Self-compassion as a Mediating Variable on the Development of Resilience, 2022
Psikolojik sağlamlık, travmaya bağlı psikolojik bozuklukların gelişimine karşı koruyucu bir faktö... more Psikolojik sağlamlık, travmaya bağlı psikolojik bozuklukların gelişimine karşı koruyucu bir faktördür. Olumsuz durumlar karşısında yaşamsal görevlere uyum sağlama becerisi olarak tanımlanabilen kavram, işlevselliği gözlemleyen araştırmaların artışıyla ilgi görmeye başlamıştır. Araştırmalar psikolojik sağlamlığın içsel ve dışsal birçok değişkenden etkilendiğini göstermektedir. Bu nedenle de araştırmacılar son yıllarda daha çok psikolojik sağlamlığa etki eden risk faktörlerine ve koruyucu faktörlere odaklanmışlardır. Risk faktörleri, bireylerin olumsuz yaşam deneyimleri ile karşılaşma ihtimalini attıran faktörlerdir. Koruyucu faktörler ise; riskin ya da zorluğun etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran, bireylerin sağlıklı uyumunu mümkün kılan, yetkinliklerini geliştirmesine imkân tanıyan durumları ifade etmektedir. Bireyin ruh sağlığını olumlu yönde etkileyen koruyucu faktörlerden biri de öz anlayıştır. Öz anlayış, kişinin kendi acılarına açık olmasını, kendi ıstırabını hafifletme ve kendini şefkatle iyileştirme arzusu üretmesini içermektedir. Araştırmalara göre, öz anlayışlı bireylerde acı, kendini sert şekilde kınama, dışlanmış hissetme, duygu ve düşüncelerle özdeşleşme daha azdır. Bu araştırmada, psikolojik sağlamlığın tanımı yapılmış ve psikolojik sağlamlığın gelişiminde aracı bir değişken olarak öz anlayışın yeri ve önemi incelenmiştir.
INVESTIGATION OF TRAUMA TRANSMISSIONS BASED ON SOCIAL WORKERS’ EXPERIENCES, 2022
Araştırmanın amacı, travma alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının travma aktarımına ilişkin ... more Araştırmanın amacı, travma alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının travma aktarımına ilişkin görüşlerinin değerlendirilmesidir. Araştırma nitel bir araştırmadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan fenomenoloji (olgu bilim) yaklaşımı kullanılmış, veri toplama tekniği olarak gözlem ve görüşmeden yararlanılmıştır. Araştırmada kartopu tekniği kullanılarak en az bir yıllık çalışma deneyimine sahip 15 katılımcıya ulaşılmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiş ve üç ana tema halinde gruplandırılmıştır. Katılımcıların tamamı travma aktarımına müdahale noktasında sosyal hizmetin; tespit ve teşhis edici, güçlendirici, destekleyici, danışmanlık edici, kaynaklarla buluşturucu ve belirleyici rollerinin uygulandığını dile getirmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu; eğitim sistemindeki, önleyici çalışmalardaki, vaka takip sistemindeki ve yönetmeliklerdeki eksikliklere, personel sayısındaki yetersizliklere vurgu yaparak mevcut sosyal hizmet uygulamalarının travma çalışmaları için yetersiz olduğunu dile getirmiştir. Ruh sağlığı alanında çalışan ve diğer disiplinlerden farklı olarak bireyi “çevresi içinde” değerlendiren çok önemli bir meslek dalı olarak sosyal hizmet, nesiller boyu travma zincirinin kırılması noktasında son derece önemlidir. Bu misyonun gerçekleştirilmesi için sosyal hizmet mesleğinin travma alanında daha yetkin ve daha aktif hale getirilmesi gerekmektedir.
Amaç: Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve... more Amaç: Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasını amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini Türkiye’de yaşayan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 18 yaş üstü 698 kişi oluşturmaktadır. Araştırmaya ilişkin veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği” kullanılarak sosyal medya platformları aracılığıyla çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Ölçeğin uyarlama çalışması için yapı ve dil geçerliliği ile güvenirliliğine bakılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılığının test edilmesi için cronbach’s alfa değeri incelenmiş ve yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Ölçeğin orijinal formu, 5’li Likert tipinde olup 13 maddeden ve 2 alt faktörden oluşmaktadır ancak bu çalışmada ölçeğin uygulandığı örneklemden edinilen bulguların analiz edilmesi sonucunda, ölçeğin tek faktörlü bir ...
The aim of this research is to examine the working and living conditions of Syrian children aged ... more The aim of this research is to examine the working and living conditions of Syrian children aged 15 and younger, working in textile workshops in Bagcilar region, from the perspective of social services. The research period is 6 months in total, from November 1, 2017 to April 30, 2018. The research employed in-depth interview method from qualitative research methods. During the research, 32 people were individually interviewed, and 1 focus group discussion was held, thus a total of 35 people were interviewed. Interviews were conducted in Turkish, Arabic and Kurdish. The data were recorded with tape recorder and then analyzed with descriptive analysis method. Observation notes for the field were also included in the study. According to the findings of the research, child workers work on average 11 hours a day, 60 hours a week. The wages of participants vary between 500-1,200 TL. Long working hours, difficulties in working conditions and malnutrition have led to many illnesses (develop...
Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması,
geçerlik ve güvenirli... more Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasını amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini Türkiye’de yaşayan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 18 yaş üstü 698 kişi oluşturmaktadır. Araştırmaya ilişkin veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği” kullanılarak sosyal medya platformları aracılığıyla çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Ölçeğin uyarlama çalışması için yapı ve dil geçerliliği ile güvenirliliğine bakılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılığının test edilmesi için cronbach’s alfa değeri incelenmiş ve yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Ölçeğin orijinal formu, 5’li Likert tipinde olup 13 maddeden ve 2 alt faktörden oluşmaktadır ancak bu çalışmada ölçeğin uygulandığı örneklemden edinilen bulguların analiz edilmesi sonucunda, ölçeğin tek faktörlü bir yapı sergilediği görülmüştür. Yapı geçerliliğini test etmek için uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarına göre (CFI=.969, NFI=.961, RSMEA=.075, GFI=.945) tek faktörlü yapının uyum iyiliğinin kabul edilebilir düzeyde ve oldukça iyi olduğu saptanmıştır. Bu tek faktörlü yapıda ölçek toplamı için Cronbach’s alfa değeri .947 olarak bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada Türkçeye uyarlanan İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin bireylerin iklim değişikliği anksiyete düzeylerini ölçmek için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
Objective: This research aimed to adapt the Eco-Anxiety Scale to Turkish and conduct a validity a... more Objective: This research aimed to adapt the Eco-Anxiety Scale to Turkish and conduct a validity and reliability study. Methods: The sample of this study consists of 698 individuals living in Turkey and participating in the study on a voluntary basis. The data of the research was collected online using the "Personal Information Form" and the "Eco-Anxiety Scale." In line with the data obtained, Cronbach's alpha value was examined to test the internal consistency of the scale, and exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were used for construct validity. Results: The original form of the Eco-Anxiety Scale is a 4-point Likert type consisting of 13 items and 4 dimensions, and it preserves its original structure in this study. Cronbach's alpha value for the total scale was 0.91; it was 0.83 for the "affective symptoms," 0.86 for the "behavioral symptoms," 0.84 for the "rumination," and 0.84 for the "anxiety about personal impact." According to the results of the confirmatory factor analysis applied to test the construct validity (CFI = 0.97, NFI = 0.96, RSMEA = 0.06, and GFI = 0.96), the goodness of fit of the 4-factor structure was found to be at an acceptable level and satisfactory. The correlation results in this model regarding the relationship of the subscales with each other show that all of the subscales are positively and significantly correlated with each other (P < .01). Conclusion: In this study, it was determined that the Eco-Anxiety Scale, which was adapted into Turkish, is a valid and reliable measurement tool for measuring the eco-anxiety levels of individuals.
This article is an open access article distributed under the terms and conditions of the Creative... more This article is an open access article distributed under the terms and conditions of the Creative Commons Attribution (CC BY
Ushbu maqolada bosh qomusimiz O'zbekiston Respublikasi Konstitutsiyasi, uning tashkil topishi, bo... more Ushbu maqolada bosh qomusimiz O'zbekiston Respublikasi Konstitutsiyasi, uning tashkil topishi, bo'lim va boblari uning mustaqilligimizda tutgan ahamiyati haqida so'z yuritiladi.
