T.C.
AMASYA ÜNİ
İ
İ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİ
ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU
SOSYAL BİLİMLER ARA
-I27–28 NİSAN 2023
PROGRAM KİTAPÇIĞ
AMASYA, 2023
T.C.
AMASYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU
SOSYAL BİLİMLER
ARAŞTIRMALARI
-I27–28 NİSAN 2023
PROGRAM KİTAPÇIĞI
&
ÖZETLER
AMASYA 2023
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
DÜZENLEME KOMİTESİ
Doç. Dr. Hasan YERKAZAN (Müdür)
Dr. Öğr. Üyesi Şerafettin GEDİK (Müdür Yrd.)
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Serap TAŞDEMİR
Prof. Dr. Asım ÇOBAN
Prof. Dr. Şuayip ÖZDEMİR
Prof. Dr. Meltem AKIN KÖSTERELİOĞLU
Doç. Dr. Metin HAKVERDİOĞLU
Doç. Dr. Murat POLAT
Doç. Dr. Erkan ÇER
Doç. Dr. Adem GÜNEŞ
Doç. Dr. Nazan KAHRAMAN
Doç. Dr. Melike BAŞ
Doç. Dr. Yusuf Kemal ÖZTÜRK
Dr. Öğr. Üyesi Özge ÇETİN
Dr. Öğr. Üyesi Abdulhamit BUDAK
Dr. Öğr. Üyesi Nihan OSMANAĞAOĞLU
1
İletişim Bilgileri:
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Akbilek
Mah.
Hakimiyet
Cad.
No:4/3
PK:05100
Merkez/AMASYA
0358 211 50 45
[email protected]
Bu ‘Sempozyum Özet Kitabı’nda yer alan sunum yazılarının
sorumluğu yazarlarına aittir. The responsibility of the presentation
papers in this ‘Symposium Abstract Book’ belongs to the authors
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
İÇİNDEKİLER
DÜZENLEME KOMİTESİ .................................................. 1
BİLİM KURULU ................................................................... 1
PROGRAM AKIŞ PLANI ................................................... 8
İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMLARININ MESLEK VE
MESLEK
GRUPLARI
BAĞLAMINDA
ANALİZİ:
AMASYA İLİ ÖRNEĞİ ..................................................... 13
Sinan KETEN
ÜNİVERSİTELERİN KADIN VE AİLE ANA BİLİM
2
DALLARINDA ÜRETİLEN TEZLERE YÖNELİK BİR
ANALİZ ................................................................................ 17
Mediha Duygu ÖZER
SOSYAL DIŞLANMA KAVRAMI BAĞLAMINDA
KADININ STATÜSÜ VE KADIN SAĞLIĞINA ETKİSİ
................................................................................................ 20
Mehmet Tayyip ERDOĞAN
AİLE
YAŞAM
DÖNGÜSÜ
İÇERİSİNDE
RUH
SAĞLIĞI AÇISINDAN RİSKLİ VE ÖZEL GRUPLAR
................................................................................................ 23
Merve ÖZEL
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
CHATGPT VS. DEEPL AND GOOGLE TRANSLATE:
ASSESSING THE TRANSLATION QUALITY IN
DIFFERENT TEXT TYPES ................................................ 26
Ali DURAN
A
TAXONOMICAL
QUESTIONS
ANALYSIS
FOUND
IN
OF
READING
OPTIMISE
B1
COURSEBOOK................................................................... 28
Müge UZALDI
A
LITERATURE
COMPETENCE:
REVIEW
CONTENT
ON
TRANSLATION
ANALYSIS
FOR
FURTHER RESEARCH ..................................................... 30
Ali DURAN
MUHAMMED EBÛ ŞEHBE’NİN HAYATI VE HADÎS
ALANINDAKİ ESERLERİ ................................................ 32
Ayşe Gülsüm UÇAR
ECEL KAVRAMININ SEMANTİK TAHLİLİ .............. 35
Hanife KÖKLÜ
ŞÂTIBÎ VE ABDUH ÖZELİNDE BİLİMSEL TEFSİRİN
MAHİYETİ ........................................................................... 37
Nurullah Talha ERBAŞI
3
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
NAKŞBENDÎ-HÂLİDÎLİĞİN ERZİNCAN KOLUNUN
İLK HALKASI MUHAMMED SÂMİ EFENDİ ............ 40
Yusuf MURAT
İBN-İ CÜZEY EL-KELBÎ’NİN ET-TESHÎL Lİ ULÛMİ’TTENZÎL ESERİNİN MUKADDİMESİNDE KUR’ÂN
İLİMLERİ ............................................................................. 42
Saadet ŞAŞA
AHKÂM-I
MECELLE-İ
ADLİYYE’DE
VE
TÜRK
BORÇLAR KANUNU’NDA VEKÂLET AKDİ ............. 44
Ayşe GÜN
4
AMASYA
TAMİMİ’NİN
ŞAHİDİ:
SARAYDÜZÜ
KIŞLASI (DÜNÜ VE BUGÜNÜ) ..................................... 47
İsmail BİLGİLİ
ANADOLU TERBİYE MECMUASI’NIN (1. CİLT 1.
SAYI) DEĞERLENDİRİLMESİ ....................................... 51
Yusuf YAĞMUR
ANKARA HALKEVİ’NİN İDARİ VE İŞLEVSEL ROLÜ
VE ÖNEMİ ........................................................................... 53
Volkan YAŞAR
TİMURLULARDA NAKŞİBENDİLİK ........................... 55
Sevgi SARI
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA ÇOCUKLAR İÇİN
FELSEFE EĞİTİMİ UYGULAMALARI: BİR DURUM
ÇALIŞMASI......................................................................... 57
Şerife SEZER
İŞLEVSEL HALK BİLİMİ KURAMI BAĞLAMINDA
GEÇİŞ
TÖRENLERİNDE
HEDİYELEŞMENİN
İŞLEVLERİ ........................................................................... 60
Rabia KAÇMAZ
KONURALP HURÛFÂT DEFTERLERİNE DAİR BİR
DEĞERLENDİRME (1703 -1827 YILLARI ARASI) ...... 63
Mustafa ALTUNIŞIK
5
ÖLÜ
GÖMME
UYGULAMALARI
ÜZERİNE
ARKEOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME ........................ 65
Engin KEKEÇ
REKLAMLARDA HAREKETE TEŞVİK EDİCİ UNSUR
OLARAK
MİTSEL
SÖYLEMLERE
ÖRNEK
GÖSTERGEBİLİMSEL BİR ANALİZ ............................. 67
Mustafa AKSU
ÖZEL
GEREKSİNİMLİ
EBEVEYNLERİNİN
BAŞA
ÇIKMA
BİREYLERİN
SÜRECİNDE
DİNDARLIĞIN ROLÜ ...................................................... 69
Elif AS
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
DİNİ DUYGULARIN KARAR VERME ÜZERİNDEKİ
ETKİSİ .................................................................................. 73
Esra ÖZTUNÇ
DİN KÜLTÜRÜ BAŞLIKLI LİSANSÜSTÜ TEZLERİN
İÇERİK ANALİZİ ............................................................... 76
Fatma Betül ÇEKİN
ARSLAN KOYÇİYEV’İN “BEDEL GEÇİDİ’NDEKİ
LANET” ROMANI ÇERÇEVESİNDE RUSLAŞTIRMA
................................................................................................ 78
Tuğba ÖNCÜBAŞI
6
CELÂL BEY İLE İPEK SULTAN HİKÂYESİNİN
EPİZOT TAHLİLİ VE MOTİF YAPISI ........................... 80
Ali Sait ERASLAN
ALPAMIŞ DESTANI’NDA YER ALAN KÜLTLER.... 82
Hilal AKÇAY
SURİYE TÜRKMEN TÜRKÇESİ AĞIZLARI VE BU
AĞIZLAR
ÜZERİNE
YAPILAN
ÇALIŞMALAR
HAKKINDA BİR BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ ...... 84
Asena YALNIZ
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
MASUMİYET MÜZESİ ROMANINDA ANLATICI VE
ANLATI TİPOLOJİLERİ ................................................... 87
Zeynep TOKMAK BIYIKLI
SİRÂCÜ’L
KULÛB’DE
ÇIK-
FİİLİNİN
ÇOK
ANLAMLILIĞI ÜZERİNE BİR İNCELEME ................. 90
Merve ŞENCAN
7
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
PROGRAM AKIŞ PLANI
T.C.
AMASYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU (online)
SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI – I
I. GÜN
27 Nisan 2023 Perşembe
Açılış konuşmaları 9:30–9:45
Doç. Dr. Hasan YERKAZAN
Amasya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü
Prof. Dr. Süleyman ELMACI
Amasya Üniversitesi Rektörü
8
I. Oturum 9:45–10:45
KADIN VE AİLE ARAŞTIRMALARI
Doç. Dr. Nazan
KAHRAMAN
Sinan KETEN
Mediha Duygu ÖZER
Mehmet Tayyip
ERDOĞAN
Merve ÖZEL
Oturum Başkanı
İşbaşı Eğitim Programlarının
Meslek ve Meslek Grupları
Bağlamında Analizi: Amasya İli
Örneği
Üniversitelerin Kadın ve Aile
Ana Bilim Dallarında Üretilen
Tezlere Yönelik Bir Analiz
Sosyal Dışlanma Kavramı
Bağlamında Kadının Statüsü ve
Kadın Sağlığına Etkisi
Aile Yaşam Döngüsü İçerisinde
Ruh Sağlığı Açısından Riskli ve
Özel Gruplar
10:45–11:00 ARA
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
II. Oturum 11:00–12:00
MÜTERCİM TERCÜMANLIK VE İNGİLİZ DİLİ
ÖĞRETİMİ
Doç. Dr. Melike BAŞ
Oturum Başkanı
ChatGPT vs. DeepL and Google
Translate: Assessing the
Ali DURAN
Translation Quality in Different
Text Types
A Taxonomical Analysis of
Reading Questions Found in
Müge UZALDI
Optimise B1 Coursebook
A Literature Review on
Translation Competence:
Ali DURAN
Content Analysis for Further
Research
12:00–13:00 ÖĞLE ARASI
III. Oturum 13:00–14:00
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ 1
Doç. Dr. Adem GÜNEŞ Oturum Başkanı
Muhammed Ebû Şehbe Hayatı
Ayşe Gülsüm UÇAR
ve Hadîs Alanındaki Eserleri
Ecel Kavramının Semantik
Hanife KÖKLÜ
Analizi
Şâtıbî ve Abduh Özelinde
Nurullah Talha ERBAŞI
Bilimsel Tefsirin Mahiyeti
14:00–14:15 ARA
IV. Oturum 14:15–15:15
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ 2
Doç. Dr. Murat POLAT
Oturum Başkanı
Nakşibendî-Hâlidîliğin Erzincan
Kolunun İlk Halkası
Yusuf MURAT
Muhammed Sâmi Efendi
İbn-i Cüzey el-Kelbî’nin et-Teshîl
Saadet ŞAŞA
li Ulûmi’t-tenzîl Eserinin
Mukaddimesinde Kur’ân İlimleri
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’de ve
Türk Borçlar Kanunu’nda
Ayşe GÜN
Vekâlet Akdi
15:15–15:30 ARA
9
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
IV. Oturum 15:30–17:00
TARİH
Prof. Dr. Serap
TAŞDEMİR
Oturum Başkanı
Amasya Tamimi’nin Şahidi:
Saraydüzü Kışlası (Dünü ve
Bugünü)
Ankara Halkevi’nin İdari ve
İşlevsel Rolü ve Önemi
Anadolu Terbiye Mecmuası’nın
(1. Cilt 1. Sayı) Değerlendirilmesi
Timurlularda Nakşibendilik
İsmail BİLGİLİ
Volkan YAŞAR
Yusuf YAĞMUR
Sevgi SARI
2. GÜN
28 Nisan 2023 Cuma
VI. Oturum 9:30–10:30
TEMEL EĞİTİM
10
Prof. Dr. Asım ÇOBAN
Furkan DOĞRU ve
Fatih İRAP
Şerife SEZER
Serhat KAVUK
Oturum Başkanı
Birleştirilmiş Sınıflarda
Öğretmenlerin Karşılaştıkları
Sorunlar Konusunda Yapılan
Bilimsel Çalışmaların Analizi
Birleştirilmiş Sınıflarda Çocuklar
İçin Felsefe Eğitimi
Uygulamaları: Bir Durum
Çalışması
Cumhuriyetin 100.Yılında
Amasya’nın Türk Tarihindeki
Yerine Öğretmenler Gözüyle
Stratejik Açıdan Bir Bakış
10:30–10:45 ARA
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
VII. Oturum 10:45–12:00
SOSYAL BİLİMLER
Doç. Dr. Yusuf Kemal
ÖZTÜRK
Oturum Başkanı
İşlevsel Halk Bilimi Kuramı
Bağlamında Geçiş Törenlerinde
Hediyeleşmenin İşlevleri
Konuralp Hurûfât Defterlerine
Mustafa ALTUNIŞIK
Dair Bir Değerlendirme (1703 1827 Yılları Arası)
Ölü Gömme Uygulamaları
Engin KEKEÇ
Üzerine Arkeolojik Bir
Değerlendirme
Reklamlarda Harekete Teşvik
Edici Unsur Olarak Mitsel
Mustafa AKSU
Söylemlere Örnek
Göstergebilimsel Bir Analiz
11:45–14:00 ÖĞLE ARASI
Rabia KAÇMAZ
VIII. Oturum 14:00–15:00
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ
Prof. Dr. Şuayip
ÖZDEMİR
Elif AS
Oturum Başkanı
Özel Gereksinimli Bireylerin
Ebeveynlerinin Başa Çıkma
Sürecinde Dindarlığın Rolü
Esra ÖZTUNÇ
Dini Duyguların Karar Verme
Üzerindeki Etkisi
Fatma Betül ÇEKİN
Din Kültürü Başlıklı Lisansüstü
Tezlerin İçerik Analizi
15:00–15:15 ARA
11
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
12
IX. Oturum 15:15–16:15
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 1
Dr. Öğr. Üyesi Özge
Oturum Başkanı
ÇETİN
Arslan Koyçiyev’in “Bedel
Tuğba ÖNCÜBAŞI
Geçidi’ndeki Lanet” Romanı
Çerçevesinde Ruslaştırma
Celâl Bey ile İpek Sultan
Ali Sait ERASLAN
Hikâyesinin Epizot Tahlili ve
Motif Yapısı
Alpamış Destanı’nda Yer Alan
Hilal AKÇAY
Kültler
16:15–16:30 ARA
X. Oturum 16:30–17:30
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 2
Doç. Dr. Metin
Oturum Başkanı
HAKVERDİOĞLU
Suriye Türkmen Türkçesi
Ağızları ve Bu Ağızlar Üzerine
Asena YALNIZ
Yapılan Çalışmalar Hakkında Bir
Bibliyografya Denemesi
Zeynep TOKMAK
Masumiyet Müzesi Romanında
BIYIKLI
Anlatıcı ve Anlatı Tipolojileri
Sirâcü’l Kulûb’de Çık- Fiilinin
Çok Anlamlılığı Üzerine Bir
Merve ŞENCAN
İnceleme
Kapanış
SEMPOZYUM ERİŞİM:
Konu: Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
Zoom Toplantısına Katılın
https://zoom.us/j/93869833218?pwd=dFM1Tm5UQ09HRzZWS
2RiVm51M3RSZz09
Toplantı Kimliği: 938 6983 3218
Parola: AU05
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMLARININ MESLEK
VE MESLEK GRUPLARI BAĞLAMINDA
ANALİZİ: AMASYA İLİ ÖRNEĞİ
Sinan KETEN*
Öz
Çalışma hayatında tüm bireyler için insana yaraşır
iş fırsatlarının sunulduğu ve toplumsal cinsiyet eşitliği
bağlamında işgünün niteliğinin arttırıldığı politikaların
uygulanması önemlidir. Ülkemizde nüfusun yarısını
oluşturan kadınlar, cinsiyetleri nedeniyle çalışma
hayatında erkeklerin gerisindedir. Bu ayrımcılığın en
önemli unsurlarından birisi, cinsiyete dayalı mesleki
ayrımcılıktır. Kadınlar istedikleri meslekleri seçememekte
veya eğitimini aldıkları mesleklerde yeterince istihdam
edilememektedir. Bu nedenle Türkiye’nin ekonomik ve
sosyal gelişmesi açısından kadınların işgücü piyasasına
girişi ve istihdamın arttırılması ile ilgili yapılacak olan
çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Bu noktada bir
kamu istihdam kurumu olan Türkiye İş Kurumu’nun
(İŞKUR) kadın istihdamını desteklemeye yönelik
çalışmaları oldukça önemlidir. İŞKUR, istihdamın
artırılması, nitelikli işgücünün yetiştirilmesi ve
dezavantajlı grupların işgücü piyasasına girişini
kolaylaştırmak için aktif işgücü hizmetleri kapsamında
mesleki eğitim kursları, işbaşı eğitim programları, toplum
yararına programlar, proje ve özel uygulamalar
düzenlenmektedir.
Bu çalışmanın amacı, İŞKUR’un mesleki eğitim
faaliyetlerinin cinsiyet bağlamında değerlendirilmesidir.
Bu amaç doğrultusunda çalışmanın konusunu, kayıtlı
işsizlerin mesleki deneyim kazanmalarını sağlamak ve
istihdam edilebilirliklerini artırmak amacıyla yürütülen
işbaşı eğitim programları oluşturmaktadır.
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
13
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
14
Çalışmada örneklem olarak Amasya İŞKUR’un
2017-2021 yılları arasında düzenlediği işbaşı eğitim
programları seçilmiştir. Kurumun söz konusu yıllara
ilişkin faaliyet raporları incelenerek, düzenlenen işbaşı
eğitim programlarının meslek, meslek grupları, cinsiyet
dağılımları doküman analizi yöntemiyle incelenmiştir.
Kurumun işbaşı eğitim programlarının meslek grupları
açısından incelenmesi amacıyla yapılan ilk çalışma olması
nedeniyle çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı
düşünülmektedir.
