Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde oldukça
ta... more Savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde oldukça tartışmalı bir husustur. Keynesyen akım, savunma harcamalarının ekonomik büyümeye pozitif etki sağlayacağını; Klasik ve Neo Klasik yaklaşımlar ise savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azaltacağını savunmaktadır. Ampirik literatürde ise savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerine etkisine yönelik ortak bir görüş bulunmamaktadır. 2008 küresel krizin ardından oluşan ekonomik büyümedeki yavaşlamalar günümüzde de sürmektedir. Bu olgular doğrultusunda N11 ülke grubunda (Türkiye, Güney Kore, Filipinler, Nijerya, Bangladeş, Pakistan, Vietnam, Mısır, Meksika, İran ve Endonezya) savunma harcamalarının iktisadi büyüme üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Araştırmada, N11 ekonomileri için 2003-2022 seneleri arasında savunma harcamalarının uzun dönemde ekonomik büyüme üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler sonucu varılan bulgular, N11 ülke grubunda savunma harcamalarındaki %1’lik bir artışın iktisadi büyümeyi %0.08 azalttığını işaret etmiştir. Bu bulgu, Klasik ve Neo Klasik yaklaşımın savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azalttığı şeklinde teorik yaklaşımla uyumludur. Bu doğrultuda, N11 ülke grubunun iktisadi büyümelerini arttırabilmesi için -jeopolitik risklere karşı zafiyet vermeden- savunma harcamalarını azaltmasının önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
Yolsuzluk hem gelişmekte olan hem de az gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınmanın önünde ... more Yolsuzluk hem gelişmekte olan hem de az gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınmanın önünde ciddi bir engel olarak kabul edilmektedir. Ekonomi literatüründe, yolsuzluk ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye dair iki farklı paradigma ortaya çıkmaktadır. Ahlaki perspektifin taraftarları yolsuzluğun ekonomik büyümeyi engelleyeceğini iddia ederken, revizyonistler yolsuzluğun potansiyel olarak ekonomik büyümeyi teşvik edebileceğini savunmaktadır. Ampirik çalışmalar ağırlıklı olarak yolsuzluğun ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu göstermiştir, ancak artan yolsuzluk seviyelerinin ekonomik büyüme üzerinde olumlu ya da nötr etkiler yaratabileceğini gösteren bulgular da mevcuttur. Kırılgan Beşli ülkelerinin karşılaştığı önemli yolsuzluk sorunlarıyla birlikte 2008 küresel krizinden bu yana ekonomik büyümede süregelen belirsizlikler, yolsuzluğun bu ülkelerde ekonomik büyüme üzerindeki uzun vadeli etkisinin anlaşılması zorunluluğunu doğurmaktadır. Çalışma, 2012-2021 döneminde Kırılgan Beşli ülkelerinde yolsuzluğun ekonomik büyüme üzerindeki etkisini panel eşbütünleşme yöntemini kullanarak araştırmaktadır. Analiz sonuçları, yolsuzluğun Kırılgan Beşli ülkelerinde ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini göstermektedir. Bu bulgular, yolsuzluk ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi değerlendiren 'ahlakçılar' yaklaşımıyla uyumludur. Bu bağlamda, yolsuzluğun azaltılmasının bu ülkelerin ekonomik büyüme performansını arttırmak için önemli bir faktör olduğu sonucuna varılmıştır.
Teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde çok tartışmalı bir... more Teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde çok tartışmalı bir husustur. Teknolojik gelişmenin istihdamı arttırdığı, azalttığı ve etkilemediği sırasıyla iyimser, kötümser ve dengeleyici görüşler olarak teoride isimlendirilmektedir. Ampirik literatürde ise teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisine yönelik ortak bir görüş bulunmamaktadır. 2008 küresel krizin ardından oluşan istihdamdaki istikrarsızlıklar günümüzde de devam etmektedir. G-20 ülkeleri bakımından gerçekleştirilen bir araştırma dünya ekonomisi bakımından önemli fikirler sunmaktadır. Bu olgulardan hareketle G-20 ülkelerinde teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Araştırmada, G-20 üyesi ekonomiler için 1996-2021 seneleri arasında teknolojik gelişmenin uzun dönemde istihdam üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma, verisi elde edilebilen 13 G-20 ekonomisini kapsamaktadır. Analizler sonucu ulaşılan bulgular, G-20 ülke grubunda teknolojik gelişimin istihdamı etkilemediğini yansıtmıştır. Bu bulgular, G-20 ekonomilerinin istihdamlarını artırabilmeleri için teknolojik gelişimin önemli bir rolü olmadığı ve dengeleyici görüşü destekleyici niteliktedir.
Journal of Economics, Business & Political Studies, 2024
Consumption theories are divided into two groups according to whether the average propensity to c... more Consumption theories are divided into two groups according to whether the average propensity to consume is stable in the long run. Consumption theories in the first group (Relative, Permanent and Lifetime Income Hypothesis) state that the ratio of consumption to income is constant in the long run, therefore it is not possible for economic policies to increase output by stimulating consumption. Consumption theories in the other group (Absolute Income, Insufficient Consumption, Consumption Drag and Involuntary Compulsory Saving Theory) argue that the average consumption trend is not stable in the long run, therefore output can be increased with active economic policies. The main purpose of this study is to test whether the average consumption trend in D-8 countries is stable with the annual data of the 1982-2020 period. For this purpose, Panel Panic and Fourier LM unit root tests were used because of the cross-section dependence of the series. The findings reveal that the ratio of consumption to income in D-8 countries is not stable in the period examined. According to this result, the average consumption tendency does not return to the average in the D-8 country groups in the long run, and any shock in the economy can have permanent effects on both consumption and savings.
En kolay tanımıyla para politikası, para miktarı ve faizlerin ne şekilde yönlendirilmesi gerektiğ... more En kolay tanımıyla para politikası, para miktarı ve faizlerin ne şekilde yönlendirilmesi gerektiğini sorgulayan politika bütünüdür. TCMB'nin tanımlamasına göre ise, "para politikası; ekonomik büyüme, istihdam artışı ve fiyat istikrarı gibi amaçlara ulaşabilmek için paranın elde edilebilirliğini ve maliyetini etkilemeye yönelik olarak alınan kararları" ifade etmektedir.
AKSARAY ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ , 2023
Along with globalization, developing economies have implemented incentive policies to ensure that... more Along with globalization, developing economies have implemented incentive policies to ensure that external resources come in the shape of foreign direct investment and portfolio investments. Foreign direct investment inflows can increase economic growth through effects such as capital stock, employment, information transfer and technology. Foreign investments in the form of portfolios, on the other hand, can increase economic growth by providing financing for investments and affecting financial development. In the empirical literature, it has been concluded that portfolio and FDI inflows have a positive impact on economic growth in a significant part of the studies. However, there are also results in the literature that increases in portfolio and FDI inflows have no effect on economic growth or have a negative effect. Foreign direct investment, portfolio and economic growth instability, which began after the 2008 global crisis, still continue. In this study, the effect of foreign direct investment and portfolio inflows on economic growth between 1997-2019 for the E-7 countries was estimated using the panel method. The facts obtained as a result of the analyses show that portfolio inflows do not affect economic growth in the E-7 country group, while direct investment inflows have a positive impact on economic growth. The facts obtained show that foreign direct investment has a substantial role compared to portfolio investments in order to enhance the economic growth of the E-7 group of countries.
