ISPARTA
UYGULAMALI BİLİMLER
ÜNİVERSİTESİ
Eser Adı
Cumhuriyetin 100. Yılında
YALVAÇ
Arkeoloji, Mimari ve Kültürel Miras
Editör
Öğr.Gör. Elif KENGERALAN GÖKSU
Doç.Dr. Ahmet AKGÜL
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Yılmaz ÇATAL (Rektör)
Prof. Dr. Murat ÖZTÜRK (Rektör Yardımcısı)
Prof. Dr. Ramazan ÖZÇELİK (Rektör Yardımcısı)
Prof. Dr. Ayhan GÖSTERİT (Rektör Yardımcısı)
Prof. Dr. Ömer Kürşad TÜFEKCİ
(Büyükkutlu Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı)
Doç. Dr. Mualla Birgül HUBAN
(Yalvaç Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü)
Öğr. Gör. Halit TOPTAŞ
(Yalvaç Meslek Yüksekokulu Müdürü)
Bu eser;
Cumhuriyet’in 100. yılı,
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesinin
5. yılı anısına
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesinin
Yalvaç’ın kültürel birikimine armağanıdır.
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
Yayın No: 016
ISBN
978-625-6750-14-2
Erişim Adresi:
https://kutuphane.isparta.edu.tr
Aralık ● 2023 ● Isparta/Türkiye
Basım ve Dağıtım
SRA Academic Publishing
Web: http://www.srapublishing.org
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yayın
Komisyonu Başkanlığı
Sertifika No: 71718
Adres: Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
Bahçelievler Mah. 102 Cad. No: 24 32200
Merkez/Isparta
e-posta:
[email protected]
Telefon: +90 246 214 61 16
■ ISPARTA 2023 © Copyright Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
Tüm hakları saklıdır. Bu kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk
açısından sorumluluğu yazarlara aittir. Eserin her hakkı anlaşmalı olarak
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yayın Komisyonuna aittir.
İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
We work with leading authors to develop the strongest
academic materials with bringing cutting-edge thinking and
best learning practice to a global world.
ISPARTA UNIVERSITY
OF APPLIED SCIENCES
Copyright © 2023
Cataloging-in-Publication Data for Library
Cumhuriyetin 100. Yılında YALVAÇ Arkeoloji,
Mimari ve Kültürel Miras / edited by
Lect. Elif KENGERALAN GÖKSU &
Assoc. Prof. Dr. Ahmet AKGÜL
1st Edition. VI+100 p. 16,5x23,5 cm.
References included. Index not included.
Catalog Classification
1. Yalvaç, 2. Arkeoloji, 3. Mimari,
4. Kültürel Miras
Managing Editor: Elif KENGERALAN GÖKSU &
Ahmet AKGÜL
Printed Date: December 30, 2023
Cover Design: Isparta University of Applied
Sciences
SRA Academic Publishing
H. Manto G. 74
Klaipeda 92292 Lithuania
+370 46 3796028
http://www.srapublishing.org
©All rights reserved.
This book is the academic studies of
Strategic Researches Academy (SRA).
It is printed with the academic and
financial support from SRA.
The papers are first reviewed by
the independent reviewers,
and then proof-read and edited
by the editor(s). The opinions and
views expressed in papers are not
necessarily those of this book editor(s)
and SRA. All parts of this publication are
protected by copyright. Any utilization
outside the strict limits of the copyright law,
without the permission of the publisher,
is forbidden and liable to prosecution.
This applies in particular to reproductions,
translations microfilming, and storage and
processing in electronic retrieval systems.
This publication has been peer reviewed.
SUNUŞ
ISPARTA
UYGULAMALI BİLİMLER
ÜNİVERSİTESİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşıyla
birlikte beşinci yaşını idrak eden
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
olarak ulusal ve uluslararası bilim dünyasına
ve dünya kültür mirasına katkı sunan projeler ve çalıştırmalar yürütüyor ve
bugün elinizdeki kitap serisi gibi nitelikli çalışmalara destek sunuyoruz.
Şehirlerin potansiyelini gün yüzüne çıkarma görevi başta siyasetçiler, sivil
toplum örgütleri, aydınlar ve elbette üniversitelere düşmektedir. Özgür
düşüncenin egemen olduğu kurumlar olan üniversiteler bu tarz
çalışmaların yapılabileceği en önemli platformlardır. Türkiye
Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında üniversitelerin ve üniversite bileşenlerinin
ülke kalkınmasındaki yerini görmezden gelmek mümkün değildir.
Hepinizin malumu olduğu üzere, Cumhuriyetle taçlanan milli mücadelenin
aziz hatırasını yaşatma gayesiyle hem ülkemizin dört bir yanında hem de
yurt dışı temsilciliklerimizde çeşitli etkinlikler planlandı ve düzenlendi.
Devletimizin bu uğurdaki etkinlik ve projeleri büyük bir coşkuyla hayata
geçti ve geçmeye devam ediyor. Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
de “Cumhuriyetin 100. Yılında Yalvaç” temasıyla düzenlediği uluslararası
bir programla Yalvaç’ın değerlerini ve potansiyelini ortaya çıkararak kayıt
altına almayı hedefledi. Programda 55 bildiri, 2 workshop, 7 masada
çalıştay, 5 farklı konseptte sanatsal sergi yer aldı. Bu etkinlik, her şeyden
önce Yalvaç’ın kültürel, iktisadi, sosyal ve beşerî sermayesinin yeniden
konuşulmasına ve bilimsel yönden vurgulanmasına vesile oldu. Bizler de
bu kadim şehirde bilim üretmenin ayrıcalığını yaşadık.
“Cumhuriyetin 100. Yılında Yalvaç” üst başlığı altında yayımlanan bu kitap
serisi, Üniversitemizin öncülüğünde gerçekleşen sempozyumda sunulan
Yalvaç konulu bildirilerle Üniversitemiz akademisyenlerinden Doç. Dr.
Ahmet Akgül’ün daha önce hazırladığı Yalvaç hakkındaki akademik
çalışmalarından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Ortaya konan bu kitap
serisi ve öncesindeki sempozyum/çalıştay, Isparta’mızın diğer ilçeleri için
de öncü ve örnek birer çalışma olacaktır. Böylece Üniversitemiz
bulunduğu her yere değer katmaya devam edecektir. Bu vesileyle
sempozyum/çalıştay programının düzenlenmesinde emeği geçen
idarecilerimiz Prof. Dr. Ömer Kürşad Tüfekci, Doç.Dr. M. Birgül Huban ve
Öğr.Gör. Halit Toptaş’a teşekkür ederim. Sempozyum/çalıştay
organizasyon komitesine ve görev alan tüm akademik personel ve
öğrencilerimize, kitap serisinin ortaya çıkmasında emeği geçen
editörlerimize ve değerli çalışmalarıyla bize katkı veren bölüm
yazarlarımıza şükranlarımı sunarım.
