşmaların Bakanlar Kurulu kararı sonucu
onaylanması .
Aksi bildirilmedi ise, uluslararası hukukta bir
andlaşmanın bağlayıcı nitelik kazanması için
onay işlemi gerektiği yolunda bir genel ilke var
mıdır? UAD bir kararında, bir andlaşmanın
onaylanmasının
andlaşmada
öngör“lmesi
durumunda, y“r“rl“ğe girebilmesi için kesin
gerekli olmasından söz ederek, onay öngör“lmeyen
andlaşmalar için böyle bir genel yükümün
varolmadığı izlenimi vermektedir. Yani demiş ki
Divan, andlaşmada onaylamayla y“r“rl“ğe gireceği
belirtilmişse o andlaşmanının y“r“rl“ğe girmesi
için mutlaka taraflarca uygun bulunma işleminin
gerçekleştirilmesi
gerekmekte;
ancak
öngör“lmemişse de ille de böyle bir onaylama
işleminin uygulanması zorunlu kılacak bir ilke
yoktur. 1969 VAHS 14. Madde onay gereken
durumların neler olduğunu belirtmektedir: Madde
14 – [Onaylama, kabul veya tasviple bir
andlaşmayla bağlanma rızasının açıklanması]
. Bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızası
aşağıdaki hallerde onay ile açıklanır:
andlaşma, bu rızanın onay suretiyle açıklanacağını
öngörüyorsa;
a. gör“şmeci Devletlerin onayın gerekli
olduğu hususunda mutabık oldukları başka t“rl“
tespit edilirse;
16
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
b. Devlet temsilcileri andlaşmayı onaya tabi
olarak imzaladığı zaman; veya,
c. Devletin andlaşmayı onaya tabi olarak
imzalama niyeti temsilcisinin yetki belgesinden
anlaşıldığı zaman veya gör“şmeler esnasında
açıklandığı zaman.
Yukarıdaki maddede geçen koşullardan herhangi
birinin varlığı halinde o anlaşmanın bağlayıcılık
kazanması
ancak
onaylama
işleminin
gerçekleştirilmesi ile m“mk“n olacaktır. Aksi
durumlarda, bug“nk“ uygulanan uluslararası
hukukun ışığında, uluslararası hukukta onay
gerekliliği yoktur. Ancak bir devletin iç hukuku o
devletin andlaşmalara ancak onay işlemi ile
bağlanabileceğini
öngör“yorsa,
bu
devlet,
onaylama zorunluluğu öngörmeyen andlaşmalara
da onaylama yoluyla taraf olma hakkına sahiptir.
Böyle durumlarda her devlet kendi iç hukukun
gereklerini yapmakta serbesttir.
Peki onay işlemi birtakım koşullar yerine geldiği
zaman yerine getirilmesi gereken basit ve sınırlı bir
biçimsel işlem midir, yoksa, andlaşmanın özde
kabul“n“ belirten temel bir irade açıklaması işlemi
midir?
. Y“zyıldan önce onaylamanın yalnızca
temsilcilere tanınan yetkilerin teyidi amacıyla
gerçekleştirilen basit bir biçimsel işlem olarak
değerlendirilmesine karşın, bug“n onay işlemi,
öngör“ld“ğ“ durumlarda, irade açıklamasının
temeli olarak değerlendirilmektedir.
Onay belgesinin öteki taraflara sunulmasına
gelince, bu iki yolla olabilmektedir. İkili
andlaşmalarda,
onay
belgeleri
genellikle
kararlaştırılan
bir
tarihte
ve
yerde
değiştirilmektedir. Ancak ikili bir andlaşmanın
onay belgelerinin değişimi tarafların birbirlerine
bunları
göndermeleri
yoluyla
da
gerçekleşebilmektedir. Çok taraflı andlaşmalar
bakımından ise, genellikle, bir ya da birkaç
depoziter devlet öngörülmekte ve onay belgeleri
bunlara verilmektedir. Depozeterlik görevi
devletlere verilebileceği gibi uluslararası örg“t
organlarına da verilebilmektedir, örneğin Birleşmiş
Milletler Sekreteryası. Onay belgesini alan
depoziter bunu diğer b“t“n taraflara bildirmek
zorundadır.
Andlaşmaların kabul, uygun bulma veya
resmen teyid etme yoluyla bağlayıcılık
kazanması:
VA(S / aynen şöyledir: Bir
Devletin bir andlaşmayla bağlanma rızası
onayınkine benzer şartlar altında kabul veya
tasviple de açıklanır. Bu maddeden andlaşmaların,
bir devletin, onaylama için geçerli olan koşullara
benzer koşullarda andlaşmayı kabul etme ya da
uygun bulması ile de bağlayıcılık kazanabileceği
anlaşılmaktadır. Buradaki kabul terimi ile, kimi
devletlerin anayasal sistemlerinde öngörülen
onaylamaya gerek kalmadan daha basit usullerle
bir andlaşmayla bağlanmalarının sağlanmasına
çalışılmaktadır
örneğin
ABD de
uygulama
andlaşmaları için Senato nun / oyuna gerek
kalmadan Başkan tarafından andlaşmaların kabul“
gibi). Yine, uygun bulma terimi ile de kimi
devletlerin anayasalarında öngör“len ve genellikle
meclislere tanınan onay işlemine izin verme
niteliğindeki işlemin kastedildiği gör“lmektedir
örneğin 1961 ve 19
Anayasalarında Meclisin
kimi andlaşmalar için uygun bulma yasası ya da
kararı almaları sonucu onaylamanın Devlet
Başkanınca yapılabilmesi gibi . Bununla birlikte,
kabul ve uygun bulma terimleri arasında kesin bir
ayrım olmadığı ve bazen eş anlamlı olarak
kullanıldığı gör“lmektedir.
Katılma yoluyla andlaşmaların bağlayıcılık
kazanması: Bu husustaki
VA(S nin ilgili
maddesi: Madde 15- [Bir andlaşma ile bağlanma
rızasının katılmayla açıklanması]
Aşağıdaki hallerde bir Devletin bir andlaşma ile
bağlanma rızası katılma ile açıklanır :
a. andlaşma, bu rızanın katılma yoluyla
açıklanacağını öngörd“ğ“ zaman;
b. gör“şmeci Devletlerin bu rızanın o Devletçe
katılma yoluyla açıklanabileceği hususunda
mutabık oldukları başka t“rl“ tespit edidiği zaman;
veya
c. b“t“n taraflar daha sonra bu rızanın o
Devlet tarafından katılma yoluyla açıklanabileceği
hususunda mutabık kaldığı zaman.
17
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Katılma, daha önceden bir andlaşmaya taraf
olmayan bir uluslararası hukuk kişisinin bu
andlaşmaya taraf olması işlemini belirtmektedir.
İlke olarak, önceden andlaşmanın hazırlanmasında
bulunmayan ya da anlaşmayı imzalamamış olan
devletlere katılma işleminin açık olduğu
gör“lmektedir. Bununla birlikte, andlaşmayı
imzalamasına karşın s“resinde onaylamamış
devletler de daha sonra katılma yoluyla bir
andlaşmaya taraf olabilmektedir. Bir andlaşmaya
taraf olabilmek için iki durumun geçerli olması
lazım: Birincisi, eğer andlaşma h“k“mlerinden ya
da
başka
yollardan
gör“şmelere
katılan
uluslararası hukuk kişilerinin böyle bir olanağı
ötekilere tanıdığı anlaşılırsa; ikincisi, eğer bir
andlaşmanın tarafları sonradan alacakları bir
kararla bu hakkı bir uluslararası hukuk kişisine
tanırlarsa. Bir andlaşmaya katılma ise “ç yolla olur:
1. Özel bir katılma andlaşması yoluyla. Örneğin
T“rkiye nin NATO ya katılması
tarihli bir
protokolla gerçekleşmiştir6.
2. Karşılıklı bildirim değişimi yoluyla. Örneğin bir
devlet katıldığını ve andlaşmaya taraf devletler de
kabul ettiklerini bildiriyorlar.
3. Tek-taraflı bir işlemle katılma yolu. Andlaşmada
bu olanak tanınmalı ve bundan hangi devletlerin
yararlanabileceğinin belirtilmesi gerekir.
Andlaşmaların
(“k“m
Doğurması:
Bir
andlaşmanın h“k“m doğurabilmesi için y“r“rl“ğe
girmesinde gerekli olan işlemlerin tamamlanması
lazımdır. Ancak Milletler Cemiyeti nden bu yana,
her zaman bir andlaşmanın h“k“m doğurması için
y“r“rl“ğe koyulmuş olmaları tek başına yeterli
olmamaktadır. Andlaşmaların, eğer Millet Cemiyeti
dönemindeyse buraya; eğer Birleşmiş Milletler
döneminde yapılmışsa da BM ye tescil ettirilmesi
zorunluluğu bulunmaktadır.
Andlaşmaların
Y“r“rl“ğe
Girmesi:
Bir
andlaşmanın y“r“rl“ğe girebilmesi ilk aşamada
Ilgili Resmi Gazete için:
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http:/
/www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8038.pdf&main=http://
www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8038.pdf
6
devletlerin ve uluslararası örg“tlerin kendi iç
hukuksal düzenleri çerçevesinde birtakım hukuksal
işlemlerin tamamlanması gerekmektedir. Bu iç
hukuk
işlemleri
tamamlandıktan
sonra
andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesinin uluslararası
hukuk d“zeyindeki işlemleri gerçekleştirilmesi
zorunlu olmaktadır. Devletlerin gerçekleştirdiği iç
hukuk işlemlerini, resmi duyuru ilân ve yayın
şeklinde ikiye ayırabiliriz. Resmi duyuru, bir
devletin anayasa ya da yasa h“k“mleri gereği
yaptığı andlaşmaların resmi yollarla iç d“zeninde
duyrulması işlemini belirtmektedir. Resmi duyuru
işleminin yerine getirilmesinin gereği ve sonuçları,
devletlere bağlı olarak değişmektedir. Bu yöntemi
kabul eden devletlerin yargı organları, genellikle,
resmi duyuru işlemini bir andlaşmanın iç hukukta
uygulanabilmesi için yerine getirilmesi zorunlu bir
işlem olarak görmektedir. Yayın konusuna gelince,
bir andlaşmanın yayınlanmasından kasıt, bir
devletin anayasası ya da yasaları gereği, bu
andlaşma metninin, eklerinin ve varsa konulan
çekincelerin o devletin resmi gazete ya da bu
amaçla kabul edilen öteki yayınlarında yer alması
olmaktadır. Bir andlaşmanın yayını ile resmi
duyurusu arasındaki fark, resmi duyurunun
yayınlanma dışında başka yolları örneğin duvar
ilanı vb ve bazen törensel bildirimleri de
kapsamasıdır. (er devlet kendi iç d“zeninde yayın
işleminin anlamını, koşullarını ve hukuksal
etkilerini istediği gibi d“zenlemektedir. Ancak, kimi
devletler özellikle birtakım andlaşmalar için yayın
işlemini andlaşmaların y“r“rl“ğe girebilmesinde
temel
koşullardan
biri
olarak
değerlendirebilmektedir.
Bir uluslararası örg“t bakımından bir
andlaşmanın h“k“m doğurması ise, uluslararası
bağlanma
işlemlerinin
tamamlanması
ile
gerçekleşmektedir. Böylece bir uluslararası
örg“t“n çeşitli organları, eğer andlaşmada herhangi
bir s“re öngör“lmemişse, onay ve kabul
belgelerinin değişimi anından başlayarak bir
andlaşmayı uygulamak zorundadır. İmza yoluyla
y“r“rl“ğe girmesi gereken bir andlaşmanın söz
konusu
olması
durumunda
da,
aksi
18
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
öngör“lmemişse, andlaşma imza protokol“n“n
gerçekleştirilmesi anından başlayarak örg“t
organları bakımından y“r“rl“ğe girecektir.
Bir andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı,
andlaşmada başka yolla tarafların aksini
öngörmedikleri durumlarda, b“t“n tarafların
andlaşma ile bağlanma rızalarını açıklamış
bulundukları an olmaktadır. Örneğin, eğer dört
devletin gör“şmelerine katıldığı bir andlaşmanın
y“r“rl“ğe girmesi bu dört devletin hepsinin
andlaşma ile bağlandıklarını açıkladıkları an
olmaktadır. Eğer, bu dört devletten üç devlet
andlaşmayla bağlandıklarını belirtmiş ancak
dörd“nc“s“ belirtmemişse andlaşma y“r“rl“ğe
girmez.
Ancak
uygulamada,
çok
taraflı
andlaşmaların
b“y“k
çoğunluğu
andlaşma
gör“şmelerine katılan devletlerin hepsinin bu
andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesi için bağlanması
koşulunu açık bir h“k“mle kaldırmaktadırlar.
Böylece çok taraflı bir andlaşmanın genellikle
belirli sayıda devletin rızasını elde etmesi ile
y“r“rl“ğe
gireceği
öngör“lmektedir.
Bir
andlaşmanın bu yönde rızasını veren devletler
bakımından y“r“rl“ğe girebilmesi için devletlerin
rızalarının hangi andan başlayarak andlaşmanın
y“r“rl“ğe gireceği konusuna gelince, bu rızayı
belirten yöntemlere göre değişmektedir.
1969 VAHS Madde 24- Y“r“rl“ğe girme
. Bir andlaşma, kendisinin öngörd“ğ“ veya
gör“şmeci Devletlerin mutabık kalabilecekleri
tarzda ve tarihte y“r“rl“ğe girer.
2. Böyle bir hüküm veya mutabakat yoksa,
andlaşma b“t“n gör“şmeci Devletler için andlaşma
ile bağlanma rızası tespit edilir edilmez y“r“rl“ğe
girer.
. Andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesinden sonraki bir
tarihte bir Devletin andlaşma ile bağlanma rızasını
açıklaması halinde, andlaşma aksini öngörmedikçe,
o Devlet bakımından andlaşma o tarihte y“r“rl“ğe
girer.
. Bir andlaşma metninin tevsiki, Devletlerin
andlaşma ile bağlanma rızasının tespit edilmesi,
y“r“rl“ğe giriş tarzı veya tarihi, çekinceler,
depoziter makamının işlevleri ve andlaşmanın
y“r“rl“ğe girmesinden önce zorunlu olarak ortaya
çıkan diğer meseleleri d“zenleyen h“k“mleri,
andlaşma metninin kabul“ adoption zamanından
itibaren uygulanır.
Andlaşmada herhangi bir tarih öngör“lmemişse,
andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı bu rızaların
açıklandığı an olmaktadır. Eğer devletler imza ile
rızalarını belirtmişlerse andlaşmanın y“r“rl“ğe
girme anı tarafların andlaşmayı ya da çok-taraflı bir
andlaşmanın son senedini imzaladıkları an
olmaktadır. Eğer andlaşma belge değişimi yoluyla
oluşturulmuşsa, belgelerin bir törenle değişimi
durumunda, bu değişimi saptayan tutanağın
imzalanması anı andlaşmanın y“r“rl“ğe girme
anıdır.
Andlaşmayı
oluşturan
belgelerin
değiştirilmesi değişik zamanlarda oluyorsa,
andlaşmanın y“r“rl“ğe girme anı en son belgenin
öteki tarafın eline geçme tarihi olacaktır.
Andlaşmanın bir onay belgesi ya da benzeri bir
belge ile bağlayıcılık kazanması kabul edilmişse,
andlaşmada kabul edilen h“k“mlere göre, “ç
olasılık vardır. Bir: onay ya da benzeri belgenin
değişimi anı. İki: onaylama işleminin bir depozitere
gönderilmesi öngör“lm“şse, o belgenin depozitere
verildiği an. Üç: Yine onay ya da benzeri belgenin
depozitere verilmesi öngör“lm“şse, depoziterin
aldığı onay ya da benzeri belgeyi öteki taraflara
bildirmesi sonucu bu bildirimin o tarafların eline
geçtiği an. Katılma yoluyla bir anlaşma ile bağlanma
söz konusu ise, yukarıda . Maddede geçtiği gibi,
andlaşmanın bir s“re öngörmediği durumlarda,
katılma bildiriminin verilmesi ile andlaşmanın
yürürl“ğe girmesi anı için iki olasılık vardır:
Birincisi, katılma bildiriminin depozitere verildiği
an; ikincisi, katılma bildirimini alan depoziterin
bunu öteki taraflara bildirme sonucu bu bildirimin
o tarafların eline geçtiği an. Ancak uygulamada, çok
taraflı andlaşmaların tarafların yukarıda bildirilen
bağlanma anından başlayarak y“r“rl“ğe girmeleri
yerine, genellikle, rıza bildiriminden belirli bir s“re
geçtikten
sonra
y“r“rl“ğe
girecekleri
öngör“lmektedir. Bu s“re, andlaşmalara göre,
genellikle bir aydan bir yıla kadar değişmektedir.
19
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Yine y“r“rl“ğe girmedeki s“renin, andlaşmanın ilk
kez b“t“n bağlanan taraflar için y“r“rl“ğe girmesi
durumu ile bir kez andlaşma y“r“rl“ğe girdikten
sonra onay ya da katılma yoluyla andlaşmaya taraf
olma
durumlarına
göre
değişik
olduğu
görülmektedir. Bir çok taraflı andlaşmanın b“t“n
bağlanan taraflar için ilk y“r“rl“ğe girme anı
konusunda aranan süre genellikle ondan sonra
onay ya da katılma yoluyla gerçekleştirilen taraf
olma s“resinden daha uzun tutulmaktadır.
Andlaşmaların geçici uygulanması: Bir andlaşma
y“r“rl“ğe girene kadar, t“m“n“n ya da bir
kısmının geçici olarak uygulanması da m“mk“nd“r.
1969 VAHS madde 25 - Geçici Uygulama:
1. Bir andlaşma veya bir andlaşmanın bir böl“m“
a- andlaşmanın kendisi öngör“rse veya
b- gör“şmeci Devletler başka bir tarzda böyle
mutabık kalırlarsa, andlaşma y“r“rl“ğe girinceye
kadar geçici olarak uygulanır.
. Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe veya
gör“şmeci Devletler başka t“rl“ mutabık
kalmadıkça, bir andlaşmanın veya bir andlaşmanın
bir
bölümünün
bir
Devlet
bakımından
uygulanmasına, o Devlet, aralarında geçici olarak
andlaşmanın
uygulandığı
diğer
Devletleri
andlaşmaya taraf olmamak hususundaki niyetinden
haberdar ederse, son verilecektir.
Uluslararası
hukukun,
anlaşmanın
geçici
uygulanmasında aradığı koşul, yukarıdaki maddede
geçtiği gibi, geçici uygulamanın andlaşmada
öngör“lmesi ya da gör“şmeye katılan tarafların
başka yollarla bunu kabul etmiş olmasıdır. Ancak,
devletlerin iç hukukları ve özellikle anayasaları
andlaşmaların bağlayıcılığı için onaylama ya da
resmen kabul gibi h“k“mlere sahipse, anılan
işlemler gerçekleşmeden bir andlaşmanın iç
hukuka uygun olarak geçici uygulanması zor
görünmektedir.
Bununla
birlikte
devletler
genellikle ya anayasalarının h“k“mlerine uyacak
biçimde andlaşmalara h“k“mler eklemek, ya
bağlanmayı sağlayacak onayı önceden almak
suretiyle, bu
gitmektedir.
t“r
zorlukları
aşma
yoluna
Andlaşmaların Kayıt
Tescil
Ettirilmesi:
Birleşmiş Milletler Andlaşmasının
. Maddesi
andlaşmaların kayıt edilmesine ilişkin olarak
aşağıdaki h“km“ içermektedir7:
1. İşbu Antlaşma nın y“r“rl“ğe girmesinden sonra,
Birleşmiş Milletler in herhangi bir “yesi tarafından
yapılan her uluslararası sözleşme ya da anlaşma,
m“mk“n olan en kısa s“rede Sekretarya da k“t“ğe
işlenecek ve Sekretarya tarafından yayımlanacaktır.
2. İşbu maddenin . fıkrası h“k“mleri uyarıca
k“t“ğe işlenmemiş bir uluslararası sözleşme ya da
anlaşmanın taraflarından herhangi biri, söz konusu
sözleşme ya da anlaşmayı Birleşmiş Milletler in bir
organı ön“nde ileri s“remez.
Andlaşmaların kayıt zorunluluğu yalnızca BM “yesi
devletler için öngörülmektedir. Bununla birlikte,
BM ye “ye olmayan devletlerin ve BM örg“t“ ile BM
uzmanlık kurumları gibi uluslararası örg“tlerin de
bu olanaktan yararlanmaları kabul edilmektedir.
Kayıt ettirilecek andlaşmaların ilke olarak, BM
Andlaşmasının y“r“rl“ğe giriş tarihi olan
. .
tarihinden sonra yapılmış olması
gerekmektedir. Ancak daha önceki tarihli olup da
Milletler
Cemiyeti ne
kayıt
ettirilmemiş
andlaşmaların da BM ye kayıt ettirilmesi olanağı
tanınmaktadır. Andlaşmaların kayıt ettirilme
koşulları, BM Genel Kurulunca kabul edilen
yönetmelikte belirtilmiştir:
Bir andlaşmanın kayıt ettirilmesi ancak en
az iki taraf için y“r“rl“ğe girmesi ile olanaklıdır.
Kayıt işlemi taraflardan herhangi birince
yapılabilecektir.
