Papers by yağmur rençber

Bu çalışmanın temel amacı Balkan ülkelerinin makroekonomik ve finansal yapısını dönemsel bir kriz... more Bu çalışmanın temel amacı Balkan ülkelerinin makroekonomik ve finansal yapısını dönemsel bir kriz olan COVID-19 sürecini (2020-2022) içerecek şekilde öncelikle teorik boyutta söz konusu ekonomilerin izledikleri para politikalarını mercek altına almaktır. Bu amaçla, ilgili ülkelerin merkez bankalarının para politikalarına ilişkin pandemi dönemindeki aylık verileriyle makroekonomik ve finansal performansları değerlendirilmektedir. Teorik boyutun ardından nicel araştırma metodu kullanılıp 2020Q1-2022Q1 dönemleri arası çeyreklik verilerle seçilmiş on Balkan ülkesi üzerinde Arellano ve Bond/Blundell ve Bover iki aşamalı sistem genelleştirilmiş momentler tahmincisi ile panel veri analizi uygulanmıştır. Çalışmada on iki Balkan ülkesi teorik analizi neticesinde açık piyasa işlemleri, reeskont oranı, zorunlu karşılık oranı, disponibilite oranı, politika faiz oranı gibi para politikası araçları incelenerek, COVID-19'un yalnızca bir sağlık krizi olarak kalmadığı, iktisadi ve toplumsal alanlar başta olmak üzere tüm sosyoekonomik ilişkileri doğrudan etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Panel veri analizi kapsamında ise Karadağ ve Kosova ülkeleri haricindeki on Balkan ülkesi için 2020Q1-2022Q1 çeyreklik dönemleri için Yeni Keynesyen Phillips Eğrisi teorisi çerçevesinde enflasyon, işsizlik ve referans politika faiz oranı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Arellano Bond Testi çerçevesinde enflasyonun bir dönem gecikmeli değeri ile kurulan modelde pandemi döneminin bir etkisi olarak düşük faiz oranları izlendiğinden faiz oranlarındaki bir birimlik artışın enflasyon oranlarını 0,75 oranında arttırdığı gözlemlenmiş, işsizlik oranındaki bir birimlik artışın ise enflasyon oranını 0,20 oranında azalttığı sonucuna ulaşılarak Philips teorisiyle de örtüşen bulgulara erişilmiştir.

ILIRIA International Review, 2020
This study examines the relationships between exchange rates, foreign investments and inflation r... more This study examines the relationships between exchange rates, foreign investments and inflation rate in Turkey using monthly data from 2008-2018. The vector autoregression (VAR) model is used to examine whether these three variables are correlated to each other. VAR results showed that Exchange Rates (ER) have a moderated impact on Foreign Investments (FI), where a percentage increase in Exchange Rates (ER) accounts for an increase of 27,58% on Foreign Investments (FI). Exchange Rates (ER) have a significant impact on Inflation Rates (IR), where a percentage increase in Exchange Rates (ER) is associated with an increase of 77,02% on Inflation Rate (IR). Pairwise Granger Causality test results’ showed that Inflation Rate (IR) does not cause Foreign Investments (FI) and Foreign Investments (FI) does not cause Inflation Rate (IR); Exchange Rate (ER) does not cause Foreign Investments but Foreign Investments (FI) cause Exchange Rate (ER); Exchange Rates (ER) does not cause Inflation Rat...

