XIX. TÜRK TARİH KONGRESİ
II. CİLT
TÜRK - İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
XIX. TÜRK TARİH KONGRESİ
Ankara: 3-7 Ekim 2022
KONGREYE SUNULAN BİLDİRİLER
II. CİLT
TÜRK - İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
Hazırlayanlar
Abdullah Kaymak – Selin Eren – Semiha Nurdan –
Kübra Güney – Muhammed Özler
TÜRK TARİH KURUMU
ANKARA ♦ 2024
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI VIII. DİZİ - SAYI: 38b
Sertifika No: 43191
XIX. Türk Tarih Kongresi 3-7 Ekim 2022/Ankara Kongreye Sunulan Bildiriler
II. Cilt
Türk - İslam Devletleri Tarihi
The XIXth Congress of Turkish History 3-7 October 2022/Ankara
Papers Presented at the Congress
Volume II
History of Turkish - Islamic States
Hazırlayanlar
Abdullah Kaymak – Selin Eren – Semiha Nurdan –
Kübra Güney – Muhammed Özler
e-ISBN: 978-975-17-5640-4 (Tk)
978-975-17-5643-5 (2.c)
DOI: 10.37879/9789751756435
Kapak Tasarımı
Emine Çakır
Türk Tarih Kurumu
Hacettepe Mahallesi Kızılay Caddesi No: 1 06230 Altındağ/ANKARA
Tel: +90 312 310 23 68 • Fax: +90 312 310 16 98
ttk.gov.tr • emagaza-ttk.ayk.gov.tr
Tasarım
Kuban Matbaacılık Yayıncılık
İvedik Organize San. Matbaacılar Sitesi
1514. Cadde No: 20 06190 İVOGSAN - ANKARA
Tel: 0 312 395 20 70 Faks: 0312 395 37 23
Sertifika No: 47331
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bu eserin bütün yayın,
tercüme ve iktibas hakları Türk Tarih Kurumuna aittir.
XIX. TÜRK TARİH KONGRESİ
Cumhurbaşkanı
Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın
Koruyucu Başkanlığında
Türk Tarih Kurumu tarafından düzenlenmiştir.
XIX. TÜRK TARİH KONGRESİ
KOMİTE BAŞKANI
Birol ÇETİN
HAZIRLIK KOMİTESİ
Birol ÇETİN
Abidin TEMİZER
Hüseyin Murat YÜCEL
Ahmet KILINÇ
Ali Uzay PEKER
Arif BİLGİN
Bahattin ÇELİK
Fatmagül DEMİREL
Hasan BABACAN
Hikmet ÖKSÜZ
İbrahim TELLİOĞLU
İlyas KEMALOĞLU
Nadir ÖZBEK
Necdet HAYTA
Nihat KARAER
Selim KARAHASANOĞLU
Tülay METİN
Üçler BULDUK
Yunus KOÇ
Zafer TOPRAK
Güner DOĞAN
Feridun BİLGİN
Selim ARGUN
Abdullah KAYMAK
Selin EREN
YAYIN KOMİTESİ
Yüksel ÖZGEN
(BAŞKAN)
Hüseyin Murat YÜCEL
Abdullah KAYMAK
Selin EREN
Semiha NURDAN
Kübra GÜNEY
Muhammed ÖZLER
SEKRETARYA
Semiha NURDAN
Kübra GÜNEY
Muhammed ÖZLER
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Abdullah GÜNDOĞDU
Prof. Dr. Abidin TEMİZER
Prof. Dr. Ahmet KANLIDERE
Prof. Dr. Ahmet ÖZCAN
Prof. Dr. Ahmet ŞİMŞEK
Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL
Prof. Dr. Ahmet YÜKSEL
Prof. Dr. Ali SATAN
Prof. Dr. Ali TEMİZEL
Prof. Dr. Ali Uzay PEKER
Prof. Dr. Altay Tayfun ÖZCAN
Prof. Dr. Arif BİLGİN
Prof. Dr. Arzu TERZİ
Prof. Dr. Asiye Mevhibe COŞAR
Prof. Dr. Ayhan CEYLAN
Prof. Dr. Ayşe KAYAPINAR
Prof. Dr. Azmi ÖZCAN
Prof. Dr. Bahattin ÇELİK
Prof. Dr. Bahri ATA
Prof. Dr. Birol ÇETİN
Prof. Dr. Birsel KÜÇÜKSİPAHİOĞLU
Prof. Dr. Cengiz TOMAR
Prof. Dr. Cevdet YAKUPOĞLU
Prof. Dr. Cezmi ERASLAN
Prof. Dr. Dinçer KOÇ
Prof. Dr. Ekrem KALAN
Prof. Dr. Emine ERDOĞAN ÖZÜNLÜ
Prof. Dr. Erhan AFYONCU
Prof. Dr. Erhan ÖZTEPE
Prof. Dr. Erkan GÖKSU
Prof. Dr. Erol ÖZVAR
Prof. Dr. Fahameddin BAŞAR
Prof. Dr. Fatma Gül DEMİREL
Prof. Dr. Feridun EMECEN
Prof. Dr. Feyzan GÖHER
Prof. Dr. Gülden SARIYILDIZ
Prof. Dr. Hakkı Zafer TOPRAK
Prof. Dr. Hale ŞIVGIN
Prof. Dr. Haluk SELVİ
Prof. Dr. Hasan BABACAN
Prof. Dr. Haşim ŞAHİN
Prof. Dr. Hatice ORUÇ
Prof. Dr. Hikmet ÖKSÜZ
Prof. Dr. Hülya TAŞ
Prof. Dr. Hüseyin ÇINAR
Prof. Dr. Hüsnü ÖZLÜ
Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR
Prof. Dr. İbrahim MARAŞ
Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU
Prof. Dr. İdris BOSTAN
Prof. Dr. İhsan FAZLIOĞLU
Prof. Dr. İlber ORTAYLI
Prof. Dr. İlhami DURMUŞ
Prof. Dr. İlhami YURDAKUL
Prof. Dr. İlhan ŞAHİN
Prof. Dr. İlyas KEMALOĞLU
Prof. Dr. Kadir PEKTAŞ
Prof. Dr. Kaya Tuncer ÇAĞLAYAN
Prof. Dr. Mahmud Erol KILIÇ
Prof. Dr. Mahmut AK
Prof. Dr. Makbule SARIKAYA
Prof. Dr. Mehmet Âkif AYDIN
Prof. Dr. Mehmet Akif KİREÇCİ
Prof. Dr. Mehmet Ali ÇAKMAK
Prof. Dr. Mehmet HACISALİHOĞLU
Prof. Dr. Mehmet OKUR
Prof. Dr. Mehmet ŞAHİNGÖZ
Prof. Dr. Mesut AYAR
Prof. Dr. Mesut ÇAPA
Prof. Dr. Mesut UYAR
Prof. Dr. Metin AYIŞIĞI
Prof. Dr. Murat KEÇİŞ
Prof. Dr. Musa Şamil YÜKSEL
Prof. Dr. Mustafa ÇOLAK
Prof. Dr. Mustafa Hamdi SAYAR
Prof. Dr. Mustafa Sabri KÜÇÜKAŞCI
Prof. Dr. Muzaffer TEPEKAYA
Prof. Dr. Nadir ÖZBEK
Prof. Dr. Necdet HAYTA
Prof. Dr. Nedim İPEK
Prof. Dr. Neşe ÖZDEN
Prof. Dr. Nihat KARAER
Prof. Dr. Okan YEŞİLOT
Prof. Dr. Osman Gazi ÖZGÜDENLİ
Prof. Dr. Ömer METİN
Prof. Dr. Rafet ÇAVUŞOĞLU
Prof. Dr. Sadık SARISAMAN
Prof. Dr. Selami KILIÇ
Prof. Dr. Selda Kaya KILIÇ
Prof. Dr. Selim KARAHASANOĞLU
Prof. Dr. Selma YEL
Prof. Dr. Serdar SARISIR
Prof. Dr. Sevgi Gül AKYILMAZ
Prof. Dr. Süleyman KIZILTOPRAK
Prof. Dr. Süleyman ÖZKAN
Prof. Dr. Taha Niyazi KARACA
Prof. Dr. Tayfun YILDIRIM
Prof. Dr. Temuçin Faik ERTAN
Prof. Dr. Turgut YİĞİT
Prof. Dr. Tülay METİN
Prof. Dr. Uğur ÜÇÜNCÜ
Prof. Dr. Uğur ÜNAL
Prof. Dr. Üçler BULDUK
Prof. Dr. Yasemin AVCI
Prof. Dr. Yavuz ASLAN
Prof. Dr. Yunus KOÇ
Prof. Dr. Yusuf AYÖNÜ
Prof. Dr. Yusuf TEKİN
Prof. Dr. Yusuf Ziya TAŞKAN
Prof. Dr. Zehra ASLAN
Doç. Dr. Abdurrahman BOZKURT
Doç. Dr. Abdurrahman Harun ÖZDAŞ
Doç. Dr. Ahmet KILINÇ
Doç. Dr. Alev GÖZCÜ
Doç. Dr. Bekir Tümen SOMUNCUOĞLU
Doç. Dr. Cihat AYDOĞMUŞOĞLU
Doç. Dr. Çiğdem ATAKUMAN
Doç. Dr. Elif Bayraktar TELLAN
Doç. Dr. Erdal ÇOBAN
Doç. Dr. Fahri MADEN
Doç. Dr. Fatma Rezzan ÜNALP
Doç. Dr. Feridun BİLGİN
Doç. Dr. Melike Sarıkçıoğlu ÖKTEN
Doç. Dr. Muhammed Bilal ÇELİK
Doç. Dr. Murat ÖZKAN
Doç. Dr. Mustafa UYAR
Doç. Dr. Selim ARGUN
Doç. Dr. Sevilay ÖZER
