Unlu cografya bilgini Makdisi, Ahsenu’t-tekâsim fi ma’rifeti’l-ekâlim isimli eserinde sair Islami... more Unlu cografya bilgini Makdisi, Ahsenu’t-tekâsim fi ma’rifeti’l-ekâlim isimli eserinde sair Islami ilimlerle ilgili oldugu gibi fikih ilmi ve tarihi kapsaminda degerlendirilebilecek pek cok izah ve aciklamada bulunmakta, tahlil ve tespitini paylas- maktadir. Bu cercevede dorduncu asir Islam dunyasinda mezheplerin bolgelere gore nasil bir dagilim arz ettigi, ibâdât ve muâmelât basta olmak uzere fikhi ilgilendiren konularda muhtelif bolgelerde ne gibi uygulamalarin yururluk kazandigi hususlarindaki gozlemleri iceren bu tespitler, bir taraftan fikhin pratik hayata nasil yansidigini gozler onune sermekte iken, diger taraftan literaturde ele alinan teorik izah ve aciklamalarin saglamasini yapma imkâni vermektedir. Iste bu yazi, fikhi konularda dogrudan bir kaynak olma vasfi tasimayan Ahsenu’t-Tekâsim’in tazammun ettigi fikhi degerlendirmelerin kesfini amaclamakta, bu yonuyle de muayyen bir konunun incelenmesinde, direkt kaynaklardan oldugu kadar endirekt kaynaklardan da yararlanmanin onemine, hatta bu ikincil kaynaklarin kimi zaman tahmin edilenin otesinde orijinal tespitleri barindirabilecegine isareti istihdaf etmekte, bunu yaparken tasviri/deskriptif bir anlatimi esas almaktadir.
Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gereks... more Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gerekse tespiti ve tatbikinde göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle de hükmün yönelik olduğu sonuç ile ta'lîlinin teşrîin genel gayeleri ile temellendirilmesi hasebiyle sonuçların dikkate alınması genel olarak makâsıd ve maslahat eksenli gâî düşünce kapsamında ıstıslâhın bir türü olarak ele alınmıştır. Sonuç merkezli içtihat sedd-i zerâi', hilafa riâyet, istihsan gibi usul kurallarında da varlık göstermiş; hükümlerin mevcut durum ile muhtemel sonucun mukayesesi ile istinbâtı ve değişebilirliği noktasında tikel meseleler bünyesinde uygulamaya yansımıştır. Çağdaş âlimler ise bu verilerden hareketle sonuçların dikkate alınması esasının delillerini, şartlarını, hükümlere etkisini ortaya koymuştur. Bu çerçevede gerek klasik dönemde gerekse günümüzde aile hukukuna dair meselelere de yer verilmiştir ki makalede kadınlarla ilgili hükümlere ilişkin içtihat ve fetva faaliyetinde sonuçların dikkate alınması ilkesinin görünümü tespit edilmeye çalışılmıştır
Taha Abdurrahman in his investigation regarding contemporary challenges, not only he has criticiz... more Taha Abdurrahman in his investigation regarding contemporary challenges, not only he has criticized the Western paradigm which he has considered as a primary reason behind these challenges, but also, he has propounded-so to say critical-evaluations on the obstructing aspects of Islamic consideration in overcoming them. Emphasizing that the aforementioned challenges would be surmounted by reasserting the ethical-centered view, Taha Abdurrahman has stated that this, for a Muslim, means considering one's own existence as a trust from Allāh. Endeavoring to read the juristic thought as well in the light of this paradigm, he has indicated the necessity for Islamic jurisprudence to predicate on i'timānī fiqh which he conceptualized as fiduciary jurisprudence, rather than i'timārī fiqh which he conceptualized as aide jurisprudence. Predicating fiqh on a spiritual-moral basis will force back the i'timārī fiqh/aide jurisprudence consideration which contains problems of appropriation, strengthening the self, restricting oneself with the temporal and condensing the religion into the fiqh, and all the problems it brings along, thus will allow to establish a healthy relationship both with the creatures and Allāh. According to Taha Abdurrahman, this basis may be attained by considering everything as Allāh's deposits and expanding the fiqh's sphere in order to include the values which result morality within its borders. When such a basis is attained, the reductionist, appropriative, abstractive, materializing relationship that the i'timārī/aide conception has established between Allāh-humanbeing-universe will be abandoned. In lieu of it an approach will prevail, which will strengthen an awareness to consider everything possessed as Allāh's deposit and enable to transform the fiqh into an activity which result morality. Taha Abdurrahman refers to this approach as i'timānī fiqh/fiduciary jurisprudence. In this article, we will discuss briefly contributions of the ethical-centered view, Taha Abdurrahman has suggested, as well as the advantages of predicating on the ethical-centered view in overcoming the modern challenges, provided for the juristic thought. Thus, we will find the opportunity to be closely acquainted with Taha Abdurrahman's main conceptual framework, as well as to exemplify his integrative approach.
