Academia.eduAcademia.edu

Antandros 2013 Yılı Kazıları, 36. KST, 3. Cilt

KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 3. CİLT 3. CİLT T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 36. KAZI SONUÇLARI TOPLANTISI 3. CİLT 02-06 HAZİRAN 2014 GAZİANTEP T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No: 3446-3 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No: 167-3 YAYINA HAZIRLAYANLAR Dr. Haydar DÖNMEZ Kapak ve Uygulama Yusuf KOŞAR ISSN: 1017-7655 Kapak Fotoğrafı: Erksin GÜLEÇ 2013 Yılı Üçağızlı Mağara Kazısı Not : Kazı raporları, dil ve yazım açısından Klâsik Filolog Dr. Haydar Dönmez tarafından denetlenmiştir. Yayımlanan yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. İsmail Aygül Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti., ANKARA-2014 Tel: 0312 310 59 95 YAYIN KURALLARI Genel Müdürlüğümüzce her yıl düzenlenen “Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nda sunulan raporlar, bu yıl da kitap olarak basılacaktır. Göndereceğiniz rapor metinlerinin aşağıda belirtilen kurallara uygun olarak gönderilmesi, kitabın zamanında basımı ve kaliteli bir yayın hazırlanması açısından önem taşımaktadır. Bildirilerin yazımında kitaptaki sayfa düzeni esas alınarak; * Yazıların A4 kağıda, 13.5x19 cm.lik bir alan içinde 10 punto ile, satır aralığı 10 punto olacak şekilde, tirelemeye dikkat edilerek, Times New Roman fontu ile 10 sayfa yazılması, * Başlığın 14 puntoda bold ve satır aralığı 14 punto olacak şekilde yazılması, * Metinde ana başlıkların büyük harlerle ve italik, alt başlıkların ise küçük harflerle ve italik olarak yazılması, * Dipnotların metnin altında ve metin içinde numaraları belirtilerek, 8 puntoda satır aralığı 8 punto olacak şekilde yazılması, * Dipnot ve kaynakçada (bibliyografya) kitap ve dergi isimlerinin italik yazılması, * Çizim ve resim toplamının 15 adetten fazla olmaması, fotoğraların CD’ye JPG veya TlFF olarak kaydedilip gönderilmesi, gönderilen resimlerin çözünürlüğünün en az 300 pixel/ınch olması, * Çizimlere (Çizim:..... ), resimlere (Resim:..... ), haritalara (Harita:..... ) olarak alt yazı yazılması ve kesinlikle levha sisteminin kullanılmaması, * Bildirilere, bütün yazarların mutlaka isim, unvan ve yazışma adresinin yazılması, * Metin çıktısı ile birlikte metnin mutlaka CD’ye yüklenerek gönderilmesi gerekmektedir, CD’deki metin ile metnin çıktısı uyumlu olmadır. Aksi takdirde CD deki metin esas alınacaktır. Yayınlanacak bildiri sayışının artması, kitapların zamanında basımını güçleştirdiğinden, bildirilerinizin sempozyum sırasında teslim edilmesi ya da en geç 1 Ağustos tarihine kadar, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Yayınlar Şubesi Müdürlüğü, 2. TBMM Ulus/ANKARA adresine gönderilmesi gerekmektedir. Yayın kurallarına uymayan ve geç gönderilen bildiriler kesinlikle yayınlanmayacaktır. PUBLICATION INSTRUCTIONS The papers presented in the International Symposium of Excavations, Surveys and Archaeometry will be published as before. In order to complete a high-quality print in time, we kindly request you to send the paper texts in the format speciied below: 1. Texts should be written in 10 pages on A4 paper, with Times New Roman and 10 type size within a space of 13.5x19 cm. Line spacing should be 10 points. 2. Heading should be written in bold with 14 typesize and with 14 points of line space. Main headings should be written with capitals, sub-headings with lower letters. Both types of headings should be written in italics. 3. Footnotes should be placed at the bottom of the pages, with their numbers indicated in the text. Footnote texts should be written with 8 type size and line space of 8 points. 4. Book and periodical titles in the footnotes and bibliography should be written in italics. 5. Total number of drawings and photos should not exceed 15. Photos should be either in JPG or TIFF format with at least 300 dpi solution and sent in a separate ile. 6. Captions should be added to drawings (Drawing: ………), photos (Photo: ………) and maps (Map: ………). Plate system should not be used. 7. Authors must indicate their names, titles and contact information in their papers. 8. Digital text of the paper should be added to the print-out and both texts should be identical. Otherwise the digital version will be considered default. As sudden accumulation of papers makes it dificult to complete printing in time, papers should either be submitted during the symposium or sent to the adress Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Yayınlar Şubesi Müdürlüğü, 2. TBMM Ulus/ Ankara/TÜRKİYE until the 1st of August. The papers that fail to comply with those instructions or that are sent after the deadline will not be published on no account. İÇİNDEKİLER Hüseyin Murat ÖZGEN Adramytteion (Ören) 2013 Kazı ve Onarım Çalışmaları ........................................1 Mustafa ŞAHİN Myndos Kazısı – 2013 .......................................................................................19 Hüseyin YURTTAŞ, Haldun ÖZKAN, Zerrin KÖŞKLÜ Yusuf BİLEN, Muhammet Lütfü KINDIĞILI Kemah Kalesi Kazısı ve Yazma Eser Buluntuları ................................................45 K. Levent ZOROĞLU, M. TEKOCAK, V. YILDIZ, M. ELİÜŞÜK Kelenderis 2013 Yılı Kazı ve Onarım Çalışmaları................................................61 Tevik Emre ŞERİFOĞLU, Gregory MCMAHON, Sharon R. STEADMAN Orta Anadolu Platosu’ndaki Çadır Höyük’te 2013 Sezonu ..................................85 Enver SAĞIR, Gülçin İLGEZDİ BERTRAM, Aynur TALAAKAR, Sinan DURMUŞ, Jan-K. BERTRAM, Aslı ŞİRİN Çayyolu