Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM
FAKÜLTESİ DERGİSİ
ISN: 1303-0310
Gönderi Tarihi: 14.03.2016 – Kabul Tarihi: 27.11.2016
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
Mehmet ÖZDEMİR 1, Aysun EROĞLU 2
Öz: Türk Edebiyatı tarihinde önemli bir yer işgal eden Tanzimat Dönemi’nde edebi türlerin pek
çoğunun ilk kez yazıldığı görülmektedir. Bu edebi türlerde eser verenlerin de çoğunlukla erkek yazar
oldukları dikkat çekmektedir. O dönemde genel olarak toplumun, yönetici ve yazarlarının eğitime olan
bakış açıları ve kız çocuklarının eğitimi konusundaki tutumları kadın yazarların arka planda kalmasına
sebep olmuştur. Böyle bir dönemde ilk Türk kadın romancı olarak dikkat çeken Fatma Aliye Hanım ise
kadın hakları ve kadın kimlikleri üzerine yazdığı eserleriyle Türk Edebiyatı’na önemli katkılar
sağlamıştır. Buna bağlı olarak da alan çalışmaları Fatma Aliye Hanım’ın romanlarındaki kadın
tiplerinin farklı değişkenler çerçevesinde incelenmesini sağlamıştır. Ancak daha erken yaşlarda, kız
çocuklarının nasıl bir eğitim alıp bu kadın kimliklerine büründüğüyle ilgili ise alanda çalışma
bulunmamaktadır. Bu sebeple Fatma Aliye Hanım’ın romanlarında kız çocuklarının eğitimi konusunda
böyle bir çalışma yapılmasına karar verilmiştir. Bu çalışma Fatma Aliye Hanım’ın Muhadarat, Enîn ve
Refet isimli romanları ile sınırlı olup nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Bu
üç romandan kız çocuklarının eğitimi ile ilgili elde edilen sonuçların başında “Fransızca öğrenme”
daha sonra da “piyano eğitimi alma” gelmektedir. Elde edilen diğer sonuçlar arasında ise Tanzimat
döneminde maddi durumu iyi olan ailelerin özellikle kızları rüşde erdikten sonra özel hocalar ile
kızlarının eğitimini devam ettirdikleri fark edilmiştir. Ayrıca fakir kız çocuklarının öğretmen olup para
kazanmak için iptidai, rüştiye ve darülmuallimat gibi okullara gittikleri tespit edilmiştir. Bununla
1
Yrd. Doç. Dr., Eğitim
[email protected]
2
Fakültesi,
Sosyal
Bilimler
ve
Türkçe
Eğitimi
Bölümü,
Türkçe
Eğitimi,
Arş. Gör., Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü, Türkçe Eğitimi,
[email protected]
70
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
birlikte özel hocalardan ders alan zengin kız çocuklarının da iptidai, rüştiye ve darülmuallimat gibi
okullara gittikleri süsünü vermeye çalıştıkları görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Fatma Aliye Hanım, Tanzimat Dönemi, kız çocuklarının eğitimi
Girls’ Education in Mrs. Fatma Aliye’s Novels
Abstract : It has been seen that many of the literary genres were written for the first time in the
Tanzimat Period, an important turning point in Turkish literature. Another noteworthy point is that the
genres are mostly written by male writers. The perspective on the education and the attitude towards
the education of girls in that period has led women writers to keep low profile. In such period, Mrs.
Fatma Aliye, regarded as the first Turkish woman novelist, has made significant contributions to
Turkish literature with her works on women’s rights and women identities. Accordingly, it has led the
field studies on the female types in Mrs. Fatma Aliye’s novels to be examined in the context of different
variables. However, there are no studies about the education that girls in an earlier age receive and
assume the identity of woman. Therefore, a study is conducted on the education of the girls mentioned
in Mrs. Fatma Aliye’s novels. In this study, which is limited to Mrs. Fatma Aliye’s novels such as
Muhadarat, Enîn and Refet, document analysis is employed as a qualitative research method. Some of
the main results obtained from these three novels for girls’ education are related to “learning French”
and “taking piano lessons”. Among other results it has been noticed that in the period of Tanzimant
families, with good financial situation, continued the education of their daughters with private tutors
especially after the girls coming of age. In addition, it has been noticed that while poor girls go to
primary, secondary, and teacher training schools to become teachers and earn money, girls from rich
families are sent to these schools to pretend as if they went to such schools except private tutors.
Key Words: Mrs. Fatma Aliye, The Tanzimat Period, Girls’ Education
Giriş
1860 sonrası Osmanlı Devleti’nin siyasi ve sosyal yapısındaki gelişmelerin Türk
edebiyatı üzerinde etkisi bilinmektedir. Bu etkilerin dışında edebiyatımıza aynı dönemde
(1860-1896) Batı edebiyatından bazı türlerin de alınmış olması dikkat çekmektedir. Dönemin
siyasi ve sosyal alanlardaki çağdaşlaşma hareketinin dışında kalamayan Türk edebiyatı da bu
değişime ayak uydurarak hızla batılılaşmıştır. Batı edebiyatının Fransız edebiyatı demek
71
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
olduğu Tanzimat döneminde, tüm edebi türlerde tanınan ve örnek alınan yazar ve şairler
Fransız edebiyatının temsilcileridir (Akyüz, 1990: 28).
