Books by Filiz Dığıroğlu
Osmanlı Devleti’nde 1803 yılında Birgivi Risalesi’nin matbaada basımıyla matbu dini kitap ve risa... more Osmanlı Devleti’nde 1803 yılında Birgivi Risalesi’nin matbaada basımıyla matbu dini kitap ve risalelerin serüveni başlamıştır. Devlet, matbaanın hem bilgiyi hızlı ve ucuz biçimde tedavüle sokması hem de propaganda aracı özelliğini göz önünde bulundurarak yeni matbuat politikaları geliştirmiştir.
II. Abdülhamid döneminde kitaplara basım öncesi ruhsat alma zorunluluğu getirilmiş ve devletin yayıncılık üzerindeki etkisi ve varlığı kuvvetlenmiştir.
Bu çalışma Sultan Abdülhamid ve II. Meşrutiyet döneminde matbu dinî bilginin dolaşıma girmesinde bir devlet politikası olup olmadığı, varsa ne suretle tezahür ettiği ve tedavüldeki dinî bilgiyi kimlerin hangi şartlarda ne tür saiklerle ürettiği sorularının peşinden gitmektedir.

Modern iktisadi düşüncenin Osmanlı Türkiyesi’ne girişi, yayılması ve yerleşmesine dair sis perdes... more Modern iktisadi düşüncenin Osmanlı Türkiyesi’ne girişi, yayılması ve yerleşmesine dair sis perdesi son yıllarda yapılan sınırlı sayıdaki çalışmalarla kısmen aralanmaya başladı. Bu alandaki çalışmalara konu olan eserlerin önemli bölümünü iktisat ders kitapları oluşturmaktadır. Ders kitapları yazıldığı dönemde iktisat alanında Batı dünyasında süre giden fikri tartışmalara, Osmanlı münevverlerinin fikri yönden hangi kaynaklardan beslendiklerine ve modern iktisadi düşüncenin Osmanlı Türkiyesi’nde nasıl bir gelişme gösterdiğine dair önemli ipuçları barındırırlar.
Modern iktisadi düşünceyi benimseyen ve bu alanda telif ettiği kitapla modern iktisadın Osmanlı Türkiyesi’ne yayılması ve yerleşmesinde büyük etkisi olanlardan biri de Sakızlı Ohannes Efendi’dir. Hem yazdıkları hem de takipçilerine etkisiyle Adam Smith geleneğinin Türkiye’deki önemli temsilcileri arasındaki yerini alır. Bu açıdan Ohannes Paşa’nın yazdıkları Osmanlı Türkiyesi’nden Cumhuriyet’e modern iktisadın Türkiye’deki serüveninin anlaşılmasında büyük bir önemi haizdir.
Bu kitap, Dersaadet'teki "Acem (İranlı)" kitapçı/sahaf esnafının bir prototipi olarak Hacı Hüseyi... more Bu kitap, Dersaadet'teki "Acem (İranlı)" kitapçı/sahaf esnafının bir prototipi olarak Hacı Hüseyin Efendi'nin mesleki kariyerini esas alarak biyografisini anlatmaktadır. Bu nedenle kitap, Tebriz'de dünyaya gelip, genç yaşlarda İstanbul'a yerleşen Hacı Hüseyin Efendi'nin İstanbul'daki matbaacılık ve kitapçılık faaliyetlerine odaklanmaktadır.

Osmanlı tütün tekelini elinde bulunduran Tütün Rejisi, Osmanlı Devleti'nin Kırım Harbi'yle başlay... more Osmanlı tütün tekelini elinde bulunduran Tütün Rejisi, Osmanlı Devleti'nin Kırım Harbi'yle başlayan dış borçlanma sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu yüzden devletin borçlarına karşılık kurulan Düyun-ı Umumiye İdaresi'nden Reji Şirketi'ne devredilen Osmanlı tütünleri idaresi ve Reji Şirketi'nin uygulamaları son dönem Osmanlı iktisadi ve sosyal tarih çalışmaları bakımından oldukça önemlidir; çünkü Osmanlı Devleti'nin tütün işletme yetkisini yabancı sermayeye dayalı üçlü bir konsorsiyuma vermesi, kendine has özellikleri olan bir tür özelleştirme modelidir.
