Papers by Murat karabulut
International journal of geography and geography education, Jun 30, 2023
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
International journal of geography and geography education, Jul 23, 2021
Çin'in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında görülmeye başlanan Koronavirüs (Covid-19), tüm D... more Çin'in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında görülmeye başlanan Koronavirüs (Covid-19), tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de hayatın sağlık başta olmak üzere eğitim, üretim, ticaret, sosyal vb. pek çok alanını etkilemiştir. Covid-19 kapsamında sokağa çıkma kısıtlaması gibi bazı tedbirler alınmış olup; bunlar da kısmi olarak hava kalitesinde iyileşmeye neden olmuştur. Bu çalışmada amaç; Covid-19 kapsamında alınan tedbirlerin hava kalitesine etkisinin Doğu Akdeniz özelinde incelenmesidir. Çalışmada, TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı (UHKİA) internet sayfasından Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde bulunan toplam 9 adet ölçüm istasyonun 01.01.2019-01.06.2020 tarihleri arasındaki günlük ölçüm verileri alınarak analiz edilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde; özellikle 2020'nin Mart ayından itibaren 01.06.2020'ye kadar neredeyse tüm istasyonların PM 10 ve SO2 başta olmak üzere ölçülen tüm kirletici değerlerinde bir önceki yılın aynı dönemine (Mart-Haziran 2019) göre belirgin bir düşüş görülmektedir. Yapılan istatistiksel analizlerin sonuçlarına göre; Kahramanmaraş Merkez, Hatay İskenderun ve Adana Valilik istasyonlarının PM 10 kirleticileri hariç, tüm istasyonların kirletici değerlerinin ortalamalarında 2019 ve 2020 yıllarının Mart-Haziran dönemleri arasında % 99 güven aralığında anlamlı farkların olduğu görülür. Bu durum, günümüzde hızla artan çevre kirliliğine bağlı olarak İnsan-Çevre Geleneği doğrultusunda insan-çevre ilişkisinin yeniden düzenlenmesi gerektiği mesajını vermektedir.
The Journal of International Social Research, 2014
Bu çalı manın amacı ba ta Mut havzasında (Pirinçsuyu ve Kurtsuyu dereleri) erozyona duyarlı alanl... more Bu çalı manın amacı ba ta Mut havzasında (Pirinçsuyu ve Kurtsuyu dereleri) erozyona duyarlı alanların belirlenmesinin yanında Co rafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama teknolojilerinin erozyon tahmininde yetene i ve kapasitesini ortaya koymaktır. Havzada erozyona duyarlı alanların belirlenmesi için USLE e itli i tercih edilmi tir. USLE' deki tüm parametreleri için Co rafi Bilgi Sistemleri ortamında tematik katmanlar üretilmi tir. Çalı ma alanının arazi örtüsü/kullanımı (C faktör) güncel uydu görüntülerinden yararlanılarak kontrolsüz sınıflandırma ve NDVI teknikleri kullanılarak belirlenmi tir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlü ü tarafından üretilen arazi kullanım verileriyle uzaktan algılama verileri kullanılarak elde edilen C faktörünün sisteme dâhil edilmesi sonucu havza için üç farklı erozyon duyarlılık haritası üretilmi tir. Sonuç duyarlılık haritalarına göre; Uzaktan Algılama teknikleri kullanılarak elde edilen sonuçlarda yüksek benzerlik tespit edilmi tir.