İçsel büyüme teorileri öncesi büyüme teorileri, şirketlerin tam rekabet koşullarında çalıştıkları... more İçsel büyüme teorileri öncesi büyüme teorileri, şirketlerin tam rekabet koşullarında çalıştıklarından dolayı teknoloji geliştirmeye ayıracak kaynaklarının kalmadığını varsaymaktadır. İçsel büyüme teoremlerinde teknolojik gelişmenin büyümenin motoru olduğuna dair bir düşünce birliği olmakla birlikte; Lucas (1988)’ın “Beşeri Sermayeye Dayalı İçsel Büyüme Modeli”, teknolojik ilerlemeyi ve ekonomik büyümeyi beşeri sermaye ile açıklamaktadır. Ampirik çalışmaların önemli bir kısmında beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin pozitif olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak beşeri sermayedeki artışların ekonomik büyüme üzerine etkisinin olmadığı biçiminde sonuçlarda mevcuttur. 2008 küresel krizini takiben ortaya çıkan iktisadi büyümedeki istikrarsızlıklar günümüzde de sürmektedir. Bu durumdan hareketle Kırılgan Beşli ülkelerinde beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Çalışmada, Kırılgan Beşli ekonomileri açısından 1987-2019 yılları arasında beşeri sermayenin iktisadi büyüme üzerine etkisi panel eşbütünleşme analiziyle tahmin edilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular, Kırılgan Beşli ekonomileri grubunda beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin pozitif olduğu yönündedir. Bu kapsamda söz konusu ülkelerin iktisadi büyümelerini yükseltmesinde beşeri sermayenin önemli bir rolü bulunmaktadır.
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Solow büyüme teorisinin temel varsayımlarından birisi yakınsama hipotezidir. Yakınsama hipotezi, ... more Solow büyüme teorisinin temel varsayımlarından birisi yakınsama hipotezidir. Yakınsama hipotezi, göreli olarak geliri düşük olan ülkelerin geliri daha yüksek olan ülkelere kıyasla daha yüksek bir büyüme oranına erişerek uzun dönemde daha yüksek gelirli ülkeleri yakalayacağını ifade etmektedir. Ampirik çalışmalarda yakınsama hipotezinin geçerliliğine yönelik ortak bir karar bulunmamaktadır. Ayrıca Kırılgan Beşli ekonomilerinin bir kısmında 1960-2021 arasında yakınsama eğilimi görülürken; bir kısmında ıraksama eğilimi görülmektedir. Bu durumdan hareketle Kırılgan Beşli ülkelerinde bütün olarak yakınsama hipotezinin geçerli olup olmadığının belirlenmesi çok önemlidir. Bu çalışmada, Kırılgan Beşli ekonomileri açısından 1960-2021 dönemine ait kişi başına düşen reel gelir kullanılarak yakınsama hipotezinin geçerli olup olmadığı test edilmektedir. Ekonometrik yöntem olarak yapısal kırılmaları dikkate almayan ikinci kuşak panel birim kök testleri arasında yer alan Smith vd.'nin (2004) oluşturduğu Bootstrap IPS birim kök testi ve yapısal kırılmaları da dikkate alan ikinci kuşak panel birim kök testlerinden panel Fourier LM (Nazlıoğlu ve Karul, 2017) birim kök testi gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular, Kırılgan Beşli ekonomilerinin fert başına düşen reel gelirlerinin Kırılgan Beşli ortalama kişi başına düşen reel gelir seviyesine yakınsamadığı yönündedir.
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Bir ekonomide bütçe açığı ve cari açığın olması durumu ikiz açık hipotezi olarak ifade edilmekted... more Bir ekonomide bütçe açığı ve cari açığın olması durumu ikiz açık hipotezi olarak ifade edilmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için bütçe açığı ve cari açık önemli bir sorun olarak görülmektedir. Literatürde bütçe açığının cari işlemler açığına neden olacağını belirten Geleneksel Keynesyen görüş ve cari işlemler açığı ile bütçe açığı arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını ifade eden Ricardocu Denklik Hipotezine ait ampirik sonuçlar yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı, endüstri devleri olarak nitelendirilen ve dünyanın en gelişmiş sekiz ülkesi olarak bilinen "Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya, İngiltere ve ABD" ülkelerinde, 1995-2020 dönemi verileri kapsamında ikiz açık hipotezinin geçerliliğini araştırmaktır. Analizde, katsayıların heterojenliğine dayanmakta olan ve Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) tarafından geliştirilen ikinci nesil panel nedensellik testi kullanılmıştır. Bulgular, bütçe açığı ile cari açık arasında ilişki olmadığını belirten Ricardocu görüşü destekler niteliktedir. Dolayısıyla G8 ülkelerinde ikiz açık hipotezinin geçerli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ekonomik büyüme ve işsizlik kavramları, tüm ülkeler için iktisat politikalarının seçilmesi ve uyg... more Ekonomik büyüme ve işsizlik kavramları, tüm ülkeler için iktisat politikalarının seçilmesi ve uygulanması çerçevesinde temel değişkenler arasında yer almaktadır. İktisat literatüründe işsizlik ile büyüme arasındaki ilişki Okun kanunu olarak adlandırılmaktadır. Teorik olarak ekonomik büyümenin istihdam artışı sağlaması beklenmektedir. Ancak, uygulamada bu durum her zaman geçerli olmamaktadır. D-8 ülkelerinin önemli bir kısmı için yüksek işsizlik oranları halen önemli bir sorun olarak göze çarpmaktadır. Bu araştırmada, 1991-2018 dönemi arasında D-8 ülkeleri açısından ekonomik büyümenin işsizlik oranı üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle tahmin edilmiştir. Ulaşılan sonuçlar, D-8 ülkelerinde ekonomik büyümenin işsizliği azalttığını, Okun kanunun geçerli olduğunu göstermektedir. Bulgular ilgili literatürde daha önce yapılan çalışmaları desteklemektedir. Ulaşılan bulgular, ülkelerin işsizliği düşürebilmeleri için istikrarlı ve sürdürülebilir şekilde iktisadi büyüme oranlarını arttırmaya yönelik politikalar uygulamaları gerektiğini göstermektedir.
CERN European Organization for Nuclear Research - Zenodo, Jul 15, 2021
İktisat teorisinde, doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi içsel büyüme mod... more İktisat teorisinde, doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi içsel büyüme modelleriyle açıklanmaktadır. İçsel büyüme modellerinde doğrudan yabancı yatırım, sermaye stoku, teknoloji ve bilgi transferi gibi birçok kanalla iktisadi büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir. Ancak teorinin tersine ampirik literatürde doğrudan yabancı yatırım girişlerinin büyüme üzerindeki etkisinin olmadığı ya da negatif olduğu şeklinde sonuçlar da mevcuttur. Doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyüme üzerindeki artırıcı etkileri, yerel ve yabancı şirketler arasındaki teknolojik farklılığın belirli bir sınır değerin altında olması, yerel firmalarda yeterince beşeri sermaye bulunması ve ev sahibi ülkenin finansal piyasalarının gelişmiş olmasına bağlıdır. Bu araştırmada, 1990-2018 dönemi arasında N11 ülkeleri açısından doğrudan yabancı yatırım girişlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme analizi ile incelenmiştir. Ulaşılan bulgular, N11 ülkeleri için doğrudan yabancı yatırımdaki %1'lik bir artışın, ekonomik büyümeyi %0,029 oranında artırdığı yönündedir. Araştırma bulguları ülke bazında incelendiğinde ise; Kore, Filipinler, Nijerya, Endonezya ve Meksika'da, doğrudan yabancı yatırım girişlerinin ekonomik büyümeyi arttırdığı bulgusuna ulaşılmaktadır. Bulgular ilgili literatürde daha önce yapılan çalışmaları destekler niteliktedir. Elde edilen bulgular, ülkelerin iktisadi büyümelerini yükseltebilmesi için doğrudan yabancı yatırımın önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
ÖZ İstikrarlı bir ekonomik büyüme için temel şartlardan bir tanesi cari işlemler dengesinin sürdü... more ÖZ İstikrarlı bir ekonomik büyüme için temel şartlardan bir tanesi cari işlemler dengesinin sürdürülebilir düzeyde olmasıdır. Türkiye ekonomisinde 2003 yılından itibaren yüksek büyüme oranlarının hedeflenmesi ile beraber cari açık hızlı bir şekilde yükselmeye başlamıştır. Ayrıca artan cari açık genelde yüksek reel faizle gelen portföy yatırımlarıyla finanse edilmeye çalışılmıştır. Hakkio ve Rush (1991) ile Husted (1992), cari işlemler açığının sürdürülebilirliğinin varlığını, ithalat ve ihracat arasında uzun dönemli bir ilişkinin olup olmadığını araştırarak ortaya koymaktadırlar. Uzun dönemli bir ilişkinin varlığı cari işlemler açıklarının sürdürülebilir olduğunu, uzun dönemli ilişkinin olmaması da cari işlemler açıklarının sürdürülebilir olmadığını ifade etmektedir. Bu bilgiler ışığında yapılan çalışmada, Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının sürdürülebilirliği eşbütünleşme analizi yardımıyla sınanmıştır. 1980-2017 dönemi baz alınarak yapılan çalışmadan elde edilen sonuçlar; Türkiye ekonomisinde ihracat ile ithalat serileri arasında uzun dönem bir ilişkinin varlığı ve eşbütünleşme katsayısının 1'e oldukça yakın olması Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının sürdürülebilir olduğunu göstermektedir.