Prof. Dr. Yılmaz ÇATAL
Rektör
İÇİNDEKİLER
DÜNDEN BUGÜNE YALVAÇ MÜZESİ VE BAZI ÇAĞDAŞ ÖNERİLER .......... 1
Arda ATMACA
KENT MÜZECİLİĞİ AÇISINDAN GELENEKSEL YALVAÇ EVLERİ ............... 21
Erhan ÖZKAN
OSMANLI HARİTA RESİM GELENEĞİNE GÖRE YALVAÇ ............................. 40
Emine KAYHAN
YALVAÇ DERİSİNİN EBRU SANATI İLE BULUŞMASI ..................................... 57
Zübeyde ŞAHİN
BİR KÜLTÜR MİRASI OLARAK ESKİ YALVAÇ HAMAMI ............................... 71
Elif KENGERALAN GÖKSU
YALVAÇ OMURGALI FOSİL YATAKLARI VE YENİ BULGULAR .................. 93
N. Damla YILMAZ USTA, Serdar MAYDA
i
YALVAÇ VE YÖRESİNDE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE PAZEN-DİVİTİN
KUMAŞININ KULLANIMI ..................................................................................... 107
Ayfer Sultan GENÇ
ISPARTA YALVAÇ TABAKHANE BÖLGESİNİN SOMUT VE SOMUT
OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ ... 123
Burçak OTO, Seda ŞİMŞEK TOLACI
AZİZ PAULUS VE PISIDIA ANTIOKHEIASI KİLİSESİ ..................................... 153
Fatma KAHRAMAN
YALVAÇ CAMİLERİ TAŞIYICI SİSTEMLERİ ...................................................... 169
Hümeyra KEPEZKAYA
ii
AZİZ PAULUS VE PISIDIA ANTIOKHEIASI
KİLİSESİ
Fatma KAHRAMAN*
Giriş
Pisidia Antiokheiası önce Helenlerin sonra Latinlerin siyasi hâkimiyetine girmiş
antik bir yerleşimdir. Antiokheia, Helen köklere sahip olan Seleukos Hanedanlığı
tarafından, III. yüzyılın başlarında kurulmuştur (Stephen Mitchell, 1998). Ancak kentin
bu tarihten önce yerel yerleşimcilere ev sahipliği yapmış olabileceği Yalvaç ve
çevresinde bulunan arkeolojik verilerden anlaşılmaktadır. Helenistik dönemde
kurulduğuna dair düşüncenin temeli, kentle ilgili ilk yazılı metinlerin Helenistik
Dönemde başlamasından kaynaklanmaktadır. İlerleyen zamanda, kentte devam eden
bilimsel kazılarla, Helenistik Dönem öncesi izlerinin bulunma olasılığı vardır.
Helenistik Dönem öncesine ait bu izlerin kentte bilinen en eski dini inanç olan Men
Kültü çerçevesinde görülme ihtimali söz konusudur (Özhanlı, 2017, s. 21).
Antiokheia’nın Helenistik Dönem organizasyonuna bakıldığında koloni olarak
seçilmesindeki en temel sebeplerden biri, sahip olduğu stratejik özellikleridir. Kent,
konumu itibariyle Seleukosların mücadele ettiği Phrygia Bölgesi’nde bulunan
Galatlara ve Pergamon Krallığına karşı ileri bir askeri karakol niteliğindedir (Ramsay,
1927, s. 239-272). Stratejik öneminin yanısıra kenti önemli kılan diğer bir özellik, kent
kolonileştirilirken yerleştirilen nüfusun organizasyon şemasıdır. Antiokheia, Seleukos
hanedanlığına mensup Antiokhos tarafından kolonileştirilirken; Magnesia ad
Maeandrum’dan getirilen kolonistler, Babylonia’dan getirilen Yahudi aileler ve yerel
yerleşimciler kaynaştırılmışlardır. Böylelikle kentte Doğu’nun Pagan inancı, Helen
Paganizmi ve Yahudilik aynı ortam içerisinde inanç geleneklerini sürdürmüştür. Buna
paralel olarak Antiokheia’nın Pagan toplulukları, tek tanrılı inanç olan Yahudiliğin
öğretilerini tanıma imkanı bulmuştur. Tek tanrılı inançla üç yüzyıl öncesinde diyaloğu
olan kentteki topluluklar Hıristiyanlığı daha kolay kabul etmiş olmalıdır.
Helenistik kralları yendikten sonra Anadolu’daki paylaşım savaşının galibi olan
Roma İmparatorluğu Pisidia Bölgesi’nde stratejik noktalarda kentler organize
etmişlerdir (Gareth Darbyshire, 2000). Bu düzenlemeyle birlikte Pisidia Bölgesi’nin
kuzey ve kuzeybatı noktalarında önemli bir stratejiye sahip olan Antiokheia (Harita 1),
MÖ.25 yılında tekrar organize edilerek ikinci kez kolonileştirilir. Düzenlemede Kente
Ankara Hacı Bayram Veli
[email protected]
*
Üniversitesi,
153
Edebiyat
Fakültesi,
Doktora
Öğrencisi,
Colonia Caeseria unvanı verilir (Ramsay, 1916, s. 84), İus İtallicum hakkı bahşedilir.
Kent aldığı unvanları ve Pax Romana adı verilen dönemle birlikte zenginleşerek
bölgede ön plana çıkar. Pax Romana aracılığıyla, Roma’nın antik çağ dünyasına
getirdiği barış ortamı Hıristiyanlığın kolay yayılmasına sağlar. Barış ortamında
evrensel din düşüncesi hayalinin, gerçeğe dönüşmesi kolaylaşır. (Grant, 1998, s. 97).
Pax Romana’nın etkili olduğu Antiokheia kısa bir süre sonra Hıristiyanlıkla tanışır.
Hıristiyanlıkla tanışmasıyla birlikte tarihsel önemini stratejik konumdan başka bir
özellikle sürdürür. Tarih sahnesinde Hıristiyanlıkla ilk tanışan önemli kentler arasında
yer alır. Antiokheia’yı Hıristiyanlıkla tanıştıran Saul’dur.