DergiPark (Istanbul University), Jul 19, 2022
Öz İklimin temel elemanlarından biri olan sıcaklık, coğrafi özellikler sebebiyle zamansal ve mekâ... more Öz İklimin temel elemanlarından biri olan sıcaklık, coğrafi özellikler sebebiyle zamansal ve mekânsal ölçekte bölgeden bölgeye önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Küresel iklim varyasyonlarının bir sonucu olarak İç Anadolu Bölgesi, Türkiye'de sık sık bu değişimlerden etkilenen bölgelerden biridir. İklim değişikliği araştırmaları için sıcaklıklarda meydana gelen eğilim ve değişimlerin tespit edilmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan Konya ilinde 1970-2020 periyodundaki 6 istasyonun günlük maksimum ve minimum sıcaklıkları kullanılarak sıcaklık ekstremlerindeki değişimler incelenmiştir. Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu etkiyi gözlemleyebildiğimiz WMO (Dünya Meteoroloji Organizasyonu) ve CLIVAR (Okyanus-Atmosfer Sisteminin Değişkenlik ve Öngörülebilirliği)'ın önerdiği 16 sıcaklık indisi uygulanmıştır. Hesaplamalarda R tabanlı bir yazılım olan RClimdex isimli program ve parametrik dağılım göstermeyen Mann Kendall testi kullanılmıştır. Sonuçlara göre; çalışma alanında donlu ve buzlu günlerde azalma eğilimi belirlenmiştir. Göller Yöresi'nde bulunan Akşehir ve Beyşehir istasyonlarının minimum sıcaklıkların maksimumu indisinde diğer istasyonlardan farklı olarak azalmalar tespit edilmiştir. Tarım ürünlerinin büyüme süresini kısaltmak için olumlu etki yapan gelişme sezonu uzunluğu indisi artış eğilimi göstermiştir. Sıcaklık indislerinin zamansal değişimleri incelendiğinde genel olarak ekstrem minimum sıcaklık indislerinde özellikle azalmalar gözlenirken ekstrem maksimum sıcaklık indislerinde artışlar yaşanmıştır. Konya'daki ekstrem sıcaklıklarda gözlenen artışlar hem beşerî hem de ekolojik açıdan olumsuz etki yaratmaktadır.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Oct 15, 2022
kent merkezi içindeki yoğunluk durumlarının tespiti ortaya konulmuştur. Çalışma alanında yer alan... more kent merkezi içindeki yoğunluk durumlarının tespiti ortaya konulmuştur. Çalışma alanında yer alan ana ulaşım arterleri, stratejik noktalar ile alanlara ait olan mesafe arttıkça kiralık konut sayısının azaldığı ve kira fiyatlarının düştüğü, mesafe azaldıkça kiralık konut sayısının arttığı ve kira fiyatlarının yükseldiği tespit edilmiştir.
lnternational Journal of Geography and Geography Education, 2021
Çin’in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında görülmeye başlanan Koronavirüs (Covid-19), tüm D... more Çin’in Wuhan kentinde 2019 yılının Aralık ayında görülmeye başlanan Koronavirüs (Covid-19), tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de hayatın sağlık başta olmak üzere eğitim, üretim, ticaret, sosyal vb. pek çok alanını etkilemiştir. Covid-19 kapsamında sokağa çıkma kısıtlaması gibi bazı tedbirler alınmış olup; bunlar da kısmi olarak hava kalitesinde iyileşmeye neden olmuştur. Bu çalışmada amaç; Covid-19 kapsamında alınan tedbirlerin hava kalitesine etkisinin Doğu Akdeniz özelinde incelenmesidir. Çalışmada, TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı (UHKİA) internet sayfasından Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde bulunan toplam 9 adet ölçüm istasyonun 01.01.2019-01.06.2020 tarihleri arasındaki günlük ölçüm verileri alınarak analiz edilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde; özellikle 2020’nin Mart ayından itibaren 01.06.2020’ye kadar neredeyse tüm istasyonların PM 10 ve SO2 başta olmak üzere ölçülen tüm kirletici değerlerinde bir önceki yılın ayn...
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
İklim yeryüzünde bulunan canlı ve cansız çevreyi kontrol eden önemli bir etmendir. İklim sistemin... more İklim yeryüzünde bulunan canlı ve cansız çevreyi kontrol eden önemli bir etmendir. İklim sisteminin ana elementlerinden biri olan sıcaklıkların değişimi ile ilgili bilgiler küresel ısınmanın karakterinin belirlenmesinde büyük öneme sahiptir. Sıcaklık değerleri coğrafi özellikler sebebiyle zamansal ve mekânsal olarak farklılık göstermektedir. Bu faktörlerden en fazla etkiye sahip olan enlem ve yükselti değerleri her coğrafi bölgeye göre değişiklik göstermektedir. Orta enlemlerde yer alan ülkelerden birisi olan Türkiye coğrafi konumu ve topoğrafya özellikleri nedeniyle farklı iklim tiplerinin yaşandığı yerdir. Bu çalışmanın amacı Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan 1960-2017, 1960-1990 ve 1980-2010 yılları arasında Türkiye'deki aylık maksimum, minimum ve ortalama sıcaklık değerlerinin yükselti ve enlem ile ilişkisini tespit etmektir. Çalışmada 3 farklı zaman aralığında ortalama, maksimum ve minimum sıcaklık verilerinin yükselti ve enlem ile ilişkisini göstermek için Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Ayrıca istasyonların bulundukları coğrafi bölgelere göre regresyon modelleri oluşturulmuş ve sıcaklıklar tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada tüm Türkiye'deki istasyonlara ait maksimum sıcaklıklar ile yükselti değerleri arasındaki ilişki 3 farklı periyotta da yaz mevsiminde oldukça düşük ilişki katsayı içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Sıcaklıklar ile yükselti değerleri arasındaki ilişki bölgesel olarak incelendiğinde ise Marmara bölgesindeki istasyonların yükselti değerlerinin düşük olması sebebiyle 3 farklı zaman aralığında da genel olarak pozitif yönde önemsiz çok düşük ilişki içerisinde olduğu dikkat çekmektedir. 1960-2017 periyodunda Akdeniz bölgesi için oluşturulan regresyon modelinde kış mevsiminde yükseltiye bağlı sıcaklık değerleri her 100 metrede 0,91°C değişirken yazın 0,44°C ile mevsimlere göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir.