Höyük 2011-2013 Kazıları...................................................................99 Antonio LA MARCA Eski ve Yeni Görünümüyle Aiolis Kymesi Arkeolojik Siti ...................................113 Gürcan POLAT, Yasemin POLAT, Kahraman YAĞIZ, Seçil ÜNEY, Rabia AKTAŞ, Deniz Ziya ARKAN, Aytekin ÜNEY, Aslı CUMALIOĞLU Evren AÇAR, Ertuğrul KIRAÇ Antandros 2013 Yılı Kazıları............................................................................135 Elif ÖZER Aizanoi Kazısı 2013 Yılı Çalışmaları ................................................................159 Wulf Raeck, Hakan I. Mert, Axel Filges Die Arbeiten in Priene im Jahre 2013...............................................................185 Sait BAŞARAN, Gülnur KURAP Ainos (Enez) 2013 ..........................................................................................207 Altan ÇİLİNGİROĞLU, Mehmet IŞIKLI 2013 Yılı Ayanis Kalesi Koruma Ve Onarım Çalışmaları ....................................231 Sema DOĞAN, Ebru Fatma FINDIK, Vera BULGURLU Demre/Myra Azi̇z Ni̇kolaos Ki̇li̇sesi̇ Kazı, Koruma ve Onarım Çalışmaları..........245 Işık ADAK ADIBELLİ 2013 Kırşehir Kale Höyük Kazısı .....................................................................257 Hatice PAMİR Antakya Hipodrom ve Çevresi Kazıları 2013 ....................................................271 Michael HOFF, Rhys TOWNSEND, Birol CAN, Ece ERDOĞMUŞ The Antiochia ad Cragum Archaeological Research Project: 2013 Season ........295 Asnu-Bilban YALÇIN Anadolu Kavağı, Yoros Kalesi 2013 Yılı Kazı Çalışmaları ..................................307 A. Nejat BİLGEN, Gökhan COŞKUN, Figen ÇEVİRİCİ COŞKUN Zeynep BİLGEN, Bahadır DİKMEN, Birol AKALIN, Semra ÇIRAKOĞLU Fatma Çağım ÖZCAN, Asuman KURU, Zerrin ERDİNÇ Seyitömer Höyüğü 2013 Yılı Kazısı ..................................................................323 Adnan DİLER, Bekir ÖZER, Mazlum ÇUR, Asil YAMAN Pedasa 2013 ...................................................................................................339 Şevket DÖNMEZ, Aslıhan YURTSEVER BEYAZIT Oluz Höyük Kazısı Yedinci Dönem (2013) Çalışmaları: Değerlendirmeler ve Sonuçlar .........................................................................361 E. Emine NAZA-DÖNMEZ Amasya-Harşena Kalesi ve Kızlar Sarayı Kazısı 2013 Dönemi Çalışmaları ........383 Ali BORAN, Yalçın KARACA, Mehmet MUTLU, Zekai ERDAL, Halil SÖZLÜ Mersin-Silifke Kalesi Kazısı 2013 Yılı Kazı Çalışması .......................................393 Cevat BAŞARAN, Vedat KELEŞ, Hasan Ertuğ ERGÜRER Hasan KASAPOĞLU, Ersin ÇELİKBAŞ, Alper YILMAZ Büşra Elif KASAPOĞLU, Kasım OYARÇİN Parion 2013 Yılı Kazı ve Restorasyon Çalışmaları .............................................413 Musa KADIOĞLU 2012-2013 Teos Kazı Çalışmaları (3. - 4. Sezon) ............................................437 Hayat ERKANAL, Ayşegül AYKURT, Kadir BÜYÜKULUSOY İrfan TUĞCU, Rıza TUNCEL, Vasıf ŞAHOĞLU Liman Tepe 2013 Yılı Kara ve Sualtı Kazıları ....................................................473 Mustafa ÖZER Edirne Yeni Saray (Saray-ı Cedîd- İ Âmire) Kazısı 2013 Yılı Çalışmaları ............495 Erdal Eser, Muhammet GÖRÜR Divriği Kalesi: 2013.........................................................................................525 Nurcan YAZICA METİN, Ü. Melda ERMİŞ, Akın TUNCER Demirköy Fatih Dökümhanesi Kazısı 2013 Yılı Çalışmaları...............................541 Eugenia EQUINI SCHNEIDER Elaiussa Sebaste: 2013 Excavation and Conservation Works ............................561 Marcello SPANU The 2012 and 2013 Excavation and Research Campaigns at Iasos ..................575 Bilal SÖĞÜT Stratonikeia 2013 Yılı Çalışmaları ....................................................................597 Sachihiro OMURA Kaman-Kalehöyük Kazıları 2013 .....................................................................623 Celal ŞİMŞEK 2013 Yılı Laodikeia Antik Kenti Kazı ve Restorasyon Çalışmaları ......................633 Vedat KELEŞ, B. Nuri KILAVUZ, Ersin ÇELİKBAŞ, Alper YILMAZ Hadrianoupolis 2013 Yılı Çalışmaları ..............................................................661 Kimiyoshi MATSUMURA Büklükale Kazısı 2013 .....................................................................................671 Şükrü ÖZÜDOĞRU 2013 Yılı Kibyra Çalışmaları ............................................................................685 Elif TÜL TULUNAY Nif (Olympos) Dağı Araştırma ve Kazı Projesi: 2013 Yılı Kazısı .........................695 IX X ANTANDROS 2013 YILI KAZILARI Gürcan POLAT* Yasemin POLAT Kahraman YAĞIZ Seçil ÜNEY Rabia AKTAŞ Deniz Ziya ARKAN Aytekin ÜNEY Aslı CUMALIOĞLU Evren AÇAR Ertuğrul KIRAÇ Antandros kazılarının 2013 yılı çalışmaları, 12 Temmuz – 12 Eylül 2013 tarihlerinde Bakanlık temsilcisi Arkeolog Necla Okan, arkeolog ve arkeoloji öğrencileri, mimarlık öğrencileri ile restoratör ve restorasyon öğrencilerinin oluşturduğu 24 kişilik bir ekip ile yürütülmüştür.1 2013 yılında kazı ve restorasyon çalışmaları, 2001 yılından beri devam etmekte olan Yamaç Ev ve Nekropolis sektörlerinin yanı sıra, 2006 yılında başlanan Sur sektöründe sürdürülmüştür. YAMAÇ EV SEKTÖRÜ Yamaç Ev 2013 yılı çalışmalarında, daha önce ortaya çıkarılmış olan Roma villasının planına ilişkin detayları ve çevresindeki yapılarla ilişkisi ile bu alan* 1 Prof. Dr. Gürcan POLAT, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı, Bornova-İzmir/TÜRKİYE. E-Mail: [email protected] Doç. Dr. Yasemin POLAT, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı, Bornova-İzmir/TÜRKİYE. E-Mail: [email protected] Yrd.Doç.Dr.Kahraman YAĞIZ, Adıyaman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Adıyaman/TÜRKİYE. E-Mail: [email protected] Kazı sezonu boyunca özverili çalışmalarından dolayı tüm kazı ekibine, Antandros kazılarını maddî ve manevî açıdan destekleyen Tarihi Antandros Şehrini Kurtarma, Koruma ve Yaşatma Derneği’ne, Altınoluk Belediyesi’ne, fotoğraf uzmanı Firdevs Sayılan’a teşekkür ederiz. 