Dr. Fatih OCAK
CBS yolculuğum 2009 yılından beri 8 yılı özel sektör, geri kalanı üniversite olmak üzere uzun yıllarca devam etmektedir. Bu süre zarfında ülkemizde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve bu bakanlıklara bağlı il müdürlükleri, çeşitli kamu kurumları, birçok belediye, il özel idaresi, üniversiteler, özel kurum ve kuruluşlar ile Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan öğretmenlere CBS eğitimleri vermenin yanı sıra ülkemiz üniversitelerinin neredeyse yarıya yakınında Coğrafi Bilgi Sistemleri ile alakalı onlarca konferans vermiş bulunmaktayım. 15 yıllık süre zarfında CBS eğitimlerinde görev almanın yanı sıra, ülkemiz için gerçekleştirilen önemli CBS projelerinde de görevler aldım. Bu projelerden bazıları; İzmir Yaşar Holding Network Analiz Projesi (2010-2011, Proje Koordinatörü), Denizli Belediyesi Numarataj Projesi (2010-2011, Proje Koordinatör Yardımcısı), Mekânsal Adres Kayıt Sistemi Oluşturulması ve Çevrimiçi Emlak ve İnşaat İzinleri Projesi (2011-2013, Proje Koordinatörü), Köylerin Altyapısının Desteklenmesi (KÖYDES) (2011-2013, Proje Koordinatörü), Sakarya Kültür Turizm Dijital Rehberlik ve Bilgi Sistemi (2015-2016, Araştırmacı-Uzman), Meriç-Ergene Havzası Çiftlik atıkları ve Evsel Arıtma Çamurları için Atık Üretim Noktalarının Tespiti ve Yönetimi (2015, Araştırmacı-Uzman), Elazığ İl Özel İdaresi İl Coğrafi Bilgi Sistemi Projesi (2015-2016, Proje Koordinatörü), Atakum Taşkın İzleme Projesi (Samsun) (2018-2020, Araştırmacı), Araştırmacı Eğitimi Online Öğrenme Ortamının ve Sisteminin Geliştirilmesi ve Tasarımı (2019-2020, Araştırmacı), Delice (Kırıkkale) ve Yakın Çevresinin Uygulamalı Jeomorfolojisi ve Planlaması (2023-…, Araştırmacı), Atakum Deprem Duyarlılık Analizi ve Arazi Değişiminin İncelenmesi Projesi (2023-…, Araştırmacı). 2017'nin Nisan ayında ise Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kavak MYO Coğrafi Bilgi Sistemleri Programında göreve başladım. Yine 2018 Mayıs ayında Kavak MYO olarak Samsun Üniversitesi’ne bağlandık. CBS’ye duyduğum ilgiyi eğitim sektöründe edindiğim tecrübe ile harmanlayarak ülkemizde gün geçtikçe gelişen CBS sektörüne öğrenci yetiştirmek, ülkemizin bu alandaki açığını en ivedi bir şekilde kapatmak, sektörün ihtiyaçlarını bilerek edindiğim tecrübeyi gelecek nesillere daha aktif aktarmak ve yıllardır özlemini duyduğum akademik çalışmaların içinde bizzat bulunmak ve de akademik kanatlı önemli projelerde bulunarak ülkemizin geleceğine yapılan yatırımlarda katkı verebilmektir en önemli gayem. Çünkü geleceğe dair birçok alan CBS ile yeni ufuklara yelken açıyor.
less
Related Authors
Halithan Şen
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Mustafa Recep İRCAN
Cankiri Karatekin University
Deniz Ekinci
Istanbul University
Uploads
Books by Dr. Fatih OCAK
basis for new urban plans and supporting sustainable urban development. In recent years,
satellite data or data from the field have become expensive and laborious big data structures.
Especially in complex urban environments, it has become difficult to process such data. At
this point, researchers have turned their attention to free and always updated data structures.
POI (Point of Interest) data, which are free, easily downloadable, and contain more details
than other data types, are preferred. This study proposes a method based on the analysis of
point of interest (POI) data to identify urban functional areas. POI data mainly refer to
specific geographical entities that are closely related to people's lives, such as governmental
institutions, industrial facilities, schools, banks, and supermarkets.
Functional area is the most fundamental element for urban planning, management, and
resource allocation. Urban functional areas are divided into areas where the society performs
socio-economic activities. In this study, the central districts of Gaziantep Province were taken
as a case study to analyse the spatial distribution characteristics of urban functional areas. The
geographical distribution characteristics of the structure considered as single functional areas
and mixed functional areas were analysed. In the study, Open Street Map (OSM) POI data is
taken as the main data source and an up-to-date method is used for the accurate identification
of urban functional areas based on Kernel Density estimation, functional area identification
and other techniques. Kernel density is determined by continuously simulating the density
pattern based on the neighbourhood of spatial points or linear elements.