Andlaşmalarda
değişiklik
durumunda
bunun bir tasdikli suretinin de bildirime eklenmesi
gerekmektedir.
BM nin taraf olduğu ya da onun doğrudan
kayıt edeceği öngör“len andlaşmalar Sekreteryaca
kendiliğinden kayıt edilecektir.
BM Andlaşması:
http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/pdf0
1/3-30.pdf
7
20
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Peki BM’ye tescil ettirilmeyen andlaşma
geçersiz
midir?
Bir
andlaşmanın
BM
Sekreteryasına kayıt ettirilmemesi ya da ettirilmesi
ne o andlaşmanın bağlayıcı g“c“nden güç götürür
ne de g“c“ne g“ç katar. Yani uluslararası hukukun
aradığı koşulları yerine getiren bir andlaşma BM ye
kayıt
ettirilmeme
sebebiyle
h“k“ms“z
olmamaktadır. Öngör“len tek yaptırım,
. Madde
. Fıkrada belirtildiği gibi, bu andlaşmanın BM
organları ve UAD ön“nde taraflarca ileri
s“r“lememesi olmaktadır.
Andlaşmaların Yapılmasında T“rk Sistemi: İlgili
mevzuat aşağıdaki gibidir8:
Anayasası
.
Madde
[Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma] :
T“rkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve
milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların
onaylanması, T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin
onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri d“zenleyen
ve s“resi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet
Maliyesi bakımından bir y“klenme getirmemek,
kişi hallerine ve T“rklerin yabancı memleketlerdeki
m“lkiyet
haklarına
dokunmamak
şartıyla,
yayımlanma ile y“r“rl“ğe konabilir. Bu takdirde bu
andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay
içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine
sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama
andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya
idarî andlaşma-ların T“rkiye B“y“k Millet
Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur;
ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya
özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar,
yayımlanmadan y“r“rl“ğe konulamaz.
T“rk kanunlarına değişiklik getiren her t“rl“
andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra h“km“
uygulanır.
8
Ayrı tılı ir akale içi :
http://hukuk.erzincan.edu.tr/dergi/makale/2004_VIII_2_3.
pdf
Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş milletlerarası
andlaşmalar kanun h“km“ndedir. Bunlar hakkında
Anayasaya
aykırılık
iddiası
ile
Anayasa
Mahkemesine başvurulamaz. Ek: . .
-5170/7
md. Usul“ne göre y“r“rl“ğe konulmuş temel hak
ve özg“rl“klere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı h“k“mler içermesi
nedeniyle
çıkabilecek
uyuşmazlıklarda
milletlerarası andlaşma h“k“mleri esas alınır.
Anayasada Cumhurbaşkanının görev ve
yetkilerini içeren
. Madde: Milletlerarası
andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak bendi;
Milletlerarası Andlaşmalarm yapılması,
y“r“rl“ğ“
ve
yayınlanması
ve
bazı
antlaşmaların
yapılması
için
Bakanlar
Kuruluna yetki verilmesi hakkında Kanun
(Kanun No : 244 Kabul tarihi: 31/5/1963)9
-İmza yetkisinin verilmesi:
Madde 1 — Milletlerarası andlaşmaların parafe
edilmesi, imzalanması veya nota teatisine konu
teşkil etmesi veyahut bu andlaşmalara katılma
bildirilerinin
yapılması
için
T“rkiye
Cumhuriyetinin temsilcilerinin tâyini ve bu
temsilcilerin yetkilerinin tesbiti, Bakanlar Kurulu
kararnamesiyle olur. Bu kararnameler, Resmî
Gazetede yayınlanmaz.
-Onaylamanın uygun bulunması kanunu:
Madde 2 — Milletlerarası andlaşmaları onaylama
veya bu andlaşmlara katılma, onaylama veya
katılmanın bir kanunla uygun bulunmasına
bağlıdır.
İktisadi, ticari veya teknik m“nasebetleri
d“zenliyen ve s“resi bir yılı aşmıyan andlaşmaların
onaylanması veya bunlara katılmak için; T“rk
kanunlarına değişiklik getirmemek, Devlet maliyesi
bakımından y“klenme gerektirmemek, kişi
hallerine ve T“rk vatandaşlarının yabancı
memleketlerdeki m“lkiyet haklarına dokunmamak
şartiyle, onaylamanın veya katılmanın uygun
bulunmasma dair bir kanun yapılması zorunluğu
9
İlgili Res i Gazete İçi :
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://w
ww.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf&main=http://www
.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf
21
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
yoktur. Bu halde, andlaşmanın onaylanmasının
veya buna katılmanın uygun bulunması hakkında
bir kanun çıkmamış olup da, onaylama veya katılma
işlemlerinin yerine getirilmiş olması takdirinde, bu
andlaşma, Resmî Gazetede yayınlanmasından
başlıyarak iki ay içinde, bir Başbakanlık yazısına
ekli olarak Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu
Başkanlıklarına gönderilir. Millet Meclisi ve
Cumhuriyet
Senatosu
Başkanlıkları,
bu
andlaşmaları, ayrı ayrı genel kurulların bilgisine
sunarlar.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar
Kurulunca yapılan uygulama andlaşmalarından
T“rk
kanunlarına
değişiklik
getirmiyenleri
onaylamak veya bunlara katılmak için; bunların
konusu iktisadi, ticari veya teknik münasebetlerin
dışında kalsa veya s“resi bir yılı aşsa veya Devlet
maliyesi bakımından bir y“klenmeyi gerektirse
veya kişi hallerine veyahut T“rk vatandaşlarının
yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına
dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun
bulmak üzere kanun yapılması zorunluğu yoktur.
Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar
Kurulunca yapılan iktisadî, ticari, teknik veya idari
andlaşmalardan T“rk kanunlarına değişiklik
getirmiyenleri onaylamak veya bunlara katılmak
için; bunların s“resi bir yılı aşsa veya Devlet
maliyesi bakımından bir y“klenmeyi gerektirse
veya kişi hallerine veyahut T“rk vatandaşlarının
yabancı memleketlerdeki m“lkiyet haklarına
dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun
bulmak “zere kanun yapılması zorunluğu yoktur.
-Onaylama ve sair tasarruflar
Madde 3. Milletlerarası andlaşmaların
onaylanması, bunlara katılma, bunların feshini
ihbar etmemek suretiyle yürürlük süresini uzatma,
T“rkiye Cumhuriyetini bağlıyan bir Milletlerarası
Andlaşmanın belli h“k“mlerinin y“r“rl“ğe
konulması için gerekli bildirileri yapma,
milletlerarası andlaşmalarm uygulama alanının
değiştiğini tesbit etme, bunların h“k“mlerinin
uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme,
Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olur.
Onaylama veya katılma konusu olan milletlerarası
andlaşmanın T“rkçe metni ile andlaşmada muteber
olduğu belirtilen dil veya dillerden biri ile yazılmış
metni, yukardaki fıkrada söz konusu kararnameye
ekli olarak Resmî Gazetede yayınlanır.
nci maddenin 2, 3 ve 4 üncü fıkraları gereğince
bir milletlerarası andlaşmanın onaylanmasının
veya buna katılmanın uygun bulunmasına dair bir
kanun çıkarılması zorunluğu yoksa ve bu
andlaşmanın onaylanması veya buna katılma bir
Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olursa, bu
andlaşmanın onaylanmasının veya buna katılmanın
uygun bulunması hakkında kanun çıkarılamaz.
. Bir milletlerarası andlaşmanın veya T“rkiye
Cumhuriyetini
bağlıyan
bir
milletlerarası
andlaşmanın
belli
h“k“mlerinin
T“rkiye
Cumhuriyeti bakımından y“r“rl“ğe girdiği; bir
milletlerarası andlaşmanın uygulama alanınm
değiştiği, uygulanmasının durdurulduğu ve sona
erdiği tarihler, bir Bakanlar Kurulu kararnamesiyle
tesbit olunarak Resmî Gazetede yayınlanır.
Bir milletlerarası andlaşma, yukardaki fıkrada söz
konusu yürürlük tarihinin tesbitine dair
kararnamede belirtilen y“r“rl“ğe giriş tarihinde
kanun kuvvetini kazanır.
. Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak
Bakanlar Kurulunca yapılan teknik veya idari
nitelikteki uygulama andlaşmalarmdan ve kanunun
verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca
yapılıp nci maddenin 2nci fıkrasına göre Millet
Meclisi ve Cumhuriyet Senatosunun bilgisine
sunulanların dışında kalan teknik veya idari
andlaşmalardan iktisadî veya ticari nitelikte
olmıyan, özel kişilerin haklarını ilgilendirmiyen ve
Türk kanunlarına değişiklik getirmiyenlerin
yayınlanması zorunlu değildir. Bu fıkra gereğince
yayınlanması zorunlu olmayan andlaşmalar
hakkmda ve numaralı bentler uyarınca çıkarılan
kararnamelerin yayınlanması da zorunlu değildir.
Yukarıdaki fıkra h“km“n“n dışmda kalan
milletlerarası andlaşmalar, numaralı bendin nci
fıkrası
uyarınca
yayınlanmadan
y“r“rl“ğe
konulamaz.
-Andlaşmalarla ilgili belgelerin hazırlanması
Madde 4 — ve “nc“ maddeler gereğince kanun
tasarıları ve kararname tasarılarını ve
nci
maddenin nci fıkrası gereğince Millet Meclisi ile
22
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulacak olan
andlaşmaların bu Meclislerin Başkanlıklarına arz
yazılarını hazırlamak görevi, Dışişleri Bakanlığının
doğrudan doğruya ilgili olmadığı hallerde, Dışişleri
Bakanlığı ile iş birliği yapılarak ilgili Bakanlıkça
yerine getirilir.
Yetki belgesi, onaylama belgesi, onaylama
belgelerinin alınıp verilmesi veya sadece verilmesi
tutanağı, andlaşmaların şeklî örnekleri gibi
milletlerarası hukukun veya tatbikatın gerektirdiği
her t“rl“ belgelerin asıl veya örneklerini
hazırlamak, T“rkiye Cumhuriyeti adına yapılan
andlaşmaları miletlerarası kurullarda tescil
ettirmek ve Türkiye Cumhuriyeti adına yapılmış
veya yapılacak olan milletlerarası andlaşmaların
resmî sicilini tutmak Dışişleri Bakanlığının
görevidir. Dışişleri Bakanlığı dışındaki Bakanlıklar,
yapılmasına veya y“r“rlükten kaldırılmasına
katıldıkları veya haklarında yapılan işlemler
üzerinde bilgi edindikleri andlaşmalarla ilgili
“nc“ maddenin numaralı bendinin ilk fıkrasında
yazılı milletlerarası hukuk tasarruflarına dair b“t“n
bilgileri, derhal Dışişleri Bakanlığına verirler.
-İktisadi, ticari, idari ve teknik andlaşmaların
yapılmasında Hükümetin yetkisi
Madde 5 — T“rkiye Cumhuriyeti adına yabancı
Devletlerle ve milletlerarası kurullarla veya bunlar
adına hareket eden kurumlarla yapılmış olup
T“rkiye Cumhuriyeti bakımından y“r“rl“kte
bulunan iki veya çok taraflı andlaşmaların iktisadi,
ticari, teknik, veya idari hükümlerinin taşıdığı
amaçların yerine getirilmesi gayesini güden iki
veya çok taraflı andlaşmalar ile T“rkiye
Cumhuriyetine hibe, kredi veya sair suretlerle
yardım sağlıyan iki veya çok taraflı andlaşmaları,
iki veya çok taraflı teknik veya idari işbirliği
andlaşmalarını, iki veya çok taraflı borç ertelenmesi
veya ticaret andlaşmalarını ve aynı nitelikteki
modüsvivendileri 2 nci maddenin “nc“ fıkrası
gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
-NATO ile ilgili andlaşmaların yapılmasında
Hükümetin yetkisi
Madde 6 — 18 Şubat
tarihli ve
sayılı
kanunla onaylanmış olan Kuzey Atlantik
Andlaşmasının gereği olarak bu Andlaşmaya taraf
olan Devletlerle ve Kuzey Atlantik Andlaşması
teşkilâtı ile yapılan iki veya çok taraflı andlaşmaları,
2 nci maddenin
üncü fıkrası gereğince
onaylamaya veya bunlara katılmaya Bakanlar
Kurulu yetkilidir.
-Andlaşmalarda yer alan maddelerin Gümrük
resimleriyle ilgili olarak Hükümetin yetkisi
Madde 7 — inci maddede yazılı andlaşmaların ve
mod“svivendilerin kapsamına giren maddelerin
yürürl“kteki G“mr“k resimlerinde Dışişleri, Maliye,
Ticaret, Gümrük ve Tekel, Tarım ve Sanayi
Bakanlıklarının birlikte l“zum göstermeleri “zerine
değişiklik yapmaya veya bu maddelerden
bazılarının resmini kaldırmaya veyahut muaf
tutulmuş olanları umumi tarifedeki resme tabi
kılmaya ve bu değişikliklerin uygulanmasına dair
usul ve şartları tesbit etmeye Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
Bakanlar Kurulu, yukardaki fıkra gereğince aldığı
tedbirleri bir kararname ile y“r“rl“ğe koyar ve
bunları, bu kararnamenin Resmî Gazete'de
yayımlanmakla
y“r“rl“ğe
girdiği
tarihten
başlıyarak “ç ay içinde, bir kanun tasarısı ile
T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin onayına sunar.
-Kaldırılan hükümler
Madde 8 — T“rkiye (“k“meti ile Birleşmiş
Milletler, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Teşkilâtı, Milletlerarası Sivil (avacılık Teşkilâtı,
Milletlerarası Çalışma Teşkilâtı ve D“nya Sağlık
Teşkiâtı arasında Teknik Yardım Teminine
M“tedair Esas Anlaşma ve eklerinin Onanması
hakkında
Temmuz
tarihli ve
sayılı
kanunun 2 nci maddesi; Yabancı memleketlerle
muvakkat mahiyette modüsvivendiler ve ticaret
anlaşmaları akdi ve bunların ş“mul“ne giren
maddelerin g“mr“k resimlerinde değişiklikler
yapılması ve anlaşmaya yanaşmıyan devletler
muvaredatına karşı tedbirler alınması hususunda
Hükümete salâhiyet verilmesi hakkında
Şubat
tarihli ve
sayılı kanunun , ve “nc“
maddeleri ile Birleşmiş Milletler Andlaşması ile
Birleşmiş Milletler Teşkilatına bağlı ihtisas
m“esseselerinin
Ana
Sözleşmeleri,
Avrupa
Ekonomik
İş
Birliği
Sözleşmesi,
Türkiye
23
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Arasında M“nakit Ekonomik İş Birliği Anlaşması,
Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve (“k“metimiz
tarafından imza edilmiş veya edilecek sair
andlaşma ve sözleşmelerin icaplarından olarak
ilgili Hükümet ve teşekk“ller veya bunlar namına
hareket edecek müesseseler ile kredi, yardım ve
ödeme anlaşmaları akdine (“k“metin salâhiyetli
kılınması hakkında
Mayıs
tarihli ve
sayılı kanunun ,
ve
“nc“ maddeleri
yürürlükten kaldırılmıştır.
sayılı Milletlerarası m“nasebetlerin
y“r“t“lmesi ve koordinasyonu hakkında kanun
İlki . .
tarihli TBMM içt“z“ğ“, vd.
Yukarıda kimileri açıkça verilmiş, kimisine sadece
değinilmiş olan mevzuattaki kanun ve h“k“mlerin
oluşturduğu uygulamayı aşağıdaki gibi başlıklar
altında toplayabiliriz:
Andlaşma
gör“şmeleri
ve
Andlaşmanın
Resmilik Kazanması: TC adına andlaşma
gör“şmelerini hiçbir yetki belgesine gerek
duymadan gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında
yapmaya ve bunları paraflamaya ya da imzalamaya
yetkili olan kişiler Cumhurbaşkanı, Başbakan,
Dışişleri Bakanı ve yalnızca nezdinde atandıkları
devletle ya da uluslararası örg“tle diplomasi
temsilciğimizin şef ler idir. Bu kişiler dışındaki
herkes için gör“şmelere ilişkin bir yetki belgesi
alması gerekmektedir. Eğer, gör“şmeler sonunda
bir andlaşmanın paraflanması ya da imzalanması
gerekiyorsa, mevzuatımızda açık bir h“k“m
bulunmamasına rağmen, yurtdışı temsilciliklerimiz
şeflerine de yetki belgesi verilmesi gerekmektedir.
Andlaşmaların gör“ş“lmesi ve paraflanması ya da
imzalanması, olağan olarak, Dışişleri Bakanlığı
aracılığıyla yerine getirilmektedir. Elbetteki
Dışişleri Bakanlığı öteki bakanlıklarla ve kamu
kurumlarıyla işbirliği yapabilir. Yetki belgesi
gereken yetkili kişi ya da heyetlere bu belge,
Dışişleri Bakanlığının Başbakanlığa bir yazısı
üzerine, Bakanlar Kurulu kararnamesi ile
verilmektedir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede
yayınlanmaz. Bu durumda, dışa sunulacak yetki
belgesi Dışişleri Bakanlığınca d“zenlenmekte ve
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanınca
imzalanmaktadır.
Andlaşmaların
Bağlayıcılık
Kazanması
Kuralları: Yukarıda da değindiğimiz,
Anayasası nın
. Maddesine göre andlaşmalar
Cumhurbaşkanınca
onaylanmak
suretiyle
bağlayıcılık
kazanmaktadır.
Ancak,
Cumhurbaşkanın onayından önce bunların,
birtakım koşullara göre, ya TBMM ce uygun
bulunması ya da Bakanlar Kurulu nca kabul
edilmelerine göre, iki grup andlaşma vardır. Birinci
grup andlaşmaların bağlayıcılık kazanması için,
önce, TBMM nin bir uygun bulma yasasını kabul
etmesi gerekmektedir. Nitekim
Anayasası .
Madde birinci fıkra aynen şöyledir: Türkiye
Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve
milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların
onaylanması, T“rkiye B“y“k Millet Meclisinin
onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Bir andlaşma ilke olarak ancak böyle bir uygun
bulma yasası ile kabul edildikten sonra
Cumhurbaşkanınca onaylanma suretiyle geçerli
olabilmektedir. Bununla birlikte, Anayasamız ve
ilgili mevzuat, bir ikinci grup andlaşmanın
geçerlilik kazanması için herhangi bir uygun bulma
yasasına gerek görmeden Bakanlar Kurulu nun
yetkili olabileceğini kabul etmektedir. Peki nedir bu
ikinci grup andlaşmalar? İkinci grup andlaşmalar
iki alt gruba ayrılır. İkinci grup andlaşmaların
birinci alt-grubu oluşturan andlaşmaların sahip
olması gereken özellikler şunlardır:
Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri
düzenlemek;
S“re olarak yılı aşmamak;
Devlet maliyesine bir yükleme getirmemek;
Kişisel stat“ye ve T“rklerin yabancı
devletlerdeki m“lkiyet haklarına dokunmamak;
Türk yasalarına değişiklik getirmemek.
Bu ikinci grup andlaşmaların ikinci alt-grubuna
giren andlaşmalar ise, yine, T“rk yasalarına
değişiklik
getirmemek
koşuluyla
şunlar
olmaktadır:
24
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Daha önceden yapılmış bir andlaşmaya
dayanılarak yapılan uygulama andlaşmaları;
Yasaların önceden tanıdığı yetkiye dayanılarak
yapılan ekonomik, ticari, teknik ya da yönetsel
andlaşmalar.
Yukarıda da verilen
sayılı yasanın
ve .
maddeleri Bakanlar kurulunun hangi andlaşmaları
yapmakta yetkili olduğunu açıkça belirtmektedir.
Ancak sözkonusu yasa, yukarıda maddeler halinde
özellikleri verilen ikinci grup anlaşmaların altgruplarının
farklarını
bazı
koşullarda
kaldırmaktadır. Pazarcı,
sayılı yasa ile
yukarıdaki ayrıma, aslında bir son verilip, birinci alt
grup anlaşmaların ikinci alt grup andlaşmalarla bir
tutulduğunu söylemektedir10.
sayılı kanunu
tekrar incelemek burada faydalı olacak: . madde
fıkra
ve :
Milletlerarası bir andlaşmaya
dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan uygulama
andlaşmalarından T“rk kanunlarına değişiklik
getirmiyenleri onaylamak veya bunlara katılmak
için; bunların konusu iktisadi, ticari veya teknik
m“nasebetlerin dışında kalsa veya s“resi bir yılı
aşsa veya Devlet maliyesi bakımından bir
y“klenmeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut
T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki
m“lkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya
katılmayı uygun bulmak “zere kanun yapılması
zorunluğu yoktur.
Kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan iktisadi,
ticari, teknik veya idari andlaşmalardan T“rk
kanunlarına değişiklik getirmiyenleri onaylamak
veya bunlara katılmak için; bunların s“resi bir yılı
aşsa veya Devlet maliyesi bakımından bir
y“klenmeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut
T“rk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki
m“lkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya
katılmayı uygun bulmak “zere kanun yapılması
zorunluğu yoktur.
