Papers by Melis Aydin
Son birkaç yıldır her yerde karşımıza mülteciler için tasarım, mülteciler için geliştirilen tekno... more Son birkaç yıldır her yerde karşımıza mülteciler için tasarım, mülteciler için geliştirilen teknolojiler, yeni aplikasyonlar ve mülteciler için mimari çözümler çıkmaya başladı. Basit bir arama yaptığımızda birçok sanatçının, tasarımcının veya mimarın bu alanda işler üretmeye çalıştığını görüyoruz. Peki bu çalışmalar gerçekten mültecilerin ihtiyaçlarına cevap veriyor mu?
nun tarihi, bir yükselişler ve düşüşler tarihi. Hatta bir kısmımız "Ah nerede o eski Beyoğlu?" so... more nun tarihi, bir yükselişler ve düşüşler tarihi. Hatta bir kısmımız "Ah nerede o eski Beyoğlu?" sorularını duya duya büyüdük. Son yüz yıldır kendini var edenleri defalarca kaybedip, defalarca el değiştirip, yine de inatla küllerinden doğmuş bir semt Beyoğlu. Bugün ise yine bir "düşüş" döneminin arefesinde.

ÖZET
Kamusal mekanlar, kentte tüm kentlilerin kullanımına açık, herkesin erişebildiği mekanlar... more ÖZET
Kamusal mekanlar, kentte tüm kentlilerin kullanımına açık, herkesin erişebildiği mekanlardır. Kamusal mekanlar, bir kentin sosyal hayatının sürdüğü, her türlü kollektif etkinliğin gerçekleştirildiği, kentte olmazsa olmaz mekanlardandır. Bir kentin sokakları, kaldırımları, meydanları ve her türlü kamusal mekanı o kentin sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal özellikleri ile şekillenmekte ve aynı zamanda da içerisinde bulunduğu kenti şekillendirmektedir. Kamusal mekanlar, özellikle 1980’lerden itibaren kentleri etkilemeye başlayan neoliberal politikalar nedeniyle kentte ve mekanda yaşanan değişimden etkilenmiştir.
İstanbul’un merkezi Beyoğlu’na yakınlığı, tarihi yapı stoğu, çokkültürlü yapısı ve farklı kamusal mekan pratikleriyle önemli bir kent parçası olan Tarlabaşı, 1950’lerden beri önemli sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal değişimler yaşamaktadır.
Günümüzde ise bölge, Tarlabaşı Yenileme Projesi ile dönüştürülmekte, soylulaştırılmaktadır. Bu süreç, Tarlabaşı’nın mekansal özelliklerinde ciddi değişikliklere neden olmaktadır.
Çalışmada, Tarlabaşı bölgesi, kamusal mekan açısından incelenmekte, kamusal mekanda ‘80 sonrasında yaşanmaya başlanan değişimlerin, günümüzde soylulaştırma süreci yaşanan bölgede ne gibi etkiler doğurduğunun, bölgenin kamusal mekan açısından ne gibi bir değişim yaşadığının araştırılması amaçlanmaktadır.
Çalışmada, Tarlabaşı’nda gerçekleşen mekansal değişim, Tarlabaşı Yenileme Projesi öncesi ve sonrası olmak üzere iki aşamada ele alınmış ve 2003-2013 yılları arasını kapsayan 10 yıllık süreçte yaşanan kamusal mekan değişimi karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
ABSTRACT
Public spaces are opened and accessible spaces for all the citizens where city’s public life and lots of different kinds of collective activities take place. A city’s streets, pavements, plazas and all the other public spaces are shaped by and are shaping the city’s social, economic, cultural and spatial dynamics. Thus especially after 1980’s public spaces are effected by the changes in cities and spaces because of the neoliberal politics.
Tarlabaşı, which is facing social, economic, cultural and spatial changes since 1950’s, is a significant city part of İstanbul because of its close location to Istanbul’s center, Beyoğlu, its historical building reserve, its multicultural social structure, and its different public space usages. Today, the region is gentrificating by Tarlabaşı Renewal Project which is making significant changes on Tarlabaşı’s spatial features.
In this work, Tarlabaşı region is examined by its public space dynamics. It is intended to investigate the changes occurred in public space beginning from the 80’s, especially after the today’s gentrification process, and their effects.
This work aims to explain the spatial changes in Tarlabaşı on two stages: before and after the Tarlabaşı Renewal Project. It focuses on a ten year time period -between 2003-2013- and tries to explain the changes occured in the public spaces comparatively.