Doç. Dr. Sırrı Hakan KIRIMLI
Doç. Dr. Togay Seçkin BİRBUDAK
Doç. Dr. Tolga BOZKURT
Doç. Dr. Ümmügülsüm POLAT
Doç. Dr. Zübeyde GÜNEŞ YAĞCI
Dr. Öğr. Üyesi Güner DOĞAN
Dr. Öğr. Üyesi Hasan YILMAZYAŞAR
Dr. Öğr. Üyesi Liaisan ŞAHİN
Dr. Öğr. Üyesi Nurcan BOŞDURMAZ
Dr. Öğr. Üyesi Serdar Oğuzhan ÇAYCIOĞLU
Dr. Öğr. Üyesi Zekeriya TÜRKMEN
İÇİNDEKİLER
BU CİLTTE BİLDİRİSİ OLANLARIN ALFABETİK LİSTESİ .......................... XI
SUNUŞ ......................................................................................................XIII
SEKSIYON II
TÜRK - İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
TÜLAY METİN: Selçuklularda Meliklerin Eğitimi .............................................. 1
OSMAN G. ÖZGÜDENLİ: Sultan Tuğrul Bey’in Bizans İmparatoru’na
Bilinmeyen Bir Mektubu .......................................................................... 17
AHMET NURULLAH ÖZDAL: Irak Selçukluları Devleti’ni Yıkıma
Götüren Ekonomik Kriz ve Bu Krizin Nedenleri ........................................... 45
BÜLENT ÖZKUZUGÜDENLİ: Büyük Selçuklu Sultanı Alp-Arslan’a Ait
Bir Tayin Menşûru ................................................................................. 83
SİNAN TARİFCİ: Sultan Sencer Devrine Ait Resmî Vesikalara İstinaden
Büyük Selçuklularda Valilik Müessesesine Dair Bazı Değerlendirmeler .......... 117
AYŞE BEYZA ERCAN: Türk-Moğol Tarihinin Merkezinde Bir Kadın:
Tamta Mhargrdzeli ............................................................................... 143
NARGİZ ALİYEVA: Azerbaycan’da Selçuklular Döneminde Hıristiyanlığın Yeri .. 167
ESRA ÇIPLAK: Memlûklerde Eğitim ve Tören Alanları: Meydanlar .................. 189
RIDVAN YİĞİT: Memlûk Vakıf Araştırmalarına Bir Katkı: Siryakus Vakfı ........ 211
NESLİHAN DURAK: Baburlu Sarayında Kadın ........................................... 225
MÜSLÜME MELİS SAVAŞ: Babürlü Saray Kadınlarının Güzellik Algısı ve
Giyim-Kuşamları .................................................................................. 241
ALTAY TAYFUN ÖZCAN: İlteber Almış ve Egemenliğinin Dönüşüm Süreci ..... 277
İLNUR M.MİRGALEEV: İslam Tarihinin Bir Parçası Olarak Altın Orda
Tarihi .................................................................................................. 289
MEHMET ŞEKER: Karesi Beyliğinin Kültür Hayatına Dair Bir Eser:
Risâletü’l-İslâm .................................................................................... 303
KENAN ZİYA TAŞ: Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve
Bilgiler ................................................................................................ 319
AYŞE ATICI ARAYANCAN: Akkoyunlu Yönetiminde Gülşenîyye
Tarikatı’nın Etkileri............................................................................... 339
İBRAHİM TELLİOĞLU: Trabzon Rum Devleti’nin XIII. Yüzyıldaki Sınırları.. 369
ÖNER TOLAN: X. Yüzyılda Bizans-Arap Sınırında Yeni Bir Askeri-İdari
Birim: Armeniaka Themata .................................................................... 387
SEVTAP GÖLGESİZ KARACA: Ruhban Sınıfından Olmayan Cenovalı
Bir Yazarın Gözünden Haçlı Seferleri ....................................................... 415
İBRAHİM DUMAN: Ortaçağ İranı’nda Bir Silâh ve Çelik Üretim Merkezi:
Çâhek .................................................................................................. 451
LAMİYA GAFAR-ZADA: Metaphoric Meaning of Sir Robert Sherleyʼs
Exotic Appearance: From the History of Anglo-Safavid Relations ................. 473
Baburlu Sarayında Kadın
Neslihan Durak*
Özet
Hindistan tarihinin en önemli dönemlerinden biri şüphesiz ki, Babür’ün bu ülkede
büyük bir siyasi teşekkül tesis etmesiyle başlar. Babürlüler, 1526’dan Hindistan’ın
İngiliz hâkimiyeti altına girdiği 1857’ye kadar üç yüz yılı aşkın süre bu ülkeyi
yönetecektir. Bu Türk devleti Hindistan tarihine siyasi, iktisadi ve kültürel alanda pek
çok katkı yapmıştır. Eski Türk devletlerinde olduğu Baburlu sarayında da kadın üstün
bir konumda ve toplumsal yaşamın içinde yer alır.
Baburlu sarayında kadınlar oldukça önemli siyasî görevler üstlenmişlerdir. Bu yüzden
hem XV.-XVI. yüzyılda Hint alt kıtasında tarihin en büyük devletlerden birini kuran
Zahirüddin Muhammed Babur ünlü hatıratında hem de kızı Gülbeden Begüm
hatıratında sadece erkeklere değil hanedana mensup tüm kadınlar hakkında da
ayrıntılı bilgiler verir. Onların kaderi ile yakından ilgilenir ve kadınlara karşı daima
korumacı bir yaklaşım sergiler. Babur saltanatının ilk yılında kendisini tahttan
indirmek isteyen, babasının yadigârı olarak yanında tuttuğu Hasan Yakûb Bey’in
darbesinden anneannesi İsen Devlet Begim sayesinde kurtulur. Gelişmeler karşısında
Babur büyükannesini, “Kadınlar arasında, fikir ve tedbir hususunda, büyük annem
İsen Devlet Begim gibi bir kadın az bulunurdu. Fevkalâde akıllı ve tedbirli idi. İşlerin
çoğu ona danışılarak yapılırdı.” sözleriyle över. Darbe olayında da alınacak tedbirler
İsen Devlet Begim başkanlığında gerçekleşen bir toplantıda görüşülmüş ve onun
onayından sonra uygulamaya konulmuştu.
Türk-Hint İmparatorluğunda kadınların bilhassa sanat eserlerinde ve mimaride
önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Sarayda resim yapmayı ve şiir sanatını öğrenen
kadınlar, harem sisteminin varlığının olmasına rağmen sosyal hayattan ve siyasetten
çekilmiyordu. Babur hükümdarlarının dikkati çeken özellikleri ise eş, kız veya
akrabaları kadınlar için ölmez eserler dikmeleri, hatta şehirler vücuda getirmeleridir.