Balkan Ülkelerinin Covid-19 Sürecindeki Para Politikası Yaklaşımları Üzerine Bir Değerlendirme, 2023
Bu çalışmanın temel amacı Balkan ülkelerinin makroekonomik ve finansal yapısını dönemsel bir kriz... more Bu çalışmanın temel amacı Balkan ülkelerinin makroekonomik ve finansal yapısını dönemsel bir kriz olan COVID-19 sürecini (2020-2022) içerecek şekilde öncelikle teorik boyutta söz konusu ekonomilerin izledikleri para politikalarını mercek altına almaktır. Bu amaçla, ilgili ülkelerin merkez bankalarının para politikalarına ilişkin pandemi dönemindeki aylık verileriyle makroekonomik ve finansal performansları değerlendirilmektedir. Teorik boyutun ardından nicel araştırma metodu kullanılıp 2020Q1-2022Q1 dönemleri arası çeyreklik verilerle seçilmiş on Balkan ülkesi üzerinde Arellano ve Bond/Blundell ve Bover iki aşamalı sistem genelleştirilmiş momentler tahmincisi ile panel veri analizi uygulanmıştır. Çalışmada on iki Balkan ülkesi teorik analizi neticesinde açık piyasa işlemleri, reeskont oranı, zorunlu karşılık oranı, disponibilite oranı, politika faiz oranı gibi para politikası araçları incelenerek, COVID-19'un yalnızca bir sağlık krizi olarak kalmadığı, iktisadi ve toplumsal alanlar başta olmak üzere tüm sosyoekonomik ilişkileri doğrudan etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Panel veri analizi kapsamında ise Karadağ ve Kosova ülkeleri haricindeki on Balkan ülkesi için 2020Q1-2022Q1 çeyreklik dönemleri için Yeni Keynesyen Phillips Eğrisi teorisi çerçevesinde enflasyon, işsizlik ve referans politika faiz oranı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Arellano Bond Testi çerçevesinde enflasyonun bir dönem gecikmeli değeri ile kurulan modelde pandemi döneminin bir etkisi olarak düşük faiz oranları izlendiğinden faiz oranlarındaki bir birimlik artışın enflasyon oranlarını 0,75 oranında arttırdığı gözlemlenmiş, işsizlik oranındaki bir birimlik artışın ise enflasyon oranını 0,20 oranında azalttığı sonucuna ulaşılarak Philips teorisiyle de örtüşen bulgulara erişilmiştir.

International Conference on Eurasian Economies 2021
After the global financial crisis, in addition to providing price stability, which was the primar... more After the global financial crisis, in addition to providing price stability, which was the primary objective of the Central Banks, the goal of maintaining financial stability has taken its place among the basic monetary policies all over the world. Because, with the effect of globalization, the aim of monetary policy to provide price stability alone is not enough to ensure sustainable growth and welfare. In this sense, macro prudential policies have been developed within the framework of Basel III, the basis of which is formed by BIS. These macro prudential policies are basically defined as precautionary policy tools that limit the disruption of financial services that create serious problems in the real economy by preventing all financial risks, whether systematic or unsystematic. The definition and scope of macro prudential policies will be discussed in the first part of the article. In the second part of the study, annual data will be presented within the framework of BIS on the ...
ILIRIA International Review, 2020
This study examines the relationships between exchange rates, foreign investments and inflation r... more This study examines the relationships between exchange rates, foreign investments and inflation rate in Turkey using monthly data from 2008-2018
Yeşil Ekonomi ve Yeşil İşler ve Sürdürülebilir Kalkınma Mali Politikalar Bildiğimiz üzere büyüme ... more Yeşil Ekonomi ve Yeşil İşler ve Sürdürülebilir Kalkınma Mali Politikalar Bildiğimiz üzere büyüme pek çok faktörden etkilenen bir makro göstergedir. Fakat 20.yy'dan itibaren makro göstergelerde değişkenler meydana gelmiş, sadece kahverengi ekonomi, bir diğer deyişle,
On one side we have the country that is being talked about all over the world — Syria. On the oth... more On one side we have the country that is being talked about all over the world — Syria. On the other side is Turkey, which is also being watched all over the world, and would shape the flow of relations with the diplomatic perspective it adopts. Then we have the neighbouring countries that are watching the decision-making authorities. Finally, other countries are preparing to identify their course of action from thousands of miles away, far from their own borders, to influence diplomacy in the Middle East. As a result,there are conflicting ideas, parallel internal policies, interlocking value and silent vigils. In the middle of all of this complex geographical bureaucracy, there are two innocent peoples, unaware of what is going on.
