Academia.eduAcademia.edu

AZİZ PAULUS VE PISIDIA ANTIOKHEIASI KİLİSESİ

ISPARTA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ Eser Adı Cumhuriyetin 100. Yılında YALVAÇ Arkeoloji, Mimari ve Kültürel Miras Editör Öğr.Gör. Elif KENGERALAN GÖKSU Doç.Dr. Ahmet AKGÜL Yayın Kurulu Prof. Dr. Yılmaz ÇATAL (Rektör) Prof. Dr. Murat ÖZTÜRK (Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Ramazan ÖZÇELİK (Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Ayhan GÖSTERİT (Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Ömer Kürşad TÜFEKCİ (Büyükkutlu Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı) Doç. Dr. Mualla Birgül HUBAN (Yalvaç Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü) Öğr. Gör. Halit TOPTAŞ (Yalvaç Meslek Yüksekokulu Müdürü) Bu eser; Cumhuriyet’in 100. yılı, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesinin 5. yılı anısına Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesinin Yalvaç’ın kültürel birikimine armağanıdır. Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yayın No: 016 ISBN 978-625-6750-14-2 Erişim Adresi: https://kutuphane.isparta.edu.tr Aralık ● 2023 ● Isparta/Türkiye Basım ve Dağıtım SRA Academic Publishing Web: http://www.srapublishing.org Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yayın Komisyonu Başkanlığı Sertifika No: 71718 Adres: Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Bahçelievler Mah. 102 Cad. No: 24 32200 Merkez/Isparta e-posta: [email protected] Telefon: +90 246 214 61 16 ■ ISPARTA 2023 © Copyright Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Tüm hakları saklıdır. Bu kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk açısından sorumluluğu yazarlara aittir. Eserin her hakkı anlaşmalı olarak Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Yayın Komisyonuna aittir. İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. We work with leading authors to develop the strongest academic materials with bringing cutting-edge thinking and best learning practice to a global world. ISPARTA UNIVERSITY OF APPLIED SCIENCES Copyright © 2023 Cataloging-in-Publication Data for Library Cumhuriyetin 100. Yılında YALVAÇ Arkeoloji, Mimari ve Kültürel Miras / edited by Lect. Elif KENGERALAN GÖKSU & Assoc. Prof. Dr. Ahmet AKGÜL 1st Edition. VI+100 p. 16,5x23,5 cm. References included. Index not included. Catalog Classification 1. Yalvaç, 2. Arkeoloji, 3. Mimari, 4. Kültürel Miras Managing Editor: Elif KENGERALAN GÖKSU & Ahmet AKGÜL Printed Date: December 30, 2023 Cover Design: Isparta University of Applied Sciences SRA Academic Publishing H. Manto G. 74 Klaipeda 92292 Lithuania +370 46 3796028 http://www.srapublishing.org ©All rights reserved. This book is the academic studies of Strategic Researches Academy (SRA). It is printed with the academic and financial support from SRA. The papers are first reviewed by the independent reviewers, and then proof-read and edited by the editor(s). The opinions and views expressed in papers are not necessarily those of this book editor(s) and SRA. All parts of this publication are protected by copyright. Any utilization outside the strict limits of the copyright law, without the permission of the publisher, is forbidden and liable to prosecution. This applies in particular to reproductions, translations microfilming, and storage and processing in electronic retrieval systems. This publication has been peer reviewed. SUNUŞ ISPARTA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşıyla birlikte beşinci yaşını idrak eden Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi olarak ulusal ve uluslararası bilim dünyasına ve dünya kültür mirasına katkı sunan projeler ve çalıştırmalar yürütüyor ve bugün elinizdeki kitap serisi gibi nitelikli çalışmalara destek sunuyoruz. Şehirlerin potansiyelini gün yüzüne çıkarma görevi başta siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, aydınlar ve elbette üniversitelere düşmektedir. Özgür düşüncenin egemen olduğu kurumlar olan üniversiteler bu tarz çalışmaların yapılabileceği en önemli platformlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında üniversitelerin ve üniversite bileşenlerinin ülke kalkınmasındaki yerini görmezden gelmek mümkün değildir. Hepinizin malumu olduğu üzere, Cumhuriyetle taçlanan milli mücadelenin aziz hatırasını yaşatma gayesiyle hem ülkemizin dört bir yanında hem de yurt dışı temsilciliklerimizde çeşitli etkinlikler planlandı ve düzenlendi. Devletimizin bu uğurdaki etkinlik ve projeleri büyük bir coşkuyla hayata geçti ve geçmeye devam ediyor. Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi de “Cumhuriyetin 100. Yılında Yalvaç” temasıyla düzenlediği uluslararası bir programla Yalvaç’ın değerlerini ve potansiyelini ortaya çıkararak kayıt altına almayı hedefledi. Programda 55 bildiri, 2 workshop, 7 masada çalıştay, 5 farklı konseptte sanatsal sergi yer aldı. Bu etkinlik, her şeyden önce Yalvaç’ın kültürel, iktisadi, sosyal ve beşerî sermayesinin yeniden konuşulmasına ve bilimsel yönden vurgulanmasına vesile oldu. Bizler de bu kadim şehirde bilim üretmenin ayrıcalığını yaşadık. “Cumhuriyetin 100. Yılında Yalvaç” üst başlığı altında yayımlanan bu kitap serisi, Üniversitemizin öncülüğünde gerçekleşen sempozyumda sunulan Yalvaç konulu bildirilerle Üniversitemiz akademisyenlerinden Doç. Dr. Ahmet Akgül’ün daha önce hazırladığı Yalvaç hakkındaki akademik çalışmalarından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Ortaya konan bu kitap serisi ve öncesindeki sempozyum/çalıştay, Isparta’mızın diğer ilçeleri için de öncü ve örnek birer çalışma olacaktır. Böylece Üniversitemiz bulunduğu her yere değer katmaya devam edecektir. Bu vesileyle sempozyum/çalıştay programının düzenlenmesinde emeği geçen idarecilerimiz Prof. Dr. Ömer Kürşad Tüfekci, Doç.Dr. M. Birgül Huban ve Öğr.Gör. Halit Toptaş’a teşekkür ederim. Sempozyum/çalıştay organizasyon komitesine ve görev alan tüm akademik personel ve öğrencilerimize, kitap serisinin ortaya çıkmasında emeği geçen editörlerimize ve değerli çalışmalarıyla bize katkı veren bölüm yazarlarımıza şükranlarımı sunarım. Prof. Dr. Yılmaz ÇATAL Rektör İÇİNDEKİLER DÜNDEN BUGÜNE YALVAÇ MÜZESİ VE BAZI ÇAĞDAŞ ÖNERİLER .......... 1 Arda ATMACA KENT MÜZECİLİĞİ AÇISINDAN GELENEKSEL YALVAÇ EVLERİ ............... 21 Erhan ÖZKAN OSMANLI HARİTA RESİM GELENEĞİNE GÖRE YALVAÇ ............................. 40 Emine KAYHAN YALVAÇ DERİSİNİN EBRU SANATI İLE BULUŞMASI ..................................... 57 Zübeyde ŞAHİN BİR KÜLTÜR MİRASI OLARAK ESKİ YALVAÇ HAMAMI ............................... 71 Elif KENGERALAN GÖKSU YALVAÇ OMURGALI FOSİL YATAKLARI VE YENİ BULGULAR .................. 93 N. Damla YILMAZ USTA, Serdar MAYDA i YALVAÇ VE YÖRESİNDE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE PAZEN-DİVİTİN KUMAŞININ KULLANIMI ..................................................................................... 107 Ayfer Sultan GENÇ ISPARTA YALVAÇ TABAKHANE BÖLGESİNİN SOMUT VE SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ ... 123 Burçak OTO, Seda ŞİMŞEK TOLACI AZİZ PAULUS VE PISIDIA ANTIOKHEIASI KİLİSESİ ..................................... 153 Fatma KAHRAMAN YALVAÇ CAMİLERİ TAŞIYICI SİSTEMLERİ ...................................................... 169 Hümeyra KEPEZKAYA ii AZİZ PAULUS VE PISIDIA ANTIOKHEIASI KİLİSESİ Fatma KAHRAMAN* Giriş Pisidia Antiokheiası önce Helenlerin sonra Latinlerin siyasi hâkimiyetine girmiş antik bir yerleşimdir. Antiokheia, Helen köklere sahip olan Seleukos Hanedanlığı tarafından, III. yüzyılın başlarında kurulmuştur (Stephen Mitchell, 1998). Ancak kentin bu tarihten önce yerel yerleşimcilere ev sahipliği yapmış olabileceği Yalvaç ve çevresinde bulunan arkeolojik verilerden anlaşılmaktadır. Helenistik dönemde kurulduğuna dair düşüncenin temeli, kentle ilgili ilk yazılı metinlerin Helenistik Dönemde başlamasından kaynaklanmaktadır. İlerleyen zamanda, kentte devam eden bilimsel kazılarla, Helenistik Dönem öncesi izlerinin bulunma olasılığı vardır. Helenistik Dönem öncesine ait bu izlerin kentte bilinen en eski dini inanç olan Men Kültü çerçevesinde görülme ihtimali söz konusudur (Özhanlı, 2017, s. 21). Antiokheia’nın Helenistik Dönem organizasyonuna bakıldığında koloni olarak seçilmesindeki en temel sebeplerden biri, sahip olduğu stratejik özellikleridir. Kent, konumu itibariyle Seleukosların mücadele ettiği Phrygia Bölgesi’nde bulunan Galatlara ve Pergamon Krallığına karşı ileri bir askeri karakol niteliğindedir (Ramsay, 1927, s. 239-272). Stratejik öneminin yanısıra kenti önemli kılan diğer bir özellik, kent kolonileştirilirken yerleştirilen nüfusun organizasyon şemasıdır. Antiokheia, Seleukos hanedanlığına mensup Antiokhos tarafından kolonileştirilirken; Magnesia ad Maeandrum’dan getirilen kolonistler, Babylonia’dan getirilen Yahudi aileler ve yerel yerleşimciler kaynaştırılmışlardır. Böylelikle kentte Doğu’nun Pagan inancı, Helen Paganizmi ve Yahudilik aynı ortam içerisinde inanç geleneklerini sürdürmüştür. Buna paralel olarak Antiokheia’nın Pagan toplulukları, tek tanrılı inanç olan Yahudiliğin öğretilerini tanıma imkanı bulmuştur. Tek tanrılı inançla üç yüzyıl öncesinde diyaloğu olan kentteki topluluklar Hıristiyanlığı daha kolay kabul etmiş olmalıdır. Helenistik kralları yendikten sonra Anadolu’daki paylaşım savaşının galibi olan Roma İmparatorluğu Pisidia Bölgesi’nde stratejik noktalarda kentler organize etmişlerdir (Gareth Darbyshire, 2000). Bu düzenlemeyle birlikte Pisidia Bölgesi’nin kuzey ve kuzeybatı noktalarında önemli bir stratejiye sahip olan Antiokheia (Harita 1), MÖ.25 yılında tekrar organize edilerek ikinci kez kolonileştirilir. Düzenlemede Kente Ankara Hacı Bayram Veli [email protected] * Üniversitesi, 153 Edebiyat Fakültesi, Doktora Öğrencisi, Colonia Caeseria unvanı verilir (Ramsay, 1916, s. 84), İus İtallicum hakkı bahşedilir. Kent aldığı unvanları ve Pax Romana adı verilen dönemle birlikte zenginleşerek bölgede ön plana çıkar. Pax Romana aracılığıyla, Roma’nın antik çağ dünyasına