135 daki daha erken yapıları belirlemek amaçlanmıştır. Bu kapsamda, 2013/1, 2013/2, 2013/3 ve 2013/4 adı verilen dört farklı noktada kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Plan: 1). 2013/1 açması, Roma villasının ana mekânlarını oturduğu terasın güneyindeki bir alt terasta, villanın açık avlusu olarak düşünülen alanda açılmıştır. Avlunun kuzeydoğu bölümünde 2007 yılındaki kazı çalışmalarında avlu seviyesinin altında kalan bir mekânın duvarları belirlenmiştir. Duvarların kodunun avlu yürüme düzleminin altında kalması ve Roma villasının mimarî planıyla da uyumsuz doğrultusu nedeniyle, 16 No.lu oda olarak isimlendirilen bu mekân, erken dönemde inşa edilmiş başka bir yapıya ait olarak düşünülmüştür. Ancak mekânın geç dönemde kireç çukuru olarak kullanılması nedeniyle oluşan tahribat, bu savı kanıtlayacak ve mekânı tarihleyecek maddî buluntuların bulunmasını o dönemde engellemiştir. Yamacın eğimine uygun olarak 16 No.lu odanın kuzey duvarı 190 cm. yükseklikte korunurken, doğu ve batı duvarları güneye doğru alçalmakta ve güney duvarı temel seviyesinde ele geçirilmiştir (Resim: 1). 7.04 x 5 m. boyutlarındaki mekânın batı duvarından yaklaşık 50 cm. doğusundan başlayan ve tüm odayı içerisine alan bir kireç çukuru ortaya çıkarılmıştır. Oldukça sert bir yapıya sahip olan kireç tabakasının kaldırılması sırasında çukurun güneydoğu bölümünde, büyük oranda LR3 amphoralarından oluşan bir yığın ile karşılaşılmıştır (Resim: 2). LR3 amphoralarının uzun bir zaman dilimi içerisine tarihlenmesinden dolayı, kireç çukurunun kullanım tarihi konusunda çok belirleyici olamamaktadır. Ancak yapılacak detaylı bir inceleme sonrasında kireç çukurunun Roma villasının yapım aşamasında mı, yoksa Roma villasının geç dönemdeki tadilâtı sırasında mı açılmış olduğunun belirlenmesi, seramiklerin tarihlenmesi açısından oldukça önem taşımaktadır. Kireç tabakasının hem tabandan hem de kuzey duvardan temizlenmesinin ardından özellikle kuzey duvar üzerindeki fresko ortaya çıkmıştır. 160 cm. yüksekliğe kadar korunmuş durumda olan mermer taklidi duvar resmi alt frizi oluştururken; bunun üzerindeki frize ait izler mekânın kuzeydoğu köşesinde küçük bir alanda korunmuş durumdadır (Resim: 3). Mermer tak- 136 lidi alt bölümden, sarı ve kırmızı renklerde kesme taş görünümlü kabartmalı üst bölüme geçiş, yumurta dizi ile sağlandığı anlaşılmaktadır. Bu özellikleri ile, Pompeii sınılandırmasına göre “birinci stil” duvar resimleri ile büyük benzerlik gösteren freskolar, mekânı Geç Cumhuriyet - Erken İmparatorluk (İ.Ö. 1. yy. / İ.S. 1. yy.) dönemine tarihlemiştir. Kireç tabakasının altında ele geçirilen bronz bir Avgustus sikkesi de verilen tarihi doğrulamıştır. Mekânın güneyde olduğu girişini ve açıldığı alanı görebilmek amacıyla açma güneye doğru genişletilmiştir. Bu alandaki kireç dolgunun kaldırılması sonucunda giriş bölümünün çukur tarafından tahrip edildiği görülmüştür. Ancak mekânın güney dışında derinleşilmesi sonucunda açmanın batısında, kuzeygüney doğrultulu, kuzey ucu 16 No.lu mekânın duvarına yaslanmış mermer bir kapı eşiği ile güney sövesi ve önünde çok az bir kısmı korunan düzensiz taş döşeme ortaya çıkarılmıştır. Taş döşemenin üzerinden ele geçirilen gümüş bir Tiberius (İ.Ö. 14-37) sikkesi, mekânın Geç Cumhuriyet- Erken İmparatorluk dönemine ait olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. 16 No.lu mekânın altından gelip, mermer eşiğin önünden geçen bir su künk hattı da bu alanda ele geçirilen bir diğer buluntuyu oluşturur. 2013/1 açmasında ortaya çıkarılan Erken Roma Dönemine ait 16 No.lu mekân, Antandros’un Erken Roma Dönemine ait bulunan ilk mimarî kalıntısıdır. Bu alandaki çalışmalar, önceki yıllarda ele geçirilen Erken Roma Dönemine ait seramik ve sikkelerin bir mimarîye bağlı olarak ele geçmemesinin nedenine açıklık getirmiştir. İ.S. erken 4. yüzyıla ait Roma villasının yapım aşamasında bu alanda bulunan erken dönem yapılarının hemen hepsi anakaya yapısına kadar yıkılmış, ancak 16 No.lu oda gibi açık avlulardaki bazı erken mekânlar kısmen de olsa korunabilmiştir. Yamaç Ev sektöründe yürütülen ikinci kazı çalışması 2013/2 açmasıdır. Roma Villası’nın doğu kesiminde yer alan hamamın yaklaşık 5 m. doğusunda yer alan çalışma alanı 2006 yılı kazı sezonunda açılan sondajın 1.90 metre güneyine doğru yapılan 4.10 x 5.80 m. boyutlarında bir genişlemedir. Çalışmada, 2006 sezonunda caldariumun güneydoğu köşesinde ortaya çıkarılan kesme blok taş merdivenlerin ve kuzey-güney yönlü uzanan geç dönem 137 duvarının doğusundaki yapılaşmanın anlaşılması hedelenmiştir. 2006 yılında açılan bu sondajda 22.21 m. seviyesine dek derinleşilmiş; açmanın kuzey batısından kuzeybatı-güneydoğu aksında bir duvar açığa çıkarılmıştır. 23.80 m. seviyesinde başlanan güney genişlemede, 120 cm. kalınlığındaki duvarın güneye doğru 135 cm. devam ettikten sonra doğuya bir dönüş yapıp açmanın doğu kesitine dek ilerlediği gözlenmiştir. 