AVRUPA KOMİSYONU TÜRKİYE 2012
İLERLEME RAPORU
(European Commission, Turkey 2012 Progress Report )
Abdullah DİNÇKOL*
ÖZET
Türkiye ve AB ilişkilerinin Türkiye 2012 İlerleme Raporu açısından ele
alındığı bu makalede, Türkiye’nin, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan
haklarını, azınlıklara saygıyı ve azınlıkların korunmasını güvence altına alan
kurumların istikrarını gerektiren Kopenhag siyasi kriterlerinin karşılanmasına
yönelik olarak kaydettiği ilerleme incelenmektedir. Ayrıca, uluslararası yükümlülüklere uyum, bölgesel işbirliği ile genişleme ülkeleriyle ve üye devletlerle iyi
komşuluk ilişkileri gözden geçirilmektedir. Türkiye’nin AB üyeliğine hazırlık
sürecinde kaydettiği ilerleme hakkındaki bu Rapor, büyük ölçüde önceki raporlardaki yapıyı takip etmektedir.
Rapor; Birlik ve Türkiye arasındaki ilişkilere kısaca değinmekte; üyelik
için karşılanması gereken siyasi kriterler açısından Türkiye’deki durumu incelemekte; üyelik için karşılanması gereken ekonomik kriterler açısından Türkiye’deki durumu incelemekte; Türkiye’nin üyelik yükümlülüklerini, diğer bir
ifadeyle, Antlaşmalar, ikincil mevzuat ve Birlik politikalarından oluşan AB
müktesebatını üstlenme kapasitesini gözden geçirmektedir.
Anahtar kelimeler: Türkiye 2012 İlerleme Raporu, Üyelik yükümlülükleri.
Abstract
The article, in which the relations between Turkey and the EU are analysed from Turkey 2012 Progress Report perspective, examines progress made
by Turkey towards meeting the Copenhagen political criteria, which require
stability of institutions guaranteeing democracy, the rule of law, human rights
and respect for and protection of minorities. It also monitors compliance with
international obligations, regional cooperation and good neighbourly relations
with enlargement countries and Member States. This report on progress made
by Turkey in preparing for EU membership largely follows the same structure
as in previous years.
The report; briefly describes the relations between Turkey and the Union;
analyses the situation in Turkey in terms of the political criteria for members*1
Prof. Dr., Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi – İstanbul
1
86
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
hip; analyses the situation in Turkey on the basis of the economic criteria for
membership; reviews Turkey’s capacity to take on the obligations of membership, that is the acquis expressed in the Treaties, the secondary legislation and the
policies of the Union.
Keywords: Turkey 2012 Progress Report, The obligations of membership.
I. GİRİŞ1
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin resmî başlangıcı, 1958 yılında Avrupa
Ekonomik Topluluğu’nun 6 ülke tarafından kurulmasının ardından Türkiye’nin
ortaklık için 31 Temmuz 1959’da yaptığı başvuruya dayanmaktadır.
AET Bakanlar Konseyi Türkiye’nin ortaklık başvurusunu kabul etmiş ve yapılan hazırlık görüşmelerini takiben 12 Eylül 1963 tarihinde, Türkiye ile Avrupa
Ekonomik Topluluğu arasında bir ortaklık yaratan anlaşma olan Ankara Anlaşması2
imzalanmıştır. Anlaşma, hazırlık dönemi (5 yıl), geçiş dönemi (1973 itibarıyla 12
ve 22 yıllık iki ayrı dönem) ve nihai dönem olarak üç devre öngörmüştür. Geçiş döneminin sonunda ise gümrük birliğinin tamamlanması planlanmıştır. Anlaşmada
öngörülen Hazırlık döneminin sona ermesiyle birlikte, 23 Kasım 1970 tarihinde
imzalanan ve 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol’de3 geçiş döneminin hükümleri ve tarafların üstleneceği yükümlülükler belirlenmiştir.
Ancak, Türkiye geçiş dönemindeki yükümlülüklerini yerine getirememiş,
1978-1988 yılları arasında gümrük indirimleri durdurulmuş ve ilişkiler 1980 askeri darbesiyle kesintiye uğramıştır. Türkiye’nin 14 Nisan 1987’de yılında yaptığı tam
üyelik başvurusuyla ivme kazanan Avrupa Birliği (AB) – Türkiye ilişkileri, 1993
tarihinde Gümrük Birliği müzakerelerinin başlaması ile yeni bir boyuta geçmiştir.
İki yıllık müzakerelerden sonra Ortaklık Konseyi’nin 1/95 sayılı kararıyla Türkiye
ile AB arasındaki Gümrük Birliği 1 Ocak 1996’da yürürlüğe girmiştir.
1999 yılında Helsinki’de gerçekleştirilen AB Zirvesi (Avrupa Konseyi), AB –
Türkiye ilişkileri için bir dönüm noktası olmuştur. Bu Zirve’de AB, Türkiye’nin
adaylığını resmi olarak kabul etmiş ve bu kararın ardından Türkiye’yi AB üyeliği1
2
3
Abdullah Dinçkol, “Avrupa Komisyonu Türkiye 2005 İlerleme Raporu”, İstanbul Ticaret Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, Y.4, S.8, Güz 2005/2, s.83-100.
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ile-avrupa-ekonomik-toplulugu-arasinda-bir-ortaklik-yaratananlasma-_ankara-anlasmasi_-12-eylul-1963-.tr.mfa (erişim: 01.01.2013).
http://www.mfa.gov.tr/avrupa-ekonomik-toplulugu-ile-turkiye-arasinda-ortaklik-iliskisikurulmasina-dair-anlasmaya-katma-protokol---23-kasim-1970.tr.mfa (erişim: 01.01.2013).
Katma Protokol, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 5 Temmuz 1971, T.C. Senatosu’nda da, 22
Temmuz 1971 tarihinde onaylandıktan sonra, 1 Eylül 1971 tarihinde kanunlaştırılmış ve Ankara
Anlaşması’nda olduğu gibi, 30 Eylül 1971’de GATT’a sunulmuştur. Sözü edilen Protokol üye ülke
parlamentolarında da onaylandıktan sonra, 1 Ocak 1973’te yürürlüğe girmiştir. (Ancak, Katma
Protokol’ün ticari hükümleri “geçici anlaşma” ile 1.9.1971 tarihinde yürürlüğe konmuş ve AT’nun
yükümlülükleri bu tarih itibariyle başlatılmıştır).