Aziz Paulus
Saul, Roma vatandaşı olan Tarsuslu zengin bir ailenin çocuğudur. Saul’un
doğduğu ve büyüdüğü coğrafya Anadolu ve Suriye arasında geçiş köprüsü
olmasından kaynaklı oldukça kozmopolittir. Kozmopolit yapı, Tarsus’u içine alan
Kilikia Bölgesi’nin Asurlular, Persler, Büyük İskender, Seleukos Kralları ve Roma
İmparatorluğu gibi farklı kültürel temellere sahip uygarlıkların Bölgeye siyasi egemen
olmasından kaynaklanır. Bölgeye egemen olan bu uygarlıklar kültürel ve dinsel
gelenekleri kentte taşımışlardır. Tarsus’taki kozmopolit unsurlardan biri Helenistik
Dönemden itibaren bilinen Yahudi topluluklarıdır. Saul, işte bu, Tarsus’taki Yahudi
ailelerden birinin çocuğudur. İlk eğitimlerini sadece üst tabakadan insanların
gidebildiği Tarsus’ta bir okulda alır. Tarsus’ta aldığı eğitimden sonra Kudüs’e giderek
eğitimini tamamlamıştır. Aldığı eğitimler ve bulunduğu çevrelerin etkisiyle devletin
resmi görevlerini iyi bir şekilde bilmektedir. Din değiştirmeden önce koyu bir Yahudi
olan Saul, kendini Hristiyanlığı ortadan kaldırmaya adamıştır (Ramsay, 1898, s. 1-28).
Genç Saul aldığı göreve giderken yolda başına gelen bir olayla inanç tercihini
değiştirmiştir. Rivayet olarak anlatılan bu olay sonrası adını Hıristiyanlığın mimarı
olarak duyurmayı başarmıştır (Ramsay, 1927, s. 85-235). Saul’un, görev için Şam’a
giderken din değiştirmesinin nasıl olduğu Elçilerin İşlerinde “O ve adamları aniden
parlak bir ışıkla kuşatıldılar ve Saul şiddetle çarpılarak yere yuvarlandı. Sonra da
gökyüzünden gelen bir ses “Saul, Saul neden bana eziyet ediyorsun” diye seslendi.
Saul sesin sahibinin kim olduğunu sorduğunda “Ben İsa’yım, kime zulmediyorsun”
yanıtını aldı. Saul’un adamları sesi duymuş ama kimseyi görmemişlerdi.
Gökyüzünden gelen ses: Saul’a şimdi ayağa kalk ve kente git, daha sonra ne yapacağın
sana söylenecek” şeklinde anlatılmaktadır. Olayda yere yığılan Saul kalktığında
gözleri görmez. Bunun üzerine Şam’a götürülür, Şam’da Hıristiyanlara
zulmetmeyeceğine söz verince gözleri açılır. Saul böylelikle Hıristiyan olur, vaftiz
edilir ve Paulus adını alır. Paulus’un daha öncesinde Hz. İsa ile hiçbir teması yoktur.
Şam yolunda yaşanan olayla, Hz. İsa’yla ilk kez temas kurmuştur. Din değiştirdiği için
Yahudilerden tepki alarak kaçmak zorunda kalan Paulus Kudüs’e gider (Körpe, 2021).
154
Çarmıha gerilerek yaşamına son verilen Hz. İsa’nın ölümünden sonra Hıristiyanlık
çok daha hızlı yayılmaya başlamıştır. İnancın hızla yayılması; O’nun çarmıha gerilerek
aşağılayıcı bir ölüm cezasıyla yaşamına son verilmesi ve havarilerin inancı yaymak için
gösterdikleri çabayla açıklanabilir. Başlangıçta Hz. İsa’nın havarisi olmak şöyle
dursun, sağlığında ona karşı olan Paulus, onun ölümünden dört yıl sonra havarilerle
inancı yaymak için misyonerlik faaliyetlerine dahil olur. Ancak Paulus havarilerle
Hıristiyanlığı yaymak için birlikte hareket etsede, yaşamında Hz. İsa ile hiç
karşılaşmadığından, havari olarak kabul edilmez. Paulus havari olarak kabul
edilmesede, havariler M.S. 42 dolaylarında Antakya olarak bilinen Antiokheia’da bir
araya geldiklerinde orada bulunmuştur. Paulus’u havarilerin toplantısına davet eden
isim Hz. İsa’ya oldukça yakın olan Barnabas’tır. Barnabas ve Paulus bir yıl kadar
Orantes Antiokheiası’nda kaldıktan sonra, inancı yaymak için yolculuğa çıkmak üzere
buradan ayrıldılar.
Paulus; çıktığı misyonerlik gezilerinde verdiği vaazlarla, kentlerin Hıristiyanlıkla
tanışmasını sağlamıştır. Kutsal olarak kabul edilen üç gezisini MS. 46-58 yılları
arasında düzenlemiştir (Harita 2). Tüm gezilerinde uğrak noktası olan kentlerden biri
Pisidia Antiokheiası’dır (Clow, 2004). Kente üç kez gelmiş ve kentte Hıristiyanlığın ilk
vaazlarını vererek dinin temellerini atmıştır. Bu gezilerde Pisidia Antiokheiası’nı tercih
etmesinin nedenleri arasında, kentte bulunan Yahudi nüfusla bağlantılı olan Sergii
Paulii ailesi gösterilmektedir (Fox, 1986).
Elçilerin, MS 46- 48 dolaylarında düzenledikleri ilk gezinin güzergahında Pisidia
Antiokheia’da yer alır (Kaşka, 2017). Paulus ile Barnabas; Antiokheia’dan (Antakya)
başlayarak, Kıbrıs Salamis ve Paphos üzerinden Perge’ye, Pisidia Antiokheiasına,
İkonia, Lystra ve Derbe üzerinden, Attaleia’ya ulaşarak Anadolu topraklarında
yaptıkları ilk misyon gezisini tamamlarlar. Kutsal gezide misyonerlerin Pisidia
Antiokheiası’na hangi yolu izleyerek geldikleri, Şabat günü Sinagog’ta verdikleri vaaz
ve vaaz üzerine kentten kovulmaları Acta apostolorum (Elçilerin İşlerinde) (13, 14-52)
’inci satırlarda oldukça detaylı anlatılmaktadır (Ramsay, 1898, s. 70-88). İlk misyon
gezisinde ikilinin edindikleri izlenim verdikleri vaazların Yahudilerdense,
Hıristiyanlar arasında benimsendiğidir. İlk misyonerlik gezisinin en önemli sonucu ise,
Paulus ve Barnabas’ın birlikte yaptıkları yolculuktan bir yıl sonra toplanan “Havariler
Konsilinde” sadece Yahudilerin değil Paganlarında Hıristiyan olabilecekleri kararının
alınmasıdır. Havariler Konsilinde, Paulus Yahudi geleneklerine uymanın gereksizliğini
savunmuştur. Havarilerden bazıları Paulus’un Hıristiyanlık inancından taviz
verdiklerini düşünmüş ve Konsile katılan ilk Hıristiyanlar düşünsel olarak ikiye
ayrılmışlardır. Gelecek yüzyıllardaki ayrılıkçı düşüncelerin temeli bu konsilde
atıldıktan sonra Paulus Kudüs’ten ayrılarak ikinci misyon gezisini düzenlemek için
yola çıkmıştır (Gündüz, 2021, s. 72-73). Paulus’un savunduğu düşüncede kararlı
olduğunu ikinci gezisinde tercih ettiği kentlerin, güçlü pagan köklerinin olmasından
anlamaktayız.