Çalışmada elde edilen en önemli sonuçlar,
programlardan yararlanan toplam katılımcı sayısı artış
gösterirken kadın katılımcı oranın azaldığıdır. Bir diğer
önemli sonuç, programlarda en çok kadın katılımcı sayısı
sırası ile “hizmet ve satış elemanları”, “sanatkarlar ve
ilgili işlerde çalışanlar” ile “tesis ve makine operatörleri
ve montajcılar” meslek gruplarındadır. Bir başka sonuç
ise, “sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlar” ile “tesis ve
makine operatörleri ve montajcılar” meslek gruplarında
kadın katılımcı sayısının %32’sinin “konfeksiyon işçisi”
ve “makineci (dikiş)” mesleklerinde sıkıştığı ancak son
yıllarda “halat ve kablo ekleyicisi”, “LED aydınlatma
ekipmanları montajcısı”, “plastik mamuller montaj işçisi”
ile “metal işleri seri üretim tezgâh işçisi” mesleklerinde
kadınların erkekler ile birlikte yer aldığıdır. Ayrıca her yıl
işbaşı eğitim programı düzenlenmiş olan mesleklerden
kadın katılımcısı olmayan meslekler incelendiğinde
“galvanizli/galvanizsiz tel ürünleri üretim işçisi”,
“yumurta paketleme işçisi”, “mobilya montajcısı”
meslekleri ön plana çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Amasya İŞKUR, İşbaşı Eğitim
Programı, Meslek, Cinsiyet.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
An Analys’s of On-The-Job Train’ng Programs in The
Context of Work and Vocat’onal Groups: The Case of
Amasya
Abstract
It is important to implement policies that provide
decent work opportunities for all individuals and
improve the quality of work in the context of gender
equality. In our country, women, who constitute half of
the population, lag behind men in working life due to
their gender. One of the most important elements of this
discrimination
is
gender-based
occupational
discrimination. Women cannot choose the professions
they want or are not sufficiently employed in the
professions they are trained for. Therefore, for the
economic and social development of Turkey, studies on
women's entry into the labor market and increasing
employment are of great importance. At this point, the
efforts of the Turkish Employment Agency (İŞKUR), a
public employment agency, to support women's
employment are very important. İŞKUR organizes
vocational training courses, on-the-job training programs,
community benefit programs, projects and special
applications within the scope of active labor market
services in order to increase employment, train qualified
labor force and facilitate the entry of disadvantaged
groups into the labor market.
The aim of this study is to evaluate İŞKUR's
vocational training activities in the context of gender. In
line with this purpose, the subject of the study is on-thejob training programs carried out to enable registered
unemployed people to gain professional experience and
increase their employability.
On-the-job training programs organized by Amasya
İŞKUR between 2017-2021 were selected as the sample in
the study. By examining the activity reports of the
institution for the years in question, the occupation,
occupational groups and gender distribution of the on-
15
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
16
the-job training programs organized were examined by
document analysis method. It is thought that the study
will contribute to the literature as it is the first study to
examine the on-the-job training programs of the
institution in terms of occupational groups.
The most important results obtained in the study
are that while the total number of participants benefiting
from the programs has increased, the rate of female
participants has decreased. Another important result is
that the highest number of female participants in the
programs are in the occupational groups of "service and
sales personnel", "craftsmen and related trades" and
"plant and machine operators and assemblers",
respectively. Another result is that 32% of the number of
female participants in the occupational groups of
"craftsmen and related trades" and "plant and machine
operators and assemblers" is stuck in the occupations of
"garment worker" and "machinist (sewing)", but in recent
years, women have been included with men in the
occupations of "rope and cable splicer", "LED lighting
equipment assembler", "plastic products assembly
worker" and "metal works mass production bench
worker". In addition, when the professions that do not
have female participants among the professions in which
on-the-job training programs are organized every year are
examined, the professions of "galvanized / galvanized
wire products production worker", "egg packaging
worker", "furniture assembler" come to the fore.
Keywords: Amasya İŞKUR, on-the-job training
program, occupation, gender
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÜNİVERSİTELERİN KADIN VE AİLE ANA
BİLİM DALLARINDA ÜRETİLEN TEZLERE
YÖNELİK BİR ANALİZ
Mediha Duygu ÖZER*
Öz
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair yargılara
tarihin bütün dönemlerinde rastlamamız mümkündür.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabilmek adına pek
çok alanda çeşitli çalışmalar yapılmaya devam
etmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamanın en
önemli unsurlarından birisi, kadınların toplumsal hayat
içindeki varlığına ilişkin üretilen akademik bilgidir. Bu
anlamda üniversitelerin kadın odaklı uygulama ve
araştırma merkezleri ve lisansüstü ana bilim dalları
önemli kurumsal yapılardır. Ülkemizde kadın
çalışmalarının kurumsallaşmasına ilişkin ilk adımlar
1989 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından atılmış ve
süreç içinde pek çok üniversitede farklı adlarla bu
anlamda birimler kurulmuştur.
Bu çalışmanın amacı, üniversitelerin kadın odaklı
kurulan birimlerinde üretilen akademik bilginin
incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda çalışmanın
konusunu, üniversitelerin kadın odaklı ana bilim
dallarında üretilen tezler oluşturmaktadır. Çalışmada
Yüksek Öğretim Kurumu’nun tez merkezinde erişime
açık/izinli tezler kullanılmıştır. Farklı isimlerle çok fazla
sayıda anabilim dalı ve dolayısıyla üretilen lisansüstü
çalışma olması nedeniyle örneklem “kadın ve aile” ana
bilim dallarıyla ve 2014-2022 yılları ile sınırlandırılmıştır.
Dolayısıyla YÖK tez merkezi çevrimiçi veri tabanı detaylı
tarama sayfasında ana bilim dalı kısmına ‘kadın ve aile’
kelimeleri yazılarak elde edilen erişime açık 42 tez
araştırmanın örneklemi olarak belirlenmiştir.
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
17
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
Araştırmada içerik analizi yöntemi kullanılmış ve
oluşturulan kategorilerde tezler konu, yazar cinsiyeti,
danışman cinsiyeti, dil, tez türü, yazıldığı yıl, üniversite,
ana bilim dallarının tam adı, sayfa sayısı, anahtar
kelimeler, kaynakça, yaklaşım, yöntem, veri toplama ve
veri analiz aracı gibi özellikler açısından incelenmiştir.
Araştırmada elde edilen en önemli sonuçlardan
birisi, incelenen tezlerde en sık kullanılan anahtar
kelimenin toplumsal cinsiyet ve tamlamalarından
oluştuğudur. Bir diğer sonuç, üretilen tezlerin hem yazar
hem de danışmanlarının çoğunlukla kadınlardan
oluştuğudur. Kadın danışman tarafından üretilen tezlerin
oranı, %74 ve kadın araştırmacılar tarafından üretilen
tezlerin oranı ise, %90’dır. Ayrıca tezlerin %98’i yüksek
lisans seviyesinde, %2’si doktora seviyesinde üretilmiştir.
Anahtar kelimeler: Kadın ve Aile, Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği, Lisansüstü Tez, İçerik Analizi.
18
An Analysis of Thesis Generated in The Departments
of Women And Family Studies
Abstract
It is possible to find judgments about gender
inequality in all periods of history. To achieve gender
equality, various studies continue to be carried out in
many areas. One of the most important elements of
achieving gender equality is the academic knowledge
produced about the existence of women in social life. In
this sense, women-oriented application and research
centers and graduate departments of universities are
important institutional structures. The first steps
towards the institutionalization of women's studies in
our country were taken by Istanbul University in 1989
and in the process, units were established in this sense
with different names in many universities.
The aim of this study is to examine the academic
knowledge produced in the women-oriented units of
universities. In line with this purpose, the subject of the
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
study is the theses produced in the women-oriented
departments of universities. In the study, open /
authorized theses were used in the thesis center of the
Higher Education Institution. Due to the large number
of departments with different names and therefore the
graduate studies produced, the sample is limited to
"women and family" departments and the years 20142022. Therefore, on the detailed search page of the online
database of the YÖK thesis center, 42 theses open to access
obtained by typing the words 'women and family' in the
department section were determined as a sample of the
research.
Content analysis method was used in the research
and the theses were examined in terms of features such as
subject, author gender, advisor gender, language, thesis
type, year written, university, full name of the
departments, number of pages, keywords, bibliography,
approach, method, data collection and data analysis tool
in the categories created.
One of the most important results obtained in the
research is that the most frequently used keyword in the
theses examined consists of gender and its integuments.
Another conclusion is that both the author and his
advisors of the theses produced are mostly women. The
proportion of theses produced by female consultants is
74% and the proportion of theses produced by female
researchers is 90%. In addition, 98% of the theses were
produced at the master's level and 2% at the doctoral
level.
Key Words: Your Nameand the Family, Gender
Equality, Graduate Thesis, Content Analysis.
19
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
SOSYAL DIŞLANMA KAVRAMI
BAĞLAMINDA KADININ STATÜSÜ VE KADIN
SAĞLIĞINA ETKİSİ
Mehmet Tayyip ERDOĞAN*
20
Öz
Sosyal dışlanma bireyin toplumla bütünleşmesini
sağlayan sosyal, ekonomik, politik ve kültürel sistemlerin
tümünden, kısmen veya tamamen yoksun olduğu
dinamik sürecini ifade eden (Çakır, 2002) ve bireylerin
maddi ve manevi anlamda yoksunlaşarak toplumsal
hayattan uzak kalmaları ile bireylerin haklarını
koruyacak sosyal mekanizmalardan da mahrum olmaları
durumuyla derinleşen bir süreçtir. Birey ihtiyaçlarının
karşılandığı ölçüde toplumla bütünleşip, onun sağlıklı bir
parçası olarak yaşamını sürdürür. İhtiyaç alanlarından
biri veya birkaçında oluşabilecek olan yoksunluk, bireyin
o alandan başlayarak diğer alanlarda da toplumun dışına
doğru itilme sürecini başlatır.
Sosyal dışlanma riski altında bulunan en büyük
grubu ise kadınlar oluşturmaktadır. Çünkü kadınlar
cinsiyetleri dolayısıyla sosyo-kültürel, ekonomik,
kurumsal ve politik ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar.
Ekonomik dışlanma bu süreçte ana rolü üstlenmektedir.
Uygun ekonomik şartlara kavuşamayan kadın, diğer
birçok alanda da dışlanmaya maruz kalma riski
altındadır.
Kadınların sosyal dışlanmasına neden olan en
önemli etken toplumsal cinsiyet rolleridir. Kadınların
cinsiyetleri dolayısıyla maruz kaldıkları eşitsizlikler,
birbirini bütünleyen biçimde hayatın tüm alanında
etkisini göstermektedir. Kadınların eğitimden mahrum
edilmeleri, yoksulluğu kadınlar için bir döngü haline
dönüştürmektedir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
nedeniyle kadınların eğitim hakkı, çalışma hakkı, eşit
ücret, karar verme ve seçme özgürlüğü, toplumsal statü
eşitliği gibi haklardan yararlanamayışı ve kadınların
kamusal alanın dışına itilmeleri dolaylı olarak sağlık
haklarını da engellemektedir. Bireyin toplumun dışına
itilmesi toplumsal statüsü ile doğrudan ilişkilidir,
toplumsal statü ise sağlığı etkileyen önemli bir faktördür.
Kadının statüsü kadın sağlığını doğrudan etkileyen
faktörlerin başında gelir. Özellikle düşük statülü
kadınlarda doğurganlık düzeyi ve buna bağlı olarak
hastalık yükü erkeklere oranla üç kat artar. Ayrıca
kadının statüsünün düşük olması sağlık hizmetlerine
erişimi güçleştiren ana etkendir, hatta birçok kadın
yoksulluk, eğitimsizlik gibi nedenlerle uygun sağlık
hizmetlerini talep dahi edememektedirler.
Sonuç olarak sosyal dışlanma kadın sağlığı
üzerinde de etkisini gösteren önemli bir faktördür.
Kadınların sosyal dışlanmaya maruz kalmamaları için
yapılması gereken ise erkeklerle eşit olanaklara
kavuşturularak, eğitim, meslek edinimi, istihdam gibi
alanlardaki eşitsizlikleri gidermektir.
Anahtar Kelimeler: Sosyal dışlanma, kadının
statüsü, kadın sağlığı
The Status of Women in The Context of Socıal
Exclusıon and Its Impact On Women's Health
Abstract
Social exclusion is a process that expresses the
dynamic process in which the individual is deprived of
all, part or completely of the social, economic, political
and cultural systems that ensure the integration of the
individual with the society and deepens with the fact that
individuals are deprived of social life by being deprived
of material and spiritual sense and deprived of social
mechanisms to protect the rights of individuals. To the
extent that the needs of the individual are met, he
integrates with the society and continues his life as a
healthy part of it. The deprivation that may occur in one
21
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
22
or more of the areas of need starts the process of pushing
the individual out of society in other areas starting from
that area. The largest group at risk of social exclusion is
women. Because women are exposed to socio-cultural,
economic, institutional and political discrimination due to
their gender. Economic exclusion plays a major role in this
process. Women who do not have access to appropriate
economic conditions are at risk of being exposed to
exclusion in many other areas.
The most important factor causing the social
exclusion of women is gender roles. The inequalities that
women are exposed to due to their gender have an impact
on all areas of life in a complementary way. The
deprivation of women of education turns poverty into a
cycle for women. Due to gender discrimination, women's
inability to benefit from rights such as the right to
education, the right to work, equal pay, freedom of
decision and choice, equality of social status, and the
exclusion of women from the public sphere indirectly
prevent their right to health. The exclusion of the
individual from society is directly related to his social
status, while social status is an important factor affecting
health. The status of women is one of the factors that
directly affect women's health. Especially in low-status
women, the level of fertility and, accordingly, the burden
of disease increases threefold compared to men. In
addition, the low status of women is the main factor that
makes it difficult to access health services, and many
women cannot even request appropriate health services
due to poverty and lack of education.
As a result, social exclusion is an important factor
that has an impact on women's health. What needs to be
done in order to prevent women from being exposed to
social exclusion is to eliminate inequalities in areas such
as education, vocational training and employment by
providing equal opportunities with men.
Keywords: Social exclusion, status of women,
women's health.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
AİLE YAŞAM DÖNGÜSÜ İÇERİSİNDE RUH
SAĞLIĞI AÇISINDAN RİSKLİ VE ÖZEL
GRUPLAR
Merve ÖZEL*
Öz
Ruh sağlığı; bireyin kendisi ile barışık, aile ve
toplum içerisinde uyumlu olması, kişilerarası ilişkilerinde
dengeyi sağlayabilmesi, üretken olabilmesi, stresle baş
edebilmesi ve yaşamdan anlam bulabilmesidir. Bununla
birlikte bireyin duygu, düşünce ve davranışlarındaki
uygunluğu, yeterliliği ve tutarlılığı olarak da
tanımlanmaktadır. Ruh sağlığı yerinde olan her birey,
doğumdan ölüme kadar değişen yaşam koşullarına uyum
sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak yaş, cinsiyet,
sosyoekonomik durum, eğitim durumu gibi demografik
özellikler ve bunlara eşlik eden çevresel faktörler,
bireylerin psikososyal sorunlar karşısında gösterdikleri
tepkileri etkilemektedir. Aile yaşam döngüsü içerisinde
bu sorunlara maruz kalan ve ruhsal açıdan daha fazla
etkilenen
riskli
(incinebilir)
ve
özel
gruplar
bulunmaktadır. Bu gruplar; kadınlar, çocuk ve ergenler,
yaşlılar, özel gereksinimi olanlar, bağımlılar ve işsizler
olarak ele alınmaktadır. Bu literatür taraması ile aile
yaşam döngüsü içerisinde ruh sağlığı açısından riskli ve
özel grupların tanımlanması, nedenleri ve sonuçlarının
açıklanması amaçlanmaktadır. Kadınlar erkeklere oranla
daha fazla ruhsal sorun yaşamakta, erkeklerden iki kat
daha fazla depresyona maruz kalmaktadırlar. Özellikle
aile içinde kadınların ev içi sorumluluklarının çeşitliliği,
toplumsal cinsiyet eşitsizliği, hormonal değişiklikler,
şiddet ve boşanma gibi nedenler kadınların incinebilir
olduğunu göstermektedir. Erkekler bu gruba dâhil
edilmemiş gibi görünse de bağımlılık sorunları
erkeklerde kadınlara oranla daha fazla yaşanmakta;
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
23
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
24
işsizlik, yoksulluk, maddi kaygılar gibi nedenlerle
erkeklerin de ruhsal açıdan riskli oldukları bilinmektedir.