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
87
ne hazırlayabilmek için diğer aday ülkelerde olduğu gibi bir katılım öncesi strateji
uygulanmaya başlanmıştır. Bu katılım stratejisi birbirine bağlı birkaç unsuru içermektedir:
• Katılım Ortaklığı Belgesi,
• İlerleme Raporları,
• Tek finansal çerçeve kapsamında yıllık yardım,
• Avrupa Topluluğu programlarına ve kuruluşlarına katılım.
Katılım Öncesi Strateji’nin en önemli unsuru Avrupa Komisyonu’nun her yıl
düzenli olarak hazırladığı ve aday ülkelerin üyelik yolunda kaydettiği gelişmeleri
değerlendirerek önerilerde bulunduğu “İlerleme Raporu”dur.
Bu raporlar, Konsey kararları için birer dayanaktır. Konsey, müzakerelerin yürütülmesini, katılım kriterlerine göre adaylık sürecine yeni eklenen ülkeleri durumunu, bu raporlar çerçevesinde değerlendirir.
Türkiye hükümeti de bu strateji çerçevesinde, düzenli olarak, Katılım Ortaklığı ve Müktesebatın Kabulüne ilişkin Ulusal Programlar hazırlamaktadır. Avrupa Komisyonu da İlerleme Raporu’nu hazırlarken Türk hükümetinin sunduğu
bilgiler, Avrupa Parlamentosu rapor ve kararları, Avrupa Konseyi, AGİT ve uluslararası finans kuruluşları başta olmak üzere uluslararası örgütler ve sivil toplum
örgütlerinin değerlendirmelerinden faydalanmaktadır. Bu husus “Türkiye 2005
İlerleme Raporu”nun “Giriş” bölümünün “Önsöz”ünde ayrıntılı bir şekilde ifade
edilmişken4; 2006 İlerleme Raporu’ndan itibaren Türkiye 2012 İlerleme Raporu
dahil, tüm ilerleme raporlarında hemen hemen aynı kelimelerle şu şekilde ifade
edilmektedir:
“(…) Rapor, Komisyon tarafından toplanan ve analiz edilen bilgilere dayanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ve üye devletlerin katkıları,
Avrupa Parlamentosu raporları ile çeşitli uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarından gelen bilgiler de dâhil olmak üzere, pek çok kaynaktan
faydalanılmıştır.”5
4
5
“(…) Bu rapor çok sayıda bilgi kaynağından yararlanılarak hazırlanmıştır. Türkiye, son raporun
yayınlanmasından bu yana üyelik için yürüttüğü hazırlıklar konusunda kaydettiği ilerlemeye ilişkin
bilgi vermeye davet edilmiştir. Türkiye’nin Ortaklık Anlaşması, müktesebatın üstlenilmesine ilişkin
Ulusal Program çerçevesinde sağladığı bilgiler ve bazı alanlarda idari kapasitenin değerlendirilmesi
kapsamında verilmiş çeşitli uzman görüşler ilave kaynakları oluşturmuştur. Konsey görüşleri
ile Avrupa Parlamentosu raporları ve kararları da raporun hazırlanmasında dikkate alınmıştır.
Komisyon aynı zamanda başta Avrupa Konseyi, AGIT, uluslararası mali kuruluşlar ile sivil toplum
örgütlerinin katkıları olmak üzere muhtelif uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinden
de istifade etmiştir.” http://europa.eu.int/comm/enlargement/report_2005/pdf/package/
sec_1426_final_en_progress_report_tr.pdf (erişim: 01.01.2013).
http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2012_ilerleme_
raporu_tr.pdf (erişim: 01.01.2013).
88
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
Türkiye için ilk ilerleme raporu Kasım 1998’de yayımlandı ve 2012 yılına
kadar aksamadan sürdürüldü6.
İlerleme Raporu, Birliğe aday ülkelerin performanslarını iktisadi ve siyasi kriterler ile üstlendikleri yükümlülükler (müktesebat) itibarıyla mercek altına alırken,
katılım tarihi almış adayların performansları, üstlendikleri yükümlülüklerle sınırlı
olarak değerlendirilmektedir7. Temel ölçüt, aday ülkelerin söz konusu kriterleri ve
yükümlülükleri hangi ölçüde ve hızda yerine getirdiğidir, “nasıl” ve “neden” soruları ikincil bir öneme sahiptir. Nitekim kimi durumlarda kriterleri yerine getirme
tarzı ile kriterlerin kendisi (demokrasi ve hukukun üstünlüğü) çelişkiye düşebilmektedir. Bu durumda bile temel değerlendirme uyum konusunda ilerlemenin
kaydedildiği şeklinde olmakta, söz konusu çelişkiler ise “düzeltilmesi” kaydı düşülen ikincil problemler şeklinde ele alınmaktadır8. Örneğin, “Türkiye 2012 İlerleme
Raporu”nda Türkiye’nin siyasi kriterlere uyum performansının ve değişim hızının
yeterli olmadığına dair bir uyarı gelmekte ve Türkiye’nin müzakere süreci boyunca
da siyasi kriterlere uyum ve uygulamaya azami özen göstermesi gerektiğine dikkat
çekilmektedir. Raporun siyasi kriterler bölümünde sık sık “(…) daha fazla iyileştirme yapılması gerekmektedir…” şeklindeki ifadelerle reformların uygulanmasında aksaklıklar, eksiklikler ve özellikle de düzensizlikler gözlemlendiği vurgulanmaktadır.
Teknik olarak ilerleme raporları, her bir aday ülke için ayrı ayrı hazırlanmaktadır. Ancak spesifik karakterli bu raporlara ilaveten, bir de ilerleme raporlarının sonuçları itibariyle genel bir değerlendirmesini içeren Karma Belge yayınlanmaktadır.
Karma Belge, 2000 yılı ilerleme raporları itibariyle “Genişleme Stratejisi Belgesi”
adını almıştır9. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan “2012 Genişleme Stratejisi Belgesi” Batı Balkan Ülkeleri (Hırvatistan, Karadağ, Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova), Türkiye ve İzlanda İlerleme Raporları Sonuçlarına
ilişkin değerlendirmeleri kapsamaktadır10.
6
7
8
9
10
1998 -2012 İlerleme Raporları için bk: http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=46224&l=1 (erişim:
01.01.2013).
İlerleme Raporları, genişlemenin AB kontrolünde ilerlemesini daha da kolaylaştırmakta ve
AB’nin tüm aday ülkelere aynı objektif standart ve kriterleri uygulamasını mümkün kılan bir işlev
görmektedir. Dinçkol, s.87.
Dinçkol, s.86.