80 cm. kalınlığındaki HAT duvarının dolgusu içinden bir adet mermer heykel başının saç kısmına ait küçük bir parça ele geçirilmiştir. Bu duvarın batı köşesinin 190 cm. doğusunda kuzeygüney doğrultulu 70 cm. kalınlığında bir duvarın bağlanıp açmanın güney kesidine doğru devam ettiği anlaşılmıştır. Açmadaki modern teras duvarının kaldırılmasının ardından kuzey-güney yönlü duvarın batı yüzünde pişmiş toprak tuğlalar ile örülmüş bir ocağa rastlanmıştır. Ocağın yaklaşık 5 m. batısında yer alan praefurniumun, geç dönemde ekmek fırını olarak kullanılması; hemen karşısında çıkan ocakla birlikte, iki mekân arasında kalan boşluğun dar bir sokak olarak kullanıldığını göstermektedir. Yaklaşık 15 metre kuzeyde ve üst terasta yer alan şapelin varlığıyla da, bu alanda güçlü bir Geç Antik Çağ yerleşimi olduğu savı güçlenmektedir. Villanın zengin yaşamının sona ermesiyle birlikte, bölgede eski döneme göre oldukça fakir bir yaşam sergilendiği bir kez daha anlaşılmıştır. Ancak bu dönemin tarihine ışık tutacak net bir tabakaya rastlanmamıştır. 2011 yılında bu alanın güneyinde yapılan sondaj kazısında ortaya çıkarılan döşeme, hemen üzerinden gelen ve Phokas Dönemine tarihlenen (M.S. 602-610) sikke bugün için bu alanın da en net tarihleyici unsuru olarak kalmıştır. Hat duvarının kuzeyindeki alanın doğu kesitinden başlayıp 2.10 m. dek batıya uzanıp, kuzey kesite doğru dönüş yapan duvarın güneye doğru 30 cm. kadar devam ettikten sonra 65 x 115 cm. ölçülerinde bir eşik taşı açığa çıkarılmıştır. Hat duvarı, ikinci eşik taşı ile girilen mekânın güney duvarını oluşturmaktadır. Bu mekânın kuzey duvarının doğusunda üzerinde kırmızı renkte bant bulunan çok az bir parçası korunmuş duvar resmine rastlanmıştır. Mekânın kuzey duvarının yıkılması sonucu eşik taşının kırıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca bu alandaki pişmiş toprak döküntü içerisinde, üç parçaya ayrıl- 138 mış perirhanterion ağzı ele geçirilmiştir. Bu yıkıntının kaldırılması sonucunda mekân içinde üzerinde yuvarlak bir oyma deliği olan ve üzeri pişmiş toprak tıkaç ile kapatılmış bir künk bağlantı taşı açığa çıkarılmıştır. Bu taşa doğu-batı doğrultusunda bir künk hattının bağlanıp, II. eşik taşının altından geçerek dışarıya uzandığı anlaşılmıştır. Bu taş mekânın taban seviyesi ile aynı seviyede olup üzerinde bulunan perirrhanterionun olasılıkla giderini oluşturmaktaydı. Perirhanterionun giderini oluşturan künk hattının ana kaya üzerine inşa edildiği anlaşılmıştır. Bu alanda yapılan çalışmalarda birisinin girişi güney, diğerinin girişi batı duvarında olan ve olasılıkla aynı avlu veya koridora açılan iki mekânın ve bu mekânların altından geçen su sisteminin varlığı belirlenmiştir (Resim: 5). Ancak ele geçirilen malzemelerin karışık ve çalışılan alanın küçük olması nedeniyle yapılar henüz sağlıklı bir şekilde tarihlenememiştir. Yamaç Ev sektöründe çalışılan ve 2013/3 olarak adlandırılan açma, Roma villasının caldariumunun güneyinde yer alır. Bu alanda villanın geç evresinde inşa edildiği anlaşılan 2.20 x 1.70 m. boyutlarındaki mekân içerisinin boşaltılması hedelenmiştir. Villanın geç döneminde praefurniumda yakılan odunların külünün biriktirildiği alan olarak düşünülen mekânda 21.73 m. seviyesinden kazı başlanmıştır. Yaklaşık 50 cm. kalınlığındaki kül tabakasının kaldırılmasının ardından, döküntü şeklinde çok sayıda taban tuğlası ve çatı kiremidi parçalarının alınmasının ardından 21.03 m. seviyesinde ana kayaya rastlanmıştır. Bu derinleşme çalışmaları sırasında caldariumun güney duvarı üzerinde 21.89-21.40 seviyeleri arasında 49 cm. yüksekliğinde bir açıklık saptanmıştır (Resim: 6). Duvarın içinde daralarak uzanan açıklığın bir kanal oluşturduğu belirlenmiş olup henüz işlevi tam olarak anlaşılamamıştır. Deliğin içindeki toprağın alınması esnasında parçalar hâlinde tama yakın bir bodur amphora ve yine tama yakın bir khytra bulunmuştur. Roma villasının hamam bölümünün güney kesiminde tepidariumun aksında 2010 yılında ‘Güney Sondaj I’ adında 3x7 m. boyutunda bir alan kazılmıştı. Evin güney tabakalaşmasını anlamaya yönelik olarak açılmış olan sondajda doğu-batı doğrultulu 1 m. kalınlığında bir duvar ve bu duvarın güneyinde 139 yaklaşık 3 m. boyunca uzanan in situ çatı kiremid yıkıntısı kaldırılmıştı. Bu duvarın devamını bulmak amacıyla Güney Sondaj-I’in batısında, ‘2013/4’ adlı yeni bir açmaya başlanmıştır. Açma, tepidarium ve piscinanın güneyinde, bir teras alttadır. 7.50 m. doğu-batı, 10.50 m. kuzey-güney doğrultulu açma, yamaç eğiminin oldukça yüksek olduğu bir alan üzerindedir. Bu nedenle kazıya öncelikle yüksekteki kesim olan kuzey kısımda başlanmış ve kazılan alan derinleştikçe güneye doğru genişlemiştir. Açmanın kuzeydoğu kesiminde, önceki yıllarda kazısı yapılmış bir alanın temizlenmesi sonucunda 22.13 m. seviyesinden pişmiş toprak bir döşeme taban ortaya çıkarılmıştır. Açma doğudan HDO, batıdan da HCO duvarlarıyla sınırlanmıştır. HCO duvarının batısından Roma villasının altından geçmekte olan kanalizasyon hattı ve bir kanalizasyon bacası belirlenmiştir. Bacanın temizlenmesi sonucunda kanalizasyon hattına girilmiş ancak güneye uzanan hattın çöküntü nedeniyle tıkanmış olması nedeniyle ilerlenememiştir. Mekânı kuzeyden sınırlayan teras duvarı ile eş zamanlı olarak inşa edildiği anlaşılan HCO duvarı oldukça yüksek korunmuştur. Yer yer büyük çatlaklara sahip olan bu duvarın, çatlamalar nedeniyle düz bir hat oluşturmadığı görülmüştür. HCO duvarının doğusunda yapılan kazıda, duvardan 5 m. doğuda yer alan ve açmanın doğu sınırını belirleyen HDO kodlu duvar üzerinde 19.90 m. seviyesinde eşik taşlı bir giriş ortaya çıkarılmıştır (Resim: 7). Kapının hemen güneyinde 19.70 m. seviyesinde açığa çıkarılan pişmiş toprak döşemenin açmanın küçük bir bölümünde korunduğu anlaşılmıştır. Açmanın kuzeyinde korunan döşemenin ve altındaki ana kayanın olduğu