iSTANBUL
BÜYÜKŞEHiR
BELEDIYESI
•
Q@
•
XI. MILLI
TURKOLOJI
KONGRESI
••
•
•
•
•
•
•
BILDIRILERI
11-13 ASIM 2014
iSTANBUL BÜY ÜKŞEHiR BELEDiY ESi
KÜLTÜR DAiRE BAŞKANLIGI
KÜLTÜREL E TKiNLiKLER MÜDÜRLÜGÜ
Xl. Milli Türkoloji Kongresi Bildiri Kitabı
istanbul Büyük�ehir Belediyesi Adına Sahibi
Kültür Daire Ba�kanı
Abdurrahman ŞEN
Genel Yayın Yönetmeni
ismet GÜLEN
Yayın Koordinatörü
Murat ARSLAN
Yayına Hazırlayan
Prof. Dr. A. Azmi BiLGiN
Editörler
Doç. Dr. Sinan ÇiTÇi
Yrd. Doç. Dr. Ömer KUL
Yrd. Doç. Dr. Kadriye Figen VARDAR
Öğr. Gör. Dr. Fatma Meliha ŞEN
Arş. Gör. Selim AHMETOGLU
Arş. Gör. Filiz FERHAT OGLU
Arş. Gör. Harun KORKMAZ
Arş. Gör. Yusuf ÜNAL
Arş. Gör. Berker KESKiN
Arş. Gör. Uğur T UNCEL
Ferudun AY
Recai DEMiR
Grafik Tasarım
Ferhat ACAR
Baskı- Cilt
Pelikan Basım
Tel: 0212 613 79 55
Baskı Tarihi
Ağustos 2015-istanbul
Organizasyon
Kültür A.Ş.
istanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü
19 Mayıs Mah.Aytekin Katil Cad. iBB Ek Hizmet Binası No:B/A Kat:6 Şişli/istanbul - 02123126300
ISTANBUL
BÜYÜKŞEHiR
BE LED lY ESi
The UnpublishedPoems Of Sulran Mehmed II
rhe Conqueror (Avni)
Nadir İLHAN
543-555
Oğuz Türkçesinin Kuruluş Metinlerinden
Salsal-Name
One of rhe Esrablishmenr Period Texrs of rhe
Oghuz Turkish: Salsal-Name
Nesrin KARACA
557-572
Abdülhak Şinasi Hisar'ın SanatçıDüzleminde
PierreLori Biyografısi ve Tarihi ArkaPlan
The Biography ofPierreLori and irs Histarical
Background in rhe Anisric Realm of
Abdulhak Şinasi Hisar
Nesrin MENGİ
Bir Ölüm Yazısı: Nekroloji
An Aniele ofDearh: Necrology
Nevzat ÖZKAN
613-628
Anları Grameri
Narrative Grammar
ÖmerYAGMUR
603-612
Kırany Adı Üzerine
On rhe Name Kirany
OktayYİVLİ
573-602
629-644
VII. ve XIX. Yıizyıllar Arasında Avrupalılar
Tarafından Yazılan Tıirkçe Gramerlerde
izlenen Merot Üzerine
On rhe Methodology of Turkish Grammars
Wrinen by Europeans Berween
VII'h and XIX'h Cenruries
Özcan TABAKLAR
645-663
Göktürk Harli Metinlerde "-P" Zarf-Fiilinin
Üzerine BazıDikkader
Cenain Atrenrions Abour -P
Genınd at Göktürk-Letrered Texts
Sadettin ÖZÇELİK
665-671
Bir Tamir EtrafındaDede Korkur
Nüshaları Üzerine BazıDüşünceler
Some Thoughrs on Copies of Kirab-ı
Dede Korkur According ro a Text Repair
Sadık ARMUTLU
Klasik Şiirde Bir Tıir: Hadari Gazel
A Genre in Divan Poerry: Hadhari Ghazal
Saim SAKAOGLU
673-682
683-739
Anadolu ve Turkmenistan'da Taş Kesilen
Buğday Y ığınları Üzerine
An Analysis ofPetriicared W heatPiles in
Turkmenistan and Anarolia
Savaşkan Cem BAHADIR
Nedim'in GazellerindekiDön Üslup
Four Lirerary Sryle In Nedtm's Ghazals
Selahinin T OLKUN
741-750
Modern Uygur Tıirkçesinde Şahıs
Eki Bulunmayan Yıiklemler
751-762
Aniatı Grameri
Oktay vivli'
Özet
Kısa öykü üzerine yapılan incelernede kurmaca anlatının birimlerini oluş
turan sahne, tablo, özedeıne, yorumlama gibi yapıların farldı kipsel kategori
lerle aleranldığı gözlenılenmiştir.Anlatıdaki işlevlerinden hareket edilerek bu
kipierin her birine anları bilimine uygun birer ad verilmiştir.Görülen geçmiş
zamana temel öyküleıne kipi, şimdiki zamanın hikayesine ikincil öyküleme
kipi, tablolarda karşımıza çıkan şimdiki zamanın hikayesine betinıleme kipi,
öğrenilen geçmiş zamanın hikayesine geçiş kipi, geniş zamanın hikayesine
özedeme kipi, geniş zamanayorumlama kipi, gelecek zamanın hikayesine ise
erken aniatma kipi adları verilerek bunlar kavramlaşrırılmıştır. Sahnelerin
aletarımında ortaya çıkantemel öyküleme ldpinin kullanımı iki tülü gerçek
leşmektedir:İlld saf biçimde yalnızca temel ldpin kullanılması, diğeri temel
ki pin öted ldplerl9 birlikte kullanılması.İdncil öykülcme dpianlatıda nadi
ren kendi başına görülmekte, çoğunlulda temel öyküleme kipine yardımcı
olmak üzere tekdüzeli ği kırmak için kullanılmaktadır. Onun bir başka işlevi,
temel öyküleme kipiyle aktarılamayacak cylemlerianlatınaktır.Üçüncü işlevi
şimdilik sanısı uyandırmaktır. Öğrenilen geçmiş zamanın hikayesinden olu
şangeçiş kipi, hiklyenin uzak geçmişte yaşandığını belirtmek için öykülerin
hemen başında kullanılabilmektedir.Bu kipin ikinci işlevi ise eylemler ara
sındaki zamansal hiyerarşiyi belirtmektir. Özedemeler genellikle özedeme
kipi olan geniş zamanın hikayesiyle verilmelde birliktebu bölümlerde çeşit
li anlamsal geçişleri ifade edebilmek için görülen geçmiş zaman ve şimdiki
zamanın hikayesinden de yararlanılmaktadır.Betimlemeleresas olarak aynı
zamanda ikincil öyküleme ldpi olan şimdid zamanın hikayesiyle yapılmakta
dır. Yorumlama bölümlerinde geniş zaman kipi kullanılmakta, bu sayede bu
*
Doç. D., Nevşehir Ü nivers itesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, oktayivliJhotmail.com
1
1
630
XL Milli Türkoloji Kongresi Bildirileri
ı
bölümlerde anlatılanolgularınher zamaniçin geçerli olduğu ima edilmekte
dir.Öykü karakterlerinin gelecek tasarılarını,planlarını, hülyalarını önceden
aktarmak içinkullanılan form erken anlatma kipidir. Bu tip anlatım, dil bilgi
sel olarak gelecek zamanın hikayesiyle gerçekleştirilmektedir.