In this study, 15,071 POIs were obtained from OSM data for Gaziantep City in 2023. The POI
data contains 20 categories according to social and economic life, jobs, and services. After the
data was organized into separate layers, a 250x250 grid system was established. The study
area was divided into 1474 grid units of 6.25 hectares each as a reference for urban planning.
The function density formula was then used to analyse the density of data in each of the
squares overlapping with POI data. The weight of various types of POI frequencies in each
grid was extracted. Two indicator indices were created to describe the main function of each
250-meter grid unit. The density of POI frequencies within the grid was calculated by
mapping the functions individually.
Looking at the distribution of Gaziantep's urban functions, if 75% or more of a grid has a
function, it is called a dominant function. Accordingly, the dominant commercial and business
function is located in 489 (3056 hectares) grid, the dominant industrial function is located in
286 (1787 hectares) grid, the dominant governmental function is located in 51 (319 hectares)
grid, the dominant recreation function is located in 32 (200 hectares) grid, the dominant
residential function is located in 523 (3268 hectares) grid, and the dominant education
function is located in 93 (581 hectares) grid.
When the resulting maps are evaluated, it is seen that the urban function areas in the centre of
Gaziantep are in great agreement with the current situation. Therefore, the identification and
analysis of urban functional areas using POI data can be used as a reference source for urban
development models and planning. This study takes Gaziantep City area as a research area
and adds a new dimension to functional area classification based on Kernel density and
frequency characteristics of POI classes using POI data. The need for new practical methods
to understand the land use pattern in densely populated cities and to make decisions quickly
and effectively in planning activities is increasing day by day.
For sustainable development in cities, the correct definition of urban functions facilitates the
planning of areas for human life, housing, employment, education, and recreation. Urban
functions refer to the basic functions that affect the functioning, use and development of a city
or urban environment. The importance of urban functions in urban planning is great and
varied. As a result of functional urban land use classification, transportation and accessibility
issues, housing and infrastructure facilities, trade and economic development axes, cultural
and social environment improvements, and innovations for natural and human environments
such as green spaces will be able to be evaluated sensitively.
Çalışma afet yönetiminde tahmin ve risk analizi, afet durum analizi ve afet yönetimi şeklinde üç aşamada planlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknikleri ile verilerin önemli bir kısmı üretilmiştir. Ancak bu veriler direkt risk analizine sokulmamış, doğruluğunun ve geçerliliğinin sağlanması için arazi çalışmalarında elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmıştır. Verilerin doğruluğu ve geçerliliği sağlandıktan sonra taşkının etkileyeceği yerlerin bulunması için taşkın risk analizi gerçekleştirilmiştir. Taşkın risk analizi gerçekleştirildikten sonra ortaya çıkan risk grupları ise çalışmanın ikinci aşamasında tasarlanan web CBS uygulamasında altlık olarak kullanılmış ve Ünye ilçesinin olası bir taşkında ne kadar risk altında olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte çalışmanın üçüncü aşamasında mevcut durumun vatandaşlar tarafından takip edilebilmesi için Ünye Taşkın Bilgi ve Yönetim Sistemi (UTBİS) isminde bir web uygulaması geliştirilmiştir. Bu uygulama ile olası bir taşkın afeti anında acil durum müdahaleleri için yerel yetkilileri ilgilendiren bir yönetim ve takip paneli tasarlanmıştır. Böylece Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla uygulamaya dönük, sürdürülebilir kullanım ve afet yönetimine ait bir örnek ortaya çıkarılmıştır.
Bütüncül bir yöntem olarak çalışmada klasik ve web CBS tekniklerinin içinde olduğu; akıllı telefonlar ile afetzede koordinasyonu, afetzedelere hızlı müdahale ve afet sonrası yönetim için web teknolojilerinin birleştirici platform yapısı öngörülmüştür. İnterneti olan herhangi bir cihaz üzerinden QR kod okutarak erişilebilen UTBİS uygulaması ile bölge halkı taşkın öncesinde oturduğu binanın taşkın risk durumunu görebilecektir. Olası bir taşkın durumunda kişi, o an bulunduğu yerleşim yerinin ve binanın risk altında olup olmadığını, ne kadar zarar görebileceğini, taşkın esnasında nerelerin güvenli bölge olduğunu ve bu bölgelere (toplanma alanlarına) en hızlı nasıl gidebileceğini UTBİS üzerinden öğrenebilecektir. Ayrıca taşkına maruz kalan afetzedeler için herhangi bir vatandaş sistem üzerinden yardım çağırabilecek, afetzedenin konum bilgisini, fotoğrafını, ismini ve en yakınına ait bir telefon numarasını sisteme yükleyebilecektir. Vatandaşlardan gelen yardım çağrıları ise anlık olarak yetkili kurumun 7/24 aktif olan çağrı izleme ekranına düşecek ve afetzedelere en hızlı şekilde müdahale edilebilecektir. Yine afetzedelerin bilgileri çağrı izleme operatörleri tarafından kullanılan ortak veri tabanına girilecek ve bölge halkı yakınlarının durumlarını UTBİS üzerinden takip edebileceklerdir. Böylece bu tür uygulama örnekleri çeşitli kamu kurumlarının daha iyi hizmet vermesine yardımcı olacaktır.