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
Araştırma alanı olarak seçilen Gâvur gölü, Rift Vadisi'nin içinde sıralanan sulak alanların en ku... more Araştırma alanı olarak seçilen Gâvur gölü, Rift Vadisi'nin içinde sıralanan sulak alanların en kuzeyinde yer almaktadır. İlkbaharda 25 km 2 yüzey alanına ulaşabilen göl, yaz aylarında tamamen kurumaktadır. Bitki örtüsünün hâkim türlerini Akdeniz Fitocoğrafya bölgesine ait bitkiler oluşturmaktadır. Göl tabanında otsu türlerden higrofitler yoğunken, havzanın doğu ve güneyinde kserofitler baskındır. Bu çalışmayla; gölün dip sedimanlarında fosil polen analizleri yapılarak gölün çevresinde son 6000 yılda meydana gelen vejetasyon değişimlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Gölün 5 m derinliğinden alınan karot üzerinde 10 cm çözünürlükte fosil polen analiz işlemleri "klasik yönteme" göre gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, çalışmada 2 adet sediman örneğinde radyokarbon tarihlendirmesi de yapılarak yaş derinlik eğrisi oluşturulmuştur. Böylelikle vejetasyon değişimlerinin meydana geliş tarihleri de belirlenmiştir. Polen analizleri sonucunda; 5 m derinlikte özellikle Pinus (Çam), Cedrus (Sedir), Fraxinus (Dişbudak) ve Quercus (Meşe) cinsinden bitkilere ait fosil polenlerin yoğunlukta olduğu ve üst seviyelere doğru otsu taksonlardan Asteraceae ve Poaceae familyasına ait bitkilerin baskın olduğu görülmektedir.
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
Dağlık sahalar topoğrafya, iklim özellikleri, bitki örtüsü ve hidroğrafya gibi birçok açıdan fark... more Dağlık sahalar topoğrafya, iklim özellikleri, bitki örtüsü ve hidroğrafya gibi birçok açıdan farklı ve karmaşık olan dağ ekosistemini oluşturur. Amanos Dağları'nın bir uzantısı olan Başkonuş Dağı hem doğal koşulları hem de barındırdığı endemik bitki taksonları ile Türkiye'nin önemli alanlarından biridir. Bu çalışmanın amacı; Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanarak Başkonuş Dağı'nda bulunan nadir ve endemik taksonların dağılışlarına etki eden coğrafi parametreler ile ilişkilerini tespit etmektir. Bir başka anlatımla fiziki ortam şartlarının, çalışma sahasında bulunan bitki türlerinin yaşam koşullarını ve dağılışlarını belirlemedeki rolünü ortaya koymaktır. Çalışmanın metodolojik önemi ise ekolojik ortam şartlarının nadir ve endemik taksonların dağılışına etkisinin önemini vurgulamaktır. Nadir ve endemiklerin lokasyon bilgileri CBS yazılımları yardımıyla koordinatlandırılmış ve her bir takson için coğrafi veri tabanı oluşturulmuştur. Çalışma sahasında dağılış gösteren 31 taksondan 18 endemik taksona ait ve 13 nadir taksona ait lokasyonların dağılışı ve dağılış üzerinde büyük etkisi olan temel coğrafi parametreler arasındaki ilişkiler mekânsal modeller yoluyla tespit edilmiştir. Çalışma sahasına ait oluşturulan veritabanı ile nadir ve endemik taksonların belirlenen hedef parametrelere göre dağılışları tespit edilmiştir. Başkonuş Dağı'nda özellikle topoğrafyaya bağlı olarak kısa mesafede değişen ekolojik şartlar endemik taksonların çeşitlilik göstermesinde etkili olduğu ve nadir ve endemik taksonların genelinin 1000 m üzerinde dağılış gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışmanın, yok olmakta olan ya da tehlike altındaki nadir ve endemik bitki türlerinin korumasına yönelik planlama ve proje çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