Babür sülâlesi mensupları Orta Asya’daki sanat sevgisini ve ince zevki Hindistan’a
getirmişler ve inşa ettikleri yapılara yansıtmışlardır. Bu bağlam da tebliğimizde
Babürlü sarayında kadın ve rolü ele alınacaktır.
*
Prof. Dr., İnönü Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Malatya/TÜRKİYE,
[email protected], ORCID: 0000-0003-0672-5128,
DOI: 10.37879/9789751756435.2023.10
226
Neslihan Durak
Anahtar Kelimeler: Babürlü İmparatorluğu, Gülbeden Begüm, İsen Devlet Begim,
Zahirüddin Muhammed Babur.
Women in Baburlu Palace
Abstract
Undoubtedly, one of the most important periods in the history of India begins with
the establishment of a large political organization in this country by Babur. The
Baburs would rule this country for over three hundred years, from 1526 until 1857,
when India came under British rule. This Turkish state has made many contributions
to the history of India in the political, economic and cultural fields. In the Baburlu
palace, as in the old Turkish states, women are in a superior position and in social life.
In the Babur palace, women assumed very important political duties. Therefore, XV.XVI. Zahirüddin Muhammed Babur, who founded one of the largest states in history
in the Indian subcontinent in the century, gives detailed information not only about
men but also about all women belonging to the dynasty in his famous memoirs and in
the memoirs of his daughter Gülbeden Begüm. He is very interested in their fate and
always shows a protective approach towards women. In the first year of Babur’s reign,
he survived the coup of Hasan Yakub Bey, who wanted to dethrone him and kept him
as his father’s heirloom, thanks to his grandmother, Isen Devlet Begim. In the face of
the developments, Babur said to his grandmother, “Among women, a woman like Isen
Devlet Begim, my grandmother, was rare in terms of ideas and precautions. He was
extremely smart and cautious. Most of the work was done in consultation with him.”
praise him with his words. The measures to be taken in the event of the coup were
discussed at a meeting chaired by Isen Devlet Begim and were put into practice after
his approval.
It is known that women played an important role in art and architecture in the TurkishIndian Empire. The women, who learned painting and poetry in the palace, did not
withdraw from social life and politics despite the existence of the harem system. The
striking features of the Babur rulers are that they erected immortal works for their
spouses, daughters or relatives, and even created cities. The members of the Babur
dynasty brought the love of art and fine taste in Central Asia to India and reflected it
in the buildings they built. In this context, the woman and her role in the Babur palace
will be discussed in our paper.
Keywords: Baburlu Empire, Gülbeden Begüm, İsen Devlet Begim, Zahirüddin
Muhammed Babur.
Baburlu Sarayında Kadın
227
Baburlu Sarayında Kadın
Toplumsal cinsiyet bakımından kadın ve erkeğin davranış biçimi aynı zamanda
bir toplumun sosyal ve kültürel tavrını da yansıtmaktadır. Türk sosyal teşkilatı
dönem, mekân ve edindiği yeni kültürel değerlerle bir kısım değişim ve dönüşümler
yaşamış olmakla birlikte kadının toplum içindeki statüsü en ileri seviyede olmuştur.
Erken yaşlardan itibaren erkek çocuklarla aynı eğitime tabi tutuldukları için küçük
yaşlarından itibaren ata binip, kılıç kuşanan Türk kadını, evinin hanımı olmakla
birlikte ihtiyaç hâsıl olduğunda evinin geçimi için ava çıkan, içinde varlığını
sürdürdüğü toplumun özgürlüğünü korumak için savaşan bir donanıma sahiptir.
İşte bu kültürel değerlerle yetişmiş olan Türk hükümdarları, idareleri altındaki
kadınların yetişmesi için her türlü imkân sağlarken devletin çeşitli kademelerinde
bu kadınlardan istifade etmeyi de adeta bir gelenek haline getirmişlerdi. XVI.
yüzyılın büyük kahramanlarından olan Babur Şah (1483-1530)1 da Türk boy ve
devletlerine yüzlerce yıldır ev sahipliği yapan Hindistan’a gelerek iktidarını tesis
ettiğinde geçmişten getirdiği bu kültürel değerlerle hareket etmiştir.2 Onun adına
izafeten Baburlular Devleti adıyla tesis edilen bu hâkimiyetin sınırları bugünkü
Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan’ı içine almaktadır. Dil, edebiyat,
sanat ve kültüre büyük önem veren Baburlu Devletinde Babur Şah’tan itibaren
devlet, sanat ve mimaride en ileri seviyeye ulaşırken birbirinden kıymetli sanat
değeri yüksek eserler Hindistan şehirlerini süslemiştir. Minyatürden bahçe sanatına
kadar pek çok alanda muazzam gelişmelerin yaşanması, Baburluları devrin en
gözde imparatorluğu haline getirmiştir. Kısa sürede bu denli büyük ve nüfuz sahibi
bir imparatorluğa dönüşen Baburlu Devletinin teşekkülünden itibaren kadınlar,
son derece önemli bir pay sahibi olmuştur. Söz konusu devletin teşekkülünde
Türkistan’da kurulan Türk devletleri örnek alındığı için kadınların da sosyal,
siyasal ve ekonomik hayatın içerisinde yer almasına önem verilmiştir. Hanedan
mensubu olan çocuklar cinsiyeti ayırt edilmeksizin yetişkin oluncaya kadar aynı
şartlarda eğitim aldıklarından kadınlar da erkeklerle aynı akademik donanıma
sahiplerdi. Bu durum tabii olarak ülkenin geneline yayılmış; bahse konu dönemde
kadınlar arasında ticaret, beşeri ve fen bilimlerinin yanı sıra sanatın her alanına
dair olan ilgiyi arttırırken kadınların da bu alanlarda öne çıkmasını sağlamıştır.
1
2
Fergana hükümdarı Ömer Şeyh Mirza’nın ölümünden sonra amcası ile yaptığı mücadeleyi
kaybeden Zahüriddin Muhammed Babur, 1504’te Kabil, 1519’da Pencab ve 1524 yılından
itibaren Delhi ve çevresine seferler düzenleyerek bölgeyi kontrolü altına almıştır. Bk. Y. H. Bayur,
Hindistan Tarihi II, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1987, s. 1 vd.
E.Konukçu, “Babürlüler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA) IV, İstanbul 1991, s. 400
vd.
228
Neslihan Durak
Bu dönemde kadınlar için begüm, hanım, ağa, ake, ağe, ağaçe, biği veye beygi, bige, bike,
beyge, bibi başta olmak üzere onları özel hissettirecek pek çok farklı unvanlar
kullanılmaktaydı.3 Bununla birlikte Hindistan’da kurulan Türk hâkimiyetlerinde
olduğu gibi bu dönemde de Babur soyundan gelenler için begüm, diğerleri için
de genel olarak hanım unvanı kullanılmıştır.4 Saraya gelin olarak getirilen begüm
sultanlar, genellikle Timurlu soyundan veya bölgenin önemli yöneticilerinin
kızlarından seçilmekteydi. Bu soylu kızlar beraberlerinde çok kıymetli çeyizler
getirirlerken onların gelişini kutlamak için sarayda ihtişamlı düğün merasimleri
düzenlenirdi. Hindistan’a aynı zamanda entelektüel bir çehre de kazandıran Babur,
iktidarını tesis ederken kadınların da siyasi, sosyal ve kültürel hayatın içerisinde
önemli roller üstlenmelerine imkân vermiştir. Bu sebepledir ki bahse konu
dönemde özellikle ülkedeki imar işleri, ticari faaliyetler, iktidarın teşekkül ve işleyişi
başta olmak üzere hanedan mensubu kadınlarının çok daha etkin ve söz sahibi
oldukları görülmektedir. Babur İmparatorluğunun teşekkülünde öncelikle adını
duyuran hanımlardan biri İsen Bike Devlet Begüm olup zekâsı, ileri görüşlülüğü
ve muhakeme kabiliyeti ile adeta devrin bilgeleri arasında yer almıştır. Nitekim
torunu Babur’un kişiliğinin gelişmesinde, iktidara hazırlanmasında, her türlü
tehdit ve tehlikelere karşı korunmasında, tüm ideal ve iktidar mücadelelerinde
rolü dikkat çekicidir.
