Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşir... more Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşiret, toplum, millet, uygarlık gibi sayını daha da artırabileceğimiz çeşitli kavramlarla ifade edilebilecek şekilde birlikte yaşamış, yaşamaktadır. Bu birlikteliklerde her zaman kendi bünyesinde bir sistem geliştirerek toplu halde yaşamayı kurallar bütünüyle istikrara bağlamıştır. Bu istikrarı sürdürdüğünde sağlıklı bir bünye oluşturmuş, bunu başaramadığı dönemlerde ise bir şekilde değişikliği, çözülmeyi ve yıkımı yaşamış, bazen başka toplumlara, bazen kendine bile yabancılaşarak kendi huzurunu baltalamıştır. Bu çalışmada toplumsal yapının nasıl bozulduğu, bu bozulmanın veya çözülmenin sebepleri, şekli ve aşamaları incelenmektedir.
Giriş Sosyoloji modern toplumda(n) doğdu. Modernlik, insanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş ... more Giriş Sosyoloji modern toplumda(n) doğdu. Modernlik, insanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş hızda ve büyüklükte bir toplumsal değişimin, olabil-diğince dar bir zamana sıkışıp mümkün olan en geniş uzama yayıldığı dra-matik bir olgu idi. Sosyoloji adıyla bir bilimin bunca gecikmişliğinin açık-laması ve neden şimdi ortaya çıktığının cevabı belki de bu ilk cümlelerde gizli. Zira toplumun bilimini yapabilmek için öncelikle bir toplum imgesine ihtiyaç vardı. Pek çok sosyolog, Durkheim'dan tevarüs edilen bakış açısına dayalı bir toplum fikrine sahiptir. Durkheimcı yaklaşımla " onu oluşturan bireylerin toplamından daha fazla bir şey olan toplum " , içinde barındırdığı tüm sıvı-ları ya da çok parçalı unsurları şekillendiren katı bir kabı andırıyordu ve toplumun (artık) katı değil de akışkan bir şey olduğunun hayal edilebilmesi için Bauman'ın beklenmesi gerekecekti. Sosyolojinin sınırlarının belirlen-mesi, nesnesinin tarif edilmesi, birincinin ikinciyi ne şekilde inceleyeceğinin tespit edilmesi için, katılık fikrinin önce gelmesinden daha doğal bir şey de düşünülemezdi. İnsan ilişkilerinin mikro düzeyde ele alınması modern toplumun tebarüz ettiği ilk yıllar için bir erken doğum etkisi yapabilirdi. Bu nedenle sosyoloji, kuruluş aşamasında makro düzeyde bir toplum incelemesini meta düzeyde
Modern toplum bir ütopya hayaliyle yola çıkmıştır. Bu hayal ise tasarımcılık, belirlenimcilik ve ... more Modern toplum bir ütopya hayaliyle yola çıkmıştır. Bu hayal ise tasarımcılık, belirlenimcilik ve tanımlamalar üzerinden şekillendirilmek istenmistir. Oysa neredeyse tüm düzen çabaları doğanın ve sosyal hayatın olumsallığı tarafından akamete uğratılır. Bu da ütopyanın distopya ile sonuçlanması demektir. Modernist ütopyanın postmodern bir distopya ile tamamlanması neredeyse kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Bu çalışma teorik düzlemde söz konusu gerçeğe ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır.
Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşir... more Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşiret, toplum, millet, uygarlık gibi sayını daha da artırabileceğimiz çeşitli kavramlarla ifade edilebilecek şekilde birlikte yaşamış, yaşamaktadır. Bu birlikteliklerde her zaman kendi bünyesinde bir sistem geliştirerek toplu halde yaşamayı kurallar bütünüyle istikrara bağlamıştır. Bu istikrarı sürdürdüğünde sağlıklı bir bünye oluşturmuş, bunu başaramadığı dönemlerde ise bir şekilde değişikliği, çözülmeyi ve yıkımı yaşamış, bazen başka toplumlara, bazen kendine bile yabancılaşarak kendi huzurunu baltalamıştır. Bu çalışmada toplumsal yapının nasıl bozulduğu, bu bozulmanın veya çözülmenin sebepleri, şekli ve aşamaları incelenmektedir. Abstract:Man has never lived alone and he has always lived together as a crowd, community, clan, sect, society, nation or civilization. Man has always developed new systems from within to live together and connected them with laws and rules for social stability. When that stability is continuous and constant, people has had a healthy social structure, but when there is no stability, there has always been great changes, disruptions, and deconstructions. When there is no stability, man has never had comfort or happiness and has experienced alienation. In this study, disruption of social structure and causes, levels and type of that disruption are analysed. Toplumsal Yapı Toplumsal çözülmeyi doğru tanımlayabilmek için, toplumsal yapının da tanımına ihtiyaç vardır. Toplumsal yapı, bir grup oluşturan insanların rol, statü, yetki ve sorumluluklarının yan yana ve/veya üst üsteliğinden meydana gelen bütünü ifade etmektedir (Arslantürk ve Amman, 2000: 249). Başka deyişle bir toplumun farklı akrabalık, dinsel, iktisadi, siyasal ve diğer kurumlarının onun toplumsal yapısını meydana getirdiği, bu yapının bileşenlerinin de normlar, değerler ve toplumsal rollerden oluştuğu söylenebilmektedir (Marshall, 1999: 804). İşte bu bütünün sağlıklı biçimde yaşamaya devam etmesi için o toplumun kendi içinde bir 'sessiz anlaşmayla' aynı duygu bütünlüğünü taşıması gerekir. Eğer toplumu bir arada tutan değer ve normlar matlaşır, bütünde çatlaklar oluşur ve bu çatlaklar zamanında tedavi edilmez ise o toplumda bir çözülme meydana gelir. Artık normlar ve değerler toplumun fertlerine aynı şeyler ifade etmez olur. Bunun sonucunda oluşacak kaos, hem ahlaki hem iktisadi hem de geleneksel anlamda bir çöküş meydana getirir. Toplumda suç oranı artar, toplumsal kurumların içi boşalarak aile, eğitim, siyaset ve din " kabuk kurumlara " dönüşürler (Giddens, 2000: 30). Peki toplumları çözülmeye sürükleyen sebepler nelerdir ve çözülmüş bir toplumun özellikleri nelerdir? Çözülmeye başlayan bir toplumda bütün kurumlar aynı anda ve aynı hızda mı bozulur? Bunun tetikleyicisi toplum mudur yoksa birey mi? Konuyla ilgili daha bir çok soru akla gelebilir. Bu sorulara cevap bulmak için çözülmenin incelenmesi gerekmektedir. Toplumsal Çözülme Toplumu bir arada tutan ve bütün olmasını sağlayan bağlar bazen zayıflayabilmekte, hatta kopmaktadır. Amiran Kurtkan'ın tanımıyla toplumsal çözülme bir topluluğu meydana getiren sosyal ilişkilerin bütünlüğü bozacak şekilde gevşemesidir (Bilgiseven, 1986: 297). Orhan Türkdoğan ise toplumsal çözülmeyi bir toplumu ayakta tutan inanç ve değer sistemlerinin etkinliklerini yitirmesi, sosyal müesseselerin yeni norm ve değerlere uyum sağlayamaması süreci olarak tanımlamaktadır (Türkdoğan, 1996: 182). Toplumsal kurumların değişikliklere ayak uyduramaması dışında başka çözülme tiplerinden de bahsedilebilir. Bunlar, fertlerle kurumlar arasında çözülme, kurumlar arasında çözülme, fertler arasında çözülme, gruplar arasında çözülme ve fertle grup arasında çözülme olarak beş kategoride ele alınabilir (Bilgiseven, 1986: 297-300). Kurumlarda meydana gelen değişmeler çok hızlı bir nitelik taşıyorsa, genelde fertler kurumlara ayak uyduramaz. Örneğin Türkiye de eğitim kurumunda sık sık değişiklikler yaşanmakta ve fertlerle kurumlar arasında yaşanan gerilim, ferdin aleyhine bir çözülmeyle sonuçlanmaktadır. Sürekli değişen müfredat, sistem ve üniversiteye giriş şeklinde yapılan değişiklikler, ferdin kuruma ayak uyduramamasına sebep olmaktadır. Kurumlarda yaşanan hızlı değişimler bazen kurumlar arası çözülmeye de sebep olmaktadır. Türk medeni kanununda çok eşlilik yasaklanmış olmakla birlikte halen özellikle doğuda çok eşlilik devam etmekte, aile kurumuyla hukuk kurumu arasında bir çözülme
