Son 15 yılım kendimi yılbaşı için heyecanlandırmaya çalışmakla geçti.Medyanın etkisi kaçınılmaz tabi.Ama etkilenemiyorum arkadaş,ne vitrinlerdeki kırmızı çamaşırlar,marketteki çamaşır suyunu bile yılbaşı temalı ambalaj ile kaplayan zihniyet de de her sokakta birden fırlayıp elinize "lazer ile kıllarınızdan 3 ayda kurtulun" broşürünü tutuşturan noel babalar hiçbiri etkilemiyor beni..Ruhuma aykırı muhtemelen ölene kadar kaybedemeyeceğim bir alaturka virüs taşıyorum.
İyi ki yurtdışında(noel zihniyetinin hakim olduğu ülkelerde) yaşamıyorum adapte olamazdım, en acilinden şutlanırdım.Yarın birgün çocuğumun bana "anne noel baba ne getirecek bize bu yıl" diye soracağını düşünüyordum da " olmamış,yapamamışız biz bu çocuğu" diye kafamı duvarlara vururum herhalde.Oysa çok isterdim kafamda kukuleta,boynumda parlak alüminyum atkılar,böyle renkli maskeler falan coşuyorum bir yılbaşı gecesi partisinde,kendimden geçiyorum,çıldırıyorum eğlenmekten..Niye? Bir sonraki yıla dönüyor diye tarih,gayet mantıklı :)Uvvv bir titreme geldi valla hayal ederken bile..
Neyse dedim ki herkes liste yapıyor yeni yıl için,beklentiler,hayaller,kurallar,hedefler falan.
Bende yapayım belki utanırım da uyarım listeye diye yazayım dedim.
-İlk sıradaki özel bir istek
-bu madde gizli bir hedef..
-......... yazamıyorum çok özel çok çok özel !!!!!
Hahaha böyle gidermiş liste düşünsenize :) bir ergen kızın blogunda denk geldim de.Yavrucak içini dökmek için blog açmış ama gizemden ölecek.Annesi mi ne okuyormuş anlamasın diye kıvranıyor.Cadaloz anneler rahat bırakın çocukları içlerini döksünler özgürce :) En gıcık olduğum insan türü böyle herkes toplanır muhabbet gırla gider.Anlatır herkes belirli sınırlar içinde çözülür,sıradan günlerde konuşulmayanlar konuşulur.Sivrinin biri çıkar "amaaa bu benim özelimmmm" der.Donuna kadar herşeyini anlatmış olan kitle kalır böyle mal gibi.Aaa vallahi herşeyi anlattım,rezil oldum kıza baka özelim diyor ne hayvanım ne geniş insanım her moku anlattım diye içi içini kemirir.Neyse listeye dönelim gizem yapacak yaşı geçtik maalesef :/
- Ev değiştirmek istiyorum ilk taşındığımzda ev sahibi ile sorun olmadıkça yerimden kımıldamam diyordum.
Şimdi de taşınmak istiyorum ,daha büyük bir ev daha sakin ,daha merkezi olmayan bir yerde..Hatta ev almak istiyorum,Kısmet..
-İspanyolca öğrenmek istediğimi blogu okuyanlar biliyordur.Hala öğrenemedim :/ Öğrenmek için birşey yapmadım ki zaten netten bir iki siteyi kurcaladım.Sonra sıkıldım kaldı ki ingilizcem bile yeterince iyi değilken yeni bir şımarıklık gibi geliyor.Ayy ne bileyim..Öyle işte.
-Anne,anne adayı olabilirim mesela :) Olur ,olabilir neden olmasın Allah izin verirse..
-Gitmek istediğim uzaaaaak birkaç ülke var.Birkaç tanesine değil de bir tanesine bile gitsek yeter,olur bu da olur.
-İnternetten satış yapabileceğim bir site açmak istiyorum ama hala ne satacağımı bulamadım.Spesifik birşey olsun istiyorum.Gidip-geliyor kafamda bazı şeyler ama bulacağım inşallah.
-Kilo vermek istiyorum.Zaten bu sıralar buna benzer 629876 liste yapılacaktır hepsinin de içinde de mutlaka bu madde olacaktır.
-Daha iyi bir insan olmak istiyorum.Mesela daha az sinirlenmek,daha az kapris yapmak,daha az incitmek,daha az yargılamak.
-Saçlarımı kısacık kestirmek istiyorum ama sonra sinirden oturup ağlamamak istiyorum :)
-Şöyle hayatımın sonuna kadar sıkılmayacağım bir hobi edinmek istiyorum.Yetenekten ziyade emek gerektiren birşey ?
-Ruhumu doyuracak bir sosyal projede bulunmak istiyorum yine yönlendirilmeye ihtiyacım var galiba bu konuda da.
-İşler-güçler mevzularında biraz daha dirayetli olsam,şöyle hedeflerime ulaşmak için yaptığım performansı son noktaya kadar götürebilsem.
-Dinen yaşadığım bazı vicdan azaplarını yaşamamak istiyorum.Daha çok ibadet daha az günah daha çok iman.
Hobbit : Beklenmedik Yolculuk
27 Aralık 2012
Bu vakitlerden tahminen 6-7 yıl önce zat_ı muhterem'in öğrenci evinde odasında duvarın %25i kaplayan bir afiş vardı.İçerik belli ki Yüzüklerin Efendisi ama afişteki tek karakterLiv Taylor! İçimden dedim ki ben bu posteri indiririm bu duvardan.Bir baktım kendime alakam yok kadınla,abla bembeyaz süt gibi gözlerden nehir akıyor adeta.Yeterince beyaz değilim işin vahim olan kısmı gözlerim ela ancak ağlayınca ve güneşe bakınca yeşil oluyor.Abla ile yarışmanın alemi yok.Pes etmedim tabi o gün değil ama o günden ortalama iki hafta sonra o afiş o duvardan gitti.Nereye gittiği sorgulanmadı bile çünkü yerine birlikte çekilen fotoğraflarımız gelmişti :)Ufaktım yahu 20li yaşların başındaydım,boş işler işte duvarda afiş varmış Liv Taylor varmış olsun len ne olacak?
Thorin |
Yüzüklerin Efendisi serisini bir şekilde izledim.Hatta kitabı okumaya çabalayıp bırakmışlığımda mevcut.AÇıkcası fantastik filmlerden pek hoşlanmam.Önceleri daha gerçekçiydim galiba ya da zihnim daha mı doluydu bilmiyorum ama filmin içine giremiyordum.Gerçek olmadığı için bazen çocuksu bazen de abartı geliyordu.Avatar'ı hala izlemedim mesela.. Filmden önce sinemaya birlikte gittiğim arkadaşıma itiraf ettim.Sıkılabilirim,sıkılırsam seni de sıkabilirim dedim :)
Film 3D idi ve altyazısız dublajlı ,yanlış bir karar olabilir.Bilemiyorum filmin içine girmek açısından benim için iyi oldu.Çünkü altyazıyı okumayayım kulağım gelişsin,yok okuyayım film çok terimsel falan derken iyice kopacaktım.Siz sağlam bir izleyiciyseniz elbette altyazılı izleyeceksiniz.
Hobbit,Yüzüklerin Efendisi yazarı Tolkien'in torunlarına yazdığının iddia edildiği Yüzüklerin Efendisinden önceki dönemi anlatan bir eser.Kitap yine 3 seri olarak sinemaya uyarlanacak ve elbette her defasında merakla beklenecek.Serinin ikinci filminin tarihinide şimdiden verelim 13 Aralık 2013 Karakterleri özlemişiz eski kemik kitle üstüne yenileri de gelmiş elbette.Minnak,maceracı,sempatik cüceler :)
Bilbo Baggins |
Yüzüklerin Efendisi filmini ilk kez duyuyorsanız bile ki olmaz ya hadi olabilir.Yine de filmden keyif alacaksınız herşeye sıfırdan başlayabileceksiniz.Fantastik kurgulara karşı önyargınız var ise güzel bir başlangıç olabilir.Kendinizi korkutmamış hem de eğlenmiş olursunuz.Çocuk filmi diyenlere ise hayatın bir oyun olduğunu söyleyin sadece.Ya da çocuk olmanın kötü birşey olmadığını...
Sevimli mi Tehlikeli mi Gollum :) |
Gandalf Amca |
Troller |
$180,000,000’lık bütçesiyle izlenmeyi hakediyor Hobbit,vizyonda şu sıralar daha iyi bir film yok.Yüzüklerin Efendisi hayranlarını hayalkırıklığına uğratsada benim gibi mevzuya çok hakim olmayanları sarıp sarmalayan bir film.Birkaç saatliğine Orta Dünya'yı ziyaret etmek herkese iyi gelecektir.
Sidikli Kasabası
25 Aralık 2012
Çok daralıyorum aaa dostlar,kar-kış kapıya dayandı.Biz yaz tatili fotoğraflarına bakıp bakıp ağlaşmaya başladık.Kış günlerinde gün birtürlü geçmiyor.Hele de haftasonu gece o kadar geç yatıyoruz ki sabah geç uyanalım diye.Haftasonu İstanbul'da ne yapılırsa biz onları daha önce yaptık.Hepsini bir anda tükettik.Ne müze kaldı ne görülecek bir yer ,gidilmedik yerler hep yazlık mekanlar.Sinema ,tiyatro can simidi ..
İsmi ile müsemma bir oyuna gittik.Oyun boyunca bunu hatırlayıp durduk.Zaten amaçta buydu.Evet adı berbat bir oyuna geldiniz ama size vereceğimiz bir mesajımız var."Oyunu oyun gibi kabul etmek gerek.Yani adı buymuş,oynayanlar şunlarmış,bunlar aslında gereksiz detaylar.Bize anlatmak istediğini anlatabiliyor mu ? Evet !
Broadway'den uyarlanan oyunun konusu şöyle ; Günümüzden uzun yıllar sonra yeryüzünde bir su sıkıntısı yaşanmaktadır.Su sıkıntısı tuvaletlere yansımış,Evlerdeki tuvaletler kapatılmış,umumi tuvaletler kurulmuştur ve ücretlidir.Elbette zengin ile fakir aynı şartlarda ihtiyaç gidermez.Sokaklarda uluorta ihtiyaç gidermek yasaktır,kurala uymayanlar Sidikli Kasabasına gönderilir ve bir daha asla geri dönemezler.Bu durum bir süre sonra büyük bir isyana sebep olur olaylar bu örgüde devam eder.
Oyun Devlet Tiyatrosundaydı.Küçükçekmece Sahnesine ilk defa gittik.Ufak ama havadar,ferah ve sahne hakimiyeti güzel bir sahne.Benim bu ferah kelimeme de takılmış birileri :) Menapoza girmiş kadınlar gibi ferah ,ferah diyorsun diye.Yahu bende ferahlık fobisi var.Yani adı litaratürde her ne ise bilemem ama benim bulunduğum yer basık olmayacak.O yüzden mekanları tabir ederken hep bu terimi kullanıyorum.