Uygulamada, bir andlaşmanın TBMM nin yetkisine
mi yoksa Bakanlar Kurulunun kararına mı
girdiğinin
ilk
değerlendirilmesi
Dışişleri
Bakanlığınca yapılmakta ve uygun bulma yasası
10
Ayrıntı için sayfa
.
gerektirdiği
kanısına
varılırsa
Dışişleri
Bakanlığınca bir yasa tasarısı hazırlanarak
Bakanlar Kuruluna sunulmak “zere Başbakanlığa
gönderilmektedir. Başbakanlık Kanunlar ve
Kararlar Genel M“d“rl“ğ“ n“n de incelemesinden
sonra uygun bulma yasa tasarısı TBMM ye sevk
edilmek üzere Bakanlar Kuruluna sunulmaktadır.
TBMM ne andlaşmaların uygun bulunması yasası
önerisinin TBMM “yelerince yapılamayacağı ve bu
yetkinin m“nhasıran Bakanlar Kuruluna ait olduğu
kabul edilmektedir. Böylece bir andlaşma yalnızca
Bakanlar Kurulu nun TBMM ye sevkini uygun
görmesi durumunda TBMM ye sunulabilmektedir.
Yani, Bakanlar Kurulu nun, değerlendirmesine bağlı
olarak uygun bulma yasa tasarısını ister Meclis e
sunar istemezse sunmaz. Başka bir deyişle,
önceden imzalanmış bir andlaşmanın mutlaka
(“k“metçe TBMM ye sunulması zorunluluğu
yoktur. (“k“metin dış politikayı y“r“t“rken
imzanlanmış bir andlaşmayı TBMM ye sevk etme
konusunda takdir hakkına sahip olduğu kabul
edilmektedir.
TBMM ye gelen uygun bulma yasa tasarısı ve eki
olan andlaşma metni Dışişleri Komisyonu ve ilgili
komisyonlarda gör“ş“ld“kten sonra TBMM Genel
Kurulu na gelmektedir. Bir andlaşmanın uygun
bulma yasa tasarısının Mecliste gör“ş“l“rken,
andlaşma metni bir b“t“n olarak oylanır. Yani
andlaşmanın maddeleri tek tek oylamaya
sunulmaz. Ayrıca bu maddelere ilişkin değişiklik
önergeleri verme olanağı da yoktur. Dolayısıyla
TBMM nin yaptığı iş, ya andlaşmayı olduğu gibi
kabul etmek ya da reddetmektir. Andlaşmaların
uygun bulma yasasının oylaması açık oylama
usul“ne göre yapılmaktadır.
TBMM de uygun bulma yasası ile kabul edilen bir
andlaşma, onaylama işlemi için Cumhurbaşkanına
sunulur. Ancak, bu aşamada da, h“k“metin dış
politikayı y“r“tme görevi çerçevesinde uygun
bulma yasasıyla kabul edilmiş andlaşmaları
Cumhurbaşkanının onayına sunup sunmama ya da
sunma zamanını d“zenlemede serbest olduğu
izlenimi doğmaktadır. Uygulamada, herhangi bir
25
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
andlaşma ile ilgili olarak uygun bulma kanunu
çıktıktan sonra Bakanlar Kurulu kararnamesi ile
anılan andlaşmanın metninin Cumhurbaşkanına
gönderildiği ve Cumhurbaşkanının bu kararnameyi
de imzalaması ile onay işleminin tamamlandığı
gör“lmektedir. Başka bir deyişle, uygun bulma
kanunun çıkması tek başına bir andlaşmanın onay
işleminin tamamlandığı anlamına gelmemektedir.
Yukarıdaki koşullarda uygun bulma yasası ile kabul
edilmiş
bir
andlaşmanın
h“k“metçe
Cumhurbaşkanına sunulması durumunda, bir başka
soru da, Cumhurbaşkanının onaylamayı reddetme
hakkına sahip olup olmadığıdır. Bug“nk“ mevzuat
bu soruyu açıkça cevaplayamaz niteliktedir. Ancak,
uluslararası hukukta onaylama işlemine tanınan
genel nitelik ve iç hukukumuzda bunun aksini
bildiren bir h“k“m bulunmaması nedeniyle, bu
yetkinin
tam
bir
taktir
yetkisi
olarak
değerlendirilmesi eğilimi ağır basmaktadır. Eğer
böyleyse, Cumhurbaşkanı hiç bir gerekçe
göstermeksizin bir andlaşmayı reddetme ya da
onaylama zamanını istediği gibi d“zenleme
yetkisine
sahip
olacaktır.
Fakat
eğer,
Cumhurbaşkanının onaylama konusundaki yetkisi
oluşan devlet iradesini yalnızca uluslararası
bakımdan açıklama olarak değerlendirilirse, o
zaman Cumhurbaşkanının böyle bir reddetme
yetkisi
bulunmayacaktır.
Bununla
birlikte
Anayasanın
.
Maddesinde
öngör“len
Cumhurbaşkanının
Anayasanın uygulanması
gözetme görev ve yetkisi çerçevesinde, Anayasaya
aykırı bir biçimde uygun bulma yasası kabul edilen
andlaşmaların onaylanmasını Cumhurbaşkanının
reddetme yetkisi bulunması gerekmektedir.
TBMM nin uygun bulma yasası çıkarmasından ve
Cumhurbaşkanca onaylanmasından sonra anılan
yasanın Resmi Gazete de yayınlanması ile işlemler
sona ermemektedir. Gerek
sayılı yasanın / .
Maddesinde
Milletlerarası
andlaşmaların
onaylanması (..). Bakanlar Kurulu kararnamesi ile
olur denmesine, gerekse uygun bulma yasalarında
bu yasanın uygulanmasında Bakanlar Kurulunun
yetkili olduğunun öngör“lmesine bağlı olarak,
uygun bulma yasasının Resmi Gazete de
yayınlanmasından sonra Dışişleri Bakanlığının bu
kez bir Bakanlar Kurulu kararnamesi hazırlaması
ve bunu Başbakanlık aracılığıyla Bakanlar Kuruluna
sunması gerekmektedir. Böylece Bakanlar Kurulu
Kararnamesi kabul edilip ekini oluşturan andlaşma
metninin Resmi Gazete de yayınlanması ile TBMM
yetkisindeki bir andlaşmanın onaylama işlemi
tamamlanmış olmaktadır.
Peki bir andlaşmanın Dışişleri Bakanlığınca
Bakanlar
Kurulunun
yetkisinde
olduğu
değerlendirmesi yapılınca yani uygun bulma
yasasına gerek olmayan andlaşmaların bağlayıcılık
kazanması nasıl olacak? Dışişleri Bakanlığının bir
kararname tasarısı hazırlayıp bunu Başbakanlığa
sunması gerekmektedir. Başbakanlık Kanunlar ve
Kararlar Genel M“d“rl“ğ“n“n incelemesinden
geçen kararname Bakanlar Kuruluna sunulur ve
eğer burada uygun bulunursa kabul edilir. Bakanlar
Kurulu bir kararname ile onaylamayı kabul etmişse,
artık bu andlaşmanın ayrıca bir uygun bulma yasası
ile yeniden onaylanması yoluna gidilmesine olanak
yoktur. Anılan kararnamenin Cumhurbaşkanınca
imzalanması
suretiyle
bir
andlaşmanın
onaylanması işlemi iç hukukumuzda tamamlanmış
olmaktadır.
İç (ukukumuz Açısından Andlaşmaların
Y“r“rl“ğe Girmesi Konusunda Kurallar: Bir
andlaşmanın
iç
hukukumuzda
y“r“rl“ğe
girebilmesi için, ilke olarak, Bakanlar Kurulu
kararnamesi ile Resmi Gazete de yayınlanması
gerekmektedir. Ancak, Anayasamızda uygulama
andlaşmaları ile bir yasada önceden tanınan
yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik
ve yönetsel andlaşmaların, kimi koşullarda,
yayınlanmadan y“r“rl“ğe girebileceğini öngörmesi
üzerine (madde 90/3), bir kuraldışılılık olarak kimi
andlaşmaların yayınlanması zorunlu değildir. Bu
gruba giren andlaşmaları, (“k“met isterse yayınlar
isterse
yayınlamaz.
Bununla
birlikte,
bu
andlaşmaların da ekonomik ve ticari konulara
ilişkin olanları ile özel kişilerin haklarını
ilgilendirenleri
yayınlanmadan
y“r“rl“ğe
26
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
konulamamaktadır. Anılan bu kuraldışılıktan başka
b“t“n öteki durumlarda bir andlaşmanın
“lkemizde h“k“m doğurabilmesi için yayınlanması
zorunludur. Öte yandan, birinci grup kuraldışı
oluşturan andlaşmaların, yayınlanarak y“r“rl“ğe
girmelerinden başlayarak (“k“metçe iki ay içinde
TBMM nin bilgisine sunmaları gerekmektedir
Anayasa, madde
/ ; bu yazıları hazırlama
görevi de Dışişleri Bakanlığına aittir
– madde
3/3 ).
Andlaşmaların uluslararası açıdan y“r“rl“ğe
girmesi konusundaki kurallara gelince, bir
andlaşmanın T“rkiye yi uluslararası d“zeyde
bağlaması onun Cumhurbaşkanınca onaylaması
işlemi ile hemen gerçekleşmemektedir. Bu sonuç,
ilke olarak, onay belgelerinin taraflarca değişimi ile
elde edilebilmektedir. Ancak, bir andlaşmanın imza
ile bağlayıcılık kazanacağı kabul edildiği
durumlarda, iç hukukumuz bakımından gerekli
işlemler bu imza tarihinden önce gerçekleştirilmek
suretiyle, bir andlaşmanın imza ile y“r“rl“ğe
girmesi gerekmektedir. Onaylama işlemi sonucu
bağlayıcılık kazanan andlaşmalara ilişkin onaylama
belgelerinin hazırlanması, bunların değişiminin
gerçekleştirilmesi ve bunların tutanaklarının
saklanması ile yapılan andlaşmaların BM
sekreteryasına
kayıt
ettirilmesi
Dışişleri
Bakanlığı nın görevidir (244 – 4.m.).
Andlaşmaların
(ukuksal
Geçerliliği:
Bir
andlaşmanın geçerli olabilmesi için yetkili
temsilcilerle tarafların serbest iradesine dayanarak
yapılmış olması ve andlaşma konusunu uluslararası
hukukun meşru sayması gerekmektedir.
Andlaşmaların yasal yetkililerce yapılmış
olması: Bir andlaşmanın geçerli olmasında birinci
koşul, bunun yetkili temsilcilerle yapılmış
olmasıdır. Aksi durumda, yetki aşımında bulunan
temsilcilerin ya da yetkisiz kişilerin yaptığı
andlaşmaların kimi koşullarda temsil ettikleri
uluslararası hukuk kişisini bağlaması söz konusu
olmamaktadır. Böyle yetki aşımı sonucu yapılmış
andlaşmalara ultra vires andlaşmalar adı
verilmektedir. Bir andlaşmanın, temsilcilerin
yetkileri aşarak yapılması, bu yetki aşımının
biçimine ve öteki tarafların bu durumdan bilgi
sahibi olmasına göre geçerliliğini etkilemektedir.
Başka bir deyişle, her yetki aşımı durumu, bir
andlaşmanın otomatik olarak geçersiz sayılma
nedenini oluşturmaktadır. Yetki aşımları nasıl olur
peki? Örneğin, belirli bir devlet nezdindeki
diplomasi temsilcisinin başka devletlerle ve
herhangi bir yetki belgesine sahip olmadan yaptığı
andlaşma, o temsilcinin kendisine tanınan
yetkilerin çerçevesini aştığını gösterir. Yine,
yalnızca andlaşma gör“şmelerini yapmakla
görevlendirilen bir temsilcinin imzası ile devletini
bağlayacak bir andlaşma yapması, o temsilcinin
temsil ettiği hukuk kişisinin kendisine tanıdığı
sınırlanmış yetkisini aştığı anlamına gelir. Ancak,
çok önemli bir nokta olarak şunu belirtmek gerekir:
Burada anılan yetki aşımını, andlaşmanın
geçersizlik nedeni olarak sayılabilmek için, bu yetki
sınırlandırmasının
önceden
öteki
taraflara
bildirilmiş olması gerekmektedir. Bu hususta
VA(S
. Madde aynen şöyle demektedir: [Bir
Devletin rızasını açıklama yetkisine getirilen özel
sınırlamalar] Bir temsilcinin bir Devletin belirli bir
andlaşma ile bağlanma rızasını açıklama yetkisi
spesifik bir sınırlamaya tabi kılınmışsa, temsilcinin
o sınırlamaya riayet etmemesi kendisi tarafından
açıklanan rızayı geçersiz kılma gerekçesi
yapılamaz, meğer ki temsilcinin bu rızayı
açıklamasından önce sınırlama diğer gör“şmeci
Devletlere bildirilmiş olsun. Ve ayrıca, bir
andlaşmanın ilgili uluslararası kişisinin ve özellikle
bir devletin andlaşma yapma konusundaki iç hukuk
hükümlerine uyulmadan yapılması bu andlaşmanın
hukuksal geçerliliği sorunu ortaya çıkmaktadır. İç
hukukun
andlaşma
yapma
konusundaki
h“k“mlerine
aykırı
yapılan
andlaşmaların
geçerliliğine ilişkin olarak öğreti böl“nm“ş
durumdadır. Bir gör“ş, iç hukuka aykırı yapılan
andlaşmaların geçersiz olacağını; diğer gör“ş, iç
hukuk h“k“mlerine uyulmaması halde yapılan
andlaşmaların geçerli olacağını; bir başka gör“ş ise
andlaşmaların g“venliği bakımından iç hukuk
h“k“mlerine aykırı biçimde gerçekleştirilen
andlaşmaları da kimi koşullarda geçerli saymak
27
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
yerinde olacaktır. Nitekim
VA(S de bu gör“ş“
benimsemektedir. Bakın madde 46 ne diyor: [İç
hukukunun andlaşma akdetme yetkisiyle ilgili
hükümleri]:
1. Bir Devlet, bir andlaşmayla bağlanma
rızasının iç hukukunun andlaşma akdetme
yetkisiyle ilgili hükümlerini ihlal etmek suretiyle
açıklandığı vakıasına rızasını geçersiz kılan bir
gerekçe olarak başvuramaz, meğer ki ihlal aşikar ve
iç hukukunun temel önemi haiz bir kuralı ile ilgili
olsun.
2. Bir ihlal, söz konusu meselede normal
uygulamaya göre ve iyi niyetle hareket eden
herhangi bir Devlet için objektif olarak açık
gör“n“yorsa, aşikardır.
Yani sözleşmenin . maddesinde altı çizilen nokta
şudur: Bir andlaşmanın geçersizliğinin ileri
s“relebilmesi için, andlaşma yapımına ilişkin
h“k“mlerin çiğnenmesi çok açık ve çiğnenen
kuralın da temel nitelikte olması gerekmektedir. Bu
da genellikle, anayasal d“zeydeki kurallara açıkça
aykırı olarak yapılan andlaşmaları kapsar
gör“nmektedir. Örneğin, uygun bulma yasasından
sonra onaylama yetkisine sahip olacağı öngör“len
bir Devlet Başkanının böyle bir yasa çıkarmadan
andlaşmayı onaylaması halinde, ilgili h“k“m o
andlaşmanın geçersizliğini iddia etmede haklı bir
gerekçe olacaktır.
İrade Serbestliği: Bir andlaşmanın geçerli
olmasında ikinci koşul bunun tarafların serbest
iradesine dayanmasıdır. Başka bir deyişle,
tarafların belli bir andlaşma ile bağlanmayı ve o
andlaşmanın h“k“mlerini serbestçe kabul etmesi
gerekmektedir. İrade serbestliğini yok eden
nedenler şunlardır: Yanılma ya da hata, aldatma,
temsilcinin ayartılması, temsilci “zerinde baskı,
devlet “zerinde kuvvet tehdidi ya da kullanılması.
Yanılma veya hata: Bir andlaşmanın yapılmasında
taraflardan birinin belirli bir olgu ya da durumun
varlığı konusunda bir yanılma sonucu rızasını
vermesi durumunda, bu andlaşmanın geçersiz
sayılması olasılığı vardır. Ancak, böyle bir
yanılmanın andlaşmanın yapılmasında temel
oluşturan bir veriye ilişkin olması gerekmektedir.
Başka bir deyişle, yanılan tarafın bu anlaşmayı
kabul etmesinde önemli rol oynayan bir öğenin söz
konusu olması gereklidir. Örneğin, bir sınır
andlaşmasının yapımında coğrafi haritada bir
akarsuyun yanlış biçimde gösterilmesine bağlı
olarak belirli bir sınırın saptanması. Bir uluslararası
hukuk kişisinin yanılma nedenini ileri s“rebilmesi
için, bu yanılgının oluşumunda kendisinin hiçbir
katkısı olmaması ya da böyle bir yanılma olasılığı
izleniminin bu taraf bakımından bulunmaması
gerekmektedir. Bakın
VA(S nin . Maddesi
hatayı nasıl açıklıyor: Madde 48- Hata
1. Bir Devletin bir andlaşmadaki bir hataya
andlaşma ile bağlanma rızasını geçersiz kılan bir
gerekçe olarak başvurabilmesi için hatanın
andlaşma yapıldığı zaman o Devletçe varlığı
farkedilen ve andlaşma ile bağlanma rızasının
esaslı bir temelini teşkil eden bir olay ve durumla
ilgili olması gerekir.
. Söz konusu Devlet kendi davranışı ile
hataya katkıda bulunduysa veya şartlar o Devleti
muhtemel bir hatadan haberdar edecek şekilde ise,
1. paragraf hükümleri uygulanmaz.
. Bir andlaşmanın sadece kaleme alınışı ile
ilgili olan bir hata onun geçerliliğini etkilemez; o
zaman . madde uygulanır.
Aldatma ya da Hile: Bir andlaşmanın gör“şmeleri
sırasında taraflardan birinin ötekine kimi verileri
bilinçli olarak yanlış sunması sonucu bir andlaşma
gerçekleşmişse o zaman bu andlaşmanın da
geçersiz sayılma olasılığı vardır. Örneğin, kasıtlı
olarak yanlış harita veya sahte belgeler sunmak
suretiyle bir andlaşmanın yapılmasının sağlanması.
VA(S nin ilgili h“km“ şöyle: Madde 49 [(ile]: Bir Devlet bir andlaşmayı diğer bir
gör“şmeci Devletin hileli davranışı ile yapmaya
itildiyse, bu Devlet hileye andlaşmayla bağlanma
rızasını geçersiz kılan bir gerekçe olarak
başvurabilir.
Temsilcinin Ayartılması: Bir andlaşmanın
yapılması
sırasında
taraflardan
birinin
28
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
temsilcisinin doğrudan ya da dolaylı bir biçimde
ayartılması ve özellikle r“şvet verilmek suretiyle
elde edilmesi ve andlaşmanın bunun sonucu
gerçekleştirilmesi de bu andlaşmanın geçersiz
sayılmasını olanaklı kılmaktadır.
VA(S
.
Madde: [Bir Devletin temsilcisinin ayartılması] :
Bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma rızasının
açıklanması temsilcisinin başbir bir gör“şmeci
Devlet tarafından doğrudan veya dolaylı şekilde
ayartılması suretiyle sağlandıysa bu Devlet böyle
bir ayartılmaya andlaşma ile bağlama rızasını
geçersiz kılan bir gerekçe olarak başvurabilir.
Temsilci Üzerinde Baskı: Bir andlaşmanın gerek
gör“şmeciler gerekse imza ya da onay yetkisine
sahip kişiler “zerinde yapılan baskı ve zor
kullanılması
cebir
sonucu
gerçekleşmesi
durumunda da bu andlaşmanın geçerliliği ortadan
kalkmış olmaktadır. Burada kastedilen baskı
temsilcinin kendisi ya da mesleki geleceği “zerinde
yapılacak her t“rl“ tehdit ya da fiziksel zor
kullanımın yanında ailesi üzerinde bu tür tehdit ve
fiili uygulamaları da içermektedir.
VA(S
Madde 51 [Bir Devlet temsilcisinin icbar edilmesi]:
Bir Devletin temsilcisine karşı yöneltilen hareket
veya tehditler ile icbar edilerek sağlanan Devletinin
bir andlaşma ile bağlanma rızasının açıklanmasının
herhangi bir hukuki etkisi olmayacaktır.
Temsilciler “zerinde bu t“rden bir baskının en
tanınmış örneği (itler in Berlin e çağırdığı
Çekoslovakya Cumhurbaşkanı ile Dışişleri Bakanı
“zerinde uyguladığı tehdit ve zor kullanması
sonucu Çekoslovakya nın Alman Reich in11 eline
bırakılmasını içeren bir andlaşmayı Çekoslovakya
Cumhurbaşkanına imzalaması olmaktadır. Bu
durum, daha önceden, Almanya ile birlikte
Çekoslovakya ya ilişkin M“nih Andlaşmasını
imzalayan İngiltere ve Fransa tarafından hemen
protesto edilerek anılan andlaşmanın geçersizliği
ileri s“r“lm“şt“r.
Türkçe'de Rayh olarak okunur. Sözl“k anlamı
imparatorluk, krallık, devlet ve zenginlik olan; tarihte
ise Almanların dünyada söz sahibi olduğu devirlere
verilen ad. Tarihte “ç adet Reich dönemi vardır.
Üçüncüsü, Adolf Hitler tarafından kurulan B“y“k Alman
İmparatorluğu dur.
