Ede iyat İlişkisi ve Si e a
Özka Kara a
EDEBİYAT İLİŞKİSİ ve SİNEMA
Özkan KARACA1
Sinema, kendisinden önce var olan; edebiyat, resim, müzik, tiyatro, heykel, dans gibi
sanat dallarının hepsiyle iletişim içindedir. Ancak “Yedinci Sanat”, en güçlü bağını edebiyatla
kurmuştur. Edebiyat eski çağlardan beri, insanlar arasında sözlü ve yazılı iletişim sağlayan
araçlardan biridir. Sinemanın da bir kitle iletişim aracı olması, temelde bir ortaklık oluşturur.
Bu iki iletişim aracı da kültürün gelişmesine katkıda bulunurken; insanları bilgilendirir,
eğlendirir, olup bitenden haberdar eder, onların estetik zevkine hitap eder, bakış açılarını
geliştirir ve zaman zaman da onları tartışmaya sevk eder.2
Deneme, gezi, şiir, roman, öykü, eleştiri, röportaj gibi edebiyatın her türü sinema için
kaynak oluşturmaktadır. Edebiyat türlerinin sinema türleri benzerlikler bulunmaktadır.
Örneğin metin düzeyinde bir deneme ile bir belgeselin, bir roman ile kurmaca herhangi türden
bir filmin arasında benzerlikler bulunmaktadır. Görsel ve sözsel öğeler geniş bir anlam
sisteminin bağdaşık parçalarını oluşturarak iki sanat dalının benzerlikleri birbirini
beslemektedir.
Sinemada senaryo aşamasında yapılan tüm tasarımlar öykü içerisindeki kişilere,
olaylara, ya da yere göre bir “çevirim senaryosu” hazırlamak biçiminde olmaktadır. Daha
sonra hazırlanan çevirim senaryosu doğrultusunda yazı dili görüntü diline aktarılmaktadır. Bu
doğrultuda çekilen görüntüler kurgu aşamasında yönetmenin isteğine göre uzun planlar ya da
kısa kesme olarak adlandırabileceğimiz tekniklerle bir araya getirilirler.
Film; yazılı tasvirler, hareketli görüntü, söz, gürültü ve müzik gibi beş ayrı anlatım
boyutunu bunların hepsini ya da bir kısmını içerir. Yazıda ise, sadece kâğıt üzerinde siyah
harflerden oluşan bir malzeme vardır. Bu doku farklılığı, sadece iki sanat dalı arasındaki farka
değil; benzerliklere de işarettir. Farklı malzemelerle yola çıkıp özgün ürünlerini yapan
sanatlar, zamanla kaçınılmaz bir etkileşime girerler. Özellikle, anlatım teknikleri, sanatlar
arasında ortaklık meydana getiren unsurlardandır. Örneğin Bertolucci, şiir ve sinemayı
birbirine yaklaştırmış; Salvador Dali, plastik fikirlerini sinemaya taşımış; Andre Breton,
Mayakovski, Boris Vian, M. Duras gibi şair ve yazarlar kendilerini sinemada ifade etmeye
çalışmışlardır. James Joyce ve Virginia Woolf’un bilinç akışı tekniği de, sinemada kullanılan
bir tekniktir.3
Sinema tarihi, sinemaya uyarlanmış sayısız edebiyat yapıtıyla doludur. Bunların
hepsinde ortak yan sinemaya gidip film izlemeye başladığımızda yaşadığımız deneyimin artık
okumaktan çok seyretmeye dayalı olmasındadır. Deneyimimiz bir roman ya da öykü
okumaktan öylesine farklı bir noktaya gelir ki, bazı durumlarda bu olgu yazar ile sinemacı
arasında tartışmalara yol açabilmektedir. Yine de sinemada çok başarılı edebiyat
uyarlamalarına rastlamak söz konusudur. Şurası da bilinmeli ki iki farklı sanat dalının anlatım
farklılığı buna kaçınılmaz olarak yol açmaktadır. Bu konu hem sanatçı hem de seyirci
açısından irdelenmelidir. Bir edebiyat uyarlaması söz konusu olduğunda, yazar her ne kadar
Şair, Yazar. “Atlantik Medya ve Prodüksiyon” şirketinde yapımcı ve yönetmen,
[email protected]
2
Özlem Kale, Edebiyat Sinema İlişkisi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı: 3/14, 2010.
s.266.
3
Özlem Kale, a.g.m. s. 267.
