İçeriğe atla

Halil Hâlid Bey

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Halil Hâlid Bey (1869; Ankara - 1931; İstanbul), Türk yazar, diplomat, akademisyen ve Osmanlı Parlementosu mebusuydu. Birleşik Krallık'ta Cambridge Üniversitesi'nde ve Türkiye'de İstanbul Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmıştır.[1]

Hayatı ve eğitimi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Ankara'da doğan Halil Hâlid’in babası Çerkeşşeyhizâde Ahmed Refî Efendi, annesi ise Refika Sıdıka Hanım’dır. Dedesi Osman Vehbi Efendi, II. Mahmud döneminde İstanbul'da ruûsu pâyeli tanınmış ulemâdandı. Osman Vehbi'nin babası olan Çerkeşî Mustafa Efendi ise Halvetiyye’den Şâbâniyye'ye bağlı Çerkeşiyye kolunu kuran bir şeyhti.

Halil Hâlid, henüz dokuz yaşındayken babasını kaybetti ve amcası Mehmed Tevfik Efendi’nin himayesinde büyüdü. Ankara’da rüşdiyeyi bitirdikten sonra eğitimine devam etmek için İstanbul’a gitti. Amcasının teşvikiyle önce Beyazıt Medresesi’nde üç yıl eğitim aldı, ardından Mekteb-i Hukuk’u bitirdi (1893). Mezuniyetinin ardından, Ebüzziyâ Mehmed Tevfik’in desteğiyle yazı hayatına adım attı ve onun matbaasında çalışmaya başladı. Bu süreçte, İstanbul’a gelip giden pek çok yabancı ile tanıştı.

İngiltere'ye Gidişi

[değiştir | kaynağı değiştir]

II. Mahmud tarafından Halil Hâlid’in dedesine tahsis edilen toprakların, II. Abdülhamid tarafından geri alınması yüzünden ailesi ekonomik olarak güç bir duruma düşmüştü. Halil Hâlid, söz konusu arazileri geri alabilmek için açtığı davaların 15 yılı aşkın sürmesi ve başarısızlıkla sonuçlanması yüzünden bunalmış, kendisinin ve ailesinin yaşadığı ekonomik sorunların sorumlusu olarak gördüğü Sultan II. Abdülhamit'e karşı tavır almış ve muhalif çevreler ile ilişki içine girmişti. Bu yüzden de dönemin pek çok ismi gibi takip atlında tutuluyordu.

Her an tutuklanabileceği endişesiyle bunalan Halil Hâlid, tahsilini ilerletmek gerekçesiyle İngiltere’ye gitmeye karar verdi. The Times gazetesinin İstanbul'daki muhabiri bir İngiliz’in yardımı ile 22 Nisan 1894 tarihinde Rusya’dan İngiltere’ye giden bir yük gemisine binerek İstanbul’dan ayrılır. Buğday yüklü gemiyle yapılan 18 günlük bir yolculuğun ardından 8 Mayıs akşamı Kingston upon Hull şehrine ulaşır.

O dönemde Londra’da bulunan Abdülhak Hamit Tarhan, Ebüzziya Tevfik Bey’in yazdığı tavsiye mektubu ile kendisine ulaşan Halil Hâlid için şunları yazacaktır:

"İlk defa olarak Ebuzziya matbaasında gördüğüm Halil Hâlit Bey o zaman talebe-i ulûmdan mâlik-i cübbe vü destâr, pâk-damen ve dürüst-reftâr bir genç idi. Bilâhire, kendi hesabınca 1894 tarihinde tahsil için Londra’ya gelmiş ve bana Ebuzziya’dan bir tavsiye mektubu getirmişti. Ben de onu Türk edebiyatıyla meşgul olan dostum Mr. Gibb’e takdim ettim."

İngiltere'den ile dostluğunu ilerleten Halil Hâlid, dilmiş olan toprakların geri verilmesi için Sultan II. Abdülhamid’e bir mektup yazar. On beş gün kadar sonra Londra’daki Osmanlı büyükelçisi Rüstem Paşa, saray'dan gelen emir üzerine Halil Hâlid ile görüşür ve İstanbul'a dönmesi, sultan karşıtı hiç bir harekette bulunmadığı ispat etmesi şartıyla, kendisine hiç bir zarar verilmeyeceği ve ailesinin elinden alınan toprakların da iade edileceği konusunda kendisine söz verir.

