Turizm Fakültesi

Bu çalışmada Türkiye için önemli bir potansiyel arz eden kırsal turizmden ve kırsal yoksulluğun giderilmesinde kırsal turizmin ne derece önem arz edildiğinden bahsedilmiştir. Makalede öncelikle kırsal yoksulluk, kırsal turizm ve kırsal yoksulluğun ölçülme koşulları açıklanmıştır. SWOT Analiziyle kırsal turizmin kırsal alana etkileri belirtilmiştir. Dünya Turizm Örgütünün bu konuda ki çalışmaları değerlendirilmiştir. İnceleme konusu olarak ise Kütahya'nın Gediz ilçesi temel alınmıştır. Kırsal turizm faaliyetlerinin yerel işletme sahipleri üzerindeki etkileri ölçülmüştür. Sonuçları değerlendirildiğinde kırsal turizm faaliyetlerinin büyük ölçüde kırsal yoksulluğa etki ettiği saptanmıştır.

Yiyecek- içecek işletmelerinde maliyetler satılan ürün bazında yer ve zamana göre değişiklik göstermektedir. Aynı ürün farklı
yerlerde çok farklı fiyatlarla satılabilir. Bunun temelinde ise ürün ve işletme maliyetleri yatmaktadır. Havaalanları içerisinde bulunan
yiyecek ve içecek işletmeleri de ticari amaçlı faaliyette bulunan işletmeler olup, bu alanlarda yüksek tutarda kira giderleri ortaya
çıkmaktadır. Ayrıca müşteri yapısı ve dönemi de çok farklılık göstermektedir. Bazı dönemlerde çok yoğun bazı dönemlerde de boş
denilecek kadar bir talep vardır. Bunun gibi nedenlerle satış fiyatları da diğer alanlardaki fiyatlardan oldukça yüksek olmaktadır.
Dolayısıyla işletmeler hem maliyet hem de satış fiyatlarını iyi takip etmeli ve yıllık bazda karlarını hedeflemelidir. Satılacak ürün
miktarı ve türünün iyi seçilmesi gerekmektedir. Beklenmeyen durumlar nedeniyle satışlar azalabilir, yapılan üretimler tamamen imha
edilmesi gerekebilir. Mesela en fazla satılan su fiyatı diğer alanlardaki fiyatın bir kaçı katı kadar olabilir. Karlılıklarda ürünlerin
miktarı ve dönemine göre oluşmaktadır.

The researches regarding the handicapped revealed that 10% of the world and 12.9% of our country's population experience a type of handicap. Procuring the participation of handicapped citizens, who form an important portion of the market, to the tourism activities will both help develop the tourism and provide for the needs of handicapped citizens such as trips, holidays, shopping and recreation just like other people. The aim of this research is to determine the perspectives of car rental establishment managers towards handicapped market. 67 managers were given the questionnaire within the scope of the research. As a result, it was determined that only 37% of the establishment served the handicapped citizens at least once. It can be stated that, in general, the establishments care about the handicapped market but they are insufficient about the investments required.

This study depends on literature review on the rural tourism potential of Siirt and survey data of tourism undergraduate students in Siirt. The region was evaluated of its rural area, rural heritage, rural life and rural activities. The sample was composed of 206 students, enrolled at the programme of "Tourism and Travel Services", which is the only programme providing undergraduate education in the region, at Siirt University. The study aims (1) to reveal the rural tourism potential of Siirt (2) and to reveal students' perceptions of rural tourism who study tourism in Siirt. The study reveals that gastronomic tourism, belief tourism, nature walk tourism, rafting tourism, sportive line fishing tourism, bird watching tourism, cave tourism, and hunting tourism are rural tourism potentials of Siirt. The students are more affiliated with the positive aspects of rural tourism and they are less affiliated with the negative aspects. Furthermore, Anova and t-test reveal statistical differences between students' gender, domicile, experience in the tourism sector and their perceptions of the negative aspects of rural tourism.