Aynı zamanda çocuklar ve yaşlılar da cinsiyet
gözetmeksizin riskli kabul edilmektedir. Her iki grubun
da bakıma ihtiyacının olması, onları ihmal ve istismara
açık hale getirmektedir. Aile içerisinde de sıklıkla ihmal
edilen bu grupların ruhsal açıdan etkilenmeleri
kaçınılmazdır. Gerek yaşlılık gerekse herhangi bir engel
durumundan kaynaklı özel gereksinimlerin varlığı da
bireylerin yaşama uyum sağlamalarını zorlaştırmakta ve
baş etme becerileri sağlıklı bireylere göre yetersiz
kalabilmektedir. Bu grupların her biri başka bir
psikososyal faktörün eşlik etmesi ile daha riskli konuma
gelebileceği gibi basit bir sosyal desteğin sağlanması ile
bu risk en aza da indirilebilmektedir. Bu doğrultuda
bireysel olarak benliğin farkına varılması, hangi yaşta
olunursa olunsun stresle baş etme becerilerinin
geliştirilmesi
ve
değişimlere
uyum
çabasının
sürdürülmesi gerekmektedir. Aile ve toplumun da riskli
grupları fark etmesi, bu konuda bilinçli olması ve gerekli
psikososyal desteği sağlaması oldukça önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Aile Yaşam Döngüsü,
İncinebilir Gruplar, Riskli Gruplar, Ruh Sağlığı
Risky and Special Groups in terms of Mental Health in
the Family Life Cycle
Abstract
Mental health; it is the individual's being at peace
with himself, being compatible in the family and society,
maintaining balance in his interpersonal relationships,
being productive, coping with stress and finding meaning
in life. In addition, it is also defined as the suitability,
adequacy and consistency of the individual's feelings,
thoughts and behaviors. Every individual with good
mental health has the potential to adapt to changing living
conditions from birth to death. However, demographic
characteristics such as age, gender, socioeconomic status,
educational status and accompanying environmental
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
factors affect the responses of individuals to psychosocial
problems. There are risky (vulnerable) and special groups
who are exposed to these problems in the family life cycle
and are more affected psychologically. These groups are;
women, children and adolescents, the elderly, those with
special needs, addicts and the unemployed. With this
literature review, it is aimed to define the risky and special
groups in terms of mental health in the family life cycle,
and to explain the causes and consequences. Women
experience more mental problems than men, and are
exposed to depression twice as often as men. Especially
the diversity of women's domestic responsibilities within
the family, gender inequality, hormonal changes, violence
and divorce show that women are vulnerable. Although
men do not seem to be included in this group, addiction
problems are more common in men than in women; it is
known that men are also mentally risky for reasons such
as unemployment, poverty, and financial concerns. At the
same time, children and the elderly are considered risky
regardless of gender. The fact that both groups need care
makes them vulnerable to neglect and abuse. It is
inevitable that these groups, which are often neglected in
the family, are affected psychologically. The existence of
special needs arising from both old age and any disability
makes it difficult for individuals to adapt to life and their
coping skills may be insufficient compared to healthy
individuals. Each of these groups can become more risky
with the accompanying of another psychosocial factor,
and this risk can be minimized by providing simple social
support. In this direction, it is necessary to realize the self
as an individual, to develop the skills of coping with stress
no matter what age one is, and to continue the effort to
adapt to changes. It is very important for the family and
society to be aware of risky groups, to be conscious about
this issue and to provide the necessary psychosocial
support.
Keywords: Family Life Cycle, Mental Health, Risk
Groups, Vulnerable Groups.
25
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
CHATGPT VS. DEEPL AND GOOGLE
TRANSLATE: ASSESSING THE TRANSLATION
QUALITY IN DIFFERENT TEXT TYPES
Ali DURAN*
26
Abstract
Linguistic variety is a beautiful feature of mankind
since it represents the vast array of cultures and
experiences. Nonetheless, it is an undeniable fact that it
may be a barrier at times, particularly when
communicating with someone who speaks a different
language. But, thanks to machine translation (MT), the
effect of language barriers can be mitigated. Through MT,
one may rapidly comprehend information, successfully
communicate ideas, and establish connections with others
from diverse cultures. Google Translate, DeepL, Bing
Microsoft Translator, and Amazon Translate are a few of
the most popular translation tools. ChatGPT, on the other
hand, is the name of a modern AI and has been gaining
ground. Since OpenAI released ChatGPT in November
2022, there have been concerns that employees in a variety
of sectors may be displaced by the sophisticated AI
chatbot. There is a trending question in Translation
Studies (TS): Is ChatGPT a good translator? It is claimed
that ChatGPT, like other machine learning models,
produces much more accurate translations based on
context. Based on the findings of previous literature, since
text translation is one of the things ChatGPT can do
impressively, we compared how it stacks up against
Google Translate and DeepL in different text types. To
compare these technologies, we chose difficult-totranslate text types based on Katharina Reiss' Text Type
model, which highlighted common translation issues.
Reiss defines three text-types based on their
*
Amasya
Üniversitesi
Sosyal
[email protected]
Bilimler
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
communicative function: the informative type, the
expressive type, and the operative type. Based on these,
we compared the translations by ChatGPT with DeepL
and Google Translate and draw some conclusions. This
research is a qualitative in its nature. The translations
done by ChatGPT, DeepL and Google Translate have been
evaluated based on the machine translation quality
model. The findings will be of use to T&I researchers
interested in machine translation as well as users of these
technologies.
Keywords: ChatGPT, DeepL, Google Translate,
Artificial Intelligence, Machine Translation, Translation
Quality
27
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
A TAXONOMICAL ANALYSIS OF READING
QUESTIONS FOUND IN OPTIMISE B1
COURSEBOOK
Müge UZALDI*
28
Abstract
In order to check students’ understanding and
improve their cognitive skills for use in and outside the
classroom, questions are important tools that need to be
used effectively by the teachers. Since coursebooks are the
most common type of source that provides language
input in a classroom context, the questions presented in
the coursebooks must be effective and expedient. The
present study aimed at evaluating the cognitive levels of
the questions based on the reading texts of the Optimise
B1 level coursebook. For this purpose, the questions in the
reading tasks of the Optimise B1 Student’s Book were
codified based on the Hess Cognitive Rigor Matrix to see
which levels of Bloom’s Revised Taxonomy and Webb’s
Depth of Knowledge levels were more emphasized. The
goal of this mixed-methods study was to classify and
examine the frequency and percentage of higher-order
thinking skills in the reading questions of Optimise B1.
The data revealed that most of the questions foster lowerlevel thinking, whereas fewer questions promote higherlevel thinking skills in students. The findings of this study
raise awareness for teachers and materials developers to
be familiar with cognitive levels of the questions which
help students develop their critical thinking while
learning a foreign language.
Keywords: materials evaluation, coursebook
analysis, critical thinking, cognitive levels.
*
Başkent
Üniversitesi
[email protected]
Eğitim
Bilimleri
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Optimize B1 Ders Kitabı'nda Bulunan Okuma
Sorularının Taksonomik Analizi
Öz
Öğrencilerin anlamalarını kontrol etmek ve sınıf
içinde ve dışında bilişsel becerilerini geliştirmek için
sorular, öğretmenler tarafından etkili bir şekilde
kullanılması gereken önemli araçlardır. Ders kitapları,
sınıf bağlamında dil girdisi sağlayan en yaygın kaynak
türü olduğundan, ders kitaplarında sunulan sorular etkili
ve amaca uygun olmalıdır. Bu çalışma, Optimize B1
düzeyi ders kitabındaki okuma metinlerine dayalı olarak
soruların
bilişsel
düzeylerini
değerlendirmeyi
amaçlamıştır. Bu amaçla Optimize B1 ders kitabı okuma
bölümlerinde yer alan sorular Hess’in Bilişsel Düzey
Matrisi temel alınarak kodlanarak Bloom’un Gözden
Geçirilmiş Taksonomisi ve Webb’in Bilgi Derinliği
düzeylerinin hangi düzeylerde daha fazla vurgulandığı
görülmektedir. Bu karma yöntem çalışmasının amacı,
Optimize B1'in okuma sorularında üst düzey düşünme
becerilerinin sıklığını ve yüzdesini sınıflandırmak ve
incelemekti. Veriler, soruların çoğunun alt düzey
düşünmeyi teşvik ettiğini, daha az sorunun ise
öğrencilerde
üst
düzey
düşünme
becerilerini
geliştirdiğini ortaya koydu. Bu çalışmanın bulguları,
öğretmenlerin ve materyal geliştiricilerin, öğrencilerin bir
yabancı dil öğrenirken eleştirel düşünmelerini
geliştirmelerine yardımcı olan soruların bilişsel
düzeylerine aşina olmaları konusunda farkındalık
yaratmaktadır.
Anahtar Kelimeler: materyal değerlendirmesi, ders
kitabı incelemesi, eleştirel düşünce, bilişsel düzeyler
29
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
A LITERATURE REVIEW ON TRANSLATION
COMPETENCE: CONTENT ANALYSIS FOR
FURTHER RESEARCH
Ali DURAN*
30
Abstract
Translation competence is one of the main issues
that needs to be addressed in the discipline of translation
studies (TS) as it is regarded as a concept that governs
academic programmes as well as employability in the
industry. Over the last decades, there has been an increase
in the number of publications on translation competence;
however, no systematic reviews or scientometric studies
have been conducted. The purpose of the qualitative
study is to explore research paths in translation
competence through the construction of a database of
peer-reviewed journal articles in the core collection of the
Web of Science (WoS) database involving the period 20122022. We collected data from the TS journals indexed in
the Social Sciences Citation Index (SSCI), Arts &
Humanities Citation Index (A&HCI), or Emerging
Sources Citation Index (ESCI) databases of the Web of
Science Core collection through a content analysis
research design. The findings will be of use to T&I
researchers interested in translation competence as it may
help them identify research challenges and deficiencies
for future directions.
Keywords: Translation Competence, Translation
Studies, Web Of Science (Wos), Content Analysis,
Research Evaluation.
*
Amasya
Üniversitesi
Sosyal
[email protected]
Bilimler
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Çeviri Yetkinliği Üzerine Bir Literatür Taraması: İleri
Araştırmalar İçin İçerik Analizi
Öz
Çeviri edinci, akademik programların yanı sıra
sektörde istihdam edilebilirliği de düzenleyen bir kavram
olarak kabul edildiğinden, çeviribilim (TS) disiplininde
ele alınması gereken temel konulardan biridir. Son
yıllarda, çeviri edinci üzerine yapılan yayınların
sayısında önemli bir artış olmuştur; ancak sistematik
incelemeler veya bilimetrik çalışmalar yapılmamıştır. Bu
araştırmanın amacı, 2012-2022 dönemini kapsayan Web
of Science (WoS) veritabanındaki hakemli dergi
makalelerinden oluşan bir veri seti oluşturarak çeviri
edinci alanındaki araştırmaların mevcut durumunu
incelemektir. Bu araştırmada analize dahil edilen
araştırmalar, Web of Science, Social Sciences Citation
Index (SSCI), Arts & Humanities Citation Index (A&HCI)
veya Emerging Sources Citation Index (ESCI) veri
tabanlarında dizinlenen TS dergilerinden elde edilmiştir.
Bu araştırmanın bulgularının, çeviri edinci ile ilgilenen
araştırmacılara yol göstermesi beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Çeviri Edinci, Çeviri
Araştırmaları, Web Of Science (Wos), İçerik Analizi,
Araştırma Değerlendirme
31
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
MUHAMMED EBÛ ŞEHBE’NİN HAYATI VE
HADÎS ALANINDAKİ ESERLERİ
Ayşe Gülsüm UÇAR*
32
Öz
XX. yüzyılda Mısır’da doğmuş, eğitim hayatını
Mısır’da tamamlamış, Mısır el-Ezher Üniversitesinde
uzun yıllar öğretim görevliliği vazifesinde bulunmuş
büyük âlim Muhammed Ebû Şehbe’nin hayatı ve yazmış
olduğu eserleri hakkında bilgi sunmak araştırmanın
konusunu teşkil etmektedir.
Çalışmada Ebû Şehbe’nin hayatı, nesebi, eğitim ve
çalışma hayatı, almış olduğu vazifeler, akranları, arkadaş
ve hocaları hakkında bilgi verilmiş ve müellifin hadis
alanında yazdığı başlıca eserler tanıtılmıştır. Eserlerin
muhteviyatlarının yanında Ebû Şehbe’nin ilmî bakış açısı
ve kitaplarını telif ederken takip ettiği yöntem de ortaya
konulmaya gayret edilmiştir. Araştırmamızda Ebû
Şehbe’nin eserlerinin büyük bölümüne ulaşılmış ve
muhtevası hakkında bilgiler sunulmuştur. İsimleri tespit
edilen ancak nüshasına ulaşılamayan eserlere daha sonra
yapılacak çalışmalara kaynaklık etmesi bakımından
isimleri ile yer verilmiştir.
Onun yaşadığı asır Kur’ân ve sünnet hakkında
müsteşriklerin ortaya attıkları iddiaların yaygınlaştığı,
çağdaş bazı kitaplarda sünnet hakkında şüphe
uyandıracak hususların yazıldığı döneme denk
gelmektedir. Ebû Şehbe Oryantalistlerin ve özellikle
onlardan neşet eden söz konusu iddialara eserlerinde yer
veren bazı çağdaş Müslüman âlimlerin, karşısında bir
duruş sergileyerek ortaya atılan görüşleri titizlikle
incelemiş ve daima Kur’ân ve Sünnet’in savunuculuğunu
üstlenmiştir. Onun bu yaklaşımı ve izlediği metod
kitaplarının çoğunluğuna yansımıştır. Çalışmalarının
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
büyük bölümü Kur’ân ve Sünnete dairdir. Bununla
birlikte ahkâm ile alakalı çalışmaları da mevcuttur. Ebû
Şehbe yaşadığı dönem itibariyle yaptığı savunular,
reddiyeler ve ilmî çalışmalarla İslâm’ın doğru
anlaşılmasında göz ardı edilemeyecek büyüklükte çaba
sarfetmiştir.
Anahtar Kelimeler: Hadîs, Ebû Şehbe, Sünnet
Müdafaası.
The Life of Muhammed Abu Shahbe and Works in The
Field of Hadıth
Abstract
The subject of the research consists of providing
information about the life and work of the great scholar
Mohammad Abu Shahba, who was born in Egypt in the
20th century, completed his education in Egypt, and was
a lecturer at the Al-Azhar University for long years.
This study provides information about Abū
Shahba's life, his ancestry, his education and work life, the
positions he held, his peers, friends and teachers, and
introduces the main works written by the author in the
field of hadith. In addition to the content of the works, an
effort has been made to reveal Abu Shahba's scholarly
perspective and the method he followed in composing his
books. In our research, most of Abū Shahba's works have
been reached and information about their content has
been presented. The works whose names have been
identified but whose copies could not be found have been
included with their names in order to serve as a source for
future studies.
The century in which he lived coincides with the
period in which the allegations put forward by the
anthropologists about the Qur'an and the Sunnah became
widespread, and some contemporary books were written
to cast doubt on the Sunnah. Abū Shahba took a stance
against the Orientalists and especially some
contemporary Muslim scholars who included these
claims in their works and meticulously examined the
33
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
views put forward and always defended the Qur'an and
Sunnah. This approach and method is reflected in the
majority of his books. Most of his works are about the
Qur'an and Sunnah. However, there are also works
related to ahkam. Abū Shahba made a great effort that
cannot be ignored in the correct understanding of Islam
with his defenses, refutations and scientific studies.
Keywords: Hadith, Abu Shahba, Sunnah Defense.
34
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ECEL KAVRAMININ SEMANTİK TAHLİLİ
Hanife KÖKLÜ*
Öz
Ecel kavramının kelâm literatüründeki anlam
çerçevesini belirlemek ve işlevlerini ortaya koymak,
insanın dünya hayatından ayrılma zamanı noktasında
büyük anlam taşımaktadır. Ecel, Allah’ın insanlar için
ezelde takdir etmiş olduğu süredir. Klasik kelâm
ekollerine göre bu tanımlamalar farklılık göstermektedir.
Bu çalışmada insan hayatı için bu denli önemli olan
ecel kavramının etimolojik bir üslupla izah edilmesi
amaçlanmış ve kavramın tarihsel süreci ele alınmıştır.
Kavram açıklanırken Türkçe’de ve kelâmda bulunan
kullanım alanları ile sınırlandırılmıştır. Ku’an-ı
Kerim’den ayetler sunularak Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet ’in
ecel görüşleri değerlendirilmiştir. Semantik tahlil
noktasında karşılaştırmalı bir bakış açısıyla yaklaşıp
çalışmamız örneklerle zenginleştirilmiştir. Kavramın
kullanım alanının geçmişten günümüze güncelliğini
koruduğunu ve tarihsel süreçte kültür etkisiyle
değişikliğe uğradığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kur’an, Zaman, Ölüm, Ecel,
Mu’tezile, Ehl-i sünnet.
Semantic Analysis of The Concept of Fate
Abstract
Determining the meaning fremawork of the concept
of fate the kalam literature and revealing the tool, which
has a great meaning at the time of separation of removing
the world of man. The concept of fate is the time that Allah
has ordained for peaple in eternity. It shows the
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
35
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
explanations of these definitions according to classical
kalam schools.
In this study, it is aimed to explain the concept of
fate, which is so important for human life, with an
etymological style, and discussed the historical process of
the concept is discussed. While explaining the concept, it
is limited to the usage areas in Turkish and kalam. By
presenting verses from the Qur’an, the opinions of
Mu’tazila and Ahl as-Sunnah were evaluated. Our study
has been enriched with examples by approaching from a
comparative point of view at the point of semantic
analysis. It has been concluded that the usage area of the
concept has been kept up to date from the past to the
present and has been changed by the influence of culture
in the historical process.
Keywords: Qur’an Time Fate, Death, Mu’tazila, Ahl
as- sunnah.
36
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ŞÂTIBÎ VE ABDUH ÖZELİNDE BİLİMSEL
TEFSİRİN MAHİYETİ
Nurullah Talha ERBAŞI*
Öz
Bu çalışmada Kur’an’ın tefsiri konusunda dirayet
tefsirinin ortaya çıkmasıyla başlayan ancak tarihi
tespitlere göre Abbasiler devrindeki ilim ve tercüme
hareketlerinin başlangıcına dayanan bilimsel tefsir
yaklaşımı ele alınmıştır. Bu anlayışın daha iyi
anlaşılabilmesi için çalışmanın ilk kısmında bu
yaklaşımın tarihteki yeri, tanımı, niteliği ve savunucuları
gibi konular ele alınmıştır. Ardından bu anlayışa ilk
sistemli tepki ve itirazı sunan İbrâhim b. Mûsâ eşŞâtıbî’nin görüşlerine yer verilerek görüşlerinin
değerlendirmesi yapılmıştır. Daha sonra ictimai tefsirin
kurucusu sayılan Muhammed Abduh’un bilimsel tefsir
yaklaşımını benimsememesi ve bunun gerekçelerini
sunması şeklinde onun görüşlerine yer verilmiştir. Onun
oluşturduğu düşünce anlayışına karşın Kur’an’ı tefsir
ederken bilimsel verilerden yararlandığı ve kendi
düşüncelerinin tersine yaptığı söylemler örneklerle
verilmiştir. Değerlendirme kısmında bilimsel yaklaşımla
tefsir anlayışına muhalif olanların düşüncelerinin
temellerinden bahsedilmiş, bilimsel tefsir anlayışını
savunanların yanlış ve itirazı haklı kılan yanlarından söz
edilmiştir. Kur’an’ın bilimsel çalışmaları teşvik ettiği
ancak, onu sadece bilimsel verilerle tefsir etmenin yanlış
olduğu, ayetlerin tefsirinde bilimsel verilerden
yararlanılabileceği tespit edilmiştir. Bu açıdan Kur’an’ın
bilimsel tefsiri anlayışında usul yönünden üç noktaya
dikkat çekilmiş ve yine bu anlayışta unutulmaması
gereken iki kural hatırlatılmıştır.