Stand-by Society is the sub-identification of Cyber Society. So, it must be concerned within the ... more Stand-by Society is the sub-identification of Cyber Society. So, it must be concerned within the terms of Cyber Society. Stand-by Society is the identification of communication in Cyber Society. In Cyber Society, communication is some different from the one in Network Society too. Communication itself is even more than a communication. In modern times, technology was used for direct and fast communication. Letters, telegraph, telephone and fax machine were the tools for communication in society of technology and industry. In postindustrial society, there was one more step ahead and people began to use computers and mails as the tools of communication. In Network Society, people began to use messengers just like msn, Skype and yahoo Messenger. Even those most practical ones were also dependent on computer and its on or off position. In this study, it is supposed that they are out too. Stand-by society is the society of smart phones and tablets and phablets. Communication, that is people, are always in a standby position. Everybody waits just in a standby position on the other side of the link. They are ready but not totally closed or open. This determines the communication type of a new social structure and a change not in communication but also in society itself. Keywords: Stand-by Society, Cyber society, Communication in society, Network society.
Çokkültülülük, farklı toplum veya etnisitelerin birlikte yaşama tecrübesi esnasında ihtiyaç duyul... more Çokkültülülük, farklı toplum veya etnisitelerin birlikte yaşama tecrübesi esnasında ihtiyaç duyulan bir teori olmuştur. Gerek göçmen ülkeler, gerek yüzyıllardır birlikte yaşayan toplumlar, ya en başından ya da zaman içinde değişen ihtiyaçlar ve dünyayı algılama biçimleri nedeniyle birlikte yaşama konusunda problem üretmişlerdir. Önceleri monist yaklaşımların ön planda çıktığı düşünce biçimleri yaygın iken, tek tip hayat algısının her toplumu tatmin etmediği görülmüş, çokkültürcü yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Çokkültürlülük bir vaka olarak tarihin her döneminde söz konusu olsa da, bir dünya görüşü ya da ideoloji olarak yenidir. Bu çalışmada, monist yaklaşımları temsil eden klasik liberal görüşler ile çoğulcu yaklaşımları temsil eden çokkültürcü teoriler kıyaslanmış, her iki yaklaşıma yapılan çağdaş katkılar ele alınmıştır.
Kurdish problem is the first item on Turkish agenda in these days again. It seems to be solved th... more Kurdish problem is the first item on Turkish agenda in these days again. It seems to be solved this time, but it is not easy to say politicians have certain and permanent solutions in their minds. Turkish politicians and scholars have neglected this problem for years and they have tried to convince all citizens that there is not such a problem. But today it is clearly seen that there is. Is Kurdish problem an ethnic problem? Or is it a national problem? Or is it about minority rights? Is this problem an artificial one that is triggered by hidden external powers? Is it only a local, social, political and economic problem that can easily be solved by some socio-political methods? All disciplines can deal with this problem within their own perspectives, but sociology is the only discipline that can focus on this problem in every respect. Either it is called as Kurdish problem or PKK terror; either it is called as ethnic or political problem, up until now there haven't been enough sociological analyses about this dramatic problem or Turkey. In this study, firstly, we will try to define the problem. Secondly, we will offer sociological solutions to Turkey's biggest political and social problem that has taken more than 30.000 lives within 30 years.