11
Devlet üzerinde kuvvet tehdidi ya da
kullanılması: Bir devlete karşı kuvvet tehdidi ya
da kullanımı yoluyla elde edilen andlaşmanın
geçersiz sayılması uluslararası hukukta büyük
sorunlara yer verecek bir konudur. Zira, barış
andlaşmalarının çok b“y“k bir böl“m“ yenenlerin
yenilenlere
kabul
ettirdikleri
andlaşmaları
oluşturmaktadır. Böylece, uygulanan uluslararası
hukuk, kuvvet kullanımının yasak olmadığı
dönemlerde, büyük ölçüde bu yöntemlere
dayanarak gerçekleştirilmiş olan andlaşmaları
geçerli
saymaktan
kaçınmamıştır.
BM nin
andlaşmaların kuvvet tehdidi ve kullanımını
yasaklanmasından bu yana bu t“r yöntemlerle
gerçekleştirilecek andlaşmaların geçerliliği yeniden
sorun olarak ortaya çıkmıştır.
VA(S bu
soruna açık bir cevap getirmiştir: Madde
[Tehdit
veya kuvvet kullanılması yoluyla bir Devletin icbar
edilmesi] : Birleşmiş Milletler Şartı'na geçirilmiş
olan milletlerarası hukuk ilkelerini ihlal edecek
şekilde kuvvet kullanma tehdidinde bulunmak veya
kuvvet kullanmak suretiyle yapılması sağlanan bir
andlaşma batıldır. Ayrıca UAD de, genel nitelikli
iddialardan çok ciddi kanıtlarla doğrulanması
gerektiğini belirterek, kuvvet tehdidi ya da
kullanımı ile elde edilecek andlaşmaların geçersiz
olacağı kararına varmıştır. Öte yandan, uluslararası
öğretide eşitsiz andlaşma diye bir kavramla da
karşılaşılmaktadır. Eşitsiz andlaşmadan kasıt,
siyasal, ekonomik ve askeri baskılar sonucu bir
tarafın başka bir taraftan elde ettiği karşılıklı ve
dengeli olmayan bir andlaşma olmaktadır. Burada,
g“çl“ olan taraf bu g“c“n“ kullanarak eşitlik
“zerine kurulmayan bir andlaşmayı gerçekleştirmiş
bulunmaktadır. Bu t“r andlaşmaların varlığı her ne
kadar gerçek ise de, andlaşmaların g“venliği
bakımından ortaya çıkaracağı sorunlar gözön“nde
tutularak, salt eşitsizliğe dayanan andlaşmaların
geçersizliği kuralı, uygulanan hukukta pek kabul
görmemektedir. Yani, bu t“r baskılar aracılığıyla
imzalandırılmış dahi olsalar o andlaşmalar geçerli
olacaktır. Burada eklemek gerekir ki, bu tarz
baskılar,
VA(S Son Senedine eklenen bir
bildiri ile kınanmıştır.
29
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Jus Cogens
Uluslararası Buyruk Kural
12
Aykırılığı : Bir hukuk d“zeni içinde tarafların
irade serbestliğinin sınırlanabilmesi, o d“zenin
temelini oluşturan ve hukuk kişilerinin tersini
kararlaştıramayacağı “st d“zey hukuk kurallarının
varklığına bağlıdır. (iyerarşik bakımdan “st d“zey
kurallara sahip olmayan bir hukuk düzeninde
hukuk kişilerinin aralarında yapacağı andlaşmaları
geçersiz sayma olanağı yoktur. Buna karşılık, bu
türden üst düzey kurallara sahip olan hukuk
d“zenleri bu kurallara aykırı andlaşmaları konusu
bakımından meşru kabul etmemektedir. Peki
uluslararası hukuk için de böylesi “st d“zey
kurallar var mıdır? Öğretide tartışma konusu
olmakla birlikte, 1969 VAHS üst düzey nitelikte
kuralların uluslararası hukukta var olduğunu kabul
etmektedir. Sözleşmenin buyruk kural – jus cogens
ile ilgili 53. Maddesi şöyledir – [Bir milletleraras
emredici hukuk normu ile çatışan andlaşmalar]:
Bir andlaşma yapılması sırasında milletlerarası
genel hukukun emredici bir normu ile çatışıyorsa
batıldır. Bu sözleşme bakımından milletlerarası
genel hukukun emreredici bir normu, bir bütün
olarak Devletlerin milletlerarası toplumunun,
kendisinden hiçbir surette sapmaya müsaade
edilmeyen ve ancak aynı nitelikte olan daha sonraki
bir milletlerarası genel hukuk normu ile
değiştirilebilecek olan bir norm olarak kabul ettiği
ve tanıdığı bir normdur. Ayrıca, aynı sözleşmenin
. Maddesi ise aynen şöyledir – [Milletlerarası
genel hukukunun yeni bir emredici normunun
ortaya çıkması]: Eğer milletlerarası genel hukukun
yeni bir emredici normu ortaya çıkarsa, bu normla
çatışan mevcut herhangi bir andlaşma batıl hale
gelir ve sona erer.
Andlaşmaların geçersiz sayılma yolları ve
etkileri: Bir andlaşmanın yukarıda belirtilen
geçerlilik
koşullarını
yerine
getirememesi
durumunda, o andlaşmanın hukuksal geçerliliği
sakatlanmış demektir. Uygulanan uluslararası
hukukta andlaşmaların geçersiz sayılması yolları
Ayrıntılar için: C. Zeynep Pirim – Jus Cogens Teorisi
)şığında Devletlerin Sözleşme Serbestisi ve Devlet
Dokunulmazlığı
12
VA(S de belirtilmektedir. Anılan Sözleşme
geçersizlik durumunda bir andlaşmanın yokluğunu
öngörmekte, geçersizlik nedenlerini mutlak
butlan13 ve göreceli butlan14 durumlarıyla sınırlı
tutmaktır.
VA(S nin göreceli butlan nedeni
olarak değerlendirdiği durumlar şunlardır: İç
hukuka dayalı yetkisizlik durumları (mad. 46-47),
yanılma mad.
, aldatma mad.
, temsilcinin
ayartılması mad.
. Aynı sözleşmenin mutlak
butlan olarak değerlendirdiği durumlar ise
şunlardır: Temsilci “zerinde zor kullanılması mad.
51), devlet üzerinde kuvvet tehdidi ya da
uygulanması mad.
, jus cogens e aykırı
andlaşmalar mad.
ve
.
Bir andlaşmanın yukarıda belirtilen nedenlerle
geçersiz sayılması yöntemine gelince, geleneksel
uluslararası hukuka göre, ya tarafların birlikte bir
çöz“me varmaları örneğin, yeni bir andlaşma
yaparak geçersizlik nedenini ortadan kaldırmaları
ya da uyuşmazlıklarını barışçı yollarla çözmeye
yönelik çaba sarfetmeleri gerekmektedir. Ancak,
uygulamada, tarafların birlikte bir çöz“me
varamamaları karşısında zarar gören tarafın tek
taraflı olarak geçersiz olduğuna inandığı
andlaşmaya son verdiği gör“lmektedir. Yalnız bu
durum, eğer andlaşmanın geçerli olduğu saptanırsa
tek taraflı olarak andlaşmaya son veren tarafın
uluslararası sorumluluğu gerekecektir.
VA(S,
andlaşmaların geçersiz sayılması konusunda özel
yöntemlerin uygulanmasını öngörmektedir. Buna
göre, bir andlaşmanın geçersiz olduğu kanısında
olan devlet, bu gör“ş“n“ yazılı olarak öteki taraf ya
da taraflara bildirecektir. Bu devletin anılan
Mutlak Butlan: Sakat işlem, o hukuk d“zeninin çok
temel bir kuralına aykırı d“şmektedir.A nılan sakat
işlemin kesinlikle ortadan kaldırılması, yani iptali
gerekmektedir. Bu amaçla da gerek bu sakat işlemden
zarar gören kişiler bunun iptalini isteyebilecekleri gibi,
gerekse hakem ya da yargıç kendiliğinden böyle bir
işleme son verebilir.
14 Göreceli (nisbi) Butlan: Bu durumda, yalnızca yararı
o hukuk düzenince korunan kişinin haklarının
çiğnenmesi söz konusu olup, sakat işlemin iptalini
isteme yetkisi de bu kişiye ait bulunmaktadır; ne yargıç
ne de hakem batıl olma nedenini kendiliğinden
gözön“ne alamamaktadır.
13
30
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
bildirimde ayrıca almayı d“ş“nd“ğ“ önlemi de
belirtmesi gerekmektedir örneğin, yok kabul etme,
ileriye dönük olarak son vermek, bir süre
uygulaması durdurmak gibi . Öteki devletlerin
buna itiraz etmemeleri durumunda, bildirimin bu
devletlerin eline geçmesinden başlayarak en az “ç
aylık bir s“renin sonunda birinci devlet öngörd“ğ“
önlemini y“r“rl“ğe koyma hakkına sahiptir. 1969
VAHS Madde 65-[Bir andlaşmann geçersizliği, sona
ermesi, andlaşmadan çekilme veya h“k“mlerini
askıya alma konusunda izlenecek usul]:
. Bu sözleşmeye göre gerek bir andlaşma ile
bağlanma rızasındaki bir sakatlığa, gerekse bir
andlaşmanın
geçersizliği,
sona
erdirilmesi,
andlaşmadan çekilme veya y“r“rl“ğ“n“n askıya
alınmasıyla ilgili bir sebebe dayanan bir taraf, diğer
tarafları, iddiasından haberdar etmek zorundadır.
Bildirim, andlaşmayla ilgili olarak alınması önerilen
tedbirleri ve sebeplerini belirtir.
. Acil durumlar dışında, bildirimin alınmasından
en az “ç aylık bir s“renin geçmesinden sonra hiçbir
taraf herhangi bir itiraz ileri sürmediyse, bildirimi
yapan taraf önerdiği tedbiri
. maddede
öngör“ld“ğ“ tarzda yerine getirebilir.
3. Ancak, diğer herhangi bir taraf itiraz etmişse,
taraflar
Birleşmiş
Milletler
Şartı'nın
.
maddesinde belirtilen araçlarla bir çözüm bulmaya
çalışacaktır.
[BM Şartı madde
: 1. S“regitmesi uluslararası
barış ve g“venliğin korunmasını tehlikeye
d“ş“rebilecek nitelikte bir uyuşmazlığa taraf
olanlar, her şeyden önce gör“şme, soruşturma,
arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çöz“m
yolları ile, bölgesel kurulu ya da anlaşmalara
başvurarak veya kendi seçecekleri başka yollarla
buna çöz“m aramalıdırlar. 2. Güvenlik Konseyi,
gerekli
görd“ğ“nde,
tarafları
aralarındaki
uyuşmazlığı bu gibi yollarla çözmeye çağırır.]
Eğer
öteki
devletler
bildirime
itirazda
bulunmuşlarsa, itiraz tarihinden başlayarak
ay
içinde tarafların seçecekleri barışçı yöntemler
çerçevesinde bir çözüm getirmeleri gerekmektedir.
Bu s“re içinde uyuşmazlığın herhangi bir çöz“me
bağlanamaması durumunda, bundan sonra
başvuralacak yöntemler geçersizlik nedenine göre
değişmektedir. Andlaşmanın geçersizlik nedeni bir
jus cogens kuralına aykırılık ise, tarafların sorunu
birlikte bir hakemliğe göt“rememeleri durumunda
herhangi birinin tek taraflı olarak UAD ye
başvurmak hakkı doğmaktadır.
VA(S madde
a:
c“ ve
c“ maddenin uygulanması veya
yorumu ile ilgili bir ihtilafın taraflarından herhangi
birisi, yazılı bir dilekçe ile, ihtilafı Milletlerarası
Adalet Divanı'nın kararına sunabilir, meğer ki
taraflar m“şterek rızalarıyla ihtilafı hakeme havele
etmekte mutabık kalsınlar. Öteki geçersizlik
nedenleri için ise zorunlu uzlaştırma yöntemi
öngörülmektedir (mad. 66/b).
Bir andlaşmanın geçersiz sayılmasının hukuksal
etkisinin ne olacağı konusuna gelince, genel ilke bu
andlaşmanın batıl sayılması olmaktadır mad.
/ . Bu, o andlaşmanın ilke olarak y“r“rl“ğe
girdiği andan başlayarak ab inito bir h“k“m
doğurmaması
demektir.
Bununla
birlikte,
kuraldışılık olarak, kimi durumlarda iç hukuk
bakımından
yetkisizlik
ya
da
yanılma
durumlarında; mad / a contrario önceden bu
andlaşmaya dayanılarak iyi niyetli olarak yapılan
işlemlerin son bulmaması kabul edilmesidir mad.
/ . Bu kuraldışı durumlardan başka b“t“n öteki
durumlarda önceden yapılan işlemler iptal edilerek
herşeyin olabildiğince eski durumuna getirilmesi
gerekecektir mad
/ ,a . Çok taraflı bir
andlaşmada geçersizlik nedeni, yalnızca bir
devletin iradesi bakımından söz konusu ise, bu
nedenle öteki taraflar arasında andlaşmanın
geçerliliğini etkilemeyecektir mad
/ . İlke
olarak geçersizlilik andlaşmanın t“m“ ile ilgilidir
mad / . Ancak, geçersizlik nedeninin açık bir
biçimde yalnızca belirli h“k“mleri ilgilendirmesi ve
bunun andlaşmanın yapılması için taraflar
bakımından
temel
gerekçe
oluşturmaması
durumunda, yalnızca bu h“k“mlerin geçersiz
sayılması olanağı da vardır mad. / -4).
31
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Andlaşmaların
(ukuksal
Etkileri
ve
Uygulanmaları: Bir andlaşma ilke olarak sadece
tarafları bağlamaktadır. Ancak, bir çok nedene bağlı
olarak andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından
etki doğurması durumlarıyla da karşılaşılmaktadır.
Andlaşmaların taraflar arasındaki etkileri ve
uygulanmalarından
bahsetmek
gerekirse,
andlaşmalar uygulanan uluslararası hukukta en
azından
andlaşmaların
temel
dayanağını
oluşturduğu kabul edilen, T“rkçe söze bağlılık ya
da eski adıyla ahde vefa – Pacta sunt servanda ilkesi uyarınca, tarafları bağlamaktadır ve iyi
niyetle uygulanması gerekmektedir. 1969 VAHS
Madde 26- [Ahde vefa pacts suı serwanda ]:
Y“r“rl“kteki her andlaşma ona taraf olanları
bağlar ve tarafların onu iyi niyetle icra etmesi
gerekir. Genel bir biçimde bu ilke, tarafların bir
andlaşmayı saptadıkları amacından saptırmadan
uygulamaları gereğini belirtmektedir.
Andlaşmaların geriye y“r“mezliği ilkesi hususunda
değinmek gerekir ki, bir andlaşmanın hukuksal
etkilerinin, ilke olarak, y“r“rl“ğe girdiği tarihte
başlayacağı kabul edilmektedir. Nitekim,
VA(S madde
şu h“km“ içermektedir:
[Andlaşmaların geriye y“r“mezliği]: Andlaşmadan
farklı bir niyet anlaşılmadıkça veya böyle bir niyet
başka t“rl“ tespit edilmedikçe, andlaşma
h“k“mleri, andlaşmanın bir taraf bakımından
y“r“rl“ğe girmesinden önce meydana gelen
herhangi bir hareketle veya vakıayla veya ortadan
kalkan herhangi bir durumla ilgili olarak, o tarafı
bağlamaz. Uluslararası mahkeme kararları da
andlaşmaların
geriye
y“remezliğini
kabul
etmektedir. Ancak, bu kurala andlaşmanın açık bir
h“km“ ile tarafların aykırı davranması olanağı her
zaman vardır. Sorun açıkça öngör“lmediği
durumlarda bir andlaşmanın geriye y“r“y“p
y“r“meyeceğine ilişkindir. Bu hususta kabul edilen
şudur: Taraflar açıkça bir andlaşmanın geri
y“r“mesini öngörmese bile, niteliğine bağlı olarak
bir andlaşmanın geriye y“r“mesi olanağı kabul
edilmektedir.
Andlaşmaların “lkesel açıdan etkileri konusuna
değinilirse, bir andlaşma ilke olarak taraf
devletlerin ülkesinin tümünde hukuksal etki
doğurmaktadır; meğer ki andlaşmanın niteliği bu
yönde olmasın.
Uygulanan uluslararası hukuka göre, bir
andlaşmanın, aksi b“t“n taraflarca kabul
edilmedikçe ya da andlaşmada izin verilmedikçe,
bir b“t“n olarak uygulanması gerekir. Ancak, bir
andlaşmanın h“k“mleri ya da niteliği bunu
engellemiyorsa, ya da tarafların hepsi böyle bir
durumu kabul ediyorsa, bir andlaşmanın kimi
böl“mlerinin isteyen taraflara uygulanmaması
olanağı vardır. Bu eski adı ihtirazi kayıt olan
çekince yöntemi ile yapılır. Uluslararası hukukta
çekince, bir uluslarası hukuk kişisinin bir
andlaşmanın kimi h“k“mleri ile bağlı olmayacağını
açıklayan tek taraflı bir bildirimdir.
VA(S
çekinceyi şöyle tanımlamış: Madde
/ ,d:
"çekince", nasıl kaleme alınırsa alınsın veya nasıl
isimlendirilse
isimlendirilsin,
Devletin
bir
andlaşmayı imzalarken, onaylarken, kabul ederken,
tasvip ederken veya andlaşmaya katılırken, bazı
andlaşma h“k“mlerinin hukuki etkisini kendisi
bakımından ihraç etmek veya değiştirmek için
yaptığı tek taraflı bir beyan demektir. Bu tanımdan
da anlaşılabileceği gibi, bir çekince koyulması
yalnızca çok taraflı andlaşmalar için söz konusu
olabilecektir. Zira, ikili andlaşmaya çekince
koymaya kalkışmak o andlaşmanın yeniden
gör“ş“lmesini gerektirecektir. Bir çekincenin
geçerli bir biçimde koyulabilmesinin ilk koşulu,
bunun andlaşmada yasaklanmamış olması ve
andlaşmanın amaç ya da konusuna aykırı
d“şmemesi olmaktadır. Nitekim uygulamada kimi
andlaşmaların çekince koymayı ilke olarak
yasakladıkları gör“lmektedir. Kimi andlaşmalarsa
belirli
maddelere
çekince
koymayı
yasaklayabilmektedir. Eğer, bir andlaşmada çekince
konusunda hiç bir h“k“m öngör“lmemişse, bu
durumda o andlaşmanın amaç veya konusuna
aykırı d“şen çekincelerin konulması kabul
edilmeyecektir. Bir çekincenin geçerli olabilmesinin
ikinci koşulu, koyulan çekincenin taraflarca kabul
32
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
edilmiş olmasıdır. Bu kabul edilme önceden
andlaşmanın bir h“km“ ile çekince koyulmasının
benimsendiğini bildirme biçiminde olabilecektir.
Bu durumda, eğer andlaşma açık bir biçimde kabul
işleminin gerekliliğini öngörmemişse, çekince öteki
taraflarca kabulüne gerek kalmadan etki
doğuracaktır. Bir andlaşmada çekince açıkça
yasaklanmadı ise, devletlerin sınırlı sayısından ya
da andlaşmanın konu ve amacından andlaşmanın
b“t“n taraflar arasında bir b“t“n olarak
uygulanmasının tarafların bağlanmasının ana
koşulu olduğu anlaşılırsa, böyle bir çekincenin
konulabilmesi ancak b“t“n tarafların kabul“ ile
olanaklıdır. Tarafların birinin itirazı bu nitelikli bir
çekinceyi olanaksız kılacaktır. Eğer bir andlaşmada
çekince koyma yasaklanmadı ise ve bu çekincelerin
andlaşmanın konusuna ve amacına ya da temel
koşullarına aykırılığı söz konusu değilse, çekince
koyan taraf ile buna itiraz etmeyen taraf arasında
andlaşmanın çekince ile değiştirilen biçiminin
y“r“rl“ğe gireceği kabul edilmektedir. Böyle bir
durumda, bir andlaşmaya koyulan çekinceye itiraz
edilmesi ise kendiliğinden bu andlaşmanın çekince
koyan taraf ile itiraz eden taraf arasında y“r“rl“ğe
girmesine engel değildir. Bu son durumda da
andlaşmanın taraflar arasında, çekince koyulan
h“k“mler dışında, ilke olarak y“r“rl“ğe gireceği
kabul edilmektedir. Andlaşmanın hiçbir yanıyla
y“r“rl“ğe girmemesi ancak itiraz eden tarafın bunu
açıkça belirtmesi ile olanaklıdır. Bir çekince
koyulduğu
zaman,
andlaşmada
aksi
öngör“lmemişse, bu konuda bildirimin eline
geçmesinden başlayarak
ay içinde itiraz
etmeyen tarafların bu çekinceyi kabul ettikleri
d“ş“n“lmektedir. Bir andlaşmaya katılma yoluyla
taraf olanlar için bu
aylık itiraz s“resi katılma
anından başlamaktadır. Bir anlaşmaya çekince
koyabilmenin “ç“nc“ koşuluna gelince, bu
çekincenin koyulma anı ile ilgilidir. Bir uluslararası
hukuk
kişisinin
bir
andlaşmaya
çekince
koyabilmesi, ilke olarak, andlaşmanın imzalanması,
onaylanması kabul edilmesi ya da uygun
bulunması ya da katılma anında olanaklıdır.