Conference Presentations by Melis Aydin
Feminist Geographies 2022 Conference: Feminist Data Visualisation Session, 2022

Zoom’a bağlanıyorum. Sanki bembeyaz, bomboş bir odadayım. Karşımda hareket eden insan fotoğraflar... more Zoom’a bağlanıyorum. Sanki bembeyaz, bomboş bir odadayım. Karşımda hareket eden insan fotoğrafları ve sesleri var. Hepsi o an benim için kilometrelerce uzakta. Elinde beyaz kağıtlar tutan kadın soruyor: “Peki neden göçmen çocuk bakıcıları üzerine çalışmak istiyorsunuz?” Soru gayet basit aslında. Vermek istediğim cevap da öyle. “Çünkü ben bir anneyim” demek istiyorum. Fakat cevabım o kadar basit ki üst düzey akademik tartışmaların ve rasyonel bilimin bir parçası olmaktan çok uzak. Hayır başka bir cevap vermeliyim. Doktora gibi üst düzey bilimsel bir çalışmaya “yakışacak” bir cevap. Göçmen kadınların kentteki görünmezliklerine dair bir şeyler geveliyorum hemen. Ardından ikinci soru geliyor. “Sizce göçmen çocuk bakıcıları kent çalışmaları için bir anlam ifade ediyor mu?”. Bir yandan bunun aslında ne kadar bağlamsız ve anlamsız bir soru olduğunu düşünürken, bir yandan da kendi çalışmamın bağlamını sorgulamaya başlıyorum. Ve tüm çalışmam boyunca göçmen kadınların kentteki varlıklarından ziyade onların varlıklarının kent çalışmalarının bir parçası olduğunu ispat etmeye çalışacağımı. Onların veya bir anne olarak benim hikayemin, yani sıradan ve gündelik olanın, yani hayatı ören, kenti sarmalayan, nefes almasını sağlayanın bilimsel bir çalışma olarak değerli olduğunu kanıtlamaya çalışacağım.
Derin bir nefes alıyorum, Ursula K. Le Guin usulca fısıldıyor kulağıma. Evet, ben Le Guin’in çuvalıyım, asırlardır hikayesi silahların ve kahramanlıkların gölgesinde kalmış, yok sayılmış olan. Yine de her sabah inatla kenti yeniden rengarenk boyayan.
Bu buluşma tamamen kişisel/politik dertlerden yola çıkılarak ortaya çıktı. Akademide var olan ve ... more Bu buluşma tamamen kişisel/politik dertlerden yola çıkılarak ortaya çıktı. Akademide var olan ve aktivizmi hayatının birçok alanına işlemiş kadınlar olarak akademide nasıl var olmaya devam edeceğimizi düşünmeye başladık. Kendimizde devam etme gücü bulabilmek adına akademide bulunan ve burada aktivizm yapan insanlarla deneyimlerimizi paylaşalım ve dayanışalım istedik. Türkiye'de akademinin muhafazakâr yapısına, normlarına, eril iktidarına ve temsillerine karşı nasıl mücadele ettiğimizi konuşalım. Hem kaybedişlerimizi hem de kazanımlarımızı paylaşalım. Birbirimizden öğrenelim ve yalnız olmadığımızı hatırlayalım. Bu buluşmayla birlikte doktora öğrencilerinden, bağımsız araştırmacılara ve profesörlere kadar her tecrübeden ve pozisyondan insanın sesini duyalım.

Humboldt-Universität zu Berlin, OffUniversity, 2020
Abstract
Our perceptions and understandings of the home place -like the space itself- are shaped ... more Abstract
Our perceptions and understandings of the home place -like the space itself- are shaped by (and mutually shape) the social relations we experience. Home can be a place of solidarity and solitude, as well as a place of exploitation and imprisonment. This work ponders on the binary meanings of the home place, and its dynamic nature from a personal and a literary perspective by following the footsteps of the feminist literature that understands home place in a dual sense. In order to accomplish this, the author examines her personal experiences with the help of the literary work of three women writers: Ursula K. Le Guin, Tezer Özlü, and Patti Smith. Those works have a significant importance for the author as they are not only founding texts in her childhood, and youth that have helped her develop her own perception of the home place, but also they reveal the multilayered structure of the home place itself.
Research Questions
How can we understand the concepts of “escaping from home" and “home as a place of solitude, production, and struggle” in the texts of Ursula Guin, Tezer Özlü, and Patti Smith? Do these different perspectives have a common ground?
What are the connections between these texts and the writer’s perception(s) of the home place?
Methodology
In this work, I intend to use feminist methodologies, and make a subjective inquiry on my own experiences because reading has never been an objective matter for me, nor a one-way street, but instead a subjective, and a dynamic one. I use auto-ethnography to re-read, and to write my own story via the mediacy of these writers who have changed my perception of the home place, and helped me build my own point of view.