Tanzimat devrinin ilk dönemine bakıldığında “Divan edebiyatına aralıksız saldırıp onu
gözden düşürme, yani çağdaş bir Türk edebiyatına alan açma, Fransız edebiyatının başlıca türlerini
getirme, bu edebiyatın klasik ve romantik okullarının başlıca yazar ve şairlerini tanıtma, eski nazım ve
nesir dillerinin dışında yeni bir edebi dil yaratma; Fransız edebiyatının daha çok estetik ve teknik
esasları üzerinde durulmuş, realist ve natüralist romanın kısmen tanıtılması ve yeni bir edebi dil
oluşturulması” için çalışıldığı görülmektedir (Akyüz, 1990: 38). Bu çalışmayı sürdürebilmek
için de roman ve tiyatro ile birlikte batılılaşmanın diğer gelişmelerini birlikte sürdürme kararı
verilmiştir.
Edebi türleri benimseyip ve denemeye başlayan Türk sanatçıları şiir, tiyatro, roman
türünde Batılı anlayışta eserler vermeye başlamıştır. Batılı anlamda roman türü de bu tarihten
itibaren Türk edebiyatındaki yerini almaya başlamıştır. Ancak Türk okuyucusu roman türünü
önce, Batıdan yapılan tercümeler yolu ile tanımıştır. Bilindiği gibi, Fransız edebiyatından ilk
roman çevirisi Yusuf Kamil Paşa tarafından yapılmıştır. Tanzimat’a kadar Türk toplumunda
romanın işlevini ise destan, masal, efsane, kıssa, halk hikâyeleri ve mesnevîler görmektedir
(Kolcu, 2008: 61).
Tanzimat döneminde yazılan ilk hikâye, roman, tiyatro vb. eserlere bakıldığında
çoğunun erkek yazarlar tarafından kaleme alındığı dikkat çekmektedir. Fatma Aliye Hanım
işte böyle bir ortamda yazdığı romanlarla, “ilk Türk kadın romancı” olarak edebiyat
tarihlerindeki yerini almıştır. Bu kimliği ile dikkat çeken Fatma Aliye Hanım (1862-1936),
Tanzimat döneminin önemli isimlerinden tarihçi, hukukçu ve devlet adamı Cevdet Paşa’nın
kızıdır. Özel dersler ile iyi bir eğitim alan Fatma Aliye Hanım, ilk olarak “Bir Kadın” takma
adıyla George Ohnet’den Meram (Volonte) adlı eseri çevirmiştir (Kolcu, 2008: 205) ve bu
takma adını bazı makalelerde kullandıktan sonra da “Mütercime-i Meram” adını kullanmıştır
(Enginün, 2009: 278). Fatma Aliye Hanım’ın eserleri Arapça ve Fransızcaya çevrilmiş
olmasından dolayı o, aynı zamanda Türk edebiyatını yurt dışında temsil eden bir kadın
yazardır (Enginün, 2009: 279). Din, tarih ve kadın konularında yazan Fatma Aliye Hanım’ın
önemli romanları arasında Muhadarât, Refet, Enin ve Udî bulunmaktadır. Kendisini kızı gibi
72
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
gören Ahmet Mithat Efendi ile mektuplaşmaları sonucunda ise ortak bir roman olarak Hayal
ve Hakikat’i yazmışlardır.
Fatma Aliye Hanım eserlerinin büyük bir kısmında, Osmanlı toplumu içindeki kadının
toplumdaki ve aile içindeki konumu, kadın erkek eşitliği, kadının eğitimi, kadının boşanma
hakkı vb. gibi döneminin meselelerine yer vermiştir. Ayrıca Türk ailesi ve özellikle harem
hayatı hakkında bilgi edinmek isteyen Avrupalı bazı gezgin kadınlarla yaptığı görüşmeler ve
ilgili konulardaki fikirlerinin yer aldığı Tercüman-ı Hakîkat gazetesinde yayımlanan “Nisvânı İslâm” adlı eseri de büyük beğeni kazanmıştır. Aynı zamanda söz konusu eserin Fransızca,
İngilizce ve Arapça çevrileri yapılmıştır (Er, 2011).
Fatma Aliye Hanım ile ilgili başlıca çalışmalara bakıldığında ise; Karaca (2013) Fatma
Aliye Hanım’ın kadının toplumsal kimliğinin kazandırılmasındaki fikirlerini; Karaca (2012)
Fatma Aliye Hanım ve diğer yazarların romanlarında, kadının annelik kimliği irdeleyerek
toplumsal hayattaki değişimlerin çözümlenmesini; Karaca (2011) Fatma Aliye Hanım’ın Türk
kadın haklarının düşünsel temellerine katkılarını; Er (2011) Fatma Aliye Hanım’ın yaşamını ve
kadının toplumdaki yeri ile ilgili fikirlerini; Kesebir (2011) Muhadarat, Refet ve diğer
Tanzimat dönemi romancıların eserlerindeki iradesiz anne tipini; Eliuz (2008) Muhadarat
romanındaki feminal söylemlerini inceledikleri, kız çocuklarının eğitimi konusunun ise
gözlerden kaçtığı görülmektedir.
Çalışmanın Amacı
Fatma Aliye Hanım ile ilgili çalışmaların, yazarın romanlarında geçen kadın tipleri
üzerinde yoğunluk kazandığı ortadadır.
Fatma Aliye Hanım’ın romanlarıyla ilgili yapılan
çalışmaların genellikle kadınların hak ve hürriyetleri, evlilik ve eğitim durumları ile
yaşadıkları sıkıntılar üzerine olması, Tanzimat dönemi kadınlarının hayat şartları hakkında
yeterince bilgiler vermektedir. Ancak yazarın kadın tiplerinin bu durumlarına zemin
hazırlayan daha erken yaşlardaki eğitim durumları hakkında bilgi veren çalışmaların
olmadığı fark edilmiştir. Bundan dolayı bu çalışmada, Fatma Aliye Hanım’ın romanlarındaki
kız çocuklarının eğitim süreçlerini incelemek amaçlanmıştır.