Etkin piyasa hipotezi, hisse senetlerine ait fiyatların rassal ve birbirinden bağımsız oluştuğunu... more Etkin piyasa hipotezi, hisse senetlerine ait fiyatların rassal ve birbirinden bağımsız oluştuğunu ve ilgili hisse senetlerinin bugünkü fiyatlarına bakılarak gelecekte olması beklenen fiyatının tahmin edilemeyeceğini ifade etmektedir. Piyasaların etkin olması kaynakların etkin dağılımı açısından önemli olmaktadır. Zira piyasanın etkin olması etkin fonlamanın gerçekleştiği durumu göstermektedir. Çalışma, BİST Gıda ve İçecek Endeksinin zayıf formda etkin olup olmadığını test etmeye yöneliktir. Bu kapsamda ilgili endeksin Kasım 2019- Eylül 2021 dönemine ait aylık kapanış fiyatları dikkate alınmıştır. Aylık kapanış fiyatlarına ADF, PP, KPSS birim kök testleriyle birlikte varyans oran testi uygulanmıştır. Analiz sonucunda BIST Gıda ve İçecek Endeksinin zayıf formda etkin olduğu bulgulanmıştır.
Son yıllarda N11 ülkelerinin önemli bir kısmında ortalama tüketim eğilimi düşüş eğilimindedir. Bu... more Son yıllarda N11 ülkelerinin önemli bir kısmında ortalama tüketim eğilimi düşüş eğilimindedir. Bu durumdan hareketle N11 ülkelerinde ortalama tüketim eğilimi oranlarının durağan olup olmadığının belirlenmesi oldukça önemli bir hale gelmiştir. Bu çalışmada, N11 ülke grubunda (İran,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Feb 25, 2022
Öz: Doğrudan yabancı yatırım ve dış ticaretin önemli bir kısmı çok uluslu şirketler tarafından ya... more Öz: Doğrudan yabancı yatırım ve dış ticaretin önemli bir kısmı çok uluslu şirketler tarafından yapılmaktadır. Çok uluslu şirketler, ev sahibi ülkelerin ihracatını; sermaye, teknoloji, yönetim bilgisi, know how ve özellikle ana ülke piyasaları olmak üzere bölgesel ve küresel piyasalara erişimi sağlayarak genişletmektedir. Doğrudan yabancı yatırım aracılığıyla ihracatın artması hükümetlerin doğrudan yatırım çekme istekleri arasında en önemli nedenlerden biridir. Çok uluslu şirketler, yerel piyasada kurdukları fabrikalarda üretilen mal ve hizmetlerin ihracatının yanında yerel firmaların da ihracatlarının artmasını sağlamaktadır. Bu şirketler, yerel tedarikçiler ve müşterilerle ihracata yönelik önemli bilgileri paylaşma eğilimindedir. Ayrıca rakip yerel firmalar da gözlem/taklit ya da emeğin hareketliliği yoluyla bu bilgilerin bir kısmına erişebilmektedir. Böylece yerel firmalar çok uluslu şirketlerin dış piyasalar konusundaki deneyimlerinden, satış, dağıtım ve pazarlama kanallarından yararlanarak ihracatlarını artırabilmektedir. Bu çalışmada, doğrudan yabancı yatırım girişlerinin ihracat üzerinde hangi yollarla etkili olduğu doğrudan yabancı yatırımların ihracat üzerine etkilerine ilişkin teorik alt yapı (Uçan Kazlar Modeli, Ürünün Yaşam Evreleri Teorisi ve Yeni Büyüme Teorileri) kapsamında ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Doğrudan yabancı yatırım, ihracat, uçan kazlar modeli, ürünün yaşam evreleri teorisi, yeni büyüme teorileri.
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
The purpose of this study was to evaluate the trade competitiveness of automotive industry which ... more The purpose of this study was to evaluate the trade competitiveness of automotive industry which has significant shares in the productions and exports of Turkish, Polish and Czech manufacturing sectors, especially after the year 2000. In this study, trade data between the period 2001-2019, which are prepared with respect to the Harmonized Classification (HS) system at the 2 and 4 digits level, have been used. In measuring the country’s international trade competitiveness, we have utilised two different Revealed Comparative Advantage indices (RCA). The results of RCA tests at the industry level show that Turkey and Poland both have a low level of competitiveness in the exports of road vehicles industry, while Czechia has a mid level of competitiveness in the same industry. In addition, the results of the sub-sectoral RCA tests indicate that Turkey has a high level of competitiveness in the exports of passenger and goods carrying vehicles, Poland has a high level of competitiveness in...
Nominal efektif kur, bir ülkenin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden o... more Nominal efektif kur, bir ülkenin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre, o ülke parasının ağırlıklı ortalama değeridir. Reel efektif kur ise, nominal efektif kurun nispi fiyat etkilerinden arındırılmasıyla oluşturulan ortalamayı ifade etmektedir. Bu çalışmada, BRIC ve Türkiye ekonomileri açısından Ocak 1994-Aralık 2020 dönemi verileri çerçevesinde reel efektif kurun durağan olup olmadığı geleneksel ve yapısal kırılmalı birim kök testleri yardımıyla incelenmiştir. Bu analiz satın alma gücü paritesi (SGP) hipotezinin geçerliliğini ölçmekte kullanılmaktadır. Ulaşılan bulgulara göre, geleneksel birim kök testlerine göre Türkiye, Brezilya, Çin ve Rusya'da satın alma gücü hipotezi geçersizken, Hindistan ekonomisinde satın alma gücü hipotezi geçerlidir. Diğer yandan geleneksel birim kök testlerinden farklı olarak yapısal kırılmaya izin veren yapısal kırılmalı birim kök testlerinin bulguları Türkiye, Çin ve Rusya'da da satın alma gücü paritesi hipotezinin geçerliliğini göstermektedir.