Anahtar kelimeler: An!atı, aniatı grameri, kısa öykü, aniatı kipleri.
Narrative Grammar
Abstract
It is observed by examining short stories that the units of fıctional nar
rative units such as scene, view, summarization and interpretation are trans
ferred in diferent narrative modes. Based on the functions of narration, the
tenses are named in accordance with narratology. Simple past tense is cal
led as
primary narrative mode, past continuous tense is called as secondary
narrative mode, past continuous tense used in views is cal!ed as descriptive
mode, past perfect tense is called as transitive mode, the patterns "used to"
and "would" are called as
summative mode, simple present tense is ca!led as
intepretive mode, the pattern "was/were going to" is called as preceding nar
rative mode. n the narratian of scenes, primary narrative mode is used in two
diferent ways; alone and with 'other modes. Secondary narrative mode is
rarely used alone but it is generally used with primary narrative mode in or
der to prevent monotony. Other twı functions of secondary narrative mode
are to deseribe actions that cannot be expressed by primary narrative ınode
and to create serise of for the time be ing. Transitive mode is used right at the
b eginning of the story to deseribe the event has happened so long ago. In
addition, it is used to indicate temporal hierarchy of events. Summarization
is usualy expressed by summative mode but sometimes simple present and
past continuous tenses can be usedin these sections in order to reflect se
mantic transitions. Desetiption is basical!y expressed by secondary narrative
mode. Interpretation is reflected by simple present tense so as to indicare
the phenomena are valid for anytiıne. Preceding narrative mode is use d to
express dreams, plans and projeers of the characters in the story. The mode is
graınmatically carried out by the pattern "was/were going to".
Kewords: Narration, narrative granmar, short story, narrative modes.
Türk Dili ve Edebiyetı
631
ı
Uzunca bir süredir kısa öykü üzerine yaptığımız araştırma ve incelemeler sırasın-.
da kurmaca anlatının birimlerini oluşturan sahne, tablo, özedeme, yorumlama gibi
yapıların her birinin kendine özgü dil bilgisel kiplerle düzenlendiğini fark ettik. Bu
. durumun, anlatı grameri ya da kurmaca anlatıda kip terimleriyle ifade edilebilece
ğini düşündük. İlicin Cemil Süleyman'ın kısa anlatılan üzerine yaptığımız çözümle
mede' belirlediğimiz ldpsel kategoriler, bu bildiride daha geniş bir öykücü ve öykü
dağarcığı üzerine uygulanmıştır. Yeni çalışma, öneelci saptamalarımızı doğrulamış
ancak ilk çalışmada elde edilen bilgilere yenilerini elciemeniz gerelaniştir.
Anlatı grameri konusu geliştirilirken öyküleme ya da başka bir ifadeyle söylem
odağa alınmış, kipin hil.yedekFgörünümlerine bakılmamıştır.Hem gerçek hayat
ta olduğu gibi her türlü ldpin hikayede kullanılma potansiyeli hem de anlatı bilimi
nin temel sorunsalının öykülemenin doğası olması, inedememizi hikaye düzleınin
den uzak tutmuştur.
Çalışınada ldpler üzerinden bir
aniatı grameri
oluşturma denemesine girişil
ıniş;anlaü birimlerinimeydana getiren yapıların aktanınında kullanılan cipler kav
raınlaştırılınış,anlatıdaki işlevlerinden yola çıkılarakbu bağlam içinde formlar temel
öyküleıne kipi, ilcincil öyküleıne ldpi, geçiş kipi, özedeme dpi, betiınleme kipi, yo·
rumlama kipi ve erken anlatına lcipi olmak üzere yedi kategoriye ayrılmıştır.
1.
Temel öykileme kipi
Görülen geçmiş zaman ya da dil bilgisel terimlerden sıyrılarak ifade edersek
yaan geçmiş zaman formu� u temel
ôyküleme kipi olarak adlandırıyoruz. Öykünün
çelcirdeğini oluşturan hild.ye genellikle bu kiple anlatılınakta; kısa kurmaca anlatı·
nın temel birimi olan aniatımlı ve dramatik sahneler bu fola aktarılmaktadır. Bu
kipinsahnelerded kullanımı iki türlü gerçekleşmektedir: biri söylemin saf biçimde
yalnızca temel kiple düzenlenmesi, diğeri bu formun çeşitli işlevleri yerine getiren
kiplerle birlikte kullanılması. Sahnenin bu karma aktanınında temel öyküleme kipi·
nin yanı sıra idncil öyküleme ve geçiş dpinden de yararlanılmaktadır.
"Ertesi günü ikindi çayına beni otele davet eti. Dudaklarımda hala
o burkulmuş yerin acısı, bapm uğultular içinde, yüzüm kıpkırmızı eve
nasılgittim?.. Allah bilir. .. ine top oynamışsın, terfisin dediler. O gece
1 Oktay Yivli, Cemi/ Süleyman'ın Oyl<ü/eri, Ürün Yayınları, Ankara, 2013,
s.
123-146.
Tomris Uyar ve Necip Tosun'un tutumuna uyarak !ürün adı için öykü terimini, öyküde yer alan olay/olaylar için
hikaye terimini kullamyoruz.
2
632
Xl. M;II;' Türkoloj; Kongres; B;ld;dler;
ı
sıbıhlırı kıdır ıteJler içinde sağdan sola, soldan sağa dönerek uykuyu
bekledim. Gözlerimden hayali silinme-di, burulmuJ dudağımın acısı
dinmedi; o, bu ilk muhabbet!..
a sabahleyin vapur kalkar gidiverirse ya beni unuttuysa. .. diye
inledim. Öğleyin giyinirken birdenbire bir 1ey hatırıma geldi. Oraya
gittim, iyi... Fakat ne olacak? İçim e tuhaf bir korku geldi, tehlike/er,
elaketle, bilmediğim insanla. .." (. Celaleddin 1923: 91-92)
..