Concepts/emotions
While conceptualizing the dual meanings of the home place I use different concepts and emotions. I choose them first of all, because they are common both in the three literary texts I examine, and in my own narrative, and secondly, because they have the interpretative power of revealing my experiences and feelings. I discuss “escaping from home” by emphasizing how growing up, isolation, boredom, discrimination, gender and oppression play a role while building our perceptions of the home place during childhood. Afterwards I think about the ways we destroy those embedded perceptions to demolish our beliefs in order to build a new “home as a place of solitude, production, and struggle”, a home of our own:
“Finally, when I found the courage in me, thanks to those amazing women writers, I demolished everything this time. My beliefs, my comfort, my job... everything. Because I learned that I wasn’t the kind of person that could continue without being free, and cannot be free without demolishing my own gods. My aunt poisoned me with the taste of freedom when I was 5, and unlike Tenar I couldn’t ever forget who I really am”.

Mekansal Çalışmalar Sempozyumu Bildiri Özet Kitabı, 2020
Küreselleşmenin, kentlere olan yansımalarının önemli etmenlerinden biri de kentlere yönelen y... more Küreselleşmenin, kentlere olan yansımalarının önemli etmenlerinden biri de kentlere yönelen yeni tür insan akışlarıdır. İstanbul kenti de uzun yıllardır farklı insan akışları tarafından değişmekte ve dönüşmekte, çok farklı coğrafyalardan göç almaktadır. Bu insan akışlarının kentte en az görünür olanlarından biri ise gerek enformel çalışma yöntemleri, gerekse kayıtdışı ikamet nedeniyle göçmen kadın ev işleri oluşturmaktadır. Bu çalışma, İstanbul’da yaşayan ve çalışan göçmen bebek ve/veya çocuk bakıcısı kadınların kent içindeki konumlarını, çeşitli küreselleşme ağlarıyla olan ilişkilerini incelemeyi, kent mekânına yayılan bebek ve/
veya çocuk bakım sektörünün göçmen kadınlar, aracı firmalar ve işverenler gibi farklı bileşenleriyle ve farklı ilişki biçimleriyle beraber ele alınarak İstanbul’da nasıl bir mekânsallık ürettiğinin haritasını çıkarmayı, bu harita içerisinde ise farklı bileşenlerin nasıl mekânsal ilişkiler kurduğunun incelenmesini amaçlamaktadır.
Çalışmada öncelikle google arama motoru kullanılarak ve konum bilgileri değiştirilerek “İstanbul’da bebek ve çocuk bakıcısı” araması yapılmış, arama sonucunda hem web sitesi hem de adres bilgilerine ulaşılan 33 adet aracı firma, konumlarına ve iş tanımlarına göre sıralanmıştır. Böylelikle aracı firmaların İstanbul şehri içerisindeki konumları ve kümelenmeleri saptanmaya çalışılmıştır. Bu firmaların konumları İstanbul haritası üzerine işlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında bu aracı firmalardan, web sitelerinde iş ilanları bulunan beş tanesi seçilmiştir. Bu seçim ise şu şekilde yapılmıştır; İstanbul Anadolu Yakasında aracı firmaların en yoğun yer aldığı Ataşehir ve Kadıköy ilçelerinden sitelerinde ilan bulunan birer, Avrupa Yakasında en yoğun olan Beşiktaş ve Şişli ilçelerinden birer firma, sitelerinde ilan sayılarının yüksekliği baz alınarak seçilmiştir. Ayrıca bir iş ve eleman arama platformu olan bakiciburada.com sitesinden de hem Anadolu hem de Avrupa yakasını kapsayacak şekilde bir arama yapılmıştır. Aramanın bu şekilde yapılmasının sebebi, İstanbul’da aracı firmaların en yoğun yer aldığı dört ilçe üzerinden, İstanbul geneli için daha dengeli sonuçlara ulaşabilme isteğidir. İlanlar her web sitesi için ayrı ayrı olacak şekilde konum, aranan kişide istenen özellikler ve istenen çalışma şekline göre sıralanmış, ayrıca bu ilanların İstanbul içindeki konumları, yoğunluklarına göre İstanbul haritasına işlenmiştir. Son olarak ise tüm ilanlar İstanbul haritasına işlenerek iş ilanlarının en yoğun ve en seyrek olduğu ilçeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Üçüncü olarak iş arayan göçmen kadınlara ulaşılması hedeflenmiştir. Bu arama ise kadınların hepsinin Türkçe bilmiyor olabileceği düşünülerek hem Türkçe hem de İngilizce kaynaklardan yapılmış, “En Uygun Eleman”, “Great Au Pair” ve “Au Pair Quest” firmalarının web sitelerinde İstanbul’da bulunan ve bebek ve/veya çocuk bakıcısı olarak iş arayan göçmen kadınlara ulaşılmıştır. Ulaşılan kadınlar hakkında erişilebilen bilgiler ile İstanbul içindeki konumları ve geldikleri ülkeler ayrı ayrı listelenmiş ve bu bilgiler ayrıca haritalanmıştır.