1883'te kurulan Reji kısa sürede teşkilatlandı ve tütün ziraatını kontrol edebilmek amacıyla Selanik, İzmir, Halep, Samsun gibi önemli tütün üretim merkezlerinde faaliyete başladı. Trabzon tütün tekelini yönetmeye başlamasının ardından başta Samsun Tütün Fabrikası olmak üzere Samsun tütün iskelesi ile çarşılar, ambarlar, depolar, tütün fabrikaları, imalathaneler, bayiler, tütün borsası, tütün kaçakçılığı, kolcular ve diğer Reji kurumları iktisadi ve sosyal bir ilişkiler ağı, bir varlık olarak ortaya çıktı. Büyük ölçüde arşiv ve süreli yayın malzemesine dayalı olarak hazırlanan bu çalışma, Reji İdaresi'nin 1883-1914 yılları arasında Trabzon ve Samsun'daki faaliyetlerini bir bütün olarak inceleyip değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Book Chapters by Filiz Dığıroğlu
STUDIES ON THE STUDIES ON THE RELATIONS BETWEEN RELATIONS BETWEEN THE OTTOMAN EMPIRE THE OTTOMAN EMPIRE AND SOUTHEAST ASIA AND SOUTHEAST ASIA, 2024
Osmanlı Kitap Koleksiyonerleri ve Koleksiyonları: İtibar ve İhtiras, 2022
İmparatorluğun Son Asrında Osmanlılar: Kurumlar-İnsanlar-Kaynaklar, 2021
1 Sultan II. Abdülhamid'in hal fetvası "İmamü'l-müslimîn olan Zeyd bazı mesâil-i mühimme-i şer'iy... more 1 Sultan II. Abdülhamid'in hal fetvası "İmamü'l-müslimîn olan Zeyd bazı mesâil-i mühimme-i şer'iyyeyi kütüb-i şer'iyyeden tayy u ihrac ve kütüb-i mezkûreyi men ve hark u ihrâk …" ibareleri ile başlar. 2 Türk matbuatının önemli simalarından Ahmed İhsan sansürün etkili isimlerinden Hıfzı Bey'i hasta yatağında ziyaret eder. 'Sadık' hizmetine rağmen gözden düştüğünü ve bu 'sadık' hizmetleri dolayısıyla Hıfzı Bey'in nedametini nakleder. Bkz. Süleyman Kani İrtem, Abdülhamid Devrinde Hafiyelik ve Sansür Abdülhamid'e Verilen Jurnaller, haz.
T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI TEBRİZ BAŞKONSOLOSLUĞUNUN KURULUŞUNUN 100. YILI, 2021
Sultan V. Mehmed Reşad ve Dönemi, 2018
Sultan II. Abdülhamid Han ve Dönemi, 2017
Bu kitap 22-24 Eylül 2016 tarihlerinde Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Doğumunun 174. Yılında S... more Bu kitap 22-24 Eylül 2016 tarihlerinde Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Doğumunun 174. Yılında Sultan II. Abdülhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu"nda sunulan metinler esas alınarak hazırlanmıştır. Metinlerden yazarları sorumludur. (
Osmanlı'da Şehir, Vakıf ve Sosyal Hayat, 2018
ARTICLES by Filiz Dığıroğlu
Müteferrika, 2024
Litografi ya da diğer adıyla taşbaskı tekniğinin Osmanlı topraklarına intikaline dair önemli ayrı... more Litografi ya da diğer adıyla taşbaskı tekniğinin Osmanlı topraklarına intikaline dair önemli ayrıntılar sunan bu makale, söz konusu teknolojinin Avrupa'daki keşfiyle eş zamanlı bir dönemde Osmanlı padişahına duyurulduğunu göstermektedir. Rus Şarkiyat okulunun kurucularından Osip Ivanoviç Senkovski doğu dillerini geliştirmek üzere adım attığı Osmanlı topraklarında Sultan II. Mahmud'a yeni ortaya çıkan "taşbaskı" tekniğini tanıtan ve ayrıntılarını anlatan bir rapor sunar. 1820 tarihli bu layiha ile birlikte "Osmanlı Devleti'nde litografinin ilk ne zaman, nerelerde, hangi mahfillerde, kimler tarafından dile getirildiği" sorusu gündeme gelmiştir,
binaenaleyh bu yazı da söz konusu soruya yanıt arama çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Din ve Hayat, 2024
Matbaa teknolojisinin gündelik hayata dahil olmasıyla beraber dini mahiyetli çizim ve resimleri i... more Matbaa teknolojisinin gündelik hayata dahil olmasıyla beraber dini mahiyetli çizim ve resimleri içeren görsellerin, hadis ve ayetlerin yazılı olduğu levhaların matbu formları tedavüle girmiş, halkın alım gücüne hitap eden bu ürünler hem kitapçı tezgahlarında hem de insanların ev/dükkanlarında kendilerine rahatlıkla yer bulmuşlardır. Elinizdeki yazı bu tür biri materyale odaklanmış na‘l-i şerife mahsus matbu bir levhanın Beyrut’ta başlayan hikayesini ele almıştır. Bu metin son dönem Osmanlı dünyasında na‘l-i şerif üzerinden peygamber muhabbeti ve hürmeti, halife-Sultan II. Abdülhamid, matbuattaki aktörler, matbuat denetimi, matbu dini materyal tasarımı ve tedavülü, dini objelere karşı hassasiyet dereceleri ile din-siyaset ilişkisinden “halk İslamı”na uzanan bir dolu ayrıntı içermektedir.

