Yûsuf ile Züleyhâ Hikâyesi gerek Batı ve gerekse Doğu edebiyatında oldukça popüler olmuş bir yazı... more Yûsuf ile Züleyhâ Hikâyesi gerek Batı ve gerekse Doğu edebiyatında oldukça popüler olmuş bir yazın ürünüdür. Hikâye metnini temel olarak kutsal kitaplardan almaktadır. Hikâyenin İran sahasındaki popüler metni ise Kur’an-ı Kerim’deki Yûsuf sûresinin bir yansıması olan Molla Câmî’nin (d.1414-ö.1492) “Heft Evreng” adlı eserindeki Yûsuf ile Züleyhâ mesnevisidir. Câmî’nin yanı sıra birçok Şair tarafından da kaleme alınan bu hikâyenin resimli nüshaları İran coğrafyasındaki hüküm süren hanedan saraylarında ve Osmanlı sarayında üretilmiştir. Bu çalışma ile resimli el yazmalarından bağımsız olarak metinsiz Yûsuf ile Züleyhâ hikâyesinin öykücü resimleri çini, lake, tuval üzerine yağlı boya ve halk resimlerinde özellikle 19. yüzyılda Kaçar döneminde yaygın bir şekilde üretimine odaklanmış ve bu üretimin hangi farklı ikonografiler üzerine yapıldığı konusunu ele almıştır.
KÜLLİYE ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2023
Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Fransa'nın Mısır'ı işgali sırasında gösterdiği başarılar neticesinde Os... more Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Fransa'nın Mısır'ı işgali sırasında gösterdiği başarılar neticesinde Osmanlı hükümeti tarafından Mısır valisi olarak atanmıştır. Valiliği sırasında başlattığı isyan bastırılamamış ve özerk bir statüde Mısır'da hükümdar gibi davranmıştır. Mısır için bir modernite çağı olarak kabul edilen döneminde Avrupa'ya öğrenci göndermek, modern sulama sistemleri ile bölgenin tarımını geliştirmek, silah fabrikaları kurarak modern teçhizatlı bir ordu kurmak gibi birçok konuda yeni bir çağın habercisi olmuştur. Yaptırdığı dini ve sivil mimari eserlerde Avrupa ve Osmanlı üsluplarını yerel değerler ile birleştirmesini bilmiş özellikle saraylarında Osmanlı yorumlu barok bezemelere yer verilmiştir. 19. yüzyılda Osmanlı ve İran'daki Müslüman hükümdarların saraylarında gelişen Batı etkili yeni portrecilik anlayışı, portrenin doğu ülkelerinde kamusal alanda yer alması ve etkin bir diplomatik propaganda aracı olarak kullanılması gibi yeni işlevleri de beraberinde getirmişti. Bu çalışmanın amacı Mısır'ın modernite çağında bir geçiş evresi olarak kabul edilen Mehmed Ali Paşa'nın sağlığında yapılan portrelerini kronolojik olarak izlerken, barındırdıkları ikonografiyi değerlendirmek ve çevre kültürlerin Müslüman yöneticilerinin bu konudaki programları ile karşılaştırmaktır.
Antik yapıların ve kalıntılarının resim sanatında bir tema olarak kullanılması 19. yüzyılda olağa... more Antik yapıların ve kalıntılarının resim sanatında bir tema olarak kullanılması 19. yüzyılda olağan bir durumdu. Avrupa'da Rönesans düşüncesinin Antik çağa olan ilgisi bilim, felsefe, edebiyat gibi alanların yanı sıra ilgisi bu unsurların resim sanatına yansımasıyla da kendini göstermişti. Fransız ihtilalinin getirdiği milliyetçilik ve ulus devlet modeli toplumların köklerini aramasına ve geçmiş medeniyetlerin izlerini sürmesine neden olmuştu. Mısır'ın Napolyon orduları tarafından işgalinin ardından arkeolojiye olan ilginin artması Avrupalılar için kesintisiz bir şekilde antik dönem ve kentlerinin gündemde kalmasını sağlamıştı. 19. yüzyılın oryantalist sanatçıları antik kent betimlemelerine resimlerinde geniş yer ayırmış, yeni ve etkin bir ifade aracı olan fotoğraf arkeolojik alanların görüntülerinin hızla yayılmasına neden olmuştu. Çalışmada, öncelikle antik kent kalıntılarının batı resminde bir tema olarak geçmişine yer verdikten sonra 19. yüzyılda Osmanlıların konuya olan ilgileri ve Osmanlı duvar resimlerinde antik kent kalıntılarının yansımaları üzerinde durulmuştur.
Babürlüler döneminde Hindistan’da yaşanan büyük kültürel zenginliğin temellerinde onların
coğrafy... more Babürlüler döneminde Hindistan’da yaşanan büyük kültürel zenginliğin temellerinde onların coğrafyaya getirdiği Orta Asya ve İran birikimlerinin yanı sıra yerel kültür ile kurdukları bağların da etkisi büyük olmuştur. Bu çeşitlilik üçüncü hükümdar Ekber Şah’tan (1556-1605), son hükümdar II. Bahadır Şah (1837-1858) dönemine kadar saray resim atölyesinde yoğun olarak izlenebilmektedir. Özellikle Ekber Şah döneminde Avrupalı elçi ve misyonerlerin batılı üslupları saraya tanıtmalarıyla birlikte resim sanatı farklı bir boyuta taşınmıştır. İngilizlerin kurduğu Doğu Hindistan Şirketi coğrafyada ticari olarak faaliyetlerini artırdıkça diğer alanlarda da etkin bir güç olmaya başlamıştı. Şirket yetkilileri mimari anlamda birçok önemli binanın inşasına, sanat alanında üretime müdahil olmuştur. Doğu Hindistan şirketi, resim alanındaki faaliyetleriyle Hindistan’da sahip olduğu gücü Avrupa’ya görsel dille tanıtma ve yayma yoluna gitmiştir. Şirketin resim sanatına gösterdiği ilgi, 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yerli sanatçıların şirket sahipleri, yönetici ve çalışanlarının hamiliğinde resim üretmelerine olanak sağlamıştır. Bu resimler, bilimsel ve ticari amaçlarla hazırlandığı kadar, sosyal, kültürel ve sanatsal aktarımı da içinde barındıran, dönemin siyasi meselelerini belgeler nitelikte üretimlerdir. Şirket resimleri olarak bilinen bu resimler, hamilerin istekleri doğrultusunda konulara yönelirken, yeni bir üslubun doğmasına da neden olmuştur. Bu çalışma, Babür saray atölyelerindeki resim üretimini üslup ve konu bakımından ele alırken diğer taraftan Şirket resimlerinin Babür resmiyle etkileşimi ve ayrımı üzerine odaklanmıştır.