Yalnız şu geç gelen assolistler yok mu ? Tam dayaklıklar oyun başladı ışıkları kapattılar hepsi ayakta kaldı ellerinde telefon ışıkları yerlerini arıyorlar falan.Saygısız,bencil insanlar,İstanbul size kendini sevdirdikçe insanlardan nefret etmenizi sağlıyor.Bencillik bu şehrin damarlarında var.Salona aradan sonra yiyecekleriyle,kahveleriyle girmek isteyenleri ve bu yüzden görevlilerle tartışanları da yazmadan geçemeyeceğim.
-Sidikli Kasabası'ndan sonra diğer izlediklerimizin müzikal olmadığını düşündük.Gerçek bir müzikaldi.
-Başrol denilen bir kavram yoktu ,her oyuncu kendi rolünde yıldızlaştı.
-Genç ama amatör olmayan bir kadro vardı,sempatik olmaları oyunu sevdirmeleri açısından elbette bir avantaj.Bir kez olsun düşmediler,onlar düşmeyince bizimde dikkatimiz dağılmadı.
-Yine de bir yıldız seçmemiz gerekirse Polis rolünde Doruk Şengün 'ü seçebiliriz. Yakışıklı bir arkadaş,üstelik inanılmaz bir elektriği var.Devlet tiyatrosunda heba oluyor diye düşündüm aslında dizilerde oynayanların çoğu tırnağı bile olamaz bu arkadaşın.Çok başarılıydı,her sahnede gözlerim onu aradı,zat_ı muhtereme bile söyledim duramadım :)
-Sesleri muh-te-şem di.Hatta çoğu sesi daha önce duyduğumu söyleyebilirim sanırım seslendirme yapıyorlar.
Şarkıları ,söylerken duruşları etkilenmemek imkansız.
-Gay şakası ! Beni biraz baydı yani komik değildi diyemez kimse ama abartıldığı zaman tadı kaçıyor sanki.
-Çocuklara uygun bir oyun değil ama çocuğunu kapan gelmişti.Tiyatro seyircisinin %70 kadın desek abartmış olmayız galiba.
-İkibuçuk saat boyunca hiç sıkılmadım,hiç esnemedim,çok gülmedim ama hep tebessümle izledim.
Mesajlarını gözünüze sokmadan,keyifli bir şekilde veren ,gerçekçi,emek verilmiş ,pırıl pırıl insanların oynadığı güzel bir oyun.Gidin,görün,keyiflenin.Çıkışta ben hala bu şarkıyı söylüyordum.oyun bittiğinde kendimi ve salondaki herkesi dans ederken buldum :)
Kaç kaçabilirsen,Kaç kaçabilirseeennnn ,kaç kaçabilirseeeeeennnnnnn Özgürlükten !
İsmi ile müsemma bir oyuna gittik.Oyun boyunca bunu hatırlayıp durduk.Zaten amaçta buydu.Evet adı berbat bir oyuna geldiniz ama size vereceğimiz bir mesajımız var."Oyunu oyun gibi kabul etmek gerek.Yani adı buymuş,oynayanlar şunlarmış,bunlar aslında gereksiz detaylar.Bize anlatmak istediğini anlatabiliyor mu ? Evet !
Broadway'den uyarlanan oyunun konusu şöyle ; Günümüzden uzun yıllar sonra yeryüzünde bir su sıkıntısı yaşanmaktadır.Su sıkıntısı tuvaletlere yansımış,Evlerdeki tuvaletler kapatılmış,umumi tuvaletler kurulmuştur ve ücretlidir.Elbette zengin ile fakir aynı şartlarda ihtiyaç gidermez.Sokaklarda uluorta ihtiyaç gidermek yasaktır,kurala uymayanlar Sidikli Kasabasına gönderilir ve bir daha asla geri dönemezler.Bu durum bir süre sonra büyük bir isyana sebep olur olaylar bu örgüde devam eder.
Oyun Devlet Tiyatrosundaydı.Küçükçekmece Sahnesine ilk defa gittik.Ufak ama havadar,ferah ve sahne hakimiyeti güzel bir sahne.Benim bu ferah kelimeme de takılmış birileri :) Menapoza girmiş kadınlar gibi ferah ,ferah diyorsun diye.Yahu bende ferahlık fobisi var.Yani adı litaratürde her ne ise bilemem ama benim bulunduğum yer basık olmayacak.O yüzden mekanları tabir ederken hep bu terimi kullanıyorum.
Yalnız şu geç gelen assolistler yok mu ? Tam dayaklıklar oyun başladı ışıkları kapattılar hepsi ayakta kaldı ellerinde telefon ışıkları yerlerini arıyorlar falan.Saygısız,bencil insanlar,İstanbul size kendini sevdirdikçe insanlardan nefret etmenizi sağlıyor.Bencillik bu şehrin damarlarında var.Salona aradan sonra yiyecekleriyle,kahveleriyle girmek isteyenleri ve bu yüzden görevlilerle tartışanları da yazmadan geçemeyeceğim.
-Sidikli Kasabası'ndan sonra diğer izlediklerimizin müzikal olmadığını düşündük.Gerçek bir müzikaldi.
-Başrol denilen bir kavram yoktu ,her oyuncu kendi rolünde yıldızlaştı.
-Genç ama amatör olmayan bir kadro vardı,sempatik olmaları oyunu sevdirmeleri açısından elbette bir avantaj.Bir kez olsun düşmediler,onlar düşmeyince bizimde dikkatimiz dağılmadı.
-Yine de bir yıldız seçmemiz gerekirse Polis rolünde Doruk Şengün 'ü seçebiliriz. Yakışıklı bir arkadaş,üstelik inanılmaz bir elektriği var.Devlet tiyatrosunda heba oluyor diye düşündüm aslında dizilerde oynayanların çoğu tırnağı bile olamaz bu arkadaşın.Çok başarılıydı,her sahnede gözlerim onu aradı,zat_ı muhtereme bile söyledim duramadım :)
-Sesleri muh-te-şem di.Hatta çoğu sesi daha önce duyduğumu söyleyebilirim sanırım seslendirme yapıyorlar.
Şarkıları ,söylerken duruşları etkilenmemek imkansız.
-Gay şakası ! Beni biraz baydı yani komik değildi diyemez kimse ama abartıldığı zaman tadı kaçıyor sanki.
-Çocuklara uygun bir oyun değil ama çocuğunu kapan gelmişti.Tiyatro seyircisinin %70 kadın desek abartmış olmayız galiba.
-İkibuçuk saat boyunca hiç sıkılmadım,hiç esnemedim,çok gülmedim ama hep tebessümle izledim.
Mesajlarını gözünüze sokmadan,keyifli bir şekilde veren ,gerçekçi,emek verilmiş ,pırıl pırıl insanların oynadığı güzel bir oyun.Gidin,görün,keyiflenin.Çıkışta ben hala bu şarkıyı söylüyordum.oyun bittiğinde kendimi ve salondaki herkesi dans ederken buldum :)
Kaç kaçabilirsen,Kaç kaçabilirseeennnn ,kaç kaçabilirseeeeeennnnnnn Özgürlükten !
Bim Spor
21 Aralık 2012
Bugün cuma BİM günü ! Cuma günleri Bimde Aktüel ürünler başlığı altında çeşitli ürünler olur.Çoğu markalı bilindik ama elbette bilinen fiyatlarının daha da altında satılır.Bu cuma günü aksiyonlarından saç düzleştiricisi,teflon sosluk,yastık pedi,1000 parçalık puzzle,topuk törpüsü,isveç çikolatası gibi enteresan bir aralıkta aldığım ürünler mevcuttur.Bim sizin normalde pek aklınıza gelmeyen eksiklerinize dem vurur.Ulan aynalı duvar süsüne ihtiyacım var mıydı ki benim ? dediğiniz o anda evinizin duvarında aynalı duvar süsünü bulursunuz. Almayacaksanız da alırsınız.Ürünler talebe göre tekrarlanır,cuma günleri mağazanın önünde saat 08:20 civarı sıraya girilmeye başlanır.Kapı açıldığı andan itibaren iş ürün seçme ve kapışma yeteneğinize kalır.Şanslı ve çevikseniz amacınıza ulaşırsınız.
Bim alt ve orta sınıfın can damarıdır.Kimine göre pazardan bir liraya sucuk alabilecek olanaktaki kitlenin markete gidebilmesi kimine göre cebini düşünen orta sınıfın mantıklı alışveriş kaçamağıdır.Eğer, "bunlar aslında Birleşik İslam Marketleriymiş" mallığında bir insan değilseniz bütçenizi bir noktada sabitlemenize yardımcı olacaktır.Şimdi girmeyeyim diyorum ama Bimden sırf bu yazdığım mallık yüzünden alışveriş yapmayan kitle Migros'u herhalde İngiltere'de ezelden beridir gelen Oğuz Boyu Türklerinin kurduğunu falan sanıyor? Ya da Carrefour'un aslen erzicanlı fransız iş adamlarının ortak yatırımı falan olduğunu ? Hayır herkes mahalle bakkalından mı alışveriş yapıyor,geçiniz bu ayakları ..
Listeleri yazarken tek kriterim kalite ! Fiyat elbette çok önemli ama benim kriterim fiyat/kalite oranında kalitenin galip gelmesi lütfen buna göre değerlendirin.
Bim'den Neler Alınır ?
-Derya Tonbalığı; Arkadaş bendeki bu çocukluktan gelen ton balığı manyaklığı nedir bilemiyorum.Bu sebeple bütün markaları denedim.
-Holland Caramel Waflee : Kalori bombası ama insanın ömrünü uzatır yeminle.Starbucks'ta bir tanesini bu fiyata satıyorlar.
-Kavala kurabiyesi: Çok güzel,hep taze misafire bile ikram edilebilir boyutta ev tipi bir ürün.
- Power - B Pil: Henüz emsali bir ürün görmedim.Bimin pili dedin mi şöyle bir duracaksın,Duracell'den bile daha uzun süre giden bir ürün.
-Pirinç Osmancık : Evlendiğimden beri başka bir pirinç almadım,sıfır risk ile pilav yapıyorum.
-Kokulu Çöp poşeti: Portakallı ve limonlusu var galiba :) Gerçekten kokuyor,sağlam ve elbette ucuz.
-Blume Kağıt Havlu: Mutfakta kağıt havlu olmazsa ne yemek yapabilirim,ne yemek yiyebilirim,elim kolum bağlanır.Standart bir aileden kat ve kat fazla kullanılır bizde.
-Katmer : Önceden üçlü satılırdı ve daha uygundu şimdi ikili satılıyor.Kahvaltılarda güzel gidiyor.
-Patlamış mısır ve Dondurulmuş Mısır : Patlamak üzere hazırlanmış mısır da diyebiliriz.Çok güzel patlıyor.Bardakta mısır hadisesi için donmuş olanı güzel bir alternatif.Gdo falan derseniz susar kalırım ,hiçbir fikrim yok.