Yukandald aniatımlı salıneyi ldp bakımından incelediğimizde "davet etti, gittim,
dediler, bededim, silinmedi, dinmedi, inledim, geldi" olmak üzere parçacia yer alan
bütün eylemlerin temel öyküleme kipiyle düzenlendiğine tanık oluyoruz. Burada
hi.ye ya da diğer bir söyleyişle olay, temel kipin dışında başka bir aniatı formu kul
lanılmadan tam bir saiılda söylemleştirilmiştir.
''Ev sahipleri, misairlerine nezaket gösterdiler. Hanım, salon kapı
sına kadar geldi; damat merdiven bapna kadar takip etti. Her zaman
buyurmasını, evlerine Jeref verdiğini, teyrrüf ettiklerini söylediler.
Hizmetçi kız, kemai nezaket/e Japkasını, hastonunu uzattı." (Esendal
1992: 129)
Bir kısa öykünün hemen başından alımılanan yukandald aniatımlı sahnede
koyu olarak dizilen "gösterdiler, geldi, taldp etti, söylediler, uzattı" eylemleri görülen
geçmiş zamanla düzenlenmiş, başka bir deyişle sahne temel öyküleme kipiyle oluş
turulmuştur.Bununla birlikte öykülemedeld başat tutum, anlatının saf olarak temel
öyküleme kipiyle değil, araya giren başka kiplerle beraber gerçeldeştirilmesidir.
"Mayıs içinde mehtaplı bir geceydi. Penceresinin önünde uzun uzun
oturduktan, iki üç sigara içtikten sonra henüz komJudan dönmyen an
nesini bekleneye lüzum görmedi, yattı.
Ay, duvarları, kaeslerin büyümÜJ golgeleryle nakışlamıf{tı}, süs
lemişti. Odaya toz gibi, duman gibi tavandan döküldüğü zannolunan
tatlı, mavi bir aydınlık iniyordu. Salhane Ônünde durup ta yukarı ma
halledeki sesZere cevaplar yetiJtiren köpeğin inatçı, şenmez haviamaları
arasında birden yan duvar, öbür evin bölmesi vurulur gibi oldu; sonra
vaktiyle yan tarao açılan, Jimdi destekli, mıhlı duran kapının önünde
biri, yalancı öksürüklerle üç kere seslendi.
ehbi Eendi yatağından bapnı kaldırdı, dinledi. Ö ksürük kesil
mişti, lakin anahtar leliğine yapıJmıJ olması lazım gelen bir ağız, içe
riye derin, uzun, yanık ahlar yolluyordu." (Karay (Ty): 52)
Türk Dili ve Edebiyatı
1
633
ı
Yukarıdaki pasajda sırasıyla "geceydi, görmedi, yattı, nakışlamıştı, süslemişti, iniyordu, oldu, seslendi, kaldırdı, dinledi, kesilmişti, yolluyordu" eylemleri yer
almaktadır. Bunlardan "geceydi, görmedi, yattı, oldu, seslendi, kaldırdı, dinledi"
fiiİleri temel öyküleme formuyla düzenlenmişken geriye kalan "nakışlamıştı, süsle
. mişti, kesilmişti" eylemleri öğrenilen geçmiş zamanın hikayesiyle, "iniyordu, yollu
yordu" iilleri ise şimdilci zamanın hildyesiylebiçimlendirilmiştir.Kimi eylemlerin
temel öyküleme kipinin dışındaki formlarla sunulmasının sebebi, bu yolla onların
kimi anlamsal incelilderiifade ediyor olmasıdır. Öneğin öğrenilen geçmiş zamanın
hikayesiyle oluşturulan öbekteki Hillerin hepsi kendilerinden evvelki görülen geç
miş zamanlı eylemlerden önce olmuş, söylem ise onlardan sonra gerçekleştirilmiştir.
Böylece temel öykülemenin arasına giren bu cip öncelik-sonralık ilişkisini başarıyla
verebilmiştir. Oysa aynı hiyerarşi saf bir temel öyküleneyle verilemezdi. Şimdici za
manın hikayesiyle düzenlenen "iniyordu, yolluyordu" Hillerinde ise bir devamlılık
anlamı vardır. Bu anlam, eylemi kesicin bir şelcilde yakın geçmiş zamana konumlan
dıran temel öyküleme kipiyle ifade edilemezdi.
"Kahve, ıpklarını yakınca dıJarıdaki karın ıpğı söndü. İçeriye göz
attım. Sekiz kiJi ya var, ya yoktu. Küçük kapağının içinden alevler ata
rak yanan sac sobanın sağ tarainın neredeyse kıpkırmızı kızaracağını
biiyor[dum}, bekliyordum. anımda tavla oynayanlar vardı. Bir
zaman onlara daldıın. Ara sıra caını silerek alnıını camZara yapıJtırıp
dıJarıyı syrettim." (Abasıyanık 1995a: 9)
Temel öykülemenin diğer lciplerle birlikte karma kullanımına ikinci örnekte
"söndü, attım, yoktu, vardı, .daldım, seyrettim" eylemleri temel öyküleme formuyla,
"biliyor[dum], bekliyordum" fiilleriyse şimdici zamanın hikayesiyle oluşturulmuş
tur. Bu önek ilcinden farklı olarak ilci cip içermektedir. Yine olayın anlatımı esas
olarak temel öyküleme cipiyle gerçeldeştirilmiş ancak araya giren ilci eylem başka
bir ciple düzenlenmiştir. Şimdilci zamanın hikayesiyle oluşturulmuş her i fiilin bir
süreidilik ifade ettiği, anlık olmadığı; bu yüzden bunların temel öyküleneyle anla
tılamayacağı ortadadır.
2.
ikincil öyküleme kipi
İbncil öyküleme cipi adını verdiğimiz şimdilci zananın hikayesi, kendi başına
nadiren bir bölümlin öykülemesini gerçekleştirmekte, çoğunlulda temel öykiiiene
cipiyle birlkte kullanılmaktadır. Bu dönüşümlü kullanım, birbirinden bağımsız iş
levleri ortaya çıkarmaktadır. İlci, temel öykiiiene cipinin uzunca süre kullanılması-
634
1
Xl. Milli Türkobji Kongresi Bildirileri
nın yaratabileceği tekd:zeliği kırmak, ilcineisi ve daha önemlisi ise temel öyküleme
]dpinin aktaramayacağı eylemleri söylem düzeyine taşımaktır.Kimi fiillerin özünde
bulunan devamlılık anlamı, eylemleri anlık olarak yakın geçmişin herhangi bir nol.
tasına yerleştiren temel öyküleme formuyla verilemez. Böylesi durumlarda idncil
öyküleme kipinin kullanımı estetik değil, varoluşsal bir zorunluluktur. Bu kipin
üçüncü işlevi şimdilik sanısı yaratmaktır. Bu şekilde temel kiple, yani yakın geçmiş
le gerçeldeştirilen anlatım güyaokurun bulunduğu zaman düzlemine yaklaştırılmış
olur. Dördüncü işlevi betimlemeleri yapmak olup bu durum, betimleme kipi kate
gorisinde incelenecektir.
