TEORİ VE UYGULAMADA
SOSYAL BİLİMLER 1
Editörler
Doç.Dr. Derya Fatma BİÇER
Dr.Öğr.Üyesi Özlem AKBULUT DURSUN
TEORİ VE UYGULAMADA SOSYAL BİLİMLER 1
Editör: Doç.Dr. Derya Fatma BİÇER, Dr.Öğr.Üyesi Özlem AKBULUT DURSUN
Genel Yayın Yönetmeni: Berkan Balpetek
Kapak Tasarımı: Duvar Design
Yayın Tarihi: Aralık 2024
Yayıncı Sertifika No: 49837
ISBN: 978-625-6183-86-5
© Duvar Yayınları
853 Sokak No:13 P.10 Kemeraltı-Konak/İzmir
Tel: 0 232 484 88 68
www.duvaryayinlari.com
[email protected]
*Yayınevi ve editörler, yazarların belirtmiş olduğu görüş ve düşünceler ile
doğabilecek etik ihlallerinin sorumluluğunu kabul etmekle yükümlü olmayıp kitapta
yer alan yazıların sorumluluğu yazar(lar)ına aittir.
İÇİNDEKİLLER
1.Bölüm................7
Bankacılık Sektörünün Bugünü ve
Geleceği Açısından Yapay Zekânın Rolü
Ayberk Nuri BERKMAN
2. Bölüm................18
COVID-19 Pandemisinin Türkiye Ekonomisine Etkileri: Finansal
Piyasalar, Üretim, İstihdam ve Dış Ticaret Perspektifi
Hilal ABACI ÖZDEMİR, Bedri Münir ÖZDEMİR
3. Bölüm................31
Yargının Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı:
Hukuk Devleti ve Adil Yargılanma Hakkı Üzerine Bir Değerlendirme
Betül Asena SÖNMEZ
4. Bölüm................43
Günümüzde Katmanlı Üretim ve Gelecekteki Potansiyeli
Damla ÇEVİK AKA
5. Bölüm...............56
Kampüs Rekreasyonu Alanlarında Rekreasyonel Liderlik
Ebru BARAKAZI
6. Bölüm................67
Kadim Türk Yurdu olan Ulu Borçalı'da Azerbaycan ve
Karapapak Türkleri Faktörü
Elnur Hasan MİKAİL
Hakan ÇORA
7. Bölüm................83
Türkiye'de Dijital Bankacılık ve Fintech Ekosisteminin Gelişimi:
Açık Bankacılık Ve Servis Modeli Bankacılığı Üzerine Bir İnceleme
Fatih AKBAŞ
8. Bölüm................97
Sağlık Hizmetlerinde Vekalet Teorisinin
Hasta Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi
İpek AYDIN
9. Bölüm................112
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin Politikası
Nurhan AYDIN, Kübranur DERİCİ
10. Bölüm................128
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğrencilerinin
Siyasal Katılımı: Samsun Üniversitesi Örneği
Havva Şeyma FENER
Rıfat KARAKOÇ
11. Bölüm...............146
II. Dünya Savaşı Döneminde Birinci Umûmî Müfettişlik Bölgesinde Lekeli
Humma ile Mücadele
Abdulaziz KARDAŞ
12. Bölüm................160
Anlatıbilim
Aydın GÖRMEZ
Özlem ALTUN
13. Bölüm................180
Aristoteles’te Kölelik ve Sınıfsız Toplum Tahayyülü
Vehip BİRLİK
14. Bölüm................197
Yeşil Reklamlar
Ateş BAYAZIT, Volkan KÖSE
15. Bölüm................221
Yaşlılara Yönelik Evde Bakım Hizmetlerinde Güncel Yaklaşımlar
Aykut AYDIN
16. Bölüm................240
Farklılaştırılmış Öğretimin Kuramsal Çerçevesi
Sultan YÜZBAŞIOĞLU
Ayten Pınar BAL
17. Bölüm................257
Demokrat Parti Döneminde Zafer Bayramı Kutlamaları ve
Toplumsal Yansımaları: Aydın İli Örneği
Banu BERBER BABALIK
18. Bölüm................285
Bir Kültürel Miras Turizm Destinasyonun
Coğrafi Özelliklerinin İncelenmesi
Cemal KALELİ, Tamer ÖZLÜ
19. Bölüm................298
Türkiye’de İllerin Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması:
Finans ve Bankacılık Sektörü Analizi
Günay KOYUNCU, Burcu KILINÇ SAVRUL
20. Bölüm................346
Pandemi Sürecinin Etkilerinin Değerlendirilmesi:
Van İli Özelinde Otel İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma
Emrah HAKAN , Celal KIZILDERE
21. Bölüm................368
1960 Askeri Darbesinin Öncesi ve Sonrası:
Toplumsal Etkiler Üzerine Kısa Bir Analiz
Olkan SENEMOĞLU, Şeyda BÜKRÜCÜ KAZKONDU
22. Bölüm ................ 398
Türkiye’de İklim Değişikliğinin Gıda Güvencesine Etkileri
Döne BOZDAĞLI , Esmeray ALACADAĞLI
23. Bölüm................ 404
Çalışma Hayatında Yeni bir Fenomen: Sessiz İstifa
Yavuz Ka an YASIM
24. Bölüm................416
Dünya Mütfak Kültürlerinden İspanyol Mutfağı ve
Gastronomi için Önemi
Recep ÇAĞLAŞ
25. Bölüm............... 427
Latin Amerika Ve Karayipler Bölgesinin Çeşitlilikleri,
Tarihsel Veriler ve Büyümenin Belirleyicileri
Emine TAHSİN
14. Bölüm
Yeşil Reklamlar
Ateş BAYAZIT1
Volkan KÖSE2
1
Prof. Dr. Profesör Doktor, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası Ticaret Bölümü, ORCID:0000-0002-5467-9288.
2
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası Ticaret Anabilim
Dalı Doktora Öğrencisi, ORCID:0009-0001-9533-4446
197
ÖZET
Tüketicilerin, yetkililerin ve işletmelerin çevre sorunlarının üstesinden
gelmek için gösterdikleri ortak çabalar sadece küresel bir fikir birliğini teşvik
etmekle kalmamış, aynı zamanda çok önemli bir kavram olan sürdürülebilirliği
de ortaya çıkarmıştır. Bu durum, sürdürülebilirliği tüm operasyonlara yerleştirme
zorunluluğunun ivme kazandığı iş dünyası için özellikle önemlidir. Bu makalenin
odak noktası olan yeşil reklamlar, yeşil stratejilerle hazırlanmış sürdürülebilir ve
çevre dostu ürün ve hizmetleri tanıtmaya çalışarak bu anlatıda önemli bir rol
oynamaktadır. Yeşil reklamlar, çevre bilincini teşvik ederek tüketicileri bilinçli
seçimler yapmaya özendirmektedir. Yeşil reklamlar sadece ürünlerin çevresel
etkilerini azaltmakla ilgili değildir; aynı zamanda bir markanın sürdürülebilirliğe
olan bağlılığını yansıtmak için güçlü bir araç görevi görürler. Geri
dönüştürülebilir malzemelerin kullanımını, enerji verimliliğini ve karbon ayak
izinin azaltılmasını savunan bu reklamlar, bir şirketin çevreye olan duyarlılığını
ifade etmekte ve marka imajını güçlendirmektedir. Bu çalışma sürdürülebilirlik,
yeşil pazarlama ve yeşil reklamların kavramsal temellerini incelemektedir.
Çalışmayı diğerlerinden ayıran en önemli özellik, sürdürülebilirlik söyleminde
yeşil reklamların oynadığı önemli role odaklanmasıdır. Çalışmanın amacı sadece
tüketicileri ve şirketleri aydınlatmak değil, aynı zamanda mevcut literatürdeki
boşluğu da doldurmaktır.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, yeşil pazarlama, yeşil reklamlar
GREEN ADVERTISEMENTS
ABSTRACT
The collective efforts of consumers, authorities, and businesses to tackle
environmental issues have not only fostered a global consensus but also given
rise to the pivotal concept of sustainability. This is particularly significant in the
business realm, where the imperative to embed sustainability in all operations is
gaining momentum.