Çağataylı Yunus Han’ın hanımı olan İsen Bike Devlet Begüm, kızı Kutluğ
Nigar Begüm ile Ömer Şeyh Mirza evlendikten sonra Endican’da onların
yanlarında kalmaya başlamıştır. Babur’un bebekliğinden itibaren yetiştirilmesi
hususuyla annesi Kutluğ Nigar Begüm ve babası Ömer Şeyh Mirza’dan ziyade
bizzat büyükannesi İsen Bike Devlet Begüm ilgilenmiştir. Bu sebeple Babur’un
nazarında büyükannesi her daim kıymetli olmuştur. Babası Ömer Şeyh Mirza’nın
erken yaşlarda, ani bir şekilde ölümü üzerine küçük yaşta büyük bir sorumluluk
üstlenmek zorunda kalan Babur, büyükannesi sayesinde karşı karşıya kaldığı
meselelerin üstesinden gelebilmiştir. Daha da ötesi İsen Bike’nin akıllı, dirayetli
ve tedbirli yaklaşımları sonuncunda ona liderlik kapıları açılmaya başlamıştır.
Torununun moral ve motivasyonunu yükseltmek için zaman zaman ona ders
niteliğinde Çingiz Han ve Emir Timur’un hikâyelerini anlatan İsen Bike Devlet
Begüm, bu dönemde iktidarı ele geçirmek için birbirleriyle mücadele eden kişilere
3
4
Gülbeden, Hümayunnâme, nşr. Abdurrab Yelgar, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1987, s.
15.
Niccola Manucci, Historia Do Mogor or Mogul India II, İng. nşr. William Irvine, Indian Texts Series,
London 1907, s. 333.
Baburlu Sarayında Kadın
229
karşı torununu liderlik savaşına hazırlamaya çalışırken zaman zaman kendi can
güvenliğini de tehlikeye atmak zorunda kalmıştır.5 Ancak dirayet ve ferasetiyle, her
türlü zorluğun üstesinden gelmeyi başardığı gibi torununun da ideal ve arzularını
gerçekleştirmesi için onun her anında yanında yer almıştır. İsen Devlet Begüm,
Babur’u diğer kardeşleri de dâhil olmak üzere bütün rakiplerine karşı korumayı
başararak iktidara taşırken devlet kadrolarının teşekkülünde de bizzat kendisi
söz sahibi olmuştur. Güvenirliğinden emin olmadıklarını Babur’un yanından
uzaklaştırırken sadakatinden emin olduğu beyleri önemli görevlere atamak
suretiyle torununun etrafında güvenli ve güçlü bir devlet kadrosu kurmuştur.6
Kendisi için böylesine destek olan bu hanımı tabii olarak herkesten çok seven
Babur, hatıratında kadınlar arasında fikir ve tedbir hususunda büyükannem İsen Devlet
Begüm gibi bir kadın az bulunurdu. Fevkalade akıllı ve tedbirli idi. İşlerin çoğu ona danışılarak
yapılırdı 7 diyerek büyükannesinin kendisi ve iktidarı için ne kadar önemli olduğunu
ifade etmeye çalışmıştır.
Babur’un hayatında önemli yere sahip olan bir diğer kadın ise annesi ve aynı
zamanda İsen Bike Begüm’ün kızı Kutluğ Nigar Hanım’dır. Kutluğ Nigar Hanım
da etrafındakiler tarafından sabrı ve dirayetli duruşuyla tanınırken her daim
Babur Şah’ın yanında yer alan muktedir bir hanım olarak 1500 kişilik bir orduya
da sahipti. O da tıpkı İsen Devlet Begüm gibi Babur’un zorlu coğrafyalarda geçen
mücadelelerle dolu savaşları sırasında, gezilerinde ve devletin siyasi problemlerinin
çözümü gibi hususlarda daima oğluna destek olmuştur.8 Babur, hatıratında özellikle
kazaklık ve fetret dönemlerinde Kutluğ Nigar Hanım’ın kendisine büyük destek
olduğunu belirtirken annesinin hayatındaki yerine de vurgu yapmak istemiştir.
Ancak Kutluğ Nigar Hanım, 1505’de vefat ettiği için oğlunun bundan sonraki
başarılarını görememiştir.
5
6
Mukherjee, Royal Mughal Ladies and Their Contributions, Gyan Publishing House, New Delhi 2001 s.
116; Fernand Grenard, Bâbur, nşr. Orhan Yüksel, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1992, s. 16.
Rivayetlere göre İsen Bike Devlet Begüm, siyasi karışıklıkların olduğu bir dönemde bir bey
tarafından tutsak edilerek bir subayın haremine verilmişti. Ancak gece subay yanına geldiğinde
İsen Bike, subayı hançerleyerek öldürdükten sonra kapının önüne çıkmış ve Yunus Bey’in
hanımı olduğunu, isterlerse öldürebilecekleri söylemiştir. Bu durum karşısında bey onun yiğitliği
karşısında hayran kalarak kendisini bağışlayıp serbest bırakmıştır. J. P. Roux, Büyük Moğolların
Tarihi Babur, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2008, s. 146 vd.
7
Babur, Baburnâme ( Babur’un Hatıratı), nşr. Reşit Rahmeti Arat, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1985, s. 37.
8
Mukherjje, age., s. 116; Rekha Mısra, Women in Mughal India (1526-1748 A.D.), Munshiram
Manoharlal Publishers, Delhi 1967, s. 18.
230
Neslihan Durak
Büyük fatih Babur Şah’ın başarılı olmasında payı olan bir diğer hanım ise
büyük ablası Hanzade Begüm’dür. O da siyasi meselelerin çözümünde kardeşi
Babur’un en büyük yardımcılarından biri olmuştur. Hanzade Begüm, özellikle
kuzeyde yükselen Türk liderlerle münasebetlerde elçilik yaparak bu süreçte ortaya
çıkan gelişmeleri kardeşinin lehine çevirmeye çalışmıştır. Ablasının bu gayret ve
samimiyeti karşısında Hanzade Begüm’ü Padişah Begüm unvanıyla onurlandıran
Babur Şah, ona olan saygı, sevgi ve muhabbetini göstermek istemiştir.9
Babur Şah’ın aile efradındaki kadınlar hakkında bilgi bulunmakla birlikte
evlendiği kadınlar ve bunların gerek saray gerekse devlet hayatındaki rollerine dair
çok bilgi bulunmamaktadır. Bazıları çok kısa süreli olmakla birlikte Babur, Zeynep
Sultan Begüm, Ayşe Sultan Begüm, Masume Sultan Begüm, Bibi Mübarek,
Gülruh Begüm ve Mahım Begüm adlarında pek çok hanımla evlenmiştir. Bahsi
geçen isimlerin yanı sıra İran Şahı Tahmasb tarafından Babur’a gönderilen
Gülnar Ağaça ve Nargül Ağaça gibi bir kısım hanımların da haremde varlığı
bilinmektedir. Bu hanımlar arasında Babur’un en sevgiyle bağlandığı, aynı
zamanda oğlu Hümayun’un da annesi ve baş hatun statüsüne sahip olan Mahım
Begüm yer almaktadır. Kaynaklarda 1506’da Babur Şah ile evlenen ve beş çocuk
dünyaya getiren Mahım Begüm hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Esas adı
bilinmemesine rağmen Babur’un Mahım Begüm’e Hazreti Akam şeklinde hitap
ettiği kaynaklarda görülmektedir. Babur Şah, kayıtlarında Mahım Begüm’ü fikrini
söylemekten korkmayan, vahşi, bağımsız bir kadın olarak tanımlar. Hatta Mahım
Begüm, Babur’u uzun askeri seferleri sırasında kendisini ve haremini ihmal ettiği
için azarlaması ile tanınır. Onun Babur Şah ile birlikte 1511’deki Semerkand seferi
başta olmak üzere Belh, Bedahşan, Kabil, Kandahar gibi pek çok sefer ve seyahate
iştirak ettiği ve Şii olmasından dolayı özellikle İran ile ilişkilerin gelişmesinde
arabulucu konumuyla büyük katkısı olduğu görülmektedir.10
Babur Şah’ın 1530 yılında ölümünü müteakip başa geçen oğlu Hümayun Şah’ın
(1530-1556) da özel ve siyasi hayatında saraydaki baş hatunu Bike Begüm olmak
üzere annesi ile diğer hanımlarının rolü büyüktür. Babasının iktidarı sırasında
devlet meselelerinde aktif rol oynayan annesi Mahım Begüm, bu dönemde sağlık
problemleri yaşadığı için oğluna gerekli desteği verememiştir.