getirdiği barış ortamı Hıristiyanlığın kolay yayılmasına sağlar. Barış ortamında evrensel din düşüncesi hayalinin, gerçeğe dönüşmesi kolaylaşır. (Grant, 1998, s. 97). Pax Romana’nın etkili olduğu Antiokheia kısa bir süre sonra Hıristiyanlıkla tanışır. Hıristiyanlıkla tanışmasıyla birlikte tarihsel önemini stratejik konumdan başka bir özellikle sürdürür. Tarih sahnesinde Hıristiyanlıkla ilk tanışan önemli kentler arasında yer alır. Antiokheia’yı Hıristiyanlıkla tanıştıran Saul’dur. Aziz Paulus Saul, Roma vatandaşı olan Tarsuslu zengin bir ailenin çocuğudur. Saul’un doğduğu ve büyüdüğü coğrafya Anadolu ve Suriye arasında geçiş köprüsü olmasından kaynaklı oldukça kozmopolittir. Kozmopolit yapı, Tarsus’u içine alan Kilikia Bölgesi’nin Asurlular, Persler, Büyük İskender, Seleukos Kralları ve Roma İmparatorluğu gibi farklı kültürel temellere sahip uygarlıkların Bölgeye siyasi egemen olmasından kaynaklanır. Bölgeye egemen olan bu uygarlıklar kültürel ve dinsel gelenekleri kentte taşımışlardır. Tarsus’taki kozmopolit unsurlardan biri Helenistik Dönemden itibaren bilinen Yahudi topluluklarıdır. Saul, işte bu, Tarsus’taki Yahudi ailelerden birinin çocuğudur. İlk eğitimlerini sadece üst tabakadan insanların gidebildiği Tarsus’ta bir okulda alır. Tarsus’ta aldığı eğitimden sonra Kudüs’e giderek eğitimini tamamlamıştır. Aldığı eğitimler ve bulunduğu çevrelerin etkisiyle devletin resmi görevlerini iyi bir şekilde bilmektedir. Din değiştirmeden önce koyu bir Yahudi olan Saul, kendini Hristiyanlığı ortadan kaldırmaya adamıştır (Ramsay, 1898, s. 1-28). Genç Saul aldığı göreve giderken yolda başına gelen bir olayla inanç tercihini değiştirmiştir. Rivayet olarak anlatılan bu olay sonrası adını Hıristiyanlığın mimarı olarak duyurmayı başarmıştır (Ramsay, 1927, s. 85-235). Saul’un, görev için Şam’a giderken din değiştirmesinin nasıl olduğu Elçilerin İşlerinde “O ve adamları aniden parlak bir ışıkla kuşatıldılar ve Saul şiddetle çarpılarak yere yuvarlandı. Sonra da gökyüzünden gelen bir ses “Saul, Saul neden bana eziyet ediyorsun” diye seslendi. Saul sesin sahibinin kim olduğunu sorduğunda “Ben İsa’yım, kime zulmediyorsun” yanıtını aldı. Saul’un adamları sesi duymuş ama kimseyi görmemişlerdi. Gökyüzünden gelen ses: Saul’a şimdi ayağa kalk ve kente git, daha sonra ne yapacağın sana söylenecek” şeklinde anlatılmaktadır. Olayda yere yığılan Saul kalktığında gözleri görmez. Bunun üzerine Şam’a götürülür, Şam’da Hıristiyanlara zulmetmeyeceğine söz verince gözleri açılır. Saul böylelikle Hıristiyan olur, vaftiz edilir ve Paulus adını alır. Paulus’un daha öncesinde Hz. İsa ile hiçbir teması yoktur. Şam yolunda yaşanan olayla, Hz. İsa’yla ilk kez temas kurmuştur. Din değiştirdiği için Yahudilerden tepki alarak kaçmak zorunda kalan Paulus Kudüs’e gider (Körpe, 2021). 154 Çarmıha gerilerek yaşamına son verilen Hz. İsa’nın ölümünden sonra Hıristiyanlık çok daha hızlı yayılmaya başlamıştır. İnancın hızla yayılması; O’nun çarmıha gerilerek aşağılayıcı bir ölüm cezasıyla yaşamına son verilmesi ve havarilerin inancı yaymak için gösterdikleri çabayla açıklanabilir. Başlangıçta Hz. İsa’nın havarisi olmak şöyle dursun, sağlığında ona karşı olan Paulus, onun ölümünden dört yıl sonra havarilerle inancı yaymak için misyonerlik faaliyetlerine dahil olur. Ancak Paulus havarilerle Hıristiyanlığı yaymak için birlikte hareket etsede, yaşamında Hz. İsa ile hiç karşılaşmadığından, havari olarak kabul edilmez. Paulus havari olarak kabul edilmesede, havariler M.S. 42 dolaylarında Antakya olarak bilinen Antiokheia’da bir araya geldiklerinde orada bulunmuştur. Paulus’u havarilerin toplantısına davet eden isim Hz. İsa’ya oldukça yakın olan Barnabas’tır. Barnabas ve Paulus bir yıl kadar Orantes Antiokheiası’nda kaldıktan sonra, inancı yaymak için yolculuğa çıkmak üzere buradan ayrıldılar. Paulus; çıktığı misyonerlik gezilerinde verdiği vaazlarla, kentlerin Hıristiyanlıkla tanışmasını sağlamıştır. Kutsal olarak kabul edilen üç gezisini MS. 46-58 yılları arasında düzenlemiştir (Harita 2). Tüm gezilerinde uğrak noktası olan kentlerden biri Pisidia Antiokheiası’dır (Clow, 2004). Kente üç kez gelmiş ve kentte Hıristiyanlığın ilk vaazlarını vererek dinin temellerini atmıştır. Bu gezilerde Pisidia Antiokheiası’nı tercih etmesinin nedenleri arasında, kentte bulunan Yahudi nüfusla bağlantılı olan Sergii Paulii ailesi gösterilmektedir (Fox, 1986). Elçilerin, MS 46- 48 dolaylarında düzenledikleri ilk gezinin güzergahında Pisidia Antiokheia’da yer alır (Kaşka, 2017). Paulus ile Barnabas; Antiokheia’dan (Antakya) başlayarak, Kıbrıs Salamis ve Paphos üzerinden Perge’ye, Pisidia Antiokheiasına, İkonia, Lystra ve Derbe üzerinden, Attaleia’ya ulaşarak Anadolu topraklarında yaptıkları ilk misyon gezisini tamamlarlar. Kutsal gezide misyonerlerin Pisidia Antiokheiası’na hangi yolu izleyerek geldikleri, Şabat günü Sinagog’ta verdikleri vaaz ve vaaz üzerine kentten kovulmaları Acta apostolorum (Elçilerin İşlerinde) (13, 14-52) ’inci satırlarda oldukça