Turistlerin tatil süresince yaptıkları harcamaları en aza indirmek amacı taşıyan her şey dahil sistem, günümüzde Türk turizminde büyük bir uygulama alanına sahiptir. Türkiye'de her şey dahil sistemi üzerine birçok akademik çalışma gerçekleştirilmiş, ancak bu sistemi mutfak şefleri gözüyle sürdürülebilir turizm bağlamında tartışan çalışmaların sınırlı sayıda kaldığı görülmüştür. Buradan hareketle gerçekleştirilen bu çalışmada, her şey dahil otellerde uzun yıllar çalışma deneyimi bulunan 5 aşçıbaşı, 1 aşçıbaşı yardımcısı ve 1 kısım şefi olmak üzere toplam 7 mutfak şefinin sürdürülebilir turizm bağlamında ilgili sisteme ilişkin görüşleri incelenmiştir. Bu süreçte, 2 mutfak şefi ve turizm alanında 3 akademisyenin görüşleri ışığında belirlenen araştırma soruları, nitel araştırma yöntemlerinden yüz yüze ve telefon ile görüşme tekniğinden yararlanılarak mutfak şeflerine yöneltilmiştir. 2018 yılı Temmuz ayı içinde gerçekleştirilen görüşmeler ortalama 15 dakika sürmüştür. Görüşmeler mutfak şeflerinin izinleri doğrultusunda kayıt altına alınmış ve elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak içerik analizi ile betimsel analize tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda, mutfak şeflerinin sürdürülebilir turizm bağlamında her şey dahil sistemi genel anlamda olumsuz değerlendirdikleri tespit edilmiştir. Bu kapsamda, sistemin Türk mutfağı açısından imaj kaybına neden olduğu, tüketimi ve israfı artırdığı ve turistlere kalitesiz yiyecek-içeceklerin sunulmasına yol açtığı vurgulanmıştır. Çalışmada son olarak, araştırma bulguları ışığında birtakım öneriler tartışılmıştır.

Bütün dünya genelinde sermayenin serbest dolaşımının artması ve son yıllarda meydana gelen finansal krizler, ülkeleri ve mikro düzeyde işletmeleri bu krizlere karşı önlem almaya sevk etmiştir. Finansal krizlerden etkilenen sektörler ülkeler bazında farklılık göstermektedir. Türkiye'de krizlerden en fazla etkilenen sektör bankacılık sektörü olmuştur. İşletmeler risklere karşı piyasada yaygın olarak kullanılan finansal ürünlere dayalı türev ürünleri kullanarak risklerden korunma yoluna gitmişlerdir. İhracat ve turizm sektörü açısından döviz kur değişimi en önemli risk olmuştur. Bu açıdan Muğla bölgesinde faaliyette bulunan 120 firmaya anket uygulaması yapılmış, firmalar açısından 2001 yılı ve öncesi dönemde birinci derecede en önemli riskin faiz ve mal fiyat riski iken, 2001 yılından sonra kur riski ve faiz riski olduğu, bu risklere karşı 2001 yılı ve öncesi dönemde yerli paranın değer kaybetmesi nedeniyle döviz olarak tutulduğu, mecbur olmadıkça faizle borçlanmaya gitmedikleri, 2001 yılından sonraki dönemin son iki yılında yerli paranın değer kazanmasıyla doluluk oranlarının artmasına rağmen gelirlerinde bir düşme olduğu görülmüştür. Firmaların risklere karşı türev ürünleri gerek bilgi sahibi olmadıklarından gerekse oluşmuş bir piyasanın olmadığından kullanmadıkları ortaya çıkmıştır.

The capital structures of the enterprises and the factors that affect these structures have been dealt with extensively in literature. The experimental studies of Modigliani-Miller conducted within the context of developed countries’ economic and institutional structures showed that capital structure does not affect the enterprise value. On the other hand, other studies revealed that the changes in the market affected the enterprises’ finance structure and their finance preferences. In this study, the factors that determine the structure of the tourism enterprises are studied in an environment where market deficiencies abound. The study also looks at the changes that are caused by these factors especially during the crisis of during crisis period of 1998 – 2006.

This study depends on literature review on the rural tourism potential of Siirt and survey data of tourism undergraduate students in Siirt. The region was evaluated of its rural area, rural heritage, rural life and rural activities. The sample was composed of 206 students, enrolled at the programme of "Tourism and Travel Services", which is the only programme providing undergraduate education in the region, at Siirt University. The study aims (1) to reveal the rural tourism potential of Siirt (2) and to reveal students' perceptions of rural tourism who study tourism in Siirt. The study reveals that gastronomic tourism, belief tourism, nature walk tourism, rafting tourism, sportive line fishing tourism, bird watching tourism, cave tourism, and hunting tourism are rural tourism potentials of Siirt. The students are more affiliated with the positive aspects of rural tourism and they are less affiliated with the negative aspects. Furthermore, Anova and t-test reveal statistical differences between students' gender, domicile, experience in the tourism sector and their perceptions of the negative aspects of rural tourism.