Abdülhak Hâmid’in teşviki ve yabancı bir ülkede maddî sıkıntı içinde yaşamaktan kaynaklanan zorlukları düşünen Halil Hâlid, Ağustos 1894’te İstanbul’a döner. Ancak arazileri iade edilmediği için Kasım 1894’te yeniden İngiltere’ye gider.

Halil Hâlid, İngiltere'de kalacağı kesinleşmesi üzerine İngilizce’yi öğrenir ve geçinebilmek için İngiliz gazetelerinde yazılar yazmaya başlar. Bu tarihten sonra, uzun yıllar boyunca, Osmanlı Devleti’yle ilgili gerçeklerin Batı kamuoyuna aktarılmasında Halil Hâlid büyük rol oynayacaktır. Kısa süre içinde ikinci bir iş olarak Selim Fâris’in (Civanpîr Efendi) Londra’da çıkardığı Hürriyet gazetesinde, İngiliz gazetelerinden Türkçeye tercüme edilen yazıları düzeltme görevini üstlenecektir. Muhalif görüşteki bu gazeteyle olan ilişkisini 5 temmuz 1896 tarihli bir mektubunda şöyle ifade edecektir:

“Hürriyet gazetesiyle münasebetim, yalnız başlıca makâlât ve bendleri mümkün olduğu kadar Türkçe’ye benzetmek, yani tashih-i şive etmek ve gazetelerden kesilen parçaları tercüme eylemekti”.

Sultan Abdülhamid'in baskısı ve girişimleriyle Hürriyet gazetesinin yayınını “tatil” etmesinden sonra Halil Hâlit Bey, "Sultan’ın aleyhinde yayın yapan diğer gazetelerde muharrirlik yapmayacağına dair" bir yemin metni imzalayacak ve kendisine teklif edilen Londra Şehbender Yardımcılığı görevine atanması teklifini kabul eder. 15 Temmuz 1897’de, Sefir Antopolu Paşa ve müsteşar Rıfat Beyin hazır bulundukları bir ortamda Padişaha Sadakat Yemini ederek Londra BaşŞehbenderliği Şehbender Vekâleti görevine tayin edilir.

Konsolosluktaki bu görevi sırasında Sultan II. Abdülhamid’e, Basra körfezi hakkında 7 Mart 1898 tarihinde bir rapor sunan Halil Hâlid, İngiltere’nin bölge hakkındaki emellerini oldukça iyi şekilde gözlemlemiş ve raporuna aktarmıştı. Sefaret yazışmalarından anlaşıldığına göre 1901 Şubat’ında, Londra’daki Osmanlı sefir ve konsolosu aleyhine Türkçe bir risâle neşrettiği için görevinden alındığı bilinmektedir[2]

Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyeliği

[değiştir | kaynağı değiştir]

Abdülhak Hâmid vasıtasıyla Elias John Wilkinson Gibb ile tanışan ve A History of Ottoman Poetry isimli çalışmasını hazırlarken kendisine yardımda bulunan Halil Hâlid, Gibb vasıtasıyla tanıştığı E. G. Browne’ın yardımıyla Cambridge Üniversitesi Special Board of Indian Civil Service’te Türkçe eğitmenliğine başladı (1902). Cambridge Üniversitesi’nde ders veren ilk Osmanlı vatandaşı olan Halil Hâlid, bu görevini daha sonra dışişleri personelinin yetiştirildiği Foreign Service Students Committe ve Board of Oriental Studies gibi Büyük Britanya Dışişleri kurumlarında sürdürdü. Ayrıca Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland’a üye seçildi. 1902 yılında Cambridge Pembroke College’da yüksek lisans yaptı, bir yandan da siyasî hukuk tahsili gördü.