ÖZET: Günümüzde petrolde dışa bağımlılığı yüksek ekonomiler için petrol fiyatlarının seyri cari i... more ÖZET: Günümüzde petrolde dışa bağımlılığı yüksek ekonomiler için petrol fiyatlarının seyri cari işlemler açığına neden olması açısından önemli bir göstergedir. Petrolde dışa bağımlılığı yüksek ekonomilerde petrol fiyatlarındaki artışların (düşüşlerin) cari işlemleri olumsuz (olumlu) etkilemesi teorik olarak beklenmektedir. Petrol fiyatları, 2014 yılından günümüze düşüş eğilimindedir. Bu durumdan hareketle Türkiye ve Hindistan ekonomilerinde petrol fiyatlarının değişiminin cari işlemler üzerindeki uzun dönemli etkisinin tespit edilmesi oldukça önemli bir hale gelmiştir. Bu araştırmada, 1986-2019 dönemi arasında Türkiye ve Hindistan ekonomilerinde petrol fiyatlarının uzun dönemde cari işlemler üzerindeki etkisi eşbütünleşme analizi ile incelenmiştir. Ulaşılan bulgular, Türkiye ve Hindistan ekonomilerinde petrol fiyatlarındaki artışların (düşüşlerin) cari işlemleri olumsuz (olumlu) etkilediğini göstermektedir.
Türkiye'nin ihracatı yer almaktadır. Kullanılan bağımsız değişkenler ise Türkiye'... more Türkiye'nin ihracatı yer almaktadır. Kullanılan bağımsız değişkenler ise Türkiye'nin ve partner ülkelerin gayri safi yurt içi hâsılaları, nüfuslarına ve partner ülkelerin başkentlerinin Türkiye'nin başkentine olan mesafeleri ve Gümrük Birliği kukla değişkenidir. Analizde, Türkiye ve diğer ülkelerin gayri safi yurt içi hâsılaları pozitif işaretli ve anlamlı olduğu sonucu elde edilmiştir. Türkiye'nin ve diğer ülkelerin nüfus değişkenlerinin katsayılarının anlamsız olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mesafe değişkeninin katsayısının da anlamsız olduğu bulunmuştur. Gümrük Birliği'nin Türkiye'nin ihracatı üzerinde etkisi ise pozitif ve anlamlı olduğu sonucu elde edilmiştir.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde oldukça
ta... more Savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde oldukça tartışmalı bir husustur. Keynesyen akım, savunma harcamalarının ekonomik büyümeye pozitif etki sağlayacağını; Klasik ve Neo Klasik yaklaşımlar ise savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azaltacağını savunmaktadır. Ampirik literatürde ise savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerine etkisine yönelik ortak bir görüş bulunmamaktadır. 2008 küresel krizin ardından oluşan ekonomik büyümedeki yavaşlamalar günümüzde de sürmektedir. Bu olgular doğrultusunda N11 ülke grubunda (Türkiye, Güney Kore, Filipinler, Nijerya, Bangladeş, Pakistan, Vietnam, Mısır, Meksika, İran ve Endonezya) savunma harcamalarının iktisadi büyüme üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Araştırmada, N11 ekonomileri için 2003-2022 seneleri arasında savunma harcamalarının uzun dönemde ekonomik büyüme üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler sonucu varılan bulgular, N11 ülke grubunda savunma harcamalarındaki %1’lik bir artışın iktisadi büyümeyi %0.08 azalttığını işaret etmiştir. Bu bulgu, Klasik ve Neo Klasik yaklaşımın savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azalttığı şeklinde teorik yaklaşımla uyumludur. Bu doğrultuda, N11 ülke grubunun iktisadi büyümelerini arttırabilmesi için -jeopolitik risklere karşı zafiyet vermeden- savunma harcamalarını azaltmasının önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
Yolsuzluk hem gelişmekte olan hem de az gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınmanın önünde ... more Yolsuzluk hem gelişmekte olan hem de az gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme ve kalkınmanın önünde ciddi bir engel olarak kabul edilmektedir. Ekonomi literatüründe, yolsuzluk ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye dair iki farklı paradigma ortaya çıkmaktadır. Ahlaki perspektifin taraftarları yolsuzluğun ekonomik büyümeyi engelleyeceğini iddia ederken, revizyonistler yolsuzluğun potansiyel olarak ekonomik büyümeyi teşvik edebileceğini savunmaktadır. Ampirik çalışmalar ağırlıklı olarak yolsuzluğun ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu göstermiştir, ancak artan yolsuzluk seviyelerinin ekonomik büyüme üzerinde olumlu ya da nötr etkiler yaratabileceğini gösteren bulgular da mevcuttur. Kırılgan Beşli ülkelerinin karşılaştığı önemli yolsuzluk sorunlarıyla birlikte 2008 küresel krizinden bu yana ekonomik büyümede süregelen belirsizlikler, yolsuzluğun bu ülkelerde ekonomik büyüme üzerindeki uzun vadeli etkisinin anlaşılması zorunluluğunu doğurmaktadır. Çalışma, 2012-2021 döneminde Kırılgan Beşli ülkelerinde yolsuzluğun ekonomik büyüme üzerindeki etkisini panel eşbütünleşme yöntemini kullanarak araştırmaktadır. Analiz sonuçları, yolsuzluğun Kırılgan Beşli ülkelerinde ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini göstermektedir. Bu bulgular, yolsuzluk ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi değerlendiren 'ahlakçılar' yaklaşımıyla uyumludur. Bu bağlamda, yolsuzluğun azaltılmasının bu ülkelerin ekonomik büyüme performansını arttırmak için önemli bir faktör olduğu sonucuna varılmıştır.
Teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde çok tartışmalı bir... more Teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisi teorik ve ampirik literatürde çok tartışmalı bir husustur. Teknolojik gelişmenin istihdamı arttırdığı, azalttığı ve etkilemediği sırasıyla iyimser, kötümser ve dengeleyici görüşler olarak teoride isimlendirilmektedir. Ampirik literatürde ise teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisine yönelik ortak bir görüş bulunmamaktadır. 2008 küresel krizin ardından oluşan istihdamdaki istikrarsızlıklar günümüzde de devam etmektedir. G-20 ülkeleri bakımından gerçekleştirilen bir araştırma dünya ekonomisi bakımından önemli fikirler sunmaktadır. Bu olgulardan hareketle G-20 ülkelerinde teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Araştırmada, G-20 üyesi ekonomiler için 1996-2021 seneleri arasında teknolojik gelişmenin uzun dönemde istihdam üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma, verisi elde edilebilen 13 G-20 ekonomisini kapsamaktadır. Analizler sonucu ulaşılan bulgular, G-20 ülke grubunda teknolojik gelişimin istihdamı etkilemediğini yansıtmıştır. Bu bulgular, G-20 ekonomilerinin istihdamlarını artırabilmeleri için teknolojik gelişimin önemli bir rolü olmadığı ve dengeleyici görüşü destekleyici niteliktedir.
Journal of Economics, Business & Political Studies, 2024
Consumption theories are divided into two groups according to whether the average propensity to c... more Consumption theories are divided into two groups according to whether the average propensity to consume is stable in the long run. Consumption theories in the first group (Relative, Permanent and Lifetime Income Hypothesis) state that the ratio of consumption to income is constant in the long run, therefore it is not possible for economic policies to increase output by stimulating consumption. Consumption theories in the other group (Absolute Income, Insufficient Consumption, Consumption Drag and Involuntary Compulsory Saving Theory) argue that the average consumption trend is not stable in the long run, therefore output can be increased with active economic policies. The main purpose of this study is to test whether the average consumption trend in D-8 countries is stable with the annual data of the 1982-2020 period. For this purpose, Panel Panic and Fourier LM unit root tests were used because of the cross-section dependence of the series. The findings reveal that the ratio of consumption to income in D-8 countries is not stable in the period examined. According to this result, the average consumption tendency does not return to the average in the D-8 country groups in the long run, and any shock in the economy can have permanent effects on both consumption and savings.