Ancak, çok ender olarak, kimi andlaşmaların
onaylama ya da katılmadan sonra da çekince
koyulmasına izin verdikleri gör“lmektedir. Bir
çekincenin ve ona yapılan itirazların taraflarca geri
alınması, eğer andlaşma aksini öngörm“yorsa, her
zaman yapılabilir. Gerek bir çekincenin gerekse
itirazın geri alınmasının h“k“m doğurmaya
başlaması anı, başka bir tarih öngör“lmedi ise,
öteki tarafların bu konudaki bildirimi almalarıdır.
Bir andlaşmaya geçerli bir çekince koymanın
dörd“nc“ koşulu biçimle ilgilidir. Bunun yazılı
olarak yapılması ve b“t“n öteki taraflara
bildirilmesi gerekmektedir. Bir çekinceye itirazın
ya da kabul“n de aynı biçimde yazılı olarak
yapılması gerekmektedir.
VA(S’nin çekinceler konusundaki ilgili
hükümleri:
Kesim 2 – Çekinceler:
Madde 19- Çekincelerin ileri sürülmesi
Bir Devlet bir andlaşmayı imzalarken, onaylarken,
kabul ederken, tasvip ederken, veya bir andlaşmaya
katılırken aşağıdaki hallerde bir çekinceyi ileri
sürebilir:
a- andlaşma çekinceyi yasaklamadıkça;
b- andlaşma, sadece söz konusu çekinceyi kapsamı
dışında
bırakan,
belirli
çekincelerin
ileri
s“r“lebileceğini öngörmedikçe;
c- a ve b ben~ilerinin kapsamına girmeyen
durumlarda, çekince andlaşmanın konu ve amacı ile
bağdaşmazlık etmedikçe.
Madde 20- Çekincelerin kabulü ve çekincelere itiraz
. Bir andlaşmanın açık bir şekilde izin verdiği bir
çekincenin diğer akit Devletler ta-rafından daha sonra
herhangi bir şekilde kabul“ gerekmez, meğer ki
andlaşma aksini öngörm“ş olsun.
. Gör“şmeci Devletlerin sınırlı sayısından ve bir
andlaşmanın konu ve amacından andlaşmanın b“t“n
taraflar arasında bir b“t“n olarak uygulanmasının her
birinin andlaşmayla bağlanma rızasının esaslı bir şartı
olduğu anlaşıldığı zaman, bu çekince b“t“n tarafların
kabulünü gerektirir.
. Bir andlaşma bir milletlerarası örg“t“n bir kurucu
belgesi olduğu zaman ve başka t“rl“ öngörmedikçe,
bu çekince o örg“t“n yetkili organının kabul“n“
gerektirir.
4. Bir önceki paragrafın kapsamına girmiyen
durumlarda ve andlaşma aksini öngör-medikçe:
a. diğer bir akit Devletin bir çekinceyi kabul
etmesi, çekince ileri s“ren Devleti diğer Devlet
bakımından, andlaşma bu Devletler arasında
33
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
y“r“rl“ğe girerse veya girdiği zaman, andlaşmanın bir
tarafı yapar;
b. diğer bir akit Devletin bir çekinceye yaptığı
bir itiraz, andlaşmanın itiraz eden Devletle çekince
ileri s“ren Devlet arasında y“r“rl“ğe girmesini
engellemez, meğer ki aksi bir niyet kati şekilde itiraz
eden Devlet tarafından açıklanmış olsun:
c. bir Devletin bir andlaşma ile bağlanma
rızasını açıklayan ve bir çekince içeren bir işlemi en
azından başka bir akit Devlet çekinceyi kabul eder
etmez h“k“m doğurur.
. İkinci ve dörd“nc“ paragraflar bakımından ve
andlaşma başka t“rl“ öngörmezse, bir çekince, bir
Devletin bundan haberdar edilmesinden sonraki oniki
aylık bir dönemin sonuna kadar veya, Devletin
andlaşma ile bağlanma rızasını daha sonraki bir
tarihte açıklaması halinde, bu rızasını açıkladığı tarihe
kadar, çekinceye hiçbir itirazda bulunmamış olması
halinde, o Devlet tarafından kabul edilmiş addedilir.
Madde 21- Çekincelerin ve çekincelere yapılan
itirazlaın hukuki etkisi
. ,
ve
“nc“ maddelere uygun şekilde diğer
bir taraf bakımından tesis edilen bir çekince:
a. çekince ileri s“ren Devletin diğer tarafla
ilişkilerinde, çekincenin ilgili olduğu andlaşma
h“k“mlerini çekince ölç“s“nde degiştirir, ve
b. diğer tarafın çekince ileri s“ren Devletle
ilişkilerinde, bu h“k“mleri aynı ölç“de degiştirir.
. Çekince, andlaşmanın diğer taraflarının kendi
aralarındaki ilişkilerde andlaşma h“k“mlerini
değiştirmez.
. Bir Çekinceye itiraz eden bir Devlet andlaşmanın
kendisiyle çekince ileri s“ren Devlet arasında
y“r“rl“ğe girmesine itiraz etmemiş olduğu zaman,
çekincenin ilgili olduğu h“k“mler iki Devlet arasında
çekince ölçüsünde uygulanmaz.
Madde 22- Çekincelerin ve çekincelere yapılan
itirazlaın geri alınması
. Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe, bir çekince
her zaman geri alınabilir, ve çekinceyi kabul etmiş
olan bir Devletin rızası geri alma için gerekli değildir.
. Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe, bir çekinceye
yapılan bir itiraz her zaman geri alınabilir.
. Andlaşma başka t“rl“ öngörmedikçe veya başka
t“rl“ mutabık kalınmadıysa;
a. bir çekincenin geri alınmasını diğer bir akit
Devlet bakımından ancak o Devlet bu konudaki
bildirimi aldıktan sonra h“k“m doğurur.
b. bir çekinceye yapılan bir itirazın geri alınması
ancak çekinceyi ileri süren Devletin bu konudaki
bildirimi almasından sonra h“k“m doğurur.
Madde 23- Çekincelerle ilgili usul
1.
Bir çekincenin açık bir şekilde kabul“n“n, ve
bir çekinceye yapılan bir itirazın, yazılı şekilde
yapılması ve akit Devletlerle andlaşmaya taraf olmaya
yetkili olan Devletlere bildirilmesi gerekir.
2.
Andlaşmayı onaya, kabule veya tasvibe tabi
olarak imzaladığı zaman ileri s“r“lm“şse, bir çekince
onu ileri s“ren Devlet tarafından andlaşma ile
bağlanma rızasını açıkladığı zaman teyid edilmelidir.
Böyle bir durumda, çekince teyid edildiği tarihte ileri
sür“lm“ş addedilecektir.
3.
Bir çekincenin teyid edilmesinden önce, açık
bir şekilde kabul“ veya ona yapılan bir itirazın
kendisi, teyid edilmeyi gerektirmez.
4.
Bir çekincenin veya bir çekinceye yapılan bir
itirazın geri alınması, yazılı şekilde olmalıdır.
T“rk Uygulamasında Çekinceler: Evrensel
nitelikli andlaşmalarda T“rkiye nin çekince
koyduğu belli başlı andlaşmalar şunlardır:
Uyuşmazlıkların Barışçı Çöz“m“ Konusunda
Cenevre Genel Senedi T“rkiye, BM ye
tarihinde gönderdiği bildirim ile bu andlaşmayı
herhaliyle fesh ettiğini bildirmiştir ,
(“k“metlerarası
Danışma
Örg“t“
kurucu
sözleşmesi T“rkiye, kabotaj haklarını ve tekelleri
saklı tuttuğunu bir çekince ile bildirmiştir ,
BM nin ayrıcalık ve bağışıklıklarına ilişkin sözleşme
(bu andlaşmaya konuda çekince koyan T“rkiye,
de son “ç çekincesini geri almıştır ,
Sığınmacıların hukuksal durumuna ilişkin sözleşme
ile
tarihli ek protokol. T“rkiye adınca
çekinceleri koyma yetkisini kullanan otoritelere
gelince, imza sırasında koyulan çekinceler için
bunların
andlaşma
gör“şmelerine
ve
imzalanmasına Bakanlar Kurulu kararnamesi ile
görevlendirilen temsilciler oldukları gör“lmektedir.
Andlaşmanın onaylanması ya da katılma
aşamasında ise, çekince koyan otorite, gerekli iç
hukuksal işlemi gerçekleştiren otorite olmaktadır.
Eğer, bir andlaşmanın onaylanması uygun bulma
yasasını gerektiriyorsa çekincelerin bu yasa içinde
yer alması sebebiyle çekinceyi koyan otorite TBMM
olacaktır. Eğer Bakanlar Kurulunun andlaşmayı
kabul edecekse o vakit çekince Bakanlar Kurulu
tarafından konabilecektir. T“rk hukukunda
34
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
çekincelerin geri alınmasıyla alakalı herhangi bir
h“k“m mevzuatta bulunmamasına rağmen,
çekincenin ya onu koyan otoritece ya da bir üst
otoritece geri alınması m“mk“nd“r. Örneğin,
BM nin ayrıcalıkları ve bağışıklıkları konusundaki
sözleşmeye
de katılma sırasında uygun bulma
yasası ile koyulan çekincelerin bir böl“m“n“n daha
sonra geri alınması çıkarılan bir yasa ile
gerçekleştirilmiştir. İmza sırasında konulan bir
çekincenin geri alınması gerekiyorsa, onaylama
yoluyla y“r“rl“ğe girmiş bir andlaşma durumunda
bu çekincenin onaylanan otorite tarafından geri
alınması gerektiği d“ş“n“lmektedir. Böylece, bu
yetkili otorite, onaylama amacıyla gerçekleştirilen
hukuksal işlemin Bakanlar Kurulunca ya da
TBMM ce yapılmasına göre iki otoriten biri
olacaktır. Ancak, geri alma işleminin, onaylama için
olduğu gibi, daha sonra Cumhurbaşkanınca
imzalanarak y“r“rl“ğe konulması gerekecektir.
Andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından
etkileri: Andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından
ne hak ne de y“k“ml“l“k doğurması, ilke olarak,
kabul edilmemektedir.
VA(S madde
şu
şekildedir: Madde 34- Üçüncü Devletlerle ilgili
genel kural]: Bir andlaşma, rızası olmadan “ç“nc“
bir Devlet için ne hak ne de y“k“ml“l“k yaratır.
Yani bir andlaşmanın “ç“nc“ kişiler bakımından
herhangi bir etkisi ancak bu “ç“nc“ kişilerin rızası
ile olanaklıdır. Bununla birlikte, bir kuraldışılık
olarak, kimi andlaşmaların birtakım koşullarda
rızalarına gerek kalmadan “ç“nc“ kişiler
bakımından etki doğurduğu durumlarla da
karşılaşılmaktadır. Uygulanan uluslararası hukuk,
bir andlaşmanın “ç“nc“ kişiler lehine haklar
doğurabileceğini kabul eder. Ancak bunun “ç“nc“
kişilerce kabul edilmesi gerekmektedir. (atta
anılan kabul etmenin “st“ kapalı verilmiş olması da
yeterlidir. Ancak, eğer bir andlaşma “ç“nc“ kişilere
yükümlülükler
öngörüyorsa,
burada
y“k“ml“l“klerin “ç“nc“ kişiler tarafından açıkça
kabul edilmesi gerekir. Hatta 1969 VAHS
y“k“ml“l“ğ“n bu kabul“n“n yazılı olmasını
öngörmektedir: Madde 35- [Üçüncü Devletler için
y“k“ml“l“kler öngören Andlaşmalar]:
Bir
andlaşmanın tarafları bu andlaşmanın bir
hükmünün bir üçüncü Devlet için bir yükümlülük
aracı olmasını kast ettiyse ve “ç“nc“ Devlet o
y“k“ml“l“ğ“ açıkça yazılı bir şekilde kabul ettiyse,
bu andlaşma h“km“nden “ç“nc“ bir Devlet için bir
y“k“ml“l“k ortaya çıkar. Madde 36- [Üçüncü
Devletler için haklar öngören andlaşmala]r:
. Bir andlaşmanın tarafları andlaşmanın bir
hükmünün ya üçüncü bir Devlete veya o Devletin
mensubu olduğu Devletler grubuna, ya da b“t“n
Devletlere, bir hak vermesini kast ettiyse ve üçüncü
Devlet buna rıza gösterirse, “ç“nc“ Devlet için
andlaşmanın bu h“km“nden o hak doğar. Üç“nc“
Devletin rızası, aksi belirtilmediği s“rece farz edilir,
meğer ki andlaşma başka t“rl“ öngörs“n.
. Birinci paragrafa göre bir hakkı kullanan bir
Devlet bu hakkın kullanılması için andlaşmada
öngör“len veya andlaşmaya uygun şekilde tesis
edilen şartlara uyacaktır.
En Çok Gözetilen Ulus Kaydı15: En çok gözetilen
ulus kaydı ya da eski adıyla en ziyade m“saadeye
mazhar millet kaydı bir andlaşmada tarafların belli
bir konuda “ç“nc“ devletlere ya da yurttaşlara
tanıdıkları veya tanıyacakları en iyi muameleyi,
birbirlerine ya da yurttaşlarına karşı da uygulamayı
kabul ettiklerini açıklayan bir h“k“md“r16.
Somutlaştırırsak, örneğin, A ve B devletleri
arasında yapılan ve en çok gözetilen ulus kaydı
içeren bir andlaşma daha sonra A ve C devletleri
arasında yapılan ve A nın C ye daha avantajlı bir
muamelesini öngören andlaşma h“k“mlerinin B ye
de uygulanmasını sağlayacaktır. Daha çok
ekonomik ve ticari andlaşmalarda çok rastlanan bu
kayıt, genellikle bir tarafın başka bir tarafa
tanıyacağı durumu iyileştirici nitelikli h“k“mleri bu
kaydı içeren andlaşmadaki tarafa da uygulayacağını
bildirmektir. En çok gözetilen ulus kaydı, çeşitli
biçimlerde kullanılabilmektedir. Birinci olasılık, bu
kaydın hiçbir koşula bağlı olmadan öngör“lmesi
15
Ayrı tılar içi : P. Bakla ı – En Çok Gözetilen Ulus Kaydı ve
Uyuş azlık Çözü Yolları a ilişki Kurallar
16 En çok gözetilen ulus kaydı ilk olarak ABD ile Fransa
arasındaki
tarihli bir andlaşmada kullanılmıştır.
35
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
olmaktadır. Bu durumda, bu kayıttan yararlanması
gereken tarafın aynı koşulları karşı tarafa
uygulaması zorunluluğu yoktur. Somutlaştırılırsa,
örneğin A ve B arasında anılan kaydı içeren
andlaşma uyarınca A nın başka bir andlaşmayla
C ye tanıyacağı g“mr“k kolaylıklarını B ye de
uygulaması gerekmesine karşın, B nin A ya aynı
kolaylıkları uygulama zorunluluğu yoktur. İkinci
olasılık, bu kaydın uygulanmasında bir karşı koşul
öngör“lmesi olmaktadır. Bu durumda ise, bir
tarafın başka bir tarafa tanıyacağı kolaylıkları bu
kaydı içeren andlaşma tarafına uygulaması,
“zerinde anlaşılan koşulun bu sonuncu tarafından
yerine getirilmesine bağlıdır. Üç“nc“ olasılık,
anılan kaydın uygulanması için tarafların
karşılıklılık öngörmeleri olmaktadır. O zaman ise,
birinin başka bir andlaşma sonucu bir “ç“nc“
tarafa tanıyacağı kolaylıkların aynını anılan kaydı
içeren andlaşma tarafına uygulaması aynı karşılığın
bu sonuncu tarafından kendisine tanınmış olmasına
bağlıdır. En çok gözetilen ulus kaydının
uygulanmasında uluslararası
hukukta kimi
kuraldışılıklar vardır. Geleneksel olanlar:
Taraflar arasında g“mr“k vergilerini
ortadan kaldıran ve “ç“nc“ devletlere karşı bir
ortak g“mr“k politikası izlenmesini gerektiren
g“mr“k birliği andlaşmaları,
Taraflar arasında g“mr“k vergilerini
kaldıran ancak “ç“nc“ devletlere karşı herbir
devleti bu konuda serbest bırakan serbest değişim
bölgesi oluşturan andlaşmalar,
Sınır ticaretine ilişkin olarak tanınan
kolaylıkları içeren andlaşmalar.
Bu
geleneksel
kuraldışılıklara
Uluslararası (ukuk Komisyonu
eklemiştir:
ek
olarak
şunları da
Gelişmiş “lkelerin gelişme yolundaki
“lkeler lehine tanıyacakları genelleştirilmiş
tercihler sistemini içeren andlaşma h“k“mleri,
Gelişmekte olan “lkelerin yalnızca birbirleri
arasında öngöreceği kolaylıkları ve ayrıcalıkları
içeren ticaret andlaşmaları,
Denize kıyısı olmayan devletlere tanınan
açık denize çıkma kolaylıklarını ve ayrıcalıklarını
içeren andlaşma h“k“mleri.
Üç“nc“ kişiler bakımından y“k“ml“l“kler
doğuran andlaşmalar: Uygulamada, az da olsa, bir
andlaşmanın
taraflarının
“ç“nc“
kişiler
bakımından birtakım y“k“ml“l“kler öngörd“ğ“
durumlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin, Versailles
Andlaşmasının17
bir
maddesinin
İsviçre
bakımından öngörd“ğ“ tarafsızlık y“k“ml“l“ğ“ bu
konuda gösterilen bir örnektir. T“rk uygulmasında
da “ç“nc“ kişiler bakımından y“k“ml“l“kler içeren
kimi
d“zenlemeler
öngören
andlaşmalara
rastlanmaktadır. Nitekim, Kıbrıs Cumhuriyeti nin
kurulması çalışmaları sırasında,
da Z“rih te,
T“rk, Yunan ve İngiliz başbakanları arasında
saptanan ve aynı yıl Londra da imzalanan
andlaşmanın hem Kıbrıs Rum toplamı başkanı hem
de Kıbrıs T“rk toplumu başkanı tarafından yapılan
bildiriler ile kabul edildiği gör“lmektedir. Elbette ki
bu t“r andlaşmaların ilgili “ç“nc“ kişiler bakımında
h“k“m doğurabilmesi için temel koşul bu
y“k“ml“l“ğ“n “ç“nc“ kişilerce de kabul
edilmesidir. Diğer koşul ise, bu kabul“n yazılı
yapılması gerekir.
Andlaşmaların “ç“nc“ kişiler bakımından rızaları
gerekmeden etki doğurması: Andlaşmaların
yalnızca tarafların arasında hukuksal etki
doğurması ilkesine kuraldışılık oluşturan ikinci
durum, “ç“nc“ kişilerin rızalarını açıklamasına bile
gerek
gör“lmeyen
kimi
andlaşmaları
kapsamaktadır. Uluslararası uygulamadan doğan ve
herkes bakımından etki doğurmaları objektif
durum yarattıkları gerekçesiyle açıklamaya çalışan
bu
andlaşmalara
aşağıdaki
konularda
rastlanmaktadır: bir devletin siyasal stat“s“, bir
devletin ülkesinin tümünün ya da bir bölümünün
silahsızlandırılması, askerden arındırılması gibi
konularda “lkesel stat“, uluslararası önemde deniz
ya da akarsu yollarının stat“s“, kimi uluslararasu
örg“tlerin uluslararası hukuk kişiliği. Bir t“r
objektif durum yaratan ve bu nedenle bu durumları
17
Versailles A tlaş ası İtilaf devletleri ve Al a ya arası da
yapıl ıştır.
36
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
yaratan andlaşmaların tarafları dışında da ve
“ç“nc“ kişilerce herhangi bir özel kabul işlemine
gerek kalmadan herkese karşı erga omnes
hukuksal etki doğuracağı kabul edilen bu
andlaşmalaın hukuksal dayanağı konusunda
öğretide çok çeşitli gör“şler vardır. Bu gör“şleri,
yapılan andlaşmaların uluslararası bir yarara
yönelik olduğu takdirde objektif durumun ortaya
çıktığı hususunda birleştirmek m“mk“n. Ancak,
objektif durum yaratan bu t“r andlaşmaların
“ç“nc“ kişiler bakımından etki doğurması genel bir
kabul görmez. Ayrıca
VA(S de de bu konuda
bir h“k“m bulunmamaktadır.
Andlaşmanın Yorumlanması: Bir çok taraflı
andlaşmanın yorumu, yazarlar, “ç“nc“ devletler
organları veya tek başına taraf devletler tarafından
yapıldığı vakit, bu yorumlara andlaşma taraflarının
uyması zorunluluğu yoktur, meğer ki sözkonusu
yorum tarafların ortak yorumu ya da uluslararası
yargı veya hakemlik organlarının yorumu olsun.
1969 VAHS - Kesim 3 - Andlaşmaların yorumu:
Madde 31- Genel yorum kuralı
. Bir andlaşma, h“k“mlerine andlaşmanın b“t“n“
içinde ve konu ve amacının ışığında verilecek
alelade manaya uygun şekilde iyi niyetle
yorumlanır.