"Berber salonunun nihayet köfesinde palmiye nevinden, adını bil
mediğimiz biçimsiz bir nebatın ye;il qek kulaklarına benzeyen iri yap
rakları altında, arkadaşımZa oturuyor[duk}, sıramızı bekliyorduk.
Saniyeler birer asır ağırığı ile geçyor[du}, ben sabırsızlanıyordum.
Demir gagalı geveze leylekler gibi durmadan pkırdayan makaslan din
iyor[dum}, of.. po.. ' diyordum."(Ömer Seyfettin 1994: 97)
İlk önekte az görülen bir durum gerçeldeşiyor, parçanın tamamı ikincil öyküle
me formuyla aktarılıyor. Buradaki devingenliğin ve eylemlerdeld süreidiliğin temel
öyküleme dpiyle anlatılaınayacağı göz önüne alındığında niçin bütün pasajın ikin
cil öyküleme kipiyle düzenlendiğinin cevabı ortaya çıkmış oluyor. Örneğin bir asır
ağırlığıyla geçen saniyelerin, sürekli bir sabırsızlığın ve şıkırdayan makasiarın sesinin
temel öyküleneyle ifade edileneyeceği açıktır.
"Sabri biraz sonra yağmur seslerinin sık ormanda Debussy musiki
sinin, sanki yanıba;larında uyuyan bir mahluk gibi olduğu yerden sil
kindiğini, mücevher parıltılarıyla kımıldandığını, kendisine yol açtığını
duydu. Bu seor de karısına hatırlatmı;tı ona. Bazı geceler çocuklarının
be;iğinin bapna onu aynı i;aretle çağırırdı. Hakikaten garipti bu. Du
rup dururken insana kendi mazisinin içinden ona bürünerek hücum
ediyordu. 'Tıpkı musiki gibi.' Bununlar beraber onu, yınıba;ında, bü
tün varlığıyla musikinin ocağına eğilmi;, yüzü qnun akisleryle aydınlık
görmek, aralarında bu yakınlığı bulmak hoJUna gidiyordu. e musiki
sanki kendi dikkatlerinin çocuğu imi; gibi ikisinin arasında, onlarla
beslenen mucizeli bir varlık gibi büyüyordu."(Tanpınar 2003: 1 59)
İkinci örnekte ise ilkinden fardı olarak temel öyküleme dpiyle idncil öyküleme
ldpinin belli bir dönüşümüyle öyküleme gerçedeştiriliyor. Parçanın ilk eylemleri
görülen geçmiş zamanla düzenlenmişken -sanki bunu dengelemek ister gibi- son
\
Türk D;!; ve Edebiyatı
635
ı
kısımdakieylemler şimdiki zamanın hikayesiyle biçimlendirilmiştir. Önekte ikincil
öyküleme formuyla düzenlenen fiilierin hem bir devamlılık anlamı taşıdığı hem de
parçada oluşabilecek tekdüzeliği kırdığı görülmektedir.
3.
Geçi� kipi
Uzak geçmiş öykülenesi ya da dil bilgisel terimle söylerselc öğrenilen geçmj
zamanın hikayesi geçişlerde, kısa aralıklarda kullanılan bir kiptir. Bu kullanımlar
dan birihikayenin uzak geçmişte yaşandığını belirtmek için öyküye bu ldple giriş
yapılması ve hemen ardndan temel öyküleme ldpine dönülmesidir. Bu işlevi yerine
getirmek için ldmi öyktilerin ilk cümlesinde ya da anlattınlı salınelerin girişinde bu
formun kullanıldığını görüyoruz.
'Tssızlık bizden, biz ıssızlıktan korkmuştuk. Arabamız durur dur
maz içimizden birisi haykırmak istedi. Lakin bir gece yarısı bir hamam
kubbesi altında uğu/dayan yankıları hatırlamış bir çocuk gibi derhal
kendi sesinden ürkerek sustu ve neden sonra kendisine emniyeti olmıyan
bir adam tavrıyla hepimizin yüzüne ayrı ayrı bakarak:
Burada hiç kimse kalmamış!' dedi." (Karaosmanoğlu 1981: 38)
Örnek sahnenin hemen başında, pasajın ilk eylemi "korkmuştuk" ile uzak geç
mişe dalınır. Bunun ardından gelen cümlelerin kipleriyle olaylar temel öyküleme
düzlemine oturtulur: "istedi, sustu, dedi." Kimi öykülerin ya da salınelerin başında
ortaya çıbp sonra yerini temel öyküleme kipine bırakangeçiş kipi, ilk eylemi uzak bir
geçmişe konumlandırır. Ardından öyküleme yakın geçmiş içinde ilerlemeye başlar.
Geçiş kipinin, hildyeniri uzak geçmişte yaşandığı imasını taldp eden ikinci işlevi,
eylemler arasındaki zamansal hiyerarşiyi, önceli-sonralık konumunu belirtmesidir.
Temel kiple öyküleme sürerken bir dizi eylemin arasına bunlardan önce olmuş bir
eylem karışırsa geçiş ldpi devreye girerek bu eylemi uzak geçmişe yerleştirir. Geçiş
kipigörevindeld öğrenilen geçmiş zamanın hikayesinin bu işlevi, sahnelerde haliha
zırdaki eylemlerden önce olmuş ancak sonuçları sonradan fark edilen olaylar için
kullanılır (Yivli 2013: 132).
"Aamızda bir daha lakırdı olmadı... Arabacı, uyuk/amaya hazır
lanıyordu. Benim de gözlerim kapanıyor[du, yaylının içine uzandı m.