En kolay tanımıyla para politikası, para miktarı ve faizlerin ne şekilde yönlendirilmesi gerektiğ... more En kolay tanımıyla para politikası, para miktarı ve faizlerin ne şekilde yönlendirilmesi gerektiğini sorgulayan politika bütünüdür. TCMB'nin tanımlamasına göre ise, "para politikası; ekonomik büyüme, istihdam artışı ve fiyat istikrarı gibi amaçlara ulaşabilmek için paranın elde edilebilirliğini ve maliyetini etkilemeye yönelik olarak alınan kararları" ifade etmektedir.
AKSARAY ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ , 2023
Along with globalization, developing economies have implemented incentive policies to ensure that... more Along with globalization, developing economies have implemented incentive policies to ensure that external resources come in the shape of foreign direct investment and portfolio investments. Foreign direct investment inflows can increase economic growth through effects such as capital stock, employment, information transfer and technology. Foreign investments in the form of portfolios, on the other hand, can increase economic growth by providing financing for investments and affecting financial development. In the empirical literature, it has been concluded that portfolio and FDI inflows have a positive impact on economic growth in a significant part of the studies. However, there are also results in the literature that increases in portfolio and FDI inflows have no effect on economic growth or have a negative effect. Foreign direct investment, portfolio and economic growth instability, which began after the 2008 global crisis, still continue. In this study, the effect of foreign direct investment and portfolio inflows on economic growth between 1997-2019 for the E-7 countries was estimated using the panel method. The facts obtained as a result of the analyses show that portfolio inflows do not affect economic growth in the E-7 country group, while direct investment inflows have a positive impact on economic growth. The facts obtained show that foreign direct investment has a substantial role compared to portfolio investments in order to enhance the economic growth of the E-7 group of countries.
İçsel büyüme teorileri öncesi büyüme teorileri, şirketlerin tam rekabet koşullarında çalıştıkları... more İçsel büyüme teorileri öncesi büyüme teorileri, şirketlerin tam rekabet koşullarında çalıştıklarından dolayı teknoloji geliştirmeye ayıracak kaynaklarının kalmadığını varsaymaktadır. İçsel büyüme teoremlerinde teknolojik gelişmenin büyümenin motoru olduğuna dair bir düşünce birliği olmakla birlikte; Lucas (1988)’ın “Beşeri Sermayeye Dayalı İçsel Büyüme Modeli”, teknolojik ilerlemeyi ve ekonomik büyümeyi beşeri sermaye ile açıklamaktadır. Ampirik çalışmaların önemli bir kısmında beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin pozitif olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak beşeri sermayedeki artışların ekonomik büyüme üzerine etkisinin olmadığı biçiminde sonuçlarda mevcuttur. 2008 küresel krizini takiben ortaya çıkan iktisadi büyümedeki istikrarsızlıklar günümüzde de sürmektedir. Bu durumdan hareketle Kırılgan Beşli ülkelerinde beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Çalışmada, Kırılgan Beşli ekonomileri açısından 1987-2019 yılları arasında beşeri sermayenin iktisadi büyüme üzerine etkisi panel eşbütünleşme analiziyle tahmin edilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular, Kırılgan Beşli ekonomileri grubunda beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin pozitif olduğu yönündedir. Bu kapsamda söz konusu ülkelerin iktisadi büyümelerini yükseltmesinde beşeri sermayenin önemli bir rolü bulunmaktadır.
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Solow büyüme teorisinin temel varsayımlarından birisi yakınsama hipotezidir. Yakınsama hipotezi, ... more Solow büyüme teorisinin temel varsayımlarından birisi yakınsama hipotezidir. Yakınsama hipotezi, göreli olarak geliri düşük olan ülkelerin geliri daha yüksek olan ülkelere kıyasla daha yüksek bir büyüme oranına erişerek uzun dönemde daha yüksek gelirli ülkeleri yakalayacağını ifade etmektedir. Ampirik çalışmalarda yakınsama hipotezinin geçerliliğine yönelik ortak bir karar bulunmamaktadır. Ayrıca Kırılgan Beşli ekonomilerinin bir kısmında 1960-2021 arasında yakınsama eğilimi görülürken; bir kısmında ıraksama eğilimi görülmektedir. Bu durumdan hareketle Kırılgan Beşli ülkelerinde bütün olarak yakınsama hipotezinin geçerli olup olmadığının belirlenmesi çok önemlidir. Bu çalışmada, Kırılgan Beşli ekonomileri açısından 1960-2021 dönemine ait kişi başına düşen reel gelir kullanılarak yakınsama hipotezinin geçerli olup olmadığı test edilmektedir. Ekonometrik yöntem olarak yapısal kırılmaları dikkate almayan ikinci kuşak panel birim kök testleri arasında yer alan Smith vd.'nin (2004) oluşturduğu Bootstrap IPS birim kök testi ve yapısal kırılmaları da dikkate alan ikinci kuşak panel birim kök testlerinden panel Fourier LM (Nazlıoğlu ve Karul, 2017) birim kök testi gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular, Kırılgan Beşli ekonomilerinin fert başına düşen reel gelirlerinin Kırılgan Beşli ortalama kişi başına düşen reel gelir seviyesine yakınsamadığı yönündedir.
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Bir ekonomide bütçe açığı ve cari açığın olması durumu ikiz açık hipotezi olarak ifade edilmekted... more Bir ekonomide bütçe açığı ve cari açığın olması durumu ikiz açık hipotezi olarak ifade edilmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için bütçe açığı ve cari açık önemli bir sorun olarak görülmektedir. Literatürde bütçe açığının cari işlemler açığına neden olacağını belirten Geleneksel Keynesyen görüş ve cari işlemler açığı ile bütçe açığı arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını ifade eden Ricardocu Denklik Hipotezine ait ampirik sonuçlar yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı, endüstri devleri olarak nitelendirilen ve dünyanın en gelişmiş sekiz ülkesi olarak bilinen "Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya, İngiltere ve ABD" ülkelerinde, 1995-2020 dönemi verileri kapsamında ikiz açık hipotezinin geçerliliğini araştırmaktır. Analizde, katsayıların heterojenliğine dayanmakta olan ve Emirmahmutoğlu ve Köse (2011) tarafından geliştirilen ikinci nesil panel nedensellik testi kullanılmıştır. Bulgular, bütçe açığı ile cari açık arasında ilişki olmadığını belirten Ricardocu görüşü destekler niteliktedir. Dolayısıyla G8 ülkelerinde ikiz açık hipotezinin geçerli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ekonomik büyüme ve işsizlik kavramları, tüm ülkeler için iktisat politikalarının seçilmesi ve uyg... more Ekonomik büyüme ve işsizlik kavramları, tüm ülkeler için iktisat politikalarının seçilmesi ve uygulanması çerçevesinde temel değişkenler arasında yer almaktadır. İktisat literatüründe işsizlik ile büyüme arasındaki ilişki Okun kanunu olarak adlandırılmaktadır. Teorik olarak ekonomik büyümenin istihdam artışı sağlaması beklenmektedir. Ancak, uygulamada bu durum her zaman geçerli olmamaktadır. D-8 ülkelerinin önemli bir kısmı için yüksek işsizlik oranları halen önemli bir sorun olarak göze çarpmaktadır. Bu araştırmada, 1991-2018 dönemi arasında D-8 ülkeleri açısından ekonomik büyümenin işsizlik oranı üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle tahmin edilmiştir. Ulaşılan sonuçlar, D-8 ülkelerinde ekonomik büyümenin işsizliği azalttığını, Okun kanunun geçerli olduğunu göstermektedir. Bulgular ilgili literatürde daha önce yapılan çalışmaları desteklemektedir. Ulaşılan bulgular, ülkelerin işsizliği düşürebilmeleri için istikrarlı ve sürdürülebilir şekilde iktisadi büyüme oranlarını arttırmaya yönelik politikalar uygulamaları gerektiğini göstermektedir.