-Osmanoğlu Ekler : Kreması miss gibi süt kokuyor minik bir araştırma yaptım ki Mado ürünlerinin üretildiği pastane üretiyormuş.Mado ile pek iyi bir ilişkim yok ama yine de iyi bir referans,benim diyen bir çok butik pastaneye tur atlatır.
-Güldal Yağ Çözücü: Aklınıza gelip gelebilecek her türlü yağı çözüyor.Sprey şeklinde kullanışlı,Fiyatı çok uygun.
-Su böreği yufkası: Benim kurtarıcım oldu.Misafir mi gelecek veya yemek mi yapmak istemiyorum ilk aklıma gelen bu oluyor.
-Peynir Çeşitleri : Bir peynir delisi olarak hemen hemen hepsini denedim.Örgü,dil,hellim,lor,keçi peyniri hepsi gözükapalı alınabilir.Ancak kaşarlı telli bir peyniri var ki zirvede.
-Sebze: Yazın rağbet edilir mi bilmiyorum.Yazın hiç sebze almadım.Ama kışın benim iki can damarım var ; kiraz domates ve kapya biber.İkisinin de fiyatı kışın uçuşa geçiyor.Özellikle kapyayı 10tl bile aldığımı hatılıyorum bimde ise yarı fiyatına olur.
Bimden Neler Alınmaz ?
-Berk Çay: Başarısız, amaç sadece ucuza kaçmak olmuş.
-Sosis : Aslında et ürünleri de diyebiliriz gibime geliyor.Bim'de yaşanan bir sosis skandalı vardı gerçi aynı dönem Pınar içinde geçerli oldu.Keşke marka gözetmeden hiçbirini yemesek.Et ve et ürünlerini çok güvendiğiniz kasaplardan azıcık da paraya kıyarak almak en güzeli.Et ürünlerinin ucuzu ,uygunu ,makulu yok ,olamaz da olursa bir sorun vardır mutlaka.
Dost yoğurt: Şundan bir üç-dört sene önce belki güzeldi ama şimdi sulusüt.Kesinlikle tavsiye etmiyorum.Çok çok mecbur kalırsanız belki tava yoğurdunu alabilirsiniz.
Kedi dili biskuvi: Yine bir vakit önce güzel bir üründü ama artık çok başarısız.Kedidilinden ne bekliyorsunuz hayalinizde nasıl bir tiramisu falan varsa bilin ki olmayacak :)
Dondurulmuş Pizza: Aslında yorumumu tam dikkate almazsanız da olur çünkü ben aslında bütün dondurulmuş pizzalardan nefret ediyorum.Bir şekilde bunu yemiş bulundum gerçekten öyle böyle değil çok kötü.
Bulaşık Deterjanı Tablet : Annem kullanıyordu o memnundu ama ben hiç memnun kalmadım.
Bilindik markalara ait ürünlerde var elbette.Fiyatları da piyasa altında.Elbette hiç denemediğim ürünlerde var.Tavsiyelerinize açığım. Bim'in muadili A-101 açıldı malumunuz ben aynı sıcaklığı oradan alamadım.Ancak Şok, en az Bim kadar uygun ve çeşit çok daha fazla.Üç mağazadada perşembe ve ya cuma günü yeni aktüel ürünler gelir.Bim'de ürün değişiminde veya iadesinde sıkıntı yaşamazsınız.Birkaç ürünü iade ettim,fişim de yoktu.Sorgusuz sualsiz geri alıyorlar iade etmek istediğiniz herşeyi.Bu hafta neler var derseniz Bim
-Sosis : Aslında et ürünleri de diyebiliriz gibime geliyor.Bim'de yaşanan bir sosis skandalı vardı gerçi aynı dönem Pınar içinde geçerli oldu.Keşke marka gözetmeden hiçbirini yemesek.Et ve et ürünlerini çok güvendiğiniz kasaplardan azıcık da paraya kıyarak almak en güzeli.Et ürünlerinin ucuzu ,uygunu ,makulu yok ,olamaz da olursa bir sorun vardır mutlaka.
Dost yoğurt: Şundan bir üç-dört sene önce belki güzeldi ama şimdi sulusüt.Kesinlikle tavsiye etmiyorum.Çok çok mecbur kalırsanız belki tava yoğurdunu alabilirsiniz.
Kedi dili biskuvi: Yine bir vakit önce güzel bir üründü ama artık çok başarısız.Kedidilinden ne bekliyorsunuz hayalinizde nasıl bir tiramisu falan varsa bilin ki olmayacak :)
Dondurulmuş Pizza: Aslında yorumumu tam dikkate almazsanız da olur çünkü ben aslında bütün dondurulmuş pizzalardan nefret ediyorum.Bir şekilde bunu yemiş bulundum gerçekten öyle böyle değil çok kötü.
Bulaşık Deterjanı Tablet : Annem kullanıyordu o memnundu ama ben hiç memnun kalmadım.
Bilindik markalara ait ürünlerde var elbette.Fiyatları da piyasa altında.Elbette hiç denemediğim ürünlerde var.Tavsiyelerinize açığım. Bim'in muadili A-101 açıldı malumunuz ben aynı sıcaklığı oradan alamadım.Ancak Şok, en az Bim kadar uygun ve çeşit çok daha fazla.Üç mağazadada perşembe ve ya cuma günü yeni aktüel ürünler gelir.Bim'de ürün değişiminde veya iadesinde sıkıntı yaşamazsınız.Birkaç ürünü iade ettim,fişim de yoktu.Sorgusuz sualsiz geri alıyorlar iade etmek istediğiniz herşeyi.Bu hafta neler var derseniz Bim
Etiketler:
a101,
aktüel ürünler,
Bim,
bim mağazaları,
bimden alışveriş yapmak,
birleşik islam mağazaları,
migros,
şok
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
16 Aralık 2012
Ben hayatımda hiç Aziz Nesin okumadım desen ne dersiniz ? Ayıplayanlarınız olacaktır , muhtelemen ideolojik olarak yaftalayanlarınız olacaktır.Ama okumadım,kendimi okumaktan sakındım.Tartışmaktan benim kadar haz alan çok az insan tanırım.Karşıt görüşler,sivri tipler hep beni kendisine çeker.Ama bazı kişilerden kendimi garip bir şekilde sakınırım. Levent Kırca mesela Allah'ım görmeye dayanamam,dinlemeyi hiç denemedim bile.. Fazla iğneleyici olmak bana hep gerçekdışı gelmiştir.Yani iğnelemenin ayarı kaçtığında niyet iğnelemek ,olası yanlışı düzeltmek değil "herşey yanlış ben doğruyum" demek amacında gibi gelir.Bu da benim için yeterince sığ bir bakış açısıdır.Bu sebepten Aziz Nesin okumadım hiç,benim için inandırıcılığını yitirecek kadar "fazlaydı" Sadece muhalefetten ekmek yemek , benim için fazlaydı.
Nesin'in eseleri ,aptal bir toplum için fazla ilgi gördü,demek ki düşündüğü kadar aptal bir toplum değildi.Aynı pencereden bakmadığımızı düşünürsek muhtemelen tabir ettiği "aptal güruha bende giriyorum :) Bu duygularla gittim oyuna ,büyük önyargı değil mi :) Aziz Nesin zincirimi bir oyunla kırmak istedim. Kırdım mı ? Nesin'i nükteleri seven yaşlı amcalarla eşleştirdim zihnimde düşündüğüm kadar "sert" değil kafamdaki silüeti ama sıradan en azından günümüz için sıradan belki
-Oyun yavaş başladı ve hiçbirzaman hızlanmadı :) Şimdi hızlanacak şimdi patlayacak derken oyun bitti.
-Fazla profesyonel olmanın verdiği bir duygu ile amatör oynama sevdasına tutulmuşlardı.Elbette düşündükleri kadar profesyonel değillerdi.
-Zaman zaman oyunda değiliz de provada mıyız acaba? diye düşündüğüm oldu.Seyirciye ciddiyetsiz bir yaklaşım hmm bir sallamazlık durumu vardı.
-Nesin 'in Türk halkını aptal nitelendirmesinden midir bilmem aynı replikler anlayalım diye belki 100 kere tekrarlandı,tekrarlandı,tekrarlandı.Ara ara gözüm kapıyı aradı,kaçıp gitsem mi dediğim anlarda zat_ı muhteremi de ilgisiz bulsaydım ilk perde de kaçacaktım.
-Başrol oyuncusu Mert Turak başarılı bir performans sergiledi.Trt'de Başrolde Aşk denilen bir dizi vardı.Orada Aytek adlı karakteri o oynuyormuş cidden çok şaşırdım.O zaman da başarılıydı.
-Hasibe Eren ona verilen rolde olmasaydı gerçekten oyunda büyük eksiklik yaşanacaktı.
-Oyunun Lüküs Hayat gibi bir efsane olacağına dair yorumlar okumuştum gitmeden önce.Akıllarını kaçırmış olmalılar.Lüküs Hayat'ın ondabiri kadar bile emek yoktu.
-Ses ciddi bir sorun oldu,oyuncular içlerine içlerine konuşuyorlardı,duymak için büyük çaba sarfettik.
-Oyuna ilham veren eserin bundan 30 yıl önce yazıldığını düşünürsek konunun işlenişinde bir güncelleme yapılması gerekiyor.Çünkü dünya değişti ,espri anlayışımız değişti,bilindik klişe şakalar güldürmekten çok daraltıyor.
-İğnelemeler aslında sevimli bir boyutta kalmış,hatta sadece iğnemelerin olduğu sahnelerde amaçlanan keyifl anlar zaman zaman yaşandı.
-Bürokrasiden nefret eden biri olarak dalganıp coşmam gereken oyunda dalgalanmadan duruldum :)
Bitirmesem onlarca madde yazabilirim.Kötü bir oyun değil ama çok daha iyi işlenebilirdi.Yönetmenin Kenan Işık olması beni ayrıca hayal kırıklığına uğrattı. İki saat kırkbeş dakika boyunca sadece bir kez güldüm onu da şu anda hatırlamıyorum.Sanırım Hasibe Eren'in sahnesiydi.Belki benim iyi bir günüm değildi,belki cidden önyargılıydım.Yine de mecbur kalınan sıkıcı kış günlerinde gidilmeli,tiyatrodan kimseye zarar gelmez :)Haftaya başka bir müzikal var bu sefer Devlet Tiyatrosu sahnesinde,dilerim o da beni hayalkırıklığına uğratmaz.