Hacı Begüm olarak da anılmaya başlayacak olan Bike Begüm ise Humayun
ile 1527’de evlenmiştir. Baş Hatun vasfına sahip olan Bike Begüm, iyi eğitim
9
Babur, age., s. 16; R. Mısra, age., s. 19.
10
Gülbeden, age., s. 124; J.P Roux, s. 416 vd.; Mukherjje, age., s. 118.
Baburlu Sarayında Kadın
231
görmüş, tıp ve tedavi hususunda derin bir bilgiyle donanmış, evliliği boyunca
Hümayun’dan saygı ve sevgi görmüş önemli bir şahsiyettir. Hümayunun hayatına
tesir eden diğer önemli bir isim ise onun 1541’de evlendiği ikinci hanımı Hamide
Begüm’dür. Ayrıca Naib Subadar’ı püskürterek Kabil’i tek başına yöneten,
Celalabad’da Munim Han’ı yenen hırslı bir kadın olan Mah Çiçek Begüm de
Hümayun’un üçüncü hanımı olarak 1546’da padişahla evlenmiş ve onun hayatına
tesir etmiştir. Her ne kadar Mah Çiçek Begüm üçüncü eşi olsa da karısı Hamide
Begüm, Hümayun Şah’ın yanında aktif olarak yer almıştır. Kaynaklarda Hamide
Begüm ile evlendikten sonra Babur’un padişah unvanını aldığı ve hutbe hariç tüm
hükümdarlık gerekliliklerini yerine getirdiği kaydedilmektedir.11 Hümayun Şah’ın
iktidarı döneminde ona destek olan hanımlardan biri de halası Hanzade Begüm
olmuştur. Yeğeninin hürmet ile sevgisini kazanmış olan Hanzade Begüm, özellikle
Baburlu Devleti’nin Özbek ve Türkmenlerle ilişkilerinde adeta bir elçi olmuştur.
Nitekim onun hayatının son yirmi yılı Hümayun’un siyasi meselelerine yardım
etmekle geçmiştir.12
Saraydaki kadınların entelektüel seviyelerinin yüksekliği bu dönemde görülmekte
olup Hümayun Şah’ın yeğeni Selima Sultan Begüm bu hususla ilgili önemli
bir örnektir. Fars dili ve edebiyatına vakıf olan Selima Sultan Begüm’ün Gizli
mahlasıyla yazdığı ve şiirlerinin toplandığı divanı bu husustaki en önemli
eserlerdendir.13 Hümayun’un hayatında önemli bir konumda yer alan bir diğer
kişi de kardeşi Gülbeden Begüm’dür. Gülbeden Begüm, Hümayun ile ayrı
annelerden doğmuşlarsa da Mahım Begüm, onu da kendi evladı gibi yetiştirmiştir.
Bu durum Gülbeden ile Hümayun arasında çocukluklarından itibaren yakın bir
bağın tesisini sağlamıştır. Sarayın entelektüel ortamından en iyi şekilde istifade
etmeyi başaran Gülbeden Begüm, Türkçe ile Farsçaya hâkim olup şiir, hat
ve inşâ gibi sanat dallarında yetenekliydi. Akıllı ve ileri görüşlü bir hanım olan
Gülbeden Begüm, kardeşi Hümayun’a ithafen Hümayunnâme adlı eseri kaleme
almıştır. Devrin en önemli kaynaklarından biri olarak tarihe geçecek olan bu
eser, Babur’un son yılları, Hümayun devrindeki hanedan mensupları, sarayda
geçen olaylar ve harem hayatına dair bilgiler vermesi yönünden önemli bir ana
kaynaktır. Dönem açısından önemi keşfedilen eserin başta Türkçe olmak üzere
pek çok dile de çevirisi yapılmıştır.
11
S. K. Banerji, Humayun Badshah, Oxford University Press, London 1938, s. 60; Bayur, age., s. 166.
12
Gülbeden, age., s. 181; R. Mısra, age., s. 20.
13
S. M. Jaffar, Education in Muslim India, IAD Oriental Series: 16, Idarah-i Adabiyat-i Delli, India
2009, s. 193.
232
Neslihan Durak
Hümayun’un vefatı üzerine hanımlarından Bige Begüm/Hacı Begüm tarafından
Delhi’de inşa ettirilen türbesi devrin şaheserlerinden olup Taç Mahal’in mimarisine
ilham teşkil edecek erken bir başyapıt olarak kabul edilir. Kendisini eğitimi himaye
etmeye adayan Bike Begüm, Hümayun’un türbesinin yanına bir de medrese inşa
etmiştir.
Hükümdarlığı döneminde yeni yönetim anlayışı ve sıra dışı fikirleri ile öne çıkan
Ekber Şah’ın (1556-1605) da iktidarı döneminde saraydaki hanımların devlet
idaresinde etkin rol oynadıkları görülmektedir. Ekber Şah’ın dini siyasetinin bir
parçası olarak kadınların unvanlarında bir kısım farklılıkların olduğu dikkati çeker.
Örneğin annesi Hamide Begüm; Meryem Mekânî, Meryem ez Zamanî unvanlarıyla
ünlenmiş olup ticari işletmeleri, hac ziyaretlerini gemileriyle desteklemesiyle
tanınmıştı. Geniş bir ticaret ağının yöneticisi olarak ülkenin en büyük tüccarları
arasında yer alan Meryem Mekânî, 1200 ton ağırlığında bir ticaret gemisine
sahip olup gelirlerinin önemli bir kısmı ile camiler ve bazı kamu binalarını inşa
ettirmişti. Bu sebeple o da diğer Baburlu hanımları da benzer şekilde saygınlık ve
itibara sahip olmuştur.14
Yönetimde görev alacak pek çok erkeğe rağmen zaman zaman hanedan mensubu
hanımların idari görevler aldıkları da görülmektedir. Mesela1581’de Kabil valisi
Muhammed Hâkim’in isyan etmesi üzerine Kabil’e giderek şehri tekrar ele geçiren
Ekber Şah’ın onu affetmekle birlikte vali olarak üvey kız kardeşi Begtünnisa’yı
ataması bu hususa bir örnek teşkil eder. Bu dönemde Kabil’in idaresine atanan
Begtunnisa, şehri yönetmeyi başardığı gibi hem Abdullah Han Özbek hem de
Muhammed Hâkim’in faaliyetlerine karşı Ekber Şah’a destek olmuştu. Yine bu
dönemde Salime Sultan da siyasi olaylarda öne çıkan saraylı hanımlardandır.15 Bu
zaman diliminde Baburlu sarayında misafir olarak bulunan Monserrate; Ekber
Şah’ın, kızının eğitimine büyük önem verdiğinden bahsetmektedir.16 Ekber Şah’ın
hanımı Portekiz ve Hollanda’ya Surat ile Hindistan’dan temin ettiği baharatlar ile
birlikte kumaş ticaretini de bizzat yürütmekteydi. Yönetimde kadınlara bir kısım
hak ve yetkiler veren Ekber Şah döneminde, kadınların sarayı Gülalbar adı verilen
14
William Foster, Letters Received by the East India Company from its Servant in the East, Transcribed from
the ‘Original Correspondence’ Series of the India Office Records, Vol. II. (1613-1615), London
1897, s. 213.
15
Mısra, age., s. 31 vd.
16
Father Monserrate, The commentary of Father Monserrate S.J on his journey to the court of Akbar, nşr. J. S.
Hoyland, London 1922, s. 203.