detaylı anlatılmaktadır (Ramsay, 1898, s. 70-88). İlk misyon gezisinde ikilinin edindikleri izlenim verdikleri vaazların Yahudilerdense, Hıristiyanlar arasında benimsendiğidir. İlk misyonerlik gezisinin en önemli sonucu ise, Paulus ve Barnabas’ın birlikte yaptıkları yolculuktan bir yıl sonra toplanan “Havariler Konsilinde” sadece Yahudilerin değil Paganlarında Hıristiyan olabilecekleri kararının alınmasıdır. Havariler Konsilinde, Paulus Yahudi geleneklerine uymanın gereksizliğini savunmuştur. Havarilerden bazıları Paulus’un Hıristiyanlık inancından taviz verdiklerini düşünmüş ve Konsile katılan ilk Hıristiyanlar düşünsel olarak ikiye ayrılmışlardır. Gelecek yüzyıllardaki ayrılıkçı düşüncelerin temeli bu konsilde atıldıktan sonra Paulus Kudüs’ten ayrılarak ikinci misyon gezisini düzenlemek için yola çıkmıştır (Gündüz, 2021, s. 72-73). Paulus’un savunduğu düşüncede kararlı olduğunu ikinci gezisinde tercih ettiği kentlerin, güçlü pagan köklerinin olmasından anlamaktayız. 155 Paulus MS. 49-52 yılları dolaylarında ikinci yolculuğuna çıkar. Paulus’un ikinci yolcuğunda Barnabas ile yollarını ayırdığı bilinir. İkinci yolculuk ilkinde olduğu gibi Antiokheia’dan (Antakya) başlar. Birinci gezisini yaptığı yolculuktaki Anadolu topraklarına tekrar gitmiş, oralardan Alexandria Troas’a, buradan gemiyle Makedonia’daki Philippi’ye, Thessalonike’ye, Athina, Korinth’e uğradıktan sonra Ephesos’a geçmiş ve orada kısa süre kaldıktan sonra tekrar Kudüs’e dönmüştür (Ramsay, 1898, s. 178-212). İkinci kutsal gezisinde Pisidia Antiokheiası’nda ne kadar kaldığı bilinmemekle birlikte ilk gezisine göre daha az kaldığı anlatılan bir rivayetle tahmin edilebilir. Rivayete göre Paulus’un Orta Anadolu topraklarında kalmasına “Kutsal Ruh” engel olmaktadır. Paulus bu gerekçeyle ikinci gezisini daha çok Avrupa ve Kıta Yunanistan topraklarında sürdürdüğü misyonerlik faaliyetleriyle sonlandırmıştır. Paulus, ikinci kutsal gezi güzergâhını böylece tamamlamış ve Kudüs’e tekrar dönmüştür. Paulus’un, ikinci gezisinde verdiği vaazların etkisi, ilk geziye göre artmış ve Roma İmparatorluğu’na bağlı yöneticiler O’nun vaazlarından daha fazla rahatsızlık duymaya başlamıştır. Bu nedenle Thessalonike’de cezalandırılmaya çalışılmış ancak kurtuluş reçetesi olan “Roma Yurttaşı” olmasını öne sürünce ceza almamıştır. MS. 53-57 dolaylarında Paulus üçüncü misyon gezisine çıkmıştır. Üçüncü gezide ilk iki güzergâhtaki yerlere tekrar uğramıştır. Dönüş yolculuğunda deniz yoluyla Miletos’a ulaştıktan sonra oradan Ephesos’a geçmiştir. Üç yıl boyunca Ephesos’ta kalmış ve cezalandırılıp öldürülmesini başlatan protestolarla sürecin fitili ateşlenmiştir. Yine Roma Yurttaşı olduğunu söyleyip önce Caesarea’ya geçip oradan Kudüs’e ulaşmıştır (Ramsay, 1898, s. 262-282). Paulus’un son iki gezisinde gerek Yahudiler gerek yerli halk gerekse Romalı yöneticilerle yaşamış olduğu olaylar büyümüş sonunda onun Kudüs’te tutuklanmasıyla sonuçlanmıştır. Hakkında yapılan suçlamalarla Caesarea’da hapse atılır. Hapisteyken Roma İmparatoru ile yaptığı yazışmalarla Paulus’un Roma’ya götürülmesine karar verilir. Roma yolunda Paulus, Knidos’tan gemiyle önce Girit, sonra Malta adaları, Sicilya adasındaki Syraküza’ya götürülür. Sicilya’dan İtalya yarımadasına geçtikten sonra da Roma’ya kara yoluyla ulaştırılır (Ramsay, 1898, s. 344362). Paulus bu yolculuk sonrası hapishanede tutulduktan sonra MS. 67 dolaylarında idam edilir ve “martyrlik” derecesine ulaşır. Paulus’un çıktığı kutsal gezileriyle Hıristiyanlık imparatorluk dini haline gelmiştir. Yine onun uyguladığı din teolojisi sayesinde dünyanın dört bir tarafına yayılmıştır. Hıristiyanlığı Kudüs ve çevresinden alıp Greko-Romen kültürüyle kaynaştırmıştır. İnancı Suriye üzerinden Anadolu’ya, oradan Yunanistan ve Roma’ya ulaştıran isimdir. Bunun yanı sıra inancı yayarken uyguladığı teoloji nedeniyle Hıristiyan din adamlarını yüzyıllarca meşgul eden konuların başlıklarını oluşturmuş ve Kilisede ayrılıklara sebep olmuştur. Her şeye rağmen Aziz Paulus olmadan Hıristiyanlık düşünmek olanaksızdır (Bayraktar, 2007, s. 13-14). 156 Pisidia Antiokheiasi Kilisesi Paulus ölümünden sonra “Kutsal Adam” sayılarak, Hıristiyan geleneğine göre azizlik mertebesine yükseltilmiş ve inançlı insanlardan çok fazla saygı görmüştür. Erken Hıristiyanlık Döneminde inancın vaazlarını vererek dini çok geniş sınırlara taşımış, böylelikle birçok yerde Aziz Paulus’a ait kült merkezleri oluşmuştur. Aslında, Paulus’un fiziki kalıntıları idam yoluyla öldürüldüğü Roma’da inşa edilen Paulus Kilisenin yakınındaki mezarında kalmıştır. Buna rağmen Aziz Paulus’a ait birçok kilise ya da kutsal mekan, yaşadığı ve misyonerlik çalışmalarında uğrak noktası olan yerlerde inşa edilmiştir. Bu merkezlerde kült oluşturulurken orada büyümesi, yaşaması ve vaazlarını vermesi gibi özellikler göz önünde tutulmuştur. Pisidia Antiokheiası’nın Aziz Paulus’la yolları, kente gelerek Hıristiyanlığın ilk vaazlarını vermesiyle kesişmiş ve kentin en büyük kilisesi ona atfedilmiştir. Aziz