Journal of History Culture and Art Research , 2019
It has been known that hanging up the miniature portraits of the rulers on the neck or attaching ... more It has been known that hanging up the miniature portraits of the rulers on the neck or attaching them to the collar has been an expression of obedience to the ruler for the aristocrats or court members. In 16 th Century, this tradition was popular at English and French courts. Later it expanded and was used for different purposes. At the beginning of the 19 th Century, rulers of Eastern Muslim states such as Qajars in Iran and the Ottomans adopted this western tradition, and they delivered these miniature portraits as an order for state officials and upper classes personalities. In this article, we have dealt with portraited orders of Qajar rulers of Iran in 19 th century. They have been evaluated according to subject, style and iconography. Finally, we have discussed their relations with surrounding cultures. In the first part of the study, early examples of the Tudor dynasty in England are presented. Afterwards, examples of Feth Ali Shah, Muhammed Shah and Nasreddin Shah periods were examined and the distinguishing features of these portraits were analyzed.
Öz: Osmanlı Mimarisinde 18. yüzyıldan itibaren batı etkisiyle görülmeye başlayan duvar resimleri,... more Öz: Osmanlı Mimarisinde 18. yüzyıldan itibaren batı etkisiyle görülmeye başlayan duvar resimleri, 19. yüzyıl boyunca imparatorluğun tüm bölgelerine yayılmıştır. Sivil ve dini mimarinin hemen hemen tüm yapı türlerinde görülen bu uygulama, üslup özellikleri bakımından batılı formları izlerken konu bakımından bulundukları yapı tiplerine göre değişiklik gösterirler. Özellikle dini yapılarda gördüğümüz kimi özgün tasvirler barındırdıkları ikonografik anlamlar ile ilgi çekicidir. Devrinin sosyal, dini, politik ve teknolojik olaylarına gönderme yapan bu tasvirlerin kamuya açık yapı türlerinde yer almaları toplumsal niteliği olan olayların görsel dille yayılmasını ve paylaşılmasını amaçlıyor olmalıdırlar. Bu çalışma, bir yandan Sivas'ın Yıldızeli ilçesi Şeyh Halil Köyü'nde bulunan Şeyh Halil Türbesi'nin duvar resimlerini tanıtmayı amaçlarken öte yandan bu resimlerin bugün hakkıyla anlamlandıramadığımız kodlarına devrin politik, dini ve sosyal yapısının içerisinde düşünerek çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır.
Abstract: Wall paintings, seen in Ottoman architecture from the 18. century by the effect of Western World, was spread to whole Empire area in the 19. century. This application could be seen all samples of civilian and religious architecture. Although they resemble Western World style with regard to the wording, they may change according to the subject with regard to the building types. Some original descriptions, which especially could be seen in the religious buildings, are interesting with regard to iconographic meanings. These descriptions have reflected social, religious, political and technological aspects of the period. Since these descriptions are in the buildings which are open everybody, it may be thought that aim of them must be to spread and share the social events with visible instruments. This article is about wall paintings of wall paintings in the tomb of Sheikh Khalil in Yıldızeli, Sivas. Our aim is to train to solve the codes of them and to bring some proposals about them.
XX. ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ (2-5 Kasım 2016), 2017
18. ve 19. yüzyıl boyunca önce başkent İstanbul’da, sonrasında ise Anadolu ve Rumeli’de görülen d... more 18. ve 19. yüzyıl boyunca önce başkent İstanbul’da, sonrasında ise Anadolu ve Rumeli’de görülen duvar resimleri, Osmanlı resim sanatının yaygın türü olan resimli el yazmalarından farklı olarak konu, üslup ve ikonografileriyle birçok yapıda yerini alır. Çoğunlukla sarayın önderlik ettiği konu repertuarı, Barok ve Rokoko bezemeler arasına yerleştirilirken, kimi zaman da oldukça sade çerçevelerin içinde görülür. 18.yüzyılın başlarından itibaren yapıların duvarlarına resmedilen hacimli çiçek ve meyve tasvirleri zamanla bezeme unsuru olmaktan çıkıp, resim anlayışına yönelik ilkeleri içinde barındırarak farklılaşmış ve kısa sürede imparatorluğun tüm topraklarına yayılmıştır. Bu dönemde manzara, natürmort ve dini tasvirlerin yanı sıra modern araç-gereç ve günlük yaşam eşyalarının da duvar resimlerinde betimlendiği görülür. Osmanlıların değişen dünyasının ve modern yaşama duydukları ilginin bir yansıması olan söz konusu tasvirler bu çalışmanın ilgi alanını oluşturmaktadır.
The Prophet of Christian belief, Jesus’s mother; The Virgin Mary has a substantial place in the c... more The Prophet of Christian belief, Jesus’s mother; The Virgin Mary has a substantial place in the culture and beliefs of Islam. In the Islamic sources, especially the Qur’an, in hadiths and Qisas al-Enbiyas frequently aforesaid the name of Mary, in Islamic societies remains the place in this day and age as a ‘Model Women’. In Islamic culture, by virtue of purity, cleanliness and the fatherless birth of Jesus Christ; everything that could afford to be seen as a concrete expression of God’s, the Virgin Mary should be moved to this grade in the Islamic societies. The illustrated manuscripts of the most common types of Islamic painting, for instance; Mary is seen portrayed in significant patterns, Jami’ al-Tawarikh and Al-Asar al-Baqiyah illustrated histories as in retaliation of Qisas al-Enbiya prophet history. Mary’s endemic pattern in Islamic painting is annunciation. This scene in which Gabriel turns up just before Mary, going with the water jug to fill water in, and professes her “you will have a baby” undoubtedly takes its iconography out of Al-i İmran and Maryam verses in the Quran. We encounter in other illustrated species too, but including different iconographies Mary’s portraying, must be made for Christian Patrons in Islamic countries.