Baburlu Sarayında Kadın
233
bir kapı ile korunmaktaydı. Gülalbar’ın Kapısı çok sağlam kilit ve anahtarlarla
emniyete alınmış muhafazalı yerlerdi.17
Ekber Şah’ın ölümünü müteakip başa geçen Cihangir Şah (1605-1627) da eşi
Mihrunnisa’ya Nur Mahal yani saray ışığı, Nur Cihan kâinatın ışığı manasında
unvanlar vererek ona olan duygularını ifade etmeye çalışmıştır. Nur Cihan, tüm
Baburlu hanımları arasında en çok hatırlanan ve en güçlüsüdür. Saray hatunları
arasında Nur Cihan’ın ayrıcalıkları ve devlet idaresindeki rolünün daha yüksek
olduğu dikkati çekmektedir. Harem’i yönetmek, hükümdara danışmanlık yapmak
gibi görevler onun için sıradan işler olmuştur. O iyi bir eğitime sahip olmasının
yanı sıra mali konulara vakıf, cömert ve zekiydi. Aynı zamanda gemiler aracılığıyla
Portekiz, Hollanda başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesine kumaş ile baharat
ticaretinin sevk ve idaresini bizzat kendisi yapmaktaydı. Bu sebeple dönemin en
zengin tüccarları arasında yer almakta olup kendi adına para bastırıp dağıtma
hakkına da sahipti. Yine kendisi Bengal ve Butan’dan gelen tüccarlardan ayakbastı
parası alınması için kanun çıkaracak kadar büyük yetkileri elinde tutmaktaydı.18
Bahse konu dönemde Nur Cihan’ın saray içerisindeki nüfuzunun farkına varan
İngilizler, Hindistan’ın zengin ticari ürünlerine sahip olabilmek için onunla
yakınlık kurmaya çalışmışlardır. Nitekim 1624 yılında Nur Cihan’ın destekleriyle
İngilizlerin ticari faaliyetleri için bir ferman çıkarılmıştır.19 Bu durum İngiliz
elçilerinden Edward Terry ve Thomas Roe’nun saraya kadar girebilmesine,
Baburlu İmparatorluğu ile ticari anlaşmalar tesis ederken Babur sarayı ve çevresi
hususunda daha muhteviyatlı bilgiler edinme fırsatı vermişti. Roe, kayıtlarında
Nur Cihan ile dostluk kurduğu intibaını uyandırmaya çalışmıştır.20
Ticari başarılarının yanı sıra vergiye bağlanmış olan geniş topraklara da sahip
olan21 Nur Cihan Sultan, devlet meselelerine vakıf bir kişi, dahası devletin resmi
17
Simmi Jain, Encyclopedia od Indian Women Throygh the Ages II, Kalpaz Publication, Delhi 2003, s. 150.
18
Mısra, age., s. 59 vd.
19
Ellison Banks Findly, Nur Jahan Empress of Mughal India, Oxford University Press, Oxford-New
York 1993, s. 131.
20
Edward Terry, A Voyage to East India, Printed by T.W.for J.Martin and J. Allstrye, London 1777,
s. 406; Sir Thomas Roe, The Embassy of Sir Thomas Roe to the Court of the Great Mogul 1615-1619 As
Narrated in His Journal and Correspondence, Edited From Contemporary Records By William Foster,
B. A, Volume II, London1899, s. 436, 444; William Foster, The English Factories in India 1642-45: A
Calendar of Documents in the India Office, Westminster, Oxford the Clarendon Press, London 1913, s.
148.
21
Jahangir, Tuzuk-ı-Jahagiri, Memoirs of Jahangir from the First to the Twelfth Year of His Reign, Vol. I,
(trans. Alexander Rogers, ed. Henry Beveridge, London 1909, s. 380.
234
Neslihan Durak
memuru olarak Darşan’da, Cihangir’in yanında oturup halkın talep ve arzularını
dinlemekteydi.22 1626’da Kâbil valisi Mehabet Han’ın isyan etmesi üzerine
harekete geçen Cihangir’in yenilerek esir düşmesi üzerine Nur Cihan, fil üzerinde
ordusunu bizzat kendisi komuta ederek kocasını kurtarmıştır.23 Kendisiyle birlikte
babası İtimadüd Devle, kardeşi Asaf Han ve Timurlu mirzası Hürrem de Cihangir
Şah üzerinde muazzam bir nüfuz ve etkiye sahiptiler. Öyle ki Nur Cihan, saraya
girer girmez babası İtimadüd Devle’yi başvekilliğe, kardeşi Asaf Han’ı teşrifat
vezirliğine getirirken, kendi yeğenini Şah Cihan’a, önceki kocasından olan kızını
ise Cihangir’in yeğeni Şehriyar’a vererek saraydaki gücünü bir hayli arttırmıştır.24
Hatta bir kısım kaynaklarda Cihangir’in ben saltanatı Nur Cihan Begüm’e verdim, bir
okka şarap ve yarım okka etten başka bir şeye ihtiyacım yoktur dediği rivayet edilmektedir.25
Cihangir Şah’tan sonra tahta çıkan Şah Cihan (1627-1658) döneminde Baburlu
hanımlarına dair öne çıkan en önemli bilgi Mümtaz Mahal ile ilgilidir. Onun
hanımına olan saygı ve sevgisi dünyaya yayılmıştır. Melike-i Zaman ve Mümtaz
Mahal, sarayın sevgili süsü olarak tanınan Ercümend Banu adlı hanımına büyük
bir tutkuyla bağlanmıştır. Şah Cihan hükümdar olmadan önce de onunla birlikte
Dekken, Mevar, Bengal ve Telingena bölgelerine yapılan gezi ve seferlere katılan
Mümtaz Mahal, bu dönemde de kocası iktidar olduktan sonra da devletin siyasi
meseleleriyle yakından ilgilenmiştir. Bu dönemde Baburlu Devleti’nin mühürleri
Mümtaz Mahal’e emanet edildiği gibi hazırlanan resmi belgelere mühür vurma
yetkisi de ona verilmişti. Bu durum aynı zamanda Mümtaz Mahal’in ülke
meselelerine yakından vakıf olmasını sağlamıştı.
Şah Cihan, Burhanpur’da çıkan bir isyanı bastırmak üzere ordusuyla birlikte yola
çıkarken mutat olduğu üzere Mümtaz Mahal de ona eşlik etmiştir. O sırada dokuz
aylık hamile olan Mümtaz Mahal, Burhanpur’a ulaştıktan kısa bir süre sonra on
dördüncü doğumunu yaparken otuz sekiz yaşında hayatını kaybetmiş ve cenazesi
defnedilmiştir. Onun ölümünden sonra yaşadığı acıyı uzun süre atlatamayan Şah
22
Baburlularda hükümdarın sabah namazından sonra pencereden halkı selamlama merasimine
“Darşan” adı verilmektedir. Bk. Harbans Mukhia, The Mughal of India, Blackwell Publishing,
Oxford 2004, s. 173.
23
Foster, age., s. xvii.
24
25
Halis Bıyıktay, Timurlular Zamanında Hindistan Türk İmparatorluğu, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara 1989, s. 88
S. Mukherjee, age.,,s. 140; J. F. Richard, Bâbür Türk İmparatorluğu, Tarih, Kültür, Teşkilat, nşr. Y. Tekin,
Selenge Yayınları, İstanbul 2021, s. 139; Bayur, age., s. 167.