. Bir andlaşmanın yorumu bakımından,
andlaşmanın b“t“n“, girişini ve eklerini içine alan
metne ilaveten, aşağıdakileri kapsar:
a- andlaşmanın akdedilmesi ile bağlantılı olarak
b“t“n taraflar arasında yapılmış olan andlaşmayla
ilgili herhangi bir anlaşma;
b- andlaşmanın akdedilmesi ile bağlantılı oiarak bir
veya daha fazla tarafça yapılan ve diğer taraflarca
andlaşmayla ilgili bir belge olarak kabul edilen
herhangi bir belge.
. Andlaşmanın b“t“n“ ile birlikte aşağıdakiler de
dikkate alınır:
a- Taraflar arasında andlaşmanın yorumu veya
h“k“mlerinin uygulanması ile ilgili olarak yapılan
daha sonraki (tarihli herhangi bir anlaşma,
b- Tarafların andlaşmanın yorumu konusundaki
mutabakatını tespit eden andlaşmanın uygulanması
ile ilgili daha sonraki herhangi bir uygulaması.
c- Taraflar arasındaki ilişkilerde milletlerarası
hukukun tatbiki kabil herhangi bir kuralı.
. Tarafların bir terime özel bir mana vermek
istedikleri tespit edilirse, o terime o mana verilir.
Maddde 32- Tamamlayıcı yorum araçları
. maddenin uygulanmasından hasıl olan manayı
teyid etmek veya . maddeye göre yapılan yorum,
a- manayı muğlak veya anlaşılmaz bırakıyorsa,
b- çok açık bir şekilde saçma olan veya makûl
olmayan bir sonuca göt“r“yorsa, manayı tespit
etmek için andlaşmanın hazırlık çalışmalarına ve
yapılma şartları dahil, tamamlayıcı yorum
araçlarına başvurulabilir.
Madde 33- ki veya daha fazla dilde tevsik edilmiş
olan andlaşmaların yorumu
. Bir andlaşma iki veya daha fazla dilde tevsik
edildiği zaman, gör“ş ayrılığı halinde, belirli bir
metnin “st“n tutulacağını metnin kendisi
öngörmedikçe
veya
taraflar
öyle
kararlaştırmadıkça, herbir dildeki metin aynı
şekilde geçerlidir.
. Metnin tevsik edildiği dillerden gayrı bir dildeki
bir andlaşma sureti, ancak andlaşmanın öngörmesi
veya tarafların kabul etmesi halinde geçerli bir
metin telakki edilir.
. Andlaşma h“k“mlerinin herbir geçerli metinde
aynı manayı taşıdığı farz edilir.
4. Birinci paragrafa göre, belirli bir metinin üstün
tutulduğu durumlar saklı kalmak “zere, geçerli
metinler arasında yapılan bir karşılaştırma, . ve
.
maddelerin
uygulanmasının
ortadan
kaldırmadığı bir mana farkı ortaya koyarsa,
andlaşmanın
konu
ve
amacı
gözön“nde
tutulduğunda metni en iyi uzlaştıran mana
benimsenecektir.
Andlaşmaların Çatışması: İki değişik andlaşmanın
aynı konuda ayrı ve birbiriyle çatışan h“k“mler
içermesi mümkün olabilmektedir. Peki bunlardan
hangisine
öncelik
verilir?
Bu
soruyu
cevaplayabilmek için dikkate alınacak husus
şunlardır: Çatışan andlaşmalardan biri çatışma
durumunu düzenleyen bir hüküm içeriyor mu
yoksa andlaşmalarda çatışma konusuna ilişkin
herhangi bir hüküm yok mu?
1.
Çatışma
konusunda
h“k“m
içeren
andlaşmalar: Bir andlaşmanın başka bir andlaşma
ile çatışması söz konusu olduğu zaman hangisinin
37
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
“st“n tutulması gerektiği konusunda bir takım
hükümler
içermesi
mümkündür.
Bu
andlaşmalardan kimisi, çatışma durumunda
kendisinin “st“n geleceği öngör“rken örneğin BM
Andlaşması, mad.
. , başka bir böl“m“ de böyle
durumlarda ya önceden belirlenmiş birtakım
andlaşmaların kendilerinden “st“n tutulmasını18 ya
da t“m andlaşmaların kendilerinden “st“n
tutulmasını19 kabul etmektedir. Yukarıdaki
belirtilen durumlarda, eğer her iki andlaşmanın
tarafları aynı ise, “st“nl“ğ“ öngör“len h“k“mlerin
uygulanması gerekmektedir.
VA(S madde
/ : Bir andlaşma, bir önceki veya sonraki
andlaşmanın h“k“mlerine tabi olduğunu veya
onlarla bağdaşmaz addedilemeyeceğini belirttigi
zaman, o diğer andlaşmanın h“k“mleri “st“nd“r.
Sorun, andlaşmaların tarafları değişik olduğu
zaman ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda,
özellikle başka bir andlaşmanın “ç“nc“ kişilerin de
taraf bulunduğu belirli bir andlaşmayı “st“n
tutulması, ilke olarak, ilk andlaşmaya taraf
olmayanlar için olanaklı gör“lmemektedir. Bununla
birlikte, evrensel uluslararası hukuk d“zeninin
sağlanmasında çok önemli yeri olan ve uluslararası
toplumun aşağı yukarı t“m“n“n taraf bulunduğu
çok taraflı andlaşmaların bu t“r h“k“mlerinin
b“t“n andlaşmalar bakımından geçerli olması
gerektiği yön“nde bir eğilim vardır. Bunun en
çarpıcı örneği BM Andlaşmasının
. Maddesi
olmaktadır: 103. Madde: Birleşmiş Milletler
“yelerinin
işbu
Antlaşma'dan
doğan
y“k“ml“l“kleri ile başka herhangi bir uluslararası
anlaşmadan doğan y“k“ml“l“klerinin çatışması
durumunda,
işbu
Antlaşma'dan
doğan
yükümlülükler üstün gelecektir. Nitekim
VA(S de
. Maddesi ile bunu teyid eder: 1.
Birleşmiş Milletler Şartı'nın
“nc“ maddesi saklı
kalmak “zere, aynı konuyla ilgili olarak ardarda
Örneğin,
Uluslararası Önemdeki Akarsu Ulaşım
Yollarının Rejimi Konusundaki Barselona Sözleşmesinin
. Maddesi çatışma durumunda Milletler Cemiyeti
Misakının “st“n tutulacağını öngörmektedir.
19
Örneğin,
Viyana Konsolosluk İlişkileri
Sözleşmesi nin 73/1 maddesi bu konuda önceden
yapılmış andlaşmaların y“r“rl“kte olmasını kjabul
etmektedir.
18
yapılan andlaşmaların tarafları olan Devletlerin
hakları ve y“k“ml“l“kleri, aşağıdaki paragrafa
uygun şekilde tespit edilecektir: ... (er ne kadar
yukarıdaki h“k“m BM Andlaşmasının yalnızca “ye
devletlerin yapacağı öteki andlaşmalara “st“nl“ğ“
öngörmekte olup üçüncü devletlere bu yolda
doğrudan bir hukuksal y“k“ml“l“k getirmiyorsa
da, “ye devletlerin anılan h“k“mle kabul ettikleri
y“k“ml“l“kleri
aslında
“ç“nc“
devletlerle
yaptıkları andlaşmaların uygulanmaması sonucunu
doğuracaktır. Bu duruma yalnızca b“t“n tarafları
BM “yesi bulunmayan andlaşmalar görmektedir ki
onların da sayısı çok değildir.
2. Çatışma konusunda herhangi bir h“k“m
içermeyen andlaşmalar: Burada, böylesi bir
durumu uluslararası hukukun bu konuda
öngörd“ğ“ genel kurallara göre değerlendirmek
gerekecektir. Eğer tarafları aynı olan andlaşmalar
söz konusu ise, bu durumda uygulanan uluslararası
hukukta kabul edilen temel kural, sonraki
andlaşmanın önceki andlaşmaya “st“n olacağı
kuralıdır. Bu kural iç hukukta aynı otoriten
kaynaklan kurallar için uygulanan lex posterior
derogat priori (sonraki kural öncekini ortadan
kaldırır özdeyişinin uluslararası hukukta bir
hukuk genel ilkesi niteliğiyle uygulanması
olmaktadır. Bu kuralın olağan sonucu ise, eğer
sonraki andlaşma öncekinin d“zenlediği t“m
konuları her yanıyla d“zenliyorsa önceki andlaşma
geçerliliğini yitirecektir. Ancak, sonraki andlaşma
öncekinin ele aldığı konuları her yanıyla
d“zenlemiyorsa, o zaman sonraki andlaşma
h“k“mleri ile önceki andlaşmanın ona aykırı
d“şmeyen h“k“mleri y“r“rl“kte kalacaktır.
VA(S madde / : Daha önceki bir andlaşmanın
b“t“n tarafları aynı zamanda sonraki andlaşmaya
da taraf olduğu fakat önceki andlaşma
uncu
maddeye göre sona erdirilmediği veya y“r“rl“ğ“
askıya alınınadığı zaman, daha önceki andlaşma
sadece
h“k“mlerinin
sonraki
andlaşmayla
bağdaşması ölç“s“nde uygulanır.
Tarafları değişik olan andlaşmalar: Birbiriyle
çatışan ve değişik taraflar arasındaki andlaşmaları
38
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
da birbiri ardından gelen ve tarafları kısmen
değişmiş olan andlaşmalar ile yalnızca bir tarafın
aynı kalıp öteki tarafların t“m“yle değişik olduğu
andlaşmalardan ayırmak gerekir.
a.
Birbiri ardından yapılan ve tarafları
kısmen değişen andlaşmalar: Bu varsayımdaki
andlaşmalar çok taraflı nitelikte olup, örneğin
birincisinde A, B, C, D, E taraf iken ikincisinde
yalnızca A, B ya da A, B ve C vb. Taraflarının
bağlandığı gör“lmektedir. Bu durumda, her iki
andlaşmaya taraf olanlar arasında örneğimizde A,
B ya da A, B, C), ilke olarak, lex posterior derogat
priori kuralı gereği sonraki andlaşma ile öncekinin
buna aykırı olmayan h“k“mleri uygulanacaktır.
1969 VAHS madde 30:
.
Sonraki
andlaşmanın
tarafları
önceki
andlaşmanın taraflarının tamamını kapsamadığı
zaman:
a- her ikisine taraf olanlar arasında “ç“nc“
paragrafta yer alan aynı kural uygulanır.
b- her iki andlaşmaya taraf olan bir Devletle sadece
andlaşmaların birisine taraf olan bir Devlet
arasında, her iki Devletin tarafı oldukları andlaşma
bunların karşılıklı hak ve y“k“ml“l“klerini yönetir.
Bununla birlikte, eğer önceki çok taraflı andlaşma
bunu yasaklamaktaysa ya da sonraki özel andlaşma
gerek konu ve amacı bakımından gerekse önceki
andlaşmanın taraflarının yararlanacağı haklar
bakımından ayrıcalıklar ortaya çıkıyorsa, bu olanak
ortadan kalmaktadır. Öte yandan, kimi durumlarda
önceki andlaşmanın taraflarının sayısının örneğin
A, B, C sonrakinden örneğin sayısı A, B, C, D, E ...
daha az olursa, bu durumda, eğer önceki
andlaşmanın tarafları bunu y“r“rl“kten kaldırmadı
ise ya da sonraki andlaşma yasaklamıyorsa, bu özel
andlaşmanın sonraki genel andlaşmanın amaç ve
konusuna aykırı d“şmemesi koşuluyla, ilgili taraflar
arasında önceki andlaşmanın uygulanması olanağı
vardır. Lex specialis derogat generali özel kural
genel kuralı ortadan kaldırır özdeyişinin bir
uygulaması olan bu kural kesin olmayıp, her somut
olaya göre değerlendirilmesi gerekir. Buna karşılık,
her iki andlaşmaya taraf biri ile yalnızca bir
andlaşmaya taraf biri arasında örneğimizde A ve
D diyebiliriz her ikisini de bağlayan tek andlaşma
olan önceki andlaşma uygulanacaktır bakınız:
1969 VAHS madde 30/4, b).
b.
Yalnızca bir tarafın aynı olduğu
andlaşmalar: Bu varsayımda ise, bir yanda,
örneğin, A, B ya da A, B, C andlaşması ile öte yanda,
örneğin, A, D ya da A, D, F andlaşmaları arasında bir
çatışma söz konusudur. Ancak, dikkat edilirse,
böyle bir çatışmaya yer verecek kişi A dır. Durum
böyle olunca, A, Pacta sunt servanda ilkesi gereği,
her iki andlaşmayı da ilke olarak uygulamak
zorundadır. Ancak, fiilen bu olanaklı olmadığına
göre, A nın ikisinden birine öncelik vermesi söz
konusu olduğunda ötekinin taraflarına karşı
uluslararası sorumluluğu bulunacaktır. Öğretide bu
t“r iki andlaşma arasında, iyi niyet ilkesi gereği,
A nın önce yaptığı andlaşmayı uygulamasının doğru
olacağı gör“ş“ ağırlık taşımaktadır.
Andlaşmaların
Sona
Ermesi
ya
da
Uygulamalarının Durdurulması: Üç durumla
mümk“nd“r: Tarafların ortak iradeleri sonucu,
tarafların tek taraflı iradesi sonucu ve kimi olaylar
sonucu. Tarafların ortak iradesi ile bir andlaşmanın
sona ermesi ya o andlaşma içindeki bir h“k“mle
sağlanır ya da andlaşmada sona erme tarihi gibi bir
hüküm olmaması halinde, sadece tarafların bu
yöndeki bir rızaları ile de olabilmektedir. Bir
andlaşmanın içinde yer verilen çeşitli h“k“mlerin
bu andlaşmaya son verme ya da uygulamasını
durdurma konularını d“zenledikleri gör“lmektedir.
Bu h“k“ler kimi zaman andlaşmanın belirli bir s“re
sonunda, kimi zaman birtakım olayların çıkması ile
ve kimi zaman da tarafların kendilerine tanınan
andlaşmayı feshetme ya da andlaşmadan çekilme
hakkını kullanmaları yoluyla andlaşmaların sona
ereceğini öngörmektedir. Bunlara andlaşma
h“k“mlerinin gereğinin yerine getirilmesi sonucu
andlaşmanın son bulmasını da eklemek gerekir
örneğin, bir alım satım andlaşmasnın malların
teslimi ile son bulması . Tarafların rızası konusuna
gelince, bir andlaşmanın tarafları, bu andlaşmanın
39
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
sona ermesi ya da uygulamasının durdurulması
konusunda herhangi bir hüküm içermese de, ona
rızaları ile son verme ya da uygulanmasını
durdurma yetkisine sahiptirler. Bu amaçla, bir
andlaşma aksini öngörmemişse, b“t“n tarafların
oybirliği gereklidir Bakınız aşağıda, 1969 VAHS
madde
/b ve
/b . Ancak kimi andlaşmalarda
andlaşmanın h“k“mlerini değiştirmek konusunda
oyçokluğu ile karar verileceğini öngörmek suretiyle
andlaşmaların hiç olmazsa bir böl“m“n“n
oyçokluğu ile son bulacağını kabul etmektedirler
BM Andlaşması madde
: İşbu Antlaşa'da
yapılacak değişiklikler, Genel Kurul “yelerinin “çte
iki çoğunluğu tarafından kabul edilip, G“venlik
Konseyi'nin sürekli üyelerinin tümünü kapsamak
“zere Birleşmiş Milletler “yelerinin “çte ikisi
tarafından her birinin anayasa kuralları gereğince
onaylandığı zaman, t“m Birleşmiş Milletler “yeleri
için y“r“rl“ğe girer. . Yine, çok taraflı bir
andlaşmanın taraflarının bir kısmı, andlaşmada
yasaklanmamış olmak ve andlaşmanın konu ve
amacına aykırı d“şmemek ile öteki tarafların
haklarından yararlanmalarına engel olmamak
koşuluyla,
bu
andlaşmanın
aralarında
uygulanmasını bir süre durdurma yetkisine
sahiptirler (1969 VAHS madde 58). Bir
andlaşmanın
tarafların
rızası
ile
sona
erdirilmesinde
ya
da
uygulanmasının
durdurulmasında
başvurulan
iki
yöntem
gözlenmektedir. Birincisi, tarafların yaptıkları bir
andlaşma ile önceki bir andlaşmanın tamamına ya
da bir böl“m“ne açıkça son vermeleridir. Örneğin,
Panama Sözleşmesi önceki ilgili sözleşmeleri
açıkça sona erdirmektedir. İkinci yönteme gelince,
yapılan ikinci bir andlaşma ile önceki andlaşmanın
aykırı h“k“mlerine “st“ kapalı bir biçimde son
verme yöntemi olmaktadır bakınız
VA(S
madde 59).
Andlaşmanın tarafların tek taraflı iradesi ile
sona ermesi: Bu, fesih, çekilme ve vazgeçme
yöntemleri ile m“mk“nd“r. Fesih, bir andlaşmanın
taraflardan birinin bir irade açıklaması yoluyla bu
andlaşma ile bundan sonra bağlı olmayacağını
bildirme işlemine verilen genel ad olmaktadır.
Sonuç bakımından aynı olmamakla birlikte, çok
taraflı bir andlaşmanın bir tarafının kendisi
bakımından bu andlaşmaya son verme işlemine ise
çekilme denir. Fesih hakkının tek taraflı bir biçimde
yasal olarak kullanılması aşağıdaki durumlarda
olanaklıdır:
Andlaşma h“k“mleri bunu öngörm“şse,
Tarafların fesih ya da çekilme hakkını
tanıma niyetinde oldukları çeşitli verilerden
anlaşılıyorsa,
Andlaşmanın doğası gereği tek taraflı fesih
hakkının tanındığı kanısı doğarsa; ancak bu nedene
dayanan fesih hakkı konusunda öğretide b“y“k
tartışmalar vardır; andlaşmanın niteliği nedeniyle
fesih hakkının tanınmasının kabul edilmesi
durumunda böyle bir hakkın kullanılmasının en
kolay
kabul
edildiği
andlaşmalar
ittifak
andlaşmaları olmaktadır.
Öteki taraf andlaşmayı uygulamıyorsa ya da
temel h“k“mlerini çiğniyorsa.
Fesih ya da çekilme işlemlerinin gerçekleştirilme
yöntemlerine ve etki doğurmalarına gelince, ikili
bir andlaşmanın feshinin öteki tarafa bildirilmesi
gerekmektedir. Başka yolla aksi öngör“lmedi ise,
öteki tarafın fesih bildirimini alması anından
başlayarak fesih işleminin etki doğuracağı kabul
edilmektedir. Bununla birlikte 1969 VAHS, bu
konuda herhangi bir hüküm öngörmeyen
andlaşmalar için – öteki tarafın andlaşmayı
uygulamaması durumu dışında –
aylık bir s“re
geçtikten sonra fesih işleminin y“r“rl“ğe gireceğini
öngörmektedir. Çok taraflı bir andlaşmadan
çekilme konusunda ise, genellikle, bir süre
geçtikten sonra bu işlemin etki doğurması
öngör“lmektedir. Çekilme işleminin bildirilmesi bu
çok taraflı andlaşmanın depoziterine yapılmak
zorundadır.
Vazgeçme: Bir andlaşmanın sağladığı haklardan ve
çıkarlardan bundan böyle yararlanılmayacağının
bildirilmesi işlemine vazgeçme adıl verilmektedir.
Böylece, bu işlem aracılığıyla da bir andlaşmanın
son bulması olasılığı vardır. Bir andlaşmanın
40
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
sağladığı haklardan vazgeçme tek taraflı bir işlemle
gerçekleştirilebileceği gibi, bir andlaşma ile de
olabilir.
1969 VAHS - Kesim 3 - Andlaşmalarn sona
erdirilmesi ve y“r“rl“ğ“n“n askya alınması:
Madde 54- [Bir andlaşmanın h“k“mlerine göre
veya tarafların rızası ile sona erdirilmesi veya
ondan çekilme] : Bir andlaşmanın sona erdirilmesi
veya bir tarafın çekilmesi aşağıdaki gibi olabilir:
a- andlaşma h“k“mlerine göre;
b- herhangi bir zamanda diğer akit Devletlerle
istişare ettikten sonra b“t“n tarafların rızası ile.
Madde 55- [Çok taraflı bir andlaşmanın
taafsayısının andlaşmanın y“r“rl“ğe girmesi
içingerekli olan sayının altına d“şmesi] : Andlaşma
başka t“rl“ öngörmedikçe, çok taraflı bir andlaşma
sadece taraf sayısının andlaşmanın y“r“rl“ğe
girmesi için gerekli olan sayının altına d“şmesi
sebebiyle sona ermez.
Madde 56- [Sona erme, fesih veya çekilme
hususunda hiçbir hüküm ihtiva etmeyen bir
andlaşmanın feshi veya andlaşmadan çekilme]:
. Sona ermesiyle ilgili hiçbir h“k“m taşımayan ve
fesih veya çekilmeyi öngörmeyen bir andlaşma,
aşağıdaki haller gerçekleşmedikçe feshe veya
çekilmeye tabi değildir:
a- tarafların fesih veya çekilme ihtimalini kabul
etme niyetleri tespit edilmedikçe; veya
b- fesih veya çekilme hakkı andlaşmanın
niteliğinden zımnen çıkarılmadıkça.