*
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
[email protected]
37
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
Anahtar Kelimeler: Kur’an, Tefsir, Bilimsel Tefsir,
İbrâhim b. Mûsâ eş-Şâtıbî, Muhammed Abduh.
The Nature of Scıentific Interpretation: Shâtıbî And
Abduh Cases
38
Abstract
In this study, the scientific tafsir approach, which
started with the emergence of wisdom tafsir on the
interpretation of the Qur'an, but based on the beginning
of the science and translation movements in the Abbasid
period, according to historical determinations, is
discussed. In order to better understand this
understanding, in the first part of the study, issues such
as the place of this approach in history, its definition,
nature and advocates are discussed. Then, offering the
first systematic reaction and objection to this
understanding, İbrahim b. Mûsâ al-Shâtıbî were included
and his views were evaluated. Later, his views are
included in the way that Muhammad Abduh, who is
considered the founder of social commentary, did not
adopt the scientific interpretation approach and
presented the reasons for it. Despite his understanding of
thought, the discourses that he made use of scientific data
while interpreting the Qur'an and that he made contrary
to his own thoughts are given with examples.
In the evaluation part, the foundations of the
thoughts of those who oppose the understanding of tafsir
with a scientific approach are mentioned. It has been
mentioned that those who defend the understanding of
scientific interpretation are wrong and justify the
objection. It has been determined that the Qur'an
encourages scientific studies, but it is wrong to interpret
it only with scientific data, and scientific data can be used
in the interpretation of the verses. In this respect, attention
was drawn to three points in terms of method in the
scientific interpretation of the Qur'an, and two rules that
should not be forgotten in this understanding were
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
reminded.
Keywords: Qur'an, Tafsir, Scientific Tafsir, Ibrahim
b. Musa al-Shatibi, Muhammad Abduh.
39
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
NAKŞBENDÎ-HÂLİDÎLİĞİN ERZİNCAN
KOLUNUN İLK HALKASI MUHAMMED SÂMİ
EFENDİ
Yusuf MURAT*
40
Öz
Bu bildiride Nakşbendî-Hâlidîliğin Erzincan
kolunun ilk halkası olan halk arasında daha çok Pîr-i Sâmi
olarak
bilinen
Muhammed
Sâmi
Efendinin,
Abdurrahman Tâğî’nin halifesi olarak Erzincan’a gelmesi
ve burada Kırtıloğlu Tekkesini kurması ele alınmıştır.
Çalışmada, Muhammed Sâmi ile beraber Erzincan'a
gelen Nakşbendî-Hâlidîliğin Erzincan kolunu ve Sâmi
Efendi'nin Erzincan'da kurduğu Kırtıloğlu tekkesini
tanıtmak amaçlanmış olup ilgili literatür taraması da
yapıldığında konuyu inceleyen herhangi çalışmaya
rastlanılmamıştır. Bu sebeple hazırlanan çalışmanın
literatüre katkı sağlaması ve bu alandaki ilk çalışma
olması önem arz eder.
Araştırma yapılırken dökümantasyon yöntemi
kullanılmış ve elde edilen veriler mukayese ve analiz
edilerek metne aktarılmıştır.
Çalışmada
Muhammed
Sâmi
Efendinin
Erzincan’da Kırtıloğlu tekkesini kurması, NakşbendîHâlidîliğin Erzincan kolunun ilk halkası olması,
silsilesinin devamıyla birlikte birçok bölgeye yayılması ve
tekke-tasavvuf edebiyatında önemli şahsiyetlerinden
Sâlih Baba’nın da Muhammed Sâmi Efendinin
müridlerinden olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Bütün bu veriler ışığında, konu ile ilgili daha
kapsamlı bir araştırma yürütülmesi gerektiği anlaşılıp söz
konusu konunun doktora seviyesinde de çalışılabileceği
fark edilmiştir.
*
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
[email protected]
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anahtar Kelimeler: Muhammed Sâmi, Nakşbendî,
Erzincan, Sâlih Baba, Tasavvuf.
Muhammed Sâmi Efendi, The First Link of The
Erzincan Strend of Nakshbendî-Khalidism
Abstract
In this paper, the first link of the Erzincan branch of
Naqshbendi-Khalidism, Muhammed Sâmi Efendi, who is
known as Pir-i Sâmî among the people, came to Erzincan
as the caliph of Abdurrahman Tâğî and established
Kırtıloğlu Lodge here.
In the study, it was aimed to introduce the Erzincan
branch of Naqshbendi-Khalidism, which came to
Erzincan with Muhammed Sâmî, and the Kırtıloğlu lodge
founded by Sâmî Efendi in Erzincan, and when the
relevant literature was searched, no study examining the
subject was found. For this reason, it is important that the
prepared study contributes to the literature and is the first
study in this field.
During the research, the documentation method
was used and the data obtained were transferred to the
text by comparison and analysis.
In the study, it was concluded that Muhammed
Sâmî Efendi founded Kırtıloğlu lodge in Erzincan, was
the first link of the Erzincan branch of NaqshbandiKhalidism, spread to many regions with the continuation
of his line, and Salih Baba, one of the important figures in
tekke-sufi literature, was one of the followers of
Muhammed Sâmî Efendi.
In the light of all these data, it was understood that
a more comprehensive research on the subject should be
carried out and it was realized that the subject could be
studied at the doctoral level.
Keywords: Muhammed Sâmî, Naqshbandi,
Erzincan, Sâlih Baba, Sufism
41
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
İBN-İ CÜZEY EL-KELBÎ’NİN ET-TESHÎL Lİ
ULÛMİ’T-TENZÎL ESERİNİN
MUKADDİMESİNDE KUR’ÂN İLİMLERİ
Saadet ŞAŞA*
42
Öz
Bu çalışmada Kur’ân’ın lafız ve mana açısından
anlaşılmasını sağlayan, murâd-ı ilâhîyi ortaya çıkarmada
yardımcı olan Kur’ân ilimleri üzerine bir inceleme
yapılmıştır. Ancak bu konu, bir akademik çalışmanın
hacmine sığmayacak kadar geniş bir araştırma yelpazesi
gerektiren bir alan olduğu için doğal olarak takyîd
edilmiştir. Bu bağlamda birçok müfessirin referans
kaynağı olan, Mâlikî fâkihi ve müfessir İbn Cüzey (ö.
741/1340) ve onun bu alandaki meşhur et-Teshîl li ulûmi’ttenzîl eseriyle yetinilmesi uygun görülmüştür. Bu eser, iki
mukaddimeden oluşmuştur. Birinci mukaddimede
Kur’ân tarihi, Kur’ân ilimleri, Kur’ân ile ilişkili diğer ilim
dalları, müfessirler arasındaki ihtilaf sebepleri, müfessir
tabakaları ve Kur’ân faziletleri gibi birçok konuyu ilgili
başlıklar açarak ele almıştır. İkinci mukaddimede ise
Kur’ân’ı Kerim’de yaygın kullanılan yahut iki veya daha
fazla yerde geçen kelimelere dair Arapça alfabetik sıraya
göre muhtasar bir kuran sözlüğü derlemiştir. Bu
çalışmanın asıl amacı hem Kur’ân ilimleri hakkında
detaylı ilmî verilere ulaşmak hem de İbn Cüzey gibi
alanın uzmanını tanımak ve tanıtmaktır. Bu araştırmada
et-Teshîl li ulûmi’t-tenzîl eseri asıl kaynak, bununla ilgili
klasik ve çağdaş çalışmalar ise fer’î kaynak olarak
kullanılmıştır. Bu çalışma, alanla ilgili okumalar yapılıp
gerekli
verilerin
ayıklanması
ve
bunların
sentezlenmesiyle oluşturulmuştur. Dolayısıyla bir iddia
veya tez ileri sürmek ve kritik yapmanın ötesinde bir
tespit çalışmasıdır. Bununla beraber ilgili konularda
birtakım değerlendirme ve analizlerden hâli de değildir.
*
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anahtar kelimeler:
mukaddime, Kur’ân ilimleri
İbn
Cüzey,
et-Teshîl,
The Sciences of The Qur'an In The Preface of Ibn AlJuzay Al-Kalbī's Al-Tashīl Lı'ulūmı Al-Tanzīl
Abstract
In this study, an examination has been made on the
Qur'anic sciences that enable the understanding of the
Qur'an in terms of wording and meaning and help to
reveal the divine will. However, since this subject is a field
that requires a wide range of research that cannot fit into
the volume of an academic study, it is naturally restricted.
In this context, it was deemed appropriate to be limited to
the Mālikī jurist and commentator Ibn Juzay (d. 741/1340)
and his famous work al-Teshīl li ulūm al-tanzīl, which is a
reference source for many commentators. This work
consists of two prefaces. In the first introduction, he
discusses many topics such as the history of the Qur'an,
the sciences of the Qur'an, other branches of science
related to the Qur'an, the reasons for disagreement among
the commentators, the layers of commentators and the
virtues of the Qur'an. In the second introduction, he
compiled a concise Qur'anic dictionary in Arabic
alphabetical order on the words commonly used in the
Qur'an or mentioned in two or more places. The main
purpose of this study is both to reach detailed scholarly
data on Qur'anic sciences and to recognize and introduce
an expert in the field such as Ibn Juzay. In this study, the
work al-Tashīl li ulūm al-tanzīl is used as the main source,
and classical and contemporary studies related to it are
used as secondary sources. This study is a synthesis of the
readings in the field and the extraction and synthesis of
the necessary data. Therefore, it is a study of
determination rather than asserting a claim or thesis and
making a critique. Nevertheless, it is not devoid of some
evaluations and analyses on related issues.
Keywords:
Ibn
Juzay,
al-Tashīl,
Mukaddima/Preface, Qur'anic sciences.
43
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
MECELLE-İ AHKÂM-I ADLİYYE’DE VE TÜRK
BORÇLAR KANUNU’NDA VEKÂLET AKDİ
Ayşe GÜN*
44
Öz
Fıkhın, Müslüman toplumların yıllar boyu sahip
oldukları bilgi birikimleri ve yaşayış tarzlarının sonucu
oluşan hukuk kültürünün dış dünyaya yansıması olduğu
söylenebilir. İslam hukuku ise ister kadim ister güncel
olsun tüm meseleleri asırlar öncesinden yanıtlayarak,
Müslümanın hayatının her alanında etkili olarak her
anlamda örnek bir hukuk sisteminin var olmasına
öncülük etmiştir. İşte hukuk sisteminin her şeyi
cevaplandırdığı bu dünyada insanlar yaşayış tarzlarının
ve bilgi birikimlerinin kaynağını oluşturan hayatlarının
her alanında her konuda bilgi sahibi olamamaktadır.
Kişinin bilemediği, üstesinden gelmekte zorlandığı
birtakım konular ve sorunlar her zaman olmaktadır. İşte
kişinin tecrübesizlik, bilgisizlik veyahut birtakım
imkânsızlıklar sebebiyle işlerini veya fiillerini bizzat
yapamadıkları takdirde işini veya fiilini güvendiği ve o
işin uzmanı olan bir kişiden yapmasını istediği takdirde
hukuk dünyasında karşılıklı irade beyanlarına dayalı bir
sözleşme gündeme gelmektedir. Böyle bir durumda işinin
görülmesini isteyen şahıs ile işi gören şahıs arasında
gündeme gelen sözleşmeye, vekâlet sözleşmesi
denilmektedir. Temsil ilişkisi ile doğan bu hukuki
müesseseye insanın ve insanoğlunun her zamanında
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaca binaen vekâlet akdi,
İslam hukukunun uygulandığı Mecelle-i Ahkâm-ı
Adliyye’de, mer’i hukukta ise 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu çalışmada hem Mecelle
ekseninde hem de Türk Borçlar Kanunu ekseninde
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
vekâlet sözleşmesi irdelenerek benzer olan veya farklı
olan hususlar dile getirilecektir. Nitekim çeşitli Yargıtay
kararları ve kadı sicillerinden de örnekler verilerek hem
teorik hem de pratik olarak İslam hukuku ve mer’i hukuk
boyutunda vekâlet akdi incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Vekâlet, Vekil, Müvekkil, Akit.
Attorney Contract in Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye and in
Turkish Law of Obligations
Abstract
The reflection of the legal culture, which is the result
of the knowledge and life styles of the Muslim societies
over the years, to the outside world is called fiqh. Islamic
law, on the other hand, has led to the existence of an
exemplary legal system in every sense, being effective in
every aspect of a Muslim's life, by answering all issues,
whether ancient or contemporary, centuries ago. In this
world, where the legal system answers everything, people
cannot have information about every aspect of their lives,
which is the source of their lifestyles and knowledge.
There are always some issues and problems that the
person does not know and has difficulty overcoming. If
the person cannot perform their work or actions
personally due to inexperience, ignorance or some
impossibilities, a contract based on mutual declarations of
will comes to the fore in the legal world, if the person he
or she trusts and asks a person who is an expert in that
business to do. In such a case, the contract that comes to
the agenda between the person who wants his job to be
seen and the person who does the job is called a power of
attorney contract. This legal institution, which arises from
the relationship of representation, is needed at all times
by human beings and human beings. Based on this need,
the power of attorney contract is regulated in the Mecellei Ahkam-ı Adliyye, where Islamic law is applied, and in
the Turkish Code of Obligations No. 6098 in the enacted
law. In this study, both the Mecelle axis and the Turkish
Code of Obligations will be examined and the similar or
45
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
different issues will be expressed. As a matter of fact, by
giving examples from various Supreme Court decisions
and kadi registries, the power of attorney contract will be
examined both theoretically and practically in the
dimension of Islamic law and legal law.
Keywords: Proxy, Lawyer, Client, Contract.
46
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
AMASYA TAMİMİ’NİN ŞAHİDİ: SARAYDÜZÜ
KIŞLASI (DÜNÜ VE BUGÜNÜ)
İsmail BİLGİLİ*
Öz
Anadolu’nun kadim kentlerinden biri olan, birçok
medeniyete ev sahipliği yapan, kültürel açıdan zengin bir
şehir görüntüsü sergileyen Amasya’nın tarihî M.Ö 3000
yıllarına dek uzanmaktadır. Ortaçağ’dan Osmanlı
hâkimiyetine kadar Anadolu’nun en mâmur şehirlerden
birisi olan Amasya, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti
zamanında olmak üzere XV. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Eyalet-i Rum’un merkezi konumuna gelmiştir.
Türk tarihinde “Şehzadeler Şehri” olarak bilinen
Amasya’da XVI. yüzyıl başlarına kadar idarî, dinî,
kültürel ve sosyal anlamda toplumsal ihtiyaçlara cevap
verecek yapılar inşa edilmiştir. Bu döneme kadar
Amasya’da yapılan en önemli tarihî yapılardan biri
Saraydüzü olarak bilinen mevkide yapılan Beyler
Sarayı’dır. Bu yapı 350 sene kullanılmış, komutan ve
sultanların ikamet ettiği ve bazı şehzadelerin doğduğu
yer olmuştur. Çeşitli restorasyonlara uğramasına rağmen
1825 yılında gerçekleşen büyük depremle birlikte
yıkılmıştır. Çalışmamızın ana konusu olan “Saraydüzü
Kışlası” işte bu yıkılan Beyler Sarayı’nın yerine inşa
edilmiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde Nizam-ı Cedid ve
Tanzimat Fermanı’nın etkisiyle yaşanan değişim ve
dönüşümler neticesinde bir dizi yeni yapıların inşasına
karar verilmiştir. Osmanlı Modernleşmesi denilen bu
dönemde hem taşradaki asayişin sağlanması amacıyla
hem de devlet otoritesini temsil eden batı tarzı yeni
binaları taşraya da yaymak amacıyla bu binaların yapımı
zorunlu kılınmıştır. Bu yapıların başında kışla, idari ve
eğitim yapıları gelmektedir.
Asayiş olaylarının
*
Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
[email protected]
47
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
48
sağlanmasında karşılaşılan zorluk ve özellikle de ErmeniPontus olayları ortaya çıkınca Amasya Sancağı’nda bir
tabur asker bulundurulması kararı verilmiştir. Bu sebeple
bir kışla binasına ihtiyaç duyulmuştur. Nihayet binanın
eksiklerinin tamamlanıp açılması 1901 tarihinde
gerçekleşmiştir. Saraydüzü Kışlası olarak adlandırılan bu
yapı Cumhuriyet Tarihi’nin önemli olaylarına tanıklık
etmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın 1919 yılı Haziran
ayında Amasya’ya gelişinde üs olarak kullandığı bu kışla
o dönemde 5’nci Kafkas Fırkasının karargâhı olarak
hizmet vermekteydi. “Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğum
Belgesi Olan Amasya Tamimi’nin” görüşülmesine ve
kaleme alınmasına yine bu kışla ev sahipliği yapmış,
“Amasya
Görüşmeleri”
de
yine
bu
binada
gerçekleşmiştir. Daha sonra merkezi Amasya’da yer alan
Merkez Ordusu’nun karargâhı olarak da kullanılmıştır.
Ancak 1930’lardan itibaren önemini ve özelliğini yitiren
yapı 1935’de kısmen, 1944 yılında ise tamamen
yıkılmıştır. Tarihîn canlı bir şahidi olan bu kışa binasının
yeniden yapılması için 1997-98 yılında karar alınmıştır.
Ancak bölgede mevcut olan yapıların varlığı ve doğal afet
riski taşıması sebebiyle özgün yerinden başka bir yere
yapılma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. 2007 yılında aslına
uygun şekilde Yeşilırmak kıyısında, Şamlar Mahallesi
girişinde ve Künç Köprüsü mevkiinde inşa edilmiştir.