CERN European Organization for Nuclear Research - Zenodo, Jul 15, 2021
İktisat teorisinde, doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi içsel büyüme mod... more İktisat teorisinde, doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi içsel büyüme modelleriyle açıklanmaktadır. İçsel büyüme modellerinde doğrudan yabancı yatırım, sermaye stoku, teknoloji ve bilgi transferi gibi birçok kanalla iktisadi büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir. Ancak teorinin tersine ampirik literatürde doğrudan yabancı yatırım girişlerinin büyüme üzerindeki etkisinin olmadığı ya da negatif olduğu şeklinde sonuçlar da mevcuttur. Doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyüme üzerindeki artırıcı etkileri, yerel ve yabancı şirketler arasındaki teknolojik farklılığın belirli bir sınır değerin altında olması, yerel firmalarda yeterince beşeri sermaye bulunması ve ev sahibi ülkenin finansal piyasalarının gelişmiş olmasına bağlıdır. Bu araştırmada, 1990-2018 dönemi arasında N11 ülkeleri açısından doğrudan yabancı yatırım girişlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme analizi ile incelenmiştir. Ulaşılan bulgular, N11 ülkeleri için doğrudan yabancı yatırımdaki %1'lik bir artışın, ekonomik büyümeyi %0,029 oranında artırdığı yönündedir. Araştırma bulguları ülke bazında incelendiğinde ise; Kore, Filipinler, Nijerya, Endonezya ve Meksika'da, doğrudan yabancı yatırım girişlerinin ekonomik büyümeyi arttırdığı bulgusuna ulaşılmaktadır. Bulgular ilgili literatürde daha önce yapılan çalışmaları destekler niteliktedir. Elde edilen bulgular, ülkelerin iktisadi büyümelerini yükseltebilmesi için doğrudan yabancı yatırımın önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
ÖZ İstikrarlı bir ekonomik büyüme için temel şartlardan bir tanesi cari işlemler dengesinin sürdü... more ÖZ İstikrarlı bir ekonomik büyüme için temel şartlardan bir tanesi cari işlemler dengesinin sürdürülebilir düzeyde olmasıdır. Türkiye ekonomisinde 2003 yılından itibaren yüksek büyüme oranlarının hedeflenmesi ile beraber cari açık hızlı bir şekilde yükselmeye başlamıştır. Ayrıca artan cari açık genelde yüksek reel faizle gelen portföy yatırımlarıyla finanse edilmeye çalışılmıştır. Hakkio ve Rush (1991) ile Husted (1992), cari işlemler açığının sürdürülebilirliğinin varlığını, ithalat ve ihracat arasında uzun dönemli bir ilişkinin olup olmadığını araştırarak ortaya koymaktadırlar. Uzun dönemli bir ilişkinin varlığı cari işlemler açıklarının sürdürülebilir olduğunu, uzun dönemli ilişkinin olmaması da cari işlemler açıklarının sürdürülebilir olmadığını ifade etmektedir. Bu bilgiler ışığında yapılan çalışmada, Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının sürdürülebilirliği eşbütünleşme analizi yardımıyla sınanmıştır. 1980-2017 dönemi baz alınarak yapılan çalışmadan elde edilen sonuçlar; Türkiye ekonomisinde ihracat ile ithalat serileri arasında uzun dönem bir ilişkinin varlığı ve eşbütünleşme katsayısının 1'e oldukça yakın olması Türkiye ekonomisinde cari işlemler açığının sürdürülebilir olduğunu göstermektedir.
Etkin piyasa hipotezi, hisse senetlerine ait fiyatların rassal ve birbirinden bağımsız oluştuğunu... more Etkin piyasa hipotezi, hisse senetlerine ait fiyatların rassal ve birbirinden bağımsız oluştuğunu ve ilgili hisse senetlerinin bugünkü fiyatlarına bakılarak gelecekte olması beklenen fiyatının tahmin edilemeyeceğini ifade etmektedir. Piyasaların etkin olması kaynakların etkin dağılımı açısından önemli olmaktadır. Zira piyasanın etkin olması etkin fonlamanın gerçekleştiği durumu göstermektedir. Çalışma, BİST Gıda ve İçecek Endeksinin zayıf formda etkin olup olmadığını test etmeye yöneliktir. Bu kapsamda ilgili endeksin Kasım 2019- Eylül 2021 dönemine ait aylık kapanış fiyatları dikkate alınmıştır. Aylık kapanış fiyatlarına ADF, PP, KPSS birim kök testleriyle birlikte varyans oran testi uygulanmıştır. Analiz sonucunda BIST Gıda ve İçecek Endeksinin zayıf formda etkin olduğu bulgulanmıştır.
Son yıllarda N11 ülkelerinin önemli bir kısmında ortalama tüketim eğilimi düşüş eğilimindedir. Bu... more Son yıllarda N11 ülkelerinin önemli bir kısmında ortalama tüketim eğilimi düşüş eğilimindedir. Bu durumdan hareketle N11 ülkelerinde ortalama tüketim eğilimi oranlarının durağan olup olmadığının belirlenmesi oldukça önemli bir hale gelmiştir. Bu çalışmada, N11 ülke grubunda (İran,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Feb 25, 2022
Öz: Doğrudan yabancı yatırım ve dış ticaretin önemli bir kısmı çok uluslu şirketler tarafından ya... more Öz: Doğrudan yabancı yatırım ve dış ticaretin önemli bir kısmı çok uluslu şirketler tarafından yapılmaktadır. Çok uluslu şirketler, ev sahibi ülkelerin ihracatını; sermaye, teknoloji, yönetim bilgisi, know how ve özellikle ana ülke piyasaları olmak üzere bölgesel ve küresel piyasalara erişimi sağlayarak genişletmektedir. Doğrudan yabancı yatırım aracılığıyla ihracatın artması hükümetlerin doğrudan yatırım çekme istekleri arasında en önemli nedenlerden biridir. Çok uluslu şirketler, yerel piyasada kurdukları fabrikalarda üretilen mal ve hizmetlerin ihracatının yanında yerel firmaların da ihracatlarının artmasını sağlamaktadır. Bu şirketler, yerel tedarikçiler ve müşterilerle ihracata yönelik önemli bilgileri paylaşma eğilimindedir. Ayrıca rakip yerel firmalar da gözlem/taklit ya da emeğin hareketliliği yoluyla bu bilgilerin bir kısmına erişebilmektedir. Böylece yerel firmalar çok uluslu şirketlerin dış piyasalar konusundaki deneyimlerinden, satış, dağıtım ve pazarlama kanallarından yararlanarak ihracatlarını artırabilmektedir. Bu çalışmada, doğrudan yabancı yatırım girişlerinin ihracat üzerinde hangi yollarla etkili olduğu doğrudan yabancı yatırımların ihracat üzerine etkilerine ilişkin teorik alt yapı (Uçan Kazlar Modeli, Ürünün Yaşam Evreleri Teorisi ve Yeni Büyüme Teorileri) kapsamında ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Doğrudan yabancı yatırım, ihracat, uçan kazlar modeli, ürünün yaşam evreleri teorisi, yeni büyüme teorileri.