Bu çalışmada özellikle şu soruya cevap aranmıştır:
Fatma Aliye Hanım’ın Muhadarat, Enîn ve Refet romanlarında kız çocuklarının eğitimi
konusu nasıl ele alınmıştır?
73
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
Yöntem
Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır.
Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı
materyallerin analizini kapsar. Nitel araştırmada doküman incelemesi tek başına bir veri
toplama yöntemi olabileceği gibi diğer veri toplama yöntemleri ile birlikte de kullanılabilir
(Yıldırım ve Şimşek, 2011: 187).
Çalışmanın Kapsamı
Bu çalışma Fatma Aliye Hanım’ın Muhadarat (2015), Enîn (2012) ve Refet (2012) isimli
romanları ile sınırlıdır. Romanlarda kız çocuklarının eğitimi esas alınmıştır. Bunun için de
daha önce yapılan çalışmalardan faydalanılmıştır.
Bulgular
Fatma Aliye Hanım’ın romanlarında kız çocuklarının eğitimine ilişkin elde edilen
bulguları şöyle sıralayabiliriz.
1. Muhadarat romanında kız çocuklarının eğitimi ile ilgili bulgular
Muhadarat romanında Fâzıla karakteri ile beraber kız çocuklarının eğitimi hakkında;
Türkçe ve Fransızcayı okuyup yazmak, piyano çalmak ve institutrizileri 3 tarafından eğitim
almak gibi bilgilere ulaşılmaktadır.
“II. Abdülhamid devrinde ilköğretim meselesi daha 1876 Anayasası (Kanun-u Esasî)
hazırlanırken ele alınmış ve anayasaya konulan "Osmanlı efradının kâffesince tahsil-i maârifin
birinci mertebesi mecburî olacak ve bunun derecâtı ve teferruâtı nizâm-ı mahsus ile tayin kılınacaktır"
maddesi ile ilköğretim mecburiyeti getirilmiştir. Bu mecburiyetin konmasıyla kız ve erkek
çocukların eşit şekilde eğitim imkânlarından yararlanılması hukuken temin edilmiştir.
Halbuki kızların eğitilmesi lüzumuna o zamana kadar, pek inanılmıyordu, (Kodaman, 1991:
67). 19. yüzyılda, Osmanlı batı karşısında eğitim açısından görebildiği eksiklerini tamamlama
girişimlerine başlamış ancak açılan okullardan erkekler ağırlıklı olarak faydalanmıştır
(Oylubaş, 2014: 113). Geleneksel kalıpların daha baskın olduğu ev içi hayatlar sebebiyle
eğitimi daha geç fark eden kadın dünyasında, devlet eliyle kadınlar için de okullaşmanın
3
Mürebbiye (metinde ilk geçtiği sayfada dipnot olarak böyle verilmiştir.)
74
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
teşvik edilmesine rağmen aydınlanma hareketine çok yakın veya bizzat onun içinde bulunan
aristokrat kızlarının eğitimleri, ev içinde, ailenin özel ilgisi ve yönlendirmesiyle hatta bazen
bizzat babaların eliyle sürdürülmüştür (Argunşah, 2009: 4; akt. Oylubaş, 2014: 113).
Muhadarat romanında da Fâzıla’nın evde eğitim alması için bir mürebbiye tutulması bu
bilgiyle örtüşmektedir. Romanda geçen, Sai Efendiye ait:
“Fâzıla Türkçeyi pek güzel yazıp okumaya başladığı gibi Fransızcayı da bir yandan
ilerletmekte, piyano, resim derslerinde de zalim institutrizine beğendirecek derecede
çalışmaktaydı.” (s. 45).
cümleleri, mürebbiyeler tarafından yabancı dil olarak Fransızca’nın, çok güzel okuyup
yazacak kadar kız çocuklarına öğretildiğini, ancak bunun yanında piyano çalma ve
resim yapma gibi yeteneğe dayalı konuların da ihmâl edilmediğini ortaya
koymaktadır. Hatta bu şekilde yapılan eğitimin Fazıla’nın, “gelin oluncaya kadar
devam ettirileceği” de özellikle vurgulanmaktadır. (s.53, 86) Kız çocuklarının eğitimi
konusunda bu olumlu özelliklerin yanı başında, onların en küçük hatalarından dolayı
“tokatla” yada “en hafif ceza olmak üzere büyüğe yarım saat, küçüğe bir çeyrek, yüzü
duvarda olduğu halde
ayakta durmak” şeklinde cezalandırıldıklarından
da
bahsedilmektedir. (s. 45). 4
Ayrıca bütün bu eğitimlerden sorumlu ve yardımcı olmak üzere evlerde yabancı bir
mürebbiyenin görevlendirildiği de bir başka gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kız
çocuklarının bu eğitimlerinin ev içinde gerçekleşmiş olması da Tanzimat dönemin bir başka
özelliğidir.
2. Enîn romanında kız çocuklarının eğitimi ile ilgili bulgular
Enîn romanında başta Sabahat ve Fehame karakterleri üzerinden, kız çocuklarının
eğitimiyle ilgili Fransızca öğrenmek, İngilizce öğrenmek, belli bir yaştan sonra örtünüp
eğitimlerini matmazellerden almak; kavaid, mantık, belagat, ilmi-i adab, münazara, coğrafya,
Fâzıla’nın 12 yaş civarında olduğunu 46-47. sayfalardan anlıyoruz: “Münevver Hanımefendi birkaç günde
bir çocukları konağına aldırıp akşama kadar alıkor ve birçok okşama ile zavallı çocukların gönüllerini hoş eder ve
Mukaddem Bey’in lalasını Beyoğlu’na gönderip birçok oyuncaklar getirtir, hediye ederdi. Mukaddem Bey de
ayrıca pasta ve şekerleme getirtip misafirlerine ikram eder, öksüzlerin mahzun yüzlerini güldürmek için geldiği
kadar çalışırdı. Bu hâl üzere Fâzıla on iki, Şefik de beş yaşlarına gelmişlerdi.”