Turizm sektöründe turistik mal ve hizmetlerin üretimini sağlayan konaklama işletmelerinin en önemlisi olarak nitelendirilen otel işletmeleri, son yıllarda yeni müşteriler kazanmak, kârı artırmak ve piyasada etkin bir konuma gelebilmek için birtakım arayışlar içerisine girmektedirler. Bu arayışlar içerisinde otel işletmeleri, işgücünü daha etkin kullanarak verimliliği ve mal ve hizmetlerin kalitesini artırmayı düşünmektedirler. Otel işletmelerinde gerçek verimliliğe ulaşabilmek ve mal ve hizmetlerin kalitesini artırabilmek için, işgücünden daha etkin olarak faydalanabilmek gerekmektedir. Bu nedenle otel işletmelerinde etkili bir hizmet içi eğitim faaliyetleri düzenlenmesi gerekmektedir. Bu araştırmanın amacı otel işletmelerinde çalışan personelin aldığı hizmet içi eğitimin otel işletmesine katmış olduğu fayda ve zararları belirlemek, hizmet içi eğitimin verimliliğe ne derecede etkili olduğunu saptamaktır. Bu amaçla Bolu/Abant Taksim İnternational Abant Palace Oteli çalışma alanı olarak seçilmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler görüşme tekniğiyle elde edilmiş, betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre otel işletmelerinde hizmet içi eğitimlerinin yeterince önemsenmemesinin işgücü verimliliğini ekonomik anlamda olumsuz yönde etkilemekte olduğunu göstermektedir. Hizmet içi eğitimin verimliliği olumlu yönde etkileyen faktörlerin personelde kalite bilincinin oluşmasına, hız ve esneklik kazanmasına, kendine güvenin artmasına, iş bilincinin yerleşmesine, işletmede ise maliyetleri azaltmasına, iş kazalarını düşürmesine ve kârı arttırmasına neden olduğu belirlenmiştir.

Yiyecek içecek sektörü günümüzde büyük bir istihdam kaynağı oluşturmaktadır. Özellikle turizmde gelir yönünden, istihdam yönünden ve müşteri memnuniyeti yönünden yeme-içmenin payı düşünüldüğünde bu alanda eğitimli işgücüne ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Otel işletmelerinin kalbi olarak görülen mutfağın rolü düşünüldüğünde, bu alanda çalışacak personelin eğitimli ve bu alana yatkın olması oldukça önemlidir. Bu bağlamda, turizm alanında eğitim alan ortaöğretim düzeyindeki öğrencilerin mutfak departmanına yönelik tutumlarının ölçülmesi bu çalışmanın ana amacını oluşturmuştur. Diğer yandan öğrencilerin birtakım demografik özelliklerine göre mutfak departmanına yönelik tutumlarında farklılık olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada veri toplamak için anket yöntemi kullanılmıştır.

Bireyin bütçe yönetiminde etkin finansal kararlar alma olarak tanımlanan finansal okuryazarlık; bireyin, hane halkının ve makro düzeyde toplumun refahının artmasına katkı sağlamaktadır. Özellikle son yıllarda hem hane hem de ülke ekonomisine olan katkısı ile gün geçtikçe sayısı artan kadın girişimcilerin finansal okuryazarlık seviyesinin yükselmesi bu bağlamda oldukça önemlidir. Bireyin gelişim ve eğitim sürecinde payı olan bir kadının; finansal okuryazarlık düzeyinin hem çalışma hayatında hem de aile ortamında finansal bilgisi, davranışı ve tutumu açısından büyük bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada, Muğla ili Milas ilçesindeki kadın girişimcilerin finansal okuryazarlık seviyesinin ve finansal okuryazarlık konusundaki yeterliliklerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Literatüre bakıldığında son yıllarda finansal okuryazarlık alanında yapılan çalışmalar giderek artmıştır. Fakat uygulamaların çoğunluğunun üniversite öğrencilerinin oluşturduğu araştırmalarda, kadın girişimciler üzerine çok fazla çalışma olmadığı görülmektedir. Bu açıdan çalışmanın ilgili literatüre farklı bir bakış açısı ile katkı sağlayacağı öngörülmektedir.

Bütün dünya genelinde sermayenin serbest dolaşımının artması ve son yıllarda meydana gelen finansal krizler, ülkeleri ve mikro düzeyde işletmeleri bu krizlere karşı önlem almaya sevk etmiştir. Finansal krizlerden etkilenen sektörler ülkeler bazında farklılık göstermektedir. Türkiye'de krizlerden en fazla etkilenen sektör bankacılık sektörü olmuştur. İşletmeler risklere karşı piyasada yaygın olarak kullanılan finansal ürünlere dayalı türev ürünleri kullanarak risklerden korunma yoluna gitmişlerdir. İhracat ve turizm sektörü açısından döviz kur değişimi en önemli risk olmuştur. Bu açıdan Muğla bölgesinde faaliyette bulunan 120 firmaya anket uygulaması yapılmış, firmalar açısından 2001 yılı ve öncesi dönemde birinci derecede en önemli riskin faiz ve mal fiyat riski iken, 2001 yılından sonra kur riski ve faiz riski olduğu, bu risklere karşı 2001 yılı ve öncesi dönemde yerli paranın değer kaybetmesi nedeniyle döviz olarak tutulduğu, mecbur olmadıkça faizle borçlanmaya gitmedikleri, 2001 yılından sonraki dönemin son iki yılında yerli paranın değer kazanmasıyla doluluk oranlarının artmasına rağmen gelirlerinde bir düşme olduğu görülmüştür. Firmaların risklere karşı türev ürünleri gerek bilgi sahibi olmadıklarından gerekse oluşmuş bir piyasanın olmadığından kullanmadıkları ortaya çıkmıştır.