The focus of this article, green advertisements, plays a crucial role in this
narrative, striving to promote sustainable and eco-friendly products and services
crafted with green strategies. These advertisements, by fostering environmental
consciousness, empower consumers to make informed choices. Green
advertisements are not just about mitigating the environmental impact of
products; they also serve as a powerful tool to project a brand's commitment to
sustainability. By championing the use of recyclable materials, energy efficiency,
and carbon footprint reduction, these advertisements articulate a company's
environmental stewardship and bolster its brand image. This article delves into
198
the conceptual underpinnings of sustainability, green marketing, and green
advertisements. What sets it apart from other studies is its laser focus on the
pivotal role of green advertisements in the sustainability discourse. Its aim is not
just to enlighten consumers and companies but also to fill a void in the existing
literature.
Keywords: Sustainability, green marketing, green advertisements
199
1.GİRİŞ
Endüstrileşme ve nüfus artışı, çevresel sorunların hızla ortaya çıkmasını
beraberinde getirmiştir. Tüketiciler, ürün ve hizmetlerin çevreye olan olumsuz
etkileri ve çevresel bozulma konusunda daha fazla endişe duymaktadırlar. Bu
endişenin nedeni, olarak gözle görülür iklim değişikliği ve beraberinde getirdiği
küresel ısınma, hava ve su kirliliğindeki artışı gösterilebilinir. Çevresel tahribatın
artması bu konuda sorunlara dikkat çekmek ve önlem almak için hükümetler ve
sivil toplum kuruluşlarının da katkılarıyla çeşitli düzenlemelerin yapılmasını
teşvik etmiştir. Artan çevre bilinciyle birlikte, tüketim alışkanlıklarının çevreye
en az zararı verecek biçimde yeniden düzenlenmesi için çaba sarf edilmeye
başlanmıştır. Çevre bilincini taşıyan tüketici kitlesi de yeni bir tüketici pazarı
oluşturmuştur. Hükümetlerin ve tüketicilerin çevresel konulara olan
duyarlılığındaki artış, üretim ağı içerisinde yer alan firmaların, hammadde,
üretim, tedarik gibi süreçlerini bu yeni çevreci pazara uygun pazarlama stratejileri
geliştirmelerine neden olmuştur. Çevresel sürdürülebilirlik yaklaşımlarını
referans alarak ürünlerin satışının gerçekleştirildiği yeşil pazarlama yaklaşımıyla,
çevre dostu ürünlerin üretim-dağıtım-tüketim süreçlerinde doğal kaynakların
korunması, çevresel olumsuz etkilerin azaltılması ve toplumsal faydanın
sağlanması hedeflenmiştir. İşletmelerin yeşil pazarlamayı tercih etmesi, tüketici
beklentilerine yanıt vermek ve çevresel endişelerini ele almak için fırsat
sunmanın yanı sıra onların rekabet avantajı kazanmalarına ve güçlü bir tüketici
kitlesi oluşturmalarına da yardımcı olur. Yeşil pazarlama ayrıca çevre
pazarlaması veya ekolojik pazarlama olarak da adlandırılır (Bhatia ve Jain, 2013).
Yeşil pazarlama araçlarından çevre dostu etiketler, çevre dostu markalar ve
çevresel reklamlar, yeşil ürünlerin özellikleri ile niteliklerini algılamayı ve
farkındalığı artırmayı kolaylaştırarak tüketicileri çevre dostu ürünleri satın
almaya yönlendirir. Bu politika araçlarının uygulanması, tüketicilerin gerçek
satın alma davranışlarını çevre dostu ürünleri satın almaya dönüştürmede önemli
bir rol oynar (Rahbar ve Wahid, 2011: 73).
Çevreye duyarlı işletmeler, mevcut tutumlarını tüketicilere aktarmak için ikna
edici iletişim araçlarından reklamları kullanmaktadırlar. Yeşil reklamlar, çevresel
sorunlara duyarlılığı vurgulayan, çevre dostu ürün ve hizmetlerin tanıtımını
yapan iletişim araçlarıdır. Tüketicilerin çevresel bilincini artırmayı, çevre dostu
satın alma davranışlarını teşvik etmeyi hedefleyen yeşil reklam konusunun
kavramsal bir çerçevede açıklanması bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, çalışmada sürdürülebilirlik kavramı ve gelişimi, sürdürülebilir
pazarlama ile yeşil reklamların önemine değinilerek, yeşil reklamların doğru ve
etkin kullanımına yönelik örnek uygulamalara yer verilmiştir.
200
2.SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YEŞİL PAZARLAMA
2.1. Sürdürülebilirlik Kavramı ve Gelişimi
Çevre hareketinin geçmişi yaban hayatının korunacağı milli parklar fikrinin
ortaya atıldığı 1830’lu yıllara kadar uzanmaktadır. Ancak modern çevrecilik
1950'lerde başlamış, 1960'larda kamuoyu baskısı ile daha aktif hale gelmiş ve bu
da Amerika Birleşik Devletleri'nde 1969 Ulusal Çevre Politikası Yasası'nın
çıkmasına yol açmıştır. 1970 yılında düzenlenen ilk Dünya Günü ve 1972 yılında
Stockholm kentinde düzenlenen ilk Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı
ile çevre konuları ulusal ve uluslararası politikanın kalıcı bir özelliği haline
gelmiştir. Bu konferansta çevre ve kalkınmanın uluslararası eylem için
entegrasyonu planı ilk kez gündeme gelmiştir (Kitoni, 2011: 263). Çevre ve doğa
dostu korumacılık anlayışının bilinçlenmeye dönüştüğü sürdürülebilirlik
kavramının temelleri atılmaya başlanmıştır.
1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başında insanlar tüketim
davranışlarının çevre üzerindeki olumsuz etkileri konusunda endişelenmeye
başlamışlardır (Vlieger vd. 2013:1). Toplumun doğal çevreye olan ilgisinin
artması, işletmelerin de toplumun "yeni" endişelerini gidermek amacıyla
davranışlarını değiştirmeye başlamalarına neden olmuştur. Bazı işletmeler çevre
yönetim sistemleri ve atık minimizasyonu gibi kavramları kabul etmekte hızlı
davranmış ve çevre konularını tüm organizasyonel faaliyetlerine entegre
etmişlerdir (Polonsky, 1994).
“Ürünlerin, üretim süreçlerinin ve çevresel felaketlerin çevreye verdiği zararın
bir sonucu olarak, çevrecilik (sürdürülebilirlik) son otuz yılda önemli bir konu
haline gelmiştir. Tüketiciler için 1960'lar "uyanma", 1970'ler "harekete geçme",
1980'ler "hesap verme" ve 1990'lar "pazardaki güç" dönemi olarak”
tanımlanabilir (Akt. Kalafatis vd. 1999: 442; Easterling vd., 1996; Makower,
1993).