Arşiv Dünyası, 2021
Kütüphanelerin oluşumunda uygulanan bir yöntem olarak bağış, kütüphaneyi zenginleştiren ama genel... more Kütüphanelerin oluşumunda uygulanan bir yöntem olarak bağış, kütüphaneyi zenginleştiren ama genel koleksiyonda sorun oluşturma potansiyeli de olan hassas bir mevzudur. Bu çalışmada bağış mefhumu ve kütüphaneye etkilerinden ziyade bağış koleksiyonların kütüphaneye intikal süreçlerine odaklanılmıştır. Bu süreçlerin bilinmesi ve kaydedilmesinin kurum tarihine sunacağı katkı muhakkaktır. Bu bağlamda bağışçı Çerkeşşeyhîzâde ailesi örneğinden hareketle Kütüphane-i Umumi-i Osmanî’deki bir bağış koleksiyonu ele alındı. Söz konusu koleksiyonun bağış teslim evrakından yola çıkılarak hazırlanan bu makalede, Kütüphane-i Umumi-i Osmanî’nin bağışçılarına dair literatürün sessizliğine dikkat çekilmektedir. Kütüphane-i Umumi’deki diğer koleksiyonlar için de ulaşılabilen bağış hikayeleri ile birlikte kütüphane bağışçılarının tespiti, kıymetli sonuçlar verebilir. Kütüphanelerdeki koleksiyonların mahiyetini daha anlaşılır kılabilecek bir imkan olarak bu yaklaşımın kütüphane tarihine sunacağı perspektif aşikardır. Aynı şekilde söz konusu yaklaşımın tüm Osmanlı kütüphanelerine teşmiliyle elde edilecek sonuçlar da ufuk açıcı olacaktır. Bu minvalde babalarının kitaplığını bağışlayan M. Bahaeddin ve M. Server Beyler gibi diğer bağışçıların da haklarının teslim edilmesi adına bu mütevazi çalışmanın bir yol açacağı düşünülmektedir. Ancak bu tür çalışmaların çoğalmasıyla birlikte ilk milli kütüphanemiz addedilen Kütüphane-i Umumi’nin bağışçı profili ortaya çıkarılabilir. Dolayısıyla bağışçılar ve koleksiyon sahiplerinin kimliklerinin belirlenmesi, özellikle bağış hikayelerinin derlenmesi, Kütüphane-i Umumi’nin kurumsal tarihine katkı sunacağı gibi kültür tarihimize de katkı sunacaktır.

Osmanlı Araştırmaları, 2020
After the second half of the 19th century, as the printing in Ottoman Empire became widespread, t... more After the second half of the 19th century, as the printing in Ottoman Empire became widespread, the number of private printing houses increased and many new actors entered into the Ottoman printing market. Iranian entrepreneurs called Acem Basmacılar/Kitapçılar ('Ajam Printers/booksellers) were important actors of this market. Some of the printers and booksellers came together to establish companies. Şirket-i Sahafiye-i İraniye (Iranian Book Company), was one of these companies and established by Iranian printers and bibliopoles operating in Istanbul to publish cheaply. It distinguished from other companies because of being a pioneer company in the Ottoman printing history and marked a quarter century in Ottoman printing. Contrary to its place in the Ottoman printing history, this company hasn't been quested independantly until now. This paper aims to discuss the establishment of the company, the identities and professions of the founders and partners of the company, the place of the print, bookstores, activities of the company, publication categories, publication policy, reader profile and the relationship of the company with the Ottoman official authorities. The paper concentrates especially on the relations of the company with censor mechanism of the Abdülhamid II Era and it will also try to answer the question that whether the Iranian identiy of the founders of the company affected the publication policy.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı’da matbaacılığın yaygınlaşması ile birlikte özel matbaaların sayısı hızla artmış ve Osmanlı matbuat piyasasında birçok aktör devreye girmiştir. Bu aktörler içerisinde ‘Acem basmacılar/kitapçılar’ da denen İranlı müteşebbislerin önemi inkar edilemez bir gerçekliktir. Acem kitapçıların da içinde bulunduğu Osmanlı matbuat piyasasında bazı matbaacı ve kitapçılar güçlerini birleştirerek şirketleşmeye gitmiştir. Bu makaleye konu olan Şirket-i Sahafiye-i İraniye, Osmanlı yayıncılık tarihinde söz konusu şirketlere öncülük etmesi ve İstanbul’da yaşayan İranlı/Acem matbaacı/sahaf esnafı tarafından kurulması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. İstanbul’da faaliyet gösteren Acem/İranî matbaacıların daha ucuz neşriyat yapmak amacıyla bir araya gelerek kurdukları Şirket-i Sahafiye-i İraniye, Osmanlı matbuatında yaklaşık çeyrek asırlık bir döneme damgasını vurmuştur. Bu makale, şu ana kadar hakkında müstakil bir çalışma yapılmamış olan Şirket-i Sahafiye-i İraniye’nin kuruluşu, kurucuların ve ortakların kimlikleri ile meslekleri, matbaanın yeri, kitap satış noktaları, şirketin faaliyetleri, ne tür eserler bastığı, yayın politikası, okur profili gibi noktaları ve şirketin Osmanlı resmi makamları ile ilişkilerini aydınlatmayı amaçlamaktadır. Osmanlı yayıncılığının gözle görülür bir ivme kazandığı II. Abdülhamid devrinde, Şirket-i Sahafiye-i İraniye’nin dönemin ‘sansür’ mekanizmalarıyla ilişkilerine özellikle değinilmiştir. Ayrıca şirket kurucularının ‘Acem’ kimliğinin yayın politikasında bir izdüşümü olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
Uploads
Books by Filiz Dığıroğlu
II. Abdülhamid döneminde kitaplara basım öncesi ruhsat alma zorunluluğu getirilmiş ve devletin yayıncılık üzerindeki etkisi ve varlığı kuvvetlenmiştir.