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca çalışma kapsamında taşkın afet risk ve zarar görebilirlik analizleri için örnek bir taşkın modeli oluşturulmuştur. İlk olarak bu modelin hayata geçirilebilmesi ve daha anlaşılabilir olması için araştırma sahasının fiziki ve beşeri ortam özellikleri incelenerek sınıflandırılmış ve CBS ortamında ilgili haritalar üretilmiştir. İkinci olarak, oluşturulan taşkın afet risk modeli ile olası bir taşkın anında afete maruz kalma ihtimali olan bölgeler risk değerlerine göre ortaya konmuş ve yine olası bir taşkın afeti sonrası fiziksel ve sosyal zarar görebilirlik durumu tespit
edilmiştir. Böylece taşkın afet risk modeli aracılığıyla olası can ve mal kayıplarını önlemek ya da en aza indirmenin yolları irdelenmiştir. Çalışmanın son aşamasında ise olası bir taşkın afetinin nerelere zarar verebileceğine yönelik bir taşkın afet risk analizi
ile çoklu zarar görebilirlik analizi gerçekleştirilmiş ve analiz sonucunda ilgili kurum ya da kuruluşların kullanımına sunmak üzere taşkın afet risk ve çoklu zarar görebilirlik analiz haritaları üretilmiştir. Yine ilgili çalışma, kamu kurum ve kuruluşları ile iş birlikteliği içerisinde sel ve taşkın gibi afetlerin zararını en aza indirmek için web ve mobil uygulamalarda kullanmak üzere hazır hale getirilmiştir. Bu kapsamda detaylı bir de veri tabanı tasarlanmıştır. Eğer böyle bir iş birlikteliğine gidilirse vatandaş-yetkili idare (ilçe
belediyesi) arasında afet durumlarında daha hızlı koordinasyon ve afetzedelere daha hızlı müdahale ve de afetzedelerin daha önceden belirlenecek toplanma noktalarına en kısa güzergâhtan gidebilecekleri gibi konular da rahatlıkla işlenebilecektir.
Papers by Dr. Fatih OCAK
Çalışmada Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla uygulamaya dönük, sürdürülebilir kullanım ve afet yönetimine ait bir örnek ortaya çıkarılmıştır. Yöntem olarak akıllı telefon ile afetzede koordinasyonu, afetzedelere hızlı müdahale ve afet sonrası yönetim için web teknolojisinin birleştirici platform yapısı öngörülmüştür. Bunun için interneti olan herhangi bir cihaz üzerinden QR kod okutarak erişilebilen UTBİS uygulaması ile bölge halkı taşkın öncesinde oturduğu binanın taşkın risk durumunu görebilecektir. Asıl olarak olası bir taşkın durumunda anlık olarak bulunduğu yerleşim yerinin ve binanın risk altında olup olmadığını, ne kadar zarar görebileceğini, taşkın esnasında nerelerin güvenli bölge olduğunu ve bu bölgelere (toplanma alanlarına) en hızlı nasıl gidebileceğini UTBİS üzerinden öğrenebilecektir. Ayrıca taşkına maruz kalan afetzedeler için, herhangi bir vatandaş sistem üzerinden yardım çağırabilecek, afetzedenin konum bilgisini, fotoğrafını, ismini ve en yakınına ait bir telefon numarasını sisteme yükleyebilecektir. Vatandaşlardan gelen yardım çağrıları ise anlık olarak yetkili kurumun 7/24 aktif olan çağrı izleme ekranına düşecek ve afetzedelere en hızlı şekilde müdahale edilebilecektir. Yine afetzedelerin bilgileri çağrı izleme operatörleri tarafından kullanılan ortak veri tabanına girilecek ve bölge halkı yakınlarının durumlarını UTBİS üzerinden takip edebileceklerdir.
Bu tür uygulama örnekleri çeşitli kamu kurumlarının daha iyi hizmet vermesine yardımcı olacaktır. Ayrıca akıllı belediyecilik, akıllı kent vb. uygulamaların artık hayatımıza girmesi ile afet yönetimine farklı boyut kazandıracak teknolojik çalışmalar da yapılmalıdır. Üretilen bu örnek sistem diğer tüm afetler için uygulanabilecek yeterliliktedir. Çalışma ile afet yönetiminde yeni nesil teknolojiden maksimum fayda sağlamak amaçlanmıştır.
basis for new urban plans and supporting sustainable urban development. In recent years,
satellite data or data from the field have become expensive and laborious big data structures.