In recent years there have been discussions on multicultural policies in many countries. Within t... more In recent years there have been discussions on multicultural policies in many countries. Within the scope of these discussions, there have been globalization, multiculturalism, and minority rights. Even though the experiences are mostly different in immigrant countries, nation states and third world states, the focus is on human rights. Most problematic aspect of human rights discussions is whether to distribute rights to individuals or groups. Turkey has been trying to build a nation state since 1923, but it also inherited some problems of Ottoman State / Empire. It includes such ethnic minorities as Kurds, Armenians, Alevies, and also some Jews and Christians. However, all those social components have unique or sui generis features. For example; Kurds and Alevies are also Muslims while the others are not. So, all those different groups have different expectancies from Turkish Government. Those groups expectations are all different in education too. Kurds want education right in their native language while Non-Muslim communities only want their own schools and some religious curricula. Alevies constitute a different sect in Muslim majority and they want their religious expectancies to be met. In this study, educational aspect of those expectancies will be discussed.
GİRİŞ Doğu-Batı tartışmaları, Türkiye'nin AB üyelik müzakereleriyle birlikte tekrar alevlendi. Bi... more GİRİŞ Doğu-Batı tartışmaları, Türkiye'nin AB üyelik müzakereleriyle birlikte tekrar alevlendi. Bir bakıma gündemden hiç düşmeyen bu tartışmaların çok yönlü çağrışımları mevcut. Doğu-Batı birbirinin olmazsa olmazıymış gibi, yıllardır her platformda birlikte anılır. Bu hem Türkiye hem de dünya arenasında böyle. Bu mütevazı çalışmada biz de bu kavramları kullanarak bazı sorulara cevap arayacağız. Belki de çalışmanın sonunda cevaplar değil de akla düşen yeni sorular olacak. Önce kendi kafamızdaki soruları ortaya koymakla işe başlamak doğru olacak. İşte bazı sorular: Doğu ve Batı birbirinin varlık sebebi olan bir çeşit Yin-Yang denklemi, yani zıtların birlikteliği midir? Bunlar ezeli düşman ya da kadim dost olan iki medeniyet midir? Doğu-Batı tartışmalarının müsebbibi coğrafya mıdır, yoksa tarih mi? Biz bunlardan birini anmadan diğerinden bahsedemez miyiz? Yoksa doğuyu ve batıyı meydana getiren tarih ya da coğrafya olmayıp sadece söylem midir? Bu iki kavram üzerinde kopan fırtınalar neden Kuzey-Güney, ya da Doğu-Kuzey vs. üzerinde de kopmuyor? Tartışma konusu yapılan medeniyetler midir, ülkeler mi yoksa dinler mi? Bu soruların sayısı artırılabilir. Ancak çalışmamızın çıkış noktasını belirlemek için bu sorular yeterli belirleyiciliğe sahip olsa gerek. Şimdi bu sorular üzerinde akıl yürütmeye başlayabiliriz.
Doğu Batı, yılda dört sayı olmak üzere Kasım, Şubat, Mayıs ve Ağustos aylarında yayımlanır. Doğu ... more Doğu Batı, yılda dört sayı olmak üzere Kasım, Şubat, Mayıs ve Ağustos aylarında yayımlanır. Doğu Batı ve yazarın ismi kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Dergiye gönderilen yazıların yayımlanıp yayımlanmaması yayın kurulunun kararına bağlıdır. Reklam kabul edilmez. Doğu Batı Yayınları Yüksel Cad. 36/4 Kızılay/Ankara Tel: 425 68 64 / 425 68 65 Faks: 0 (312) 425 68 64
Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşir... more Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşiret, toplum, millet, uygarlık gibi sayını daha da artırabileceğimiz çeşitli kavramlarla ifade edilebilecek şekilde birlikte yaşamış, yaşamaktadır. Bu birlikteliklerde her zaman kendi bünyesinde bir sistem geliştirerek toplu halde yaşamayı kurallar bütünüyle istikrara bağlamıştır. Bu istikrarı sürdürdüğünde sağlıklı bir bünye oluşturmuş, bunu başaramadığı dönemlerde ise bir şekilde değişikliği, çözülmeyi ve yıkımı yaşamış, bazen başka toplumlara, bazen kendine bile yabancılaşarak kendi huzurunu baltalamıştır. Bu çalışmada toplumsal yapının nasıl bozulduğu, bu bozulmanın veya çözülmenin sebepleri, şekli ve aşamaları incelenmektedir.