2.2. Yeşil (Sürdürülebilir) Pazarlama
Ticaretin sosyal ve çevresel etkilerine ilişkin endişelerin izleri binlerce yıl
öncesine dayanabilmektedir. Son otuz yılda bu kaygı yoğunlaşmıştır. Bu nedenle
pazarlamayla fiziksel çevrenin arasındaki ilişki konusunda geniş kapsamlı bir
tartışma ortaya çıkmıştır. Pazarlama, hem sürdürülemez düzeydeki talep ve
tüketimi teşvik etmedeki rolü nedeniyle büyük bir kötü adam olarak, hem de
sosyal ve çevresel sorunların üstesinden gelmek için piyasa mekanizmalarının
uygulanması yoluyla potansiyel bir kurtarıcı olarak görülmektedir. “Yeşil
Pazarlama terimi, mevcut ürün ve üretim sistemlerinin olumsuz sosyal ve
çevresel etkilerini azaltmaya çalışan ve daha az zarar veren ürün ve hizmetleri
201
teşvik eden pazarlama” (Peattie, 2001: 130) faaliyetlerini tanımlamak için
kullanılmaktadır. “Yeşil pazarlama, ürün ve/veya hizmetlerin çevresel
faydalarına dayalı olarak satılması süreçlerini ifade eder. Böyle bir ürün veya
hizmet, çevre dostu olabilir veya çevre dostu bir şekilde üretilebilir ve/veya
paketlenebilir” (Bukhari, 2011: 375). Yeşil pazarlamanın çevresel konularda
odaklandığı gibi diğer boyutları da olduğu belirtilmektedir. Kilbourne (1995: 17)
yeşil kavramının tek boyutlu olmadığını, politik ve konumsal boyutlardan
oluştuğunu ileri sürmüştür. Siyasi boyut, çevresel kaygılardaki değişikliklerin
nasıl gerçekleştirilebileceğine ilişkin tüketicilerin görüşleri ile ilgilidir; konumsal
boyut ise insanların doğanın geri kalanıyla ilişkilerine ait algılarıyla ilgilidir. Bu
boyutlar çevrecilik, reformizm, radikalizm, eko-merkezcilik, insan merkezcilik
ve korumacılık dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde ekolojik kaygılara yol
açmaktadır.
Yeşil devrim, yeşile geçiş, çevrenin korunması, sürdürülebilir yaşam biçimi,
sürdürülebilir kalkınma, dünyamızın korunması gibi pek çok konu günlük
yaşamımızda dikkat çeken olgular haline geldi. Bu gelişme, yeşil pazarlamanın
geleneksel pazarlamadan nasıl farklılaştığının iyi bir analizini gerektirmektedir
(Maksudunov ve Avcı, 2020: 228).
Şekil 1.Geleneksel ve yeşil pazarlama arasındaki benzerlikler ve farklılıklar (Chamorro ve
Banegil’den (2006: 13) Türkçe’ye çevrilmiştir).
202
Şekil 1. incelendiğinde düşünce biçimi olarak geleneksel pazarlama ile yeşil
pazarlama arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Ancak, bir pazarlama
felsefesini uygularken yaşananlara benzer şekilde, yeşil pazarlamanın ardındaki
felsefeyi uygulamak, yalnızca yeşil pazarlama tekniklerini uygulayacak bir
pazarlama departmanı kurmakla gerçekleştirilemez. Çevreye saygının, yalnızca
ticari yönleri değil, kuruluşun tüm davranışlarını etkilemesi gerekir. Ayrıca, tüm
organizasyonun, faaliyetlerinin çevresel etkileri konusunda endişe duymasını
sağlamak için çevre, firmanın organizasyonel kültürünün belirleyici
değerlerinden biri haline gelmelidir. Firmanın son ürünün ekolojik kalitesine etki
eden tasarım, tedarik ve üretim gibi diğer işlevsel alanları tarafından çevresel
boyutlar dikkate alınmazsa, bir ürünün çevresel etkisi neredeyse hiç azaltılamaz.
Ayrıca, yeşil tüketicilerin çoğunluğu yalnızca yeşil bir ürün satın almıyor; bunun
yanında firmanın yeşil izlenimini de satın alıyorlar. Bu sebeple yeşil bir ürünün
üreticisi, kuruluşun tüm faaliyetlerinin de yeşil olması için çaba sarf etmelidir
(Chamorro ve Banegil, 2006: 12).
İşletmelerin benimsediği sürdürülebilirlik anlayışını stratejilerine uygulaması,
ana hedeflerine ulaşmalarında olumlu katkı sunacağı açıkça görülmektedir.
Buhkari (2011: 376), yeşil pazarlamanın sadece bir slogan değil, aynı zamanda
müşteri edinmeye ve dahası para kazanmaya yardımcı olabilecek bir pazarlama
stratejisi olduğunu belirtmektedir. Yeşil pazarlamanın etkili olabilmesi için üç
şey yapılması gerekliliğinden bahsetmektedir. Bunlar;
1. Samimi olmak yani yeşil pazarlama kampanyanızda yaptığınızı iddia
ettiğiniz şeyi gerçekten yaptığınız ve geri kalan iş politikalarınızın çevre dostu
olan her ne yapıyorsanız onunla tutarlı olduğu anlamına gelir. İşletmenizin yeşil
bir pazarlama kampanyasının başarılı olmasını sağlayacak türden çevresel kimlik
bilgileri oluşturması için bu koşulların her ikisinin de karşılanması gerekir.
2. Müşterilerinizi eğitmek sadece insanlara çevreyi korumak için yaptığınız
her şeyi yaptığınızı bildirmek meselesi değildir, aynı zamanda onlara bunun
neden önemli olduğunu bildirmek meselesidir. Aksi takdirde, hedef pazarınızın
önemli bir kısmı için bu bir "Ne olmuş yani?" durumudur ve yeşil pazarlama
kampanyanız hiçbir yere varmaz.
3.Müşterilerinize katılım fırsatı vermek, normalde müşterinin olumlu çevre
eyleminde yer almasına izin vererek, çevre dostu eylemlerinizin faydalarını
kişiselleştirmek anlamına gelir.
2.3. Yeşil (Sürdürülebilir) Pazarlamanın Gelişimi
Altmışlı yıllarda çevrenin korunmasının tartışılamaz olduğu bilincinin
oluşmasıyla ekoloji terimi günlük kullanılan bir sözcük haline gelmiştir
(Easterling vd., 1996: 21). Peattie’ye (2011: 129) göre “çevreyle ilgili kaygıları
203
pazarlama pratiğine ve ilkelerine entegre etmek 1970’lerden bu yana var olan bir
fikirdir. Zamanla ekonomi ve çevre arasındaki etkileşime dair anlayış gelişerek
"yeşil pazarlamanın" ne olabileceğine dair fikirleri geliştirmeye devam etmiştir”.
Peattie yapmış olduğu çalışmasında yeşil pazarlamanın evriminin üç adımdan
oluştuğunu belirtmektedir. Bunlardan ilki “Ekolojik” pazarlama olarak
adlandırılan, özellikle çevreye zarar veren ürünlere olan bağımlılığı azaltmayı
hedefleyen dar odaklı bir girişimdir.
Peattie (2001: 131) “Rachel Carson’un Sessiz Bahar kitabında ifade edilen
sosyal ve çevresel kaygılara dayanan ilk çağın özelliklerinin hava kirliliği, petrol
rezervlerinin tükenmesi, petrol sızıntıları, sentetik pestisitlerin ekolojik etkileri
gibi belirli çevre sorunlarına dar bir şekilde odaklandığını” belirtmektedir. “İlk
çağın vurgusu çevre kirliliği ve doğal enerji kaynakların tükenmesi ile
yerel/ulusal kaygılar üzerinde olmuştur. Pek çok önde gelen şirket için bile çevre
çoğunlukla pazarlama üzerinde bir kısıtlama ve artan maliyet kaynağı olarak
görülmüştür. Bununla birlikte, ilk aşamada sosyal ve çevresel değerleri işlerinin
merkezi olarak benimseyen ve belirli yeşil pazarlara öncülük eden bazı işletmeler
de vardı. Bunlar genellikle klasik pazarlama geleneğindeki müşteri ihtiyaçları ve
pazar baskılarından ziyade girişimci ve değer odaklı olma eğilimindeydi.
(Şekil.2) “Body Shop, Ben and Jerry's ve 3M” gibi bu işletmelerin çoğu, yeşil iş
hareketinin simgeleri haline gelmiştir (Peattie, 2001: 131).
