Papers by Gülnur Özer
On ikinci yüzyıl boyunca siyasi yapısında değişimler yaşayan İngiltere, kendi içerisinde bir sava... more On ikinci yüzyıl boyunca siyasi yapısında değişimler yaşayan İngiltere, kendi içerisinde bir savaş verirken sosyal sınıflarında da değişiklikler olmuştur. Fatih William döneminde şövalyelere verilen kıymet belirgin bir şekilde artmıştır. II. Henry'nin Clarendon Yasalarındaki maddeler ile güvenlik konusundaki rollerinden dolayı da şövalyeler daha fazla ayrıcalıklar elde etmişlerdir. William Marshal ise bu şövalyeler içerisinde en dikkat çekenlerindendir. "Anarşi" döneminde rehin verilen bir çocuktan, kahraman bir şövalyeye, dükten, kral danışmanına dönüşmüştür. Özellikle de William Marshal'ın 1147'den 1219'a kadar süren hayatının II. Henry ile ilişkili dönemi oldukça dikkat çekicidir. Bunu sadece II. Henry dönemi ile sınırlamadaki amacımız, William Marshal'ın kraliyet ailesi için önemli olmaya başladığı dönemi anlatmaktır. II. Henry dönemi ile Marshal, İngiliz şövalyeliğinin yüzü olmuştur. Bu makalede de William Marshal'ın II. Henry dönemindeki hizmetlerini anlatmaya çalışacağız.
Orta Çağ’da Avrupa’da genel itibariyle krallık ve kilise arasında rekabet ve çatışma sahnelerine ... more Orta Çağ’da Avrupa’da genel itibariyle krallık ve kilise arasında rekabet ve çatışma sahnelerine çokça rastlanmaktadır. Dolayısıyla aynı durum, Orta Çağ İngiltere’sinde de görülmektedir. Çünkü Kilise, hukuken Papalığa bağlı olan bir kurumdu. Krallar ve Papalar, İngiliz din adamlarının sadakat ile bağlılıklarını sundukları efendileri idiler. Bunun yanı sıra din adamları ve dini kurumlar da Orta Çağ İngiltere’sindeki ekonomik hayatta çok etkin bir yere sahiplerdi. Yasalar konusunda da geniş yetkilere sahip olan Kilisenin üstünlük iddiaları bir çatışma sürecinin yaşanmasına neden olmuştur. Bunların en önemlileri ise krallık ve papalık arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası niteliğinde olan 1351 yılında yayınlanan Provisors Yasası ve 1353 yıllarında çıkarılan Praemunire Yasalarıdır. Bu yasalar ile on üçüncü yüzyılın başlarından beri İngiltere'de büyüyen anti-papalık duygusu belirginleşmiş ve hatta bölge yasalarında kalıcı hale gelmiştir. Bu çalışmada da Krallık ve Kilise arasındaki güç çatışması, bu yasalar çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Öz Orta Çağ Avrupası genel olarak karmaşık ve mistik bir yapıya sahiptir. Ayrıca Avrupa tarihinin... more Öz Orta Çağ Avrupası genel olarak karmaşık ve mistik bir yapıya sahiptir. Ayrıca Avrupa tarihinin felaketler yüzyılı olarak kabul edilen XIV. yüzyıl, aynı zamanda İngiltere için de büyük değişimlerin yaşandığı bir dönem olarak kabul edilebilir. Şöyle ki yaşanılan salgınlar, kıtlık ve siyasi karışıkların altında ezilen halkın özgürlük arayışları İngiltere'de ulus kavramını ve kişisel haklara yönelik yasaların gelişmesini de sağlamıştır. Bu kazanımların en büyük kahramanları ise feodal beylerin baskılarından kaçıp ormanlarda avlanmaya başlayan ve köylülerin destekçisi olan Özgür Okçulardır. Kanun kaçağı olarak gösterilen bu gruplar hakkında yasalardaki ciddi yaptırımlar erkekleri haydutluktan vazgeçmeye zorlamıştır. Tüm mal varlıkları ve hakları ellerinden alınan bu kişiler, ormanlara kaçarak avlanmışlardır. Halkın gözünde kahraman statüsüne yükselen bu kişilerin en sevileni ise Robin Hood adlı hayduttur. Robin Hood baladlar ile yüceltilmiştir. Ayrıca bu baladlar ile Robin Hood'un efsanelikleri dilden dile anlatılmıştır. Aynı zamanda, İngiliz halkının hayatındaki değişimler de bu baladlarda belirtilmiştir. Bu çalışmada efsanesinin yanı sıra baladlardan kesitlere yer vererek Robin Hood'u tarihi bir karakter olarak ele almaya çalıştık. Abstract Generally, the Medieval Europe has a complicated and mystic structure. Also the XIV century, which is considered the century of disasters in European history, can also be accepted as the period in which great changes took place with in England. In other words, the epidemic, famine and the striving for freedom of the oppressed people under political confusion have led to the development of the concept of nation and laws on personal rights in England. The greatest heroes of these achievements are Free Archers, the supporters of the peasants who were embarking upon to hunt in the forests and escape from the oppression of feudal lords. Serious sanctions in the laws about these groups which are shown as outlaws were forced men to give up from bandit. All of their assets and rights were taken away and they were fled to the forests and hunted. The most beloved person of these people is the bandit who was called as Robin Hood. Robin Hood was glorified by ballads. And also these ballads conveyed prowess of Robin Hood from language to language. At the same time, the changes in the life of the British people are mentioned in these ballads. In this study, we tried to treat Robin Hood as a historical character by including sections from ballads besides his legend.
