Academia.eduAcademia.edu

Türkiye'de Adalete Erişim

Bu makalede Türkiye'de adalete erişimin temel meselelerinin gerek politikalar gerekse de yasal düzenlemelerin uygulamalara bağlamında ne şekilde tezahür ettiğine dair genel bir resim ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bakımdan öncelikle adalete erişim kavramının gelişim süreci irdelenecek. Daha sonra kavramsal çerçevesi çizilmeye çalışılacak. Son olarak ülkemizdeki yasal düzenlemeler ile adalete erişimin veriye dayalı göstergeleri ele alınacaktır.

Adalete erişim kavramının Türkiye hukuk literatüründe 1999-2000'li yıllarda yaygınlık kazanmaya başladığı, bunun 1999'da Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmak üzere adaylığının kabul edildi bir dönem ile bağlantılı olduğu söylenebilir. Bu makalede Türkiye'de adalete erişimin temel meselelerinin gerek politikalar gerekse de yasal düzenlemelerin uygulamalara bağlamında ne şekilde tezahür ettiğine dair genel bir resim ortaya konulmaya çalışılmıştır. bakımdan öncelikle adalete erişim kavramının gelişim Bu süreci irdelenecek. Daha sonra kavramsal çerçevesi çizilmeye çalışılacak. Son olarak ülkemizdeki yasal düzenlemeler ile adalete erişimin veriye dayalı göstergeleri ele alınacaktır. Adalete erişim, bir kavram, bir politika, bir hak, bir çalışma alanı, bir toplumsal hareket ve/veya bir ideal olarak, gerek teorik gerekse de pratik çalışmaları etkileyen önemli akımlardan biridir. Hukuki taleplerinin çoğalması ve hukuki meselelerin çeşitliliğin artması sonucunda hukuk sisteminin beklentilere cevap verememesi, adalete erişim akımını ortaya çıkaran toplumsal gelişmelerden yalnızca biridir. Bunun yanında özellikle yargının işleyişine ilişkin aksaklıkların ve bu aksaklıkların hukuk sisteminin yararlanıcılarında yarattığı hayal kırıklıklarının rol oynadığını söylemek mümkündür. Adalete erişim ile sosyal devlet ilkesi arasındaki kurulan ilişki klasik adalete erişim akımının dönüşümünü ortaya koymaktadır. Önceden yoksulların hukuki hizmetleri ulaşabilirliği ele alınmaya başlanıldığı, daha sonra yoksulların yanında çevreciler ya da tüketiciler gibi farklı çıkar grupları veya dezavantajlı grupların hukuki hizmetlere ulaşabilirliğini ele alınmış. Yakın zamana kadar da mahkemelere ve adli işlemleri alternatif olabilecek, daha az resmi mekanizmalar gündeme gelmiş ve bu alternatifler adalete erişim sürecinin önemli unsurları olarak değerlendirilmiştir. Hukuka adalete erişim perspektifinden yaklaşmak, sadece sisteminin girdileri olan hakların ve yetkilerin soyut bir şekilde ilan edilmesine bağlı değil, aynı zamanda sistemin çıktılarına da odaklanmayı gerektirir. Mevzuatta ve söylenebilir. uygulamada erişimin adalete bütünsel yaklaşımı yansıtmadığı Adalet Bakanlığının yargı reformu stratejisi adalete erişim başlığı altında ele alınan konular; yardımın adli etkinleştirilmesi, bilgiye erişimin kolaylaştırılması, tercüme hizmetlerinin geliştirilmesi ve elektronik ortamda dava açma çalışmalarının tamamlanması şeklindedir(1). Oysaki adalete erişimin etkin mekanizmaların varlığına bağlı olduğu, bu yollara başvurmayı engelleyebilecek tüm idari, sosya, ekonomik ve kültürel engelleri ortadan kaldırmak, hatta