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
The purpose of this study was to evaluate the trade competitiveness of automotive industry which ... more The purpose of this study was to evaluate the trade competitiveness of automotive industry which has significant shares in the productions and exports of Turkish, Polish and Czech manufacturing sectors, especially after the year 2000. In this study, trade data between the period 2001-2019, which are prepared with respect to the Harmonized Classification (HS) system at the 2 and 4 digits level, have been used. In measuring the country’s international trade competitiveness, we have utilised two different Revealed Comparative Advantage indices (RCA). The results of RCA tests at the industry level show that Turkey and Poland both have a low level of competitiveness in the exports of road vehicles industry, while Czechia has a mid level of competitiveness in the same industry. In addition, the results of the sub-sectoral RCA tests indicate that Turkey has a high level of competitiveness in the exports of passenger and goods carrying vehicles, Poland has a high level of competitiveness in...
Nominal efektif kur, bir ülkenin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden o... more Nominal efektif kur, bir ülkenin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre, o ülke parasının ağırlıklı ortalama değeridir. Reel efektif kur ise, nominal efektif kurun nispi fiyat etkilerinden arındırılmasıyla oluşturulan ortalamayı ifade etmektedir. Bu çalışmada, BRIC ve Türkiye ekonomileri açısından Ocak 1994-Aralık 2020 dönemi verileri çerçevesinde reel efektif kurun durağan olup olmadığı geleneksel ve yapısal kırılmalı birim kök testleri yardımıyla incelenmiştir. Bu analiz satın alma gücü paritesi (SGP) hipotezinin geçerliliğini ölçmekte kullanılmaktadır. Ulaşılan bulgulara göre, geleneksel birim kök testlerine göre Türkiye, Brezilya, Çin ve Rusya'da satın alma gücü hipotezi geçersizken, Hindistan ekonomisinde satın alma gücü hipotezi geçerlidir. Diğer yandan geleneksel birim kök testlerinden farklı olarak yapısal kırılmaya izin veren yapısal kırılmalı birim kök testlerinin bulguları Türkiye, Çin ve Rusya'da da satın alma gücü paritesi hipotezinin geçerliliğini göstermektedir.
ÖZET: Günümüzde petrolde dışa bağımlılığı yüksek ekonomiler için petrol fiyatlarının seyri cari i... more ÖZET: Günümüzde petrolde dışa bağımlılığı yüksek ekonomiler için petrol fiyatlarının seyri cari işlemler açığına neden olması açısından önemli bir göstergedir. Petrolde dışa bağımlılığı yüksek ekonomilerde petrol fiyatlarındaki artışların (düşüşlerin) cari işlemleri olumsuz (olumlu) etkilemesi teorik olarak beklenmektedir. Petrol fiyatları, 2014 yılından günümüze düşüş eğilimindedir. Bu durumdan hareketle Türkiye ve Hindistan ekonomilerinde petrol fiyatlarının değişiminin cari işlemler üzerindeki uzun dönemli etkisinin tespit edilmesi oldukça önemli bir hale gelmiştir. Bu araştırmada, 1986-2019 dönemi arasında Türkiye ve Hindistan ekonomilerinde petrol fiyatlarının uzun dönemde cari işlemler üzerindeki etkisi eşbütünleşme analizi ile incelenmiştir. Ulaşılan bulgular, Türkiye ve Hindistan ekonomilerinde petrol fiyatlarındaki artışların (düşüşlerin) cari işlemleri olumsuz (olumlu) etkilediğini göstermektedir.
Türkiye'nin ihracatı yer almaktadır. Kullanılan bağımsız değişkenler ise Türkiye'... more Türkiye'nin ihracatı yer almaktadır. Kullanılan bağımsız değişkenler ise Türkiye'nin ve partner ülkelerin gayri safi yurt içi hâsılaları, nüfuslarına ve partner ülkelerin başkentlerinin Türkiye'nin başkentine olan mesafeleri ve Gümrük Birliği kukla değişkenidir. Analizde, Türkiye ve diğer ülkelerin gayri safi yurt içi hâsılaları pozitif işaretli ve anlamlı olduğu sonucu elde edilmiştir. Türkiye'nin ve diğer ülkelerin nüfus değişkenlerinin katsayılarının anlamsız olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mesafe değişkeninin katsayısının da anlamsız olduğu bulunmuştur. Gümrük Birliği'nin Türkiye'nin ihracatı üzerinde etkisi ise pozitif ve anlamlı olduğu sonucu elde edilmiştir.
İktisat politikası, belirli bir iktisadi amaçlara ulaşmak için karar alınması
ve bu kararların uy... more İktisat politikası, belirli bir iktisadi amaçlara ulaşmak için karar alınması ve bu kararların uygulanmasıdır. Dar anlamda iktisat politikası, para ve maliye politikaları olarak ikiye ayrılmakta iken; geniş anlamda bunlara ilaveten gelirler, dış ticaret, kur, sanayi-tarım-hizmet, istihdam, finansal istikrar, rekabet, enerji ve çevre politikaları söz konusudur. İktisat politikasının tam istihdam, ekonomik büyüme, fiyat istikrarı, adil gelir dağılımı, kur istikrarı ve temiz çevre gibi birbiriyle aynı yönde ya da ters yönde ilişkiler içeren amaçları vardır. Bu nedenle ekonomi politikası bilim olduğu kadar sanattır. İktisat politikası kitaplarına yönelik literatür taraması yapıldığında, kitapların bir kısmının sadece iktisadi görüşlerin ekonomi politikasına yönelik etkilerini, bir kısmının ise sadece politika amaç ve araçlarını incelediğini görülmüştür. Bununla beraber, kitapların sadece bir kısmı güncel iktisat politikası uygulamalarına değinmiştir. Ayrıca kitapların önemli bir kısmının sadece dar anlamda iktisat politikasına odaklandığı anlaşılmıştır. Bu bilgiler ışığında, bu kitap hem görüşleri ele alması, hem de güncel uygulamalarla geniş anlamda iktisat politikalarını bir bütün olarak ele alması ile diğer iktisat politikası kitaplarından ayrılmaktadır. Böylece kitap, iktisat politikası kitapları içerisinde hem akademik camia hem de öğrenciler için kılavuz niteliği taşımaktadır.
Bu araştırma, 1700’lü yıllarda Adam Smith’le başlayan ve günümüzde
Melitz’in 2003 yılındaki mode... more Bu araştırma, 1700’lü yıllarda Adam Smith’le başlayan ve günümüzde
Melitz’in 2003 yılındaki modeliyle devam eden dış ticaret teorilerinin
evrimini incelemeyi amaçlamaktadır. Kitabın geleneksel, yeni ve yeni-yeni
dış ticaret teorilerini bütüncül çerçevede açıklayarak literatüre katkıda
bulunacağı öngörülmektedir.
Doğrudan yabancı yatırım (DYY), tarihsel olarak çoğunlukla gelişmiş ekonomiler arasında gerc... more Doğrudan yabancı yatırım (DYY), tarihsel olarak çoğunlukla gelişmiş ekonomiler arasında gerçekleşmektedir. 1980’li yıllara kadar gelişmekte olan ülkeler DYY’ye şüphe ile yaklaşmışlardır. Fakat son yıllarda gelişmekte olan ekonomiler hem ev sahibi ülke hem de kaynak ülke olma açısından hızla yükselmektedir. Hatta gelişmekte olan ekonomiler, 2018 yılında DYY girişlerinden en fazla payı alan ekonomik gruba yükselmiştir. Fakat 2008 yılında başlayan ve etkisi çeşitli şekillerle devam eden küresel kriz nedeniyle 2008’den bu yana dünyada doğrudan yabancı yatırımlarda önemli seviyede bir yavaşlama görülmektedir. Bu durumun temel nedenleri, küresel büyümenin zayıf seyretmesi ve özellikle gelişmiş ülkeler tarafından doğrudan yabancı yatırımlara karşı uygulanan kısıtlamalardır.