Especially in complex urban environments, it has become difficult to process such data. At
this point, researchers have turned their attention to free and always updated data structures.
POI (Point of Interest) data, which are free, easily downloadable, and contain more details
than other data types, are preferred. This study proposes a method based on the analysis of
point of interest (POI) data to identify urban functional areas. POI data mainly refer to
specific geographical entities that are closely related to people's lives, such as governmental
institutions, industrial facilities, schools, banks, and supermarkets.
Functional area is the most fundamental element for urban planning, management, and
resource allocation. Urban functional areas are divided into areas where the society performs
socio-economic activities. In this study, the central districts of Gaziantep Province were taken
as a case study to analyse the spatial distribution characteristics of urban functional areas. The
geographical distribution characteristics of the structure considered as single functional areas
and mixed functional areas were analysed. In the study, Open Street Map (OSM) POI data is
taken as the main data source and an up-to-date method is used for the accurate identification
of urban functional areas based on Kernel Density estimation, functional area identification
and other techniques. Kernel density is determined by continuously simulating the density
pattern based on the neighbourhood of spatial points or linear elements.
In this study, 15,071 POIs were obtained from OSM data for Gaziantep City in 2023. The POI
data contains 20 categories according to social and economic life, jobs, and services. After the
data was organized into separate layers, a 250x250 grid system was established. The study
area was divided into 1474 grid units of 6.25 hectares each as a reference for urban planning.
The function density formula was then used to analyse the density of data in each of the
squares overlapping with POI data. The weight of various types of POI frequencies in each
grid was extracted. Two indicator indices were created to describe the main function of each
250-meter grid unit. The density of POI frequencies within the grid was calculated by
mapping the functions individually.
Looking at the distribution of Gaziantep's urban functions, if 75% or more of a grid has a
function, it is called a dominant function. Accordingly, the dominant commercial and business
function is located in 489 (3056 hectares) grid, the dominant industrial function is located in
286 (1787 hectares) grid, the dominant governmental function is located in 51 (319 hectares)
grid, the dominant recreation function is located in 32 (200 hectares) grid, the dominant
residential function is located in 523 (3268 hectares) grid, and the dominant education
function is located in 93 (581 hectares) grid.
When the resulting maps are evaluated, it is seen that the urban function areas in the centre of
Gaziantep are in great agreement with the current situation. Therefore, the identification and
analysis of urban functional areas using POI data can be used as a reference source for urban
development models and planning. This study takes Gaziantep City area as a research area
and adds a new dimension to functional area classification based on Kernel density and
frequency characteristics of POI classes using POI data. The need for new practical methods
to understand the land use pattern in densely populated cities and to make decisions quickly
and effectively in planning activities is increasing day by day.
For sustainable development in cities, the correct definition of urban functions facilitates the
planning of areas for human life, housing, employment, education, and recreation. Urban
functions refer to the basic functions that affect the functioning, use and development of a city
or urban environment. The importance of urban functions in urban planning is great and
varied. As a result of functional urban land use classification, transportation and accessibility
issues, housing and infrastructure facilities, trade and economic development axes, cultural
and social environment improvements, and innovations for natural and human environments
such as green spaces will be able to be evaluated sensitively.
Çalışma afet yönetiminde tahmin ve risk analizi, afet durum analizi ve afet yönetimi şeklinde üç aşamada planlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknikleri ile verilerin önemli bir kısmı üretilmiştir. Ancak bu veriler direkt risk analizine sokulmamış, doğruluğunun ve geçerliliğinin sağlanması için arazi çalışmalarında elde edilen sonuçlar ile karşılaştırılmıştır. Verilerin doğruluğu ve geçerliliği sağlandıktan sonra taşkının etkileyeceği yerlerin bulunması için taşkın risk analizi gerçekleştirilmiştir. Taşkın risk analizi gerçekleştirildikten sonra ortaya çıkan risk grupları ise çalışmanın ikinci aşamasında tasarlanan web CBS uygulamasında altlık olarak kullanılmış ve Ünye ilçesinin olası bir taşkında ne kadar risk altında olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte çalışmanın üçüncü aşamasında mevcut durumun vatandaşlar tarafından takip edilebilmesi için Ünye Taşkın Bilgi ve Yönetim Sistemi (UTBİS) isminde bir web uygulaması geliştirilmiştir. Bu uygulama ile olası bir taşkın afeti anında acil durum müdahaleleri için yerel yetkilileri ilgilendiren bir yönetim ve takip paneli tasarlanmıştır. Böylece Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla uygulamaya dönük, sürdürülebilir kullanım ve afet yönetimine ait bir örnek ortaya çıkarılmıştır.