Федеральный закон от 28.06.2013 № 134-ФЗ (ред. от 29.07.2017) «О внесении изменений в отдельные з... more Федеральный закон от 28.06.2013 № 134-ФЗ (ред. от 29.07.2017) «О внесении изменений в отдельные законодательные акты Российской Федерации в части противодействия незаконным финансовым операциям» (с изм. и доп., вступ. в силу с 28.01
Kentlesme, aile yapisindaki donusum ve nufusun giderek yaslanmasi huzurevlerinin sayilarini artti... more Kentlesme, aile yapisindaki donusum ve nufusun giderek yaslanmasi huzurevlerinin sayilarini arttirmaktadir. Insanlarin huzurevlerine bakis acilarinin ise sosyal, kulturel ve geleneksel degerlere gore farklilik gosterdigi bilinmektedir. Bu calismanin amaci, 2014 yilinda Istanbul’da Aile, Calisma ve Sosyal Hizmetler Istanbul Il Mudurlugu’ne bagli olarak acilan Sultangazi Huzurevi cevresinde ikamet eden insanlarin huzurevlerine bakis acilarinin degerlendirilmesi ve cevrelerine bir huzurevi acildiktan sonra huzurevi algilarinda bir degisimin olup olmadiginin incelenmesidir. Calisma nitel arastirma deseninde derinlemesine gorusme teknigi kullanilarak yurutulmustur. Gorusmeler yari yapilandirilmis gorusme formu kullanilarak gerceklestirilmistir. Orneklem grubu; yaslari 21 ile 90 arasinda degisen 14’u kadin, 6’si erkek toplam 20 kisiden olusmaktadir. Gorusmecilerin Sultangazi’de ikamet etme sureleri ise 7 ile 50 yil arasinda degismektedir. Calisma sonunda elde edilen veriler dogrultusunda;...
Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştı... more Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştıkları sorunları belirlemek ve bu sorunları okul sosyal hizmet modeli ekseninde değerlendirmeye tabi tutmaktır. Yöntem: Çalışma, nitel yöntem üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Şırnak ve İstanbul illerinde yaşayan ve farklı engel gruplarına sahip aile bireyleri bulunan 15 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Bulgular: Engelli bireylerin ve ailelerin yaşadığı sorunlar incelendiğinde; çevreninin fiziksel yetersizliklerine bağlı gelişen sorunlar, ulaşım sorunu, dışlanma, akran zorbalığı ve çevre baskısı öne çıkan problemleri oluşturmuştur. Mevcut sosyal destek mekanizmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca ailelerin okul sosyal hizmet modelinden haberdar olmadıkları ancak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydukları gözlemlenmiştir. Sonuç: Yapılan çalışmada ortaya çıkan bulgular okul sosyal hizmetinin gerekli ve eksikliği hissedilen bir alan olduğunu göstermektedir. Bununla beraber görüşme yapılan kişilerin bu alanı tanımaması ve haklarından haberdar olmaması da başka bir eksikliktir. Okul sosyal hizmet modeli ülkemizde pilot çalışmalar üzerinden ilerlese bile bu durum tüm öğrencilere ulaşmayı imkânsız kılmaktadır. Ayrıca fiziksel olarak yaşanan sorunların yanı sıra ailelerin ihtiyaç duyduklarında destek alabilecekleri farklı mekanizmaların varlığından ve bu imkanlardan nasıl faydalanacaklarından haberdar olmamaları, okulda rehber öğretmenlerin aile, engelli çocuk ve okul arasındaki ilişkide yetersiz kalması, ailelerin gereken desteği alamaması, sınıf öğretmenlerinin yeterli bilince sahip olmaması, okul sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı artırmaktadır.
A QUALITATIVE EXAMINATION ON THE PROBLEMS AND EXPECTATIONS OF PHYSICALLY DISABLED INDIVIDUALS DURING THE PANDEMIC PROCESS
ÖZ
Amaç: Bu araştırmanın amacı tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi sürecinin, halihaz... more ÖZ Amaç: Bu araştırmanın amacı tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi sürecinin, halihazırda pek çok sorunla mücadele eden, dezavantajlı gruplardan fizikselengelli bireylere etkisini araştırmak ve fiziksel engelli bireylerin Covid-19 pandemi sürecinde sağlık, sosyal, eğitim, fiziksel çevre koşulları, ulaşım, ekonomi ve medya alanlarında yaşadıkları sorunları belirlemektir. Yöntem: Çalışma, nitel araştırma yöntemi üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, yaşları 18 ile 65 arasında değişen fiziksel engele sahip 16 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Görüşmeler çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan 16 katılımcının 10’u erkek 6’sı kadındır. Erkeklerin 2’si evli, geri kalan katılımcılar bekardır. Kadınların ise tamamı bekardır. Erkeklerin çoğu 26-49, kadınların çoğu 18-25 yaş aralığındadır. Araştırma bulgularına göre katılımcıların pandemi sürecinde; hastaneye ulaşım güçlüğü, rehabilitasyon ve fizik tedavi sürecinde aksaklık, sosyalleşme imkanında azalma ve ekonomik sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Sonuç: Yapılan araştırmada elde dilen bulgulardan hareketle pandemi sürecinde yararlanılan uzaktan eğitim modelinde, okula gidip gelme konusunda yaşanan zorluklar ortadan kalktığı için katılımcıların çoğunun eğitim hayatlarının olumlu etkilendiği tespit edilmiştir. Pandemi sürecinde; katılımcıların çoğu sağlık alanında hastaneye ulaşım sorunları, randevu bulmakta zorlanma, hijyen sorunları ve tedavilerinde aksaklıklar yaşamıştır. Katılımcıların çoğu, kısıtlandıklarını ve evden çıkamadıkları için sosyalleşme imkanlarının olmadığını belirtmiştir. Bazı katılımcılar işsiz kaldıkları için ekonomik sorunlarla mücadele ettiklerini, desteklerin yeterli olmadığını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla pandeminin, katılımcıların eğitim hayatlarını genellikle olumlu; sosyal hayatları ve sağlık süreçlerini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır
Alcohol use in youth and the effect of cultural structure on addiction, 2021
Kırsal bölgede yapılmış bu araştırmada, gençlerin alkol kullanım durumları, bağımlılığa ilişkin t... more Kırsal bölgede yapılmış bu araştırmada, gençlerin alkol kullanım durumları, bağımlılığa ilişkin tutum ve düşünceleri araştırılmış, kültürün bağımlılık riski üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırma evrenini 15-18 yaşında, alkol tüketen ve Tekirdağ’da ikamet eden gençler oluşturmaktadır. Bu yaş grubunun seçilmesinin nedeni istatistiksel olarak alkol ve madde kullanım oranlarının en fazla artış gösterdiği yaş dönemi olmasıdır. Şehir olarak Tekirdağ seçilmesinin nedeni ise, Tekirdağ’ın Türkiye Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na (2013) göre en fazla alkol tüketilen bölgede yer almasından dolayıdır. Araştırma kapsamında nitel araştırma yöntemlerinden yararlanılmış, kartopu yöntemi ile 32’si erkek 8’i kadın olmak üzere toplam 40 katılımcıya ulaşılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanarak derinlemesine mülakatlar yapılmış, görüşmeler ses kayıt cihazı kullanılarak kayıt altına alınmıştır. Araştırma bulgularına göre erkek katılımcıların yarıya yakını araştırmanın yapıldığı yaz mevsiminde riskli alkol tüketim sınırına ulaşmaktadır. Bölge genelinde alkol kullanım oranı yaz mevsiminde; boş vaktin olması, yevmiyeli işlerde ek gelir elde edilmesi, sosyal ilişkilerin çoğalması, alkol tüketilen mekanların çeşitlenmesi, düğün ve eğlence kültürü gibi nedenlerle artış göstermektedir. Katılımcıların alkol kullanım nedenleri ise eğlenmek, neşelenmek, stres atmak, sıkıntıyı hafifletmek, boş vaktin olması ve can sıkıntısının giderilmesi olarak belirtilmiştir. Alkol kullanımı bölge kültürünün bir parçası haline geldiğinden bazı katılımcılar alkol tüketmek için özel bir sebeplerinin olmadığını bildirmişlerdir.