Qajar dynasty which ruled Persia towards the end of XVIIIth century (1797-
1925), means a western... more Qajar dynasty which ruled Persia towards the end of XVIIIth century (1797- 1925), means a westernization age for the country. In this age, by the modern universities and arts academies which are resultans of the reformists movements on political, economical and military fields, the requirements of the age are tried to be achieved. Iranians had already experimented with photography at the end of Muhammed Shah’s reign (1834-1848), but it was only under the rule of Nasir alDin Shah that techniques were diffused and improved and photography was really promoted. Nasr al-Din Shah, dealt with the art of photography himself, which is an important discovery of XIXth century, he contributed a lot to establish hundred of photography albums by the cooperation of European and domestic artists
Islamic painting is mostly known through the illustrations accompanied to the texts in which they... more Islamic painting is mostly known through the illustrations accompanied to the texts in which they placed. At the end of 18th century, through the impact of western art, new techniques and styles appeared in the art of Middle East countries such as Iran. On the one hand, the new fashions seen in Iran art prompted the demolishing of traditional manuscript painting. On the other hand, this issue brought new ways of explanation for artistic creation in Iran art. This study, will explore how the artists used iconographical settings, which were produced for the book paintings depicting popular stories, in the new techniques like lacquer or wall tile.
Kacar hanedanı, İran’a 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar (1796‐ 1925) hakim o... more Kacar hanedanı, İran’a 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar (1796‐ 1925) hakim olmuş bir Türk sülalesidir. Hanedanın kurucusu Aga Muhammed Şah’ın kısa süren saltanatının (1796‐1797) ardından Feth Ali Şah (1797‐1834) tahta 27-30 Kasım 2007, Ankara 27 çıkmıştır. Feth Ali Şah dönemi, özellikle Rusya’nın genişleme politikalarının tehdidi altında ve savaşlarla geçmesine rağmen sanatsal anlamda oldukça yoğun bir etkinliğe sahne olmuştur. Yapı faaliyetinin yanı sıra resim alanında da yoğun bir üretim dikkatleri çekmektedir. Avcılık, gösterişli saray törenleri, pahalı giysi ve değerli mücevherle çevrili güneş tahtı ile tanınan Feth Ali Şah, edebiyat ve edebiyat çevreleri ile meşgul olup, bir divan sahibi olarak da “Hakani” mahlasını kullanmıştır. Ancak Feth Ali Şah İran’da hiç görülmemiş bir şekilde yoğun bir portre üretimine öncülük etmiştir. Yağlı boya, lake tekniğinde kitap ciltleri, albüm resimleri, metnine bağlı olarak resimli el yazmaları ve alçak kabartma tekniği gibi çok farklı türlerde görülen portreleri yapılmıştır. Giysilerinde ve tacındaki aşırı mücevherlerle dikkat çeken ve hükümdarlık simgeleriyle zengin bir ikonografya gösteren portreleri belirli kalıplar doğrultusunda çoğaltılarak tüm ülkeye dağıtılmıştır. Portrenin etkin bir politik propaganda aracı olduğunun bilincinde olan Şah, çağdaşı ve komşusu Osmanlı sultanı III. Selim gibi portrelerini devrinin diğer ülke hükümdarlarına diplomatik bir hediye olarak göndererek diğer ülkeler arasında kendini görmüş ve göstermeye çalışmıştır. Feth Ali Şah’ı grup içerisinde gösteren kompozisyonlar, İslam öncesi İran hanedanları olan Ahameniş ve Sasani hükümdarlarının kaya kabartmaları olarak yaptırdıkları kalabalık tahta çıkış ve nevruz kompozisyonlarını tekrar eder. Hükümdar bu yolla kendisinin, İslam öncesi İran hanedanları ile bağını vurgulayarak ülke içindeki gücünü ve saltanatını kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Aynı şekilde kendisinden önceki hükümdarların yağlı boya portrelerini yaptırarak kendi portreleri ile birlikte saray duvarlarına astırmış, albüm resimleri ve metnine bağlı resimli el yazmalarında da devam eden bu anlayışla Feth Ali Şah, İran coğrafyasındaki bütün hanedan zincirinin son halkası olduğunu vurgulamıştır. Bu dönemde portre, sadece hükümdar portreleri ile sınırlı kalmamış, şehzade, hanedan üyesi, saraylılar ve taşra yöneticileri de portrelerini yaptırarak hükümdara öykünmüş ve zengin bir ikonografyanın oluşmasına katkı sağlamışlardır.
The symbol of "bird" especially the symbol of eagle has an important role in Turkish an... more The symbol of "bird" especially the symbol of eagle has an important role in Turkish animal style. Shamanism and mithology has a great effect on the symbol of eagle. Shamanists believe that they were brought on earth by an eagle at the some time, the eagle was seen as a shodow at God on earth and the big promises was
SOSYAL BİLİMLERDE AKTÜEL ARAŞTIRMALAR: ETKİLER-SONUÇLAR (1), 2022
Feridüddin Attar’ın, İslam edebiyatında yüzyıllarca popüler olmuş
Mantık at-Tayr adlı eseri birço... more Feridüddin Attar’ın, İslam edebiyatında yüzyıllarca popüler olmuş Mantık at-Tayr adlı eseri birçok hikâyeden oluşmaktadır. Gülşehri, Ali Şir Nevai ve Za’ifi gibi yazarlar da Mantık al Tayr’dan ilhamla benzeri eserler meydana getirmişlerdir. Eserin özü kuşların bir araya gelip kendilerine bir hükümdar seçmek istemeleri, hüthüt kuşunun kendilerine aslında Simurg adında bir hükümdarlarının olduğunu bildirmesi ve onu beraber arama teklifi üzerine gelişir. Hükümdarlarını arama yolculuğunun zorlu geçeceğini gören kuşlar isteksiz ve yolculuğa çıkmamak için bahaneler aramaya başlarlar. Bu zorlu sürecin ardından Simurgu gördüklerinde aslında aradıklarının kendileri olduğunu fark ederler. Eser, bu anlamda “Vahdet-i Vücut” yani Tanrı’yı kendi içinde bulma düşüncesinin simgesel bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Yolculuk esnasında zorlanan kuşların yakınmalarına mürşitlik eden hüthütün cevapları mesnevinin ilk hikâyelerini oluşturur ve daha sonra diğer hikâyelere geçilir. Bu çalışmaya konu olan hikâye ise eserin içindeki en uzun hikâye olup Hıristiyan bir kıza âşık olan Şeyh San’an’ın başından geçen olayları anlatır. İslam dünyasında oldukça popüler olan hikâye gerek Mantık al-Tayr nüshalarında ve diğer yazarların eserleri içinde yer alan şekliyle resimli veya resimsiz olarak üretilmiştir. Müstakil olarak da çeşitli yazarlar tarafından kaleme alınan hikâyenin Kütahya Vahit Paşa Kütüphanesi’nde bulunan müstakil bir Kıssa-i Abdürrezzak [Şeyh Sen’an ve Hıristiyan Genç Kız] Yazması’nın resimleri bu çalışmanın odak noktasını oluşturur. Hikâyenin resimli Mantık al-Tayr nüshalarındaki genel kalıplar ile karşılaştırılmasının yapıldığı çalışma da metin-resim ilişkisinin de ikonografik bir değerlendirmesini içerir.