Bütüncül bir yöntem olarak çalışmada klasik ve web CBS tekniklerinin içinde olduğu; akıllı telefonlar ile afetzede koordinasyonu, afetzedelere hızlı müdahale ve afet sonrası yönetim için web teknolojilerinin birleştirici platform yapısı öngörülmüştür. İnterneti olan herhangi bir cihaz üzerinden QR kod okutarak erişilebilen UTBİS uygulaması ile bölge halkı taşkın öncesinde oturduğu binanın taşkın risk durumunu görebilecektir. Olası bir taşkın durumunda kişi, o an bulunduğu yerleşim yerinin ve binanın risk altında olup olmadığını, ne kadar zarar görebileceğini, taşkın esnasında nerelerin güvenli bölge olduğunu ve bu bölgelere (toplanma alanlarına) en hızlı nasıl gidebileceğini UTBİS üzerinden öğrenebilecektir. Ayrıca taşkına maruz kalan afetzedeler için herhangi bir vatandaş sistem üzerinden yardım çağırabilecek, afetzedenin konum bilgisini, fotoğrafını, ismini ve en yakınına ait bir telefon numarasını sisteme yükleyebilecektir. Vatandaşlardan gelen yardım çağrıları ise anlık olarak yetkili kurumun 7/24 aktif olan çağrı izleme ekranına düşecek ve afetzedelere en hızlı şekilde müdahale edilebilecektir. Yine afetzedelerin bilgileri çağrı izleme operatörleri tarafından kullanılan ortak veri tabanına girilecek ve bölge halkı yakınlarının durumlarını UTBİS üzerinden takip edebileceklerdir. Böylece bu tür uygulama örnekleri çeşitli kamu kurumlarının daha iyi hizmet vermesine yardımcı olacaktır.
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca çalışma kapsamında taşkın afet risk ve zarar görebilirlik analizleri için örnek bir taşkın modeli oluşturulmuştur. İlk olarak bu modelin hayata geçirilebilmesi ve daha anlaşılabilir olması için araştırma sahasının fiziki ve beşeri ortam özellikleri incelenerek sınıflandırılmış ve CBS ortamında ilgili haritalar üretilmiştir. İkinci olarak, oluşturulan taşkın afet risk modeli ile olası bir taşkın anında afete maruz kalma ihtimali olan bölgeler risk değerlerine göre ortaya konmuş ve yine olası bir taşkın afeti sonrası fiziksel ve sosyal zarar görebilirlik durumu tespit
edilmiştir. Böylece taşkın afet risk modeli aracılığıyla olası can ve mal kayıplarını önlemek ya da en aza indirmenin yolları irdelenmiştir. Çalışmanın son aşamasında ise olası bir taşkın afetinin nerelere zarar verebileceğine yönelik bir taşkın afet risk analizi
ile çoklu zarar görebilirlik analizi gerçekleştirilmiş ve analiz sonucunda ilgili kurum ya da kuruluşların kullanımına sunmak üzere taşkın afet risk ve çoklu zarar görebilirlik analiz haritaları üretilmiştir. Yine ilgili çalışma, kamu kurum ve kuruluşları ile iş birlikteliği içerisinde sel ve taşkın gibi afetlerin zararını en aza indirmek için web ve mobil uygulamalarda kullanmak üzere hazır hale getirilmiştir. Bu kapsamda detaylı bir de veri tabanı tasarlanmıştır. Eğer böyle bir iş birlikteliğine gidilirse vatandaş-yetkili idare (ilçe
belediyesi) arasında afet durumlarında daha hızlı koordinasyon ve afetzedelere daha hızlı müdahale ve de afetzedelerin daha önceden belirlenecek toplanma noktalarına en kısa güzergâhtan gidebilecekleri gibi konular da rahatlıkla işlenebilecektir.
Çalışmada Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla uygulamaya dönük, sürdürülebilir kullanım ve afet yönetimine ait bir örnek ortaya çıkarılmıştır. Yöntem olarak akıllı telefon ile afetzede koordinasyonu, afetzedelere hızlı müdahale ve afet sonrası yönetim için web teknolojisinin birleştirici platform yapısı öngörülmüştür. Bunun için interneti olan herhangi bir cihaz üzerinden QR kod okutarak erişilebilen UTBİS uygulaması ile bölge halkı taşkın öncesinde oturduğu binanın taşkın risk durumunu görebilecektir. Asıl olarak olası bir taşkın durumunda anlık olarak bulunduğu yerleşim yerinin ve binanın risk altında olup olmadığını, ne kadar zarar görebileceğini, taşkın esnasında nerelerin güvenli bölge olduğunu ve bu bölgelere (toplanma alanlarına) en hızlı nasıl gidebileceğini UTBİS üzerinden öğrenebilecektir. Ayrıca taşkına maruz kalan afetzedeler için, herhangi bir vatandaş sistem üzerinden yardım çağırabilecek, afetzedenin konum bilgisini, fotoğrafını, ismini ve en yakınına ait bir telefon numarasını sisteme yükleyebilecektir. Vatandaşlardan gelen yardım çağrıları ise anlık olarak yetkili kurumun 7/24 aktif olan çağrı izleme ekranına düşecek ve afetzedelere en hızlı şekilde müdahale edilebilecektir. Yine afetzedelerin bilgileri çağrı izleme operatörleri tarafından kullanılan ortak veri tabanına girilecek ve bölge halkı yakınlarının durumlarını UTBİS üzerinden takip edebileceklerdir.
