Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Turist Rehberleri ve Rehber Adayları için Anadolu’da Türk İslam Dönemi Mimari Yapılar
…
9 pages
1 file
İslami düşüncenin (tasavvuf) mimariye yansıması olarak ifade edilebilecek zâviyelerin İslam mimarisindeki ve daha özelde Anadolu’daki gelişimini anlayabilmek için öncelikle sözlük anlamına, akabinde mimari açıdan tanımlamalarına ve zâviyelerin oluşumunu daha iyi anlayabilmek için tarihi arka planına bakılmasında yarar var. Bu kapsamda öncelikle zâviye ve zâviye ile eş anlamlı kullanılan diğer kavramlar ele alınmıştır. Yapılan incelemede kaynaklarda genel hatlarıyla zâviye ile benzer nitelikler taşıyan eş veya yakın anlamlı (tekke, dergâh, hankâh, tabhane; düveyre, savmaa, buk’a, ribat, medrese) sözcüklerin kullanıldığı; diğer yandan bu yapılar arasında benzerliklerin ve farklılıkların bulunduğu anlaşılmaktadır (Acar, 2013). Anadolu dışındaki İslam ülkelerinde (Mısır, Suriye, Irak, İran vb.) tasavvufla bağlantılı yapılar için 11. yy. – 14. yy. diliminde ağırlıkla zâviye sözcüğü kullanılmış; Anadolu’da ise Osmanlı dönemine kadar zâviye, hanikâh ve nadiren de olsa ribat sözcüğü tercih edilmiş ancak Osmanlı dönemi ile birlikte ribat nerdeyse hiç kullanılmamış, zâviye ile birlikte imaret, tekke, âsitâne, dergah gibi sözcükler tercih edilmiştir (Ocak, 1978: 249). Bu kapsamda; zâviye ile birlikte çok farklı sözcüklerin kullanılması nedeniyle oluşabilecek kavram karışıklığını azaltabilmek amacıyla; sıklıkla kullanılan ve öne çıkan tanımlamaları içeren Tablo 1 hazırlanmıştır.
6 mezîdehü ve eşhedü en lâ ilâhe illalâhü vahdehü lâ şerîke lehü şehâdeten yenâlü kâilühâ eşşerefel azîme vel ızzel cesîmi yevmel ba'sü ven nüşûr. Ve eşhedü enne seyyidinâ ve nebiyyinâ muhammeden abdühü ve rasûlühü kenzül ulûmi vel esrâr. Ve seyyidül etkiyâ-il ebrâr. Sallallâhü aleyhi ve selemle ve alâ âlihi ve eshâbihi zevil mefâhiril aliyyeti vel esrâril celiyyeti. (Rahman ve rahim olan Allah'ın adı ile. Alemlerin Rabbi olan Allah'a nimetlerine karşılık olarak ve daha fazla vermesine mükafat olması için çok çok hamdederiz. Allah'tan başka ilah olmadığına, tek olup ortağı bulunmadığına ve bunu söyleyenin yüce şerefe, büyük iz-zete, kıyamet gününde nail olmamız için şehadet ederiz. Salihlerin ve muttakilerin seyyidi, ilimlerin ve sırların hazinesi, kulu ve rasulü olan efendimiz, nebimiz Hazreti Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) e şehadet ederiz. Ve o'nun yüce, öğünç kaynağı, belirgin sırlardan olan, aline ve eshabınada salatü selam ederiz).
ÖZET Hâmidî-zâde Celîlî, XVI. yüzyılın ikinci yarısında eser vermiş bir divan şairidir. Şair, mesnevileri ve gazelleri ile ilgi çeker. Çalışmamızda Celîlî'nin hayatı, eserleri, edebî kişiliği ortaya konulmuş ve yayına hazırlanan gazellerinden örnekler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Hâmidî-zâde Celîlî, XVI. yüzyıl, mesnevî, gazel, Klâsik Türk Edebiyatı. HÂMİDÎ-ZÂDE CELÎLÎ AND HIS GAZELLES ABSTRACT Hâmidî-zâde Celîlî is a poet of Classical Turkish Literature who wrote books in the second half of 16th century. He is famous for his mesnevis and gazelles. İn our article his life, his literary features and his Works were explained and gazelles were prepared to publish.