Yattığım yerden serabı seyreder, düşünürken uyumuşum. Rüya mı görü
yorum, yoksa kabus mu basmıştı bilmem, bana haydutlar bizi basmışlar
gibi geldi. Arabanın içinde bağırarak uyandım. Arahacıyı da korkut
muştum. Dehşet/e bir müddet birbirimizin yüzüne baktık. Bor bahçe·
636
1
Xl. N illi Türkoloji Kongresi Bildirileri
lerinin içinden geçijorduk. İki tarata kerpiç duvarlar arasında ağaçlar
uzanıyordu ve latfbir akJam serinfiği ortalığı kaplamıştı. O cehennem
. ateJleri saçan ovayı geçtiğimize memnun oldum." (�sendal ı983: 53)
Yukarıdaki parçada hikaye etme edimi "olmadı, hazırlanıyordu, kapanıyordu,
uzandım, geldi, uyandım" fiillerindegörüldüğü üzere temel öyküleme ve ikincil
öyküleme formlarının belli bir dönüşümüyle sürdürülürken "korkutmuşrum" söz
cüğünde somutlaşan geçiş kipi araya girer. Bu bağlam içinde korkutmak eyleminin
uyanmak eylemine göre önceliği bulunmaktadır. Benöyküsel anlatıcı uykusunda
bağırmış, daha o sırada bu ani sesten şoför korkmuştur. Benzer bir durum "kapla
mıştı" fiili için de geçerlidir. Burada ancak geçiş kipinin ifade edebileceği, sonradan
fark edilen bir eylem söz konusudur. Akşam serinliği bir süredir ortalığı kaplamaya
başlamış ancak bu değişiklik anlatıcı tarafından sonradan fark edilmiştir.Batılitera
türünde anagnorisis ya da eponya sözleriyle adlandırılan Türkçede aydınlanma anı
terimiyle ifade edilen bu özgül an geçiş ldpiyle ifade edilmektedir.
"Bir zamandan beri onda öyle garip dü;üncelerin vehm-i hirasıyla
Jimağında bir ikr-i sabit Jeklini alan bir his vardı ki ona, gece öleceği
hakkında kanaat verirdi. e bundan o derecede korkardı ki akJam olup
da lambalar yandığı zaman kendisini mezarda zannettiren bir vehim
içinde tüyleri ürperir ve her saniye ölümün hiss-i takarrübüyle titrerdi.
Bu, onda adeta bir merak şeklini almıştı. Bunun için geceleri bir kiJi,
onu nöbetle bekler ve öksürükler biraz sükUnet bulup da uyuyuncaya ka
dar ba;ucundan ayrılmaz/ardı." (Cemi! Süleyman ı909: 5 ı-5 2)
Uzak geçmiş öykülemesilin geçiş kipi olarak bir işlevi de özedeme bölümünde
geniş zamanın hik.yesininaktaramadığı eylemleri özedemektir. Yukarıdaki pasajda
geçen "kanaat verirdi, ürperir[di], titrerdi, ayrılmazlardı" gibi özetleneyi gerçekleş
tiren fiilierin arasına "merak şeklini almıştı" biçiminde giren eylem, aynı anlam"me
rak şeldini alırdı" şeklinde ifade edilemeyeceği için özedeme işlevini üstlenmiştir.
4.
Özetiene kipi
Özetleneler genellikle geniş zamanın hikayesiyle gerçekleştirildiği için bu forma
özedeme kipiadını veriyoruz.Özellikle indirgeme tekniğiyle oluşturulan özedeme
lerde bu dpin vazgeçlmez biçimde kullanıldığını söyleyebiliriz. Geçmişte birçok
defa gerçeldeşen olaylar öykülenede birer kez ifade edildiği için bu tekniğe indirge
me diyoruz (Yivli 20ı3: ı os).
"Perizad, bir tanecik kızını, bütün }ekliyle ;emailiyle hatta ruh-ne-
Türk Dili ve Edebiyatı
637
1
vazsadasıyla tamamen,kendisine mü;abih olan timsal-i musagarını
bütün mevcudiyetinin cüz-i pıütemmimi gibi telakki eder[di], ruhu
nun gıdası gibi sever[di], sanki bu muhabbetleyaşardı.
Çocuk, mader-i melek-hasfetinin sinesine dayanıp da onun neeslerye
muattar olarak tenffüs edemediği havalarla boğulacak gibi içi sıkılır[dı];
validesi birlikte bulunmayarak gô'rdüğü rüyalarda bile helecan-ı talep ileu
yanırdı. (Ebubekir Hazım 1910: 168)
Yukarıdaki pasajda geçmişte yaşanmış olaylar özedenerek verilmiş, bu özedeme
sırasında geçmişte birçok kez yapılan eylemler birer kez anlatılmıştır. Geniş zama
nın hikayesiyle düzenlenen "eder[di], sever[di], yaşar dı, sılcılır[dı], uyanırdı" iilieri
özetleineyi gerçekleştirmiştir.Özetleme bölümlerinde kimi zaman geniş zamanın
hikayesinin yanı sıra çeşitli anlam geçişlerini ifade edebilmek için görülen geçmiş
zamandan ve şimdiki zamanın hikayesinden de yararlanılmaktadır.
"Aydın vilayetinin ... kazasında bulunduğum sıralarda bir hamam
viranesi içinde ya;ar bir adam vardı; bu acayip meskeninde yaz kı; bir
kalın kepeneğe sarılmıJ otururdu. Buradan dıJarıya hemen hiç çıkmazdı.
Rızkı, her gün ayağına gelirdi. O kadar ki bazen hepsini yemezdi de ka
pısının önüne bırakırdı. Buna rağmen bütün civar ahaZisi gittikçe artan
bir cömertlik/e gene yemek namına ne mümkünse ona göndermekte devam
ederlerdi. iran hamamın bulunduğu mahallede bu meczubu doyurup
beslemek hareketi bazı gün adeta bir müsabaka Jeklini aırdı. Zira onun
teveccühünü kazanmak yalnız onun bulunduğu mahalle halkında deği�
bütün kaza ahaZisince en yühim bir gaye ii."(Karaosmanoğlu 1981: 5 2)
Yukarıdaki parçaia özedeme kipi adını verdiğimiz geniş zamanın hikayesinin
yanı sıra görülen geçmiş zaman formuyla da karşılaşıyoruz. "Vardı, idi" sözlerinde
karşımıza çıkan görülen geçmiş zamanla anlatılan durum, geniş zamanın hikaye
siyle anlatılamayacağı için burada kip değişikliğine gidilmiştir. "Oturmak, çıkmak,
gelmek, yememek, bıralcıuak, devam etmek, almak" fiilierine getirilen geniş zaman
hikayesinin, isim kökenli "vardı, gaye idi" eylemlerine getirilemeyeceği muhakkak
tır. Bu gibi durumlarda özedeme kipi dışındaki formlardan da yararlanılmaktadır.
Özetlenede başat teknik olan indirgeneye göre daha az tercih edilen bir diğer
teknik seyretmedir. "Bu yönteme göre öyküleme, hikdyeyi oluftuan her eylemin an
latılması biçiminde deği� anlatının ihtiyacına bağlı olarak anlatıcı taraindan seçilen
ayrıntılar üzerinden yapılmaktadır." (Y ivli 2013: 109) Böylesi durumlarda ldmi za
man özedeme kipinin yerine öğrenilen geçmiş zamanın kullanıldığı görülmektedir.