Son olarak ise iş arayan tüm kadınların İstanbul içindeki konumları ve geldikleri ülkeler haritalanmıştır. Çalışmanın dördüncü ve son aşamasında ise aracı firmalar, iş ilanları ve
iş arayan göçmen kadınlar üzerine üretilen haritalar çakıştırılarak farklı kümlenmeler, çakışmalar ve ayrışmalar saptanmaya, böylelikle bakım sektörünün İstanbul üzerindeki
farklı mekânsal tezahürleri incelenmeye çalışılmıştır. Çalışma neticesinde ulaşılan bulgular değerlendirildiğinde, aracı firmaların, bebek ve/veya çocuk bakıcısı arayan kişilerle mekânsal olarak kesiştiği, göçmen kadınların ise İstanbul’un farklı ilçelerinde kümelendiği fakat bu ilçelerin ne aracı firmalarla, ne de işverenlerle kesişmediği görülmüştür. Ayrıca aracı firmalar ve işverenler genel olarak kentin merkezi bölgelerinde konumlanırken, göçmen kadınların daha çok kentin kenarlarında kümelendiği saptanmıştır.

16. ODTÜ Sosyoloji Günleri (16th METU Sociology Days 2020), 2020
Herkese açıklık ve erişilebilirlik ilkeleriyle tarif edilen kamusal mekanlar, birçok yazar tarafı... more Herkese açıklık ve erişilebilirlik ilkeleriyle tarif edilen kamusal mekanlar, birçok yazar tarafından kent yaşamının üretimi, kentte farklılıkların bir arada var olabilmesi ve demokrasinin sürdürülebilirliği açısından önemi vurgulanarak ele alınmıştır. Özellikle ana akım kamunun bir parçası olmayan farklı kesimlerin, görünürlük kazanmaları ve sözlerini söyleyebilmeleri açısından kamusal mekanlar önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada da yapılmak istenen, kamusal mekanların kamusallığın kurulmasında oynadıkları rolü, karşıt ve çoklu kamuların kendilerini oluşturmalarına ve üretmelerine ne şekilde katkı sağladığını İstanbul ili, Kadıköy ilçesinde yer alan Yoğurtçu Parkı ele alınarak incelemektir. 2013 yılında gerçekleşen Gezi Parkı Protestoları sonrasında Yoğurtçu Parkı önemli değişimler geçirmiş, çok farklı gruplar parkı kamusal alan oluşturmak için kullanmaya başlamıştır.
Araştırma esnasında literatür taraması, gazete ve facebook sayfalarında yapılan arşiv taraması, alan ziyareti ve gözlem ile alanı kullanan farklı kamulardan kişilerle birebir derinlemesine görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nın feministler, LGBTİ+ bireyler, Kadıköy içinde ve Türkiye genelinde çalışmalarını sürdüren çeşitli dernek, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleriyle yerel yönetimler, siyasi partiler dahil geniş bir kesim tarafından kamusal alan oluşturmak amacıyla kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu gruplar arasında yer alan ve madun kamular olarak tarif edilebilecek olan bazı grupların bir karşıt-kamu, çoklu kamu oluşturdukları görülmüştür.
Uploads
Papers by Melis Aydin
Kamusal mekanlar, kentte tüm kentlilerin kullanımına açık, herkesin erişebildiği mekanlardır. Kamusal mekanlar, bir kentin sosyal hayatının sürdüğü, her türlü kollektif etkinliğin gerçekleştirildiği, kentte olmazsa olmaz mekanlardandır. Bir kentin sokakları, kaldırımları, meydanları ve her türlü kamusal mekanı o kentin sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal özellikleri ile şekillenmekte ve aynı zamanda da içerisinde bulunduğu kenti şekillendirmektedir. Kamusal mekanlar, özellikle 1980’lerden itibaren kentleri etkilemeye başlayan neoliberal politikalar nedeniyle kentte ve mekanda yaşanan değişimden etkilenmiştir.
İstanbul’un merkezi Beyoğlu’na yakınlığı, tarihi yapı stoğu, çokkültürlü yapısı ve farklı kamusal mekan pratikleriyle önemli bir kent parçası olan Tarlabaşı, 1950’lerden beri önemli sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal değişimler yaşamaktadır.
Günümüzde ise bölge, Tarlabaşı Yenileme Projesi ile dönüştürülmekte, soylulaştırılmaktadır. Bu süreç, Tarlabaşı’nın mekansal özelliklerinde ciddi değişikliklere neden olmaktadır.
Çalışmada, Tarlabaşı bölgesi, kamusal mekan açısından incelenmekte, kamusal mekanda ‘80 sonrasında yaşanmaya başlanan değişimlerin, günümüzde soylulaştırma süreci yaşanan bölgede ne gibi etkiler doğurduğunun, bölgenin kamusal mekan açısından ne gibi bir değişim yaşadığının araştırılması amaçlanmaktadır.