155
Paulus MS. 49-52 yılları dolaylarında ikinci yolculuğuna çıkar. Paulus’un ikinci
yolcuğunda Barnabas ile yollarını ayırdığı bilinir. İkinci yolculuk ilkinde olduğu gibi
Antiokheia’dan (Antakya) başlar.
Birinci gezisini yaptığı yolculuktaki Anadolu
topraklarına tekrar gitmiş, oralardan Alexandria Troas’a, buradan gemiyle
Makedonia’daki Philippi’ye, Thessalonike’ye, Athina, Korinth’e uğradıktan sonra
Ephesos’a geçmiş ve orada kısa süre kaldıktan sonra tekrar Kudüs’e dönmüştür
(Ramsay, 1898, s. 178-212). İkinci kutsal gezisinde Pisidia Antiokheiası’nda ne kadar
kaldığı bilinmemekle birlikte ilk gezisine göre daha az kaldığı anlatılan bir rivayetle
tahmin edilebilir. Rivayete göre Paulus’un Orta Anadolu topraklarında kalmasına
“Kutsal Ruh” engel olmaktadır. Paulus bu gerekçeyle ikinci gezisini daha çok Avrupa
ve Kıta Yunanistan topraklarında sürdürdüğü misyonerlik faaliyetleriyle
sonlandırmıştır. Paulus, ikinci kutsal gezi güzergâhını böylece tamamlamış ve Kudüs’e
tekrar dönmüştür. Paulus’un, ikinci gezisinde verdiği vaazların etkisi, ilk geziye göre
artmış ve Roma İmparatorluğu’na bağlı yöneticiler O’nun vaazlarından daha fazla
rahatsızlık duymaya başlamıştır. Bu nedenle Thessalonike’de cezalandırılmaya
çalışılmış ancak kurtuluş reçetesi olan “Roma Yurttaşı” olmasını öne sürünce ceza
almamıştır.
MS. 53-57 dolaylarında Paulus üçüncü misyon gezisine çıkmıştır. Üçüncü gezide
ilk iki güzergâhtaki yerlere tekrar uğramıştır. Dönüş yolculuğunda deniz yoluyla
Miletos’a ulaştıktan sonra oradan Ephesos’a geçmiştir. Üç yıl boyunca Ephesos’ta
kalmış ve cezalandırılıp öldürülmesini başlatan protestolarla sürecin fitili ateşlenmiştir.
Yine Roma Yurttaşı olduğunu söyleyip önce Caesarea’ya geçip oradan Kudüs’e
ulaşmıştır (Ramsay, 1898, s. 262-282).
Paulus’un son iki gezisinde gerek Yahudiler gerek yerli halk gerekse Romalı
yöneticilerle yaşamış olduğu olaylar büyümüş sonunda onun Kudüs’te
tutuklanmasıyla sonuçlanmıştır. Hakkında yapılan suçlamalarla Caesarea’da hapse
atılır. Hapisteyken Roma İmparatoru ile yaptığı yazışmalarla Paulus’un Roma’ya
götürülmesine karar verilir. Roma yolunda Paulus, Knidos’tan gemiyle önce Girit,
sonra Malta adaları, Sicilya adasındaki Syraküza’ya götürülür. Sicilya’dan İtalya
yarımadasına geçtikten sonra da Roma’ya kara yoluyla ulaştırılır (Ramsay, 1898, s. 344362). Paulus bu yolculuk sonrası hapishanede tutulduktan sonra MS. 67 dolaylarında
idam edilir ve “martyrlik” derecesine ulaşır.
Paulus’un çıktığı kutsal gezileriyle Hıristiyanlık imparatorluk dini haline gelmiştir.
Yine onun uyguladığı din teolojisi sayesinde dünyanın dört bir tarafına yayılmıştır.
Hıristiyanlığı Kudüs ve çevresinden alıp Greko-Romen kültürüyle kaynaştırmıştır.
İnancı Suriye üzerinden Anadolu’ya, oradan Yunanistan ve Roma’ya ulaştıran isimdir.
Bunun yanı sıra inancı yayarken uyguladığı teoloji nedeniyle Hıristiyan din adamlarını
yüzyıllarca meşgul eden konuların başlıklarını oluşturmuş ve Kilisede ayrılıklara
sebep olmuştur. Her şeye rağmen Aziz Paulus olmadan Hıristiyanlık düşünmek
olanaksızdır (Bayraktar, 2007, s. 13-14).
156
Pisidia Antiokheiasi Kilisesi
Paulus ölümünden sonra “Kutsal Adam” sayılarak, Hıristiyan geleneğine göre
azizlik mertebesine yükseltilmiş ve inançlı insanlardan çok fazla saygı görmüştür.
Erken Hıristiyanlık Döneminde inancın vaazlarını vererek dini çok geniş sınırlara
taşımış, böylelikle birçok yerde Aziz Paulus’a ait kült merkezleri oluşmuştur. Aslında,
Paulus’un fiziki kalıntıları idam yoluyla öldürüldüğü Roma’da inşa edilen Paulus
Kilisenin yakınındaki mezarında kalmıştır. Buna rağmen Aziz Paulus’a ait birçok kilise
ya da kutsal mekan, yaşadığı ve misyonerlik çalışmalarında uğrak noktası olan
yerlerde inşa edilmiştir. Bu merkezlerde kült oluşturulurken orada büyümesi,
yaşaması ve vaazlarını vermesi gibi özellikler göz önünde tutulmuştur. Pisidia
Antiokheiası’nın Aziz Paulus’la yolları, kente gelerek Hıristiyanlığın ilk vaazlarını
vermesiyle kesişmiş ve kentin en büyük kilisesi ona atfedilmiştir. Aziz Paulus’tan üç
yüzyıl sonra hıristiyanlaşan kent territoryumunda mevcut kazılarda açığa çıkan beş
kilise yer almaktadır (Resim 6). MS. 313 yılında Milano Fermanı’yla Hıristiyanlığın
yasallaştığı kentlerden biridir. Doğu Roma İmparatorluğu topraklarında kiliselerin
inşası bu tarihten itibaren başlamıştır. MS.4-5. yy’a gelindiğinde Roma İmparatorluğu
sınırlarındaki birçok kent gibi Antiokheiada Hıristiyan bir kente dönüşmüş
tapınakların yerini hıristiyanlığın kutsal mabedi olan kiliseler almıştır (Grant, 1998). Bu
kiliselerden en önemli olanı Büyük Bazilika ya da Aziz Paulus Kilisesi olarak
adlandırılan yapıdır. Aynı zamanda Hıristiyanlığın kette hâkim inanç olduğunu ise
Pisidia Antiokheiası’nın adının geçtiği Konsil ve Notitia listelerinden bilmekteyiz.