Recent Advences in Social Science, Education and Humanities Research, 2020
Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo,... more Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo, şekil, resim ve her türlü içeriğin sorumluluğu yazar veya yazarlarına ait olup ulusal ve uluslararası telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.
Yûsuf ile Züleyhâ Hikâyesi gerek Batı ve gerekse Doğu edebiyatında oldukça popüler olmuş bir yazı... more Yûsuf ile Züleyhâ Hikâyesi gerek Batı ve gerekse Doğu edebiyatında oldukça popüler olmuş bir yazın ürünüdür. Hikâye metnini temel olarak kutsal kitaplardan almaktadır. Hikâyenin İran sahasındaki popüler metni ise Kur’an-ı Kerim’deki Yûsuf sûresinin bir yansıması olan Molla Câmî’nin (d.1414-ö.1492) “Heft Evreng” adlı eserindeki Yûsuf ile Züleyhâ mesnevisidir. Câmî’nin yanı sıra birçok Şair tarafından da kaleme alınan bu hikâyenin resimli nüshaları İran coğrafyasındaki hüküm süren hanedan saraylarında ve Osmanlı sarayında üretilmiştir. Bu çalışma ile resimli el yazmalarından bağımsız olarak metinsiz Yûsuf ile Züleyhâ hikâyesinin öykücü resimleri çini, lake, tuval üzerine yağlı boya ve halk resimlerinde özellikle 19. yüzyılda Kaçar döneminde yaygın bir şekilde üretimine odaklanmış ve bu üretimin hangi farklı ikonografiler üzerine yapıldığı konusunu ele almıştır.
KÜLLİYE ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2023
Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Fransa'nın Mısır'ı işgali sırasında gösterdiği başarılar neticesinde Os... more Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Fransa'nın Mısır'ı işgali sırasında gösterdiği başarılar neticesinde Osmanlı hükümeti tarafından Mısır valisi olarak atanmıştır. Valiliği sırasında başlattığı isyan bastırılamamış ve özerk bir statüde Mısır'da hükümdar gibi davranmıştır. Mısır için bir modernite çağı olarak kabul edilen döneminde Avrupa'ya öğrenci göndermek, modern sulama sistemleri ile bölgenin tarımını geliştirmek, silah fabrikaları kurarak modern teçhizatlı bir ordu kurmak gibi birçok konuda yeni bir çağın habercisi olmuştur. Yaptırdığı dini ve sivil mimari eserlerde Avrupa ve Osmanlı üsluplarını yerel değerler ile birleştirmesini bilmiş özellikle saraylarında Osmanlı yorumlu barok bezemelere yer verilmiştir. 19. yüzyılda Osmanlı ve İran'daki Müslüman hükümdarların saraylarında gelişen Batı etkili yeni portrecilik anlayışı, portrenin doğu ülkelerinde kamusal alanda yer alması ve etkin bir diplomatik propaganda aracı olarak kullanılması gibi yeni işlevleri de beraberinde getirmişti. Bu çalışmanın amacı Mısır'ın modernite çağında bir geçiş evresi olarak kabul edilen Mehmed Ali Paşa'nın sağlığında yapılan portrelerini kronolojik olarak izlerken, barındırdıkları ikonografiyi değerlendirmek ve çevre kültürlerin Müslüman yöneticilerinin bu konudaki programları ile karşılaştırmaktır.
Antik yapıların ve kalıntılarının resim sanatında bir tema olarak kullanılması 19. yüzyılda olağa... more Antik yapıların ve kalıntılarının resim sanatında bir tema olarak kullanılması 19. yüzyılda olağan bir durumdu. Avrupa'da Rönesans düşüncesinin Antik çağa olan ilgisi bilim, felsefe, edebiyat gibi alanların yanı sıra ilgisi bu unsurların resim sanatına yansımasıyla da kendini göstermişti. Fransız ihtilalinin getirdiği milliyetçilik ve ulus devlet modeli toplumların köklerini aramasına ve geçmiş medeniyetlerin izlerini sürmesine neden olmuştu. Mısır'ın Napolyon orduları tarafından işgalinin ardından arkeolojiye olan ilginin artması Avrupalılar için kesintisiz bir şekilde antik dönem ve kentlerinin gündemde kalmasını sağlamıştı. 19. yüzyılın oryantalist sanatçıları antik kent betimlemelerine resimlerinde geniş yer ayırmış, yeni ve etkin bir ifade aracı olan fotoğraf arkeolojik alanların görüntülerinin hızla yayılmasına neden olmuştu. Çalışmada, öncelikle antik kent kalıntılarının batı resminde bir tema olarak geçmişine yer verdikten sonra 19. yüzyılda Osmanlıların konuya olan ilgileri ve Osmanlı duvar resimlerinde antik kent kalıntılarının yansımaları üzerinde durulmuştur.