Giriş Sosyoloji modern toplumda(n) doğdu. Modernlik, insanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş ... more Giriş Sosyoloji modern toplumda(n) doğdu. Modernlik, insanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş hızda ve büyüklükte bir toplumsal değişimin, olabil-diğince dar bir zamana sıkışıp mümkün olan en geniş uzama yayıldığı dra-matik bir olgu idi. Sosyoloji adıyla bir bilimin bunca gecikmişliğinin açık-laması ve neden şimdi ortaya çıktığının cevabı belki de bu ilk cümlelerde gizli. Zira toplumun bilimini yapabilmek için öncelikle bir toplum imgesine ihtiyaç vardı. Pek çok sosyolog, Durkheim'dan tevarüs edilen bakış açısına dayalı bir toplum fikrine sahiptir. Durkheimcı yaklaşımla " onu oluşturan bireylerin toplamından daha fazla bir şey olan toplum " , içinde barındırdığı tüm sıvı-ları ya da çok parçalı unsurları şekillendiren katı bir kabı andırıyordu ve toplumun (artık) katı değil de akışkan bir şey olduğunun hayal edilebilmesi için Bauman'ın beklenmesi gerekecekti. Sosyolojinin sınırlarının belirlen-mesi, nesnesinin tarif edilmesi, birincinin ikinciyi ne şekilde inceleyeceğinin tespit edilmesi için, katılık fikrinin önce gelmesinden daha doğal bir şey de düşünülemezdi. İnsan ilişkilerinin mikro düzeyde ele alınması modern toplumun tebarüz ettiği ilk yıllar için bir erken doğum etkisi yapabilirdi. Bu nedenle sosyoloji, kuruluş aşamasında makro düzeyde bir toplum incelemesini meta düzeyde
Modern toplum bir ütopya hayaliyle yola çıkmıştır. Bu hayal ise tasarımcılık, belirlenimcilik ve ... more Modern toplum bir ütopya hayaliyle yola çıkmıştır. Bu hayal ise tasarımcılık, belirlenimcilik ve tanımlamalar üzerinden şekillendirilmek istenmistir. Oysa neredeyse tüm düzen çabaları doğanın ve sosyal hayatın olumsallığı tarafından akamete uğratılır. Bu da ütopyanın distopya ile sonuçlanması demektir. Modernist ütopyanın postmodern bir distopya ile tamamlanması neredeyse kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Bu çalışma teorik düzlemde söz konusu gerçeğe ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır.
Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşir... more Özet:İnsan denen varlık tarihi boyunca yalnız yaşamamış, kalabalık, yığın, topluluk, kabile, aşiret, toplum, millet, uygarlık gibi sayını daha da artırabileceğimiz çeşitli kavramlarla ifade edilebilecek şekilde birlikte yaşamış, yaşamaktadır. Bu birlikteliklerde her zaman kendi bünyesinde bir sistem geliştirerek toplu halde yaşamayı kurallar bütünüyle istikrara bağlamıştır. Bu istikrarı sürdürdüğünde sağlıklı bir bünye oluşturmuş, bunu başaramadığı dönemlerde ise bir şekilde değişikliği, çözülmeyi ve yıkımı yaşamış, bazen başka toplumlara, bazen kendine bile yabancılaşarak kendi huzurunu baltalamıştır. Bu çalışmada toplumsal yapının nasıl bozulduğu, bu bozulmanın veya çözülmenin sebepleri, şekli ve aşamaları incelenmektedir. Abstract:Man has never lived alone and he has always lived together as a crowd, community, clan, sect, society, nation or civilization. Man has always developed new systems from within to live together and connected them with laws and rules for social stability. When that stability is continuous and constant, people has had a healthy social structure, but when there is no stability, there has always been great changes, disruptions, and deconstructions. When there is no stability, man has never had comfort or happiness and has experienced alienation. In this study, disruption of social structure and causes, levels and type of that disruption are analysed. Toplumsal Yapı Toplumsal çözülmeyi doğru tanımlayabilmek için, toplumsal yapının da tanımına ihtiyaç vardır. Toplumsal yapı, bir grup oluşturan insanların rol, statü, yetki ve sorumluluklarının yan yana ve/veya üst üsteliğinden meydana gelen bütünü ifade etmektedir (Arslantürk ve Amman, 2000: 249). Başka deyişle bir toplumun farklı akrabalık, dinsel, iktisadi, siyasal ve diğer kurumlarının onun toplumsal yapısını meydana getirdiği, bu yapının bileşenlerinin de normlar, değerler ve toplumsal