alanda bulunan bronz Arcadius sikkeleri (İ.S..402-408) eşik taşlı mekân için terminus post quem oluşturmaktadır. Döşemenin altında 19.33 m. ve18.85 m. seviyeleri arasında rastlanan harcın altından gelen Theodosius sikkesi ise terminus ante quemdir. Mekânın güney sınırını oluşturan duvar ise arazi eğiminden dolayı oldukça alçak olarak, 19.20 m. seviyesinde açığa çıkarılmıştır. HEE kodu verilen duvar doğuda HDO duvarına yaslanırken, batıda HCO duvarını aşıp batıya doğru devam etmektedir. Duvar tespit edilemeyen bir nedenle çatlamış 140 ve güneye doğru eğilme göstermiştir. HCO duvarı ile birleşeceği noktada 15 cm.ye varan bir boşluk bulunmaktadır. Duvarın kuzey yüzünün ince bir harç tabakası ile sıvanması ve bu sıvanın hâlâ korunmuş durumda yer alması HEE duvarının HCO duvarına göre daha erken bir tarihte inşa edilme olasılığını artırmaktadır. Taban malzemelerinin dolgusunu oluşturan kireç tabakasının alt katmanlarında HCO duvarının çatlak olan kısmından başlayıp HDO duvarının batı yüzündeki eşik seviyesinin altına dek uzanan kuzey-güney doğrultulu üzeri kuzeye doğru bir eğimle sıvanmış HEM kodu verilen bir duvar açığa çıkarılmıştır. Duvar üzerindeki sıvanın güneydeki en üstü 18.52 m. seviyesinde iken kuzeyde yer alan en alt bölümü 18.31 m. seviyesindedir. Kuzeye doğru bir eğimle sıvanan 98 cm. kalınlığındaki HEM duvarı ile onun kuzeyinde yer alan güney yüzü düzeltilmiş ve içe girinti yapan batı kısmı doğal taşlar yardımıyla sıfırlanmış olan ana kayanın arasındaki mesafe yaklaşık 1 m.dir. Sıvalı duvar ile ana kaya arasındaki bu boşluğun HCO duvarının batısındaki alanda bulunan kanalın doğu uzantısı olduğu görülmüştür. Doğu-batı doğrultusunda uzanan kanalın güney sınırını oluşturan HEM duvarına kuzey-güney doğrultulu HEP kodlu bir duvar eklenmektedir. HEP duvarının hem batı hem doğu yüzü ince bir sıva tabakasıyla kaplıyken doğu kısmında HEM duvarına yapışık biçimde, küçük bir alanda sıvanın doğuya doğru döndüğü gözükmektedir. Duvarın her iki yüzünün ince tabakalı bir sıva harcıyla kaplanmış olması alanın iç mekân olarak kullanıldığını göstermektedir. HEP duvarının, doğudaki sıvadan itibaren ölçüldüğünde, 90 cm. sonra üst taşlarının noksan olmasına rağmen sıvanın korunmuş olması duvarın güneye doğru devam ettiğine işaret etmektedir. Alanda derinleşilmesinin ardından HEM duvarının güneyinde birisi batıda (Güney-Teras 1, GT1), diğer doğuda (Güney-Teras 2, GT2) olmak üzere iki mekânın varlığı anlaşılmıştır. Her iki mekân da güneyden, daha geç dönemde inşa edilen HEE duvarı tarafından kesilmiştir. Her iki mekânın da duvarları, yanlarda yeşil ve kırmızı bantlarla sınırlanmış beyaz fresko ile bezenmiştir (Resim: 7).. Mekânlar içerisinde ele geçirilen sarı, lacivert, turuncu renkte fresko parçalarının yanı sıra 141 loral bezeme parçası ve proilli tavan süslemeleri, mekânların göründüğünden çok daha gösterişli olduğunu kanıtlamaktadır. 16.82 seviyesinden gelen büyük boyutlu karbon, önümüzdeki sene çıkarılmak üzere toprakta bırakılmıştır. Mekânın kazısı ise 16.47 seviyesinde sonlandırılmıştır. GT2 mekânının ise kuzey ve batı duvarlarında sıva izine rastlanmıştır. GT1’de yer alan kırmızı ve yeşil bant bu mekânda yer almazken, geneli beyaz olan sıvanın üzerine iki sıra hâlinde ince kırmızı renkli çizgiler, yatay ve dikey olarak çizilmiştir Mekânın kuzey duvarı oldukça tahribat görmüştür. HEM duvarının güney yüzü olan duvarın güney dibinde bulunan 17.03 seviyesinden gelen mermer döşeme parçalarının mekânın yürüme seviyesi olup olmadığı tam olarak anlaşılamamıştır. Bu zeminin altına inildiğinde ise 16.70 seviyesinde karşılaşılan sarı renkli toprak ve toprağın altından gelen malzeme içerisine Roma seramiğinin karışmadığı tespit edilmiştir. Hellenistik Dönem seramiğinin yanında, Hellenistik kandil parçaları ve üç adet Hellenistik sikke ve bir adet yine Hellenistik Dönemi işaret eden pithoid amphora kaide ve gövdesi, bu katmanın Hellenistik Dönem seviyesi olduğunu göstermektedir. İki mekânın da düzgün bir zemine sahip olmamaları, ancak duvarların oldukça güzel korunmuş ince sıva ile kaplı olmaları, zeminlerinin tahrip olduğunu ve daha sonra yapılmadığı savını akla getirmiştir. Ancak kazı sırasında tek bir tessera parçasına dahi rastlanmamış olması, mekânların zeminlerine çok da özenmedikleri savını güçlendirmektedir. Mekânları güneyden kesen HEE duvarının bu mekândan da, Yamaç Ev’den de daha geç dönem bir evreye ait olduğu tespit edilmiştir. HEM duvarı ile anakaya arasında kalan dar alan ise kanalizasyona bağlanan bir açık kanal olduğunu düşündürmüştür. Kazı sezonunun son günlerinde ise 2013/4 açmasıyla Güney Teras 1 açması arasında kalan toprağın alınmasına başlanmıştır. Ana kaya üzerine yığılan dolgu toprak görünümündeki alanı, kuzeyde karşılığı olmayan bir kemerli duvar ve HDO duvarı sınırlamaktadır. Bu iki duvar arasındaki toprağın kazısı sırasında, 20.30 seviyesinde oldukça küçük bir alanda harçlı bir zemin yakalanmışken, bu zeminin kuzeyinde 20.29 seviyesiyle birlikte gelen yoğun seramik, bu dar alanın bir çöplük olarak kullanıldığını, ya da seramik yığını- 142 nın zeminin altında dolgu malzemesi olarak atıldığını göstermektedir. Tamamı Geç Roma Dönemine ait seramik malzeme LR3 amphora, Gaza amphorası, khythra, lopas, thin wall, light color pyxis, lekane, kırmızı astarlı tabak, tegula mammate gibi yoğun bir repertuara sahiptir. Bu alandaki çalışmalar 2014 sezonunda da sürdürülecektir. 