Çalışmada, Tarlabaşı’nda gerçekleşen mekansal değişim, Tarlabaşı Yenileme Projesi öncesi ve sonrası olmak üzere iki aşamada ele alınmış ve 2003-2013 yılları arasını kapsayan 10 yıllık süreçte yaşanan kamusal mekan değişimi karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
ABSTRACT
Public spaces are opened and accessible spaces for all the citizens where city’s public life and lots of different kinds of collective activities take place. A city’s streets, pavements, plazas and all the other public spaces are shaped by and are shaping the city’s social, economic, cultural and spatial dynamics. Thus especially after 1980’s public spaces are effected by the changes in cities and spaces because of the neoliberal politics.
Tarlabaşı, which is facing social, economic, cultural and spatial changes since 1950’s, is a significant city part of İstanbul because of its close location to Istanbul’s center, Beyoğlu, its historical building reserve, its multicultural social structure, and its different public space usages. Today, the region is gentrificating by Tarlabaşı Renewal Project which is making significant changes on Tarlabaşı’s spatial features.
In this work, Tarlabaşı region is examined by its public space dynamics. It is intended to investigate the changes occurred in public space beginning from the 80’s, especially after the today’s gentrification process, and their effects.
This work aims to explain the spatial changes in Tarlabaşı on two stages: before and after the Tarlabaşı Renewal Project. It focuses on a ten year time period -between 2003-2013- and tries to explain the changes occured in the public spaces comparatively.
Conference Presentations by Melis Aydin
Derin bir nefes alıyorum, Ursula K. Le Guin usulca fısıldıyor kulağıma. Evet, ben Le Guin’in çuvalıyım, asırlardır hikayesi silahların ve kahramanlıkların gölgesinde kalmış, yok sayılmış olan. Yine de her sabah inatla kenti yeniden rengarenk boyayan.
Our perceptions and understandings of the home place -like the space itself- are shaped by (and mutually shape) the social relations we experience. Home can be a place of solidarity and solitude, as well as a place of exploitation and imprisonment. This work ponders on the binary meanings of the home place, and its dynamic nature from a personal and a literary perspective by following the footsteps of the feminist literature that understands home place in a dual sense. In order to accomplish this, the author examines her personal experiences with the help of the literary work of three women writers: Ursula K. Le Guin, Tezer Özlü, and Patti Smith. Those works have a significant importance for the author as they are not only founding texts in her childhood, and youth that have helped her develop her own perception of the home place, but also they reveal the multilayered structure of the home place itself.
Research Questions
How can we understand the concepts of “escaping from home" and “home as a place of solitude, production, and struggle” in the texts of Ursula Guin, Tezer Özlü, and Patti Smith? Do these different perspectives have a common ground?
What are the connections between these texts and the writer’s perception(s) of the home place?
Methodology
In this work, I intend to use feminist methodologies, and make a subjective inquiry on my own experiences because reading has never been an objective matter for me, nor a one-way street, but instead a subjective, and a dynamic one. I use auto-ethnography to re-read, and to write my own story via the mediacy of these writers who have changed my perception of the home place, and helped me build my own point of view.
Concepts/emotions
While conceptualizing the dual meanings of the home place I use different concepts and emotions. I choose them first of all, because they are common both in the three literary texts I examine, and in my own narrative, and secondly, because they have the interpretative power of revealing my experiences and feelings. I discuss “escaping from home” by emphasizing how growing up, isolation, boredom, discrimination, gender and oppression play a role while building our perceptions of the home place during childhood. Afterwards I think about the ways we destroy those embedded perceptions to demolish our beliefs in order to build a new “home as a place of solitude, production, and struggle”, a home of our own:
“Finally, when I found the courage in me, thanks to those amazing women writers, I demolished everything this time. My beliefs, my comfort, my job... everything. Because I learned that I wasn’t the kind of person that could continue without being free, and cannot be free without demolishing my own gods. My aunt poisoned me with the taste of freedom when I was 5, and unlike Tenar I couldn’t ever forget who I really am”.
veya çocuk bakım sektörünün göçmen kadınlar, aracı firmalar ve işverenler gibi farklı bileşenleriyle ve farklı ilişki biçimleriyle beraber ele alınarak İstanbul’da nasıl bir mekânsallık ürettiğinin haritasını çıkarmayı, bu harita içerisinde ise farklı bileşenlerin nasıl mekânsal ilişkiler kurduğunun incelenmesini amaçlamaktadır.