4
75
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
tarih, kozmografya, hikmet, kimya derslerini öğrenmek, piyano çalmak gibi eğitimlerin
verildiği vurgulanmaktadır.
Kız çocuklarının piyano eğitimi alması Fatma Aliye Hanım’ın Enîn romanında da
bulunmaktadır. Benzer şekilde Ahmet Mithat Efendi’nin Çingene Romanı’nda da kız
çocuklarıyla ilgili görgü kuralları gibi pratik eğitim almalarının yanı sıra musiki dersleri gibi
teorik dersler almalarının da sağladığı vurgulanmıştır (Özdemir ve Kaplan, 2015: 122).
Tanzimat döneminde kız çocuklarının piyano çalmayı öğrenmesi farklı romanlarda
karşılaşılan bir benzerlik olarak dikkat çekmiştir. Enin’de, Fehame’nin eğitimine, Muhadarat
romanındaki duruma benzer şekilde şu cümlelerle yer verilmiştir:
“Evvelce oğullarına tayin edilmiş olan muallimler kıza da tayin edildi. Latife Hanım,
akran ve emsali olan hanımefendilerin kızları Fransızca tahsil eylediklerini görünce
Fransızca muallim de tayin ettirdi. Fehame, pek küçük yaşındayken birçok muallimlerden
dersi alıyordu. Bir de piyano muallimesi tayin olundu” (s. 162).
Tanzimat döneminde kız çocuklarının Fransızca öğrenmesi Enîn romanında da
karşılaşılan bir durumdur. Ahmet Mithat Efendi’nin Jöntürk romanında da özellikle üst düzey
memurların çocuklarına Fransızca öğretme eğiliminde oldukları vurgulanmıştır (Özdemir ve
Süğümlü, 2014: 1070). Kız çocuklarının Fransızca öğrenmesi Tanzimat döneminde yazılan
farklı romanlarda rastlanan ortak bir unsur olarak değerlendirilebilir.
Sabahat’ın Fransızca öğrenmesi için Paris’ten özel olarak bir “muallime” getirilmesi
romanda şu cümlelerle anlatılır:
“Sabahat’ın tahsili için en muteber muallimler tayin eylediği gibi Fransızca lisanı için
getireceği muallimeyi de kendisi Paris’e kadar gidip ehibbası vasıtasıyla intihap eyledi.
Hâl ve ahvalini tahkik eylediği dul bir ev kadını getirdi. Sabahat’in birlikte oynaması için
güzel bir küçük cariye almışlardı. İsmi İtimat konulmuş olan bu kızcağız da hanımıyla
beraber okuyordu. … Londra’dan getirtilen Miss Mod dahi İngilizceyi birlikte
öğrendiler” (s. 46-47).
O dönemde, kız çocuklarının eğitim görmeleri anlayışı, tam benimsenmediğinden,
eğitim imkânları da oldukça kısıtlı olup maddi imkânı olan ailelerin özel hocalar aracılığı ile
kızlarının eğitimini devam ettirebildikleri fark edilmiştir (Özdemir ve Süğümlü, 2014: 1069;
76
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
Şenyiğit ve Özdemir, 2015: 454). Enîn romanında da maddi durumu iyi olan Sabahat ve
Fehame’nin de evde muallimlerle eğitimlerini sürdürdükleri dikkat çekmiştir. Ayrıca, kız
çocuklarının eğitimlerine evde muallimleriyle devam etmesinde, rüşte erip örtünmelerinin de
etkili olduğu aşağıda ifade edilmektedir:
“Sabahat, Fehame’nin derece-i tahsilini görünce nerede tahsil ettiğini sordu. Fehame
tahsilinin pederi tarafından tayin olunan muallimlerden olduğunu ve kendisi tesettür
ettikten sonra da başı örtülü olarak derse devam ettiğini ve Fransızca’yı erkek
muallimden öğrendikten sonra mükeâlemede meleke husulü için hanelerine üç sene kadar
bir Fransız kız getirildiğini ve matmazel bir sene evvel Paris’teki ailesinin yanına avdet
ettiğini anlattı” (s. 139).
“Fehame’nin on iki yaşına geldiği zaman örtüye sokulmuş, on üç yaşına geldiği vakitte
selamlıktaki dersler devamı dahi men olunmuş olduğundan Fransızca muallimin ihtarı
üzerine Fransızca mükâlemede husul-i meleke için bir genç Parisli kız getirilmişti” (s.
163).
Tanzimat döneminde, rüşte eren kızların eğitimini sürdürmenin diğer bir yolu da yaşlı,
iyi ahlaklı ve özel olarak tutulan hocalar vasıtası ile sağlanabilmesidir (Özdemir ve Süğümlü,
2014: 1069). Enîn romanında bu konu ile birlikte, bazı yaşlı öğretmenlerin gündüz
memuriyetleri olduğu için derslerine gece geldiklerine aşağıdaki cümlelerle dikkat çekilmiştir:
“İki gün sonra Rıfat Avrupa’ya müteveccihen hareket eyledi. Sabahat, Rıfat’ın tedavisi ve
sonra da onun tesellisi ile iştigal eylemiş bulunduğundan, muallimi Abdullah Efendi ile
derslerine fasıla vermişti. Bu defa muallimine bir mektup yazarak yine haftada iki gün
devamını rica eyledi. … Ekrem Efendi, Sabahat gibi bir vedianın her veçhile mükemmel
surette tahsil ve terbiyesine çalıştığından, Sabahat henüz yedi yaşında lisanını okuyup
yazmaya muktedir olduğu hâlde Abdullah Efendi’nin dest-i talim ve terbiyesine teslim
olunmuştu” (s. 136-137).