Antik Hıristiyanlık kaynakları, özellikle 4. yüzyılda Pisidia Antiokheiası örgütlü bir
Hıristiyanlık kurumunun olduğunu gösterir (Ramsay, 1902/1903, s. 240-244).
Aziz Paulus Kilisesi; kentin stadyumu ve tiyatrosunun arasında kalan arazide,
kentin batı kapısına oldukça yakın bir noktada, sur duvarlarının bitişiğinde tiyatronun
ise yüz metre kuzeybatısında inşa edilmiştir. Kilisenin inşa edildiği nokta antik çağ
şehir planlaması bakımından değerlendirildiğinde tiyatro ve stadyum arasında yer
alan günlük yaşamda nüfusun sıklıkla uğradığı noktalardan biri olma özelliği
taşımaktadır. Bu bağlamda bakıldığında şuan Kilisenin olduğu noktada, öncesinde
önemli bir yapı olmalıdır. Aziz Paulus ’un misyonerlik gezilerinde kente gelerek
Sinagog ’ta vaaz verdiği önceki satırlarda belirtildiği şekliyle bilinmektedir. Sinagog
eğer buradaysa, Aziz Paulus ilk vaazlarını bu yapının altında kalan başka bir mabette
vermiştir. Bu durum kesinlik kazanmamakla beraber, Kilisenin apsis alt katında
bulunan yarım daire temel, düşüncenin olasılığını güçlendirmektedir. Bu temel yapısı
bir başka yapının varlığını işaret edebilir(?).
Aziz Paulus Kilisesinin araştırma tarihçesine kısaca değinmek gerekirse, yapı F. V.
J Arundell tarafından 1833 yılında düzenlediği ikinci gezisinde lokalize edilmiştir.
Kiliseyi “Geçerken, muhteşem taşlarla inşa edilmiş, doğu-batı yönünde uzanan, uzun
ve mükemmel bir bina, bana bunun bir kilise, Pisidia Antiokheiası’na ait bir kilise
157
olabileceği umudunu aşıladı. Zemin planı böyleydi ve geriye bemanın dairesel ucu
kalmıştı. Kurtarıcıya adanan ilk tapınaklardan birinin ortasında saatlerce kalmak
isterdim ama acele etmek zorunda kaldık” şeklinde anlatmıştır (Arundell, 1834).
Arundell’in keşfettiği yapının kazı çalışmasını David Moore Robinson 1924’te yılında
başlatmıştır (Robinson, 1970). Bu çalışmada orta nefte yer alan mozaik zemini ve
yapının yan neflerinin duvar kontörleri belirler (). Yapının çizimini yapan isim mimar
Woodbridge’tir (Resim 2). Ancak Robinson’un ölümüyle birlikte yapının verileri
bilimsel nitelik kazanmadan soru işaretleriyle kalmıştır. Sadece mozaiklerin biçem
değerlendirmesi ve tarihlemesi Ernst Kitzinger tarafından yapılmıştır. Elindeki
verilerin azlığını belirten Kitzinger mozaik zemini MS. 4. yy’a tarihlemiştir (Kitzinger,
1974, s. 395). 1982 yılına gelindiğinde Yalvaç Müzesi müdürü Mehmet Taşlıalan ile
Stephen Mitchell kentte yaptıkları yüzey araştırması sonucu yapıda kazı çalışması
başlatırlar. Mitchell kent hakkında yaptığı yayında, üç kiliseye yer verir. Bunlardan bir
tanesi Aziz Paulus Kilisesidir. Taşlıalan Başkanlığında devam eden çalışma yoğun
olarak orta nefte yer alan mozaik zeminin onarımı ve kuzey nefin bitişiğinde yer alan
kuzey stoada yapılır. Yapılan çalışmalar yazılan bir raporla anlatılmıştır. Ancak uzun
yıllar süren böyle büyük çalışma için oldukça niteliksiz bir yayındır (Taşlıalan, 1996).
Sonrasında yapıyla ilgili en iyi bilimsel çalışma olan taban mozaikleri Ünal Demirer
tarafından yayına dönüştürülür. İlk en nitelikli çalışma başlıktan anlaşıldığı üzere orta
nefte yer mozaiklere odaklanılmıştır. 2009 yılından beri yapıda Mehmet Özhanlı
başkanlığında kazı çalışmaları sürdürülmekte ve çalışmalarda yapının ekleri olan yeni
mekanlar bulunmaktadır. Bu mekanlara dair bilimsel çalışmalar oldukça nitelikli
sonuç raporları hazırlanarak bilim dünyasına kazandırılmıştır (Mehmet Özhanlı H. A.,
2020). 1833 yılından günümüze kadar olan sürede, tüm çalışmaların sonucunda Aziz
Paulus Kilisesinin mimarisi hakkında şunları söylemek mümkündür:
Kilise; doğu-batı uzantısında, üç nefli ve yapının ölçüleri 70,47 x 26,50 m’dir. Yapı
ölçüleri bakımından Pisidia Bölgesi’nde bilinen Kremna, Sagalassos ve Ariassos gibi
Erken Dönem bazilikalarıyla karşılaştırıldığında en büyük ölçüye sahiptir. Yapının
genel mimarisi incelendiğinde, dini yapılarda yaygın kullanılan biçimi yani bazilikal
formun en ihtişamlı örneklerindendir. Yapının Bölgedeki kentler arasındaki ihtişamı
yapıyı ilgi odağı yapan sebepler arasındadır.