Bu tür uygulama örnekleri çeşitli kamu kurumlarının daha iyi hizmet vermesine yardımcı olacaktır. Ayrıca akıllı belediyecilik, akıllı kent vb. uygulamaların artık hayatımıza girmesi ile afet yönetimine farklı boyut kazandıracak teknolojik çalışmalar da yapılmalıdır. Üretilen bu örnek sistem diğer tüm afetler için uygulanabilecek yeterliliktedir. Çalışma ile afet yönetiminde yeni nesil teknolojiden maksimum fayda sağlamak amaçlanmıştır.
edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu itibarla bu çalışmada Gümüşhane şehrinde Gümüşhane Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından belirlenen mevcut afet ve acil durum toplanma alanlarının haritası çıkarılmış, bu alanlarının doğruluğu AFAD tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde tartışılmış ve mekânsal temele dayalı en uygun toplanma alanlarının nereler olabileceği analiz edilmiştir.
Gümüşhane Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ve Gümüşhane’deki il ve ilçe
belediyelerin iş birliği ile 2019 Ekim ayından itibaren Gümüşhane ilinde 626.571 m2 alana sahip toplam 134 adet toplanma alanı oluşturulmuştur. Bu alanlar 128.330 kişilik nüfusa hitap ederken, kişi başına da ortalama 6 m2 alan düşmektedir. Çalışma alanı olarak seçilen şehir merkezinde ise 40.728 kişilik nüfusa hitap eden 107.890 m2 alana sahip, kişi başı 2.65 m2 alana karşılık gelen 24 adet toplanma alanı bulunmaktadır. Bu toplanma alanlarının mekânsal bir temel üzerine oturtulması, afet ve acil durum esnasında daha olumlu sonuçlar vereceği yaklaşımıyla çalışma kapsamında AFAD’ın belirlemiş olduğu kriterlerden nüfus, eğim, arazi kullanımı, jeoloji, yükseklik, yollara, binalara ve akarsu yataklarına uzaklık gibi farklı coğrafi kriterler dikkate alınarak en uygun toplanma alanları tespit edilmiştir. İlgili kriterlere ise Gümüşhane’de en çok meydana gelen doğal afetler dikkate alınarak Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ile ağırlık atanmış ve ağırlıklı çakıştırma analizi ile en uygun toplanma alanları tespit edilmiştir. Yapılan analiz sonucu Gümüşhane şehrinde mevcut 24 adet toplanma alanına ek olarak 26 adet alternatif toplanma alanı belirlenmiştir. Çalışmadan önce kişi
başına düşen toplanma alanı kriterlerine sadece 3 mahalle uygunluk gösterirken önerilen alternatif alanlarla bu sayı 12 mahalleye çıkmış ve şehir genelinde kişi başına düşen mevcut toplanma alanı 2.65 m2’den 4.6 m2’ye ulaşmıştır. Böylece yaşanabilecek herhangi bir afet ve acil durumda Gümüşhane şehrinde yaşayan nüfusun kısa zamanda doğru yerlerde toplanması sağlanarak geçici barınma yerleri
hazırlanıncaya kadar nüfusun kaostan uzak güvenli bölgelerde toplanması hedeflenmiştir.