2003 – 2012 Genişleme Strateji Belgeleri için bk: http://www.ekonomi.gov.tr/avrupabirligi/index.
cfm?sayfa=DC1ECF54-D8D3-8566-452070396AC8970D (erişim:01.01.2013).
2012 Genişleme Strateji Belgesi için bk: Enlargement Strategy and Main Challenges 2012-2013,
http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/key_documents/2012/package/strategy_paper_2012_
en.pdf (erişim: 03.01.2013). Türkçe geniş özet için bk:http://www.ekonomi.gov.tr/upload/
DC1ECF54-D8D3-8566-452070396AC8970D/5.%202012%20Yılı%20Genişleme%20
Stratejisi%20Geniş%20Özeti.docx (erişim: 03.01.2013).
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
89
II. TÜRKİYE 2012 İLERLEME RAPORU
Türkiye 2012 İlerleme Raporu, değerlendirmeleri aşamasında, bundan önceki raporlarda olduğu gibi “alınan kararlar, kabul edilen mevzuat ve uygulanan
tedbirler”i temel almıştır. “Kural olarak hazırlık aşamasında olan veya Parlamento
tarafından kabul edilmeyi bekleyen mevzuat veya tedbirler”i dikkate almamıştır. Bu
yaklaşım sayesinde tüm raporlar eşit biçimde ele alınmakta ve objektif bir değerlendirme yapılabilmektedir.
Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan Türkiye 2012 İlerleme Raporu’nda
bilinmeyen, sürpriz olarak nitelenecek yeni bir şey yok diyebiliriz. Raporun yapısı,
2010, 2011 yılları İlerleme Raporlarıyla büyük ölçüde aynıdır. Bu durumu son üç
yılın Türkiye İlerleme Raporlarının “Giriş” bölümü altındaki “AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler” başlığında şöyle görebiliriz:
Katılım müzakerelerine hazırlanma bakımından, tarama raporları temelinde münferit fasıllarda Türkiye’nin müzakerelere
başlamak için gerekli olan hazır olma durumu değerlendirilmiştir. Toplam 33 tarama raporundan dokuzu Konsey’de görüşülmekte olup, bir rapor hâlâ Konsey’e sunulmamıştır.
2012 İlerleme Bugüne kadar, 13 fasılda (Bilim ve Araştırma, İşletme ve Sanayi
Politikası, İstatistik, Mali Kontrol, Trans-Avrupa Ağları, TüketiRaporu
cinin ve Sağlığın Korunması, Fikri Mülkiyet Hukuku, Şirketler
Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya, Sermayenin Serbest Dolaşımı,
Vergilendirme, Çevre, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası) müzakereye açılmış olup bunlardan biri (Bilim ve
Araştırma) geçici olarak kapatılmıştır. Aralık 2006 tarihli Konsey Kararı hâlâ yürürlüktedir.
Türkiye ile katılım müzakereleri devam etmiştir. Hazırlık niteliğindeki analitik evrede, münferit fasıllarda müzakerelere
başlamak için gerekli hazır olma düzeyi tarama raporlarına dayanarak değerlendirilmiştir. Toplam 33 tarama raporundan dokuzu Konsey’de görüşülmekte, biri hâlâ Komisyon tarafından
Konsey’e sunulmayı beklemektedir.
2011 İlerleme Bugüne kadar, on üç fasıl (Bilim ve Araştırma, İşletme ve Sanayi
Raporu
Politikası, İstatistik, Mali Kontrol, Trans-Avrupa Ağları, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Fikri Mülkiyet Hukuku, Şirketler
Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya, Sermayenin Serbest Dolaşımı,
Vergilendirme, Çevre, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası) müzakereye açılmış olup, bunlardan biri (Bilim ve
Araştırma) geçici olarak kapatılmıştır. Aralık 2006 tarihli Konsey Kararı hâlâ yürürlüktedir.
90
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
Türkiye ile katılım müzakereleri devam etmiştir. Hazırlık niteliğindeki analitik evrede, münferit fasıllarda müzakerelere başlamak için gerekli hazır olma düzeyi tarama raporlarına dayanarak değerlendirilmiştir. Toplam 33 tarama raporundan biri
Komisyon tarafından Konsey’e sunulmayı beklerken, dokuzu
Konsey’de görüşülmektedir.
2010 İlerleme Bugüne kadar on üç fasıl (Bilim ve Araştırma, İşletme ve Sanayi
Raporu
Politikası, İstatistik, Mali Kontrol, Trans-Avrupa Ağları, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Fikri Mülkiyet Hukuku, Şirketler
Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya, Sermayenin Serbest Dolaşımı, Vergilendirme, Çevre ve Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki
Sağlığı Politikası) müzakereye açılmış olup, bunlardan biri (Bilim ve Araştırma) geçici olarak kapatılmıştır. Aralık 2006 tarihli
Konsey Kararı hâlâ yürürlüktedir.
Görülmektedir ki, ilerleme alanında en önemli aşama olan müktesebatın çeşitli fasıllarında müzakerelere başlama açısından son üç yılda hiçbir değişiklik olmamıştır. Sadece on üç fasıl müzakereye açılmış olup, bunlardan biri geçici olarak
kapatılmıştır. Üstelik “Aralık 2006 tarihli Konsey Kararı hâlâ yürürlüktedir.” şerhi
varlığını korumaktadır. Bu şerhte ifade edilen Karar, “Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi’ne yönelik kısıtlamalarıyla bağlantılı sekiz fasılda müzakerelerin açılmamasını” ve “Ortaklık Anlaşması’na Ek Protokol’ün Türkiye tarafından tamamen uygulandığı Komisyon tarafından teyit edilinceye kadar hiçbir faslın geçici olarak kapatılmamasını” öngörmektedir. Bu şerhle ilgisi olan bir diğer gelişme ise, Türkiye’nin Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, 2012 yılının ikinci yarısındaki dönem başkanlığı ile ilgili
“ilişki dondurma kararı”dır. Bu durum İlerleme Raporunda şöyle yer almıştır:
“2012 yılının ikinci yarısında Türkiye, AB Dönem Başkanlığı ile ilişkileri dondurma ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB Dönem Başkanlığı’nın
başkanlık ettiği toplantılara katılmama kararı almıştır. AB Zirvesi,
Türkiye’nin söz konusu açıklamaları ve tehditlerine ilişkin olarak, duyduğu
endişeleri dile getirmiş ve Türkiye’yi, Antlaşma uyarınca AB’nin temel bir
kurumsal unsuru olan AB Dönem Başkanlığının rolüne saygı duymaya çağırmıştır.”