1924 yılında yapılan kazılarda (Robinson, 1970, s. 311) orta nef zeminin mozaik ile
kaplı ve yedi panele sahip olduğu, açığa çıkmıştır. Panellerin içeriğine kısaca
değinmek gerekirse yazıtlar, figürler, bitkisel, geometrik motiflerle bezenmiştir. İşlenen
motiflerden en önemlisi, Kilisenin tarihlenmesini sağlayan yazıtlı panellerdir. Bu
panellerin içeriğinde hem Kilisenin piskoposu Optimus’un ismi hem de Kilisenin en
kutsal sayılan bölümüne dini ifadelerle yönlendirme söz konusudur (Robinson, 1924, s.
443). Yazıtlar orta nefe yakın olan iki paneldedirler. Tek figüratif motif olan tavus kuşu
motifi, yazıtların bulunduğu panele yapılmıştır. Apsise yakın olan bu iki panelden
nartekse doğru olan beş panelin içerisinde geometrik motiflerin yoğun işlendiği sade
158
bir kompozisyon görülmektedir. Bu beş panelin motiflerin sade olması
düşündürücüdür. Narteksten apsise doğru beş panel sayıldığında beşinci panelin
güney kısmında mozaik zeminin alt kısmında mezarlar yer alır. Bu mezarların
içerisinde yatmakta olan bireyler Kilise görevlileri olmalıdır (Demirer, 2004, s. 39-60).
Kilisenin inşa edildiği tarih düşünüldüğünde, mozaik zeminde görülen
kompozisyonun sadeliği oldukça ilginçtir. Yapının inşa edildiği dönemin yapılarının
kompozisyonlarının daha figüratif olduğu bilinmektedir. Geç Roma Döneminde
özellikle MS. 5. yüzyılda mozaik taban kullanımı oldukça yaygın bir gelenek haline
dönüşmüştür. Bu durum Hıristiyanlık mimarisinin, Geç Roma Dönemi mimari
geleneğinden beslendiği ve kendine has uygulamalarla yeni bir biçim geliştirdiğini
gösterir.
1982 ve sonraki yıllarda (Stephen Mitchell, 1998) Kiliseye ek olarak “L Stoa’ya”
sahip bir atrium bulunmuştur. Stoalı alan Kiliseye gelen kalabalık cemaatlerin
kullanımı içindir. Atriumda farklı dönemlere ait izler görülebilmektedir. Stoalı alanın
batısında Kiliseye ait olan vaftiz kompleksi bulunmaktadır (Taşlıalan, 1996). Çevresi
duvarlarla çevrili olan vaftiz kompleksi, Kiliseyle aynı ya da yakın tarihte inşa
edilmiştir. Vaftiz Kompleksi bilinen en erken örneklerden biri olma özelliğini taşır.
Günümüze ulaşabilen haliyle bir apsisli havuz ve ön bölüme sahiptir. Kilise
kompleksine ait olan L stoa, Vaftizhanenin nasıl bir ilişkisi olduğuna bakıldığında,
Hıristiyan olmak isteyen kişilere uygulanan ritüellere anlaşılmalıdır. Hıristiyanlıkta
dine mensup olmak isteyen ama henüz vaftiz olmamış kişiler “katekhümen”” olarak
adlandırılır. Katekhümenlerin bulundukları yerden ayini dinleyebilmelerine izin
verilirdi. Katekhümen’ler ayinin belirli bir aşamasına kadar yan nefte ayini
görmeyecek şekilde dururlardı (Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, 2017, s. 361). İşte Kilisenin
kuzey nefinin en büyük kapısına açılan L stoalı alan Hıristiyanlığa dahil olmak isteyen
Katekhümenlerin ilk toplanma alanı olup sonradan kuzey nefin en büyük kapısından
Kilisenin kuzey nefine ya da bu alandan vaftizhaneye onları ulaştırıyor olmalıdır.
2009 yılından itibaren yapılan kazı çalışmalarında yapının apsisi ve her iki yan
nefin alt katları, apsisin kuzeyinde yer alan Bizans Hamamı, Hamamın batısında yer
alan atrium açılmıştır (Resim 3). Kazısı tamamlanan mekanlarda konservasyon ve
düzenleme çalışmaları yapılmıştır. Apsisin bodrum katında yapılan çalışmalarda
bulunan toprak kaldırıldığında, 4 adet kare forma yakın ayak, yan neflerin alt kodunda
mekanlar tespit edilmiştir. Bu mekanlardan kuzey nefin altında olan kısım tonozlu bir
odadır. Kazı çalışması sonrası odanın konservasyonu yapılmış ve odanın litürji ile ilgili
bir mekân olduğu anlaşılmıştır. Güney nefin alt kodunda havuz yapısı vardır. Bu
mekanlarda yapılan kazılar Aziz Paulus Kilisesi için şimdiye kadar elde edilen en
önemli verilerdendir. Çünkü Hıristiyanlık inancı uygulamaları hakkında bilgi verirler
(Mehmet Özhanlı A. G., 2022).
Apsis içerisinde daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarda “kripta” yani “mahsen
mezarları” olduğu aktarılmıştır. İddianın kaynağını, Mehmet Taşlıalan’ın 1996 yılında
159
Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Yayınları içerisindeki çalışma raporu oluşturur
(Taşlıalan, 1996, s. 221-253). Taşlıalan’ın verdiği bilgiye göre William Mitchell
Ramsay’in apsiste sondaj çalışması yaptığı ve yirmi adet mezarın yerini tespit ettiğidir.
Kripta iddiası günümüze herhangi bir belgenin ulaşmaması nedeniyle şüpheyle
değerlendirilmiştir. Kentin hem geçmişte hem günümüzde, en büyük dini yapısı olan
Aziz Paulus Kilisesi “Hac Kilisesi” işlevine sahiptir. Bu ihtimali kentin Men Kültü
kapsamında hac merkezi olması güçlendirmektedir. Çünkü Pisidia Antiokheialılar,
Hac ibadetinin gelir getiren imkanlarından faydalanmayı Helenistik Dönemden
itibaren iyi şekilde bilmektedirler. Bu nedenle Kilisenin inşa edildiği dönemden
itibaren ekonomik faydalar, dini fikirlerle birleştirilmiş olabilir. Hac fikriyle kutsal
yerler oluşturma fikrinin en iyi örneklerini en az üç hac yerinin kurulu olduğu Ephesos
örneği gösterir. Ephesos örneğinde hac yeri oluşturmak ve Kiliselerin kutsallığını
arttırmak için bazı uygulamalar yapılmıştır.