Thesis Chapters by yağmur rençber

Sürdürülebilir Kalkınma Sürecinde Yeşil Ekonomi ve Ekolojik Ayak İzi - İktisat Yüksek Lisans Tezi, 2018
Bu tez, iktisadın bugüne değin kahverengi ekonomi olarak adlandırılan; ekosistem ve biyoçeşitlili... more Bu tez, iktisadın bugüne değin kahverengi ekonomi olarak adlandırılan; ekosistem ve biyoçeşitlilik kayıplarını arttıran, enerji ve kaynak etkinliğinin sürdürülebilirliği noktasında çeşitli paradokslar içeren, geri dönüşüm ve atık yönetimindeki eksiklikler nedeniyle sera gazı salınımının artışına sebep olan, üretim ve tüketim sürecinde doğayı doğrudan girdi olarak kullanan iktisadi düşünce algısına eleştirel bir perspektifte yazılmıştır. Bu anlamda, dünya iktisat düzenine hitaben, çağın ihtiyaçlarına yönelik geliştirilmiş yeni önermelerle yepyeni bir endüstri düzeninin belirmeye başladığına dikkat çekmektedir. Bu yeni düzen sürdürülebilir kalkınmanın basamaklarını inşa eden yeşil ekonomi anlayışında yatmaktadır. Geçmiş iktisat ekollerinin önermelerinin yanında, son yüzyılda dünyanın karşılaştığı bir dizi çevresel ve ekonomik problemlerin birleşiminden doğan iklim değişikliği, fosil yakıtların kullanımına olan bağımlılık, yenilenebilir olmayan doğal kaynakların tükenmeyecek gibi kullanılmasının getirdiği ekosistem kayıpları, geleceğin ihtiyaçlarını da ilgilendirmektedir. Bu noktalara paralel beliren ve geliştirilmeye çalışılan yeni iktisadi sistemde temel vurgu, iktisadi kalkınmanın sürdürülebilirliği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Zira çevre ve iktisadın paralel bir düzlemde ilerlemesinin mühim bir ihtiyaç olduğu 21.yy'da dünya, iki önemli olguyla karşılaşmaktadır: Sürdürülebilir Kalkınma ve Yeşil Ekonomi. Bu karşılaşma kahverengi ekonomi algısında değişimleri, ekonomi politikalarında başkalaşımları da beraberinde içermektedir. İktisadın sadece büyüme rakamları üzerinden algılanmasına eleştirel bir bakış açısı sunan bu tez, kapitalizmin getirdiği liberal politikaların refah olgusuna zarar vermeden ilerleyebilmesinin yeşil ekonomi ile mümkün olabileceğini savunmaktadır. Kalkınma kavramının sürdürülebilirlik ile içselleşen öneminin/derinliğinin iktisadın her alanına uyarlanması eylemi, dünya ekonomi sistemlerinde başlangıç noktası halini almıştır. Bu tezin amacı; var olan dünya ekonomi sorunlarını kuşaklararası bir dengede bağlayan çözüm önerileri ile ekonomiyi iyileştirilebilir hale getirmenin sürdürülebilir yanını sunmaktır. Sürdürülebilir bir kalkınma için öncelikle sürdürülebilir bir yaşama gereksinim vardır. Bunun ilacı ise; ekonomi, toplum ve çevreyi muazzam bir ilişki içinde kapsayan 21.yüzyıl üretim devrimi yeşil ekonomiden geçmektedir. Yeşil ekonomi, yeşil sektörler ile yeşil bir istihdam sağlayacak, kaynakların yenilenebilir enerji üzerinden yeniden üretimi ile sürdürülebilirliğin kalkınma boyutunu oluşturacaktır. Araştırma sorusu; yeşil ekonomi dinamiklerinin, yenilenebilir enerji arzı ve yenilenebilir enerji arzı dışı sektörlerin Türkiye ekonomisine yansıyan olumlu ve olumsuz etmenlerinin yapıcı boyutlarının sorgulanması üzerine kurulmuştur. Bu tez, öncelikle yeşil ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma kavramının adım adım oluşumunu dünya üzerinde düzenlenen konferanslarla tarihi bir boyutta teorik olarak inceleyip, Türkiye ve dünyada yeşil sektörel dağılımları ve yeşil istihdam oranlarını analiz ederek, Türkiye için ekolojik ayak izlerinin 1961-2014 yılı aralığındaki gelişmeleri ile birlikte detaylandırılmasını içermekte ve mevcut kalkınma ve yeşil ekonomi politikalarındaki sürdürülebilirliğini ortaya koymaya çalışmaktadır.