yıldır görülme sıklığı giderek artan sel ve taşkın olayları hem can hem de
mal kaybına neden olmaktadır. Son yıllarda etkilerini daha çok
hissettiğimiz doğal afetler her ne kadar fiziki faktör olan iklim,
jeomorfolojik özellikler, bitki örtüsü vb. ile yakından ilgili olsa bile bir o
kadar da artan nüfus, plansız şehirleşme, akarsu havzalarındaki ekonomik
ve beşeri faaliyetler ile de doğrudan ilişkilidir. Özellikle sel ve taşkın gibi
meteorolojik kökenli afetlerin son zamanlarda değişen iklim şartları ile
yıkıcı etkisinin daha çok olduğu ve bu afetlerin daha sıklıkla meydana
geldiğini söylemek de mümkündür. Ülkemizde özellikle Karadeniz kıyı
kuşağında ani yağışların ardından oluşan seller kıyı kentlerini olumsuz
etkilemektedir. Bu gibi durumlar göz önüne alındığında ve ülkemizde
taşkınların en fazla Karadeniz Bölgesi’nde meydana geldiği düşünülürse
taşkın risk analizlerinin yapılması ve sonuçlarının ilgili birimlerle
paylaşılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmada Ünye ilçe
sınırları içinde kalan altı (6) adet havzanın taşkın risk analizi Coğrafi Bilgi
Sistemleri tekniklerinden yararlanarak gerçekleştirilmiştir. Yine taşkın risk
analizleri için örnek bir taşkın modeli oluşturulmuş ve bu model sayesinde
olası bir taşkın anında risk teşkil edebilecek bölgelerin belirlenmesi
sağlanmıştır. Böylece afet öncesi, afet sırasında ve sonrasında neler
yapılabileceği üzerinde durulan bir model geliştirilmiştir. Taşkın risk
analizinin yapıldığı bu çalışmada Çok Kriterli Karar Verme yönteminin bir
metodu olan ve taşkın risk gruplarının belirlenmesi için eğim, bakı, toprak,
arazi kullanımı, jeoloji, yağış ve yükseklik olmak üzere yedi (7)
parametreden oluşan Analitik Hiyerarşi Yöntemi (AHP) kullanılmıştır. Bu
verilerle sadece bilgisayara bağlı kalmadan, doğal ortamdaki bileşenleri de
hesaba katmak için arazi çalışmaları yapılmış, yerinde gözlemlerde
bulunulmuş, örnek konumsal noktalar seçilmiş ve kontrollü sınıflandırma
yapılmıştır. Böylece arazi çalışmaları ile elde edilen bulgular coğrafya
çalışmaları için önemli bir araç olan Coğrafi Bilgi Teknolojileri ile
işlenmiştir. Sonuçta bütüncül bir taşkın erken uyarı sistemi modeli
hedeflenmiştir.
general framework that geoheritage is a part of Upper Kızılırmak Culture and Natural Way and an ever-increasing important. In this study is addressed on importance related to geotourism of this geoheritage.
general framework that geoheritage is a part of Upper Kızılırmak Culture and Natural Way and an ever-increasing important. In this study is addressed on importance related to geotourism of this geoheritage.
koymaktadır. Bu itibarla bu çalışmada, Gümüşhane şehrinde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından belirlenen mevcut afet ve acil durum toplanma alanlarının haritası çıkarılmış, bu alanlarının doğruluğu AFAD tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde tartışılmış ve mekânsal temele dayalı en uygun toplanma alanlarının nereler olabileceği analiz edilmiştir. Çalışma alanı olarak seçilen şehir merkezinde,
kişi başına 2.65 m2 alan düşen 24 adet toplanma alanı bulunmaktadır. Toplanma alanlarının mekânsal bir temel üzerine oturtulması, afet ve acil durum esnasında daha olumlu sonuçlar vereceği yaklaşımıyla çalışma kapsamında AFAD’ın belirlemiş olduğu kriterlerden nüfus, eğim arazi kullanımı, jeoloji, yükseklik, yollara, binalara ve akarsu yataklarına uzaklık gibi farklı coğrafi kriterler dikkate alınarak en uygun
toplanma alanları tespit edilmiştir. İlgili kriterlere göre mevcut alanların eksiklikleri belirlenmiş ve Gümüşhane’de en çok meydana gelen doğal afetler dikkate alınarak bu kriterlere Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ile ağırlık atanmıştır. Ağırlıklı çakıştırma analiziyle mevcut alanlara ek 26 adet mahalle ölçeğinde toplanma alanı önerilmiştir. Önerilen alternatif alanlarla şehir genelinde kişi başına düşen mevcut
toplanma alanı 2.65 m2’den 4.6 m2’ye ulaşmıştır. Böylece yaşanabilecek herhangi bir afet ve acil durumda Gümüşhane şehrinde yaşayan nüfusun kısa zamanda doğru yerlerde toplanması sağlanarak geçici barınma yerleri hazırlanıncaya kadar nüfusun kaostan uzak güvenli bölgelerde toplanması hedeflenmiştir.