2009 tarihinde bina Kültür Merkezi ve Milli Mücadele
Müzesi olarak açılmıştır. 2021 yılında ise Bayezid
Külliyesi’nde hizmet veren İl Halk Kütüphanesi
Saraydüzü Kışlası'na taşınmış böylelikle kışla bir müzekütüphaneye dönüştürülmüştür. Bu çalışma için
öncelikle arşiv belgeleri taranarak ön bir araştırma
yapılmış, daha sonra ise kışlanın adının geçtiği kitap,
makale, gazete vb. eserler incelenerek bulgular ortaya
konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Amasya, Amasya Tamimi,
Beyler Sarayı, Milli Mücadele, Saraydüzü Kışlası.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Witness of Amasya Circular: Saraydüzü Barracks
(Past and Today)
Abstract
The history of Amasya, one of the ancient cities of
Anatolia, home to many civilizations and displaying a
culturally rich city image, dates back to 3000 BC. Amasya,
which was one of the most prosperous cities of Anatolia
from the Middle Ages to Ottoman rule, became the center
of the Province-i Rum from the second half of the 15th
century under the rule of the Ottoman Empire. In
Amasya, known as the "City of Princes" in Turkish
history, some kind of structures were built to meet the
social needs in administrative, religious, cultural, and
social terms until the beginning of the 16th century. One
of the most important historical buildings built in Amasya
until this period is the Beyler Palace, which was built in a
location known as Saraydüzü. This structure was used for
350 years and also became the place where
commanders/sultans resided and some princes were
born. Despite undergoing various restorations, it was
destroyed by the great earthquake that took place in 1825.
Saraydüzü Barracks, which is the main subject of this
article, was built on the site of the destroyed Beyler's
Palace. In the 19th century, as a result of the changes and
transformations experienced by the Nizam-ı Cedid and
the Tanzimat Edict, it was decided to build a series of new
structures. In this period, which is called Ottoman
Modernization, the construction of these buildings was
made compulsory both in order to ensure security in the
provinces and to spread the new western-style buildings
representing the state authority to the provinces. The
most important examples of these structures are barracks
and administrative and educational buildings. When the
difficulties encountered in ensuring public order events,
and when especially the Armenian-Pontic events
emerged, it was decided to keep a battalion of soldiers in
Amasya Sancak. For this reason, a barracks building was
needed. Finally, the deficiencies of the building were
49
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
50
completed and the barracks were opened in 1901. This
building, called Saraydüzü Barracks, has witnessed
important events in the History of the Republic. This
barracks, which Mustafa Kemal Pasha used as a base
when he came to Amasya in June 1919, was serving as the
headquarters of the 5th Caucasian Division of the
Ottoman Army at that time. This barracks hosted the
discussion and writing of the Amasya Circular, the Birth
Certificate of the Republic of Turkey, and also the Amasya
Meetings took place on it. Later, it was also used as the
headquarters of the Central Army, whose headquarters
was located in Amasya. However, the building, which lost
its importance and feature since the 1930s, was partially
demolished in 1935 and completely demolished in 1944.
A decision was taken in 1997-98 to reconstruct this
barracks building, which is a living witness to history.
However, due to the existence of existing structures in the
region and the risk of natural disasters, it has become
necessary to build it from its original place to another
place. It was built in 2007, in accordance with the original,
on the shore of Yeşilırmak, at the entrance of Şamlar
District and at Künç Bridge locality. In 2009, the building
was opened as the Cultural Center and the National
Struggle Museum. In 2021, the Provincial Public Library
serving in the Bayezid Complex was moved to Saraydüzü
Barracks, thus the barracks were transformed into a
museum-library. For this study, first of all, preliminary
research was made by scanning the archive documents,
and then the books, articles, newspapers, etc., in which the
name of the barracks was mentioned, were examined and
the findings were revealed.
Keywords: Amasya, Amasya Circular, Beyler's
Palace, National Struggle, Saraydüzü Barracks.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ANADOLU TERBİYE MECMUASI’NIN (1. CİLT
1. SAYI) DEĞERLENDİRİLMESİ
Yusuf YAĞMUR*
Öz
Anadolu Terbiye Mecmuası, Kanun-i sani 1338 /
Ocak 1922 – Eylül 1339 / Eylül 1923 tarihleri arasında 11
sayı olarak yayımlanan süreli yayınlar kategorisinden
Ankara’da basımı yapılan bir dergidir. Eğitimde ileri
seviyeye gitmenin terbiye ile olacağı kanısına varan
derginin yazarları bu amaçlarını anlatabilmek için
başladıkları yoldan sapmadan derginin neşredilmesine
çalışmışlardır Dergi içerisinde “Maarifte İnkılap”,
“Eğitimde Millileşme” ve “Terbiye” gibi konu başlıkları
yer almaktadır. Bu çalışmada Anadolu Terbiye
Mecmuası’nın 1. Cilt 1. Sayısı değerlendirilerek derginin
genel içeriği hakkında bilgi verilmiştir. Bu sayı içerisinde
“Amerika Mefkureciliği”, “Terbiye”, “Sanat-Ahlak”,
“Terbiyede Ciddiyet”, “İlmi Münakaşaya Bir Zemin”,
“Maarifte İnkılap”, “Tecrid”, “Ali Dersler” ve “Maarif
Memurlarının, Muallimlerin Kanun-ı Evvel Zarfında
Tebdilleri” gibi başlıklar bulunmaktadır. Dergi kendini
ilmi, edebi bir mecmua olarak tanıtmaktadırlar. Dönemin
eğitim sisteminin nasıl olması gerektiğini ve bunun hangi
inkılaplar
sayesinde
gerçekleşeceği
anlatılmıştır.
Kuruluşundan itibaren millet kavramını benimseyip
eğitim kurumları ve müfredatı sayesinde ayakta kalmış
bir ülke olan Amerika örneği verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Edep, Anadolu, Dergi.
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
51
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
52
An Evaluation of Anadolu Terbiye Mecmuası (Volume
1 Issue 1)
Abstract
1923 Anatolian Education Journal Kanun-i Sani is a
journal that published in Ankara in the category of
periodicals, as 11 issues between January 1922 and 1938.
The issues of “Revolution in Maarif”, “Nationalization in
Education” and “Education” are described in the journal.
The authors who believe that it will be with decency to go
to an advanced level in education have taken steps in the
publication of the journal without deviating from the path
they started in order to explain these goals. In this study,
the 1st part volume 1 of the Anatolian Education Journal
was used and it has been transcribed and information
about the journal content has been provided. The articles
titled “The Ministry of America”, “Education”, “ArtMorality”, “Seriousness in Manners”, “A Ground for
Scientific Debate”, “Revolution in Maarif”, “Isolation”,
“Ali Lectures” and “Maarif Officers', Teacher's Legal
Notices Before” were explained in the journal and
explained as a scientific, literary journal terminating the
Terms of Participation and issues. It has been explained
how the educational system of the period should be and
what revolutions will make it happen. It is explained how
the education system of the period should be and by
which reforms it will be realized. The example of
America, which has adopted the concept of nation since
its establishment and survived thanks to its educational
institutions and curriculum, is given.
Keywords: Education, Manners, Anatolia, Journal.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ANKARA HALKEVİ’NİN İDARİ VE İŞLEVSEL
ROLÜ VE ÖNEMİ
Volkan YAŞAR
Öz
1932-1951 yılları arasında Türkiye’de faaliyet
gösteren Halkevleri, Millî Mücadele sonrasında
Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin her alanda hak ettiği seviyeye ulaşabilmesini
sağlamak için köklü değişim ve dönüşüm ihtiyacının
sonucudur. Öncelikli amacı halk terbiyesi ve eğitimi ile
Cumhuriyet vasıflarına ve kendi benliğine sahip çıkan
bütünleşmiş bir millet oluşturmak olan Halkevleri, bu
amacına ulaşabilmek için 9 faaliyet şubesi halinde ilk
olarak Ankara’nın da dahil olduğu 14 şehirde
kurulmuştur. Kurulmuş olduğu 19 Şubat 1932 günü
faaliyetlerine başlayan Ankara Halkevi, Başkentte
bulunması ve Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreterliği
ile doğrudan yazışması, bütün işlerinin CHF kontrolünde
olması, genel yönetim ve düzenlemelerle ilgili genelgeleri
diğer Halkevlerine bildirmesi, öncü faaliyet şubeleri ve
kurumsal davranışları neticesinde diğer Halkevlerinin
merkezi algısı yaratmıştır.
Bu bildiride Ankara Halkevi’nin merkez Halkevi
olmadığına, böyle bir algının gerçekliğine ve Ankara
Halkevi’nin Türkiye’deki diğer kültür kurumlarının
öncüsü rolünü üstlenmiş olduğuna örnekler vererek
açıklık getirmeye çalıştık.
Bu Tebliğ (Bildiri) 2018 yılında Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından yayımlanan
“Türkiye’nin Modernleşme Sürecinde Ankara Halkevi ve
Faaliyetleri (1932-1951)” adlı Tarih Yüksek Lisans tezinden
derlenmiştir.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih
Anabilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı Doktora Öğrencisi
(2022-23),
[email protected]
53
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
Anahtar Kelimeler: Halkevleri, Ankara Halkevi,
Halkodaları, Halk Eğitimi
54
Administrative and Functional Role and Importance of
“Ankara Halkevi”
Abstract
Community Centers, which operated in Turkey
between 1932 and 1951, were the result of the need for
radikal changes and transformation in order to ensure
that Republic of Turkey, established under the leadership
of Atatürk after the national struggle, cold reach the level
it deserved in every field. The primary aim of the
Community Centers was to create a united nation, which
would embrace the characteristics of the Republic and its
own identity through public education and upbringing.
In order to achive this aim, the Community Centers were
first established in 14 cities, including Ankara, with 9
operating branches. The Community Center in Ankara,
which started its activities on 19 February 1932, created
the perception that it was the centre of other Community
Centers as a result of its location in the capital city, its
direct correspondence with the General Secretariat of the
Republican People’s Party (CHF), the fact that all affairs
were under the control of the CHF, its notification of
circulars on general management and regulations to other
Community Centers, its notification of role model
activities, its role model activity branches and its
institutional behaviour.
In this paper, we have tried to clarify by giving
examples that the Ankara Community Center was not the
centre of the other Community Centers in Turkey, that
such a perception was true and that the Ankara
Community Center had assumed the role model for other
cultural institutions in Turkey.
Key Words: Community Centers, Ankara
Community Center, Community Rooms, Public
Education
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
TİMURLULARDA NAKŞİBENDİLİK
Sevgi SARI*
Öz
XIII.-XVI. Yy arasında Orta Asya bölgesinde ortaya
çıkan Nakşibendi tarikatı, Sünni mezhebine bağlı olan bir
tarikat olarak bilinmektedir. Tarikat, bulunduğu coğrafi
konum ve ortaya çıkış tarihi dolayısıyla o dönemlerde
kurulan devletlere etki etmiştir. O coğrafyada kurulan
Timurlu devleti de o devletlerden biri idi. Emir Timur
devleti kurduğu yıllarda din adamlarına saygı duysa da
bu tür yapılanmalara izin vermemiştir. Emir Timur’un
oğlu olan Mirza Şahruh döneminde tarikat şeyhi olan
Muhammed Parsa’ya verilen imtiyazlar sayesinde tarikat
devletin içinde kendine yer bulmuştur. Mirza Uluğ Bey
dönemi bu tür tarikat yapılanmaları açısından çok
çalkantılı bir dönemdir. Bunun sebebi Uluğ Bey ve din
adamları arasında sürekli bir çatışma olmasıydı. Mirza
Ebu Said ve Ubeydullah Ahrar döneminde ise Timurlu
devleti, Mirza Şahruh sonrası oluşan taht kargaşalarından
yeni kurtulmuşken Nakşiler bu dönemde devletin içinde
oldukça fazla nüfuz kazanmaya başlamışlardır. Mirza
Ebu Said vefat etse bile Ubeydullah Ahrar’ın etkisi Mirza
Ebu Said’in çocukları döneminde de devam etmiştir.
Timurlu devletinin son etkili hükümdarı olan Hüseyin
Baykara döneminde ise tarikat önceki dönemlerde
olduğu kadar olmasa da etkisini sürdürmüştür. Bu
çalışmada Nakşibendi tarikatının Timurlu devletine olan
etkisi ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Tarikat, Nakşibendilik,
Timurlu Devleti, Emir Timur.
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
55
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
56
Nakshibendyis in The Timurities
Abstract
The Naqshbandi sect, which emerged in the Central
Asian region in the 13th and 16th centuries, is known as a
sect affiliated with the Sunni sect. The sect influenced the
states established at that time due to its geographical
location and the date of its emergence. The Timurid
Empire was one of the states established in that
geography. Although Emir Timur respected reverends in
the years he founded the state, he did not allow to set
cults. During the reign of Mirza Shahrukh, the son of Emir
Timur, the sect found a place in the state thanks to the
privileges given to Mohammed Parsa, who was the sheik
of the sect. The period of Mirza Uluğ Bey was very
turbulent in terms of such cult structures. The reason for
this was that there was a constant conflict between Uluğ
Bey and the reverend s. In the period of Mirza Ebu Said
and Ubeydullah Ahrar, while the Timurid Empire had
just got rid of battles for the throne after Mirza Shahrukh,
the Nakshis started to gain a lot of influence in the state in
this period. Even though Mirza Ebu Said died, the
influence of Ubeydullah Ahrar continued during the
period of Mirza Ebu Said's children. During the reign of
Hüseyin Baykara, the last effective ruler of the Timurid
state, the sect continued to influence, but not as much as
in previous periods. In this study, the effect of the
Naqshbandi sect on the Timurid state is discussed.
Keywords: Sect, Naqshbandiyya, Timurid Empire,
Emir Timur.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA ÇOCUKLAR
İÇİN FELSEFE EĞİTİMİ UYGULAMALARI: BİR
DURUM ÇALIŞMASI
Şerife SEZER*
Öz
Felsefe asırlar önce ortaya çıkmış, günümüzdeki
bilim alanlarının çıkış noktası olan; dil, yönetim, eğitim
gibi insan hayatını ilgilendiren bütün alanlara yerleşmiş
ve sürekli olarak bu alanlarla ve bilimle etkileşimi devam
eden derin bir kavramdır. Felsefe eylem olarak ise felsefe
yapma, felsefi düşünme, felsefece bakma olarak ifade
edilebilir ve içinde birden fazla düşünme becerisi ve
zihinsel süreç vardır. İnsan düşünen bir varlık olarak
bütün canlılardan ayrılırken düşünme becerileri
küçüklükten itibaren geliştirilmelidir. İnsanlık bugünkü
gelişmişlik seviyesine düşünme becerilerini kullanarak ve
kendi fikirleri üzerine düşünerek gelmiştir. Günümüz
dünyasına uyum sağlayabilmek ve daha iyi seviyelere
taşıyabilmek için düşünme becerileri büyük önem
taşımaktadır. Çocuklar için felsefe programı çocukluktan
itibaren düşünme becerilerini geliştirecek etkinlikler
olarak tanımlanabilir. Çocuklar için Felsefe kısaca “P4C”
dört temel düşünme becerisini içine alır. Bunlar; yaratıcı
düşünme, eleştirel düşünme, iş birlikçi düşünme ve
özenli düşünmedir. Çocuklar için felsefe özgür bir
soruşturma ortamında bir uyaranla çocukların dikkati
çekilerek felsefi bir soruna giden düşünme sürecidir.
Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden durum
çalışması olarak tasarlanmıştır. Çalışmanın amacı felsefe
ve eğitim ilişkisini, Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler
derslerinin felsefi temelde çocuklar için felsefe yaklaşımı
ile ilişkisini ortaya koymaktır. Çalışma, birleştirilmiş 3. ve
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
57
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
4. sınıfta 2 öğrenci ile devam etmiştir. 3. Sınıf Hayat Bilgisi
ve 4. Sınıf Sosyal Bilgiler derslerinde ortak olan kök
değerler üzerine 10 haftalık bir program oluşturulmuştur.
Kök değerlerin sorgulandığı çocuklar için felsefe
uygulamalarında öğrencilerin felsefi düşünme becerileri
anlamında ilerlemeleri gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Birleştirilmiş Sınıf, Çocuklar
İçin Felesefe.
58
An Applications of Philosophy Education for Children
in Joint Classroom: A Case Study
Abstract
Philosophy is a deep concept which emerged
centuries ago, the starting point of today's scientific fields;
that has settled in all areas related to human life such as
language, management, education and is constantly
interacting with these fields and science. Philosophy, as
action, can be expressed as philosophizing, thinking
philosophically, looking philosophically, and there are
more than one thinking skills and mental processes in it.
While human beings are separated from all living things
as a thinking being, their thinking skills should be
developed from childhood. Humanity has reached its
present level of development by using its thinking skills
and by reflecting on its own ideas. Thinking skills are of
great importance in order to adapt to today's world and
move it to better levels. Philosophy program for children
can be defined as activities that will develop thinking
skills from childhood. Philosophy for Children “P4C” for
short covers four basic thinking skills. These are; creative
thinking, critical thinking, collaborative thinking and
attentive thinking. Philosophy for children is a thinking
process that leads to a philosophical problem by attracting
the attention of children with a stimulus in a free inquiry
environment.
The study was designed as a case study from
qualitative research methods. The aim of the study is to
reveal the relationship between philosophy and
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
education, and the relationship of Life Studies and Social
Studies courses with the philosophy approach for
children on a philosophical basis. The study continued
with 2 students in the combined 3rd and 4th grades. A 10week program has been created on the root values
common to the 3rd Grade Life Studies and 4th Grade
Social Studies courses. It has been observed that students
progress in terms of philosophical thinking skills in
philosophy applications for children whose core values
are questioned.
Keywords: Joint Class, Philosophy for Children
59
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
İŞLEVSEL HALK BİLİMİ KURAMI
BAĞLAMINDA GEÇİŞ TÖRENLERİNDE
HEDİYELEŞMENİN İŞLEVLERİ
Rabia KAÇMAZ*
60
Öz
Türk milleti, bağımsızlığını sürdüren devletler
arasında kültür ve gelenekleriyle varlığını sürdürmüştür.
Kültür unsurlarından biri olan hediyeleşme geleneğini de
daima devam etmiştir. Bilhassa geçiş törenlerinde
(doğum, düğün, ölüm) bayramlarda, özel günlerde
hediyeleşmeler halk kültürünün mihenk taşlarından
biridir. Sürdürülen çeşitli hediyeleşmelerin, hasta
ziyaretleri, baharın gelişi ve ihtiyaç çeşitliliğine göre şekil
alarak
birçok
noktada
tesiri
görülmektedir.