ÖZET Doğal sebebi olan bir olayı doğaüstü, gizemli ve bilimsel olarak yalanlamış neden veya neden... more ÖZET Doğal sebebi olan bir olayı doğaüstü, gizemli ve bilimsel olarak yalanlamış neden veya nedenlerle açıklama eğilimi olarak tanımlanan batıl inançlar, tüm dünya kültürlerinde kendi tarihini oluşturmuştur. Birçoğu zemininde insanlığın korkularını barındırmaktadır. Özellikle Orta Çağ'da her bir felaket, her bir talihsizlik Tanrı'nın bir cezası veya kendini şeytana adayan cadıların bir işareti kabul edilmekteydi. Başlangıçta hastalıklardan kurtulmak için başvurulan büyü, zamanla kontrolden çıkmış ve kanlı bir döneme neden olmuştur. Büyüyü kontrol eden cadı ise " kadın " varlığı üzerinden hedef gösterilmiştir. Dolayısıyla büyü ve kadın faktörü, batıl inançlardaki en ünlü faktörlerdir. Elbette ki her batıl inanç, kadınların üzerine kurulu değildi; ancak onların bir çoğunun nedenin de çaresinin de kadın olduğu görülmektedir. Pagan kültüründeki Ana Tanrıça'nın ve bu kültürü içine alan Hristiyan inancındaki Hz. Meryem'in kutsallığı, yadsınamaz bir gerçek olsa da sapkınlıkların arttığı dönemde kadın, erkeği cehenneme gönderecek en büyük etken olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada korku ile beslenen batıl inançlarda kadınların konumu çeşitli örneklerle ele alınarak değerlendirilmeye çalışılacaktır. ABSTRACT The superstitious that are defined as a tendency to explain an event that has a natural reason and is denied supernatural, mysterious and scientifically with reason or reasons, have created their own history in all world cultures. Many of them have fears of humanity on the ground. Especially in the middle ages, each disaster and misfortune was considered as a punishment of God or a sign of witches devoting themselves to the devil. The spell which was applied to get rid of the diseases at first was out of control over time and caused a bloody period. The witch controlling the spell is targeted through the " woman " presence. Therefore, spell and female factor are the most famous factors in superstitious. Of course, not every superstition is based on women, but it is seen that both the reason of many of them was woman and care of them was woman The sanctity of the Mother Goddess in the Pagan culture and Mary in the Christian faith that embraces this culture is an indisputable fact, but in the period of heresy increasing, the woman is considered to be the greatest cause of going to the hell. In this study, the position of women will be tried to be evaluated with various examples in superstitious fed with fear.