2012 İlerleme Raporu, bir önceki İlerleme Raporu’ndan bu yana Türkiye’nin
siyasi ve ekonomik kriterler ile müktesebat uyumu alanlarında kaydettiği “ilerlemeleri ve eksikliklerini” eleştirel bir bakış açısı ile özellikle de eksikliklerin düzeltilmesini hedefleyerek, ayrıntıları ve örnekleri ile ortaya koymaktadır.
Rapor, “Giriş”, “Siyasi Kriterler ve Güçlendirilmiş Siyasi Diyalog”, “Ekono-
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
91
mik Kriterler” ve “Üyelik Yükümlülüklerini Üstlenebilme Yeteneği” başlıklarını taşıyan dört bölümden oluşmaktadır.
Bu çalışma, İlerleme Raporunu siyasal ve sosyal yönleri ile değerlendirmeye
yönelik olduğu için, sadece “Siyasi Kriterler ve Güçlendirilmiş Siyasi Diyalog” bölümü üzerinde durulacaktır.
Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır ki, Türkiye ilk kez bir anlamda İlerleme Raporu’na cevap niteliğinde kendi ilerleme raporunu yayınlamıştır11.
Çalışmanın sonunda, Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Türkiye Tarafından Hazırlanan 2012 Yılı İlerleme Raporu, Yapılan Çalışmalar ve Kaydedilen
İlerlemeler” başlıklı bu rapora da değinilecektir.
A. Raporun “Giriş” Bölümü
İlerleme Raporu’nun Giriş bölümü, “Önsöz”, “Çerçeve” ve “AB ve Türkiye
arasındaki ilişkiler” alt başlıklarını içermektedir. Önsöz ve Çerçeve bölümleri, 2009
İlerleme Raporu’ndan bu yana, sadece tarihler değiştirilmek kaydıyla aynıdır.
AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler alt başlığında ise ikili ilişkilerdeki son gelişmeler ve “Ortaklık Anlaşması”nın işlemeye devam ettiği belirtilmesine rağmen,
yukarıda ifade edildiği gibi, müzakerelerde son üç yılda bir ilerleme görülmediği
anlaşılmaktadır. 2012 yılında meydana gelen siyasi ve uluslararası gelişmeler bağlamında yeni bir tespit raporda yer almaktadır:
“(…) Türkiye, komşusu olduğu geniş coğrafyada giderek daha etkin hale gelmiş
olup, önde gelen bir bölgesel aktördür. Konsey, Kuzey Afrika’da yaşanan son
gelişmeler dâhil olmak üzere, Türkiye’nin reformları destekleme konusunda
bölgede oynadığı etkin rolü kabul etmiştir. Ayrıca Türkiye, Suriye rejiminin
sivillere karşı şiddet kullanılmasını şiddetle ve müteaddit kere kınamış ve
ülkelerinden kaçan yaklaşık 100.000 Suriyeliye insani yardım sağlamıştır.”
Raporda, Türk tarafının AB’nin bazı beklentilerini henüz karşılamadığı şöyle
ifade edilmektedir: “Türkiye gümrük birliğini tam olarak uygulamamaktadır.” Bu
bakımdan AB, Türkiye’den, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik taşımacılık alanındaki kısıtlamalar da dâhil, malların serbest dolaşımı ile ilgili süregelen tüm kısıtlamaları kaldırmasını ve gümrük birliğini tam olarak uygulamasını talep etmiştir.”
B. Raporun “Siyasi Kriterler ve Güçlendirilmiş Siyasi Diyalog” Bölümü
Bu bölümde, “Türkiye’nin, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygıyı ve azınlıkların korunmasını güvence altına alan kurumla11
Türkiye Tarafından Hazırlanan 2012 Yılı İlerleme Raporu, Yapılan Çalışmalar ve Kaydedilen
İlerlemeler, Avrupa Birliği Bakanlığı, Ankara, Ocak 2013, http://www.abgs.gov.tr/files/2012_
ilerleme_raporu_02_01_13_fotomat_version.pdf (erişim: 03.02.2013).
92
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
rın istikrarını gerektiren Kopenhag siyasi kriterlerinin karşılanmasına yönelik olarak
kaydettiği ilerleme incelenmektedir.” şeklinde, önceki raporlarda da yer verilen bir
giriş mevcuttur. Ayrıca, 2005 İlerleme Raporundan bu yana Türkiye için başkaca
kriterlerin de inceleneceği ifade edilmektedir: “Ayrıca uluslararası yükümlülüklere
uyum, bölgesel işbirliği ile genişleme ülkeleriyle ve üye devletlerle iyi komşuluk ilişkileri
gözden geçirilmektedir.”12
Bu ifade de göstermektedir ki, Türkiye’nin karşılaması gereken kriterler, sadece Kopenhag Zirvesi’nde tanımlanan ve Mayıs 1999’da Amsterdam Antlaşması’nın
yürürlüğe girmesiyle birlikte, Avrupa Birliği Antlaşması’nın temel birer ilkesi haline
gelen siyasal kriterlerden ibaret değildir. Ayrıca “iyi komşuluk ilişkileri”, “uluslararası yükümlülüklere uyum”, “bölgesel işbirliği” konuları da, Türkiye’nin incelenen ve
doğal olarak yerine getirmesi gereken kriterlerdir13.
Siyasi Kriterler ve Güçlendirilmiş Siyasi Diyalog Bölümü; “demokrasi ve hukukun üstünlüğü”, “insan hakları ve azınlıkların korunması” ve “bölgesel konular ve
uluslararası yükümlülükler” şeklindeki üç başlık altında düzenlenmiştir.
1. Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü başlığı altında Türkiye’nin, “anayasa”, “parlamento”, “cumhurbaşkanı”, “hükümet”, “kamu yönetimi”, “güvenlik güçlerinin sivil
denetimi”, “yargı sistemi”, “yolsuzlukla mücadele politikası” sorunları ayrıntılı bir şekilde incelenmekte ve gerçekleştirilen veya gerçekleştirilemeyen uygulamalar, alınan
veya alınamayan kararlar, kabul edilen veya kabul edilemeyen mevzuat ve uygulanan veya uygulanamayan tedbirlere yer verilmektedir. Bazı konuların sonunda bir
sonuç kısmı bulunmaktadır.