Çalışmada öncelikle google arama motoru kullanılarak ve konum bilgileri değiştirilerek “İstanbul’da bebek ve çocuk bakıcısı” araması yapılmış, arama sonucunda hem web sitesi hem de adres bilgilerine ulaşılan 33 adet aracı firma, konumlarına ve iş tanımlarına göre sıralanmıştır. Böylelikle aracı firmaların İstanbul şehri içerisindeki konumları ve kümelenmeleri saptanmaya çalışılmıştır. Bu firmaların konumları İstanbul haritası üzerine işlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında bu aracı firmalardan, web sitelerinde iş ilanları bulunan beş tanesi seçilmiştir. Bu seçim ise şu şekilde yapılmıştır; İstanbul Anadolu Yakasında aracı firmaların en yoğun yer aldığı Ataşehir ve Kadıköy ilçelerinden sitelerinde ilan bulunan birer, Avrupa Yakasında en yoğun olan Beşiktaş ve Şişli ilçelerinden birer firma, sitelerinde ilan sayılarının yüksekliği baz alınarak seçilmiştir. Ayrıca bir iş ve eleman arama platformu olan bakiciburada.com sitesinden de hem Anadolu hem de Avrupa yakasını kapsayacak şekilde bir arama yapılmıştır. Aramanın bu şekilde yapılmasının sebebi, İstanbul’da aracı firmaların en yoğun yer aldığı dört ilçe üzerinden, İstanbul geneli için daha dengeli sonuçlara ulaşabilme isteğidir. İlanlar her web sitesi için ayrı ayrı olacak şekilde konum, aranan kişide istenen özellikler ve istenen çalışma şekline göre sıralanmış, ayrıca bu ilanların İstanbul içindeki konumları, yoğunluklarına göre İstanbul haritasına işlenmiştir. Son olarak ise tüm ilanlar İstanbul haritasına işlenerek iş ilanlarının en yoğun ve en seyrek olduğu ilçeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Üçüncü olarak iş arayan göçmen kadınlara ulaşılması hedeflenmiştir. Bu arama ise kadınların hepsinin Türkçe bilmiyor olabileceği düşünülerek hem Türkçe hem de İngilizce kaynaklardan yapılmış, “En Uygun Eleman”, “Great Au Pair” ve “Au Pair Quest” firmalarının web sitelerinde İstanbul’da bulunan ve bebek ve/veya çocuk bakıcısı olarak iş arayan göçmen kadınlara ulaşılmıştır. Ulaşılan kadınlar hakkında erişilebilen bilgiler ile İstanbul içindeki konumları ve geldikleri ülkeler ayrı ayrı listelenmiş ve bu bilgiler ayrıca haritalanmıştır.
Son olarak ise iş arayan tüm kadınların İstanbul içindeki konumları ve geldikleri ülkeler haritalanmıştır. Çalışmanın dördüncü ve son aşamasında ise aracı firmalar, iş ilanları ve
iş arayan göçmen kadınlar üzerine üretilen haritalar çakıştırılarak farklı kümlenmeler, çakışmalar ve ayrışmalar saptanmaya, böylelikle bakım sektörünün İstanbul üzerindeki
farklı mekânsal tezahürleri incelenmeye çalışılmıştır. Çalışma neticesinde ulaşılan bulgular değerlendirildiğinde, aracı firmaların, bebek ve/veya çocuk bakıcısı arayan kişilerle mekânsal olarak kesiştiği, göçmen kadınların ise İstanbul’un farklı ilçelerinde kümelendiği fakat bu ilçelerin ne aracı firmalarla, ne de işverenlerle kesişmediği görülmüştür. Ayrıca aracı firmalar ve işverenler genel olarak kentin merkezi bölgelerinde konumlanırken, göçmen kadınların daha çok kentin kenarlarında kümelendiği saptanmıştır.
Araştırma esnasında literatür taraması, gazete ve facebook sayfalarında yapılan arşiv taraması, alan ziyareti ve gözlem ile alanı kullanan farklı kamulardan kişilerle birebir derinlemesine görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nın feministler, LGBTİ+ bireyler, Kadıköy içinde ve Türkiye genelinde çalışmalarını sürdüren çeşitli dernek, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleriyle yerel yönetimler, siyasi partiler dahil geniş bir kesim tarafından kamusal alan oluşturmak amacıyla kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu gruplar arasında yer alan ve madun kamular olarak tarif edilebilecek olan bazı grupların bir karşıt-kamu, çoklu kamu oluşturdukları görülmüştür.
Kamusal mekanlar, kentte tüm kentlilerin kullanımına açık, herkesin erişebildiği mekanlardır. Kamusal mekanlar, bir kentin sosyal hayatının sürdüğü, her türlü kollektif etkinliğin gerçekleştirildiği, kentte olmazsa olmaz mekanlardandır. Bir kentin sokakları, kaldırımları, meydanları ve her türlü kamusal mekanı o kentin sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal özellikleri ile şekillenmekte ve aynı zamanda da içerisinde bulunduğu kenti şekillendirmektedir. Kamusal mekanlar, özellikle 1980’lerden itibaren kentleri etkilemeye başlayan neoliberal politikalar nedeniyle kentte ve mekanda yaşanan değişimden etkilenmiştir.
İstanbul’un merkezi Beyoğlu’na yakınlığı, tarihi yapı stoğu, çokkültürlü yapısı ve farklı kamusal mekan pratikleriyle önemli bir kent parçası olan Tarlabaşı, 1950’lerden beri önemli sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal değişimler yaşamaktadır.