204
Şekil 2.Body Shop markasının çevre sorunlarına dikkat çeken kampanyaları (URL 2)
Ekolojik pazarlama safhasından sonra ikinci aşama, yeşil tüketici talebinden
ve rekabet avantajı fırsatlarından yararlanarak çevreye verilen zararı azaltmayı
amaçlayan daha geniş tabanlı bir girişim olan çevresel (yeşil) pazarlamadır
(Peattie, 2001: 129).
Yeşil pazarlamanın ikinci çağı 1980’lerin ikinci yarısında ortaya çıkmıştır.
1984'teki Bhopal trajedisi, 1985'te Antarktika'daki ozon tabakasındaki deliğin
keşfi, 1986'daki Çernobil ve 1989'daki Exxon-Valdez petrol sızıntısı gibi çevreyi
ve çevredeki insan yaşamını etkileyen olaylar ya da keşifler halkın çevreyle ilgili
endişelerini artırmıştır. Bu yıllarda yeşil düşüncedeki en derin ve önemli gelişme
sürdürülebilirlik kavramı ile ilgili olmuştur (Peattie, 2001: 131).
205
Şekil 3.Landor Associates'in artan tüketici farkındalığı, marka üzerindeki etkisi ve yeşil ürünlerin
ortaya çıkışı, 1980 (URL 3) Türkçe’ye çevrilmiştir.
“Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme yeterliliğinden ödün
vermeden mevcut ihtiyaçları karşılayan kalkınma” (WCED, 1987: 43) olarak
tanımlanan sürdürülebilirlik, 1980’li yılların başında gelişmiş ve BM’nin
Brundtland Raporunun yayınlanmasıyla geniş çapta yayılmış ve tanıtılmıştır
(Peattie, 2001: 131). Tüketim ve üretimde sürdürülebilir bir yaklaşım, doğal
kaynakların, çevresel sistemlerin veya insan faaliyetlerinin onları
yenileyebileceği oranda kullanılmasını içeren yeşil pazarlamanın ikinci çağında,
temiz teknolojiye doğru bir geçiş yaşanmıştır. Bu, tasarım aşamasında kirliliğin
ve atıkların ortadan kaldırıldığı yenilikçi yeni ürünlerin veya üretim sistemlerinin
tasarımını içeriyordu (Peattie, 2001: 131).
206
Yeşil Pazarlamanın ikinci çağı, pazarlamacılar ve işletmeler için çok daha
önemliydi. Bu kısmen çevre sorunlarının önem kazandığı endüstrilerin “ön
cephesinin” genişlemesiyle ilgiliydi. Ekolojik pazarlama çoğunlukla çevre
üzerinde en belirgin doğrudan etkiye sahip olan endüstrilere ve ürünlere (petrol,
madencilik, tarım kimyasalları, arabalar gibi) odaklanmıştır. Sürdürülebilirlik
konusundaki endişeler, çevresel tartışmayı türlerin kaybı, belirli ekosistemler ile
habitatların yok edilmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulluk gibi konuları
da içerecek şekilde genişletilmiştir (Peattie, 2001: 131).
Üçüncü aşama ise, Sürdürülebilir pazarlama olarak ifade edilmektedir. Bu,
sürdürülebilir bir ekonomi yaratmak için üretim ve tüketimin tüm çevresel
maliyetlerini karşılamayı amaçlayan pazarlara ve pazarlamaya daha radikal bir
yaklaşımdır (Peattie, 2001: 131). Bu dönemde yeni “yeşil pazarlar ve yeşil
ürünler” ortaya çıkmıştır (Peattie, 2001: 140). Bu yeni ürünlere bir örnek ise,
Insight otomobili olabilir. Honda markasının düşük CO2 salınım değerine sahip
olan ilk benzinli-elektrikli hibrit aracı yeni yeşil ürünler arasında gösterilebilir
(URL 4).
Şekil 4. Honda Insight reklam broşürü (URL 4).
Çevre sorunlarının gündeme geldiği 1970’li yıllardan günümüze tüketiciler
çevre sorunları konusunda daha bilgili hale gelmiştir. Bugün endüstrinin çevrenin
korunmasında veya bozulmasında önemli bir rol oynadığı düşüncesine yaygın
olarak inanılmaktadır. Dahası tüketiciler piyasada çevreyle ilgili kaygıları
doğrultusunda hareket etme niyetlerini giderek daha fazla dile getirmektedirler
(Easterling vd., 1996: 21).
207
Sürdürülebilirlik ve yeşil pazarlama, günümüz iş dünyasında giderek daha
fazla önem kazanmaktadır. İşletmeler çevresel ve sosyal sorumlulukların yerine
getirirken aynı zamanda karlılıklarını yükseltme potansiyeline sahiptir. Fakat, bu
hedeflere ulaşmak için sadece işletmelerin değil, tüketicilerin ve toplumun da
desteği gerekmektedir. Tüketicilerin bilinçlenmesi ve sürdürülebilir ürünleri
tercih etmeleri, işletmeleri daha sorumlu ve çevreci bir pazarlama yaklaşımı
benimsemeye teşvik eder. İşletmelerin şeffaf ve dürüst iletişimleri, tüketicilerin
güvenini kazanmalarına ve sürdürülebilirlik ilkelerine daha fazla sadakat
göstermelerine katkı sunar. Yeşil (Sürdürülebilir) pazarlama faaliyetleri,
işletmeler, tüketiciler ve toplum için ortak bir yeşil geleceğin inşasında önemli
bir rol oynamaktadır.
3. YEŞİL PAZARLAMA PERSPEKTİFİNDEN REKLAMLAR
3.1. Reklamlar
Reklamlar, modern iletişim ve pazarlama stratejilerinin temel unsurlarından
biri olarak, tüketici davranışlarını etkileme ve toplumsal algıyı şekillendirme
gücüne sahiptir. Günümüzde işletmelerin, sadece ürünlerini tanıtmakla kalmayıp
aynı zamanda benimsedikleri sosyal ve çevresel sorumluluklarını da vurgulamak
için reklamları kullandığı gözlemlenmektedir. Çevresel konuların işlendiği
reklamlar, çevresel bilinci artırmak, sürdürülebilirlik mesajlarını iletmek ve
tüketicilerin çevresel konular hakkında bilinçlenmesini sağlamak için etkili bir
medya aracı olarak işlev görmektedir.
Amerikan Pazarlama Birliği’nin (American Marketing Association) tanımına
göre reklam, belirli bir hedef pazarın veya kitlenin üyelerini ürünleri, hizmetleri,
kuruluşları veya fikirleri hakkında bilgilendirmek ve/veya ikna etmek isteyen
ticari firmalar, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, devlet kurumları ve bireyler
tarafından zaman veya mekanda duyuru ve mesajlarını hedef kitlelerin zihinlerine
yerleştirilmesidir (URL 1).
Shimp (2003) ise reklamı, “belirli bir sponsor tarafından ödenmiş, kişisel
olmayan iletişim” olarak tanımlar ve bu iletişimin gazeteler, dergiler, radyo,
televizyon ve diğer medya aracılığıyla veya doğrudan tüketici iletişimi yoluyla
gerçekleşebileceğini belirtir. Reklamın bilgi sağlama, müşterileri ikna etme,
onlara hatırlatma ve belirli markalar hakkında sahip oldukları olumlu inançları
pekiştirme gibi çeşitli rolleri olduğu söylenmektedir (akt. Hassan ve Valenzuela,
2016: 170).
208
3.2. Çevresel Açıdan Reklamlara Bakış
Kassarjan’ın (1971: 61) “Ekolojiyi Pazarlama Stratejisine Dahil Etmek”
başlıklı makalesine bakıldığında 1970’lerde büyük bir sosyal kaygının çevredeki
ekolojik denge etrafında döndüğü, su ve hava kirliliği, katı atık, aşırı nüfus,
sanayileşme ve insanlardan kaynaklanan bu sorunun çözümü için yapılan
araştırmada tüketicilerin hava kirliliğini azaltmayı vaat eden bir benzin reklam
kampanyasına verilen tepkileri ve tutumları pazarlama perspektifinden incelediği
görülmektedir. 1970’li yıllarda küresel çevre sorunlarına çekilen bu ilgi giderek
yeşil pazarlama stratejileri oluşturacak endüstrilere yayılmaya başlamıştır.