Bu başlıkların incelenmesine geçilmeden, bir giriş niteliğinde bazı tespitler
raporda yer almaktadır. Bu tespitlerin en önemlisi;
“Savunma hakkı, yargılama öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğu ile fazlasıyla uzun ve çok kapsamlı iddianameler bakımından endişeler devam
etmiş olup, bu durum, söz konusu yargılamaların hukuka uygunluğunun,
kamuoyu tarafından kayda değer ölçüde sorgulanmasına yol açmıştır. Türkiye’deki demokratik kurumların düzgün işleyişine ve hukukun üstünlüğüne
duyulan güvenin güçlendirilmesi bakımından bir fırsat teşkil eden bu da12
13
2012 İlerleme Raporu’nda üstü kapalı olarak yazılsa da, kastedilen; 2005 İlerleme Raporu’nda daha
ayrıntılı olarak ifade edilen şu tespitlerdir: “Komisyon, bu bölümde, ayrıca Türkiye’nin iyi komşuluk
ilişkilerine yönelik taahhütleri bağlamında yerine getirmesi gerekenler ve halen çözümlenmemiş
sınır anlaşmazlıklarının çözümü yolundaki yükümlülükleri de dâhil olmak üzere bölgesel sorunları,
Kıbrıs sorununun kapsamlı olarak halline yönelik çabalara verdiği desteği ve Kıbrıs’la ikili ilişkilerin
normalleştirilmesini inceleme altına almaktadır.” http://europa.eu.int/comm/enlargement/
report_2005/pdf/package/sec_1426_final_en_progress_report_tr.pdf (erişim: 01.01.2013).
Dinçkol, s.92.
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
93
valar, yargı süreçlerinin geniş kapsamlı olması ve söz konusu süreçlerle ilgili
eksikliklere yönelik ciddi endişeler yüzünden gölgede kalmıştır. Ayrıca, söz
konusu davalar, Türk siyasetinde kutuplaşmaya yol açma eğilimindedir.
Bu davalarda savunma hakkının güvence altına alınması ve şeffaflığın sağlanması amacıyla, yargı süreçlerinin hızlandırılması gerekmektedir. Soruşturmalar hızla genişleme eğilimindedir; yargı, yalnızca polis tarafından toplanan veya gizli tanıklar tarafından sağlanan kanıtları kabul etmektedir.”
şeklinde ortaya konulmaktadır.
Yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin olarak olumlu adımlar atıldığını, şeffaflık
konusunda bazı sınırlamalar söz konusu olsa da demokratik ve katılımcı bir süreç
uygulandığını vurgulayan 2012 İlerleme Raporu; “(…) Yeni Anayasa, demokrasi,
hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı ve azınlıkların korunmasını teminat altına alan kurumların istikrarını güçlendirmeli ve başta Kürt meselesi olmak
üzere uzun süreden beri devam eden sorunları ele almalıdır. Uzlaşma ruhunun devam
ettirilmesi ve mümkün olan en geniş istişarenin sağlanması, yeni Anayasanın meşruiyeti
için kilit unsur teşkil etmektedir.” tespitinde bulunmaktadır.
Parlamento konusuyla ilgili analizde, seçim sistemine ilişkin olarak önemli bir
değişiklik yapılmadığı vurgulanan Raporun en önemli tespitlerden birisi de seçim
barajına ilişkindir: “TBMM’ye seçilmek için gerekli % 10’luk seçim barajı, Avrupa
Konseyi üyeleri arasında en yüksek oran olmaya devam etmektedir.”
Kamu yönetimi mevzuatına ilişkin reformlarda ilerleme kaydedildiği ifade
edilmesine rağmen, Sayıştay Kanunu’nda yapılan son değişikliklerin, Sayıştay denetimi ve kontrolünün bağımsızlık ve etkililiğine ilişkin ciddi endişeler yarattığı da
vurgulanmıştır.
2012 İlerleme Raporu’na göre, güvenlik güçlerinin sivil denetimi daha da güçlendirilmiştir.
Yargı sistemi açısından bazı ilerlemeler kaydedildiği vurgulanmasına rağmen,
Adliyelerde ve duruşmalar esnasında, hâkim, savcı ve savunma tarafı ile ilgili olarak,
“Silahların eşitliği ilkesini” güvence altına almayan yasal hükümler ve uygulamaların hâlâ mevcut olduğu ifade edilmiş; “(…) hâkim ve savcılar, uluslararası insan hakları anlaşmaları ile iç hukuk arasında çatışma olduğunda, Anayasa’da açık biçimde bu
tür anlaşmaların önceliği bulunduğuna dair hüküm olmasına rağmen, bu anlaşmaları
uygulamamışlardır.” denilmiştir. Üçüncü Yargı Reformu Paketi’nin adalet yönetimi
ve temel hakların korunması ile ilgili sorunlu alanları yeterince gözden geçirme konusunda başarılı olamadığını belirten rapora göre, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı
ve etkinliği ile ilgili daha fazla çaba harcanması gerekmektedir.
Yolsuzlukla mücadele davalarında tarafsızlık konusunda endişelerin bulundu-
94
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
ğu ifade edilen 2012 İlerleme Raporu’na göre, suçun mahiyeti ve siyasi partilerin
finansmanının şeffaflığı konularında bazı gelişmeler kaydedilmekle birlikte, yolsuzlukla mücadele konusunda “… sınırlı ilerleme…” olmuştur.
2. İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması
İnsan hakları ve azınlıkların korunması başlığı altında “Uluslararası insan
hakları hukukuna riayet”, “Medeni ve siyasi haklar”, “Ekonomik ve Sosyal Haklar”,
“Azınlıklara saygı, azınlıkların korunması ve kültürel haklar” ve “Mülteciler ve yerlerinden olmuş kişiler” konuları ayrıntılı şekilde incelenmiştir.
Raporda da vurgulandığı gibi, bu dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, toplam 160 başvuruya ilişkin olarak, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin güvence altına aldığı hakları ihlal ettiği sonucuna varmıştır ve Eylül
2011’den bu yana AİHM’e yapılan toplam 8.010 yeni başvuru ile birlikte yeni
başvuruların sayısı son altı yılda artmıştır. Bunların önemli bir bölümü, adil yargılanma hakkı ve mülkiyet hakkının korunmasıyla ilgilidir. Eylül 2012 itibarıyla,
Türkiye hakkında 16.641 başvuru AİHM’de beklemektedir14.
2012 İlerleme Raporu’na göre, “(…) insan hakları yapılarını güçlendirme konusunda önemli reformlara ihtiyaç duyulmaktadır ve insan hakları savunucularının
aleyhine başlatılan cezai kovuşturma sayısı endişe vericidir.” Rapor ayrıca insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasıyla ilgili mücadele çabalarını da yetersiz bulmaktadır.