Bu çalışma Sultan Abdülhamid ve II. Meşrutiyet döneminde matbu dinî bilginin dolaşıma girmesinde bir devlet politikası olup olmadığı, varsa ne suretle tezahür ettiği ve tedavüldeki dinî bilgiyi kimlerin hangi şartlarda ne tür saiklerle ürettiği sorularının peşinden gitmektedir.
Modern iktisadi düşünceyi benimseyen ve bu alanda telif ettiği kitapla modern iktisadın Osmanlı Türkiyesi’ne yayılması ve yerleşmesinde büyük etkisi olanlardan biri de Sakızlı Ohannes Efendi’dir. Hem yazdıkları hem de takipçilerine etkisiyle Adam Smith geleneğinin Türkiye’deki önemli temsilcileri arasındaki yerini alır. Bu açıdan Ohannes Paşa’nın yazdıkları Osmanlı Türkiyesi’nden Cumhuriyet’e modern iktisadın Türkiye’deki serüveninin anlaşılmasında büyük bir önemi haizdir.
1883'te kurulan Reji kısa sürede teşkilatlandı ve tütün ziraatını kontrol edebilmek amacıyla Selanik, İzmir, Halep, Samsun gibi önemli tütün üretim merkezlerinde faaliyete başladı. Trabzon tütün tekelini yönetmeye başlamasının ardından başta Samsun Tütün Fabrikası olmak üzere Samsun tütün iskelesi ile çarşılar, ambarlar, depolar, tütün fabrikaları, imalathaneler, bayiler, tütün borsası, tütün kaçakçılığı, kolcular ve diğer Reji kurumları iktisadi ve sosyal bir ilişkiler ağı, bir varlık olarak ortaya çıktı. Büyük ölçüde arşiv ve süreli yayın malzemesine dayalı olarak hazırlanan bu çalışma, Reji İdaresi'nin 1883-1914 yılları arasında Trabzon ve Samsun'daki faaliyetlerini bir bütün olarak inceleyip değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Book Chapters by Filiz Dığıroğlu
ARTICLES by Filiz Dığıroğlu
binaenaleyh bu yazı da söz konusu soruya yanıt arama çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı’da matbaacılığın yaygınlaşması ile birlikte özel matbaaların sayısı hızla artmış ve Osmanlı matbuat piyasasında birçok aktör devreye girmiştir. Bu aktörler içerisinde ‘Acem basmacılar/kitapçılar’ da denen İranlı müteşebbislerin önemi inkar edilemez bir gerçekliktir. Acem kitapçıların da içinde bulunduğu Osmanlı matbuat piyasasında bazı matbaacı ve kitapçılar güçlerini birleştirerek şirketleşmeye gitmiştir. Bu makaleye konu olan Şirket-i Sahafiye-i İraniye, Osmanlı yayıncılık tarihinde söz konusu şirketlere öncülük etmesi ve İstanbul’da yaşayan İranlı/Acem matbaacı/sahaf esnafı tarafından kurulması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. İstanbul’da faaliyet gösteren Acem/İranî matbaacıların daha ucuz neşriyat yapmak amacıyla bir araya gelerek kurdukları Şirket-i Sahafiye-i İraniye, Osmanlı matbuatında yaklaşık çeyrek asırlık bir döneme damgasını vurmuştur. Bu makale, şu ana kadar hakkında müstakil bir çalışma yapılmamış olan Şirket-i Sahafiye-i İraniye’nin kuruluşu, kurucuların ve ortakların kimlikleri ile meslekleri, matbaanın yeri, kitap satış noktaları, şirketin faaliyetleri, ne tür eserler bastığı, yayın politikası, okur profili gibi noktaları ve şirketin Osmanlı resmi makamları ile ilişkilerini aydınlatmayı amaçlamaktadır. Osmanlı yayıncılığının gözle görülür bir ivme kazandığı II. Abdülhamid devrinde, Şirket-i Sahafiye-i İraniye’nin dönemin ‘sansür’ mekanizmalarıyla ilişkilerine özellikle değinilmiştir. Ayrıca şirket kurucularının ‘Acem’ kimliğinin yayın politikasında bir izdüşümü olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
II. Abdülhamid döneminde kitaplara basım öncesi ruhsat alma zorunluluğu getirilmiş ve devletin yayıncılık üzerindeki etkisi ve varlığı kuvvetlenmiştir.