Baburlu Sarayında Kadın
235
Cihan, Padişah Begüm, Begüm Sahib gibi hitaplarla onu anmaya devam ederken26
Mümtaz Mahal’e karşı duyduğu sevgisini yansıtabilmek için Yamuna Nehrinin
kıyısında bir türbe yaptırmaya karar vermiştir. Dünyanın en büyük mimarları
tarafından 1632’de inşasına başlanan türbe, 1652 yılında tamamlandıktan sonra
Mümtaz Mahal’in kabri buraya taşınmıştır. 27
Eşi benzeri olmayan bu eserin inşasında parlak, ince mavi damarları olan beyaz
mermer kullanılmıştır. Yüz binlerce akik, sedef, firuze, kırk iki zümrüt, yüz kırk
iki yakut, altı yüz yirmi beş pırlanta ve elli adet inci gibi en değerli mücevherlerle
süslenen Taç Mahal, aynı zamanda sahip olduğu mimari özellikleri bakımından
da dünya mimarisinin en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Nitekim sahip
olduğu mimari, sanat ve estetik özellikleri sebebiyle 1983 yılında Hindistan’daki
Müslüman sanatının mücevheri ve dünya mirasının evrensel olarak hayranlık uyandıran
başyapıtlarından biri olarak UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Bu dönemin önemli hanedan hanımlarından bir diğeri de Cihanara Begüm olup
babası Şah Cihan ile arasındaki bağ çok kuvvetliydi. Kaynaklar Cihanara’nın da
donanım ve kapasitesi sayesinde sarayda söz sahibi olduğunu, onun Begüm Sahib,
Padişah Begüm gibi unvanlarla anıldığını kaydederler.28 O da annesi Nur Cihan gibi
hacılarla birlikte ticari ürünleri taşımak için Cidde ve Surat’tan Avrupa’nın bazı
bölgelerine kumaş, baharat, mücevher gibi kıymetli ürünleri satmak için büyük bir
gemi filoya sahipti. Bu dönemde Hollandalı tüccarlar borçlarını tahsil etmek ve
nişanlarını almak için genellikle divan ve hizmetçiler aracılığı ile Cihanara Begüm’e
başvurmaktaydı.29 Aynı zamanda mimarlık alanında da eğitimli ve kabiliyetli olan
Cihanara Begüm, Şahcihanabad’daki Kale-i Mübarek’in Lahor kapısının açıldığı
tarafta dükkânların yer aldığı kapalı çarşının projesini bizzat kendisi yapmıştı.
Ayrıca Avrupa ve Hindistan’ın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarlar için bir de
kervansaray inşa ettirmişti. Saray hanımlarının mevcut yeteneklerine ek olarak şair
ve sufi olan Cihanara Begüm, kadınlar için Agra’da Cuma mescidi yaptıran ilk
kişi olarak tarihe geçmiştir. Cihanara Begüm, devlet otoritesinin taht mücadelesi
çerçevesinde zarar görmemesi için kardeşleri Evrengzib ve Dara arasında yaşanan
ihtilafları önlemek adına büyük çaba sarf etmiştir. Bununla birlikte Dara’nın
26
Mısra, age., s. 41, 60.
27
Bayur, age., s. 169, 511 vd.
28
E. Konukçu, “Cihanara Begüm”, DİA, C VII, s. 536
29
Karuna Sharma, “A Visit to the Mughal Harem: Lives of Royal Women”, South Asia: Journal of
South Asian Studies, 10 Jul 2009, s. 164; Mısra, age., s.46; Konukçu, “Cihanârâ Begüm”, s. 536.
236
Neslihan Durak
tarafında yer alarak iktidardaki tavrını da ortaya koymuştur. Yönetim işlerinde
başarılı olduğu gibi ilmi bakımdan da donanımlı olan Cihanara Begüm, iyi
derecede Farsça bilmekte olup Mü’nidü’ş-ervâh, Sâhibbiye adlarıyla kaleme aldığı
eserleri günümüze kadar ulaşmıştır. Yine Sirmur racası Budh Parkash’a gönderdiği
Farsça mektupları da devrin meselelerine ışık tutması bakımından büyük önem
arz etmekte olup bu mektuplar H.A. Rose tarafından neşredilmiştir.30
Saraylı hanımların devlet işlerine müdahale etmesi tabi karşılandığı için Evrengzib
(1658-1707) de iktidara geçerken özellikle Rüşenara Begüm başta olmak üzere
diğer kardeşleriyle birlikte hareket etmiştir. Bunların yanı sıra onların kızları da
devletin siyasi meselelerine doğrudan müdahale edebilme yetkisine sahiplerdi.
Nitekim 1658’de Şah Navaz Han’ı tutukluluktan Evrengzib’in kızı Zebunnisa
Begüm kurtarmıştır.31 Baburlu sarayı kadınlarına bakım ürünleri vs gibi kendi
kişisel ihtiyaçlarını karşılamaları için düzenli olarak ödemeler yapılırken zaman
zaman bayram ve kutlamalarda hükümdarlar tarafından bir kısım hediyeler
de takdim edilmekteydi. Hükümdarın soylu hanımlara toprak bağışlama
uygulaması ise Babur Şah tarafından başlatılmış olup sonraki dönemlerde de
devam ettirilmiştir. 1605’de Cihangir Şah zamanında ise hanedan soyundan
olan kadınlara ödenen örtülü ödenek %20’den %100’lere kadar yükseltilmiştir.
32
Baburlu iktidarının hanımları devletin siyasi meselelerine doğrudan müdahil
olabildikleri gibi devletin mimari ve bir kısım imar işlerinde de söz sahibiydiler.
Örneğin 1620 yılının sonralarında Mümtaz Mahal tarafından düzenlenen Bağ-ı
Cihanara, 1621’de Cihangir’in eşi Nur Cihan tarafından düzenlenen Bağ-ı Nur
Efşan adlı bahçeler ileride Baburlu saray bahçelerinin gelişiminde adeta rol model
olmuşlardır.33
Baburlular da mahal, şebistân-ı hâs ve şebistân-ı ikbâl adı verilen harem, Türk-İslam
geleneğine benzer bir şekilde gelişmiştir. Harem çeşitli büyüklükteki bina, koğuş
ve daireden müteşekkil olup, her köşk ile dairenin kendine ait yol, geçit, çeşme,
depo ve bahçeleri bulunmaktaydı. Bu mekânlar ihtişamlı bir biçimde döşenirken,
köşk ve daireler hanımların mevkilerine göre belirlenirdi. Şehzadelerin köşkleri
diğerlerine göre küçük olmakla birlikte ihtişamları diğerlerinden geri kalmazdı.
30
Konukçu, “Cihanârâ Begüm”, s. 537; Mısra, age., s. 44; Richard, age., s. 167.
31
Mısra, age., s. 47, 50; Richard, age., s. 198.
32
33
Ebu’l Fazl Allami, Ain-i Akbari I, İng. nşr. H. Blochmann, The Baptist Mission Press, Calcutta
1873, s. 100.
Ebba Koch, “Mughal Palace Garsens from Babur to Shah Jahan”, Muqarnas XIV: An Annual on
The Visual Culture of The Islamic World, Leiden 1997, s. 147.
Baburlu Sarayında Kadın
237
Baburlu haremine dair özellikle Cihangir ve Şah Cihan zamanlarındaki
görüntüsü üzerine birçok tasvir yapılmıştır.34 Baburlu kadınlarının sarayda zaman
zaman ziyafet ve eğlenceler tertip ettiği görülmekte olup bu merasimlerin geneli
hükümdarların annelerinin sarayında düzenlenmekteydi. 1541’de Hümayun
Pat’da iken, Dildar Begüm’ün büyük bir eğlence düzenlemesi, Mahım Enege’nin
1561’de oğlunun evlilik merasiminde büyük bir ziyafet tertip etmesi, Nur Cihan
Begüm’ün de çeşitli vesilelerle pek çok ziyafete ev sahipliği yapması kadınların
bu yöndeki faaliyetlerine örnek teşkil etmektedir.35 Ayrıca Nevruz gibi büyük
merasimlerde ülkedeki kuyumculardan bakkallara kadar geniş kitlelerin yer aldığı
meydanlara Baburlu sarayındaki kadınlar da iştirak etmekteydi.
Netice itibarıyla saray begümlerinin Baburlu İmparatorluğunun ilk dönemlerinde
kadınların kendilerini kocalarıyla eşit statüde gördükleri anlaşılmaktadır. Bu
sebeple de erkeklerden daha fazla olmasa da en az erkekler kadar eşit statüye
sahip olmuşlardır. 1695 yılında Hindistan’a gelen ve gördüklerini kayıt altına alan
Careri, Baburlu kadınlarının eşleriyle birlikte ava gitmelerine, askeri seferlere iştirak
etmelerine şaşırmış olmalı ki bunu eserinde belirtmek durumunda kalmıştır.36
Dönem üzerine kaleme alınan bir kısım araştırma eserlerde saraydaki hanımların
hayatlarının katı kurallarla sınırlandırıldığı, dışarı çıkarken peçe ile yüzlerinin
kapatıldığı, saray içinde ise lüks ve konforlu bir hayatlarının olduğu ifade
edilmektedir. Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki kadınların yüzlerini peçe ile
kapatmalarının temel sebebi onların katı kurallarla sınırlandırılmalarından ziyade
dönemin kültürel yapısıyla alakalıdır. Üstelik Gülbeden Begüm, kayıtlarında
Hümayun’un saray kadınlarının erkeklerle serbest bir şekilde görüşebildiğini,
polo oynayıp erkek kıyafetlerini giyebildiklerini, müzik aletleri çaldıklarını bizzat
ifade etmektedir.37 Gülbeden Begüm’ün farklı yerlerinden toplayarak kendine ait
kütüphane kurmasından da anlaşılacağı üzere devrin kadınlarının entelektüel
seviyeleri de oldukça ileri düzeydeydi.38 Saray hanımlarının kıyafetleri ile ilgili
34
Faraz Anjum, Strangers Gaze: Mughal Harem and European Travellers of the Seventeenth Century, Pakistan
Vision Vol. 12 No.1, June 2011, s. 70 vd.