Öte yandan, gözaltı merkezlerinde işkence ve kötü muamele vakalarında azalma
eğilimi görülmekle birlikte, aşırı güç kullanma iddiaları endişe konusu olmaya devam etmektedir.
Rapor, ifade özgürlüğü konusunda yapılan reformların da yeterli olmadığını,
ifade özgürlüğü ihlallerindeki artışın ciddi endişe kaynağı olduğunu, basın özgürlüğünün uygulamada kısıtlanmaya devam ettiğini de vurgulamaktadır. Üstelik gazetecilerin, basın çalışanlarının ve dağıtıcıların hapsedilmelerine ilişkin eğilimdeki
yükselmenin bu endişeleri artırdığı da Raporda yer almıştır.
2012 İlerleme Raporu’na göre,
“(…) Gayrimüslim cemaatler -dini grupların örgütlü yapıları- tüzel kişiliklerinin bulunmaması nedeniyle hâlâ sorunlarla karşılaşmaktadır ve bu
durumun, cemaatlerin mülkiyet hakları, yargı yoluna başvurma, yabancı
din adamlarının oturma ve çalışma izni alabilmeleri ve yardım toplama
imkânları bakımından olumsuz etkileri bulunmaktadır. Avrupa Konseyi
2010 Venedik Komisyonunun konuya ilişkin tavsiyeleri henüz uygulanmamıştır.(…)
(…) Dini veya başka türlü gerekçelerle zorunlu askerlik hizmeti yapmayı
14
http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2012_ilerleme_
raporu_tr.pdf (erişim: 01.01.2013).
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
95
reddeden vicdani retçilere ilişkin AİHM kararları henüz uygulanmamıştır.
Türkiye, zorunlu askerlik hizmetini yapmakla yükümlü kişilere, vicdani ret
hakkını tanımayan tek Avrupa Konseyi ülkesidir.”
Bu doğrultuda tüm gayrimüslim cemaatlerin ve Alevilerin, yersiz kısıtlamalar
olmaksızın faaliyet gösterebilmelerine yönelik olarak AİHS ile uyumlu bir hukuki
çerçevenin henüz oluşturulamadığı da Raporda ifade edilmektedir.
Ekonomik ve Sosyal Haklar açısından 2012 İlerleme Rapor’u, mevcut yasal
çerçevenin, AB müktesebatı ile uyumlu olmadığını, etnik, dini, cinsel ve diğer kimlikler temelinde kişilere karşı ayrımcılığın mevcut bulunduğunu vurgulamaktadır.
Aynı şekilde işçi hakları ve sendikal haklar konusunda yeni mevzuatın, özellikle kamu çalışanları için grev hakkı, toplu sözleşme ve uyuşmazlıkların çözümünün
yanı sıra, geniş kamu çalışanı kategorilerinin sendika oluşturma ve sendikalara katılmasına ilişkin kısıtlamalar bakımından AB müktesebatıyla ve Uluslararası Çalışma
Örgütü (ILO) sözleşmeleriyle tam uyumlu olmadığı da Raporda belirtilmektedir.
Rapora göre;
“Türkiye, azınlık hakları ile ilgili olarak BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine ve eğitim hakkı ile ilgili olarak da BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine koyduğu çekinceleri sürdürmektedir ve bu durum
endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Türkiye, Avrupa Konseyi Ulusal
Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşmesini ve Avrupa Bölgesel ve
Azınlık Dilleri Şartını imzalamamıştır.”
Mülteciler ve yerlerinden olmuş kişiler açısından Rapor;
“Yerlerinden olmuş kişilerin zararlarının tazmin edilmesi süreci devam etmektedir, ancak sistemin etkililiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Geri
gönderme merkezlerindeki gözaltı koşullarında bazı iyileşmeler kaydedilmiştir. Türkiye, Suriyeli mültecilere insani yardımı başarıyla sağlamıştır. Ancak, yerlerinden olmuş kişilerin ihtiyaçlarını daha iyi bir şekilde ele alan bir
ulusal strateji ve mülteciler ve sığınmacılarla ilgili kapsamlı bir yasal çerçeve
hâlâ mevcut değildir. Gözaltı ve sınır dışı etme uygulamalarında daha fazla
iyileştirme yapılması gerekmektedir.” şeklinde bir tespit yapmaktadır.
3. Bölgesel Konular ve Uluslararası Yükümlülükler
Bu bölümün en önemli başlığı “Kıbrıs” sorunudur. 2012 İlerleme Raporu’na
göre;
“Konsey ve Komisyon’un müteaddit çağrılarına rağmen, Türkiye, Avrupa
Topluluğu ve Topluluğa üye devletler tarafından 21 Eylül 2005’de yapılan
deklarasyonda ve Aralık 2006 ile Aralık 2010 tarihli olanlar da dâhil, Zirve
sonuçlarında belirtilen yükümlülüklerini hâlâ yerine getirmemiştir. Ortaklık
96
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
Anlaşmasına Ek Protokolü tam olarak ve ayrım yapmaksızın uygulama yükümlülüğü yerine getirilmemiş olup, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile doğrudan taşımacılık bağlantılarındaki kısıtlamalar da dâhil, malların serbest dolaşımı önündeki tüm engeller kaldırılmamıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
ile ikili ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda ilerleme kaydedilmemiştir.
Ayrıca, Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB Dönem Başkanlığının başkanlık edeceği toplantılara katılmayacağını da beyan etmiştir. Bir Hükümet
genelgesi ile tüm Türk kamu görevlilerine AB Konseyi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dönem Başkanlığı ile temaslardan ve görüşmelerden kaçınılması talimatı verilmiştir. Avrupa Birliği Zirvesi, Türkiye’nin açıklamaları ve tehdit
içeren beyanlarına ilişkin duyduğu ciddi kaygıları ifade etmiştir ve Türkiye’ye
Antlaşma’da öngörüldüğü şekliyle AB’nin temel kurumsal yapılarından biri
olan AB Dönem Başkanlığının rolüne tam olarak saygı göstermesi çağrısında
bulunmuştur.”
Benzer yaklaşım ve Türkiye’nin karşılaması gereken ilave kriterler, yukarıda da
değinildiği üzere15, Türkiye 2005 İlerleme Raporu’ndan16 bu yana etkisini sürdürmektedir.
