Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
7 pages
1 file
Bu makalede Türkiye'de adalete erişimin temel meselelerinin gerek politikalar gerekse de yasal düzenlemelerin uygulamalara bağlamında ne şekilde tezahür ettiğine dair genel bir resim ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan öncelikle adalete erişim kavramının gelişim süreci irdelenecek. Daha sonra kavramsal çerçevesi çizilmeye çalışılacak. Son olarak ülkemizdeki yasal düzenlemeler ile adalete erişimin veriye dayalı göstergeleri ele alınacaktır.
Adalete erişim, özellikle 1960lardan sonra, hukuku toplumsal gerçeklik ile bir arada düşünen ve hukukun gerçek hayattaki izdüşümlerinin peşine düşen hukuki gerçekçilik akımının 1 bir uzantısı olarak ortaya çıkan bir akımdır. 2 1960'ların toplumsal ve siyasal çalkantıların yoğun olarak yaşandığı bir dönem olması itibarıyla, uyuşmazlıkların da arttığı ve çeşitlendiği, bu anlamda da hukukun daha fazla alana müdahale etmeye başladığı öne sürülmüştür. Hem mahkemelere götürülen uyuşmazlıkların artması hem de hukuktan derman beklenilen durumların çeşitlenmesi sonucunda yargı mekanizmaları üzerinde oluşan baskı kaçınılmaz olarak işleyişte aksaklıkları ve süreçten ve sonuçtan memnuniyetsizlikleri de beraberinde getirmeye başlar. Adalete erişim akımı, bu tatminsizliklerin yanı sıra, hukukun işleyişinin "sistemin girdileri" üzerinden değil, aynı zamanda "sistemin çıktıları" üzerinden de değerlendirilmesi gerekliliği üzerinde durmaktadır. Burada sistemin girdileri, "soyut bir şekilde ilan edilen" haklar ve yetkiler iken, sistemin çıktıları ise hak sahiplerinin bu haklardan etkin şekilde yararlanmasını ifade etmektedir. 3 Bu bağlamda, en azından kâğıt üzerinde eşit dağıtılan hakların, herkes tarafından eşit etkinlikte kullanılamıyor olmasının sebebinin, salt hukuk sisteminin yetersizlikleri olmadığı, sosyal devletin de, özelikle de toplumda dezavantajlı konumda olan gruplara karşı yükümlülüklerini yerine getirmekteki başarısızlığından ötürü, bu kesimlerin adalete erişimde yaşadıkları eşitsizlik hallerinden sorumlu olduğu öne sürülmüştür.
Bilgi Dünyası, 2010
Currently, like in other fi elds, in the fi eld of law as well, the societal developments, global interactions and the increasing importance of technology in acquiring information resources have led to a rapid augmentation in the number of sources, furthermore, these improvements have resulted in having access to various sources. The great majority of the users of law-relatedinformation are academics, lawyers, judges, students studying law and law consultants. The expectations and demands of these information users are very high. The relevant sources must be immediately reached, the sources in question must be updated, and they have to be accurate and comprehensive. In order to meet such requirements of those users, to know and to apply the means and methods of access to the related information are of essential signifi cance. Thus, this study is an attempt to demonstrate the issue of access to law-related-information in Turkey. Following an initial examination on the general concept...
Hukuk Yargısında Çocuğun Adalete Erişimi, 2022
Ulusal insan hakları kurumu olarak kurumsal yapısına kavuşturulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), 'insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayrımcılıkla mücadele, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etme' alanlarında faaliyet göstermektedir. 6701 sayılı TİHEK Kanunu'nun 'Kurumun görevleri' başlıklı 9'uncu maddesine göre kurumun görevleri arasında; "İnsan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapmak" ve "İnsan haklarının korunması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve toplumdaki eşitlik anlayışının geliştirilmesine yönelik olarak üniversiteler ile ortaklaşa faaliyetlerde bulunmak" yer almaktadır. Yirminci yüzyıldaki dünya savaşlarının çocuklar üzerindeki psikolojik ve fiziksel yıkıcı etkilerinin ardından çocukların insan haklarının özel olarak korunması gereken bir alan olduğu kabul edilmiştir. Bu kabulle birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi'nin ardından her yıl 20 Kasım günü "Dünya Çocuk Hakları" günü olarak kutlanmaktadır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, küresel ölçek-Emre ÜÇKARDEŞLER
Bu makalede Türkiye'de adalete erişimin temel meselelerinin gerek politikalar gerekse de yasal düzenlemelerin uygulamalara bağlamında ne şekilde tezahür ettiğine dair genel bir resim ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2002
2016