“Abdullah Efendi’nin Cuma ve Pazar günlerinden başka tatili olmadığından, o günler
derse geldikten başka, bazı geceler de derse gelir, bu veçhile Sabahat kavaid, mantık,
belagat, ilmi-i adab, münazara, coğrafya, tarih, kozmografya, hikmet, kimya derslerine
Abdullah Efendi’den başladığı gibi Sabahat büyüdükçe dersler de büyümekteydi” (s. 137).
77
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
“Muallimeleri, mini mini şakirtlerinin zekâ ve istidadına ve çalışkanlığına hayran
oluyorlar, kızcağız da ailesi içinde mahrum olduğu taltif ve iltifatı hocalarından gördükçe
mesrur oluyordu. Fehame, çok zamanını selamlık tarafında geçirirdi. …İhtiyar bir lala
onu gezmeye götürür, selamlık bahçesinde oynadıkça nezaret ederdi. Pederinin
ehibbasından olup büyücek bir memuriyette bulunan bir efendi bekâr olduğu için Safi
Efendi’nin ricası üzerine o dairede iskân ederdi. Mini mini Fehame’nin derslerine
devamını ve terakkiyatını görünce kendisi de ona resim dersi vermeye başladı. Ve hanede
bulunduğu, Sai Efendi’yle birlikte oturmadıkları zamanlarda Fehame’yi odasına davet
eder, onun için almış olduğu fondanlar ve oyuncakları ikram ederdi ve zeki kızcağızla
musahabetten hoşlanırdı. Kadınlardan ziyade, erkekler içinde büyümüş olan Fehame, bir
terbiye-i merdane almış olmakla akval ve ahvalinde mertlik müşahade olunmaktaydı” (s.
162-163).
Enin romanında kız çocuklarının eğitimi hakkında, Fransızca öğrenmek ve piyano
çalmak başta olmak üzere kavaid, mantık, belagat, ilmi-i adab, münazara, coğrafya, tarih,
kozmografya, hikmet, kimya derslerini almak ve eğitimlerini sürdürmek için rüşte erdikten
sonra yaşlı bir hoca tutmak ve Fransız bir kız veya matmazel getirtmek gibi ev içinde
gerçekleştirilen bir eğitim anlayışının hâkim olduğu görülmektedir.
3. Refet romanında kız çocuklarının eğitimi ile ilgili bulgular
Refet romanında kız çocuklarının eğitimi hakkındaki bilgiler özellikle Refet karakteri
üzerinden verilmektedir. Refet’in sırasıyla iptidai, rüştiye ve darülmuallimat okullarında
aldığı eğitim ve maddi yokluk yüzünden eğitim hayatında çektiği sıkıntılar romanda dikkat
çekmektedir.
Abdülhamid devrinde eğitim sisteminde ilköğretimden yükseköğretime pek çok
değişiklik yapılmıştır. İlköğretimi yaygınlaştırmak için 1869 Nizâmnâmesi ile sıbyan
okullarının ıslâhı, yahut "iptidaî" 5 adı altında yeni usûlde öğretim yapan okulların açılması
için ilk esaslı teşebbüs, 1870 tarihinde başlamıştır (Kodaman, 1991: 64). II. Mahmud devrinde,
sıbyan okullarının yetersiz olmasından dolayı 1838 yılında sıbyan mekteplerinin ıslâhı yoluna
“İptidai mektepleri: İptidaînin kelime anlamı "ilk," "başlangıç" olup, sıbyan mekteplerindeki geleneksel öğretim
metodlan dışında yeniden düzenlenecek mekteplerde, özellikle Elifba'nın okunması hususunda yeni bir usûlün
tatbik edildiği mekteplere verilmiş bir isimdir. 1876'dan sonra İlkokul karşılığı olarak iptidaî mektebi adı
kullanılmıştır” (Kodaman, 1991: 64).
5
78
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
gidilmiştir ve bu arada sıbyan mekteplerinin üstünde, sınıf-ı sani okullarının açılmasına da
karar verilmiştir; ancak daha sonra bu okulların adı, padişah tarafından "rüşdiye" 6 olarak
değiştirilmiştir (Kodaman, 1991: 91). Maârif-i Umumiye Nizâmnâmesi’nin (1 Eylül 1869)
hedefleri arasında, İstanbul'da Darülfünûn, Darülmuallimîn, Darülmuallimât (kız öğretmen
okulu) ve Kız Rüşdiyeleri’nin açılması kararlaştırılmıştır (Kodaman, 1991: 25). Romandaki
Refet karakterinin de babası ölünce annesiyle İstanbul’a gitmesi ve bu okullarda okuması
tarihi bilgilerle de örtüşmektedir:
“Refet her sene sınıf başlığı alıyordu. İptidai dersi bitti. Rüştiyeye geçti” (s. 54).
“Refet’in rüştiyeyi itmam eylemesine bir senesi kalmıştı. Artık on sekiz yaşında
bulunuyordu. Gayrı çocukluktan çıkmıştı” (s. 58)”
“Refet, rüştiyenin son sınıfında arzusu veçhile birinciliği kazanarak Darülmuallimata
geçti” (s.105).