1911’de Osmanlı topraklarına geri dönünceye kadar bu görevlerine devam eden Halil Halit Bey, Yıldız Sarayı'ndan kendisine teklif edilen “Sefâret Baş kâtipliği” ve “Baş Şehbenderlik” gibi görevleri kabul etmedi.

Halil Hâlit Bey, Cambridge Üniversitesi’nde görev yaptığı dönemde bazı seyahatlerde de bulundu. Bunlardan ilki 9 Ocak 1904 tarihinde başlayıp yaklaşık on üç ay süren ve 16 Şubat 1905 tarihinde sona eren Mısır ve Sudan seyahatidir.1905’te Cambridge Üniversitesi Halil Hâlit Beyi, Cezayir’de toplanan Şarkiyatçılar Kongresi’ne aza olarak gönderir.

Halil Halit Bey’in Türkçeye Bir Türkün Ruznamesi ismiyle tercüme edilen hatıratı, Cambridge Üniversitesi’nde göreve başladıktan bir yıl sonra 1903 senesinde The Diary of a Turk adıyla basılmıştır. Sultan II. Mahmud’un, dedesi Osman Vehbi Efendi’ye verilen ve kendilerine miras kalan toprakların Sultan II. Abdülhamid yönetimi tarafından ellerinden alınmak istenmesinin ve bu süreçte İngiltere’ye kaçmak zorunda kalmasının vermiş olduğu hissiyattan kaynaklanan Sultan II. Abdülhamid yönetimine yönelik muhalefet dili hatırata hakimdir. İlk olarak 1894 senesinde İngiltere’ye giden, kısa süreliğine geri gelmişse de tekrar İngiltere’ye dönen Halil Halit Bey hatıratına, ikinci gidişinin anlatımı ile son vermektedir.

Bu süre zarfında ve hayatının sonuna kadar kaleme aldığı eserlerde “ilk planda Müslüman Doğu’nun davasını savunmayı, ikinci planda da Batı Medeniyeti hakkındaki bazı düşünceleri Müslüman bakış açısından ortaya koymayı” hedeflemiştir. Halil Halit Bey’in hatıratı bu hedefin izlerini pek fazla taşımasa da döneminin Sultan II. Abdülhamid muhaliflerinin II. Abdülhamid’e bakışı, Anadolu hayatı, mektep ve medrese eğitimi ve bir ulema ailesinin hayatı hakkında her yerde ulaşılamayacak ayrıntıları vermesi itibari ile önem arzetmektedir.

Ülkesine Dönüşü ve Mebusluğu

[değiştir | kaynağı değiştir]

1876 yılında Meşrutiyetin ilanından kısa süre sonra Osmanlı-Rus Savaşı gerekçesi ile Meclis-i Mebûsan'ı dağıtan II. Abdülhamid, 24 Temmuz 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile meclis seçimlerini yenileme kararı vermek zorunda kalmıştı. Halil Hâlit Bey, 1908'de kendisine teklif edilen Ankara mebusluğu görevini İngiltere’deki meşguliyetleri gerekçesiyle kabul etmemiş, ancak 30 Eylül 1911’de Türkiye’ye dönmek için Cambridge Üniversitesi’ndeki görevinden ayrılmış, Nisan 1912’de İttihat ve Terakkî Fırkası Ankara mebusu olarak Meclis-i Meb‘ûsan’a katılmıştır. Halil Hâlid bu dönemde Encümen-i Maârif reisliği yapacak ve Tedrîsât-ı İbtidâiyye Kanunu’nun çıkarılmasında önemli rol oynayacaktı.[1]

Hindistan - Bombay Başşehbenderliği

[değiştir | kaynağı değiştir]

Meclisin 4 Ağustos 1912’de feshi üzerine siyasî hayattan ayrılan Halil Hâlid Bey, yaklaşık bir yıl kadar sonra 19 Haziran 1913 tarihinde Hariciye Nazırı Said Halim Paşa tarafından Bombay Başşehbenderliği Cafer Beyin yerine atandı. Görevi kabul eden ve Hindistan’a giden Halil Hâlid Bey, İngiltere'deyken ilişki içinde olduğu Hint Müslümanları ile burada da iletişime geçecek, Halife Sultan'ın hediyesi olarak camilere dağıtılmak üzere getirdiği halıları yerlerine ulaştırmak amacı ile pek çok şehri dolaşacak ve yerel Müslüman halk ile de ilişki kuracaktı. Mayıs 1914’te istifa ederek İstanbul’a döndü.