Bu makalede ünlü düşünür Ebû Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm'ın (ö. 456/1064), dinî düşü... more Bu makalede ünlü düşünür Ebû Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm'ın (ö. 456/1064), dinî düşünce sisteminde, Kur'ân nasslarını nasıl kullandığı ve nasıl bir yorum yöntemi izlediği hususları üzerinde durmaya çalıştık. Bu çerçevede evvelemirde onun Kur'an'ı ve Kur'an'ın metin yapısını nasıl algıladığını gösterir nitelikteki Kur'ân tarihi ve Kur'ân ilimlerine ilişkin görüşlerini ele aldık, bunun akabinde de yorum anlayışının takdim ve tahliline çalıştık.
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Mar 24, 2023
İntihal | Plagiarism: Bu makale en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit ... more İntihal | Plagiarism: Bu makale en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi./This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software.
Gunumuzde Kur’an soz konusu oldugunda Kur’an okumanin oneminden bahsedilmekte, konferans ve panel... more Gunumuzde Kur’an soz konusu oldugunda Kur’an okumanin oneminden bahsedilmekte, konferans ve panel gibi ilmi toplantilarda oldugu kadar vaazlarda,hutbelerde ve dini sohbetlerde de siklikla bu turden degerlendirmelere gidilmekte,fakat Kur’an okuma ile neyin kastedildigi meselesine pek de deginilmemektedir.Iste bu makalede “Kur’an okuma” kavramindan neyin anlasildigi ve anlasilmasigerektigi uzerinde durulacak, bu yonuyle Kur’an okuma kavrami bir mahiyet veicerik analizine tabi tutulacaktir. Bu cercevede ozellikle Kur’an okumanin kendinigosterdigi duzeyler ele alinacak, bu duzeylerin ifade ettigi anlam tahlile tabi tutulacaktir
Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gereks... more Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gerekse tespiti ve tatbikinde göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle de hükmün yönelik olduğu sonuç ile ta'lîlinin teşrîin genel gayeleri ile temellendirilmesi hasebiyle sonuçların dikkate alınması genel olarak makâsıd ve maslahat eksenli gâî düşünce kapsamında ıstıslâhın bir türü olarak ele alınmıştır. Sonuç merkezli içtihat sedd-i zerâi', hilafa riâyet, istihsan gibi usul kurallarında da varlık göstermiş; hükümlerin mevcut durum ile muhtemel sonucun mukayesesi ile istinbâtı ve değişebilirliği noktasında tikel meseleler bünyesinde uygulamaya yansımıştır. Çağdaş âlimler ise bu verilerden hareketle sonuçların dikkate alınması esasının delillerini, şartlarını, hükümlere etkisini ortaya koymuştur. Bu çerçevede gerek klasik dönemde gerekse günümüzde aile hukukuna dair meselelere de yer verilmiştir ki makalede kadınlarla ilgili hükümlere ilişkin içtihat ve fetva faaliyetinde sonuçların dikkate alınması ilkesinin görünümü tespit edilmeye çalışılmıştır