Books by yağmur rençber

Yaz Yayınları, 2024
Finansal istikrar sürecini sağlamak üzere oluşturulan makro ihtiyati politikaların, istisnalar ol... more Finansal istikrar sürecini sağlamak üzere oluşturulan makro ihtiyati politikaların, istisnalar olmakla birlikte, dünya ekonomilerinde özellikle 2008 krizinden sonra gündeme geldikleri görülmektedir. Küresel krizin gerçekleşmesinin ardından krizi aşmak adına inşa edilen politikaları temsil eden makro ihtiyati politikaların, para politikaları ile birlikte uygulanması esnasında yarattığı etkileşim ise literatürde hala tartışma alanıdır. Söz konusu tartışma alanı makro ihtiyati politikaların para politikalarını kapsayıcı ve tamamlayıcı mı yoksa zıt yönlerde koordine edilen politika açmazlarını mı yansıttığı üzerine kurulu olup hala fikir birliğine ulaşılamadığı gözlemlenmektedir. Bu çalışmanın amacı, para politikaları ve makro ihtiyati politikalar üzerine geliştirilen söz konusu söylemleri istatiksel boyutlarıyla ele alarak nicel bir yaklaşımla literatüre yeni bir pencere açılmasına katkıda bulunmaktadır. Bakıldığında geçmiş deneyimlerden elde edilerek gelinen süreçte, yıllar boyu enflasyon hedeflemesi perspektifini ana öncelik olarak belirleyerek fiyat istikrarını ön planda tutan Merkez Bankalarının, kriz sonrası finansal istikrarı da gözeterek izlediği politikaların eşliğinde şekillenen finansal sistemin reel ekonomi ile entegrasyon sürecinde de makro ihtiyati ve para politikaları birlikte kullanıldıklarında ekonomide bazı çelişkilerin mevcudiyeti gözler önüne serilmektedir. Merkez Bankalarının temel görevi fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı da bu süreçte sürdürülebilir kılmaktır. Bu ana hedeflerin yanında, tam istihdamı sağlama, ekonomik büyümenin hızını arttırma, ödemeler bilançosunun dengesini sağlama, faiz oranlarının istikrarını koruma amaçlarına hizmet etmektedir. Bu anlamda Merkez Bankaları çeşitli para politikası araçları ile bu amaçlarını gerçekleştirmek üzere faaliyetini sürdürmektedir. Söz konusu para politikaları ile banka rezervlerini, para arzını, para tabanını ve faiz oranlarını izlediği politika araçlarını kullanarak belirlemektedir. Örneğin genişletici para politikaları ekonominin durgunluk dönemlerinde tercih edilirken, sıkı para politikaları genişleme dönemleri sonunda görülen enflasyonist baskının kontrol altına alınması için uygulanmaktadır. Açık Piyasa İşlemleri Merkez Bankalarının Doğrudan alış/satış ve Repo-Ters repo işlemleri ile en yaygın kullanılan ve en esnek olarak nitelendirilen para politikası aracı iken Reeskont politikası ekonomideki etkinliği çoğunlukla bankalara ve gerçek veya tüzel kişilere kalan dolayısıyla karar alıcıların inisiyatifinde olan bir araç olarak yerini almaktadır. Zorunlu Karşılık Oranı politikası ile bankaların topladıkları mevduatların bir kısmı ile kaydi para yaratma süreci kontrol edilebilirken, Disponibilite oranı politikası ile bankaların topladıkları menkul kıymetlerin yine bankalar bünyesinde ayrılması gereken karşılıkların miktarı temsil edilmektedir. Yine Merkez Bankasının diğer para politikası araçlarından olan Kredi Tavanı Politikası, İthalat Teminatı Politikası ise sektörel kredileri kontrol etmeyi hedefleyen araçları oluşturmaktadır. Merkez Bankası bahsedilen para politikası araçları ile fiyat istikrarını dengelemeyi amaçlarken, makro ihtiyati politika araçları finansal sistemde sistemik risk oluşumunu engellemek, varlık balonlarının önüne geçmek, kredi genişlemesini sınırlamak temel hedefleri üzerine oluşturulmaktadır. Örneğin söz konusu makro ihtiyati politika araçlarından olan Konjonktür karşıtı sermaye tamponu ile genişleme dönemlerinde bankaların konjonktür yanlısı davranış sergilediği tüketimi teşvik eden kredi artışının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Öte yandan finansal olarak riskli görünen türev piyasalar üzerine denetimi arttırma hedeflerine odaklanarak yeni bir strateji de geliştirmiştir