Türk vergi sistemi
Belli bir ülkede belli bir dönemde uygulanan vergilerin (geniş anlamda tüm kamu gelirlerinin) bütününe ilişkin hukuki rejim vergi sistemi olarak nitelendirilir.[1] Türk vergi sistemi ise, Türkiye'de belli bir dönemde uygulanan vergileri inceler. Türkiye'de şu an çok vergili sistem geçerli olup, birden fazla kaynak üzerinden alınan birden fazla vergi bulunmaktadır.
Vergi hukuku literatüründe "Türk vergi sistemi" özel vergi hukuku olarak da adlandırılır.[kaynak belirtilmeli] Bu adlandırmada, vergi hukukuna ilişkin genel ilkeler genel vergi hukuku adı altında anlatılırken, Türk vergi sistemi ya da özel vergi hukukunda, uygulamada olan vergi türlerinin yapısı ve bu vergilere ilişkin hukuk kuralları incelenir.[kaynak belirtilmeli]
Vergi sistemi birçok ölçüte göre bölümlere ayrılarak analiz edilebilir. Bu ölçütler:
- Mükellefin durumuna göre; subjektif ve objektif vergiler,
- Vergiyi ödeyen ile vergi yükünü taşıyan kişi ayrıma göre; dolaysız ve dolaylı vergiler,
- Verginin kapsamına göre; genel ve özel vergiler
- Vergilendirilen ekonomik kaynağa göre; gelir üzerinden alınan vergiler, servet üzerinden alınan vergiler ve harcama üzerinden alınan vergiler.[kaynak belirtilmeli]
Literatürde ağırlıklı olarak tercih edilen ölçüt, ekonomik kaynak ölçütüdür.[kaynak belirtilmeli]
Tarihçe
[değiştir | kaynağı değiştir]Osmanlı Dönemi
[değiştir | kaynağı değiştir]Osmanlı Devletinde vergi, devletin finansal ihtiyaçlarını gidermek için padişah tarafından konulan yükümlülükleri ifade ederdi. Osmanlı ekonomisinin dayanağı tarım olduğundan, üzerinden vergi alınan kaynak da ağırlıklı olarak tarımdı. Tarıma dayalı olan bu vergilerden bazıları; ispenç vergisi, resm-i çift, resm-i nim ve resm-i dönümdür.[2] Kuruluş tarihi olan 1299’dan, Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 1839 tarihine kadarki süreçte vergilendirmeyle konusunda şer’i vergiler ve örfi vergiler olarak ikili bir ayrım söz konusu olmuştur.[kaynak belirtilmeli]
Tekâlif-i Şer’iyye (Şer’i vergiler) ve aşar, haraç, zekât, cizye ve bunların alt kolları olarak seksene yakın vergiden oluşmaktaydı.[3] Bu vergiler esas itibarıyla İslam kurallarına dayalı vergilerdir.[kaynak belirtilmeli]
Tekâlif-i Örfiye (örfi vergiler) ise, ağırlık merkezini teşkil etmiştir. Bu vergi türünün ilk örnekleri, II. Bayezid zamanında Avarız Vergisi ismiyle, olağanüstü zamanlar için toplanan bir vergi şeklinde kendini göstermektedir. Örfi vergiler, geleneklere göre konmuş ve herhangi bir din ayrımı olmaksızın herkesten (bütün mükellefleri=Raiyyet) toplanan vergilerdir. Bu vergilere bir diğer örnek ise, savaş hazırlıkları için toplanan İmdadiye-i Seferiye ve İane-i Cihadiye'dir. Sonradan bu vergiler "Mürettebat” adı altında birleştirilmiştir.[3] Ayrıca emlak, müsakkafat, temettü, bedel-i askeri, bedel-i nakdi, bedel-i tarik ve baş vergisi de örfi vergilerin başlıcaları olmuştur.[kaynak belirtilmeli]
Erken Cumhuriyet Dönemi (1923-1960)
[değiştir | kaynağı değiştir]Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda Osmanlı Devleti’nden devralınan vergiler arasında aşar, ağnam, müsakkafat vergisi ve temettü vergisi yer almaktaydı.[kaynak belirtilmeli]
Bu dönemdeki gelişmelerden biri, 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararla aşar vergisinin kaldırılmasıdır. Aynı kongrede alınan bir diğer karar ise temettü vergisinin kaldırılarak yerine kazanç vergisi getirilmesiydi.[kaynak belirtilmeli]
1929'da yaşanan Büyük Buhran sonrası kabul edilen vergilerden bazıları İktisadi Buhran Vergisi, Muvazene Vergisi, Hava Kuvvetlerine Yardım Vergisi'dir. Ancak bu vergiler buhran nedeniyle artan ihtiyacı karşılayamamıştır, ardından yaşanan İkinci Dünya Savaşı yıllarında ise bu ihtiyaç daha da artmış ve bunun üzerine savaş döneminde aşırı kar eden tüccarları vergilendirmek için varlık vergisi, tarımsal kazançları vergilendirmek için de toprak mahsulleri vergisi ile ayni muamele vergisi getirilmiştir.[kaynak belirtilmeli]
İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan bu karmaşık vergi yapısını düzene sokmak amacıyla 1949 yılında Gelir Vergisi Kanunu kabul edilmiştir.[kaynak belirtilmeli]
Günümüz Türk Vergi Sistemi
[değiştir | kaynağı değiştir]Gelir Üzerinden Alınan Vergiler
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de gelir üzerinden alınan vergiler; gelir vergisi ve kurumlar vergisidir.[kaynak belirtilmeli]
Gelir vergisinde, gerçek kişilerin gelirleri belli kurallar çerçevesinde vergilendirilirken; kurumlar vergisinde ise sermaye şirketleri, kooperatifler, iş ortaklıkları, dernek ve vakıflara bağlı iktisadi işletmeler ve iktisadi kamu kuruluşlarının elde ettiği gelir vergilendirilir.[kaynak belirtilmeli]
Servet Üzerinden Alınan Vergiler
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de servet üzerinden alınan vergiler, vergilendirilen servet unsuruna göre üçe ayrılır. Bunlar; emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, veraset ve intikal vergisi'dir.[kaynak belirtilmeli]
Harcamalar Üzerinden Alınan Vergiler
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de harcamalar üzerinden alınan vergiler, çok çeşitli olup, en bilinenleri katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, damga vergisi, şans oyunları vergisi banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi, eğlence vergisi, çevre temizlik vergisi, gümrük vergileri, harçlar vb.'dir.[kaynak belirtilmeli]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ Öncel, Mualla; Kumrulu, Ahmet; Çağan, Nami (2016). Vergi Hukuku. Ankara: Turhan Kitabevi. ISBN 9789757425861.
- ^ "OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN VERGİ SİSTEMİ HAKKINDA KISA BİR ARAŞTIRMA". Şinasi Altundağ. Ankara Üni. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi. 1947. 16 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2020.
- ^ a b "OSMANLI DEVLETİ'NDE VERGİ SİSTEMİ ve VERGİ DENETİMİ" (PDF). Yiğit Yılmaz. Vergi Raporu. Ocak 2019. 16 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 3 Mayıs 2020.