Papers by Muhittin ELİAÇIK
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Jun 3, 2015
In Anatolia at the time of the start of National Struggle between October-December 1919 Bayburt t... more In Anatolia at the time of the start of National Struggle between October-December 1919 Bayburt township Hart crash was occurred mortal an uprising Sheikh Ashraf. When the homeland was occupied and out of the rebellion in various places, where there were a lot of hard times, this uprising rebellion was suppressed and the sheikh was killed. As one of the sects named Ashraf living in Hart spread in the vicinity causing rumors, then the attentions were drawn to there. At a wedding held in the township in stretched environment, between gendarmes and the sheikh and his disciples on mutual lack of provocative words and behavior, sheiks opened an investigation, but he fled from Hart has come out against it; whereupon events climbed. About sheikh himself Mahdi declared and against the national struggle the provoked people rumors spread. The first attempt on Sheikh Ashraf started by Erzurum Governor and the sheikhs of the origin, profession, sect, followers were asked information about their identity and activities. Sheikh was not going the commission which was established to interrogating of himself. In this case, Erzurum Governorship officials have criticized the harsh intervention in this event. To a large extent in the growth of the event tough stance of the gendarmerie and other officers played a role. The soldiers that sent to Hart taken captive by fraud is another case. In addition, the short sightedness of officials and unnecessarily were raised at the event are expressed in the documents. In addition, the short sightedness of officials unduly magnified of the event and that was expressed in the documents. The end, forces of surrounding the Ankara been dominated by situation; sheikh shot dead or blown up by artillery shells that hit home is. In this case the relevant documents in this article are presented to the attention of the Ottoman Archives
Hayvan hastalık ve tedavileri üzerine yazılmış eserlerin genel adı baytarnâme olmakla beraber, bu... more Hayvan hastalık ve tedavileri üzerine yazılmış eserlerin genel adı baytarnâme olmakla beraber, bu isim İslâm dünyasında daha ziyade at ve atçılık üzerine, daha da özeli at hastalık ve tedavileri üzerine yazılmış eserler için kullanılmıştır. Bu konuda yazılmış eserler ve muhtevaları incelendiğinde bu durum daha açık bir şekilde görülmektedir. İslâm dünyasında at ve atçılığa dair eserlerin at hastalık ve tedavilerini içerenleri genellikle baytarnâme, binicilik, okçuluk, silahşorluk gibi konuları içerenleri de fürûsiyye, haylnâme, kitâb-ı hayl gibi adlar ile anılmıştır. At ve atçılık Türklerde önemli ve anlamlı konulardan olmuş ve atın birçok bakımdan yeri özel bulunmuştur. Birçok Türk devletinde makam ve mansıp isimleri ata dayalı olarak tespit edilmiş, atasözü ve deyimlerde de at daima itibar ve şeref simgesi olarak kullanılmıştır. Ayrıca, atın değerini anlatan ayet ve hadisler de bu itibar ve şerefin iyice pekişmesine yol açmıştır. At, Türklerde insandan sonra yaratılmışların en şereflisi olarak kabul edilmiş bir hayvandır. Türklerde, özellikle Osmanlı sahasında baytarnâmelerin çoğu Aristo'ya ait Baytarnâme'den esinlenilerek yazılmış ve bunlar zamanla anonim bir karakter kazanmıştır. Tayyarzâde Ata tarafından Arapça bir eserden çevrilen Tuhfetü'l-fârisîn fî-ahvâli huyûli'l-mücâhidîn de böyle bir eser hüviyetindedir. Bu makalede bu tercüme eser, bir baytarnâme örneği olarak ele alınıp tanıtılmaktadır.
İlmî Araştırmalar: Dil, Edebiyat, Tarih İncelemeleri, Feb 20, 2014
Bu makalede divan edebiyatında sevgilinin uzuvlarına ait lafızları birer şiir örneğiyle anlatan, ... more Bu makalede divan edebiyatında sevgilinin uzuvlarına ait lafızları birer şiir örneğiyle anlatan, Almanya'da Bavyera Devlet Kütüphanesi'nde bulunan bir risale tanıtılacaktır. Bu risale bazı şiir meraklılarınca tertip edilmiş olan sıradan listelerden birisi olmayıp mukaddimesi, sebeb-i telif kısmı, mürettep boluınieri ve hatimesı olan miıstakil bir eserdir. Bugüne kadar hiçbir kaynakta yer almamış, yazarının belirttığine göre üç gıin üç gecede tamamlanmıştır. On sekiz yapraklık risalede klasik edebiyatımızda sevgiliyi betimlemekte kullanılan kelime, tamlama, deyim vs. ifadeler yirmi bir bapta birer beyit örneğiyle açıklanmıştır.