EVALUATION OF THE CHALLENGES OF FAMILIES WITH DISABLED INDIVIDUALS IN THE FIELD OF EDUCATION WITHIN THE SCHOOL SOCIAL SERVICE , 2021
Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştı... more Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştıkları sorunları belirlemek ve bu sorunları okul sosyal hizmet modeli ekseninde değerlendirmeye tabi tutmaktır. Yöntem: Çalışma, nitel yöntem üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Şırnak ve İstanbul illerinde yaşayan ve farklı engel gruplarına sahip aile bireyleri bulunan 15 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Bulgular: Engelli bireylerin ve ailelerin yaşadığı sorunlar incelendiğinde; çevreninin fiziksel yetersizliklerine bağlı gelişen sorunlar, ulaşım sorunu, dışlanma, akran zorbalığı ve çevre baskısı öne çıkan problemleri oluşturmuştur. Mevcut sosyal destek mekanizmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca ailelerin okul sosyal hizmet modelinden haberdar olmadıkları ancak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydukları gözlemlenmiştir. Sonuç: Yapılan çalışmada ortaya çıkan bulgular okul sosyal hizmetinin gerekli ve eksikliği hissedilen bir alan olduğunu göstermektedir. Bununla beraber görüşme yapılan kişilerin bu alanı tanımaması ve haklarından haberdar olmaması da başka bir eksikliktir. Okul sosyal hizmet modeli ülkemizde pilot çalışmalar üzerinden ilerlese bile bu durum tüm öğrencilere ulaşmayı imkânsız kılmaktadır. Ayrıca fiziksel olarak yaşanan sorunların yanı sıra ailelerin ihtiyaç duyduklarında destek alabilecekleri farklı mekanizmaların varlığından ve bu imkanlardan nasıl faydalanacaklarından haberdar olmamaları, okulda rehber öğretmenlerin aile, engelli çocuk ve okul arasındaki ilişkide yetersiz kalması, ailelerin gereken desteği alamaması, sınıf öğretmenlerinin yeterli bilince sahip olmaması, okul sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı artırmaktadır.
Amaç: Bu çalışmanın amacı 65 yaş ve üzeri İstanbul’da ikamet eden yaşlı bireylerin teknoloji ile ... more Amaç: Bu çalışmanın amacı 65 yaş ve üzeri İstanbul’da ikamet eden yaşlı bireylerin teknoloji ile olan ilişkisini incelemek ve teknolojinin yaşlı bireylerin hayatına yansımalarını değerlendirmektir. Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan Olgubilim (Fenomenoloji) yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırmanın veri toplama yöntemi ise görüşmedir. Araştırma örnekleminin belirlenmesinde amaçlı örnekleme tekniklerinden kartopu örnekleme tekniğinden faydalanılmıştır. Araştırmaya 65 yaş üzeri 12 gönüllü katılımcı dahil edilmiştir. Araştırma verileri betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmiştir. Bulgular: Yapılan çalışmada katılımcıların teknolojiyi haberleşme, sosyalleşme, bilgi alma gibi birçok farklı amaçla kullandıkları görülmüştür. Katılımcıların birçoğu sosyal medya kullandığını (Instagram, Twitter, Teamlink) belirtmiş ve teknolojik cihaz kullanımı konusunda desteğe ihtiyaç duymadığını bildirmiştir. Sosyal medya ve teknolojik cihazkullanımı konusunda yardıma ihtiyaç duyan katılımcılar ise ailesinden destek aldığını söylemiştir. Katılımcıların bazıları teknolojik gelişmelerin aile içi ilişkileri olumsuz yönde etkilediğini vurgulamıştır. Bazı katılımcılar ise teknoloji tabanlı uygulamaların (Zoom, Skype) aile içi ilişkilerde olumlu etkileşime sebep olduğunu, özellikle pandemi döneminde büyük kolaylık sağladığını ifade etmiştir. Sonuç: Katılımcıların çoğunluğu teknolojiyi; günlük işleri kolaylaştırma, bilgi edinme, haberleşme ve sosyalleşme gibi amaçlarla kullanmaktadır. Katılımcıların tümü teknolojiyi geçmiş deneyimleri ile karşılaştırarak açıklamıştır. Katılımcıların birçoğu teknoloji kullanımında destek almamaktadır. Bu durum katılımcıların teknolojik gelişmelere açık olduğunu göstermekte ve “yaşlı bireylerin teknoloji kullanımına mesafeli ve değişime kapalı olduğu” ön yargısını ortadan kaldırmaktadır. Katılımcıların büyük çoğunluğunun esnek ve yeniliklere açık olmasının, Türkiye’de dijital teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşmasına ilk tanıklık eden kuşak olmalarıyla ilişkilendirilebileceği düşünülmektedir.
PROBLEMS OF THE DISTANCE EDUCATION PROCESS DURING THE PANDEMIC PERIOD: A QUALITATIVE STUDY ON SYRIAN STUDENTS UNDER TEMPORARY PROTECTION
Amaç: Bu çalışmanın amacı İstanbul’da ikamet eden geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin, ... more Amaç: Bu çalışmanın amacı İstanbul’da ikamet eden geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin, pandemi sürecinde yararlanılan uzaktan eğitim modelinde yaşadıkları sorunları belirlemek ve bu süreçte karşılaştıkları zorlukları sosyal hizmet perspektifinden değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada görüşme tekniklerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 12-16 yaş aralığında bulunan,İstanbul’da ikamet eden ve ortaokul düzeyinde eğitim gören geçici koruma altındaki 15 mülteci öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniğinden yararlanılmıştır. Veriler, demografik bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizi betimsel analiz yöntemi ile sağlanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan 15 katılımcıdan 11’i uzaktan eğitime erişmekte dolaylı ya da doğrudan zorluk yaşamaktadır. Katılımcıların yalnızca 4’ü uzaktan eğitimde zorlanmadığını bildirmiştir. 11 katılımcı uzaktan eğitime dair; elektronik cihaz eksikliği ya da yetersizliği, evde uzaktan eğitim gören öğrenci sayısının fazlalığı, bazı katılımcıların ekonomik destek amaçlı çeşitli işlerde çalışması, uygulama dilinin anlaşılmaz bulunması, evde düzenli internet erişiminin veya buna uygun altyapının olmayışı gibi sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Sonuç: Pandemi öncesi sosyal yaşam ve eğitim alanında halihazırda yabancılık, yalnızlık, adaptasyon güçlükleri gibi sorunlar yaşayan mülteci öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinde de ek birçok zorluk ile mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu nedenle katılımcıların büyük bir çoğunluğu yüz yüze eğitimi tercih etmektedir. Bununla birlikte katılımcıların, meslek edinme arzuları ve geleceğe dair umut ve beklentileri yüksektir. Bu sonuç, yaşanılan zorlu süreç dikkate alındığında sosyal hizmet açısından anlamlı ve çarpıcıdır.
Self-compassion as a Mediating Variable on the Development of Resilience, 2022
Psikolojik sağlamlık, travmaya bağlı psikolojik bozuklukların gelişimine karşı koruyucu bir faktö... more Psikolojik sağlamlık, travmaya bağlı psikolojik bozuklukların gelişimine karşı koruyucu bir faktördür. Olumsuz durumlar karşısında yaşamsal görevlere uyum sağlama becerisi olarak tanımlanabilen kavram, işlevselliği gözlemleyen araştırmaların artışıyla ilgi görmeye başlamıştır. Araştırmalar psikolojik sağlamlığın içsel ve dışsal birçok değişkenden etkilendiğini göstermektedir. Bu nedenle de araştırmacılar son yıllarda daha çok psikolojik sağlamlığa etki eden risk faktörlerine ve koruyucu faktörlere odaklanmışlardır. Risk faktörleri, bireylerin olumsuz yaşam deneyimleri ile karşılaşma ihtimalini attıran faktörlerdir. Koruyucu faktörler ise; riskin ya da zorluğun etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran, bireylerin sağlıklı uyumunu mümkün kılan, yetkinliklerini geliştirmesine imkân tanıyan durumları ifade etmektedir. Bireyin ruh sağlığını olumlu yönde etkileyen koruyucu faktörlerden biri de öz anlayıştır. Öz anlayış, kişinin kendi acılarına açık olmasını, kendi ıstırabını hafifletme ve kendini şefkatle iyileştirme arzusu üretmesini içermektedir. Araştırmalara göre, öz anlayışlı bireylerde acı, kendini sert şekilde kınama, dışlanmış hissetme, duygu ve düşüncelerle özdeşleşme daha azdır. Bu araştırmada, psikolojik sağlamlığın tanımı yapılmış ve psikolojik sağlamlığın gelişiminde aracı bir değişken olarak öz anlayışın yeri ve önemi incelenmiştir.