Geleneksel pazarlama etkisi ile uygulanan reklamcılık, doğal kaynakların aşırı
tüketimine, atıkların çoğalmasına ve çevre zararlarının artmasına katkı
sunmuştur. Bu olumsuz etkileri azaltmayı ve tersine çevirmeyi hedefleyen
sürdürülebilir hedefler önem kazanmaya başlamıştır. Ürün ve hizmetlerin çevre
dostu olarak sürdürülebilir olduğuna vurgu yapan yeşil pazarlama yöntemleri
tüketiciler tarafından karşılık bulmaya başlamıştır. İşletmeler, geri dönüşümlü
malzeme kullanımı, enerji verimli üretim süreçleri ve doğal kaynakların
korunmasını destekleyen uygulamalarla sadece satış odaklı olmayıp aynı
zamanda çevreye duyarlı tüketicilerin güvenini kazanmayı hedeflemiştir. Bu
değişim reklamcılık alanında da sürdürülebilirlik anlayışı ile verilecek mesajların
tercih edilmesine sebep olmuştur.
Rahman ve Wahid (2011: 74) yeşil pazarlama için üç aşama belirtmektedir.
Bunlardan ilki yeşil pazarlama kavramının endüstride yeni başladığı 1980 yılıdır.
Amerika’da yapılan araştırmalara göre pazara yeni sunulan ürünlerden çevreye
duyarlı olanların oranı 1986 yılında %1,1 iken, 1991 yılında bu oran %13,4’e
çıkmıştır. 1989-1990 yılları arasında basılı reklamlar arasındaki çevreci
yaklaşımları içerenlerin oranı %430 artarken, TV reklamlarında ise bu artış oranı
%367 olmuştur (Akt. Alnıaçık, 2009: 81; Ottman, 1993; Davis, 1992: 82). Yeşil
pazarlamanın öneminin arttığı bu yılları, pazarlamacıların tüketicilerin
endişelerini, çevre ve yeşil ürünlere karşı olumlu tutumların satın alma
davranışlarına yansımadığını ifade ettikleri 90’lı yıllar izlemektedir. 2000
yılından bugüne ise yeşil pazarlama üçüncü aşamasına evrilmiştir. Bu aşamada,
yeşil pazarlama, daha gelişmiş teknolojinin uygulanması, hükümetler tarafından
daha sıkı düzenlemeler ve küresel çevre farkındalığının artmasıyla tekrar yeni bir
ivme kazanmıştır (Rahman ve Wahid, 2011: 74). Bu sebeplerden artan çevre ve
doğa bilinci ile medya iletişim araçlarının en aktif elemanlarından reklamların
çevresel konularda kitlelere yönelik kampanyalarda kritik rol oynadığı
görülmektedir.
209
3.3. Yeşil Reklamlar
Dünya genelinde yeşil hareketlerin yaygınlaşması ve çevresel sorunlara artan
kamu ilgisiyle paralel olarak, pek çok kuruluş çevreye duyarlı tüketici kitlelerine,
ürünlerini sunmak için medya veya gazeteler vasıtasıyla çevresel reklamları
tercih etmektedir. Bu reklamların amacı, tüketicilerin satın alma davranışlarını
etkilemek, çevreye zarar vermeyen ürünleri satın almaya teşvik etmek ve satın
alma davranışlarının kendileri için ve çevre için olumlu sonuçlarına dikkatlerini
çekmektir (Rahman ve Wahid, 2011: 76).
Çevreye duyarlı tüketicilerin artmasıyla birlikte çevresel reklamcılıktaki artış
da aynı paralelde artmıştır. "Geri dönüştürülebilir," "geri dönüştürülmüş,"
"çözünebilir" ve "ozon dostu" gibi terimler ürün reklamlarında yaygın hale
gelmiş ve tüketiciler giderek çeşitli çevresel reklam iddialarına maruz
kalmışlardır (Carlson vd., 1993: 28). Ürünlerin, hizmetlerin, fikirlerin veya
organizasyonların çevresel zararı azaltma veya yardım etme yeteneğini tanıtan
reklamlar yeşil reklam olarak tanımlanmaktadır (Rahim vd., 2012: 47).
Yeşil reklamcılık, ürün ile biyofiziksel çevre arasındaki ilişkiyi açıkça veya
dolaylı olarak ele alan herhangi bir reklam olarak görülebilir (Banerjee, Gulas ve
Iyer, 1995). Yeşil reklamcılık, reklamı yapılan ürünün veya kurumun çevre dostu
olduğunu iddia eden (iddia gerçek olsa da olmasa da) reklamcılığı içerir (Kim ve
Han, 2016: 1). Kilbourne (1995: 7) ise üründe bir şeylerin yeşil olmadığı sürece
(örneğin, kaynak kullanımı, ambalajlama, enerji verimli taşıma sistemi)
gerçekten yeşil bir reklam olmayacağını belirtmiştir.
Banerjee vd. (2013: 22), “yeşil reklamcılığı bir veya daha fazla kriteri
karşılayan herhangi bir reklam olarak tanımlamaktadırlar. Bu kriterler:
1. Bir ürün/hizmet ile biyofiziksel çevre arasındaki ilişkiyi açıkça veya
örtük olarak ele alır,
2. Bir ürün/hizmeti vurgulamakla birlikte yeşil bir yaşam tarzını teşvik eder,
3. Kurumsal bir çevresel sorumluluk imajı sunar.
Hem farkındalık yaratan hem de ikna edici bir iletişim kanalı olan reklamlar
aracılığıyla gerçekleştirilen bu pazarlama, tüketicilerin yeşil ürünlere yönelik
satın alma niyetlerini etkileyebilmektedir (Hassan ve Valenzuela, 2016: 170).
Çevre etiketlemesi, müşterileri yeşil ürünler konusunda ikna etmek için iyi bir
yol olabilir. Tüketiciler, ürüne eklenmiş ek faydaları (kalite, çevre dostu ürün,
yakıt verimli araçlar ve zararsız ürünler gibi) gördüklerinde prim fiyat ödemeye
istekli olabilirler. Yeşil Pazarlama, organizasyonların rekabet avantajı elde
etmesine ve güçlü bir tüketici kitlesine ulaşmasına yardımcı olabilir (Bhatia ve
Jain, 2013).
Carlson ve diğerleri (1993: 31) beş tür çevresel iddia reklam olduğunu
belirtmişlerdir. Bunlar,
210
● Ürün Odaklılık: İddia, bir ürünün sahip olduğu çevre dostu niteliklere
odaklanır. (Örnek: Bu ürün biyolojik olarak parçalanabilir.)
● Süreç Odaklılık: İddia, bir kuruluşun çevresel faydalar sağlayan dahili
teknolojisi, üretim tekniği ve/veya bertaraf yöntemi ile ilgilidir. (Örnek: Bu
ürünün üretiminde kullanılan hammaddelerin yüzde yirmisi geri
dönüştürülmüştür.)
● İmaj Odaklılık: İddia bir kuruluşu geniş tabanlı bir kamuoyu desteği olan
bir çevresel amaç veya faaliyetle ilişkilendirir. (Örnek (a): Ormanlarımızı
korumaya kararlıyız. Örnek (b): Sulak alanlarımızı koruma hareketini
desteklemenizi istiyoruz.)
● Çevresel Gerçek: İddia, bir kuruluşun genel olarak çevre veya çevrenin
durumu hakkında görünüşte gerçeklere dayanan bağımsız bir beyanını içerir.