Çukurova araştırmaları, 2023
Osmanlıda Pasarofça Antlaşması ile başlayıp Patrona Halil isyanı ile biten on iki yıllık eğlence ... more Osmanlıda Pasarofça Antlaşması ile başlayıp Patrona Halil isyanı ile biten on iki yıllık eğlence devri sonradan Lâle Devri olarak anılmıştır. Bu devir müzminleşen yenilgilerin moralsizliğini unutma dönemi olarak da algılanmış ve Boğaziçi ile Haliç'te saray ve konaklar birer eğlence yeri olmuş, Kâğıthane deresinin iki yanı beyaz köşklerle donatılmıştır. Batı ile ilişkilerin geliştirildiği bu devirde yenilik ve reformlar yapılmış, matbaa ve tulumbacı ocağı kurulup tersane düzeltilmiş, önemli eserler Türkçeye çevrilmiştir. Ancak bir eğlence devri olarak tanınan bu dönemde ahlâki yozlaşmalar da olmuş, lüks tüketim artıp kadınların aşırı süslenmelerini önlemek için fermanlar çıkarılmıştır. Lüks ve eğlencenin zirveye çıktığı bu devri Patrona Halil isyanı şiddetli biçimde sona erdirmiştir. Bu devrin zevk ve sefasından ulema da nasiplenmiş ve isyancıların kellesini istediği kişiler arasında Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi de yer almıştır. Abdullah Efendi bu devrin başında bu makama atanıp devrin bitiminde de bu makamdan azledilmiştir. Bu isyanda kendini kurtarmak için yaptığı manevraları başarılı olamayan Abdullah Efendi iyi bir şair olup bunu fetvâlarında da göstermiş ve manzum fetvâlar vermiştir. Manzum fetvâlarından bir kısmı daha önceden tanıtılmış ise de sonradan başka fetvâları da ortaya çıkmış ancak imzasız oldukları için yayımlanamamıştır. Nihayet bir nüshada bu fetvâların ona aidiyetini kesin biçimde gösteren deliller bulunduğundan bunlar da bu makale ile tanıtılmaktadır.
International Journal of Language Academy, 2023
Writing religious works in verse has been an important tradition in the Islamic world, and fiqh w... more Writing religious works in verse has been an important tradition in the Islamic world, and fiqh works and fatwas have also taken their place in this tradition. The writing of fiqh works and fatwas in verse in the Ottoman Empire also created an excellent wealth for Turkish literature. During the Ottoman period, usually in the 16-17 centuries, there were interesting topics among the verse fatwas given. One of them is the fatwas given by the Shaykh al-Islams to the questions that express the rebellion against the devaluation of the skills and abilities of some members of the Ottoman ilmiye and the crowning of ignorance. In these poetic fatwas, it is stated that, on the one hand, no one looks at the face of skill and ingenuity, and on the other hand, the worthless fabric of ignorance is in demand. In a place where ignorance is widespread, it is seen as a big problem that no one cares about knowledge and skill and does not approach, and the reason and solution of this are asked to the Shaykh al-Islam. The verse fatwas on this subject do not reflect personal views and reveal that period's social and economic situation. In the answers of these fatwas, it is emphasized that skill and ingenuity will definitely find their value one day, and that greed and greed should be avoided. In two verses, fatwas, one in Turkish and the other in Persian, introduced in this study, almost the same issues are expressed. The reason why the ignorant and the ignorant, rather than the knowledgeable and skilled, are valued and cherished is asked, and in the answer given, it is said that this is a situation full of wisdom and based on good reasons.