Babürlüler döneminde Hindistan’da yaşanan büyük kültürel zenginliğin temellerinde onların
coğrafy... more Babürlüler döneminde Hindistan’da yaşanan büyük kültürel zenginliğin temellerinde onların coğrafyaya getirdiği Orta Asya ve İran birikimlerinin yanı sıra yerel kültür ile kurdukları bağların da etkisi büyük olmuştur. Bu çeşitlilik üçüncü hükümdar Ekber Şah’tan (1556-1605), son hükümdar II. Bahadır Şah (1837-1858) dönemine kadar saray resim atölyesinde yoğun olarak izlenebilmektedir. Özellikle Ekber Şah döneminde Avrupalı elçi ve misyonerlerin batılı üslupları saraya tanıtmalarıyla birlikte resim sanatı farklı bir boyuta taşınmıştır. İngilizlerin kurduğu Doğu Hindistan Şirketi coğrafyada ticari olarak faaliyetlerini artırdıkça diğer alanlarda da etkin bir güç olmaya başlamıştı. Şirket yetkilileri mimari anlamda birçok önemli binanın inşasına, sanat alanında üretime müdahil olmuştur. Doğu Hindistan şirketi, resim alanındaki faaliyetleriyle Hindistan’da sahip olduğu gücü Avrupa’ya görsel dille tanıtma ve yayma yoluna gitmiştir. Şirketin resim sanatına gösterdiği ilgi, 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yerli sanatçıların şirket sahipleri, yönetici ve çalışanlarının hamiliğinde resim üretmelerine olanak sağlamıştır. Bu resimler, bilimsel ve ticari amaçlarla hazırlandığı kadar, sosyal, kültürel ve sanatsal aktarımı da içinde barındıran, dönemin siyasi meselelerini belgeler nitelikte üretimlerdir. Şirket resimleri olarak bilinen bu resimler, hamilerin istekleri doğrultusunda konulara yönelirken, yeni bir üslubun doğmasına da neden olmuştur. Bu çalışma, Babür saray atölyelerindeki resim üretimini üslup ve konu bakımından ele alırken diğer taraftan Şirket resimlerinin Babür resmiyle etkileşimi ve ayrımı üzerine odaklanmıştır.
Journal of History Culture and Art Research , 2019
It has been known that hanging up the miniature portraits of the rulers on the neck or attaching ... more It has been known that hanging up the miniature portraits of the rulers on the neck or attaching them to the collar has been an expression of obedience to the ruler for the aristocrats or court members. In 16 th Century, this tradition was popular at English and French courts. Later it expanded and was used for different purposes. At the beginning of the 19 th Century, rulers of Eastern Muslim states such as Qajars in Iran and the Ottomans adopted this western tradition, and they delivered these miniature portraits as an order for state officials and upper classes personalities. In this article, we have dealt with portraited orders of Qajar rulers of Iran in 19 th century. They have been evaluated according to subject, style and iconography. Finally, we have discussed their relations with surrounding cultures. In the first part of the study, early examples of the Tudor dynasty in England are presented. Afterwards, examples of Feth Ali Shah, Muhammed Shah and Nasreddin Shah periods were examined and the distinguishing features of these portraits were analyzed.
Öz: Osmanlı Mimarisinde 18. yüzyıldan itibaren batı etkisiyle görülmeye başlayan duvar resimleri,... more Öz: Osmanlı Mimarisinde 18. yüzyıldan itibaren batı etkisiyle görülmeye başlayan duvar resimleri, 19. yüzyıl boyunca imparatorluğun tüm bölgelerine yayılmıştır. Sivil ve dini mimarinin hemen hemen tüm yapı türlerinde görülen bu uygulama, üslup özellikleri bakımından batılı formları izlerken konu bakımından bulundukları yapı tiplerine göre değişiklik gösterirler. Özellikle dini yapılarda gördüğümüz kimi özgün tasvirler barındırdıkları ikonografik anlamlar ile ilgi çekicidir. Devrinin sosyal, dini, politik ve teknolojik olaylarına gönderme yapan bu tasvirlerin kamuya açık yapı türlerinde yer almaları toplumsal niteliği olan olayların görsel dille yayılmasını ve paylaşılmasını amaçlıyor olmalıdırlar. Bu çalışma, bir yandan Sivas'ın Yıldızeli ilçesi Şeyh Halil Köyü'nde bulunan Şeyh Halil Türbesi'nin duvar resimlerini tanıtmayı amaçlarken öte yandan bu resimlerin bugün hakkıyla anlamlandıramadığımız kodlarına devrin politik, dini ve sosyal yapısının içerisinde düşünerek çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır.
Abstract: Wall paintings, seen in Ottoman architecture from the 18. century by the effect of Western World, was spread to whole Empire area in the 19. century. This application could be seen all samples of civilian and religious architecture. Although they resemble Western World style with regard to the wording, they may change according to the subject with regard to the building types. Some original descriptions, which especially could be seen in the religious buildings, are interesting with regard to iconographic meanings. These descriptions have reflected social, religious, political and technological aspects of the period. Since these descriptions are in the buildings which are open everybody, it may be thought that aim of them must be to spread and share the social events with visible instruments. This article is about wall paintings of wall paintings in the tomb of Sheikh Khalil in Yıldızeli, Sivas. Our aim is to train to solve the codes of them and to bring some proposals about them.
XX. ULUSLARARASI ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ (2-5 Kasım 2016), 2017
18. ve 19. yüzyıl boyunca önce başkent İstanbul’da, sonrasında ise Anadolu ve Rumeli’de görülen d... more 18. ve 19. yüzyıl boyunca önce başkent İstanbul’da, sonrasında ise Anadolu ve Rumeli’de görülen duvar resimleri, Osmanlı resim sanatının yaygın türü olan resimli el yazmalarından farklı olarak konu, üslup ve ikonografileriyle birçok yapıda yerini alır. Çoğunlukla sarayın önderlik ettiği konu repertuarı, Barok ve Rokoko bezemeler arasına yerleştirilirken, kimi zaman da oldukça sade çerçevelerin içinde görülür. 18.yüzyılın başlarından itibaren yapıların duvarlarına resmedilen hacimli çiçek ve meyve tasvirleri zamanla bezeme unsuru olmaktan çıkıp, resim anlayışına yönelik ilkeleri içinde barındırarak farklılaşmış ve kısa sürede imparatorluğun tüm topraklarına yayılmıştır. Bu dönemde manzara, natürmort ve dini tasvirlerin yanı sıra modern araç-gereç ve günlük yaşam eşyalarının da duvar resimlerinde betimlendiği görülür. Osmanlıların değişen dünyasının ve modern yaşama duydukları ilginin bir yansıması olan söz konusu tasvirler bu çalışmanın ilgi alanını oluşturmaktadır.
The Prophet of Christian belief, Jesus’s mother; The Virgin Mary has a substantial place in the c... more The Prophet of Christian belief, Jesus’s mother; The Virgin Mary has a substantial place in the culture and beliefs of Islam. In the Islamic sources, especially the Qur’an, in hadiths and Qisas al-Enbiyas frequently aforesaid the name of Mary, in Islamic societies remains the place in this day and age as a ‘Model Women’. In Islamic culture, by virtue of purity, cleanliness and the fatherless birth of Jesus Christ; everything that could afford to be seen as a concrete expression of God’s, the Virgin Mary should be moved to this grade in the Islamic societies. The illustrated manuscripts of the most common types of Islamic painting, for instance; Mary is seen portrayed in significant patterns, Jami’ al-Tawarikh and Al-Asar al-Baqiyah illustrated histories as in retaliation of Qisas al-Enbiya prophet history. Mary’s endemic pattern in Islamic painting is annunciation. This scene in which Gabriel turns up just before Mary, going with the water jug to fill water in, and professes her “you will have a baby” undoubtedly takes its iconography out of Al-i İmran and Maryam verses in the Quran. We encounter in other illustrated species too, but including different iconographies Mary’s portraying, must be made for Christian Patrons in Islamic countries.