Bu çalışma Sultan Abdülhamid ve II. Meşrutiyet döneminde matbu dinî bilginin dolaşıma girmesinde bir devlet politikası olup olmadığı, varsa ne suretle tezahür ettiği ve tedavüldeki dinî bilgiyi kimlerin hangi şartlarda ne tür saiklerle ürettiği sorularının peşinden gitmektedir.
Modern iktisadi düşünceyi benimseyen ve bu alanda telif ettiği kitapla modern iktisadın Osmanlı Türkiyesi’ne yayılması ve yerleşmesinde büyük etkisi olanlardan biri de Sakızlı Ohannes Efendi’dir. Hem yazdıkları hem de takipçilerine etkisiyle Adam Smith geleneğinin Türkiye’deki önemli temsilcileri arasındaki yerini alır. Bu açıdan Ohannes Paşa’nın yazdıkları Osmanlı Türkiyesi’nden Cumhuriyet’e modern iktisadın Türkiye’deki serüveninin anlaşılmasında büyük bir önemi haizdir.
1883'te kurulan Reji kısa sürede teşkilatlandı ve tütün ziraatını kontrol edebilmek amacıyla Selanik, İzmir, Halep, Samsun gibi önemli tütün üretim merkezlerinde faaliyete başladı. Trabzon tütün tekelini yönetmeye başlamasının ardından başta Samsun Tütün Fabrikası olmak üzere Samsun tütün iskelesi ile çarşılar, ambarlar, depolar, tütün fabrikaları, imalathaneler, bayiler, tütün borsası, tütün kaçakçılığı, kolcular ve diğer Reji kurumları iktisadi ve sosyal bir ilişkiler ağı, bir varlık olarak ortaya çıktı. Büyük ölçüde arşiv ve süreli yayın malzemesine dayalı olarak hazırlanan bu çalışma, Reji İdaresi'nin 1883-1914 yılları arasında Trabzon ve Samsun'daki faaliyetlerini bir bütün olarak inceleyip değerlendirmeyi hedeflemektedir.
binaenaleyh bu yazı da söz konusu soruya yanıt arama çabasının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı’da matbaacılığın yaygınlaşması ile birlikte özel matbaaların sayısı hızla artmış ve Osmanlı matbuat piyasasında birçok aktör devreye girmiştir. Bu aktörler içerisinde ‘Acem basmacılar/kitapçılar’ da denen İranlı müteşebbislerin önemi inkar edilemez bir gerçekliktir. Acem kitapçıların da içinde bulunduğu Osmanlı matbuat piyasasında bazı matbaacı ve kitapçılar güçlerini birleştirerek şirketleşmeye gitmiştir. Bu makaleye konu olan Şirket-i Sahafiye-i İraniye, Osmanlı yayıncılık tarihinde söz konusu şirketlere öncülük etmesi ve İstanbul’da yaşayan İranlı/Acem matbaacı/sahaf esnafı tarafından kurulması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. İstanbul’da faaliyet gösteren Acem/İranî matbaacıların daha ucuz neşriyat yapmak amacıyla bir araya gelerek kurdukları Şirket-i Sahafiye-i İraniye, Osmanlı matbuatında yaklaşık çeyrek asırlık bir döneme damgasını vurmuştur. Bu makale, şu ana kadar hakkında müstakil bir çalışma yapılmamış olan Şirket-i Sahafiye-i İraniye’nin kuruluşu, kurucuların ve ortakların kimlikleri ile meslekleri, matbaanın yeri, kitap satış noktaları, şirketin faaliyetleri, ne tür eserler bastığı, yayın politikası, okur profili gibi noktaları ve şirketin Osmanlı resmi makamları ile ilişkilerini aydınlatmayı amaçlamaktadır. Osmanlı yayıncılığının gözle görülür bir ivme kazandığı II. Abdülhamid devrinde, Şirket-i Sahafiye-i İraniye’nin dönemin ‘sansür’ mekanizmalarıyla ilişkilerine özellikle değinilmiştir. Ayrıca şirket kurucularının ‘Acem’ kimliğinin yayın politikasında bir izdüşümü olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
II. Meşrutiyet'le birlikte medrese ıslahatına ilişkin tartışmalar yoğunlaşmış, tasarlanan yeni medrese modellerinin uzantısı olarak kütüphaneler gündeme gelmiştir. Makaleye konu olan Bursa'daki Tedrisat-ı Cedide-i İlmiye Kütüphanesi'nin de "yeni medrese kütüphanesi" modeli olarak tasarlandığı düşünülmektedir. Bu makale söz konusu kütüphanenin talimatnamesine odaklanmıştır. Çünkü kütüphane idaresi ile ilgili kuralların detaylı bir şekilde ele alındığı bu kurallar manzumesi, medrese kütüphanelerinin yeni formuna dair birçok ayrıntıyı ifade etmektedir. Bu çalışma ile taşradaki bir medrese kütüphanesinin kuruluşu, mekanı, yönetimi, işletme biçimi, koleksiyon oluşturma şekli ve kullanıcı hizmetleri ortaya konmaktadır. Böylece Meşrutiyet dönemi Osmanlı kütüphanecilik tarihine mütevazi bir katkı sağlanması hedeflenmektedir.