"
638
ı
Xl. Milli Türkoloji Kongreoi Bildirileri
"Bu sabah erken kocası ile İstanbula inmiJ, bir if için Dô'rtyola gi
den kocasını yolcu etmek için Haydarpafa'ya geçmif, sonra İstanbula
. dönüp Cihangir de, bir bahçe içindeki evinde, hizmetçileri ile tek bapna
yafayan babasına uğramış; eve dönüfünde hazır İstanbula inmif iken
dükkaniara da uğrayıp astarlık kumaf aramış, istediğini bulamamıJ,
hiç aklında yokken kendine bir ayakkabı, hizmetçisine çorap almış, yo
rulmuş, üçü kırk geçe vapuruna kendini dar atıp eve dönmüş, soyun
muf .. Şimdi çay içiyor, yemek masasının köşesinde duran güler yüzlü
hizmetçisi ile konuşuyor..." (Esendal 1992: 136)
Örnek parçada karakterin bir gün içinde yaptığı eylemlerden ldmisi seçilerek
okura aktarılmıştır. Olayların anlatımında sahne kullanılmamış, başka bir deyişle bu
olaylar doğrudan okura gösterilmemiş ya da doğrudan anlatılmamış, olup bittikten
sonra aktarılmıştır. Böylesi bir aletarım içinse "inmiş, geçmiş, uğramış, aramış, bula
mamış, dönmüş, fiilierinde görüldüğü gibi öğrenilen geçmiş zaman tercih edilmiştir.
"Son zamanlarda artık büsbütün düşmüştü. Senelerden beri, onu,
meçhul bir dest-i tahakküme esir eden bıı hastalık malııl-i müekkiresinde, tasavvurat-ı garibe ile meşhıın, bozuk bir mııhakemenin perifanlıklarıyla bütün düfüncelerini aynı nokta etraında toplayan bir ukde
hasıl etmişti. Küçük bir helecan, onu, en gayr-ı memul-i tasavvıırat ile
tedhif eder[di}; elini kalbinin üzerine götürerek:
-oksa ölecek myim? . derdi.
e bu füphe, bazen onda öyle elim bir endişe feklini alırdı ki saatler
ce devam eden bir buhrandan, kırılmıf olduğu halde çıkar[dı}; baygın
.
'
.
dşerdi...
Doktorlar, artık ona ilaç yazmaktan bıkmıflardı. Sadece geirler[
di], kısa bir muayeneden sonra:
-Bu gün daha yisiniz... emekterinize dikkat ediniz; geziniz; eğleniniz; endinizi üzmyiniz. . derlerdi.
Her gün tekrar eden bu nasihatlere artık o kadar alışmıştı ki onlar
söyemeden, ne söyleyeceklerini biir[di]; dinlediklerini hatta ifitmeye
rek, kendi düfüncelerini takip ederd. Esasen tavsiye edilen nleri ;a
yan-ı itimat bulmuyordu. e ;imdiye kadar hastalığına bulunamayan
bu çarenin adem-i imkan hıısıılünü, oktorların kiayetsizliğine aedi
yordu. Her gün bir bafka doktor çağrıhyor{du}; etajerin gözler, gün
den güne ilaç ;i;eleryle doluyordu." (Cemi! Süleyman 1912: 5-6)
.
Türk Dili ve Edebiyatı
639
1
·
Yukarıdaki örnekte çeşitli kiplerle özedeme yapılmıştır. Öğrenilen geçmiş za
manın hikayesi, geniş zamanın hikayesi ve şimdilci zamanın hikayesi burada kul
lanılan formlardır.Öğrenilen geçmiş zamanın hikayesibiçiminde karşımıza çıkan
eylemlerin geniş zamanla düzenlenemeyeceği ortadadır. Pasajın sonlarına doğru
özedemenin şimdiki zamanın hikayesiyle yapıldığına tanık oluyoruz: "bulmuyordu,
atfediyordu, çağrılıyor[du], doluyordu:' Sonlara doğru bu lcipin tercih edilmesinin
nedeni, bu bölümü takip eden sahneye hazırlık yapmak içindir.
5.
Betimleme kipi
Tabloların aktarımında, bir başka deyişle betimlemelerde genellikle aynı zaman
da ikincil öyküleme lcipi olan şimdiki zaman öykülemesinin yeğlendiğini görüyoruz.
Dil bilgisel olarak şimdiki zamanın hikayesi olan bu form, tabioyu ortaya koyarken
bir anlamda bunu hikayenin şimdisinde kurmuş oluyor.
"Sabahtan beri yice karın doyurmıya vakit bulamadan çalı;an
bu üç arkada;ta sokağın havası, unutulamaz bir i;tiha, bastırılamaz
bir açlık, adeta midelerinde ezaya yakın derin bir eziklik veriyordu.
Bunlar bakına bakına ağır ağır yürüderken meyhaneler mütemadiyen
oluyor[duj, denize doğru uzatılmı; harap taraçalara, çürük iskelele
re, tuzlu balık depolarına kadar her ye, her kö;e içen, yiyen yaygaracı,
;amatacı insan yığınlarıyla kay nyordu. Toku1an bilardo yuvarlakları
nın evvela kuru, sonra gırıltılı sesleri kadeh pkırtılarıyla birle1erek soka
ğın uğultusunda tiz, sert akisler yapıyo, çığırtkanlık ediyordu." (Karay
(Ty): 67 -68)
Yukarıdaki alıntı a yer alan "vetiyordtt, doluyor[du], kaynıyordu, ediyordu"
eylemleri karaieterlerin bulunduğu sokağın atmosferini derece derece oluşturuyor.
Meyhaneler, taraçalar, iskeleler, balık depoları, insan yığınları tablonun içinde kalı
yor. Betimleme hareketli bir perspektiten sunuluyor. Öyküdeki üç karakterin sokae
boyunca gezinmesi ve onların gözüne değen ayrın nların tabloya eklenmesiyle be
timleme tamamlanıyor.