(Örnek: Dünyadaki yağmur ormanları saniyede iki dönümlük bir hızla yok
ediliyor.)
● Kombinasyon: İddianın birden fazla yönü var gibi görünmektedir (yani,
bir ürün yönelimini, süreç yönelimini, imaj yönelimini ve/veya çevresel bir
gerçeği yansıtmaktadır)”.
Kim ve Han’a göre (2016: 2) somut yeşil reklam iddiaları, somut faydaları
öngören ürün odaklı veya süreç odaklı iddiaları içerirken, çağrışımsal iddialar,
reklamı yapılan ürün veya kurumla ilgisi olmayan ve soyut olan imaj odaklı veya
çevresel gerçeklere dayalı iddiaları içermektedir.
3.4. Yeşil (Çevresel) Reklam Örnekleri
Yeşil reklamlar, ürün ve hizmetlerin tanıtımını yapmanın yanı sıra markaların
tüketicilere çevre dostu ve sürdürülebilirlik stratejilerini iletmesine katkı sunan
önemli bir kitle iletişim aracıdır.
Bankacılık sektöründe Yapı Kredi A.Ş., internet sitesi reklamında toplumsal
çevreci bilincin artırılması adına farkındalık yaratmak için Sürdürülebilir Tercih
Programı: Step adlı yeşil kampanyasını tanıtmıştır. Tüketicilerinin yaşam
tarzlarını ve tüketim tercihlerini sürdürülebilir hale getirmek için attıkları her
adımda step puan kazandırılacağını ve biriken puanların sosyal sorumluluk gibi
projelerde kullandırılacağını belirtmiştir (URL 6).
211
Şekil 5.Barilla Sürdürülebilir Paket Yeşil Reklam Örneği (URL 7).
Barilla makarna, Şekil 5’deki yeşil reklam videosunda sürdürülebilir paket
tasarımında plastik kullanımını sonlandırarak yıllık 126.000 kg plastik tasarrufu
sağladığını ve 2030 yılına kadar tüm plastik kullanımını sonlandıracağını
belirtmiştir (URL 7).
Şekil 6.MPS Metal Plastik Sanayi Yeşil Reklam Örneği (URL 8).
MPS Metal plastik sanayi firması Şekil 6’daki sürdürülebilirlik temalı
animasyon reklamında şirketin üretim tesisinde karbon salınımını en aza
212
indirgendiğini, yüzde 70 oranında geri dönüşüm ürününün tekrar kullanıma
aktarıldığını vurgulamıştır. ISO 14001 çevre yönetimi standartlarında stratejilerin
işletmenin ana hedefi olduğunu ve güneş enerjisi kullanımı ile yüzde 40 oranında
enerji verimliliği sağlayarak sürdürülebilirlik ve çevre dostu faaliyetlerini icra
ettiğini vurgulamıştır (URL 8).
Şekil 7.Watsons ile sürdürülebilir yaşam serisi 1 yeşil reklam örneği (URL 9).
Kişisel bakım ve güzellik ürünleri zinciri Watsons, sürdürülebilirlik adına
farkındalık oluşturmak adına ürün ambalajlarının tedariğinden başlayarak geri
dönüşüm aşamalarına kadar doğaya verdiği zararları içeren yeşil reklam
videosunu sunmuştur (Şekil 7). Reklamım ilk bölümde karbon salınımı, geri
dönüşüm sebebiyle oluşan sera gazlarını, ormansızlaşmayı ve küresel iklim
değişikliği gibi doğaya karşı verilen zararlar ön plana çıkarılmıştır (URL 9).
Watsons markası, yeşil reklamlarının ikinci bölümünde ise küçük eylemlerin
büyük doğa felaketlerine ve zararlı değişimlerine sebep olacağını belirtmiştir.
Dünyamızı kurtarmak için herkese düşen görevler olduğunun vurgulandığı yeşil
reklam videosunda sürdürülebilir ürün tercihleri ön plana çıkarılmıştır (Şekil 8).
4 yeni sürdürülebilir ürün tanıtmıştır. Birincisi temiz içerikli “doğa dostu
ürünler”, ikincisi sürdürülebilir palm yağı kullanılmış ve az sayıda plastik
kullanılan “sürdürülebilir içerikli ürünler”, üçüncüsü kağıt veya biyoplastik
ambalaj kullanılan “sürdürülebilir ambalajlı ürünler” ve dördüncüsü ise yeniden
kullanım imkanı sunarak israfı önleyen “yeniden dolum alternatifi sunan ürünler”
olarak sürdürülebilirlik yaklaşımı ile tasarladığı ürünleri tanıtmıştır. Yeşil
reklamın kurgusunda, ilk bölümde çevre zararları ve sebepleri vurgulanırken
ikinci bölümde sürdürülebilir yaklaşımlarla çevre bilinci ve duyarlı tercihlerin
katkısı ile yeşil bir dünya için herkesin atabileceği adımların var olduğu ifade
edilmiştir (URL 9).
213
Şekil 8.Watsons ile sürdürülebilir yaşam serisi 1 yeşil reklam örneği (URL 9).
Yeşil reklamlar, işletmeler açısından marka imajına olumlu katkı sunarken
tüketici yönünden çevresel sorumluluklarını yerine getirmelerini ve
sürdürülebilir bir dünya için gelecek nesillerin de hakkını gözetmelerine destek
olmak adına farkındalık yaratmaktadır.
3.5. Yeşil Yıkama
Yeşil reklamcılık, doğa ve çevre sorunlarını öncelikli hale getiren ve merkeze
alan stratejiler sunmalıdır. Tersi bir durum oluştuğunda ise “yeşil yıkama” diye
adlandırılan konu ortaya çıkmaktadır. Sürdürülebilir pazarlama ilkelerinin kötüye
kullanıldığı, gerçeği yansıtmayan çevresel söylemleri kapsayan reklamlar “yeşil
yıkama” (greenwashing) olarak tanımlanmaktadır (Karna vd., 2001: 60). Bir ürün
veya hizmetin yeşil olmadığı halde yeşil olarak sunulmasına yeşil yıkama denir
(Bukhari, 2011: 375). Dolayısıyla tüketici aldatmaya yönelik tanımlar içeren
“yeşil yıkama” reklamları, doğa dostu yaklaşımlarla sürdürülebilir ürün satın
alma maksadıyla yüksek bedeller ödeyen tüketicilerin yeşil ürünlerine karşı olan
güvenini zedeleyebilmektedir. Bu kapsamdaki reklamlarının yaygınlaşması ile
sürdürülebilir ekonomi ve çevre dostu üretim stratejilerinin gelişim aşamalarına
da olumsuz yönde etki etmesi kaçınılmazdır.
Dünya giyim sektörü markalarından Zara, doğa dostu yeşil hedeflerine
yönelik “Join Life (Katıl Hayata)” başlıklı koleksiyonunu sunmuştur. Marka,
2023 yılına kadar imalatlarında tamamen sürdürülebilir kaynaklar kullanacağına
214
dair tanıtım ve kampanyalarını duyurmuştur. Fakat çevre örgütü Stand.Earth
araştırma raporunda Zara ile beraber H&M, Nike ve Adidas gibi küresel
işletmelerin Amazon'daki orman tahribatında etkin rol oynadıkları öne sürmüştür.
Raporda, büyükbaş hayvan derisi kullanımı ile deri kemer, ceket ve çanta
üretimini tercih eden bu markaların ormanların tahribatına neden olduğu
belirtilmiştir (URL 5).
Yeşil yıkama içeren reklamların, devletler tarafından yasal düzenlemelerle
kontrol altına alınarak, yayınlanmalarının engellenmesi sürdürülebilirlik
uygulamalarının geleceği açısından önemli hale gelmektedir (Güntay, 2020:
511). Yeşil yıkama içeren reklamlara yönelik devlet destekli önlemlerin yanı sıra
işletmeler, yeşil reklamların çevre dostu iddialarını kanıtlayıcı bilimsel,
standartlara dayalı ve sürdürülebilir anlayışı tercih ettikleri stratejileri ile
faaliyetlerini planlamalıdırlar.