bu mekanizmalara erişimi kolaylaştıracak bir kurumsal alt yapı oluşturmak gerektiği Amerika Ülkeleri İnsan Hakları Komisyonu ve diğer uluslararası sözleşmelerde devletlerin yükümlülüğü olarak tanımlanmaktadır(2). Adalete erişimin, ekonomik zorluklar, hukuk sistemini karmaşıklığı ve caydırıcılığı, adli sürecin işleyişine ilişkin bilgi eksikliği ve/veya adli sürecin masrafları, süresi konular günümüz ve adalete hızlı, alternatif erişim uyuşmazlık yaklaşımlarının klasik çözümleri gibi yaklaşımlarının ötesine geçtiği, günümüz adalete erişim akımını tanımlayan temel meseleler olarak algılanmakta ve çoğu zaman bu meselelerden hareket edilmektedir. Ayrıca yararlanıcılar için erişilebilir ve kullanılabilir olmasının yanısıra adalet hizmetlerinin kalitesinin ve kullanıcıların memnuniyeti sağlayacak kadar yüksek olması gerektiğini unutmamak gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Anayasamızda konu hakkındaki düzenlemeler Öncelikle verilerle AİHM karnemizi gözden geçirmek gerekirse;(3) 1959 ve 2009 yılları arasında Türkiye, aleyhinde en çok karar verilen devlet durumundadır. Aleyhine verilen kararlarda AİHS'nin en az bir maddesini ihlal ettiği tespit edilen ülkeler arasında da ilk sıradadır. En sık ihlal ettiğimiz Sözleşme maddesi ise, adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddedir. Bu verilerin yalnızca Mahkeme'ye ulaşan ve hakkında karar çıkan başvurulara ilişkin olduğu göz önünde tutulduğu zaman, adalete erişim konularında uygulamadaki durumu tam anlamıyla tespit edebilmek için mahkeme kararlarından İleri gitmek gerekmektedir. Mahkemeye erişim hakkı, etkili başvuru hakkı, 1982 Anayasası ve AİHS (Anayasa 36 ve 40, AİHS 6 ve 13) AİHS'nin 'adil yargılanma hakkı' başlığını taşıyan 6.maddesinde mahkemeye erişim hakkı açıkça sayılmamıştır. Ancak AİHM mahkemeye erişim hakkını adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul etmektedir. Anayasamız AİHS'den farklı 36.maddesinde olarak olarak 'hak arama açıkça düzenlemiştir. hürriyeti' Anayasa başlığını Mahkemesi taşıyan (AYM) de mahkemeye erişim hakkını, tıpkı AİHM içtihatlarına olduğu gibi adil yargılanma hakkının ön koşulu olarak ifade etmektedir(4). Etkili başvuru hakkı, AİHS md.13'te, Anasaya md.40'da 'temel hak ve hürriyetlerin korunması' başlığı altında düzenlenmektedir. AİHS 6.md. düzenlenen adil yargılanma hakkının bir unsuru olan mahkemeye erişim hakkının kapsamı 'medeni hak ve yükümlülükler' ile 'bir suç isnadının' varlığına bağlıdır. AİHS 13.maddesinde düzenlenen etkili başvuru yolu hakkının kapsamı ise Sözleşmede düzenlenen temel hak ve özgürlülüklerin ihlali iddiasına dayanıyor. Sadece devlet organlarının eylem ve işlemlerinden kaynaklanan ihlaller değil, kişiler tarafından gerçekleştirilen ihlallere karşı da uygulama alanı bulmaktadır(5). Anayasa (36.md.) ve AİHS (6.md.) bireylerin etkili ve pratik yargı yolu kullanılmasını engelleyen sınırlamaları ihlal olarak değerlendiriyor. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsızlaştıran, diğer bir ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal etmektedir(6). Yapılan araştırmalar adalete erişimin önündeki engelleri ve adalete güvenin düşük olduğunu gösteriyor. Türkiye genelinde yapılan adalet barometresi sonuçlarına göre: Türkiye'de kentsel nüfusun yaklaşık %81'inin hayatlarının herhangi bir noktasında bir avukatın hizmetinden faydalanmadığını ortaya koymaktadır. Ankete katılan kişilerin yalnızca %38'inin, avukat olmadan da mahkemede haklarını kullanacağına inanıyor olması, işleyen bir adli yardım sisteminin adil yaegılanma hakkı ve genel olarak adalete erişim bağlamında ne derece önemli olduğunu kanıtlar niteliktedir. Katılımcıların, avukatlık hizmetinden neden faydalanmadıkları sorusuna verdikleri yanıtlar arasında 'kendimi savunabileceğimi düşünüyordum' cevabı birinci sırada gelmiştir. İkinci sırada ise 'pahalı olduğu için' gelmektedir(7). Diğer bir çalışmanın sonuçlarına göre, yaklaşık 3000 katılımcının %41,4'ü hukuk sistemine ve genel olarak hukuka ilişkin konularda tamamen habersiz/bilgisiz, Vatandaşların %45,4'ü önemli bir ise az kısmının bilgili olduklarını doğrudan belirtmişlerdir. haklarının etkileyebilecek temel bilgilerden yoksun olduğu söylenebilir. kullanımı Yapılan araştırmalar, Türkiye'de vatandaşlar arasında hem yargısal faaliyetlere ve işlemlere hem de haklara ve bu hakların kullanımına ilişkin ciddi bir bilgi sıkıntısı olduğunu göstermektedir. Adalete olan güvenin %20'ler seviyesinde olduğu yargının önemli üst kademelerindeki yetkililerce söylendiği malumun ilanıdır. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre(8) ortalama davaların görülme süreleri: Ceza Mahkemeleri Ortalama Görülme Süresi (Gün) (2005-2015) Hukuk Mahkemeleri Ortalama Görülme Süresi (Gün) (2005-2015) Yargıtay Ceza Daireleri ve Genel Kurul Ortalama Görülme Süresi (Gün) (2010-2015) Yargıtay Hukuk Daireleri ve Genel Kurul Ortalama Görülme Süresi (Gün) (2010-2015) Hukukun üstünlüğü ve hukuki güvenliğin sağlandığı bir Türkiye görmek ümidiyle hoşçakalın. Yorum, görüş ve önerilerinizi paylaşmayı unutmayın. Kaynaklar: 1.Adalet Bakanlığı, 2009, Yargı Reformu Strateji, http://www.sgb.adalet.gov.tr/yrs/yargi%20reformu%20stratejisi.pdf 2.Amerika Ülkeleri İnsan Hakları Komisyonu 2007 http://www.unhcr.org/refworld/docid/477e3do62.htm 3.1 Ocak 2010 itibariyle 2295 karar. '50 years of activity: The Europen Court Of Human Rights Some Facts And Figures' www.echr.coe.int/nl2/rdonlyres/acd46aof-615a-48b9-89d6-8480afcc29fdofactsandfiguresenauril2010. 4.AYM E.2010/41 K.2012/19 K.T 09/12/2012 5.ANAYURT, Ömer, Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Kişisel Başvuru Yolu, Ankara,2004 6.AYM B.No 2012/603, B.No 2012/791 7.Kalem Seda Galma Jahice ve İdil Elveriş, 2008, Adalet Barometresi: Vatandaşların Hakkındaki Mahkemeler İstanbul Bilgi Üniversite Yayınları, İstanbul. 8.Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve Görüşleri ve İstatistik Değerlendirmeleri; Genel Müdürlüğü, www.adlisicil.adalet.gov.tr Seda Kalem Berk, TESEV, Türkiye'de Adalete Erişim: Göstergeler ve Öneriler, 2012 http://tesev.org.tr/tr/yayin/turkiyede-adalete-erisim-gostergeler-veoneriler/ Ahmet Ekinci, Anayasa Mahkemesi'nin Bireysel Başvuru Mahkemeye Erişim Hakkı, GÜHF Dergisi, C. XVIII, Y.2014 Kararlarında Türkiye Barolar Birliği, Hukukçular Arası Makale Yarışması 2015, TBB Yayınları