Book Reviews by Gülnur Özer
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi -Aralık 2018 -Cilt:1 -Sayı:1
The Distaff Gospels: A First Modern English Edition of Les Évangiles des Quenouilles. (Çev. ve Dü... more The Distaff Gospels: A First Modern English Edition of Les Évangiles des Quenouilles. (Çev. ve Düz.) Madeleine Jeay ve Kathleen Garay, Peterborough 2006, Broadview yay., 352 sayfa. ISBN: 9781770481169 Distaff Gospels (Les Évangiles des Quenouilles), 250'den fazla popüler inançtan oluşan bir XV. yüzyıl koleksiyonudur. Geç Ortaçağ kadın bilgeliğinin bir tür ansiklopedisi olarak görülmektedir. Eserde yer alan inançlar, kadınların inanç ve deneyimleri esasına dayalı olarak bir sohbet çerçevesinde anlatılmaktadır. Eser, iki eski Fransızca versiyonları olan Paris(64-196) ve Chantilly(196-261) el yazmalarının bir sayfa orijinali bir sayfa çevirisine ek olarak yapısal ya da tematik yönleri olan birçok çağdaş metinden tercüme alıntılara da yer vermektedir. Bunlar; Kitaptaki hikâyeleri anlatan kadınların isimlerinin modern İngilizcedeki halleri(261-265), Giovanni Boccacio'dan Decameron(265-277), Guillaume de Lorris ve Jean de Meung'dan The Romance of the Rose(277-281), Fifteen Joys of Marriage adlı anaonim bir 15.yüzyıl eseri (281-287), François Villon'dan Testament (287-291), Christine de Pizan'dan Ballad 26 ve the Book of the Three Virtues (291-295), Bartholomaeus Anglicus'dan On the Properties of Things (295-305) eserleridir. Eserde yer alan bilgileri sağlayan kadınlar, bu bilgilerin eski büyücü kral Zoraaster'in karısı Hermofrodita'dan geldiğini iddia ediyorlardı. Eserin orijinal halinin yazarı tam olarak bilinmemektedir. Ancak Chantilly el yazması için üç isim yer almaktadır. Üstat Fouquart de Cambray, Usta Anthoine du Val ve Cahan olarak adlandırılan Jehan d'Arras, bununla birlikte Paris metninin anlatıcısı anonim kalmaktadır. Paris el yazması XV. yüzyılda basılmıştır ve XVI ve XVII. yüzyıllarda İngilizce, Hollandaca ve Almanca'ya çevrilmiştir. Muhtemelen XV. yüzyılın ortalarında olduğu düşünülürse Paris el yazmasının büyük olasılıkla 1480'li yılların sonlarında hazırlandığı düşünülmektedir. XV. yüzyıldan kalma bu eser, çevirenleri ve düzenleyenleri olan Madeline Jeay ve Kathleen Garay tarafından Folklorik yapısı, anlatıcı türü ve diğer eserlerle benzerliği gibi açılardan ele alınmıştır. Çünkü anonim olması, halk inanışlarından oluşması ve gerçekliğini ispatlayacak delillerin elde bulunmaması nedeniyle ele alınması zor bir eserdir. Dönemin daha kolay kavranmasını sağlayan bu ön bilgilendirmeler ve ekler batıl inançların halk üzerindeki etkisini anlamamız için büyük bir katkı sağlamaktadır. Distaff Gospels temelde kaba kocaların nasıl kontrol edileceği, doğacak çocukların cinsiyetinin nasıl tahmin edileceği, yaygın hastalıkların nasıl iyileştirileceği ve kötü ruhlarla nasıl başa çıkılacağı gibi Orta Çağ köylü kadınlarının özel yaşamlarına ait konularda önemli tavsiyeler bulundurmaktadır. Kadın toplantılarında dilden dile aktarılan bu bilgilerin, bir zamanlar kadına benzeyen, kadınların sırlarını keşfeden ve onlardan öğrendiği jinekolojik bilgiyi açığa çıkaran biseksüel Hermaphroditus'a dayandığı da eserde belirtilmektedir. Eserde yer alan hikâyeler, deneyimlerini paylaşmak için haftanın altı günü toplanan kadınlara aittir. Hikâyeler, her gün bir anlatıcı ve onun ustalık alanıyla ilgili bilgilerin anlatılmasıyla geçmektedir. Daha çok bir soru-cevap'a dayalı diyolog dizi olarak da görülebilir.
Books by Gülnur Özer
Öreke Sohbetleri, 2022
“Akşam yemeğinden sonra, saat yedi ila sekiz arasında altı hanım, düzenli olarak katılan tüm komş... more “Akşam yemeğinden sonra, saat yedi ila sekiz arasında altı hanım, düzenli olarak katılan tüm komşular ve yeni katılımcılarla birlikte bu gizemi dinlemek için buluştular. Bir yandan örekelerini eğirirken diğer yandan anlatıcıya kulak kesildiler.”