1
1
www.atlantikmedya.com
[email protected]
Ede iyat İlişkisi ve Si e a
Özka Kara a
filmin yönetim takımı ile birlikte çalışsa da izlediği sanat filminin artık kendi kitabıyla pek bir
ilgisi kalmamıştır. Bu hemen bütün edebiyat uyarlamalarında yazar ile sinemacı arasındaki
çatışmanın en önemlisidir. Filmin oluşum aşamasında edebiyatın yerini artık sinemanın diline
bırakmıştır. Başka bir deyişle yazının dili görüntünün diline uyarlanmıştır.4
Edebiyat ve sinema amaçları aynı, anlatma biçimleri farklı olan iki sanat dalıdır.
Sinemanın en önemli öğesi olan senaryo, iki şekilde meydana getirilir. Bunlardan birincisi
film yapmak isteyen kişinin tasarladığı konuyu, yalnızca sinema diliyle ifade edilecek şekilde
vücuda getirdiği “özgün senaryo”; diğeri ise daha önce yazılmış bir metni senaryo biçimine
dönüştürme işlemi olan “uyarlama”dır.5
Türk sinemasında üç çeşit uyarlama görülür: “Gerçek uyarlamalar”, “Türkçeleştirilen
konular”, ve “yerlileştirilen konular”.6 Edebiyattan sinemaya yapılan uyarlamalar genel olarak
üç türde gerçekleşir: Bunlardan ilki, romanın, sinema yararına bir senaryo hammaddesi olarak
kullanılması ve sinema boyutlarına indirgenmesi yoludur. Bu tür uyarlamalar, yönetmene
serbest hareket etme olanağı tanır ve romandan farklı bir seyir izleyen sinema örneklerini
kapsar. Sanatçı, başarılı olmuş bir ürünün; biçimini, malzemesini ya da fikrini ödünç alır ve
kendi yapıtı için kullanır. Kimi zaman kişiler ve öykünün konusu, dış çizgileriyle korunsa da;
kaynak yapıtın dilsel özellikleri bozulur, temel yapısal özelliği yitirilebilir ve bildirileri
değişikliye uğrar. Bu türün en tipik örnekleri, Shakespeare metinlerinden ya da bazı
destanlardan hareketle yapılan filmlerdir. İkinci tür uyarlamalar, romanın aslına sadık kalan
sinema örnekleridir.7
Seyirci kitap okurken kendi deneyim ve dünya görüşü doğrultusunda yapıtı yorumlar
ve imgeleminde olayları, yerleri ve karakterleri canlandırır. Aynı kitabın sinemaya
uyarlanmasında ise karşısına bir başka sanatçının, sinemacının yorumuyla karşı karşıyadır.
Hangi roman türünden söz ediyorsak edelim (tarihsel, biyografik, izlenimci, romantik,
vb.) hepsinde ortak olan yön kullandığı araçtır: yazı dili. Sinemada da senaryo, çekim ve
çekim sonrası aşamalarında kullandığı dil sinematografik dildir. Sinematografik dili
göstergeler ve bu göstergelerin oluşturduğu bir sistem oluşturmaktadır. Sinemayı bir roman
ile karşılaştırdığımızda bir çekim (filmde kameranın çalıştırılıp durdurulduğu ana kadar olan
bölümü) bir cümleye eş olduğunu söyleyebiliriz.8
Romanda, sanatçı duygu ve düşüncelerini ortaya koyarken; dil, imla, noktalama,
cümle, konu, zaman, mekân, olay vb. birimleri ele alıp işler. Bunların işlevsel bir özellik
kazanması üslûpla mümkün olabilir. Filmde ise bu duygu görüntüyle sağlanır. Işıklandırma,
müzik, efekt, dekor, kostüm, renk gibi öğelerden yararlanılır.
Tuncay Yüce, Sinema ve Edebiyat Türleri Arasında Görülen Etkileşimler, ZKÜ Sosyal Bilimler
Dergisi, Cilt 1, Sayı: 2, 2005. s.71.
5
Semir Aslanyürek, Senaryo Kuramı, Pan Yayınları, İstanbul, 2007.
6
Giovanni Scognamillo, “Türk Sinemasında Yabancı Uyarlamalar”, 7. Sanat, Sayı: 9, 1973. s. 69.
7
Cevahir Kayım, “Uyarlama Biçimleri”, Cinemascope Dergisi, Sayı: 10, 2006. s. 3.
8
Monaco, J. Bir Film Nasıl Okunur, Oğlak Yayınları, İstanbul, 2000. s.68.
4
2
www.atlantikmedya.com
[email protected]
Ede iyat İlişkisi ve Si e a
Özka Kara a
3
www.atlantikmedya.com
[email protected]