Nesin'in eseleri ,aptal bir toplum için fazla ilgi gördü,demek ki düşündüğü kadar aptal bir toplum değildi.Aynı pencereden bakmadığımızı düşünürsek muhtemelen tabir ettiği "aptal güruha bende giriyorum :) Bu duygularla gittim oyuna ,büyük önyargı değil mi :) Aziz Nesin zincirimi bir oyunla kırmak istedim. Kırdım mı ? Nesin'i nükteleri seven yaşlı amcalarla eşleştirdim zihnimde düşündüğüm kadar "sert" değil kafamdaki silüeti ama sıradan en azından günümüz için sıradan belki
Mert Turak ve Hasibe Eren |
-Oyun yavaş başladı ve hiçbirzaman hızlanmadı :) Şimdi hızlanacak şimdi patlayacak derken oyun bitti.
-Fazla profesyonel olmanın verdiği bir duygu ile amatör oynama sevdasına tutulmuşlardı.Elbette düşündükleri kadar profesyonel değillerdi.
-Zaman zaman oyunda değiliz de provada mıyız acaba? diye düşündüğüm oldu.Seyirciye ciddiyetsiz bir yaklaşım hmm bir sallamazlık durumu vardı.
-Nesin 'in Türk halkını aptal nitelendirmesinden midir bilmem aynı replikler anlayalım diye belki 100 kere tekrarlandı,tekrarlandı,tekrarlandı.Ara ara gözüm kapıyı aradı,kaçıp gitsem mi dediğim anlarda zat_ı muhteremi de ilgisiz bulsaydım ilk perde de kaçacaktım.
-Başrol oyuncusu Mert Turak başarılı bir performans sergiledi.Trt'de Başrolde Aşk denilen bir dizi vardı.Orada Aytek adlı karakteri o oynuyormuş cidden çok şaşırdım.O zaman da başarılıydı.
-Hasibe Eren ona verilen rolde olmasaydı gerçekten oyunda büyük eksiklik yaşanacaktı.
-Oyunun Lüküs Hayat gibi bir efsane olacağına dair yorumlar okumuştum gitmeden önce.Akıllarını kaçırmış olmalılar.Lüküs Hayat'ın ondabiri kadar bile emek yoktu.
-Ses ciddi bir sorun oldu,oyuncular içlerine içlerine konuşuyorlardı,duymak için büyük çaba sarfettik.
-Oyuna ilham veren eserin bundan 30 yıl önce yazıldığını düşünürsek konunun işlenişinde bir güncelleme yapılması gerekiyor.Çünkü dünya değişti ,espri anlayışımız değişti,bilindik klişe şakalar güldürmekten çok daraltıyor.
-İğnelemeler aslında sevimli bir boyutta kalmış,hatta sadece iğnemelerin olduğu sahnelerde amaçlanan keyifl anlar zaman zaman yaşandı.
-Bürokrasiden nefret eden biri olarak dalganıp coşmam gereken oyunda dalgalanmadan duruldum :)
Bitirmesem onlarca madde yazabilirim.Kötü bir oyun değil ama çok daha iyi işlenebilirdi.Yönetmenin Kenan Işık olması beni ayrıca hayal kırıklığına uğrattı. İki saat kırkbeş dakika boyunca sadece bir kez güldüm onu da şu anda hatırlamıyorum.Sanırım Hasibe Eren'in sahnesiydi.Belki benim iyi bir günüm değildi,belki cidden önyargılıydım.Yine de mecbur kalınan sıkıcı kış günlerinde gidilmeli,tiyatrodan kimseye zarar gelmez :)Haftaya başka bir müzikal var bu sefer Devlet Tiyatrosu sahnesinde,dilerim o da beni hayalkırıklığına uğratmaz.
Bana Niye Öyle Baktın? - Polat Alemdar Evlendi - Yurtiçi Kargo
14 Aralık 2012
Bana Niye Öyle Baktın ?
Bülent Arınç,Kamer Genç'in Akp modeli gibi.. Tabii Kamer Genç cinsel çağrışımlar uyandırırken Bülent Arınç ise daha duygusal (!)Ağlamayı seviyor,Başbakanına bayılıyor,inanıp inanmadığı herşeyi savunabiliyor.. Ama son mevzu biraz can sıkıcı oldu.Chp'li kadın milletvekili konuşma yaparken Bülent Arınç'a bakıyormuş.Ona bakarak konuşuyormuş,Bülent Arınç'da ikaz etti kadın vekili bana bakmayın ben mahçup bir adamım dedi ?Ne demek istedi ,vekili ne ile itham etti düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum bir türlü.Yani bana aşıksın ama benden sana hayır gelmez gibi birşey miydi bu ?Yoksa benim başım bağlı yoksa aramızda birşeyler olurdu gibi bir ima mı ?Yoksa en fenası erkeğin gözüne gözüne bakan rezil bir kadınsın beni tahrik etmek niyetindesin ama ben mahçup bir delikanlıyım ifadesi mi ?
Herneyse can sıkıcı imalar.Bülent Arınç bu kadar naif bir imaj çizmeye çalışırken böyle çıkışlar yapıyor anlayamıyorum.Bu neye hizmet ediyor Akp'li bir hanım bu açıklamaya nasıl yaklaştı mesela bak görüyor musun kadına meclise gelmiş utanmadan Bülent Bey'i gözüne kestirmiş mi dedi ?Birisi ülkenin yönetildiği bir mecliste kürsüde uluorta birinin gözüne bakarak konuşuyorsa ne amaçlamış olabilir.Keşke bunu da söyleseydi çünkü halihazırda her kadından mavi boncuk almak üzere garip bir erkek egosuna büründü.İzlerken gerçek değildir bu montajdır eğlenmek için yapmışlardır dedim çünkü zaman zaman Bülent Arınç'a takılmak için böyle şeyler yapıyorlar.Ama gerçekmiş,maalesef..
Bir de vajina mevzusu var ki akıl sınırlarını zorluyor.Ortalama 30-35 yaşlarında bir kadın evlenmiş,bir veya birden fazla çocuk doğurmuş veya bütün bunlar olmasa bile hayatında bir veya birden fazla jinekologa gitmiştir.Yani cinsel organını ergenlik seviyesinde veya ahlaksız erkek seviyesinde her kadın organını seks sembolü olarak görmekten vazgeçmiş,bir üreme organı vücudunun midesi,karaciğeri gibi bir organı olarak görmeye başlamıştır. Çünkü erkeklerden farklı olarak kadınlar hayata cinsel gözlüklerle bakmazlar.Erkeklerin ağız dolusu küfür ettiği,şaka bile yaparken annelerine,bacılarına küfür ettiği bir ülkede bir kadının bu kelimeyi kullanması neden bu kadar sorun olur ki?Sen evli çoluk çocuk sahibi insan organını konuşmuş insansın ? Ne demektir hani gelişmiştik hani herşeyi konuşabiliyorduk.Daha birkaç vakit öncesine kadar.
Kadın kürtaj olsa mı olmasa mı sezeryen mi yapılsa diye kadınların cinsel organı üzerine aylar boyu konuştuk.O zaman hiç sıkıntı olmamıştı ?Acaba kadınların başka bir organlarıyla mı doğurduklarını düşünüyorduk ?Şimdi bir kadın yine kendi organı için konuşurken neden sakınsın neden çekinsin,neden gerilsin.Kendi organı ? Kalp kapakçığı,böbreküstü bezi,akciğer bronşu derken de utanmamız gerekir mi acaba?
Klasik bir yoldur bu sıradan bir konudan çekinir gibi davranırsanız,utanırsanız böyle bir atağa geçerseniz karşınızdaki kişi anında itibarlasızlaşır.Yani siz fazla muhafazakarım derseniz standart bir insan birden namussuz olabilir.Akp'nin önümüzdeki seçimlerde durumu ne olur bilmiyorum ama hayatımın sonuna kadar siyasete görmek istemediğim birkaç isimden biri Bülent Arınçzaman zaman İdris Naim Şahinle yarışsalarda yine bir numara, Akp'yi bu kadar sevimsiz kılan bazı insanları neden görmezden geliyor parti , mantıklı bir açıklama bulamıyorum.
Ve Polat Alemdar evlendi.
Adamı cidden derin devlet personeli sanıyorlar galiba.Karşında soru sorarken titriyorlar.Başkası olsa ne kadar salak soru varsa sorarlar adamdan resmen korkuyorlar.Afralar tafralar bir haller siyah arabalar takım elbisler atkılar.Sen git bu artistlikle Polat Alemdar 12.12.2012'de evlen.Polat yürek insanıdır,aşkına sahip çıkar,sevgisini çok belli etmez ama hep falan..
Öyle böyle 42 yaşında gelmiş.Hep güzel kızlarla takıldı ben hep kızlara üzüldüm.Dizide herkeslere sahip çıkan bu arkadaş sevgilisine sahip çıkmadı.Klasik belirli bir yaşa kadar hayatını yaşayan erkek profili olarak sonra hayatını yaşamamış bir kızla evlenme kuralına uydu.Çok konuşulsada toplumda sıkça yaşanır .Özgürlüğüne düşkün erkek 40larına kadar evlenmez bu arada her türlü ilişkiyi yaşar.Hayatına giren her kadın adamın yaşından sebep son kadın olacağını sanır.Ailesi ne zaman höyt derse uygun çıtır bir kız bulunur ve yuva kurulur.Çoğunlukla bu yaşa gelmiş erkek işini gücünü kurmuş evini arabasını almış sorunsuz evliliğe karşı yoğun isteklidir.
Gittikçe flörte karşı bir duruşum oluşmaya başladı bende.Flört ederek evlenmeme rağmen bu tip adamlarla birlikte olup,önünü göremeyip sonra arkada kalan olmak çok canımı sıkıyor.Kadın olarak yani ne gerek var hani ergen olurlar genç olurlar insan aşıksa dünya yansa umrunda olmaz ama 30larını aşmış bir kadın neden kullandırır kendini.Niye bir erkeğin deneyim listesinin parçası olur.Erkeklerin değişmesini insaflaşmasını beklerken kadınların da daha akıllı olması gerekmez mi?
Aynı mevzu Cansu Dere için de konuşulmuştu.O zaman da üzülmüştüm çünkü ünlülere has bir durum değil ki bu.Sadece takip edildikleri için mevzu oluyor.Yoksa hemen hemen her iş yerinde,okulda,mahallede uzun süren kabız ilişki ardından terkedilen kadın krizleri yaşanıyor.Belirli bir yaştan sonra gezeriz tozarız hayalperestliği çok ütopik oluyor.En feminist en erkek düşmanı ayakları üstünde duran en başarılı kadın bile hayatındaki adamla evlenmek ister.Çoğu bekar özgür hanım kızımız evlilik çok banal triplerine girse de evlilik her kadının belki de çocukluktan beri beynine kazınmış hayalidir.Ameller niyetlerin bir yansıması hayatınızdaki erkekte gerekli çabayı,arzuyu görmüyorsanız yol verin gitsin.Ömür çok kısa kimsenin kimseyi oyalamaya hakkı yok,sevgiyi kanıtlamanın tek yolu evlilik değil belki de sadece sonuç kısmıdır.Ama hayatı paylaşmaktan bunu meşrulaştırmakdan sosyal hayata birlikte katılmadan çekinen bir adam ise ne kadar seviyorsa sevsin,sevilmeye layık değildir.Yol ver !