ABSTRACT
The registries (books), files and document collections in the Archive of the Meshihat, where Bab-ı Fetva’s memory is saved, are important information sources for many social sciences. This paper is focused on a registry series in this Archive as one of the sources of the Ottoman Print History. This registry series belongs to the Tedkîk-i Mesâhif ve Müellefât-ı Şer‘iyye Meclisi of the Meshihat. This council/committee is a part of the Ottoman print control mechanism. In this study some revisions and amendments are made to the records of the registries in the existing archive catalog. These revisions are indebted to the archivists and the digitalization process of the Meshihat Archives. Before the revisions we were aware of only two registries of the council. But thanks to the revisions, we saw that there is a registry series consisting of 15 registries belonging to the above mentioned council. This paper proposes a new catalog information, which will provide to see the registries as a whole and to facilitate the researches of social sciences. Beside the arrangement of catalog information we will analyze the content of the registry collection to present the wealthy potential of Meshihat Archives to the attention of researchers for print history and social sciences in general. The detailed analyze of the content of the registries aims to contribute to the micro-catalog of these registries which will be realized in the future.
Tetkik-i Müellefat Heyeti kayıtları, II. Abdülhamid döneminde matbu dini neşriyatın seyrini, ruhsat başvurusunda bulunan eserlerin incelenme sürecini, heyet üyelerinin verdiği kararları göstermektedir. İşte bu makale bir dini eserin yayınlanıp yayınlanmayacağına dair kararları ve özellikle ruhsat alması uygun görülmeyen eserlerin ‘sakıncalı’ bulunan taraflarını kaynakların müsaade ettiği nispette tespit etmiştir. Aslında bu tespitler devletin dini neşriyata müdahelesinin boyutlarını ortaya koyabilecek ufuk açıcı bilgilerdir. Bu makale müellif ulemanın eserlerine ruhsat alma girişimine odaklanarak ulemanın ulemayı tedkik ettiği süreci anlamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Osmanlı ilmiyesinin üst düzey ulemasından müteşekkil heyetin denetim ve kontrol yetkisini nasıl kullandığı gözlenmiştir. Devletin incelemelerde bulunan heyet başkanından taşra medreselerinde tahsil-i uluma devam eden talebeye kadar herkese eşit mesafede bir tutum sergilediği müşahede edilmiştir. Aynı şekilde denetim mekanizmalarının faili olan ulemanın, müellif/denetlenen ya da heyet üyesi/denetleyici sıfatlarını haiz olarak mekanizma ile farklı düzeylerde ilişkiler kurduğunda da sistemin adilane suretle işletildiği görülmüştür. Bunların yanı sıra söz konusu dönemde taltif edilen müellif ulema ile dini metin türleri ve telif meselesine dair bazı ayrıntılar da ele alınmıştır.
Abstract
Among Ottoman texts, there had been always religious texts to respond the needs of both the scholars and common people. These religious texts, maintained to be the focusing point even after Ottoman texts increased in variety due to becoming the print widespread and the influence of Tanzimat reforms. Thus this paper aims to identify the religious texts that were produced in the era of Abdulhamid II, and mainly their producers. Because, under the political and scientific atmosphere of the era, identities of whom produce the religious knowledge have an effect on a variety of things among them especially the character of the texts. This paper searchs for the answer of the question that who produces the religious texts in the era of Abdulhamid II. The response can be found by looking into the activities of the print control mechanism that obtain an institutionalized structure and was effectively applied in that era. In this context, the records of Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti (The Council of Supervision and Inspection), that was working dependently on the Ministry of Education, the supreme authority of print control mechanism, have been examined.
As the religious texts are taken under examination, diverse data sets are composed by searching on the registers of Tetkik-i Müellefat Heyeti (the Council of Examination of Written Works) that found within Bab-ı Fetva (the Office of Sheykhu’l-Islam). Because these registers comprise very rich data like title of the book under examination, its author, topic and genre, the person or agency that request the examination and the evaluation and decision of the council about whether it will be published or not. Thus the registers in Bab-ı Fetva (the Office of Sheikh al-Islam) are the most suitable sources for this question. For the interlocutors of the council in the office of Sheikh al-Islam, were who demand the permit for publishing, in other words they were persons or agencies who want to publish a religious text. According to the registers of the council, the interlocutors were both authors, translators or annotators who contribute directly in the production of text and publishers who demand the permit for publishing the academic textbooks and the catechisms for public readers. As classifying the identities of the directly contributors to the production of texts, it appears that they belong to the various social groups like bureaucrats, scholars, disciples, sheikhs and members of religious orders. Among them only the scholars will be discussed in this paper. The most impressive result of examining the demanders of permit for publishing is that Ottoman scholars have lost their monopoly in production of the texts. Nevertheless, they continued to be the second largest group in the production of religious texts.