rollerden oluştuğu söylenebilmektedir (Marshall, 1999: 804). İşte bu bütünün sağlıklı biçimde yaşamaya devam etmesi için o toplumun kendi içinde bir 'sessiz anlaşmayla' aynı duygu bütünlüğünü taşıması gerekir. Eğer toplumu bir arada tutan değer ve normlar matlaşır, bütünde çatlaklar oluşur ve bu çatlaklar zamanında tedavi edilmez ise o toplumda bir çözülme meydana gelir. Artık normlar ve değerler toplumun fertlerine aynı şeyler ifade etmez olur. Bunun sonucunda oluşacak kaos, hem ahlaki hem iktisadi hem de geleneksel anlamda bir çöküş meydana getirir. Toplumda suç oranı artar, toplumsal kurumların içi boşalarak aile, eğitim, siyaset ve din " kabuk kurumlara " dönüşürler (Giddens, 2000: 30). Peki toplumları çözülmeye sürükleyen sebepler nelerdir ve çözülmüş bir toplumun özellikleri nelerdir? Çözülmeye başlayan bir toplumda bütün kurumlar aynı anda ve aynı hızda mı bozulur? Bunun tetikleyicisi toplum mudur yoksa birey mi? Konuyla ilgili daha bir çok soru akla gelebilir. Bu sorulara cevap bulmak için çözülmenin incelenmesi gerekmektedir. Toplumsal Çözülme Toplumu bir arada tutan ve bütün olmasını sağlayan bağlar bazen zayıflayabilmekte, hatta kopmaktadır. Amiran Kurtkan'ın tanımıyla toplumsal çözülme bir topluluğu meydana getiren sosyal ilişkilerin bütünlüğü bozacak şekilde gevşemesidir (Bilgiseven, 1986: 297). Orhan Türkdoğan ise toplumsal çözülmeyi bir toplumu ayakta tutan inanç ve değer sistemlerinin etkinliklerini yitirmesi, sosyal müesseselerin yeni norm ve değerlere uyum sağlayamaması süreci olarak tanımlamaktadır (Türkdoğan, 1996: 182). Toplumsal kurumların değişikliklere ayak uyduramaması dışında başka çözülme tiplerinden de bahsedilebilir. Bunlar, fertlerle kurumlar arasında çözülme, kurumlar arasında çözülme, fertler arasında çözülme, gruplar arasında çözülme ve fertle grup arasında çözülme olarak beş kategoride ele alınabilir (Bilgiseven, 1986: 297-300). Kurumlarda meydana gelen değişmeler çok hızlı bir nitelik taşıyorsa, genelde fertler kurumlara ayak uyduramaz. Örneğin Türkiye de eğitim kurumunda sık sık değişiklikler yaşanmakta ve fertlerle kurumlar arasında yaşanan gerilim, ferdin aleyhine bir çözülmeyle sonuçlanmaktadır. Sürekli değişen müfredat, sistem ve üniversiteye giriş şeklinde yapılan değişiklikler, ferdin kuruma ayak uyduramamasına sebep olmaktadır. Kurumlarda yaşanan hızlı değişimler bazen kurumlar arası çözülmeye de sebep olmaktadır. Türk medeni kanununda çok eşlilik yasaklanmış olmakla birlikte halen özellikle doğuda çok eşlilik devam etmekte, aile kurumuyla hukuk kurumu arasında bir çözülme
Stand-by Society is the sub-identification of Cyber Society. So, it must be concerned within the ... more Stand-by Society is the sub-identification of Cyber Society. So, it must be concerned within the terms of Cyber Society. Stand-by Society is the identification of communication in Cyber Society. In Cyber Society, communication is some different from the one in Network Society too. Communication itself is even more than a communication. In modern times, technology was used for direct and fast communication. Letters, telegraph, telephone and fax machine were the tools for communication in society of technology and industry. In postindustrial society, there was one more step ahead and people began to use computers and mails as the tools of communication. In Network Society, people began to use messengers just like msn, Skype and yahoo Messenger. Even those most practical ones were also dependent on computer and its on or off position. In this study, it is supposed that they are out too. Stand-by society is the society of smart phones and tablets and phablets. Communication, that is people, are always in a standby position. Everybody waits just in a standby position on the other side of the link. They are ready but not totally closed or open. This determines the communication type of a new social structure and a change not in communication but also in society itself. Keywords: Stand-by Society, Cyber society, Communication in society, Network society.