Yurtiçi Kargo
Blogda hiç şikayet yazısı yazmadım.Sıkıntılarımı genelde bizzat ilgililere bildirdim.Çoğunlukla da olumlu cevaplar aldım.Son örneği Superfresh'tir mesela.Onlara bile birebir bildirmediğim bir şikayet için evime kadar gelip özür dilediler.Şaşkınlık içinde kaldım.Çok memnun kaldığım bir kargo firması vardı.Kayınvalidem taa Fethiye'den kaç defa yalvarıp yakarmama rağmen köy yumurtası sokuşturmuş kargoya.Her defasında o külçe gibi kutuda yumurtalar kırılmadan geldi :)Fethiye'den 14:00 teslim alınan ürün ertesi gün 12:00'de elimde oluyordu.Daha iyi bir hizmet olamazdı.Beni hiç üzmediler kaza yaptıkları birgün arayıp 12:00'de getiremeyeceğiz akşama kalsa olur mu diye sordular.İsterseniz bugün hiç getirmeyin ,acele etmeyin dedim.Kim bu insanlar Sürat Kargo, her türlü kefilim.
Fakat bütün bu olumlu havaya rağmen ben gittim Yurtiçi Kargo'ya bir ürün teslim ettim.Oturduğum yerde merkezde bir şubeleri var bende merkezde oturuyorum.Sürat kargo annesinin nikahında bir yere açmış şubesini.Hava soğuk üstelik vaktim yok gidemedim.İstanbul'daki Yurtiçi Kargo'nun internet sitesinde bir indirim ibaresi vardı.Şubede benimle dalga geçtiler :) Biz işe başlayalı 2 yıl oldu o indirim o zaman vardı yanlış görmüşsünüz dediler.Netten bakalım dedim bizde internet yok dediler telefonu açtım telefondan gösterdim.Hıı varmış ama biz kullanmıyoruz haberimiz yok dediler Peki dedim kargoyu verdim.Yalnız 24 saat içinde ulaşma şartı vardı.
Ertesi gün saat 17:00 hala kargo gitmemiş.Bu sefer ailemin olduğu ilin" şubesini aradım.Karşıma ayı ile öküzün bir şekilde çiftleşmesinde oluşan bir varlık çıktı.Durumu anlattım acaba ne zaman ulaşır kargo dedim.
"Arkadaşım bekleyeceksin,canım isterse gönderirim istemezse göndermem dedi.Sonrasını anlatmaya gerek yok.Bunun üstüne genel müdürlüğü aradım,sonra bursa bölge müdürülüğüne bağlatıldım ardından çeşitli görüşmeler vs sonra kargo bizimkilere ulaştı.
Bu ayı ve öküz çiftleşmesi adamı bursa bölge müdürlüğünden aramışlar yalan söylüyor ben kimseyle görüşmedim demiş.Ne yapabilirim ki yalancıyım ben Yurtiçi personeli doğru söylüyor.Şubeyi terkar aradım siz insan değilsiniz dedim neden tartışmamızı anlatmadınız sadece gizledim senin yüzünden başımı mı yakayım dedi.Haklıydı..Bana hakaret edebilirdi kabul edecek değildi asıl hata benim bu firmayı kullanmamdı.Bu personeli nasıl seçiyorlar bilmiyorum tanıdığım pırlanta gibi bir sürü işsiz insan var.Dilerim yok olup gider bu firma bir daha üstüne para verseler sokağına girmem.Bazen internet sitelerinden yaptığınız alışverişlerde seçme sansı bırakmıyor bu lanet olası firmaya mahkum bırakıyorlar.Artık o sitelerden ürün de almayacağım.
Bülent Arınç,Kamer Genç'in Akp modeli gibi.. Tabii Kamer Genç cinsel çağrışımlar uyandırırken Bülent Arınç ise daha duygusal (!)Ağlamayı seviyor,Başbakanına bayılıyor,inanıp inanmadığı herşeyi savunabiliyor.. Ama son mevzu biraz can sıkıcı oldu.Chp'li kadın milletvekili konuşma yaparken Bülent Arınç'a bakıyormuş.Ona bakarak konuşuyormuş,Bülent Arınç'da ikaz etti kadın vekili bana bakmayın ben mahçup bir adamım dedi ?Ne demek istedi ,vekili ne ile itham etti düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum bir türlü.Yani bana aşıksın ama benden sana hayır gelmez gibi birşey miydi bu ?Yoksa benim başım bağlı yoksa aramızda birşeyler olurdu gibi bir ima mı ?Yoksa en fenası erkeğin gözüne gözüne bakan rezil bir kadınsın beni tahrik etmek niyetindesin ama ben mahçup bir delikanlıyım ifadesi mi ?
Herneyse can sıkıcı imalar.Bülent Arınç bu kadar naif bir imaj çizmeye çalışırken böyle çıkışlar yapıyor anlayamıyorum.Bu neye hizmet ediyor Akp'li bir hanım bu açıklamaya nasıl yaklaştı mesela bak görüyor musun kadına meclise gelmiş utanmadan Bülent Bey'i gözüne kestirmiş mi dedi ?Birisi ülkenin yönetildiği bir mecliste kürsüde uluorta birinin gözüne bakarak konuşuyorsa ne amaçlamış olabilir.Keşke bunu da söyleseydi çünkü halihazırda her kadından mavi boncuk almak üzere garip bir erkek egosuna büründü.İzlerken gerçek değildir bu montajdır eğlenmek için yapmışlardır dedim çünkü zaman zaman Bülent Arınç'a takılmak için böyle şeyler yapıyorlar.Ama gerçekmiş,maalesef..
Bir de vajina mevzusu var ki akıl sınırlarını zorluyor.Ortalama 30-35 yaşlarında bir kadın evlenmiş,bir veya birden fazla çocuk doğurmuş veya bütün bunlar olmasa bile hayatında bir veya birden fazla jinekologa gitmiştir.Yani cinsel organını ergenlik seviyesinde veya ahlaksız erkek seviyesinde her kadın organını seks sembolü olarak görmekten vazgeçmiş,bir üreme organı vücudunun midesi,karaciğeri gibi bir organı olarak görmeye başlamıştır. Çünkü erkeklerden farklı olarak kadınlar hayata cinsel gözlüklerle bakmazlar.Erkeklerin ağız dolusu küfür ettiği,şaka bile yaparken annelerine,bacılarına küfür ettiği bir ülkede bir kadının bu kelimeyi kullanması neden bu kadar sorun olur ki?Sen evli çoluk çocuk sahibi insan organını konuşmuş insansın ? Ne demektir hani gelişmiştik hani herşeyi konuşabiliyorduk.Daha birkaç vakit öncesine kadar.
Kadın kürtaj olsa mı olmasa mı sezeryen mi yapılsa diye kadınların cinsel organı üzerine aylar boyu konuştuk.O zaman hiç sıkıntı olmamıştı ?Acaba kadınların başka bir organlarıyla mı doğurduklarını düşünüyorduk ?Şimdi bir kadın yine kendi organı için konuşurken neden sakınsın neden çekinsin,neden gerilsin.Kendi organı ? Kalp kapakçığı,böbreküstü bezi,akciğer bronşu derken de utanmamız gerekir mi acaba?
Klasik bir yoldur bu sıradan bir konudan çekinir gibi davranırsanız,utanırsanız böyle bir atağa geçerseniz karşınızdaki kişi anında itibarlasızlaşır.Yani siz fazla muhafazakarım derseniz standart bir insan birden namussuz olabilir.Akp'nin önümüzdeki seçimlerde durumu ne olur bilmiyorum ama hayatımın sonuna kadar siyasete görmek istemediğim birkaç isimden biri Bülent Arınçzaman zaman İdris Naim Şahinle yarışsalarda yine bir numara, Akp'yi bu kadar sevimsiz kılan bazı insanları neden görmezden geliyor parti , mantıklı bir açıklama bulamıyorum.
Ve Polat Alemdar evlendi.
Adamı cidden derin devlet personeli sanıyorlar galiba.Karşında soru sorarken titriyorlar.Başkası olsa ne kadar salak soru varsa sorarlar adamdan resmen korkuyorlar.Afralar tafralar bir haller siyah arabalar takım elbisler atkılar.Sen git bu artistlikle Polat Alemdar 12.12.2012'de evlen.Polat yürek insanıdır,aşkına sahip çıkar,sevgisini çok belli etmez ama hep falan..
Öyle böyle 42 yaşında gelmiş.Hep güzel kızlarla takıldı ben hep kızlara üzüldüm.Dizide herkeslere sahip çıkan bu arkadaş sevgilisine sahip çıkmadı.Klasik belirli bir yaşa kadar hayatını yaşayan erkek profili olarak sonra hayatını yaşamamış bir kızla evlenme kuralına uydu.Çok konuşulsada toplumda sıkça yaşanır .Özgürlüğüne düşkün erkek 40larına kadar evlenmez bu arada her türlü ilişkiyi yaşar.Hayatına giren her kadın adamın yaşından sebep son kadın olacağını sanır.Ailesi ne zaman höyt derse uygun çıtır bir kız bulunur ve yuva kurulur.Çoğunlukla bu yaşa gelmiş erkek işini gücünü kurmuş evini arabasını almış sorunsuz evliliğe karşı yoğun isteklidir.
Gittikçe flörte karşı bir duruşum oluşmaya başladı bende.Flört ederek evlenmeme rağmen bu tip adamlarla birlikte olup,önünü göremeyip sonra arkada kalan olmak çok canımı sıkıyor.Kadın olarak yani ne gerek var hani ergen olurlar genç olurlar insan aşıksa dünya yansa umrunda olmaz ama 30larını aşmış bir kadın neden kullandırır kendini.Niye bir erkeğin deneyim listesinin parçası olur.Erkeklerin değişmesini insaflaşmasını beklerken kadınların da daha akıllı olması gerekmez mi?
Aynı mevzu Cansu Dere için de konuşulmuştu.O zaman da üzülmüştüm çünkü ünlülere has bir durum değil ki bu.Sadece takip edildikleri için mevzu oluyor.Yoksa hemen hemen her iş yerinde,okulda,mahallede uzun süren kabız ilişki ardından terkedilen kadın krizleri yaşanıyor.Belirli bir yaştan sonra gezeriz tozarız hayalperestliği çok ütopik oluyor.En feminist en erkek düşmanı ayakları üstünde duran en başarılı kadın bile hayatındaki adamla evlenmek ister.Çoğu bekar özgür hanım kızımız evlilik çok banal triplerine girse de evlilik her kadının belki de çocukluktan beri beynine kazınmış hayalidir.Ameller niyetlerin bir yansıması hayatınızdaki erkekte gerekli çabayı,arzuyu görmüyorsanız yol verin gitsin.Ömür çok kısa kimsenin kimseyi oyalamaya hakkı yok,sevgiyi kanıtlamanın tek yolu evlilik değil belki de sadece sonuç kısmıdır.Ama hayatı paylaşmaktan bunu meşrulaştırmakdan sosyal hayata birlikte katılmadan çekinen bir adam ise ne kadar seviyorsa sevsin,sevilmeye layık değildir.Yol ver !