Uploads
Papers by Burak UĞUR
tartışmalı bir husustur. Keynesyen akım, savunma harcamalarının ekonomik büyümeye pozitif etki
sağlayacağını; Klasik ve Neo Klasik yaklaşımlar ise savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azaltacağını
savunmaktadır. Ampirik literatürde ise savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerine etkisine yönelik
ortak bir görüş bulunmamaktadır. 2008 küresel krizin ardından oluşan ekonomik büyümedeki yavaşlamalar
günümüzde de sürmektedir. Bu olgular doğrultusunda N11 ülke grubunda (Türkiye, Güney Kore, Filipinler,
Nijerya, Bangladeş, Pakistan, Vietnam, Mısır, Meksika, İran ve Endonezya) savunma harcamalarının iktisadi
büyüme üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Araştırmada, N11 ekonomileri için 2003-2022
seneleri arasında savunma harcamalarının uzun dönemde ekonomik büyüme üzerindeki etkisi panel
eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler sonucu varılan bulgular, N11 ülke grubunda savunma
harcamalarındaki %1’lik bir artışın iktisadi büyümeyi %0.08 azalttığını işaret etmiştir. Bu bulgu, Klasik ve Neo
Klasik yaklaşımın savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azalttığı şeklinde teorik yaklaşımla uyumludur.
Bu doğrultuda, N11 ülke grubunun iktisadi büyümelerini arttırabilmesi için -jeopolitik risklere karşı zafiyet
vermeden- savunma harcamalarını azaltmasının önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
Araştırmada, G-20 üyesi ekonomiler için 1996-2021 seneleri arasında teknolojik gelişmenin uzun dönemde istihdam üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma, verisi elde edilebilen 13 G-20 ekonomisini kapsamaktadır. Analizler sonucu ulaşılan bulgular, G-20 ülke grubunda teknolojik gelişimin istihdamı etkilemediğini yansıtmıştır. Bu bulgular, G-20 ekonomilerinin istihdamlarını artırabilmeleri için teknolojik gelişimin önemli bir rolü olmadığı ve dengeleyici görüşü destekleyici niteliktedir.
method. The facts obtained as a result of the analyses show that portfolio inflows do not affect economic growth in the E-7 country group, while direct investment inflows have a positive impact on economic growth. The facts obtained show that foreign direct investment has a substantial role compared to portfolio investments in order to enhance the economic growth of the E-7 group of countries.
Çalışmada, Kırılgan Beşli ekonomileri açısından 1987-2019 yılları arasında beşeri sermayenin iktisadi büyüme üzerine etkisi panel eşbütünleşme analiziyle tahmin edilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular, Kırılgan Beşli ekonomileri grubunda beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin pozitif olduğu yönündedir. Bu kapsamda söz konusu ülkelerin iktisadi büyümelerini yükseltmesinde beşeri sermayenin önemli bir rolü bulunmaktadır.
tartışmalı bir husustur. Keynesyen akım, savunma harcamalarının ekonomik büyümeye pozitif etki
sağlayacağını; Klasik ve Neo Klasik yaklaşımlar ise savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azaltacağını
savunmaktadır. Ampirik literatürde ise savunma harcamalarının ekonomik büyüme üzerine etkisine yönelik
ortak bir görüş bulunmamaktadır. 2008 küresel krizin ardından oluşan ekonomik büyümedeki yavaşlamalar
günümüzde de sürmektedir. Bu olgular doğrultusunda N11 ülke grubunda (Türkiye, Güney Kore, Filipinler,
Nijerya, Bangladeş, Pakistan, Vietnam, Mısır, Meksika, İran ve Endonezya) savunma harcamalarının iktisadi
büyüme üzerindeki etkisinin belirlenmesi çok önemlidir. Araştırmada, N11 ekonomileri için 2003-2022
seneleri arasında savunma harcamalarının uzun dönemde ekonomik büyüme üzerindeki etkisi panel
eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler sonucu varılan bulgular, N11 ülke grubunda savunma
harcamalarındaki %1’lik bir artışın iktisadi büyümeyi %0.08 azalttığını işaret etmiştir. Bu bulgu, Klasik ve Neo
Klasik yaklaşımın savunma harcamalarının ekonomik büyümeyi azalttığı şeklinde teorik yaklaşımla uyumludur.
Bu doğrultuda, N11 ülke grubunun iktisadi büyümelerini arttırabilmesi için -jeopolitik risklere karşı zafiyet
vermeden- savunma harcamalarını azaltmasının önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
Araştırmada, G-20 üyesi ekonomiler için 1996-2021 seneleri arasında teknolojik gelişmenin uzun dönemde istihdam üzerindeki etkisi panel eşbütünleşme yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma, verisi elde edilebilen 13 G-20 ekonomisini kapsamaktadır. Analizler sonucu ulaşılan bulgular, G-20 ülke grubunda teknolojik gelişimin istihdamı etkilemediğini yansıtmıştır. Bu bulgular, G-20 ekonomilerinin istihdamlarını artırabilmeleri için teknolojik gelişimin önemli bir rolü olmadığı ve dengeleyici görüşü destekleyici niteliktedir.
method. The facts obtained as a result of the analyses show that portfolio inflows do not affect economic growth in the E-7 country group, while direct investment inflows have a positive impact on economic growth. The facts obtained show that foreign direct investment has a substantial role compared to portfolio investments in order to enhance the economic growth of the E-7 group of countries.
Çalışmada, Kırılgan Beşli ekonomileri açısından 1987-2019 yılları arasında beşeri sermayenin iktisadi büyüme üzerine etkisi panel eşbütünleşme analiziyle tahmin edilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgular, Kırılgan Beşli ekonomileri grubunda beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerine etkisinin pozitif olduğu yönündedir. Bu kapsamda söz konusu ülkelerin iktisadi büyümelerini yükseltmesinde beşeri sermayenin önemli bir rolü bulunmaktadır.
ve bu kararların uygulanmasıdır. Dar anlamda iktisat politikası, para ve maliye politikaları olarak ikiye ayrılmakta iken; geniş anlamda bunlara ilaveten gelirler, dış ticaret, kur, sanayi-tarım-hizmet, istihdam, finansal istikrar, rekabet, enerji ve çevre politikaları söz konusudur.
İktisat politikasının tam istihdam, ekonomik büyüme, fiyat istikrarı, adil
gelir dağılımı, kur istikrarı ve temiz çevre gibi birbiriyle aynı yönde ya da ters yönde ilişkiler içeren amaçları vardır. Bu nedenle ekonomi politikası bilim olduğu kadar sanattır.
İktisat politikası kitaplarına yönelik literatür taraması yapıldığında, kitapların bir kısmının sadece iktisadi görüşlerin ekonomi politikasına yönelik etkilerini, bir kısmının ise sadece politika amaç ve araçlarını incelediğini görülmüştür.
Bununla beraber, kitapların sadece bir kısmı güncel iktisat politikası uygulamalarına değinmiştir. Ayrıca kitapların önemli bir kısmının sadece dar
anlamda iktisat politikasına odaklandığı anlaşılmıştır. Bu bilgiler ışığında, bu
kitap hem görüşleri ele alması, hem de güncel uygulamalarla geniş anlamda
iktisat politikalarını bir bütün olarak ele alması ile diğer iktisat politikası
kitaplarından ayrılmaktadır. Böylece kitap, iktisat politikası kitapları içerisinde
hem akademik camia hem de öğrenciler için kılavuz niteliği taşımaktadır.
Melitz’in 2003 yılındaki modeliyle devam eden dış ticaret teorilerinin
evrimini incelemeyi amaçlamaktadır. Kitabın geleneksel, yeni ve yeni-yeni
dış ticaret teorilerini bütüncül çerçevede açıklayarak literatüre katkıda
bulunacağı öngörülmektedir.