III. TÜRKİYE TARAFINDAN HAZIRLANAN 2012 İLERLEME
RAPORU
Türkiye 2012 İlerleme Raporu’nun yayınlanmasından sonra, Avrupa Birliği
Bakanlığı, sözkonusu Komisyon Raporu’na cevap niteliğinde, kendi ilerleme raporunu yayınlamıştır17. Raporun giriş bölümünde hazırlanma amacı şöyle ortaya
konulmuştur:
“Bu rapor, geçmiş yıllarda AB tarafından eleştirilen ve öneri getirilen hususlar da dikkate alınarak, Türkiye’nin son bir yılda kat ettiği mesafeyi ilk elden
sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Ayrıca, AB üyelik sürecinin siyasi kriterlerin yanı sıra, ekonomik ve mali konular, müktesebat uyumu ve sivil toplum
diyalogu gibi birçok boyutunun olduğunu ortaya koyarak tüm ilgili tarafları
ve kamuoyunu aydınlatmayı amaçlamaktadır.”
Raporun en çarpıcı kısmı, katılım müzakerelerine ilişkin açıklamadır. Avrupa
Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu’nda da belirtildiği üzere, Türkiye’nin
katılım müzakerelerinde bugüne kadar 13 fasıl müzakerelere açılmış, bir fasıl geçici
olarak kapatılmıştır. Avrupa Birliği Bakanlığı raporuna göre, 20 fasıldan 17’si AB
Konseyi veya bazı üye ülkelerin “(…) siyasi nitelikli engellemeleri (…)” nedeniyle
bloke edilmiş durumdadır. Bu rapora göre,
15
16
17
Bk. Supra, dn.12; ayrıca Dinçkol, s.92.
http://europa.eu.int/comm/enlargement/report_2005/pdf/package/sec_1426_final_en_
progress_report_tr.pdf (erişim: 01.01.2013).
http://www.abgs.gov.tr/files/2012_ilerleme_raporu_02_01_13_fotomat_version.pdf
(erişim:
03.02.2013).
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
97
“Ayrıca, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 8 Aralık 2009 tarihli Genel
İşler Konseyi toplantısında 6 fasılda ilerleme kaydedilmesini tek taraflı olarak
“normalizasyon” şartına bağladığını beyan etmiştir. Fransa ise 5 faslın açılmasını “üyelikle doğrudan ilgili” olduğu iddiasıyla bloke etmektedir.
Mevcut durumda açılmasının önünde siyasi blokaj olmayan 3 fasıl bulunmaktadır. Ancak bu fasıllar, ülke ekonomisini doğrudan etkiledikleri için,
aday ülkelerin genellikle müzakerelerin son aşamasında ele aldıkları fasıllardır.”
Görülmektedir ki, somut duruma ilişkin gerekçeler Avrupa Komisyonu
Raporu’nda farklı, Türkiye’nin hazırladığı Raporda farklıdır. Avrupa Komisyonu
2012 Türkiye İlerleme Raporu’nda yer alan “Aralık 2006 tarihli Konsey Kararı hâlâ
yürürlüktedir.” şeklindeki şerhte ifade edilen Karar, “Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi’ne yönelik kısıtlamalarıyla bağlantılı sekiz fasılda müzakerelerin açılmamasını” ve “Ortaklık Anlaşması’na Ek Protokol’ün Türkiye tarafından tamamen uygulandığı Komisyon tarafından teyit edilinceye kadar hiçbir faslın geçici olarak kapatılmamasını” öngörmektedir. Komisyon fasılların kapatılmamasını, “Ortaklık Anlaşması’na
Ek Protokol’ün Türkiye tarafından tamamen uygulandığı Komisyon tarafından teyit
edilinceye kadar” şartına bağlayarak Türkiye’nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğine dayandırmaktadır. Türkiye ise durumu, AB Konseyi veya bazı üye
ülkelerin “(…) siyasi nitelikli engellemeleri (…)”ne bağlamaktadır. Ancak Türkiye
bir anlamda Ortaklık Anlaşması’na Ek Protokol’ün uygulanmasına devam edeceğinin de sinyallerini, “Türkiye, müzakere sürecindeki olumsuzluklardan bağımsız olarak
reform sürecindeki çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir.” diyerek vermektedir ve sürecin “(…) her şeye rağmen ülkemize önemli kazanımlar sağladığı (…)”nı
vurgulamaktadır:
“AB süreci Türkiye’nin demokratikleşmesini destekleyici ve bu yöndeki reformları hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. Siyasi reformlarla vatandaşlarımızın sahip olduğu bireysel hak ve özgürlüklerin kapsamı genişletilmiş, çağdaş demokrasilerin temel ilkeleri olan şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık
gibi değerler gündelik hayatımızın bir parçası olmuştur.
AB sürecinde gerçekleştirilen reformların da katkısıyla ülkemiz bir sosyo-ekonomik dönüşüm sürecinden geçmektedir. AB’ye uyum kapsamında atılan her
adımda, vatandaşlarımızın refahını ve yaşam standartlarını yükseltmek açısından faydalı olup olmadığının muhasebesi yapılarak hareket edilmektedir.”
Avrupa Birliği Bakanlığı’nca hazırlanan Raporda 2001 yılından günümüze
kadar Kopenhag Siyasi Kriterleri ile 23 ve 24. Fasıl kapsamında uyum paketleri
hariç olmak üzere, 187 birincil, 147 ikincil düzenleme yapıldığı, siyasi mülahazalarla açılamayan bu fasıllar kapsamında reformların müzakerelerin yedinci yılında
da aynı hızla devam ettiği ifade edilmektedir. Rapor, öngörülen reformların, daha
önce olduğu gibi, AİHS, AB müktesebatı ve AİHM içtihadı da dikkate alınarak şekillendirileceğini belirtmektedir. Ancak Rapora göre, “Sadece mevzuat değişikliğini
98
Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Abdullah Dinçkol
değil, toplumda köklü bir zihniyet dönüşümünü de ifade eden siyasi reformların olumlu sonuçlarının doğal olarak Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine yansıması gerekirken,
müzakere süreci AB üye ülkelerinin siyasi mülahazaları nedeniyle ilerleyememektedir.”