2013 yılı kazı sezonunda daha önce ortaya çıkarılmış olan mozaiklerin ihtiyaç görülen yerlerinde yüzey harcı yenilemesi yapılmış, duvar resimlerinin konservasyonları yenilenmiştir. Bunun yanı sıra yeni çıkan duvar resimleri ve mozaiklerin de konservasyonları yapılarak, diğer açmalarda olduğu gibi doğa şartlarından korunması amacıyla üstleri geçici çatı örtüsü ile kapatılmıştır. SUR SEKTÖRÜ Yamaç Ev sektörünün yaklaşık 250–300 m. batısında yer alan Sur Sektörü’nde önceki yıllardaki çalışmalarla İ.Ö. 4. yy. sur ve kulesi açığa çıkarılmıştır. Dış ve iç yüzü bosajlı, kesme taş bloklardan oluşan sur, doğudan gelip batıda bir kule yaptıktan sonra güneye yönelmiş ve bu alanda henüz belirlenemeyen bir nedenle tahribata uğramıştır. Tahribat sonrasında surun oldukça büyük ve işçilik göstermeyen taşlarla onarılarak güneye doğru uzandığı belirlenmiştir. 2013 sezonunda sur güzergâhını anlamaya yönelik olarak, ortaya çıkarılmış sur duvarından yaklaşık 10 m. güneyde 1.5 x 4 m. boyutlarında sondaj çalışmasına başlanmıştır. Çalışmalar sonucunda sur duvarlarının tıpkı kuzeydeki gibi tahribattan sonra tamir gördüğü şekliyle, işçilik göstermeyen iri taşlarla devam ettiği, ortaya çıkarılan batı yüzüyle netlik kazanmıştır (Resim: 9). Surun batı kısmında da, önceki senelerde anlaşıldığı üzere, moloz taş dolgusu tespit edilmiştir. Açma, dolgu taşların sınırları belirlemek adına batı yönünde 1 m., doğu yönünde 2 m. genişletilmiştir. Batı yönünde moloz taşlar sonlanırken doğu yönündeki genişlemede yüzey toprağının hemen altında mozaik tabana rastlanmıştır. Bu nedenle, çalışmalar bu yönde yoğunlaştırılmıştır ve olası mozaik tabana sahip yapıların ortaya çıkarılmasına öncelik verilmiştir. Sur duvarlarının devamına ilişkin çalışma- 143 lara ise ara verilmiş, mozaikli yapının tamamının anlaşılmasına yönelik olarak açma kuzey ve doğu yönde genişletilmiştir. Bu genişlemeler sonucunda tabanı mozaik döşemeye sahip doğu-batı doğrultulu 173 cm. genişliğinde bir koridor ortaya çıkarılmıştır. Yaklaşık 8 m. uzunluğundaki koridorun doğu ucu oldukça iyi korunurken, batı bölümünün tarımsal faaliyetler sonucunda tahrip olduğu anlaşılmıştır. Koridor mozaiğin korunan bölümünde saç örgüsü motii ile çevrelenmiş birbirinden farklı altı geometrik panel uygulanmıştır. Koridorun kuzeyinde, koridora açılan 3 mekân belirlenmiştir. Bunlardan en batıdaki en büyük boyutlu olanıdır. Evin tricliniumu olması gereken bu mekânın batı duvarının büyük bölümü tarımsal faaliyetlerle tahribata uğramış. 6.70 x 4.00 m. boyutlarındaki mekâna giriş güneydoğuda eşiği korunan kapı ile sağlanmaktadır (Resim: 10). İki kanatlı kapıya sahip oduğu anlaşılan tricliniumun doğu bölümünde korunan mozaik döşeme, mekânın Antik Dönemdeki gösterişini ortaya koymaktadır. Mekânın orta kısmını süsleyen gamalı haç ve onun çevresini kuşatan dört basık altıngenin oluşturduğu sekizgen grubun yan yana getirilmesiyle oluşturulmuş dikdörtgen bölüm, saç örgüsü ile çevrelenmiştir. Saç örgüsünü de kuzey, doğu ve batıdan sarmaşık frizi kuşatırken bu friz güneyde yerini, hayvan igürlerinin de bulunduğu bir frize bırakır. Yalnızca doğu bölümünün küçük bir kısmı korunmuş olan bu frizde bitkiye sarılmış bir yılan ile, olasılıkla aslan olan kedigillerden bir hayvanın sağrısı korunmuştur. 1 No.lu mekân olarak isimlendirilen tricliniumun doğusunda 2 No.lu mekân yer almaktadır. 4.00 x 3.50 m. boyutlarında olan mekânın 10.26 m. seviyesinde sıkıştırılmış toprak tabana ulaşılmıştır. Bu tabanın mekânın doğu kesiminde tuğla döşemeye sahip olduğu görülmüştür. Taban üzerinde ele geçirilen bazı in situ mutfak kap parçaları bu alanın kiler olarak kullanıldığı yorumuna neden olmuştur. Ayrıca bu mekânın güney duvarı boyunca uzanan, taban tuğlalarının dik yerleştirilmesi ile elde edilmiş kanal da bu ikri desteklemiştir. Mekânın doğu duvarı üzerinde yer yer belirlenen kaba, Horasan sıva da kiler kullanımı için uygun düşmektedir. Mekânın güneybatı köşesinde çok sayıda pencere camının ele geçmesi mekânın güney duvarının batı bölümünde bir pencere bulunduğunu ortaya koymuştur. 144 Koridora açılan kuzeydeki bir diğer mekân da 3 No.lu mekân olarak isimlendirilmiştir. Güneyden yalnızca 50 cm.lik bir bölümü kazılan mekânın genişliği 2.10 m., uzunluğu da diğer mekânlar gibi 4 m. olmalıdır. Bu mekânın kazılan bölümünde de 10.25 m. kodunda sıkıştırılmış toprak taban belirlenmiştir. Koridorun güney bölümünde de koridora açılan en az üç mekânın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan 4 No.lu olarak işimlendirilen doğudakinin genişliği 2.00 m., 5 No.lu olarak isimlendirilen mekânın ise 2.5 m.dir. Her ikisi de sıkıştırılmış toprak tabana sahiptir. Bu mekânları kuzeyden, koridoru güneyden sınırlayan duvarın batıya doğru devam ediyor olması, burada 6. bir mekânın varlığına işaret etmektedir. Mozaik döşemeli koridorun doğu sonunda daha sonra örülerek kapatılmış bir kapı açıklığına rastlanmıştır. Eşiğe de sahip bu kapı açıklığı kuzeydeki bir mekân ve güneydeki olasılıkla yapıya girişi sağlayan sokak kapısına ulaşımı sağlamaktadır. Yapının güneyinden geçtiği düşünülen bu yola açılan kapının bulunduğu alanın kazısı bir sonraki sezonda yapılacaktır. Mozaiklerin yapısı ve kullanılan motilerin ‘Yamaç Ev’ olarak isimlendirilen Roma villasınınkilerle benzerliği dikkat çekmiştir. Özellikle triclinium, koridor ve 2 No.lu oda içerisinde taban üzerinden ele geçirilen sikkelerin en erkeni Valerius Licinianus Licinius (317-320), en geç olanının da Flavius Honorius’a (395-401) ait olması, bu Roma evinin de Roma villası gibi İ.S. 4. yüzyıla ait olduğunu kanıtlamıştır. Mozaiklerin kısmen restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapılmış ve üstü gelecek sezonda açılmak üzere, trapez saç ile kapatılarak doğa şartlarından korunması sağlanmıştır. NEKROPOLİS SEKTÖRÜ 2011 ve 2012 yıllarında çalışılan Kuzey Genişleme II Açması’nın kuzey kesitinden akan toprağın kaldırılması ve açmanın temizliği sırasında önceki 145 yıllarda güneyinde İ.