Birinci Dünya Savaşı Ve Almanya’daki Yılları

[değiştir | kaynağı değiştir]

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Doğu'da etkisini güçlendirme ve İslam alemi ile yakınlaşma siyaseti güden Alman İmparatorluğu, pek çok Osmanlı aydınını davet ederek etki alanını genilşetmeye çalışmıştı. Almanya’ya davet edilen Osmanlı aydınlarından birisi de Halil Hâlid Beydir. Temmuz 1915 de Almanya'ya giden Halil Hâlid Bey'in Türkiye'ye dönüşü savaşın bitişi ve Mondros Mütarekesinin ilanından sonra mümkün olacaktı. Almanya'da kaldığı dönemde buradaki gözlemlerini İstanbul gazetelerinde yayımlayan Halil Hâlid Bey, ayrıca, Alman devleti tarafından yayımlanan Die İslâmische Welt (İslam Dünyası) isimli bir derginin de yazarlarından olacaktı. Başlangıçta Türkçe ve İslam Dünyası adıyla İstanbul'da yayımlanan dergi, ilişkilerin güçlendirilmesi ve Osmanlı ile Alman İmparatorluklarındaki halklarının birbirlerine karşı bilinçlendirilmesi amacıyla Die Islamische Welt adıyla Berlin’de yayımlanmaya devam edecekti.

İstanbul Darülfünunu Müderrisliği

[değiştir | kaynağı değiştir]

Halil Hâlid Bey, 1922’de İstanbul Dârülfünunu Edebiyat Fakültesi’ne tayin edilecekti. İlâhiyat Fakültesi’nde akvâm-ı İslâmiyye etnografya muallimi olarak göre yapan Halil Hâlid Bey, müslüman milletlerin etnografyası, İslâm felsefesi, antropolojiye giriş gibi dersler okuttu, ayrıca Mekteb-i Harbiye’de İngilizce dersleri verdi.

Amerikan Üniversitelerine konferans daveti

[değiştir | kaynağı değiştir]

Halil Hâlid Bey, 1929 yılında Amerikan Üniverisitelerinde konferans vermek üzere, “Uluslararası Eğitim Kurumları" tarafından Birleşik Devletlere davet edildi. Darülfünûn Eminliği 19 Kasım 1929 tarihli ve Başvekalete gönderdiği yazıda Halil Hâlid Beyin 1930 yılı Mart ve Nisan aylarında Amerika’da vereceği konferansların Türkiye için önemli bir propaganda vesilesi olacağına dikkat çekecekti.

Halil Hâlid Beyin bir süredir müptela olduğu zatürre hastalığı 1930 yılında etkisini iyice göstermeye başlar. Dostu Said Halim Paşa’nın oğlu ve talebesi Mısırlı Halim Bey, Halil Hâlid Bey'i sıcak havanın iyi geleceği önerisi ile Kahire’ye götürülür. Ancak hastalığının ilerlemeye devam etmesi üzerine İstanbul’a geri döner.

29 Mart 1931’de vefat eden Halil Hâlid Bey'in cenazesi 30 Mart 1931 tarihinde Laleli’de ikamet ettiği Harikzedegan apartmanından alınarak Valide Sultan Camii’ne götürülür. Halil Hâlit Bey, burada kılınan cenaze namazının ardından ailesi, dostları, darülfünun hocaları ve talebelerinin katıldığı “sessiz ve alayişsiz” bir törenle Merkezefendi mezarlığındaki aile kabristanına defnedilir. Darülfünun Halil Hâlid Beyin vefatı sebebiyle o gün tatil edilir.