Tanzimat döneminde, beş altı yaşından itibaren çocuklar, kız erkek karışık olarak bir
mektebe devam edebilir ancak kızlar, on bir on iki yaşına geldiklerinde mektebi ya bırakmak
zorunda kalırlar ya da tahsiline devam etmesi istenen kızlar da özel öğretmenler tarafından
eğitilirdi. Daha sonra da “Darülmuallimat”a, yani kız öğretmen okuluna gitme imkânları
vardı (Şenyiğit ve Özdemir, 2015: 453-454). Fatma Aliye Hanım’ın Refet romanında da maddi
durumu iyi olmayan ve hayata tutunmak için tek yol olarak okuyup öğretmen olmayı gören
Refet de Darülmuallimat’a gönderilir:
“Refet, rüştiyenin son sınıfında arzusu veçhile birinciliği kazanarak Darülmuallimata
geçti. Refet muallimelik diploması alıp bir maaşa nail olacağı ve validesini çalıştırmayıp
besleyeceği zamanları düşündükçe o tahayyül ve tasavvurun lezzetinden mest oluyor gibi
bir hâl hissediyordu. Refet artık on dokuz yaşındaydı” (s. 105).
Refet romanında ayrıca Darülmuallimat mekteplerinde okuyan öğrenciler hakkında da
bilgiler verilmektedir. Zengin, süslü ve kürklü hanım kızlarla birlikte çorapsız ve hırkasız
fakir kızların aynı sıralarda okudukları vurgulandıktan sonra, fakir kızların daha başarılı
oldukları: “Evet! Ekseri o fakirler, sınıflarının üstün talebatından oluyordu. Zira onlar muallime
olmak, ekmeklerini kazanmak azim ve gayretiyle çalışıyorlar. Berikiler ise malumat öğrenmiş ve bu süs
“Bu okullara "rüşdiye" denmesinin sebebi: Çocukların ergenlik çağına yani “rüşd" yaşına erişinceye kadar,
buralara devam edecekleri düşünülerek bu isim verilmiştir” (Kodaman, 1991: s. 91).
6
79
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
ile de süslenmiş olmak üzere mektebe verilmişlerdi” (s. 107). cümleleri ile anlatılır. Zaten sonuçta da
Refet sınıf birincisi, Şule de ikincisi olarak “Aliyyülâlâ” (pekiyi) derecesiyle diplomalarını
almışlardır. Bu okullarda öğrencilerin giydikleri kıyafetlerle ilgili de: “Koyu tarihî renginde
yünlüden olmak üzere hep bir örnek olan elbiselerin siyah kadife yakasının yan taraflarında ‘Mekteb-i
Dârülmuallimat’ yazılıydı. Yeldirmelerin kollarında dahi müntehi sınıfını gösteren dört sıra şerit
dikiliydi” (s. 180). bilgileri verilir.
Refet romanında kız çocuklarının eğitimi ile ilgili olarak dikkat çeken noktalar arasında
babası olmayan ve maddi durumu çok kötü olan Refet ve annesinin hayatta kalması ve
Refet’in okuması için akrabaları yardımcı olmazken komşularının kitap çantası, elbise vb.
ihtiyaçlar konusundaki desteğini hiç esirgememesidir. Bu durum romanda aşağıdaki
cümlelerle açıklanır:
“Refet her sene sınıf başlığı alıyordu. İptidai dersi bitti. Rüştiyeye geçti. Refet için bir
yeldirme ve namaz bezi lazım geldi. … Mürüvvet Hanım’ın da mürüvveti munzam
olunca yeldirme ile namaz bezi de yapılıp vücuda geldi. Kolları üzerine birinci işareti
olan bir sıra yün şerit dikildi. Refet’in sevincini görmeli! Hele iyi okuduğuna mükâfaten
komşular tarafından arifane ile alınan kitap çantasını da koluna takıp gittiği gün onu
görmeliydi. Ta sokağı dönünceye kadar arkasından bakan Binnaz ilk defa olarak sürur
yaşlarının ne olduğunu tadıyordu.” (s. 54)”
Refet romanında karşılaşılan diğer bir konu ise okulda maddi durumu olmayan ve
okul malzemelerini alamayan kız çocuklarının okuldaki zengin diğer kız çocuklarıyla arkadaş
olmaları, onların evlerine gitmeleri, zengin kızların evlerindeki kitapları okumaları, onların
özel hocalarından bazen ders dinlemeleri ve onlar için el işi ürünler yapmalarıdır. Bu durum
eğitim konusunda aileler arasındaki dayanışmayı ortaya koyması açısından önem
taşımaktadır. Özellikle dikiş-nakış dersleri için Refet’in zengin sınıf arkadaşlarının
malzemelerini kullanıp dersten geçer not aldıktan sonra çıkan ürünü zengin kız çocuğuna
vermesi dikkat çekmiştir. Ancak Refet’in bu konudaki özel tavrına romanda şu cümlelerle
dikkat çekilmiştir:
“Mekteplerde bulunan fakir çocukların ekseri kâğıt ve kalem gibi şeyleri ve ders kitapları kibar
çocukları tarafından verilirse de Refet’in pek soğuk tavrı, gururu ve inadı, hiç kimseye sokulmaması ve
kibar çocuklarına asla dalkavukluk etmemesi kendisini bu gibi ianete nailiyetten mahrum bırakıyordu”
(s. 54).