INVESTIGATION OF TRAUMA TRANSMISSIONS BASED ON SOCIAL WORKERS’ EXPERIENCES, 2022
Araştırmanın amacı, travma alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının travma aktarımına ilişkin ... more Araştırmanın amacı, travma alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının travma aktarımına ilişkin görüşlerinin değerlendirilmesidir. Araştırma nitel bir araştırmadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan fenomenoloji (olgu bilim) yaklaşımı kullanılmış, veri toplama tekniği olarak gözlem ve görüşmeden yararlanılmıştır. Araştırmada kartopu tekniği kullanılarak en az bir yıllık çalışma deneyimine sahip 15 katılımcıya ulaşılmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiş ve üç ana tema halinde gruplandırılmıştır. Katılımcıların tamamı travma aktarımına müdahale noktasında sosyal hizmetin; tespit ve teşhis edici, güçlendirici, destekleyici, danışmanlık edici, kaynaklarla buluşturucu ve belirleyici rollerinin uygulandığını dile getirmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu; eğitim sistemindeki, önleyici çalışmalardaki, vaka takip sistemindeki ve yönetmeliklerdeki eksikliklere, personel sayısındaki yetersizliklere vurgu yaparak mevcut sosyal hizmet uygulamalarının travma çalışmaları için yetersiz olduğunu dile getirmiştir. Ruh sağlığı alanında çalışan ve diğer disiplinlerden farklı olarak bireyi “çevresi içinde” değerlendiren çok önemli bir meslek dalı olarak sosyal hizmet, nesiller boyu travma zincirinin kırılması noktasında son derece önemlidir. Bu misyonun gerçekleştirilmesi için sosyal hizmet mesleğinin travma alanında daha yetkin ve daha aktif hale getirilmesi gerekmektedir.
Amaç: Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve... more Amaç: Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasını amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini Türkiye’de yaşayan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 18 yaş üstü 698 kişi oluşturmaktadır. Araştırmaya ilişkin veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği” kullanılarak sosyal medya platformları aracılığıyla çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Ölçeğin uyarlama çalışması için yapı ve dil geçerliliği ile güvenirliliğine bakılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılığının test edilmesi için cronbach’s alfa değeri incelenmiş ve yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Ölçeğin orijinal formu, 5’li Likert tipinde olup 13 maddeden ve 2 alt faktörden oluşmaktadır ancak bu çalışmada ölçeğin uygulandığı örneklemden edinilen bulguların analiz edilmesi sonucunda, ölçeğin tek faktörlü bir ...
The aim of this research is to examine the working and living conditions of Syrian children aged ... more The aim of this research is to examine the working and living conditions of Syrian children aged 15 and younger, working in textile workshops in Bagcilar region, from the perspective of social services. The research period is 6 months in total, from November 1, 2017 to April 30, 2018. The research employed in-depth interview method from qualitative research methods. During the research, 32 people were individually interviewed, and 1 focus group discussion was held, thus a total of 35 people were interviewed. Interviews were conducted in Turkish, Arabic and Kurdish. The data were recorded with tape recorder and then analyzed with descriptive analysis method. Observation notes for the field were also included in the study. According to the findings of the research, child workers work on average 11 hours a day, 60 hours a week. The wages of participants vary between 500-1,200 TL. Long working hours, difficulties in working conditions and malnutrition have led to many illnesses (develop...
Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması,
geçerlik ve güvenirli... more Bu araştırma İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasını amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini Türkiye’de yaşayan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 18 yaş üstü 698 kişi oluşturmaktadır. Araştırmaya ilişkin veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği” kullanılarak sosyal medya platformları aracılığıyla çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Ölçeğin uyarlama çalışması için yapı ve dil geçerliliği ile güvenirliliğine bakılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılığının test edilmesi için cronbach’s alfa değeri incelenmiş ve yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Ölçeğin orijinal formu, 5’li Likert tipinde olup 13 maddeden ve 2 alt faktörden oluşmaktadır ancak bu çalışmada ölçeğin uygulandığı örneklemden edinilen bulguların analiz edilmesi sonucunda, ölçeğin tek faktörlü bir yapı sergilediği görülmüştür. Yapı geçerliliğini test etmek için uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarına göre (CFI=.969, NFI=.961, RSMEA=.075, GFI=.945) tek faktörlü yapının uyum iyiliğinin kabul edilebilir düzeyde ve oldukça iyi olduğu saptanmıştır. Bu tek faktörlü yapıda ölçek toplamı için Cronbach’s alfa değeri .947 olarak bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada Türkçeye uyarlanan İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin bireylerin iklim değişikliği anksiyete düzeylerini ölçmek için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
Objective: This research aimed to adapt the Eco-Anxiety Scale to Turkish and conduct a validity a... more Objective: This research aimed to adapt the Eco-Anxiety Scale to Turkish and conduct a validity and reliability study. Methods: The sample of this study consists of 698 individuals living in Turkey and participating in the study on a voluntary basis. The data of the research was collected online using the "Personal Information Form" and the "Eco-Anxiety Scale." In line with the data obtained, Cronbach's alpha value was examined to test the internal consistency of the scale, and exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were used for construct validity. Results: The original form of the Eco-Anxiety Scale is a 4-point Likert type consisting of 13 items and 4 dimensions, and it preserves its original structure in this study. Cronbach's alpha value for the total scale was 0.91; it was 0.83 for the "affective symptoms," 0.86 for the "behavioral symptoms," 0.84 for the "rumination," and 0.84 for the "anxiety about personal impact." According to the results of the confirmatory factor analysis applied to test the construct validity (CFI = 0.97, NFI = 0.96, RSMEA = 0.06, and GFI = 0.96), the goodness of fit of the 4-factor structure was found to be at an acceptable level and satisfactory. The correlation results in this model regarding the relationship of the subscales with each other show that all of the subscales are positively and significantly correlated with each other (P < .01). Conclusion: In this study, it was determined that the Eco-Anxiety Scale, which was adapted into Turkish, is a valid and reliable measurement tool for measuring the eco-anxiety levels of individuals.
This article is an open access article distributed under the terms and conditions of the Creative... more This article is an open access article distributed under the terms and conditions of the Creative Commons Attribution (CC BY
Ushbu maqolada bosh qomusimiz O'zbekiston Respublikasi Konstitutsiyasi, uning tashkil topishi, bo... more Ushbu maqolada bosh qomusimiz O'zbekiston Respublikasi Konstitutsiyasi, uning tashkil topishi, bo'lim va boblari uning mustaqilligimizda tutgan ahamiyati haqida so'z yuritiladi.
Федеральный закон от 28.06.2013 № 134-ФЗ (ред. от 29.07.2017) «О внесении изменений в отдельные з... more Федеральный закон от 28.06.2013 № 134-ФЗ (ред. от 29.07.2017) «О внесении изменений в отдельные законодательные акты Российской Федерации в части противодействия незаконным финансовым операциям» (с изм. и доп., вступ. в силу с 28.01
Kentlesme, aile yapisindaki donusum ve nufusun giderek yaslanmasi huzurevlerinin sayilarini artti... more Kentlesme, aile yapisindaki donusum ve nufusun giderek yaslanmasi huzurevlerinin sayilarini arttirmaktadir. Insanlarin huzurevlerine bakis acilarinin ise sosyal, kulturel ve geleneksel degerlere gore farklilik gosterdigi bilinmektedir. Bu calismanin amaci, 2014 yilinda Istanbul’da Aile, Calisma ve Sosyal Hizmetler Istanbul Il Mudurlugu’ne bagli olarak acilan Sultangazi Huzurevi cevresinde ikamet eden insanlarin huzurevlerine bakis acilarinin degerlendirilmesi ve cevrelerine bir huzurevi acildiktan sonra huzurevi algilarinda bir degisimin olup olmadiginin incelenmesidir. Calisma nitel arastirma deseninde derinlemesine gorusme teknigi kullanilarak yurutulmustur. Gorusmeler yari yapilandirilmis gorusme formu kullanilarak gerceklestirilmistir. Orneklem grubu; yaslari 21 ile 90 arasinda degisen 14’u kadin, 6’si erkek toplam 20 kisiden olusmaktadir. Gorusmecilerin Sultangazi’de ikamet etme sureleri ise 7 ile 50 yil arasinda degismektedir. Calisma sonunda elde edilen veriler dogrultusunda;...
Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştı... more Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştıkları sorunları belirlemek ve bu sorunları okul sosyal hizmet modeli ekseninde değerlendirmeye tabi tutmaktır. Yöntem: Çalışma, nitel yöntem üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Şırnak ve İstanbul illerinde yaşayan ve farklı engel gruplarına sahip aile bireyleri bulunan 15 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Bulgular: Engelli bireylerin ve ailelerin yaşadığı sorunlar incelendiğinde; çevreninin fiziksel yetersizliklerine bağlı gelişen sorunlar, ulaşım sorunu, dışlanma, akran zorbalığı ve çevre baskısı öne çıkan problemleri oluşturmuştur. Mevcut sosyal destek mekanizmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca ailelerin okul sosyal hizmet modelinden haberdar olmadıkları ancak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydukları gözlemlenmiştir. Sonuç: Yapılan çalışmada ortaya çıkan bulgular okul sosyal hizmetinin gerekli ve eksikliği hissedilen bir alan olduğunu göstermektedir. Bununla beraber görüşme yapılan kişilerin bu alanı tanımaması ve haklarından haberdar olmaması da başka bir eksikliktir. Okul sosyal hizmet modeli ülkemizde pilot çalışmalar üzerinden ilerlese bile bu durum tüm öğrencilere ulaşmayı imkânsız kılmaktadır. Ayrıca fiziksel olarak yaşanan sorunların yanı sıra ailelerin ihtiyaç duyduklarında destek alabilecekleri farklı mekanizmaların varlığından ve bu imkanlardan nasıl faydalanacaklarından haberdar olmamaları, okulda rehber öğretmenlerin aile, engelli çocuk ve okul arasındaki ilişkide yetersiz kalması, ailelerin gereken desteği alamaması, sınıf öğretmenlerinin yeterli bilince sahip olmaması, okul sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı artırmaktadır.
A QUALITATIVE EXAMINATION ON THE PROBLEMS AND EXPECTATIONS OF PHYSICALLY DISABLED INDIVIDUALS DURING THE PANDEMIC PROCESS
ÖZ
Amaç: Bu araştırmanın amacı tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi sürecinin, halihaz... more ÖZ Amaç: Bu araştırmanın amacı tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi sürecinin, halihazırda pek çok sorunla mücadele eden, dezavantajlı gruplardan fizikselengelli bireylere etkisini araştırmak ve fiziksel engelli bireylerin Covid-19 pandemi sürecinde sağlık, sosyal, eğitim, fiziksel çevre koşulları, ulaşım, ekonomi ve medya alanlarında yaşadıkları sorunları belirlemektir. Yöntem: Çalışma, nitel araştırma yöntemi üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, yaşları 18 ile 65 arasında değişen fiziksel engele sahip 16 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Görüşmeler çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan 16 katılımcının 10’u erkek 6’sı kadındır. Erkeklerin 2’si evli, geri kalan katılımcılar bekardır. Kadınların ise tamamı bekardır. Erkeklerin çoğu 26-49, kadınların çoğu 18-25 yaş aralığındadır. Araştırma bulgularına göre katılımcıların pandemi sürecinde; hastaneye ulaşım güçlüğü, rehabilitasyon ve fizik tedavi sürecinde aksaklık, sosyalleşme imkanında azalma ve ekonomik sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Sonuç: Yapılan araştırmada elde dilen bulgulardan hareketle pandemi sürecinde yararlanılan uzaktan eğitim modelinde, okula gidip gelme konusunda yaşanan zorluklar ortadan kalktığı için katılımcıların çoğunun eğitim hayatlarının olumlu etkilendiği tespit edilmiştir. Pandemi sürecinde; katılımcıların çoğu sağlık alanında hastaneye ulaşım sorunları, randevu bulmakta zorlanma, hijyen sorunları ve tedavilerinde aksaklıklar yaşamıştır. Katılımcıların çoğu, kısıtlandıklarını ve evden çıkamadıkları için sosyalleşme imkanlarının olmadığını belirtmiştir. Bazı katılımcılar işsiz kaldıkları için ekonomik sorunlarla mücadele ettiklerini, desteklerin yeterli olmadığını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla pandeminin, katılımcıların eğitim hayatlarını genellikle olumlu; sosyal hayatları ve sağlık süreçlerini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır
Alcohol use in youth and the effect of cultural structure on addiction, 2021
Kırsal bölgede yapılmış bu araştırmada, gençlerin alkol kullanım durumları, bağımlılığa ilişkin t... more Kırsal bölgede yapılmış bu araştırmada, gençlerin alkol kullanım durumları, bağımlılığa ilişkin tutum ve düşünceleri araştırılmış, kültürün bağımlılık riski üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırma evrenini 15-18 yaşında, alkol tüketen ve Tekirdağ’da ikamet eden gençler oluşturmaktadır. Bu yaş grubunun seçilmesinin nedeni istatistiksel olarak alkol ve madde kullanım oranlarının en fazla artış gösterdiği yaş dönemi olmasıdır. Şehir olarak Tekirdağ seçilmesinin nedeni ise, Tekirdağ’ın Türkiye Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na (2013) göre en fazla alkol tüketilen bölgede yer almasından dolayıdır. Araştırma kapsamında nitel araştırma yöntemlerinden yararlanılmış, kartopu yöntemi ile 32’si erkek 8’i kadın olmak üzere toplam 40 katılımcıya ulaşılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanarak derinlemesine mülakatlar yapılmış, görüşmeler ses kayıt cihazı kullanılarak kayıt altına alınmıştır. Araştırma bulgularına göre erkek katılımcıların yarıya yakını araştırmanın yapıldığı yaz mevsiminde riskli alkol tüketim sınırına ulaşmaktadır. Bölge genelinde alkol kullanım oranı yaz mevsiminde; boş vaktin olması, yevmiyeli işlerde ek gelir elde edilmesi, sosyal ilişkilerin çoğalması, alkol tüketilen mekanların çeşitlenmesi, düğün ve eğlence kültürü gibi nedenlerle artış göstermektedir. Katılımcıların alkol kullanım nedenleri ise eğlenmek, neşelenmek, stres atmak, sıkıntıyı hafifletmek, boş vaktin olması ve can sıkıntısının giderilmesi olarak belirtilmiştir. Alkol kullanımı bölge kültürünün bir parçası haline geldiğinden bazı katılımcılar alkol tüketmek için özel bir sebeplerinin olmadığını bildirmişlerdir.
EVALUATION OF THE CHALLENGES OF FAMILIES WITH DISABLED INDIVIDUALS IN THE FIELD OF EDUCATION WITHIN THE SCHOOL SOCIAL SERVICE , 2021
Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştı... more Amaç: Bu çalışmanın amacı engelli birey ve ailelerinin eğitim sürecinde okul ortamında karşılaştıkları sorunları belirlemek ve bu sorunları okul sosyal hizmet modeli ekseninde değerlendirmeye tabi tutmaktır. Yöntem: Çalışma, nitel yöntem üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini Şırnak ve İstanbul illerinde yaşayan ve farklı engel gruplarına sahip aile bireyleri bulunan 15 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Bulgular: Engelli bireylerin ve ailelerin yaşadığı sorunlar incelendiğinde; çevreninin fiziksel yetersizliklerine bağlı gelişen sorunlar, ulaşım sorunu, dışlanma, akran zorbalığı ve çevre baskısı öne çıkan problemleri oluşturmuştur. Mevcut sosyal destek mekanizmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca ailelerin okul sosyal hizmet modelinden haberdar olmadıkları ancak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydukları gözlemlenmiştir. Sonuç: Yapılan çalışmada ortaya çıkan bulgular okul sosyal hizmetinin gerekli ve eksikliği hissedilen bir alan olduğunu göstermektedir. Bununla beraber görüşme yapılan kişilerin bu alanı tanımaması ve haklarından haberdar olmaması da başka bir eksikliktir. Okul sosyal hizmet modeli ülkemizde pilot çalışmalar üzerinden ilerlese bile bu durum tüm öğrencilere ulaşmayı imkânsız kılmaktadır. Ayrıca fiziksel olarak yaşanan sorunların yanı sıra ailelerin ihtiyaç duyduklarında destek alabilecekleri farklı mekanizmaların varlığından ve bu imkanlardan nasıl faydalanacaklarından haberdar olmamaları, okulda rehber öğretmenlerin aile, engelli çocuk ve okul arasındaki ilişkide yetersiz kalması, ailelerin gereken desteği alamaması, sınıf öğretmenlerinin yeterli bilince sahip olmaması, okul sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı artırmaktadır.