Paulus’tan üç yüzyıl sonra hıristiyanlaşan kent territoryumunda mevcut kazılarda açığa çıkan beş kilise yer almaktadır (Resim 6). MS. 313 yılında Milano Fermanı’yla Hıristiyanlığın yasallaştığı kentlerden biridir. Doğu Roma İmparatorluğu topraklarında kiliselerin inşası bu tarihten itibaren başlamıştır. MS.4-5. yy’a gelindiğinde Roma İmparatorluğu sınırlarındaki birçok kent gibi Antiokheiada Hıristiyan bir kente dönüşmüş tapınakların yerini hıristiyanlığın kutsal mabedi olan kiliseler almıştır (Grant, 1998). Bu kiliselerden en önemli olanı Büyük Bazilika ya da Aziz Paulus Kilisesi olarak adlandırılan yapıdır. Aynı zamanda Hıristiyanlığın kette hâkim inanç olduğunu ise Pisidia Antiokheiası’nın adının geçtiği Konsil ve Notitia listelerinden bilmekteyiz. Antik Hıristiyanlık kaynakları, özellikle 4. yüzyılda Pisidia Antiokheiası örgütlü bir Hıristiyanlık kurumunun olduğunu gösterir (Ramsay, 1902/1903, s. 240-244). Aziz Paulus Kilisesi; kentin stadyumu ve tiyatrosunun arasında kalan arazide, kentin batı kapısına oldukça yakın bir noktada, sur duvarlarının bitişiğinde tiyatronun ise yüz metre kuzeybatısında inşa edilmiştir. Kilisenin inşa edildiği nokta antik çağ şehir planlaması bakımından değerlendirildiğinde tiyatro ve stadyum arasında yer alan günlük yaşamda nüfusun sıklıkla uğradığı noktalardan biri olma özelliği taşımaktadır. Bu bağlamda bakıldığında şuan Kilisenin olduğu noktada, öncesinde önemli bir yapı olmalıdır. Aziz Paulus ’un misyonerlik gezilerinde kente gelerek Sinagog ’ta vaaz verdiği önceki satırlarda belirtildiği şekliyle bilinmektedir. Sinagog eğer buradaysa, Aziz Paulus ilk vaazlarını bu yapının altında kalan başka bir mabette vermiştir. Bu durum kesinlik kazanmamakla beraber, Kilisenin apsis alt katında bulunan yarım daire temel, düşüncenin olasılığını güçlendirmektedir. Bu temel yapısı bir başka yapının varlığını işaret edebilir(?). Aziz Paulus Kilisesinin araştırma tarihçesine kısaca değinmek gerekirse, yapı F. V. J Arundell tarafından 1833 yılında düzenlediği ikinci gezisinde lokalize edilmiştir. Kiliseyi “Geçerken, muhteşem taşlarla inşa edilmiş, doğu-batı yönünde uzanan, uzun ve mükemmel bir bina, bana bunun bir kilise, Pisidia Antiokheiası’na ait bir kilise 157 olabileceği umudunu aşıladı. Zemin planı böyleydi ve geriye bemanın dairesel ucu kalmıştı. Kurtarıcıya adanan ilk tapınaklardan birinin ortasında saatlerce kalmak isterdim ama acele etmek zorunda kaldık” şeklinde anlatmıştır (Arundell, 1834). Arundell’in keşfettiği yapının kazı çalışmasını David Moore Robinson 1924’te yılında başlatmıştır (Robinson, 1970). Bu çalışmada orta nefte yer alan mozaik zemini ve yapının yan neflerinin duvar kontörleri belirler (). Yapının çizimini yapan isim mimar Woodbridge’tir (Resim 2). Ancak Robinson’un ölümüyle birlikte yapının verileri bilimsel nitelik kazanmadan soru işaretleriyle kalmıştır. Sadece mozaiklerin biçem değerlendirmesi ve tarihlemesi Ernst Kitzinger tarafından yapılmıştır. Elindeki verilerin azlığını belirten Kitzinger mozaik zemini MS. 4. yy’a tarihlemiştir (Kitzinger, 1974, s. 395). 1982 yılına gelindiğinde Yalvaç Müzesi müdürü Mehmet Taşlıalan ile Stephen Mitchell kentte yaptıkları yüzey araştırması sonucu yapıda kazı çalışması başlatırlar. Mitchell kent hakkında yaptığı yayında, üç kiliseye yer verir. Bunlardan bir tanesi Aziz Paulus Kilisesidir. Taşlıalan Başkanlığında devam eden çalışma yoğun olarak orta nefte yer alan mozaik zeminin onarımı ve kuzey nefin bitişiğinde yer alan kuzey stoada yapılır. Yapılan çalışmalar yazılan bir raporla anlatılmıştır. Ancak uzun yıllar süren böyle büyük çalışma için oldukça niteliksiz bir yayındır (Taşlıalan, 1996). Sonrasında yapıyla ilgili en iyi bilimsel çalışma olan taban mozaikleri Ünal Demirer tarafından yayına dönüştürülür. İlk en nitelikli çalışma başlıktan anlaşıldığı üzere orta nefte yer mozaiklere odaklanılmıştır. 2009 yılından beri yapıda Mehmet Özhanlı başkanlığında kazı çalışmaları sürdürülmekte ve çalışmalarda yapının ekleri olan yeni mekanlar bulunmaktadır. Bu mekanlara dair bilimsel çalışmalar oldukça nitelikli sonuç raporları hazırlanarak bilim dünyasına kazandırılmıştır (Mehmet Özhanlı H. A., 2020). 1833 yılından günümüze kadar olan sürede, tüm çalışmaların sonucunda Aziz Paulus Kilisesinin mimarisi hakkında şunları söylemek mümkündür: Kilise; doğu-batı uzantısında, üç nefli ve yapının ölçüleri 70,47 x 26,50 m’dir. Yapı ölçüleri bakımından Pisidia Bölgesi’nde bilinen Kremna, Sagalassos ve Ariassos gibi Erken Dönem bazilikalarıyla karşılaştırıldığında en büyük ölçüye sahiptir. Yapının genel mimarisi incelendiğinde, dini yapılarda yaygın kullanılan biçimi yani bazilikal formun en ihtişamlı örneklerindendir. Yapının Bölgedeki kentler arasındaki ihtişamı yapıyı ilgi odağı yapan sebepler arasındadır. 