80
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
Ancak zeki ve akıllı bir çocuk olan Refet, “halk ile münasebet ve ahbaplık da insan için
lazım olduğunu” gördükten sonra arkadaşlarına tevazu ile fakat “yaltaklanmadan”
arkadaşlarına yaklaşması gerektiğine karar verir:
“Refet’in böyle sessizce ve kâmilce hizmetinden ve muamelesinden hoşlanan küçük hanımlar,
onu bazı akşamları hanelerine götürmeyi, gece birlikte derslerini yaptıktan sonra biraz da musahabet
edip yine sabahleyin birlikte mektebe gelmeyi teklif ediyorlardı. Refet bunu Binnaz’a açtı. Binnaz razı
olmadı. “ - Ben geceleri neredeysem sende oradasın. Sen neredeysen bende oradayım!” dedi. Refet bu
davetlere Cuma günleri validesiyle birlikte gidip gece kalmak suretiyle icabet ediyordu.” (s.55)
Bu şekilde davranmaya başlayan Refet’in arkadaşları çoğalır, arkadaşları da onun
sayesinde derslerini yapmaya ve geçmeye başlarlar. Hali vakti yerinde arkadaşları sayesinde
Refet’in de eğitim hayatı “ricasız minnetsiz” devam eder. Bu durum romanda şu cümlelerle
anlatılır:
“Küçük hanımefendinin mektep arkadaşı diye Refet’e pek ziyade rağbet ediliyor. Binnaz aşağıda
kalfalarla oturduğu hâlde Refet ta yukarıda küçük hanımın odasından zaman geçiriyor. Bu kadar
çalışmaktan Refet de pek yorgun düşüyordu. Bir yandan sınıfının birinciliğini kaçırmamak üzere
kendisi için çalışıyor, bir yandan da el işlerinin masrafını ve ayakkabısını, yeldirmesini bedavadan
edinmek için ellerin işini işliyor, dersini belletiyor” (s. 57).
Daha önce sözü edilen zengin ve hali vakti yerinde ailelerin, evlerine kızlarının eğitimi
için aldıkları “enstitütrisler”e Refet romanında da rastlanılmaktadır. Bu tür zengin evlerde
olan hanımlar da birçok malumat sahibidirler. Ayrıca bu evlerde buldukları mecmua ve resaili
okuyan küçük hanımlar, “ulum ve fünunda” da hayli “tezyid-i malumat” ettikleri gibi
“enstitütrislerden biraz Fransızca” öğrenme imkânı elde ediyorlardı. Refet romanından
anlaşılıyor ki bu tür eğitim faaliyetleri sadece Refet’in kaldığı ev veya köşkte
gerçekleşmemektedir. “O köşkler ve konaklar da bir iki veyahut on iki, yirmi ikiden ibaret değildir”
(s.156). Bu köşk ve konakların, mekteplerin dışında, fakir çocukların eğitim ve öğretimine o
devirdeki katkıları romanda şu cümlelerle anlatılır:
“Fukara kızları bir yandan mekteplerde olan dersleri okudukları hâlde bir yandan da İslamlığın,
Osmanlılığın hasail-i memduhasından olan bu inayetperverlik icabınca birtakım fakirler büyük
hanelerdeki yiyeceklerden doydukları gibi tahsil ve tedristen dahi müstefit oluyorlar.”(s.157)
81
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
Yazara göre İstanbul konaklarında yaşanan bu ortak hayat, yardımlaşma ve
dayanışma, Osmanlı kadınlarının az zamanda “terakkinin bu derecesine” yükselmelerinde etkili
olmuştur.
“Refet bu defa bir şeye daha dikkat eyledi ki o da mektep arkadaşlarının miyanında Farisi’den
Hafız’ı okumuş ve hatta Mesnevi’ye başlamış, Arabi’den de İmam-ı Gazali’nin İhya-yı Ulum’unu,
vesair şeylerini okumuş talebeler vardır. Bunları nerede okuduklarını sordukta anladı ki kimini amcası
kimini dayısı okutmuş, kimisi de ulemadan bulunan bazı muallimlerden ayrıca ders alıyorlar” (s.158).
Yukarıdaki bu cümlelerden, çocukların eğitiminde, Arapça ve Farsça öğrenmelerinde,
aile içerisinden amca, dayı gibi aile büyüklerinden, ulemadan ve bazı muallimlerden –ayrıca aldıkları derslerin de etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Refet romanında, zengin ailelerin kız çocuklarının eğitimi ile ilgili, onları okula
göndermenin dışında, Muhadarat ve Enin romanlarında da görüldüğü gibi ev içi eğitim için
özel hocalar tuttukları ve bunun yanında fakir fakat zeki çocukları da evlerine davet ederek
onların da eğitimlerine katkıda bulundukları dikkat çekmektedir. Ancak bu zengin ailelerin
çocuklarını okullara fakir çocukları gibi öğretmen olup para kazanmak için değil de kızlarının
okul eğitimini de aldıkları gösterisini yapmak için gönderdikleri söylenebilir.
Sonuç
İlk Türk kadın romancısı olarak dikkat çeken Fatma Aliye Hanım, Tanzimat
döneminin önemli yazarları arasında olmanın yanında, kadın hakları ve kadın kimliği
konusundaki romanlarıyla da Türk Edebiyatı’na önemli katkılar sağlamış biridir.
Romanlarında ağırlıklı olarak kadınlarla ilgili pek çok konuyu dile getirdiğinden, onunla ilgili
çalışmalar da bu doğrultuda ağırlık kazanmıştır. Ancak bu çalışmalar arasında kız
çocuklarının nasıl bir eğitim alıp kadın kimliklerine büründüğüyle ilgili ise alanda çalışma
bulunmadığından çalışmamızın girişinde bahsetmiştik.