Amaç: Bu çalışmanın amacı 65 yaş ve üzeri İstanbul’da ikamet eden yaşlı bireylerin teknoloji ile ... more Amaç: Bu çalışmanın amacı 65 yaş ve üzeri İstanbul’da ikamet eden yaşlı bireylerin teknoloji ile olan ilişkisini incelemek ve teknolojinin yaşlı bireylerin hayatına yansımalarını değerlendirmektir. Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan Olgubilim (Fenomenoloji) yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırmanın veri toplama yöntemi ise görüşmedir. Araştırma örnekleminin belirlenmesinde amaçlı örnekleme tekniklerinden kartopu örnekleme tekniğinden faydalanılmıştır. Araştırmaya 65 yaş üzeri 12 gönüllü katılımcı dahil edilmiştir. Araştırma verileri betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmiştir. Bulgular: Yapılan çalışmada katılımcıların teknolojiyi haberleşme, sosyalleşme, bilgi alma gibi birçok farklı amaçla kullandıkları görülmüştür. Katılımcıların birçoğu sosyal medya kullandığını (Instagram, Twitter, Teamlink) belirtmiş ve teknolojik cihaz kullanımı konusunda desteğe ihtiyaç duymadığını bildirmiştir. Sosyal medya ve teknolojik cihazkullanımı konusunda yardıma ihtiyaç duyan katılımcılar ise ailesinden destek aldığını söylemiştir. Katılımcıların bazıları teknolojik gelişmelerin aile içi ilişkileri olumsuz yönde etkilediğini vurgulamıştır. Bazı katılımcılar ise teknoloji tabanlı uygulamaların (Zoom, Skype) aile içi ilişkilerde olumlu etkileşime sebep olduğunu, özellikle pandemi döneminde büyük kolaylık sağladığını ifade etmiştir. Sonuç: Katılımcıların çoğunluğu teknolojiyi; günlük işleri kolaylaştırma, bilgi edinme, haberleşme ve sosyalleşme gibi amaçlarla kullanmaktadır. Katılımcıların tümü teknolojiyi geçmiş deneyimleri ile karşılaştırarak açıklamıştır. Katılımcıların birçoğu teknoloji kullanımında destek almamaktadır. Bu durum katılımcıların teknolojik gelişmelere açık olduğunu göstermekte ve “yaşlı bireylerin teknoloji kullanımına mesafeli ve değişime kapalı olduğu” ön yargısını ortadan kaldırmaktadır. Katılımcıların büyük çoğunluğunun esnek ve yeniliklere açık olmasının, Türkiye’de dijital teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşmasına ilk tanıklık eden kuşak olmalarıyla ilişkilendirilebileceği düşünülmektedir.
PROBLEMS OF THE DISTANCE EDUCATION PROCESS DURING THE PANDEMIC PERIOD: A QUALITATIVE STUDY ON SYRIAN STUDENTS UNDER TEMPORARY PROTECTION
Amaç: Bu çalışmanın amacı İstanbul’da ikamet eden geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin, ... more Amaç: Bu çalışmanın amacı İstanbul’da ikamet eden geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin, pandemi sürecinde yararlanılan uzaktan eğitim modelinde yaşadıkları sorunları belirlemek ve bu süreçte karşılaştıkları zorlukları sosyal hizmet perspektifinden değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada görüşme tekniklerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 12-16 yaş aralığında bulunan,İstanbul’da ikamet eden ve ortaokul düzeyinde eğitim gören geçici koruma altındaki 15 mülteci öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniğinden yararlanılmıştır. Veriler, demografik bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizi betimsel analiz yöntemi ile sağlanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan 15 katılımcıdan 11’i uzaktan eğitime erişmekte dolaylı ya da doğrudan zorluk yaşamaktadır. Katılımcıların yalnızca 4’ü uzaktan eğitimde zorlanmadığını bildirmiştir. 11 katılımcı uzaktan eğitime dair; elektronik cihaz eksikliği ya da yetersizliği, evde uzaktan eğitim gören öğrenci sayısının fazlalığı, bazı katılımcıların ekonomik destek amaçlı çeşitli işlerde çalışması, uygulama dilinin anlaşılmaz bulunması, evde düzenli internet erişiminin veya buna uygun altyapının olmayışı gibi sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Sonuç: Pandemi öncesi sosyal yaşam ve eğitim alanında halihazırda yabancılık, yalnızlık, adaptasyon güçlükleri gibi sorunlar yaşayan mülteci öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinde de ek birçok zorluk ile mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu nedenle katılımcıların büyük bir çoğunluğu yüz yüze eğitimi tercih etmektedir. Bununla birlikte katılımcıların, meslek edinme arzuları ve geleceğe dair umut ve beklentileri yüksektir. Bu sonuç, yaşanılan zorlu süreç dikkate alındığında sosyal hizmet açısından anlamlı ve çarpıcıdır.
Sanat psikoterapi eğitiminin en önemli özelliklerinden biri katılımcılara klinik uygulama yapma v... more Sanat psikoterapi eğitiminin en önemli özelliklerinden biri katılımcılara klinik uygulama yapma ve süpervizyon desteği alma imkanını eş zamanlı olarak sunmasıdır. Psikoterapi sürecinin sağlıklı işleyebilmesi ancak klinik uygulama sonrası düzenli süpervizyon desteği ile mümkün olabilmektedir. Sanat psikoterapileri eğitiminde katılımcılar öncelikle gözlemci olarak atölyelere katılırlar. Gözlem notlarını ve kişisel değerlendirmelerini atölye sonlarında atölye yürütücüleri ile paylaşırlar. Eğitim sürecinde en az 50 saatlik süpervizyon (akran, grup ve vaka süpervizyonları) eğitimi zorunlu olmakla birlikte, katılımcılar eğitim sürecinde gözlemcilik, yardımcı yürütücülük ve yürütücülük aşamalarını tamamlamak zorundadırlar. Katılımcılar uygulamanın planlanması, klinik uygulama ve süpervizyon süreçlerini eğitim için geliştirilen "Süpervizyon Formu" ve "Atölye Değerlendirme Anketi" ile raporlaştırırlar. Eğitimin tamamlanabilmesi için son olarak en az 18 oturumluk bir araştırma projesinin tamamlanması ve sunulması gerekmektedir. Katılımcılar eğitim programının etik ilkelerini öğrenmek ve uygulamak ile yükümlüdürler. Sanat psikoterapisi eğitiminin klinik uygulama kısmı kendi içinde bölümlere ayrılmaktadır. Oturumların giriş aşamasında katılımcılar orada bulundukları "an" a ilişkin kısa bir değerlendirme yaparlar. Hangi duygu ile atölyede bulunduklarını ve eğer isterlerse bu duygunun sebeplerine ilişkin paylaşımda bulunurlar. Klinik uygulamanın ilk kısmı "ısınma" diye adlandırılan, danışanları "şimdi ve burada" ya çekmesi beklenen, danışanların yaratıcı sürece hazırlandıkları süreçtir. Uygulamanın ikinci kısmı "ana etkinlik" kısmıdır. Bu aşama danışanların kendilerini yaratıcı sürece bıraktıkları aşamadır. Diğerlerinden daha uzun sürmektedir. Danışanların sanat aracılığı ile kendilerini ifade etmeleri sağlanır. Ana etkinlik sonrası kısa bir mola verilerek, danışanların yaratıcı sürecin dışına çıkması hedeflenir. Süreçten sıyrılmak, danışanların esere dışarıdan bakabilmesi açısından son derece önemlidir. "Paylaşım" kısmında ise danışanlar tüm sürece ilişkin deneyimlerini paylaşırlar. Sürecin tümünün danışanların iç görülerinin artmasında önemli rol oynadığı söylenebilmektedir. Bu sunumda; genel anlamda sanat psikoterapisi eğitiminin aşamaları, süpervizyonun önemi, süpervizyon çeşitleri, klinik uygulamanın bölümleri, katılımcıların rol ve sorumlulukları ile etik ilkeler yer almaktadır.