olarak kullanılmaktadır. Yoğun ve karmaşık olan bu verilerin işlenerek bilgiye dönüştürülmesinde bilgi teknolojilerinin önemi büyüktür. Ortaöğretim coğrafya öğretim programı da bu kapsamda yenilenerek öğrencilere coğrafi becerilerin aktarılmasında coğrafi bilgi teknolojilerinden faydalanılması gerektiğine değinmektedir. Ancak ülkemizde, ortaöğretim düzeyinde CBS’nin kullanılması için gerekli olan temel bileşenlerden donanım, yazılım ve yetişmiş insan yönünden
önemli eksikler bulunması CBS kullanımının istenilen düzeye ulaşmasına engel olmuştur. Bilgi teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler CBS alanında da önemli değişimlere neden olmuş, bulut teknolojilerinin gücü ile kişisel bilgisayar ortamında yapılan çalışmalar internet ortamına taşınmıştır. Donanım ve yazılım ihtiyacı duymadan bir web tarayıcı üzerinden kullanılabilen web tabanlı CBS uygulamaları, masaüstü yazılımlardan çok daha kolay kullanımı sayesinde çok sayıda kullanıcıya
ulaşabilme kapasitesine sahiptir. Yine günümüzde akıllı telefon teknolojisinin de neredeyse herkes tarafından kullanılır olması zaten internet aracılığıyla erişilebilen çalışmalara erişimi daha da
kolaylaştırmış ve hatta arttırmıştır. Bu avantaj sayesinde yapılan çalışmalara interneti olan herhangi bir cihazdan zaman ve mekân kısıtlaması olmadan erişmek mümkün olmaktadır. Bu çalışmada Esri
firmasının kullanıma sunduğu bulut mimaride, yani web ortamında çalışan ArcGIS Online teknolojisi kullanılmıştır. ArcGIS Online bir bulut CBS teknolojisidir. Bu teknoloji, bulutta konuşlandırılmış çevrimiçi (online), iş birliğine dayalı bir web CBS yapısını barındırır. ArcGIS Online ile 2D (2 boyutlu) web haritaları ve 3D (3 boyutlu) haritaları görüntülemek, kullanıma hazır haritalar, coğrafi veriler, katmanlar ve hazır mekânsal analizleri kullanarak coğrafi çalışmalarda kullanılabilecek web
tabanlı haritalar ile web uygulamalarını oluşturmak ve ilgili olan diğer paydaşlarla bu web haritası ve web uygulamalarını paylaşmak mümkündür. ArcGIS Online’ın bu tür özelliklerinin kullanıldığı bu
çalışmada ArcGIS Online üzerinden ortaöğretim coğrafya ders kazanımlarına örnekler verilerek web tabanlı CBS uygulamalarının ortaöğretim düzeyinde kullanımı ortaya konmaya çalışılmıştır. Böylelikle öğrencilerin coğrafya derslerinde derse etkin katılımının sağlanması, mekânsal düşünme kabiliyetinin geliştirilmesi, mekân algılarının artırılması hedeflenmiştir.
Çobanlı Creek reaches the Black Sea through the central part of Atakum city center. The edges of the valley are completely filled with buildings from the point of entering the settlement area, which is opened to the construction of the surrounding area intensively. This reduced the permeation rate and increased the amount of water passing through the surface stream. The total area of the basin is 9 km2, and 52% of the basin carries moderate and high flood risks. The hypsographic curve of the Çobanlı Creek, which is the main stream in the study area, appeared convexly in the convex downward section of the middle section. This situation implies that the stream is prone to flood. Streams dendritic drainage network is being joined almost all the arms in the middle ground and river plains where it is opened to collect all the arms. Mainly due to the decrease in slope in the portion where the stream reaches the flat coastal plain flood water causes flooding the valleys spilling over the surface. Almost every year flood events occur in Atakum with serious material damage. In order to prevent floods, it was deeply cut into the canal and the upper part was covered with concrete. This condition causes the ground up quickly from the clogging with mud and tree branches laden waters of the vents. Thus flood waters are paved between the tram line walls and the road pavements. It is thought that the precautions taken for flooding in the work are not enough and even the rapid concretization of the upper part of the basin will increase the risk of overflow. It is especially important to take into account the natural disaster risk situation in the selection of new settlement areas.
In the study, an example of sustainable use and disaster management with the help of Geographic Information Systems (GIS) was developed. As a method, the unified platform structure of web technology for smart phone and disaster coordination, rapid intervention for disaster victims and post-disaster management is envisaged. For this, the UTBİS application which can be accessed by reading the QR code through any device with internet, the people of the region will be can see the flood risk situation of the building which is sitting before the flood. Using UTBİS application in the event of a flood can experience, where they are safe during floods and how quickly they can go to the meeting area. In addition, for disaster-victims exposed to floods, any citizen will be able to call for assistance through the system and will be able to upload the location information, photo, name and nearest phone number of the disaster-victim to the system. Calling for help from the citizens will instantly fall on the call monitoring screen, which is active 7/24 of the competent authority, and it will be able to intervene in the fastest way. The information of the disaster-victims will be entered into the common database used by the call monitoring operators and the people of the region will be able to follow the status of their relatives via UTBİS.
Examples of such practices will help various public agencies provide better service. In addition, intelligent municipality, intelligent city and so on. technological studies that will give different dimension to disaster management should be done because the applications enter into our lives. This sample system is sufficient for all other disasters. The aim of the work is to provide maximum benefit from the next generation technology for disaster management.