Günümüzde ise bölge, Tarlabaşı Yenileme Projesi ile dönüştürülmekte, soylulaştırılmaktadır. Bu süreç, Tarlabaşı’nın mekansal özelliklerinde ciddi değişikliklere neden olmaktadır.
Çalışmada, Tarlabaşı bölgesi, kamusal mekan açısından incelenmekte, kamusal mekanda ‘80 sonrasında yaşanmaya başlanan değişimlerin, günümüzde soylulaştırma süreci yaşanan bölgede ne gibi etkiler doğurduğunun, bölgenin kamusal mekan açısından ne gibi bir değişim yaşadığının araştırılması amaçlanmaktadır.
Çalışmada, Tarlabaşı’nda gerçekleşen mekansal değişim, Tarlabaşı Yenileme Projesi öncesi ve sonrası olmak üzere iki aşamada ele alınmış ve 2003-2013 yılları arasını kapsayan 10 yıllık süreçte yaşanan kamusal mekan değişimi karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
ABSTRACT
Public spaces are opened and accessible spaces for all the citizens where city’s public life and lots of different kinds of collective activities take place. A city’s streets, pavements, plazas and all the other public spaces are shaped by and are shaping the city’s social, economic, cultural and spatial dynamics. Thus especially after 1980’s public spaces are effected by the changes in cities and spaces because of the neoliberal politics.
Tarlabaşı, which is facing social, economic, cultural and spatial changes since 1950’s, is a significant city part of İstanbul because of its close location to Istanbul’s center, Beyoğlu, its historical building reserve, its multicultural social structure, and its different public space usages. Today, the region is gentrificating by Tarlabaşı Renewal Project which is making significant changes on Tarlabaşı’s spatial features.
In this work, Tarlabaşı region is examined by its public space dynamics. It is intended to investigate the changes occurred in public space beginning from the 80’s, especially after the today’s gentrification process, and their effects.
This work aims to explain the spatial changes in Tarlabaşı on two stages: before and after the Tarlabaşı Renewal Project. It focuses on a ten year time period -between 2003-2013- and tries to explain the changes occured in the public spaces comparatively.
Derin bir nefes alıyorum, Ursula K. Le Guin usulca fısıldıyor kulağıma. Evet, ben Le Guin’in çuvalıyım, asırlardır hikayesi silahların ve kahramanlıkların gölgesinde kalmış, yok sayılmış olan. Yine de her sabah inatla kenti yeniden rengarenk boyayan.
Our perceptions and understandings of the home place -like the space itself- are shaped by (and mutually shape) the social relations we experience. Home can be a place of solidarity and solitude, as well as a place of exploitation and imprisonment. This work ponders on the binary meanings of the home place, and its dynamic nature from a personal and a literary perspective by following the footsteps of the feminist literature that understands home place in a dual sense. In order to accomplish this, the author examines her personal experiences with the help of the literary work of three women writers: Ursula K. Le Guin, Tezer Özlü, and Patti Smith. Those works have a significant importance for the author as they are not only founding texts in her childhood, and youth that have helped her develop her own perception of the home place, but also they reveal the multilayered structure of the home place itself.
Research Questions
How can we understand the concepts of “escaping from home" and “home as a place of solitude, production, and struggle” in the texts of Ursula Guin, Tezer Özlü, and Patti Smith? Do these different perspectives have a common ground?
What are the connections between these texts and the writer’s perception(s) of the home place?
Methodology
In this work, I intend to use feminist methodologies, and make a subjective inquiry on my own experiences because reading has never been an objective matter for me, nor a one-way street, but instead a subjective, and a dynamic one. I use auto-ethnography to re-read, and to write my own story via the mediacy of these writers who have changed my perception of the home place, and helped me build my own point of view.
Concepts/emotions
While conceptualizing the dual meanings of the home place I use different concepts and emotions. I choose them first of all, because they are common both in the three literary texts I examine, and in my own narrative, and secondly, because they have the interpretative power of revealing my experiences and feelings. I discuss “escaping from home” by emphasizing how growing up, isolation, boredom, discrimination, gender and oppression play a role while building our perceptions of the home place during childhood. Afterwards I think about the ways we destroy those embedded perceptions to demolish our beliefs in order to build a new “home as a place of solitude, production, and struggle”, a home of our own:
“Finally, when I found the courage in me, thanks to those amazing women writers, I demolished everything this time. My beliefs, my comfort, my job... everything. Because I learned that I wasn’t the kind of person that could continue without being free, and cannot be free without demolishing my own gods. My aunt poisoned me with the taste of freedom when I was 5, and unlike Tenar I couldn’t ever forget who I really am”.
veya çocuk bakım sektörünün göçmen kadınlar, aracı firmalar ve işverenler gibi farklı bileşenleriyle ve farklı ilişki biçimleriyle beraber ele alınarak İstanbul’da nasıl bir mekânsallık ürettiğinin haritasını çıkarmayı, bu harita içerisinde ise farklı bileşenlerin nasıl mekânsal ilişkiler kurduğunun incelenmesini amaçlamaktadır.