Uploads
Papers by AYLİN ARICI
gözlemleyen araştırmaların artışıyla ilgi görmeye başlamıştır. Araştırmalar psikolojik sağlamlığın içsel ve dışsal birçok değişkenden etkilendiğini göstermektedir. Bu nedenle de araştırmacılar son yıllarda daha çok psikolojik sağlamlığa etki eden risk faktörlerine ve koruyucu faktörlere odaklanmışlardır. Risk faktörleri, bireylerin olumsuz yaşam deneyimleri ile karşılaşma ihtimalini attıran faktörlerdir. Koruyucu faktörler ise; riskin ya da
zorluğun etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran, bireylerin sağlıklı uyumunu mümkün kılan, yetkinliklerini geliştirmesine imkân tanıyan durumları ifade etmektedir. Bireyin ruh sağlığını olumlu yönde
etkileyen koruyucu faktörlerden biri de öz anlayıştır. Öz anlayış, kişinin kendi acılarına açık olmasını, kendi ıstırabını hafifletme ve kendini şefkatle iyileştirme arzusu üretmesini içermektedir. Araştırmalara göre, öz
anlayışlı bireylerde acı, kendini sert şekilde kınama, dışlanmış hissetme, duygu ve düşüncelerle özdeşleşme daha azdır. Bu araştırmada, psikolojik sağlamlığın tanımı yapılmış ve psikolojik sağlamlığın gelişiminde aracı bir
değişken olarak öz anlayışın yeri ve önemi incelenmiştir.
geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasını amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini Türkiye’de yaşayan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 18 yaş üstü 698 kişi oluşturmaktadır. Araştırmaya ilişkin veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği” kullanılarak sosyal medya platformları aracılığıyla çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Ölçeğin uyarlama çalışması için yapı ve dil
geçerliliği ile güvenirliliğine bakılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılığının test edilmesi için cronbach’s alfa değeri incelenmiş ve yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Ölçeğin orijinal formu, 5’li Likert tipinde olup 13 maddeden ve 2 alt faktörden oluşmaktadır ancak bu çalışmada ölçeğin uygulandığı örneklemden edinilen bulguların analiz edilmesi sonucunda, ölçeğin tek faktörlü bir yapı sergilediği görülmüştür. Yapı geçerliliğini test etmek için uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarına göre (CFI=.969, NFI=.961, RSMEA=.075, GFI=.945) tek faktörlü yapının uyum iyiliğinin
kabul edilebilir düzeyde ve oldukça iyi olduğu saptanmıştır. Bu tek faktörlü yapıda ölçek toplamı için Cronbach’s alfa değeri .947 olarak bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada Türkçeye uyarlanan İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin bireylerin iklim değişikliği anksiyete düzeylerini ölçmek için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
Amaç: Bu araştırmanın amacı tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi sürecinin, halihazırda pek çok sorunla mücadele eden, dezavantajlı gruplardan fizikselengelli bireylere etkisini araştırmak ve fiziksel engelli bireylerin Covid-19 pandemi sürecinde sağlık, sosyal, eğitim, fiziksel çevre koşulları, ulaşım, ekonomi ve medya alanlarında yaşadıkları sorunları belirlemektir. Yöntem: Çalışma, nitel araştırma yöntemi üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri
olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın
örneklemini, yaşları 18 ile 65 arasında değişen fiziksel engele sahip 16 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Görüşmeler çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan 16 katılımcının 10’u erkek 6’sı kadındır. Erkeklerin 2’si
evli, geri kalan katılımcılar bekardır. Kadınların ise tamamı bekardır. Erkeklerin çoğu 26-49, kadınların çoğu 18-25 yaş aralığındadır. Araştırma bulgularına göre katılımcıların pandemi sürecinde; hastaneye ulaşım güçlüğü, rehabilitasyon ve fizik tedavi sürecinde aksaklık, sosyalleşme imkanında azalma ve ekonomik sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Sonuç: Yapılan araştırmada elde dilen bulgulardan hareketle pandemi sürecinde yararlanılan uzaktan eğitim modelinde, okula gidip gelme konusunda yaşanan zorluklar ortadan kalktığı için katılımcıların çoğunun eğitim hayatlarının olumlu etkilendiği tespit edilmiştir. Pandemi sürecinde; katılımcıların çoğu
sağlık alanında hastaneye ulaşım sorunları, randevu bulmakta zorlanma, hijyen sorunları ve tedavilerinde aksaklıklar yaşamıştır. Katılımcıların çoğu, kısıtlandıklarını ve evden çıkamadıkları için sosyalleşme imkanlarının olmadığını belirtmiştir. Bazı katılımcılar işsiz kaldıkları için ekonomik sorunlarla mücadele ettiklerini, desteklerin yeterli olmadığını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla pandeminin, katılımcıların eğitim hayatlarını genellikle olumlu; sosyal hayatları ve sağlık süreçlerini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır
düşünceleri araştırılmış, kültürün bağımlılık riski üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırma evrenini 15-18
yaşında, alkol tüketen ve Tekirdağ’da ikamet eden gençler oluşturmaktadır. Bu yaş grubunun seçilmesinin
nedeni istatistiksel olarak alkol ve madde kullanım oranlarının en fazla artış gösterdiği yaş dönemi olmasıdır.
Şehir olarak Tekirdağ seçilmesinin nedeni ise, Tekirdağ’ın Türkiye Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na (2013)
göre en fazla alkol tüketilen bölgede yer almasından dolayıdır. Araştırma kapsamında nitel araştırma
yöntemlerinden yararlanılmış, kartopu yöntemi ile 32’si erkek 8’i kadın olmak üzere toplam 40 katılımcıya
ulaşılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanarak derinlemesine mülakatlar yapılmış, görüşmeler
ses kayıt cihazı kullanılarak kayıt altına alınmıştır.
Araştırma bulgularına göre erkek katılımcıların yarıya yakını araştırmanın yapıldığı yaz mevsiminde riskli alkol
tüketim sınırına ulaşmaktadır. Bölge genelinde alkol kullanım oranı yaz mevsiminde; boş vaktin olması,
yevmiyeli işlerde ek gelir elde edilmesi, sosyal ilişkilerin çoğalması, alkol tüketilen mekanların çeşitlenmesi,
düğün ve eğlence kültürü gibi nedenlerle artış göstermektedir. Katılımcıların alkol kullanım nedenleri ise
eğlenmek, neşelenmek, stres atmak, sıkıntıyı hafifletmek, boş vaktin olması ve can sıkıntısının giderilmesi olarak
belirtilmiştir. Alkol kullanımı bölge kültürünün bir parçası haline geldiğinden bazı katılımcılar alkol tüketmek
için özel bir sebeplerinin olmadığını bildirmişlerdir.
akran zorbalığı ve çevre baskısı öne çıkan problemleri oluşturmuştur. Mevcut sosyal destek mekanizmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca ailelerin okul sosyal hizmet modelinden haberdar olmadıkları ancak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydukları gözlemlenmiştir. Sonuç: Yapılan çalışmada ortaya çıkan bulgular okul sosyal hizmetinin gerekli ve eksikliği hissedilen bir alan olduğunu göstermektedir. Bununla beraber görüşme yapılan kişilerin bu alanı tanımaması ve haklarından haberdar olmaması da başka bir eksikliktir. Okul sosyal hizmet modeli ülkemizde pilot çalışmalar üzerinden ilerlese bile bu durum tüm öğrencilere ulaşmayı imkânsız kılmaktadır. Ayrıca fiziksel olarak yaşanan sorunların yanı sıra ailelerin ihtiyaç duyduklarında destek alabilecekleri farklı mekanizmaların varlığından ve bu imkanlardan nasıl faydalanacaklarından haberdar olmamaları, okulda rehber öğretmenlerin aile, engelli çocuk ve okul arasındaki ilişkide yetersiz kalması, ailelerin gereken desteği alamaması, sınıf öğretmenlerinin yeterli bilince sahip olmaması, okul
sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı artırmaktadır.
elektronik cihaz eksikliği ya da yetersizliği, evde uzaktan eğitim gören öğrenci sayısının fazlalığı, bazı katılımcıların ekonomik destek amaçlı çeşitli işlerde çalışması, uygulama dilinin anlaşılmaz bulunması, evde düzenli internet erişiminin veya buna uygun altyapının olmayışı gibi sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Sonuç: Pandemi öncesi sosyal yaşam ve eğitim alanında halihazırda yabancılık, yalnızlık, adaptasyon güçlükleri gibi sorunlar yaşayan mülteci öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinde de ek birçok zorluk ile mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu nedenle katılımcıların büyük bir çoğunluğu yüz yüze eğitimi tercih etmektedir. Bununla birlikte katılımcıların, meslek edinme arzuları ve geleceğe dair umut ve beklentileri yüksektir. Bu sonuç, yaşanılan zorlu süreç dikkate alındığında sosyal hizmet açısından anlamlı ve çarpıcıdır.
gözlemleyen araştırmaların artışıyla ilgi görmeye başlamıştır. Araştırmalar psikolojik sağlamlığın içsel ve dışsal birçok değişkenden etkilendiğini göstermektedir. Bu nedenle de araştırmacılar son yıllarda daha çok psikolojik sağlamlığa etki eden risk faktörlerine ve koruyucu faktörlere odaklanmışlardır. Risk faktörleri, bireylerin olumsuz yaşam deneyimleri ile karşılaşma ihtimalini attıran faktörlerdir. Koruyucu faktörler ise; riskin ya da
zorluğun etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran, bireylerin sağlıklı uyumunu mümkün kılan, yetkinliklerini geliştirmesine imkân tanıyan durumları ifade etmektedir. Bireyin ruh sağlığını olumlu yönde
etkileyen koruyucu faktörlerden biri de öz anlayıştır. Öz anlayış, kişinin kendi acılarına açık olmasını, kendi ıstırabını hafifletme ve kendini şefkatle iyileştirme arzusu üretmesini içermektedir. Araştırmalara göre, öz
anlayışlı bireylerde acı, kendini sert şekilde kınama, dışlanmış hissetme, duygu ve düşüncelerle özdeşleşme daha azdır. Bu araştırmada, psikolojik sağlamlığın tanımı yapılmış ve psikolojik sağlamlığın gelişiminde aracı bir
değişken olarak öz anlayışın yeri ve önemi incelenmiştir.
geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasını amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini Türkiye’de yaşayan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 18 yaş üstü 698 kişi oluşturmaktadır. Araştırmaya ilişkin veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği” kullanılarak sosyal medya platformları aracılığıyla çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Ölçeğin uyarlama çalışması için yapı ve dil
geçerliliği ile güvenirliliğine bakılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ölçeğin iç tutarlılığının test edilmesi için cronbach’s alfa değeri incelenmiş ve yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi ile doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Bulgular: Ölçeğin orijinal formu, 5’li Likert tipinde olup 13 maddeden ve 2 alt faktörden oluşmaktadır ancak bu çalışmada ölçeğin uygulandığı örneklemden edinilen bulguların analiz edilmesi sonucunda, ölçeğin tek faktörlü bir yapı sergilediği görülmüştür. Yapı geçerliliğini test etmek için uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarına göre (CFI=.969, NFI=.961, RSMEA=.075, GFI=.945) tek faktörlü yapının uyum iyiliğinin
kabul edilebilir düzeyde ve oldukça iyi olduğu saptanmıştır. Bu tek faktörlü yapıda ölçek toplamı için Cronbach’s alfa değeri .947 olarak bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada Türkçeye uyarlanan İklim Değişikliği Anksiyetesi Ölçeği'nin bireylerin iklim değişikliği anksiyete düzeylerini ölçmek için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
Amaç: Bu araştırmanın amacı tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi sürecinin, halihazırda pek çok sorunla mücadele eden, dezavantajlı gruplardan fizikselengelli bireylere etkisini araştırmak ve fiziksel engelli bireylerin Covid-19 pandemi sürecinde sağlık, sosyal, eğitim, fiziksel çevre koşulları, ulaşım, ekonomi ve medya alanlarında yaşadıkları sorunları belirlemektir. Yöntem: Çalışma, nitel araştırma yöntemi üzerine modellenmiştir. Çalışmada derinlemesine görüşme türlerinden biri
olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın
örneklemini, yaşları 18 ile 65 arasında değişen fiziksel engele sahip 16 katılımcı oluşturmaktadır. Çalışmada örnekleme yöntemlerinden kartopu tekniği kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan demografik bilgi formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Görüşmeler çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan 16 katılımcının 10’u erkek 6’sı kadındır. Erkeklerin 2’si
evli, geri kalan katılımcılar bekardır. Kadınların ise tamamı bekardır. Erkeklerin çoğu 26-49, kadınların çoğu 18-25 yaş aralığındadır. Araştırma bulgularına göre katılımcıların pandemi sürecinde; hastaneye ulaşım güçlüğü, rehabilitasyon ve fizik tedavi sürecinde aksaklık, sosyalleşme imkanında azalma ve ekonomik sorunlar yaşadığı belirlenmiştir. Sonuç: Yapılan araştırmada elde dilen bulgulardan hareketle pandemi sürecinde yararlanılan uzaktan eğitim modelinde, okula gidip gelme konusunda yaşanan zorluklar ortadan kalktığı için katılımcıların çoğunun eğitim hayatlarının olumlu etkilendiği tespit edilmiştir. Pandemi sürecinde; katılımcıların çoğu
sağlık alanında hastaneye ulaşım sorunları, randevu bulmakta zorlanma, hijyen sorunları ve tedavilerinde aksaklıklar yaşamıştır. Katılımcıların çoğu, kısıtlandıklarını ve evden çıkamadıkları için sosyalleşme imkanlarının olmadığını belirtmiştir. Bazı katılımcılar işsiz kaldıkları için ekonomik sorunlarla mücadele ettiklerini, desteklerin yeterli olmadığını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla pandeminin, katılımcıların eğitim hayatlarını genellikle olumlu; sosyal hayatları ve sağlık süreçlerini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır
düşünceleri araştırılmış, kültürün bağımlılık riski üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırma evrenini 15-18
yaşında, alkol tüketen ve Tekirdağ’da ikamet eden gençler oluşturmaktadır. Bu yaş grubunun seçilmesinin
nedeni istatistiksel olarak alkol ve madde kullanım oranlarının en fazla artış gösterdiği yaş dönemi olmasıdır.
Şehir olarak Tekirdağ seçilmesinin nedeni ise, Tekirdağ’ın Türkiye Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na (2013)
göre en fazla alkol tüketilen bölgede yer almasından dolayıdır. Araştırma kapsamında nitel araştırma
yöntemlerinden yararlanılmış, kartopu yöntemi ile 32’si erkek 8’i kadın olmak üzere toplam 40 katılımcıya
ulaşılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanarak derinlemesine mülakatlar yapılmış, görüşmeler
ses kayıt cihazı kullanılarak kayıt altına alınmıştır.
Araştırma bulgularına göre erkek katılımcıların yarıya yakını araştırmanın yapıldığı yaz mevsiminde riskli alkol
tüketim sınırına ulaşmaktadır. Bölge genelinde alkol kullanım oranı yaz mevsiminde; boş vaktin olması,
yevmiyeli işlerde ek gelir elde edilmesi, sosyal ilişkilerin çoğalması, alkol tüketilen mekanların çeşitlenmesi,
düğün ve eğlence kültürü gibi nedenlerle artış göstermektedir. Katılımcıların alkol kullanım nedenleri ise
eğlenmek, neşelenmek, stres atmak, sıkıntıyı hafifletmek, boş vaktin olması ve can sıkıntısının giderilmesi olarak
belirtilmiştir. Alkol kullanımı bölge kültürünün bir parçası haline geldiğinden bazı katılımcılar alkol tüketmek
için özel bir sebeplerinin olmadığını bildirmişlerdir.
akran zorbalığı ve çevre baskısı öne çıkan problemleri oluşturmuştur. Mevcut sosyal destek mekanizmalarının yeterli olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca ailelerin okul sosyal hizmet modelinden haberdar olmadıkları ancak böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydukları gözlemlenmiştir. Sonuç: Yapılan çalışmada ortaya çıkan bulgular okul sosyal hizmetinin gerekli ve eksikliği hissedilen bir alan olduğunu göstermektedir. Bununla beraber görüşme yapılan kişilerin bu alanı tanımaması ve haklarından haberdar olmaması da başka bir eksikliktir. Okul sosyal hizmet modeli ülkemizde pilot çalışmalar üzerinden ilerlese bile bu durum tüm öğrencilere ulaşmayı imkânsız kılmaktadır. Ayrıca fiziksel olarak yaşanan sorunların yanı sıra ailelerin ihtiyaç duyduklarında destek alabilecekleri farklı mekanizmaların varlığından ve bu imkanlardan nasıl faydalanacaklarından haberdar olmamaları, okulda rehber öğretmenlerin aile, engelli çocuk ve okul arasındaki ilişkide yetersiz kalması, ailelerin gereken desteği alamaması, sınıf öğretmenlerinin yeterli bilince sahip olmaması, okul
sosyal hizmetine duyulan ihtiyacı artırmaktadır.
elektronik cihaz eksikliği ya da yetersizliği, evde uzaktan eğitim gören öğrenci sayısının fazlalığı, bazı katılımcıların ekonomik destek amaçlı çeşitli işlerde çalışması, uygulama dilinin anlaşılmaz bulunması, evde düzenli internet erişiminin veya buna uygun altyapının olmayışı gibi sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Sonuç: Pandemi öncesi sosyal yaşam ve eğitim alanında halihazırda yabancılık, yalnızlık, adaptasyon güçlükleri gibi sorunlar yaşayan mülteci öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinde de ek birçok zorluk ile mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu nedenle katılımcıların büyük bir çoğunluğu yüz yüze eğitimi tercih etmektedir. Bununla birlikte katılımcıların, meslek edinme arzuları ve geleceğe dair umut ve beklentileri yüksektir. Bu sonuç, yaşanılan zorlu süreç dikkate alındığında sosyal hizmet açısından anlamlı ve çarpıcıdır.