. Bir taraf . paragrafa göre andlaşmayı feshetme
veya ondan çekilme niyetini en az 12 ay önceden
bildirecektir
Madde 57- [Bir andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“n
andlaşmanın h“k“mlerine göre veya tarafların ızası
ile askıya alınması]: Bir andlaşmanın b“t“n
tarafları veya belirli bir taraf bakımından
y“r“rl“ğ“, aşağıdaki hallerde askıya alınabilir:
a- andlaşmanın h“k“mlerine göre; veya
b- herhangi bir zamanda diğer akit Devletlerle
istişare ettikten sonra b“t“n tarafların rızası ile.
Madde 58- [Çok taraflı bir andlaşmarun
taraflarının sadece bir kısmı arasında yapılan
anlaşmayla askıya alınması]:
Çok taraflı bir andlaşmaya taraf olan iki veya daha
fazla Taraf Devlet , aşağıdaki hallerde, geçici
olarak ve sadece kendi aralarında andlaşma
h“k“mlerini y“r“rl“ğ“n“ askıya almak “zere bir
anlaşma yapabilirler:
aböyle bir askıya alma imkaru andlaşmayla
öngör“lm“şse; veya
bsözkonusu askıya alma andlaşma ile
yasaklanmadıysa ve:
i- diğer tarafların andlaşmadan doğan halklarını
kullanmalarını veya y“-kümlülüklerini yerine
getirmelerini etkilemiyorsa;
ii- andlaşmanın konu ve amacı ile bağdaşıyorsa.
. Paragraf
a kapsamına giren bir durumda,
andlaşma aksini öngörmedikçe söz konusu taraflar
diğer tarafları anlaşmayı yapma niyetlerinden ve
y“r“rl“ğ“n“ askıya almayı d“ş“nd“kleri andlaşma
hükümlerinden haberdar ederler.
Madde 59- [Daha sonraki tarihli bir andlaşmanın
yapılması ile bir andlaşmanın zımnen -sona
erdirilmesi veya y“r“rl“ğ“n“n askıya alınması]
. Bir andlaşmanın b“t“n tarafları aynı konuyla
ilgili daha sonraki tarihli bir andlaşmayı akdederse
ve:
a- tarafların meseleyi o andlaşmaya tabi kılmak
istedikleri daha sonraki andlaşmadan anlaşılır veya
başka t“rl“ tespit edilirse; veya
b- daha sonraki andlaşmanın h“k“mleri daha
öncekinin h“k“mleri ile ikisinin aynı zamanda
uygulanamayacağı kadar bağdaşmıyorsa, o
andlaşma sona ermiş kabul edilir.
. Daha önceki andlaşmanın sadece y“r“rl“ğ“n“n
askıya alındığını kabul edilmesi, tarafların niyetinin
bu olduğunun daha sonraki andlaşmadan
anlaşılması veya başka t“rl“ tespit edilmesine
bağlıdır.
Madde 60 - Bir andlaşmanın ihlal edilmesi sonucu
sona erdirilmesi veya y“r“rl“ğ“n“naskıya alınması
. İki taraflı bir andlaşmanın akit taraflardan birisi
tarafından esaslı bir şekilde ihlali material breach ,
diğer tarafa andlaşmayı sona erdirme veya
tamamen veya kısmen y“r“rl“ğ“n“ askıya alma
gerekçesi olarak bu ihlale başvurma hakkını verir.
. Çok taraflı bir andlaşmanın akit taraflardan birisi
tarafından esaslı bir şekilde ihlali
a- diğer tarafların oybirliği ile andlaşmanın
y“r“rl“ğ“n“ tamamen veya kısmen askıya
almalarını veya andlaşmayı,
i- kendileriyle kusurlu Devlet arasındaki ilişkiler
bakımından, ya da,
41
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
ii- b“t“n taraflar arasında,
sona erdirme hakkını verir.
b- andlaşma ile bilhassa etkilenen bir tarafa,
kendisi ile kusurlu Devlet arasındaki ilişkiler
bakımından andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ tamamen
veya kısmen askıya almasının gerekçesi olarak bu
ihlale başvurma hakkını verir.
c- kusurlu Devletten başka herhangi bir tarafa,
andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ kısmen veya tamamen
kendisi bakıınından askıya alma gerekçesi olarak
ihlale başvurma hakkı verir; ancak bunun için
andlaşma öyle bir nitelikte olmalı ki, bir tarafın
andlaşma h“k“rmlerini esaslı bir şekilde ihlal
etmesi herbir tarafın andlaşmadan doğan
yükümlülüklerini ifa etme durumunu köklü bir
biçimde değiştirsin.
. Bu madde bakımından bir andlaşmanın esaslı bir
şekilde ihlali aşağıdakilerden -ibarettir:
a- andlaşmanın, bu Sözleşmenin tasvip etmediği bir
şekilde inkar edilmesi; veya
bandlaşmanın
konu
veya
amacının
gerçekleştirilmesi için elzem olan bir h“km“n ihlal
edilmesi.
4. Yukandaki paragraflar bir ihlal halinde
uygulanabilecek herhangi bir andlaşma h“km“ne
halel getirmez.
5. 1-3 ncü paragraflar insani nitelikteki
andlaşmalarda yer alıp kişilerin korunmasıyla ilgili
h“k“mlere, bilhassa bu gibi andlaşmalarla himaye
edilen kişilere karşı herhangi bir misilleme şeklini
yasaklayan hükümlere uygulanmaz.
Madde 61- Sonraki imkansızlık
. Bir tarafın bir andlaşmayı ifa etme imkansızlığını
andlaşmayı sona erdirme veya ondan çekilme
gerekçesi
yapabilmesi
için,
imkansızlığın
andlaşmanın ifası için kaçınılmaz olan bir nesnenin
daimi olarak ortadan kalkması veya tahrip
olmasından ileri gelmesi gerekir. İmkansızlık geçici
ise, ancak andlaşmanın y“r“rl“ğ“n“ askıya alma
sebebi yapılabilir.
. İfa imkansızlığı, bir tarafın gerek anlaşmadan
doğan bir y“k“ml“l“ğ“n“, gerekse andlaşmanın
diğer herhangi bir tarafına karşı borçlu olunan
diğer herhangi bir y“k“ml“l“ğ“n“ ihlal etmesi
neticesi meydana gelmişse, o taraf, andlaşmayı
sona erdirme, andlaşmadan çekilme veya
y“r“rl“ğ“n“ askıya alma gerekçesi olarak bu
imkansızlığa dayanamaz.
Andlaşmaların kimi olaylar sonucu sona
ermesi: Andlaşma koşullarında kökl“ değişmeler,
savaşlar, andlaşmanın uygulanmasını olanaksız
kılan durumlar ve diplomasi ilişkilerinin kesilmesi
gibi vaziyetler andlaşmaların sona ermesi sonucu
doğurabilmektedir.
Andlaşma Koşullarında Kökl“ Değişmeler
(Rebus Sic Stantibus): Uygulanan uluslararası
hukukta kabul edilen bir ilkeyi oluşturan Rebus sic
stantibus ilkesine göre, bir andlaşmanın yapılışı
sırasında varolan ve andlaşmanın yapılmasını
etkileyen koşullarda ortaya çıkan değişmelerin bu
andlaşmaya son verme ya da uygulamasını
durdurma nedeni olacağı kabul edilmektedir.
Madde 62- [Şartların Esaslı Şekilde değişmesi]:
. Bir andlaşmanın akdedilmesi sırasında mevcut
olan şartlarda meydana gelen taraflarca
öngör“lmeyen esaslı bir değişikliğe, aşağıdaki
şartlar yerine gelmedikçe, andlaşmayı sona
erdirme veya andlaşmadan çekilme için bir gerekçe
olarak başvurulamaz:
a- bu şartların mevcudiyeti, tarafların andlaşma ile
bağlanma rızalarının esaslı bir temelini teşkil
etmedikçe; ve
b- değişiklik andlaşmaya göre hala icra edilecek
yükümlülüklerin kapsamını kökl“ bir şekilde
değiştirme etkisini haiz olmadıkça.
. Şartlarda meydana gelen esaslı bir değişikliğe bir
andlaşmayı sona erdirmek veya ondan çekilmek
için bir gerekçe olarak şu hallerde başvurulamaz.
a- andlaşma bir sınırı tesis ediyorsa; veya
b- esaslı değişiklik ona başvuran tarafın ya
andlaşmadan doğan bir y“k“ml“l“g“n“ ihlal
etmesinin ya da andlaşmanın diğer herhangi bir
tarafına karşı herhangi bir milletlerarası
y“k“ml“l“ğ“n“ ihlal etmesinin neticesi ise.
Anılan ilkeye başvurulabilmesi için koşullarda
ortaya çıkan değişikliğin kökl“ bir değişiklik olması
gerekmektedir. Bu temel değişikliğin gözön“nde
tutulabilmesi için, en başta, önceki koşulların
tarafların bu andlaşmayı yapmalarında ana
gerekçeyi oluşturması ve ikinci olarak da, bu
değişikliğin tarafların y“k“ml“l“klerini önemli
ölç“de etkilemesi gerekmektedir bakınız,
42
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
VAHS madde 62/1, a ve b). Öte yandan, bu ilkenin
uygulanmasında iki kuraldışılık öngör“lmektedir:
Birincisi, sınır andlaşmalarına son vermek için
anılan ilkeden yararlanılamayacaktır; ikincisi,
koşulların değişmesine kendi y“k“ml“l“klerini
yerine getirmemek suretiyle neden olan taraf bu
ilkeyi ileri s“remeyecektir bakınız
VA(S
madde 62/2, a ve b). Rebus sic stantibus ilkesine
ilişkin en önemli sorun, bu ilkenin öngörd“ğ“
koşullar yerine geldiği zaman bu durumdan zarar
gören tarafın andlaşmaya tek taraflı olarak son
verme ya da uygulamasını durdurma hakkını
doğrudan kullanıp kullanamayacağı ile ilgilidir.
Öğretide egemen olan gör“ş, bir tarafın bu ilkeye
dayanarak doğrudan bir andlaşmaya son
vermeyeceği yön“ndedir. Dolayısıyla, bu gör“şte
olan bir taraf ya öteki taraf ile yeni bir andlaşma
oluşturmak ya da uyuşmazlığı barışçı yollarla
çözmeye çalışmak zorundadır. Rebus sic stantibus
ilkesine dayanan bir uygulama T“rkiye tarafından
da gerçekleştirilmiştir. Nitekim,
Lozan
Boğazlar Sözleşmesinin değiştirilerek yeni bir
sözleşme yapılmasını
Montreux Boğazlar
Sözleşmesi T“rkiye o dönemin askeri ve siyasal
koşullarında ortaya çıkan kökl“ değişikliklere
dayandırarak ileri s“rm“ş ve sonuçta Montreux
Konferansının toplanmasını sağlamıştır.
Savaşın
Andlaşmalara
Etkisi:
Savaşın
andlaşmalara etkisi konusu
VA(S dışında
bırakıldığı gibi, yapılageliş hukukunda da bu
hususta genel nitelikli bir kural mevcut değildir.
Bununla birlikte, bug“n uygulanan uluslararası
hukuka göre savaşın andlaşmalara etkisini
andlaşmaları “ç gruba ayırarak değerlendirmek
olanaklıdır: Savaş sırasında y“r“rl“ğe giren
andlaşmalar, savaşın sona erdirdiği andlaşmalar ve
savaş sırasında kısmen ya da tamamen
uygulanması durdurulan andlaşmalar. Birinci
grupta, en başta, özel olarak savaş durumunda
uygulanmak “zere yapılan andlaşmalar yer
almaktadır. Örneğin,
La (aye Kara Savaşı
Kuralları Sözleşmesi )V. Sözleşme bu nitelikte bir
andlaşmayı oluşturmaktadır. Ancak, bir andlaşma
t“m“yle savaş durumunu ilgilendirmiyorsa bile,
eğer savaş durumuna ilişkin bölümleri varsa, o
böl“mlerin de y“r“rl“kte kalması gerekecektir.
Örneğin,
Montreux Boğazlar Sözleşmesinin
savaş durumunda geçişleri d“zenleyen , ve .
Maddeleri. Yine, savaşın etkilemeyeceği kabul
edilen andlaşmaların bir başka kısmı ise, objektif
stat“ yaratan andlaşmalardır. Bunlar, özellikle,
sınır oluşturan, kimi boğazlarda, kanallarda ve
akarsularda geçiş yolları rejimini d“zenleyen “lke
terk ve ilhakı d“zenlemelerini gerçekleştiren,
askerden
arındırılmış
rejimleri
oluşturan
andlaşmalardır. Bununla birlikte, bir kuraldışılık
olarak, objektif stat“ yaratan andlaşmaların
kapsamına giren alanların savaşan tarafların
birinin “lkesel yetkisi altına girmesi durumunda bu
andlaşmaların savaşanlar arasında uygulanmasının
durdurulması gerektiği kabul edilmektedir.
Nihayet, uygulanmaları savaş olmaması koşuluna
vazgeçilmeyecek d“zeyde baplı olmayan ve
genellikle azınlıkların stat“s“ ve kişilerin haklarını
d“zenleyen andlaşmaların da y“r“rl“kte kalması
gerektiği ağırlıklı bir biçimde kabul görmektedir.
İkinci grubu oluşturan ve savaşın sona erdirdiği
kabul edilen andlaşmalar ise siyasal nitelikli
andlaşmalar olmaktadır. Bunlar, ister ikili isterse
çok taraflı olsunlar, ittifak andlaşmaları,
saldırmazlık andlaşmaları ya da dostluk ve işbirliği
andlaşmaları nitelikli andlaşmalar olup, savaşan
taraflar arasında sona ermektedir. Örneğin, Birinci
ve İkinci D“nya Savaşları sonrasında yapılan barış
andlaşmaları bu kuralı doğrulamaktadır. Üç“nc“
grubu oluşturan ve savaşın savaşanlar arasında
yalnızca uygulanmasını durdurduğu andlaşmalara
gelince, bunlar yukarıda belirtilen iki grupta yer
almayan çok taraflı andlaşmalardır. Öğretinin bir
böl“m“, andlaşmanın durumuna bağlı olarak, kimi
ikili
andlaşmaların
da
bu
durumdan
yararlanabileceğini bildirmekle birlikte bu konuda
bir kurallaşmadan söz etmenin zor olduğu
izlenmektedir.
Andlaşmanın uygulanmasını olanaksız kılan
durumlar:
VA(S madde
, ki yukarıda
sözkonu madde mevcut, bir andlaşmanın
uygulanması için zorunlu olan birşeyin kesin olarak
kaybolması ya da yok olması durumunda bu
43
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
andlaşmaya son verilmesini ya da uygulanmasının
durdurulmasını kabul etmektedir. Bu andlaşmaya
son verilmesi anılan şeyin tamamen yokolamasına,
uygulanmasının durdurulması ise olanaksızlığın
geçici olmasına bağlanmaktadır. Ancak, bu
olanaksızlığın
bunu
ileri
s“ren
tarafın
y“k“ml“l“klerini yerine getirmemesine bağlı
olarak ortaya çıkmamış olması gereklidir. Böyle
durumların en g“zel örneğini zorlayıcı neden ya
da eski adıyla m“cbir sebep denilen aşılamaz
nitelikteki
engellerin
bulunduğu
durumlar
oluşturmaktadır. Oysa, az sayıda olmakla birlikte,
uluslararası yargı ya da hakemlik organlarının, ilke
olarak, böyle bir durumda bir andlaşmanın
y“k“ml“l“klerinin yetine getirilmeyebileceğini
kabul ettikleri gör“lmektedir. Örneğin, Osmanlı
Savaş Zarar Giderimi Davasına ilişkin
tarihli
Sürekli Hakemlik Mahkemesi karar ilke olarak
zorlayıcı nedenin bir andlaşmanın uygulanmasını
olanaksız kılacağını kabul etmekle birlikte, Osmanlı
İmparatorluğu nun ileri s“rd“ğ“ borçlarını
ödemesinin iç ve dış durumunu ağır bir biçimde
tehlikeye sokacağı gör“ş“n“ paylaşmamış ve bu
durumu bir zorlayıcı neden olarak kabul
etmemiştir.
Diplomasi ya da konsolosluk ilişkilerinin
kesilmesi: Böyle bir durumun ilke olarak bir
andlaşmanın varlığını etkilemeyeceği kabul
edilmektedir. 1969 VAHS madde 63: [Diplomatik ve
konsolosluk
ilişkilerinin
kesilmesi]:
Bir
andlaşmanın tarafları arasında diplomatik veya
konsolosluk ilişkilerinin kesilmesi, diplomatik veya
konsolosluk
ilişkilerinin
mevcudiyeti
bu
andlaşmanın uygulanması için kaçınılmaz olmadığı
ölç“de, andlaşma ile bu taraflar arasında kurulmuş
olan hukuki ilişkileri etkilemez. Bununla birlikte,
eğer andlaşmanın uygulanması bu ilişkilerin
s“rd“r“lmesi ile olanaklı ise onların gerekli
oldukları
ölç“de
bu
andlaşmaların
uygulanmalarının
durdurulması
zorunluluğu
doğacaktır.
Andlaşma (“k“melerinin Değiştirilmesi ve
Gözden Geçirilmesi: Bir andlaşanın h“k“mlerinin
değiştirilmesi işlemi yalnızca belirli h“k“mlere
yönelik olabileceği gibi andlaşmanın t“m“ için de
olabilir.
Bir
andlaşma
h“k“mlerinin
değiştirilebilmesinin temel koşulu bunun tarafların
rızaları ile yapılmış olmasıdır. Böylece, bir ikili
andlaşma h“k“mlerinin değiştirilmesi için iki
tarafın ortak rızası gerekli olmaktadır. Çok taraflı
andlaşmalarda da, andlaşma aksini öngörmemişse,
temel kural oybirliği ile bir andlaşmanın
değiştirilmesidir. Ancak, uygulamada, çok taraflı
andlaşmaların giderek artan bir biçimde oyçokluğu
ile değiştirilebileceklerini kabul eden h“k“mlere
rastlanmaktadır. Örneğin BM Andlaşması madde
yukarıda bu madde verilmişti . Olağan olarak
bir andlaşma h“k“mlerinin değiştirilmesi açıkça
yeni bir h“km“n eskisinin yerini alması biçiminde
gerçekleştirilmektedir. Ancak, daha sonar tarafların
uygulamaları sonucu bir andlaşma h“k“mlerinin
üstü kapalı bir biçimde değiştirilmesi olanağı da
kabul edilmektedir.
Andlaşmaların gözden geçirilmesi konusuna
gelince, kimi çok taraflı andlaşmalar, belirli
s“relerin
sonunda,
andlaşmayı
daha
iyi
uygulanabilir duruma getirmek amacıyla, gözden
geçirilmelerine ilişkin h“k“mler içermektedirler.
Bu
durumlarda,
andlaşmalarda
öngör“len
h“k“mlere uygun olarak andlaşmaların gözden
geçirilmesi işlemi gerçekleştirilmektedir. Ancak, bir
andlaşmanın gözden geçirilmesine ilişkin herhangi
bir h“k“m içermesi, koşullar gerektirmese bile,
kesin olarak bir değişikliğe uğratacağı ya da böyle
bir
usule
başvurulacağı
anlamına
da
gelmemektedir. Nitekim, Montreux Boğazlar
Sözleşmesinin mad.
her beş yılda bir taraflara
böyle bir olanak tanımasına karşın, anılan sözleşme
dan beri herhangi bir gözden geçirme konusu
oluşturmamıştır.
Andlaşmaların sona ermesi ve uygulanmasının
durdurulması ya da h“k“mlerinin değiştirilmesi
konularında T“rk mevzuatı: TC Anayasası bu
hususta bir hüküm içermemektedir. Bu konudaki
temel yasal hükümler
yılı –
sayılı yasada
yeralmaktadır. Anılan yasanın . Madde . Fıkrası
aynen şöyledir: ... milletlerarası andlaşmaların
44
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
uygulama alanının değiştiğini tespit etme, bunların
h“k“mlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları
sona erdirme Bakanlar Kurulu kararnamesiyle
olur. 20 Ancak söz konusu yasada, andlaşmaların
sona ermesi ve uygulamasının durdurulmasından
söz etmesine rağmen, h“k“mlerinin değiştirilmesi
konusuna yer vermemekte, yalnızca uygulama
alanının değiştiğini tespit etme konusunda
Bakanlar Kurulunu yetkili kılmaktadır. Uygulama
alanının değişmesi deyiminden ne anlaşılmasının
gerektiği araştırıldığı zaman ise, bunun yeni taraf
devletlerin katılması ya da kimi devletlerin
ayrılması gibi uygulama alanının coğrafi
kapsamının değişmesi ile taraf devletlerin tek
taraflı olarak takdirine bırakılan, örneğin g“mr“k
tarifesi andlaşmasının kapsamına giren “r“n
listesinin
değiştirilmesi
gibi,
kapsam
değişikliklerinin kastedildiği ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla, sözkonusu deyim ile andlaşmaların
hük“mlerinin tarafların yapacağı yeni gör“şmeler
sonucu değiştirilmesi kastedilmemektedir. Bu
nedenle, TC nin taraf olduğu herhangi bir
andlaşmanın
h“k“mlerinin
gör“şmelerle
değiştirilmesi
durumunda,
bu
değişikliği
onaylayarak y“r“rl“ğe koyma yetkisi anılan 244
sayılı yasanın . Maddesi . Fıkrası kapsamına
girmemektedir. Böylece, bir andlaşma h“km“n“n
değiştirilmesi durumunda, eğer yetkinin TBMM
yetkisine girmesi gibi bir yetki kullanılma sorunu
yoksa, bu andlaşmanın onaylanması sırasında
izlenen yolun aynen izlenmesi ve, eğer ilgili
andlaşma için önceden TBMM den uygun bulma
yasası çıkmışsa, yeni bir uygun bulma yasası ile
bunun onaylanmasının ve y“r“rl“ğe sokulmasının
gerektiği d“ş“n“lmektedir.