This paper presents the categorization of the scholar-authors according to their identities, the variety of the texts they produce and the attitude of the state in the face of these texts. Thanks to these categorizations, it puts out the variety of the scholars-authors and their diffusion in Ottoman lands. The registers of Tetkik-i Müellefat Heyeti (the Council of Examination of Written Works), demonstrate the progress of religious publication in the era of Sultan Abdulhamid II, the examination process of the books issued to the authorization and the decisions of the members of the council. This paper determines the evaluations on the religious texts to be published or not and especially the “objectionable aspects” of the texts of which publication was rejected. In fact, these determinations give stimulating data that can reveal the dimensions of the state’s intervention in religious publication. By focusing on scholar-authors who applied for permission, this paper attempts to demonstrate the process in which scholars investigate other scholars. In this context, it shows how the council, consisting of high-ranking ottoman scholars, use the authority of supervision and control. It has been observed that the state stands in an equal distance to every demander from the head of council to the disciple from a provincial madrasa. Likewise, it has been seen that being actors of the control mechanism, the scholars fairly run the system even when they involved in different kinds of relationships with the mechanism as the members of the council so the investigators. In addition to these divers aspects of control mechanism, this paper deals with some details about rewarded scholar-authors and genres and compilation of religious texts.
Matbanın gelişmesi ve Osmanlı toplumunda yaygınlık kazanması ile doğru orantılı olarak neşriyatın devlet tarafından takibi ve denetimi de artmıştır. II. Abdülhamid dönemi matbuat politikaları çerçevesinde dini ve dinî olmayan metinlerin yayınlanmasında mevcut denetim mekanizmaları daha organize ve profesyonel bir şekilde işletilmiştir. Bu makale tahttan indirilme gerekçeleri arasında dinî yayınları tahrif etmek, dinî kitapları toplattırmak ve yaktırmak da olan II. Abdülhamid’in devrindeki dinî kitap yayıncılığı ve bu yayıncılıkta devletin oynadığı rolü ele alacaktır. Devletin oynadığı rolün temsilcisi olan denetim mekanizmalarını, dinî yayıncılığın aktörleri diğer bir deyişle Osmanlı’da dinî bilginin üretimini sağlayan müellif, mütercim ve yayıncı cephesinden inceleyecektir. Denetim mekanizmalarının muhataplarını esas alacak bu çalışma, II. Abdülhamid döneminin eleştirilen matbuat politikalarına farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır. Aktörlerin kimlikleri, basmak/yayınlamak istedikleri eserler ve söz konusu denetim mekanizmalarının bu eserlere onay verip-vermediği soruları çerçevesinde kaleme alınan makalenin temel sorusu ise söz konusu kitapların yazarları/mütercimleri /yayıncıları kimlerdir suali olacaktır. Bu soru II. Abdülhamid döneminde dinî metinleri kimin ürettiği sorusuyla birinci dereceden alakalı olduğu gibi devletin hangi dinî metinlerin neşriyatına geçit verdiği sorusuyla da doğrudan ilişkilidir. Bâb-ı Fetva’daki dinî yayıncılığı kontrol amaçlı oluşturulan danışma heyetinin (Tedkik-i Müellefat Heyeti) defterlerindeki veriler kullanılarak 1889-1906 yılları arasında yıllık dinî kitap yayınlama talebi ve yıllar itibariyle seyrinin ortaya konduğu makalede taşra ve merkezden yapılan başvuruların ruhsat almayı başaran ya da başaramayan müracaatlar ayırımı yapılmadan kapsamlı bir tespiti yapılarak II. Abdülhamid döneminde dinî neşriyatın daha belirgin bir tasviri elde edilmiştir.
Anahtar kelimeler: II. Abdülhamid, Giritli Sırrı Paşa, Meşihat, matbuat, denetim.
Abstract
Proliferation of printing press in the Ottoman society caused an increase in state monitoring and control in publishing. Within the framework of the press policies of the Abdülhamid II era existing control mechanisms were operated in a more organized and professionalized manner during the publication of both religious and non-religious texts. Distorting religious books, pulling the books off the shelves and burning them out were considered among the reasons behind Abdulhamid II's dethronement. This article examines the ways in which the publication of religious books played a key role and how the state took part in this process of publication during the reign of Abdulhamid II. These control mechanisms have not been examined from the viewpoint of actors (writers and publishers) of the religious publishing yet. This study will be based on the interlocutors of the control mechanisms, and aims to give a different perspective to the criticized printing policies of the period of Abdülhamid II era. This article tries to determine the identities of the actors, the texts they want to publish and answers the question of whether the control mechanism approve to publish these texts or not. The main problem of this article is to find out the producers of the religious texts/books. This problematic is related to the question of which religious texts were allowed to be published by the state and to what kind of publications state offered incentives. This article examines the data derived from the registers of the Concultation Commission (Tedkik-i Müellefat Heyeti) in Bâb-ı Fetva between 1889 and 1906. The annual demand for publication of religious books and the course of this demand between the above mentioned years are presented according to registers. Moreover, the demands from both the countryside and the center have been taken into account without making a distinction between the successful and the unsuccessful ones in getting printing license to make a more clear and complete description of the religious publications of the Abdülhamid II era.