"Sarıpn amee ıpkıınızı kesimişti. Saçarı yava1 yavdf kirli ellery
le yağlanıyor[du}, boynunun damarları şişiyor{du}; göğsü harikulade
genişliyor[du, narin vücudu birdenbire atet insanara olduğu gibi at
/aşıyordu. Aynı koZa yapıJmıJ arkadJı JiJmanın yüzünde bir tamla ter
yoktu. Yüzü ise müthi; bir kuvvet sarfedyormuJ gibi burquyoru. Faat
bu sahte buruJukluk çok beceriksiz bir 1ekilde yapılıyordu. Öteki koldaki
ı
ı
640
ı
Xl. M;ll; Türkoloj; Kongre,; B;ld;r;led
iki hem;eri olduğu sozlerinden anlaplan iki hamlacıdan birisi acınacak
bir zaylıktaydı. O da bütün işi arkadaşına bırakmaya çalıştığı için kı
zarmıştı. Arkadap ise ona en küçük bir kuvvet bile safettirmemek için
elinden geleni yapıyordu." (Abasıyanık 199 5b: 10-ll)
Yukarıdaki pasajda tablo yine betimleme kipiyle oluşturulmada birlikte bu ör
nekteld yöntem ilkinden farldıdır. Burada saneyle iç içe geçmiş bir tablo, yani dra
matize edilmiş bir betimleme söz konusudur. Anlatıcı tarafından hem olayın anla
tımı gerçeldeştiriliyor hem de karaktere ait ayrıntılar verilerek portre oluşturuluyor.
Salıneyi oluşturan "kesilmişti, kızarmıştı" eylemlerinin yanı sıra "yağlanıyor[du],
şişiyor[du], genişliyor[du], atlaşıyordu, buruşuyordu, yapılıyordu, yapıyordu" fiil
Ieri betimleme kipini kullanarak portreyi düzenliyor. Bu parçada dikkati çeken bir
başka durum "yoktu, zayıflıktaydı" sözcüderinde görüldüğü üzerebetimlemedegö
rülen geçmiş zaman formunun kullanılmasıdır. İsim kökenli bu sözcülderin berim
lene kipiyle aktarılmasımümkün olmadığı için bu özgül örnekte temel öyküleme
dpi betimleme formuna yardımcı olmuştur.
6. Yorumlama kipi
Öykülerin açıdama ya da yorumlama bölümlerinde geniş zamanın kullanıldı
ğını, böylece bu bölümlerde aktarılan gerçederin geçmişte olduğu gibi bugün de
geçerli olduğunun vurgulandığını görüyoruz. Bu gözlemden hareket ederek geniş
zamanı açıklama kpi olarak adlandırıyoruz.
'Bütün çocuklarda her ;eyden ziyade bir ;eye meyilve teveccüh etmek
ihtiyac-ı derunisi vardır ki [..] cinsiyete go"re ayrı ayrı mecralar takip
eder... [ .]bütün oyunlarında bir hüviyet-i recül-ane iktisabına say-i
sevaik-i ruhiye ile erkekfiğe doğru bir incizabın taht-ı tesirindendir.
[. .]bu hazzın ne;ve-i zevki onları o derecede sermest eder ki o an için
gözlerine ba;ka bir ;ey görünmez. Her ;eylerinde olduğu gibi sevgile
rinde de daima bir rat vardır. Sonra bütün oyunlarında kendilerine
okat edecek diğer bir vücudun i;tirakini arzu ederler. [ .}evin ço
cuklarıyla ihtilatı nimet addeden hizmetçi kızlarla u;aklardan intihap
ederler. Bunlar meyanında bazen evin kedisiyle kanaryası da ddhil
dir .."(Cemil Süleyman 1909: 1 57-158)
Bu ilk önekte hem de saf biçimde yorumlama kipi kullanılmıştır. İlgili bölüm
deld "vardır, takip eder, haz alırlar, sermest eder, vardır, arzu ederler, intihap ederler,
dahildir" eylemleri bu durumu sergilemektedir. Parçada çoculdarın, özellilde erkek
.
.
.
Türk D;l; ve Edeb;yatı
641
ı
çoculdarınbelli bir zamana bağlı kalmadan gösterdilderi eğilimleri ve oyun konu
sundaki tutunilan yorumlanmıştır.
"Hani bazı kadınlar vardır, hödük koca ile düşe kalka eblehleşir,
içieri kararır, ispinoz gibi susar, otururlar, ama yi bir kavaye bulunca
açılır, dans edir, bülbül gibi şakımaya başlar/ar, işte Fenerbahçe de
biraz böyledir. Bakarsınız, bir hata eşildirek'le berabere kalır, ibür
hta gider, Londrada Manchester City'ye İngiliz Jutbolu öğretebilir."
(Taner 1994: 138)
İkinci örnekte "vardır, eblehleşir, kararır, susar, otururlar, açılır, eder, başlarlar,
böyledir, kalır, gider, öğretebilir" fiilierindeki geniş zaman formu bir açıldamayı
ortaya koymaktadır. Anlatıcı, aktaracağı hild.yeye somutluk kazandırmak için ka
dınlardan, kimi kadınların kişilik özelliiderinden söz ederken bir çeşit yorumlama
edimini gerçeldeştirir.Sonunda söz Fenerbahçe'ye getirilip bıralulır.Elbette, bu bö
lümde hikaye dışı bir ayrıntı olan kadın doğası haemdaki açıldamaların öykülene
yi duradattığını söylemeliyiz.
"Her insanın ömründe parlak bir günü, bir devri gelir. Bugün
unutulmaz, bütün ömür boyunca da söylenir. Tanıdıklardan birini
bir geçici komisyona katip yapmışlardır. Orada üç beş ay çalışmıştır.
Sonra komisyon iJini bitirip dağılır. O tanıdığın ağzında bu komisyo
nun hikayesi bitmez, Bir ömür sürer. Her sözün altında bir Biz ko
misyonda çalı;ırken...' cümlesi çıkar, komisyonun hikayesine başlanır."
(Esendal1992: 107)
Son önekte insan doğas1ıyla ilgili bir gerçek açıdanmış/yorumlanmıştır. İnsanın
deneyimleyip kendisince çok önemsediği bir anı/bir zamanı yaşamı boyunca hep
anmasılanlatması yorumlama kipiyle aktarılmıştır. Açıldama saf biçimde yapılma
mış; "gelir, söylenir, dağılır, bitmez, sürer, çıkar, başlanır" yorumlama kiplerinin yanı
sıra "yapmışlardır, çalışmıştır" gibi öğrenilen geçmiş zaman referanslı eylemiere de
yer verilmiştir. Bu kullanının işlevi, uzak geçmişteki olayları indirgeyerek özede
mektir. Böylece yorumlamanın içine özet ifade eden satırlar edenir.
•
7.
Erken aniatma kipi
Öyü karakterlerinin gelecek tasarılarını, planlarını, hülyalarını önceden anlat
mak için ullanılan form erken aılatma kipidir. Bu durum, ileriye sıçrama telmiğiyle
birlikte söylende gerçedeştirilir. Bu tip anlatım, dil bilgisel olarak gelecek zamanın
hikayesiyle yapılır.