Bu sayede bankaların mevduatlarını kredilere dönüştürmeleri yerine genişleme dönemlerinde karşılık ayırmalarını ve daralma dönemlerinde ayırdıkları bu karşılıkları kullanmalarını önermektedir. Aksine enflasyonist süreci baskı altına almayı amaçlayan Merkez Bankası daraltıcı para politikası kapsamında ise faiz oranlarını yükselterek kredi artışını önleme politikasına gitmektedir. Bakıldığında her iki politika da Merkez Bankası tarafından uygulanan, ekonomide istikrar sağlanmasını hedefleyen fakat konjonktürün genişleme ve daralma dönemlerinde farklı davranışların sergilenmesini gerektiren politika araçlarını barındırmaktadırlar. Bu noktada literatürde fikir birliğinin sağlanamamış oluşu politika yapıcıların aldıkları kararlar neticesinde ekonomiye yansıyan net etkiyi öngörmeyi de zorlaştırmaktadır. Politika sonuçlarındaki çeşitli argümanlar nedeniyle rasyonel kararları ortaya koymak kolay olmamakta bu durum ise politika araçları arasındaki paradoks olasılığını ortaya çıkarmaktadır.

Teorik Perspektiften İktisadi ve Finansal Olguların Değerlendirilmesi, 2021
Dünya ekonomisinin seyri 21.yy’ın başlarında yaşanan büyük finansal krizle yön değiştirmiştir. İl... more Dünya ekonomisinin seyri 21.yy’ın başlarında yaşanan büyük finansal krizle yön değiştirmiştir. İlk olarak ABD piyasalarında başlayan finansal kriz, küreselleşmenin ve gelişen teknolojilerin de etkileri ile hızla dijital ortamdan reel ekonominin tüm aşamalarına sıçramıştır. Fakat finansal piyasalardan mal ve hizmet piyasalarına yansıması süreci yalnızca ABD piyasaları ile sınırlı kalmamış, parasal aktarım kanalları aracılığı ile tüm dünya ülkelerine de taşınan küresel bir kriz haline dönüşmüştür. Dünya ekonomisinde yarattığı bu negatif etki ise kısa zamanda gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler için ciddi noktalara ulaşmıştır. Bu durumun ekonomide yarattığı hasarın boyutları makroekonomik açılarda da istihdam kanallarını, büyüme rakamlarını ve fiyat istikrarını olumsuz etkilemiştir. Söz konusu krizden çıkmak için mevcut durum analizi uluslararası platformlarda da çözüm önerileri ile tartışılmış, gelinen noktada para politikalarının finansal istikrarını sağlamada yetersiz kaldığının kabulü ile ekonomi politikalarında yeni arayışlara girilmiştir. Bu arayışın bir ürünü olarak geliştirilen makro ihtiyati politikaların ekonomiye sunacağı araçlar üzerine çeşitli çalışmalar yapılmış ve neticede gerek para politikaları gerek dış ticaret politikaları gerekse maliye politikalarını elimine etmeden söz konusu politikaları destekleyici ve geliştirici bir rol üstlenerek, finans piyasaları ile reel ekonomiyi birbirine bağlayan, ekonominin ihtiyaç duyduğu arz ve talep dengesini sağlamayı hedefleyici ve aynı zamanda iyileştirici bir adım olarak makro ihtiyati politikalar literatüre kazandırılmıştır. Finansal İstikrar Kurulu, Uluslararası Para Fonu ve Uluslararası Ödemeler Bankasının 2011 yılında yayımladığı ortak tanımla Makro İhtiyati Politikalar; sistematik ya da sistematik olmayan tüm finansal riskleri önleyerek reel ekonomide ciddi sorunlar oluşturan finansal hizmetlerin aksamasını sınırlayıcı ihtiyati politika araçlarından oluşmaktadır (IMF, FSI, BIS, 2011). Söz konusu politika araçları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bazında farklılıklar içerse de temelde finansal piyasalarda oluşması muhtemel riskleri elime etme görevi taşımaktadır. Bu anlamda her ülkenin kendi ekonomi dinamiklerine göre makro ihtiyati politikalar üretmesi ve dünya ekonomisi paralelinde geliştirmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada da Türkiye’nin kendi ekonomi dinamiklerinden doğan makro ihtiyati politikalar tartışılacak, Türkiye’de uygulanan makro ihtiyati politikaların işleyiş mekanizması değerlendirilecektir. Zira dünya ekonomisinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden ayrılan uygulamaları aydınlatılarak söz konusu adımların detaylandırılması hedeflenmektedir.