DergiPark (Istanbul University), Dec 1, 2010
Muhittin ELİAÇIK • ÖZET Bu makalede Fuzûlî'nin Sıhhat u Maraz adlı eseriyle bir tıp eseri olan Te... more Muhittin ELİAÇIK • ÖZET Bu makalede Fuzûlî'nin Sıhhat u Maraz adlı eseriyle bir tıp eseri olan Terceme-i Hulâsa-i Tıbb ahlât-ı erbaanın ele alınışı yönünden mukayese edilecektir. Fuzûlî, tıbbı sıhhat, hastalık ve tedavi diye üç bölümde ele aldığı Sıhhat u Maraz adlı eserinde bir tabip kimliğiyle görünür. Eski tıp anlayışında önemli bir yeri bulunan ve Fuzûlî'nin bu eserine de hakim olan ahlât-ı erbaa(humoral patoloji) teorisi insan bedenini oluşturan dört sıvının(kan, safrâ, sevdâ, balgam) dengede olmasıyla bedenin de dengede ve sıhhatte olacağı esasına dayanır. Tıpla ilgili hemen her eserde aynı biçimde ele alındığı yönünde bir kanaat bulunan ahlât-ı erbaa teorisinin Fuzûlî'nin bu eserinde birebir aynı olmadığı görülmektedir. Bu makalenin amacı bu farkı mukayese yoluyla göstermektir. Fuzûlî'nin Sıhhat u Maraz'ı ile bir tıp eseri olan Cerrah Mes'ûd'un Terceme-i Hulâsa-ı Tıbb'ı ahlât-ı erbaa teorisince mukayese edildiğinde özellikle hıltların vücutta bulunduğu yerlerde ve ilaçlarda küçük farklar olduğu görülmektedir.
International Journal of Language Academy, 2022
International Journal of Language Academy, 2022
Sosyal Bilimler Dergisi sobider, 2019
Ebussuud Efendi, Osmanlı'nın zirve yüzyılının büyük ve etkili şeyhülislâmlarından olup otuz yıllı... more Ebussuud Efendi, Osmanlı'nın zirve yüzyılının büyük ve etkili şeyhülislâmlarından olup otuz yıllık meşihatında verdiği binlerce fetva ile birçok müşkülâtı çözmüş, önemli sonuçlara yol açan görüşler serdetmiştir. Divançe oluşturacak kadar şiir yazmış olan Ebussuud Efendi'nin fetvâları arasında hamr, arak, kahve, tütün, esrar, afyon, berş, boza gibi içkilerden oluşan mükeyyifat da önemli bir yer tutmaktadır. Bu tip fetvâlar genellikle kerahiyet, eşribe, had bölümlerinde yer almaktadır. Bu fetvâların arasında manzum olarak verilmiş olanların da bulunduğu ve bunların başka şeyhülislâm veya müftülerin fetvâları ile karışıp iç içe bulunduğu görülebilmektedir. Bu fetvâların bir kısmı edebî yönden de değerli bilgiler ihtiva etmekte, bazı kişi veya olayların bilinmeyen yönlerini ortaya koymaktadır.
Türk dili araştırmaları yıllığı. Belleten, Dec 1, 2022
Osmanlı döneminde fetvalar manzum biçimde verilmiş ve böylece Türk edebiyatının hazinesine özgün ... more Osmanlı döneminde fetvalar manzum biçimde verilmiş ve böylece Türk edebiyatının hazinesine özgün bir tür daha girmiştir. Hukuki konuların manzum biçimde açıklanması özgün ve çok alana hitap eden bir yapı oluşturmuştur. Ancak bu özgün ürünler kendi devirlerinde gerekli tertip ve itinayı yeterince görmediklerinden günümüze tam ve doğru bir şekilde ulaşmaları mümkün olmamıştır. Gerçek sayıları elde mevcut olanlardan daha fazla olduğu tahmin edilen bu fetvaların bir kısmı da eksik veya yazarı belirsiz biçimde günümüze ulaşmıştır. Bu fetvaların belli bir kitapta toplanmamış olması istisnai bir şekilde verildiklerinin düşünülmesine sebep olmaktadır. Şu ana kadar tespit edilen yaklaşık 50 manzum fetvanın büyük bir kısmı, fetvayı veren şeyhülislam veya müftünün kendi fetva kitabında bulunmamakta, bir kısmı da nüshalarda rastgele veya farklı kişiler adına kaydedilmiş bulunmaktadır. Bu ise bu fetvaların sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini güçleştirmektedir. Öte yandan bu fetvalar içinde kitap veya mecmualara özenle kaydedilenler de bulunmakla beraber onlarda da yanlış imzalı olma sorunu vardır. Bir de ismi, müellifi ve içindeki manzum fetvalar meçhul olan kitaplar vardır ki bunlarla ilgili derin ve çözümlemeli araştırmalar yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada Osmanlı manzum fetvalarında görülen eksik ve yanlış imzalılık sorununa değinilmekte ve bilinmeyen bir fetva kitabı incelenmektedir. Bu kitabın müellifi meçhul olup içinde önemli sayıda imzasız manzum fetva bulunmaktadır.