1924 yılında yapılan kazılarda (Robinson, 1970, s. 311) orta nef zeminin mozaik ile kaplı ve yedi panele sahip olduğu, açığa çıkmıştır. Panellerin içeriğine kısaca değinmek gerekirse yazıtlar, figürler, bitkisel, geometrik motiflerle bezenmiştir. İşlenen motiflerden en önemlisi, Kilisenin tarihlenmesini sağlayan yazıtlı panellerdir. Bu panellerin içeriğinde hem Kilisenin piskoposu Optimus’un ismi hem de Kilisenin en kutsal sayılan bölümüne dini ifadelerle yönlendirme söz konusudur (Robinson, 1924, s. 443). Yazıtlar orta nefe yakın olan iki paneldedirler. Tek figüratif motif olan tavus kuşu motifi, yazıtların bulunduğu panele yapılmıştır. Apsise yakın olan bu iki panelden nartekse doğru olan beş panelin içerisinde geometrik motiflerin yoğun işlendiği sade 158 bir kompozisyon görülmektedir. Bu beş panelin motiflerin sade olması düşündürücüdür. Narteksten apsise doğru beş panel sayıldığında beşinci panelin güney kısmında mozaik zeminin alt kısmında mezarlar yer alır. Bu mezarların içerisinde yatmakta olan bireyler Kilise görevlileri olmalıdır (Demirer, 2004, s. 39-60). Kilisenin inşa edildiği tarih düşünüldüğünde, mozaik zeminde görülen kompozisyonun sadeliği oldukça ilginçtir. Yapının inşa edildiği dönemin yapılarının kompozisyonlarının daha figüratif olduğu bilinmektedir. Geç Roma Döneminde özellikle MS. 5. yüzyılda mozaik taban kullanımı oldukça yaygın bir gelenek haline dönüşmüştür. Bu durum Hıristiyanlık mimarisinin, Geç Roma Dönemi mimari geleneğinden beslendiği ve kendine has uygulamalarla yeni bir biçim geliştirdiğini gösterir. 1982 ve sonraki yıllarda (Stephen Mitchell, 1998) Kiliseye ek olarak “L Stoa’ya” sahip bir atrium bulunmuştur. Stoalı alan Kiliseye gelen kalabalık cemaatlerin kullanımı içindir. Atriumda farklı dönemlere ait izler görülebilmektedir. Stoalı alanın batısında Kiliseye ait olan vaftiz kompleksi bulunmaktadır (Taşlıalan, 1996). Çevresi duvarlarla çevrili olan vaftiz kompleksi, Kiliseyle aynı ya da yakın tarihte inşa edilmiştir. Vaftiz Kompleksi bilinen en erken örneklerden biri olma özelliğini taşır. Günümüze ulaşabilen haliyle bir apsisli havuz ve ön bölüme sahiptir. Kilise kompleksine ait olan L stoa, Vaftizhanenin nasıl bir ilişkisi olduğuna bakıldığında, Hıristiyan olmak isteyen kişilere uygulanan ritüellere anlaşılmalıdır. Hıristiyanlıkta dine mensup olmak isteyen ama henüz vaftiz olmamış kişiler “katekhümen”” olarak adlandırılır. Katekhümenlerin bulundukları yerden ayini dinleyebilmelerine izin verilirdi. Katekhümen’ler ayinin belirli bir aşamasına kadar yan nefte ayini görmeyecek şekilde dururlardı (Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, 2017, s. 361). İşte Kilisenin kuzey nefinin en büyük kapısına açılan L stoalı alan Hıristiyanlığa dahil olmak isteyen Katekhümenlerin ilk toplanma alanı olup sonradan kuzey nefin en büyük kapısından Kilisenin kuzey nefine ya da bu alandan vaftizhaneye onları ulaştırıyor olmalıdır. 2009 yılından itibaren yapılan kazı çalışmalarında yapının apsisi ve her iki yan nefin alt katları, apsisin kuzeyinde yer alan Bizans Hamamı, Hamamın batısında yer alan atrium açılmıştır (Resim 3). Kazısı tamamlanan mekanlarda konservasyon ve düzenleme çalışmaları yapılmıştır. Apsisin bodrum katında yapılan çalışmalarda bulunan toprak kaldırıldığında, 4 adet kare forma yakın ayak, yan neflerin alt kodunda mekanlar tespit edilmiştir. Bu mekanlardan kuzey nefin altında olan kısım tonozlu bir odadır. Kazı çalışması sonrası odanın konservasyonu yapılmış ve odanın litürji ile ilgili bir mekân olduğu anlaşılmıştır. Güney nefin alt kodunda havuz yapısı vardır. Bu mekanlarda yapılan kazılar Aziz Paulus Kilisesi için şimdiye kadar elde edilen en önemli verilerdendir. Çünkü Hıristiyanlık inancı uygulamaları hakkında bilgi verirler (Mehmet Özhanlı A. G., 2022). Apsis içerisinde daha önceki yıllarda yapılan çalışmalarda “kripta” yani “mahsen mezarları” olduğu aktarılmıştır. İddianın kaynağını, Mehmet Taşlıalan’ın 1996 yılında 159 Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Yayınları içerisindeki çalışma raporu oluşturur (Taşlıalan, 1996, s. 221-253). Taşlıalan’ın verdiği bilgiye göre William Mitchell Ramsay’in apsiste sondaj çalışması yaptığı ve yirmi adet mezarın yerini tespit ettiğidir. Kripta iddiası günümüze herhangi bir belgenin ulaşmaması nedeniyle şüpheyle değerlendirilmiştir. Kentin hem geçmişte hem günümüzde, en büyük dini yapısı olan Aziz Paulus Kilisesi “Hac Kilisesi” işlevine sahiptir. Bu ihtimali kentin Men Kültü kapsamında hac merkezi olması güçlendirmektedir. Çünkü Pisidia Antiokheialılar, Hac ibadetinin gelir getiren imkanlarından faydalanmayı Helenistik Dönemden itibaren iyi şekilde bilmektedirler. Bu nedenle Kilisenin inşa edildiği dönemden itibaren ekonomik faydalar, dini fikirlerle birleştirilmiş olabilir. Hac fikriyle kutsal yerler oluşturma fikrinin en iyi örneklerini en az üç hac yerinin kurulu olduğu Ephesos örneği gösterir. Ephesos örneğinde hac yeri oluşturmak ve Kiliselerin kutsallığını arttırmak için bazı uygulamalar yapılmıştır. Hac merkezleri oluşturulurken Hıristiyanlar İsa’nın doğduğu ve çarmıha gerildiği yer olarak kabul edilen Kudüs’e giderlerdi. Aziz ve azizelerinin öldüklerinde