4. LİTERATÜR TARAMASI
Şahin ve Chilashvili (2023), çalışmalarında çevreci yaklaşımı ön planda tutan
yeşil reklamların, kadın tüketicilerin marka tercihlerindeki kararlarına etkisi
analiz etmişlerdir. Araştırmada farklı nesilleri temsil eden kadınların yeşil
reklamlara yaklaşımları ve marka seçimlerinde yeşil reklamların etkilerinin
belirlenmesi amaçlanmıştır. Y ve Z kuşağı kadın katılımcıların çevre bilinci
açısından yeşil reklamları etkili gördükleri tespit edilmiş ancak inandırıcı ve
güvenilirlik konularında da tam tersi olumsuz görüşleri olduğu sonucuna
erişilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, yeşil reklamların Z kuşağı üyeleriyle
karşılaştırıldığında, Y kuşağı katılımcılarının marka tercihi üzerinde daha büyük
bir etkisi olduğu belirlenmiştir.
Akdeniz ve Leblebici Koçer (2022), çalışmalarında sürdürülebilir ürünlerin
tercihinde yeşil reklamların ve yeşil marka imajının; yeşil satın alma ve
sürdürülebilir güvene karşı etkilerini incelemeyi amaçlamıştır. Yapısal eşitlik
modeli ile analiz edilen 408 katılımcıya online anket uygulanmıştır. Elde edilen
verilerin analizinde yeşil reklamların ve yeşil marka imajının, satın alma
yaklaşımında ve yeşil güven yaratma açısından olumlu ve anlamlı katkısı olduğu
neticesine ulaşıldığı ifade edilmiştir.
Çavuşoğlu (2021) çalışmasında, yeşil reklamın ve yeşil marka farkındalığının,
yeşil satın alma yaklaşımını olumlu etkilediğini ve yeşil satın alma davranışının,
yeşil reklam ve yeşil marka farkındalığının yeşil müşteri memnuniyetine olumlu
yönde katkı sağladığını bulmuştur.
Güntay (2020), çalışmasında çevre dostu bilincin toplum nezdinde
geliştirilmesi amacıyla televizyon reklamlarının sundukları vaatleri, çevre
duyarlılığı ve yeşil reklam kavramları yaklaşımıyla analiz etmeyi ve yeşil reklam
215
alanındaki bilimsel çalışmalara katkı sunmayı amaçlamıştır. Analizi yapılan
seçili yeşil reklamların, tüketici bilincine yönelik yaklaşımları, söylem analizi
yöntemi ile incelenmiştir.
Aydoğan ve Dinar (2019), çalışmalarında sürdürülebilir pazarlama
faaliyetlerinden biri olan yeşil reklamların ve doğa bilincinin tüketicilerin yeşil
ürün tercihlerine etkisini incelemiştir. İstanbul ilinde 405 katılımcı ile kolayda
örnekleme yöntemi ile veri elde edilmiştir. Yeşil ürün tercihinde yeşil reklamların
anlamlı ve olumlu etkisi olduğu neticesine ulaşıldığı ve ek olarak yapılan
demografik testlerde yaş, gelir durumu ve eğitim faktörleri haricinde sadece
cinsiyet yönünden farklılıkların (kadınların erkeklere göre yeşil ürün satın alma
eğilimi fazla) olduğu belirtilmiştir.
Özkaya (2012), işletmelerin sosyal sorumluluk anlayışı uzantısı olarak yeşil
pazarlama bağlamında yeşil reklamlar başlıklı çalışmasında işletmelerin sosyal
sorumlulukları yaklaşımlarını incelenmiş ve sürdürülebilir pazarlama ile yeşil
reklamlar ilişkisini analiz etmiştir. Bu etkileşim açısından yeşil pazarlama ve
yeşil reklamların şirketler açısından önemi vurgulanmıştır.
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada işletmelerin sürdürülebilirlik bilinci ile değişen strateji ve
pazarlama yaklaşımlarında yeşil imaj yaratma açısından gerekli değişim
ihtiyaçlarında rehber bir yol gösterici olması hedeflenmiştir. Sürdürülebilirlik,
sürdürülebilir pazarlama ile yeşil reklamların önemine vurgu yapılmış, doğru ve
etkin kullanımına yönelik stratejiler belirtilmiştir. Yeşil reklamların tarihsel
gelişimi ve günümüzdeki örneklerine yer verilerek konu hakkında farkındalık
yaratmak amaçlanmıştır. Kavramsal bir çerçevede incelenen yeşil reklamların
sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik kavramlarıyla ilişkileri irdelenmiştir. Yeşil
reklamların etkin kullanımının işletmelere uzun vadede olumlu yansımaları
olacağı değerlendirilmiştir.
Yeşil reklamlar, günümüz rekabet şartlarında hem işletmelerin çevreye karşı
sorumluluklarını yerine getirmelerinde hem de tüketici nezdinde sürdürülebilir
şirket imajı yaratma açısından katkı sunan önemli bir iletişim aracıdır. Çevresel
sorunlara karşı artan bilinç ve sürdürülebilirlik anlayışının yaygınlaşması ile
işletmeler açısından yeşil reklamlar pazarlama stratejilerinde önemli bir konuma
gelmiştir. Sürdürülebilirlik kurgulu reklamlar, yalnızca ürün ve hizmetlerin doğa
dostu özelliklerine vurgulamakla kalmaz, beraberinde tüketicilerin çevre
bilinçlerini olumlu yönde artırarak daha yeşil yaşam biçimlerine teşvik eder.
Yeşil reklamların hedef kitlede yarattığı algı açısından başarıya ulaşabilmesi
için öncelikle doğa dostu savlarının gerçek ve teyit edilebilir olması önem taşır.
Tüketiciler, markaların bu konuda şeffaf ve tutarlı olmasını beklemektedir. Yeşil
216
yıkama (greenwashing) olarak tanımlanan, çevre dostu olmadığı halde öyleymiş
gibi sunulan uygulamalar/ürünler tüketici güvenini ciddi şekilde sarsabilir ve
uzun vadede işletmelere zarar verebileceği gibi sürdürülebilirlik anlayışı
konusunda da çok önemli olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenlerle, yeşil reklam
stratejileri dürüst ve tutarlı bir şekilde yürütülmelidir.
Yeşil reklamlar, tüketici tercihlerinde olumlu yönde değişiklikler
yaratabilmek için etkili, gerçekci ve yaratıcı içeriklerle desteklenmelidir.
Tüketicilerin günlük hayatlarına entegre edilebilecek pratik yeşil bilinç yönlü
tercih değişiklikleri ve yaşam şekli alışkanlıkları ile büyük bir etki yaratma
imkanı sunabilir. Sadece bir pazarlama aracı değil, aynı zamanda sosyal
sorumluluk ve sürdürülebilirlik sadakatinin göstergesidir. Yeşil reklamların,
gelecekte daha bilinçli ve sürdürülebilir bir dünya yaratma çabalarına önemli
katkılar sunacağı açıktır. İşletmelerin yeşil reklamlar konusunda yapacakları
yatırımlar, hem çevresel olarak hem de ekonomik olarak uzun dönemde
karşılığını bulacaktır.
Bu konu ile ilgili olarak gelecekte yapılması planlanan çalışmalarda farklı
sektörler bazında yeşil markalı firmaların ürünlerinin ve reklamlarının tüketici
tercihleri üzerindeki etkileri ve işletmelerin uyguladıkları sürdürülebilir
pazarlama stratejileri incelebilir.