35
Mısra, age., s. 97.
36
Peter Mundy, The Travels of Peter Mundy in Europe and Asia II, The Hakluyt Society, London 1914,
s. 238; Careri, Indian Travels of Trevanot and Careri, edt. Surendranath Sen, The National Archives
of India, New Delhi 2011, s. 184.
37
38
Gülbeden, The History of Humayun (Humâyûn-nâma), İng. nşr. A. S. Beveridge, The Royal Asiatic
Society, London 1902, s. 120
Mukherjee, age., s. 16; F.E. Keay, Ancient Indian Education, Oxford University Press, London 1918,
s. 138.
238
Neslihan Durak
diğer bir husus ise minyatürlerde görülen giyim şekilleridir. Minyatürlerde,
hükümdar hanımları genel olarak Orta Asya ve İslami usullere göre giyindiği
çizilmekle beraber bazen Sare denilen, vücuda sarılan tek bir kumaştan yapılmış
kıyafetlerle de görülmektedir. Örneğin; Ekber’in annesi bir minyatürde yerli
Hint kıyafetiyle görülürken, Hümayun devrine ait minyatürlerde ise Orta Asya
kıyafetleriyle görünmektedir. Muhtemeldir ki, Ekber dönemindeki bu değişikliğin
nedeni Hindulara yakın bir politika izlenmesidir. Baburlu Devletinin tebaası
arasında da ticaretle uğraşan kadınların yanı sıra beşeri ve fen bilimlerine dair
alanlarla birlikte devrin sanat dallarının hemen hepsiyle uğraşan kadınların sayısı
bir hayli çoktu. Nadire Banu, Sahifa Banu, Rukiye Banu gibi hanımlar Ekber
ve Cihangir döneminin ünlü ressam kadınlarından bazıları olup bunların sanat
faaliyetleri saray tarafından desteklenmekteydi. 39
Evrengzib’in vefatını müteakip Baburlu Devleti hızlı bir şekilde gücünü kaybetmeye
başlarken saraydaki kadınların da yetki ve otoriteleri zayıflamıştı. Bununla
birlikte Baburlu hanedanlığı Hindistan’da büyük bir hâkimiyetin kahramanı
olarak arkalarında büyük bir kültür hazinesi bırakmışlardı. Dünyanın önde
gelen fatihlerinden olan Babur Şah’ın ileri görüşlülüğü ile başlattığı bir gelenekle
yönetim elitinde önemli yetkilere sahip olan kadınlar, vermiş oldukları destekle
Baburlu İmparatorluğunu, siyaset, ilim, kültür, mimari ve sanatın hemen hemen
her alanında Hindistan’ı en ileri seviyeye taşımışlardır. Kendileri de çeşitli ilim ve
sanat dallarıyla meşgul olan Baburlu hükümdarları, hanedanlığın kız çocuklarını
da adeta hükümdar adayı gibi yetiştirirken yönetimin her alanında istifade
etmişlerdir. Bu sebeple devletin siyasi sınırlarının genişlemesinden ticaret, ilim,
kültür ve sanata kadar hemen her alanda muazzam gelişmelerin yaşanmasında
Baburlu hanımlarının gözle görülür etkisi olmuştur.
39
Mısra, age., s. 300; Angbin Yasmin, “Middle Class Women in Mughal India”, Proceedings of The
Indian History Congress, Vol 75, Aligarh 2015, s. 295 vd.
Baburlu Sarayında Kadın
239
Kaynaklar
Anjum, Faraz, Strangers Gaze: Mughal Harem and European Travellers of the Seventeenth
Century, Pakistan Vision Vol. 12 No. 1, June 2011, s. 70-113.
Babur, Baburnâme ( Babur’un Hatıratı), nşr. Reşit Rahmeti Arat, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, Ankara 1985.
Banerjı, S.K., Humayun Badshah, Oxford University Press, London 1938.
Bayur, Y. Hikmet, Hindistan Tarihi II, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1987.
Bıyıktay, Halis, Timurlular Zamanında Hindistan Türk İmparatorluğu, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara 1989.
Careri, Indian Travels of Trevanot and Careri, ed. Surendranath Sen, The National
Archives of India, New Delhi 2011.
Ebu’l Fazl Allami, Ain-i Akbari I, İng nşr. H. Blochmann, The Baptist Mission
Press, Calcutta 1873.
Findly, Ellison Banks, Nur Jahan Empress of Mughal India, Oxford University Press,
Oxford-New York 1993.
Grenard, Fernand, Bâbur, nşr. Orhan Yüksel, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul
1992.
Gülbeden, Hümayunnâme, nşr. Abdurrab Yelgar, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara 1987.
Gülbeden, The History of Humayun (Humâyûn-nâma), İng. nşr. A. S. Beveridge, The
Royal Asiatic Society, London 1902.
Jahangir, Tuzuk-ı-Jahagiri, Memoirs of Jahangir from the First to the Twelfth Year of His
Reign, Vol. I, trans. Alexander Rogers, ed. Henry Beveridge, London 1909.
Jaın, Simmi, Encyclopaedia of Indian Women Through The Ages II, Kalpaz Publications,
Delhi 2003.
Keay, F. E., Ancient Indian Education, Oxford University Press, London 1918.
Koch, Ebba, “Mughal Palace Gardens From Babur To Shah Jahan”, Muqarnas
XIV: An Annual on The Visual Culture of The Islamic World, Leiden 1997, s. 143-165.
Konukçu, E., “Babürlüler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA) C IV,
İstanbul 1991, s. 400-404.
240
Neslihan Durak
Konukçu, E., “Cihanârâ Begüm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA), C
VII, İstanbul 1993, s. 536-537.
Lal, K.S., The Mughal Harem, Aditya Prakashan, New Delhi 1988.
Manuccı, Niccolao, Historia Do Mogor or Mogul India II, İng. nşr. William Irvine,
Indian Texts Series, London 1907.
Mısra, Rekha, Women in Mughal India (1526-1748 A.D.), Munshiram Manoharlal
Publishers, Delhi 1967.
Mukherjee, Soma, Royal Mughal Ladies and Their Contributions, Gyan Publishing
House, New Delhi 2001.
Mukhia, Harbans, The Mughal of India, Blackwell Publishing, Oxford 2004.
Mundy, Peter, The Travels of Peter Mundy in Europe and Asia II, The Hakluyt Society,
London 1914.
Richards, J.F., Bâbür Türk İmparatorluğu Tarih, Kültür, Teşkilat, nşr. Yasin Tekin,
Selenge Yayınları, İstanbul 2021.
Roux, J. P., Büyük Moğolların Tarihi Babur, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2008.
Sharma, Karuna, “A Visit to the Mughal Harem: Lives of Royal Women”, South
Asia: Journal of South Asian Studies, 10 Jul 2009, s. 155-169.
Roe, Thomas, The Embassy Of Sir Thomas Roe To The Court Of The Great Mogul 16151619 As Narrated In His Journal And Correspondence, Edited From Contemporary Records By
William Foster, B. A, Volume I, Vol. II, London 1899.
Terry, Edward, A Voyage to East India, Printed by T.W.for J.Martin and J. Allstrye,
London 1777.
Von Noer, F.A.G., The Emperor Akbar I, Thacker Spink & Co., Calcutta 1890.
Yasmin, Angbin, “Middle Class Women in Mughal India”, Proceedings of The Indian
History Congress, Vol 75, Aligarh 2015, s. 295-306.