Denizel ve gölsel sedimanlar içerisinde paleo-ortamsal kayıtlar içeren jeokimyasal göstergeler bu... more Denizel ve gölsel sedimanlar içerisinde paleo-ortamsal kayıtlar içeren jeokimyasal göstergeler bulunur. XRF taraması kullanılarak paleo ortamsal değişimler tanımlanabilmektedir. Çalışmanın amacı; Gâvur Gölü dip sedimentlerine XRF taraması yapılarak göl ve yakın çevresinde son 6000 yılda meydana gelen paleo ortamsal değişikliklerin araştırılmasıdır. Çalışmada ilk olarak yarı bozulmuş sediment örnekleyici yardımıyla kurutulmuş gölün en derin noktasından 5m derinliğinde 50 cm çözünürlükte 11 adet numune alınmıştır. Elementler ve element oranlamaları, literatürle karşılaştırılarak sonuçlar yorumlanmıştır. Ayrıca 2 adet radyokarbon tarihlendirmesi yapılarak yaş derinlik eğrisi oluşturulmuştur. Böylelikle değişimlerin meydana geliş tarihleri belirlenmiştir. Çözünürlüğün 50 cm olduğu unutulmamakla birlikte literatüre uyumlu olarak jeokimyasal vekiller üzerinden derinden yüzeye doğru göl için çıkarılabilecek genel yorum şudur: 5.m'den 4.m'ye kadar yağışlı bir dönemin sonrasında 2.5m'ye kadar kademeli bir kuraklık ve 2.5m'de ise maksimum kurak periyot yaşanmıştır. 2.5m'den 1.m'ye kadar yağışlı bir dönem olup 1. m'de 4.m kadar etkili olmayan maksimum yağışlı ikinci dönem yaşanmıştır. Jeokimyasal göstergeler, 50. cm'de kurak koşulların olduğu bir dönemi karakterize ederken yüzeye yaklaşıkça nispeten yağışlı bir döneme işaret etmektedir.
DergiPark (Istanbul University), Sep 20, 2013
DergiPark (Istanbul University), Mar 1, 2011
Social Science Research Network, 2003
In this research the dynamic structure of Turkey'... more In this research the dynamic structure of Turkey's population was analayzed by using the concept of population center computation at local and nationwide scale as used by the United States Census Bureau.Turkey's population has icreased continiously since foundation of the republic. However, this rapid inrease of population has not effected on the distribution of population through out Turkey's geographical regions
Social Science Research Network, Apr 30, 2008
Located at the interconnection point of the Mediterranean Region, East Anatolia Region and Southe... more Located at the interconnection point of the Mediterranean Region, East Anatolia Region and Southeast Anatolia Region, Gölbaşı Lakes is one of the important wetlands on the intercontinental bird migration routes. Located in the west of Gölbaşı district centre of Adıyaman province, this wetland is composed of three lakes, namely İnekli, Azaplı and Gölbaşı which have a total area of 5.97km 2. These lakes stretch along the northeast-southwest aligned long axis of the Gölbaşı depression which was formed in special conditions that developed under the control of East Anatolia Fault. The waters of the Gölbaşı Lakes, which are interconnected via the outlets, flow into the Aksu Creek. In this study, water potential of the Gölbaşı Lakes and the transfer of this potential to the following generations with sustainable management have been discussed. In this concept, the effects of the climatic, tectonic and hydrogeological features of the hydrographic basin of 210km 2 on the water potential have been set forth. Then, water balances of the lakes have been prepared. However; due to the fact that there are no adequate current measurements which put out the lakes' feeding with the surface flow, water balance has been calculated with M. Turc empirical method which gives more accurate results in Turkey's conditions. According to this, feeding and discharge of 40.167.992m 3 /year have been observed in the Gölbaşı Lake; feeding and discharge of 52.748.901m 3 /year have been observed in the Azaplı Lake; and feeding and discharge of 78.631.298m 3 / year have been observed in the İnekli Lake. Gölbaşı Lakes is under the threat of such factors as insensible irrigation and usage-intended water consumption which increasingly rises every year, drying activities for agricultural and residential purposes, decrease of the water sources which feed the system, and pollution. The transfer of a part of Aksu Creek's waters with gravitation from the north of the depression to the Gölbaşı Lake with a canal constitutes both the most economical and the most ecological solution for the elimination of the threats.