Çalışmada öncelikle google arama motoru kullanılarak ve konum bilgileri değiştirilerek “İstanbul’da bebek ve çocuk bakıcısı” araması yapılmış, arama sonucunda hem web sitesi hem de adres bilgilerine ulaşılan 33 adet aracı firma, konumlarına ve iş tanımlarına göre sıralanmıştır. Böylelikle aracı firmaların İstanbul şehri içerisindeki konumları ve kümelenmeleri saptanmaya çalışılmıştır. Bu firmaların konumları İstanbul haritası üzerine işlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında bu aracı firmalardan, web sitelerinde iş ilanları bulunan beş tanesi seçilmiştir. Bu seçim ise şu şekilde yapılmıştır; İstanbul Anadolu Yakasında aracı firmaların en yoğun yer aldığı Ataşehir ve Kadıköy ilçelerinden sitelerinde ilan bulunan birer, Avrupa Yakasında en yoğun olan Beşiktaş ve Şişli ilçelerinden birer firma, sitelerinde ilan sayılarının yüksekliği baz alınarak seçilmiştir. Ayrıca bir iş ve eleman arama platformu olan bakiciburada.com sitesinden de hem Anadolu hem de Avrupa yakasını kapsayacak şekilde bir arama yapılmıştır. Aramanın bu şekilde yapılmasının sebebi, İstanbul’da aracı firmaların en yoğun yer aldığı dört ilçe üzerinden, İstanbul geneli için daha dengeli sonuçlara ulaşabilme isteğidir. İlanlar her web sitesi için ayrı ayrı olacak şekilde konum, aranan kişide istenen özellikler ve istenen çalışma şekline göre sıralanmış, ayrıca bu ilanların İstanbul içindeki konumları, yoğunluklarına göre İstanbul haritasına işlenmiştir. Son olarak ise tüm ilanlar İstanbul haritasına işlenerek iş ilanlarının en yoğun ve en seyrek olduğu ilçeler tespit edilmeye çalışılmıştır. Üçüncü olarak iş arayan göçmen kadınlara ulaşılması hedeflenmiştir. Bu arama ise kadınların hepsinin Türkçe bilmiyor olabileceği düşünülerek hem Türkçe hem de İngilizce kaynaklardan yapılmış, “En Uygun Eleman”, “Great Au Pair” ve “Au Pair Quest” firmalarının web sitelerinde İstanbul’da bulunan ve bebek ve/veya çocuk bakıcısı olarak iş arayan göçmen kadınlara ulaşılmıştır. Ulaşılan kadınlar hakkında erişilebilen bilgiler ile İstanbul içindeki konumları ve geldikleri ülkeler ayrı ayrı listelenmiş ve bu bilgiler ayrıca haritalanmıştır.
Son olarak ise iş arayan tüm kadınların İstanbul içindeki konumları ve geldikleri ülkeler haritalanmıştır. Çalışmanın dördüncü ve son aşamasında ise aracı firmalar, iş ilanları ve
iş arayan göçmen kadınlar üzerine üretilen haritalar çakıştırılarak farklı kümlenmeler, çakışmalar ve ayrışmalar saptanmaya, böylelikle bakım sektörünün İstanbul üzerindeki
farklı mekânsal tezahürleri incelenmeye çalışılmıştır. Çalışma neticesinde ulaşılan bulgular değerlendirildiğinde, aracı firmaların, bebek ve/veya çocuk bakıcısı arayan kişilerle mekânsal olarak kesiştiği, göçmen kadınların ise İstanbul’un farklı ilçelerinde kümelendiği fakat bu ilçelerin ne aracı firmalarla, ne de işverenlerle kesişmediği görülmüştür. Ayrıca aracı firmalar ve işverenler genel olarak kentin merkezi bölgelerinde konumlanırken, göçmen kadınların daha çok kentin kenarlarında kümelendiği saptanmıştır.
Araştırma esnasında literatür taraması, gazete ve facebook sayfalarında yapılan arşiv taraması, alan ziyareti ve gözlem ile alanı kullanan farklı kamulardan kişilerle birebir derinlemesine görüşme yöntemleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nın feministler, LGBTİ+ bireyler, Kadıköy içinde ve Türkiye genelinde çalışmalarını sürdüren çeşitli dernek, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleriyle yerel yönetimler, siyasi partiler dahil geniş bir kesim tarafından kamusal alan oluşturmak amacıyla kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu gruplar arasında yer alan ve madun kamular olarak tarif edilebilecek olan bazı grupların bir karşıt-kamu, çoklu kamu oluşturdukları görülmüştür.