Halil Hâlit Bey’in telif ve tercüme olmak üzere çok sayıda kitap ve makalesi bulunur.Uzun yıllar İngiltere’de kalması ona Batı dünyasını iyice tanıma imkânı sağladığı gibi Osmanlı Devleti ile İslam dünyası aleyhine yapılan çalışmaları da yakından takip etme fırsatını vermiştir. Bu sebeple eserlerinin çoğunda bu konuları işleyerek Osmanlı’ya ve İslam alemine yapılan saldırılara karşı koymaya çalışmıştır.Yerli gazete ve dergilerdeki yazılarının yanında Times başta olmak üzere yabancı yayın organlarına yazdığı makaleleriyle de bu müdafaalarını sürdürür. Halil Hâlid Beyin gerek kendisi gerekse eserleri Osmanlı topraklarının yanında İslam dünyası ve Batı aleminde de ilgi ve heyecanla karşılanır.

  • Diary of a Turk/Bir Türkün Ruznamesi(Londra,1903) Londra’da A.C. Black şirketi tarafından basılan bu eser, Halil Hâlid Beyin İngiltere’de basılan ilk eseri olup iskoç oryantalisti Elias J.W.Gibb’e ithaf edilmiştir. Kitapta, yazarın hayatının İngiltere’ye gidene kadarki bölümü ile dönemin Türkiye’si anlatılır.Yazarın çocukluk ve gençlik dönemini hikâye eden eser, toplam on dört bölümdür. Kitapta, Anadolu’nun sosyo- ekonomik durumu, Türk toplum hayatı, örf ve adetleri, eğitim, kadın, II. Abdülhamid dönemi bürokrasisi, siyasi kısıtlamalar gibi konular hakkında önemli bilgilere yer alır.
  • A Study in English Turcophobia/İngilizlerin Türk Düşmanlığı Üzerine Bir Araştırma(Londra ,1904) Halil Hâlid bu kitabında, İngiltere’deki Türk ve İslam düşmanlığı politikalarını sistematik olarak yaygınlaştırmaya çalışan grupları analiz etmeye çalışır. Ona göre, İngiltere’de Türklere yönelik saldırıları bu ülkede etkinliği bulunan bazı gazeteciler, politikacılar, Hristiyan papazlar ve İngilizleşmiş Yahudiler yönlendirmektedir. Yazar, İngiltere’deki “radikal” ve “taasup sahibi” kişilerin Türkiye söz konusu olduğunda ortak bir ülkü etrafında birleştiğine dikkat çeker. Türk düşmanlığı yapan kitlenin nihai amaçlarının Türklerin siyasi bağımsızlıklarını sonlandımak olduğunu belirtir
  • The Crescent Versus the Cross /Hilâl ve Salîb Münâzaası/Hilal ve Haç Çekişmesi(Londra,1907) Londra’da kaleme alınan eser, Luzac yayınevi tarafından neşredildi. Halil Hâlid’in Batı emperyalizmi konusunda görüşlerini anlattığı en önemli eseridir.
  • Cezayir Hatıratından (Kahire 1906) Hâlid Beyin 1905 yılında Şarkiyatçılar Kongresi’ne katılmak için gittiği Cezayir’e ait gözlemlerini içerir.
  • Füsûl-i Mütenevvia( İstanbul 1908) Ahmet İhsan Matbaasında basılan eser, aşağıda yer alan tarihe dair dört risaleden meydana gelir. Rısaleler güncel problemlerin çözümünde tarihsel tecrübeden istifade etmek amacıyla kaleme alınmıştır.Dört bölüm halinde basılmıştır;
  • İslâm ile Nasrâniyet’in Münasebât-ı Asliyesi ( İstanbul 1908) Eser, İslam’ın doğuşundan itibaren Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki ilişkilerin gelişim sürecini inceler.
  • Türkler İle İngilizlerin İlk Teması (İstanbul 1908) Türkler ile İngilizlerin ilk temasları hakkındadır.
  • -Rodos’un Fethinde Sultan Süleyman’ın Tedâbîr-i Siyasiyesi (İstanbul, 1908) Eserde Rodos adasının fethi ve gerekçeleri anlatılmaktadır.
  • Şehzade Cem Vak’asında Mes‘ele-i Hamiyyet (İstanbul,1909) Şehzade Cem’in II.Bayezid ile giriştiği taht mücadelesini hikâye eder.
  • Türk ve Arap (Kahire, 1912) Türk- Arap ilişkilerini tarihi, dini, siyasi ve sosyal boyutlarıyla değerlendiren yazar, iki toplumun ilişkilerini olumsuz etkileyen meselelere gerçekçi bir yaklaşımla çözüm önerileri sunmaya çalışmıştır.
  • Bazı Berlin Makalatı (Berlin,1918) Berlin İmparatorluk Matbaası’nda basılmıştır. Kitapta Halil Hâlid Beyin Almanya’ya gittiği tarihten 1917 yılına kadar olan döneme ait gözlemleri yer alır. Savaş ve mütareke yıllarını Almanya’da geçiren Halil Hâlid Bey, çeşitli dergi ve gazetelere yazılar yazar. Yazılarının bir kısmı Almanya’daki gözlemlerini içermektedir.
  • Panislamische Gefahr [Pan-islamizm Tehlikesi] (Berlin 1917)
  • The Turcophobia of the English Imperialists [İngiliz Emperyalistlerin Türk Düşmanlığı] (Bern, 1919)
  • The British Labour And The Orient [ İngiliz İşçisi ve Doğu] (Bern, 1919)
  • Türk Hakimiyeti ve İngiliz Cihangirliği (İstanbul, 1922)
  • Maişetimizi İstihsal (İstanbul 1925) 1924 yılında C. Fines ve Pilkington’ın İngilizce olarak kaleme aldıkları eser, 1925 yılında Halil Hâlid Bey tarafından tercüme edilmiştir.
  • Her Günkü Hayatın İktisâdiyâtı (istanbul 1926)
  • Tacirliğin Mebâdisî (İstanbul, 1926) Halil Halil Beyin M. Clark’tan tercüme ettiği eser, İstanbul Ticaret Odası tarafından bastırılmıştır.
  • İntişâr-ı İslâm Tarihi ( İstanbul, 1925) Londra Darülfünun’u Arapça muallimi T. W. Arnold tarafından kaleme alınan eserin orijinal adı The Preaching of İslâm’dır. Yazar, İslam tarihinde meydana gelen hadiselerin değil, İslam’ın yayılmasının tarihini incelemiştir.