Bireylerin oldugu gibi toplumlarin da gecmisi ve hafizasi vardir. Toplumlarin gecmisi ve hafizasi siyasal anlamda yoneten ve yonetilenler arasindaki iliskiler sonucunca birikmistir. Toplumsal hafizanin harekete gecirilmesi ile hakikatlerin gun isigina cikarilip toplumsal uzlasiyi saglamak, demokrasiye gecis surecindeki toplumlar icin elzemdir. Turkiye’de hâkim ideolojinin temsilcileri ile bazi toplumsal gruplar arasinda yasanan catismalar sonucunda magduriyetler ortaya cikmistir. Sorunu cozmek icin izlenecek yontem toplumsal barisin devam edip etmeyecegini belirleyecektir. Calismanin amaci, Turkiye’de yasanan magduriyetlerin giderilmesi icin gecmisle hesaplasmanin ve uzlasmanin yontem ve boyutlari adalet ekseninde incelenmesidir. Bu dogrultuda yasanan magduriyetler ve sonuclari incelenerek gecmisle hesaplasma ve uzlasmanin nasil yapilacagi irdelenecektir
Hukuk ve adalet kavramları, hem birbiri ile yakından ilişkili görülen hem de sık sık tartışılan iki kavramdır. Hukukun kaynağının adalet olup olmadığı, bir diğer ifadeyle hukukun adalete dayanıp dayanmadığı sorusu ilkçağlardan beri sorulagelmektedir. Bu konuda temelde iki görüş öne çıkmaktadır. Tabii hukuk görüşüne göre hukuk, adalete dayanırsa hukuktur ve bireyler bu hukuki yapının kurallarına uymak zorundadır. Bir diğer görüş ise hukuki pozitivizmdir ve bu görüşe göre, adalet metafizik bir kavramdır, görecelidir, haliyle hukuk gibi bir bilimin ne konusu ne de dayanağı olabilir. Türkiye özelinde bakıldığında hukukun adil olmadığı fakat adil olması gerektiği, hukukun adaletin sağlanmasında bir araç olduğu yönünde ciddi bir görüş hâkimdir, bu yönde bir beklenti bulunmaktadır. Haksızlığa uğradığını belirten insanların mahkemelerde ve çeşitli mecralarda adalet istediklerini dile getirmeleri, toplumda infial oluşturan bazı eylemlerde mahkemenin verdiği cezadan çok uzak bir şekilde suçluların hapishanelerde öldürülmesi vakalarında adaletin yerini bulduğu yönünde bir düşünce oluşması, toplumun bir kesiminde hukukun adaleti sağlamada yetersiz kaldığı kanısının var olduğunun göstergeleridir. Bu düşüncenin bir diğer görünür kılındığı mecra televizyon dizileri, internet dizileri ve sinema filmleridir. "Polisiye tür" olarak nitelendirebileceğimiz bu yapımların bir kısmında hukukun suçluları cezalandırmasına yardım etmekle yükümlü olan polislerin bazılarında, hukukun adil olmadığı ve adaleti sağlayamayacağı düşüncesinin bulunduğu görülmektedir. Bu yapımlarda çoğunluğun değil de müstakil örneklerin adaleti kendilerinin sağlamaya çalıştığı durumlar vardır. Özellikle çocukların tecavüze uğraması ve öldürülmesi vakalarında bazı polislerin yetkilerini aşan zaman zaman da suç işleyen karakterler olarak temsil edildiği görülmektedir. Bu çalışmada kuramsal çerçevede tabii hukuk ve hukuki pozitivizm üzerinde durulurken, kapsam içerisinde Türkiye'deki polisiye tür yapımlarda hukuk ve adalet ilişkisinin ele alınış şekilleri incelenecektir. Çalışmanın amacı bir hukuk devletinde beklentiler istendik ölçüde karşılansın karşılanmasın, hukukun üstünlüğünün devamlılığının şart olduğu görüşünden hareketle bu yapımların münferit de olsalar ciddiye alınmaları ve toplumun bir kesiminin beklentilerini hem yansıtmada hem de toplumu şekillendirmede etkin olabildikleri gerçeğinden hareketle incelenmeleridir.
Nida Dergisi, 2021
A dalet kavramı, tarih boyunca anlaşılmaya çalışılmış, üzerinde çokça konuşulmuş, bununla birlikte kalıba sığmayan yönüyle tanımları delip geçmiş bir kavramdır. Bizler de ele avuca sığmayan, hayatımızı şekillendirmesi gereken adalet kavramını anlamak adına siyaset bilimci Ahmet Okumuş hocaya sorularımızı ilettik. Adalet kavramını anlamaya; tarihsel süreç içinde nasıl anlaşıldığını görmeye ve adalet kavramı ile yakın anlamda kullanılan bazı kavramlara pencere açmaya çalıştık. Bunlarla birlikte adaletin pratik yönünü de göz ardı etmedik. Son olarak ise 'adalet kavramını nasıl anlamalı' konusunda tavsiyeler istedik. Sizleri değerli hocamızla yapmış olduğumuz hoş ve bereketli söyleşimizle baş başa bırakırken; adalet teyakkuzumuzun diri kalmasını temenni ederiz.
Journal of Mediterranean Archaeology, 2006
InDret, 2011
Hareketliliğin Doğası Antikçağdan Günümüze İnsanlar, Fikirler ve Nesnelerin Dolaşımı, 2023
Forschung&Lehre, 2024
«SENTO TUTTA LA MODERNITÀ DELLA VITA» Attualità di Grazia Deledda a 150 anni dalla nascita Miscellanea a cura di Dino Manca VOLUME III, 2022
Journal of Intelligence
24th Annual European Real Estate Society Conference, 2017
2014 11th International Symposium on Wireless Communications Systems (ISWCS), 2014
Biotechnology and Applied Biochemistry, 2007
Međunarodna politika, 2022
BMC Psychiatry, 2013
Health care management: organization, design, and behavior, 2006