İşletme yönetiminin hedefi, girişimciye kâr sağlamada yardımcı olmaktır.
Küçük işletme girişimci aynı zamanda yönetici olmaktadır. İşletmenin asıl
hedefi kardır. Karı farklı şekillerde arttırmak mümkündür. Ayrıca hangi dönem için karlılık ve hangi karlılık hedeflemek de önemlidir. Kısa, orta veya
uzun dönem karlılık mı? Herhangi bir dönemdeki işletme karı mı yoksa işletme değeri mi? Yöneticiler yada girişimciler bu sorular üzerinde yoğunlaşarak
hedeflerini belirlemeli ve faaliyetler bu doğrultuda planlanmalıdır. Kısa dönemi düşünen işletmelerin yüksek karlar sağladıklarını görmekteyiz. Ancak
böyle hedefte işletmenin ömrü kısa olmaktadır. Konaklama sektöründe sadece
doluluk oranı üzerinde yoğunlaşan işletmelerin doluluk oranının yüksek çıktığı ancak sonraki dönemlerde karlılığın düştüğünü görmekteyiz.
Çok hızlı gelişen ve uluslararası finansal piyasalarda işletmelerin faaliyette
bulunmaları şirketlerin hedef ve örgüt yapılarını değiştirmektedir. Küreselleşme, şirketlerin ulusal piyasalarla birlikte uluslararası piyasalardan pay almaya sevk etmiştir. Artan rekabet ile birlikte şirketler faaliyetlerini ülke dışına taşımaktadır. Bu durum şirketlerin, farklı kültürlere ve bölgelere ürün
pazarlayabilecek yapıyı beraberinde getirmektedir. Bu şartlar göz önüne alındığında, şirketler işgücü ve hammadde açısından esnek bir örgüt yapısını gerektirmektedir. Ayrıca teknolojiyle birlikte finansal ve ürün pazarlarını takip
edecek davranış tarzları da önem kazanmaktadır.
Şirketler bu süreçte üstlendikleri rol konusunda kararsız kalmamalıdır. Dolayısıyla şirketler, bu süreçten zarar gören bir işletme olmayıp uluslararası piyasalarda faaliyette bulunan ve ekonomik fayda sağlayan birimler olmaya çalışmalıdır.
İşletmeler daha sağlıklı karar verebilmek için piyasaları, finansal gelişmeleri,
yoğun rekabeti takip etmek zorundadırlar. Ayrıca sahip oldukları varlıkları en
iyi şekilde nasıl kullanabilecekleri ve ihtiyaç duydukları kaynakları en düşük
maliyetle sağlama yollarına yoğunlaşmalıdır. Bunları dikkate alarak sürdürülebilir anlamında işletmeyi geleceğe taşımak ancak sahip olunan bilgilerle
olur

The goal of business management is to assist the entrepreneur in making profits. A small business entrepreneur is also a manager. The principal of the business The target is profit. It is possible to increase profits in different ways. It is also important to target profitability and profitability for which period. Short, medium or long term profitability? Operating profit or operating value in any given period? Managers or entrepreneurs focus on these questions and objectives should be determined and activities should be planned accordingly. We see that businesses that think about the short term make high profits. However With such a target, the life of the business is short. In the hospitality industry only We see that businesses that focus on the occupancy rate have a high occupancy rate, but their profitability decreases in the following periods.
Businesses are operating in very rapidly developing and international financial markets.
Their presence changes the goals and organizational structures of companies. Globalization has led companies to take a share from international markets as well as national markets. With increasing competition, companies are moving their activities abroad. This situation causes companies to produce products for different cultures and regions.
It brings with it a structure that can be marketed. Considering these conditions, companies require a flexible organizational structure in terms of workforce and raw materials. In addition, we follow the financial and product markets with technology.
Behavior styles that will help you are also gaining importance.
Companies should not remain indecisive about their role in this process. Therefore, companies should try to be units that operate in international markets and provide economic benefits, rather than being a business that suffers from this process. In order to make healthier decisions, businesses use markets, financial developments, They have to follow intense competition. In addition, their assets are how they can use it well and minimize the resources they need.should focus on cost-effective ways to provide Taking these into consideration, carrying the business into the future in a sustainable sense can only be done with the knowledge we have. It is possible