Çokkültülülük, farklı toplum veya etnisitelerin birlikte yaşama tecrübesi esnasında ihtiyaç duyul... more Çokkültülülük, farklı toplum veya etnisitelerin birlikte yaşama tecrübesi esnasında ihtiyaç duyulan bir teori olmuştur. Gerek göçmen ülkeler, gerek yüzyıllardır birlikte yaşayan toplumlar, ya en başından ya da zaman içinde değişen ihtiyaçlar ve dünyayı algılama biçimleri nedeniyle birlikte yaşama konusunda problem üretmişlerdir. Önceleri monist yaklaşımların ön planda çıktığı düşünce biçimleri yaygın iken, tek tip hayat algısının her toplumu tatmin etmediği görülmüş, çokkültürcü yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Çokkültürlülük bir vaka olarak tarihin her döneminde söz konusu olsa da, bir dünya görüşü ya da ideoloji olarak yenidir. Bu çalışmada, monist yaklaşımları temsil eden klasik liberal görüşler ile çoğulcu yaklaşımları temsil eden çokkültürcü teoriler kıyaslanmış, her iki yaklaşıma yapılan çağdaş katkılar ele alınmıştır.
Kurdish problem is the first item on Turkish agenda in these days again. It seems to be solved th... more Kurdish problem is the first item on Turkish agenda in these days again. It seems to be solved this time, but it is not easy to say politicians have certain and permanent solutions in their minds. Turkish politicians and scholars have neglected this problem for years and they have tried to convince all citizens that there is not such a problem. But today it is clearly seen that there is. Is Kurdish problem an ethnic problem? Or is it a national problem? Or is it about minority rights? Is this problem an artificial one that is triggered by hidden external powers? Is it only a local, social, political and economic problem that can easily be solved by some socio-political methods? All disciplines can deal with this problem within their own perspectives, but sociology is the only discipline that can focus on this problem in every respect. Either it is called as Kurdish problem or PKK terror; either it is called as ethnic or political problem, up until now there haven't been enough sociological analyses about this dramatic problem or Turkey. In this study, firstly, we will try to define the problem. Secondly, we will offer sociological solutions to Turkey's biggest political and social problem that has taken more than 30.000 lives within 30 years.
In recent years there have been discussions on multicultural policies in many countries. Within t... more In recent years there have been discussions on multicultural policies in many countries. Within the scope of these discussions, there have been globalization, multiculturalism, and minority rights. Even though the experiences are mostly different in immigrant countries, nation states and third world states, the focus is on human rights. Most problematic aspect of human rights discussions is whether to distribute rights to individuals or groups. Turkey has been trying to build a nation state since 1923, but it also inherited some problems of Ottoman State / Empire. It includes such ethnic minorities as Kurds, Armenians, Alevies, and also some Jews and Christians. However, all those social components have unique or sui generis features. For example; Kurds and Alevies are also Muslims while the others are not. So, all those different groups have different expectancies from Turkish Government. Those groups expectations are all different in education too. Kurds want education right in their native language while Non-Muslim communities only want their own schools and some religious curricula. Alevies constitute a different sect in Muslim majority and they want their religious expectancies to be met. In this study, educational aspect of those expectancies will be discussed.
