felicita etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
felicita etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2009 Cuma

Yaşça da her şeyiyle de büyük kadın! Felicita.

"Bir kadın 40'ına geldiğinde, bozdurup iki 20'lik yaptırmak gerek." demişti babam yıllar yıllar önce. Bu laf acaba sadece bir espri miydi yoksa gerçeklik payı büyük müydü? Anlamak bu yaşıma kısmetmiş. Fikirlerimi deneyimlerimle anlatmak isterim.

Adı Sibel'di, kod adıysa Kardelen. Kardelen'le Uludağ'da tanışmıştım. Güzelce bir kızdı. Zaten bir kız eğer kayak yapıyorsa %90 olasılıkla güzeldir. Çok nadirdir 6,5 - 7'nin altı kayak yapan kadın.


kıyafetlileri de bunlardan aşağı değil ya neyse...

Bense şu kayak sporunu pek kıvıramam. Ancak bilirsiniz, muhabbetten hiç geri kalasım yoktur. Bizim tayfanın kayak organizasyonu olursa mutlaka takılırım eğer iş güç engel değilse. Nerde Beceren orada T.İ.! Otelin adına bak ya, Beceren. Gider miyim başka yere? Varıyosun, alıyosun Beceren Ski-pass'ı :). Bi' kere moralman 1-0 galip çıkıyorsun sahaya.

Bazı sporları yapmak istiyorsan çocukluktan o işi halletmek gerek. Yoksa ne yaparsan yap eğreti oluyor. Misal kayak, çalışıyorsun çabalıyorsun, binbir emek sonunda da o mosmor götünle kayabilmeye başlıyorsun, hah artık hızlanabilirim gibi de geliyor. Vaay karizmaysa dibine kadar bende, dağlar ayağımın altından akıyor lan resmen diyorsun. Sonra, en kıyak kayışın esnasında çekilmiş bir fotoğrafını görüyorsun, ulan resmen bükük s.k gibisin. Böyle bir çirkin görüntü dünyada yok. Re-za-let. Millet yanından kar sıçrata sıçrata geçmiş filan. Eee peki, kayak yapamıyorsun, ama bir şekilde bu güzel beyaz dünyanın kadınlarına da bordalamak lazım. O zaman, aklın yolu bir: Board. Biraz öğren, hem hiçbir muhabbetten geri kalmazsın hem de karizmadan ödün vermezsin. Hem zevklidir, hem kendine göre bir havası vardır. "Ben board seviyorum ya daha özgür bir spor bence" gibilerinden konuşursun, lan aslında kayak yapmak istedim ama bükük şeye benzedim diyemeyeceğine göre.

Kardelen'in boyu 1,62, etiler kasanın bayrak taşıyanı. Dikkat: Kıyafetli hali 7,8, kıyafetsiz hali 7,0. İşte yeni bir konuya geldik. Bu konu da enteresandır, değinmenin vakti geldi. KGG Endeksi, yani kıyafete göre güzellik. Şöyle bulunuyor: KGG= Kıyafetli Hali Notu/Kıyafetsiz hali Notu.

eğer,

KGG endeksi > 1 ise, güzel giyinmeyi makyaj yapmayı biliyor. Bazen abartmayı seviyor. Bunda kötü ne olabilir diyeceksiniz. Bu sayı 1'den bir hayli büyük ise problem. İçi su dolu sütyenler, korseyle 4-5 santim incelmiş beller, fondötenlerin ardında saklanmış yüzler... 1'den fazla büyük oldu mu çok kötü. 1,05'i geçmesi makbul değildir. Ekseriyetle, Etiler&Nişantaşı kasalarda görülen bir durumdur. KGG'nin yaşını almış kadınlarda da yüksek olması normal karşılanır.

KGG Endeksi küçüktür 1 ise, güzel, ama giyimi kuşamı bilmiyor. Zordur, genellikle zamanla doğruyu bulurlar. Güzellik değerini giydikleri yüzünden düşürmek kötü bir durum bence kadın için. Bu sendrom genellikle taksim&anadol kasalarda görülür.