Ö. 6. yüzyıla ait urnaların çıkarıldığı GKK kodlu duvarın hemen altında bir urna mezar belirlenmiştir. Toprak baskısından dolayı parçalı olarak 7.67 m. seviyesinde ele geçirilen urna, toprağa dik olarak yerleştirilmiş omuzdan kulplu gri hamurlu amphoradır. 440 No.lu olarak numaralandırılan urnanın ağzına bir kyliks yerleştirildikten sonra bir taş ile ağzı kapatılmıştır. Mezar buluntuları yardımıyla İ.Ö. 6. yüzyıla tarihlenmiştir. Yine daha önceki yıllarda ortaya çıkarılmış olan 49 No.lu podyumlu mezarın kuzeyinde, 271 No.lu lâhdin güneyinde ve 31, 36, 293 No.lu lâhdin doğusundaki boş alanda yer alan iri boyutlu taşlarla çevrilmiş oval alanda herhangi bir mezar yapısı olup olmadığına yöneliktir bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu alanda daha önce bırakılmış olan 4.32 m. seviyesinden itibaren çalışılmaya başlanmıştır. Çakıltaşlı toprak tabakasının kaldırılmasının ardından, 4.04 m. seviyesinden itibaren yanık alan ve yanmış kemikler ele geçirilmiştir. Birincil kremasyon olarak tespit edilen mezara 441 olarak numaralandırılmıştır. Bu mezardan herhangi bir buluntu ele geçirilmemiştir ve çalışmalar 3.75 m. seviyesinde sonlandırılmıştır. 2013 yılı çalışmaları yoğun olarak nekropolisin kuzey ve güney bölümlerinde iki alanda sürdürülmüştür. Nekropolisin kuzey sınırını belirleme amacıyla nekropolisin kuzeyinde kuzey-güney doğrultusunda 5 m., doğu-batı doğrultusunda 9 m.lik bir açmaya 1-5/L-U plan karelerinde başlanmıştır. ‘Kuzey Genişleme II’ açmasının yaklaşık 5 m. kuzeyinde açılan bu açmaya ‘Kuzey Genişleme IV’, arada kalan ve daha sonra kazılması planlanan bölüme de Genişleme III adı verilmiştir. Kuzey–güney yönünde oldukça eğimli bir arazi yapısına sahip olan bu açmada kazı çalışmasının başlamasının hemen ardından beklendiği üzere kuzeyde 15.22 m. seviyesinde ana kaya görünmeye başlamıştır. Ana kaya yüzeyini takip ederek güneye doğru çalışmalar sürdürülmüştür. Açmanın kuzeybatı köşesinde 14.20 m. seviyesinde güneye doğru eğimli inen iki su künkü in situ ele geçirilmiştir. Bu su künkleri nekropolisin kullanım dışı kalmasının ardından İ.S. 4. yüzyılda yerleşime açılması sonucunda inşa edilmiş olan konutların su ihtiyacını karşılamaya yönelik olmalıdır. 146 Açmada 12.99 m. kodundan itibaren mezarlara rastlanmaya başlamıştır. 2014 yılında bu alanda belirlenen 5 adet (444, 447, 450, 452 ve 453 No.lar) birincil kremasyon, 1 adet stamnos bebek mezarı (448 No), 1 adet çatı kiremidi bebek mezarı (445 No), 1 adet mezar sunağı (442 No), 1 adet urne (451 No) ve 1 adet taş lâhit mezar (449) ortaya çıkarılmıştır. 442 No.lu sunak, 2.87 x 2.10 m. boyutlarında, açık bölümü güneyde olmak üzere at nalı formundadır (Resim: 11). Yamacın eğimine uygun bir şekilde güney bölümü kısmen tahribat görmüş sunak, moloz taş ile örülmüştür. Sunağın kuzeybatı ve kuzeydoğu köşelerinde kısmen düzgün işlenmiş kesme taşların kullanıldığı görülür. Kuzeydoğu köşede en üstte kullanılan, üstünde olasılıkla bir stelin ayakta durmasını sağlayacak yuvaya sahip, kısmen tahribata uğramış devşirme bir eşik taşı parçasıdır. Sunağın iç kısmında yapılan çalışmalarda sunağın orijinal mezarı olduğu düşünülen birincil kremasyon açığa çıkarılmıştır. 452 No.lu mezar, başı doğuya gelecek şekilde yatırılmış bireyin yerinde yakılması, tek kulplu iki maşrapa, 56 adet bronz habbe, demir bir obje ve bronz bir Assos sikkesinin baş bölümüne bırakılmasının ardından üstünün 3 adet düz stroter ile kapatılmasıyla oluşturulmuştur. Mezar, buluntuları yardımıyla İ.Ö. 2. yüzyıla tarihlenmiştir. 452 No.lu mezarın üzerini örten stroterlerden ortadakinin üzerine daha geç dönemde urna olarak kullanılmış bir jug yerleştirilmiştir. Çevresi taşlarla desteklenen 451 No.lu urnenin ağzı bir stroter parçası ile kapatılmıştır. 452 No.lu mezarın doğu çatı kiremidinin üstüne, üstü yine çatı kiremidi parçası ile kapatılmış 453 No.lu birincil kremeasyon mezar belirlenmiştir. Mezarların ve sunağın birbirleri ile olan ilişkisi incelendiğinde, belki de aynı ailenin üyeleri olan 452 ve 453 No.lu kremasyon mezarların bulunduğu alana, olasılıkla yine aynı aile üyesine ait olan 451 No.lu urnanın yerleştirilmesinin ardından sunağın inşa edildiği anlaşılmıştır. Hellenistik Dönemin başlarından itibaren görülmeye başlanan sunak tip mezar yapılarının aile mezarı olarak kullanıldıklarına işaret eden çoklu gömülere diğer örneklerde de rastlanmıştır. Sunak mezarın hemen doğusunda bir diğer birincil kremasyon olan 447 No.lu mezara rastlanmıştır. Üstü çatı kiremidi parçaları ile kapatılmış meza- 147 rın açılmasının ardından, doğu-batı yönünde yatırılmış bireyin yerinde yakıldığı anlaşılmıştır. Üst seviyesi 11.66 m. olan bu mezarda 11.56 m. seviyesinde 1 adet aşırı korozyonlu bronz sikke ve iki adet Hellenistik Döneme tarihlenen parçalı hâlde iki batı yamacı kantharos ele geçirilmiştir. 