Hediyeleşmenin ekonomik, sosyo-psikolojik, kültürel ve
siyasal, dini işlevleri vardır. Toplumun kültüründe en
ilkel geçmişinden modern yaşantısına kadar gelenek
içinde kaybolmayan hediyeleşme kültürü, sürdürülebilir
olması ve anakronizm değerini koruması yahut tarih
içinde kendini yenileyerek devam etmesi bakımından
Türk halk kültürünün temelini oluşturur.
Halk bilgisi ürünleri, sosyal ilişkiye dayalıdır.
Hediyeleşme ise sosyal ilişkileri güçlendirmek,
aktifleştirmek, yenilemek için aracı olarak kullanılmıştır.
İnsanlar hediyeler aracılığıyla dostluklarını pekiştirirler.
Ekonomiye katkı sağlarlar. Toplumsal birlik ve
dayanışma hediyeleşmeler sayesinde de gerçekleşebilir.
İşlevsel Halk Bilim kuramına binaen model oluşturan
William R. Bascom’un halk bilimi ürünlerinin işlevlerini
en basit şekle indirgenen maddelere Türk halk
kültüründe hediyeleşmelerden örnekler verilerek
açıklanmıştır. Hediyeleşme kültürünün günümüzde de
*
Sosyal Bilimler Enstitüsü Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi,
[email protected]
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ivme kazanarak ve çeşitlenerek devam etmektedir.
Antropolog William Bascom’un halk bilimi
ürünlerinin işlevlerini en basit şekliyle dört maddede
toplamıştır. Türk halk kültüründe hediyeleşmenin hoş
vakit geçirme ve eğlendirme, değerlere, toplum
kurumlarına ve törelerine destek olma, eğitim ve
kültürün gelecek kuşaklara aktarılarak eğitilmesi,
toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulmak için bir kaçıp
kurtulma mekanizma maddelerine, örnek teşkil
edebilecek hediyeleşme örnekleri verilecek ve işlevsel
bakımdan Türk halk kültüründe hediyeleşme geleneği ele
alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: İşlevsel Bağlam, Kültür,
Hediyeleşme
Functions of Gift Handling in Transition
Ceremonies in The Context of Functional Folk Theory
Abstract
The Turkish nation has maintained its existence
thanks to its culture and traditions among the states
maintaining their independence. The gift exchange
custom, which is one of its cultural elements, has always
continued. It is one of the cornerstones of folk culture,
particularly in parades (birth, wedding, death), holidays,
and special occasions. The effects of several gift exchanges
are seen in many details, taking shape according to
resentments, visitations, the coming of spring, and need
diversities. Gift exchange has economic, sociopsychological, cultural, and political functions. The giftgiving culture, which has not died away from the
tradition from the most primitive ages through the
modern life in the culture of the society, constitutes the
ground of Turkish folk culture concerning being
sustainable and maintaining the value of anachronism or
continuing by renewing itself in history.
Folklore products are based on social relations. Gift
exchange has been used as a tool to strengthen, activate,
and renovate social relationships. People reinforce their
61
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
62
friendships through gifts and contribute to the economy.
Social unity and solidarity can be ensured through gifts,
as well. The points reducing the functions of the folklore
products of William R. Bascom, who set a model based
upon the Functional Theory of Folklore, to the simplest
form are explained by giving examples of gift Exchange
culture in Turkish folk culture. The gift exchange culture
maintains its existence today by gaining momentum and
diversification.
The anthropologist William Bascom summed up the
functions of folklore products in four items at their
simplest forms. In this paper, examples of gift-giving,
which can serve as an example as the medium of having
a pleasant time and entertaining, supporting values,
social institutions and laws, transferring education and
culture to future generations, and getting rid of social and
personal oppression, and gift Exchange custom in Turkish
folk culture will be discussed.
Key Words: Functional Context, Culture, Gift
Exchange.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
KONURALP HURÛFÂT DEFTERLERİNE DAİR
BİR DEĞERLENDİRME (1703 -1827 YILLARI
ARASI)
Mustafa ALTUNIŞIK*
Öz
İslam ve Osmanlı medeniyetini oluşturan,
gelişmesini sağlayan en önemli müesseselerden biri
vakıflardır. Şehrin tarihi ve sosyo ekonomik yapısı
hakkında önemli bir kaynak durumunda olan ve günlük
vakıf kayıtlarının yer aldığı tarihi belgeler, Vakıflar Genel
Müdürlüğü Arşivinde bulunan Hurufat Defterleri’dir.
Çalışmamızda1 Konuralp kazasına2 ait 530, 531, 533, 534,
535, 1055,1060, 1062, 1065, 1066, 1069, 1143 ve 1144
numaralı Hurufat Defterleri okunmuştur. Böylece
günümüzde Düzce’nin bir mahallesi konumunda olup,
tarihi bir şehir olan Konuralp’in tarihi dokusu, ekonomisi,
eğitim ve sosyal durumu ile merkez ve köyleri hakkında
önemli bilgiler tarafımızca tespit edilmiştir. Söz konusu
incelenen defterler Miladi 1703 – 1827 yılları arasını
kapsamaktadır. Bu kayıtlar sayesinde Konuralp’te hizmet
*
1
2
Kocaeli
Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
[email protected].
Çalışmanın içeriğinin oluşmasında Zeynel Özlü’nün Batı
Karadeniz’de Antik bir Osmanlı Kenti Prusias Ad Hypıum Üskübü
(Konuralp) adlı kitabından, Saliha Tanık’ın “Üsküdar Hurufat
Defterlerine Göre Gebze (Gekboze) Kasabasındaki (Nahiyesindeki)
Vakıf Eserleri (1060-1061-1063-1065-1067-1068) Numaralı Hurufat
Defterleri”, Hasan Demirtaş’ın “Vakıf Araştırmalarında Kaynak
Olarak Hurûfât Defterleri: Kangırı Örneği”, Özcan Oğur’un Konya
Hurufat Defterleri ve Muhteva Analizi (1692-1835 Yılları Arası)” ve
Metin Akis, Mehmet Tektuna’nın “Hurufat Defterlerine Göre 17.19. Yüzyıllarda Kilis’te Yönetim ve Dini Yapılar” adlı
makalelerinden istifade edilmiştir.
Konuralp, Osmanlı döneminde ve Hurufat Defterleri kayıtlarında
bazen Üskübî kazası bazen de Üskübî kasabası olarak yer
almaktadır. Konuralp ismi ise daha ziyade Cumhuriyet döneminde
ön plana çıkmaktadır.
63
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
veren vakıflar, vakıf müesseselerin kurucularının kimler
olduğu ve ifa edilen görevler ortaya konulmuştur. Bu
açıdan Hurufat Defterleri, Osmanlı ve Konuralp tarihine
önemli birer kaynak teşkil etmektedir. Çalışmamızdaki
amacımız, Konuralp’i arşiv belgeleri ışığında inceleyip
bilim dünyasına tanıtmaktır.
Anahtar Kelimeler: Hurûfât Defterleri, Vakıf, Vakıf
görevlileri, Konuralp, Cami.
64
An Evaluation of Konuralp Hurûfât Books
(Between 1703 -1827)
Abstract
One of the most important institutions that make up
the Islamic and Ottoman civilization and ensure its
development is foundations. The historical documents,
which are an important source about the historical and
socio-economic structure of the city and include daily
foundation records, are the Hurufat Notebooks in the
Archives of the General Directorate of Foundations. In our
study, Hurufat Notebooks numbered 530, 531, 533, 534,
535, 1055, 1060, 1062, 1065, 1066, 1069, 1143 and 1144
belonging to Konuralp county were read. Thus, we have
determined important information about the historical
texture, economy, education and social status, center and
villages of Konuralp, which is a neighborhood of Düzce
today. The books examined in question cover the years
between 1703 and 1827 Gregorian. Thanks to these
records, the foundations serving in Konuralp, the
founders of the foundation institutions and the duties
performed were revealed. In this respect, Hurufat
Notebooks constitute an important source for the
Ottoman and Konuralp history. Our aim in our study is
to examine Konuralp in the light of archival documents
and introduce it to the world of science.
Keywords:
Hurufat
Registers,
Foundation,
Foundation Staff, Konuralp, Masque.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖLÜ GÖMME UYGULAMALARI ÜZERİNE
ARKEOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME
Engin KEKEÇ*
Öz
İnsanların ölülerini bir tören eşliğinde gömmeye
başladıklarına dair en erken kanıtlar, Orta Paleolitik
Çağ’a
kadar
götürülebilmektedir.
Neandertal
mezarlarında tespit edilebilen en erken uygulamaların
ardından farklı yerlerde ve zamanlarda ortaya
birbirinden farklı ölü gömme biçimleri çıkmıştır.
Yaşamsal fonksiyonları sona eren bireyin, değişen
derinlikte kazılmış toprağın içine yerleştirilmesi şeklinde
tanımlanabilecek
gömme
yöntemi
arkeolojide
inhumasyon olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte,
ölü bedeninin ateşle temas ettirilmesi ilkesine dayanan ve
kremasyon olarak adlandırılan bir ölü gömme geleneği de
bulunmaktadır. Üst Paleolitik Çağ’da ortaya çıkan ve tüm
canlılar arasında yalnızca insanların cenazeleri için
gerçekleştirdiği bu uygulama, inhumasyonla beraber iki
ana ölü gömme yönteminden biridir. Çalışma boyunca bu
iki ölü gömme biçimiyle ilgili arkeolojik kanıtların erken
dönemlerden itibaren, bazen ayrı bazen de aynı
mezarlıklarda yer alabileceği gibi, aynı mezar içinde iki
gömme biçiminin birlikte görüldüğü örnekler de tespit
edilebilmektedir. Dünya üzerinde özellikle kremasyon
geleneğinin en erken örneklerine odaklanmış olan bu
çalışma ile konu üzerine yapılmış olan yorumların
karşılaştırmalı ve eleştirel bir değerlendirmesi
yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kremasyon, İnhumasyon,
Paleolitik, Neolitik, Ruh-Beden Algısı
*
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler,
[email protected],
0000-0001-9052-9239.
65
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
66
An Archaeological Evaluation on Burial Traditions
Abstract
The earliest evidence that people began to bury their
dead with a ceremony can be traced back to the Middle
Paleolithic Age. After the earliest practices that could be
detected in Neanderthal tombs, different burial styles
emerged in different places and times. The burial method,
which can be defined as placing the burial into the soil
excavated at varying depths, is defined as inhumation in
archaeology. However, there is also a different burial
tradition called cremation, which is based on the principle
of burning the dead body. This practice, which emerged
in the Upper Paleolithic Age and was performed only for
human funerals among all living things, is one of the two
main burial tradition together with inhumation.
Throughout the study, archaeological evidence regarding
these two burial traditions can be found in separate places
and sometimes in the same cemeteries from the early
periods, and examples in which both burial methods were
applied in the same grave can be identified. In this study,
which includes the earliest examples of the cremation
tradition in the world, the comments made on this subject
will be evaluated comparatively and critically.
Keywords: Cremation, Inhumation, Paleolithic,
Neolithic, Soul-Body Perception.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
REKLAMLARDA HAREKETE TEŞVİK EDİCİ
UNSUR OLARAK MİTSEL SÖYLEMLERE
ÖRNEK GÖSTERGEBİLİMSEL BİR ANALİZ
Mustafa AKSU*
Öz
Geçmişten günümüze kadar değişik haberleşme
yolları ile aktarılan reklam, mühim bir satış ve pazarlama
yöntemidir. İnsanları etkilemek ve satın alma kararlarına
etki etmek için reklamlar, geliştirdikleri yöntemler ile
karşımıza çıkmaktadır. Reklamları çözümlemek için
kullanılan yöntemlerden birisi de göstergebilimdir.
Gösteren, gösterilen ilişkisi bağlamında görüntüleri,
davranışları, işaretleri incelemek, çözümlemek ve
anlamlarını yorumlamak göstergebilimin temel alanıdır.
Reklamlar, içerdikleri sözsel ve görsel kodları kullanarak
tüketiciler ile iletişime geçmektedir. Bazı reklamların
tüketiciler ile iletişime geçmesi için kullanılan sözsel ve
görsel
kodlarda
mitsel
anlatımlara
sıklıkla
rastlanabilmektedir. Bu çalışmada Kerevitaş firmasının
’Bugün
Günlerden
Teremyağ’
temalı
reklamı
göstergebilimsel yöntem sınırları içerisinde çözümlenmiş
ve ulaşılan bulgular yorumlanmıştır. Teremyağ
reklamının içeriğinde, görsellerinde ve söylem dilinde
belirli davranışlara yön veren düşünce aktarımı ve
harekete teşvik edici unsur olarak, mitsel söylemleri
kullandığı tespit edilmiştir. Teremyağ reklamı, açık bir
şekilde başarıyı, çaba göstermeyi, zorlukların üstesinden
gelip sonunda mükafata erişme söylenlerini kullanarak
öykü anlatımlarında, destanlarda, efsanelerde ve dini
hikâyelerde kullanılan mitler üzerinden insanlara
seslendiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler; Göstergebilimsel Analiz, Mitsel
*
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü,
[email protected]
67
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
Söylemler, Reklam Analizi
An Example of Mythic Disclaimers as An
Incentive to Movement in Advertisements: A Semiotic
Analysis
68
Abstract
Advertising, which has been conveyed by different
means of communication from the past to the present, is
an important sales and marketing method. In order to
influence people and influence their purchasing
decisions, advertisements appear with the methods they
have developed. One of the methods used to analyze
advertisements is semiotics. The basic field of semiotics is
to examine, analyze and interpret images, behaviors and
signs in the context of the relationship between the
signifier and the signified. Advertisements communicate
with consumers using the verbal and visual codes they
contain. Mythical expressions are frequently encountered
in the verbal and visual codes used for some
advertisements to communicate with consumers. In this
study, the advertisement of Kerevitaş company with the
theme of 'Today Days Teremyağ' was analyzed within the
limits of semiotic method and the findings were
interpreted. It has been determined that the Teremyağ
advertisement uses mythical discourses as an element of
thought transfer and action that directs certain behaviors
in its content, visuals and discourse language. It has been
seen that the advertisement of Teremyağ openly appeals
to people through the myths used in storytelling, epics,
legends and religious stories, using the myths of success,
effort, overcoming difficulties and finally reaching
reward.
Keywords: Semiotic Analysis, Mythical Discourses,
Advertising Analysis/
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
ÖZEL GEREKSİNİMLİ BİREYLERİN
EBEVEYNLERİNİN BAŞA ÇIKMA SÜRECİNDE
DİNDARLIĞIN ROLÜ
Elif AS*
Öz
Aile, evlilik ve kan bağına dayanan toplumun en
küçük yapı taşı olarak bilinir. Aile olmanın en önemli
unsurlarından biri çocuk sahibi olmaktır. Anne ve baba
olmak biyolojik bir olgu olmanın da ötesinde psikolojik
faktörleri de içerisinde barındıran bir süreç olarak kabul
edilir. Bu süreçte farklı değişkenler meydana gelebilir.
Değişkenlerden birisi de ebeveynlerin, özel gereksinimli
bir çocuğa sahip olmalarıdır (Avşaroğlu, 2012).
Özel gereksinim, bireyin toplumsal yaşama eşit bir
şekilde katılabilmesi için bedensel ya da gelişimsel işlev
kısıtlılığı olmayan bireylerden farklı nitelik ya da nicelikte
sağlık, eğitim, rehabilitasyon, cihaz, ortez, protez ve diğer
sosyal ve ekonomik haklara, hizmetlere ya da yaşama
katılımı için çevresel düzenlemelere gereksiniminin
olması şeklinde tanımlanmıştır (Çocuklar İçin Özel
Gereksinim Raporu (ÇÖZGER), t.y.). Toplumda
geçmişten günümüze kadar özel gereksinimli bireyler
farklı kavramlar ile kullanılmıştır. Bu kavramlar;
engellilik, yeterlilik, özürlülük ve zedelenme olarak
bilinir. Genel itibariyle aynı anlamlara gelse de bu
kavramlar, toplumsal dışlanma ve küçümsenme hissi
uyandırması sebebiyle ötekileştirmenin daha az olacağı
düşüncesiyle özel gereksinim ifadesi kullanılmaya
başlanmıştır (Giddens, 2012, ss. 324-329).
Çocuğun özel gereksinimli olarak dünyaya gelmesi
çocuk ile birlikte ebeveynleri de derinden etkilemektedir.
*
Yalova Üniversitesi
[email protected]
türetilmiştir.)
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü,
(Hazırlanmakta
olan
tezden
69
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
70
Ebeveynler, sağlıklı bir çocuğun hayallerini kurarken
farklı özelliklere sahip olan bir çocuğun dünyaya
gelmesiyle ebeveynlerde duygusal olarak farklı tepkiler
ortaya çıkar (Avşaroğlu, 2012). Ebeveynler, çocuğun özel
gereksinimli olarak dünyaya gelmesini hemen kabul
etmez ve çeşitli aşamalardan sonra durumu kabul
etmektedirler. Bu aşamalar literatürde birkaç başlık
altında incelenmiştir (Karagöz, 2010, s. 19).
Ebeveynler ilk olarak şok, yadsıma, derin üzüntü
gibi duygular yaşarken bu durum zaman içerisinde
kabullenme ve çocuk için ne yapılabilir düşünceleri
oluşmaktadır (Varol, 2005). Ancak özel gereksinimli bir
çocuğa sahip olan ebeveynlerin karşılaştıkları problemler
duygusal, bilişsel ve sosyal ilişkileri bozma eğilimi
gösterecek niteliğe sahiptir. Bireyin yaşadığı durum,
günlük hayatımızın bir parçası haline gelen strestir.
Aileye yeni katılan bir çocuk başlı başına stres kaynağı
olarak kabul edilirken, çocuğun özel gereksinimli olarak
dünyaya gelmesi stres düzeyini arttıracak niteliktedir
(Karagöz, 2010). Ebeveynler, bu zor dönemlerde
yaşadıklarını anlamlandırmak ve teselli bulmak amacıyla
bir arayışa girer. Zor zamanlarda gösterilen bu anlam
arayışına ise “başa çıkma” denir (Eksi, 2001, s. 19). Bireyin
başa çıkma davranışını etkileyen bazı faktörler vardır.