Taha Abdurrahman çağdaş meydan okumalara ilişkin incelemelerinde, bu meydan okumalara birinci der... more Taha Abdurrahman çağdaş meydan okumalara ilişkin incelemelerinde, bu meydan okumalara birinci derecede kaynaklık ettiğini düşündüğü Batılı paradigmayı eleştirmekle kalmamış, yanı sıra İslami telakkinin çağdaş meydan okumaların üstesinden gelmeyi zorlaştıran yönleri üzerine de eleştirel diyebileceğimiz değerlendirmeler serdetmiştir. Anılan meydan okumaların üstesinden ahlak merkezli bakışın hâkim kılınmasıyla gelinebileceğine vurgu yapan Taha Abdurrahman, bir Müslüman için bunun, varoluşunu Allah’ın emaneti bilen bir anlayışa bağlamak anlamına geleceğini belirtmiştir. Fıkhi düşünceyi de bu pradigma ışığında okumaya çalışan Taha Abdurrahman, fıkıh öğretisinin i’timârî fıkıh olarak kavramlaştırdığı emirgören yaklaşımı değil, i’timânî fıkıh olarak kavramlaştırdığı emanetgören yaklaşımı esas almasının gereğine işaret etmiştir. Kendine mal etme, benliği tahkim etme, maddi olanla kayıtlanma ve dini fıkha indirgeme şeklindeki olumsuzlukları bünyesinde barındıran i’timârî fıkıh telakkisinden...
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren mevcut olan ölüm cezası, XVIII. yüzyıla kadar bütün dü... more İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren mevcut olan ölüm cezası, XVIII. yüzyıla kadar bütün dünyada yaygın olarak kullanılmıştır. Bu yüzyıldan sonra insan hakları öğretisinin gelişimine paralel olarak ölüm cezasının kaldırılması düşüncesi de ortaya çıkmış ve bu düşünce, zamanla kuvvetlenerek birçok ülkede ceza yasalarından bu cezanın kaldırılması şeklinde etkisini göstermiştir. Yasal olarak ilgayı gerçekleştiremeyen ülkelerin çoğunda da ölüm cezası uygulamadan kalkmıştır. Türkiye de 1984'ten bu yana infazları durdurarak yasal ilga yönünde bir ilerleme yaşamaktadır. Klasik İslâm Hukukunda ise ölüm cezası "had", "kısas" ve "ta'zîr" başlıkları altında ele alınmıştır. Fakihler bu cezayı gerektiren suçları Kur'ân'a ve Peygamberin uygulamalarına dayanarak tespit etmişler; genel olarak "had" kategorisinde yer alan silahlı soygun, zina, dinden dönme, isyan suçları ve kısas kapsamında bulunan kasıtlı adam öldürme suçu için verilen öl...