Key words: Abdulhamid II, Giritli Sırrı Pasha, Meşihat (Ministry of the Şeyhulislam), printing, state control
İranlı entelektüel bir muhalif olarak hayatının yarısını Osmanlı başkentinde sürgünde geçiren Mirza Habib İsfehani’nin biyografisi, entelektüel ve siyasi kimliği hakkında oldukça zengin bir literatür vardır. Farsça ve Fransızca muallimliğinin yanı sıra müellifliği, mütercimliği sayesinde Dersaadet’in entelektüel muhitlerinde kısa sürede aranan isimlerden biri haline gelen Mirza Habib, Osmanlı bürokrasisindeki yirmi beş yıllık memuriyet tecrübesiyle birlikte Hat ve Hattatân ve Farsça ders kitapları yazarı, Sergüzeşt-i Hacı Baba-yı İsfehanî’nin mütercimi, İstanbul’un ilk ve en uzun soluklu Farsça gazetesi Ahter’in yazarlarından biri olarak haklı bir şöhrete sahip olur. Terekesine odaklanan bu makalenin amacı ise onun biyografisine ve entelektüel dünyasına ışık tutarak bir katkı sağlamaktır. Çünkü Osmanlı Devleti’nin Farisî kökenli memuru Habib Efendi’nin şair ve entelektüel kişiliği ile mütenasip olarak ardında bıraktığı eşyaların büyük bir kısmını kitapları oluşturmaktadır. XIX. yüzyıl Fars edebiyatının önemli figürlerinden birinin ardında bıraktığı eşyaları ve özellikle kitaplarının listesi, Osmanlı/İran entelektüel hayatına dair pek çok ipucunu barındırmaktadır.
İranlılarin kendi memleketleri dışına iktisadi ya da siyasi gerekçelerle yaptıkları göçler XIX. yüzyılın ortaların- da başlamıştır. Çarlık Rusyası, Hindistan, Osmanlı İmparatorluğu, Kuzey ve Batı Afrika İranlı göçmenlerin en çok tercih ettikleri duraklardı. XIX. yüzyıl Osmanlı’sında Acemler, başta İstanbul olmak üzere İzmir, Adana, Erzurum, Trabzon gibi Anadolu kentlerinde yaşamaktadır. Literatürde sınırlı da olsa İstanbul’daki Acem topluluğu hakkında çalışmalar bulun- makla birlikte İstanbul dışındaki Acem toplulukları hakkında müstakil çalışma yok mesabesindedir. Osmanlı’nın Trabzon ve Samsun gibi Karadeniz’e kıyısı olan kentleri, Trabzon-Tebriz ticaret hattının cazibesinin yanı sıra buharlı gemi tekno- lojisinin, ulaşımı herkes için rahat kılması sayesinde İranlıların dışa açılan kapıları haline geldiler. XIX. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Samsun’un İranlılar için cazip bir merkez haline geldiğinin altını çizmek gerekmektedir. Bu cazibenin ticaretteki canlanma ile birinci dereceden bağlantısı vardır. Bu nedenle tebliğ, Samsun’da nüfus yoğunlukları ile dikkati çeken İranlıların Samsun’daki varlığına odaklanacaktır. Bu bağlamda tebliğ, Samsun’daki Acem nüfusun gündelik hayatı, yerleşik nüfusla ilişkileri, Hüseyniye ve diğer talepleri üzerinden Osmanlı Devleti ile olan münasebetlerini ele alacaktır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden elde edilen kaynaklar çerçevesinde Samsun’daki Acem topluluğunun devletle ilişkileri, devletin onlara bakış açısı, Osmanlı Devleti’nin askere alma ve vergi toplama pratikleri üzerinden incelenecek ve Sam- sun’daki İran karperdazının bu ilişkileri nasıl yürüttüğü üzerinde de durulacaktır.
BEING IRANIAN IN 19TH CENTURY OTTOMAN EMPIRE: IRANIAN COMMUNITY IN SAMSUN
Immigration of Iranians due to economic or political reasons began at the middle of the 19th century. Tsarist Russia, India, Ottoman Empire, North and West Africa were the most preferable destinations of Iranian immigrants. In the 19th century Ottoman Empire, Iranians were settled in particularly Istanbul and various Anatolian cities such as Izmir, Adana, Erzurum, and Trabzon. Although some limited researches about Iranians in Istanbul, it can be said that there isn’t any specific work on Iranians, which were settled in other cities of the Empire.
Trabzon and Samsun, the northern port cities of the Ottoman Empire, became outdoors of Iranians by means of the attraction of Tabriz-Trabzon trade route and the facility of the transportation of the stream ships. It is necessary to emphasize that Samsun turned out to be an appeal center for Iranians because of commercial revival of the city in the third quarter of the century. Thus this paper will be focus on the presence of Iranians, which is noticed with its relatively immense population in Samsun. Their daily life, their relationships with natives and with the Ottoman state will be studied through the petitions for the foundation of ‘Huseyniye’ and other issues. In the frame of the records derived from the Ottoman Ar- chives, their relationship with the state and the state view of them will be examined in terms of recruitment and taxation and the role of the Iranian Consulate of Samsun in this mutual relationship also will be focused on.