Bunlar; eğitim, yaşam tecrübesi, kültür, yaş ve bireyin
inandığı dindir. Bireyin inandığı din ve dindarlık düzeyi
başa çıkmada önemli bir etkiye sahiptir (Karagöz, 2010, s.
51).
Bireyin, başına gelenleri açıklaması ve olayları bir
sebebe atfetmesinde inandığı din etkin bir şekilde kendini
gösterir. Aynı zamanda karşılaştığı problemlerle baş
etmesinde din, bireye yardımcı olmaktadır. Dini başa
çıkma, yaşanılan olayı anlamlandırmada sürecin bir
parçası olarak görülse de çok boyutlu bir süreçten söz
etmek mümkündür (Park & Paloutzian, 2013, ss. 377-400).
Bu konuya bildiride ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir.
Pargament, insanın karşılaştığı sıkıntıların neden
meydana geldiğini sorguladığını ve sorunlara çözüm
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
üretmek için de dini ve manevi değerlerden destek
aldığını vurgulamaktadır. Bireyin dindarlık düzeyi ve
niteliği dini başa çıkma sürecinde belirleyici bir unsur
olarak kabul edilir. Aynı zamanda dini başa çıkma;
tevekkül, sabır, alçakgönüllülük, affetme, şükür, itaat,
kabullenme ve dua gibi önemleri ögeleri de içerisinde
barındırır (Pargament, 1997, s. 178).
Bu çalışmada özel gereksinimli bireylerin ailelerinin
yaşadığı sıkıntılar ve bunlarla baş etmede ebeveynlerin
başvurdukları
dini
başa
çıkma
yöntemlerine
değinilmiştir. Ebeveynlerin durumu kabullenmesi ile
bireyin dini inancı arasındaki ilişkiden söz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Özel gereksinim, Din,
Dindarlık, Dini Başa Çıkma.
The Role of Piety in The Communication Process of
The Parents of Individuals With Special Needs
Abstract
Special needs are the need for health, education,
rehabilitation, devices, orthotics, prosthesis and other
social and economic rights, services or environmental
regulations for participation in life in different quality or
quantity from individuals without physical or
developmental disability in order to participate equally in
social life. defined as a need. In our society, different
concepts with the same meanings have been used for
individuals with special needs until today. Concepts such
as disability, disability, disability and disability are
among the commonly used ones. However, the concept of
special needs, which is less marginalized, is used because
it creates a feeling of social exclusion and belittlement in
individuals.
Every parent has a hopeful expectation for the child
to be born. This expectation turns upside down when the
baby is born with special needs. The birth of a child with
special needs deeply affects the parents as well as the
child. Most parents do not immediately accept that the
child is born with special needs and they accept the
71
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
situation after various stages. During the process, parents
encountered some financial and moral problems and used
different strategies to cope with these difficulties. One of
them is religious coping. The religion that the parent
believes in accepting and making sense of the situation he
encounters manifests itself effectively. At the same time,
the level and quality of parents' religiosity appear as a
determining factor in the religious coping process.
In this study, the problems experienced by the
families of individuals with special needs and the
religious coping methods they use to cope with these
problems are mentioned. The relationship between the
parents' acceptance of the situation and the individual's
religious belief is mentioned.
Keywords: Special Needs, Disability, Coping,
Religious of Coping.
72
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
DİNİ DUYGULARIN KARAR VERME
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Esra ÖZTUNÇ*
Öz
Dini duygular, Allah’a bağlanma, teslim olma,
güvenme, âşık olma, muhabbet, hayranlık, huşu, havf ve
recâ gibi duyguları içine alan, aşkın hislerdir. Bu
çalışmada, söz konusu duyguların karar verme üzerinde
yoğun bir etkisi olduğu düşünülerek olası bu etki tespit
edilmeye çalışılmıştır. Öncelikle duyguların karar verme
üzerindeki etkisi nörobiyolojik olarak izah edilmiştir.
Araştırmada nitel araştırma yöntemi tekniklerinden olan
doküman analizi tekniği kullanılarak mevzubahis
konuyla ilgili kaynaklara ulaşılmış, çeşitli kitap ve
makalelerden faydalanılmıştır. Duygular, temel, ahlaki ve
dini duygular şeklinde kategorileştirilmiştir. Bu kategori
içerisinde karar vermede en fazla etkisi olan duygunun,
dini duygular olduğu düşünülmektedir. Zira bu
duygular, beynin birçok bölgesinde ve kalpte
deneyimlenerek karar verme üzerinde yoğun bir tesir
gösterebilmektedir. Malum etkinin Nöroteolojik ve
Teopsikolojik olarak kanıtlanabildiği görülmektedir. Dini
duygular, kestirme yoldan, optimal karar verebilmeyi
sağlayan sezgiyle temellenmekte dolayısıyla da bu
yetinin de dini duyguların karar verme üzerindeki rolüne
katkısı bulunmaktadır. Bu çalışmada ayrıca dini
duyguların karar verme sürecinde de olumlu etkisi
olduğu tespit edilmiştir. Yapılan bazı araştırmalarda, dini
duyguları
deneyimleyen
insanların
karşılaştığı
problemlerle daha kolay baş edebildiği ve bu duyguları
yaşamalarının
stres
seviyelerini
düşürdüğü
bulgulanmıştır. Bu duyguları tecrübe etmenin karar
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
73
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
vermeyi de kolaylaştırdığı ve karar verme sürecinin
stresini azaltarak kişinin dengeli bir ruh haline girmesini
sağladığı söylenebilir. Ayrıca bu çalışmada, dini
duyguların karar verme konusundaki etkisinin temel
duygulardan daha yoğun olabildiği saptanmıştır. Dini
duyguların ahlaki duygularla olan bağlantısı da dikkate
alınarak her iki aşkın duygunun karar verme üzerindeki
etkisi birbirini destekler şekilde değerlendirilmiştir.
Neticede ahlaki duygularla bağlaşık olan, temel
duygulardan daha uzun süre hissedilebilen ve süreklilik
gösterebilen dini duyguların karar verme üzerinde yoğun
bir etkisinin olduğu varsayılabilir.
Anahtar Kelimeler: Din Psikolojisi, Karar Verme,
Duygu, Düşünce, Dini Duygular.
74
The Influence of Religious Emotion on Decision
Making
Abstract
Religious emotion are transcendent emotion that
include feelings such as attachment to Allah, surrender,
trust, falling in love, affection, admiration, awe, havf, and
hope. In this study, considering that the emotions have an
intense effect on decision making, this possible effect be
tried to be determined. First of all, the effect of emotions
on decision making is explained neurobiologically. In the
research, by using the document analysis technique,
which is one of the qualitative research method
techniques, the resources related to the subject in question
were reached, and various books and articles were used.
Emotions was categorized as basic, moral and religious
emosion. In this category, it is thought that have religious
sentiment of emotion that has the most effect on decision
making. Because these emotions are based on with
intuition and can experienced in many parts of the brain
and heart, and can have an intense effect on decision
making. It is seen the of known effect can proven as
neurotheologically and theopsychologically. Religious
sentiment are based on intuition that provides optimal
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
decision-making in a short way, therefore this ability also
contributes to the role of religious sentrament on decision
making. In this study, it was also determined of religious
sentiment have effect direction a positive on the decisionmaking process. In some studies, it has been found that
people who experience religious emmotions can cope
with the problems they encounter more easily and of
these emmotions experiencing that reduces their stress
level. It can said of experiencing these emotions also that
facilitates decision-making and reducing the stress of the
decision-making process, allowing the person to enter a
balanced mood. In addition, in this study, it was
determined of the effect of religious emmotions on
decision making could be more intense than basic
emotions. By considering the connection of religious
sentiments with moral emotions, the effect of both
transcendental emotions on decision making was
evaluated in a way that supports each other. As a result,
it can assume of religious sentiments, which are allied
with moral emmotions, can felt longer than basic
emotions, capable of continuity have an intense effect on
decision making.
Keyword: Psychology of Religion, Decision
Making, Emotion, Thinking, Religious Emotions.
75
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
DİN KÜLTÜRÜ BAŞLIKLI LİSANSÜSTÜ
TEZLERİN İÇERİK ANALİZİ
Fatma Betül ÇEKİN*
76
Öz
Din kültürü başlıklı yüksek lisans ve doktora
tezlerini; tür, yıl, üniversite, enstitü, anabilim dalı,
danışman, danışman unvanı, konu ve yöntem analizi
yapmayı amaçladığımız bu araştırmamız betimsel türde,
tarama modeliyle hazırlanmıştır. Araştırma giriş ve üç
bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde; araştırmanın
problemi, amaç ve önemi, kapsam ve sınırlılıkları yer
almaktadır. I. bölümde, Türkiye’de Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi
derslerinin
tarihsel
çerçevesi
çizilmeye
çalışılmıştır. II. bölümde; araştırmanın yöntem ve veri
toplama aracı ile analizi konusunda bilgiler
bulunmaktadır. III. bölümde de bulgular ve yorumlar yer
almaktadır. Sonuç kısmında ise araştırma ile ilgili elde
edilen
bilgilerin
değerlendirmesi
yapılmıştır.
Araştırmada din kültürü konulu tüm lisansüstü tezlere
ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla Yüksek Öğretim
Kurumu (YÖK) tez veri tabanından tezlerin ilkinin
hazırlandığı 1987 yılından son tezin hazırlandığı 2022 yılı
haziran ayına kadar 278 yüksek lisans, 51 doktora toplam
329 lisansüstü teze ulaşılmıştır. İlk doktora tezi ise 1992
yılında hazırlanmıştır. Din Kültürü başlıklı yüksek lisans
tezlerinin toplamda 43 üniversite ve doktora tezlerinin de
toplam 14 üniversitede hazırlandığı görülmüştür. Yüksek
lisans tezlerinde %53’lük oranla en çok nitel araştırma
yöntemleri, doktora tezleri hazırlanırken de en çok nicel
yöntemler (%57) kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Din kültürü, DKAB,
Lisansüstü, Tez.
*
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
[email protected]
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
The Content Analysis of Postgraduate Thesis Titled
Religious Culture
Abstract
This research, which is aimed to analyze master's
and doctoral theses titled religious culture, according to
type, year, university, institute, department, supervisor,
supervisor title, method, and position, has been prepared
with a descriptive scanning model. The research consists
of an introduction and three sections. In the introduction
part, the problem, the aim and importance, the scope and
limitations are included. In the first section, it is set the
historical framework for religious culture and moral
knowledge courses. In the second section gives the
information about the method and the analysis with data
collection tool. The third section shows the findings and
comments, and in the conclusion, it is given the evaluation
of the research. In the research, it was tried to reach all
postgraduate theses on religious culture. For this purpose,
when the first thesis was prepared in 1987-the last thesis
was prepared until June 2022-a total of 329 postgraduate
theses, 278 master's and 51 doctorate, were reached from
the Higher Education Council (YÖK) thesis database. The
first doctoral thesis was prepared in 1992. The Religious
Culture archive is the repository of master's theses at 43
universities and the place where doctorate theses were
prepared in 14 universities. In the master's theses, the rate
of 53% was mostly qualitative research methods, while
the doctoral theses were the most proper target that was
57%.
Keywords: Religious Culture, Dkab, Postgraduate,
Thesis.
77
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
ARSLAN KOYÇİYEV’İN “BEDEL
GEÇİDİ’NDEKİ LANET” ROMANI
ÇERÇEVESİNDE RUSLAŞTIRMA
Tuğba ÖNCÜBAŞI*
78
Öz
Orta Asya Müslümanları üzerinde uygulanmış
olan psikolojik baskılar, Ruslaştırma politikası kavramı
adı altında değerlendirmiştir. Ruslaştırma, yerli halkın
düşünce biçimini ve yaşam tarzını Rus kültürüne
yakınlaştırmaktır. Toplumların, benliklerini var eden dil,
kültür ve din unsurları bu politika yöntemleri ile kültürel
bir yönlendirilmeye maruz bırakılmıştır. Kültürel
yönlendirmenin en etkili aracı ise eğitimdir. Eğitim süreci
Rus kimliğini aşılama açısından etkili ve vazgeçilmez bir
yöntem haline gelmiştir. Türk halkları üzerinde
uygulanmış olan bu politikalar, Türk halklarının
bağımsızlıklarını elde etme süreçlerine kadar devam
etmiştir. Ancak halkın bağımsızlığını elde etmesi,
Ruslaştırma siyasetinin son bulduğunu göstermemektedir.
Türk dünyasında yaşanmış olan Ruslaştırma
süreci ve beraberinde halk üzerinde gerçekleştirilmiş olan
baskılar, eserler vasıtası ile gözler önüne serilmiştir. Halk
üzerinde gerçekleştirilmiş şiddet, baskı ve sürgünler
toplumları ruhsal olarak yıpratmıştır. Dönemin ve Türk
dünyasının sesi olarak yansıtılmış birçok eser, Türk
halklarının tarihi izlerini aktarması açısından oldukça
önemlidir. Bunlardan bir tanesi de Bedel Geçidi’ndeki
Lanet adlı romandır. Arslan Koyçiyev tarafından kaleme
alınmış eserde, Ürkün öncesi dönemden Ekim Devrimine
kadar olan süreçte Kırgız halkının yaşamı betimlenerek
*
Kastamonu
Üniversitesi
[email protected] Enstitüsü
Sosyal
Bilimler,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
anlatılmıştır. Bu çalışmada Bedel Geçidi’ndeki Lanet adlı
roman üzerinden Ruslaştırma kavramı incelenecektir.
Anahtar Sözcükler: Ruslaştırma, Sovyetler
Birliği, Ürkün Katliamı, Türk Dünyası.
Russism in The Framework of Arslan Koychoev's
"Curse At The Charge Gate" Novel
Abstract
The psychological violances on the Middle Asian
Muslims considered as Russification. The definition of
Russification is; changing the native folk’s traditions and
thoughts to the Russian ones. The elements; such as
language, religion and traditions, which are the main facts
about being a folk; made to be cultural channeling to the
Russification too and the most common tool of cultural
channeling is the education. The process of education is
the most essential thing about the Russification and this
methods about the cultural channeling kept going onto
Turkish folk until the they earn their independence. But
the independence of Turkish people couldn’t finished the
Russification at all.
The method that making people behave and think
like the Rus ones as known as Russification and the
pressures comes with it showed us through art. In that
very time; the voice of the folks under pressure of
Russification comes outwards with especially literature.
The piece named Bedel Geçidi’ndeki Lanet by Arslan
Koychıyev is one of the materpieces about the time we
discuss about. The piece is telling about the Kyrgyz folk’s
life through massacre of Urkun to the revolution of
october. In this research we will examine the Russification
through the Bedel Geçidi’ndeki Lanet.
Keywords: Russification, Soviet Union, Ürkün
Massacre, Turkish World.
79
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
CELÂL BEY İLE İPEK SULTAN HİKÂYESİNİN
EPİZOT TAHLİLİ VE MOTİF YAPISI
Ali Sait ERASLAN*
80
Öz
Halk hikâyeleri bir geleneğin aktarım sürecinin en
güzel örneğidir. Dede Korkut’tan Köroğlu’na kadar
âşıklar ve meddahlar tarafından aktarılan halk
hikâyelerinde belli başlı olaylar silsileleri mevcuttur.
Hemen hemen birçok halk hikâyesinde toplumsal düzeni
koruyan birtakım değerlerin aktarıldığı görülmektedir.
Bu hikâyeler genellikle âşıklar tarafından derlenip icra
edilmektedir. Ancak kimi halk hikâyelerinin meddahlar
tarafından da tasnif edilip kahvehanelerde toplum için
önem arz eden günlerde anlatıldığı bilinmektedir. Halk
hikâyeleri geniş bir kültür coğrafyasına yayılmış sözlü
kültür
ürünleridir.
Bu
hikâyelerin
çeşitlilik
göstermelerine karşın ortak bir yöntemle hikâyeleri
inceleyebilmek mümkündür. Bu tür incelemeler halk
hikâyelerindeki alt metinlerin açığa çıkarılmasını
sağlarken bir yandan da metinlerin çözümlenmesi
bundan sonraki yapılacak olan farklı minvaldeki
çalışmalar için yol açıcı olacağı ifade edebilir. Halk
hikâyelerindeki motiflerin diğer halk edebiyatı ürünleri
ile olan ilişkisi bu metinlerin diğer edebî metinlerdeki
yansıma
ve
dönüşümleri
gibi
metinlerarasılık
bağlamında değerlendirilebilecek çalışmaların yapılması
çok daha kapsamlı yorumları ortaya çıkaracaktır. Bu
çalışmada âşıklık geleneği hakkında kısa bir giriş, Âşık
Şeref Taşlıova’nın hayatı ile ilgili özet mahiyetindeki
bilgilerden sonra Şeref Taşlıova’nın kendi derlemiş
olduğu Celal Bey İle İpek Sultan hikâyesi epizot tahliline
ve motif yapısına göre incelenmiştir.
*
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
[email protected]
Lisansüstü
Eğitim
Ensitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anahtar Kelimeler: Halk Hikâyesi, Âşıklık
Geleneği, Celal İle İpek Sultan, Epizot Tahlili, Motif
Yapısı, Âşık Şeref Taşlıova.
Epizot Analysis and Motif Structure of The Story of
Celâl Bey and Ipek Sultan
Abstract
Folk tales are the best example of the transmission
process of a tradition. There are certain sequences of
events in the folk tales conveyed by the minstrels and
meddahs from Dede Korkut to Köroğlu. In almost many
folk tales, it is seen that some values that protect the social
order are conveyed. These stories are usually compiled
and performed by minstrels. However, it is known that
some folk tales were classified by the meddahs and told
in coffeehouses on days that were important for the
society. Folk tales are oral cultural products spread over a
wide cultural geography. Despite the diversity of these
stories, it is possible to examine the stories with a common
method. While such analyzes enable the revealing of the
subtexts in the folk tales, it can also be stated that the
analysis of the texts will lead to different studies to be
made in the future. Conducting studies that can be
evaluated in the context of intertextuality, such as the
relationship of motifs in folk tales with other folk
literature products, such as the reflection and
transformation of these texts in other literary texts, will
reveal much more comprehensive interpretations. In this
study, a short introduction to the tradition of minstrelsy,
after the summary information about the life of Âşık Şeref
Taşlıova, the story of Celal Bey ile İpek Sultan, which was
compiled by Şeref Taşlıova himself, was examined
according to the episode analysis and motif structure.