Yurtiçi Kargo
Blogda hiç şikayet yazısı yazmadım.Sıkıntılarımı genelde bizzat ilgililere bildirdim.Çoğunlukla da olumlu cevaplar aldım.Son örneği Superfresh'tir mesela.Onlara bile birebir bildirmediğim bir şikayet için evime kadar gelip özür dilediler.Şaşkınlık içinde kaldım.Çok memnun kaldığım bir kargo firması vardı.Kayınvalidem taa Fethiye'den kaç defa yalvarıp yakarmama rağmen köy yumurtası sokuşturmuş kargoya.Her defasında o külçe gibi kutuda yumurtalar kırılmadan geldi :)Fethiye'den 14:00 teslim alınan ürün ertesi gün 12:00'de elimde oluyordu.Daha iyi bir hizmet olamazdı.Beni hiç üzmediler kaza yaptıkları birgün arayıp 12:00'de getiremeyeceğiz akşama kalsa olur mu diye sordular.İsterseniz bugün hiç getirmeyin ,acele etmeyin dedim.Kim bu insanlar Sürat Kargo, her türlü kefilim.
Fakat bütün bu olumlu havaya rağmen ben gittim Yurtiçi Kargo'ya bir ürün teslim ettim.Oturduğum yerde merkezde bir şubeleri var bende merkezde oturuyorum.Sürat kargo annesinin nikahında bir yere açmış şubesini.Hava soğuk üstelik vaktim yok gidemedim.İstanbul'daki Yurtiçi Kargo'nun internet sitesinde bir indirim ibaresi vardı.Şubede benimle dalga geçtiler :) Biz işe başlayalı 2 yıl oldu o indirim o zaman vardı yanlış görmüşsünüz dediler.Netten bakalım dedim bizde internet yok dediler telefonu açtım telefondan gösterdim.Hıı varmış ama biz kullanmıyoruz haberimiz yok dediler Peki dedim kargoyu verdim.Yalnız 24 saat içinde ulaşma şartı vardı.
Ertesi gün saat 17:00 hala kargo gitmemiş.Bu sefer ailemin olduğu ilin" şubesini aradım.Karşıma ayı ile öküzün bir şekilde çiftleşmesinde oluşan bir varlık çıktı.Durumu anlattım acaba ne zaman ulaşır kargo dedim.
"Arkadaşım bekleyeceksin,canım isterse gönderirim istemezse göndermem dedi.Sonrasını anlatmaya gerek yok.Bunun üstüne genel müdürlüğü aradım,sonra bursa bölge müdürülüğüne bağlatıldım ardından çeşitli görüşmeler vs sonra kargo bizimkilere ulaştı.
Bu ayı ve öküz çiftleşmesi adamı bursa bölge müdürlüğünden aramışlar yalan söylüyor ben kimseyle görüşmedim demiş.Ne yapabilirim ki yalancıyım ben Yurtiçi personeli doğru söylüyor.Şubeyi terkar aradım siz insan değilsiniz dedim neden tartışmamızı anlatmadınız sadece gizledim senin yüzünden başımı mı yakayım dedi.Haklıydı..Bana hakaret edebilirdi kabul edecek değildi asıl hata benim bu firmayı kullanmamdı.Bu personeli nasıl seçiyorlar bilmiyorum tanıdığım pırlanta gibi bir sürü işsiz insan var.Dilerim yok olup gider bu firma bir daha üstüne para verseler sokağına girmem.Bazen internet sitelerinden yaptığınız alışverişlerde seçme sansı bırakmıyor bu lanet olası firmaya mahkum bırakıyorlar.Artık o sitelerden ürün de almayacağım.
Etiketler:
bülent arınç,
evlilik,
flört,
necati şaşmaz,
nur fettahoğlu,
polat alemdar,
sürat kargo,
şikayet,
vajina,
yurtiçi kargo
12.12.2012 - Maya Takvimi - Muhteşem Yüzyıl - Beddua
12 Aralık 2012
12.12.2012
Mistik derler Akrep için mistik meraklarım vardır da rakamlar tarihler falan yok hiç benimle olmadı.Doğum tarihim,evlilik tarihim yok mezuniyetim falan hiçbiri uyumlu değil.Annem geçen gün beni bir mevzuda rahatlamaya çalışıyor ama bildiğin Devlet Bahçeli hesabı."İşte 6 Şubat'ta evlendin hmm 6 Eylül'de nişanlandın sonra o çok sevindiğin konu da 6 Ekim de oldu. Ne zaman mezun oldun sen 6 Haziran mıydı?
Sonra doğum günü tarihinin toplayıp doğum yılının rakamları toplamından çıkartıldığında yine 6 rakamını elde ediyoruz.Senin o iş olacak bak ayın 6'sı çünkü uğurlu günün."Höh yani klasik balık ,böyledir balıklar baktılar mantıklı bir yol yok illa sizi mutlu edecekler ya her türlü antinkuntin açıklamaları bulurlar.
12.12.2012 'de aynı hesap bugün bakın şimdi doğuran doğurana millet çoktan randevusunu ayarladı.Nikah salonları da tıklım tıkış.Tarihler neyi nasıl etkilesin yahu inanacak tutulacak dal kalmadı tarihlerden medet umar olduk.Bir de 00:00 'da dilek dileyen bir kitle vardır ki,elin aç dua et desen cıksss ergen duası denilen birşey varsa bu 00:00 11:11 16:16 dilekleridir.
Devlet Bahçeli demişken onun da hesap-kitap yapmasının sebebi yine hüsrandan ileri geliyordu.Ele avuca gelen başarılar olmayınca dört işleme sarılıp Mhp'nin 40.yılını buluvermiş,yükselişi bu rakamlara bağlamıştı.Genellemelerden nefret etmekle birlikte rakamlarla oynamanın potansiyel mutsuzluk belirtisi olduğunu söyleyebiliriz.Yani 12.12.2012'de nikah kıydığınızda boşanmıyorsunuz aynı tarihte doğurunca çocuk hayırlı oluyor falan.. Kıskanıyor da olabilirim belki :) 13.13.2013 gibi bir tarih olmadığına göre muhtemelen yine hayatımda birbirinden uyumsuz bir tarihte doğururum kesin.
Maya Takvimi
Belki de tarih mevzusundan bu kadar sıkılmamın sebebi 21 Aralık hikayesi.Radyo dinlemek,tv izlemek,gazetelerin ana sayfası hatta twitter bile daraltıyor.Kıyamet kopacak mı ? kopsun mu ? yok kopmayacak ama bazı görülmeyen katmanlar atlayacağız falan.Ne kadar boş-beleş insan varsa.Varlıklı ,keyfi yerinde yaşam savaşı vermeyen insan varsa aynı hikayeyi çevirip duruyor.Normal bir mevzu bulmaz bizi zaten petrol çıksın ne bileyim yeni muhteşem bir enerji türü falan bulunsun topraklarda.Yok saçmasapan ne varsa biz varız içinde.Şirince'ye bu yaz gitmiştik.O kadar minik,kendi halinde cici bir yer ki bu hikayede tek tesellim turizme faydası olması.Yoksa insanoğlunun beynini bu kadar uzun süre böyle bir mevzuyla işgal etmesi inanılır gibi değil.
Kıyamet koptu zaten bebeklere tecavüz edildiğinde koptu,çocuğunun tecavüz ettiği kızın cinsel organını yakıp öldüren anne bunu yaptığında koptu,bir gencin aşkıma karşılık vermiyor diye sevdiği kızı öldürdüğünde koptu,şerefsizin birinin lanet ettiğim topraklarını paylaşamadığı için bir kardeşimizi daha şehit ettiği zaman koptu,karınız aldattığında,çocuğunuz kanser olduğunda,kocanız ağzınızı burnunuzu kırdığı zaman koptu,dünyada bugüne kadar yapılmış tüm savaşlarda anneniz babasız evlatsız kalan tüm insanların kalplerinde koptu zaten kıyamet..
Hepimiz kıyameti kendine değil mi? Herkesin kıyameti zaten öldüğümüzde kopmayacak mı?
Muhteşem Yüzyıl
Show Tv'de yayınladığı süre içinde hiç izlemedim.Hatta itiraf edeyim hocam olan Rtük Başkanı Davut Dursun'a mail attım daha önce iletişim kurduğum adresinden.Rtük' de şikayet ettim.Hatta insanların etmesi için de çaba gösterdim sanırım Kanuni'nin şarap içtiği bir sahneydi ki Meral Okay üzüm suyu içiyor demişti (!) orada koptum.Ne var yahu padişah şarap içmiyor muydu ? Hem içip içmediğini nereden biliyorsun da iddia ediyorsun diye söyleniyorlardı insanlara yahu içiyorsa onun kanıtı göster o zaman denildiğinde üzüm suyu zaten cevabı geliyordu.
Ülkeyi bölmek istiyorlar,misyoneler,ermeniler,kulisler,lobiler falan filan kim bunlardan bahsetse beynini sadece dizi izlemeye odaklamış yozlar güler üstüne bir de geyik çevirir.Hamaseti severim itiraf edeyim Türk olmaktan sebep ama kör de değilim.Eleştirilemeyecek hiçbir tarihi karar,kişi,medeniyet yok benim için.Putçu değilim bazıları gibi.
Diziyi Star tv'ye geçtiğinden beri izliyorum.Sanırım yazarın da ölümüyle iyice sapıtmaya başladılar.Kanuni'nin ilan_ı aşkları bitip tükenmemekle birlikte,oğlunun halvetleri sonra ufak oğlunun daha çocuk yaşta "karı istirem" halleri..Kadınların yatağına girmek için çıldırdıkları,ayran gönüllü padişahımızın prenses,rus,arap vs demeden biraz dişe dokunur herkesle yatmak için yanıp tutuşması.Padişahların aldığı eğitimi,kültürü,önceliklerini azıcık bilen biri bu Kanuni neden eline bir Kuran-ı Kerim alıp okumuyor neden namaz kılmıyor ? diye düşünmez mi?Adamın tüm derdi kadınlara mücevher yapmak,kasına kapişon takıp sokakta gezmek,Hürrem'e hergün yaptıkları ettiklerinin ifadesini vermez.Hem kadın Osmanlı'da kıymetsiz diyeceksin hem adam kadınların elinde maymun olmuş gibi anlatacaksın.Farz et ki maymun olmuş anlatamazsın arkadaş.Burası Amerika özgürlükler ülkesi değil tuvalet kağıdına Hz.İsa'nın fotoğrafını basıp bunu satanların ülkesi değl burası.