Çukurova Araştırmaları Dergisi
International Journal of Language Academy, 2022
Hayâl-i zıll yani gölge oyunu Türk kültür ve edebiyatının ilginç ve zengin kaynaklarından birisi ... more Hayâl-i zıll yani gölge oyunu Türk kültür ve edebiyatının ilginç ve zengin kaynaklarından birisi olup ortaya çıkışı ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu oyunun Anadolu'ya ya Orta Asya'dan ya da Batı'ya doğru Hindistan'dan göç eden Çingenelerle birlikte geldiği rivayet edilmiştir. Bir başka görüşe göre ise Sultan Orhan döneminde cami inşaatının gecikmesine sebep olduklarından öldürülen iki kişinin oyuna dönüşmüş şeklidir. Bu görüşler belgeye dayanmadığından kabul görmemişse de belgeye dayanan bir görüşe göre bu oyun Osmanlı'ya 16. yüzyılda Mısır'dan Memlük sanatçıları vasıtasıyla gelmiştir. Karagöz oyunu olarak da bilinen gölge oyununa ait en eski tasvirlerin 19. yüzyıl sonlarına ait olduğu, ancak Alman müzelerinde 12. yüzyıla ait Mısır tasvirlerinin bulunduğu bildirilmektedir. Osmanlı belgelerinde hayâl-i zıl olarak geçen bu oyun Osmanlı fetvâlarının da konusu olmuş ve bunun hükmüne ait soru ve cevaplar bazı fetvâ kitaplarında yer almıştır. Bir fetvâda bu oyunu seyretmenin hükmü sorulduğunda ibret almak için seyredilirse iyi bir şey olacağı bildirilmiş, başka bir fetvâda da bu oyunu seyretme sebebi sorulan bir kişi kendi kendini kınamıştır. Osmanlı fetvâ kitaplarında hayâl-i zıll oyunu 16. yüyıldan itibaren yer almaya başlamış ve kerahet ile istihsân baplarında bulunmuştur. Bu çalışmada hayâl-i zıll oyunu ile ilgili olarak Osmanlı fetvâ kitaplarında tespit edilen birkaç fetvâ ve bunlar arasında geçen Arapça bir kıta tanıtılacaktır.
International Journal Of Turkish Literature Culture Education, 2020
Kalemisi Dergisi, Dec 28, 2017
Journal Of History School, 2016
Özet Osmanlı'da 16.yüzyıldan itibaren fetvâlar da nazmen verilmeye başlanmış ve bu yolla şeyhülis... more Özet Osmanlı'da 16.yüzyıldan itibaren fetvâlar da nazmen verilmeye başlanmış ve bu yolla şeyhülislâm veya müftülere ait yüzlerce beyitlik bir fetvâ edebiyatı oluşmuştur. Fetvâ, bir meselenin hükmünün müftü veya şeyhülislâm tarafından kaynaklarından araştırılarak verilmesi işlemidir. Bu kelime; yiğit, genç, kavî anlamındaki fetâ kelimesinden türemiş olup müşkil bir meselenin güçlü bir cevapla çözülmesi işlemini anlatmaktadır. Manzum hâlde verilen fetvâlar çok az olduğundan birer nümune olarak fetvâ kitaplarında özel biçimde yer almıştır. Genellikle usta divan şairi şeyhülislâmlarca yazılmış olan bu fetvâlar aynı zamanda bir edebî tür olarak görülmüştür. Manzum hâlde fetvâ vermiş şeyhülislâmların önde gelenlerinden birisi de Muhammed Bahâî Efendi'dir. Daha önceki makalemizde onun beş adet manzum fetvâsı tanıtılmıştı. Bu makalede ise onun sonradan tespit edilen manzum fetvâları tanıtılmaktadır.