Coğrafi bilimler dergisi, 2003
Bu araştırmada, ABD Nüfus Dairesi tarafından uzun süredir kullanılan Ağırlıklı Nüfus Merkezi (ANM... more Bu araştırmada, ABD Nüfus Dairesi tarafından uzun süredir kullanılan Ağırlıklı Nüfus Merkezi (ANM) hesaplama metodu kullanılarak, Türkiye genelinde ve bölgeler ölçeğinde nüfusun dinamik yapısıyla ilgili analizler yapılmıştır.Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar Türkiye'de nüfus devamlı artış göstermiştir. Ancak bu artış, nüfus dağılışını bölgeler ve iller bazında aynı oranda etkilememiştir. Bu artışa bağlı olarak Türkiye ve bölgeler ölçeğinde ANM'leri dönemden döneme farklılıklar göstermiştir. Türkiye'nin ANM'leri ortalama merkezin batısında olup, 1935-2000 döneminde önce güneydoğu, sonra güneybatı ve daha sonra batı istikametinde yer değiştirmiştir. Bölgeler ölçeğinde incelendiğinde ANM'leri ortalama merkeze göre dört bölgede batıda, iki bölgede doğuda, bir bölgede ise güneyde yer almaktadır.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Mar 1, 2013
Insanlar, yeryuzunde daha rahat, konforlu ve guvenli yasamin yollarini ararken, icinde bulundugum... more Insanlar, yeryuzunde daha rahat, konforlu ve guvenli yasamin yollarini ararken, icinde bulundugumuz bilgi caginda nufus artisi, kentlesme ve hizli gelisen teknoloji bircok problemi beraberinde getirmistir. Bu problemlerden biri olan suclar, toplum yasamini her gecen gun daha fazla etkilemeye baslamistir. Bu nedenle suclari mekânla iliskilendirecek sekilde Cografi Bilgi Sistemleri ortaminda haritalanmasi son yillarda onem kazanmistir. Kayseri sehrinde meydana gelen oto ve otodan hirsizlik suclari ve mekânla alakali veriler ArcGIS katman mantigina gore uygun bir bicimde ayri ayri katmanlar halinde hazirlanmistir. Kayseri sehrine ait sehirsel dokulardan sokak ve cadde blok gruplarini gosteren altliklar uzerinde cizgi olcegi ile suclar haritalandirilmis ve mekânsal analizleri yapilmistir. Bu calismada, Kayseri’de oto ve otodan hirsizlik suclarinin alis veris merkezlerinin, kamu kurum ve kuruluslarinin, is merkezlerinin yer aldigi bolgelerde yogunlastigi tespit edilmistir. Bu durum sehirdeki arazi kullanimi ile suclu ve suc noktalari arasindaki iliskiyi ortaya koymaktadir.
Polis Bilimleri Dergisi, 2008
Journal of the Indian Society of Remote Sensing, 2020
Hyperspectral remote sensing data have certain disadvantages as well as being a widely used tool ... more Hyperspectral remote sensing data have certain disadvantages as well as being a widely used tool for investigating biophysical and biochemical characteristics in grasslands due to its many advantages. Most importantly, some external influences have negative effects on the signals obtained from the canopy. Studies conducted in recent years have revealed that one of these negative externalities is the flowering on the canopy. The purpose of this study is to show how spectral reflectance readings are affected in samples with different flowering rates. The following procedure in the given order was carried out, and this procedure was repeated for a total of 46 measurements from within 10 quadrats: (1) placing quadrats of 50 9 50 cm on selected sampling areas, (2) performing spectral measurements in the quadrats, (3) measuring the chlorophyll content, (4) taking photographs of the quadrats and (5) subtilization of some of the flowers in the quadrats. Vegetation indices were also generated from collected spectral data during the data processing stage, and the flowering rate in each canopy was determined by the supervised classification method. Relations between flowering rate and spectral data were analyzed by Pearson's correlation coefficient and linear regression models. The results show that there was a linear relationship between the flowering rate and the spectral reflectance in the red and green regions, whereas there was no statistically significant relationship with the reflectance in the NIR region. Moreover, all vegetation indices, especially REP, were affected from flowering variations. This effect was found to be lower in heterogeneous samples and higher in homogeneous samples. Evidence was found that the basic factor governing this effect was the fact that the flowers formed an obstacle to the detection of chlorophyll content by covering a certain part of the canopy.