İktisat Alanında Seçilmiş Konular-2, Efe Akademi Yayıncılık, 2021
Merkez bankalarının temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve bu süreci sürdürülebilir kılmaktır.... more Merkez bankalarının temel amacı fiyat istikrarını sağlamak ve bu süreci sürdürülebilir kılmaktır. Bu ana amaca ek olarak finansal istikrarı sağlama görevini de üstlenerek ekonominin dengede kalmasına katkı sağlayan önemli bir merciiyi temsil etmektedirler. Finansal istikrarı gözeterek fiyat istikrarını sağlama süreci de faiz oranlarına yapılan düzenlemeler ile gerçekleşmektedir. Para arzının yükseldiği dönemlerde merkez bankası fazla likiditeyi piyasadan çekmek için faiz oranlarını yükseltme yolunu izleyerek sisteme müdahalede bulunur. Aksi durumda ise bankaların ihtiyaç duyduğu likidite gereksinimlerini karşılamak amacıyla faiz oranlarını düşürerek borçlanmalarının önünü açıp ekonominin genel döngüsüne yön vermektedir. Faiz oranlarını belirleme politikası bir diğer deyişle faiz politikası, makroekonominin ana argumanı olup temelde enflasyonu kontrol etme mekanizmasına dayanmaktadır. Bu sayede makro iktisadın üç ana hedefi olan mal ve hizmetlerde görülen üretim artışını temsil eden ekonomik büyüme, ekonominin atıl olmayan kapasitesini ifade eden çalışan işgücü ile verimlilik artışı sağlamayı ifade eden tam istihdam ve para biriminin yabancı para karşısında değerinin korunmasını içeren fiyat istikrarı TCMB tarafından izlenecek faiz politikasıyla ekonominin karnesini güçlendirecektir.
Conference Presentations by yağmur rençber

The 1st International Congress on Social Sciences, Economics and Finance (ICOSEF), 2024
Since gaining independence, Greece economy has faced numerous economic crises, prompting the coun... more Since gaining independence, Greece economy has faced numerous economic crises, prompting the country to develop various policies and strategies. Over the course of two centuries, Greece has experienced recurring crisis cycles, with chronic economic issues such as external debt interest payments and budget deficits becoming persistent problems for public finance. Greece, which became the tenth member of European Union in 1981, has since aligned its monetary, and financial policies with the EU framework, operating under the supervision of the Bank of Greece in close integration with the EU. This study aims to examine the macroprudential policies implemented in Greece, particularly in the aftermath of 2008 global financial crisis, as the country transitioned from focusing on price stability to financial stability within the EU framework. By employing a VAR analysis for the period between 2015Q1-2022Q2, the study seeks to establish the causal relationships between selected variables such as the House Price Index (HPI), Common Equity Tier 1 ratio, and Financial Stress (FS).
Uploads
Papers by yağmur rençber
Thesis Chapters by yağmur rençber
Books by yağmur rençber
Conference Presentations by yağmur rençber