İşte bu çalışmada Fatma Aliye Hanım’ın incelenen Muhadarat, Enîn ve Refet
romanlarında kız çocuklarının eğitimi ile ilgili olarak dikkat çekici özellikler tespit edilmiştir.
Bu özelliklerin başında, üç eserde de karşımıza çıkan “Fransızca öğrenme” gelmektedir.
Muhadarat romanında Fâzıla’nın; Enin’de Fehame’nin piyano eğitimi aldıkları görülmektedir.
82
Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kız Çocuklarının Eğitimi
Tanzimat döneminde maddi durumu iyi olan ailelerin özel hocalar ile kızlarının eğitimlerini
devam ettirdikleri farklı çalışmalarda da tespit edilmiştir. (Özdemir ve Süğümlü, 2014: 1069;
Şenyiğit ve Özdemir, 2015: 454). Muhadarat ve Enin romanlarında da Fâzıla, Fehame ve
Sabahat karakterlerinin ailelerinin maddi olanağının yeterli olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca,
Fehame ve Sabahat için rüşte erip kapandıktan sonra eğitimleri için yaşlı bir hoca tutulduğu
ve Fransız bir kız veya matmazel; Muhadarat’ta ise Fâzıla için institutrize getirildiği
görülmüştür. Genel olarak zengin ailelerin bu dönemde kız çocuklarının eğitimlerini bu
şekilde sürdürdükleri söylenebilir. Maddi durumu olmayan kız çocuklarının ise Refet
romanından Refet karakterinde olduğu gibi sırasıyla iptidai, rüştiye ve darülmuallimat
okullarına gittikleri görülmektedir. Refet romanında da zengin kız çocuklarının Muhadarat ve
Enin romanlarındaki kız çocukları gibi özel hocalardan ders aldıkları, aynı zamanda bu
okullara gittikleri de tespit edilmiştir. Ancak, zengin kız çocuklarının bu okullara
gönderilmesindeki amacın fakir kız çocukları gibi okuyup öğretmen olmak ve para kazanmak
için değil de bu eğitimi de aldıklarını göstermek için gittikleri de özellikle dikkat çekilen
konular arasındadır.
Ayrıca kız çocuklarının Tanzimat döneminde aldıkları eğitimi Fatma Aliye Hanım’ın
romanları ışığında tespit etmeye çalışan bu incelemede kız çocuklarının eğitiminde yaşanan
sorunların dünden gelen problemler üzerine inşa edildiği görülmektedir. Kız çocuklarının
belli sınırlar içerisinde eğitim aldıkları ve rüşde erince eğitimlerinin daha sınırlı alanlarda
gerçekleştiği de bir diğer gerçek olarak görülmüştür. Son olarak eğitim konusunda, kız
çocuklarının erkek çocukları kadar şanslı olmadıklarını da söyleyebiliriz.
Kaynakça
Akyüz, K. (1990). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri. İstanbul: İnkılap Kitapevi.
Eliuz, Ü. (10-15.09.2007). “Muhaderat”ta Feminal Söylem. 38. ICANAS, Uluslararası Asya ve
Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, Bildiriler II, 2008. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu.
Enginün, İ. (2009). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923) (4. Baskı).
İstanbul: Dergah Yayınları.
83
Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi; 2016; (32): 70-84.
Er, D. (2011). Fatma Aliye (Topuz) Hanım (1862-1936) ve kadının toplumdaki yeri hakkındaki
fikirleri. E-Journal of New World Sciences Academy Humanities, 6(2), 380-395.
Fatma Aliye Hanım. (2015). Muhadarat. İstanbul: Bilgi Kültür ve Sanat.
Fatma Aliye Hanım. (2012). Enîn. Ankara: Kesit Yayınları.
Fatma Aliye Hanım. (2012). Refet. Ankara: Kesit Yayınları.
Karaca, Ş. (2013). Fatma Aliye ve Emine Semiye’nin kadının toplumsal kimliğinin
kazandırılmasında öncü fikirleri. International Journal of Social Science, 6(2), 1481-1499.
Karaca, Ş. (2012). İlk dönem Türk romanlarında anne kimliği. Akademik Bakış Dergisi, 33, 117.
Karaca, Ş. (2011). Fatma Aliye Hanım’ın Türk kadın haklarının düşünsel temellerine katkıları.
Karadeniz Araştırmaları, 31, 93-110.
Kesebir, E. (2011). Tanzimat Romanında İradesiz Anne Tipi. Uluslararası Sosyal ve Ekonomik
Bilimler Dergisi, 1 (2), 69-73.
Kodaman, B. (1991). Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Kolcu, A. İ. (2008). Tanzimat Edebiyatı II Hikaye ve Roman (3. Baskı). Erzurum: Salkımsöğüt
Yayınevi.
Oylubaş, D. (2014). Fatma Aliye Hanım’ın Düşünce Dünyası. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi,
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Özdemir, M. ve Kaplan, T. (2015). Ahmet Mithat Efendi’nin “Çingene” romanında çingene
gerçeği ile ilgili öne çıkan değerler. Route Educational and Social Science Journal, 2 (1),
115-129.
Özdemir, M. ve Süğümlü, Ü. (2014). Ahmet Mithat Efendi’nin “Jöntürk” Romanında
Medeniyet Algısı. Turkish Studies, 9 (3), 1061-1084.
Şenyiğit, Y. ve Özdemir, M. (2015). A. Mithat Efendi’nin Kadın Konusundaki Çelişkileri ya da
Adam İçinde Adam. Route Educational and Social Science Journal, 2 (2), 447-464.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2011). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (8.basım). Ankara:
Seçkin Yayınevi.
84