Hac merkezleri oluşturulurken Hıristiyanlar İsa’nın doğduğu ve çarmıha gerildiği
yer olarak kabul edilen Kudüs’e giderlerdi. Aziz ve azizelerinin öldüklerinde fiziksel
emanetlerinin konulduğu mezar ya da röliklerinin muhafaza edildiği, piskoposluk
merkezleri ve konsil toplantılarının geçtiği yerlere hac ziyareti gerçekleştirirlerdi. İlk
haç ziyaretini Büyük Konstantin’in annesi Helena Kudüs’e yapmıştır. Bu ziyaretten
sonra MS. 4. yy ve sonrasında hac ziyaretleri önem kazanmıştır (Şengül, 2022, s. 13-16).
Pisidia Antiokheiası örneğine ele alındığında, Aziz Paulus ‘un fiziksel emaneti
Roma’da olduğundan bununla ilgili bir kutsallık sağlanamazdı. Ama Pisidia
Antiokheiası’nı hac merkezi yapan unsur Paulus’un ilk seyahatlerini kente düzenleyip
vaazlar vermesi piskoposluk merkezi olmasıdır.
Tanımlara ek olarak hac merkezi olan bazı kiliselerde, kutsallığın arttırılması için
kripta alanları oluşturulduğu görülmüştür. Düşünceyi desteklemek için kriptaya sahip
yapılara; Kontantinapolis’teki Stoudios Bazilikası, Ephesos’ta Pamucak Kilisesi,
Mısır’daki Abu Mena, Thessalonike’de Aziz Demetrios Kilisesi örnek verilebilir. Bu
örneklerden bazılarında apsise yakın yerlerde kripta alanı oluşturularak kutsallık yani
“locus sanctus” oluşturulmuştur. Locus sanctus içerisindeki kutsallığın bemanın
kutsallığında farklı olarak algılanması gerekir. Pamucak Kilisesi örneğinde, locus
sanctusa yönledirme için bazı alanlar oluşturulduğu gözlemlenmiştir (Sewing, 2019).
Aziz Paulus Kilisesinin Kuzeyinde L stoa ile hamam yapısı arasında kalan kısımda
locus sanctusa yönlendirme yapan koridor olduğu ileri sürülebilir. Atriumlu alan
Kilisenin kuzey nefinin en doğusunda yer alan kapı geçişine doğru yönelimlidir. Bu
kapı dışardan hac için gelen ziyaretçileri kripta olarak düşünülen alana
yönlendirmektedir. Ancak kriptaya yönlendirme düşüncesi hem atriumu hemde kuzey
nefin doğu kısımda kalan kapının açıklaması olarak düşünülebilir. Tüm bunların
dışında bu sav, eğer koridor kriptaya yönlendirme için oluşturulmuşsa; koridorun
doğusunda yer alan hamam içinde bir açıklama sunmaktadır. Hacıların ibadet için
kente geldiklerinde, küçük hamamda temizlik ritüelini gerçekleştirdikleri söylenebilir.
160
Hamam, mozaik tabanlı koridor, kuzey nefin doğu kapısı hac ibadeti nedeniyle
bağlantılıdır. Hamamın batısında yer alan koridorda tıpkı orta nef mozaiklerinde
olduğu üç panelden oluşan mozaik zemin vardır. Zeminin panellere bölünmüş olması
orta nefte kullanılan tasarım şemasından etkilenildiğini gösterir. Mozaik zeminin
kompozisyonu oldukça ilginçtir. Hıristiyanlığın sembolü olan balık, kuş, aziz ve azize
ve geometrik motifler söz konusudur (Resim 9.). Mozaik zemin üzerinde yer alan
figürler nedeniyle Kilise için tarihleyici nitelik taşımaktadır. Mozaik zemin aynı
zamanda kriptada bulunan mezarların adı bilinmeyen bir aziz ve azizeye ait olduğuna
işaret eder (Mehmet Özhanlı A. G., 2022). Eğer Ramsay apsisin bulunduğu alanda
sondajda yirmi mezar bulmuşsa ve aşağıda yer alan mimari düzenleme nedeniyle alan
kripta’dır ve hac kültünü desteklemek için Kilisenin inşasından sonra zaman içerisinde
oluşturulmuştur.
Kiliseye dair en önemli sorunlardan başında yapının ismiyle ilgili tartışma gelir.
Yapı Aziz Paulus Kilisesi olarak adlandırılmasına sebep olan bir “vaftizhane
çanağı”dır. Vaftiz çanağı üzerinde bulunan yazıtta “Aziz Paulus” ifadesi yer alır.
Yazıtla ilgili bilgiyi Calder’in yaptığı yayında görmek mümkündür (Calder, 1912).
Yazıtın içeriği nedeniyle Robinson’un alan sorumluluğunda çalışma yapılırken konu
değerlendirilmiştir. Ancak Robinson vaftizhanenin taşınabilir olduğunu söyleyerek
konu hakkında çekinik tutum sergilemiştir. Ancak vaftizhane Büyük Bazilikadan
taşınmış olabilir demiştir (Demirer, 2004). Sonraki yıllarda kentte uzun yıllar çalışan
Taşlıalan, yapının ismini koymuştur. Bunu yaparken, kentin ileri gelen ailelerinden
olan Sergii Paulii ailesinden bir üyeye ait olan yazıtı yanlış değerlendirmiştir. Taşlıalan
konuyu yanlış bilimsel temele dayandırmıştır. Bu yanlışlıkla birlikte yapı Aziz Paulus
Kilisesi olarak bilim camiasında ünlenmiştir. Nitekim kilise erken dönem
araştırmacılarının Büyük Bazilika olarak adlandırdığı yapı günümüzde yaygın haliyle
Aziz Paulus Kilisesi adıyla bilinmektedir.
Ancak konu hac kültü bağlamında ele alındığında Kilisenin Aziz Paulus’a
adanması muhtemeldir. Çünkü Roma İmparatorluğu sınırlarındaki birçok antik
yerleşim gibi Pisidia Antiokheiası’da MS. 3. yy krizinden etkilenmiştir. Bu durum
gelecek yüzyıllarda yeni kaynaklar oluşturmayı zorunluluk haline getirmiştir. Bunun
içinde en iyi kaynaklardan birisi hac kültüdür. Bu kült üretim gerektirmeyen ve kısıtlı
kaynaklarla büyük ekonomik faydalar sağlamaktadır. Dönemin koşulları dikkate
alındığında Aziz Paulus’un anısına oldukça ihtişamlı bir Kilise yapıp bunu ekonomik
faydaya dönüştürmek istemiş olabilirler.