217
KAYNAKÇA
Akdeniz, P. C. ve Leblebici Koçer, L. (2022). Yeşil Satın Alma Niyetinde Yeşil
Reklam, Yeşil Güven ve Yeşil Marka İmajının Rolü. Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi,
24(42), 12-31.
Alnıaçık, Ü. (2009). Çevreyi Koruma İddiası içeren reklamların etkililiği: Mesaj
Belirginliği, Ürün Türü ve Tüketici Bilgi İşleme Tarzının Etkilerini
İnceleyen Deneysel Bir Araştırma. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Doktora Tezi.
Banerjee S., Gulas S. ve Iyer E. (1995). Shades of green: a multidimensional
analysis of environmental advertising. Journal of Advertising, 23 Summer,
21–31.
Banerjee, S., Gulas, C. S. ve Easwar, I. (2013). Shades of Green: A
Multidimensional Analysis of Environmental Advertising. Journal of
Advertising, 24(2), 21-31.
Bhatia, M. ve Jain, A. (2013). Green Marketing: A Study of Consumer Perception
and Preferences in India. Electronic Green Journal, 1(36).
Bukhari, S.S. (2011). Green Marketing and its impact on consumer behavior.
European Journal of Business and Management, 3(4), 375-383.
Çavuşoğlu , S. (2021). Yesil Reklam ve Yesil Marka Farkındalıgının Yesil
Muşteri Tatmini Üzerindeki Etkisi: Yeşil Satın Alma Davranısının
Aracılık Rolü. Gaziantep University Journal of Social Sciences, 20(3),
1355- 1374. doi: https://doi.org/10.21547/jss.893209
Carlson, L., Grove, S.J. ve Kangun, N. (1993). “A Content Analysis Of
Environmental Advertising Claims: A Matrix Method Approach”, Journal
Of Advertising, Vol:22 Issue.3, 27-39.
Chamorro, A. ve Bañegil, T. M. (2006). Green marketing philosophy: A study of
Spanish firms with ecolabels. Corporate Social Responsibility and
Environmental Management, 13(1), 11-24.
D’Souza, C. (2005). Green advertising effects on attitude and choice of
advertising themes. Asia Pacific Journal of Marketing and Logistics, 17(3),
51- 66. http://dx.doi.org/10.1108/13555850510672386.
Easterling, D., Kenworthy, A. ve Nemzoff, R. (1996). ``The greening of
advertising: a 25-year look at environmental advertising'', Journal of
Marketing ± Theory and Practice, Vol. 4 No. 1, pp. 20-34.
Güntay, G. Y. (2020). Yeşil Reklamlarda Tüketicinin Bilinçlendirilmesi Yönelik
Çevreci Söylemlerin Analizi. Selçuk İletişim Dergisi, 13(2), 501-533.
218
Hassan, R. ve Valenzuela, F. (2016). Customer perception of green advertising
in the context of eco-friendly FMCGs. Contemporary Management
Research, 12(2), 169-182.
Kalafatis, S. P., Pollard, M., East, R. ve Tsogas, M. H. (1999). Green marketing
and Ajzen's theory of planned behavior: a cross-market examination.
Journal Of Consumer Marketing, 16(5), 441-460.
Karna, J., Juslin, H., Ahonen, V. ve Hansen, E. (2001). Green Advertising:
Greenwash or a True Reflection of Marketing Strategies? Greener
Management International(33), 59-70.
Kassarjian, H. (1971). "Incorporating Ecology Into Marketing Strategy: The Case
Of Air Pollution", Journal Of Marketing, Vol:35, s:61-65.
Kilbourne, W. E. (1995). Green Advertising: Salvation or Oxymoron? Journal of
Advertising, 24(2), 7-20.
Kim, M.-J. ve Han, S. (2016). A Content Analysis of Green Advertising Claims
in Korea. Indian Journal of Science and Technology, 9(29), 1-7.
Kitoni M. W. (2011). Green marketing intervention strategies and sustainable
development: A conceptual paper. International Journal of Business and
Social Science, 2(23), 263- 273.
Maksudunov, A. ve Avci, M. (2020). The color of the future in marketing is
green. Contemporary Issues in Strategic Marketing, 225-254.
Özkaya, B. (2012). İşletmelerin sosyal sorumluluk anlayışının uzantısı olarak
yeşil pazarlama bağlamında yeşil reklamlar - Green advertisements in the
context of green marketing as an extension of the social responsibility
understanding of companies. Öneri Dergisi, 9(34), 247-258.
https://doi.org/10.14783/od.v9i34.1012000246
Peattie, K. (2001). Towards sustainability: The third age of green marketing. The
marketing review, 2(2), 129-146.
Polonsky, M. J. (1994). An Introduction To Green Marketing. Electronic Green
Journal, 1(2), 1-10.
Rahim, M. H., Zukni, R. Z. J. A., Ahmad, F. ve Lyndon, N. (2012). Green
advertising and environmentally responsible consumer behavior: The level
of awareness and perception of Malaysian youth. Asian social
science, 8(5), 46-54.
Rahbar, E. ve Wahid, N. A. (2011). Investigation of green marketing tools' effect
on consumers' purchase behavior. Business Strategy Series, 12(2), 73-83.
http://dx.doi.org/10.1108/17515631111114877
Aydoğan, S. ve Dinar, N. (2019). Yeşil Ürün Satın Almada Yeşil Reklam ve
Çevre Bilincinin Etkisi. ASOS Journal. The Journal of Academic Social
219
Science. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 90, Mart
2019, s. 229-252.
Şahin, E. ve Chilashvili, N. (2023). Kadın Tüketicilerin Marka Tercihlerinde
Yeşil Reklamların Önemi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 50, 287-302. https://doi.org/10.52642/susbed.1230644
URL 1. Advertising. https://www.ama.org/topics/advertising/# (Son erişim
tarihi: 23.04.2024).
URL 2. Our Fight Never Stops https://www.thebodyshop.com/en-gb/aboutus/activism/our-activist-heritage/a/a00081 (Son erişim tarihi: 26.04.2024).
URL 3. A History of Green Brands: 1980’s Green Shoots Appear.
https://www.fastcompany.com/1585988/a-history-of-green-brands1980s-green-shoots-appear (Son erişim tarihi: 26.04.2024).
URL 4. Ad Campaign Launch All-New Honda Insight Celebrates Hybrid
Everyone https://adland.tv/ad-campaign-launch-all-new-honda-insightcelebrates-hybrid-everyone (Son erişim tarihi: 26.04.2024).
URL 5. Yeşil Yıkama: Dev Markaların Çevreciliği "Moda" Haline Getirme
Girişimleri.https://www.indyturk.com/node/441036/ekonomi%CC%87/y
e%C5%9Fil-y%C4%B1kama-dev-markalar%C4%B1n%C3%A7evrecili%C4%9Fi-moda-haline-getirme-giri%C5%9Fimleri
(Son erişim tarihi: 15.05.2024).
URL 6. Sürdürülebilir Tercih Programı: Step https://www.yapikredi.com.tr/yapikredi-hakkinda/surdurulebilirlik/surdurulebilir-tercih
programıstep?utm_source=campaingtr (Son erişim tarihi: 15.05.2024).
URL7.
Barilla
Sürdürülebilir
Paket
https://www.youtube.com/watch?v=kZS6foG1h0w (Son erişim tarihi:
16.05.2024).
URL 8. MPS - "Çevresel Sürdürülebilirlik" Temalı Animasyon
https://www.youtube.com/watch?v=LuZwTMaLIHI (Son erişim tarihi:
16.05.2024).
URL
9.
Watsons
ile
Sürdürülebilir
Yaşam
Serisi
1
https://www.youtube.com/watch?v=Gjjj4SfajHU (Son erişim tarihi:
16.05.2024).
Vlieger, L., Hudders, I. ve Verleye, G. (2013). The Effectiveness Of Green
Advertisements: Combining Ad-Based and Consumer-Based Research.
Advances in Advertising Research, 4, 213-222
220