Kişinin yalnızca insan olması hasebiyle sahip olduğu değeri ifade eden 'insan hakkı&#... more Kişinin yalnızca insan olması hasebiyle sahip olduğu değeri ifade eden 'insan hakkı' kavramının, uluslararası düzlemde kurumsallaşma süreci içerisinde, genel kabul gören bir standarda kavuşturulmasına yönelik öneriler, insan haklarının temellendirilmesinde dikkate alınan evrensellik, tarihsellik ve kültürel çoğulculuk esasları doğrultusunda işlenmektedir. Bu çerçevede evrensellik teması dahilinde, insan hakları düşüncesinin, tüm insanların eşitliği ilkesine dayanmasının doğal sonucu olarak, hakların evrensel geçerliliği olgusu vurgulanmakta iken tarihsellik anlayışı çerçevesinde de insan haklarının tarihsel ve toplumsal bağlamlarla izahı yapılmaktadır. İnsan haklarının kültürel çoğulculuk ile temellendirilmesinde ise iki yaklaşım göze çarpar: İnsan hakları anlayışının sadece Batı kültür çevresinin ü-rünü olduğunu savunan partikülarist yaklaşım ve insan haklarını, bütün insan tü-rü için geçerli olabilecek evrensel bir rasyonel ilkeler kümesinin ifadesi olarak gö-ren evrenselci/üniversalist yaklaşım. Global olarak insanlık sorunlarının çözü-münde hiçbir kültürün, geleneğin veya dinin tek başına yeterli olmadığını savu-nan üniversalist yaklaşımlarda, evrensel niteliği haiz bir insan hakları öğretisini kurgulayıcı düşünceler üretilmiştir. Bu noktada da İslâmî öğretinin insan hakları anlayışının, kültürel çoğulcu düzlemde sunduğu standartlarla modern insan hak-ları öğretisinin bütünleşmesi sorunu gündeme gelmiş, müslüman düşünürlerin insan haklarına yönelik yaklaşımları da bu sorun ekseninde şekillenmiştir. Giriş İnsan hakkı, hangi etnik, dini ya da mesleki topluluğa ait olursa olsun, kişinin yalnızca insan olmak itibarıyla sahip bulunduğu değeri korumaya yönelik eylem potansiyelinin başkalarınca tanınmasını ve her çeşit dış müdahaleye karşı korunma-sını gerektiren en üstün ahlakî iddia veya taleptir. 1 Bu talep, II. Dünya Savaşı'nın yarattığı global tahribat sonucu şiddet ve yıkımın yeniden belirmesini önleme ara-yışları süreci içerisinde uluslararası düzlemde de cevap bulmuştur. 2 Yüzyılın sonla-rında yaşanan kültürel etkileşim sonucu dünya kültürünün homojenleşip global bir kültüre dönüştüğü veya dönüşeceği varsayımını içeren küreselleşme kavramı içeri-sinde de insan haklarının korunması amacı ile yapılandırılan uluslararası konvansi-yonların evrenselliği vurgulanmıştır.
Unlu cografya bilgini Makdisi, Ahsenu’t-tekâsim fi ma’rifeti’l-ekâlim isimli eserinde sair Islami... more Unlu cografya bilgini Makdisi, Ahsenu’t-tekâsim fi ma’rifeti’l-ekâlim isimli eserinde sair Islami ilimlerle ilgili oldugu gibi fikih ilmi ve tarihi kapsaminda degerlendirilebilecek pek cok izah ve aciklamada bulunmakta, tahlil ve tespitini paylas- maktadir. Bu cercevede dorduncu asir Islam dunyasinda mezheplerin bolgelere gore nasil bir dagilim arz ettigi, ibâdât ve muâmelât basta olmak uzere fikhi ilgilendiren konularda muhtelif bolgelerde ne gibi uygulamalarin yururluk kazandigi hususlarindaki gozlemleri iceren bu tespitler, bir taraftan fikhin pratik hayata nasil yansidigini gozler onune sermekte iken, diger taraftan literaturde ele alinan teorik izah ve aciklamalarin saglamasini yapma imkâni vermektedir. Iste bu yazi, fikhi konularda dogrudan bir kaynak olma vasfi tasimayan Ahsenu’t-Tekâsim’in tazammun ettigi fikhi degerlendirmelerin kesfini amaclamakta, bu yonuyle de muayyen bir konunun incelenmesinde, direkt kaynaklardan oldugu kadar endirekt kaynaklardan da yararlanmanin onemine, hatta bu ikincil kaynaklarin kimi zaman tahmin edilenin otesinde orijinal tespitleri barindirabilecegine isareti istihdaf etmekte, bunu yaparken tasviri/deskriptif bir anlatimi esas almaktadir.
Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gereks... more Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gerekse tespiti ve tatbikinde göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle de hükmün yönelik olduğu sonuç ile ta'lîlinin teşrîin genel gayeleri ile temellendirilmesi hasebiyle sonuçların dikkate alınması genel olarak makâsıd ve maslahat eksenli gâî düşünce kapsamında ıstıslâhın bir türü olarak ele alınmıştır. Sonuç merkezli içtihat sedd-i zerâi', hilafa riâyet, istihsan gibi usul kurallarında da varlık göstermiş; hükümlerin mevcut durum ile muhtemel sonucun mukayesesi ile istinbâtı ve değişebilirliği noktasında tikel meseleler bünyesinde uygulamaya yansımıştır. Çağdaş âlimler ise bu verilerden hareketle sonuçların dikkate alınması esasının delillerini, şartlarını, hükümlere etkisini ortaya koymuştur. Bu çerçevede gerek klasik dönemde gerekse günümüzde aile hukukuna dair meselelere de yer verilmiştir ki makalede kadınlarla ilgili hükümlere ilişkin içtihat ve fetva faaliyetinde sonuçların dikkate alınması ilkesinin görünümü tespit edilmeye çalışılmıştır
Taha Abdurrahman in his investigation regarding contemporary challenges, not only he has criticiz... more Taha Abdurrahman in his investigation regarding contemporary challenges, not only he has criticized the Western paradigm which he has considered as a primary reason behind these challenges, but also, he has propounded-so to say critical-evaluations on the obstructing aspects of Islamic consideration in overcoming them. Emphasizing that the aforementioned challenges would be surmounted by reasserting the ethical-centered view, Taha Abdurrahman has stated that this, for a Muslim, means considering one's own existence as a trust from Allāh. Endeavoring to read the juristic thought as well in the light of this paradigm, he has indicated the necessity for Islamic jurisprudence to predicate on i'timānī fiqh which he conceptualized as fiduciary jurisprudence, rather than i'timārī fiqh which he conceptualized as aide jurisprudence. Predicating fiqh on a spiritual-moral basis will force back the i'timārī fiqh/aide jurisprudence consideration which contains problems of appropriation, strengthening the self, restricting oneself with the temporal and condensing the religion into the fiqh, and all the problems it brings along, thus will allow to establish a healthy relationship both with the creatures and Allāh. According to Taha Abdurrahman, this basis may be attained by considering everything as Allāh's deposits and expanding the fiqh's sphere in order to include the values which result morality within its borders. When such a basis is attained, the reductionist, appropriative, abstractive, materializing relationship that the i'timārī/aide conception has established between Allāh-humanbeing-universe will be abandoned. In lieu of it an approach will prevail, which will strengthen an awareness to consider everything possessed as Allāh's deposit and enable to transform the fiqh into an activity which result morality. Taha Abdurrahman refers to this approach as i'timānī fiqh/fiduciary jurisprudence. In this article, we will discuss briefly contributions of the ethical-centered view, Taha Abdurrahman has suggested, as well as the advantages of predicating on the ethical-centered view in overcoming the modern challenges, provided for the juristic thought. Thus, we will find the opportunity to be closely acquainted with Taha Abdurrahman's main conceptual framework, as well as to exemplify his integrative approach.
Bu makalede ünlü düşünür Ebû Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm'ın (ö. 456/1064), dinî düşü... more Bu makalede ünlü düşünür Ebû Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm'ın (ö. 456/1064), dinî düşünce sisteminde, Kur'ân nasslarını nasıl kullandığı ve nasıl bir yorum yöntemi izlediği hususları üzerinde durmaya çalıştık. Bu çerçevede evvelemirde onun Kur'an'ı ve Kur'an'ın metin yapısını nasıl algıladığını gösterir nitelikteki Kur'ân tarihi ve Kur'ân ilimlerine ilişkin görüşlerini ele aldık, bunun akabinde de yorum anlayışının takdim ve tahliline çalıştık.
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Mar 24, 2023
İntihal | Plagiarism: Bu makale en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit ... more İntihal | Plagiarism: Bu makale en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi./This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software.