161
Sonuç
Aziz Paulus Kilisesi Optimus mozaiği nedeniyle MS. 4. yy’da inşa edildiği kabul
gören bir yapıdır. Orta nefte yer alan bu mozaik zemin dışında oldukça renkli mozaik
panellere sahiptir. Son yıllarda yapının ana çekirdeği olan; narteks-nefler ve apsis
dışında kalan kısımlarda yapıyla organik ilişkilere sahip, hamam yapısı ve koridorlar
kazısı tamamlanarak açılmıştır. Bu alanların kazısında Erken Bizans mimarisine dair
yeni önerilerde bulunmak mümkündür. Açılan mekânlara bakıldığında yapının
büyüklüğüne, Kilisenin apsisli, üç nefli ve narteksli bir yapıdan fazlası olduğu anlaşılır
(Resim 10). Bu nedenle; Kilise daha detaylı çalışılmalı ve kazıda ortaya çıkan veriler
korunarak gelen ziyaretçilerin görmesi için yerinde sergilenmelidir. Kilise, Aziz
Paulus’a adına inşa edilmese bile O’nun Hıristiyanlığın ilk vaazlarını kentte vermesi
sonucu güçlü bir hac kültünü ortaya çıkarmıştır. Kent bu özelliğini günümüzde halen
korumaktadır. Neredeyse her gün hıristiyan inancına mensup bir kafile Yalvaç
İlçesi’nde bulunan Kiliseye gelmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında Aziz Paulus Kilisesi
hac ibadeti kapsamında, Yalvaç İlçesi için büyük önem taşır. Pisidia Antiokheiası,
Yalvaç İlçesi’nin en önemli ekonomik değeri olarak ele alınıp, bütüncül olarak ön plana
çıkarılmalıdır. Bunu yaparken antik kent territoryumunda yer alan diğer yapılar ve
kentin sit alanı dışında kalan Men Kutsal Alanı ziyaretçilere inançlar bağlamında en iyi
şekilde tanıtılmalıdır.
162
Kaynakça
Arundell, F. V. (1834). Discoveries in Asia Minor (İncluding A Descriptionv of the
Ruins of Several Ancient). 48.
Bayraktar, M. (2007). Bir Hıristiyan Dogması Teslis. Ankara.
Calder, W. M. (1912). Colonia Caesareia Antiocheia. The Journal of Roman Studies, s.
78-109.
Clow, K. (2004). St Paul Trail. Turkey.
Demirer, Ü. (2004). Pisidia Antiokheiası Büyük Bazilika Taban Mozaikleri. Antalya.
Fox, R. L. (1986). Pagans and Christians in the Mediterranean World from the Second
Century AD to the. England.
Gareth Darbyshire, S. M. (2000). The Galatian Settlement in Asia Minor. Anatolian
Studies, 75-79.
Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, S. S. (2017). Olympos Piskoposluk Kilisesindeki Nef
Ayırımı Düzenlemeleri ve Levha Yanı Uygulaması. Adalya, s. 357-373.
Grant, M. (1998). Roma'dan Bizans'a. Homer Kitabevi.
Gündüz, Ş. (2021). Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı . Ankara: Ankara Okulu.
Kaşka, G. (2017). Pisidia Antiokheiası'da Hıristiyanlık. SDÜ Edebiyat Fakültesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 21-33.
Kitzinger, E. (1974). A Fourth Century Mosaic Floor in Pisidian Antioch. Mansel'e
Armagan (Mélanges Mansel) (s. 385–395). içinde Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yayinlari Dizi VII.
Körpe, R. (2021). Aziz Paulus. Anazarbos&Anavarza, 43-67.
Özhanlı, M., A. G. (2022). Pisidia Antiokheia Kazısı 2019 ve 2020 Yılı Kazıları. 20192020 Yılı Kazıları (s. 87-105). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Özhanlı, M., H. A. (2020). Pisidia Antiokhesia 2019 Yılı Çalışmaları. 41. Kazı Sonuçları
Toplantısı, s. 181-197.
Özhanlı, M. (2017). Antik Kent Psidia Antiokheia Tarihçesi ve Tarihi ile İlgili Sorunlar.
Bir Mimari Çalıştay Deneyimi;Psidia Antiokheia'dan Geçerken (s. 21-28). içinde
İstanbul: Beykent Üniversitesi.
Ramsay, W. M. (1898). St. Paul the Traveller and the Roman Citizen. London.
Ramsay, W. M. (1902/1903). Pisidia and the Lycaonian Frontier. The Annual of the
British School at Athens, s. 245-273.
Ramsay, W. M. (1916). Colonia Caesarea (Pisidian Antioch) in the Augustan Age. The
Journal of Roman Studies, s. 83-134.
Ramsay, W. M. (1927). Cities of the St. Paul. London.
Robinson, D. M. (1924). Preliminary Report on the Excavations at Pisidian Antioch and
at Sizma. American Journal of Archaeology, s. 435-444.
Robinson, D. M. (1970). Antioch of Pisidia. Michigan University.
163
Sewing, K. (2019). A Late Antique Pilgrimage Church at the Harbor Canal of Ephesus
and Its Interaction with Its Religious Center. Space and Communities in
Byzantine Anatolia Papers from the Fifth İnternational Sevgi Gönül Byzantine
Studies Symposium (s. 243-263). İstanbul: Koç Üniversitesi Gabam.
Stephen Mitchell. (1998). Geographical and Historical İntroduction. M. W. Stephen
Mitchell içinde, Pisidian Antioch (s. 1-19). London.
Stephen Mitchell, J. Ö. (1998). There Churches at Antioch. M. W. Stephen Mitchell
içinde, Pisidian Antioch (s. 201-219). London.
Şengül, F. (2022). Orta Anadolu'da Bizans Döenmi Hac Yolları. Ankara Hacı Bayram
Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1-29.
Taşlıalan, M. (1996). Pisidia Antiocheiası !995 yılı Çalışmaları. VII. Müze Kurtarma
Seminerleri (s. 221-253). içinde Ankara: Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane
Basımevi.
164
Harita ve Resimler
Harita 1. Aziz Paulus'un Kutsal Gezileri (Körpe, 2021)
Resim 6. Pisidia Antiokheiası Kiliseleri (Taşlıalan, 1996)
165
Resim 7. Aziz Paulus Kilisesi Orta Nef ve Mozaik Zemin
Resim 8. Aziz Paulus Kilisesi Apsis İçindeki Kazı Çalışmaları (Pisidia Antiokheiası
Kazı Arşivi)
166
Resim 9. Son Yıllarda Yapılan Çalışmalarda Bulunan Mozaik Zemin Örneği (Pisidia
Antiokheiası Kazı Arşivi)
Resim 10. Aziz Paulus 2009- Devam Eden Kazılar ve Düzenleme Çalışmaları Sonrası
Görünüm (Pisidia Antiokheiası Kazı Arşivi)
167