444 No.lu mezarın kuzeybatı köşesinde kuzey kesite yakın olarak moloz taşlardan oluşmuş bir küçük yığın belirlenmiştir. Bu taşların alınması sonucunda altında çatı kiremidi parçalarının dik olarak yerleştirilmesiyle ve üstünün de yine çatı kiremidi parçasıyla örtülmesiyle oluşturulmuş bir mezar olduğu görülmüş, 445 diye numaralandırılmıştır. Mezarın içerisinde herhangi bir bulguya rastlanmaması sonucunda bunun bir fetusa ait olabileceği düşünülmüştür. Bu mezarın hemen doğusunda üzeri stamnos parçaları ve bir kalypter ile kapatılmış 444 No.lu mezarın taşlarının da altında kısmen kalan bir diğer mezar belirlenmiştir. Kapatılan alanın oldukça küçük olması nedeniyle bebek mezarı olduğu düşünülmüş ve 448 olarak numaralandırılmıştır. Parçaların kaldırılmasının ardından az da olsa bebek kemiklerinin korunduğu görülmüş, başka herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Aynı alanda seviye inilmesi sırasında 445 ve 448 No.lu mezarların hemen güneyinde, 11.94 m. kodunda, doğu-batı doğrultulu kapaksız taş lâhit mezara rastlanmış ve mezara 449 mezar numarası verilmiştir. Lâhdin doğu, batı ve kuzey bölümlerinde diğer taş lahitlerde olduğu gibi, istinat duvarı yer alırken, güney duvarı üzerinde üstü çatı kiremidi parçaları ile kapatılmış bir yanık alan belirlenmiştir. Lâhdin üstüne doğru da uzanan bu yanık alanın birincil kremasyona ait olduğu belirlenmiş, yanmış kemiklerin yanı sıra içerisinden ağız kısmı korunmamış bir unguentarium ele geçirilen bu mezara 450 mezar numarası verilmiştir. Kremasyonun kaldırılmasının ardından mezarın yalnızca lâhdin istinat duvarını değil, aynı zamanda güney duvarının bir bölümünü de tahrip ettiği anlaşılmıştır. 449 No.lu lâhit mezarın 11.92 m. seviyesinden başlayan iç dolgusunun alınması sırasında lâhdin kuzeydoğu köşesinde 11.30 m. seviyesinde kiremit parçalarına rastlanmıştır. Kiremit parçalarının kaldırılmasının ardından altında baş doğuya gelecek şekilde bir bebek iskeleti ele geçirilmiştir. Bebek 148 iskeletinin kaldırılmasının ardından lâhit tabanına yatırılmış bir yetişkin iskeleti ortaya çıkarılmıştır. Baş doğuya gelecek şekilde yatırılmış bireyin baş hizasında bronz bir İ.Ö. 3-2. yüzyıl Pergamon sikkesi, bacaklarının arasında da bir kurşun ağırlık ele geçirilmiştir. Güneyde ise çalışmalar öncelikle 2013 yılı kış aylarında Güneydoğu III açmasında meydana gelen kesit akıntılarını kaldırmakla başlanmıştır. Daha sonra Antik Yolun hemen güneyinde bulunan yaklaşık 13 m. uzunluğunda 5 m. genişliğindeki alanın kazılmasına başlanmıştır. Bu yeni çalışma alanında amaç, antik yolun güney sınırını açığa çıkarmak ve yolun güneyinde daha önce belli bölümleri açığa çıkarılan Geç Roma yapılarının planını belirlemektedir. Böylece nekropolis üzerinde yer alan Geç Roma Dönemi yapılarının planı anlaşılmaya çalışılacaktır. Açılan bu yeni açmaya “Güney Genişleme IV” adı verilmiştir. Çalışmalar sırasında bir bölümü 2009 yılında belirlenen DRO kodlu duvarın devamı ortaya çıkarılmıştır. 2009 yılında doğu-batı doğrultulu 3.90 m. uzunluğunda açığa çıkarılan duvara, 2013 yılında 6.40 m. daha eklenerek 10.30 m. uzunluğa ulaşmıştır. Batıda köşe yapan duvar güneye doğru 2.45 m. devam ederek açmanın güney kesitine girmektedir. Genişliği 0.60 m. olan duvar orta ve büyük boyutlu taşlardan oluşturulmuştur. En yüksek taşın seviyesi 4.69 m. olarak ölçülmüştür. Güney Genişleme IV açmasında, açmanın batı bölümünde ikinci bir duvar daha ortaya çıkarılmıştır. Açmada duvarlar dışında çok fazla olmamakla beraber, Geç Roma Dönemi ve çok az sayıda Hellenistik Dönem seramiklerine ait ağız, gövde ve kaide parçaları tespit edilmiştir. Seramiklerin yanı sıra 35/T plan karesi, 4.54 m. seviyesinde bronz bir sikke ele geçirilmiştir. Korozyona uğramış sikkenin ön yüzünde proilden bir baş çok az görülebilmekte, arka yüzde ise herhangi bir igür veya yazı seçilememektedir. Geç Roma Dönemine tarihlenen DRO duvarının kuzeyinde yapılan çalışmalar sırasında 35 - 36 / Z - A1 plan karelerinde doğuda 110 cm. ve batıda 127 cm. boyutlarında korunmuş sıvalı taş öbeğine rastlanmıştır. Taş öbeğinin üst seviyeleri batıda 3.77 m., doğuda 3.71 m. olarak ölçülmüştür. Bu sıvalı taş öbeğinin mezar olma olasılığına karşılık 446 mezar numarası verilmiş, 149 ancak mezar ilk etapta açılmamıştır. 446 No.lu mezar yapısının doğusunda devam eden derinleşme çalışmaları sırasında üst seviyesi 3.40 m. olarak ölçülen ve kapağı korunmuş 443 No.lu taş lâhit mezara rastlanmıştır (Resim: 12). Uzunluğu 210 cm., genişliği 80 cm. olan, doğu-batı doğrultulu lâhit mezar içerisinden en az 4 bireye ait dağınık hâlde ve çok iyi korunmamış kemiklere rastlanmıştır. Lâhdin kuzeydoğusunda İ.Ö. 6.yy.a tarihlenen ve gövdesinde küçük bir parça eksiği olan bir adet bodur lekythos ve lâhdin kuzeybatısında çok parçalı olarak ele geçirilen lekythos HEC kodu altında toplanmıştır. 2013 yılı nekropolis kazıları nekropolis alanının kuzey sınırını belirlemeye yönelik olarak gerçekleştirilmiş olup yapılan kazı çalışmalarıyla bu saptanmıştır. Bölgede fay kırıkları konusunda araştırma yapmakta olan jeologlarla yapılan görüşmeler sonrasında, nekropolisin kuzeyinden geçen bir fay hattının varlığı öğrenilmiştir. Nekropolisin kuzeyindeki bu çalışmalarda ortaya çıkarılan ana kaya üzerinde incelemeler yapan jeologlar bu görüşlerini doğrulayan kanıtlara rastlamışlar ve nekroplisin kuzeyinde ortaya çıkarılan ana kayadaki güneye doğru ani seviye düşüşünü deprem sonrasında oluşan fay kırığı olarak değerlendirmişlerdir. Yapılan kazı çalışmaları sırasında kuzeyde ele geçirilen mezarların tamamının bu fay kırığının güneyinde yer alıyor olması da bu fay kırığının İ.Ö. 4. yüzyıldan önce olduğunu ortaya koymuştur. 2013 yılı kazılarında yeni açılan tüm açmaların üstü geçici trapez çatı örtüsü ile kapatılmış, çevresi de kafes tel ile çevrilerek güvenlik altına alınmıştır. Özellikle üç vardiya hâlinde görev yapan bekçiler ve güvenlik kameraları ile arazinin güvenliği sağlanmaya çalışılmaktadır. 150 151 Plan: 1 Resim: 1 Resim: 2 152 Resim: 3 Resim: 4 153 Resim: 5 Resim: 6 154 Resim: 7 Resim: 8 155 Resim: 9 156 Resim: 10 Resim: 11 157 Resim: 12 158 718