GİRİŞ Doğu-Batı tartışmaları, Türkiye'nin AB üyelik müzakereleriyle birlikte tekrar alevlendi. Bi... more GİRİŞ Doğu-Batı tartışmaları, Türkiye'nin AB üyelik müzakereleriyle birlikte tekrar alevlendi. Bir bakıma gündemden hiç düşmeyen bu tartışmaların çok yönlü çağrışımları mevcut. Doğu-Batı birbirinin olmazsa olmazıymış gibi, yıllardır her platformda birlikte anılır. Bu hem Türkiye hem de dünya arenasında böyle. Bu mütevazı çalışmada biz de bu kavramları kullanarak bazı sorulara cevap arayacağız. Belki de çalışmanın sonunda cevaplar değil de akla düşen yeni sorular olacak. Önce kendi kafamızdaki soruları ortaya koymakla işe başlamak doğru olacak. İşte bazı sorular: Doğu ve Batı birbirinin varlık sebebi olan bir çeşit Yin-Yang denklemi, yani zıtların birlikteliği midir? Bunlar ezeli düşman ya da kadim dost olan iki medeniyet midir? Doğu-Batı tartışmalarının müsebbibi coğrafya mıdır, yoksa tarih mi? Biz bunlardan birini anmadan diğerinden bahsedemez miyiz? Yoksa doğuyu ve batıyı meydana getiren tarih ya da coğrafya olmayıp sadece söylem midir? Bu iki kavram üzerinde kopan fırtınalar neden Kuzey-Güney, ya da Doğu-Kuzey vs. üzerinde de kopmuyor? Tartışma konusu yapılan medeniyetler midir, ülkeler mi yoksa dinler mi? Bu soruların sayısı artırılabilir. Ancak çalışmamızın çıkış noktasını belirlemek için bu sorular yeterli belirleyiciliğe sahip olsa gerek. Şimdi bu sorular üzerinde akıl yürütmeye başlayabiliriz.
Doğu Batı, yılda dört sayı olmak üzere Kasım, Şubat, Mayıs ve Ağustos aylarında yayımlanır. Doğu ... more Doğu Batı, yılda dört sayı olmak üzere Kasım, Şubat, Mayıs ve Ağustos aylarında yayımlanır. Doğu Batı ve yazarın ismi kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Dergiye gönderilen yazıların yayımlanıp yayımlanmaması yayın kurulunun kararına bağlıdır. Reklam kabul edilmez. Doğu Batı Yayınları Yüksel Cad. 36/4 Kızılay/Ankara Tel: 425 68 64 / 425 68 65 Faks: 0 (312) 425 68 64
Uploads
Papers by Mesut Hazir
of Cyber Society. Stand-by Society is the identification of communication in Cyber Society. In Cyber
Society, communication is some different from the one in Network Society too. Communication itself is
even more than a communication. In modern times, technology was used for direct and fast
communication. Letters, telegraph, telephone and fax machine were the tools for communication in
society of technology and industry. In postindustrial society, there was one more step ahead and people
began to use computers and mails as the tools of communication. In Network Society, people began to
use messengers just like msn, Skype and yahoo Messenger. Even those most practical ones were also
dependent on computer and its on or off position. In this study, it is supposed that they are out too.
Stand-by society is the society of smart phones and tablets and phablets. Communication, that is people,
are always in a standby position. Everybody waits just in a standby position on the other side of the
link. They are ready but not totally closed or open. This determines the communication type of a new
social structure and a change not in communication but also in society itself.
Keywords: Stand-by Society, Cyber society, Communication in society, Network society.
Makaleler by Mesut Hazir
of Cyber Society. Stand-by Society is the identification of communication in Cyber Society. In Cyber
Society, communication is some different from the one in Network Society too. Communication itself is
even more than a communication. In modern times, technology was used for direct and fast
communication. Letters, telegraph, telephone and fax machine were the tools for communication in
society of technology and industry. In postindustrial society, there was one more step ahead and people
began to use computers and mails as the tools of communication. In Network Society, people began to
use messengers just like msn, Skype and yahoo Messenger. Even those most practical ones were also
dependent on computer and its on or off position. In this study, it is supposed that they are out too.
Stand-by society is the society of smart phones and tablets and phablets. Communication, that is people,
are always in a standby position. Everybody waits just in a standby position on the other side of the
link. They are ready but not totally closed or open. This determines the communication type of a new
social structure and a change not in communication but also in society itself.
Keywords: Stand-by Society, Cyber society, Communication in society, Network society.