Gazel 596 ……………………………………………………………... 78 Gazel 597……………………………………………………………… 84 Gazel 598……………………………………………………………… 87 Gazel 599……………………………………………………………… 90 Sonuç………………………………………………………………….. 93 Kaynakça……………………………………………………………... 94 Hayatı: Asıl adı kaynaklarda İvaz, Bahşî ya da Satılmış olarak geçen Zâtî, 1477'de Balıkesir'de doğmuştur. Çocukluğunda çok iyi bir eğitim almamış olan Zâtî, gençliğinde memleketinde çizmecilik yapmış; Sultan İkinci Bâyezîd döneminde ise İstanbul'a gelmiştir. Burada ayakkabıcılık ve remilcilik yapmış; değişik vesilelerle devrin önde gelen devlet adamlarıyla tanışmıştır. Bir kısmının himâyesini de gören şair, İkinci Bâyezîd ve oğlu Yavuz'dan da yardım görmüştür. Ne var ki ömrünün hiçbir döneminde bu yardımlar, büyük ihsanlar düzeyine ulaşmamıştır. Kaynaklar, Zâtî'nin Bâyezîd Camii avlusunda bir remilci dükkânı olduğunu; geçimini aynı zamanda başta Bâkî olmak üzere devrin şairlerinin uğrak yeri haline gelmiş olan bu dükkândan sağlamaya çalıştığını belirtirler. Dükkânını devrin şairleri için edebî bir muhit haline getiren Zâtî, 1546'da vefat etmiş; ömrünün son yıllarını maddî sıkıntı içerisinde geçiren şairin cenazesi, yine şairin dostlarının yardımıyla kaldırılmıştır. Kaynaklar; nüktedan, hoşsohbet, hazırcevap olan şairin fiziksel olarak büyük burunlu, çiçek hastalığından dolayı bozuk tenli ve sağır olduğuna işaret eder.
2023
Abdurrahman Câmî, bir dönem İslâm irfanının en nadide eserlerini vermiş, Farsça konuşan dünyada Ekberî tasavvuf okulunun tercümanı olmuştur. Horasan ve Maverâünnehr gibi ilim ve irfan ocakları uyandıran, ilim ve irfan otoriteleri yetiştiren bir coğrafyada bu âlî ilimlerin tahkimatına mühim hizmetlerde bulunmuştur. Dil, tefsir, hadis, fıkıh, akâid ve ahlâk alanında onlarca eser vermiş olmakla beraber, en çok tasavvuf ve edebiyat alanında kaleme aldıklarıyla şöhret bulmuştur. Tasavvuf sahasındaki her biri pek mühim eserlerinden biri, hacmi itibarıyla küçük ancak içeriği bakımından fevkalade bir niteliğe sahip olan Levâyih’tir. Farsça yazılmış bu eser tasavvufun amelî ve nazarî meselelerini öz bir halde muhtevasında toplamıştır. Nüsha farklılıkları göz önünde bulundurulduğunda muhtelif olmakla birlikte, otuz üç veya otuz altı lâyihadan, yani bölümden oluşan eserin her bölümünde rubâîlere yer verilmiştir. Birçok eserinde olduğu gibi Câmî, Levâyih’te de nesire nazım zevkini derç etmekten imtinâ etmemiştir. Câmî’nin Osmanlı edebiyat ve tasavvuf hayatına etkisi izahtan vârestedir. Tasavvuf alanında Nefehâtü’l-Üns başta olmak üzere birçok eseri Osmanlı sûfîleri tarafından okunmuş ve tercüme edilerek maârif âlemine kazandırılmıştır. Levâyih birçok defa tercüme edilmiştir. Zeyniyye’den Abdülmecid Amâsî, Halvetiyye-Şemsiyye piri Şemseddin Sivâsî, Nakşibendiyye’den İsmail Müfid İstanbûlî ve Halvetiyye-Şâbâniyye’den Yakub Han Kaşgârî bunlardandır. Meşrepler ve