Qajar dynasty which ruled Persia towards the end of XVIIIth century (1797-
1925), means a western... more Qajar dynasty which ruled Persia towards the end of XVIIIth century (1797- 1925), means a westernization age for the country. In this age, by the modern universities and arts academies which are resultans of the reformists movements on political, economical and military fields, the requirements of the age are tried to be achieved. Iranians had already experimented with photography at the end of Muhammed Shah’s reign (1834-1848), but it was only under the rule of Nasir alDin Shah that techniques were diffused and improved and photography was really promoted. Nasr al-Din Shah, dealt with the art of photography himself, which is an important discovery of XIXth century, he contributed a lot to establish hundred of photography albums by the cooperation of European and domestic artists
Islamic painting is mostly known through the illustrations accompanied to the texts in which they... more Islamic painting is mostly known through the illustrations accompanied to the texts in which they placed. At the end of 18th century, through the impact of western art, new techniques and styles appeared in the art of Middle East countries such as Iran. On the one hand, the new fashions seen in Iran art prompted the demolishing of traditional manuscript painting. On the other hand, this issue brought new ways of explanation for artistic creation in Iran art. This study, will explore how the artists used iconographical settings, which were produced for the book paintings depicting popular stories, in the new techniques like lacquer or wall tile.
Kacar hanedanı, İran’a 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar (1796‐ 1925) hakim o... more Kacar hanedanı, İran’a 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar (1796‐ 1925) hakim olmuş bir Türk sülalesidir. Hanedanın kurucusu Aga Muhammed Şah’ın kısa süren saltanatının (1796‐1797) ardından Feth Ali Şah (1797‐1834) tahta 27-30 Kasım 2007, Ankara 27 çıkmıştır. Feth Ali Şah dönemi, özellikle Rusya’nın genişleme politikalarının tehdidi altında ve savaşlarla geçmesine rağmen sanatsal anlamda oldukça yoğun bir etkinliğe sahne olmuştur. Yapı faaliyetinin yanı sıra resim alanında da yoğun bir üretim dikkatleri çekmektedir. Avcılık, gösterişli saray törenleri, pahalı giysi ve değerli mücevherle çevrili güneş tahtı ile tanınan Feth Ali Şah, edebiyat ve edebiyat çevreleri ile meşgul olup, bir divan sahibi olarak da “Hakani” mahlasını kullanmıştır. Ancak Feth Ali Şah İran’da hiç görülmemiş bir şekilde yoğun bir portre üretimine öncülük etmiştir. Yağlı boya, lake tekniğinde kitap ciltleri, albüm resimleri, metnine bağlı olarak resimli el yazmaları ve alçak kabartma tekniği gibi çok farklı türlerde görülen portreleri yapılmıştır. Giysilerinde ve tacındaki aşırı mücevherlerle dikkat çeken ve hükümdarlık simgeleriyle zengin bir ikonografya gösteren portreleri belirli kalıplar doğrultusunda çoğaltılarak tüm ülkeye dağıtılmıştır. Portrenin etkin bir politik propaganda aracı olduğunun bilincinde olan Şah, çağdaşı ve komşusu Osmanlı sultanı III. Selim gibi portrelerini devrinin diğer ülke hükümdarlarına diplomatik bir hediye olarak göndererek diğer ülkeler arasında kendini görmüş ve göstermeye çalışmıştır. Feth Ali Şah’ı grup içerisinde gösteren kompozisyonlar, İslam öncesi İran hanedanları olan Ahameniş ve Sasani hükümdarlarının kaya kabartmaları olarak yaptırdıkları kalabalık tahta çıkış ve nevruz kompozisyonlarını tekrar eder. Hükümdar bu yolla kendisinin, İslam öncesi İran hanedanları ile bağını vurgulayarak ülke içindeki gücünü ve saltanatını kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Aynı şekilde kendisinden önceki hükümdarların yağlı boya portrelerini yaptırarak kendi portreleri ile birlikte saray duvarlarına astırmış, albüm resimleri ve metnine bağlı resimli el yazmalarında da devam eden bu anlayışla Feth Ali Şah, İran coğrafyasındaki bütün hanedan zincirinin son halkası olduğunu vurgulamıştır. Bu dönemde portre, sadece hükümdar portreleri ile sınırlı kalmamış, şehzade, hanedan üyesi, saraylılar ve taşra yöneticileri de portrelerini yaptırarak hükümdara öykünmüş ve zengin bir ikonografyanın oluşmasına katkı sağlamışlardır.