Doğal sebeplerle gelişen olaylara doğaüstü yorumlar yapılmasıyla oluşan batıl inançlar her toplumda kendine yer bulur. Birbirinden kilometrelerce uzak yerlerde ve ayrı zaman dilimlerinde dahi benzer inanışlar görürüz. Çünkü dinlerimiz, ırklarımız ve coğrafyalarımız farklı olsa da benzer olaylara, kendi kültürümüzden de bir şeyler katarak benzer yorumlar çıkartabiliyoruz. Kara kediler, merdiven altından geçmeler, siyah kıyafetler, tuz dökmeler gibi birbirini andıran inanışlar uzar gider. Öreke Sohbetleri, alışık olduğumuz batıl inançlar konusunda daha özele inerek bizlere, 15. yüzyıl Fransız kadınlarının bakış açısına göre yüzlerce yıl doğru kabul edilen inanışları anlatır. Korkulardan beslenen bu inanışların dönemin sosyal yapısı, dinî yaşantısı, cinsiyetlerin rolleri ve hatta felaketleri bile aynı olan Orta Çağ Avrupa’sında farklı olması beklenemez. Bu nedenle hikâye anlatısı tarzında aktarılan bu kitapla, aslında Orta Çağ Avrupa’sındaki kadınların hayatlarına konuk oluyoruz. Gülnur Özer’in titiz çevirisiyle okuyucuyla buluşan Öreke Sohbetleri: Orta Çağ Kadınlarının El Kitabı adlı eseri okurken burada anlatılan inanışları ya daha önce bir yerlerden duyduğunuzu anımsayacaksınız ya da aklınızdan hiç çıkartamayacaksınız.
Orta Çağ'dan Kesitler, 2021
Uploads
Papers by Gülnur Özer
Book Reviews by Gülnur Özer
Books by Gülnur Özer
Doğal sebeplerle gelişen olaylara doğaüstü yorumlar yapılmasıyla oluşan batıl inançlar her toplumda kendine yer bulur. Birbirinden kilometrelerce uzak yerlerde ve ayrı zaman dilimlerinde dahi benzer inanışlar görürüz. Çünkü dinlerimiz, ırklarımız ve coğrafyalarımız farklı olsa da benzer olaylara, kendi kültürümüzden de bir şeyler katarak benzer yorumlar çıkartabiliyoruz. Kara kediler, merdiven altından geçmeler, siyah kıyafetler, tuz dökmeler gibi birbirini andıran inanışlar uzar gider. Öreke Sohbetleri, alışık olduğumuz batıl inançlar konusunda daha özele inerek bizlere, 15. yüzyıl Fransız kadınlarının bakış açısına göre yüzlerce yıl doğru kabul edilen inanışları anlatır. Korkulardan beslenen bu inanışların dönemin sosyal yapısı, dinî yaşantısı, cinsiyetlerin rolleri ve hatta felaketleri bile aynı olan Orta Çağ Avrupa’sında farklı olması beklenemez. Bu nedenle hikâye anlatısı tarzında aktarılan bu kitapla, aslında Orta Çağ Avrupa’sındaki kadınların hayatlarına konuk oluyoruz. Gülnur Özer’in titiz çevirisiyle okuyucuyla buluşan Öreke Sohbetleri: Orta Çağ Kadınlarının El Kitabı adlı eseri okurken burada anlatılan inanışları ya daha önce bir yerlerden duyduğunuzu anımsayacaksınız ya da aklınızdan hiç çıkartamayacaksınız.
Doğal sebeplerle gelişen olaylara doğaüstü yorumlar yapılmasıyla oluşan batıl inançlar her toplumda kendine yer bulur. Birbirinden kilometrelerce uzak yerlerde ve ayrı zaman dilimlerinde dahi benzer inanışlar görürüz. Çünkü dinlerimiz, ırklarımız ve coğrafyalarımız farklı olsa da benzer olaylara, kendi kültürümüzden de bir şeyler katarak benzer yorumlar çıkartabiliyoruz. Kara kediler, merdiven altından geçmeler, siyah kıyafetler, tuz dökmeler gibi birbirini andıran inanışlar uzar gider. Öreke Sohbetleri, alışık olduğumuz batıl inançlar konusunda daha özele inerek bizlere, 15. yüzyıl Fransız kadınlarının bakış açısına göre yüzlerce yıl doğru kabul edilen inanışları anlatır. Korkulardan beslenen bu inanışların dönemin sosyal yapısı, dinî yaşantısı, cinsiyetlerin rolleri ve hatta felaketleri bile aynı olan Orta Çağ Avrupa’sında farklı olması beklenemez. Bu nedenle hikâye anlatısı tarzında aktarılan bu kitapla, aslında Orta Çağ Avrupa’sındaki kadınların hayatlarına konuk oluyoruz. Gülnur Özer’in titiz çevirisiyle okuyucuyla buluşan Öreke Sohbetleri: Orta Çağ Kadınlarının El Kitabı adlı eseri okurken burada anlatılan inanışları ya daha önce bir yerlerden duyduğunuzu anımsayacaksınız ya da aklınızdan hiç çıkartamayacaksınız.