Mesela yerse bir Atatürk dizisi yapsak.Atatürk Çanakkale cephesinde savaşmasa,Samsun'a çıkmasa ne bileyim ufkumuzu açan inkılapları yapmasa.Hergün başka bir kadınla yatsa,rakıyı dayasa,tüm bürokratların ayağını kaldırmak tanrılaşmak için çıldırsa falan ? Nasıl olur ,rezalet olur.Böyle birşeye müsaade eder misiniz ?Ne farkı var Kanuni'nin Atatürk'ten sizin için olabilir ama benim için yok ikisi de kıymetli.
Tarih dergilerini yalayıp yutarım biraz tatlı dilli bir tarih öğretmeni falan bulsam hala peşini bırakmam.Hani böyle bilinmeyen gerçekler biraz efsane biraz hikayeleştirme falan bende bayılırım.Hala ortaokulda dinlediğim hikayeleri anlatırım unutmamak için.Hani sadece bizim tarihimiz de değil uzak ,yakın her tarihe birer hazinedir.Ama bu kadar hoyrat kullanılmaz Erdoğan'ın tavrı biraz "ben bilirim höyttt "yapaylığında evet kadınlar kesilip doğranırken bir başbakan olarak bunu dert edinmesi saçma ama ne demek istediğini anlıyorum.
Babanızı annenizi kaybetseniz mesela iyi-kötü şeyler yapmış olsa.Öldükten sonra baban şu kadınlarla gezdi tozdu,hırsızlık yaptı lafının konuşulmasını ister misiniz?Gerçek bile olsa dayanabilir misiniz buna,neden canınız kanınız çünkü.Tarihte böyle bizim,benim,senin çocuklarımızın.Neden bu kadar aşağılık lanse edilsin ki?
Bu neye hizmet eder en fazla dört sezon izler gidersiniz ama toplumun yozlaşmasına yardımcı olursunuz.
Beddua
Haber izlemiyordum uzun zamandır.Bir akşam zat_ı muhteremle yemeği erken yedik ajansı dinlemeye başladık :) Böyle birşey vardı değil mi ufakken ajansı aç der hala yaşlılar.Bir araba var cayır cayır yanıyor.Bir kadın sesi ağlıyor ,bağırıyor yanıyor diyor canlı canlı yanıyor.Şükrü Mançu ,Bursalı bir işadamı varlıklı bir ailenin çocuğu aynı varlıkla orantılı hız limitleriyle ünlü bir arabası var.Zaten nasıl birşeyse bu ya çoook pahalı arabası olanlar yapıyor bu saçmlağı ya da çok kötü arabası olanlar.Daha önce iki kere daha alkollü araç kullanmış ,ehliyetine el konulmuş.Ama vazgeçmemiş.Yine hızlı alkollü mü bilemiyorum yanarak ölen gencecik bir insan için vermediler bu detayı.
İyi ki de vermediler.O araba yanaren ve televizyon başında ağlamak üzereydim.Ben böyle duygusallaşmışken zat_ı muhterem belki o değil ,onun yüzünden bir başkası yanıyor olacaktı şimdi dedi.Hani su testisi hikayesi ölüm olunca kıyamıyor insan ne diyeceğini bilemiyor.Ama 30larına varmış bir insan alkollü,bu hızla araba kullanıyorsa ya ölecektir ya birini öldürecektir.Bunu umursamıyordur.
Zat_ı muhterem trafik canavarıyla benden çok uğraştığı için daha gerçekçi bakabiliyor olaya.Tatilde canımızı tehlikeye atan bir sürücüyle karşılaştık.Bir sürü erkek arabaya doluşmuş ellerinde biralar tehlikeli hareketler içinde giriyorlardı.Çok can sıkıcı bir durumu atlattık çok korktum. Ve dua ettim "İnşallah kimseye zarar vermeden kendi başınızı yersiniz,bir duvara çarpıp belanızı bulursunuz" diye :/
Beddua etmek ne kadar kötüdür bilirim hatta döner dolaşır edeni bulur derler ama bizi öldürmek isteyen adamlara başka bir laf bulamamıştım.
O gün emniyet kemeri takmadığı için arabasının altında kalan yanarak can veren genç işadamı elbette ölmek istemiyordu.öldürmek de istemiyordu.Ama yaşam hakkımıza da saygı duymuyordu.Belki ona da birisi beddua etti :/ Kader-kaza mevzusuna pek girmem üzerine düşünmem çünkü tartışılmayacak konular listesinde benim için ama şunu biliyorum ki bazı sonları biz seçiyoruz.Yani parayı veren o arabayı almayı nasip eden Allah ama alkol alıp 320km/h yapan biziz..Dilerim trafik cezaları insanların iliklerini kurutacak kadar ağırlaşır,son tweet ise cidden ders niteliğinde..
Mistik derler Akrep için mistik meraklarım vardır da rakamlar tarihler falan yok hiç benimle olmadı.Doğum tarihim,evlilik tarihim yok mezuniyetim falan hiçbiri uyumlu değil.Annem geçen gün beni bir mevzuda rahatlamaya çalışıyor ama bildiğin Devlet Bahçeli hesabı."İşte 6 Şubat'ta evlendin hmm 6 Eylül'de nişanlandın sonra o çok sevindiğin konu da 6 Ekim de oldu. Ne zaman mezun oldun sen 6 Haziran mıydı?
Sonra doğum günü tarihinin toplayıp doğum yılının rakamları toplamından çıkartıldığında yine 6 rakamını elde ediyoruz.Senin o iş olacak bak ayın 6'sı çünkü uğurlu günün."Höh yani klasik balık ,böyledir balıklar baktılar mantıklı bir yol yok illa sizi mutlu edecekler ya her türlü antinkuntin açıklamaları bulurlar.
12.12.2012 'de aynı hesap bugün bakın şimdi doğuran doğurana millet çoktan randevusunu ayarladı.Nikah salonları da tıklım tıkış.Tarihler neyi nasıl etkilesin yahu inanacak tutulacak dal kalmadı tarihlerden medet umar olduk.Bir de 00:00 'da dilek dileyen bir kitle vardır ki,elin aç dua et desen cıksss ergen duası denilen birşey varsa bu 00:00 11:11 16:16 dilekleridir.
Devlet Bahçeli demişken onun da hesap-kitap yapmasının sebebi yine hüsrandan ileri geliyordu.Ele avuca gelen başarılar olmayınca dört işleme sarılıp Mhp'nin 40.yılını buluvermiş,yükselişi bu rakamlara bağlamıştı.Genellemelerden nefret etmekle birlikte rakamlarla oynamanın potansiyel mutsuzluk belirtisi olduğunu söyleyebiliriz.Yani 12.12.2012'de nikah kıydığınızda boşanmıyorsunuz aynı tarihte doğurunca çocuk hayırlı oluyor falan.. Kıskanıyor da olabilirim belki :) 13.13.2013 gibi bir tarih olmadığına göre muhtemelen yine hayatımda birbirinden uyumsuz bir tarihte doğururum kesin.
Maya Takvimi
Belki de tarih mevzusundan bu kadar sıkılmamın sebebi 21 Aralık hikayesi.Radyo dinlemek,tv izlemek,gazetelerin ana sayfası hatta twitter bile daraltıyor.Kıyamet kopacak mı ? kopsun mu ? yok kopmayacak ama bazı görülmeyen katmanlar atlayacağız falan.Ne kadar boş-beleş insan varsa.Varlıklı ,keyfi yerinde yaşam savaşı vermeyen insan varsa aynı hikayeyi çevirip duruyor.Normal bir mevzu bulmaz bizi zaten petrol çıksın ne bileyim yeni muhteşem bir enerji türü falan bulunsun topraklarda.Yok saçmasapan ne varsa biz varız içinde.Şirince'ye bu yaz gitmiştik.O kadar minik,kendi halinde cici bir yer ki bu hikayede tek tesellim turizme faydası olması.Yoksa insanoğlunun beynini bu kadar uzun süre böyle bir mevzuyla işgal etmesi inanılır gibi değil.
Kıyamet koptu zaten bebeklere tecavüz edildiğinde koptu,çocuğunun tecavüz ettiği kızın cinsel organını yakıp öldüren anne bunu yaptığında koptu,bir gencin aşkıma karşılık vermiyor diye sevdiği kızı öldürdüğünde koptu,şerefsizin birinin lanet ettiğim topraklarını paylaşamadığı için bir kardeşimizi daha şehit ettiği zaman koptu,karınız aldattığında,çocuğunuz kanser olduğunda,kocanız ağzınızı burnunuzu kırdığı zaman koptu,dünyada bugüne kadar yapılmış tüm savaşlarda anneniz babasız evlatsız kalan tüm insanların kalplerinde koptu zaten kıyamet..
Hepimiz kıyameti kendine değil mi? Herkesin kıyameti zaten öldüğümüzde kopmayacak mı?
Muhteşem Yüzyıl
Show Tv'de yayınladığı süre içinde hiç izlemedim.Hatta itiraf edeyim hocam olan Rtük Başkanı Davut Dursun'a mail attım daha önce iletişim kurduğum adresinden.Rtük' de şikayet ettim.Hatta insanların etmesi için de çaba gösterdim sanırım Kanuni'nin şarap içtiği bir sahneydi ki Meral Okay üzüm suyu içiyor demişti (!) orada koptum.Ne var yahu padişah şarap içmiyor muydu ? Hem içip içmediğini nereden biliyorsun da iddia ediyorsun diye söyleniyorlardı insanlara yahu içiyorsa onun kanıtı göster o zaman denildiğinde üzüm suyu zaten cevabı geliyordu.
Ülkeyi bölmek istiyorlar,misyoneler,ermeniler,kulisler,lobiler falan filan kim bunlardan bahsetse beynini sadece dizi izlemeye odaklamış yozlar güler üstüne bir de geyik çevirir.Hamaseti severim itiraf edeyim Türk olmaktan sebep ama kör de değilim.Eleştirilemeyecek hiçbir tarihi karar,kişi,medeniyet yok benim için.Putçu değilim bazıları gibi.
Diziyi Star tv'ye geçtiğinden beri izliyorum.Sanırım yazarın da ölümüyle iyice sapıtmaya başladılar.Kanuni'nin ilan_ı aşkları bitip tükenmemekle birlikte,oğlunun halvetleri sonra ufak oğlunun daha çocuk yaşta "karı istirem" halleri..Kadınların yatağına girmek için çıldırdıkları,ayran gönüllü padişahımızın prenses,rus,arap vs demeden biraz dişe dokunur herkesle yatmak için yanıp tutuşması.Padişahların aldığı eğitimi,kültürü,önceliklerini azıcık bilen biri bu Kanuni neden eline bir Kuran-ı Kerim alıp okumuyor neden namaz kılmıyor ? diye düşünmez mi?Adamın tüm derdi kadınlara mücevher yapmak,kasına kapişon takıp sokakta gezmek,Hürrem'e hergün yaptıkları ettiklerinin ifadesini vermez.Hem kadın Osmanlı'da kıymetsiz diyeceksin hem adam kadınların elinde maymun olmuş gibi anlatacaksın.Farz et ki maymun olmuş anlatamazsın arkadaş.Burası Amerika özgürlükler ülkesi değil tuvalet kağıdına Hz.İsa'nın fotoğrafını basıp bunu satanların ülkesi değl burası.