KGG Endeksi=1 ise, saf güzellik. Ayarında giyiniyor, saklayacak bir şeyi yok, zaten güzel abartmaya da, silik göstermeye de ihtiyacı yok. (Bıcıbıcı KGG=1'di mesela)

Nerede kalmıştım? Kardelen'e dair yazacak çok bir şey yok aslında, Kardelen'in sonrasını yazmak için başladım ben bu post'a. Yine öküz gibi yazdım. Neyse Kardelen'den 3 aylık bir ilişki sonunda ayrıldıktan sonra her zamanki gibi kısa bir boşluğa düştüm. Bana açık bir şekilde yazan bir kız vardı. 25 yaşlarında, kod adı Printer (Lafonten taktı) çünkü bana cidden alenen yazıyordu. Ciddi bir şeyler yaşayabileceğim bir kadın değil, onu biliyorum. Ancak gerçekten çok kolay bir hedef. Ama kız arkadaş baskısını hemen üzerinde kurmaya meyilli bir tip. Yani bir çıkmaya başlasan hemen markaja başlar. Fakat öte yandan yaşatır da... Zaten güzel bir kız, yatakta da coşkulu olduğuna hiç şüphem yok. Her haliyle belli ediyor.

Printer baskıyı artırıyor. İstediğimi vermek için şartı beni boyunduruğuna almak, çok iyi biliyorum.

Neyse ben bu boşluktayken bir kadına fena vuruldum. Ancak çok zor hedef. Yaşı büyük, ne kadar büyük bilemiyorum, tipine bakınca tam anlaşılmıyor. Ancak dünkü çocuk olmadığı belli. Nerede gördüm nasıl tanıştım kısaca geçeyim. Tamamen iş ortamında oldu. Bizim ithalat yaptığımız üründen büyük alım yapan iyi bir müşterimiz. Daha doğrusu o firmada çalışan bir ürün müdürü, yeni girmiş firmaya, o yüzden hiç tanımıyorum. Bir toplantı için bizim şirkete geldiiii, eyvah dedim ben zaten. Karınca akını başladı yine. Karıncalanıyorum, yapacak bir şey yok. Adını ben taktım, bizim ibnelere bırakmadım: Felicita. Cep telefonu bu şarkıyla çalıyordu. Ne şarkıydı. Onun genç kızlık lise üniversite yıllarının şarkısı olduğuna göre benden bi 10 yaş filan büyük olduğunu tahmin etmiştim. Biz çocuktuk o şarkı varken. Ancak enteresandır, asla hiç gerçek yaşını öğrenemedim.

Felicita tam bir afet. Hayalleri süsleyecek cinsten. Minyon kasa, tam bir Nişantaşı modeli, orada oturuyor zaten. İşte hep topuklu, hep etek, hep topuz filan. Yaptığı iş öyle pek bi plaza işi gibi değil aslında ama ciddiye alıyor görünümünü. Duygusal olabilirim biraz ama 7,6 filan, KGG'yi daha sonra açıklayacağım. Yazın büyük güneş gözlüğü takan güzel burunlu kadınlar vardır ya, onlardan. İşinde de başarılı. Mümkün değil denemeden bırakmam. Ama akıllı da olmak lazım. Yaklaşmak çok zor. Şimdi bi' boklar yesem, işlerin de içine etsem, ortağım keser beni, "işleri bok etme oğlum"la başlar nerden çıkar bilmiyorum, bunaltır beni. Evli piç! Ona kalsa hiç bi bok yemeyeyim zaten. O ibne de hasta oldu Felicita'ya ama, yenge var yaaaa, Allah düşmanınım başına vermesin, kazıklara oturtur bunu. Sanki ben dedim denyoya 25 yaşında evlen, 30 yaşında da çocuğunun 1000 dolar 1000 dolar yuva taksitlerini ödemeye başla diye. Hiç anlamıyorum, hiç. Onun lafıyla değil tabii, dikkatli olmakla beraber var gücümle saldırıcam. O da gitsin karısına saldırsın banane.

Facebook'tan ekledim. Eklememle bütün facebook gizlilik ayarlarımı gözden geçirdim. Şimdi abuk subuk bir şey görür, durduk yere kendi kalemize gol atmayalım diye. Boşanmış olduğunu saptadım. 608 arkadaşı mı ne var. Yuh. Zor hedef olduğunu iyice kanıtlıyor. Sanki çok lazımmış gibi bir toplantı ayarlamaya çalıştım, gelmedi. Bir iki deneme daha, olmuyor. Fazla naz aşık usandırır, ama valla beni usandırır mı bilemiyorum. Öte yandan Printer artık paldır küldür yazıyor bana, kız akşam her gittiği yerden arıyor. Eve döndüm filan diye mesaj atıyor :) Ama nasıl içim istemiyor anlatamam. Bir yandan çok kolay hedef, ne güzel de kız. Resmen elde var 1. Büyük ikilemde bıraktı beni. Kukuma mı gideyim yoksa Hamdi Bey'in teklifine evet mi diyeyim?


yine çok uzattım. en kısa sürede devam edeceğim...
 


TEHLİKELİ İLİŞKİLER © 2008. Design by: Pocket