The symbol of "bird" especially the symbol of eagle has an important role in Turkish an... more The symbol of "bird" especially the symbol of eagle has an important role in Turkish animal style. Shamanism and mithology has a great effect on the symbol of eagle. Shamanists believe that they were brought on earth by an eagle at the some time, the eagle was seen as a shodow at God on earth and the big promises was
SOSYAL BİLİMLERDE AKTÜEL ARAŞTIRMALAR: ETKİLER-SONUÇLAR (1), 2022
Feridüddin Attar’ın, İslam edebiyatında yüzyıllarca popüler olmuş
Mantık at-Tayr adlı eseri birço... more Feridüddin Attar’ın, İslam edebiyatında yüzyıllarca popüler olmuş Mantık at-Tayr adlı eseri birçok hikâyeden oluşmaktadır. Gülşehri, Ali Şir Nevai ve Za’ifi gibi yazarlar da Mantık al Tayr’dan ilhamla benzeri eserler meydana getirmişlerdir. Eserin özü kuşların bir araya gelip kendilerine bir hükümdar seçmek istemeleri, hüthüt kuşunun kendilerine aslında Simurg adında bir hükümdarlarının olduğunu bildirmesi ve onu beraber arama teklifi üzerine gelişir. Hükümdarlarını arama yolculuğunun zorlu geçeceğini gören kuşlar isteksiz ve yolculuğa çıkmamak için bahaneler aramaya başlarlar. Bu zorlu sürecin ardından Simurgu gördüklerinde aslında aradıklarının kendileri olduğunu fark ederler. Eser, bu anlamda “Vahdet-i Vücut” yani Tanrı’yı kendi içinde bulma düşüncesinin simgesel bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Yolculuk esnasında zorlanan kuşların yakınmalarına mürşitlik eden hüthütün cevapları mesnevinin ilk hikâyelerini oluşturur ve daha sonra diğer hikâyelere geçilir. Bu çalışmaya konu olan hikâye ise eserin içindeki en uzun hikâye olup Hıristiyan bir kıza âşık olan Şeyh San’an’ın başından geçen olayları anlatır. İslam dünyasında oldukça popüler olan hikâye gerek Mantık al-Tayr nüshalarında ve diğer yazarların eserleri içinde yer alan şekliyle resimli veya resimsiz olarak üretilmiştir. Müstakil olarak da çeşitli yazarlar tarafından kaleme alınan hikâyenin Kütahya Vahit Paşa Kütüphanesi’nde bulunan müstakil bir Kıssa-i Abdürrezzak [Şeyh Sen’an ve Hıristiyan Genç Kız] Yazması’nın resimleri bu çalışmanın odak noktasını oluşturur. Hikâyenin resimli Mantık al-Tayr nüshalarındaki genel kalıplar ile karşılaştırılmasının yapıldığı çalışma da metin-resim ilişkisinin de ikonografik bir değerlendirmesini içerir.
Recent Advences in Social Science, Education and Humanities Research, 2020
Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo,... more Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo, şekil, resim ve her türlü içeriğin sorumluluğu yazar veya yazarlarına ait olup ulusal ve uluslararası telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.
Uploads
papers by Tolga UZUN
coğrafyaya getirdiği Orta Asya ve İran birikimlerinin yanı sıra yerel kültür ile kurdukları
bağların da etkisi büyük olmuştur. Bu çeşitlilik üçüncü hükümdar Ekber Şah’tan (1556-1605),
son hükümdar II. Bahadır Şah (1837-1858) dönemine kadar saray resim atölyesinde yoğun
olarak izlenebilmektedir. Özellikle Ekber Şah döneminde Avrupalı elçi ve misyonerlerin batılı
üslupları saraya tanıtmalarıyla birlikte resim sanatı farklı bir boyuta taşınmıştır. İngilizlerin
kurduğu Doğu Hindistan Şirketi coğrafyada ticari olarak faaliyetlerini artırdıkça diğer
alanlarda da etkin bir güç olmaya başlamıştı. Şirket yetkilileri mimari anlamda birçok önemli
binanın inşasına, sanat alanında üretime müdahil olmuştur. Doğu Hindistan şirketi, resim
alanındaki faaliyetleriyle Hindistan’da sahip olduğu gücü Avrupa’ya görsel dille tanıtma ve
yayma yoluna gitmiştir. Şirketin resim sanatına gösterdiği ilgi, 18. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren yerli sanatçıların şirket sahipleri, yönetici ve çalışanlarının hamiliğinde resim
üretmelerine olanak sağlamıştır. Bu resimler, bilimsel ve ticari amaçlarla hazırlandığı kadar,
sosyal, kültürel ve sanatsal aktarımı da içinde barındıran, dönemin siyasi meselelerini belgeler
nitelikte üretimlerdir. Şirket resimleri olarak bilinen bu resimler, hamilerin istekleri
doğrultusunda konulara yönelirken, yeni bir üslubun doğmasına da neden olmuştur. Bu
çalışma, Babür saray atölyelerindeki resim üretimini üslup ve konu bakımından ele alırken
diğer taraftan Şirket resimlerinin Babür resmiyle etkileşimi ve ayrımı üzerine odaklanmıştır.
Abstract: Wall paintings, seen in Ottoman architecture from the 18. century by the effect of Western World, was spread to whole Empire area in the 19. century. This application could be seen all samples of civilian and religious architecture. Although they resemble Western World style with regard to the wording, they may change according to the subject with regard to the building types. Some original descriptions, which especially could be seen in the religious buildings, are interesting with regard to iconographic meanings. These descriptions have reflected social, religious, political and technological aspects of the period. Since these descriptions are in the buildings which are open everybody, it may be thought that aim of them must be to spread and share the social events with visible instruments. This article is about wall paintings of wall paintings in the tomb of Sheikh Khalil in Yıldızeli, Sivas. Our aim is to train to solve the codes of them and to bring some proposals about them.
1925), means a westernization age for the country. In this age, by the modern
universities and arts academies which are resultans of the reformists movements
on political, economical and military fields, the requirements of the age are tried
to be achieved. Iranians had already experimented with photography at the end of
Muhammed Shah’s reign (1834-1848), but it was only under the rule of Nasir alDin
Shah that techniques were diffused and improved and photography was really
promoted. Nasr al-Din Shah, dealt with the art of photography himself, which is
an important discovery of XIXth century, he contributed a lot to establish hundred
of photography albums by the cooperation of European and domestic artists
Books by Tolga UZUN
Mantık at-Tayr adlı eseri birçok hikâyeden oluşmaktadır. Gülşehri, Ali
Şir Nevai ve Za’ifi gibi yazarlar da Mantık al Tayr’dan ilhamla benzeri
eserler meydana getirmişlerdir. Eserin özü kuşların bir araya gelip
kendilerine bir hükümdar seçmek istemeleri, hüthüt kuşunun
kendilerine aslında Simurg adında bir hükümdarlarının olduğunu
bildirmesi ve onu beraber arama teklifi üzerine gelişir.