Sırât-ı Müstakîm dergisinin Sebîlürreşâd adıyla çıkmaya başlamasından itibaren Halil Hâlid Bey yazılarını Ç.Ş.Z. imzasıyla yayınlamıştır. 1922 yılında İstanbul Darulfünunu kadrosuna dahil olan Hâlid Bey, 1926 yılında yayın hayatına başlayan İlahiyat Fakültesi Mecmuası’nın yazarları arasına katılır. Bu dergide İslam toplumlarının etnoğrafyaları ve antropolojiyle ilgili önemli makaleleri yayınlanır.

Popüler kültürdeki yeri

[değiştir | kaynağı değiştir]

Halil Hâlid Bey, Payitaht: Abdülhamid dizisinde Gürkan Uygun tarafından canlandırıldı.[3] Dizide gerçekte olduğundan çok farklı ve fikir adamı değil savaşçı biri olarak tanımlandı. Dizinin Halil Hâlid Bey'i "Sözünü Kadıdan bile sakınmayan, Allah'a inancıyla ve bir tek boyun eğdiği Abdülhamid'e sadakatiyle, Sultanın dünyanın her noktasına uzattığı eli olarak" tanımlaması[4] özellikle sosyal medyada eleştirildi.

  1. ^ a b "HALİL HÂLİD BEY". TDV İslâm Ansiklopedisi. 13 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2020. 
  2. ^ Abdülhak Hamid Tarhan. Abdülhak Hamid’in Hatıraları. Dergah Yayınları. ss. 292-293. 
  3. ^ "Oyuncu Gürkan Uygun: Bir oyuncunun tek derdi, hayatı boyunca oynayabilmektir". Anadolu Ajansı. 14 Aralık 2019. 15 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2020. 
  4. ^ "TRT 1 - Payitaht 'Abdülhamid' Oyuncuları | HALİL HALİD". TRT 1. 21 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Kasım 2024.