Uploads
Papers by Murat karabulut
agroekonomik yönden de son derece değerlidir. Bu nedenle otlaklarda, tarımsal aktiviteler ve otlatma gibi insanla ilgili faaliyetler sonucunda yapı, kompozisyon, büyüklük ve karakter bakımından hızlı ve önemli değişiklikler meydana gelir. Bu sert ve sürekli değişiklikler, bitkisel sistemlerin ekolojik ve sosyolojik fonksiyonlarını büyük ölçüde etkiler.
desenlerinde çeşitli varyasyonlar meydana gelmektedir. Bu değişimlerin karakteristik özellikleri de sürekli olarak
değişmektedir. Endüstriyel devrimle birlikte başlayan küresel sıcaklık artışları yakın dönemde daha da belirginleşmiş
durumdadır. Bu durumun bir sonucu olarak, geçtiğimiz yüzyıldaki atmosferik sıcaklık artışı, son 1000 yılda meydana gelen
artıştan çok daha yüksek seviyeye ulaşmıştır. Ayrıca içinde bulunduğumuz yüzyılda ise çoğu bölgede sıcaklık rekorları
kırılmıştır. Çeşitli iklim tahmin modellerine göre bu değişimler artarak devam edecektir. Yerkürenin çeşitli kısımlarındaki
sıcaklık ve yağış varyasyonlarının sıklık ve yoğunluğunun yüksek doğrulukta tahmin edilemez olması nedeniyle; makro ve
mikro ölçekte hassas iklimsel karaktere sahip birçok havza ve bölge üzerinde beklenmedik ekstrem olayların (kuraklık ve sel
gibi) yaşanılabileceği tahmin edilmektedir. Atmosferde yaşanan bu değişimler ile dünya nüfusu ve şehirleşmede meydana
gelen artışla birlikte daha fazla suya ve enerjiye duyulan gereksinim, bazı bölgeleri çevresel ve sosyo-ekonomik bakımdan
yağış varyasyonlarına karşı daha duyarlı hale getirmektedir. Yerküre üzerinde sıcaklık artışlarının önemli derecede hissedildiği
40° ve 70° kuzey enlemlerindeki ana karalarda bulunan Türkiye, sahip olduğu coğrafi özellikleri nedeniyle iklim değişikliğine
karşı hassasiyet gösteren ülkelerden bir tanesidir. Türkiye üzerinde yaz sıcaklıklarının yüksek seviyelerde seyrettiği Akdeniz
Bölgesi yaz kuraklığı yaşayan alanların başında gelmektedir. Yüksek yaz sıcaklıklarıyla şekillenmiş bu bölgelerdeki çoğu il
iklimsel değişimlerden etkilenebilecek bir alanda bulunmaktadır. Doğu Akdeniz havzasındaki Erdemli ilçesi de bu alanlardan
birisidir. Araştırmanın amacı çevresel ve sosyo-ekonomik açıdan önemli bir konumda bulunan Erdemli ilçesinin kuraklık
koşullarını belirlemektir. Bu çalışmada, Erdemli meteoroloji istasyonunun 1970-2017 yılları arasındaki aylık toplam yağış
değerleri incelenmiştir. Bu verilerden Erdemli ilçesindeki yıllık, mevsimlik ve aylık zaman dilimlerindeki kuraklık koşulları
araştırılmıştır. Araştırmada yağış değişkenliğine bağlı kuraklık koşullarının belirlenmesi için çeşitli kuraklık indekslerinden
biri olan Standardize Yağış İndeksi (SPI) tekniği kullanılmıştır. Sonuçlara göre yıllık, mevsimsel ve aylık kuraklık serilerinin
analizleri incelendiğinde, bölgenin yağış karakteristiğinin değiştiği görülmektedir. Ayrıca, nemli ve kurak dönemler
birbirlerinden ayırt edilebilmektedir. Tarımsal açıdan önemli ve verimli alüvyal ovaları kapsayan Mersin ili ve çevresinde,
artan nüfus ve endüstri, yoğun zirai faaliyetler ve sıkça yaşanan kuraklık olaylarına bağlı olarak artan talepler neticesinde; su
kaynakları üzerindeki sürekli artan çevresel baskının daha da belirginleşeceği düşünülmektedir.