Journal Of History School, 2015
Belâgat kitapları edebî sanatların açıklandığı eserler olup; me'ânî, beyân, bedî' bölümlerinden o... more Belâgat kitapları edebî sanatların açıklandığı eserler olup; me'ânî, beyân, bedî' bölümlerinden oluşmaktadırlar. Bu kitaplarda edebî sanatlar çoğunlukla bedî' bölümünde açıklanmıştır. Belâgat kitaplarında edebî sanatlar tarif, tasnif ve miktarca farklı şekillerde yer almaktadır. Bu kitaplarda bir sanat değişik isimlerle geçebilir; bir kitapta geçerken diğerinde geçmeyebilir; farklı bölümlerde anlatılabilir; bazı sanatlar iki ayrı sanat olarak açıklanabilir. Akis sanatı da belâgat kitaplarının çoğunda geçen bir mana sanatıdır. Akis, bir cümle veya mısrada kelime veya kelime gruplarının yer değiştirilmesiyle yapılan bir sanattır. Bu sanatta kelime veya kelime grupları tersine çevrilmektedir. Bu makalede, birçok kitapta yer almış olan bu sanat, belâgat kitaplarından mukayeseli biçimde ortaya konulacaktır.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2012
One of the most important criteria in the Nations culture and civilization is the kitchen menus. ... more One of the most important criteria in the Nations culture and civilization is the kitchen menus. Turkish gastronomy has been in too many different regions and this issue brought a wealthy kitchen, wealth of products, and has had a very colorful menu. Baklava,being the most prominent product of this wealthy menu, has been an exceptional diamond which is begrudged and on which some nations are trying to own. Baklava,which is being made with putting various nuts between thin doughs and pouring sherbet upon, is a Turkish rooted word and entered into proverbs and idioms. Interlaced many languages and being used still. It has been written many poems about baklava, which has been a topic to a procession in Ottoman. In this poems, baklava has been observed more excellent than the darling which is at the top of the diwan poems. In this article,the poems which are fasten down among the poems written about baklava will be presented.
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2009
Basından Sansürün Kaldırılışının 100.Yılı Kongresi"nde sunulan bildirinin yeniden ele alınıp düze... more Basından Sansürün Kaldırılışının 100.Yılı Kongresi"nde sunulan bildirinin yeniden ele alınıp düzenlenmiş şeklidir.
Idil Journal of Art and Language, 2012
Osmanlı arşiv belgelerinde klişe hâlde kullanılmış birçok zarfa rastlanmaktadır. Bu kelimeler gen... more Osmanlı arşiv belgelerinde klişe hâlde kullanılmış birçok zarfa rastlanmaktadır. Bu kelimeler genellikle Arapça olup, Farsça ve Türkçe birleşik hâlde geçenleri de vardır. Çeşitli zamanlarda yazılmış milyonlarca arşiv belgesinde ortak bir dil ve klişe hâlde birçok kelime görülmektedir. Klişe kelimelerin arasında zarflar sayı bakımından büyük bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada binlerce arşiv belgesi taranmış ve klişe hâlde kullanılan zarflar özenle ve titizlikle seçilip tanıklarıyla birlikte gösterilmiştir. Çalışmamızda öncelikle, birden fazla belgede kullanılıp klişe hâle gelşmiş zarflar seçilmiştir. Bu zarflar alfabetik sıra hâlinde ve tanıkları dipnotlarda gösterilerek verilmiştir. Gösterilecek tanıkların sayısı çok fazla olduğundan her bir zarf için bir tanık vermekle yetinilmiştir.
e-sarkiyat.com
İslam dünyasında dinî eserlerin manzum biçimde kaleme alınması çok önem verilen bir husus olmuştu... more İslam dünyasında dinî eserlerin manzum biçimde kaleme alınması çok önem verilen bir husus olmuştur. Osmanlı Devleti'nin en parlak günlerini yaşadığı Kanuni, II.Selim ve III.Murat devirlerinde beylerbeylik ve musahiplik yapmış olan Şemsi Paşa'nın, Burhânüşşerîa Mahmud'un Vikâyetü'r-rivâye adlı fıkhî eserinden yaptığı manzum ve muhtasar tercümede bu önemin bir göstergesidir. Vikâyetü'rrivâye'den okuyucu için en gerekli görülen yedi bölümün seçilip mesnevi nazım şekliyle serbest biçimde tercüme edilmesiyle oluşturulmuş 450 beyitlik bu eserde o döneme ve Şemsi Paşa´ya ait bilgiler de bulunmaktadır. Kendisini, dedeleri Kızıl Ahmed İsfandiyaroğulları Beyliği'nin son beyi olarak görmüş ve Şemsî mahlasıyla yazdığı şiirleri bir divanda toplanmış olan Şemsi Paşa Arapça fıkhî eserleri çok okuyan, tercüme ve şerhler yazabilen bir devlet adamıdır. Bu manzum tercümenin başında, Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'nin de imzasını taşıyan 50 beyitlik bir silsilename bulunmakta ve burada Şemsi Paşa'nın soyunun Halid bin Velid'e dayandığı iddia edilmektedir. Şeyhülislam Ebussuûd Efendi bu manzum tercüme üzerinde birtakım tenkit ve tashihler yapmıştır.
Uploads
Papers by Muhittin ELİAÇIK