fiziksel emanetlerinin konulduğu mezar ya da röliklerinin muhafaza edildiği, piskoposluk merkezleri ve konsil toplantılarının geçtiği yerlere hac ziyareti gerçekleştirirlerdi. İlk haç ziyaretini Büyük Konstantin’in annesi Helena Kudüs’e yapmıştır. Bu ziyaretten sonra MS. 4. yy ve sonrasında hac ziyaretleri önem kazanmıştır (Şengül, 2022, s. 13-16). Pisidia Antiokheiası örneğine ele alındığında, Aziz Paulus ‘un fiziksel emaneti Roma’da olduğundan bununla ilgili bir kutsallık sağlanamazdı. Ama Pisidia Antiokheiası’nı hac merkezi yapan unsur Paulus’un ilk seyahatlerini kente düzenleyip vaazlar vermesi piskoposluk merkezi olmasıdır. Tanımlara ek olarak hac merkezi olan bazı kiliselerde, kutsallığın arttırılması için kripta alanları oluşturulduğu görülmüştür. Düşünceyi desteklemek için kriptaya sahip yapılara; Kontantinapolis’teki Stoudios Bazilikası, Ephesos’ta Pamucak Kilisesi, Mısır’daki Abu Mena, Thessalonike’de Aziz Demetrios Kilisesi örnek verilebilir. Bu örneklerden bazılarında apsise yakın yerlerde kripta alanı oluşturularak kutsallık yani “locus sanctus” oluşturulmuştur. Locus sanctus içerisindeki kutsallığın bemanın kutsallığında farklı olarak algılanması gerekir. Pamucak Kilisesi örneğinde, locus sanctusa yönledirme için bazı alanlar oluşturulduğu gözlemlenmiştir (Sewing, 2019). Aziz Paulus Kilisesinin Kuzeyinde L stoa ile hamam yapısı arasında kalan kısımda locus sanctusa yönlendirme yapan koridor olduğu ileri sürülebilir. Atriumlu alan Kilisenin kuzey nefinin en doğusunda yer alan kapı geçişine doğru yönelimlidir. Bu kapı dışardan hac için gelen ziyaretçileri kripta olarak düşünülen alana yönlendirmektedir. Ancak kriptaya yönlendirme düşüncesi hem atriumu hemde kuzey nefin doğu kısımda kalan kapının açıklaması olarak düşünülebilir. Tüm bunların dışında bu sav, eğer koridor kriptaya yönlendirme için oluşturulmuşsa; koridorun doğusunda yer alan hamam içinde bir açıklama sunmaktadır. Hacıların ibadet için kente geldiklerinde, küçük hamamda temizlik ritüelini gerçekleştirdikleri söylenebilir. 160 Hamam, mozaik tabanlı koridor, kuzey nefin doğu kapısı hac ibadeti nedeniyle bağlantılıdır. Hamamın batısında yer alan koridorda tıpkı orta nef mozaiklerinde olduğu üç panelden oluşan mozaik zemin vardır. Zeminin panellere bölünmüş olması orta nefte kullanılan tasarım şemasından etkilenildiğini gösterir. Mozaik zeminin kompozisyonu oldukça ilginçtir. Hıristiyanlığın sembolü olan balık, kuş, aziz ve azize ve geometrik motifler söz konusudur (Resim 9.). Mozaik zemin üzerinde yer alan figürler nedeniyle Kilise için tarihleyici nitelik taşımaktadır. Mozaik zemin aynı zamanda kriptada bulunan mezarların adı bilinmeyen bir aziz ve azizeye ait olduğuna işaret eder (Mehmet Özhanlı A. G., 2022). Eğer Ramsay apsisin bulunduğu alanda sondajda yirmi mezar bulmuşsa ve aşağıda yer alan mimari düzenleme nedeniyle alan kripta’dır ve hac kültünü desteklemek için Kilisenin inşasından sonra zaman içerisinde oluşturulmuştur. Kiliseye dair en önemli sorunlardan başında yapının ismiyle ilgili tartışma gelir. Yapı Aziz Paulus Kilisesi olarak adlandırılmasına sebep olan bir “vaftizhane çanağı”dır. Vaftiz çanağı üzerinde bulunan yazıtta “Aziz Paulus” ifadesi yer alır. Yazıtla ilgili bilgiyi Calder’in yaptığı yayında görmek mümkündür (Calder, 1912). Yazıtın içeriği nedeniyle Robinson’un alan sorumluluğunda çalışma yapılırken konu değerlendirilmiştir. Ancak Robinson vaftizhanenin taşınabilir olduğunu söyleyerek konu hakkında çekinik tutum sergilemiştir. Ancak vaftizhane Büyük Bazilikadan taşınmış olabilir demiştir (Demirer, 2004). Sonraki yıllarda kentte uzun yıllar çalışan Taşlıalan, yapının ismini koymuştur. Bunu yaparken, kentin ileri gelen ailelerinden olan Sergii Paulii ailesinden bir üyeye ait olan yazıtı yanlış değerlendirmiştir. Taşlıalan konuyu yanlış bilimsel temele dayandırmıştır. Bu yanlışlıkla birlikte yapı Aziz Paulus Kilisesi olarak bilim camiasında ünlenmiştir. Nitekim kilise erken dönem araştırmacılarının Büyük Bazilika olarak adlandırdığı yapı günümüzde yaygın haliyle Aziz Paulus Kilisesi adıyla bilinmektedir. Ancak konu hac kültü bağlamında ele alındığında Kilisenin Aziz Paulus’a adanması muhtemeldir. Çünkü Roma İmparatorluğu sınırlarındaki birçok antik yerleşim gibi Pisidia Antiokheiası’da MS. 3. yy krizinden etkilenmiştir. Bu durum gelecek yüzyıllarda yeni kaynaklar oluşturmayı zorunluluk haline getirmiştir. Bunun içinde en iyi kaynaklardan birisi hac kültüdür. Bu kült üretim gerektirmeyen ve kısıtlı kaynaklarla büyük ekonomik faydalar sağlamaktadır. Dönemin koşulları dikkate alındığında Aziz Paulus’un anısına oldukça ihtişamlı bir Kilise yapıp bunu ekonomik faydaya dönüştürmek istemiş olabilirler. 