Keywords: Folk Tale, Minstrel Tradition, Celal And
Ipek Sultan, Episode Analysis, Motif Structure, Âşik Şeref
Taşliova.
81
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
ALPAMIŞ DESTANI’NDA YER ALAN KÜLTLER
Hilal AKÇAY*
82
Öz
Toplumların kültürel yaşantılarını, inançlarını
bünyesinde barındırdığı bir takım çeşitli kodlar
vasıtasıyla bize aktaran destan anlatıları, yaratıldığı
toplum içerisinde oldukça büyük bir öneme sahiptir.
İnsanların, hem bu önemin farkındalığını kazanabilmesi
için hem de destanın anlatıldığı topluluk içinde nasıl bir
işlevinin bulunduğunun anlaşılabilmesi için bu destanlar
bütüncül bir düzlemde ayrıntılı olarak incelenmelidir.
Bizim çalışma boyunca incelemeye tabi tutacağımız
Alpamış destanı, diğer Türk dünyası destanlarının yanı
sıra oldukça büyük bir önem arz eden Dede Korkut
Destanları hakkında bize ışık tutarak yolumuzu
aydınlatmaktadır. Bu bağlamda düşünüldüğünde
çalışmanın önemi de ortaya çıkmaktadır.
Çalışmanın amacı ise Alpamış destanı özelinde,
kutsallık atfedilerek kült olarak adlandırılan unsurları
ortaya çıkarıp aslında şamanizm inancının parçalı bir
şekilde bütün anlatılarımızın bünyesinde halen canlı
olarak varlığını sürdürdüğünü göstermeye çalışmak fikri
oluşturmaktadır.
Çalışma içerisinde öncelikle, Özbek destancılık
geleneği hakkında bilgi verilecektir. Sonra çalışmanın ana
metni olan Alpamış destanı’nın özetine yer verilecektir.
Destan ile kült kavramları arasındaki ilişki açıklanacaktır.
Alpamış destanı’nın Özbek varyantı, Kazak varyantı ve
Anadolu varyantı içerisinde tespit edilen kültlere yer
verilecektir. Son olarak ise Alpamış destanı ile Bamsı
beyrek arasındaki ilişki çözümlenecektir. Bu konuları
*
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü,
[email protected]
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
kapsayacak bir sonuç kısmı oluşturularak çalışma
bitirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Destan, özbek destancılık
geleneği, alpamış destanı, kült, atalar kültü, su kültü.
Cults in The Alpamysh Epic
Abstract
Epic narratives, which convey the cultural lives and
beliefs of societies to us through a number of various
codes, have a great importance in the society in which
they were created. These epics should be examined in
detail on a holistic level in order for people to gain
awareness of this importance and to understand how the
epic has a function in the community in which it is told.
The Alpamysh epic, which we will examine throughout
our study, illuminates our way by shedding light on the
Dede Korkut epics, which are of great importance as well
as other Turkish world epics. Considering this context, the
importance of the study also emerges.
The aim of the study is to reveal the elements that
are called cults by attributing holiness, in the Alpamysh
epic, and to try to show that the belief in shamanism still
exists in all our narratives in a fragmented way.
In the study, firstly, information about the Uzbek
epic tradition will be given. Then, the summary of the
Alpamysh epic, which is the main text of the study, will
be given. The relationship between epic and cult concepts
will be explained. The cults identified in the Uzbek
variant, Kazakh variant and Anatolian variant of the
Alpamysh epic will be included. Finally, the relationship
between Alpamysh epic and Bamsı beyrek will be
analyzed. The study will be concluded by creating a
conclusion that will cover these issues.
Keywords: Epic, Uzbek epic tradition, Alpamysh
epic, cult, cult of ancestors, cult of water.
83
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
SURİYE TÜRKMEN TÜRKÇESİ AĞIZLARI VE
BU AĞIZLAR ÜZERİNE YAPILAN
ÇALIŞMALAR HAKKINDA BİR
BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ
Asena YALNIZ*
84
Öz
Ağız, bir dile veya bir lehçeye bağlı olarak ses, şekil
ve söz varlığı bakımından standart (yazı dili) Türkçeden
farklılık gösteren konuşma biçimidir. Farklılık
göstermesinin yanı sıra Türk dilinin arkaik özelliklerini
içeren fonetik, morfolojik, leksik ve semantik değerlerinin
muhafaza edilmesi hususunda yazı dilinden daha
koruyucu bir durumdadır. Bu sebeple ağız verileri
hakkında yapılan her çalışma, Türk dilinin arkaik
unsurları hakkında bilgi veren önemli birer kaynak
niteliğindedir. Anadolu ağızlarının bir uzantısı olarak
değerlendirilen Suriye Türkmen Türkçesi Ağızları,
coğrafi konum olarak Türklerin Anadolu’ya geçiş
bölgelerinde konuşulmaktadır. Coğrafi bölgede, Oğuz
boylarının çeşitliğinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Dolayısıyla bu çeşitlilik, Suriye Türkmenlerinin konuşuru
oldukları ağızlarına ve kültürlerine yansımıştır. Zira bir
toplumun dili ve kültürü arasında bulunan bağ, o
toplumun milli ve kültürel kodlarını oluşturmaktadır. Bu
milli ve kültürel kodlara bağlı olarak ortaya çıkan kelime
veya kelime gruplarında, o dilin konuşuru olan toplumun
kültürel değerlerini ve kültürel kodlarını bulmak
mümkündür. Suriye Türkmen Türkçesi ağızları üzerine
yapılan çalışmalarda da toplumun içinde bulunduğu
kültürel ve manevi değerlerin dile yansıdığı
görülmektedir. Bu bağlamda genel ağız çalışmaları başta
olmak üzere Suriye Türkmen Türkçesi ağızları üzerine
*
Amasya
Üniversitesi
[email protected]
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
yapılan her bir çalışma, ağız bilimi sahası için önemlidir.
Yapılan çalışmaların büyük bir kısmının “Suriye
Türkmen Türkçesi Ağızlarının Tespiti” adlı TÜBİTAK1001 projesi çerçevesinde oluşturulduğu tespit edilmiştir.
Çalışmamızda, Suriye Türkmen Türkçesi ağızları ile
ilgili yapılan çalışmalar genel olarak tasnif edilecek ve
yapılan bu çalışmaların içeriğine ve önemine
değinilecektir. Bu çalışmanın asıl amacı, diğer ağız
araştırmaları gibi söz konusu ağızlar üzerine yapılan
araştırmaların da literatürde önemli bir konuma sahip
olduğunun altını çizmek ve Suriye Türkmen Türkçesi
ağızları üzerine yapılan hemen her çalışmanın Anadolu
ağızları ile doğrudan ya da dolaylı olarak bir bağlantı
içinde olduğunu belirtmektir. Bununla birlikte, yapılan
çalışmalardan yola çıkılarak bu sahada çalışan
araştırmacıların daha önce değinmedikleri bölgeleri tespit
etmek ve bundan sonra yapılacak olan çalışmalarda da
daha önce hakkında çalışma yapılmayan bölgelere
yönelmek doğru olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Ağızlar, Suriye Türkmen
Türkçesi, Kültür ve Dil İlişkisi.
Syrian Turkmen Turkish Dialects and A Bibliography
on The Work on These Dialects
Abstract
Dialect is a form of speech that differs from standard
(written language) Turkish in terms of sound, shape and
vocabulary depending on a language or a dialect. In
addition to being different, it is more protective than the
written language in terms of preserving the phonetic,
morphological, lexical and semantic values of the Turkish
language including its history and archaic features. For
this reason, each study on dialect data is an important
source that gives information about the archaic elements
of the Turkish language. Dialects of Syrian Turkmen
Turkish, which are considered as an extension of
Anatolian dialects, are spoken in the transition regions of
Turks to Anatolia as a geographical location. In the
85
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
86
geographical region, it is seen that the diversity of Oghuz
tribes comes to the fore. Therefore, this diversity is
reflected in the dialects and cultures of the Syrian
Turkmen. Because the bond between the language and
culture of a society constitutes the national and cultural
codes of that society. It is possible to find the cultural
values and cultural codes of the society that speaks that
language in the words or groups of words that emerge
depending on these national and cultural codes. In the
studies on Syrian Turkmen Turkish dialects, it is seen that
the cultural and spiritual values of the society are
reflected in the language. In this context, every study on
Syrian Turkmen Turkish dialects, especially general
dialect studies, is important for the field of dialect science.
It has been determined that most of the studies were
created within the framework of the TUBITAK-1001
project named "Detection of the Dialects of the Syrian
Turkmen Turkish".
In our study, the studies on Syrian Turkmen
Turkish dialects will be classified in general and the
content and importance of these studies will be
mentioned. The main purpose of this study is to underline
that, like other dialect studies, the researches on these
dialects have an important place in the literature and to
state that almost every study on Syrian Turkmen Turkish
dialects is directly or indirectly related to Anatolian
dialects. However, based on the studies conducted, it
would be correct to identify the regions that the
researchers working in this field have not mentioned
before, and to focus on the regions that have not been
studied before in future studies.
Keywords: Dialects, Syrian Turkmen Turkish,
Culture and Language Relations.
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
MASUMİYET MÜZESİ ROMANINDA
ANLATICI VE ANLATI TİPOLOJİLERİ
Zeynep TOKMAK BIYIKLI*
Öz
İnsanın var olmasından bugüne dek değişmeden
varlığını koruyan anlatma ihtiyacı duygu, düşünce ve
hayallerin dışa vurumu şeklinde nitelendirilebilecek olan
anlatı kavramını doğurmuştur. Temeli Platon’a dayanan
mimesis(gösterme) ve diegesis(anlatma) kavramları
anlatıbilimin temel konularındandır. Eleştirmenler
mimesisi, konuşmanın ve eylemin doğrudan takdimi
olarak tanımlamakta diegesisin ise olayların sözlü
temsilini
belirttiğini
ifade
etmektedir.
Fransız
anlatıbilimci Gerard Genette’e göre ise anlatı ne kadar
gerçek gibi gösterilmeye çalışılsa da bu tür anlatılar bir
mimesis ilüzyonudur. Çünkü her metin bir anlatı
içermektedir. Genette, anlatının öyküyü ancak
naklettiğini, bunu da dil aracılığıyla yaptığını ifade etmiş
ve anlatıda taklide yer olmadığını belirtmiştir. Bu bakış
açısıyla anlatıcı ve perspektif kavramlarının önemi
belirginleşmiştir. Anlatıcı için “birinci şahıs” ve “üçüncü
şahıs” gibi ayrımların basit birer kullanımlar olduğunu
ifade ederek anlatıcının öykünün içinde ya da dışında
konumlanmasına göre nitelendirmenin daha doğru
olduğunu dile getiren Genette, anlatıcı işlevlerinin de
anlatıcının anlatıya olan mesafesini etkilediğini
belirtmiştir. Bu çalışmada 1980’li yılların başında Cevdet
Bey ve Oğulları adlı romanıyla adını duyuran Orhan
Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı romanı yapısalcı
çevrelerce görüşleri kabul gören Gerard Genette’in
Anlatıbilim
Kuramı
çerçevesinde
incelenecektir.
“Kurmacanın kurmacası” şeklinde nitelendiren eserin
*
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
[email protected]
87
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
kısa bir özeti verildikten sonra anlatı düzeyleri, anlatıcı
tipleri ve anlatıcı işlevleri romandaki örnekler üzerinden
değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Gerard Genette, anlatı, anlatıcı,
anlatıbilim, Masumiyet Müzesi.
88
Narrator And Narrative Typologıes in The Novel of
“Masumiyet Müzesi”
Abstract
The need to tell stories, which has persisted since
the advent of humankind, can be described as the
expression of emotions, thoughts, and dreams. This
consept of narratives iş rooted in the Gerek terms of
mimesis (showing) and diegesis (telling), which having
originated from the philosophical ideas of Plato are
fundamental topics in the study of storytelling. Critics
define mimesis as the direct presentation of speech and
action, while diegesis refers to the verbal representation
of events. According to French narratologist Gerard
Genette, ben though narratives may try to appear as
realistic as possible, these types of narratives are an
illussion of mimesis. Since every text contains a narrative.
He stated that the narrative only narrates the story, this is
done through the language and indicated that there is no
place for imitation in the narrative. This perspective
highlights the importance of the concept of narrator and
perspective in the narrative. Therefore, according to
Genette, the distinction between "first person" and "third
person" for the narrator is simply a matter of usage, and it
is more appropriate to classify the narrator based on their
positioning within or outside the story. Genette also noted
that the functions of the narrator can affect their distance
from the narrative. In this study, Orhan Pamuk's novel,
The Museum of Innocence, which gained him recognition
in the early 1980s with his Nobel, Cevdet Bey ve Oğulları,
the English title of the book is The House of Silence, will
ve examined within the framework Gerard Genette's
Narrative Theory which is accepted by structuralist
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
circles. After a brief summary of the novel, which is
characterized as a "fictionalization of fiction," the
narrative levels, narrator types, and narrator functions
will ve evaluated through exampled from the novel in the
context of Gerard Genette's Narrative Theory.
Keywords: Gerard Genette, narrative, narrator,
narratology, The Museum of Innocence.
89
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
SİRÂCÜ’L KULÛB’DE ÇIK- FİİLİNİN ÇOK
ANLAMLILIĞI ÜZERİNE BİR İNCELEME
Merve ŞENCAN*
90
Öz
Oğuzcaya dayalı ilk yazı dili olma özelliğinden
dolayı Türk dili tarihi içerisinde büyük önem taşıyan Eski
Oğuz Türkçesinin mühim eserlerinden biri de
“Gönüllerin Işığı” manasına gelen Sirâcü’l Kulûb’dur.
Yazarı belli olmayan ve Arapçadan tercüme edilmiş olan
eser, Hazret-i Muhammed’in Medine’ye hicreti ile
başlayan süreçte Musevî ve Hristiyanların, İslâm dinini
kabul edenlerin sayısının artmasından endişe ederek
Hazret-i Muhammed’in peygamberliğini hükümsüz
kılabilmek için İncil ve Tevrat’taki zor meseleleri ona
sormaya karar vermeleri ile ortaya çıkan soruları ve
dünyanın yaratılışı ile kıyamet gününe kadarki sürede
olması muhtemel olayların peygamber tarafından
cevaplandırılmasını konu edinmektedir. Geç dönemde
istinsah edildiği için hem Eski Oğuz Türkçesi hem de
Osmanlı Türkçesinin birçok özelliğini barındırması ve
kullanılan söz dağarcığı ile de Türkçenin tarihî sözlüğüne
katkıda bulunabilecek olması bakımından önem teşkil
eden eserin incelemeye tabi tutulan nüshası, Oğuz
Türkçesi ile yazılan Konya Koyunoğlu Müzesi12862
envanter numarada kayıtlı olan nüshadır.
Anlambilimin ehemmiyet arz eden konularından
olan ve “Değişik etkenlerle bir göstergenin yansıttığı
temel anlamın yanı sıra yeni kavramları da anlatır
durumda olması” vb. şekillerde tanımlanan çok
anlamlılık terimi, bir dilin ne kadar eski ve gelişmiş
olduğunu ortaya koymakla birlikte o dilin söz varlığı
açısından da ne denli zengin olduğunu gösterir. Bir fiilin
*
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, e-posta:
[email protected]
Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
çok anlamlılık hususunda ele alınabilmesi için uzun bir
müddet kullanılması gerekir. Kullanım sıklığına bağlı
olarak da edebi yönden ne kadar işlenmiş olduğu ortaya
çıkar.
Sirâcü’l Kulûb adlı eserde çık- fiilinin çok anlamlılığı
üzerine bir inceleme amaçlanan bu çalışmada çık- fiilinin
önce etimoloji sözlüklerinde, Tarama Sözlüğü’nde ve
Güncel Türkçe Sözlük’te yer alan tanımları verilmiş
ardından Sirâcü’l Kulûb’de hangi anlamlarda kullanıldığı
tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: anlambilimi, çok anlamlılık,
çık- fiili, Eski Oğuz Türkçesi
A Study On The Polysemy Of The Verb Exıt- In
Sirâcü’l Kulûb
Abstract
One of the important Works of Old Oghuz Turkish,
which of great importance in the history of the Turkish
language due to its feature of being the first written
language based on Oghuz, is Sirâcü’l Kulûb, which means
“Light of Hearts”. The work, whose author is unknown
and translated from Arabic, deals with the difficult issues
in the Bible and Torah in order to nullify the prophethood
of the Prophet Muhammad, worrying about the increase
in the number of Jews and Christians who converted to
Islam inthe process that started with the migration of
Prophet Muhammad to Medina. It is about the questions
that arise when they decide to ask him, and the creation
of the world and the probable events that may ocur in the
period until the Day of Judgment, being answered by the
prophet. The copy of the work, which is important in
terms of being able to be found, is the copy registered in
the invertory number 12862 of Konya Koyunoğlu Muzesi,
written in Oghuz Turkish.
The term of polysemy, which is one of the most
important subjects of semantics and is defined in terms of
the basic meaning reflected by sign with different factors,
91
Sosyal Bilimler Araştırmaları -I- Öğrenci Sempozyumu
as well as new concepts, etc., reveals how and developed
a language is, and how much that language is in terms of
vocabulary. It shows that a verbs is rich in terms of
polysemy, it needs to be used for a long time.
In this study, which is aimed to examine the
polysemy of the verb exit- in the work called Sirâcü’l
Kulûb, first the definitions of the verb exit- in etymology
dictionaries, the Scan Dictionary and the Contemporary
Turkish Dictionary are given, and then it is determined in
which meanings it is in Sirâcü’l Kulûb.
Keywords: Semantics, Polysemy, Verb Exit-, Old
Oghuz Turkish.
92