Gunumuzde Kur’an soz konusu oldugunda Kur’an okumanin oneminden bahsedilmekte, konferans ve panel... more Gunumuzde Kur’an soz konusu oldugunda Kur’an okumanin oneminden bahsedilmekte, konferans ve panel gibi ilmi toplantilarda oldugu kadar vaazlarda,hutbelerde ve dini sohbetlerde de siklikla bu turden degerlendirmelere gidilmekte,fakat Kur’an okuma ile neyin kastedildigi meselesine pek de deginilmemektedir.Iste bu makalede “Kur’an okuma” kavramindan neyin anlasildigi ve anlasilmasigerektigi uzerinde durulacak, bu yonuyle Kur’an okuma kavrami bir mahiyet veicerik analizine tabi tutulacaktir. Bu cercevede ozellikle Kur’an okumanin kendinigosterdigi duzeyler ele alinacak, bu duzeylerin ifade ettigi anlam tahlile tabi tutulacaktir
Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gereks... more Öz İslâm hukukunda ileride doğabilecek sonuçlar hükümlerin gerek ilkten konuluşu sırasında gerekse tespiti ve tatbikinde göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle de hükmün yönelik olduğu sonuç ile ta'lîlinin teşrîin genel gayeleri ile temellendirilmesi hasebiyle sonuçların dikkate alınması genel olarak makâsıd ve maslahat eksenli gâî düşünce kapsamında ıstıslâhın bir türü olarak ele alınmıştır. Sonuç merkezli içtihat sedd-i zerâi', hilafa riâyet, istihsan gibi usul kurallarında da varlık göstermiş; hükümlerin mevcut durum ile muhtemel sonucun mukayesesi ile istinbâtı ve değişebilirliği noktasında tikel meseleler bünyesinde uygulamaya yansımıştır. Çağdaş âlimler ise bu verilerden hareketle sonuçların dikkate alınması esasının delillerini, şartlarını, hükümlere etkisini ortaya koymuştur. Bu çerçevede gerek klasik dönemde gerekse günümüzde aile hukukuna dair meselelere de yer verilmiştir ki makalede kadınlarla ilgili hükümlere ilişkin içtihat ve fetva faaliyetinde sonuçların dikkate alınması ilkesinin görünümü tespit edilmeye çalışılmıştır
Taha Abdurrahman çağdaş meydan okumalara ilişkin incelemelerinde, bu meydan okumalara birinci der... more Taha Abdurrahman çağdaş meydan okumalara ilişkin incelemelerinde, bu meydan okumalara birinci derecede kaynaklık ettiğini düşündüğü Batılı paradigmayı eleştirmekle kalmamış, yanı sıra İslami telakkinin çağdaş meydan okumaların üstesinden gelmeyi zorlaştıran yönleri üzerine de eleştirel diyebileceğimiz değerlendirmeler serdetmiştir. Anılan meydan okumaların üstesinden ahlak merkezli bakışın hâkim kılınmasıyla gelinebileceğine vurgu yapan Taha Abdurrahman, bir Müslüman için bunun, varoluşunu Allah’ın emaneti bilen bir anlayışa bağlamak anlamına geleceğini belirtmiştir. Fıkhi düşünceyi de bu pradigma ışığında okumaya çalışan Taha Abdurrahman, fıkıh öğretisinin i’timârî fıkıh olarak kavramlaştırdığı emirgören yaklaşımı değil, i’timânî fıkıh olarak kavramlaştırdığı emanetgören yaklaşımı esas almasının gereğine işaret etmiştir. Kendine mal etme, benliği tahkim etme, maddi olanla kayıtlanma ve dini fıkha indirgeme şeklindeki olumsuzlukları bünyesinde barındıran i’timârî fıkıh telakkisinden...