161 Sonuç Aziz Paulus Kilisesi Optimus mozaiği nedeniyle MS. 4. yy’da inşa edildiği kabul gören bir yapıdır. Orta nefte yer alan bu mozaik zemin dışında oldukça renkli mozaik panellere sahiptir. Son yıllarda yapının ana çekirdeği olan; narteks-nefler ve apsis dışında kalan kısımlarda yapıyla organik ilişkilere sahip, hamam yapısı ve koridorlar kazısı tamamlanarak açılmıştır. Bu alanların kazısında Erken Bizans mimarisine dair yeni önerilerde bulunmak mümkündür. Açılan mekânlara bakıldığında yapının büyüklüğüne, Kilisenin apsisli, üç nefli ve narteksli bir yapıdan fazlası olduğu anlaşılır (Resim 10). Bu nedenle; Kilise daha detaylı çalışılmalı ve kazıda ortaya çıkan veriler korunarak gelen ziyaretçilerin görmesi için yerinde sergilenmelidir. Kilise, Aziz Paulus’a adına inşa edilmese bile O’nun Hıristiyanlığın ilk vaazlarını kentte vermesi sonucu güçlü bir hac kültünü ortaya çıkarmıştır. Kent bu özelliğini günümüzde halen korumaktadır. Neredeyse her gün hıristiyan inancına mensup bir kafile Yalvaç İlçesi’nde bulunan Kiliseye gelmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında Aziz Paulus Kilisesi hac ibadeti kapsamında, Yalvaç İlçesi için büyük önem taşır. Pisidia Antiokheiası, Yalvaç İlçesi’nin en önemli ekonomik değeri olarak ele alınıp, bütüncül olarak ön plana çıkarılmalıdır. Bunu yaparken antik kent territoryumunda yer alan diğer yapılar ve kentin sit alanı dışında kalan Men Kutsal Alanı ziyaretçilere inançlar bağlamında en iyi şekilde tanıtılmalıdır. 162 Kaynakça Arundell, F. V. (1834). Discoveries in Asia Minor (İncluding A Descriptionv of the Ruins of Several Ancient). 48. Bayraktar, M. (2007). Bir Hıristiyan Dogması Teslis. Ankara. Calder, W. M. (1912). Colonia Caesareia Antiocheia. The Journal of Roman Studies, s. 78-109. Clow, K. (2004). St Paul Trail. Turkey. Demirer, Ü. (2004). Pisidia Antiokheiası Büyük Bazilika Taban Mozaikleri. Antalya. Fox, R. L. (1986). Pagans and Christians in the Mediterranean World from the Second Century AD to the. England. Gareth Darbyshire, S. M. (2000). The Galatian Settlement in Asia Minor. Anatolian Studies, 75-79. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, S. S. (2017). Olympos Piskoposluk Kilisesindeki Nef Ayırımı Düzenlemeleri ve Levha Yanı Uygulaması. Adalya, s. 357-373. Grant, M. (1998). Roma'dan Bizans'a. Homer Kitabevi. Gündüz, Ş. (2021). Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı . Ankara: Ankara Okulu. Kaşka, G. (2017). Pisidia Antiokheiası'da Hıristiyanlık. SDÜ Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21-33. Kitzinger, E. (1974). A Fourth Century Mosaic Floor in Pisidian Antioch. Mansel'e Armagan (Mélanges Mansel) (s. 385–395). içinde Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayinlari Dizi VII. Körpe, R. (2021). Aziz Paulus. Anazarbos&Anavarza, 43-67. Özhanlı, M., A. G. (2022). Pisidia Antiokheia Kazısı 2019 ve 2020 Yılı Kazıları. 20192020 Yılı Kazıları (s. 87-105). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı. Özhanlı, M., H. A. (2020). Pisidia Antiokhesia 2019 Yılı Çalışmaları. 41. Kazı Sonuçları Toplantısı, s. 181-197. Özhanlı, M. (2017). Antik Kent Psidia Antiokheia Tarihçesi ve Tarihi ile İlgili Sorunlar. Bir Mimari Çalıştay Deneyimi;Psidia Antiokheia'dan Geçerken (s. 21-28). içinde İstanbul: Beykent Üniversitesi. Ramsay, W. M. (1898). St. Paul the Traveller and the Roman Citizen. London. Ramsay, W. M. (1902/1903). Pisidia and the Lycaonian Frontier. The Annual of the British School at Athens, s. 245-273. Ramsay, W. M. (1916). Colonia Caesarea (Pisidian Antioch) in the Augustan Age. The Journal of Roman Studies, s. 83-134. Ramsay, W. M. (1927). Cities of the St. Paul. London. Robinson, D. M. (1924). Preliminary Report on the Excavations at Pisidian Antioch and at Sizma. American Journal of Archaeology, s. 435-444. Robinson, D. M. (1970). Antioch of Pisidia. Michigan University. 163 Sewing, K. (2019). A Late Antique Pilgrimage Church at the Harbor Canal of Ephesus and Its Interaction with Its Religious Center. Space and Communities in Byzantine Anatolia Papers from the Fifth İnternational Sevgi Gönül Byzantine Studies Symposium (s. 243-263). İstanbul: Koç Üniversitesi Gabam. Stephen Mitchell. (1998). Geographical and Historical İntroduction. M. W. Stephen Mitchell içinde, Pisidian Antioch (s. 1-19). London. Stephen Mitchell, J. Ö. (1998). There Churches at Antioch. M. W. Stephen Mitchell içinde, Pisidian Antioch (s. 201-219). London. Şengül, F. (2022). Orta Anadolu'da Bizans Döenmi Hac Yolları. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1-29. Taşlıalan, M. (1996). Pisidia Antiocheiası !995 yılı Çalışmaları. VII. Müze Kurtarma Seminerleri (s. 221-253). içinde Ankara: Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi. 164 Harita ve Resimler Harita 1. Aziz Paulus'un Kutsal Gezileri (Körpe, 2021) Resim 6. Pisidia Antiokheiası Kiliseleri (Taşlıalan, 1996) 165 Resim 7. Aziz Paulus Kilisesi Orta Nef ve Mozaik Zemin Resim 8. Aziz Paulus Kilisesi Apsis İçindeki Kazı Çalışmaları (Pisidia Antiokheiası Kazı Arşivi) 166 Resim 9. Son Yıllarda Yapılan Çalışmalarda Bulunan Mozaik Zemin Örneği (Pisidia Antiokheiası Kazı Arşivi) Resim 10. Aziz Paulus 2009- Devam Eden Kazılar ve Düzenleme Çalışmaları Sonrası Görünüm (Pisidia Antiokheiası Kazı Arşivi) 167