Hükümdarlarını arama yolculuğunun zorlu geçeceğini gören kuşlar
isteksiz ve yolculuğa çıkmamak için bahaneler aramaya başlarlar. Bu
zorlu sürecin ardından Simurgu gördüklerinde aslında aradıklarının
kendileri olduğunu fark ederler. Eser, bu anlamda “Vahdet-i Vücut”
yani Tanrı’yı kendi içinde bulma düşüncesinin simgesel bir yansıması
olarak değerlendirilebilir. Yolculuk esnasında zorlanan kuşların
yakınmalarına mürşitlik eden hüthütün cevapları mesnevinin ilk
hikâyelerini oluşturur ve daha sonra diğer hikâyelere geçilir. Bu
çalışmaya konu olan hikâye ise eserin içindeki en uzun hikâye olup
Hıristiyan bir kıza âşık olan Şeyh San’an’ın başından geçen olayları
anlatır. İslam dünyasında oldukça popüler olan hikâye gerek Mantık
al-Tayr nüshalarında ve diğer yazarların eserleri içinde yer alan
şekliyle resimli veya resimsiz olarak üretilmiştir. Müstakil olarak da
çeşitli yazarlar tarafından kaleme alınan hikâyenin Kütahya Vahit Paşa
Kütüphanesi’nde bulunan müstakil bir Kıssa-i Abdürrezzak [Şeyh
Sen’an ve Hıristiyan Genç Kız] Yazması’nın resimleri bu çalışmanın
odak noktasını oluşturur. Hikâyenin resimli Mantık al-Tayr
nüshalarındaki genel kalıplar ile karşılaştırılmasının yapıldığı çalışma
da metin-resim ilişkisinin de ikonografik bir değerlendirmesini içerir.
coğrafyaya getirdiği Orta Asya ve İran birikimlerinin yanı sıra yerel kültür ile kurdukları
bağların da etkisi büyük olmuştur. Bu çeşitlilik üçüncü hükümdar Ekber Şah’tan (1556-1605),
son hükümdar II. Bahadır Şah (1837-1858) dönemine kadar saray resim atölyesinde yoğun
olarak izlenebilmektedir. Özellikle Ekber Şah döneminde Avrupalı elçi ve misyonerlerin batılı
üslupları saraya tanıtmalarıyla birlikte resim sanatı farklı bir boyuta taşınmıştır. İngilizlerin
kurduğu Doğu Hindistan Şirketi coğrafyada ticari olarak faaliyetlerini artırdıkça diğer
alanlarda da etkin bir güç olmaya başlamıştı. Şirket yetkilileri mimari anlamda birçok önemli
binanın inşasına, sanat alanında üretime müdahil olmuştur. Doğu Hindistan şirketi, resim
alanındaki faaliyetleriyle Hindistan’da sahip olduğu gücü Avrupa’ya görsel dille tanıtma ve
yayma yoluna gitmiştir. Şirketin resim sanatına gösterdiği ilgi, 18. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren yerli sanatçıların şirket sahipleri, yönetici ve çalışanlarının hamiliğinde resim
üretmelerine olanak sağlamıştır. Bu resimler, bilimsel ve ticari amaçlarla hazırlandığı kadar,
sosyal, kültürel ve sanatsal aktarımı da içinde barındıran, dönemin siyasi meselelerini belgeler
nitelikte üretimlerdir. Şirket resimleri olarak bilinen bu resimler, hamilerin istekleri
doğrultusunda konulara yönelirken, yeni bir üslubun doğmasına da neden olmuştur. Bu
çalışma, Babür saray atölyelerindeki resim üretimini üslup ve konu bakımından ele alırken
diğer taraftan Şirket resimlerinin Babür resmiyle etkileşimi ve ayrımı üzerine odaklanmıştır.
Abstract: Wall paintings, seen in Ottoman architecture from the 18. century by the effect of Western World, was spread to whole Empire area in the 19. century. This application could be seen all samples of civilian and religious architecture. Although they resemble Western World style with regard to the wording, they may change according to the subject with regard to the building types. Some original descriptions, which especially could be seen in the religious buildings, are interesting with regard to iconographic meanings. These descriptions have reflected social, religious, political and technological aspects of the period. Since these descriptions are in the buildings which are open everybody, it may be thought that aim of them must be to spread and share the social events with visible instruments. This article is about wall paintings of wall paintings in the tomb of Sheikh Khalil in Yıldızeli, Sivas. Our aim is to train to solve the codes of them and to bring some proposals about them.
1925), means a westernization age for the country. In this age, by the modern
universities and arts academies which are resultans of the reformists movements
on political, economical and military fields, the requirements of the age are tried
to be achieved. Iranians had already experimented with photography at the end of
Muhammed Shah’s reign (1834-1848), but it was only under the rule of Nasir alDin
Shah that techniques were diffused and improved and photography was really
promoted. Nasr al-Din Shah, dealt with the art of photography himself, which is
an important discovery of XIXth century, he contributed a lot to establish hundred
of photography albums by the cooperation of European and domestic artists
Mantık at-Tayr adlı eseri birçok hikâyeden oluşmaktadır. Gülşehri, Ali
Şir Nevai ve Za’ifi gibi yazarlar da Mantık al Tayr’dan ilhamla benzeri
eserler meydana getirmişlerdir. Eserin özü kuşların bir araya gelip
kendilerine bir hükümdar seçmek istemeleri, hüthüt kuşunun
kendilerine aslında Simurg adında bir hükümdarlarının olduğunu
bildirmesi ve onu beraber arama teklifi üzerine gelişir.
Hükümdarlarını arama yolculuğunun zorlu geçeceğini gören kuşlar
isteksiz ve yolculuğa çıkmamak için bahaneler aramaya başlarlar. Bu
zorlu sürecin ardından Simurgu gördüklerinde aslında aradıklarının
kendileri olduğunu fark ederler. Eser, bu anlamda “Vahdet-i Vücut”
yani Tanrı’yı kendi içinde bulma düşüncesinin simgesel bir yansıması
olarak değerlendirilebilir. Yolculuk esnasında zorlanan kuşların
yakınmalarına mürşitlik eden hüthütün cevapları mesnevinin ilk
hikâyelerini oluşturur ve daha sonra diğer hikâyelere geçilir. Bu
çalışmaya konu olan hikâye ise eserin içindeki en uzun hikâye olup
Hıristiyan bir kıza âşık olan Şeyh San’an’ın başından geçen olayları
anlatır. İslam dünyasında oldukça popüler olan hikâye gerek Mantık
al-Tayr nüshalarında ve diğer yazarların eserleri içinde yer alan
şekliyle resimli veya resimsiz olarak üretilmiştir. Müstakil olarak da
çeşitli yazarlar tarafından kaleme alınan hikâyenin Kütahya Vahit Paşa
Kütüphanesi’nde bulunan müstakil bir Kıssa-i Abdürrezzak [Şeyh
Sen’an ve Hıristiyan Genç Kız] Yazması’nın resimleri bu çalışmanın
odak noktasını oluşturur. Hikâyenin resimli Mantık al-Tayr
nüshalarındaki genel kalıplar ile karşılaştırılmasının yapıldığı çalışma
da metin-resim ilişkisinin de ikonografik bir değerlendirmesini içerir.