642
1
Xl. Milli Türkoloji Kongre;i Bildirileri
"Sonra kaar veriyordu: Eğer böyle devam ederse artık onunla yaşa
mayacak{tı} ve bir daha ricatı mümkün olmayan bir kat-i alaka ile ay
rılacak, eve, mutlaka ayrılacaktı. Burada zihni bir saniye durdu. Sonra
bu kararın suret-i icrasını düşündü. Mademki bir başkasını seviyorsun,
beni terk mi et, diyecekti?.. Bu teklfbütün tesirleryle zihninle yavaş ya
vaş büyümeye, kesb-i ehemmyet etmye başladı. e o dakikada kendisini
terk edilmiş görmekten titredi. Sonra kocasını, sevgilisinin kolları arasına
koşarken tasavvur etti. O zaman ne yapacaktı? Bütün bu kıskançlıkla
ra sebebiyet veren şeyleri, kendi eliyle hazırlamış olmayacak mıydı? "
(Cemi! Süleyman1909: lll)
Yukandaki parçada geçen "yaşamayacak[tı], ayrılacaktı, diyecekti, yapacaktı, ol
mayacak mıydı" sözcüklerinde erken aniatma kipiyle karşılaşırız. Pasajda kadın baş
karakter gelecete yapmayı tasarladığı eylemleri erken anlatma kipiyle aktarmaktadır.
"Kızların yanında bütün gece kalmak, rakı, şarap içmek yasaktı.
Bir ntr bir kızın odasında bir saatten ziyade duramayacak[tı}, işini
bitirdikten sonra sırasını bekleyen askere bırakacaktı. Sekiz yaşından
aşağı kızlara dokunulmayacak{tı}, bunların çirkin, zayıları öldürü
lecekti Güzel kuvvetlileri toplanıp vatizfenerek Bulgaristana gönde
rilecekti. Yalnız çok ihtiyarlar, Hıristyan olurlarsa sağ bırakılacaktı.
Bir yaşından atmış yaşına kadar erkek, sekiz yaşından kırk beş yaşına
kadar bütün kadınla, kızla, cesetleri meydanda kalmamak üzere ses
sizce kesilecek[ti}, geceleri merkez taburundan çıkarılacak angaryalar
vasıtasıyla yine iki komite reisinin nezareti altında şehrin dışarısındaki
hendekiere gömülecekti." (Ömer Seyfettin1994: 13)
İkinci önek, düşman askerlerinin planlarını ortaya koyan bir önceden aniatma
bölümüdür. Pasajda yer alan eylemler henüz yapılmamış ancak yapılması düşünül
müştür. Bir çeşit aniatmada sabırsızlılc gösteren bu satırlar,erken aniatma kipi olan
gelecek zamanın hikayesiyle düzenlenmiştir. "duramayacak[tı], bırakacaktı, doku
nulmayacak[ı], öldürülecekti, gönderilecekti, bırakılacaktı, kesilecek[ti], gömüle
ceti" fiillerinin hepsi bu formla düzenlenmiş olup bu yolla olası bir gelecek zaman
inşasına girişilmiştir.
..
..
Türk Dili ve Edebiyatı
643
1
Sonuç.
Cemil Süleyman'ın Öyküleri kitabında inceleme nesnesi olan yazarın kısa anlatı
larından hareket ederek oluşturduğumuz kurmaca anlatıda ldp kategorisi bu çalış
mada önsel bir gerçek olarak kabul edilmiş ve inceleme bu temel varsayım üzerine
kurulmuştur.
Adı geçen dtapta somutlaşan temel öyküleme, ikincil öyküleme, geçiş, özetleme,
betimleme, yorumlama, erken anlatma kipleri benzer görev ve aynı işlevlerle geçen
yüzyılın lle yarısında yayımlanan pek çok öyküde yeniden saptanmıştır.
Esas olarak sahneler görülen geçmiş zamanla, özetleneler geniş zamanın hika
yesiyle, betimlemeler şimdlci zamanın hikayesiyle, yorumlamalar geniş zamanla ve
erken aiatmalar da gelecek zamanın hikayesiyle gerçeldeştirilmektedir.
Burada sayılan temellciplerin ifade etmekte yetersiz kaldığıdmi anlam ve işlev
ler için zaman zaman bu eşleşmelerin bozalduğu ve aynı görev için birden fazla dil
bilgisel biçimn devreye girdiği görülmektedir. Ancak bu durumda bile anlatı form
ları belli bir sistematik içinde karşımıza çıkmakta, temel ve idncil lcipler birleşerek
bir anlatı grameri oluşturmaktadır.
644
Xl. Milli Türkoloji Kongresi Bildirileri
ı
Kaynakça
ABASIYANIK, Sait Faik, ı995a, Mahale Kahvesi 1 Havada Bulut, Bilgi Yayı
nevi, Ankara.
ABASIYANIK, Sait Faik, ı995b, Şahmerdan / Lüzumsuz Adam, Bilgi Yayıne
vi, Ankara.
CEMİL SÜLEYMAN [Alyanakoğlu], ı909, Timsal-i AJk, Uhuvvet Matbaası,
İstanbul.
CEMİL SÜLEYMAN [Alyanakoğlu], ı9ı2, Ukde, Resimli Kitap Matbaası,
İstanbul.
EBUBEKiR HAZIM [Tepeyran], ı9ı0, Eski Şyler, Ahmet İhsan ve Şürekası
Matbaacılık, İstanbul.
ESENDAL, Memduh Şevket, ı983,Sahan Külbastı, Bilgi Yayınevi, Ankara.
ESENDAL, Memduh Şevket, ı992,Güllüce Bağları Yolunda, Bilgi Yayınevi,
Ankara.
. CELALETTiN [Göktulga], ı923, Taak-ı Selase, Küüiphane-i Sudi, İstanbul.
KARAOSMANOGLU, Yakup Kadri, ı981, Milı Savaf Hikdyeleri, Birikim
Yayınları, İstanbul.
KARA, Reik Halit, (Ty), Memleket Hikayeleri (İlaveli 2. basım), Semih Lütfi
Kitabevi, İstanbul.
ÖMER SEYFETT İN, ı994, Beyaz Lale 1 Zamane Yiğiteri 1 Yeni Kahraman
lar, Bilgi Yayınevi, Ankara.
TANER, Haldun, ı994, Onikiye Bir ır 1 Sancho'nun Sabah YürüyÜJÜ 1 Gülerek
Ölmek, Bilgi Yayınevi, Ankar,a.
TANPINAR, Ahmet Hamdi, 2003, Bütün Öyküleri, Yapı Kredi Yayınları, İs
tanbul.
YİVLİ, Otay, 2013, Cemil Süleyman'ın Öyküleri, Ürün Yayınları, Ankara.