tarihler değerlendirildiğinde, eserin muhtelif tarikatlara mensup kimseler tarafından, farklı dönemlerde ilgiye mazhar olduğu anlaşılmaktadır. Tecelliler ismiyle yayına hazırlanan Tercüme-i Levâyih isimli eser, 18. yüzyılın sonlarında, İstanbullu bir âlim ve Nakşibendî dervişi olan İsmail Müfid İstanbûlî tarafından kaleme alınmıştır. Serbest bir üslupla tercüme edilmiş olan eser, Câmî’nin vefatından ortalama üç yüz yıl sonra kendisi gibi dini ilimlerin muhtelif alanlarında eserler vermiş, edebî zevke sahip bir âlim-derviş tarafından bu sefer İstanbul’da tekrar ihya edilmiştir.
"Yosh mutaxassislar" ilmiy-amaliy jurnali., 2023
Annotatsiya: Ushbu tezis zig'irnamolar qabilasiga kiruvchi o'simliklarni tabiatdagi qishloq xo'jaligidagi, sanoatdagi ahamiyatini va turlarning sonini o'rganishga qaratilgan. Yashash muhitining yomonlashuvi, ekologiyaning buzilishi va inson antropologiyasi bugungi kunda o'simliklarni nobud qiluvchi asosiy omil sanaladi. Kalit so'zlar: Zig'irnamolar, aktinamorf, zig'ir, linaceae, lusitatissimum, batist brezent, gazlama.
ZENGÎLER nin ölümünden faydalanarak kaybettikleri yerlerin bir kýsmýný geri almýþlardý. Seyfeddin Gazi bunun üzerine Hani, Silvan, Cebelicur, Zülkarneyn, Þabahtan, Tel Mevzen, Dârâ gibi yerleri aldý ve Mardin üzerine yürüdü. Artuklu ülkesinde büyük tahribat yaptý. Artuklu beyi Timurtaþ'ý elçi gönderip barýþ istemesi üzerine Seyfeddin Musul'a döndü (542/1147).
A Abdestsiz camiye girmek: Abdesti bulunmayan bir kimsenin mescitte oturması müslümanların icmaıyla caizdir. Ebu Hanife kafirin bütün mescitlere girmesinin caiz olduğunu söylemiştir. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi-Vehbe Zühayli) Abdestsiz ezan okumak: Ezan okunurken ve kamet getirirken abdestli olmak daha uygun ise de, abdestsiz olarak da ezan okunsa caizdir. Çünkü ezan namaz değil bir zikirdir. (Hidaye Tercümesi)
Foundation of Ahilik which was formed by Ahi Evran and soulshattered on the economic, cultural and, political structure of Anatolia, played a crucial role during the establishment of Ottoman State as well. Ahilik showed its first effects in the Middle Anatolia. When Cacaoglu Nureddin Beg, Emir of Kırşehir marched to Ahis and killed many of them including Ahi Evran, the Ahis started to move toward the West and organized in "periphery". It could be said that Seyh Edebalı and his brother settled in this region during these events. Similarly, when you thought Ertuğrul Beg got the Söğüt Domaniç as a country estate during the rule of Alâattin Keykubâd, the relations in between two possibly started in second half of 13th century. On the other hand, after the Sultan Baybars' Anatolian campaigned in 1277 likewise the move of Ahis to Western Anatolia and massacre done by Mongols many Turcoman populations immigrated to the periphery. It could be claimed that the Ahis who came and