Her ne kadar Raporda AB üye ülkelerinin siyasi mülahazaları nedeniyle müzakere sürecinin ilerleyemediğinden bahsedilse de, özellikle insan hakları, ayrımcılığın her türüyle mücadele edilmesi, eşitlikçi düzenlemeler için çeşitli kanun tasarı ve
tekliflerinin hazırlandığının belirtilmesi, müzakere süreci açısından henüz oldukça
çok eksiklik bulunduğunun kabulüdür18. Aynı şekilde 4. Yargı Reformu Paketi’nin
hazırlıklarının Adalet Bakanlığı tarafından sürdürüldüğü belirtilmektedir: “4. Yargı
Reformu Paketi ile özellikle AİHM kararları ışığında, ifade ve basın özgürlüğüyle ilgili
iyileştirmeler başta olmak üzere insan hakları standartlarının yükseltilmesine yönelik
değişiklikler yapılması planlanmaktadır. Böylece, AİHM tarafından Türkiye aleyhine
verilen ihlal kararı sayısının asgari seviyeye indirilmesi hedeflenmektedir.” Bu ifadelerle, basın özgürlüğü başta olmak üzere, insan hakları standartlarının yeterince
yüksek olmadığı da ortaya çıkmaktadır.
Yargı reformu çalışmalarına rağmen, çeşitli sebeplerle yargılama sürecinin uzayabildiği ve makul sürelerin dışına taşabildiği kabul edilen Raporda, bu konuda yaşanan mağduriyetleri gidermek amacıyla, AİHM’e yapılmış başvuruların tazminat
yoluyla çözümüne ilişkin esas ve usulleri belirlemek üzere kanun tasarısı hazırlandığı da ifade edilmektedir.
IV. SONUÇ
Sonuç olarak hem Avrupa Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme Raporu, hem
de Türkiye tarafından hazırlanan 2012 Yılı İlerleme Raporu incelendiğinde, gerekçeleri ne olursa olsun, sekiz yıl önce başlayan19 Türkiye-AB müzakerelerinde bir
donma yaşandığı açıkça görülmektedir. Üstelik bu durgunluk yeni değil, en az üç
yıldır sürmektedir. 35 müzakere başlığından sadece “bilim ve araştırma” başlığının
müzakeresinin tamamlandığı20, diğerlerinin büyük çoğunluğunda da Kıbrıs ve bazı
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin engel oluşturdukları gerçektir.
18
19
20
“TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, kuruluş kanununda yapılan değişiklik ile kanun
teklif ve tasarılarını esas veya tali komisyon olarak inceleyebilme yetkisi almıştır. Komisyon böylece,
temel hak ve özgürlüklere ilişkin yasama metinleri üzerinde de ilk elden inceleme yapma yetkisine
sahip olmuştur. Yapılan değişiklik sonrasında Komisyona 4 kanun tasarısı ve 20 kanun teklifi havale
edilmiştir.” http://www.abgs.gov.tr/files/2012_ilerleme_raporu_02_01_13_fotomat_version.pdf,
s.13. (erişim: 03.02.2013).
Türkiye için Tarama Sürecinin ilk aşaması olan tarama toplantıları 20 Ekim 2005 tarihinde
yapılan Bilim ve Araştırma faslı tanıtıcı tarama toplantısı ile başlamıştır.
“Avrupa Komisyonu’nun başlattığı “Pozitif Gündem” çalışma grubu toplantıları sonucu, 6. Fasıl
“Şirketler Hukuku”, 28. Fasıl “Tüketicinin ve Sağlığın Korunması” ve 32. Fasıl “Mali Kontrol”
kapsamındaki 4 adet kapanış kriterinin karşılandığı Komisyon tarafından resmen teyit edilmiştir.”
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın, “Türkiye’nin Kendi İlerleme Raporu”na İlişkin
Basın Açıklaması, 31 Aralık 2012. http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=48405&l=1 (erişim:
03.01.2013).
Avrupa Komisyonu Türkiye 2012 İlerleme Raporu
99
Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinde önünde duran en büyük siyasi engel,
Kıbrıs sorunu olmaya devam etmektedir. Adada her iki kesim de mevcut tutumlarından geri adım atmaya pek istekli görünmemektedir. Tarafların, anlaşmaya varma
konusundaki isteksizliği ise Türkiye ve AB’nin ilişkilerine yansımaktadır ve bölünmüş adaya ilişkin karşılıklı politikalarında kemikleşmiş olan taraflar, Türkiye’nin
üyelik hedeflerini ilerletmede herhangi bir olanak yaratmamaktadır.
Kesintiye uğrayan AB-Türkiye ilişkilerini canlandırmak ancak siyasi ve hukuki açmazların çözülmesiyle birlikte gerçekleşebilecektir. Yakın zaman için bunun da
çok güç olduğu ortadadır.
Öte yandan, yine hem Avrupa Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme Raporu,
hem de Türkiye tarafından hazırlanan 2012 Yılı İlerleme Raporu çerçevesinde;
Türkiye’nin, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygıyı ve azınlıkların korunmasını güvence altına alan kurumların istikrarını gerektiren
Kopenhag siyasi kriterlerinin karşılanmasına yönelik olarak kaydettiği ilerlemelere
rağmen, önemli eksikliklerinin olduğu da gerçektir. Üstelik AB, Türkiye üzerindeki
etkileme gücünü de son yıllarda yitirmiş gözükmektedir.
Avrupa Komisyonu Tarafından Avrupa Parlamentosu’na ve Konseye Sunulan Bildirim başlığını taşıyan, 10 Ekim 2012 tarihli Genişleme Stratejisi ve Başlıca Zorluklar
2012-201321 belgesi de, benzer endişeleri dile getirmektedir:
“Türkiye’nin, siyasi kriterleri tam olarak karşılama konusunda önemli ilerleme kaydetmemiş olmasından duyulan endişeler artmaktadır. Temel haklar
alanındaki çeşitli mevzuat hükümlerinde son dönemde yapılan iyileştirmelere
rağmen temel haklara saygı konusunda uygulamadaki durum endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Terörizm ve örgütlü suçlara ilişkin mevzuatın
orantısız şekilde uygulanması nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakları ile adil
yargılanma hakkı ve ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü ihlal edilmektedir. Türkiye’nin yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliğine ilişkin
bütün konuları ele alması önem taşımaktadır. Basın özgürlüğüne yönelik
uygulamadaki kısıtlamalar ve yazarlar ve gazeteciler hakkında açılan dava
sayısının giderek artması ciddi sorunlar olmaya devam etmektedir. Bunun
sonucu olarak, oto sansür artan bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Komisyon,
Türk Hükümetinin dördüncü yargı reformu paketini hızlı bir şekilde sunma
taahhüdünü memnuniyetle karşılamakta ve Türkiye’yi ifade özgürlüğünün
hayata geçirilmesini etkileyen bütün hususları ele almaya davet etmektedir.”
21
Enlargement Strategy and Main Challenges 2012-2013, http://ec.europa.eu/enlargement/pdf/
key_documents/2012/package/strategy_paper_2012_en.pdf (erişim: 03.01.2013