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren mevcut olan ölüm cezası, XVIII. yüzyıla kadar bütün dü... more İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren mevcut olan ölüm cezası, XVIII. yüzyıla kadar bütün dünyada yaygın olarak kullanılmıştır. Bu yüzyıldan sonra insan hakları öğretisinin gelişimine paralel olarak ölüm cezasının kaldırılması düşüncesi de ortaya çıkmış ve bu düşünce, zamanla kuvvetlenerek birçok ülkede ceza yasalarından bu cezanın kaldırılması şeklinde etkisini göstermiştir. Yasal olarak ilgayı gerçekleştiremeyen ülkelerin çoğunda da ölüm cezası uygulamadan kalkmıştır. Türkiye de 1984'ten bu yana infazları durdurarak yasal ilga yönünde bir ilerleme yaşamaktadır. Klasik İslâm Hukukunda ise ölüm cezası "had", "kısas" ve "ta'zîr" başlıkları altında ele alınmıştır. Fakihler bu cezayı gerektiren suçları Kur'ân'a ve Peygamberin uygulamalarına dayanarak tespit etmişler; genel olarak "had" kategorisinde yer alan silahlı soygun, zina, dinden dönme, isyan suçları ve kısas kapsamında bulunan kasıtlı adam öldürme suçu için verilen öl...
Kişinin yalnızca insan olması hasebiyle sahip olduğu değeri ifade eden 'insan hakkı&#... more Kişinin yalnızca insan olması hasebiyle sahip olduğu değeri ifade eden 'insan hakkı' kavramının, uluslararası düzlemde kurumsallaşma süreci içerisinde, genel kabul gören bir standarda kavuşturulmasına yönelik öneriler, insan haklarının temellendirilmesinde dikkate alınan evrensellik, tarihsellik ve kültürel çoğulculuk esasları doğrultusunda işlenmektedir. Bu çerçevede evrensellik teması dahilinde, insan hakları düşüncesinin, tüm insanların eşitliği ilkesine dayanmasının doğal sonucu olarak, hakların evrensel geçerliliği olgusu vurgulanmakta iken tarihsellik anlayışı çerçevesinde de insan haklarının tarihsel ve toplumsal bağlamlarla izahı yapılmaktadır. İnsan haklarının kültürel çoğulculuk ile temellendirilmesinde ise iki yaklaşım göze çarpar: İnsan hakları anlayışının sadece Batı kültür çevresinin ü-rünü olduğunu savunan partikülarist yaklaşım ve insan haklarını, bütün insan tü-rü için geçerli olabilecek evrensel bir rasyonel ilkeler kümesinin ifadesi olarak gö-ren evrenselci/üniversalist yaklaşım. Global olarak insanlık sorunlarının çözü-münde hiçbir kültürün, geleneğin veya dinin tek başına yeterli olmadığını savu-nan üniversalist yaklaşımlarda, evrensel niteliği haiz bir insan hakları öğretisini kurgulayıcı düşünceler üretilmiştir. Bu noktada da İslâmî öğretinin insan hakları anlayışının, kültürel çoğulcu düzlemde sunduğu standartlarla modern insan hak-ları öğretisinin bütünleşmesi sorunu gündeme gelmiş, müslüman düşünürlerin insan haklarına yönelik yaklaşımları da bu sorun ekseninde şekillenmiştir. Giriş İnsan hakkı, hangi etnik, dini ya da mesleki topluluğa ait olursa olsun, kişinin yalnızca insan olmak itibarıyla sahip bulunduğu değeri korumaya yönelik eylem potansiyelinin başkalarınca tanınmasını ve her çeşit dış müdahaleye karşı korunma-sını gerektiren en üstün ahlakî iddia veya taleptir. 1 Bu talep, II. Dünya Savaşı'nın yarattığı global tahribat sonucu şiddet ve yıkımın yeniden belirmesini önleme ara-yışları süreci içerisinde uluslararası düzlemde de cevap bulmuştur. 2 Yüzyılın sonla-rında yaşanan kültürel etkileşim sonucu dünya kültürünün homojenleşip global bir kültüre dönüştüğü veya dönüşeceği varsayımını içeren küreselleşme kavramı içeri-sinde de insan haklarının korunması amacı ile yapılandırılan uluslararası konvansi-yonların evrenselliği vurgulanmıştır.
Uploads
Papers by münteha maşalı