Yapılageliş Team“l ya da Örf ve Adet :
Uluslararası hukukun diğer bir asıl kaynağı
team“ld“r.
Peki
team“l
nedir?
Bakın
Menemenlizade Ethem,
yılı basımı Devletler
Umumi (ukuku adlı kitabında team“l“ şöyle
Yasanın yayınlandığı Resmi Gazete için:
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http:/
/www.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf&main=http:
//www.resmigazete.gov.tr/arsiv/11425.pdf
20
tanımlamış: Team“l, tarifi itibariyle aynı fiillerin az
veya çok eski bir zamandan beri ayni suretle yahut
beşeri m“nasebetlerde daima mevcut olan
değişikliklere tebaan devamlı bir surette tekrar
edilmesidir. Devletler hukukunda teamül mütekabil
[karşılıklı] olmalıdır. Bir tek devletin aynı fiili
eskiden beri tek taraflı tekrar etmesi bu fiilin
teamül olarak kabul“ne kafi değildir. Devletler
hukukun en esaslı kaideleri team“l yolu ile
mevcuttur denilebilir. (iç ş“phe yok ki, devletler
hukukunun denizlere ait kaideleri, harp halinde
ittihaz olunacak hareket tarzları, diplomasi
memurlarına ait muameleler gibi mevzu
addolunabilecek kısımları aynı fiillerin m“tekabilen
tekerr“r ile tespit edilmiştir. Lakin devletler
hukuku kaidelerini team“l“n ihdas ettiğini
[oluşturduğunu] iddia etmek doğru olmaz. Ayrı ayrı
cemiyetlere mensup fertler arasında teess“s eden
münasebetler neticesi olarak yerleşen tesan“d“n
[dayanışma] istilzam ettiği [gerektirdiği] kaidelere
riayetin tekerr“r“ cemiyetler arasında bazı
teamüller husule getirir. Kaideler tahsis eden
team“l değil. Bilakis evvelce mevcut ve fertlerin
şuurunda binefsihi m“tekevvin [oluşan] kaidelere
riayetin21 tekerrürüdür ki teamülü meydana
getirir.
Aynı yöndeki davranış ve tutumların giderek
gelenek değerini kazanması ile yapılageliş kuralları
biçimlenmeye başlamaktadır. Ancak, genel nitelikli
toplumsal örf ve adet kurallarını hukuksal g“ce
sahip
yapılageliş
kurallarından
ayırmak
gerekmektedir. Zira, yapılageliş kurallarına gelenek
değerlerinin yanı sıra, ayrıca, bir hukuk kuralı
oluşturdukları inancı ile uyulduğu gözlenmektedir.
Yapılageliş kuralı kuramsal d“zeyde iki temel
öğenin birleşmesi ile oluşmaktadır: Maddi öge ve
psikolojik öge. Bu ikisinde biri yoksa teamülden de
bahsedilemez. Maddi ögeyi açıklamakla başlayalım:
Bir yapılageliş kuralının maddi ögesi, aynı
durumlarda aynı davranış ve tutumların s“rekli
olarak tekrarlanmasını belirtmektedir. Böylece, bir
Aslında burada kastolunan team“l“n psikolojik ögesi
olan opinio juris tir.
21
45
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
davranış ya da tutum tekrarlanmak yoluyla bir
alışkanlık, bir gelenek değeri kazanmaktadır.
Yapılagelişin bu maddi ögesi çerçevesinde,
sözkonusu davranış ya da tutumların bir örnek
olması gereği vardır. Bu bir örneklik olumlu
davranışlar biçiminde olabileceği gibi olumsuz
davranışlar biçiminde de olabilir. Yani, team“l“
oluşturan davranışlar bir şeyin yapılmasına karşı
çıkma ya da bir şeyi yapmama biçiminde olabilir.
Esas olan, bu davranışların aynı doğrultuda
istikrarlı bir biçimde yapılmış olmasıdır.
Birbirleriyle çelişen davranışlar, çok sayıda da
olsalar, bir yapılageliş kuralı oluşturmaktan
uzaktırlar.
Zeynep Hoca’nın teamül dersinden not:
Uluslararası kişilerin, özellikle devletlerin, birlikte
oluşturdukları yazılı olmayan uluslararası hukuk
kurallara team“l denir. Team“l, uluslararası
hukukun en eski kaynağıdır. Bir andlaşma ile
team“l arasında farklar vardır: andlaşma bir
prosedüre sahipken, teamülün böyle kesin bir
prosed“r“ yoktur.
VA(S ye göre andlaşmalar
yazılı olmak zorundadır, oysa team“ller yazısıdır ya
da sonradan kodifiye edilmiştir. Team“l“n oluşumu
sorusuna verilen cevaplar da ekollerin gör“şlerine
göre değişmektedir. Sözgelimi, uluslararası hukuku
devletlerin iradesine dayandıran İradeci gör“şe
göre team“llerin oluşması ve devletleri bağlaması
yalnızca bu kuralın sözkonusu devletlerin kabulu
yani bu yöndeki iradeleri ile mümkündür. İradeci
gör“şe göre, andlaşmalar, devletlerin sarih; teamül
ise zımmi muvafakatidir. Toplumbilimci ekol ise,
devletler birlikte yaşamak ve dayanışma içinde
olmak zorundadır; team“ller de devletlerin birlikte
yaşamalarını ve dayanışmalarını sağlayan kurallar
olduğuna göre bu yapılageliş kuralları oluşmuştur,
der. Bu gör“şlerin ikisi de doğru olmakla birlikte
tek başlarına team“llerin oluşumunu açıklamada
yetersizdirler. Aslında toplumbilimci gör“ş,
team“llerin oluşmasını daha iyi açıklarken; iradeci
gör“ş ise, team“llere uyma zorunluluğunu iyi
açıklamaktadır. Team“l iki unsurdan oluşur: Maddi
öge ve psikolojik öge. Bu ikisinden biri yoksa
team“l kuralı da yoktur. Maddi unsur uluslararası
hukuk kişilerinin belli konulardaki davranışlarını
ifade eder. Maddi unsurun temelinde iç hukuk
işlemleri – kanun, yönetmelik, tüzük ve hatta
yargısal işlemler – olabilir. Aynı şekilde, bir
uluslararası işlem olan andlaşmaların bir maddesi
de maddi ögenin temelini oluşturabilir. Uluslararası
örg“tler de maddi unsur telakki edebileceği gibi
özel kişiler şirketler de, kuraldışılık olarak, maddi
unsura temel oluşturabilirler. Team“l“ oluşturacak
işlem ve eylemler zaman içinde tekrar edilmeli ve
bu sözkonusu işlem ve eylemlerin mekan içinde de
s“rekli olması gerekir. Davranışların team“l olması
için zaman içinde devamlı tekrar edilmek
zorundadır. Ancak devam eden davranışlar
team“l“ oluşturabilir. Zaman içinde tekrar eden
davranışın bir örnek olması lazımdır ve sabit bir
biçimde uygulanması gerekir. Bundan kastedilen,
uluslararası hukuk kişilerinin davranış ve
tutumlarının benzer olması gerekir ki team“l
olabile. Sabit uygulamadan kasıt, belli bir zaman bu
bir örnek davranışın uygulanması gerekmektedir;
yani bir kereye özg“ olmaması lazımdır. Peki kaç
kere olması gerekir? Bunun bir kriteri yok. Klasik
uluslararası hukuk doktirini , teamülden söz
edebilmek için team“le konu olan davranışın ilk ne
zaman uygulandığının bilinmemesi gerektiğini
söyler. Ancak bu, bugün kabul edilmeyen bir
gör“şt“r. Buradan şunu söylemek m“mk“n:
Team“l“n oluşma s“resi kısalmıştır ancak farklı bir
konsept olan ani teamül bug“n uluslararası
hukukta kabul edilmemektedir. Bir andlaşma
h“km“n“n team“l olabilmesi için kriterler vardır:
1. Söz konusu h“k“m genel nitelikli olmalı,
2. Menfaatleri özel olarak etkilenen devletler
tarafından katılım olmalı,
3. Söz konusu hüküm çok fazla çekinceye
maruz kalmayacak,
4. Y“r“rl“ğe girdikten sonra söz konusu
sözleşmeye taraf olmayan devletler tarafından da
uygulanıyor olacak.
Doktrin, bölgesel ya da yerel teamülden bahseder.
Belli bir bölgenin benzer davranışı sabit bir
biçimde uygulamaları team“l“ oluşturabilir.
46
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
Örneğin, Latin Amerika “lkeleri arasında bölgesel
team“ller vardır. Doktrin, bölgesel team“lden
bahsedebilmek için ille de coğrafi birlikteliğe gerek
yoktur; sözgelimi, islam devletleri kendi aralarında
– coğrafik açıdan farklı bölgelerde olsalar da – bir
yerel team“l oluşturabilirler, tıpkı coğrafik açıdan
bir bölgede bulunmayan fronkofon devletlerin
oluşturabilecekleri team“ller gibi.
Bir devlet varolan bir team“l“ ihlal eder, diğer
devletler de bunu takip ederse, bu ihlal bir hukuk
kuralına – yeni bir team“le dön“şebilir. Mesela kıta
sahanlığı hiç yokken
lerden sonra devletlerin
bunu uygulamasından team“l haline gelmiştir.
Maddi unsur tek başına, team“l“n oluşması için
yeterli değildir. (ukuka uygun davranma inancı
olması lazımdır. Bu inanca, opinio juris denir.
Opinio juris in olmadığı hallerde gelenekten
bahsedilir. Kırmızı halı serme, gemilerin sefer
halindeyken birbirlerine korna çalması gelenektir,
team“lle uzaktan yakından alakası yoktur.
Bazı yazılı kaynaklar team“l“n oluşmasına
kaynaklık edebilir. BM Genel Kurulu nun aldığı
kararların çoğu bug“n team“le dön“şm“şt“r.
Elbetteki bu, her BM Genel Kurulu nun aldığı
kararın team“l olacağı anlamına gelmez. Tavsiye
niteliğindeki, bağlayıcı olmayan, bu kararlara
devletler uyma eğilimi gösterirler ve eğer bu karar
yön“ndeki bir örnek davranış ya da tutumlar
devletler
tarafından
devamlı
olarak
tekrarlandığında ve opinio juris kavramına da haiz
olduğunda artık o BM Genel Kurul kararının
team“le dön“şt“ğ“n“ söyleyebiliriz.
Oluşmakta olan team“l kuralını benimsemeyen
devlet, bunu takip etmeli ve buna itiraz etmelidir ki,
ileride kabul etmek istemediği bu team“le uyma
zorunluluğuna maruz kalmasın. Eğer bir
uluslararası kuralın team“le dön“şt“ğ“n“ sezen ve
bunu kabul etmek istemeyen devletin, bu kuralı
benimsemediğini – kabul etmediğini açıkça, ısrarlı
ve devamlı bir şekilde uluslararası alanda dile
getirmelidir. Elbette ki bu itirazın yetkili kişilerce
yapılması gerekmektedir. Eğer söz konusu itiraz,
team“l kuralı oluştuktan sonra yapılırsa, devlet bu
team“le uymak zorunda kalacaktır; yani itiraz ile o
team“lden kurtulmanın tek yolu o itirazın
team“l“n oluşma aşamasında yapılmış olmasıdır.
Eğer oluşmakta olan team“le itiraz, yukarıda
anlatıldığı gibi, d“zg“n ve şartlar dahilinde
yapılmışsa, itirazı yapan devlet artık o team“l ile
bağlı değildir. Bu devlete uluslararası hukukta
ısrarlı itirazcı denir. Örneğin,
BM ))). Deniz
(ukuku
Sözleşmesi nde
öngörülen
ulusal
karasuların
mile çıkarılması hususunda T“rkiye
bunu kabul etmediğini, bu kuralın oluşmaya
başladığı andan beridir buna itiraz ettiğini
vurgulamıştır. Bug“n bir team“l kuralı olan bu
kural, T“rkiye nin ısrarcı itirazcı olması sebebiyle
T“rkiye ye karşı ileri s“r“lememektedir.22 Ancak,
çok önemli bir noktayı da belirtmek gerekir: İtiraz
edilen oluşmakta olan team“l kuralının jus cogens
olmaması gerekir. Eğer o team“l kuralı jus cogens
niteliği kazanırsa, ısrarlı itirazcı stat“s“ndeki
devletin buna uyması gerekecektir.
Team“l normlar hiyerarşisinde andlaşmalarla
eşdeğerdir. Bir team“l ile andlaşma çatıştığı vakit,
sonraki öncekini; özel ise geneli ilga eder.
Genellikle uluslararası andlaşmalar özel h“k“m
niteliğindir; ancak bu böyle olmayabilir de.
Bir team“l kuralının oluşması evrensel nitelikte
olabileceği gibi bölgesel ve hatta sadece iki devlet
arasında da olabilir. Yani, evrensel nitelikli bir
team“l kuralının oluşması için genel bir uygulama
gerekmekte; ille de b“t“n “lkelerin katıldığı bir
uygulama kastedilmemektedir. Bu konuyla özellikle
Konuyla ilgili makaleler için:
1.
Ege Sorunu ve Türk-Yunan İlişkileri – T. Arı :
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/468/5378.pd
f
2.
T“rkiye Yunanistan İlişkilerinde Karasuları
İhtilafı: http://www.batitrakya.org/kose-yazilari/barishasan/turkiye-yunanistan-iliskilerinde-kara-sulariihtilafi.html
3.
Türkiye – Yunanistan Karasuları Genişletilmesi
Sorunu: http://www.denizcigunlugu.com/sikca-sorulansorular/473-turkiye-yunanistan-karasulari-genisletmesorunu.html
22
47
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
ilgili devletlerin ve çok sayıda devletin olması
yeterli olacaktır. Bölgesel bir team“lden
bahsedebilmek için bu bölge devletlerinin aynı
doğrultuda s“rekli davranışları gerekmektedir.
Bununla birlikte, bütün bölge devletlerini
kapsamayan ve yalnızca bir böl“m“ arasında
geçerli olan team“l kurallarının varlığı da
olanaklıdır. Ve hatta yalnızca iki devlet arasında
geçerli olan yerel team“l kurallarının varolmasına
hiçbir engel olmadığı kabul edilmektedir.
Team“l kurallarının oluşumu için aynı yönde
davranış ve tutumların genellikle uzun bir s“re
tekrarlanması gerekmektedir, ancak bu s“re
uzunluğu ya da kısalığı hakkında kesin bir ölçek de
yoktur. Nitekim uluslararası yargı ve hakemlik
organları bir team“le ilişkin zaman sorununu
değerlendirirken, bu s“renin uzunluğu ya da
kısalığından çok uygulamanın istikrarlı ve birörnek
olaması “zerinde durmaktadır. (atta UAD, özellikle
konuyla yakından ilgili devletlerin de içinde
bulunduğu devletlerin sık ve bir örnek
uygulamalarının çok kısa s“rede de bir team“l
oluşturabileceğini açıkça kabul etmektedir.
Bununla birlikte, bir tek olayda devletlerin
tutumlarının çok b“y“k ve hatta tam bir birlik
içinde bulunsalar bile, bir team“l kuralı
oluşturmayacağı
öğretide
genel
olarak
benimsenmektedir. Yani, ne kadar geniş kapsamlı
olursa olsun bir kere yapılmakla bir davranış ya da
tutumdan team“l doğmaz.
Team“lden söz edebilmek için ikinci gerekli koşul,
yapılagelişin ikinci öğesi olan psikolojik öğe yani
opinio juris tir. Yani, bir team“l kuralından
bahsedebilmek için, o teamüle konu olan tutum
yahut davranışın sadece bir örnek olacak şekilde
s“rekli olarak uzun zamandan beri tekrarlanıyor
olması yeterli değildir; söz konusu tutum veya
davranışın hukukun bir gereği olarak zorunlu
olduğu konusunda bir inancın varolması da
gerekmektedir. Zaten, team“l“, uluslararası
hukuktaki ahlak ve görg“ kurallarından ayıran fark
bu aşamada ortaya çıkmaktadır. Ancak söz konusu,
inancın soyut bir inanç olması yeterli değildir. Bu
inancın gerçekten bir taraf için somut bir hak
doğururken öteki taraf içinde bu hakka saygı
gösterme
y“k“ml“l“ğ“n“
getirmiş
olması
gerekmektedir. Nitekim UAD nin aldığı bir karar şu
şekildedir: Bir devletin yabancı bir devletteki
b“y“kelçiliğine sığınan kişilere sığınma hakkı
tanımasının bu devlete bir hak olarak tanındığı ve
b“y“kelçiliğin bulunduğu “lke devletinin de bu
saygı göstermeyi hukuksal yükümlülük olarak
kabul ettiği konusunda gerçekte istikrarlı bir
uygulama ve inancın varolmaması nedeniyle bu
yönde bir yapılageliş kuralı oluşmadığına karar
verilmiştir. Bir yapılageliş kuralının varlığını ileri
s“ren taraf,öteki tarafın bu yönde bir kuralın
varlığını kabul ettiğini kanıtlamak zorundadır. Bu
amaçla, ilgili tarafların davranış ve tutumlarının
istikrarlı bir durum göstermesinin aranması
yanında,
bu
işlemlerin
niteliklerinin
ve
gerçekleştirilme biçimlerinin de değerlendirilmesi
ve böylece hukuksal bir zorunluluk inancı ile
davrandıklarının kanıtlanması gerekmektedir.
Ancak, yargı ya da hakemlik organlarınca, kimi
koşulların değişmesine rağmen, s“rekli ve istikrarlı
uygulamaların, opinio juris bakımından da kanıt
oluşturduğunu kabul etmektedir. Sözgelimi,
UAD nın bir kararında, (indistan “lkesi ile çevrili
Portekiz söm“rgesine özel kişilerin, sivil
memurların ve malların y“zyıldan fazla bir s“re
boyunca serbest geçiş yapmaları kendilerine bu
yönde bir yapılageliş nitelikli geçiş hakkı
tanınmasının psikolojik öge bakımından da kanıtı
olarak değerlendirilmiştir.
Uygulanan hukukta evrensel bir yapılageliş
kuralının oluşması ve devletleri bağlaması için tüm
devletlerin rızalarını bu yönde açıkça belirtmiş
olmaları gerekmeyip genel bir uygulamanın yeterli
olacağı kabul edilirken, aksine böyle bir oluşuma
karşı çıkan devletler bakımından herhangi bir
bağlayıcı yapılageliş kuralı doğmayacağı da ortaya
çıkmaktadır. Başka bir deyişle, evrensel bir
yapılageliş kuralının oluşumunda sessiz kalmak
bunu “st“ kapalı olarak kabul etmek anlamında
yorumlanmakta ve ancak açıkça ya da kesin tutum
ve davranışları ile karşı irade belirtmesi
48
Uluslararası Hukuk I -Vize İçi Notlar- Özgür Akışoğlu
durumunda bir devlet bu tür bir yapılagelişin
kendisine
karşı
ileri
s“r“lmesini
engelleyebilmektedir. Bölgesel ya da yerel teamül
kurallarının oluşumunda ise bir devletin açıkça ya
da tutum ve davranışları ile bu yönde kuşkuya yer
vermeyen bir irade belirtmiş olması gereği kabul
edilmektedir. Başka bir deyişle, bölgesel ya da yerel
yapılageliş kurallarının doğması ile ilgili devletlere
karşı ileri s“r“lebilmesi için olumlu iradelerini
belirtmiş olmaları esas alınmakta ve sessiz ya da
hareketsiz kalmış olmak ile değişik olaylarda
değişik tutum ve davranışlar içinde bulunmak ise
böyle bir kuralın ilgili devletlere karşı ileri
s“r“lemeyeceği biçiminde değerlendirilmektedir.
Özet
olarak, evrensel yapılageliş kurallarının
oluşumu ve bağlaması için ilgili devletlerin mutlaka
olumlu irade belirtmiş olması gerekmez iken,
bölgesel ya da yerel team“l kurallarının oluşumu ve
bağlaması için ilgili devletlerin olumlu iradelerinin
varlığının kanıtlanması gerekmektedir. Buna
karşılık, her iki t“r yapılageliş kurallarının bunlara
s“rekli karşı çıkan devletleri bağlaması olanaqğı
yoktur; meğer ki söz konusu kural jus cogens
niteliğinde olsun.
NOT: Bu çalışma dosyası Kasım
hazırlanmıştır.
Çalışmada ders notlarının dışında
olarak kullanılan kaynaklar:
’de
temel
. Uluslararası (ukuk – Hüseyin Pazarcı.
Turhan Kitapevi: 2011
. BM Şartı:
http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhakl
ari/pdf01/3-30.pdf
.
Viyana
Andlaşmalar
(ukuku
Sözleşmesi:
http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhakl
ari/pdf01/3-30.pdf
49