Mesela yerse bir Atatürk dizisi yapsak.Atatürk Çanakkale cephesinde savaşmasa,Samsun'a çıkmasa ne bileyim ufkumuzu açan inkılapları yapmasa.Hergün başka bir kadınla yatsa,rakıyı dayasa,tüm bürokratların ayağını kaldırmak tanrılaşmak için çıldırsa falan ? Nasıl olur ,rezalet olur.Böyle birşeye müsaade eder misiniz ?Ne farkı var Kanuni'nin Atatürk'ten sizin için olabilir ama benim için yok ikisi de kıymetli.
Tarih dergilerini yalayıp yutarım biraz tatlı dilli bir tarih öğretmeni falan bulsam hala peşini bırakmam.Hani böyle bilinmeyen gerçekler biraz efsane biraz hikayeleştirme falan bende bayılırım.Hala ortaokulda dinlediğim hikayeleri anlatırım unutmamak için.Hani sadece bizim tarihimiz de değil uzak ,yakın her tarihe birer hazinedir.Ama bu kadar hoyrat kullanılmaz Erdoğan'ın tavrı biraz "ben bilirim höyttt "yapaylığında evet kadınlar kesilip doğranırken bir başbakan olarak bunu dert edinmesi saçma ama ne demek istediğini anlıyorum.
Babanızı annenizi kaybetseniz mesela iyi-kötü şeyler yapmış olsa.Öldükten sonra baban şu kadınlarla gezdi tozdu,hırsızlık yaptı lafının konuşulmasını ister misiniz?Gerçek bile olsa dayanabilir misiniz buna,neden canınız kanınız çünkü.Tarihte böyle bizim,benim,senin çocuklarımızın.Neden bu kadar aşağılık lanse edilsin ki?
Bu neye hizmet eder en fazla dört sezon izler gidersiniz ama toplumun yozlaşmasına yardımcı olursunuz.
Beddua
Haber izlemiyordum uzun zamandır.Bir akşam zat_ı muhteremle yemeği erken yedik ajansı dinlemeye başladık :) Böyle birşey vardı değil mi ufakken ajansı aç der hala yaşlılar.Bir araba var cayır cayır yanıyor.Bir kadın sesi ağlıyor ,bağırıyor yanıyor diyor canlı canlı yanıyor.Şükrü Mançu ,Bursalı bir işadamı varlıklı bir ailenin çocuğu aynı varlıkla orantılı hız limitleriyle ünlü bir arabası var.Zaten nasıl birşeyse bu ya çoook pahalı arabası olanlar yapıyor bu saçmlağı ya da çok kötü arabası olanlar.Daha önce iki kere daha alkollü araç kullanmış ,ehliyetine el konulmuş.Ama vazgeçmemiş.Yine hızlı alkollü mü bilemiyorum yanarak ölen gencecik bir insan için vermediler bu detayı.
İyi ki de vermediler.O araba yanaren ve televizyon başında ağlamak üzereydim.Ben böyle duygusallaşmışken zat_ı muhterem belki o değil ,onun yüzünden bir başkası yanıyor olacaktı şimdi dedi.Hani su testisi hikayesi ölüm olunca kıyamıyor insan ne diyeceğini bilemiyor.Ama 30larına varmış bir insan alkollü,bu hızla araba kullanıyorsa ya ölecektir ya birini öldürecektir.Bunu umursamıyordur.
Zat_ı muhterem trafik canavarıyla benden çok uğraştığı için daha gerçekçi bakabiliyor olaya.Tatilde canımızı tehlikeye atan bir sürücüyle karşılaştık.Bir sürü erkek arabaya doluşmuş ellerinde biralar tehlikeli hareketler içinde giriyorlardı.Çok can sıkıcı bir durumu atlattık çok korktum. Ve dua ettim "İnşallah kimseye zarar vermeden kendi başınızı yersiniz,bir duvara çarpıp belanızı bulursunuz" diye :/
Beddua etmek ne kadar kötüdür bilirim hatta döner dolaşır edeni bulur derler ama bizi öldürmek isteyen adamlara başka bir laf bulamamıştım.
O gün emniyet kemeri takmadığı için arabasının altında kalan yanarak can veren genç işadamı elbette ölmek istemiyordu.öldürmek de istemiyordu.Ama yaşam hakkımıza da saygı duymuyordu.Belki ona da birisi beddua etti :/ Kader-kaza mevzusuna pek girmem üzerine düşünmem çünkü tartışılmayacak konular listesinde benim için ama şunu biliyorum ki bazı sonları biz seçiyoruz.Yani parayı veren o arabayı almayı nasip eden Allah ama alkol alıp 320km/h yapan biziz..Dilerim trafik cezaları insanların iliklerini kurutacak kadar ağırlaşır,son tweet ise cidden ders niteliğinde..
007 James Bond Skyfall
6 Aralık 2012
Gittiğin son filmi hatırlamıyorsan kocaman bir yazı geride bırakmış olduğunu farkedersin.Kış=Sinema Kış gelmeden filmler bile kötü oluyor.Evde bile film izlemiyoruz hava sıcaklığı mevsim normallerinin üstünde giderken ,dvd dükkanına her gittiğimde elimde 3-5 film oluyor hatta o kadar uzun süre izlemiyorum ki tv'de yayınlanmaya falan başlıyor.Evde son izlediğimiz film İşler Güçler'in hatrına Çalgı Çengi,fena değildi birkaç sahnesinde bayılana kadar güldük,sonra pat diye bitti.Öyle ki dvd bozuldu sandık öyle bitti pat diye ikincisi çekiliyormuş.Diziyi izleyenlerbilir bunun da geyiğini yapar Kural ile Cemcir filmi çekmediklerini paraları olmadığını falan.
Filmi bloga yazayım demiştim unutmuşum,bu hafta yeni bir film için bilet alırken geldi aklıma,yazayım dedim.Bizim perşembe akşamları geçmiyor arkadaş.Niye bilmem saatler geçmiyor,bana bir darallar geliyor,uykumuz gelmiyor.O yüzden perşembe akşamlarını sinema akşamı yapmaya karar verdim,her hafta iyi bir film bulabilirim inşallah.
James Bond hastası falan değilim.Ama farkettim ki son filmlerin hepsini bir şekilde izlemişim.
Filmler ikiye ayrılır evde seyredebilecekler,sinemada seyredilebilecekler.Bond sinemada seyredilmeyi hakeder.Eski Bondları bilemem ben hep Daniel Craig hatırlıyorum,sarışın erkekten nefret ettiğimi belirterek Craig'in etkileyici bir havası olduğunu kabul edelim.Öncelikle smokinin,takım elbisenin bu kadar yakıştığı başka bir insan olamaz galiba.Adam hep,sokak ağzıyla jilet gibi.Bir de o haliyle uçuyor,kaçıyor.Ortalama bir insanın yaklaşık 460 katı bir performans sergiliyor.Ölüme meydan okuyor derler ya,yok okunmuş üflenmiş efsunlanmış ölmüyor ölmüyor,tipi hiç kaymıyor,karizmasından hiçbirşey kaybetmiyor.Bir Polat Alemdar bir James Bond..
"M" |
İzlediğim en duygusal Bond filmiydi galiba ve aynı zamanda kadın figurünün en az işlendiği Bond filmiydi.Ekipten olan kızımız pek bir sönüktü,Çinli abla ise hemencik ortalıktan kayboluverdi.Oysa o gizemli,mağrur ve mağdur halleri pek bir güzeldi.Bond yaşlanmış belli ki en azından zihinsel olarak,yani bırakayım bu karı-kız işlerini zaten meslekte de moka sarıyorum.Ne yapayım gidip Kabak koyunda içerim,looser turist senfonisi yaşarım demiş.Aile vurgusu var bir de,hani bütün kahramanlarda olduğu gibi soyunu sopunu kaybetmiş ama onların acılarını hep kalbinde yaşayan kahraman tipi.Filmi anlatmamak için bir ordan bir burdan giriyorum konuya ama elbette Bond yine elinden geleni yapıyor,film yine ara ara gülümsetiyor,kolay değil 143 dk boyunca pür dikkatle izlemenizi sağlıyor.
Kötü Adam Raoul Silva |
Kötü ,kötü elbette ama kötüler niye kötü olur diye bir özeleştiri de var.M denilen teyze bence gidip bir İsmek kursuna yazılsaydı iyi olurdu.Çok hırslı olmamak gerek baktın yaş ilerliyor iğneoyası olur ahşap kursu olur takılırsın gidip milletvekillerinin triplerini çekeceğine..Ben onun yerinde olsam "eski günahlarını hatırla" mesajını gördüğüm iman ederdim, belli ki geliyor ecel..
Çinli Gizemli Abla |
Filmin sahneleri elbette çok güzel Özellikle Şanghay sahneleri.Peki İstanbul sahneleri ? Kapalıçarşının kiremitlerini mi kırmışlar bilmiyorum ama Eminönü'nden başlayan kovalamacanın Adana'ya bağlanması bombaydı.İstanbul 'un tek bir yüzü gösterilmişti evet bu yüzümüz var ama tek yüzümüz bu değil.Şanghay ne kadar muhteşem yansıtıldıysa İstanbul da bir o kadar rezildi.Sanki bize iyilik yaparken kötülük yapmak istemişler gibi ,hani bizi filmde İstanbul var diye sevindirirken ters köşe yapmışlar gibi.Hayatımız "biz bu değiliz" derken geçip gidiyor "bizi yanlış tanıyorsunuz ,biz aslında şöyleyiz" vs vs Yanlıştır belki de bu ,belki de bu yüzden hep kötü yüzümüzü gösteriyorlardır.
Şanghay |
İstanbul (!) |
Film hala vizyonda,uzun sürede kalacak gibi görünüyor.İzlemenizi tavsiye ederim,Zaten buzz gibi havada ne yapacaksınız ki başka gidin havanız değişsin.Telefon operatörlerinin kampanyalarını takip edin,haftaiçi indirimli günleri takip edin, hem salon daha boş oluyor,haftasonu yaşanan o kaos olmuyor.Bu arada Adele'nin Skyfall şarkısı filmin sonunda değil başında çıkacak.
Bu yüzden sakın filme geç kalmayın,bu muhteşem şarkının tadını çıkarın.
Etiketler:
007 James Bond,
50.yıl,
AquaFlorya Cinemaximum,
daniel craig,
Kapalı Çarşı,
M,
M16,
Shanghai,
Skyfall
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)